View Full Version : Topraksız Tarımda maliyetler nelerdir, nasıl düşürülebilir?
gazeteci28
28-12-2009, 19:27
Topraksız tarımda en önemli maliyet sera içi ısı değerleri. Serayı izole ederek led ışıklarla seranın içindeki bitkinin ışık ihtiyacını karşılasak nasıl olur?
Sera izole edildiği zaman güneş ışığı bitkiye ulaşamayacak ve bitkiye çok az ya da hiç güneş ışığı gitmeyecek. Serayı izole ederek bitkinin ışık ihtiyacını karşılamak için led ışıklar ya da daha ekonomik aydınlatma kullanılamaz mı?
İki bilinmeyenli denklem gibi oldu.
İzolasyonla ısınma giderlerinden elde edilen kazanç, ışıklandırmayı karşılar mı?
Daha mı fazla olur yoksa az mı olur. Değerler nelerdir?
Şantiye çadırlarına ciddi ısı izoyonu yapıldığını biliyorum.
akinselcuk
29-12-2009, 20:33
Tam da bunu deniyoruz şu sıralar. Fakat umutlu değilim. Yani mantar üretir gibi domates üretmenin mümkün olmayacağını düşünüyorum.
Yapmaya çalıştığımız ucuz malzemelerle sağlıklı kullanışlı bir akan su sistemi yapmak. Buradaki bitkiyi led ışıkla aydınlatmak. Epeyce bir led aldım ama gene de bitkinin güneşte yaptığı fotosenteze ulşabileceğinden çok şüpheliyim. Denemeden bilemeyeceğimizden, yapmaya koyulduk. Domatesle değilde biberle düşünüyorum.
Eğer enerji sarfiyatı az bir aydınlatma ile bitki kalkışa geçerse izalasyonlu çadıra, seraya ihtiyaç kalmaz ki. Kapalı yapıların içinde, atıl vaziyetteki depolarda üretim mümkün olur.
Agrobayın perlite domatesleri gündüz güneş gece arklı lambalarla aydınlatılıp 24 saat ışıklandırma yapılıyor. Fiyatı kurtarmasa böyle bir sarfiyata gitmezler.
Arklı bir lamba 15 metre yüksekliği olan serada etrafındaki en çok 10 - 15 bitkinin ışığını sağlayabilir. Hesaplayın. Günde 12 saat 1000 watlık lamba yanarsa 12 Kw elektrik yakmış olurlar.
8 - 10 günde bir meyve toplarlar. Yani özetle 10 bitkiden aldıkları domates için 120 Kw yaklaşık 25 liralık elektrik harcamış olurlar. Kilo başına 1 liradan az bir maliyet biniyor ve fiyatını fazla fazla çıkarıyor. Üstelik arklı lamba ile.
Led aydınlatmanın ilk malyeti çok yüksek ama daha sonra enerji harcaması düşük. Fakat yapraklara yakın durması lazım yani pratikliği biraz az. Kaba sera şartlarında henüz uygun bir şekli yok.
Topraksız tarımda en önemli maliyet sera içi ısı değerleri. Serayı izole ederek led ışıklarla seranın içindeki bitkinin ışık ihtiyacını karşılasak nasıl olur?
İlginç bir soru olmuş.
akinselcuk
29-12-2009, 20:59
İki bilinmeyenli diyerek bu karışıklığa bir vurgu yapmış ama en azından . . .
rencberdede
29-12-2009, 22:18
Daha çok bilinmeyeni var bunun. Serayı izole ederseniz içeride nem kontrolu yapmanız gerekir, yoksa bitkilerinizi küfler yer. Ya da CO2 eksikliğinden küflerin yiyebileceği bitkiler bile gelişmez. İzole edilmiş seraya havalandırma maliyeti eklemek gerekir. Havalandırmadan dolayı içeride soğuma olacağından ısıtma maliyetini de sıfır olarak düşünmemek lazım.
LED'lerin bitki yapraklarına nüfuz oranı çok düşük. Yapraklara adeta değecek kadar yakın tutmak lazım. Ne kadar yakın tutarsanız tutun, LED'le yetiştireceğiniz domatesin kalitesinin çok düşük olacağına eminim. Yarı fiyatına belki satabilirsiniz :) Bu da maliyet hesabına girer.
Birde konuya şu açıdan bakabilirsiniz Sayın Gazeteci! Acaba bitkileri normal açık tarla koşullarında yetiştirmek varken neden SER altında veya Kısacası ÖRTÜALTINDA yetiştirmek istensin? Şunu asla unutmayın Aydınlatma sistemleri özellikle kuzey avrupa v.b. konumda olan ülkeler için Güneşlenme istekleri açısından kısıtlı olan ülkeler ve bölgeler için belli şartlarla önerilebilir. Bunun dışında süsbitkileri yetiştiriciliği için yapay ışıklandırma çok daha sık kullanılan bir uygulama olmaktadır.
Isıtma(enerji) en önemli masraftır. Dünya alternatif enerji kaynaklarına yönelmektedir. Bunun dışında ısı perdeleri, yapay gölgelendirme , sera yapım malzemelerindeki gelişmeler şeklinde birçok teknlojik uyarlama yapabilirsiniz.
LEDli sistemleri genelde "Grow Room" tabir edilen iklim kontrollü büyüme odalarında veya evde hobi amaçlı yetiştiricilikte kullanılmaktadır.
Saygılarımla.
gazeteci28
01-01-2010, 11:41
Akın bey, bir ara mantar üretimini araştırıyordum. O zamanlar binaların bodrum katlarına gözüm takılıyordu. Şimdi ise çatılarından gözümü alamıyorum.
Mantar hastalığına bulaşmış olacağım ki bodrumlarda niçin üretim olmasın ki, üretim mümkün. Forumda bu konuyla ilgili linkler var. Şu an led aydınlatma teknolojisi çıktı ve florosanlara göre % 90 ucuz maliyetliler.
Karasal iklimlerin olduğu yerlerde de üretim için led aydınlatma yapılabilir.
Sayın rencberdede,
uzak mesafeye ışık gönderen ledlerden bahsediliyor. sera içi kullanımları da sözkonusu.
Nem olayını nemlendirme cihazlarıyla yapmam mümkün. Nem yetersiz ise istenilen istenilen düzeye getiren cihazlar var.
Oksijen için havalandırma olayı içinde "ısı geri kazanım sistemi" var tuzlu değil. Dışarıda sıfır derece havayı içeride 20 derece yapmak için kullanılıyor ısıyı dışarıdan sıfır dereceden değilde 10 dereceden alıyor bu da % 50 gibi ciddi bir ısı tasarruffu sağlıyor.
Sayın shrub, buradaki arkadaşların hepsi Antalyalı değil. Erzurumlu arkadaşlarda vardır mutlaka. Taze sebze yemek onlarında hakkı :)
Forumdan çok şey öğrendim, öğrendiklerimin zekatını vermeye çalışıyorum. :)
Sayın envor beyin emeklilikten sıkılarak tekrar işe dönmesi sevindirici. Katkılarını bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, tüm yorumlarımı okuduğunuzda şunu görebilirsiniz... Yaptığınız uygulamaların yapay ışıklandırma, sera içi ısıtma sistemleri, iklimlendirme sistemleri, sera içi ve dışı ısı perdeleri veya gölgelendirme sistemleri birçok alt başlıkta grupladığınızda birçok maliyet kalemi ortaya çıkıyor.
Yapılacak olan hoby amaçlı bir çabaysa topraksız olması veya olmaması başlı başına bir maliyet zaten! Ama profesyönel bir işletmede en büyük maliyet enerjidir ve bunu birçok yolla düşürebilirsiniz.
Ülkemiz İçin jeotermal enerji, rüzgar ve güneş enerjileri bunlar için bazı alternatif çözümler olabilir.
akinselcuk
02-01-2010, 22:34
Sayın Gazeteci28,
Bu basitce dört işlem yapmak için kendimize hazırlanmış bir tablo yani herkese hitap etmeyebilir. Fakat girdi bilgileri Tabiat' ın burada yayınladığı verilerdir. Cam serayı ve içindeki demir sehpaları detaylıca hesaplamadık. Piyasanın verdiği fiyatları yuvarlak tek kalem olarak girdik. Dosya olarak ekliyorum.
Agaçlar.net e excel dosyası ya eklenemiyor ya da ben keşfedemedim. Rapidshare ile yükledim fakat 90 gün süresi var.
Buradan indirebilirsiniz. (http://rapidshare.com/files/329419329/marulfizibl.xls.html)
yolcu8264
04-01-2010, 22:10
gazeteci28 arkadaşımız iyi bir noktaya temas etmiş. Bende hem şebeke elektriğinden beslenen hem de rüzgar, güneş varsa akarsu gibi enerji kaynaklarını da kullanan bir sera yapılabilir mi düşünmekteyim.
Rüzgar türbininin hurdacıdan alınan malzemelerle yapılanları var. Güneş şimdilik baya pahalı gibi duruyor ama yaygınlaştıkça ucuzlayacaktır. Bir de öyle hurdacıdan falan bulunacak malzemelerle olmuyo maalesef o iş.
Alternatif ısıtma yöntemleri de var mesela içeceklerin teneke kutularını birleştirerek evdeki malzemelerle güneş ısını içeri üfleyen panel yapılabiliyor. Burda linklerini yayınlamaktan zevk duyarım eğer ilgilenen olursa.
rencberdede
04-01-2010, 22:16
Sn.Yolcu8264, teneke kutulardan yapılan panellerin linkini verebilir misiniz?
yolcu8264
04-01-2010, 22:47
http://www.kendinyapsitesi.com/proje.asp?id=284&isim=Boş teneke içicek kutularından sıcak hava paneli yapımı
Bu sitede bunun gibi onlarca proje var ne kadarı işe yarar bilmiyorum ama insanların düşünmesi üretmeye çabalaması çok güzel.
yolcu8264
05-01-2010, 09:04
http://www.builditsolar.com/Projects/SpaceHeating/Space_Heating.htm
İngilizce bilenler için güneşle ısıtmayı iyi anlatan bir site
gazeteci28
05-01-2010, 10:47
Yolcu8264 teşekkür ederim.
İngilizce bilmeyenler için türkçeleşmiş linkini de ben veriyorum.
link: http://translate.google.com.tr/translate?js=y&prev=_t&hl=tr&ie=UTF-8&layout=1&eotf=1&u=http%3A%2F%2Fwww.builditsolar.com%2FProjects%2FS paceHeating%2FSpace_Heating.htm&sl=en&tl=tr
Yine bu linkte seralar için örnek çalışmalar var. Link: http://translate.google.com.tr/translate?js=y&prev=_t&hl=tr&ie=UTF-8&layout=1&eotf=1&u=http%3A%2F%2Fwww.builditsolar.com%2FProjects%2FS paceHeating%2FSpace_Heating.htm&sl=en&tl=tr
İngilizce bilmeyen arkadaşlar için not: Başka dillerden Türkçeleşmesini istediğiniz bir sayfayı google.com'un ana sayfasından ÇEVİRİ'yi tıklıyorsunuz. Gelen sayfaya çevrilmesini istediğiniz sitenin adresini yazıyorsunuz. Çevrilecek dili yazıyorsunuz. Tercüme et düğmesini tıkladığınız an, düşükte olsa sayfanın türkçesi karşınızda. Bazen çerilecek dil türkçe olmaz ise ingilizce yazan yeri tıklayın ve DİLİ ALGILA seçeneğini seçin otomatik olarak dil seçimi yapılır ve türkçeleşme yapılır.
Artık katkı yapmamak için bir seçeneğiniz kalmadı. Onlarca dilden taramalar yaparak bilgi aktarabilirsiniz. :)
gazeteci28
12-01-2010, 09:06
Topraksız tarım diye işin içine girdik karşımıza bir sürü terim ve uygulama çıktı. Hydroponic, aeroponic, waterfarm, Fogging Aeroponics.
Türkçe sitelerdeki kaynakların yetersiz olduğunu görünce yabancı kaynaklara başvurmaya başladım. Yabancı dil sorunum olduğu için öncelikle google’nın araç çubuğunu yükledim ve metinleri otomatik olarak Türkçeleştirmesini sağladım. Girdiğim yabancı siteler yetersizde olsa otomatik olarak Türkçeleşiyor. Bunu keşfedene kadar bayağı kopyala yapıştırla zaman kaybettim.
Pek çok çeşit Hydroponic yöntemi olup her bir yöntemi kendi içinde ayrıca araştırdım.
Anahtar kelimeleri tespit ettikten sonra google’nin görsellerinden de ciddi bir şekilde faydalandım.
Agaclar.net’te daha önce yapılan çalışmaları okudum.
Konular şu başlıklar altında toplanıyor:
Besin eriği konusunda Kudret Tezel üstadımızın tecrübelerine müracaat ettim. Bitki yetiştirmeyi nasıl hızlandırırım diye araştırma yaparken sisleme yöntemini keşfettim. Sisleme ya da nemlendirme yöntemi bitkilerin hızlı çimlenmesini sağladığını yabancı kaynaklar söylüyor. Sislemede kuru sis diye bir kavramla karşılaştım ve 10 mikrona kadar olan büyüklüğe kuru sis denildiğini öğrendim.
CO2’nin bitki verimini % 40 artırdığını ve basit usullerde de CO2 üretilebileceğini keşfettim. Bitkinin gelişimi için sıcaklığın ve ışığın ne kadar önemli olduğunu anladım. Işıklandırma teknolojilerini araştırırken led aydınlatmayla ilgili yeni gelişmeler olduğunu öğrendim. Led aydınlatma ve sislemeyle hızlı çimlendirmenin mümkün olduğunu örnek çalışmalarda gördüm.
Sera naylonunun çok çeşitli olduğunu ve sera naylonlarının da ürün gelişimine etkilerini okudum.
Öğrendiklerimi ticari olarak değerlendirmek için çarşıyı pazarı dolaştım, marketlerle görüştüm. Hangi ürünü yetiştirsem ne kadar sürede geri dönüşüm sağlarım diyerek ticari boyutunu araştırdım.
Binaların çatılarını gözden geçirdim. Bir bina sahibine çatını kiralamak istiyorum diyerekten teklif götürdüm. Teklif götürdüğüm kişinin şaşkınlığını unutamıyorum.
Forumda, Tabiat hanımın marul yetiştiriciliği ile ilgili çalışmalarını okudum. Neticede 70’lik boru içinde marul yetiştiriciliğine karar verdim.
Şubat ayından sonra yaklaşık 200-300 m2’lik bir alanda sera kurup üretimi düşünüyorum.
Tarımsal faaliyetlerle övünen güzel ülkemizin yeni tarımsal teknolojiler konusunda ne kadar geri kaldığını, üniversitelerin maalesef tarımla ilgili yeni teknikler konusunda çalışmadıklarını gördüm. Çalışmalar varsada kamuoyuna açık değil.
Araştırmalarım esnasında gecem gündüzüm birbirine girdi.
Netice: Topraksız tarım uygulamaları dünyada yeni yeni gelişmeye başlayan bir uygulama olup verimin yüksek, maliyetin düşük olduğu ifade ediliyor.
Sn. gazeteci28,
Topraksız tarım konusundaki heyecanınızı şimdi daha iyi anlıyorum. Fakat aynı heyecanı yaşamış biri olarak naçizane bazı önerilerim olacak. Okumanın ve araştırmanın sonu yok, hiç durmadan okuyalım. Bende hala okuyorum.
Fakat iş üretim safhasına gelince oturup herşeyi yeni baştan gözden geçirmek lazım. Hangi anlamda bir üretim yapacaksınız ve nereye pazarlayacaksınız? Bugün sera maliyetlerini ve pazarlama faaliyetlerini optimize edebilmek için minimum 20 dönüm sera yatırımından bahsediliyor. Eğer böyle bir yatırım yapacaksanız her türlü teknolojik araştırmayı yapın ve böyle başlayın. Zaten öbür türlü rekabet günücünüz düşük olur. Fakat bunun içinde profesyonel destek almadan başlamayın derim.
Eğer 200-300 metrekarelik bir sera yapacaksanız da bu kadar heyecan yapıp, uzay teknolojisi araştırır gibi aeroponik sistemler araştırmanıza gerek yok. Çünki profesyonel destek almadan veya çok kapsamlı bir kadro barındırmadan aeroponik sistemin günlük bakım ve nozul tıkanmalarından iki günde nefret edersiniz. Bunun için Sevgili Envor'un aeroponik yazışmalarını okuyabilirsiniz.
Söylediğiniz boyutta ki bir sera için alanı en verimli kullanmak için katlı sistem borulu (Örneğin Sn. Tabiat) veya düşey torba (boru)sistem (Örneğin Sn. Jibuti veya Sn. Alone35' in seralar) düşünmenizi öneririm. bakımını tek başınıza bile yapabilirsiniz. Besin eriyiği için Sn. Kudret Tezel' in vereceği destek yeter. Profesyonel yatırıma karar verene kadar da hem seracılığı öğrenir hemde araştırmalarınıza devam edersiniz. Sislemeyle falan uğraşmayın şimdilik.
Kolaylıklar diliyorum.
gazeteci28
12-01-2010, 17:12
Maliyetlerin düşürülmesi noktasında sizlerle nemlendirme konusuna değinmek istiyorum.
Bildiğim iki tür sislendirme var. Yüksek basınçla sislendirme ve ultrasonic sislendirme.
Ultrasonik sislendirmeyle ilgili nutramist.com sitesinde ultrasonic sislendirmeyle bitki yetiştiriciliğinden bahsediliyor.
Ultrasonik nemlendirmenin maliyeti düşük. Verimin ise yüksek olduğu belirtiliyor.
Ultrasonik nemlendirmeyle ilgili görüşlerinizi varsa tecrübelerinizi paylaşırsanız bizlerde istifade etmiş oluruz.
KONULARINA GÖRE TASNİF ETTİĞİM SİSLENDİRMELER
Bitki yetiştiriciliği için kullanılan sislendirme:
http://www.nutramist.com/
Bebeler için kullanılan sislendirme:
http://www.hepsiburada.com/buhar-mak...egoryID=303171
Türkiyede üretim yapılan ve satılan sanayi için kullanılan sislendirme:
http://www.yavas.com.tr
E-bay.com da satılan ultrasonik cihazlar:
http://shop.ebay.com/?_from=R40&_trksid=p3907.m38.l1311&_nkw=fogger&_sacat=See-All-Categories
Sn. gazeteci28,
Kendinize bir yol haritası çıkarabildiniz mi? Hedefe gidebilmek için bu kadar araştırmadan sonra bir yol haritası çıkarabilmiş olmanız lazım.
Şu an Türkiye' de en teknolojik yatırım dizayn grup' un miracle projesi gibi duruyor. Bu projeyi inceleyebildiniz mi?
http://www.dizaynteknoloji.com.tr/projeler/topraksiz-tarim.html
Hangi büyüklükte bir sera planladığınız karar verebildiniz mi?
gazeteci28
12-01-2010, 21:05
Sayın Sarıcan, Dizayn gurubun projesi gurupta tartışıldı.
Forum üyelerinden Sayın BY BAYDİLLİ'nin yazdıkları şu şekilde: 'Bence insanların dizayn gruba tepkisinin sebebi;yatırım maliyetinin yüksek olması.Örneğin dizaynın 10 dönüm serası 3 milyon tl ye mal oluyor 80 ton verim alınıyor,Normal bir sera 500 bin ederse 60 dönüm 3 milyon tl yapar dönümden 40 ton alınsa 240 ton yapar.Bence bunu da unutmamak gerek.Dizaynın da maliyetleri daha düşürmesi gerekir diye düşünüyorum,maksimum 1 milyonu geçmemeli bence.
Yurtiçi kaynakları okurken Dizayn gurubun çalışmasına vay be demiştim.
Size bir link vereyim.
http://www.abhydroponics.com.au/6.htmlhttp://www.abhydroponics.com.au/6.html
Bu projeyi görünce dizaynın çalışmasına hadi be diyesim geliyor.
Adamlar 320 m2'de neler üretmişler neler? Meraklısı linke tıklayabilir. Ben türkçeleştirilmiş bir şekilde yıllık üretilen ürünleri aşağıya listeledim.
320 m2'de üretilen ürünleri listesini vereyim.
Üretim rakamları
Aşağıdaki örnekler, her bir 320m2 sera içinde üretilebilir üretmek içindir.
(41 m x 7,860 m) (134,5 feet x 25,8 fit)
Marul
(ortalama ağırlığı 1 kg)
Yılda RGS x 14 ekinler başına 1.104 bitkiler.
Yıllık üretimi 123.648 marul = 123.648 kg Yıllık.
Cos Marul
(ortalama ağırlığı 750 gram)
Yılda RGS x 14 ekinler başına 1.104 bitkiler.
Yıllık üretimi 123.648 marul = 92.736 kg Yıllık.
Fantezi Marul
(ortalama ağırlığı 250 gram)
Yılda RGS x 18 ekinler başına 1.376 bitkiler.
Yıllık üretimi 198.144 marul = 49.536 kg Yıllık.
Bok Choy
(ortalama ağırlığı 300 gram)
Yılda RGS x 20 ekinler başına 1.824 bitkiler.
Yıllık üretimi 291.840 marul = 87.552 kg Yıllık.
Fesleğen
(ortalama ağırlığı 250 gram)
Yılda RGS x 20 ekinler başına 1.824 bitkiler.
Yıllık üretimi 291.840 marul = 72.960 kg Yıllık.
Domates
(ortalama ağırlık bitki başına 6 kg)
Yılda RGS x 3,5 bitkileri başına 256 bitki = 8.960 bitkiler.
Üreten 53.760 kg Yıllık.
Çilek
() yıl 12 ay / ortalama bitki başına 600 gram büyüdü
RGS = 28.500 bitki başına 2.280 bitkiler.
Üreten 17.100 kg Yıllık.
Patlıcan
(ortalama ağırlık bitki başına 8 kg)
Yılda RGS x 2,5 bitkileri başına 128 bitki = 3.200 bitkiler.
Üreten 10.240 kg Yıllık.
Karpuz
(ortalama ağırlık bitki başına 8 kg)
Yılda RGS x 2,5 bitkileri başına 128 bitki = 3.200 bitkiler.
Üreten 25.600 kg Yıllık.
Salatalık
(ortalama ağırlık bitki başına 9 kg)
Yılda RGS x 3,5 bitkileri başına 128 bitki = 4.480 bitkiler.
Üreten 40.320 kg Yıllık.
Capsicums
(ortalama ağırlık bitki başına 7,5 kg)
Yılda RGS x 2,5 bitkileri başına 128 bitki = 3.200 bitkiler.
Üreten 24.000 kg Yıllık.
Otlar
(65mm x 85mm pot)
RGS x 17 ekinler başına 1.328 kaplar.
Üreten 225.760 bitki kap Yıllık.
Gül
RGS x 40 başına 160 bitki bitki başına çiçek yükseldi.
Üreten 64.000 çiçek gülYıllık.
Sn. gazeteci28,
Bu firma hayvan yemi olarak arpa çimlendirme başlığında tartışıldı. Her yeni başlayana vay be dedirtecek cinsten. Ben size başka şey söylüyorum. Eğer böyle bir sistem kurmayı düşünüyorsanız bir şey diyemem. Araştırmalarınızıda yapmışsınız. Araştırma yapmak başka bir şey, uygulamak başka bir şey. Sitede gördüğünüz marul ve çilek sistemi Sn tabiatta boruların dizilişi A biçimindeydi, burada I biçiminde. Arada hiç bir fark yok, döner sistem arpa çimlendirme sisteminde.
Ama mademki sistem aklınıza yattı, bir ucundan başlayın. sonuçlarıda bizlerle paylaşırsınız. Arpa çimlendirmeyi arkadaşlar burada yapmaya başladı, gayette güzel gidiyor çalışmaları.
gazeteci28
12-01-2010, 23:35
Sayın Sarıcan,
Konu başlığı "Topraksız Tarımda maliyetler nelerdir, nasıl düşürülebilir?"
Maliyetin düşürülmesi iki şekilde olur.
1- Birim alanda fazla ürün elde edilir. m2'de daha fazla ürün elde etmek. 1 kg yerine 2 kg ürün almak gibi.
2- Birim alanda elde edilen ürünün maliyetinin düşük olması. 1 kg ürüne 10 krş masraf yapılırken 5 krş masraf yapılması gibi.
Forumda deneme, öğrenme sürecini yaşıyoruz ve merakımızı gideriyoruz. Topraksız tarımda maliyetler nelerdir derken bunu vurgulamıştım. Nasıl düşürülür sorusuna cevap vermek adına yaptığım araştırmaları sizlerle paylaşıyorum.
İnterneti kullanırken fareyi kullandığımız sürece tüketici, klavyeyi kullandığımız sürece de üreticiyiz.
Forumda üretim yöntemlerini araştırıyorsak ve topraksız tarımla ilgileniyorsak klavyeyi daha fazla kullanmalıyız.
Türkiyede kaynakların yetersiz olduğunu, yurtdışı kaynaklarına yönelinmesi gerektiğini, oradaki teknikler ve yöntemler burada paylaşılmalı.
Öncelikle yurtdışıyla aradaki bilgi açığını bu şekilde kapatabiliriz. Sonra kendimiz yeni teknikler geliştirebilir kaynak oluşturabiliriz.
Bazı firmalarla ve kişilerle yaptığım görüşmelerde bilginin nasıl saklandığına şahit oldum.
Dünyada gizli saklı hiçbir şey yok. Bilgi paylaştıkça çoğalır. Bilgimizi saklıyorsak kendimizi gelişmeye kapatıyoruz demektir.
katkılarınızla....
Sn. gazeteci28,
Katılımı sağlayabilmeniz için teorik araştırmanın yanında pratik uygulamalara da başlamanız lazım. Bahsettiğiniz soğuk buhar yöntemi ile bitki beslenebileceğini kanıtlamak için sera kurmanıza gerek yoktur. http://www.nutramist.com/ linkini sizin verdiğiniz bu sistemi kurup uygulamak o kadar zor değil, marketten aldığınız plastik bir depoya çocuklar için satılan soğuk buhar cihazlarını adapte ederek bir uygulama yapabilirsiniz.
Linkleri ben vereyim uygulamaları siz yapın sonuçlarını tartışalım diyorsanız, verdiğiniz linklerde o kadar çok uygulama var ki, en son verdiğiniz linkte bir sürü maliyet bilgisi var uygulayıp görmeden hangisini tartışabilirsiniz. Yapacağınız tek şey size cazip gelen bir uygulamayı üretici firmadan verdiği değerleri garanti eden bir kontrat yaparak yatırıma geçebilirsiniz. Bu miracle projesi içinde böyle zaten.
Dikkat ederseniz forumdaki arkadaşların çoğu mutlaka pratik bir uygulama yapmış onun sonuçlarını tartışıyorlar. Sn. Tabiat harcadığı her kuruşu vererek maliyetlendirme yapmıştı, Sn. akınselçuk sera için sera için yaptıkları masrafları verdi. Benim sayfalarda ben yaptığım çilek ağacında bir tane çileğin kaça mal olduğunu ironik olarakta olsa yazmıştım.
Arpa çimlendirme konusunda arkadaşlar her yaptıklarını paylaşıyorlar. Ama derseniz ki miracle projesi teknolojik sırlarını kimseyle paylaşmıyor ona da saygı duymak lazım. Forumda ticari kaygısı olmayan herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyor.
Bunların dışında topraksız tarımda hiçbir şey sır değil. Sn. Kudret Tezel belki kimsenin yapmayacağını yapıp besin eriyiği nasıl olmalıdır diye kimya dersi bile açmış. İnsanlar isterse kendi gübrelerini kendileri yapabilsin diye. Başka nasıl bir katılım bekliyorsunuz bilemiyorum ki. İsterseniz başka konu başlıklarındaki tartışmalara yaptığınız araştırmalar ışığında siz destek verin.
Saygılar.
gazeteci28
13-01-2010, 18:02
Topraksız tarımda maliyetler nasıl düşürülür diye arayış içindeyiz. Vermiş olduğum linklerdeki ürünlerle yurtdışında ciddi çalışmalar yapılıyor.
Geçmiş mesajlarım dikkatle okunursa ciddi kaynaklara ulaşılabilir ve bu kaynaklardaki uygulamalar görülür.
Şu an ultrasonik sislendirmeyi araştırıyorum.
Araştırmaları sizinle paylaşmamın nedeni, konuyu bilen ve uygulayanlar olabilir. Onlarında tecrübelerinden faydalanmak.
Ultrasonik nemlendirme pek çok alanda kullanılıyor. Biz ise tarımda denemesini yapacağız.
Belediyelerin ilaç attıkları motorlar başta olmak üzere ilaçlamada bile kullanılıyor.
Niçin bitkiyi beslemek için kullanılmasın? Şu an nasıl yaptığını araştırıyorum.
Katkılarınızla
Kudret Tezel
13-01-2010, 20:28
Konuya gönül veren, gece gündüz demeyip buldukları bilgi kırıntılarını birbirine ekliyerek hedefe ulaşmaya çalışan, bulduklarını saklamayıp bizleri de bilgilendirmek için paylaşan tüm arkadaşlarımıza şükranlarımı sunarım.
Bilgi paylaşıldıkça büyür.
gazeteci28
14-01-2010, 07:25
Sislemenin yaygın olarak iki şekli kullanılıyor. Yüksek basınç altında sisleme ve ultrasonik sisleme. Ben ultrasonik sislemeyi araştırıyorum.
Yüksek basınç altında sislemeyle ilgili normist ile görüştüm. Beni uygulamayı yapan bir bayilerine yönlendirdiler. Onunla konuştum bitkiyi besleme şeklinde çalışmalarının olmadığını söyledi. Forumda paylaştığım linkleri mail olarak kendilerine ulaştım.
Ultrasonik sislemeyle ilgili de Yavas.com.tr Gıda mühendisi Hatice hanım ile görüştüm. Bitki beslemeyle ilgili onlarında bir çalışması olmadığını söylediler.
Yurdışındaki kaynakları ve çalışmaları kendilerine ulaştırdım.
Ben Giresunda yaşıyorum. Hava şu an bitki yetiştirmeye ve çimlendirmeye müsait değil. Ayrıca evimde buna uygun değil. Mart ayında başlayacağım inşallah.
Geçenlerde Kudret Tezel beyle yazışırken 'Allah size kaza bela vermesin. Sağlık ve sıhhatiniz yerinde olsun' diye dua etmiştim.
Beni böyle konuşturan neden ne olabilir acaba?
Kudret bey işin temelini atıyor. Şimdi sıra üst yapıyı oluşturmakta. Profesyonelliğe giden yol amatörlükten geçer.
Yazdıklarımın anlaşılması gibi bir derdim yok. Anlayanlar anlıyor. Daha fazla katkı bekliyorum.
Maliyetlerin nasıl düşürüleceği konusunda fikri olanlar varsa yazmalarını bekliyorum. Öyle milyon dolarlık fikirler değil. Sıradan insanların yapabileceği, başarabileceği sadelikte ve basitlikte fikirler.
Hepinize teşekkür ederim. Saygılarımla.
gazeteci28
14-01-2010, 11:41
Maliyetleri düşürme adına küçük sistemler hakkında bir site buldum. Burada 50 liranın altında size suda bitki yetiştirme imkanı veren bilgi ve çizimler var. Herkes evindeki malzemelerle kendince bir şeyler yapabilir. Çalışmalarınızı ayrı bir başlık altında paylaşabilirsiniz.
Yapılması gerekenler:
Dil sorununu aşmak için google adres çubuğunu yükleyip dili otomatik olarak türkçeleştir olarak seçmeli.
Verilen linke girip durumunuza uygun bir sistemi modelleyip çalışma yapmak.
Link:
http://search4hydroponics.com/db/Hydroponics/Free-Hydroponics-Plan.html
gazeteci28
14-01-2010, 16:45
Yüksek Yoğunluk Dikey Büyüme
Google görseller arama: High Density Vertical Growing
http://www.valcent.net/s/Home.asp
http://www.betterhealthnews.com/2007/12/30/high-density-vertical-growing-the-urban-solution/
Almak isteyenler için
http://www.amazon.com/Hydroponic-Vertical-Plant-Growing-System/dp/B0012BJ0PW/ref=sr_1_210?ie=UTF8&m=APGCKI9KVGNA9&s=generic&qid=1263484518&sr=1-210
gazeteci28 Resimler güzelde Türkiye şartları göz ardı edilmemeli.
Maliyeti düşürmek , Ekeceğiniz ürün için iyi bir fizibilite çalışmasından geçer.
Maliyeti değiştiren etmenler aradığınız kriterlere bağlıdır.Kalitesiz ürün alıp sık sık arızalanması yerine kaliteli ürün almak,imkanlarınız,seranızın bölgesi vb. etmenler fiyatı etkilemektedir.
gazeteci28
14-01-2010, 21:37
Durum raporu:
Öncelikle araştırmaya devam ediyorum. Bu ne kadar sürer bilemem.
Forumdaki konuları tarıyorum ve bahsedilen konulara bundan sonra değinmeden bahsedilmeyen, teknikleri ve yöntemleri gündeme getirmeye çalışacağım. Vermiş olduğum linklerden istifade eden arkadaşlar da fikirlerini paylaşırlarsa memnun olurum. İstifade ettikleri konular olursa bilmek isterim.
Ayrıca araştırılmasını istediğiniz konular varsa genelden ya da özelden bildirebilirsiniz. Şu an en verimli anlar tadını çıkartmaya bakın.
İlerleyen aşamada bizde kendimize bir yol çizebilir ve paylaşımdaki hızımız düşebilir. O zamanlar da yaptığımız çalışmaları gündeme taşırız. Ama bilemiyorum ne kadarını gündeme taşırız, hepsini taşırmıyız o da ayrı bir mevzuu. Malum ticarete girince iş rekabete dönüşüyor ve ister istemez insan bazı çekinceler yaşayabilir. Şu an için bu sözkonusu değil ama benim dışımda çekinceleri olan arkadaşların tepkilerini de hoş karşılıyorum.
Tarımcı değilim. Sadece tarımla ilgili teknikleri araştırıyor ve paylaşıyorum. Paylaşımım bu çerçevede değerlendirilmeli. Vermiş olduğum linkler bilgi edinme amaçlıdır. Maddi yatırım düşünenler ziraatçı arkadaşlardan fikir edinsinler.
Katkılarınızla...
gazeteci28
15-01-2010, 00:28
Adamların işi yalnızca çatılara sera kurmak. :eek:
Çatısı olmayan apartman sakinlerine çatınızı ben yapayım diyerekten teklifte bulunabilirsiniz.
http://www.brightfarmsystems.com/ (http://www.brightfarmsystems.com/)
http://www.buildinggreen.com/auth/article.cfm?fileName=180201a.xml (http://www.buildinggreen.com/auth/article.cfm?fileName=180201a.xml)
http://images.google.com.tr/images?hl=tr&q=BrightFarmsystems&sourceid=navclient-ff&rlz=1B3GGLL_trTR361TR361&um=1&ie=UTF-8&sa=N&tab=wi
gazeteci28
16-01-2010, 23:41
Topraksız tarımda sisleme başlı başına bir konu.
0-10 arası mikron büyüklüğündeki su zerreciğine kuru sis deniyor.
10-50 mikron arasına sis deniyor.
araştırmamız kuru sis üzerine.
Kuru sis iki şekilde oluşturuluyor. Yüksek basınçla ya da ultrasonik yöntemle.
Yüksek basınçta nozul başlıklarının tıkanması sonucu sorunlar yaşanıyor. Pratik değil.
Ultrasonik sislendirme maliyetleri düşürme noktasında cazip görünüyor. Bir ultrasonik kafa yaklaşık olarak saatte 300 gr suyu kuru sis haline getirebiliyor.
Sislendirme ingilizcede ayrı bir kavram oluşturmuş. Konu hakkında detaylı araştırma yapmak isteyen arkadaşlar arama kriterlerinde kullanacakları kelimeler şunlardır: fogponics ve fogbox.
Sislendirme çimlenmeyi hızlı bir şekile yapıyor. Bu zamana kadar yaptığım araştırmada standart bir sislendirmeye rastlamadım. Sislendirmeyle ilgili standartlara ulaşırsanız paylaşmanızı bekliyoruz.
gazeteci28
21-01-2010, 04:20
Daha önce birim alanı en iyi şekilde kullanan resimler yayınlamıştım. Yine buna benzer resimler yayınlamanın uygun olduğunu düşünüyorum. Bazen bir resim binlerce kelimeye bedel oluyor.
akinselcuk
21-01-2010, 12:33
Evet, güzel bir iş kolu. Ülkemizde işe hem üretim şekli hem de çatının sağlığı açısından olumsuz yaklaşımlarla sıkca karşılaşılabilir.
Fakat gene de bir iş kolu olarak düşünmeye değer bir konu . . .
gazeteci28
22-01-2010, 21:20
Evet, güzel bir iş kolu. Ülkemizde işe hem üretim şekli hem de çatının sağlığı açısından olumsuz yaklaşımlarla sıkca karşılaşılabilir.
Fakat gene de bir iş kolu olarak düşünmeye değer bir konu . . .
Çatıların modern sera olarak kullanılabilmesi için bir çok bileşenin bir araya gelmesi gerekli diye düşünüyorum. Topraksız tarım konusunda tecrübe, bina statik hesaplamasıyla çatıların projelendirilmesi, modern sera yapım teknolojisiyle seranın kurulması.
Uzun lafın kısası çatıyı sera olarak tasarlayacak kişi ya da kurum. Topraksız tarımı bilecek, sera kontrüksiyonunu bilecek, bina statik hesaplamalarını bilecek. Ya da yeni yapılan binaların mühendisleriyle baştan görüşecek.
Aklı yatana farklı yeni bir iş kolu.
tarıMeraklısı
29-01-2010, 08:20
Daha çok bilinmeyeni var bunun. Serayı izole ederseniz içeride nem kontrolu yapmanız gerekir, yoksa bitkilerinizi küfler yer. Ya da CO2 eksikliğinden küflerin yiyebileceği bitkiler bile gelişmez. İzole edilmiş seraya havalandırma maliyeti eklemek gerekir. Havalandırmadan dolayı içeride soğuma olacağından ısıtma maliyetini de sıfır olarak düşünmemek lazım.
LED'lerin bitki yapraklarına nüfuz oranı çok düşük. Yapraklara adeta değecek kadar yakın tutmak lazım. Ne kadar yakın tutarsanız tutun, LED'le yetiştireceğiniz domatesin kalitesinin çok düşük olacağına eminim. Yarı fiyatına belki satabilirsiniz :) Bu da maliyet hesabına girer.
Mor ötesi ışık veren akvaryum ışıkları da yine yakın olmalı onun için bir anlamı yok ama avrupa ülkerlerinde fiyatı 300 TL civarı olan bir şeyle aydınlatma sağlanıyor ama masraf fazla oluyormuş ne de olsa Türkiye'de 1 domatesin kilogramı 1 Tl ise orada 2-3 Euro :) Bir de 1 serayı bir tanesi aydınlatmıyor elbette
CO2 eksikliğini önleyecek basit yöntemler de var hatta ben 5. sınınftayken kimyasal olan bir tanesi yapmıştım:
1-Doğalgazın tek çıktısı karbondioksit ve su buharıdır doğal olarak bunlar doğrudan seralarda kullanılabilir,seralara genellikle kömür kullanılır ve kömür gazının çıktıları ise tam yanma olmayabileceği için karbonmonoksit,karbondiokit ve kükürtdioksittir.Belki yeterli araştırma yapılırsa hemen seraların ısıtmasında kullanılan bir ürünün çıktılarıyla kazanç sağlanabilir...
2-Mermere,nitrik asit damlattığımızda,sonuçta kalsiyum nitrat,su ve karbondioksit çıkar;ama mermerler tam derece de saf olmadığı için çeşitli ağırmetaller de karışmış olabilir,bu yöntemin karbondioksit verme açısından zararı ise CO2'nin eşit derecede seraya dağıtılamamasıdır,bir sürü kap yapılması gerekir...
Yukarıda bahsettiğim yöntemlerin geliştirilebileceğini umarak yazımın mantıklı ve deneysel olan tarafıını sonlandırıyorum. :cool: :dilli:
Bir de fantezik bir şeyler olsun :D
-Bölgede hayvan yetiştirmek kafeslerde :D :dilli:
tarıMeraklısı
29-01-2010, 08:30
gazeteci28 arkadaşımız iyi bir noktaya temas etmiş. Bende hem şebeke elektriğinden beslenen hem de rüzgar, güneş varsa akarsu gibi enerji kaynaklarını da kullanan bir sera yapılabilir mi düşünmekteyim.
Rüzgar türbininin hurdacıdan alınan malzemelerle yapılanları var. Güneş şimdilik baya pahalı gibi duruyor ama yaygınlaştıkça ucuzlayacaktır. Bir de öyle hurdacıdan falan bulunacak malzemelerle olmuyo maalesef o iş.
Alternatif ısıtma yöntemleri de var mesela içeceklerin teneke kutularını birleştirerek evdeki malzemelerle güneş ısını içeri üfleyen panel yapılabiliyor. Burda linklerini yayınlamaktan zevk duyarım eğer ilgilenen olursa.
Arkadaşlar yer altı sulardı bu konuda yardımcımız olabilir elbette:
Yer altı suları seranın bir yerinden akıtılır yer altı sularının sıcaklığı çok değişmez doğal olarak seranın yazın soğumasını kışın ise ısınmasına katkı sağlar tabi bir de bu sistem için bir hava üfleyen şey olmalı :)
Güneş enerjisine gelirsek bedava yollardan da enerji elde edebiliriz lakin çok enerji elde edilmez yani hurdacıdan değil de televizyon tamircisinden alınan yanmış yani bedava ürünlerle de oluyor,aşaüıda konuyla ilgili bir link var:
http://www.elektrotekno.com/archive/o_t__t_9406__gelin-hep-birlikte-gunes-pili-yapalim.html
rencberdede
29-01-2010, 14:10
Mor ötesi (UV) ışıkla bitki yetişmiyor. Tarafımdan 35 sene önce denenmiş (Philips Sun Lamp) ve olmayacağı görülmüştür :p Ama akvaryumunuzda kullanmaya devam edin, balıklarınızın renkleri daha canlı olur (bu da çocukluğumda denenmiş ve Lepistes'lerin kuyruk renklerinin daha canlı olduğu görülmüştür).
Eğer çok ucuz ya da bedava elektrik enerjiniz yoksa, yapay aydınlatmayla maliyet düşürmeyi unutmak gerekir. Şu an çok ekonomik olduğu söylenen power-LED aydınlatıcılar bile aslında çok yüklü bir maliyet.
tarıMeraklısı
29-01-2010, 15:21
O kadar ümitlenmiştim bir de ışık konusunda :D
Ama denemekten zarar olmaz heralde :D:D
akinselcuk
29-01-2010, 17:06
Mor ötesi çok güzel öldürüyor yaprakları. Bir çok deneme yaptım. Hatta bir çok bakteriyi de öldürüyor. Sterile yakın ölü yapraklarınız oluyor. : )
Bizim bitkilerin yapraklarına gerekli olan görülebilir tayfın yeşil hariç tamamıdır. Yaprak yeşili kullanmıyor fotosentezde. Zaten bu yüzden yeşiller. Yeşil tayfı yansıtıyorlar, emmiyorlar. Yeşil dalga boyuyla gelen fotonlar yaprağa girmek yerine geri yansıyor bu yüzden yeşil görüyoruz.
Maviden kırmızıya, yeşil hariç bütün tayf fotosentezde kullanılıyor. Bazı tayfların daha fazla kullanıldığı durumlar var.
Görülebilir tayf, UV=ultraviyole=morötesi ve kızılötesi=kırmızı ötesi=ısı ışınlarını kapsamıyor. UV bir lamba bizim gördüğümüz kısmından çok daha kısa dalga boylu fotonları da içeriyor. Yani görülebilir tayf iki uçtaki sınır renkleri olan kırmızı ve morda bitiyor biz arasındaki gökkuşağı renklerini görüyoruz morun ve kırmızının ötesini görmüyoruz.
Bu gereğinden daha kısa dalga boylu titreşimler fotosentez reaksiyonunda kullanılan molekülleri doğru birleşim ve ayrılmaları yapmaya değil tamamen parçalanmaya sevk ediyor.
Bir hormonik hareket titreşiminin belli dalga boyunda dakikalarca maruz kalsa bile yıkamadığı binayı, başka bir dalga boyundaki titreşimin anında yıkabilmesi gibi.
Fotosentez reaksiyonuna görülebilir spektrumun dışındaki foton titreşimleri yıkıcı etki yapıyor. Yeşil yıkmasada içeri giremiyor işe yaramıyor.
Dalga boyunu yani rengi belirlemekten başka birde foton şiddetini belirlemek gerek. Işığın şiddetini belli bir seviyenin üzerinde tutmak da lazım. Örneğin led bir kaynak kullanılıyorsa yaprağın takriben en çok 1 cm uzağında olmalı. Foton gücü düşük olduğu için. Çok parlak yanan ışığı odaklanmış ledlerle bile tam randıman almak biraz zor. Ark lambaları, halojen yani gaz içinde akkor falaman (kızarmış tel) yakan lambalar ciddi ışık veren lambalardır. Sera içinde 3- 5 metre uzaktan bile bitkiye fayda sağlarlar. Ama en az yakan lambalar değillerdir fatura açısından. Flerosan lambalar işe yarasa da bitkiye 1 metreden uzak olmamalılar çok yarar sağlamak için.
UV lambalar akvaryumda balıkları güzel gösterse de canlı bir akvaryum için çok uygun olmayan lambalar. Hem balık hem ot sağlığı açısından. Hele ki verilen UV yi bastıracak başka bir ışık kaynağı yoksa zamanla otların eridiği görülür. Balıklar, güneş kremi kullanmadan güneşte gezen beyaz tenli adam sendromu yaşamak zorunda kalırlar.
Seralarda ışık ve ısı enerjisi için rüzgar, su enerjisi gibi kaynaklardan yaralanmak teoride mümkün ama pratikte ucuza gelmeyen sistemler. Kurulduğuna değmezler. Rüzgarın kesildiği zamanları hesaba katmak lazımdır. Rüzgarın veya suyun enerjisini bir miktar depolamayı da gerektirirler ki, geri dönüşümü zehirli atık dolu gereçler kullanmayı şart kılarlar. Kurşunlu-asitli aküler, nikelli aküler gibi. İçi yağlı aliminyum levha, sentetik yağlı kağıt dolu kandansatörler ve birçok geri dönüşümsüz elektronik yarı iletken elemanı dolu devreler gibi.
Güneş pilleride aynı durumdadır. Geceleri enerjiyi depolamak lazımdır. 12V 7 A/h enerji için halk eline düşmüş mevcut teknolojide en az 2 m2 pil paneli gerekir. 2 m2 pil hala çok pahalı. Zaten 100 m2 için 12v 7A/h güç devede kulaktır. Ayrıca bu sistemde de enerjiyi dönüştürme ekipmanları gerekli. Konvertör gibi, depolama için aküler gerekli. Çevre uyumu yok sonuçta.
Çevre sağlığını gözeten bir serada uzay üssü ekipmanlarından olabildiğince kaçınmak gerekir. Çok lazım olan otomasyonlar için bile minimum ve basit düzen gereçleri kullanmak daha akla yatkın olur.
Seranın hemen yanında bol sulu bir dere varsa durumu uygunsa belki küçük bir HES kurulur ve sürekli enerji verir. Fakat kurulum, birim alan ısıtması için halen çok pahalıya gelir. (HES = Hidro Elektrik Santralı) Ama en azından ilk kurulum pahalıdır sonra para harcatmaz dere sürekli akacağından depolama için çevreye uyumsuz ekipmanlardan kurtulunmuş olur. Fakat hemen yakınınızda kunduzların çok seveceği bir yapıda akarsu bulunması temel şart olduğundan yaygın kullanıma açık değildir.
Seralarda ısıtma gideri düşürülmek isteniyorsa daha başka dolaylı yollar düşünülmelidir. Isısını kaybetmeyen, bitkiyi suyu sıcak tutmak için bütün seranın ısıtılmak zorunda kalınmadığı bitki yetiştirme düzenekleri düşünülebilir.
Yazın bol olan güneş enerjisi, bir yağlı tohum bitkisi yetiştirilerek depolanabilir. Kışın bitkide depolanmış haldeki güneş enerjisi kendine has kurulmuş sistemlerde ısı enerjisine dönüştürülebilir.
Isı depolama konusunda en güzel sistem örnekleri, halen doğadan kopya çekeceğimiz noktadadır. Henüz insanoğlu çok ucuza mal olan ve enerjiyi uzun süre depolayacağımız bir sistemi keşfedemedi.
Biz gündüz elimizde fazladan bulunan sıcaklığı güneş battıktan sonra bir kaç saat yetecek kadar depolayabilen sistemleri biliyoruz henüz. Gündüz şarj edilen aküler gece bize istediğimiz kalitede ısıyı en çok bir kaç saat temin edebilir.
Oysa doğadan kopya çekersek, koca kışı sıcacık atlatacağımız depolama sistemleri mevcut.
tarıMeraklısı
29-01-2010, 17:50
Bilgi için sağ olun söylemeseydiniz heralde ilk denemeden bitkiyi yakardım:D
gazeteci28
30-01-2010, 10:52
Sayın akinselcuk, maşallah döktürmüş. Aydınlatmayla ilgili yazdıklarına diyebileceğim bir şey yok. Açıklamalarını bitkinin güneşten aldığı ışığın miktarı ile aydınlatmanın yaydığı ışığın miktarlarını da verme imkanı olmuş olsaydı daha bir anlaşılır olurdu. Örneğin bitki güneşten şu kadar lümen ışıkla beslenir büyür, lambalar ise şu kadar lümen ışık verir ve yetersizdir gibi. Işık bilgim olmadığı için anlayabileceğim dilde sayılara dökülerek yazılması hoş olurdu diye düşündüm.
Isıtma konusuyla ilgili farklı alternatifler sözkonusu. Herbir sera bulunduğu yerin konumuna göre alternatiflerini değerlendirebilir. Dere kenarında ise mikro HES kurarak, rüzgarlı bir bölgede ise rüzgar gülü yaparak ya da güneş enerjisinden faydalanarak. Tabii ki bunlar tam bir çözüm olmuyor.
Asıl çözüm ise yine toprakta. Topraksız tarım diyoruz ama topraktan bağımızı koparacağımız anlaşılmamalı.
Toprağın ısısı stabil oluyor. Toprağın ısısı +8 ile +14 arası değişiyor. Toprağa yatay ve dikey kanallar yerleştirerek toprağın bu ısısını transfer etme imkanı var. Yurt dışında konuyla ilgili çeşitli çalışmalar mevcut. Yurt içinde ise bu linkte (http://www.isipompasi.net/Toprak_kaynakli_isipompasi.html) bir firma konuyla ilgili çalışma yapıyor ve açıklayıcı bilgiler var. Firmanın sayfasında 35 kw ya kadar ısıtma mümkün diyor.
Sera geniş bir alana yayıldığı için seranın altını öncelikle topraktan ısı transferini yapacak kanallarla döşense ve sonra üstüne sera kurulsa nasıl olur dersiniz? Toprağın sabit ısısı yazın serayı serinletir, kışın ise ısıtır. Ciddi oranda da enerji tasarrufu sağlar.
Türkçe arama kriteri "Toprak kaynaklı ısı pompası"
İngilizce arama kriteri: "ground source heat pumps"
Molla google'nin heybesindeki görseller: http://images.google.com.tr/images?q=ground+source+heat+pumps&oe=utf-8&client=firefox-a&rlz=1R1GGLL_tr&um=1&ie=UTF-8&ei=ZgBkS6GZM9G6jAetzJ2YBw&sa=X&oi=image_result_group&ct=title&resnum=4&ved=0CC4QsAQwAw
Sayın akınselçuk, konuyu birde bu yönüyle ele alabilir misiniz?
tarıMeraklısı
30-01-2010, 11:17
Maliyetleri düşürme adına küçük sistemler hakkında bir site buldum. Burada 50 liranın altında size suda bitki yetiştirme imkanı veren bilgi ve çizimler var. Herkes evindeki malzemelerle kendince bir şeyler yapabilir. Çalışmalarınızı ayrı bir başlık altında paylaşabilirsiniz.
Yapılması gerekenler:
Dil sorununu aşmak için google adres çubuğunu yükleyip dili otomatik olarak türkçeleştir olarak seçmeli.
Verilen linke girip durumunuza uygun bir sistemi modelleyip çalışma yapmak.
Link:
http://search4hydroponics.com/db/Hydroponics/Free-Hydroponics-Plan.html
Ben 13 TL ile yetiştirmeye başladım ve bu forumdan öğrendiklerimle...
Durgun su kültüründe...
gazeteci28
01-02-2010, 13:40
Ben 13 TL ile yetiştirmeye başladım ve bu forumdan öğrendiklerimle...
Durgun su kültüründe...
Sayın tarımeraklısı, geri bildirimde bulunduğunuz için teşekkür ederim. yazılanların işe yaradığını bilmek insanı mutlu ediyor.
Marulla ilgili çalışmalarını (http://agaclar.net/forum/showthread.php?t=19008)da merakla bekliyorum.
tarıMeraklısı
05-02-2010, 21:23
Led aydınlatma için de araştırma yapacağım çilekte nasıl kullanılabilir diye düşünüyorum. :)
gazeteci28
05-02-2010, 22:22
tarıMeraklısı,
led aydınlatma konusu, florosan lambanın onda biri kadar enerji tükettiği ve minumum 50 bin saat gibi ömrü olduğu konusu işlenerek uzun vadede ucuza geliyor diye açıklamalar var.
Uzun vadede kazanacaksınız ama önce biz kazanalım mantığını gördüm.
Bitki için ışık ihtiyacı ve bunu karşılayan led lambalar nasıl olur teknik bilgiler işin içine giriyor.
bunlar benim araştırmalarım. ışıkla ilgili teknik bilgim olmadığı için fazla ileri gidemedim. siz düşük maliyetli birşeyler bulursanız hizmetiniz olur.
egetropical
06-02-2010, 16:37
124322
nasanın uzayda bitki yetiştirme amaçlı geliştirdiği bir teknik. şu an led teknolojisi çok pahalı. ben fideliğimde değişiklik yapıyorum. raf sistemi ne dönüştürüp ledlerle aydınlatma yapacağım.
dünyadaki led grow light fiyatları
http://www4.shopping.com/xPO-UFO-Led-Grow-Light
http://www.cleanairgardening.com/growlight.html
2 m2 alan için 300 € iyi bir lamba.,
akinselcuk
06-02-2010, 18:41
Ben, bu resimdeki led lambalarla bitikinin bütün ışık ihtiyacının karşılancağını sanmıyorum. Elimde her model led var. Çok ışık veren modellerle bir aydınlatma yapmak çok pahalıya mal oluyor. Örneğin şerit ledlerin metresi 15 lira olanı da var metresi 50 lira olanı da. Bir bitki için parlak güçlü ledlerle bir aydıntlatma yapmak dudak uçuklatacak rakamlara çıkıyor.
Epey deneme yaptım led işi görsel güzellik sağlamanın ötesine geçemedi. Güçlü güneş ışığı halen bir zaruret. iyi ışık veren akkor lambalarda ciddi bir elektrik faturası demek.
Belki ledler şöyle bir düzenekle iş görebilir. Kapalı bir dolap yapılır. Yapraklar ledlere temas ederek büyür. Dolaba havalandırma ve ısı kontrolüde yapılırsa, kapalı bir bitki dolabı ortaya çıkar. Pahalı bir dolap olur ama iş görürse bodrumda domates yetiştirmek kabil olur.
akinselcuk
06-02-2010, 18:55
Şimdi benim asıl üzerinde durduğum bir konu daha var. Bir topraksız tarım serasında kuruluş maliyetleri nasıl düşürülür ? Örneği bir akan su düzeneği yapacağız, suyun ısı yalıtımı olacak, defalarca kullanılır olacak hemde düzgün görünecek.
Hollanda da veya başka dış ülkelerde gelip sistemi hazır kurup teslim eden firmalar var. Ama çok yüksek fiyatlarla. Oysa kurulan sistemler bakınca pek basit geliyor insana.
Sera hariç. İçindeki düzenek için fikir üretin. Piyasadaki hangi her yerde bulunur malzemelerle neler yapılabilir ? Dizayn ın akansu domates düzenekleri için malzeme önerin. Ucuz olsun, bulunur olsun.
Tabelacıların kullandığı polikarbon levhalar vardır. Bunlardan bir tabaka aldım. 6X2,1 metre.
Bunları 70X210 cm olarak doğradım ve kıvırıp kutu yaptım. Dışlarını strafor ile kapladım. Üzerine gene strofor kaplı bir kapak yaptım. Bölece 2 metrelik akan su düzeneklerim olmuş oldu. Levhanın tamamı 120 lira. Strafor 10 lu balyalarda 40 lira. 50 cm ye 100 cm ebatlarında. Bir kutuyu kaplamak için 8 tabaka harcandı. Daha su giriş çıkışları ve altına bir sehpa yapılması da lazım.
Aynı iş Busa da ki ABS denilen malzemeden vakum plastik kutular olarak da yapılabilir. İlk kalıp maliyeti biraz tutar ama sonrasında kutular hem çok düzgün hem de ucuza çıkabilir.
Sizlerinde bu konudaki endüstriyel fikirleriniz varsa yazın.
gazeteci28
06-02-2010, 22:17
Ben, bu resimdeki led lambalarla bitikinin bütün ışık ihtiyacının karşılancağını sanmıyorum. Elimde her model led var. Çok ışık veren modellerle bir aydınlatma yapmak çok pahalıya mal oluyor. Örneğin şerit ledlerin metresi 15 lira olanı da var metresi 50 lira olanı da. Bir bitki için parlak güçlü ledlerle bir aydıntlatma yapmak dudak uçuklatacak rakamlara çıkıyor.
Epey deneme yaptım led işi görsel güzellik sağlamanın ötesine geçemedi. Güçlü güneş ışığı halen bir zaruret. iyi ışık veren akkor lambalarda ciddi bir elektrik faturası demek.
Sayın akinselcuk, bitkinin ihtiyaç duyduğu güneş ışığı kaç lümen? Işık biriminin lümen olarak belirtildiğini düşünerek böyle yazdım. Bu konuda bir bilenin bilgisine ihtiyaç var.
Bu güneş ışığının yaydığı ışık şiddeti yakalanabilir. araştırmalarımda bitkinin büyüme aşaması ve gelişme aşaması diye iki bölüm var. Kırmızı ve mavi led ışıklarıyla işi bitiriyorlar.
Bitkinin ihtiyaç duyduğu ışık sağlanırsa % 50 tasarruf sözkonusu. Bitki gecede büyüyebilir. Elektrik tasarrufunu saymıyorum. Ayda 10 birimlik ürün üretirken, ayda 20 birimlik ürün üretmeye başlıyorsun. Konuya birde bu açıdan bakmakta fayda var. Led ışıklarla ilgili çalışmalarınızı merak ettim. Sizin gibi tuttuğunu koparan, araştıran, irdeleyen, fikir üreten birisinin kitabında başarısızlık pek yer bulamaz ama....
gazeteci28
06-02-2010, 22:26
Tabelacıların kullandığı polikarbon levhalar vardır. Bunlardan bir tabaka aldım. 6X2,1 metre.
Bunları 70X210 cm olarak doğradım ve kıvırıp kutu yaptım. Dışlarını strafor ile kapladım. Üzerine gene strofor kaplı bir kapak yaptım. Bölece 2 metrelik akan su düzeneklerim olmuş oldu. Levhanın tamamı 120 lira. Strafor 10 lu balyalarda 40 lira. 50 cm ye 100 cm ebatlarında. Bir kutuyu kaplamak için 8 tabaka harcandı. Daha su giriş çıkışları ve altına bir sehpa yapılması da lazım.
6x2,1=12,6 m2 lik resimdeki ürüne toplam 120 lira mı tuttu. Derinliği kaç cm?
Buna benzer bir sistemi bende düşünüyordum ama branda naylon şeklinde düşünüyordum. Bu daha uygun olabilir. Onun için sordum. Isı yalıtım konusunda da strafor çözümü aklımdaydı. Siz havuz şeklinde düşünüyorsunuz anladığım kadarıyla. Sisleme de çözüm olabilir ama test etmediğim için tavsiyede bulunamıyorum.
Envorun kullandığı sistemdeki oluklar yerine o plakayı koyduğumuzda ne kadar bir tasaruf söz konusu akinselcuk ?
http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=112250&d=1256924453
http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=112251&d=1256924453
akinselcuk
07-02-2010, 20:04
Sayın Delimus,
Envor'un, resimlerdeki sistemi katı ortam altta drenaj oluğu var. Benim dediğim bir akan su kutusu. Suyun yavaş ve ince bir tabaka halinde akacağı uzun bir kapalı kutu. Köklerin bir kısmı su içinde süzülürken bir kısmıda rutubetli ortamda havada kalıyor. Su kalınlığı 1 cm yi geçmiyor. Kutunun yüksekliği ise 15-20 cm. Dizaynın miracle domateslerindeki kutular gibi bir şey.
tarıMeraklısı
07-02-2010, 22:57
Güneş pilleride aynı durumdadır. Geceleri enerjiyi depolamak lazımdır. 12V 7 A/h enerji için halk eline düşmüş mevcut teknolojide en az 2 m2 pil paneli gerekir. 2 m2 pil hala çok pahalı. Zaten 100 m2 için 12v 7A/h güç devede kulaktır. Ayrıca bu sistemde de enerjiyi dönüştürme ekipmanları gerekli. Konvertör gibi, depolama için aküler gerekli. Çevre uyumu yok sonuçta.
ALINTIDIR;kaynak:http://www.elektrotekno.com/archive/o_t__t_9406__gelin-hep-birlikte-gunes-pili-yapalim.html
Herkese merhabalar ,
31 yıllık deneyimli bir elektronikçi olarak , sizlere zaman zaman buradan pratik bilgiler sunmaya çalışacağım .
Çoğumuzu için yeni bir uygulama alanı olan güneş panelleri, hemen hemen çoğumuzun ilgisini çekmiştir.
Günümüz piyasasında hala pahalı olan güneş panellerinden kaç kişi satın alıp deneme fırsatı bulabilmiştir ki..
Şimdi size yıllar önce bizzat yapıp uyguladığım bir yöntemi anlatacağım.
Bu teknik ile, istediğiniz kadar VOLTAJ ve İstediğiniz kadar AKIM elde edebileceğinizi,
güneş pillerinin çalışma iç yapısını,
gözünüzle görecek ve çok şaşıracaksınız ;
Peki,bunlar için neler gerekiyor kolları sıvayalım :
1- Önce sabır gerekiyor,unutmayın ki başlamak,bitirmenin yarısıdır.
2- Sabırla , Televizyon-Radyo tamircilerini gezip, alabildiğiniz kadar TO-3 kılıfında (2N3055 kılıfında olan)
arızalı ,yanık çıkma silisyum power transistörleri toplamakla işe başlıyoruz.
Ne kadar toplarsak o kadar akım ve voltaj demektir.
SORU :
Neden arızalı , yanık dedim ?..
CEVAP : BEDAVA DA ONDAN!..
Fazla ince düşünen arkadaşlar Sağlam transistörlerden de yapabilir. (Maliyeti var).
Yapacağımız panellerin çalışmasında arızalı **** sağlam transistörler ,aynı çalışır UNUTMAYIN.
Toplanacak olan arızalı,yanık transistörlerde tek dikkat etmeniz gereken şey :
Sadece : (Beys-Emiter) **** (Beys-Kollektör) arası kısadevre çıkmasın yeter.
3- Şimdi herbir metal transistörün şapkalarını , içlerindeki Jonksiyona zarar vermeden çıkarın **** kesin.Yani kafalarını uçurun.
4- Tek tek transistörlerin Emiter-Kollektör bacaklarını birbirine lehimleyin.
5- Elimizde bir tane güneş pili duruyor işte.
Nasıl pillerin iki kutubu varsa,elimizdeki transistörün de (Şimdi güneş pili oldu tabii) iki kutubu oldu.
Nasıl yani ! der gibisiniz.. :
Bir ucu-----------------------> BEYS oldu.
İkinci ucu ise----------------> Emiter-kollektör ucu (Birleştirdik ya).
Dikkat edin power transistörlerin hemen hemen hepsi NPN yapıdadır . Dolayısıyla pilimizin (-) ucu BEYS , (+) ucu ise diğer ikili uç (E-C) oldu.
6- Böyle oluşturduğumuz her bir pil hücresi, 0,7Volt 2mA sağlıyor.
7- Kaçtane seri bağlarsanız o sayı kadar voltajı artırmış olursunuz. Yani 10 adet seri bağlarsanız :
Toplam Voltaj =10x 0,7Volt= 7Volt üretir. (Tabii akımı da hala 2ma).
8- Bu seri gruplardan kaç tane yapar ve birbirine paralel bağarsanız da o kadar çıkış akımını katlamış olursunuz.
ÖRNEK :
10'lu gruplar halinde oluşturulan 20 adet demeti , birbirine paralel olarak bağlarsak, 7Volt - 40mA gerilim elde ederiz.
Bu grupları çoğaltmak sizin elinizde..
Şimdiden yapacak arkadaşlara başarılar dilerim..
Haftaya başka bir ilginç tekniğimle sizleri buluşturmak üzere hoşçakalın.
Film tekniği oluyor ozaman stafordan yapıp üzerini naylonla kaplamak daha hesaplı olur , Sizin yaptığınızla m'resi 20tl sadece plakanın bedeli oluyorki buda çok yüksek.Pvc oluk veya boru neden kullanamıyoruz ?
124432124431
akinselcuk
08-02-2010, 09:19
TarıMeraklısı, evde uğraşmak vakit geçirmek için böyle güneş pili yapılabilir, ama bir el feneri ampulünü ancak yakar.
gazeteci28
08-02-2010, 12:55
havuz tekniği ile üretim hattı kurmak için öncelikle su miktarını göz önünde tutmak gerekli. 100 m2 lik bir alanı 25 cm derinlikli bir suyla havuz yapmak istediğimiz taktirde 25 ton su yapar. hadi alanı büyütelim 1000 m2 yapalım o zaman 250 ton su yapar.
ikincisi suyun yosunlaşmasının önüne geçmeli. Bunun içinde uv ya da ozonlama yapmalı. ayrıca bitkinin ihtiyaç duyduğu besin eriği düzenli olarak takviye edilmeli.
Makro elementlerden birisi eksildiği zaman nasıl ayarlayacağız. Micro elementlerin oranlarını nasıl tutturacağız? Bu uygulanan bir teknik bir sürü maliyetten kurtarır. videolarını youtube den izlediğim kadarıyla bitkinin değişik dönemler için değişik havuzlara alınıyor.
akınselçuk yapmak istediğin havuzu, toprağı 25 cm kazarakta yapabilirsin. İkinci bir yol, havuzu toprağın üzerine yaparsın ve etrafını demir profille çevrelersin. Havuzun kenarına demir 90 derecelik profilden payanda yaparak 2 metre aralıklarla böyle bir havuz oluşturabilirsin. bu profillerin arasına tahta yerleştirir tahtaların önüne de straforları yerleştirebilirsin.
betonla uğraşmana gerek kalmaz ve havuzun portatif olur. Ama her halükarda havuzdaki devasa suyun sterilizasyonunu yapman gerekli yoksa bitki havuzun camız gölüne döner :)
küçük bir krokisini resmettim. paint te bu kadar oluyor :)
tarıMeraklısı
08-02-2010, 19:45
TarıMeraklısı, evde uğraşmak vakit geçirmek için böyle güneş pili yapılabilir, ama bir el feneri ampulünü ancak yakar.
Bana o yeter zaten :) minik bir proje yapacağım çünkü
Daha kolay metodu var eğer istersen tarımeraklısı bakır sacdan yapabilirsin.
tarıMeraklısı
08-02-2010, 22:34
Anlatabilir misiniz,bakır sacdan nasıl yapabileceğimi?
gazeteci28
09-02-2010, 23:21
Sayın akınselçuk, bu mesajdaki (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=575616&postcount=56) bilgiye ilave yapıyorum. Ultrasonik yosun önleyici var.
300 metre gibi mesafelerden bahsediliyor. Havuzdaki yosunlar bu şekilde önlenebilir.
yeşilyol74
04-04-2010, 23:46
arkadaşlar merhaba .öncelikle aranıza yeni katıldım.sizi sessizce takip ediyorum.şöyle bir önerim olacaktı.gün ışığından yararlanmak için bir cihaz takıyorlar çatılara bunu odalardaki seralara veremezmiyiz.maliyetini bilmiyorum.sadece bir fikir..(.Doğal güneş ışığı; estetik açıdan çevremizi gerçek renkleriyle görmemizi, mekanların geniş ve ferah görünmesini sağlar ve böylelikle göz ve sinirsel yorgunluğumuzu azaltır, ruhumuzu rahatlatır, psikolojimizi ve her açıdan verimliliğimizi olumlu olarak etkiler.
Ayrıca, gündüz saatlerinde suni elektrik enerjisine olan ihtiyacımızı azaltır.
Bu hayati gerçeklere rağmen, günümüz koşullarında en son teknolojilerle inşa edilmiş de olsalar, binalarımızda güneş ışığından yeteri kadar yararlanabildiğimizi söylemek maalesef mümkün değildir.
SOLATUBE®, inşaat ve aydınlatma sektörünün bu kesişim noktasında devrim niteliğinde yenilikçi bir buluşla bu sorunu çözdü : “GÜNIŞIĞI İLE AYDINLATMA:: DOĞAL PARLAKLIK”..!
Günışığı aydınlatma , çatıya yerleştirilen şeffaf bir FANUS, güneş ışığını taşıyan bir SPECTRALIGHT® ŞAFT ve ışığın tavandan mekana yayılmasını sağlayan tavan kapak biriminden (DİFÜZÖR) oluşmaktadır. Günışığı ile aydınlatma sistemi, doğal güneş ışığının, %100’e yakın yansıtıcı özellikli şaft içerisinde yansıtılarak odanıza kadar ulaşmasını sağlar. )
gazeteci28
06-04-2010, 11:06
Sayın yeşilyol,
ışıkla ilgili bölümde fazla bilgi yok. Gün ışığı aydınlatma konusu hakkında bir iki mesaj yazıldı ama aydınlatıcı bilgi maalesef verilemedi. Konu hakkında bilgi sahibi iseniz bizleri aydınlatıcı bilgiler verebilirseniz memnun oluruz.
Saygılar
TÜM YÖNLERİYLE TOPRAKSIZ TARIM
Hijyenik ve daha lezzetli ürünler yetiştirme imkânının dışında, gübreleme, ilaçlama, aşırı sulama gibi faktörlere gerek duyulmayan topraksız tarımda, başta geleneksel sebzeler olmak üzere hassas tıbbi bitkiler ve yumru kök içermeyen yeşillikler daha sağlıklı yetiştirilebiliyor ve hastalık seviyesi minimum düzeylere indiriliyor.
Topraksız tarımın bir çeşidi olan hareketli su kültürü ile yapılan yöntemde, bir tohumdan 16 bin tane domates, bir dönümden 80 bin ton ürün alınıyor. Peki topraksız tarım nasıl yapılır? Hangi bölgelerde yatırım yapmak avantajlı? Hangi ürünler üretiliyor ve bu ürünlerin pazarı nasıl? Türkiye’de bu alanda üretim yapan üreticilerden üretim hikâyelerini, Türkiye ekonomisinin bu yeni yatırım dalgasını ve fizibilite analizlerini, en geniş şekli ile ortaya koyduk.
40 MİLYAR DOLARLIK PAZAR
Dünyanın son dönemde odaklandığı sektörlerin başında tarım geliyor. Çünkü gıda fiyatları son yıllarda yüzde 50’nin üzerinde bir artış yaşadı. Bu artışla birlikte dünya ekonomisi sarsılmaya başladı. Gelişmiş ülkelerin önemli temsilcilerinden gelen bilgiler, gelecekte yüz binlerce insanın açlık çekeceği yönünde. Yani bugünden tarıma yatırım yapanları, gelecekte daha rahat bir yaşam ortamı bekliyor.
Türkiye de, dünyada yaşanan gelişmeleri yakından izliyor. Yeni teknolojiler, sistemler geliştiriyor. Tabii bunu sadece tarımla uğraşanlar değil, teknoloji şirketleri de yapıyor, vizyonu olan girişimciler de… Türkiye, tarım açısından şanslı ülkeler arasında yer alıyor. Ancak tarımda bölünmüş topraklar, erozyon ve kuraklık, verimi engelliyor.
Türkiye’nin toprak verimliliğinin yapılan araştırmalara göre son 10 yılda yüzde 23 azaldığı belirtiliyor. Tarım alanında yeni gelişmeye başlayan topraksız tarım ise bugünün ve geleceğin yatırım alanı olarak yerini şimdiden üst sıralara taşımaya başladı. Topraksız tarım, diğer adıyla “hidroponik yetiştiricilik”, dünyada 40 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Türkiye’de ise 100’e yakın serada bu teknik kullanılmaya başlandı.
VERİM 5 KAT DAHA FAZLA
Topraksız tarımın en yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin başında Hollanda ve Belçika geliyor. Bu iki ülkenin seralarının toplam yüzde 95’inde topraksız tarım yapılıyor. Türkiye’de ise özellikle son bir yıldır yatırımcılar bu alana akın etmiş durumda. Türkiye’deki son tabloya göre toplam 48 bin hektar seranın yaklaşık 4 bin dönümünde, topraksız tarım uygulamasına geçilmiş bulunuyor.
Uzmanlar, Türkiye’nin topraksız tarım yapılan sera alanının iki üç yıl içerisinde 15 bin dönüme çıkacağını söylüyor. Topraksız tarım yönteminde verim, normal tarıma göre beş kat daha fazla. Hareketli su kültürü ile yapılan topraksız tarımda bir tohumdan 16 bin tane domates, bir dönümden 80 ton ürün alınıyor.
Bu tarımda hormon ve ilaç kullanılmıyor. Dolayısıyla kalıntı içermeyen ve yüksek fiyatlardan alıcı bulan ürünlerin yetiştiği topraksız seralar, geleneksel seracıları da harekete geçiriyor. Ürünün pazarlanmasında fiyatı yüksek olmasına rağmen hiçbir sıkıntı çekilmediğini belirten sektör temsilcileri, hem iç pazarda hem de ihracatta alıcının sürekli olduğunu belirtiyor. Avrupa standartlarında yapılan üretim, Avrupa pazarlarına, Rusya’ya, Arap ülkelerine çok rahat bir şekilde ihraç ediliyor. Hatta zincir marketlerin bu ürünleri almak için hiçbir zorluk çıkarmadığı da belirtilenler arasında. Çünkü tüketicilerin son dönemde sağlıklı beslenme anlayışı giderek gelişiyor.
METREKARE YATIRIMI 60 EURO
Topraksız tarımın yatırım maliyeti, diğer tarım metoduna göre yüksek. Ancak alınan verim düşünüldüğü zaman bu yatırımın kârlı bir yatırım olduğu görülüyor. Yatırım tutarı plastik seralarda metrekare başına 60 Euro iken, cam seralarda 70-75 Euro’yu buluyor. Bir dönüm için yapılması gereken yatırım ise 70-75 bin Euro civarında. Yatırımın geri dönüş süresinin ise iki ila beş yıl arasında değiştiği belirtiliyor.Geri dönüş süresi, topraksız tarımın da çeşidine göre farklılıklar gösteriyor. Topraksız tarım Dizayn Grup’un geliştirdiği gibi hareketli su kültürüne göre yapıldığı gibi, perlit, pomza gibi materyaller ile de yapılıyor. Örneğin Dizayn Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları’na göre, hareketli su kültürü ile yapılan topraksız tarım yatırımının geri dönüş süresi, 25 ay. Mirmahmutoğulları, “Bizim sistemimiz çok farklı bir topraksız tarımı ortaya koyuyor. Biz anahtar teslim proje, tesis veriyoruz. Yatırım maliyetimiz yüksek olabilir. Ancak yatırımın geri dönüş süresi çok hızlı” diyor.TOPRAKTA DEĞİL TAŞTA TARIMYatırımla ilgili olarak, volkanik bir kaya türü olan pomza ile de topraksız tarım yapmak mümkün. Bir ton pomzanın fiyatı, sadece 30 Ytl ve pomzanın kullanım süresi sekiz yıl. Burada yatırım yapılacak materyalin bilinçli bir şekilde seçilmesi, bu materyallerin nasıl kullanılacağı da önemle araştırılmalı. Büyük şirketler bu alana büyük yatırım yapıyor. Kendi bünyelerinde ziraat mühendisleri çalıştırıyor. Ancak sektör temsilcileri küçük ve orta boy yatırımcıların mutlaka üniversitelerden danışmanlık hizmeti almaları gerektiğini söylüyor.Topraksız tarım, bilgisayar kontrollü bir sistem gerektiriyor. Güneşin zararlı ışınlarının ürüne ulaşmasını engelleyen UV ve IR katmanlı sera malzemeleri, Türkiye’ye ithal ediliyor. Asıl yatırımı, bu ürünler oluşturuyor. Arazi yatırımı ise sözleşmeli çiftçilik modeli ile karşılanabiliyor.
Bitkilerin ihtiyacı olan mineraller, özel bir sulama yöntemiyle bitkiye aktarılıyor. Seranın ısınması, nem, buhar düzeyi de bilgisayar kontrollüyle yapılıyor.
1 KİLO DOMATESİN MALİYETİ
Tüm bunlar maliyeti artıran etkenleri oluşturuyor. Ancak ekipmanların kullanımı, bitkilerin büyüme sürecinin belirlenmesi, üretimin devamlılığı için uzman personel desteği şart. Tüm bu girdilerle birlikte bir kilo domatesin ne kadara üretildiğini sorduk.
Bir üreticiden aldığımız bilgiye göre, bir kilo domatesin 1.2 Ytl’lik bir maliyeti var üreticiye. Satış fiyatı ise 2 ila 4.5-5 Ytl arasında değişiyor. Burada katma değerli bir üretimden söz etmek mümkün. Denizli’de iki yıldır bu işi yapan Gökşin Tarım’ın Genel Müdürü Ahmet Onur Karademir, bir dönüm için 140 bin YTL yatırım yaptıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“25 dönümün bize maliyeti, 2 milyon Euro’yu geçmiş bulunuyor. Yatırımın geri dönüşünü beş yıl gibi hesap ettik. Ancak ürünler, devamlı pazar buluyor. İlk yıl hem ihracata, hem de lüks marketlere çalıştık.”
Topraksız tarımla yetiştirilen ürünlerin hemen raflarda yer bulabildiğini anlatan Karademir, “Ürünlerimizin fiyatı daha yüksek. Kış ayı için normal sera malı domates 2 YTL ise bizim malımız 4-5 YTL’ye satılıyor. Ama güvenilir bir ürün oluyor” diyor.
GİRİŞİMCİLERDEN YOĞUN TALEP
Türkiye’de özellikle son yıllarda farklı alanlara yatırım yapmayı araştıran girişimciler, topraksız tarıma odaklanmış durumda. Topraksız tarım için gerekli materyalleri pazarlayan şirket yöneticilerinden aldığımız bilgilere göre inşaat sektöründen, özellikle de tekstil sektöründen kaçan patronlar, bu işte nasıl kâr elde ederiz sorusunun yanıtını arıyor. Tedarikçi bir şirket yöneticisinden aldığımız bilgiye göre, kendilerine mal temini için başvuran girişimci sayısı, son bir yılda 100’ü geçmiş durumda. Yetkili, “Özellikle jeotermal bölgelerde, Akdeniz ve Ege’de bu işi yapanların sayısının hızla arttığını görüyoruz. Klasik serasını topraksız tarım serasına, yani bir anlamda da modern seraya dönüştürmek isteyen yatırımcılar artıyor” diyor.
İÇ PAZAR TALEBİ ARTIYOR
Topraksız tarım ürünlerinin bahsettiğimiz gibi ihracatta hiçbir sorunu yok. Ürünler, zincir marketlerde ise kilo yerine, paket olarak satılıyor. Bir üreticinin verdiği bilgiye göre, eskiden üretimlerinin sadece yüzde 2’sini iç pazara verirken, bu oran bir yıl içinde yüzde 10’a çıkmış.
Anahtar teslim tesis satan Dizayn Grup’un topraksız tarım teknolojileri müdürü Bülent Karayel, sektör değiştirmek isteyen birçok yatırımcı olduğunu söylüyor. Karayel, “Gayrimenkulden, tekstilden birçok yatırımcı var. Dengesi bozulan dünyada, tarım ürünleri çok önemli olacak. Ultra teknoloji kullanılıyor bu sistemde. Seraların içinde meteoroloji istasyonu bile var” diyor.
Karayel, yatırım için güney bölgelerini ve jeotermal bölgeleri tavsiye ediyor ve ekliyor: “Sakarya, Aydın, Manisa, Afyon’da da yatırımlar artıyor.”
KUMLUCA, TOPRAKSIZ TARIM ÜSSÜ
Türkiye’de seracılığın ilk başladığı yer olan Antalya’nın Kumluca ilçesi, seracılıktaki verimini topraksız tarım ile geliştirmeye başlamış. Hatta üreticiler, Kumluca’nın topraksız tarımda bir üs olma yolunda ilerlediğini söylüyor.
Kışlık sebze ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayan Kumluca’da halen dört büyük topraksız tarım yapılan sera bulunuyor. Bu seraların büyüklüğü 100 dönüme ulaşmış ve bu alanda beş büyük yatırımcı olduğu belirtiliyor. Kumluca’nın 55 bin dönümlük arazisi var. Bu araziden ise yer almak isteyen girişimci sayısının, her geçen gün arttığı belirtiliyor.
Talep, Kumlucadaki arazi fiyatlarını da yükseltmiş. Kumluca’da bir dönüm arazi 40 bin YTL’den satılıyor. Şimdi Kumluca’da işleme ve paketleme ihtisas organize sanayi bölgesi de yapılması planlanıyor.
YATIRIMCILAR TAKİPTE
Bununla birlikte yatırımların daha da artacağını söyleyen Kumluca Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Alaaddin Aytekin, “Burada topraksız tarım, 100 dönüme ulaştı. Çiftçi başarıyı görmeden değişime yanaşmıyor. O yüzden sera açıp, verim artışını göstermeye karar verdim. Daha şimdiden 20 sera sahibi beni yakın takibe aldı.” diyor.
Aytekin, bu işe öncelikle 6 dönümle başlamış. Bugün ise 18 dönümlük bir araziye ulaşmış. 45 bin fidesi var. İsviçre’den ithal ettiği bilgisayar kontrollü seraların yatırım maliyeti ise 2 milyon doları bulmuş. Aytekin, yatırımın geri dönüşü ile ilgili olarak şunları söylüyor:
“Yatırım beş yılda kendini amorti eder. Ekonomide iyi bir çıkış olursa daha kısa sürer. Şimdi narenciye bahçelerimizi topraksız seraya dönüştürmek istiyoruz. Büyük tesislerin kurulması için narenciye bahçelerinin değerlendirilmesi gerekiyor. Bu işin rantabl olması için arazinin 20 dönüme ulaşması gerekir.”
DİZAYN GRUP BİR TOHUMDAN 16 BİN TANE DOMATES ALINIYOR
“Beyin göçüne karşı beyin gücü” kampanyasına gelen bir projeyletopraksız tarım işine başlayan Dizayn Grup, bu işte farklı bir yöntem kullanıyor. Hareketli su kültürü yöntemiyle topraksız tarım yaptıklarını ve diğer topraksız tarım metotlarından tamamıyla farklı olduklarını anlatan yönetim kurulu başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları, bu yöntemle bir tohumdan 16 bin tane domates alındığını söylüyor. Adana’da serası olan Dizayn Grup, artık seri üretime geçmiş durumda. Mirmahmutoğulları, şunları anlatıyor:
“Taşıyıcı olarak pelit, taş yünü gibi yöntemlerle yapılana da topraksıztarım deniyor. Bizimki hareketli su kültürü. Biz tamamen su içinde üretiyoruz. Şu anda seri üretime geçtik” diyor. Dizayn Grup’un üretim rakamları oldukça yüksek. Projelerini açıkladıktan sonra telefonlarının kilitlendiğini söyleyen Mirmahmutoğulları, girişimci sayısının bini geçtiğini belirtiyor. Dizayn Grup, anahtar teslim tesis satıyor. Yatırımcılarla ise sözleşmeli çiftçilik yapıyor. Mirmahmutoğulları geliştirdikleri sistemi şöyle anlatıyor:
“Yatırımcının tüm girdi ihtiyaçlarını da biz karşılıyoruz: Fide, gübre, danışmanlık gibi. Tüm çıktısını yine biz satın alıyoruz. Mahsulü de biz satın alıyoruz. Markamız Miracle. İlk pazarlayacağımız ürünler aralık ayında olacak. Önce iç pazara satacağız. Çözümümüz bir diz avantajları da beraberinde getiriyor.”diyor.
ALTERNATİF TARIM A.Ş. BAZALTİK POMZA İLE EN BÜYÜK ÜRETİCİ
Saray Halı’nın sahibi Necati Kurmel’in ağabeyi Mustafa Kurmel, çiftçiliğin yanı sıra maden ocağı sahibi. 1995 yılında Almanya’dan bazaltik pomza ile ilgili araştırma yapan bir profesör ile görüşen Kurmel, bazaltik pomzanın topraksız tarım için son derece önemli bir materyal olduğunu keşfediyor. Kurmel’in Adana Osmaniye’de bulunan maden ocaklarından da zaten bazaltik pomza çıkıyor.
Bu materyali, üniversitelerle birlikte inceleyen Kurmel’in bu işin başındaki asıl yöneticisi ise kızı, Dinamis Kurmel Taşdelen. 1998 yılında AlternatifTarım A.Ş.’yi kuran Dinamis Taşdelen, o yıldan itibaren topraksız ve organik tarım yapan seracılara bu materyali satıyor. Taşdelen’in verdiği bilgilere göre, pomza topraksız tarım yapabilmek için bir taşıyıcı. Yüksek su tutma ve ısı depolaması nedeniyle seralarda en önemli harcama kalemi olan ısıtma giderlerini azaltıyor. Pomza, yoğun gözenekli yapısı nedeniyle havalanmayı sağlarken drenaj sorunlarını da gideriyor. Fiyatı ise diğer materyallere göre daha uygun. Bir ton pomzayı 30 Ytl’ye alabiliyorsunuz. Taşdelen, “Biz bunun dünya ile aynı zamanlarda araştırmasını yaptık. Türkiye’de topraklı seralar yapıldı. Üretim oraya alındı. Oraya da kimyasal atıldığı için toprak bozuluyor. Kapalı seralardatopraksız tarıma uygun bir materyal bu. Yüzde 40’ının yapısında gözenek var. Kök, inanılmaz hızlı gelişiyor” diyor.
Verimin pomza ile topraklı tarıma oranla beş kat daha fazla olduğunu söyleyen Taşdelen, “Çapalama yok, yabancı ot yok. Mantar, küf üretmiyor. İşgücü tasarrufu ve üretim artışı var topraksız tarımda” diyor. Osmaniye’deki maden ocaklarında 1 milyar metreküplük yatak rezervi ile yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli pomza üreticileri arasında yer alan Alternatif Tarım’a son iki yıldır büyük bir talep patlaması olmuş. Taşdelen, taleple ilgili olarak şunları söylüyor:
“Adana, Tarsus, Mersin, Silifke, Erdemli, Antalya’ya kadar büyük talep alıyoruz. Girişimciler artıyor. Mesela Erdemli’de çok yakın tarihte, 40 dönüm yaptı bir girişimci. Hemen arkasından 200 dönümün üzerine çıkıyorlar. En ekonomik, en faydalısı bazaltik pomza. Topraksız tarımda burayı destekledik. Geçen yıl 100 ton sattık.”
GÖKŞİN TARIM “İKİ YILDA 25 DÖNÜME ULAŞTIK”
Denizli’de tekstil kimyasalları sektöründe faaliyet gösterirken, tekstil sektöründeki gerilemeye karşı farklı alanda yatırım yapmayı araştıran Gökşin Tekstil Kimyasalları şirketi, topraksız tarıma girmiş.
İki yıl önce küçük bir arazi ile bu işe başlayan şirket, bugün 25 dönüme ulaşmış durumda. Bu iş için Gökşin Tarım A.Ş.’yi kurduklarını söyleyen Genel Müdür Ahmet Onur Karademir, halen domates ürettiklerini, ancak Kaliforniya tipi biber üretimine de geçeceklerini söylüyor. Halen dünyadaki seraların yüzde 90’ının domates üretmesi, Gökşin Tarım’ı da domates üretimine yöneltmiş. Karademir, “Karpuz, kavun, salatalık da üreteceğiz” diyor.
25 dönümlük arazi için yatırımın 2 milyon Euro’yu geçtiğini söyleyen Karademir, arazilerini sürekli olarak büyütmeyi hedeflediklerini, bu işte beklentilerinin üzerinde bir verim elde ettiklerini belirtiyor.
Gökşin Tarım’ın ürettiği domatesler için market raflarında hemen yer bulunmuş. Fiyatlar da oldukça yüksek. Karademir’in belirttiğine göre, ilk yıl Migros, Carrefour, Kipa gibi zincirlere mal vermişler. İhracat da yapmışlar. Karademir’in bu sisteme ilişkin görüşleri şöyle:
“Tüketici bilinci geliştikçe, bu yatırımlar hızlanacak ve insanlarımız daha temiz ve sağlıklı ürünler tüketebilecekler. Ayrıca istihdam açısından bakıldığında bu tarz işletmelerde dönüme bir işçi çalıştırılmakta olduğundan, özellikle tekstil sektöründeki daralmayı tarım sektörüyle aşabilme ihtimali göz ardı edilmemelidir.”
AGROBAY MEKSİKA’NIN LİDERLİĞİNİ ELİNDEN ALACAK
İnşaat sektöründe faaliyet gösteren Bayburt İnşaat’ın sahibi Hasan Şentürk’ün İzmir Dikili’de kurduğu sera, Türkiye’nin tek bir alanda sahip olduğu en büyük sera unvanını taşıyor. 2002 yılında topraksız tarım işine başlayan Agrobay’ın sahibi Hasan Şentürk, halen 350 dönüm üzerinde faaliyet gösterdiklerini, yılsonuna kadar ise 500 dönüme ulaşacağını söylüyor. 2010 yılı planı ise bu tarımı bin dönüm üzerinde yapmak. Tarımda büyük bir potansiyel keşfederek bu alana yatırım yapmaya karar verdiğini anlatan Şentürk, “Şu an Agrobay’da üretim 8 bin tonun üstünde. Gelecek yıl 12 bin tona ulaşacak. Domates, biber ve salatalık çeşitleri üretiyoruz. Üretimimizin yüzde 90’ını ihraç ediyoruz. Ciromuz ihracatta 8 milyon Euro. Gelecek yıl 10 milyon Euro hedefliyoruz” diyor.
Satış iç pazarda ise sürekli olarak artıyor. Agrobay, bu yıl için yapacakları ek yatırımın 25 milyon Euro’yu bulacağını söylüyor. 500 dönüm üzerindeki üretim ile Meksika’nın liderliğini elinden almayı hedefleyen Agrobay, yatırımın karşılığını bir yılda almayı planlıyor. Şentürk, “Bu tarımın avantajları verimlilik ve kaliteyle sınırlı değil. Bu kültürde yetişen ürünlerin ihraç pazarları da daha geniş ve sorunsuz oluyor. Böylece yaptığınız yatırım, kısa zamanda geri dönüyor. Geçen yıl Akdeniz Sineği nedeniyle Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı durdu. Bizim Rusya’ya satışımız aksamadan sürdü” diyor.
BOSTAN TARIMSAL ÜRÜNLER PERAKENDECİYKEN, ÇİFTÇİ OLDU
Trakya Bölgesi’ndeki Güler Marketleri’nin sahibi olan ve marketleri Kiler’e satan Yusuf Bostan, geçen yıl topraksız tarım işine girmiş. Manisa Salihli’de 170 dönümlük arazi üzerinde 145 bin metrekarelik bir kapalı alanda taş yünü yöntemiyle fidelerini diken Bostan, ürünlerini önümüzdeki ay toplamaya hazırlanıyor.
Bir projesi de Afyon’un Sandıklı bölgesinde olan Bostan’ın buradaki arazisi ise 200 dönüm. Bu işe büyük yatırımlarla giren Yusuf Bostan, bu yatırımlar için 20 milyon Euro’ya yakın bir yatırım yapacak. Şu anda domates ve Kaliforniya biberi üreten Bostan Tarım Ürünleri A.Ş. üretimini kaya yünü aracılığıyla gerçekleştiriyor. Bostan, “Bizim bu yılki üretim hedefimiz 5-6 bin ton civarında olur. Ama yurt dışından talep daha fazla. Markamızı taşımak için iç pazara da satış yaparız. Üç tane markamız var” diyor.
Dört ziraat mühendisini Avrupa’da eğitim almaları için gönderen Bostan, Türkiye’de bu işi bilen yeterli uzmanın olmadığını söylüyor. İhracatla ilgili olarak ise Bostan, şöyle konuşuyor: “Geçen yıl ben pazarı öğrenmek için Antalya’da mal alıp sattım. Şu anda Rusya’da bir şirketle yaptığımız bir anlaşma var. Altı bin değil, 20 bin ton bile ürünüm olsa almayı talep ediyor” diyor.
TOPRAKSIZ TARIM NASIL YAPILIR?
Uluslararası topraksız tarım derneği (ISOSC) topraksız tarımı şöyle tanımlıyor: “Sucul olmayan bitkilerin köklerinin besin solüsyonuyla desteklenmiş, tamamen inorganik ortamlarda yetiştirilmesi.” Topraksıztarımda fidelerin dikimi toprak yerine nötr kabul edilen kaya yünü (rockwoll), hindistan cevizi kabuğu (cocopeat), perlit, pomza, hareketli su veya benzeri nötr kabul edilen ortamlar kullanılarak yapılıyor. Hiçbir içeriği olmayan tamamen nötr denilebilecek bu maddelerin tek işlevi, bitki kökünün su tutmasını sağlamak. Dolayısıyla çok verimsiz alanlarda bile rahatça tarım yapılabiliyor.
Topraksız tarımda, bitkinin topraktan alması gereken doğal besin maddeler (potasyum, azot, fosfor, magnezyum v.b) ve mineraller, spagetti damla sulama yöntemiyle doğrudan bitkinin köküne, tamamen bilgisayar kontrollü olarak veriliyor. Böylece bitkinin optimum yetişmesi sağlanıyor.
Eksik, fazla ya da zararlı bir oluşum, böylelikle bitkiye yaşatılmıyor. Ayrıca bitkinin döllenmesi Bombus arıları tarafından yapılıyor. Böylece sağlığa zararlı hormon kullanımı engellenmiş oluyor. Bitkilerin beslenmesi, dışarıdan makine aracılıyla bitkilerin köklerine drip denilen malzemeyle iletiliyor.
Dışarıda bulunan makine o gün -gün sıcaklığı, bitkilerin ışıklanma süresi, gün uzunluğu gibi değerleri değerlendirerek- bitkiye gönderilecek gübre, asit ve su oranını ayarlıyor. Topraksız tarımda, verimli toprak arazisine ihtiyaç duyulmuyor. Hormon, kimyasallar ve gübreye ihtiyaç duyulmuyor. Toprak kullanılmadığı için toprak bakterileri ya da hastalıklarının yol açtığı riskler bu sistemde söz konusu değil. Ayrıca nadas uygulamasına da ihtiyaç yok. Tam otomasyonlu ve kontrollü üretim imkânı tanıması sayesinde ürün kalitesi yükseliyor.
HANGİ SİSTEM DAHA KÂRLI?
Topraksız tarımda bitkilerin yetişmesi için gerekli olan materyal de şu an tartışma konusu. Su içinde yapılan üretim mi daha kârlı, perlit ya da bazaltik pomza aracılığıyla yapılan üretim mi?
Dizayn Grup’tan aldığımız bilgilere göre hareketli su kültürü ile yapılantopraksız tarım diğer topraksız tarıma göre yaklaşık 10 kat daha az su tüketiyor. Dizayn’ın iddiasına göre kendi yöntemleriyle altı kilogram su ile bir kilogram domates üretilirken, diğer sistemlerde 60 kilogram su ile bir kilo domates üretiliyor. İlaç tüketimi ise diğer topraksız yöntemlere göre kendilerinde binde 6. Gübre tüketimi daha az. Çevre kirletme riski ise yok. Çünkü atık yok. Su kapalı devre çalışıyor.
Bazaltik pomzanın bir tonu, 30 Ytl. Pomzanın kullanım süresi ise sekiz yıl. Perlit ya da taş yünü kullanımında ise atık oranının yüksek olduğu belirtiliyor.
UZMANLARDAN YATIRIMCILARA ÖNERİLER
Topraksız tarım yatırımı için uzmanlara girişimcilerin hangi unsurlara dikkat etmeleri gerektiğini sorduk. Aynı zamanda topraksız tarım ile hangi ürünler yetiştirilir? İşte aldığımız yanıtlar:
* Başta iklim özellikleri olmak üzere, arazinin sulama suyu varlığı, elektrik kaynağına yakınlık, pazara ulaşım açısından ana yollara hatta havaalanına yakınlık önem taşıyor.
* Termal ve jeotermal enerji kaynaklarına yakınlık ise son derece önemli.
* Don olmayacak bölgelerin tercih edilmesi gerekiyor.
* Çukurda kalan ve rüzgâr almayan bölgeler yerine güneye bakan araziler tercih edilmeli.
* Ürünlerle ilgili olarak, Türkiye’deki üretimin yüzde 90’ı şu an domates. Başta domates olmak üzere biber, patlıcan, salatalık, kavun ve kabak da yetiştirilen ürünler arasında yer alıyor.
*Halen az miktarda da olsa fasulye, karpuz, marul, ıspanak, maydanoz, tere ve roka gibi ürünler de yetiştiriliyor.
* İzmir’ in Menderes Bölgesi ağırlıklı olarak salatalık yetiştiriciliği, Derme ise biber yetiştiriciliği konularında alıcıların tercih ettiği bölgeler.
* Antalya merkez ve çevresinde hemen hemen tüm ürünler bulunabiliyor.
* Kesme çiçekte ise sırayla gül, karanfil, lale, krizantem, orkide, lilium, gerbera, frezya, glayör ve gipsofila yetiştiriliyor. Bu ürünlerden Türkiye’nin ihracat kaleminde yer alanlar ise karanfil ve gerbera.
TÜRKİYE’DEKİ SERA ALANI ARTIYOR
*Türkiye’ deki sera alanı 300 bin dönüm civarında,
*Ortalama işletme başına sera alanı 3 dönüm civarında,
*Seracılıkla uğraşan aile sayısı 100 bin-120 bin arasında,
*Dönüm başına alınan verim 8-9 aylık periyotta domates için 35 ton, renkli biber için 15 ton.
İNGİLTERE’DE BULUNDU, HOLLANDA VE İSRAİL GELİŞTİRDİ
Topraksız tarım metodu, 1930 yılında İngiltere’de Kaliforniya Üniversitesi’nden Profesör Doktor William Gericke tarafından keşfedildi, Hollanda ve İsrail tarafından ise geliştirildi.
Toprağın zaman içinde kirlenmesinden dolayı ikinci dünya savaşından sonra başlatılan çalışmalar sonucunda özellikle 90’lar sonrasında Hollanda ve İsrail’de bu üretim modeli ticari hayata da girdi. Türkiye’de ise son 5-6 yıldır şirketler kuruluyor. Türkiye’de topraksız tarım yapan üreticilerin ağırlıklı olarak ihracat yaptığı belirtiliyor. Yaklaşık beş serada da çiçek üretimi var.
Topraksız tarım, günümüz için yeni bir teknoloji sayılabilir ancak tarihte buna örnekler bulmanın mümkün olduğu belirtiliyor. Çinlilerin pirinç yetiştiriciliği, Eski Mısırlılar’ın milattan yüzlerce yıl önce Nil Nehri’nin sularında topraksız yetiştiricilik yapmaları, topraksız tarım yani hidroponik sistem için tarihten birer örnek olarak gösteriliyor.
Orta Amerika’da Aztekler’in Tenochtitlan gölünden çıkardıkları göl tabanı tortullarını sallara doldurarak göl üzerinde yüzen bahçeler yaptıkları söyleniyor. Bitki kökleri, çamur ve dalların içerisinden geçerek suyun içerisine uzanıyor ve yüzen adalar oluşuyor. Batmayan bu salların ise pazarlara yüzdürülerek götürüldüğü ve üzerlerinde yetiştirilen sebze ve çiçekler toplanarak, taze olarak satıldığı bu konuyla ilgili söylentiler arasında.
Kaynak: Topraksız tarım nedir, topraksız tarım nasıl yapılır, nelere dikkat edilmeli?
TÜM YÖNLERİYLE TOPRAKSIZ TARIM
Hijyenik ve daha lezzetli ürünler yetiştirme imkânının dışında, gübreleme, ilaçlama, aşırı sulama gibi faktörlere gerek duyulmayan topraksız tarımda, başta geleneksel sebzeler olmak üzere hassas tıbbi bitkiler ve yumru kök içermeyen yeşillikler daha sağlıklı yetiştirilebiliyor ve hastalık seviyesi minimum düzeylere indiriliyor.
Topraksız tarımın bir çeşidi olan hareketli su kültürü ile yapılan yöntemde, bir tohumdan 16 bin tane domates, bir dönümden 80 bin ton ürün alınıyor. Peki topraksız tarım nasıl yapılır? Hangi bölgelerde yatırım yapmak avantajlı? Hangi ürünler üretiliyor ve bu ürünlerin pazarı nasıl? Türkiye’de bu alanda üretim yapan üreticilerden üretim hikâyelerini, Türkiye ekonomisinin bu yeni yatırım dalgasını ve fizibilite analizlerini, en geniş şekli ile ortaya koyduk.
40 MİLYAR DOLARLIK PAZAR
Dünyanın son dönemde odaklandığı sektörlerin başında tarım geliyor. Çünkü gıda fiyatları son yıllarda yüzde 50’nin üzerinde bir artış yaşadı. Bu artışla birlikte dünya ekonomisi sarsılmaya başladı. Gelişmiş ülkelerin önemli temsilcilerinden gelen bilgiler, gelecekte yüz binlerce insanın açlık çekeceği yönünde. Yani bugünden tarıma yatırım yapanları, gelecekte daha rahat bir yaşam ortamı bekliyor.
Türkiye de, dünyada yaşanan gelişmeleri yakından izliyor. Yeni teknolojiler, sistemler geliştiriyor. Tabii bunu sadece tarımla uğraşanlar değil, teknoloji şirketleri de yapıyor, vizyonu olan girişimciler de… Türkiye, tarım açısından şanslı ülkeler arasında yer alıyor. Ancak tarımda bölünmüş topraklar, erozyon ve kuraklık, verimi engelliyor.
Türkiye’nin toprak verimliliğinin yapılan araştırmalara göre son 10 yılda yüzde 23 azaldığı belirtiliyor. Tarım alanında yeni gelişmeye başlayan topraksız tarım ise bugünün ve geleceğin yatırım alanı olarak yerini şimdiden üst sıralara taşımaya başladı. Topraksız tarım, diğer adıyla “hidroponik yetiştiricilik”, dünyada 40 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Türkiye’de ise 100’e yakın serada bu teknik kullanılmaya başlandı.
VERİM 5 KAT DAHA FAZLA
Topraksız tarımın en yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin başında Hollanda ve Belçika geliyor. Bu iki ülkenin seralarının toplam yüzde 95’inde topraksız tarım yapılıyor. Türkiye’de ise özellikle son bir yıldır yatırımcılar bu alana akın etmiş durumda. Türkiye’deki son tabloya göre toplam 48 bin hektar seranın yaklaşık 4 bin dönümünde, topraksız tarım uygulamasına geçilmiş bulunuyor.
Uzmanlar, Türkiye’nin topraksız tarım yapılan sera alanının iki üç yıl içerisinde 15 bin dönüme çıkacağını söylüyor. Topraksız tarım yönteminde verim, normal tarıma göre beş kat daha fazla. Hareketli su kültürü ile yapılan topraksız tarımda bir tohumdan 16 bin tane domates, bir dönümden 80 ton ürün alınıyor.
Bu tarımda hormon ve ilaç kullanılmıyor. Dolayısıyla kalıntı içermeyen ve yüksek fiyatlardan alıcı bulan ürünlerin yetiştiği topraksız seralar, geleneksel seracıları da harekete geçiriyor. Ürünün pazarlanmasında fiyatı yüksek olmasına rağmen hiçbir sıkıntı çekilmediğini belirten sektör temsilcileri, hem iç pazarda hem de ihracatta alıcının sürekli olduğunu belirtiyor. Avrupa standartlarında yapılan üretim, Avrupa pazarlarına, Rusya’ya, Arap ülkelerine çok rahat bir şekilde ihraç ediliyor. Hatta zincir marketlerin bu ürünleri almak için hiçbir zorluk çıkarmadığı da belirtilenler arasında. Çünkü tüketicilerin son dönemde sağlıklı beslenme anlayışı giderek gelişiyor.
METREKARE YATIRIMI 60 EURO
Topraksız tarımın yatırım maliyeti, diğer tarım metoduna göre yüksek. Ancak alınan verim düşünüldüğü zaman bu yatırımın kârlı bir yatırım olduğu görülüyor. Yatırım tutarı plastik seralarda metrekare başına 60 Euro iken, cam seralarda 70-75 Euro’yu buluyor. Bir dönüm için yapılması gereken yatırım ise 70-75 bin Euro civarında. Yatırımın geri dönüş süresinin ise iki ila beş yıl arasında değiştiği belirtiliyor.Geri dönüş süresi, topraksız tarımın da çeşidine göre farklılıklar gösteriyor. Topraksız tarım Dizayn Grup’un geliştirdiği gibi hareketli su kültürüne göre yapıldığı gibi, perlit, pomza gibi materyaller ile de yapılıyor. Örneğin Dizayn Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları’na göre, hareketli su kültürü ile yapılan topraksız tarım yatırımının geri dönüş süresi, 25 ay. Mirmahmutoğulları, “Bizim sistemimiz çok farklı bir topraksız tarımı ortaya koyuyor. Biz anahtar teslim proje, tesis veriyoruz. Yatırım maliyetimiz yüksek olabilir. Ancak yatırımın geri dönüş süresi çok hızlı” diyor.TOPRAKTA DEĞİL TAŞTA TARIMYatırımla ilgili olarak, volkanik bir kaya türü olan pomza ile de topraksız tarım yapmak mümkün. Bir ton pomzanın fiyatı, sadece 30 Ytl ve pomzanın kullanım süresi sekiz yıl. Burada yatırım yapılacak materyalin bilinçli bir şekilde seçilmesi, bu materyallerin nasıl kullanılacağı da önemle araştırılmalı. Büyük şirketler bu alana büyük yatırım yapıyor. Kendi bünyelerinde ziraat mühendisleri çalıştırıyor. Ancak sektör temsilcileri küçük ve orta boy yatırımcıların mutlaka üniversitelerden danışmanlık hizmeti almaları gerektiğini söylüyor.Topraksız tarım, bilgisayar kontrollü bir sistem gerektiriyor. Güneşin zararlı ışınlarının ürüne ulaşmasını engelleyen UV ve IR katmanlı sera malzemeleri, Türkiye’ye ithal ediliyor. Asıl yatırımı, bu ürünler oluşturuyor. Arazi yatırımı ise sözleşmeli çiftçilik modeli ile karşılanabiliyor.
Bitkilerin ihtiyacı olan mineraller, özel bir sulama yöntemiyle bitkiye aktarılıyor. Seranın ısınması, nem, buhar düzeyi de bilgisayar kontrollüyle yapılıyor.
1 KİLO DOMATESİN MALİYETİ
Tüm bunlar maliyeti artıran etkenleri oluşturuyor. Ancak ekipmanların kullanımı, bitkilerin büyüme sürecinin belirlenmesi, üretimin devamlılığı için uzman personel desteği şart. Tüm bu girdilerle birlikte bir kilo domatesin ne kadara üretildiğini sorduk.
Bir üreticiden aldığımız bilgiye göre, bir kilo domatesin 1.2 Ytl’lik bir maliyeti var üreticiye. Satış fiyatı ise 2 ila 4.5-5 Ytl arasında değişiyor. Burada katma değerli bir üretimden söz etmek mümkün. Denizli’de iki yıldır bu işi yapan Gökşin Tarım’ın Genel Müdürü Ahmet Onur Karademir, bir dönüm için 140 bin YTL yatırım yaptıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“25 dönümün bize maliyeti, 2 milyon Euro’yu geçmiş bulunuyor. Yatırımın geri dönüşünü beş yıl gibi hesap ettik. Ancak ürünler, devamlı pazar buluyor. İlk yıl hem ihracata, hem de lüks marketlere çalıştık.”
Topraksız tarımla yetiştirilen ürünlerin hemen raflarda yer bulabildiğini anlatan Karademir, “Ürünlerimizin fiyatı daha yüksek. Kış ayı için normal sera malı domates 2 YTL ise bizim malımız 4-5 YTL’ye satılıyor. Ama güvenilir bir ürün oluyor” diyor.
GİRİŞİMCİLERDEN YOĞUN TALEP
Türkiye’de özellikle son yıllarda farklı alanlara yatırım yapmayı araştıran girişimciler, topraksız tarıma odaklanmış durumda. Topraksız tarım için gerekli materyalleri pazarlayan şirket yöneticilerinden aldığımız bilgilere göre inşaat sektöründen, özellikle de tekstil sektöründen kaçan patronlar, bu işte nasıl kâr elde ederiz sorusunun yanıtını arıyor. Tedarikçi bir şirket yöneticisinden aldığımız bilgiye göre, kendilerine mal temini için başvuran girişimci sayısı, son bir yılda 100’ü geçmiş durumda. Yetkili, “Özellikle jeotermal bölgelerde, Akdeniz ve Ege’de bu işi yapanların sayısının hızla arttığını görüyoruz. Klasik serasını topraksız tarım serasına, yani bir anlamda da modern seraya dönüştürmek isteyen yatırımcılar artıyor” diyor.
İÇ PAZAR TALEBİ ARTIYOR
Topraksız tarım ürünlerinin bahsettiğimiz gibi ihracatta hiçbir sorunu yok. Ürünler, zincir marketlerde ise kilo yerine, paket olarak satılıyor. Bir üreticinin verdiği bilgiye göre, eskiden üretimlerinin sadece yüzde 2’sini iç pazara verirken, bu oran bir yıl içinde yüzde 10’a çıkmış.
Anahtar teslim tesis satan Dizayn Grup’un topraksız tarım teknolojileri müdürü Bülent Karayel, sektör değiştirmek isteyen birçok yatırımcı olduğunu söylüyor. Karayel, “Gayrimenkulden, tekstilden birçok yatırımcı var. Dengesi bozulan dünyada, tarım ürünleri çok önemli olacak. Ultra teknoloji kullanılıyor bu sistemde. Seraların içinde meteoroloji istasyonu bile var” diyor.
Karayel, yatırım için güney bölgelerini ve jeotermal bölgeleri tavsiye ediyor ve ekliyor: “Sakarya, Aydın, Manisa, Afyon’da da yatırımlar artıyor.”
KUMLUCA, TOPRAKSIZ TARIM ÜSSÜ
Türkiye’de seracılığın ilk başladığı yer olan Antalya’nın Kumluca ilçesi, seracılıktaki verimini topraksız tarım ile geliştirmeye başlamış. Hatta üreticiler, Kumluca’nın topraksız tarımda bir üs olma yolunda ilerlediğini söylüyor.
Kışlık sebze ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayan Kumluca’da halen dört büyük topraksız tarım yapılan sera bulunuyor. Bu seraların büyüklüğü 100 dönüme ulaşmış ve bu alanda beş büyük yatırımcı olduğu belirtiliyor. Kumluca’nın 55 bin dönümlük arazisi var. Bu araziden ise yer almak isteyen girişimci sayısının, her geçen gün arttığı belirtiliyor.
Talep, Kumlucadaki arazi fiyatlarını da yükseltmiş. Kumluca’da bir dönüm arazi 40 bin YTL’den satılıyor. Şimdi Kumluca’da işleme ve paketleme ihtisas organize sanayi bölgesi de yapılması planlanıyor.
YATIRIMCILAR TAKİPTE
Bununla birlikte yatırımların daha da artacağını söyleyen Kumluca Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Alaaddin Aytekin, “Burada topraksız tarım, 100 dönüme ulaştı. Çiftçi başarıyı görmeden değişime yanaşmıyor. O yüzden sera açıp, verim artışını göstermeye karar verdim. Daha şimdiden 20 sera sahibi beni yakın takibe aldı.” diyor.
Aytekin, bu işe öncelikle 6 dönümle başlamış. Bugün ise 18 dönümlük bir araziye ulaşmış. 45 bin fidesi var. İsviçre’den ithal ettiği bilgisayar kontrollü seraların yatırım maliyeti ise 2 milyon doları bulmuş. Aytekin, yatırımın geri dönüşü ile ilgili olarak şunları söylüyor:
“Yatırım beş yılda kendini amorti eder. Ekonomide iyi bir çıkış olursa daha kısa sürer. Şimdi narenciye bahçelerimizi topraksız seraya dönüştürmek istiyoruz. Büyük tesislerin kurulması için narenciye bahçelerinin değerlendirilmesi gerekiyor. Bu işin rantabl olması için arazinin 20 dönüme ulaşması gerekir.”
DİZAYN GRUP BİR TOHUMDAN 16 BİN TANE DOMATES ALINIYOR
“Beyin göçüne karşı beyin gücü” kampanyasına gelen bir projeyletopraksız tarım işine başlayan Dizayn Grup, bu işte farklı bir yöntem kullanıyor. Hareketli su kültürü yöntemiyle topraksız tarım yaptıklarını ve diğer topraksız tarım metotlarından tamamıyla farklı olduklarını anlatan yönetim kurulu başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları, bu yöntemle bir tohumdan 16 bin tane domates alındığını söylüyor. Adana’da serası olan Dizayn Grup, artık seri üretime geçmiş durumda. Mirmahmutoğulları, şunları anlatıyor:
“Taşıyıcı olarak pelit, taş yünü gibi yöntemlerle yapılana da topraksıztarım deniyor. Bizimki hareketli su kültürü. Biz tamamen su içinde üretiyoruz. Şu anda seri üretime geçtik” diyor. Dizayn Grup’un üretim rakamları oldukça yüksek. Projelerini açıkladıktan sonra telefonlarının kilitlendiğini söyleyen Mirmahmutoğulları, girişimci sayısının bini geçtiğini belirtiyor. Dizayn Grup, anahtar teslim tesis satıyor. Yatırımcılarla ise sözleşmeli çiftçilik yapıyor. Mirmahmutoğulları geliştirdikleri sistemi şöyle anlatıyor:
“Yatırımcının tüm girdi ihtiyaçlarını da biz karşılıyoruz: Fide, gübre, danışmanlık gibi. Tüm çıktısını yine biz satın alıyoruz. Mahsulü de biz satın alıyoruz. Markamız Miracle. İlk pazarlayacağımız ürünler aralık ayında olacak. Önce iç pazara satacağız. Çözümümüz bir diz avantajları da beraberinde getiriyor.”diyor.
ALTERNATİF TARIM A.Ş. BAZALTİK POMZA İLE EN BÜYÜK ÜRETİCİ
Saray Halı’nın sahibi Necati Kurmel’in ağabeyi Mustafa Kurmel, çiftçiliğin yanı sıra maden ocağı sahibi. 1995 yılında Almanya’dan bazaltik pomza ile ilgili araştırma yapan bir profesör ile görüşen Kurmel, bazaltik pomzanın topraksız tarım için son derece önemli bir materyal olduğunu keşfediyor. Kurmel’in Adana Osmaniye’de bulunan maden ocaklarından da zaten bazaltik pomza çıkıyor.
Bu materyali, üniversitelerle birlikte inceleyen Kurmel’in bu işin başındaki asıl yöneticisi ise kızı, Dinamis Kurmel Taşdelen. 1998 yılında AlternatifTarım A.Ş.’yi kuran Dinamis Taşdelen, o yıldan itibaren topraksız ve organik tarım yapan seracılara bu materyali satıyor. Taşdelen’in verdiği bilgilere göre, pomza topraksız tarım yapabilmek için bir taşıyıcı. Yüksek su tutma ve ısı depolaması nedeniyle seralarda en önemli harcama kalemi olan ısıtma giderlerini azaltıyor. Pomza, yoğun gözenekli yapısı nedeniyle havalanmayı sağlarken drenaj sorunlarını da gideriyor. Fiyatı ise diğer materyallere göre daha uygun. Bir ton pomzayı 30 Ytl’ye alabiliyorsunuz. Taşdelen, “Biz bunun dünya ile aynı zamanlarda araştırmasını yaptık. Türkiye’de topraklı seralar yapıldı. Üretim oraya alındı. Oraya da kimyasal atıldığı için toprak bozuluyor. Kapalı seralardatopraksız tarıma uygun bir materyal bu. Yüzde 40’ının yapısında gözenek var. Kök, inanılmaz hızlı gelişiyor” diyor.
Verimin pomza ile topraklı tarıma oranla beş kat daha fazla olduğunu söyleyen Taşdelen, “Çapalama yok, yabancı ot yok. Mantar, küf üretmiyor. İşgücü tasarrufu ve üretim artışı var topraksız tarımda” diyor. Osmaniye’deki maden ocaklarında 1 milyar metreküplük yatak rezervi ile yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli pomza üreticileri arasında yer alan Alternatif Tarım’a son iki yıldır büyük bir talep patlaması olmuş. Taşdelen, taleple ilgili olarak şunları söylüyor:
“Adana, Tarsus, Mersin, Silifke, Erdemli, Antalya’ya kadar büyük talep alıyoruz. Girişimciler artıyor. Mesela Erdemli’de çok yakın tarihte, 40 dönüm yaptı bir girişimci. Hemen arkasından 200 dönümün üzerine çıkıyorlar. En ekonomik, en faydalısı bazaltik pomza. Topraksız tarımda burayı destekledik. Geçen yıl 100 ton sattık.”
GÖKŞİN TARIM “İKİ YILDA 25 DÖNÜME ULAŞTIK”
Denizli’de tekstil kimyasalları sektöründe faaliyet gösterirken, tekstil sektöründeki gerilemeye karşı farklı alanda yatırım yapmayı araştıran Gökşin Tekstil Kimyasalları şirketi, topraksız tarıma girmiş.
İki yıl önce küçük bir arazi ile bu işe başlayan şirket, bugün 25 dönüme ulaşmış durumda. Bu iş için Gökşin Tarım A.Ş.’yi kurduklarını söyleyen Genel Müdür Ahmet Onur Karademir, halen domates ürettiklerini, ancak Kaliforniya tipi biber üretimine de geçeceklerini söylüyor. Halen dünyadaki seraların yüzde 90’ının domates üretmesi, Gökşin Tarım’ı da domates üretimine yöneltmiş. Karademir, “Karpuz, kavun, salatalık da üreteceğiz” diyor.
25 dönümlük arazi için yatırımın 2 milyon Euro’yu geçtiğini söyleyen Karademir, arazilerini sürekli olarak büyütmeyi hedeflediklerini, bu işte beklentilerinin üzerinde bir verim elde ettiklerini belirtiyor.
Gökşin Tarım’ın ürettiği domatesler için market raflarında hemen yer bulunmuş. Fiyatlar da oldukça yüksek. Karademir’in belirttiğine göre, ilk yıl Migros, Carrefour, Kipa gibi zincirlere mal vermişler. İhracat da yapmışlar. Karademir’in bu sisteme ilişkin görüşleri şöyle:
“Tüketici bilinci geliştikçe, bu yatırımlar hızlanacak ve insanlarımız daha temiz ve sağlıklı ürünler tüketebilecekler. Ayrıca istihdam açısından bakıldığında bu tarz işletmelerde dönüme bir işçi çalıştırılmakta olduğundan, özellikle tekstil sektöründeki daralmayı tarım sektörüyle aşabilme ihtimali göz ardı edilmemelidir.”
AGROBAY MEKSİKA’NIN LİDERLİĞİNİ ELİNDEN ALACAK
İnşaat sektöründe faaliyet gösteren Bayburt İnşaat’ın sahibi Hasan Şentürk’ün İzmir Dikili’de kurduğu sera, Türkiye’nin tek bir alanda sahip olduğu en büyük sera unvanını taşıyor. 2002 yılında topraksız tarım işine başlayan Agrobay’ın sahibi Hasan Şentürk, halen 350 dönüm üzerinde faaliyet gösterdiklerini, yılsonuna kadar ise 500 dönüme ulaşacağını söylüyor. 2010 yılı planı ise bu tarımı bin dönüm üzerinde yapmak. Tarımda büyük bir potansiyel keşfederek bu alana yatırım yapmaya karar verdiğini anlatan Şentürk, “Şu an Agrobay’da üretim 8 bin tonun üstünde. Gelecek yıl 12 bin tona ulaşacak. Domates, biber ve salatalık çeşitleri üretiyoruz. Üretimimizin yüzde 90’ını ihraç ediyoruz. Ciromuz ihracatta 8 milyon Euro. Gelecek yıl 10 milyon Euro hedefliyoruz” diyor.
Satış iç pazarda ise sürekli olarak artıyor. Agrobay, bu yıl için yapacakları ek yatırımın 25 milyon Euro’yu bulacağını söylüyor. 500 dönüm üzerindeki üretim ile Meksika’nın liderliğini elinden almayı hedefleyen Agrobay, yatırımın karşılığını bir yılda almayı planlıyor. Şentürk, “Bu tarımın avantajları verimlilik ve kaliteyle sınırlı değil. Bu kültürde yetişen ürünlerin ihraç pazarları da daha geniş ve sorunsuz oluyor. Böylece yaptığınız yatırım, kısa zamanda geri dönüyor. Geçen yıl Akdeniz Sineği nedeniyle Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı durdu. Bizim Rusya’ya satışımız aksamadan sürdü” diyor.
BOSTAN TARIMSAL ÜRÜNLER PERAKENDECİYKEN, ÇİFTÇİ OLDU
Trakya Bölgesi’ndeki Güler Marketleri’nin sahibi olan ve marketleri Kiler’e satan Yusuf Bostan, geçen yıl topraksız tarım işine girmiş. Manisa Salihli’de 170 dönümlük arazi üzerinde 145 bin metrekarelik bir kapalı alanda taş yünü yöntemiyle fidelerini diken Bostan, ürünlerini önümüzdeki ay toplamaya hazırlanıyor.
Bir projesi de Afyon’un Sandıklı bölgesinde olan Bostan’ın buradaki arazisi ise 200 dönüm. Bu işe büyük yatırımlarla giren Yusuf Bostan, bu yatırımlar için 20 milyon Euro’ya yakın bir yatırım yapacak. Şu anda domates ve Kaliforniya biberi üreten Bostan Tarım Ürünleri A.Ş. üretimini kaya yünü aracılığıyla gerçekleştiriyor. Bostan, “Bizim bu yılki üretim hedefimiz 5-6 bin ton civarında olur. Ama yurt dışından talep daha fazla. Markamızı taşımak için iç pazara da satış yaparız. Üç tane markamız var” diyor.
Dört ziraat mühendisini Avrupa’da eğitim almaları için gönderen Bostan, Türkiye’de bu işi bilen yeterli uzmanın olmadığını söylüyor. İhracatla ilgili olarak ise Bostan, şöyle konuşuyor: “Geçen yıl ben pazarı öğrenmek için Antalya’da mal alıp sattım. Şu anda Rusya’da bir şirketle yaptığımız bir anlaşma var. Altı bin değil, 20 bin ton bile ürünüm olsa almayı talep ediyor” diyor.
TOPRAKSIZ TARIM NASIL YAPILIR?
Uluslararası topraksız tarım derneği (ISOSC) topraksız tarımı şöyle tanımlıyor: “Sucul olmayan bitkilerin köklerinin besin solüsyonuyla desteklenmiş, tamamen inorganik ortamlarda yetiştirilmesi.” Topraksıztarımda fidelerin dikimi toprak yerine nötr kabul edilen kaya yünü (rockwoll), hindistan cevizi kabuğu (cocopeat), perlit, pomza, hareketli su veya benzeri nötr kabul edilen ortamlar kullanılarak yapılıyor. Hiçbir içeriği olmayan tamamen nötr denilebilecek bu maddelerin tek işlevi, bitki kökünün su tutmasını sağlamak. Dolayısıyla çok verimsiz alanlarda bile rahatça tarım yapılabiliyor.
Topraksız tarımda, bitkinin topraktan alması gereken doğal besin maddeler (potasyum, azot, fosfor, magnezyum v.b) ve mineraller, spagetti damla sulama yöntemiyle doğrudan bitkinin köküne, tamamen bilgisayar kontrollü olarak veriliyor. Böylece bitkinin optimum yetişmesi sağlanıyor.
Eksik, fazla ya da zararlı bir oluşum, böylelikle bitkiye yaşatılmıyor. Ayrıca bitkinin döllenmesi Bombus arıları tarafından yapılıyor. Böylece sağlığa zararlı hormon kullanımı engellenmiş oluyor. Bitkilerin beslenmesi, dışarıdan makine aracılıyla bitkilerin köklerine drip denilen malzemeyle iletiliyor.
Dışarıda bulunan makine o gün -gün sıcaklığı, bitkilerin ışıklanma süresi, gün uzunluğu gibi değerleri değerlendirerek- bitkiye gönderilecek gübre, asit ve su oranını ayarlıyor. Topraksız tarımda, verimli toprak arazisine ihtiyaç duyulmuyor. Hormon, kimyasallar ve gübreye ihtiyaç duyulmuyor. Toprak kullanılmadığı için toprak bakterileri ya da hastalıklarının yol açtığı riskler bu sistemde söz konusu değil. Ayrıca nadas uygulamasına da ihtiyaç yok. Tam otomasyonlu ve kontrollü üretim imkânı tanıması sayesinde ürün kalitesi yükseliyor.
HANGİ SİSTEM DAHA KÂRLI?
Topraksız tarımda bitkilerin yetişmesi için gerekli olan materyal de şu an tartışma konusu. Su içinde yapılan üretim mi daha kârlı, perlit ya da bazaltik pomza aracılığıyla yapılan üretim mi?
Dizayn Grup’tan aldığımız bilgilere göre hareketli su kültürü ile yapılantopraksız tarım diğer topraksız tarıma göre yaklaşık 10 kat daha az su tüketiyor. Dizayn’ın iddiasına göre kendi yöntemleriyle altı kilogram su ile bir kilogram domates üretilirken, diğer sistemlerde 60 kilogram su ile bir kilo domates üretiliyor. İlaç tüketimi ise diğer topraksız yöntemlere göre kendilerinde binde 6. Gübre tüketimi daha az. Çevre kirletme riski ise yok. Çünkü atık yok. Su kapalı devre çalışıyor.
Bazaltik pomzanın bir tonu, 30 Ytl. Pomzanın kullanım süresi ise sekiz yıl. Perlit ya da taş yünü kullanımında ise atık oranının yüksek olduğu belirtiliyor.
UZMANLARDAN YATIRIMCILARA ÖNERİLER
Topraksız tarım yatırımı için uzmanlara girişimcilerin hangi unsurlara dikkat etmeleri gerektiğini sorduk. Aynı zamanda topraksız tarım ile hangi ürünler yetiştirilir? İşte aldığımız yanıtlar:
* Başta iklim özellikleri olmak üzere, arazinin sulama suyu varlığı, elektrik kaynağına yakınlık, pazara ulaşım açısından ana yollara hatta havaalanına yakınlık önem taşıyor.
* Termal ve jeotermal enerji kaynaklarına yakınlık ise son derece önemli.
* Don olmayacak bölgelerin tercih edilmesi gerekiyor.
* Çukurda kalan ve rüzgâr almayan bölgeler yerine güneye bakan araziler tercih edilmeli.
* Ürünlerle ilgili olarak, Türkiye’deki üretimin yüzde 90’ı şu an domates. Başta domates olmak üzere biber, patlıcan, salatalık, kavun ve kabak da yetiştirilen ürünler arasında yer alıyor.
*Halen az miktarda da olsa fasulye, karpuz, marul, ıspanak, maydanoz, tere ve roka gibi ürünler de yetiştiriliyor.
* İzmir’ in Menderes Bölgesi ağırlıklı olarak salatalık yetiştiriciliği, Derme ise biber yetiştiriciliği konularında alıcıların tercih ettiği bölgeler.
* Antalya merkez ve çevresinde hemen hemen tüm ürünler bulunabiliyor.
* Kesme çiçekte ise sırayla gül, karanfil, lale, krizantem, orkide, lilium, gerbera, frezya, glayör ve gipsofila yetiştiriliyor. Bu ürünlerden Türkiye’nin ihracat kaleminde yer alanlar ise karanfil ve gerbera.
TÜRKİYE’DEKİ SERA ALANI ARTIYOR
*Türkiye’ deki sera alanı 300 bin dönüm civarında,
*Ortalama işletme başına sera alanı 3 dönüm civarında,
*Seracılıkla uğraşan aile sayısı 100 bin-120 bin arasında,
*Dönüm başına alınan verim 8-9 aylık periyotta domates için 35 ton, renkli biber için 15 ton.
İNGİLTERE’DE BULUNDU, HOLLANDA VE İSRAİL GELİŞTİRDİ
Topraksız tarım metodu, 1930 yılında İngiltere’de Kaliforniya Üniversitesi’nden Profesör Doktor William Gericke tarafından keşfedildi, Hollanda ve İsrail tarafından ise geliştirildi.
Toprağın zaman içinde kirlenmesinden dolayı ikinci dünya savaşından sonra başlatılan çalışmalar sonucunda özellikle 90’lar sonrasında Hollanda ve İsrail’de bu üretim modeli ticari hayata da girdi. Türkiye’de ise son 5-6 yıldır şirketler kuruluyor. Türkiye’de topraksız tarım yapan üreticilerin ağırlıklı olarak ihracat yaptığı belirtiliyor. Yaklaşık beş serada da çiçek üretimi var.
Topraksız tarım, günümüz için yeni bir teknoloji sayılabilir ancak tarihte buna örnekler bulmanın mümkün olduğu belirtiliyor. Çinlilerin pirinç yetiştiriciliği, Eski Mısırlılar’ın milattan yüzlerce yıl önce Nil Nehri’nin sularında topraksız yetiştiricilik yapmaları, topraksız tarım yani hidroponik sistem için tarihten birer örnek olarak gösteriliyor.
Orta Amerika’da Aztekler’in Tenochtitlan gölünden çıkardıkları göl tabanı tortullarını sallara doldurarak göl üzerinde yüzen bahçeler yaptıkları söyleniyor. Bitki kökleri, çamur ve dalların içerisinden geçerek suyun içerisine uzanıyor ve yüzen adalar oluşuyor. Batmayan bu salların ise pazarlara yüzdürülerek götürüldüğü ve üzerlerinde yetiştirilen sebze ve çiçekler toplanarak, taze olarak satıldığı bu konuyla ilgili söylentiler arasında.
Kaynak: Topraksız tarım nedir, topraksız tarım nasıl yapılır, nelere dikkat edilmeli?
topraksız üretim deyince benim aklıma israillilerin su içinde üretimi geliyor.ama burda genelde sera vari üretimden bahsedilmiş
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.