View Full Version : Uzak bahçelerin yakın işbirliği
Zeytinlibahçe
13-07-2011, 02:22
Sevgili arkadaşlar
İsteyen arkadaşlar elbette ayrılabilir. Ayrildıklarından sonra bahçelerinde zehir kullanmayacaklarsa bu bizim için hiç bir zaman kayıp olmaz. Yok kullanacaklarsa zaten onları hiç bir zaman kazanamamışız demektir.
''Kurduğumuz birliktelik biraz gevşek'' olduğu düşüncesine hafiften katılıyorum, aksi taktirde adı geçen arkadaşı bırakın korumayı, bir ceza da biz verirdik :)
xenkebikec
13-07-2011, 08:06
452. mesajdaki logo gayet güzel bence, acaba baskı için denendi mi örneğin siyah beyaz olunca nasıl gözüküyor merak ettim. Uğur böceği tamamen kaybolabilir, fikir aklıma geldi sadece.
Birazdan ortalık karışacak gibi. Bir üyesi olmasakta projeyi ilgiyle takip ediyorum ve okuduklarımı uygulamaya çalışıyor veya düşünüyorum.
KAPTANzst
13-07-2011, 09:57
Diğer logoyu göremediğimden seçme şansım yok.
Bir sürü sorum var arkadaşlar.
1-) UBYİ nedir?
2-) Bahsi geçen neyin? logosudur.
3-) " Bayındırmevki " kimdir? Üyelikten niye? çıkarılmıştır.
Yeni olduğum ve site için de basit, gereksiz detaylara takılmadan, hızlı yol almak istediğimden soruyorum.
Selamlar ve sevgilerimle.
Zeytinlibahçe
21-10-2011, 23:06
1-) UBYİ nedir?
Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliği
2-) Bahsi geçen neyin? logosudur.
Ubyi nin
3-) " Bayındırmevki " kimdir? Üyelikten niye? çıkarılmıştır.
Kendisine sorun :) Üyeliği faal, isterse yazabilir.
Merhabalar,
Hikaye: 1;
1950 li yıllar, babam Ankara' ya, kendisinin işe girmesine vesile olan ve zamanla TCDD Genel Müdürü olan kişiye gider, o' da çıkmak üzeredir. Hoş geldin faslından sonra, gel benle deyince birlikte giderler. TBMM gittikleri yer. Yolda ''bak şimdi, dikkat et, ben TCDD' nin ibrası esnasında, gelişmesi için ve yeni hat yapımı için önerilerde bulunacağım, sende orda olan otobüs şirketlerinin sahipleri/ilgililerinin sayısının milletvekili sayısından kaç kat fazla olduğunu hesapla''. Sonuç belli. Sebeb ise, yurdumuzun o teknolojilere sahip olması, nemalanma/lüpleme şansının azlığı. Belkide sizin lojistiğinize, frigorifik katkısı olacaktı. TCDD sıfır.
Hikaye 2;
Zamanında, Bursa' da ipek tüccarlarına kızan üreticilerin, sırf inat uğruna tüm Dut ağaçlarını kesmeleri. Sonuç ipekçilik sıfır.
Hikaye 3;
Tarlada açılmakta olan artezyen kuyusuna traktörü ile su çeken köylü, laflar iken ''Dedelerimin kestiği zeytin ağaçlarını ben yeniden dikecem, içinde zeytin ağacı olan tarla çok para ediyor''. Sonuç; amacı üretime olmayıp satışa niyet güdüyor, sıfır gene.
Hikaye 4;
Trakya'da, 1 L. karşılığı teşvik/ön ödeme ve hükümetin desteği ile soya fasulyesi ekilmesi. Hasattan sonra soyanın elimizde kalması(yav, sen brezilya vs.'den şu kadara alıyon, neye daha az fiat bize dendiğinde, senin soya tüketimin olmadığı, dolayısıyla onların istediği fiattan alabileceği..)..Sonuç sıfır. Hemde kayıp olan yıllar ve Ayçiçeği üretimi.
Hikaye 5;
1980 li yıllarda, yurdumuz kağıt/karton/kutu imalatçılarının, toplanıp, aralarında rekabet olmaması yönünde karar aldıkları ve böylece Kâr marjlarının yüksek olmalarını garantiye alma çabalarını duyanlardanım.
Bunu yapan, USA/Avrupalı/içimizdeki USA 'lı. Akıllı ki yapıyor, helal de olsun.
-Yıllarca 3 ay çalışıp, dokuz ay geçinmeyi, siyasilerin de 3 fazlası, 5 te benden mantığı ile alışkanlık haline getiren biz,
-Komşumuzun o sene traktör aldığını görünce, önceki sene ektiğini eken/Kopya çeken ve batan biz,
-Dünya ile rekabet edebilmek için fiatlarımız ne olmalı demeden, gelirim azaldı diyen biz,
-Onlar, yılda kaç saat çalışıp, şu kadar USD. alıyor diyemeyen/düşünmekten kaçan biz,
-Atalarının unuttuğu tarım bilgilerini (Savaşlar yıllarca sürerdi ve bilenler savaş zayiatları arasında) irdelemeyip, yeniliklere karşı, da zaten yanlış donanmış babasını öne sürüp, '' ben babamdan böyle gördüm'' diyenler biz,
-Bu aymazlığı gören Atatürk 'ün ''Türk milleti zekidir,çalışkandır ve köylü milletin efendisi demesi, acizane kafa yapım olarak ''Motivasyon'', Çünkü okuyan, araştıran ve görmediklerimiz görebilen zekası vardı, onlarca meziyetinin yanında
Evet, evet;
-Aydınmıyız biz? (10-15 diploma meselesi değil)
-Aydınlanmaya açıkmıyız?
-Aydınlatacak kişiler, acaba Hikaye 1' i de karşılarına alacak yürekteler mi?
-Zorluklar karşısında, hikaye 2 ' deki gibi ürünleri yakıp/ağaçlarınız kesecekmisiniz?
-Hikaye 3' teki gibi katma değer sağlama peşindemisiniz?
-Hikaye 4 'teki gibi, ''geçiş dönemi'' 'nde yer kapma arzunuz mu var?
-Hikaye 5 'teki gibi olmayıp, ilerde hırslarınıza yenilmeyeceğinizi garanti edebilirmisiniz?
Cevaplar benden;
Kendimdem ziyade çocuklarımı ve onun çocuklarını düşünüyorum.Ben size inanıyorum, Yolunuz açık olsun çalışmalarınızda. Zorlu yolda hemde.
-Bodrum, Çanakkale, Antalya, Çeşme yol güzergahlarında, metro, vapur iskeleri çevresinde, köfte, sandviç, ayran, şiş kebab satanlara komşu, soğuk hava tesisatlı kamyonetlerinizi görüyorum(2-3 sene, reklam amacı).
-Hayvanî ürünler satmazsanız, ilerde gübre temini konusunda oluşacak darlık/yokluk' a çareniz olduğuna inanıyorum.
-Her küçük çiftçi için, bilgisi ile dolu barkot ve ''Yamuk'' yapacaklar ile ilgili ara sözleşmeler(Ki sonunda siz değil, kendisi çıksın yasa önüne) ve cezalandırmalar(1-2-3 yıl/tamamen birlikten men..), taahhüdünün en az %.. şu kadarını teslim edeceksin(Dışardan dahi olsa) maddeleri..
-Kar amacı olmalı, olmazsa hata bence. Kaçımız önümüzde arpa torbası olmazsa devam edebilir?
-ALLAH gecinden versin, sizlerden sonra aranıza girebilecek ''Sülük Takımını'' elemine edecek tedbirler.
-Toprak Tv' de seyrederim. Bana yarayan/yaramayanları ayıklama kabiliyetim var. Ön yargı olmasın, demek istediğim.
-Her üye, madem sistem değiştirecek. O zaman satmadan önce müşterinin her şeyi ile ilgilenecek. Örnek; Sayın Orhan Özbilgiç' in merakını/hevesini bilse dahi, ağaç satma zihniyeti olmıyacak. Sizin orda şu ağaç olmaz, bu ağacı doğal yaşamında gözlemleyin, taşlar mı var, yamaç mı, araziniz devamlı nemli mi, su tutuyormu toprak diyebilmeli.
-Kendisinin çevresinde veya müşterinin gideceği güzergahtaki, başka UBYİ üyelerini gösterir büyük panolar olmalı.
-EN ÖNEMLİSİ; Işık saçmaya devam etmelisiniz, kavga, sınır çizme, duvar örme, dışlama olmıyacak, aydınlatacaksınız hep, sakınmadan, bıkmadan, yüksünmeden.
Öncü olmak, lider olmak, kahraman olmak, ölümsüz olmak, tarihe mal olmak sıradan insanların işi değil.
Kolay gelsin, Saygılarımla lütfen.
Tarih Tekerrürden ibaret sözüne sapına kadar inanan, yeniliklere açık birisi
Yazımdaki kişiler ve cümlenizin ölmüşlerinin rahmeti bol olsun.
Çalışkan dostlar,hepinizin yeni yılı kutlu olsun.Selamlar...
2010-2011 yıllarında Japonya'da pirinç fiyatlarında inanılmaz bir artış oldu, hükümüt bununla başa çıkmak için pirinç ithalatındaki kotayı kaldırmayı düşündü (japonya'ya pirinç satmak hemen hemen imkansız gibi bir şey) nüfus sayımı ile birlikte halka uygulanan bir ankette vatandaşların %91'lik kesimi kotanın kaldırlmaması gerektiğini söyledi, bu %91 lik kesiminn %70' ise 'yabancı pirinçlerin bizim pirincimizle aynı tatta olması mümkün değil, kalite farklı, yetiştirildiği ortam belli değil' gibi sebeplerle kotayı reddettiklerini belirtti.
Tüketici bilinci konusunda ne kadar farklı durumlardayız malesef, geçim sıkıntısı ülkemizde böyle bir bilinç oluşmasını engelliyor malesef. Aslında kaliteli mal o kadarda pahalı değil üreticiden alındığında bu ülkede en büyük problem sizinde daha önce belirttiğiniz gibi politikacılardaki yozlaşma, aracılar ve pazarlamacıların haksız kâr elde etmesi.
Projenizde başarılar.
Keyf Bahçesi
07-04-2012, 23:35
syn kamil35
çıtada yer bulamadıkları için mi peteği tavana yapmışlar?
UBYİ`lere ne oldu?Logo aşamasında mı kalınıldı?
Ben çok yeni bir üyeyim. Bilgi sıfır. UBYİ' yi başka bir sohbeti okurken gördüm. Arama yapınca da buraya geldim. Başından itibaren heyecanla okudum. Sonuna geldim ama acaba sistem uygulamaya geçti mi?
Yoksa başka bir konu başlığında mı devam ediyor?
Ben potansiyel bir tüketici olarak bana en yakın UBYİ'den alışveriş yapmak istiyorum.
hevesli meraklı
11-10-2012, 20:48
İyi akşamlar,
Bu gün Ankara'da iyi ki yağmur yağmış, epey bir sayfa okudum. Dikkatimi çeken şey, konuların büyük bir hevesle açılması,ama bir müddet sonra atıl hale gelmesi. Bu başlık ne güzel olmuş; elele verilmesini, birlikten güç doğacağını, damlaya damlaya göl oluşacağını hatırlatmış.
Peki sonra ne olmuş????
Bir başka başlıkta da aynı şeyleri yazmıştım, sonu-cu olmadığı için. Siteyi büyük bir zevkle geziyoruz, okuyoruz, yazıyoruz, soruyoruz, cevaplıyoruz. Ama ne olur, konular boşlukta sallanmasın, gelecek umutlarımız rafa kaldırılmasın. Son bölümünü kaçırdığımız dizilere benzemesin bu başlıklar. Eğer ki, ara veriliyorsa, bir ilgili bunu yazsın, bekliyelim. Konu devam etmiyorsa, bittiği için son noktayı koyun ki beklemiyelim(salt okunur gibi). Taşındı ise takipçisi olalım peşisıra.
Ama lütfen başlıkların sonuna sonsuz işareti bırakılmasın:)
Bence bu forumda üretilen ürünler hakkında tek sayfa açılsa daha iyi olmazmı bende yeniyim fındık bahçem var ama tam ilgilenemiyorum...Sakaryada izinlerde baktığım kadar yetiştiriyorum bu sayfadaki arkadaşların yazı ve fotolarını inceleyince sanki tarlama gitmiş kadar oluyorum... Hepinize başarılar..
Bayramda köyde idim genellikle bahçemde ayıklama dediğimiz fındıklarda seyreltme ve gölge eden Ihlamurun ve dut ağacın dallarını seyrelttim işim bittimi hayır kiraz ağaçlarım hala biraz gölge yapıyor...Onuda martta dallarını seyreltirim artık iş bitmiyor köyde arkadaşlar...ama köyde bahçemde çay içmeyi ve dayımla muhabbet etmeyi özlemişim...
Bayram tatili az geldi bana
Bu sayfada tek başına 2012 yılını geçiriyorum boş sokaklarda dolaşıyomuş gibi oluyorum ..))
bilmemgerek
07-04-2013, 00:52
forumu icim burkularak okudum. biz icimize sinen urunler yemeye hasretken bunu ureten ciftciler pazar bulamiyor...kimyasal kullanilmadan yapilmis sofralik zeytin ureticisini, nasil yapildigi belli z yagini satan z yagi ureticisini bizimle bulusturacak bir yontem olmali! internet satisi bir yontem olamaz mi?
M.Fıstık
21-06-2013, 15:42
Bu sayfada tek başına 2012 yılını geçiriyorum boş sokaklarda dolaşıyomuş gibi oluyorum ..))
Ne yazıkki çoğu zeytin konu başlıkları bu durumda...
İnşallah UBYİ işbirliğimiz sadece zeytin konulu değildir.! Evvelki gün İlçe Tarıma gittim. Burada zeytin olmuyormuş, yani ağaç güzel büyüyormuş ancak meyve tutumu olmuyormuş. Burası güneyden rüzgar alan bir bölge ( güneyde deniz var o taraftan kuvvetli esiyor) O yüzden ağaç olarak güzel büyüse de meyve az veriyormuş yani rantabl değil diyelim.
Toprağımız boz toprak ne yapalım dedik. (Sahil toprağı da deniyor) Badem olabilir dediler.
Organik yapsak dedik? Saçmalamayın dediler: Kime söylediysek hayretle yüzümüze bakıp olmaz diyor. Benim şevkim de kırılıyor. Denilen aynen şöyle: " Organik diye bir şey çıktı bir kısım sosyetiklerin hevesi, kesinlikle o işten para kazanamazsınız, alacak tüccar yok, siz ilacı suni gübreyi vereceksiniz, büyük düzgün parlak ürün yetiştireceksiniz, haaa istiyorsanız, kendinize bir kısım yapın ilaçsız, onu yiyin." Köylüler, memurlar, mühendisler ağız birliği etmişler. Belki de haklılar. Ben organik ya da doğal ya da zehirsiz, ne dersek diyelim, öyle yetiştireceğim ürünümü, fazlasını satmak istesem kime satacağım, nasıl satacağım?
Leonardit atsak diyoruz devletin bir desteği var mı dedik, o da ne gibi yüzümüze baktılar. Dönüme 2,5 lira destek var. Harca harca bitmez.
Toprak analizi yaptırsak dedik. Önce ne yapacağınıza karar verin de dediler. E ben analize göre karar versem daha iyi olmaz mı?
Dostlar size söyleyim bu gidiş gidiş değil, işte köyüm, işte diğer köyler, işte seralar, zeytinler. Basıyorlar ilacı. Köylüm bıkmış ve bilinçsiz. Sen ona ilaç adı söyle. Sıksın otu kurutsun, sıksın biti öldürsün. Toprağın organik yapısı? Hangi organik toprak? Adam toprağı kaldırıp atıyor yeni toprak getirtiyor, şu bizim de aldığımız kırmızı topraktan. Yayıyor seraya basıyor suni gübreyi. Hayvancılığı hiç sormayın.Arazimizin ufak bir kısmında ağıl vardı, biz gelince taşındı, oradan çıkan pisliği ve antibiyotik ampullerinin haddi hesabı yok. Zehir yediğimizi bunları yaşayınca anladık. Ben et yiyemez oldum. Sanırım iyi ediyorum. Şurada 5-6 aydır çifçinin durumu ile ilgili gözlemlerim beni şok etti.
Kafamız karışmış vaziyette döndük. Ben kendim organik yemesine yerim de, bebekler ne olacak, çocuklar ne olacak, insanlar ne olacak, hayvanlar ne olacak, bitkiler ne olacak... Bu toplum nasıl bilinçlenecek bilemedim.
Kafamız karışmış vaziyette döndük.
Sevgili SAHİRE, kafanız hiç karışmasın, siz bakmayın vitrinde raftaki ürüne, siz bakmayın söylemlere,
Sakın yanlış anlamayın tabi ki, doğal üretimin yanındayım ama görülen köyede kılavuz gerekmez.
Bir azmak var ve biz azmağı kurutmadan doğal üretim yapmaya çalışıyoruz.
Bakacağınız yer bellidir bir yerde azmak varsa sivri sineğin olmaması da mümkün değildir.
MeyveliTepe
29-09-2013, 00:19
İnşallah UBYİ işbirliğimiz sadece zeytin konulu değildir.!
"Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliği" maalesef zeytin konulu da değil :(
İlk düşünce zeytin ile tetiklenmişti.
Sürdürülebilir doğal tarım yöntemleri ile üretilen yiyeceklerin, üretildiği yerlere yakın ve bu yiyeceklere erişmek isteyen insanlara doğrudan ulaştırılabilmesi amacını taşıyordu.
Ülkenin dört bir yanında bu prensiplere göre yetiştiricilik yapan bahçeler organize olarak gerek yetiştiricilik gerek bu yiyeceklere erişmek isteyen insanlarla iletişim sağlayacaktı. Böylelikle sistemin kalıplarında bir çatlak açılacak, üreten ile bunlara ihtiyaç duyanlar arasında ticari olmanın ötesinde bir bağ kurulacaktı.
Kulağa hoş geliyor değil mi?
Üstelik de pek zor da değil. Dünyada pek çok uygulaması da var. "Local Harvest (http://www.localharvest.org/)", bir CSA (Community Supported Agriculture - Toplum Destekli Tarım) olarak bunlardan biri. Ülkesinin dört bir yanına dağılmış yüzlerce çiftliği kapsıyor. Beslenme konusunda ortalamanın üzerinde bilgi ve bilinç seviyesine ulaşmış amerikan vatandaşı bu organizasyon dahilinde kendine en yakın çiftliklere ulaşabiliyor.
Ülkemizde şehirde yaşayan ve yine beslenme konusunda ortalamanın üzerinde bilgi ve bilinç seviyesinde insanların beklentilerini ve tepkilerini 2009 ve 2010 yıllarında bahçemiz ürünü zeytinlerden az miktarda da olsa paylaşarak ölçmek istedim. Hasbelkader bahçemizde neyi nasıl yaptığımızı izlemekte olan insanlardan müthiş bir talep oldu.
İlerleyen yıllarda, amacımız dışında olduğu için kendi bahçemizden yeni bir paylaşım yapmadık ama o ana kadar iletişime geçmiş olduğumuz kişilerden takip ettiğimiz kadarıyla, doğrudan yetiştiriciye ulaşarak sağlıklı besinlere erişim talebinin git gide yükseldiğini gözlemledik. Bize hala yapılmakta olan talepleri bildiğimiz organik çiftliklere yönlendiriyoruz.
Hatta bu talebi iyi yakalayan pazarlama uzmanı bir isim, üretmediği ürünleri, organik olmadığı halde organikmiş, organikten de iyiymiş imajı yaratarak ülkenin dört bir yanına satmaya başladı.
Buradan da hissedebileceğiniz gibi, talep dünyanın her herinde aynı talep, sorun başka yerlerde.
Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliği'nde yer aldığını söyleyen bir grup, ne zaman ki insanlara sağlıklı yiyecekler üretip ulaştırmak yerine yetiştiricileri hedef alan ve yurdum kurnazlıkları ile çiftçiye, bahçe sahiplerine defolu girdi satarak kâr elde etme planlarına girdiler, bunu yine yurdumun geleneksel mahalle kültürü haline getirdiler, ortada iş birliği filan kalmadı.
Her şeye rağmen durum o kadar umutsuz değil. Uzak Bahçelerle olmasa da güzel gelişmeler de var.
Buğday derneğinin çabaları takdire değer. Bir çok organik pazarın açılabilmesini sağladılar.
Toprak Ana (http://www.toprakana.com.tr/index.php), son iki senedir sürekli gelişiyor. Halen bir çok üreticiyi bünyesine toplamış durumda. Biraz önce kurucusu Cem beye talep hacmi ve karşılanma oranları hakkında son durum özetini sordum.
Ankara'da daha farklı bir organizasyon iki seneyi aşkındır başarılı bir şekilde çalışıyor. Kardeş Bitkiler'den Ceyhan'ın girişimleriyle başlatılan "Doğal Bilinçli Beslenme" grubu konuya tüketici cephesinden yaklaşarak grubun ihtiyaç duyduğu sağlıklı besinleri kaynağında bulup gruba ulaştırmayı hedefliyor.
Ben organik ya da doğal ya da zehirsiz, ne dersek diyelim, öyle yetiştireceğim ürünümü, fazlasını satmak istesem kime satacağım, nasıl satacağım?
Sizin maceranızı izlemeye çalışıyorum ve artık altıncı yılnı devirmekte olan bizimkine fazlasıyla yakın buluyorum.
Siz öncelikle kendi yiyeceğinizi, aileniz ve dostlarınızla paylaşacağınız yiyeceği üretiyor olacaksınız. Kendi yiyeceğinizi zehirleyecek olsanız ne diye yaşam tarzınızı böyle değiştiresiniz ki?
Kendi ihtiyacınızdan biraz daha fazlasını ürettiğiniz durumda bunu satmak isterseniz bu da mümkün.
Anahtar noktası neyi nasıl yetiştirdiğinizi insanların takip edebilmesinden geçiyor. Sonrasında, özellikle size yakın yerlerde ürettiklerinizi talep edecek bir çok insan olduğu muhakkak.
Kimse aklınızı karıştırmasın. Hedef ve ideallerinizden ödün vermenize de gerek yok.
Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliğinin ille de bir organizasyon olması gerekmiyor. Biz, kendi adımıza, sürdürülebilir doğal tarım metodlarıyla yiyecek üreten insanlara elimizden gelebilecek her türlü desteği vermeyi borç biliriz.
tkorkunckaya
09-10-2013, 12:42
UBYİ'ye önce tüketici olarak katılmaya kararlıyım. Konunun yavaş yavaş etkisini yitirdiğini görüyorum, en azından forum tarafında. http://www.agaclar.net/forum/ariyorum/32881.htm#post1206704 adresinde UBYİ üyesi üreticiden alınmak üzere ham zeytin ilanı verdim, belki forumun o kısımlarına uğramıyorsunuzdur, zeytin üreten bir üyemizden makul şartlar ile ham zeytin almak istiyorum.
"
Sizin maceranızı izlemeye çalışıyorum ve artık altıncı yılnı devirmekte olan bizimkine fazlasıyla yakın buluyorum.
Siz öncelikle kendi yiyeceğinizi, aileniz ve dostlarınızla paylaşacağınız yiyeceği üretiyor olacaksınız. Kendi yiyeceğinizi zehirleyecek olsanız ne diye yaşam tarzınızı böyle değiştiresiniz ki?
Kendi ihtiyacınızdan biraz daha fazlasını ürettiğiniz durumda bunu satmak isterseniz bu da mümkün.
Anahtar noktası neyi nasıl yetiştirdiğinizi insanların takip edebilmesinden geçiyor. Sonrasında, özellikle size yakın yerlerde ürettiklerinizi talep edecek bir çok insan olduğu muhakkak.
Kimse aklınızı karıştırmasın. Hedef ve ideallerinizden ödün vermenize de gerek yok.
Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliğinin ille de bir organizasyon olması gerekmiyor. Biz, kendi adımıza, sürdürülebilir doğal tarım metodlarıyla yiyecek üreten insanlara elimizden gelebilecek her türlü desteği vermeyi borç biliriz.
Çok teşekkür ederim, bu yazınız bana mutluluk ve umut verdi. Neredeyse daha önce ve çok detaylı konuşmuşuz gibi beni anlamışsınız!
Bizim böyle bir yaşantıyı seçmek için öncelikle tek bir nedenimiz vardı: Çok seviyorduk! Tüm gün bahçede kalıp çalışıyoruz , hayvanlarla ilgileniyoruz, toprakla ilgileniyoruz ve inanılmaz mutlu oluyoruz. Akşam sağlam bir yorgunlukla seriliyoruz ve ertesi gün yine eve girmek istemiyoruz. Kazma kürekten çoktan ellerimiz nasırlaştı, tatlı bir yabanlık geldi üstümüze:)) Üstelik henüz pek çok şey eksik buraya çiftlik diyebilmek için. Henüz doğru dürüst sebze bile dikemedik. Hala etrafla , toprakla, düzenle uğraşıyoruz. Ama çok ağaç ve çalı diktik; 50 ye yaklaştık 5 ayda:) Uzatmayayım müthiş mutluyum ve köpeğimin başını okşadığımda, kedimle oynarken, yarkalara yem verirken, toprağı kazmalarken .... ve bunun gibi binlerce anda..içimi kaplayan özgürlük duygusunu anlatamam.
İlk hedefimiz kendi kendimizi geçindirebilmek, kendimize yetebilmek. Sağlıklı sebzemiz, meyvemiz, yumurtamız hatta belki sütümüz olması. (Kendi gübremizi elde edebilmek, tavuklara mısır buğday yetiştirebilmek vs.) Hala maalesef büyük oranda dışarıya bağımlı yaşıyoruz. :o
Sonra, fazlasını satmak: Kendi yediğimizden fazlasını satmak, ayrı bir yerde ilaçlanan ürünü değil!
Ayrıca merak edenleri misafir etmek, özendirmek, bu havayı koklatmak, paylaşmak ve açık konuşayım biraz da çalıştırmak:)) :D
Bu hayat o kadar enteresan bir gerçeklik ki insanın içine işliyor. O kadar kuvvetli ki, hasta birini sağaltabileceğine inanıyorum.
Sanki tarih boyunca... Yok yok, tam olarak betimlemek gerekirse, zaman yitiyor. Zamanın ötesine geçiyorsunuz doğayla baş başa kalınca.
Az şeyle çok daha mutlu oluyorsunuz.
Daha çook şeyler var ama boşboğazlıkla doldurmayayım burayı:)
Tekrar teşekkürler:)
zekiturkmen
24-01-2014, 14:20
Epey zamandır takip ettiğim ama bir türlü üye olamadığım bu siteye ve tüm üyelerine sevgilerimle ilk merhabamı demek isterim. Adım Zeki Türkmen, Ankara'da yaşıyorum ve kısmet olursa bu bahar Çayyolu semtinde kendi bahçeli evimize taşınacağız, yaşım 44, epeydir özlemini duyduğum toprakla buluşma, kendi doğal sebzemi yetiştirip bunu da sevdiklerimle paylaşma şansını yakaladığımı düşünüyorum, bu anlamda sayın Meyvelitepe'yi de uzun zamandır kendi sitesinden takip ettiğimi ve yükseltilmiş yastıklarda sebze üretimini kendisi aracılığı ile öğrendiğimi belirtmek isterim, izlediğim kadarıyla sayın Meyvelitepe ve bu sitedeki diğer pek çok üye bilgi anlamında bir derya, bu nedenle çok şanslı olduğumu düşünüyorum, ben daha yolun başındayım kendi evimin bahçesinde çimen yetiştirmektense kuraklığa doğru gittiğimiz bu zamanda kendi sebzemizi hem doğal yollarla hem de gereksiz su tüketimini azaltarak yapmak öncelikli amacım. Sanırım tanışma faslını fazlaca uzattım kusura bakmayın lütfen, bundan sonra pek çok sorum olacak, yanıtlama inceliğini gösteren herkese şimdiden çok teşekkürler efendim.
Saygılar,
MeyveliTepe
02-09-2014, 19:34
Yukarıdaki bir mesajda anlattığım nedenlerden dolayı ilk başta bir ağaçlar.net girişimi olarak başlayan Uzak Bahçelerin Yakın İş Birliği maalesef iptal olmuştur. Bu yüzden bu başlığın ve altındaki üye bahçelerine ait başlıkların Ağaçlar.net Çalışmaları, Projeleri, Etkinlikleri ana başlığından daha uygun bir yere taşınması gerekmektedir.
Bunu yaparken, Sürdürülebilir Doğal Tarım, Permakültür, Organik yöntemler gibi yaklaşımlarla sentetik ve toksik pestisit kullanmadan, herhangi bir şekilde kullanılmasını mazur görmeyen ve göstermeyen, inorganik besleme yerine organik bitki beslemesini tercih eden bahçeleri ayrı bir başlık altında toplayarak doğal yetiştiricilik, zararlı ve hastalıklarla sentetik toksinler olmadan mücadele deneyimlerinin paylaşıldığı bahçeleri içeren yeni bir başlık açmayı düşünüyoruz.
Bir hafta kadar bir zaman zarfında bahçe başlıklarının bu yeni başlık altında yer almasını dileyen üyelerimiz buraya mesaj bırakabilirler. Bunlar dışındaki tüm bahçe başlıklarını Üyelerin Bahçeleri bölümüne taşıyacağız.
birnefestoprak
03-09-2014, 06:27
Bunu yaparken, Sürdürülebilir Doğal Tarım, Permakültür, Organik yöntemler gibi yaklaşımlarla sentetik ve toksik pestisit kullanmadan, herhangi bir şekilde kullanılmasını mazur görmeyen ve göstermeyen, inorganik besleme yerine organik bitki beslemesini tercih eden bahçeleri ayrı bir başlık altında toplayarak doğal yetiştiricilik, zararlı ve hastalıklarla sentetik toksinler olmadan mücadele deneyimlerinin paylaşıldığı bahçeleri içeren yeni bir başlık açmayı düşünüyoruz.
Bir hafta kadar bir zaman zarfında bahçe başlıklarının bu yeni başlık altında yer almasını dileyen üyelerimiz buraya mesaj bırakabilirler. Bunlar dışındaki tüm bahçe başlıklarını Üyelerin Bahçeleri bölümüne taşıyacağız.
Cok yerinde bir karar; listeye hemen yazilayim :)
Merhaba,
Bu birlikteligin saglanabildigi bir platform olusturulabildi mi forum icerisinde?
Turkiye icerisinde benzer birlikteliklerin olusuyor olmasi cok sevindirici ama bu kadar bilginin ve bilgilinin varoldugu bu forum icerisinde de ayni sey yapilabilir.
Yapilamaz mi? :)
Birlik olmak başkasından beklemekle olmaz. Organizatörleri, liderleri beklersek yaya kalırız.
Her birimiz bir lider olmalıyız. Hepimiz üreticiyiz, yanı zamanda hepimiz tüketiciyiz. Ürününü satmak isteyen varsa ihtiyacım kadarını almay varım. ben de ürettiğimde ilanımı koyarım ihtiyacı olana gönderirim.
Eğer şu bekleniyorsa; birlik kurulsun, birileri mahsul toplayıp depolasın. İyi fiyata satsın ve para kazanalım... Bu hayal olur. Memleketteki kooperatiflerin yürümemesinin temelinde bu var. Birlik kurulunca birileri müdür olmak istiyor, lider olmak istiyor. Pastadan daha çok pay almak istiyor. Milletvekiliyle görüştüm, bakanla görüştüm lafları başlıyor.
Bu hayallerle önümüze engel koymayalım.
Oysa internet imkanları geniş, siz zeytinayağı ürettim isteyen var mı diye ilan koyarsınız. İhtiyacı olan alır size dua eder. Toptancıya, sermaye sahibine hal kalpazanlarına paranızı kaptırmadan üreticiden tüketiciye ürün ulaşır. Bu kadar basit.
Sadece bu stieden de değil. Ürün satılabilen o kadar çok site veya mobil uygulama var ki...
Sadece şunu diyelim:
Bu işi yapmaya ben varım...
Evet
BEN VARIM
vakanüvist76
16-09-2020, 20:30
Kaolin konusundan sonra bu konuyu da tek tek sonuna kadar okudum. Sonu zaten belliydi ancak neredeyse son sayfaya kadar sürecin ilerlemeye devam etmesi merakla sonlara ilerlememi sağladı.
Doğal tarım severler adına üzücü bir sonuç olmuş. Ancak gelecekte tekrar böyle bir oluşum fikri ortaya çıkarsa burada çok güzel tecrübeler oluşturulmuş. Bu başlığın bu sebeple bence önemi oldukça büyük. Çünkü UBYİ oluşumu, oluşumun başarısızlığı sebebiyle değil ön ayak olmuş üyelerin başka bir konuda yaşadıkları sorunlar sebebiyle yarıda kalmıştır. Demekki fikirleri devralıp, günün koşullarına göre güncelleyip, tekrar başlatılmaması için hiçbir sebep yok. Heleki 10 yıl evvelki durumdan daha beter zehir batağına saplanmış durumdayken. UBYİ görünürde belki yarıda kalmış zannedilebilir ancak ülkemiz/insanımız/insanlık böyle oluşumlara günden güne daha çok muhtaç.
Tarım konusunda oldukça acemi sayılabilecek noktadayım. Kendi ihtiyacımıza ancak yetecek kadar zeytin üretim kapasitemiz var. Ve bu potansiyelimizi de zehir kullanmadan yapmaya çalışıyorum. İmkanlar elverdiğince doğal üretim üzerine kendimi geliştirip bu süreci bulunduğum bölgedeki insanlar için de örnek hale getirmeye çalışıyorum.
Gün gelirde tekrar böyle bir oluşum fikri ortaya çıkarsa ben hep buralarda olacağım. Ha bu yazdıklarımdan, Sn. Feyzalp'in belirttiği gibi, birilerinin ön ayak olmasını beklediğim sonucu çıkarılmasın. Ön ayak olanlarımızın ortaya çıkması için de "temiz bahçelere" ihtiyaç var. Ben işte o bahçeyi oluşturmaya, kendimi temiz bahçesinde sürdürülebilir tarım/ziraat yapmaya hazırlıyorum. Ki zamanı geldiğinde ortaya çıkabilecek yeni UBYİ oluşumunun zeminini oluşturabilelim.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın.
MeyveliTepe
16-09-2020, 20:58
Kaolin konusundan sonra bu konuyu da tek tek sonuna kadar okudum. Sonu zaten belliydi ancak neredeyse son sayfaya kadar sürecin ilerlemeye devam etmesi merakla sonlara ilerlememi sağladı.
Doğal tarım severler adına üzücü bir sonuç olmuş. Ancak gelecekte tekrar böyle bir oluşum fikri ortaya çıkarsa burada çok güzel tecrübeler oluşturulmuş. Bu başlığın bu sebeple bence önemi oldukça büyük. Çünkü UBYİ oluşumu, oluşumun başarısızlığı sebebiyle değil ön ayak olmuş üyelerin başka bir konuda yaşadıkları sorunlar sebebiyle yarıda kalmıştır. Demekki fikirleri devralıp, günün koşullarına göre güncelleyip, tekrar başlatılmaması için hiçbir sebep yok. Heleki 10 yıl evvelki durumdan daha beter zehir batağına saplanmış durumdayken. UBYİ görünürde belki yarıda kalmış zannedilebilir ancak ülkemiz/insanımız/insanlık böyle oluşumlara günden güne daha çok muhtaç.
Tarım konusunda oldukça acemi sayılabilecek noktadayım. Kendi ihtiyacımıza ancak yetecek kadar zeytin üretim kapasitemiz var. Ve bu potansiyelimizi de zehir kullanmadan yapmaya çalışıyorum. İmkanlar elverdiğince doğal üretim üzerine kendimi geliştirip bu süreci bulunduğum bölgedeki insanlar için de örnek hale getirmeye çalışıyorum.
Gün gelirde tekrar böyle bir oluşum fikri ortaya çıkarsa ben hep buralarda olacağım. Ha bu yazdıklarımdan, Sn. Feyzalp'in belirttiği gibi, birilerinin ön ayak olmasını beklediğim sonucu çıkarılmasın. Ön ayak olanlarımızın ortaya çıkması için de "temiz bahçelere" ihtiyaç var. Ben işte o bahçeyi oluşturmaya, kendimi temiz bahçesinde sürdürülebilir tarım/ziraat yapmaya hazırlıyorum. Ki zamanı geldiğinde ortaya çıkabilecek yeni UBYİ oluşumunun zeminini oluşturabilelim.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın.
İlk başta ön ayak olan kişilerden biri benim herhalde.
Bu işin yürümeyeceğini de muhtemelen ilk fark eden oldum.
O sıra görünürde hevesli olanların bugün zehirlere ne kadar bulanmış olduğunu da görmek mümkün. Adına ne derseniz deyin, üreticiler bakımından böyle bir şeyin olabilmesi için tüm bireylerin sahip olması gereken prensiplerinin, düşünce biçiminin, değer yargılarının bambaşka bir düzeyde olması gerekir. Durumun böyle olmadığı o günlerde de görülüyordu.
Takip eden yıllarda, aslında olması gereken şekilde bu gibi oluşumlar gerçekleşti zaten.
Böyle bir oluşumun üreticiden başlaması çok naif bir yaklaşımdı. Olması gereken tüketiciden başlamasıdır. Bugün böyle oluşumlar var. Tüketici örgütlenerek talep ediyor, becerebilen de üretiyor. Üreten de neyi nasıl ürettiğini ispatlamak zorunda. Lojistik konularını ortaklaşa çözüyorlar. Tüketici, aynı zamanda gayet acımasız bir denetçi. Tam olması gerektiği gibi.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.