View Full Version : alideryacengel
alideryacengel
02-08-2009, 00:20
merhaba arkadaşlar.ben doğma büyüme istanbulluydum.dum diyorum çünkü bir buçuk yıl önce çanakkalede kaz dağlarının iç taraflarında yoksul bir köyden , samanlık olarak kullanılan , 10 yıldır oturulmayan bir köy evi almıştım.istanbulda geceleri taksilerde çalışarak kazandığım az miktarda para ve düşük işçi emeklisi maaşımla kiramı , faturalarımı ödüyor ve geçinmeye çalışıyordum.ancak geçen yılın ikinci yarısından sonra yolcu adedi ve kazancımız azaldı.yılbaşına doğru da sıfırlandı.sürekli borçlanarak daha da batmaya başladım.bardağı taşıran son damlada ev sahibimin krizde ev kirama yüksek miktarda zam yapmaya kalkması oldu.eşimle gözümüzü kararttık ve mart ayında çanakkalenin bir köyüne taşındık.evin içini temizledik.camlarını taktık.bahçede yıkılmış olan wc sinin duvarlarını taşla ördük.ormandan odunumuzu kestik.30 litrelik musluklu bidonlar satın alıp onlarla su ihtiyacımızı karşıladık.kavga döğüş telekomculara telefon ve adsl bağlattık.dörtbuçuk aydır eşimle birlikte burada yaşıyoruz.internette dolaşırken yazılarınızı gördüm ve sitenize üye oldum.hep istanbuldan doğaya kaçmakla ve bunun maliyetiyle ilgili yazılarınızı okudum.burada evler çok ucuz.doğa da bozulmamış.etrafta ormanlar tepeler nehirler ve göl var.belki sizin de ilginizi çeker diye bende yazmak istedim.
evim köyün en üstünde bir tepede olduğu için etrafımdaki çam ormanlarını , kaz dağlarını ve gölü görüyor.becerebilirsem resim yüklemeyi deneyeceğim.
Sayın alideryacengel,
Gerçek kaçış sizinki olmalı. Çevre çok güzel görünmekte. Sağlıklı bir yaşam diliyorum size.
Hoşçakalın.
Sayın alideryacengel,
Belki şu anda sıkıntısını çektiğiniz pek çok şey vardır, fakat yüklediğiniz resimleri görünce, hayat budur dedirtiyorsunuz.
Bir ucundan başlamışsınız, gerisi gelecektir.
Köyün adın not ettik. :)
Sn . alideryacengel ,
ne yalan söyleyeyim , ben sizi kıskandım .Aslında kaçış dediğiniz , kendi özünüzle buluşma .
Siz eşiniz ve köpeğiniz ,kulağa romantik geliyor ...
Çok zor gelmiştir belki , susuzlık ,elektriksizlik ve telefonsuzluk başlarda ama ,
epey de yol almışsınız ...İki insanın gerçekte çok şeye ihtiyacı yok ,
sevgi varsa arada .
En çok eşinizi kutluyorum , sizi gerçekten sevmese ,, o dağ başına gelmezdi ''
Ve herkese kendisiyle dağ başına gelecek kadar seven birilerini diliyorum ...
Gerçek bir sınav .
2 aydır Digitürk faturasını unutkanlıktan mütevellit yatırmadım , yayını kestiler tabi .
Ne rahatlıkmış meğer televiziyonsuzluk , 18 yaşındaki oğlum bile hiç itraz etmiyor .
Felaket habersiz ve dedikodusuz dünya , hayal gibi...
yol
Sayın alideryacengel;
Cesaretiniz için sizi yürekten kutluyorum..
Yeriniz çok güzel,sağlık ve huzur dolu yıllar geçirmenizi dilerim.
Sevgiyle..
alideryacengel
02-08-2009, 17:38
iyi dileklerinize yürekten teşekkür ederiz.yerimiz maddi olarak değersiz bir yer.ama biz burada çok rahat ettik.huzur bulduk.5 yıl önce emekli olmuştum ama her gece işe gitmeme rağmen boğazıma kadar sorun ve strese batmış halde yaşıyordum.burada 5 aydır gerçek anlamda emekli oldum.
sayın volare:
maalesef ben sizin aksinize tv izleyebiliyorum.hükümetin emekli maaşlarımıza bu seferde 5 ila 9 lira zam yaptığını öğrendim haberlerden.çok mutlu oldum.rüyalarımda her gece ülkeyi yönetenleri görüyorum , ama rüyamda neler yaptığımı yazamam , sansüre takılır.
buradan tv yayınları izlenemiyor.bende de çanak anten ve receiver vardı.ama montajını yapacak aletlerim yoktu.birkaç tahtayı birbirine çakarak kapı benzeri bir şey yaptım.evin bahçesinde eskiden oturanlardan kalma iki adet yuvarlak , alt ve üstleri düzgün tahıl kırmakta kullanılmış ağır taş bulmuştum.önce çanak antenimin ayağını o tahtaya sabitledim.rüzgardan oynamasın diye de o ağır taşları tahtanın üstüne koydum.sonrada antenimin ayarını yaptım.geldiğimden 3 gün sonra elektriğimi bağlatmıştım.gelişimin beşinci gününden beri sorunsuz bir şekilde uydu yayınlarını izliyorum.eşim tv seyrederek eğleniyor.o nedenle buraya gelince hemen tv antenini kurmaya çalıştım.biz 26 yıldır evliyiz.birbirimizi çok iyi tanıyor ve ona göre davranıyoruz.bu da iyi anlaşmamızı sağlıyor.geleceğiniz için dilekte bulunurken mutlaka iyi anlaşabileceğiniz bir hayat arkadaşı dileyin kendinize.
sayın yeşim:
bizimkisi cesaretten çok mecburiyet oldu.istanbulda her ay 800-900 lira borca batarken geldiğimden beri 700 liralık maaşımdan 250 lira borç ödeyerek ve evde erzağımız da hiç eksik olmadan yaşıyoruz.burada harcama yapılmıyor.sebze meyve dalından toplanıyor.ve neredeyse bedavaya satılıyor.5 liraya bir haftalık sebzemizi alıyoruz.köyden misafir gelen hanımlar ya süt ya peynir getiriyorlar.süt te getirseler eşim peynir yapıyor zaten.hatta ikinci defa kaynatıp lor da yapıyor.ekmeğimizi de hanım pişiriyor.bahçede bir de köy tipi ekmek fınımız da var.odun zaten burda çok.dar gelirli tüm arkadaşların böyle bir yer edinmelerini dilerim.
romantizme gelince daha yazmadıklarım var.her gece ay ışığında yıldızların altında kuş sesleri arasında bahçede yanyana oturup sohpet etmek var mesela.bir de yaramaz kedi yavrusu aldım köyde birinden adı "pisi_kopat".kuzumuz da var.adı "zeytin".
sizlere birkaç resim daha yükledim.bahçemdeki nohutlar ve salatalığım.kendi yapımımız wc miz.kedimiz pisi-kopat ve kendi icdımız olan çanak anten kurulum sistemi.uzun yazıp vaktinizi aldım.kusuruma bakmayın.ama buradaki yaşantımı anlatmam zor oluyor.istanbuldakine göre çok değişik.o nedenle anlayışınıza sığınıyorum.dilerim her şey istediklerinizde çok daha güzel olsun siz doğa dostları için.
Sn .alıderyayücel ,
ayrıca sitemize hoşgeldiniz .
Boyle bir yerde sohbet eksikliği yaşıyorsunuzdur , dilerim bu ihtiyacınızı ve tarımla ilgili bigi edinme ihtiyacınızı sitemizin değerli hocaları ve ayrıca kahvemiz sayesinde giderilmiş olur .
Kolay gele...
alideryacengel
02-08-2009, 19:56
sayın hoşsada ve ülker iyi dileklerinize teşekkür ederiz.her şey gönlünüzce olsun.
denizakvaryumu
02-08-2009, 20:09
Radikal bir karar ve radikal bir kaçış.
Eğer mutlu iseniz en iyisini yapmışsınız, tebrikler.
Tek eksik belki sevdiklerinizi görememek, onlarla sohbet edememek.
Bu eksiklik de internet ve 3G ile kapatılır.
Hayırlı olsun.Gelişmeleri buraya yazmaya devam edin lütfen.
Sayın alideryacengel,
Cesur kaçışınızla ilgili gelişmeleri, bizimle paylaşırsanız çok seviniriz.
Bence mutlu olmamanız için hiç bir sebep yokmuş zaten.
Biribirini anlayan eşler, tertemiz bir doğa, doğanın bir parçası olan şirin ve sadık dostlar, karmaşasız özgürlük hissi...
İletişiminizde de eksiğiniz olduğunu sanmıyorum; internet ve telefon, daha ne olsun. :) (şehirde de farklı değil bence.)
Bizler için bol bol tabiatta çekimler yapın ki, sanal da olsa ruhumuz dinlensin.:rolleyes:
alideryacengel
02-08-2009, 22:26
bizim bir kızımız var.3 yıl önce evlendi.damadın dükknında birlikte çalışıyorlar.çiçekçi dükkanları var.dükkanlarında da internet olduğu için masrafsız bir şekilde iletişimizi sürdürüyoruz.onlarda krizle boğuşup duruyorlar.işleri iyi değil.ama gençler ve güçlüler.çalışır çabalarlar.
size değişik geleceğini sandığım buradaki yaşantımızdan bir detay daha yazayım.suyumuz olmadığı için çamaşırlarımızı göl kenarında gelen geçenin olmadığı bir çeşmeye götürüp yıkıyoruz.giderken yanımıza ufak tüpümüzü çaydanlığımızı ve kahvaltılıklarımızı da alıyoruz.çamaşır yıkamaya gittiğimizde çektiğim resimlerden yükleyeyim.bir de bizim çamaşır yıkamamızı görün.
kuzumuzun bu resmini ilk aldığımızda çekmiştik.resim bozuk çıkmış ama sevimliliği belli olur sanırım.burda her köyde "hayır" dedikleri bir toplantı yapılıyor.pilav , keşkek ve cacık yapılıyor kocaman kazanlarda ve gelenlere ikram ediliyor.keşkek dedikleri etle birlikte pişirilen buğday yemeği.köylüler para ve kuzu veya oğlak bağışlıyorlar "hayır" için.kesilip pişirilenlerden sonra fazla kalan kuzu ve oğlaklar arttırmayla satılıyor.geliri de köye kalıyor.ilçedeki kasaplar köye gelip arttırmaya katılıyorlar.hayvanları alıp ,kesiyor dükkanlarında satıyorlar.bu kuzuyu gördüğümde bana çok sevimli geldi.arttırmaya girdim ve inat edip ben aldım.kesilmekten kurtuldu.yazın köy civarındaki otlar kuruduğu için köyün çobanları sürülerini tepelere götürdüler.gündüz çamların gölgesinde tutuyorlar sürülerini.gece de serinde otlatıyorlar.ben de bizim kuzuyu bir çobanın sürüsüne kattım.şimdi tepelerde arkadaşlarıyla dolaşıyor.
Göl fotoğrafınızda, yaşantı detaylarınızda ; Muhteşem :)
güvercin01
02-08-2009, 23:00
güzel manzaralı bir eviniz var güle güle oturun ALLAH ağız tadınızı bozmasın görünen ağaçlar dut ve badem mi arazi eğimli toprağı işlerken erozyona karşı teraslamaya dikkat edelim ekilen ağaçların çevresindeki yabani otları temizleyelim ağaç yalakları bitki türüne göre ideal büyüklükte olursa iyi olur rastgele ağaç dikiminden ziyade o toprağa uygun ağacı ve türü ekersek ilerde meyve de yeriz selamlar
Sayin alideryacengel eviniz ve yasadiginiz yer cok guzel, huzur kokuyor buram buram.Esinizle birlikte cok mutlu olmanizi dilerim.
alideryacengel
03-08-2009, 07:59
sayın güvercin01.üç adet dut ve dokuz adet badem vardı bahçemde.arazim hem eğimli , hem toprağı 10 yılı aşkın bir süredir gübrelenmemiş hem de kaya kütlesi üzerinde.kaya yer yer yüzeye çıkmış durumda.badem ağaçları neredeyse kayaların içinden çıkıyor.el arabasıyla diplerine toprak dökerek bir fayda vermeye çalışıyorum ağaçlara.bir de köyün suyu yok.sulama suyumu bidonlarla külüstür kartalıma yükleyip taşıyorum.arazi 100 metre uzunluğunda ve sadece alt tarafında kalan 5-6 metrelik bir kısmında(5-6m. x 100m.) dikim yapılabilecek toprak alanım var.ben de o alana 6 adet zeytin , 2 kiraz , 1 erik , 1 kayısı , 1 ıhlamur , 1 ceviz ve yere düşen bademlerden yetişmiş birkaç badem fidanı ektim.ayrıca bir kayanın üzerindeki bir çukurluktaki yaklaşık bir kilo kadar toprağa tutunmuş 50 cm. boyunda ama gövdesi boyuna göre kalınca(bonzai gibi görünen) bir garip çam görmüştüm.onu da toprağıyla beraber sökerek bahçeme diktim.5 aydır yaşıyor.yaprakları da yemyeşil.sanırım tuttu o da.buraya taşınalı 5 ay oldu.maddi durumum ancak seneye düzelecek.o zaman bahçemdeki keçi ağıllarından kalma taş duvarlardaki taşlarla bahçeme set yapacağım.gölü besleyen nehirle gelen koyu renkli toprağı bahçeme taşımamı söyledi köylüler.o topraktan ve köyden hayvan gübresi getirip yaptığım setlere dökerek bahçe kazanmayı düşünüyorum.ama su sorunum büyük.tam tepede olduğum için kuyu kazıp su bulmakta zor.bir de ev çok haraptı.geldiğimden beri onunla baya bi uğraştım.sırada çatıyı aktarmak var.kış gelmeden odunumu getirmem lazım.iş bitmiyor ama zaman geçtikçe düzelecek hepsi.yavaş yavaş burayı yemyeşil yapmak istiyorum.becerebilecekmiyim bilmem.ama mutlaka deneyeceğim.
alideryacengel
03-08-2009, 11:45
arkadaşlar benim yaşadığım bu köy istanbula 400 km. uzaklıkta.bir saatte feribot için çanakkalede zaman ayırmanız lazım.istanbulda yaşayıp buraya haftasonu gidip gelmek çok yorucu ve masraflı olur.ama ben büyükşehirden bıktım , az bir gelirim var çocuklarımı da okuttum , evlendirdim yani büyükşehire bir bağımlılığım kalmadı diyorsanız.devamlı yaşamak için veya yılda 2-3 ay gelip kalmak için düşünüyorsanız bu köyde satılık bir ev buldum.350 m2 tapusu var.3 küçük odası ve bir de holü var.odasının birinin içinde bir tür ocak var.mutfak olarak kullanılabilir.bahçesinde bir samanlık ve bir de ahır olarak kullanılabilecek yer var.bir de tahtadan köylülerin tahıllarını sakladıkları anbar dedikleri bir şey var.wc. si bahçede.elektriği bağlı.suyu bağlı ama köyün suyunu sağlayan kuyu kurudu.yenisi açılacak.o zaman musluğundan suyu da akacak.bahçesinin toprağı güzel ve bol gübreli.dut incir badem ve asma var.oldukçada düz.ayrıca 100 150 m2 kadar da tapuda gözükmeyen ama bu evin sahibi tarafından kullanılan bahçeye dahil edilmiş yeri var.toplamda yaklaşık 500 m2 üzerinde bu ev.sahibi emlakçıya vermiş satması için.emlakçı 14.000 lira fiyat koymuş.sahibi ile aram iyi.bu gün konuştum bana 9.000 liraya verebileceğini yeterki alacak ve taşınacak kişi evli , efendiden birisi olsun dedi.birde 8.500 m2 köyün 150-200 metre yakınında bir yeri varmış.onada baktım.bir çam ormanına bitişik.içinde armut ağaçları var.ancak birden fazla kişi tarafından alınıp ortaklaşa bina yapılırsa düşünülebilir.mesela 4 kişi 2.125 er m2 bölüşürse elektrik ve su getirmek , arsanın sınırından geçen köy yolunu düzelmek daha hesaplı olur.ilgilenirseniz diye yazıyorum.evin birkaç resmini çektim.arsayı da ilgilenirseniz resimlerim ve buraya eklerim.sanıyorum arsaya da 10.000 - 12.000lira düşünüyor.evin resimlerini ekliyorum.ama sakın unutmayın.burası istanbula çok uzak.hafta sonu gelmek için bir yer istiyorsanız burası uygun olmaz.
NOT: YUKARDA BAHSETTİĞİM KÖY EVİ 23 KASIM 2009 DA SATILDI.
therapido
03-08-2009, 16:14
alideryacengel
"oralardan çekip gitmek isteyenlerin dikkatine." başlığınız için ayrıca tebrik eder biz (henüz) buradakilere fazla eziyet etmeyin derim :)
Tam "tıkandık mı?" derken forumda fırtına gibi esmişsiniz. Kaçış maliyetlerinin aslında hiç abartılacak kadar olmadığını sadece vazgeçebileceklerinizin neler olduğunu bilmek gerektiğini bence çok iyi anlatmışsınız. Şehri-konforu yanımızda götürmeye kalkınca haliyle maliyetler artıyor.
Ben ilk kaçtığımda şehirden 23 yaşında idim. Benzer bir evde içerisine çadır kurarak yaşadım. Yok dinamosu hava yaptı, yok tavanından akrep düştü, fareler sabunlarımı yedi vs... Tamam gece çok güzeldi, yıldızlar çok yakındı, kedimde vardı. Ammaaa 3 km mesafede backpackersların uğrak yeri olan birde belde vardı. Sıkılınca oraya gidip sosyalleşebiliyordum.
Şimdi geleyim demek istediğime. Kaçarken dikkat edilecek şeyler listemde 34 yaş itibari ile en önemli sırada sosyallik var. Ne insandan uzak olsun ne insan içinde olsun. Hatta dahada abartarak belki çok kaba bir genelleme olacak ama akdeniz köyü değil mümkünse ege köyü, ege köylüsü olacak. Kültür çok önemli insanlık çok çok önemli benim için artık. Sizin bulunduğunuz yerde durum nasıl acaba, sürüye kuzunuzu kattığınıza göre iyi anlaşıyorsunuz sanırım :)
Buradan yumuşak bir geçişle sayın cozder sizede takılayım.
Evet maliyetleri düşürür toplu bir kaçış ama sonra ne olacak. Neredeyse hergün birbirinin yüzüne bakan ama anlaşamayan bir grup çıkma ihtimali ne olacak. Başa gelebilecek en kötü şey olur sanırım. Sen kalk kaç, doğru yeri bul, doğru evi yap ama mutlu olama.
ps. Ali Bey bulunduğunuz yeri biraz genel tarif etmişsiniz eğer mümkünse köy ilçe adı verir misiniz? En azından kuş uçuşu google earth'dan bir seyredelim biz buradakiler.
Saygılarımla
Kerem AKYAR
Sayın Ali bey,
Yazılarınızı okuyunca bir gerçeküstü hikaye dinliyor gibi oldum.Bu kadar da olmaz ,günümüzde bu olsa olsa bir masal olur diye düşündüm:).Bir de tatlı anlatmışsınız ki...Size yeni ve bence ''gerçek '' yaşamınızda eşinizle birlikte çoook mutlu bir gelecek dilerim.Bir de zorlukları anlatırken yanına kattıgınız o şirin tarifler ve resimler yok mu...Mesela çeşmede çamaşır yıkamak !Bir kadın olarak beni deli gibi korkutacak bu eylem ,sizin anlatımınızla gıpta edilecek bir çamaşır yıkama şölenine dönüşmüş.Göl başında piknik tüpte çay keyfi vs... :)Anlatın ,anlatın da feyz alalım...
Sevgi ve saygılarımla...
Aziz Fayda
03-08-2009, 17:57
Sayın alideryacengel,
Öncelikle hoşgeldiniz diyorum. Hakikaten cesaretinize çok şaşırdım ve takdir ettim. Umarım bundan sonraki yaşamınızda bu cesaretiniz devam eder.
Evet çekip gitmek, sessizliğe, sadeliğe, dinginliğe vurmak insanoğluna keyif veriyor. Tabii ki bu her insan için her yaş döneminde ve yaşam kalitesi açısından değişiklikler arz etmekte. Bazılarımız çekip giderken biraz sosyalleşme de ister, bazılarımız sakin olsun ama hani dostlar da olsun der. Bazılarımız da tamamen izole bir hayat ister. Kimimiz devam ettirebilir, kimimiz de ah bir daha şansım olsaydı der.
Bu gibi seçimler aslında zordur insanoğlu için. Tabii ki bu sadece sizin kararınızla da olmuyor, bir çoğumuzun ailesi var, hayat ortağı var. Ya o istiyor mu ? Ali bey siz bu konuda da benim gibi şanslısınız. Eşinizi de ayrıca kutluyor ve tebrik ediyorum.
Şehir yaşantısına alışmış, hayatını uzun yıllar şehirde sürdürmüş sizin gibi dostların (ben de dahil) umarım hayatlarının bundan sonraki dönemleri arzu ettikleri gibi geçer.
Size ve eşinize sağlık ve mutluluk dolu, kaliteli günlerinizin sürmesini diliyorum.
Aziz FAYDA
Sn .alideryayücel ,
benim size bir önerim olacak , anlatımınız güzel hikayeniz de öyle .
Geçmiş yaşamınızdan kısaca bahsedip ,şu anki yaşamınızı anlatsanız .
Bence harika bir kitap olur ,satar da .
Bakın ,,Kelebek ''adındaki kitap gerçek bir mahkümun tahliye sonrası yazdığı bir kitap .
Çok sattı ,hala basılıyor .
Hayal mahsulü değil de gerçek yaşam daha ilgi çekici geliyor .
Sadece bir fikir , ama kaybedecek ne var , yazarsınız , hiç olmadı çocuklarınıza hatıra kalır . Bir düşünün ...
alideryacengel
03-08-2009, 19:52
sayın volare.hepimizin yaşadıkları ne anılarımız var.belkide çoğunuzun hayatı çok ilginç olaylarla doludur.anılarımı kitap şeklinde yazacak bilgi , beceri ve yeteneğe sahip biri değilim ben.lise tahsilli.30 yılını şöförlük yaparak geçirmiş bir işçiyim sadece.üstelik yaşadıklarımı da tam olarak hatırlamam detaylarını anımsamam neredeyse imkansız.keşke eskiden not tutsaydım , o zaman yeteneği olan birine verirdim.o yararlanırdı.son on yılda istanbulda geceleri taksi şöförlüğü yaptım.akıllısı delisi , kara çarşaflı hayat kadınları , şarhoşları , yaralıları , evden kaçanları , uyuşturucu kullananları , kumar oynayanları ve aklınıza gelecek her türlü insanı taşıdım taksi ile.çoğunuza ilginç gelecek olaylar yaşadım ve sohpetler yaptım.bazan da başıma tehlikeli şeyler geldi.ama bunlar bir kış günü dışarda yarım metre kar varken odamdaki ocakta(ayni şömine gibi ama taş duvarın içine gömülü) yanan odunların ateşini seyrederek bir kupa sıcak şarap içerek konuşulacak anılar.bu bölümde konu kaçabilmek.ben bi geldim konuyu dağıttım.hepinizin affına sığınıyorum.
BalıkcıSerdar
03-08-2009, 20:44
Estağfurullah ağabey, ne demek affınıza sığınıyorum, anlattıklarınız zaten kaçmak düşüncesinde olanların niyeti:) Siz anlatın, fotoğraflayın bizlerde hiç olmazsa onlarla avunalım:) Memnun bile oluyoruz siz anlattıkça.
Herşey gönlünüze göre olsun inşallah, selamlar saygılar.
Sn .Ali bey ,
Bence değil ,geldiniz renk kattınız .
İmla ,gramer mühim değil Ali bey , yazılınca bir gözden geçirme yapılır .
Bunun için insanlar var .
Zaten ilginç olan bu tezat taksiciyken yaşadıklarınız tehlike ,garip olaylar ve şu anki sükünet ve temiz çevre ,temiz insanlar ,temiz duygular .
Medeniyet denilen şeyin aslında hiç de medeni , insani olmadığını yazarsınız .
Damdan düşer gibi geldi size belki , düşünün ...
Konunun dışına gittim , çok özür dilerim:)
alideryacengel
03-08-2009, 21:53
sayın therapido , bende daha orta okuldayken bir uyku tulumu ve bir sırt çantasıyla otostop yaparak egeyi gezmiştim.siz gene bir evde kalmışsınız ben nereyi beğenirsem orada kalıyordum.bu bu gün bir derece olanaklı ama 1970 lerin başlarında bayağı cesaret isteyen birşeydi.sabunlarınızı yiyen farelerde doğanın bir parçası.sanırım bahsettikleriniz 6-7cm den büyük olmayan tarla fareleri.tahıl yedikleri için büyük şehirlerde kanalizasyonlara girip çıkarak yaşayan sıçanlar gibi mikrop taşımaz onlar.ayrıca kediniz olduğunu yazmışsınız.sizin kedi de emekli imiş.benim yavru bir kedim var.adı pisi_kopat.hiç affetmez.evin içinde bırakmadı etraftaki bahçelerden fare topluyor.akrebe gelince ; henüz buradakilerle tanışmadım ama ikibuçuk metre boyunda bileğim kalınlığında iki adet yılan bahçeme girme talihsizliğine uğradı.birini wc de buldum.biride odunluk gibi bir yerim var oraya girmişti.nur içinde yatsınlar.ikiside sizlere ömür.biri wc ye diğeri odunluğa girip eşimi korkutmasalardı hala hayattalardı.
köylülerle anlaşmak konusuna gelince onların malına , namusuna bir zarar vermeyen herkese sanırım bize yaptıkları gibi davranırlar.her gelen köylüm birkaç marul , biraz peynir ,birkaç yumurta , biraz süt getirdi hep.bizde gelenlere çay , kahve ikram edip ayni yükseklikten (kimse kimseden üstün olmadan) hoşça sohpet ettik.benden tek şikayetleri köyün tek sosyal aktivitesi olan köy kahvesine her gece gitmeyişim.beni internet bağlantımı sağlayan telefon tellerini kesmekle tehdit ediyorlar.sürekli kahveye gidip onlara ilginç gelen istanbulda yaşadıklarımla ilgili sohpet etmek istiyorlar.sıcak insanlar hepsi.burası çanakkale iline bağlı ama ege denizi çanakkaleden daha yakın.
sosyalleşmeye gelince de istanbulada benim işe giderken otobüste yolcuların arasına sıkışa sıkışa gitmemin dışında tüm sosyal aktivitemiz tv ve internetti.burada onlarda var.artı aşimle çeşitli uğraşlar buluyoruz kendimize.tepelerde ormanlarda geziyoruz.kekik ve odun topluyoruz.eşim ekmek yapıyor.ben odun kırıyorum.birlikte su taşıyoruz.köylülerim geliyor , biz onlara gidiyoruz.istanbuldakine göre daha fazla sosyal aktivitemiz var burada.
canımız sıkılmıyor hiç.
google eartan bakmak isterseniz evimin koordinatları:
39.48.32.43 K 26.42.43.14 D
satılık evin koordinatları:
39.48.29.35 D 26.42.37.98 D
sayın aziz fayda.iyi dilekleriinize teşekkür ederiz.26 yıllık evliyiz ve her önemli kararı da birlikte alırız.buraya taşınmamızı eşim önerdi.benim de eşime fikrini sormama gerek kalmadı.
therapido
04-08-2009, 01:05
Ali Bey,
Az önce evinizin olduğu yeri sanalda olsa görmüş bulundum. Göle çok yakınmışsınız. Zaten eklediğiniz resimlerdende belliydi. Denizde pek uzak sayılmaz. Güle güle oturun tekrar. Yazdıklarınızdan merak ettim acaba su sorunumu var köyde. Sizin bulunduğunuz evde durum nedir? kuyu mu var acaba?
Ben ilk kaçışım derken biraz yanlış izah ettim sanırım. Bahsettiğim evde 7 sene geçirdim. Yani 12 km uzaktaki bir patikadaki kekiğin bile hangi ayda, ne kadar aromalı olacağını bilecek kadar uzunca bir süreydi. Şikayetçi gibi gelmeyeyim, bundan haz duydum hatta övündüm. Bir üniversiteden gelen endemik türleri araştıran akademisyenler sorduklarında, yanımda 3-4 köy gencine rağmen kaya koruğunun nereden bulacaklarını tarif edende bendim. Sonra kaya koruğunun ne olduğunu o gençlere anlatanda ben. Akdeniz fokunu sorduklarında mağarısını gösterende. Her tepesini her taşını ezberledim. Cemreleri saydım, karıncalara baktım, arılar mı onlarmı önce çıkacak piyasaya diye. Akrebine, faresine, yılanına mecbur kalmadıkça bende zarar vermedim. Ben evlerine onlardan sonra geldim. Keklik biberi nerede bulunur, nasıl kurutulur. Hangi oltaya hangi balık, hangi yemle gelir...
İnternet yoktu, Tv'de ilk zamanlar. SchaubLorenz radyomda Fm istansyonum yoktu ama kısa dalga zengindi. 11 Eylül'ü 2 gün sonra öğrendim. Gazetede gelmezdi, postada. En yakın market 24 km. uzaktaydı. Günlük tuttum, hepsini yazdım, resimledim; isim verdim "Resimli Hayat Bilgisi"
Ama zamanla günlük, oduncunun günlüğüne döndü.
11 mart pazartesi: Bu gün odun geldi kestim.
12 mart salı: Bu gün odun geldi kestim.
12 mart çarşamba: Bu gün odun geldi kestim.
14 mart perşembe: Bu gün odun geldi kestim.
...
25 mart pazartesi: Bu gün odun gelmedi.
Bu rutin bana hep keyif verdi aslında. Seneye dikmek için domatesden tohum saklamak, insanı hayata kredi kartı borcunu ay be ay ödeyebilmekten daha çok bağlıyor. Ama zamanla köydeki dünyam çok değişti. Bazılarını ben yaptım ama evin önüne asfaltı ben dökmedim. Telefon hattını çekip, aydınlatma direklerini ben dikmedim. 80'lerde elektrik gelmiş olan köye mobil atm'yi ben getirmedim vs..
Belli bir zaman sonra şehri alışkanlıkla yanımıza çağırıyoruz. Tv geliyor, uydu geliyor, dial-up yetmiyor adsl geliyor. Sobada kaynayan çaydanlığın yerini kattle alıyor. Yazlar daha sıcak olmasada nedense daha katlanılmaz oluyor, hemen klima taktırılıyor. Banyoda su ısıtmak için soba yakmakda zor geliyor kışın, güneş enerjisi damda yerini alıveriyor. Köydeki evler yavaş yavaş kendince köyün teknoloji üssüne dönüyor.
Köylüler konusuna gelince. İnsan insana benzemez tabi ama kültür çok önemli. Bu bakımdan benim bulunduğum yer gerçekten bence şanssızdı. İkinci ayda muhtar ayakbastı parası istemeye geldi. Kimse kimseye yardım etmez halde, köyde ortak bir işte kim nasıl kaçarım diye uğraşıyor. Orman yangınında bile yöredeki turistler onlardan daha canla başla mücadele ediyor. Varabildiğim teşhis 2-3 nesil önce göçerlikten (yörükler) yerleşik düzene geçmelerinden dolayı sosyal hayatın değil bireyselliğin öndeliğinden bu durumda olduklarıydı. Yinede birbirlerini neden sevmediklerini anlayabilmiş değilim. Hakkını yiyemeyeceğim kişilerde var. Bana pekçok şey öğreten. Ama ne zamanki benim evime 4 ayda 3 kere hırsız girdi. Ben camlara demir, kapıma kilit taktım, o zamandan itibaren şehre dönüş yolu açıldı. Bu bakımdan demiştim orada yerel halk nasıl diye. Sadece sizin niyetinizle ilgili değil bence bu durum. Zira böyle olsa imece altın madalyası alabilirdim sanırım.
Şimdiye kadar Ege'de böyle birşey görmedim. İnsanı daha bir insan bence.
Belki merak eden vardır bu kadar şeyden sonra şehirde hayat nasıl geliyor diye. Az önce bahçeden topladığım kızılcıkların üstüne toz şeker döktüm. 1 hafta fermante olacaklar sonra alkole boğulacaklar. Mutfaktayken, haftalığına gittiğim köyde topladığım koruklardan yaptığım turşudanda atım ağzıma. Fena olmamış :)
Bu arada Aziz Bey
Birebir aynı fikrileri paylaşıyorum komin yaşam konusunda. sanırım bizi şehirden kaçıran şey şehir değil, insanları. Ben rakımın yanında şalgam severim. Hepimiz su içeceksek olmaz, ben gelmem o köye :)
Zamanında da demiştim, sizde sevmiştiniz zaten tekrarlamak isterim:
"Bu kadar deneyimden elde ettiğim tek sonuç ise aslında zor olsada yalnızlığın güzelliğidir, insandan korkarım."
Saygılarımla
Kerem AKYAR
alideryacengel
04-08-2009, 05:03
kerem bey yazdıklarınızı okurken hepsini gözümde canlandırabildim.sanki bir filim izler ya da eski bir anımı düşünür gibi oldu.yaptıklarınız benim yaptıklarım ya da yapmak istediklerimle tıpatıp aynı.o nedenle soluksuz okudum.deneyim ve düşüncelerinizden mutlaka yararlanabileceğimi düşünüyorum.yazdıklarınızı okuyunca yaşadığım bu köyü bir test edeyim dedim.
bu köyde:
atm yok
bakkal yok
telefon kulübesi yok
okul var ama öğretmen yok
benim külüstür kartaldan başka otomobil yok(mobilet ve traktör var)
bendekinden başka bilgisayar , internet yok
4-5 evde buzdolabı 10 kadar çanak anten var.
çoğunun cep telefonu var.
evlerinde mobilya yok.tahtadan yaptıkları eşyaları kullanıyorlar.
köyde toplasanız 10 kadar genç kız ve erkek var.kalanı yaşlı.ama yaşlarına göre sağlıklılar.istanbulda hanımlar 40 yaşından sonra menapoza girerken bu köyde 50 yaşından sonra tıbbi yardım almadan doğum yapan bayanlar olduğunu öğrendim.yaşlı insanlar sürekli sürülerinin peşinde ya da odun taşırken tepelere gidip geliyorlar her gün.
elektrik var
sabit telefon var.ama ana hat 4 km.uzakta.aradaki bölüm eski ve adsl ancak 2mb hızla çalışabiliyor.8 mb. ile çalışmıyor.
avea ne köyde ne ilçede çekmiyor.diğerleri köyden tam çekiyor.
köy içindeki yollardan arazi aracı , traktör ya da benimki gibi bir külüstürle geçilebilir.köy içindeki yollar çok bozuk.
kanalizasyon yok.fosseptik çukurları var bahçelerde.
kendi aralarında dargınlıklar var.ama 5 ayda bir kavga dahi duymadım görmedim.
köylülerin verimli arazileri barajın altında kalmış.istimlak bedeli almışlar ama onları da çocuklarını evlendirmekte harcamışlar.köylüler oldukça yoksul.
galiba benim köy sizin anlattığınız köyden 5-10 yıl geriden geliyor.
köyde su şebekesi döşenmiş.bir kuyu açılıp motorla çekilen su yüksekteki depoya basılıyor.ordanda şebekeye veriliyor.ancak kuyunun suyu kurumuş. köylülerde fark edip motoru kapatmamışlar.su motoru boşuna çalışmış.köydekilere 50şer 60ar lira su motoru için elektrik parası gelince fark edip su motorunu kapattılar.muhtar kaymakamla başka bir kuyu açılması için görüşüyor.ama bürokrasi yavaş işliyor.
ben eski kartalımla köyün öteki ucundaki çeşmeden su taşıyorum.30 ar 20 şer litrelik bidonlar aldım.bir kısmına musluk taktım.bir seferde toplam olarak 500 litre su götürebiliyorum eve.musluklu olanların altlarına yükseltmek için tuğla koydum.şimdilik işimizi görüyoruz.ama kışın kar yağınca suyu sırtta taşımam belkide bir eşek edinmem gerekecek.ben bunlardan dertlenmiyorum.hanım sobada yemek yaparken ben de odun kırarken , su taşırken birşeyler yapabilmenin mutluluğunu yaşıyorum.
aslında depo yapabilsem köyde 3 tonluk su tankeri romorku olan traktör var.onla ayda bir iki defa getittirilirse su sorunu kalmaz.ama yere 4 tonluk depo kazmak lazım ve yükseğe de 500 litrelik fiberglas benzeri depo yapıp bir ufak su motoruyla yukarda kalan depoya su basmak lazım.bu sistemi su tesisatçısı ve traktör sahibiyle konuştum.sistem çalışır.ama maliyiteni karşılamam şu an mümkün değil.bende bidonlarla taşıyıp duruyorum.
bir rakı bardağını yan yarafı üzerine yatırın.benim yerim o bardağın üstü gibi.en tepede , uzunlamasına kalıyor.iki tarafımda köylüler tarla ve bahçelerine kuyular açmışlar.onlarda su var.ama benim yerimden daha aşağıda kalıyorlar.benim bahçede su bulmak çok düşük bir ihtimal.zaten çok büyük bir kaya kütlesinin üstündeyim.kazmak ta büyük iş.
yalnızlık ve insandan korkma konusunda tamamen sizinle ayni fikirdeyim.
BalıkcıSerdar
04-08-2009, 10:21
aslında depo yapabilsem köyde 3 tonluk su tankeri romorku olan traktör var.onla ayda bir iki defa getittirilirse su sorunu kalmaz.ama yere 4 tonluk depo kazmak lazım ve yükseğe de 500 litrelik fiberglas benzeri depo yapıp bir ufak su motoruyla yukarda kalan depoya su basmak lazım.bu sistemi su tesisatçısı ve traktör sahibiyle konuştum.sistem çalışır.ama maliyiteni karşılamam şu an mümkün değil.bende bidonlarla taşıyıp duruyorum.
Aslında yere bir su deposu kazarsanız, yukarıya fiber depo falan koymanıza gerek yok, ufak su motoru yerine ufak bir hidrofor koyar, direkt olarak evinizin şebekesine bağlarsınız. Yakınlarda olsaydınız fiili olarak yardımcı olurdum ama orası bana çok uzak.
Kısaca hidrofordan bahsedeyim; 500-750 Watlık bir hidrofor (hemde Çin malı bile olabilir) 4-5 metreden su çekip, tesisatınıza 5-6 bar basınçla verebilir. Siz çeşmenizi açtığınızda devreye girer, çeşmeyi kapattığınızda tesisattaki basıncı ayarlayıp durur. İkinci bir depoya ihtiyacınız olmadığı gibi, evinizdeki ve varsa bahçenizdeki tüm çeşmelerden aynı basınçta su alırsınız. Nasıl olsa elektrik mevcut. Elektrikler kesilmesi durumunda su alamazsınız, o zamanda her zaman yedekte dolu bir musluklu bidon bulundurmanız yetecektir:)
Bahsettiğim şekilde ki hidroforun maliyeti de 200 Lira'dan başlıyor, en fazla 400-500 Lira'ya çıkıyor. Tabi montajı sizin elinizden gelmiyorsa, usta getirmek falan biraz maliyeti yükseltecek, yakında olsaydınız ben sizin için montajını bir bardak ayran karşılığında yapardım ama baştanda dediğim gibi çok uzaksınız:)
Eğer aklınıza yatarsa, daha detaylı anlatabilir, hatta hidrofor temini konusunda da fikir verebilirim. Aslında yakın olsaydınız, 80-85 Lira'ya 1 tonluk depo temin edebilir, toplam maliyeti 300-350 lira'ya bitirirdik.
Size tekrar mutluluklar ve kolaylıklar diliyorum, selamlar, saygılar.
alideryacengel
04-08-2009, 11:25
sayın balıkçı serdar.teknik ve maliyet konusunda verdiğiniz çok faydalı bilgiler için minnettarım.fikriniz çok uygun.ilçeye gittiğimde 500 - 1000 literelik depoların satıldığı yerler görmüştüm.500 litreliğine 125 lira dediler.sizden bir yardıma daha ihtiyacın var.bu depoyu yüzeye koysam , üstünü de güneşten etkilenmeyecek şekilde bir çeşit çardakla örtsem uzun ömürlü olurmu.maaş günümde ilçeye gidiyorum.hidrofor ve depo fiyatlarına takrar bakarım.siz fiyat verince pazarlık etme şansım da oldu.önceden fiyatlar konusunda bilgim yoktu.sayenizde şimdi pazarlıkta avantajlı duruma geldim.sistemi kurmak için gerkli elektrik aksamını ben hallederim.hidrofor ve depoyu da montaj dahil pazarlık edersem daha hesaplıya getiririm.buralarda işçilik oldukça ucuza geliyor.ben götürür getirirsem tesisatçıyı , makul fiyata anlaşırım sanıyorum.maddi durumum oldukça kötüledi istanbulda.buradada bir işçi emeklisi maaşıyla hem geçiniyor , hem borçlarımı geri ödüyorum.ilk fırsatta şu su işini halledeceğim.
tatlı su balıkçılığına merakınız ve belgeniz varsa bu gölde iri yayın balıkları ve nehirde de alabalıklar ve diğer çeşit balıklar var.yalnız jandarma sıkı kontrol yapıyor.burada koruma altında kırmızı benekli alabalık adlı bir tür yaşıyor.o nedenle kontroller sıkı.serpme atmak , ağ germek yasak.gerçi sizin de bu konularda bilginiz olduğunu sanıyorum ama buradan ilginizi çekecek bir bilgi vereyim de ödeşelim istedim.ilginize tekrar teşekkür ederim.
alideryacengel
04-08-2009, 11:45
sayın serdar.belirtmeyi unuttum.henüz evde su tesisatı hiç yok.11 yıl önce daha köye su şebekesi yapılmadan önce ev boşaltılmış.yani eve tesisatı da döşetmem gerekiyor.
size bir sorum daha olacak.1 tonluk bir depo alsam.evin arkasında zemini evin zemininden şu anda 30cm.daha yüksek olan , eve 3 metre mesafede bir yer var.buraya taşlardan 1 metre yüksekliğinde bir yer yapıp depoyu onun üstüne koysam , deponun en dibi bile evde takacağım tüm musluklardan 30-40cm.daha yüksekte kalacak.wc deponun dip seviyesinden 2 metre daha aşağıda kalacak.hidroforsuz kullanabilirmiyim bu durumda.bir de çamaşır makinemi evde yani deponun en dip seviyesinden 1.3 metre daha aşağıda bir zemine koyarak hidroforsuz çalıştırabilirmiyim.bilginiz varsa ve paylaşırsanız sevinirim.şimdiden teşekkürler.
BalıkcıSerdar
04-08-2009, 15:02
Sn. Alideryacengel;
Ah Ankara'ya yakın olsaydınız, hem tesisat çekme (gerekli tüm alet edevata sahibim), hemde malzeme temini konusunda seve seve yardımcı olurdum ama en başta dediğim gibi çok uzaksınız:(
Hidrofor fiyatlarını oradakilerle kıyaslayabilirsiniz ama bahsettiğim depolar, çıkma depolar. İçlerinde boya hammaddesi geliyor, boya imalatında içlerindeki kullanılınca, geri kalan malzeme mükemmel su depoluğu yapıyor. Tabi ki onun için boya üreticisi bir fabrika yakınlarınızda olması gerekiyor.
Genel olarak, 1 tonluk deponun taban seviyesi, evinizdeki bütün musluklardan üst seviyede olmasına gerek kalmadan (aynı seviyede bile olsa bütün musluklardan su akar. Ama bu sunun basıncı çamaşır makinasını çalıştırmaya yetmez. hidrofor kullanmadan çamaşır makinası kullanma imkanınız yok diyebilirim, bir ihtimal depoda su tam dolu iken makinada yeterince aşağıda kalıyorsa ilk anda 1 tonluk suyun basıncı ile çalıştırsa da devamlı çalıştırabileceğini hiç sanmıyorum. sadece çamaşır makinasında basınçlı su kullanmak isterseniz aslında küçük bir hidrofor benzeri aletle işinizi görebilirsiniz de şimdi o aletin linkini bulamadım ama çok uygun fiyatlı bir hidrofor
http://www.irka.com.tr/index.php?do=catalog/product&pid=3 bu linkte var mesela.
Evinize tesisat yapmakta hiç zor bir şey değil, ne olur en fazla su boruları duvar yüzeyinden geçer. Ama işte bilmeyen insana çok büyük işmiş gibi geliyor. Sizin evde elektrik olmasa asıl sorun o zaman olurdu, elektrik olduktan sonra çok ama çok basit. Tesisatın döşenmesi, hidroforun montajı bir kaç saatte bitirilebilecek bir iş, ah işte yakın olsaydınız bir hafta sonu sabah balığımızı tutar, öğlen arası tesisatı vs. yapar, akşam da tuttuğumuz balığı ıslatır dönerdik:)
Ben size linkini verdiğim hidroforla tesisatın maliyetini aşağı-yukarı bir fiyat olarak çıkardım, taş çatlasa 200 Tl. buna kullanacağınız depo ve muslukları ekleyin işte size malzeme maliyeti.
Eğer kamyonet gibi bir aracım olsa ve sizde bana biraz yakın olsaydınız size maliyeti taş çatlasa 300 TL'ye işi bitirirdik buna ek ne olurdu, ayran değilde (balık olduğu için) rakı ikramınız olurdu:)
İşi sulandırmadan:) ben internette biraz daha bakınayım daha uygun fiyatlı malzemeler bulabilirsem buradan link vereyim sizde inceleyin. Malzeme fiyatlarını bilirseniz usta ile pazarlık şansınız artacaktır.
BalıkcıSerdar
04-08-2009, 15:09
Sizin oraya kargo da zor olur, köy dağıtımı falan derler uzar da uzar. Malzemeyi buradan tedarik edip, kargolasam siz oradan sadece ustayı bulsanız diyeceğim ama...
Sn. Ahmeter;
Sizde yardımcı olmak istiyorsunuz ama Sn. Alideryacengel plastik boru kaynak makinası ne? Diyecektir şimdi:) Aslında görmüşlüğü varsa, eli de yatkınsa daha önce de belirttiğim gibi çok çok kolay ama... Aması var işte.
Bu arada verdiğim linkteki hidrofor fiyatı çok uygun, eneinde sonunda buna ihtiyaç olacaktır kaçırmayın derim. Büyük ihtimal Çin malı bir şey ama dilerseniz sadece çamaşır makinası kullanacağınız zaman fişini takarsınız, size uzun zaman hidroforluk yapacaktır. Hemen belirteyim kışın dondurmamak şartı ile.
BalıkcıSerdar
04-08-2009, 15:13
Şimdi tekrar baktım da pompanın üstünde hidromat yokmuş, fiyatta o kadar cazip olmuyor:) Ama taş çatlasa 200 TL'ye hidrofor tedarik edilebilir.
Ben interneti birz dolaşayım bakayım:)
BalıkcıSerdar
04-08-2009, 15:16
Aslında şöyle bir şey
http://www.irka.com.tr/index.php?do=catalog/product&pid=141
Çamaşır makinasının musluğundan önce takılırsa yeterli. Fakat burada pahalı yanlış hatırlamıyorsam 100-120 TL. gibi bir fiyata rastlamıştım burada.
100-120 Lira da olsa ona vermektense 200 Liraya hidrofor almak daha iyi. sizde hidrofor yazıp bir bakının isterseniz.
alideryacengel
04-08-2009, 17:22
serdar bey.ilginiz ve zahmetleriniz için çok teşekkür ederim.ben işi bilen birinin yardımını aldıktan sonra gerisini hallederim.ilçede kargo şirketinin bürosu var.ben gerekirse oradan teslim alırım hidroforu.su tesisatı duvar üstünden gitmek zorunda zaten.bu evin duvarlarının bir kısmı sonradan yeniden örülmüş.ilk yapıldığı zamandan kalma duvarlarını delmek çok zor.70cm. kalınlığında taş duvar.duvarın resmini yüklüyorum.mavzer mermisi işlemez içine.ben sonradan yapılan duvarlardan su borusunu eve sokmayı düşünmüştüm.sonradan yapılan duvarların bir kısmını küp şeklinde topraktan tuğla benzeri bir şeyle örmüşler.onları delmek kolay olur.anlattıklarınızı keyifle okudum.sadece bir nokta takıldı aklıma.ben burada hiç kış geçirmedim.martta geldim.ama her yıl kar yağdığını ve evin tam tepede olduğu için hiç rüzgarsız kalmadığını biliyorum.büyük ihtimalle kışın sıvıları , hele demir içindeki sıvıları donduracak soğuklar olacaktır.olmazsa garaj gibi bir yer var eve bitişik.3 tarafı kapalı.depoyu onun içine koyarım.rüzgar almayacağı için donmaya karşı daha garantili olur.çok soğuklardada kuru çuvalla sararım.bahsettiğiniz 1 tonluk kimyevi madde naklinde kullanılan sıvı depolarından gördüm.yaklaşıl küp biçiminde 1m.x1m.x1m.ebatlarındaydı.hatta etrafında demirden koruyucu bir kafes vardı.onun burdaki fiyatını öğrenirim.sanırım yeni depodan daha ucuzdur.depoyu buradan temin ederim.ben ayın 21 inde maaş alıyorum.o gün ilçeye gidiyoruz hanımla.aylık alışverişimizi yapıyoruz.depoyu gördüğüm yere de gideceğim.bir tane alırım.sanırım hidroforu da buradan temin ederim.çok fazla fiyat farkı olursa size tekrar yazarım.
BalıkcıSerdar
04-08-2009, 23:39
Tesisatı demir boru değil plastik boru ile yaptırın, hem daha kolay, hem daha sağlıklı, hemde daha ekonomik.
Depo olarak aynı depodan bahsediyoruz, orada da bulabildiğiniz iyi olmuş, burada fiyatları 80-85 arası diyorlar, oda aracıdan, direkt yerinde sanırım 50-60 Lira gibi bir rakam olsa gerek. Kışın depoyu dondurmamakta önemli tabi ama hidroforu dondurmamak daha önemli (başıma geldi de biliyorum:) ).
Depoyu dediğiniz gibi garaj gibi bir yere koymanız yeter ama hidroforu mümkünse evin içinde bir yere koyun. en fazla çalışırken biraz gürültü yapacaktır ama dondurmaktan iyidir. Dışarıda üstünü sarsanız o zamanda çalıştığında fazla ısınacaktır ki o da motora yine zarar verecektir.
Benim bahsettiğim hidroforun özelliklerini de aklımda kaldığı kadarıyla yazayım. 750 Wat, 1 Hp ve 2 kat 2 daireye yetecek kapasitede olduğu söylendi. Yaklaşık 2 metre yukarıdaki, 12-13 metre mesafedeki 3 tonluk depodan aldığı suyu, hidrofordan yaklaşık 1 metre yükseklikteki 4 musluktan, neredeyse basınç farkı olmadan aynı anda akıtıyor. kendi üzerindeki basınç göstergesinde, borulardaki basıncı 8-10 bar arasında gösteriyor.
Tamamıyla çin malı ama geçen yaz boyu kullandık en ufak bir sıkıntımız olmadı, fakat kışın aşırı soğuklarda maalesef koruyamadık dondurduk. Yaz başında üstündeki hidromatı (tank yerine geliştirilmiş bir aparat) kullanmak suretiyle aynı motorun yenisini aldık, şu anda da sorunsuz kullanıyoruz. Yalnız, ilk aldığımız motor biraz daha sesli çalışıyordu, ikinci aldığımız daha sessiz çıktı:) Çin işi olunca biraz da şans faktörü giriyor işin içine:)
http://www.irka.com.tr/index.php?do=catalog/product&pid=89
Şu linkteki hidroforun benzeri bu da 2 kat 2 daire diyor ama 0,5 Hp diyor. Hidromat dediğim de, linkteki motorun üstünde bulunan kırmızı kısmı. Aslında bu linktekini de alabilirsiniz, 286 Liradan 215 Liraya çekmişler fiyatı. İtalyan malı imiş, benim bahsettiğimden daha kaliteli bir şeye de benziyor.
Yinede ulaşamadığınız bir şey olursa, ilçeden kargo alma imkanınız varmış, eksiklerinizi bildirin ben buradan tedarik edip size kargolayayım.
Allah kolaylıklar versin, işiniz rast gitsin inşallah.
Selamlar, saygılar.
therapido
04-08-2009, 23:58
Ali Bey
Bende köyde otomatik çamaşır makinası için 3,5 metre yüksekte su depom olmasına rağmen hidrofor kullanmak zorunda kalmıştım. Sadece makina çalışırken gerekiyordu. Ama duş yaparken dahi deponun kendi basıncı yeterli oluyordu (Duşun en üst kısmı 2 metre yüksekte idi).
Ses konusunda evet çok abartılı değil ama sessiz bir ortamda biraz sinir bozucu olabiliyor. Sifonu çektikten sonra bile çalıştığını düşünün bir. Bu yüzden sadece makina için kullanıyordum. Birde bazen ön tarafındaki fan pervanesi muhafazasına sıkışıyor, motor dönemiyor çok ısınıyordu. Farketmessem yanardıda sanırım. Çin mallarının huyu suyuda bir değişik oluyor, ilk zamanlar bir gözünüz makinada olsa fena olmaz derim.
Kışında Antalya'da olmama rağmen su borularının geçtiği yer sabah güneşi almadığı için su borularda donuyordu. Öğleye doğru muslukatan akmaya başlıyordu. Eğer depo ile ev arası uzak olacaksa sanırım boruları eve gelene kadar diz boyu toprağa gömmeniz onları donmaktan koruyacaktır. Daha derinlere metrelerce boru döşeyerek, içerisinde devir daim yaptırılan su ile ev ısıtma sistemleri yurtdışında sıkça kullanılıyor. Birde deponuzunda bence doğuya, güneş alan bir yere bakması kışları avantajınıza olur.
Bana öyle geliyor ki bu iş biraz daha uzarsa, Serdar Bey gelip çözecek zaten rakı eşliğinde bu işi :)
Saygılarımla
Kerem AKYAR
BalıkcıSerdar
05-08-2009, 09:39
Bana öyle geliyor ki bu iş biraz daha uzarsa, Serdar Bey gelip çözecek zaten rakı eşliğinde bu işi :)
Saygılarımla
Kerem AKYAR
Kerem Bey valla aklımdan geçmiyor değil:) Nasıl olsa balık tutma imkanı da varmış, yakın olsaydı bu haftasonu orada olurdum zaten:)
alideryacengel
05-08-2009, 11:34
arkadaşlar kapım tüm doğa severlere açık.başımın üstünde yeriniz var.ama sırf benim işimi halletmek için bir sürü yol gelinmez.bir de dönüşü var unutmayın.ama yolunuz çanakkaleden geçiyorsa o zaman durum başka.eğer çanakkale - akçay arasından geçiyorsa yolunuz , yolunuzdan yaklaşık 50 km. içeri sapar bana uğrarsınız.rakı dayanmıyor burda.getirdiğimiz gün , en geç ertesi gün bozuluyor.bizde sırf bozulup ziyan olmasın diye içiveriyoruz :).o nedenle genelde rakı olmaz benim evde.ama çayımmı var kahvemmi , ne allah verdiyse yemeğimiz de olur.ekmeğimizi de kendimiz yapıyoruz.hiç bir şeyimiz olmasa size yumurta kırarım yahu.burada köylülerden yumurta alıyorum.hem çok lezzetli hem de inanılmaz renkte bir sarısı var.istanbulda yediklerimin ne kadar lezzetsiz olduğunu köy yumurtalarını yiyince anladım.ben 5 aydır doyamadım köy yumurtasına.yani yolunuz çanakkale-akçay arası ise gidiş dönüş 100 km.fazladan yol yapabilecekseniz beklerim.özellikle baharda gelmeye çalışın.oğlak kestiririm size.ama lüks beklemeyin.altı üstü viran bir köy evi burası.ama biz çok seviyoruz.
su deposunu yerleştireceğim yer eve bitişik.arada bir duvar var sadece.boruları da hiç dışarı çıkartmadan duvardan direk eve sokmanın bir yolunu bulacağım.merak etmeyin ben teknik yardımlarınızla evelallah çözeceğim bu işi.çok sağolun.
bu siteyi bulduğum için çok mutluyum.hepiniz benle ayni düşüncelerdesiniz ve çok yardımseversiniz.üşenmeden bilgi ve deneyimlerinizi paylaşıyorsunuz.çok keyif alıyorum bu sitede.site için emeği geçen ve bu ortamı yaratanlar sağolsunlar.
BalıkcıSerdar
05-08-2009, 12:46
arkadaşlar kapım tüm doğa severlere açık.başımın üstünde yeriniz var.ama sırf benim işimi halletmek için bir sürü yol gelinmez.bir de dönüşü var unutmayın.ama yolunuz çanakkaleden geçiyorsa o zaman durum başka.eğer çanakkale - akçay arasından geçiyorsa yolunuz , yolunuzdan yaklaşık 50 km. içeri sapar bana uğrarsınız.rakı dayanmıyor burda.getirdiğimiz gün , en geç ertesi gün bozuluyor.bizde sırf bozulup ziyan olmasın diye içiveriyoruz :).o nedenle genelde rakı olmaz benim evde.ama çayımmı var kahvemmi , ne allah verdiyse yemeğimiz de olur.ekmeğimizi de kendimiz yapıyoruz.hiç bir şeyimiz olmasa size yumurta kırarım yahu.burada köylülerden yumurta alıyorum.hem çok lezzetli hem de inanılmaz renkte bir sarısı var.istanbulda yediklerimin ne kadar lezzetsiz olduğunu köy yumurtalarını yiyince anladım.ben 5 aydır doyamadım köy yumurtasına.yani yolunuz çanakkale-akçay arası ise gidiş dönüş 100 km.fazladan yol yapabilecekseniz beklerim.özellikle baharda gelmeye çalışın.oğlak kestiririm size.ama lüks beklemeyin.altı üstü viran bir köy evi burası.ama biz çok seviyoruz.
su deposunu yerleştireceğim yer eve bitişik.arada bir duvar var sadece.boruları da hiç dışarı çıkartmadan duvardan direk eve sokmanın bir yolunu bulacağım.merak etmeyin ben teknik yardımlarınızla evelallah çözeceğim bu işi.çok sağolun.
bu siteyi bulduğum için çok mutluyum.hepiniz benle ayni düşüncelerdesiniz ve çok yardımseversiniz.üşenmeden bilgi ve deneyimlerinizi paylaşıyorsunuz.çok keyif alıyorum bu sitede.site için emeği geçen ve bu ortamı yaratanlar sağolsunlar.
Sn. Alideryacengel;
Mutluluğunuz fotoğraflarınızdan bile o kadar net anlaşılıyor ki yazmanıza bile gerek yok. O mutluluğa nail olduktan sonra kim arar konforu lüksü:) Allah mutluluğunuzu da sağlığınızı da bozmasın, uzun yıllar yaşayın bu mutluluğu inşallah.
Bilgi paylaşırken üşenmek ne kelime, yardımım olabileceğini düşünmekten bile memnun oluyorum. Kalmış ki buradan yazmayı bırakın, zamanım ve birazda ailevi durumlar müsait olsa gelip (rakı ile beraber:p) kendim yapacağım sizin o tesisat-depo işlerini, hemde hiç üşenmeden:)
İnşallah zorlanmadan çözersiniz su işinizi, yapabileceğimiz bir şey olursa, her zaman, seve seve ve hiç üşenmeden:) yardıma hazırım (kendi şahsıma).
Yolum o taraflara düşerse, köy yumurtalı rakıyı muhakkak deneyeceğimi de bilin:)
Sağlıcakla.
denizkedisi
05-08-2009, 13:29
Bir kitap okur gibiyim,arkadaşlar ne güzelsiniz.
Allah yardımcınız olsun Ali Bey umarım kış da böyle mutlu geçer.
alideryacengel
05-08-2009, 14:58
balıkçı serdar arkadaş.hiç acele etmeyin.ben hep buradayım.ne zaman buralara yolunuz düşerse uğrarsınız.
sayın deniz kedisi.çok haklısınız.ben de zaman zaman burda bişeyler yapmaya çalışırken çocukluğumda okuduğum hikaye kitaplarındaki olaylarla yaşantımın benzeştiğini fark ediyorum.hoşuma gidiyor.kendi kendime gülümsüyorum.kış için dert etmiyorum.ormanlarda kırılıp düşmüş dalları taşısam yakacak olarak bize rahat rahat yeter.bir odamda mutfak sobası/kuzine var.diğerindede duvara gömülü bir ocak.ocak dediğim şömine gibi.ama bildiğiniz taştan.öyle mermerden falan değil.ilk geldiğimizde sobamızı kurmadan önce orda ateş yakıyorduk.ilk üç gece elektriklerimizde bağlanmamıştı.hem ısısı hem de ışığı çok hoşumuza gitti.ateşi bütün odayı aydınlatıyordu ve sürekli hareket ediyordu.
size bahsettiğim bu acağın resmini çektim.üstündeki tüfeği meraklıları iyi bilir :"ağızdan dolma horozlu çifte".köylülerin birinden bulup aldım.sonuncu da bahçemdeki ekmek fırınımın resmi
açık-pozisyon
05-08-2009, 15:00
Birkaç gündür heyecanla okuyorum Ali Bey'in kaçışını ve bizimle paylaştıklarını... Ne de olsa bizim de bir kaçış planımız var, ağıra aksak ilerlese de... Öncelikle yürekten tebrik ediyorum. İstanbul zincirini kırmışsınız, çok da iyi yapmışsınız. Umarım tüm problemleriniz çözülür, huzurla yaşarsınız...
Bayramiç benim incelemem altındaki bölge tam 2 senedir... Küçükkuyu'da birkaç kez tatil yaptım, Balya'da kayınpeder'in köyü var, bir de Bayramiç'e gidersek Kaz dağlarını üçyerden çeviririz diye düşünüyorum... Önceleri ceviz veya kiraz bahçesi kurmayı düşünüyordum, sonradan temelli yerleşeyim dedim ama ben sizin yaşta değilim, yaş 31, çocuk henüz yok, bu sıralar çocuk sahibi olmaya çalışıyoruz :) eşim Bursa'lı ama İstanbul hayatına iş hayatına arkadaşlarına çok alışkın... Her seferinde "olmaz" diyor, haksız da değil ama bu İstanbul bizi zehirliyor yavaş yavaş farkında da değil. Üç günlük ömrümüz var, sonumuz bir avuç toprak ama hanımı nasıl ikna edeceğiz, çocuk olursa ona nasıl bakarız oralarda bunlar soru işareti... Aslında biraz birikmişimiz var ama oralara (en azından ilçeye) yerleşirsek ne iş yaparız, bunların cevabını bulamadım. Bakalım hergün yeni bir senaryo yazıyorum kafamda ne zaman gerçek olur bilemem... Allah herkese istediği gibi bir yaşam nasip etsin...
Ali Bey, tekrar huzurla mutlulukla yaşamanız dileği ile...
BalıkcıSerdar
05-08-2009, 15:11
Sn. Açık-pozisyon;
Yenge hanımı İstanbul'dan kaçmaya "ikna etme" çabanıza yardımcı olabilecek "taktiği" geliştirmenizde size fikir verebilecek bir konu başlığı. Yardımı olur inşallah:)
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=14987&highlight=topraks%FDz+tar%FDm
açık-pozisyon
05-08-2009, 15:22
Sn. BalıkcıSerdar, bu konuyu zevkle okumuştum ama çocukların katılımı çocuk henüz olmadığı için imkansız :) İkilemdeyim, bir yanım diyor, daha hanıma söz geçiremiyorsun, tut kolundan götür, diğer yanım diyor haksızlık etme o da insan, onun da söz hakkı var...
denizkedisi
05-08-2009, 16:34
Eşiniz istemiyorsa zor olur, ben 10 yıl önce Bodrum a kaçmıştım İzmir den Gölköydeydik sonra eşim de askerden dönünce burada kaldık.Bazı zamanlar dönmek istedik şu an memnunuz hatta bana kalsa ben daha ücra bir köyde yaşarım ama eşim benden daha sosyal.Allahtan burada iyi bir çevre oluşturdu kendine, hatta şu an İzmir e dönmek istemiyor.İkimiz de öğretmeniz bu elimizi kolumuzu bağlıyor,bana kalsa ben daha da ıssız,sessiz yerleri seviyorum.Ha bu arada Bodrum o tvlerdeki yer değil:dilli:Ama bazı yönlerden özellikle yazın küçük bir İstanbul ama ben öyle yaşamıyorum evim bahçe içinde sessiz sakin.
Emekli olunca kaçar mıyım küçük ve daha serin bir yere diye düşünüyorum ama insanlar çok önemli,hastane olup olmaması... Eşime gösterdim Ali Bey in fotoğraflarını,gerçekten özendik;ben bayanım,bayanlar için büyük sorun böyle yerde yaşamak benim aksime:oEşim sıkılabilirdi diye düşünüyorum ama bakalım o yaşa gelince ne yaparız?Buralar bile çok sıkış tepiş amaaa.... insanları çok önemli yörenin . Benim küçük önerim, denemeden sakın köklü değişiklik yapmayın.Ben 13 yıllık evliyim ,çocuğum yok halimden memnunum ,ama daha önceki yıllarda küçük pişmanlıklar,geri mi dönsek mi acaba düşünceleri olmuştu bizde de.İnsanın kendini tanıması,eşiyle iyi anlaşması lazım bu konuda.Beni çoğu kez kurtaran toprakla uğraşmam oldu;ama her bayan bunu istemiyor .
alideryacengel
05-08-2009, 19:01
Sayın Ali bey,
Yazılarınızı okuyunca bir gerçeküstü hikaye dinliyor gibi oldum.Bu kadar da olmaz ,günümüzde bu olsa olsa bir masal olur diye düşündüm:).Bir de tatlı anlatmışsınız ki...Size yeni ve bence ''gerçek '' yaşamınızda eşinizle birlikte çoook mutlu bir gelecek dilerim.Bir de zorlukları anlatırken yanına kattıgınız o şirin tarifler ve resimler yok mu...Mesela çeşmede çamaşır yıkamak !Bir kadın olarak beni deli gibi korkutacak bu eylem ,sizin anlatımınızla gıpta edilecek bir çamaşır yıkama şölenine dönüşmüş.Göl başında piknik tüpte çay keyfi vs... :)Anlatın ,anlatın da feyz alalım...
Sevgi ve saygılarımla...
sayın riko.çamaşır yıkarken ne zorluklara katlandığımızı anlamanız için eskiden kaydettiğim kısa bir video yu bir paylaşım sitesine yükledim.izleyin bakın zorluklarla karı koca nasıl mücadele ediyoruz:)
bu adrese gidin :
http://www.izlesene.com/
amatör kategorisini seçin
sitenin arama motoruna deryacengel yazıp arattırın.4 tane videom var orada.3 tanesi morotsiklette çektiklerim.siz diğerine bakın.başlığı :
radyoda oyunhavası çalınca
olanı bir izleyin.
not: orda ikimizden başka kimse yoktu.mecburen bir elimle kamerayı tutmak zorundaydım.o nedenle görüntüler bazan kaymış ama idare edin.ben amatörüm ne de olsa.
denizakvaryumu
05-08-2009, 22:19
Mutluluk daim olsun :)
berduray
05-08-2009, 23:17
Valla bravo, günümüzde bazı insanlar evde tv. seyrettiği koltuğu bile ısrarla değiştirmekten imtina ederken, hayatınızı tümüyle değiştirmişsiniz, iyi cesaret.
Cesareti başbaşa vermiş, birbirini anlayan kumrular olduğunuz sürece hayata geçirebilirsiniz.
Siz bir tarafa , eşiniz diğer tarafa çekerse elbette uyumsuz bir ilişki oluşur, bir adım ileri gitmek mümkün olmaz.
Kendi açımdan bir doğasever olduğum için, yapabilirim, sorun yok.
Ekmek ve suyun olduğu her yerde yaşayabilirim.
Ama ömrümü de elde çamaşır yıkayarak geçirmek istemem. Nette gezmek varken.
Bence su sorununu kış gelmeden çözmelisiniz, bunun kışı, karı, hastalığı var, Allah korusun.
Zamanla herşey olur, Allah gönlünüze göre versin.
Balıkçı serdar gelene dek, Çanakkale'den size yardımcı olabilecek dostlar olsa keşke...
Maceralarınızı paylaşmaya devam edin lütfen, ilgiyle izliyoruz.
denizakvaryumu
05-08-2009, 23:19
Balıkçı Serdara yol gözüktü :)
berduray
05-08-2009, 23:20
Bu tontonlara yardım eli uzanmalı, Çanakkale gençliği nerelerdesiniz?
bayindirmevki
06-08-2009, 00:44
Merhaba acık-pozisyon
Anlattıklarınız (hanımınızın gönülsüzlüğü, geçiminizi nasıl sağlayacağınız, çocuk büyütme, İstanbul'un zehirlemesi ki gerçekten zehirliyor) bana yakın geldi. Benim Bayramiç'e yakın arazim var ve kaçış hazırlıkları yapıyorum.
Amacınız tarımdan geçiminizi sağlamak ise Kaz Dağlarının Bayramiç tarafı en iyi tercihtir zira dağın tüm kaynakları ovaya akar. baraj ve sulama kanalları (Ali Haydar beyin çektiği resimlerdeki göl Bayramiç Barajıdır) var. Su tarımda çok önemlidir. Amacınız turizm ise dağın Edremid Körfezi tarafını seçeceksiniz.
Ben size tarım ile ilgili fikirlerimi anlatacağım. Öncelikle birikiminiz olması lazım. Bu birikimin bir kısmı ile alabileceğiniz kadar borçsuz sulanabilir bir tarla alın. İlk yıl domates ekin (alırken soruşturun son 3-4 yılda domates ekilmiş olmasın). Tarla tarımında birim alana en iyi verim domatesten gelir. Artık bir kere domates ekince bir daha 4 yıl ekemezsiniz. Şimdi bu tarlayı ipotek edip Ziraat Bankası kredilerini kullanarak sertifikalı meyve fidesi dikmenin zamanı. Domatesten kazanmışsanız ki tersi de olabilir, kazandığınızı sermaye yabıp yakın bir tarlayı alarak aynı süreci 5 yıl (sulama tesisatı 5 yıl işinize yarar, amorti etmek için) devam ettirin. Ha komşu tarlayı alırsanız banka alım kredisi veriyor. Zirai kredileri incelemek menfaatinize. bunları yapar iken traktör ve ekipmanları 2el almanız, fazla para bağlamamanız iyi olur,hatta kiralayınız. Tarımda kazanmak için toprak büyüklüğü önemli.
Aslında şehirde çocoğunuz olmaması iyi. Çocuk kırsal kesimde doğarsa alışması kolay olur ve İstanbul'un kirli havasından kaynaklanan solunum rahatsızlıklarına kapılmaz. Ve eğitim aslında buralarda çok kaliteli.Hanımınıza önerim mesleği uygun ise Çanakkale yerleşmek için iyi bir seçenek, hem sizde tarlaya gidip gelebilirsiniz bir yandan da tarım sezonu dışında çalişabilirsiniz.
bayindirmevki
06-08-2009, 00:59
sayın riko.çamaşır yıkarken ne zorluklara katlandığımızı anlamanız için eskiden kaydettiğim kısa bir video yu bir paylaşım sitesine yükledim.izleyin bakın zorluklarla karı koca nasıl mücadele ediyoruz:)
bu adrese gidin :
http://www.izlesene.com/
amatör kategorisini seçin
sitenin arama motoruna deryacengel yazıp arattırın.4 tane videom var orada.3 tanesi morotsiklette çektiklerim.siz diğerine bakın.başlığı :
radyoda oyunhavası çalınca
olanı bir izleyin.
not: orda ikimizden başka kimse yoktu.mecburen bir elimle kamerayı tutmak zorundaydım.o nedenle görüntüler bazan kaymış ama idare edin.ben amatörüm ne de olsa.
Ali Haydar bey
Ömürsünüz. Benim yıllarca hazırlanıp da bir türlü sonuçlandıramadığım işi siz bir çırpıda halletmişsiniz. Günlerdir sizi okuyorum. Anlaşılan İstanbul sizi bırakmış. İstanbul insanı bırakmayınca olmuyor. Helal olsun size. Sağlık ve mutluluklar dilerim.
alideryacengel
06-08-2009, 05:57
sevgili yüreğinde doğa ve doğanın bir parçası olan insan sevgisi dolu olan dostlar.bilgi ve deneyimlerinize çok ihtiyacım var ama hiçbirinizden fiziki anlamda bir destek almayı düşünmedim bile.ama bu sitede sizlerden hayatım boyunca aldığımın toplamından fazla moral desteği aldım.yani işte şimdi "kim tutar beni" konumundayım.hayatım boyunca çevremdeki tanıdıklarım doğanın mümkün olduğunca az bozulmuş bir yerlerine gitmek istememi anlamadılar.beni anlayan bir eşim vardı.zaten buraya da onun önerisi ve desteği olmasa gelemezdim.şimdi bir site dolusu benim gibi düşünen kişiyle birlikteyim.anlamanız için daha açık yazıyorum.taksi durağında 10 yıldır her gece birlikte çalıştığım şöför arkadaşlarımın sohpetleri "futbol , cinsellik , içki ve kumar" konuları dışına çıkamazken ben onlara şehirdışında stressiz bir hayat yaşamak istediğimi anlatmaya kalktığımda aldığım yanıt yüksesle kahkahalar ve "deli la bu"oldu hep.inanın zaman zaman bende mi bir sorun var diye düşünürdüm.eh demekki yokmuş.sayenizde öğrendim.
açık-pozisyon
06-08-2009, 08:41
Hayır Ali Bey, sizde hiçbir sorun yok, sorun bu metoropol yaşamından, futboldan, kahve sohbetinden başka bir hayat olmadığını düşününlerde...
Bence de artık sizi kimse tutamaz...
Sn. bayindirmevki, bu arada paylaşımlarınız için teşekkür ederim...
Yorumları keyifle ve imrenerek :) takip ediyorum. Son tatilimi Kaz dağları bölgesinde köy köy turlayıp ormaniçi ve dereboyu yürüyüşlerle geçirmiştim. Mevsim olarak serin bir dönem olduğundan otelde konaklamıştım. Eylül, ekim ve kasım aylarında her haftasonu yeşil alanlara kaçmaya çalışan ben, eğer bir haftasonunu denk getirebilirsem çadırım ile rakımı kolumun altına sıkıştırıp sizi ziyaret etmeyi çok isterim.
Ne mutlu size :)
Yapılacak işlerinizde kolaylıklar diliyorum.
BalıkcıSerdar
06-08-2009, 09:30
Sn. Alideryacengel;
Fiziki anlamda da destek olmayı çok isterdim ama maalesef çok uzağız, uzaklıktan kastım, sabah çıkıp, orada işi halledip, akşama geri dönebilecek gibi olmaması. Birde o taraflara hiç gelmedim, açıkçası Km. olarak ve saat olarak ne kadar çeker buradan onun hakkında bile bilgim yok. Fakat manevi olarak çok doğrusunu yapıyorsunuz, sonuna kadar destekçiniziz:) Fiziki olarakta çok elzem bir durum olacak olursa; kırar yıkar yine hallederiz Allah'ın izniyle. Bunu yapacağımı da Sn. Denizakvaryumu biliyor zaten:)
denizakvaryumu
06-08-2009, 09:37
Valla Balıkçı Serdarın yaptıklarını gördüm...
Tam tekmil mutfağıyla-tuvaletiyle-vs. 2 ev yapmış.Forumda resmi de var.
Bazı insanların elinden her iş gelir ya işte o kategoriden.
alideryacengel
06-08-2009, 09:42
sayın açık pozisyon.benim yaşadığım köy ilçeye 25 km. mesafede.köy yoksul.yaşam standartları çok düşük.sanırım size uygun değil.sizi ilgilendireceğini düşündüğüm bilgi ve fikirlerimi yazmak istedim.
benim bitişiğimde dul bir hanım ve oğlu yaşıyor.oğlu bu köyden bile bayramiçe gidip gelerek liseyi bitirmiş.kaldı ki tahminim siz ilçenin içinde bir yer düşünüyorsunuz yerleşmek için.şimdide bayramiçte bulunan iki yıllık meslek yüksek okulunda okuyor.ayrıca benim tanıdıklarımın çoğunun çocukları üniversiye eğitimlerini ailelerinin bulundukları şehirlerden başka bir şehirde devam ediyorlar.bunu ilerde çocuklarınızın eğitimini düşündüğünüz için yazıyorum.
size bir tavsiyem daha var.eşinizle beraber bir arkadaşınızın yaşadığı ufak bir ilçeye (ne kadar ufak olursa o kadar faydalı olur eşinizin etkilenmesine) bir haftalığına gidip kalın.sabah tertemiz havada uyanmak , herkesin birbirini tanıdığı ve görünce selamlaştığı bir yer , trafiğin yok denecek kadar az olması , köylülerin satmak için pazara getirdiği taptaze ürünlerini ilk elden ve ucuza almak , ufak yerlerin fakir ama insanlığını yitirmemiş kişileri ile tanışmak , bir yerden diğerine bir kaçdakikada boş kaldırımlarda ağaç gölgelerinden çiçekli bahçelerin ve pencerelerin önünden yürüyerek gidebilmek ve daha bunun gibi sizin fark edip ona da göstereceğiniz şeyler eşinizin düşüncelerini etkileyebilir.
fırsatınız olursa bir deneyin.ufak yerlerde yaşayan bir arkadaşınız yoksa öyle bir yerde bir pansiyona gitmeyi deneyin.ama öncelik bir dostunuzun evinde kalmak olmalı.turistlik bir ilçede aradığınız sıcak insan ilişkilerini bulamayabilirsiniz.oralarda insan ilişkileri değişti.ilişkilerin temel noktası paraya dönüştü.tıpkı büyük şehirlerde olduğu gibi oldu yani.
size bol şans dilerim.her şey gönlünüzce olsun.
BalıkcıSerdar
06-08-2009, 09:54
.... herkesin birbirini tanıdığı ve görünce selamlaştığı bir yer ....
İşte bende buna çok önem veririm, nasıl burnumda tütüyor bir bilseniz. Ah parmağım dediğinizde, nerden geldiğini görmediğiniz insanların "ne oldu gardaş" diye hemen yardıma hazır olduklarını görmek. Büyükşehir öyle mi? En kalabalık meydanda orta yerde düşseniz, bırakın yardımı üstünüze basıp geçerler:(
Her şey "maddiyat" olmuş. tamam para her yerde paradır ama "herşey" demekte değildir.
alideryacengel
06-08-2009, 10:12
sayın kömür.ben buraya 5 ay önce taşındım.sonbaharda buraları nasıl olur inanın bilmiyorum.ama ilkbaharını gördüm.bir süreliğine ilkbaharda gelip bu köyde kalmanızı tavsiye ederim.bahçem iki dönüm.tamamına yakını da boş.istediğiniz yere kurun çadırınızı.tenceremiz de kaynıyor çok şükür.hanım ekmek te yapıyor.köyde taze süt ve yumurta da buluyoruz.ama bakkalımız yok.sigara , rakı gibi ihtiyaçlarınızı komşu köyden ve ilçeden temin etmek yahut yanınızda getirmek zorundasınız.bir konfor beklentiniz yoksa eğer ne zaman isterseniz buyrun gelin.
sayın balıkçı serdar.bende ankaraya karayolu mesafesini bilmiyorum ama gerçekten mantıklı değil günübirliğine gelip dönmek.yolunuz burdan geçerse mutlaka beklerim ama bir merhaba demek için o kadar yol gelinmez.geldinizmi birkaç gün ayırmanız lazım.
BalıkcıSerdar
06-08-2009, 10:28
Merhaba demek için değil, size depo ve su tesisatı konusunda yardımcı olmak için gelmeyi isterdim. Çünkü elimden gelen bir iş, gerekli tüm teçhizatımda mevcut. Yardımcı olabileceğim bir konu olunca elimden geleni yapmak bana ayrı bir haz veriyor resmen. Ama işte günübirlik olması gerekiyor benim gelmem için:(
alideryacengel
06-08-2009, 11:02
sayın balıkçı serdar.buraya geldiğimizden beri beş aydır hergün köyden birkaçkişi bize uğruyor.gelenlerin tamamına yakını süt , peynir , yumurta , soğan , sarımsak , meyve ,ekmek elinde neyi varsa az çok alıp getiriyor.zaten yoksul olduklarını iyi bildiğim için iki aydır kavga döğüş süt ve yumurtaları için ücret veriyorum.kabul etmek istemiyorlar ama almazlarsa getirdiklerini almayacağımı ve burda aç kalacağımı söyleyerek zorla almalarını sağlıyorum.köyden ilçeye giderken her gördüğüme ilçeden bir şey istermisin diye soruyorum.onlar gibi olmaya çalışıyorum.bu beni onlara daha yaklaştırıyor.birinin eşi göbek fıtığı ameliyatı oldu ilçede.ilçeye benim külüstürle götürdük hanım da yanında 4 gün 3 gece refakatçı kaldı.şimdi benim hanımı ablası gibi görüyor o hanım.burası gerçekten böyle bir yer.henüz insanlar arsındaki ilişkiler bozulmamış.o nedenle bizim onlara uymamız lazım.tıpkı sizin dediğiniz gibi burada birine bir şey olsa mutlaka birisi sırtına alıp hastahaneye taşır insanı.bir kahveye girip selam verseniz hemen çayınız gelir.parasını ödetmezler size.sadece çok meraklılar.hep soru sorarlar.nerelisin ne iş yaparsın neden buraya geldin gibi sorular.
Sayın Alideryacengel:)
Siz ve eşiniz harikasınız ,muhteşemsiniz...Çamaşır makinasının bozulması fobimi sayenizde atlattım sanırım:) Anlatın da feyz alalım demiştim ya ,gerçekten anlattınız ve feyz aldık:)
Günün birinde bu tür bir yaşam benim de hayallerimde ancak bunu başarmak gerçekten her babayiğidin harcı değil.Bu forumda gerçekten öyle bir estiniz ki,korkarım misafirden başınızı alamayacaksınız.Anladıgım kadarıyla bu tarz bir yaşama özenen herkes sizin
kapınızı bir gün mutlaka çalacak...
Kayahan'ın dediği gibi '''yolu sevgiden
geçen herkes bir gün bir yerde buluşur'' ,o yer de sizin orası galiba....;)
sevgilerimle....
denizkedisi
06-08-2009, 20:12
Çok güzel insanlarsınız , sizde hiçbir problem yok aksine iyi olan sizin yaptığınız.
alideryacengel
06-08-2009, 21:24
sayın riko.lüks ve konfor beklemeden gelecek herkese kapımız açık.ama yolumuz çok uzak.sadece daha öncede belirttiğim gibi ; çanakkale - akçay arasında seyahat edecek olanlar yollarından 50km.içeri girip bir okadarda geri dönmeyi göze alabilirse buraya gelebilirler.üç büyükşehirden buraya gelmek ve dönmek gerçekten de çok zaman alan , zor ve masraflı bir yolculuk.
alideryacengel
06-08-2009, 23:02
ekmeğimizi eşim evde kendi pişiriyor diye yazmıştım ya daha önceden , bu akşam pişirdiği ekmeği resimledim.ekmeğin hamurunun üstüne sürdüğü köy yumurtasının rengine bakın.geldiğimizden beri içinde ne olduğunu bildiğimiz kendi ekmeklerimizi yiyiyoruz.
arada biraz da kurabiye yapmış hanım.onu da resimledim.
tavana astıklarımız: bademler , sarımsaklar , kekikler en sondaki torbalarda da ıhlamurlar , naneler ve adaçayı var.
berduray
07-08-2009, 00:25
Süper herşey organik yani, afiyet olsun.
Sn Ali Bey,
Forumda öyle bir çığır açtınız ki anlatamam.Daha önceleri evleri nasıl yapmalıyız, ne yaparsak daha iyi, daha kullanışlı, daha kolay yaşanabilir diye konuşurken siz geldiniz ve her şeyi değiştirdiniz.
Benim her daim özlemle arandığım Kuzey Ege (özellikle Küçükkuyu Assos bölgesi) tarafları sizin sayenizde genişlemeye başladı.Dün Bayramiç taraflarını araştırdım internette ne de güzel yerler varmış oralarda hele o eski köy evleri gerçekten muhteşem.
Sizi okurken ve fotograflarınıza bakarken mutluluğunuzu gerçekten hissettim ve aklıma Nazı Hikmet'in Abidin Dino'ya sorusu geldi "Mutluluğun resmini çizebilirmsin Abidin?", siz çizmişsiniz işte.Seçim yapmak zor sizinkiler mi? Abidin Dino'nunki mi?Asıl olan gerçek yaşam değil mi ;)
Mutluluğunuz ve Muhabbetiniz daim olsun.
Yok yoook,uzak diye bizi caydıramazsınız Ali bey :)
Hele o güzelim ekmekleri, bademleri vs göstererek bunu hiç başaramazsınız!
Ayrıca 3 büyük şehirden ne kadar uzak o kadar iyi bence...Bu bir şans aslında ...Benim hayalim de kayınvaldemin köyünde (biz epeydir şehirli takıldıgımızdan maalesef epeydir bir köy mevhumu yok benim ailemde. )bir ev yapıp,bu yaşımızda yazıları ;yaşlanınca da hep oralarda yaşamak.Urla'da .Hayallerimdeki gibi bir ege köyü :)Halihazırda tanıdık bir köy ve ben yeni tanışmış olsam da akrabalar var diye oraya heves ediyorum.Ancak hazır bir köy evi alalım diye bu mayısta bir soralım dedik.Eski püskü ,deli gibi masraf isteyen ve olsa olsa taban oturumu 70-80 m2 olan bir eve 120 milyar istenince,''yok yok biz kendi evimizi kendimiz yapalım'' dedik.Anlayacağınız büyük şehire yakınlık ulaşım açısından avantaj olsa da,para ve menfaat açısından büyük bir dezavantaj oluyor.Biz şimdilik dayının koyunları satmasını bekliyoruz ki ahırı yıkalım ve taş evimizi oraya konduralım:) Ne demişler; ''insanlar hayal ettiği müddetçe yaşar...''
alideryacengel
07-08-2009, 14:17
sayın aslan k.buralara çok yakın(benim eve bile 10 km. kadar) bir ormaniçi piknik alanı var.her yıl şenlikler düzenleniyormuş orada.araştırıken orayı da araştırın.çanakkalede abyramiçe kadar olan yerlerde yaşayanlar günübirlik pikniğe gidiyorlar oraya.resimlerini bulabilirseniz yerin adı: AYAZMA.beğeneceğinizi sanıyorum.
sayın riko.benim kimseyi caydırmaya çalışmayacağımı az çok tahmin etmişsinizdir.sadece gelmeye buraları görmek isteyecek arkadaşları doğru bilgilendirmek istedim.yoksa her zaman yazıyorum.tekrar yazayım.konforumuz lüksümüz(şimdilik) suyumuz yok ama ne allah verdiyse tenceremiz kaynıyor çok şükür.ekmek bitsede gene yaparız o da sorun değil.şartlarımız böyle.ilerde daha düzelir ama benim bütçemle(emekli maaşıma gene 10 lira zam verenleri allah teğet geçsin) yıllar alacak.umurumda da değil.yavaş yavaş yaparım.ama buraya gelen bir misafir arkadaşın hayalkırıklığına uğramasını istemem.o nedenle burda yaşam şartlarımı olduğu gibi yazıyorum.örneğin çamaşırı elde yıkamamız gibi.
resimdeki yeşil evin arkası demişsiniz.o öok katlı binayı mı kastettiniz bilmiyorum ama o köyün bulunduğu yer ve gelişmişliğiyle bu köyünkü çok farklı.o nedenle sizden istenen fiyatında farklı olması çok normal.
size köyümüzün tek işyeri ve tek sosyal aktivite merkezi olan kahvemizin resimlerini yükledim.ilk resim kahvenin giriş kapısı , ikinci önündeki asmanın üzümleri , üçüncü ve dördüncü de köylülerin ters çevirerek masa ya da sıra olarak kullandıkları troy uygarlığından kalma mezar kapağı.köyün yol çalışmalarında ortaya çıkmış ve dozerle kahvenin yanına getirilmiş diye duydum.
Aşkolsun Ali bey öyle der miyim hiç? Latife ediyordum,yoksa sizin ve eşinizin ne kadar tatlı ve sıcak insanlar olduğunuz besbelli:)
Benim bahsettiğim yer öndeki 2 katlı altı beyaz üstü yeşil evin arkası,zaten o evde eşimin dayı oğlu oturuyor .Aşağıda da o evden gözüken manzarayı yollayacağım.
Benim tercih ve hayalim bu köyden yana çünkü en azından hazır bir arsa:) ,bize kolaylık sağlayacagını düşündüğümüz akrabalarımız var; ama yoksa pahalılık ve bozulmuşluk(doğal dokudaki ve köy yaşamındaki) çok da cazip değil... sizin köyü tercih ederdim doğrusu:)
Köy kahvenizdeki üzümler çok cezbedici ,ayrıca mezar kapağı da henüz köyün maddi ve manevi talana uğramadığının bir işareti bence:)
alideryacengel
07-08-2009, 16:19
sayın aslan k.hangi resimleri gördüğünüzü bilmiyorum.ama eklediğiniz resim benim yaşadığım köydeki bir evin emlakçı tarafından çekilmiş resmi.google eartta ben bu yöreye 3 resim ekledim.eğer resimlerde deryacengel ismini görürseniz benim eklediğim resimlerdir.geçen yıl eklemiştim onları.eğer emlakçıların ilanlarına bakıpta beğendiğiniz bir yer olursa köyden sahibini bulur daha ucuza almanızı sağlamayı denerim.ben burayı 7.500 liraya geçen yıl emlakçıdan aldım.sahibine emlakçı 4.000 lira vermiş.arada bayağı fiyat oynuyor.bu sene birisi evini satıyor.adam daha pazarlık bile etmeden bana 9.000 e düştü.evin sahibi muhtemelen 7.500-8.000 e düşebilir.emlakçı 14.000 lira istiyor.emlakçıya fazladan ödeyeceğiniz miktarla evin bir onarımını yaptırırsınız.bana da soğuk bir şişe bira ısmarlarsınız.komisyonumu almadan olmaz.
sayın riko.istediğiniz evi yapmanızı bende sizin kadar istiyorum.dileğim evinizi bitirip yerleşmeniz ve huzurlu , keyifli günler geçirmeniz.tanıdıklarınız olan bir köyde ev yapacak yeriniz var.bu sizin için bir şans.yavaş yavaş evinizi de yaparsınız , bahçenizide.o güzel yetişkin zeytin ağaçlarını seyrederek pencerenizde ya da baheçenizde çayınızı içersiniz.ama bu dileklerim için bir ön şartım var.mutlaka internet bağlantınızı gerçekleştirmelisiniz.ben , benimle ayni şeylerden hoşlanan dostları(lütfen bağışlayın , artık bu sitedeki herkesi kendime dost kabul ettim.) yitirmek istemiyorum.
Ali Bey,
Tesadüfün bu kadarı olur yani.Emlakçının evlerden baya para kazandığını tahmin etmiştim konuştuğum adam tam bir EMLAKÇI ağzı ie konuştu hatta köyün ismini bile vermedi.Sanırım bu aşağıdaki fotograf da sizin köydendir.
Buarada google earth deki fotograflara tekrar baktım, sizin kullanıcı adınız var.
Güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim Ali bey:)
Tabii ki internet bağlantısı olmadan olmaz zira ben de artık ağaçlar.net ve onun getirdiği dostluklardan kopabileceğimi zannetmiyorum:) Bağışlayın ne demek,ben gurur duyarım böyle bir dost edindiğim için ve ayrıca ben de buradakileri gerçekten dost kabul ediyorum .Çok kısa bir süredir bu siteye katılmama rağmen müptelası oldum;doğaya ve yaşama karşı aynı duygu ve düşünceleri paylaşan insanları bulmak büyük şehirde gerçekten mümkün değil.Ve bana öyle geliyor ki,çok değil birkaç sene içerisinde, kuzey egeden güney egeye ; doğaya ve köylere sığınmış bu büyük şehir kaçkınlarını işaretliyecek bir harita oluşturacağız:)
ali bey söylediğiniz fiyatlara inanamıyorum.bizim buralarda küçücük boş bir arsa bile alamzsınız o fiyatlara. sevgili riko hangi köyde yeriniz,komşuyuz sizinle sanırım.
alideryacengel
07-08-2009, 18:04
sayın aslan k.üstteki resimde sol üst köşedeki ev benim ev.bu resimde sarı çizgiyle çevrilmiş yer satılıktı.bana ilk orayı gösterdiler geçen sene.ama ben yukardakini aldım.bu satılık olan yerde bir ev ve bir de bir duvarı yıkılmış samanlık gibi bir bina var.ikiside eski ve oturulmuyor.elektrik ve su bağlantıları yok.eski yazılarımın birinde köyden evini satan birinin sattığı evin resimlerini eklemiştim(27.sayfada 796 numaralı yazıda).satan kişinin babası 8-10 ay kadar önce vefat etmiş.bu ev babasından kalmış.şimdi de satıyor.yani kısa süre öncesine kadar içinde oturulmuş bir ev.elektrik ve suyu bağlı.köye yeni su kuyusu açıldığında suyu akacak durumda.resimde sarı çizgiyle gösterilen yerle arasında sadece bir ev var.emlakçı size ne fiyat verdi bilmiyorum ama daha düzgün durumda olan benim dediğim evi sahibini de biraz sıkıştırırsak 7.500-8.000 e verebilir.emlakçıdan alacaksanız ona göre pazarlık edin.ama bunları benden duyduğunuzu emlakçıya söylememeniz lazım.yoksa gelir benim başıma dert olurlar.sen müşterimizi kaybettirdin , fiyatı düşürttün diyerek.eğer buralardan bir yer almayı düşünüyorsanız ben köylüyle konuşur size başka yerler de bulmayı denerim.unutmayın bir şişe soğuk bira ya da bir kutu soğuk kola alırım komisyon olarak.
alideryacengel
07-08-2009, 18:05
şimdi fark ettim.alttaki resim de benim evin sınırından çekilmiş :)
alideryacengel
07-08-2009, 18:24
sayın açelya.burası anayolun dışında kalan bir ilçe.ilçeden sonra da bir "n" harfi düşünün.ilçe ve göl "n" nin tabanında kalıyor."n" yi oluşturan çizgiler kazdağları ve diğer tepecikler olsun.ilçeden sonra "n" nin içinde buralardaki köyler var.dağlardan da patikaların dışında yol yok.bu ova tıpkı bir çıkmaz sokak gibi.kimsenin yolu buradan geçmez.yolunu bilen bile yok.bahsettiğim ilçe çanakkalenin bayramiç ilçesi.ilçenin doğu tarafında kalıyor bu bölge.eh kimse gelmeyince de evler ucuz oluyor.buralarda fırsatını bulanlar babalarından kalma evlerini elden çıkartıp ilçeye ya da çanakkaleye , bozcaadaya gidip yerleşerek oralarda iş bulmaya çalışıyorlar.yani satan çok alan yok burada.sadece ovadaki bahçeler ve tarlalardan para kazandıkları için oraları pek ucuza vermezler sanırım.
sayın riko.ufak bir yere taşındığınızda taşındığınız yer ne kadar ufak olursa o kadar daha sıcak ve saf dostluklar kuracağınıza inanın.ben yaşıyorum bu dediğimi.
Bizim merkez diye geçiyor kuşçular köyüne gelmeden az önce.
gökceada
05-09-2009, 03:47
SAKAMI BU?
Ali bey diye biri varmi?
Ali beyin esi ile birlikte bizlere sunduklari yasamlari gercek mi ?
Ali beyin bizlere anlattigi hikaye gercekten varmi ?
Yasanan bir gercegin anlatimimi Ali beyin hikayesi ?
Sormadan edemiyorum !
Bu hikayenin gercekligine tüm kalbimle inandigim halde !
Ali bey ve esinin gercek olduguna inanmakta zorlaniyorum.
Bu durumumun tek nedeni , elbetteki Ali beyin ta ,.. kendisi.
Sevgili Ali bey,
Lütfen yazin...
Edebiyatiniz cok güclü. Lütfen farkina varin . Kendinize inanin.
Imla hatalariniz yok gibi.Sayet , yazmaya daha da önem verirseniz , imla hatalarinizin olmadigini , sizde ,göreceksiniz. Yüreginizle anlatin , hikayenizi.Ayni ,Yasar Kemal gibi.
Harika sitemizde, dogaya ve insana yabancilasmadan en az etkilenen ; tüm dostlarim gibi , ben de : saskinlik icinde okudum , tüm yazdiklarinizi. Saskinlik icinde seyrettim gönderdigin resimleri ve cok zahmetler icindeki , camasir yikama sahnelerinizi (!)
Gönül bu ! tüm dostlara ulasmak,onlarla sarmas,dolas olmak istiyor.Sayet bir gün mümkün olursa , bende ; gönül zenginliginizin misafiri olmayi cok arzu ederim.
Dogaya ve insana o kadar yabancilasmisim ki ; sizi izlerken , Marx`in 1844 el yazmalari adli eserinin " insanin dogaya ve kendi dogal yapisina (natura) yabancilasmasi" bölümünü tekrar , tekrar okumam geregini kavradim.
Saka gibi degil !..
Insan dogal gerceginin , somut bir hali olarak karsimizdasiniz Ali bey.
Iyi ki varsiniz , iyi ki sitemize üye oldunuz ve ben sizi bu sitede tanidigim nice güzellikler arasinda ,gipta edilecek,örnek alinacak biri olarak gördüm,sizden istifade ettim.
Size ve degerli esiniz hanim efendiye selam ve sevgilerimle...
Ibrahim Demirkol, www.gokceadagizemya.com yazari,
Isvicre`de taksi söförü.
alideryacengel
05-09-2009, 22:12
sayın gökçeada.
yazınızı okurken adımı yazmasanız benden bahsettiğinizi anlamayacaktım.bizim yaptıklarımlarımız yapılamayacak kadar gerçeküstü şeyler değilki.hepinizin (büyük ihtimalle)bizden çok daha iyi yapabileceğiniz şeyler.bizim sizden farkımız gelirimizin çok az oluşu ve bununla yaşamımızı sürdürebilmemiz için uyduruk şeylerle ihtiyacımızı karşılamaya çalışmamız.mesela çanak anteni bir tahtaya monte edip , yerinden oynamaması için ağır taşlarla sabitlememiz ya da su tesisatını kuracak gücümüz olana kadar 30 litrelik bidonlara musluklar takarak kullanım suyu ihtiyacımızı çözmemiz ve sıkılacağınızdan korktuğum için sizlere yazmaya çekindiğim daha bir sürü şey.o nedenle biz sizlerin yapabileceklerinden çok daha azını yapabilen iki garip ihtiyarız.ve varız.büyük şehirlerde kaybolan sevgiye ,dostluğa , yardımlaşmaya ve tüm insani değerlere karşı burada , yoksul bir köyün viran bir evinde kaybetmemeye çalıştığımız insani değerlerimizle "inadına" varız.
yolunuz çanakkale ile edremit arasındaysa , vakit ayırabilecekseniz ve "ne allah verdiyse"den başka bir beklentiniz yoksa , mutlaka bekleriz.
bana ilginç gelen tesadüfleri de sizlerle paylaşmak istiyorum izninizle.
birincisi: meslektaşız.ben de son 11 yıldır istanbulda geceleri taksi şöförlüğü yapıyordum.
ikincisi:siz anlattıklarımın bir yaşar kemal hikayesi gibi olduğunu yazmışsınız.k.çekmece civarında bir taksi durağında çalışıyordum.yaşar kemal bey , yani yaşar abimiz bizim duraktan taksi çağırırdı.beni de çok severdi.çünkü benim arabamda boş zamanlarımda ya da eve dönerken bindiğim otobüste okumak için her zaman bir kitap olurdu.yaşar abinin de bu kitap dikkatini çekmişti.devamlı kitap okumam nedeniyle taksi çağırdığında gelen taksinin şöförü bensem çok sevinirdi.çünkü yol boyunca sohpet ederdik ve yolda geçen zaman ikimize de uzun gelmezdi.ama inanın anlattıklarımı yaşar abinin anlattıklarından ya da yazdıklarından kopya çekmedim.
gökceada
07-09-2009, 03:24
sağolsun hanım türk kahvesini sevdiğimi bilir.salçayı kaynatırken közde kızımın hediyesi olan bakır cezveyle kahvemi de yaptı.
Yasar Kemal`in dostu...
Hepimizin dostu sevgili ali abi,
" Bu hikayenin gercekligine tüm kalbimle inandigim halde, Ali bey ve esinin gercek olduguna inanmakta zorlaniyorum" saptamamin nedeni ;
Kuskusuz senin hem anlatiminla hemde yolladigin resimlerle bize tüm yönleri ile gösterdigin bu günkü yasaminin gercek olup olmamasiyla ilgili degil.
Bir ironi yapmaya calistim kendimce.
Beni asil etkileyen sizin bu gün nasil yasadiginiz degil di!
Sizin bir eviniz,aileniz,kartal bir arabaniz,evlatlariniz,dostlariniz ve kuzucugunuz var.Sizin bu gün hayata , insana, dogaya ve o sevimli kuzucugunuzla tüm hayvanlara,canlilara ... kisaca; yasama, dünyaya pozitif bakisinizda,.. insan soyunun binlerce yildir yarattigi direngenlik ve her zorluga ragmen ayakta kalabilmek,sevebilmek ve yeniden yaratmak var. Bunu becerebilmek her insanin harci degil bilirsiniz.
Hele,hele günümüzde en basit konforunu kaybeden insanlarin dahi , bu konfora bir daha sahip olmak icin mücadele etmek yerine bunalimlara,deprasyonlara düsmesi karsisinda ,..
Sizin ve sevgili esinizin "inatla" yasama ve güzelliklere sarilarak beraber kurdugunuz yeni ama mutlu dünyaniz... felsefe yapmiyorum Ali abi,inanin bir cogumuzun yasamin güya getirdigi ,dayattigi zannettigimiz zorluklarina karsi bizi daha güclü hale getirdi.
Sizden mutlu olmanin,sevmenin ve paylasmanin illaki cok büyük maddi imkanlarla mümkün olmadigini, asil zenginligin insanin kendisinde oldugunu bir daha ögrendik.Bunu aklimizda tutmayi basarirsak, bu Ali abi ve sevgili esinin bize sundugu en pratik ve yapilabilinir nasihat olacaktir kanisindayim.
Elbette siz ve aileniz gercek üstü bir yasam yaratmadiniz.Bende sizi ve yasaminizi gercek üstü görmüyorum.Gercek üstü kavrami sanatta,edebiyatta bir yere sahiptir.Zaman , zamanda iyi para kazandirir . Oysa siz gerceksiniz. Her seye ragmen yasami yeniden kurgulayan ve tüm artilarini sosyal yasamdaki diger insanlarla,dogayla paylasmasini bilen iki insan.
Cok mu felsefe yaptik Ali abi ? E bilirsin biz taksiciler böyleyizdir.
Yazma konusunu gelince. Aslinda herkes yazmali. Herkes kendi ailesinden baslayip,kendini ve dünyaya ,insana ait yorumlarini yazmali. Herkes kendi hikayesini yazmali.Dedesini ismini bilmeyen milyonlarca insan var toplumumuzda.Köklerimizden haberimiz yok.Neden? Kayit düsmeyi bilmiyoruz yasamimiza.
Size gelince "anlattiginiz gibi yazin "
Sizin , bizim , hepimizin anlatimlarina ve yazacaklarina ihtiyaci olacak gelecek nesillerin.
Sevgili Ali abi,su an en yürekten dilegim sizinle ve ailenizle tanismak ve hikayelerinizi bire bir sizin sesinizle dinlemek olmasina ragmen, gelecegim diyemiyorum.Zaten bu yaz Cumhur beye mahcup oldum.Ama size gelmeye hep calisacagim bilesiniz.
Size ve sevgili esiniz hanimefendiye yürekten selam ve sevgilerimi yolluyorum.
Hoscakalin. ibrahim demirkol
Sevgili ali abi abi diyorum kusura bakmayın bende hikayenizi merakla okuyorum hatta devamını bekliyorum sanki çocukluğumda okuduğum kemalettin tuğcu kitaplarından aldığım hazzı anımsatıyor.size ve eşinize kolaylıklar sevgiler saygılar...
selim_50
07-09-2009, 09:21
trt2 de dün halfetiyi ve baraj altında kaldığından dolayı boşalan evleri gösteriyordu,(evler ve manzarası çok güzel, tam başını alıp gitmelik) boş kalan evlerde sadece bir emekli yaşıyor, insan bazen (çoğu zaman) yalnızlığı bile özlüyor
kalambaklı
07-09-2009, 11:11
Değerli arkadaşlar, sizlerin yazılarınızı okuduktan sonra,kendimi çok şanslı sayıyorum.
Çünkü; Tarlamdan domates, biber, patlıcan vesair sebze ve meyveleri toplayıp, reçel,turşu yapabiliyorum.Doğa desen, deniz desen, orman desen herşey ayaklarımın altında.
URLA seni çok seviyorum.
Hepinize saygılar.
alideryacengel
07-09-2009, 23:48
sayın kılıç.bende çocukluğumda o kitaplardan okumuştum.beni kendine yakın bulup abi dediğin için teşekkür ederim.bu evi aldığımda bir resmini çekmiştim(üst resim).30 ağustosta da ayni yerden bir resim daha çekmişim(alt resim).ikisini de ekliyorum.
önümüzdeki hafta çatının kiremitlerini toplayıp , yeniden dizmeyi düşünüyorum.bayramdan sonra maaşımı aldığımda da bir traktör çakıl getirtip , kapının önüne beton dökmeyi istiyorum.sanırım o zaman biraz daha eve benzeyecek .:)
sayın kalambaklı.dilerim yaşamınızın kalan bölümünde de hoşlandığınız yerde hoşlandığınız şeyleri yapma şansınız sürer.ancak yaşadığımız toplumun düzeni gereği her birimizin ayni şansa sahip olması mümkün değil.böyle bir şansa sahip olamayanlarımız olanaklarını zorlayarak kendilerine şans yaratmak , ya da vazgeçmek zorundalar.ben vazgeçmeyenlerdenim.bu bölümde yazıştığım tüm arkadaşlarıma da vazgeçmeyenlerden olma konusunda örnek olmaya çalışıyorum.
mayranci
08-09-2009, 00:12
[QUOTE=alideryacengel;493553]sayın kılıç.bende çocukluğumda o kitaplardan okumuştum.beni kendine yakın bulup abi dediğin için teşekkür ederim.bu evi aldığımda bir resmini çekmiştim(üst resim).30 ağustosta da ayni yerden bir resim daha çekmişim(alt resim).ikisini de ekliyorum.
önümüzdeki hafta çatının kiremitlerini toplayıp , yeniden dizmeyi düşünüyorum.bayramdan sonra maaşımı aldığımda da bir traktör çakıl getirtip , kapının önüne beton dökmeyi istiyorum.sanırım o zaman biraz daha eve benzeyecek .:)
Anladığım kadarı doğa ile başbaşasınız. Yanlış anlamayın ama lütfen betonlaşmaya da fazla prim vermeyin..Doğal taş döşemeyi de alternatif olarak düşünebilirsiniz. sağlıklı bir yaşam diliyorum..
alideryacengel
08-09-2009, 05:55
sayın mayrancı.burası bir köyün en sonunda ve en tepesinde bir ev.yağmurlu havada bahçe çamur oluyor.sadece masamı ve sandalyelerimi koymak için evin önünde ufak bir yere beton dökeceğim.burada doğa nerdeyse hiç bozulmamış.benimde bozmaya niyetim yok.doğal taş döşemeyi düşündüm.ama çok zahmetli olacaktı.burası evin önünde kalan bahçe.zemini tamamen kaya.taş döşemek için o kayayı tesviye ederek düzeltmek gerekecekti ki o da benim çok zaman ve emeğimi alırdı.ya da çok eğimli olacaktı.
birde yıkmak zorunda olduğum beton bir anbar vardı.oradan çıkan molozlarda ortada kalmıştı.şimdi onlarda betonun altında kalıp kaybolacak.
ali bey,yağmur suyunu biriktirmek başlığına baktınız mı hiç? forumları karıştırırken gördüm ve aklıma siz geldiniz,bu aralar sevinsek mi üzülsek mi bilemediğimiz ama sonuçları görünce kahrolduğumuz yağmurlar var ya,belki sizin işinize yarar..sadece bir fikir...
salça enfes gözüküyor.eşinizin de sizin de ellerinize sağlık...
alideryacengel
09-09-2009, 20:37
sayın riko.burada her tarafım çam ve çeşitli meyve ağaşlarıyla kaplı.onlarca kilometre her yer ağaç.bu kadar ağacın çok yağmur çekmesi gerekirken tam iki aydır hiç yağmur yağmadı burada.bahçeye ektiğim az miktarda da olsa kavun karpuz kabak patlıcan börülce ve benzer diğerleri ya tane yapmadan kurudu ya da taneleri olgunlaşmadan kurudu.o nedenle yağmur suyundan yazın hiç ümit yok.ama kışın garajın tavanında biriken yağmur sularını büyük kova ve leğenlerde biriktiriyorum.sadece ilk baharda bütün kaplarımı değiştirmek zorunda kaldım.civardaki çam ağaçlarından rüzgarla uçuşarak gelen yoğun , sarı renkli bir çeşit polen olduğunu düşündüğüm tozlar heryere bulut gibi yağdı.garajın üstüne de tabi ki.ben de fark etmeden akan suları kaplara koydum.kaplarımın tümünün içi sapsarı oldu.yağmur suyunu biriktirmek iyi güzel ama arada ummadık engeller çıkıyor.
selden etkilenen yerler istanbulda benim taksi şöförü olarak çalıştığım yerler .30insanın hayatını kaybettiği , belki bunun on katı insanın da ölümden döndüğü bir yerde sel suları ile sürüklenmiş , belkide sahipleri boğularak ölmüş eşyaları yağmalayan insanları geceleri taksimde taşıyordum.
o yağmalcıları lanetliyorum.insan değiller bence bir tür yaratık onlar...
yağmur suyuna gelince sizin zaten düşünmüş olacağınız belliydi de ,belki o forumdan değişik bir bilgi bulursunuz diye düşündüm...sevgiler
Selam ;
Oturdum yazdıklarınızı okudum Ali bey gerçekten çok güzel şeyler yapmışsınız cidden sizi tebrik ederim...
Herkezin kaçmak için bir planı var..Kimi gerçekleşmiş kimi gerçekleştirmeye çalışanlardan; Bende gerçekleştirmeye çalışanlardan biri ama istediğim gibi bir yer sanırım bulmam İMKANSIZ...:(
alideryacengel
11-09-2009, 17:48
sayın amca.benim çok sevdiğim bir şarkı var.ışın karaca'nın
"yetinmeyi bilirmisin sana verdiği kadarıyla hayatın" diye sözleri var.emin olun bende hepiniz gibi her türlü lükse ve konfora sahip olmak isterim.ama elde edemeyeceğimi bildiğim bir şey asla benim hayatımın olmazsa olmazı olmadı.neyim varsa onunla keyif almaya çalışıyorum.sizde yapmayı istediğiniz şeyleri düşünürken o şarkıyı dinleyin.belki istediğiniz gibi bir yer bulmanız daha kolay olur.
gürselbaranlı
11-09-2009, 19:49
Sayın Aliderya .Siz en büyük servetiniz zaten yanınızda.Ne mutlu sizeki böyle yaşamınıza kolaylık katan eşiniz var.O olmasa bence sizin işiniz daha da zorlaşacaktı,ben 3 yıl oldu kaçalı sessizliğe o kadar çok alıştım ki helede yalnızlığa senede toplam iki ay yanımda kalan eşim bile beni sıkıyor.Ama siz baştan eşinizle giderek her şeyi gögüslemişsiniz siz eşinize bence yatın kalkın dua edin dişi kuş olmadan yuvalar çok zor yapılıyor.Sağlıkla kalın
alideryacengel
11-09-2009, 20:42
biz 26 yıldır evliyiz.tabi ki daha önceleri bizimde sorunlarımız oldu.ama ikimiz de bir şey öğrendik.biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve diğerimiz olmadan bir işe yaramıyoruz.bunu öğrendiğimizden beri de aramızda hiç bir sorun çıkmadı.artık biz karı koca değil yoldaş olduk.yolun sonuna kadar gideceğiz birlikte.
en sıkıntılı zamanımızda bile hiç şikayet etmedi.benim bunun karşılığını ona ödemem mümkün değil.
gökceada
14-09-2009, 00:37
biz 26 yıldır evliyiz.tabi ki daha önceleri bizimde sorunlarımız oldu.ama ikimiz de bir şey öğrendik.biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve diğerimiz olmadan bir işe yaramıyoruz.bunu öğrendiğimizden beri de aramızda hiç bir sorun çıkmadı.artık biz karı koca değil yoldaş olduk.yolun sonuna kadar gideceğiz birlikte.
en sıkıntılı zamanımızda bile hiç şikayet etmedi.benim bunun karşılığını ona ödemem mümkün değil.
Ali bey merhabalar,
Ben tatillerimi Gökceada`da Türkiye`nin ilk palyacosu Palyaco yakup abinin pansiyonunda geciriyorum.Bu sene ilginc bir durum vardi adanin bahcelerinde.Kabak ekilmis,koca,koca yapraklar iki üc metre boy atmis,cicek acmis... ama kabak yok.Salataliklar öyle,kavun,karpuz öyle... Bahceler yem yesil ama ürün yok !
Nedenini sordugumda israil tohumu kullanmistik dediler.
Adanin sebze ve meyve deposu olan Eselek köyünde ise hic bir sorun yoktu.Nedenini sordugumda , biz israil tohumu kullanmadik cavabini aldim.
Adada genel kani israil tohumlarinin yesillik verdigi ama ürün vermedigi yönünde.Yani yagmurla ilgisi yok.Ada da da yaz boyu yagmur yagmaz.Eylül sonunan dogru ah bir kac gün sepelese diye dua eder zeytin üreticileri.Eylül sonlari bir kac gün sepelese yagmur,zeytin yagli olurmus.Sepelemezse ? Yandi zeytin üreticileri.
Acaba sizde bilerek veya bilmeden israil tohumumu kullandiniz?
Sevgili esinize ve size selam ve sevgiler. Ve daha nice 26 yillara...
cumartesi70
14-09-2009, 22:30
Tohum dışında etkiler de olabilir.Mesela arılar limon ağacını portakala,kabağı acura çevirebiliyor,daha doğrusu çevredeki diğer bitkilere bağlı olarak,tamamen melez yeni türler oluşmasına neden oluyor.
Bu arada,Şile'de bahçeli evime geçmeye günler kaldı.İşyerim Avrupa yakasında olmasına rağmen,yolu göze alıp hayal yerine gerçek olan bir maceraya atılıyorum.Trafikte geçecek zamanı göze alabilecek kimseleri komşu olarak bekliyorum,oturduğunuz apartman dairesinin parasıyla orada çok rahat lüks ve bahçeli bir yer edinebilirsiniz.İlk zamanlar fazla masrafım olacağı için bir süre internet bağlatmayacağım.vector2500@hotmail.com adresimden komşu gelmeye niyetli arkadaşlara cevap verebilirim.
Önbilgi olarak,maslak merkeze boş trafikte ulaşım süresi 45 dakika mesafe 65km..Trafikte kaybedeceğiniz 1 saat fazladan zamanı orada yaşarken ömrünüze 10 saat olarak ilave edebilirsiniz.İlk zamanlarda ormandan gelen oksijenle komaya girebilirsiniz,mikropsuz deniz havası sizi hasta etmeyecektir.Sebzelerinizi bahçeden suyunuzu kaynaktan kullanacaksınız,en iyi et orman bölgelerinde beslenen hayvanlardan çıkar.Ne olduğu belli olmayan damacana suya vereceğiniz aylık 40 tl cebinizde kalacak.Deniz manzarası bütün stresinizi alacak,yılın 365 günü tatilde olacaksınız.Bahçede ve evde yapacak bir çok fiziksel iş olduğu için tv kumandası tuşuna basmak yerine bol bol sportif aktiviteleriniz olacak.İşe gittiğiniz yolda gökyüzünü ağaçlar kapladığı için ofise değil ormanın derinliklerine yol aldığınızı hissederek araç süreceksiniz.Sessizlikten kulaklarınız çınlayacak.Kanepede değil hamağınızda uyuyakalacaksınız.Izgaranızı teflon tavada değil mangalda pişireceksiniz.Balığınızı henüz limana yanaşan tekneden alacaksınız.Cafeye değil köy kahvesi veya mesire yerlerine takılmak zorunda kalacaksınız,illa cafe derseniz yaz mevsimini bekleyeceksiniz.Bakkal market burnunuzun dibinde olmayacak ancak toptan alışveriş ederek daha az masraf yapacaksınız.Bahçedeki meyvelerin cazibesine dayanamayıp mecburen vücudunuza vitamin yükleyeceksiniz.Komşunuz dostlarınız burnunuzun dibinde olmayacak,onları orada ağırlayacaksınız ancak zaten iş dönüşü yorgunluğu,trafik ve park problemi yüzünden ne kadar sık görüşebiliyorsunuz ki?Çocuğunuzun okulu mu? Evet ama çocuğunuz ilköğretimde ise gittiği okulun 3 misli büyüklüğünde bir köy okulu gördüğünüzde şaşırabilirsiniz.Lise kolej şimdilik sorun olsa da buraya 2. bir üniversite açılacak olması hakkında ne düşünürsünüz bilemem.Çocuğunuz keçiyi,koyunu,atı,kuşları kitaplardan değil burun buruna gelerek tanıyacak.Doğa ve insan sevgidi olmadan öğrenecği matematiğin ne kadar faydalı olacağını düşünüyorsunuz,veya çocuğunuz için yapabileceğiniz en iyi şey onu vahşi kapitalizmle savaşmaya hazırlamak mı? Netice olarak trafikte fazladan 1 saat ve yakıt parasını,insan kalabalığı veya kapı dibinizde komşu bulamamayı göze alıyorsanız,karşılığında alacağınız çok şey var.Ha dezavantajlarından biri de yolda karşınıza keçi çıktığında aracınıza bile yol vermiyorlar çok inatçılar haberiniz olsun.
alideryacengel
21-09-2009, 22:23
sayın gökçeda.ben bu eve mart ayında taşındım.eşyamla birlikte geldiğimde evde pencere , cam , elektrik , su , wc , mutfak ve daha bir sürü şey yoktu.gelirim çok düşük ve daha 14 ay boyunca ödemem gereken bir borcum olduğu için hala suyum , normal bir mutfak tezgahım , akmayan bir çatım , ve kış için odunum yok.geldiğimde kelimenin tam anlamıyla 11 yıldır terkedilmiş halde duran bu evin içinde 10-15 cm kalınlığında bir toz , saman , gübre karışımı vardı.geldiğim akşam sabaha karşı 04.00 a kadar temizlemek , açılmayan kilitli kalmış kapıyı kırmak ve camsız pencereleri naylon ve karton ile kapatmakla uğraştım.sonraki günlerde pencerelere doğramalarının çoğu çürümüş olduğu için silikonla yapıştırarak cam taktırdım , elektrik bağlattım , çanak antenimi uyduruk bir biçimde de olsa kurdum(ilginç.hala düzgün gösteriyor) , su taşımak için 30 litrelik bidonlardan toplamı 500 litreye ulaşan bir filo edindim , odun ve soba temin ettim.hatta telekomcularla didişe didişe bu eve kadar direkler dikip telefon ve adsl bile bağlattım.
bunları belki tekrar yazıyorum ama ilk geldiğimde içinde olduğum durumu anlamanız için tekrar ediyorum.bir yandan da biran önce bahçeme bir şeyler ekmeye çalıştım.yukarda anlattığım şeylerle uğraşırken inanın hangi tohumu , hangi fidanı nereden ve nasıl edindiğime gerçekten hiç dikkat etmedim.belki de dediğiniz tohumlardan almışımdır.mesela domateslerim çok gelişmelerine rağmen taneleri en fazla bir fındık büyüklüğüne erişebildiler.öyleki salata bile yapılmıyorlar.tabağa doldurup taneyle ağzımıza atıyoruz.seneye daha seçici olurum inşallah.
sayın cumartesi70.dilerim bir an önce şiledeki bahçeli evinize ve özlemini çektiğiniz oradaki hayata kavuşursunuz.düşüncelerimiz ayni.sizden gelecek keyifli haberleri bekliyorum.
sayın hakan o.ben 51 yaşındayım.son on yıldır taksilerde şöför olarak çalışıyordum.bir taksinin iki şöförü olurdu.gececi ve gündüzcü.taksinin sahibine hergün 90 ar liradan toplam 180 lira verirdik.çalıştığım durakta kendi taksisi olan 40 yaşına yaklaşmış bir bey vardı.bu beyin 5 dairesi , yeni özel aracı , 2 dükkanı üç katlı bahçeli bir yazlığı ve büyük ihtimalle bankada parası da vardı.bu arkadaş kalbinden ameliyat oldu.doktorlar çalışmasını yasakladılar.bir kaç ay çalışmadı.arabasını şöförler kullandı.sonra kriz "teğet" geçince yolcular azaldı ve taksi sahiplerine günlük ödediğimiz para önce 180 en 160 a , sonra da 140 liraya kadar düştü.bu arkadaşta şöförlerin getirdiği para azalınca taksisini şöförlerden aldı ve kendi çalışmaya başladı.bir ay sonrada eve dönerken apartımanının merdivenlerinde yığılıp ölmüş.daha 40 yaşına bile gelmemişti.maddi gücü de vardı.huzurlu , stresten uzak ve (inanıyorum ki)çok daha "uzun" bir hayatı ona sağlayacak yeterli maddi olanakları vardı.ama kendi seçimini yaptı.sizde kendi seçiminizi yapmışsınız.seçiminiz sizi daha "uzun" ve daha "keyifli" yaşatacaksa en güzelini yapmışsınız.
ben size göre yeni sayılırım.istanbulu terketmekte ve istanbula gitmemekte daha yedinci ayımdayım.
gökceada
22-09-2009, 01:19
Sevgili Ali abi,
Cevabin gecikince Ali abiyi üzdümmü? kizdirdimmi? diye düsünmeye baslamistim.
Umarim yanlis anlamadiniz elestiri bab`inda degil yazdiklarm.
Hakan beye verdiginiz cevapta bahsettiginiz bir eli yagda , bir eli balda taksi sahibinin topragi bol olsun.Ama ben öyle bol topraktan henüz istemiyorum.
Sizin yasama dair felsefenizi begeniyorum.Bunu bilesiniz. Sizin bahsettiginiz güc kosullariniza ragmen attiginiz büyük adimi ,dilerim bende sizden biraz daha imkanlari olan biri olarak cok uzatmadan atabilirim.
Sevgili esinize ve size selam ve sevgilerimle...
alideryacengel
22-09-2009, 03:35
sayın gökçeada.
evin çatısını kendim aktarmayı denedim.beceremedim.
bir çardak yapayım dedim.onu da beceremedim.
daha önce oturanlar garajın içinde betondan anbar yapmış.onu yıktım.çıkan molozları evin önündeki bahçede meyilli ve çukur olan bir yeri doldurmakta kullandım.
baraj gölünün suları epey çekilmişi.suların çekildiği yerden bir traktör çakıl getirdim.
anlayacağınız burada kendimce birşeyler yapmaya çalışıyorum.
bir de emekli maaşıma 7 lira zam yapıldığından beri mutluluktan mide ülserim azdı.acıdan uyuyamaz oldum(şu an bile saat 04.34).bilgisayar başında oturacak halim kalmadı.
adamlar açılım yapmaktan bize zam yapamıyorlar.7 aydır bu köyde tüm köylülerle konuştum.onların durumu emeklilerden de beter.adamlar meyve ve sebzelerini , koyun ve keçilerini 5 yıl önceki fiyattan zor satıyorlar ama gübre ve yem gibi ihtiyaçlarını 5 sene öncekinin 2 - 3 katına alıyorlar.büyük ihtimalle biz de onlara bu köyde 2.011 de "sıfır" açılımı yapacağız.
gökceada
22-09-2009, 04:06
sayın gökçeada.
evin çatısını kendim aktarmayı denedim.beceremedim.
bir çardak yapayım dedim.onu da beceremedim.
daha önce oturanlar garajın içinde betondan anbar yapmış.onu yıktım.çıkan molozları evin önündeki bahçede meyilli ve çukur olan bir yeri doldurmakta kullandım.
baraj gölünün suları epey çekilmişi.suların çekildiği yerden bir traktör çakıl getirdim.
anlayacağınız burada kendimce birşeyler yapmaya çalışıyorum.
bir de emekli maaşıma 7 lira zam yapıldığından beri mutluluktan mide ülserim azdı.acıdan uyuyamaz oldum(şu an bile saat 04.34).bilgisayar başında oturacak halim kalmadı.
adamlar açılım yapmaktan bize zam yapamıyorlar.7 aydır bu köyde tüm köylülerle konuştum.onların durumu emeklilerden de beter.adamlar meyve ve sebzelerini , koyun ve keçilerini 5 yıl önceki fiyattan zor satıyorlar ama gübre ve yem gibi ihtiyaçlarını 5 sene öncekinin 2 - 3 katına alıyorlar.büyük ihtimalle biz de onlara bu köyde 2.011 de "sıfır" açılımı yapacağız.
Sevgili Ali abi ,
Kürt acilimi dediler,sonra demokratik acilima cevirdiler... senin anlayacagin bin bir dümen var bu akp nin isinde. Ben acilimlara karsi degilim,destekliyorum o ayri.Tabi hükümeti destekliyorum anlanmasin. Genel acilimlardan ve sorunlarin diyalog yoluyla cözümünden yanayim.Yeter artik!!! bir birimizi bogazlayarak bir yere varamayiz.Diyalog ve baris yolunda atilan adimlari toplum olarak önemsememiz gerek.
Bu sorunlari astiktan sonradir ki; ancak o zaman emeklilerimiz,calisanlarimiz daha refah icinde olacaklardir.Bütün mesele akan kanin durmasi,silahlarin susmasidir.Bu kirli savasa harcanan paralar savas sonlandiginda emekli ve iscilere,memurlara ihtiyaci olanlara harcanacaktir.
ülkemiz bu savasin sonlanmasi ile nefes alacaktir.
Yasasin baris... yasasin dostluk.
açık-pozisyon
23-09-2009, 09:38
Ali Bey'in yaşam felsefesini ben de çok takdir ediyorum... Daha önceden de yazmıştım.
Yalnız sesli düşünmek istiyorum biraz şu emeklilerin hali konusunda, benim annemle babam da aynı durumda da biraz benzerlik kurdum ister istemez; Ali Bey'in bir evi olsaydı şehirde (İstanbul'da veya başka bi şehirde farketmez) acaba 600 TL emekli maaşı ile kira vermeden bugünküne oranla daha rahat geçinebilir miydi? Eğer "evet"diyse bugünkü siyasal tablo hakkında aynı şekilde mi düşünürdü? Ya da 5 yıl önceki fiyata bile veremedikleri ürünleri yetiştiren köylüler... Onlar klasik tarım yerine örgütlü modern tarım yapılabileceğinden ne zaman haberdar olacaklar acaba? Toprakları konya ovasından daha küçük olan Hollanda bile 30 milyar dolarlık tarım üretimi yapıyor. Bunların çoğu kesme çiçek(lale) olsa da bu bile utanç kaynağı bizim için, lale Osmanlı'nın mı Flamanların mı?
Hiçbir siyasi tarafta değilim, AKP'nin doğrusu da var yanlışı da, sadece dediğim gibi sesli düşünüyorum. Aman polemik falan da olmasın, burası siyaset tartışmak için uygun yer değil zaten. Ben sadece kişinin kendi fırsatını kendisinin yaratabileceğini düşünüyorum, tabi ki uygun şartlarda... Tıpkı Ali Bey'inki gibi...
alideryacengel
23-09-2009, 16:24
benim daha önceden biri tekirdağda uçmakdere tarafında müstakil diğeri istanbulda merkezi bir yerde ana caddede daire olmak üzere iki evim vardı.1999da annem yüksek tansiyondan beyin hasarı nedeniyle komaya girdi.3 ay yoğun bakımda kaldı.ne evlerim ne arabam nede birikimim kaldı.bir doluda borcum oldu.kredikartı borcumu ödeyemedim.9 yıl çalıştığım bankanın kartıydı ve limiti de çok yüksekti.şu anda adım kara liste dediklerinde.yani ömrüm boyunca kiracı değildim.başımı sokacak evim varken de ben durumumu daha kötülerle değil benden daha iyilerle kıyaslardım hep.şimdide kendimi kenyadaki , ugandadaki emeklilerle kıyaslayıp halime şükredecek bir düşünce yapım yok.kendi durumumu kıyaslayacaksam benden daha iyi durumda olan belçikalı , danimarkalı bir emekliyle kıyaslarım ve daha iyiyi isterim.kısaca şükürcü ve kaderci biri değilim.istediğim şeyi de yanlış anlamamanız gerektiğine inanıyorum.benim istediğim emekli maaşımın her yıl avrupanın bir ucundan diğerine lüks tesislere bir ay süren geziler yapmak değil çünkü.sadece asgari ihtiyaçlarımızın karşılanmasına yetecek bir emekli maaşımız olması gerektiğine inanıyorum.bu bize sağlanmadığı sürecede "babamın oğlu" yönetse bu ülkeyi onuda eleştiririm.sayın açık pozisyon yeterli bilginiz olmadığını düşünerek anneniz , babanızın ve de benim emekli maaşımızın başına geleni size anlatayım.2004 te emekli olduğumda bizlerin katık ederek karnımızı doyurduğumuz ve en bol tükettiğimiz ekmek 200.000 lira(bu günkü 20 kuruş)idi.maaşım ise 480 milyon
(bugünkü 480 lira)idi.şimdi ekmek 80 kuruş.sanırım matematiğiniz bu gün 5 yıl önceki yaşam seviyemi yakalayabilmem için maaşımın 1.920 lira olması gerektiğini hesaplayacak kadar kuvvetlidir.ben bu gün olması gereken bu rakkamın neredeyse üçte birini alıyorum.yani yiyebildiğim her üç ekmekten ikisini son beş yılda yitirdim.bu yazdıklarımızın hiçbiri siyasi değil.tamamı "ekonomik".ve ekonominin çok kötü yönetildiğine eminim.çünkü işçi , memur , emekli ve köylü para kazanamazsa küçük esnaftan alışveriş yapamaz.o zaman da küçük esnaf para kazanamaz.sonuçta da bu gün olan olur.piyasada yaprak kımıldamaz.esnaf dükkanını 3 sene önceye göre üçte bir ciro ile kapatır.bu nereye kadar gidecek bilemem.bu tamamen milletimiizin kaderciliği ve şükürcülüğü ile ilgili.
bir de gelişmiş , makineleşmiş tarım yapması gerktiğini söylediğiniz köylülerin tamamına yakını teknik eğitim almamış babadan öğrendikleri ile tarım yapıyor hala.onlara bu eğitimi vermek için avrupa birliğinden gönderilmiş olan fonlar sizce şimdi nerelerde acaba.
tekrar belirtiyorum bu yazdıklarımın tümü "ekonomik" eleştiriler.5 yılda benim 3 ekmeğimden ikisini elimden alan kim olsa eleştiririm.bu benim hakkım.yazdıklarımın gerçekliğini maaş makbuzlarımla kanıtlayabilirim.ekmek fiyatlarını da mutlaka bilirsiniz.ben sadece hatırlatmak ve kıyaslamak için yazdım.
açık-pozisyon
24-09-2009, 07:34
Yazdıklarınızın bir kısmına evet bir kısmına hayır diyebilirim... Bu konu çok su kaldırır, tartışmakla bitmez, o yüzden polemik olsun istemiyorum. Bazı konularda haklısınız ama çözüm konusunda bizim Türk insanının bilmediği birçok şey var... Nedir onlar? Ben hasbelkader bir çok dünya ülkesini gördüm, gezi veya iş amaçlı gittim... En son Almanya'nın Seeheim köyüne gittim, orası gerçekten bir köy, sokaktan traktör geçiyor. Ama adamlar 50-60 sene önce tramvayı getirmiş, DarmStadt'a 10 dk. tramvay ile... Düşündüm, adamlar zamanında yapmış, bu kadar hizmeti nasıl getirmişler, çünkü ikinci dünya savaşından bu yana birçok iktidar değişikliği, siyasi çalkantılar, iki almanya'nın birleşmesi gibi zor olaylar da yaşadılar. Tüm bunlara rağmen bu adamlar iktidar-muhalefet ayırt etmeden halka hizmet ediyorlarsa orada Türkiye ile bir fark var demektir. Bakın 27 Eylül genel seçim var, bizdeki gibi ne gürültü ne görüntü kirliliği var. Sadece A3 boyutunda ayaklı bir poster, parti temsilcisinin fotosu, bazı köşelere koymuşlar o kadar. Yeşiller partisi seçim propagandası olarak dondurmacıda yeşil renkli (nane, fıstık, vs) dondurma veriyordu ücretsiz... Bakın aramızdaki fark bu... Üstelik bu ülke ikinci dünya savaşından hezimet ile çıkmış, işsizlik %50 olmuş, hiper-hiper enflasyon ile 1 milyar marklık tek banknot çıkmış, düşünebiliyor musunuz 1 milyar mark... Bu ülke oralardan buralara geliyor. Mantalite farkını orayı görünce daha iyi anlıyorsunuz, ben dediğim gibi birçok ülke görme fırsatını bulduğumdan zaten bunların farkındaydım fakat şu son Almanya gezisinde bir kez daha anladım bunu; bizim ülkede siyaset çıkar için, gelişmiş ülkelerde hizmet için yapılıyor, iktidar olsun muhalefet olsun. Ha istisnalar yok mu var ama genele bakılırsa bu böyle... Onun için o belçika, hollanda, danimarka emekli hayatını beklemeyin boş hayal bizim ülkede. Hangi parti gelirse gelsin kafa değişmediği sürece durum da değişmez... Emekliyi bırakın çalışırken de aynı durum var, insana değer verilmiyor bizim ülkemizde. Vatanım olmasa bi dakka durmam ama işte al bayrak dalgalanıyor, uğruna binlerce şehit vermişiz bu toprakların, terketmeye içim elvermiyor.
Tarım konusuna gelince, bizim halkımızda yapılanı bozma, sistemi-kuralları çiğneme, bundan kazanç sağlama gibi acayip huylar var başka hiçbir millette görmediğim (son örnek, seldeki yağmacılar). AB'den çilek fideleri getirtildi 3-4 sene önce, bursa'nın bazı köylerine, (kayınvalide UNDP (Birleşmiş milletler geliştirme programı) destekli yerel gündem 21 meclis üyesi idi eskiden, şimdi bıraktı) bu fideleri dikin, çileklerinizi yetiştirin ihraç edin AB'ye diye... Adamlar çilekleri yediler yau. Bir tane o çilek fideleri ile üretim yapan yoktur şu anda Bursa köylerinde... Burada da işimiz çok zor yani...
Dediğim gibi amacım polemik değil, Ali Bey, kaçış maceranızı takdir ediyorum. Umarım oralarda mutlu yaşarsınız, ülkemizin hali ortada...
gökceada
24-09-2009, 22:27
Sevgili acik-pozisyon arkadasim,
Siz bir cok avrupa ülkesini görmüs olabilirsiniz ama ben tam 25 yildir avrupada yasiyorum.
Avrupa ülkelerinin gelismisliginin tek nedeni sanayi devrimini yapmis ülkelerden olusmalarindandir. Biz ise ne sanayi devrimi yapabildik,nede demokratik devrim. Tramvayin köylere kadar gitmesi,köylerin sehrin bir parcasi haline gelmesi,tarimin modernlesmesi vb. seyler sanayi devrimi sonucudur.
Bizim tarimimizi öldüren kendi köylülerimiz degil bizzat bu emperyelist ülkelerdir.Sanayii olmayan, tarimi olmayan bir Türkiye yarattilar. èretmeyen , tüketen. Büyük bir pazar olarak Türkiye simdi onlarin sofralarinda yemeye calistiklari cilekli pasta haline geldi.
12 Eylül amerikanci darbeden cok kisa zaman sonra patatesi Yunanistan`dan , bugdayi amerikadan almaya baslamamiz bir tesadüf olabilirmi?
Sevgili dostum sanayi devrimini yapamadik ve sonuc olarak sömürge bir ülke olduk.
Buna ragmen ben bu günki tecrübem ve aklimla ASLA ülkemin disinda hele ,hele bizi sömürgesi haline getiren ülkelerde yasamak istemem.
Bence insanin sanslisi kendi ülkesinde insan gibi yasama imkani olan insandir.Toplum olarak bu sansi yaratmak elimizde dir.Ama mücadele ederek. Toplumsal barisini saglamis,tam bagimsiz ve demokratik bir ülke olmamiz gerek.
Aksi takdirde Türken Raus (Türkler disari) cinsinden sövenist , irkci,fasist saldirilara ragmen hala avrupa ülkelerine özeniyorsak? zaten özümüze,toplumumuza ve topragimiza yabancilasmisiz demektir.
Peki gökceada o halde sen niye yurduna dönmüyorsun diyorsan; gitmek cok kolaymis dostum... ceketini alip gidersin.Sonra yüreginin yaninda olmadigini kavrar yanarsin. Ama istesende artik dönemezsin... Hele,hele coluk cocuga,yasam gailesine kapilmissan... selam ve sevgilerimle
alideryacengel
25-09-2009, 07:51
her insanın kendine göre değişik sorunları var.herkesin de çevresindeki olaylara farklı bakış açısı var.buna rağmen burada dostça hepbirlikte sohpet edercesine yazışabiliyoruz.keşke ülkemde herkes becerebilse bunu.
therapido
25-09-2009, 22:56
Biraz zaman sonra tekrar hepinize merhaba,
Epey bir zaman başılığa bakamadım ve yazamadım. Neyseki Ali Bey benim "başılığın ihmali" korkumu yersiz çıkarıp hiç ihmal etmeden yazmakta. Küçük bir belgesel, belki günlük tadında akıp gitmekte.
Daha önceki yazılarımı okumuş olanlar belki hatırlarlar Olympos'a kaçışım ve finalinde arsamı satışa çıkarıp tekrar şehre dönüşle sonuçlanan mecaramın 1. bölümü geçen hafta arsamı satmamla sonlandı. Tapuya gitmeden elektrik sayacındaki son endeksi okumak için arsaya çıktığımda hissettiklerimi tarif etmem imkansız.
Amaaa... diyerek satırlarca yazmak isterim fakat, özetle:
Mülkiyet duygusu, toprağa sahip olmak insanı iyi hissettirsede toplamda düzenin tam ortasına düşmekten çokta farklı değil derim. Şehirde bir apartman dairesi veya dağın başında bir toprak parçası. Aradaki fark şu an benim için neredeyse sıfır. Son deneyimimden anladığım, mühim olan kaçmak-kovalamak değil, zamanın yaşamın kıymetini bilmek.
Üretmek, gerekenden fazlasını değil yeteri kadarını.
Kendine zaman ayırmak.
Tüm bunları yaparken kimsenin yoluna taş koymadan, kimseyi incitmeden.
Arsayı aldığım zamanki pazarlığımı hatırlıyorum "üç aşşağı olsun, yok beş yukarı" satarkenkine hiç benzemiyordu.
Ustayla yaptığım pazarlıklar ödeme planları hiç şehirden gelmemiş gibi değildi.
Azı veya çoğu farketmez ben döktüm 250 torba çimentodan betonu.
Aslında kaçtığımı sanıp yanımda götürmeye çalışmışım herşeyi. Hatta başkalarınıda çağırmışım.
Bu yüzden ister İstanbul'da plazada, ister Karadeniz'de yaylada hatta Hidistan'da Rajasthan'da bu kafa nereye gitse aynı. Dolayısı ile şehirden yapılan kaçışta sağlık ve ekonomik gibi kısmi, belkide önemli rahatlamalar yaşansa da mevzu kendine vakit ayırma, kafayı hayata yormaktan ibarettir. İstenirse heryerde yapılabilir. Yeterki azıcık durup düşünün.
Bu paylaştıklarım "şehirden kaçma mucizesi"ne inanan dostlarımızadır yanlış anlaşılmasın.
Genç sayılırım, bunlar nacizane tecrübelerimdir. Kusur ettiysem affola...
Saygılarımla
Kerem AKYAR
gökceada
26-09-2009, 00:39
her insanın kendine göre değişik sorunları var.herkesin de çevresindeki olaylara farklı bakış açısı var.buna rağmen burada dostça hepbirlikte sohpet edercesine yazışabiliyoruz.keşke ülkemde herkes becerebilse bunu.
Ali abi harikasin,
Cok tatli,cok yapici bir söylemin var.
Elbetteki bende yazismalarimda bir dostuma yazmis olsamda tüm dostlarimin okuyacagini bilerek, kisaca ; tüm dostlarima yaziyorum.
Altini cizdigin gibi her birimizin farkli bakis acimiz olsada bizler ortak bir seyi,ortak müsterekleri ariyoruz.Ve farkliliklarimizin dogal,dogal oldugu kadar zenginligimiz oldugunu biliyoruz kanisindayim.
Ben bu bakis acisi ile yaziyorum.Yinede kimi zaman kirici olmussam , yüregimin temizligine ,gramerimin zayifligina verin lütfen.
alideryacengel
26-09-2009, 03:12
ülkemizde farklılıklarımızı daha da farklılaşmamız için kullananlar ve bundan kazanç sağlayanlar da var.
bu arada çatımı aktarması için bir ustayla anlaştım.bu gün çalıştı.yarın da gelecek.sanırım yarından sonra artık çatım artık akmayacak.ustaya işçilik ücreti emekli maaşı vadeli ödeniyor.köy/kasaba usulü.burada böyle.ben de alıştım.geriye bir kışlık odunumu temin etmek kaldı.
dün ve bu gün istanbulda yaşayan genç bir çift köye geldi.bir köylünün sattığı 8.500 m2 bir yeri vardı.ben internete satılık diye yazmıştım.onu görüp gelmişler.köyümüzün yakınlarındaki ayazma adlı orman içi piknik alanı , alabalık lokantası , pansiyon türü konaklama yeri olan bir yerde kaldılar.köyde satılık yerlere baktılar.onlarda büyükşehirden bıkmışlar ve ufak bir yere yerleşmek istiyorlarmış.onları köyde gezdirdik.benim evde çay ikram ettik.yardım alacakları bir sürü yazı olan bu sitenin adresini verdim.bu gün istanbula döneceklerdi.düşünüp karar vereceğiz dediler.sanırım bir çok satılık yere baktılar.niyetleri seneye baharda bebekleri olacakmış ve o zamana kadar bir yer hazırlayıp orada yaşamakmış.köy yerinde geçinmek için neler yapabileceklerini tartıştık hep birlikte.ben zeytin dikmelerini ya da küçükbaş hayvan yetiştirmelerini tavsiye ettim.meyvecilik için hem değeri yüksek sulanabilir büyükçe bir yer satın almaları , hem buraya fidanlar dikip yetişmelerine kadar bakımlarını yapmaları hemde fidanları yetişkin olduğunda çapa , budama , ilaçlama , gübreleme , sık sık sulama ve toplama gibi sorunlarıyla sürekli uğraşmaları gerktiğini düşündüğümü anlattım.umarım her şey onların istedikleri gibi olur.
açık-pozisyon
26-09-2009, 11:22
Sn. gokceada,
Sizin yazdıklarınıza da tabi ki katılıyorum, yalnız benim bahsettiğim noktayı yanlış anlamışsınız... Ben türken raus zulmünün en yoğun yaşandığı (1970-75) dönemde Almanya'da işçi olan bir ailenin çocuğuyum... Demiyorum ki adamlar yabancıları çok seviyor, benim vurgu yapmak istediğim nokta medeniyetti... Yabancı düşmanı, ikiyüzlü, çifte standartlı olduklarını zaten cümle alem biliyor ama yaşam medeniyeti konusunda bizden daha ileri olduklarını da inkar edemeyiz. İşte benim söylemek istediğim o medeniyet noktasına nasıl ulaştıkları idi, bunun için nasıl çalıştıkları idi... Sonuçta sizde bu ülkede gelecek görememişsiniz ki zamanında yurtdışına gitmişsiniz.
Neyse, bu konunun yeri burası değil... Ali Bey kaçış planlarımıza renk kattınız, daha az siyaset daha fazla yaşamdan konuşursak :) eminim bu konu daha da güzelleşir, renklenir...
Sn. therapido, yaşam tarzı konusunda çok ama çok haklısınız. Eğer aklımızdaki hayatı gittiğimiz yere götüreceksek, gitmenin hiç anlamı yok... Önemli olan hayatı, zamanı yakalamak.
Sayın therapido,
Ne demek istediğinizi inanın tam anlayamadım.
Büyük şehirdeki yaşamdan bunalmış bir insanın sakin bir kasabada veya bir köyde yaşamaya başlayabilmesi o kişi için büyük kazançtır. Heleki o insan ekonomik yönden girdiği sarmaldan da yeni seçimi sebebi ile kurtulma imkanı buldu ise, onu hepten kutlamak şarttır diye düşünüyorum.
Hoşçakalın.
therapido
27-09-2009, 00:24
Demek istediğim,
şehirdeki yaşamdan her ne anlamda olursa olsun bunalmış olmak, kaçmak için elbette yeterli sebeptir. Ama kaçış imkanını ve sebebini sağlayan yaşadığınız şehirdeki maddi manevi birikimlerdir ne yazık ki. Köyde doğup büyüyen birinin daha ucuz diye başka bir köye taşındığını hiç duymadım aralarında yaşadığım sürece. Domates biber ucuza gidiyor diye şikayet ediyorlardı o ayrı. Ama hep birşeylerden şikayetçi olan köyde yaşayan şehirliler gördüm. Hiç üretmeden evinde oturan, komşusunun bahçesinden getirdiği sebzeyi sanki köylü olmasının gereğini yerine getirdiğini düşündüğünden, ufacık bir minnet ve sevinç duymadan alanlarıda gördüm...
40000 liraya malettiği, 200 liraya kiraladığı evi köylü için iyi bir gelir kaynağı olurken, sizin için eski kiranıza bakınca cüzzi bir rakam oluverir. Belki köye kaçan sizin çocuklarınız da yeni geleceklere o 200 lira için birkaç ev yapmak isteyecektir?
Ben köye taşındığımda 35 lira idi ev kirası. 1 sene sonra 75 şu an için 200-300 arası, 7 sene.
İstanbul'dan taşındığım ev 400 iken 7 sene sonra 1400..
bir terslik gözünüze çarptı mı?
Bahsettiğim evin temel yaşamsal standartlarının şehirdekilerden neredeyse tek farkı kalorifer sistemi olmamasıdır. İyi izah ederseniz topluca ısınmanızın daha ekonomik olacağını akıllarına yatar belki, hep beraber apartman yaparsınız. Güvenli yaşamak için bir kaç apartman bir araya gelmek isteyede bilirsiniz bir siteniz olur..
Köyü şehre çevirmemek lazım demeye çalışıyorum özetle. Kentleşme mantığını yaratan biziz. Konforu ve refahı sağlamaya çalışıp, yaşamı kolaylaştırmak için kentleşen biziz. Bu zenginliğe imrenip herşeyi göze alıp büyük şehirler göçen, belki o neslin 1 veya 2 alt kuşağı olarak geri kaçmaya çalışanda biziz. Bence bu durumda büyük bir ironi var. Elbette isteyen zorunda kalan geri dönsün. Ama ricam ve fikrim gidilen yere azda olsa şehre çevirmesin. Şehrin kurallarını beklemesin.
Diğer taraftan bakınca şehri zehir edende temelde biziz. Eğer ömrüm yeterde sabırlı olursam ileride bu kadar şikayetçi insanın kaçmaya çalıştığı İstanbul'da köylerdekinden az insan olacak bende mutlu mesut yaşayacağım.
Tekrar okuduğumda sanki size kızmışım gibi yazmışım kusura bakmayın "hosseda"
sanırm depresyondayım :)
Görüşmek üzere
Kerem AKYAR
alideryacengel
27-09-2009, 10:10
ben burada yazılar yazan diğer kişileri , onların şartlarını ve psikolojik durumlarını bilemem.ama kendiminkileri biliyorum.burada bir köy evinde yaşıyorum.bildiğiniz doğal taşlardan örme taş duvarları , ağaçlardan(keresteden değil)kirişleri ve köy tipi kiremitleri olan çatısı , iç kapıları başparmakla bastırarak açılan çok eski tip kilitleri olan duyduklarıma göre en az 50 yıl önce yapılmış ve son 11 yıldır terkedilmiş halde duran bir köy evi.bu evi lüks bir villaya çevirmeye ne niyetim var ne de param.buraya şehirden getirdiğim konforum çanak antenim , külüstür bilgisayarım ve külüstür kartalım.buzdolabı köylülerde de var zaten.çamaşır ve bulaşık makinemi su olmadığından üstüne bir şeyler koyarak raf gibi kullanıyorum.giysilerimin hepsi ve ayakkabılarım köylülerinkilerden daha eski.aşınıp yırtılan yerlerine hanım yama yapıyor gitmeye devam ediyorum.günlerimi evle bahçeyle uğraşarak , tv de haber kanallarını , cnbc dizilerini izleyerek , bilgisayarla bir şeyler yaparak ya da eşimle karşılıklı çay kahve içerek geçiriyorum.şehre dönme konusunda pozisyonumu en açık biçimde anlatayım.hanımla birlikte "GEMİLERİ YAKTIK" biz.aranızda küçük bir yere büyük beklentilerle gidip yerleşmiş , sonra beklentileri gerçekleşmeyip geri dönmüş arkadaşlar olabilir.bizim durumumuz onlar gibi değil.biz kendimizi en kötüsüne hazırlayarak buraya geldik.paramız yetişmeyecek , cam taktıramayacağız , elektrik bağlatamayacağız külüstür bozulacak belkide sigortasını yenileyemediğimiz için çevirmede trafikten men edilerek parka çekilecek diye düşünerek yola çıktık istanbuldan.kendimizi hazırladığımız kötü şartların bir kısmını şansımız bir kısmını amatörce emeklerimiz bir kısmını da köyde edindiğimiz komşularımızın yardımlarıyla aştık.burada yaşayan dostlarımız onlara yardımları için "MİNNET DUYMAMIZA İZİN VERMEDİLER".içlerinden birinin hanımı ameliyat olduğunda benim hanım 4 gün refakatçi kalmıştı hasta hanımın yanında.siz de bize yardım ettiniz ya diyerek teşekkür etmemi bile kabul etmediler.kısaca umduğuğumuzdan çok daha iyi ama muhtemelen bir çoğunuzun kabul etmeyeceği şartlarda tüm maddi sıkıntılarımıza rağmen keyifle yaşıyoruz.geleli 7 ay oldu ve bize 7 günmüş gibi geldi.hergün başka keyif alacak bir şey bulup onunla mutlu oluyoruz.geçen gün yağan yağmurlardan sonra yeşeren otların üstüne uzanarak kahvelerimizi neron gibi yatarak içtik.bu bize değişik ve eğlenceli geldi.hoşumuza gitti.keyiflendik.bu yazıyı okuyan arkadaşlardan en son yeşil çimenlere yatarak bir şeyler içen kaç kişi var merak ediyorum.gene uzun uzun yazıp kafanızı şişirdim kusura bakmayın.bu belkide burası gibi çok sakin bir yerde yaşadığım için oluyor.artık o kadar kusurumu da idare ediverin.
bayindirmevki
27-09-2009, 23:19
Ben sizi anladım. Sayın Therapido
Bu konu başlığında yazılanları izlerken sizi hayretle takip ediyordum. Taş, kum, çimento, beton. Sonun da anlamışsınız '' kaçtığımı sanıp yanımda götürmeye çalışmışım herşeyi '' . Yorum yapmak bana düşmez. İtirafiniz için teşekkürler. Korkarım İstanbul temenniniz de tutmayacak. Gelecekte mega kentler ile bunlara gıda sağlayan büyük tarım işletmeleri arasında köy diye bir birim kalmayacağını sanıyorum. Hoşcakalın.
Saygılarımla
denizakvaryumu
27-09-2009, 23:30
ben burada yazılar yazan diğer kişileri , onların şartlarını ve psikolojik durumlarını bilemem.ama kendiminkileri biliyorum.burada bir köy evinde yaşıyorum.bildiğiniz doğal taşlardan örme taş duvarları , ağaçlardan(keresteden değil)kirişleri ve köy tipi kiremitleri olan çatısı , iç kapıları başparmakla bastırarak açılan çok eski tip kilitleri olan duyduklarıma göre en az 50 yıl önce yapılmış ve son 11 yıldır terkedilmiş halde duran bir köy evi.bu evi lüks bir villaya çevirmeye ne niyetim var ne de param.buraya şehirden getirdiğim konforum çanak antenim , külüstür bilgisayarım ve külüstür kartalım.buzdolabı köylülerde de var zaten.çamaşır ve bulaşık makinemi su olmadığından üstüne bir şeyler koyarak raf gibi kullanıyorum.giysilerimin hepsi ve ayakkabılarım köylülerinkilerden daha eski.aşınıp yırtılan yerlerine hanım yama yapıyor gitmeye devam ediyorum.günlerimi evle bahçeyle uğraşarak , tv de haber kanallarını , cnbc dizilerini izleyerek , bilgisayarla bir şeyler yaparak ya da eşimle karşılıklı çay kahve içerek geçiriyorum.şehre dönme konusunda pozisyonumu en açık biçimde anlatayım.hanımla birlikte "GEMİLERİ YAKTIK" biz.aranızda küçük bir yere büyük beklentilerle gidip yerleşmiş , sonra beklentileri gerçekleşmeyip geri dönmüş arkadaşlar olabilir.bizim durumumuz onlar gibi değil.biz kendimizi en kötüsüne hazırlayarak buraya geldik.paramız yetişmeyecek , cam taktıramayacağız , elektrik bağlatamayacağız külüstür bozulacak belkide sigortasını yenileyemediğimiz için çevirmede trafikten men edilerek parka çekilecek diye düşünerek yola çıktık istanbuldan.kendimizi hazırladığımız kötü şartların bir kısmını şansımız bir kısmını amatörce emeklerimiz bir kısmını da köyde edindiğimiz komşularımızın yardımlarıyla aştık.burada yaşayan dostlarımız onlara yardımları için "MİNNET DUYMAMIZA İZİN VERMEDİLER".içlerinden birinin hanımı ameliyat olduğunda benim hanım 4 gün refakatçi kalmıştı hasta hanımın yanında.siz de bize yardım ettiniz ya diyerek teşekkür etmemi bile kabul etmediler.kısaca umduğuğumuzdan çok daha iyi ama muhtemelen bir çoğunuzun kabul etmeyeceği şartlarda tüm maddi sıkıntılarımıza rağmen keyifle yaşıyoruz.geleli 7 ay oldu ve bize 7 günmüş gibi geldi.hergün başka keyif alacak bir şey bulup onunla mutlu oluyoruz.geçen gün yağan yağmurlardan sonra yeşeren otların üstüne uzanarak kahvelerimizi neron gibi yatarak içtik.bu bize değişik ve eğlenceli geldi.hor.
oşumuza gitti.keyiflendik.bu yazıyı okuyan arkadaşlardan en son yeşil çimenlere yatarak bir şeyler içen kaç kişi var merak ediyorum.gene uzun uzun yazıp kafanızı şişirdim kusura bakmayın.bu belkide burası gibi çok sakin bir yerde yaşadığım için oluyor.artık o kadar kusurumu da idare ediverin.
Sizi çok iyi anlıyorum.
Siz aslında başaranlardansınız.
Ve sizin bu tecrübeleriniz ayrı bir başlığı hak ediyor.
Ali Bey bu başlık altında değil de ayrı bir başlık altında yani "buralardan çekip gitmeyi başaranlar" alideryacengel başlığı altında yazmanız gerekir.
Sanıyorum siz bu bu forumda bu işi başaran tek kişisiniz.
therapido
28-09-2009, 10:54
Tekrar merhaba
Sanırım hala yanlış anlaşıyoruz. Özellikle Ali Bey size karşı bir itham veya imada bulunmadığımı lütfen bilin. Şayet bu şekilde anlaşıldıysam özür dilerim. Ben sadece bu sitede yazılanlara cevap verir gibi değil, günlük hayatımda karşılaştığım kişilerle olan paylaşımlarımıda toparlayıp yazılarımı yazıyorum. Sizin ne koşullarda orada olduğunuzu en azından iyi tahmin edebilecek bir durumdayım. Kimse diğerinin olduğu yerden dünyaya bakamaz ama bir süre için aynı koşullarda yaşadığımı söyleyebilirim.
Arsa alıp üzerine ev yapabilecek maddi durumu, kaba tabirle cebinde parası olan (ki ilk sayfalardaki yazıları okursanız buna sahip kişiler sayfalarda da vardır). Hatta bununla beraber gücü kuvveti yerinde olan şehirli fikirdaşlarımızın (başlığı baz alıyorum) bir çoğunda gördüğüm gidip köye (yine kaba tabirle) villa kondurma isteklerinden bahsediyordum. Çocuklarının köylü çocuklarla birlikte nasıl okuyabileceğini düşünen. Akrep, fare, yaban domuz gibi küçük detaylardan bahsedince sende işi korku filmine çevirdin diyebilen. En yakın ATM'nin nerde olduğu ilk sorusu olan. Odun kırmak yerine, ilk önce parayla kırdırmayı düşünebilen. Şartlara uymak yerine şartları değiştirmeyi amaçlayan bir gruba idi yazılarım.
Zaten bu başlığın amacıda fikir ve tecrübelerin paylaşımı, teknik gereksinimlerin yanı sıra manevi etkileride değerlendirmek değil midir?
Sayın bayindirmevki şayet beni anladıysanız İstanbul konusunda yaptığım hicvide anlamış olmalısınız. Şehrin benim ömrüm süresinde düzelmesini beklemem mantık dahilinde mümkün değil. Ama bu medeni yaşamı bitiren bizler olduğumuza göre (doğduğumda böyle olsa dahi), tekrar medenice yaşamayı başlatanda biz olabiliriz. Köydeki üreticiye hakkını vermek, markete gitmek yerine pazara gitmekle bile biraz daha mümkün. İstanbul dahil pekçok kentte hala üretici pazarları var. Bizim kültürümüzde bu var. Vazgeçeli de çok olmadı. Dolapta sakladığınız domatesin bir-iki hafta taş gibi durmasına sevinmezsek kimse bize o sentetikleri satamaz. Ben evimde domates yetiştiriyorum (şehirdeki evimde) pekçok arkadaşıma da fide veriyorum, saksılarda domates yetiştiriyorlar. Bu günlük ihtiyaçlarını karşılamasa da farkındalıklarını arttırıyor. İki domates arasındaki fark onlara bence iki hayat arasındaki farkı göstermeye yetiyor. Pekçok arkadşımın çocuğu domatesi migrosta yetişiyor sanıyor. İnek görmediği için yediği hamburger arasındaki bağlantıyı bilmiyor.
Biraz kafamızı kaldırsak şu öğretilen hayattan demek istiyorum. Şehir daha yaşanılır olabilir diyorum. O zaman sanırım Ali Bey belki sadece değişiklik olsun diye Çanakkale'ye gider, İstanbul'da geçirdiği rahat emekliliğinde yarınını bilir bizde belki yüzyüze sohbet edebilme imkanını daha kolay bulurduk.
Çimento kum çakıl konusuna gelince. Sadece önceki yazılarımı okusaydınız buna nasıl mecbur edildiğimi görmüşsünüzdür. Evet şehirden kaçtığımda 23 yaşında, tecrübesizdim. 58'de kaçsam farksız olmazdı. Arsamı aldığımda üzerinde bir bina yoktu. Bir ev yapmak istiyordum bu noktada devlet devreye girdi. Bana sınırlar çizdi, çizdirdi. Statik hesaplama zorunluluğu istediğinden betonları demirleri istedi. Benim kendi evimi ellerimle inşaa etmeme nerdeyse izin vermedi. İşveren, aynı zamanda müteahhit, duvarları ören usta olmamın bile yasal olarak karşılığını bulamadılar. Eğer izlediyseniz "Grand Design" adında forumdada daha önce bahsi geçen bir program var. Genellikle İngiltere'de yapılan özgün evleri inceliyorlar. Orada dahi (ülkemizdeki bürokrasiden şikayet ettiğimiz için) inşaat için alınacak izinler çok sıkı ve çok manasız. Uzun bürokratik işlemler gerekiyor. Uzun lafın kısası çimentoyu betonu yanınızda götürmeden devlet sizin arsanıza ev yapmanıza izin vermiyor (ahşap ve demir gibi diğer malzemelerii ayrı tutarak konuşuyorum)
Master olarak gördüğümüz Ali Bey'in evinin önüne dökeceği betonun nedenini anlayabiliyorum. Bir iki kişi dışında kimse "Abi keşke taş yapsaydın" demedi. Eminim imkan dahilinde olsa kendisini de orayı taş veya benzeri bir malzeme ile düzenler. Ayrıca bu sentezde artık beni rahatsız eden kısım şehirdeki çimentoyu oraya götürmek değil, çimentonun doğaya verdiği zarardır. Geri dönüşümü zor, üretimi için doğaya çok zarar verilen bir malzemedir. Zira Ali Bey'de molozu saklamak amacıyla belki ileride başkası için oluşacak yeni bir molozu yaratacaktır. (Yine suçladığımı düşünmeyin)
Sayın denizakvaryumu,
Forma dikkatli bakarsanı Ali Bey kaçışı imkanları dahilinde başarmış "kişiler"den biridir. Yani bunu yapan başkalarıda var. Diğerlerinin haklarını biraz yediğinizi düşünüyorum :) Oturup inşaa ettiği evini vidasına kadar anlatmış kişilere haksızlık yapmamak lazım (Bkz. Aziz Fayda).
Sanırım Ali Bey sizlere aslında bu işin hiç düşündüğünüz kadar pahalıya çıkmadığını gösterdiği için size daha yakın geldi.
Yine bir sürü kalp kırmış bir yazı gönderiyor olabilirim. Her ne kadar şu sevgili internet sizere derdimi topluca anlatmayı sağlamış olsada hala buradan kendimi net olarak ifade edebildiğimi düşünmüyorum. Kullandığım parantez sayısı da artmaya başlamış zaten.
Saygılarımla
Kerem AKYAR
Lösevden gelen Tarım konusunda bir yazı, çok güzel açıklamışlar.
Çocukken yediğimiz kan damlayan mis gibi domateslerimizi, çıtır çıtır salatalıkları, kokusu uzaktan duyulan çileklerimizi özlüyoruz. Ekşiyen ayranlarımızı, çürüyen yumurtalarımızı, küflenen peynirlerimizi, kurtlu elmalarımızı bile özler olduk.
Şimdi yediğimiz her şey yapay. Hepsi suni gübreli, hormonlu, tarım ilaçlı, kimyasal katkılı, suni tatlandırıcılı, boyalı. Makinalarda yapılan kimyasal katkılı, boyalı yoğurtlar, neredeyse içinde meyveden başka her şeyin yer aldığı meyve suları, cipsler, dışı kırmızı içi beyaz, siyah domatesler, uçları yumuşayarak içi acıyan salatalıklar, acayip şekilli çilekler, kokusu olmayan muzlar, kaymaksız sütler, sıcakta bozulmayan yumurtalar. Neredeyse 20–30 yıl öncesinin karikatürlerindeki gibi yemek yerine yutulacak 1–2 ilaç yakında sofralarımızın ana gıdası olacak. Her şey yapay, her şey katkılı, her şey ilaçlı.
Buradan köylümüze sesleniyoruz ve yalvarıyoruz. Lütfen bu ülkenin çocuklarını birazcık olsun düşününüz ve atadan kalma tarım ve hayvancılığa tekrar geri dönünüz. Lütfen tekrar kara sabanla, humuslu toprakla, doğal gübreyle, nadasla yaptığınız eski tarıma geri dönünüz. Hayvanlarınızı hareketsiz kılan ve suni yemle besleyen ağıllardan çıkarınız. Bırakın çayırda koştursunlar, otla beslensinler bırakın etleri mis gibi kekik koksun.
Unutun sizi kandıran “Bir ek, kırk al” masallarını. Hanginiz zengin oldunuz, hanginiz bir ektiniz kırk aldınız. Hanginiz köşeyi döndünüz. Tüm paranızı suni gübrelere, tarım ilaçlarına, mazota yatırdınız onları zengin ettiniz. Hâlbuki kasketini takıp ne demişti Mustafa Kemal Atatürk? “Köylü milletin efendisidir.” Bırakın bu hormonları, bırakın bu tarım ilaçlarını. Yeniden milletin efendisi olunuz. Kendinizi düşünmüyorsanız, çocuklarınızı, çocuklarımızı, geleceğimizi düşününüz.
Bakın gelişmiş ülkelere. Hemen hepsi binlerce dönüm arazilerini organik tarıma ayırmışlar. Onlar sizlere hormonlu, tarım ilaçlı çiftçiligi önerirlerken kendileri kendi çocukları için doğal tarımı seçtiler. Ne demiş atalarımız; “Ellere verir salkımı, kendi yutar talkını”. Siz de bunları görün artık. Çocuklarımız adına size yalvarıyoruz. Tüm çocuklar lösemi ve kanser olmadan, bir an önce atadan kalma doğal organik tarım metotlarına ve doğal hayvancılığa geri dönünüz.
Bakın o zaman ülkemiz nasıl zengin olacak.
Sayın therapido,
Bana kızar gibi yazmamışsınız, ben öyle algılamadım ilk okumamda dahi.
Ama artık tam olarak anlamış vaziyetteyim sizin düşüncelerinizi.
Hoşçakalın.
therapido
28-09-2009, 12:19
Sayın İncifem
Yazıyı sizin yazmadığınızı bilerek sizin gıyabınızda birkaç şey söyleyeyim.
Bu iş arz-talep dengesidir. Siz marketten o sentetikleri almazsanız üretilmesi azalır. Köylüye seslenmek bence yanlış şehre seslenmek lazım. Köylü talep edileni karnını doyurmak için üretmek zorunda kalıyor. Çoğu seranın yanında bahçesine sadece kendisi için ayrı ürün dikiyor. Pek çok köyde kooperatif yok. Toptancılar ki köyün genelde en zenginleridir ürünü alır hale götürür. Hal borsası şehirden ve yurtdışından gelen talebe göre fiyat belirler. Yani bu zincirin en altındaki kişidir ne yazık ki üretici.
Ayrıca hala 3 çocuk yapmanın desteklendiği ülkemizde bilinmez midir ki dünya nüfusu 15 yıl içerisinde 3 kat artmıştır ve dünyanın ortalama %19'u bu gün açtır. Bu hızla büyüyen nufusu beslemek giderek zorlaşmaktadır.
http://www.ihh.org.tr/uploads/media/dunya_aclik_haritasi.pdf
İş bu halde iken bu ülkede kimse "tohumculuk yasasına" ses çıkartmazken, köylünün bir sonraki sene için bile tohum saklaması yasakken kazandığı paranın tamamının bir hasat zamanı borçlarına verirken köylünün buna tepki vermesini beklemek sanırım hayal olur.
Bu arada bu ülkede hala çocukluğumuzdaki kirazlar, kurtlanan elmalar mevcut sadece bize ulaşmadan yurtdışına gönderiliyorlar. Bazılarını lüx marketlerde fahiş fiyatlarla "görebiliriz".
Kerem AKYAR
Edit: Sayın Hosseda sizinle anlaştık ama başka anlaşmazlıklar doğdu :) onları izah etmeye çalıştım. Saygılarımla.
alideryacengel
28-09-2009, 13:05
arkadaşlar.yanlış anlaşılanlar kervanına bende katılayım.ben evimin önüne beton dökmedim.evi aldığımda eve bitişik garaj gibi bir yer vardı.arka tarafında ortasına kadar gelen çok kuvvetli bir betonla yapılmış tahıl saklamakta kullanılmış anbar benzeri bir yer vardı.üstünde tavandan 60 cm aşağıda anbarın demirden kapağı vardı.daha önce burada oturan köylüler tahıllarını farelerden korumak için yapmışlar.benim hiç bir işime yaramıyordu.garajında yarısını işgal ediyordu.külüstür arabamın güneşten ve yağmurdan artık kaportasının saçları ortaya çıkmaya başladı.ben de o anbarı yıktım.orayı şimdi kuru kalması için odunlarımı ve benim külüstürü koymakta kullanıyorum.
bu anbardan çıkan beton kırıklarını yok etmem mümkün değil.evimin önünde kalan yerin bahçenin alt tarafından 1 metre yüksekte ve düz olmasını sağlayan , taşlardan yapılma bir set vardı.bu setin evimin köşesine gelen tarafı zamanla yıkılmış.yağmur suları da evin köşesine gelen bu kısmı aşındırmış.bende taştan seti becerebildiğimce onardım.toprağın aşındığı çukur yerede bu molozları döktüm.sadeve 2.5m x3 m bir yerde beton olacak.
bahsettiğim evin köşesine yakın olan yer 1. , 2. , 4. ,ve 5. resimlerde , 3. resim de de garajın içi gözüküyor.önümüz kış.hem odun hem de külüstür için karda kışta kuru bir yere ihtiyacım var.çok işime yarayacak bir yerim oldu.öte yandan da eviimin köşesinde duvarın altını yağmur sularının aşındırıp oymasına engel oldum.ortada da bir moloz yığını kalmayacak.sadece masamı koyup oturabileceğim ufak bir yerim olacak.buranın eski halinin resimlerini bulabilirsem onları da yüklerim.o zaman ne yapmak istediğimi ve neden yaptığımı daha iyi anlayacaksınız.
not:henüz bitiremedim.biraz hanım rahatsızlandı biraz ben.araya bir de çatının kiremitlerini aktarma işi girdi.
alideryacengel
28-09-2009, 13:25
sayın therapido.anlattıklarınızda eksikleriniz var.ben burada öğrenebildim onları.mesela köylünün ürününü dalında/tarlasında/bağında alıyor o toptancılar.parasını ise sonra ödeyeceğiz diyorlar.senet , çek falan da yok ortada.insaflı olan toptancılar ödüyorlar borçlarını ama iki sene önce sattığının parasının geri ödeneceğini umarak umutla bekleyen köylülerle konuştum bu köyde.
bağlarını da artık işlemiyorlar.ya terk etmişler.ya da kendilerine pekmez , şarap yapmak için az birşey , oda özen göstermeden allaha emanet bağcılık yapıyorlar.nedeni de çok basit.topladıkları üzümün kilosunu 20-25 kuruştan satabiliyorlar.bu da bağlarının budama , ilaçlama , çapalama , toplama ve taşıma gibi masraflarını karşılamıyor.çoğu bağlarını terk etmiş bu yüzden.elma , şeftali , nektarin , kiraz , ayva gibi meyve yetiştirenler allaha emanet vadeli satıyorlar toptancı tüccara.az biraz paraları varsa kendileri toplayıp daha fazla para edeceğini umarak soğuk hava deposuna götürüp orada saklıyorlar.doğru düzgün bir denetim ve kontrol mekanizması da yok buralarda.ürünlerinde verimi arttıracağına inandıkları ne varsa(gübre , tarım ilacı ve benzerleri) ürünlerinde bırakacağı etkiyi bilmeden ve önemsemeden kullanıyorlar.yani köylerde bile bildiğimiz eski doğal ürünleri bulmak ancak köylülerin evlerinin bahçelerinde mümkün.onun da nedeni masraf olmasın diye kendi bahçelerinde o gübre ve ilaçların yerine doğal hayvan gübresi kullanıyorlar.
alideryacengel
28-09-2009, 14:02
evin önceki durumunun resimlerini buldum.evin köşesinin yağmur sularıyla ne kadar aşındığını ve oluşan meyille duvarın altının oyulmasını (ilk resimde kırmızı renkli daire içinde)görebilirsiniz.önce evin köşesini ve duvarın altını becerebildiğim kadar sağlamlaştırdım(ikinci resimde kırmızı renkli daire içinde).
alt resimde de garajın eski hali var.eskiden burada oturanların yaptığı anbarın kapağı üst tarafta , kırmızı renkli dairenin içinde.tavanla arasında kalan mesafe de bir insanın ancak yüzükoyun sürünerek anbarın kapak deliğne ulaşabileceği kadar.yani benim kullanmam imkansız.içine birşeyler koymak bir dert , çıkartmak bin dert oacaktı.ben de yıktım.
alideryacengel
28-09-2009, 15:13
yağmur sularının oluşturduğu aşındırma ve evin köşesine verdiği zarar bu resimde daha belirgin.
bu evi seviyorum ben:)
ali bey o kadar zarifsiniz ki,ihtiyacınız olan bu işi yapmak için ,buna kanıtlar gösteriyorsunuz ve forumdakilere izah ediyorsunuz,kolay gelsin size...
alideryacengel
28-09-2009, 17:45
sayın riko.biz de viran evimizi , çevremizdeki doğayı , tertemiz havayı ve henüz insanlığını yitirmemiş bu köyün yerlisi insanları seviyoruz.
Sayın ali bey,
sizi sadeliğinizden dolayı tebrik ediyorum ve size açılan yolların şans , mutluluk getirmesini diliyorum.
saygılarımla.
alideryacengel
28-09-2009, 21:11
sayın ozbey.iyi dilekleriniz için teşekkür ederiz.
sayın hoşseda.çocukluğumn beri iki yıl öncesine kadar motorsikletim vardı.her fırsatta arkadaşlarımla toplaşır , şehir dışına gezmeye giderdik.uyku tulumlarımızda ya da çadırlarımızda gecelerdik.zehirli hayvan ısırmalarına karşı yurt dışına giden bir arkadaşım bana bir hediye getirmişti.plastikten.bir şırıngaya tıpa tıp benzeyen ve şırınga boyutlarında , ama ucunda iğne yerine eskiden terzilerin dikiş dikerken kullandığı yüksük gibi bir şey olan bir tür minik emme pompası.bu plastik aleti zehirli hayvanların ısırdıkları yere bastırıyorsunuz.o da ısırıktan dışarı doğru zehir karışmış kanı şırınganın içine çekiyor.çok basit.hafif ve muhtemelen çok ucuz bir aparat.cebinizde her zaman taşıyabileceğiniz bir şey.bunu kamp malzemeleri satan dükkanlardan bulabileceğinizi sanıyorum.bu aparatla ısırlan yerden bir miktar kanı dışarı emebilirseniz kana karışan zehir azalıyor.rahartça bir sağlık kuruluşuna gidecek vaktiniz kalıyor.ben kiracıydım.her yıl evsahiplerinin yüksek zam istemelrine kızarak ev değiştirirdim.o kadar çok eşya taşıyınca bir çok şeyiniz de ya kırılıyor ya da kayboluyor.bendeki bu aparat da kayboldu.amatörce neye benzediğini çizmeye çalışım.bundan edinirseniz akreplere karşı daha güvende olursunuz.hatta ailenizdeki her kişi için bir tane alın.çok ucuz bir şey olduğunu sanıyorum.eğer bulabilirseniz benim içinde iki tane alıp ptt ile gönderebilirseniz çok sevinirim.
kusura bakmayın.çok acayip bir resim oldu.hem çizimim kötü.hem de rsmi paint ile çizdim.bmp dosyası olduğu için site kabul etmedi.ben de ekrandaki görüntünün resmini çakip siteye ekledim.
açık mavi olanyerler plastik gövde
koyu mavi ısırığın olduğu yere kapatacağınız yüksüğe benzeyen uç
yeşil renkli yerler de emmeyi sağlayan piston
alideryacengel
28-09-2009, 22:19
bu ev 11 sene terk edilmiş olarak devamlı rüzgar esen bir tepede onarılmadan kalmış.onarılmadan diyorum çünkü köylüler taş duvarlı eski köy evlerinde taşları bir tür toprağı çamur haline getirerek tutturyorlar.zaman içinde rüzgar ile birlikte yağan yağmur taşların dış tarafında aralarındaki toprağı alıp götürüyor.köylülerde bir kaç yılda bir tekrar taşların arasına o topraktan yaptıkları çamurla rötuş yapıyorlar.benim evin 15 yıl kadar bir süre ayakta kalmasının nedeni duvarda , özellikle alt kısımlarda kullanılan taşların çok büyük ve düzgün olması.eğer taş duvar örerek bir ev yapmak isteyeniniz varsa taşları beton harçla tutturmasını tavsiye ederim.duvarların üzerine de beton yerine tahta çatı deprem bölgesi olan ülkemizde bence daha güvenli.hem duvarların üzerine fazla ağırlık binmiyor hem de yıkılsa bile kafanıza beton yerine tahta düşer.ben tercihimi tahtadan yana yaparım her zaman.çatınızda da eğer bulabilirseniz haiki kestane ağacı kullanın.bu ev ve çatısı 50 yıldan daha eski.çatısında iskeleti oluşturan kestane ağacından kütükler.kütükler diyorum , çünkü hakikaten bildiğiniz ağaç kütüklerinden iskeleti var çatının.yani kereste falan değil.bütün ağaçları yontarak yapmışlar çatının iskeletini ve 50 yıldır hala ayakta çatı.üstelikte 10 yıl yağmur suları aktarılmayan çatıdan içeri akmış.bu çatılar hafif ve ufak "köy kiremitleri" ile örtülü.ziftli kağıt yok.kiremit altındaki tahtalarda aralıklı dizilmiş.rüzgar sert estiğinde kiremitleri oynatıyor ve çatı su akıtıyor.
alideryacengel
29-09-2009, 19:33
bu gün londrada çalışan bayramiçli bir arkadaşım izin için ailesinin yanına gelmiş.bayramiçte yaşayan kardeşi ile birlikte köye geldi , bana uğradı.beni alıp yakınlarda olduğunu bildiğim ama 7 aydır gitmediğim bir orman içi park alanına götürdüler.yanıma fotoğraf makinemi almamıştım.oradaki müthiş güzelliği size iletemiyorum.gittiğimiz yeri size tarif etmeye çalışayım.dağların arasına sıkışmış bir vadi.vadinin etrafı kimi yerde duvar gibi dimdik çok yüksek kayalar.kimi yeri gene dik ama daha yumuşak eğimle yükselen ama her yeri çok ilginç ağaçlarla kaplı bir yer.bir de ufak kanyon var bu alanda.yürüyebilmek için kenarına dar bir yaya yolu yapılmış.kanyonun içlerine doğru yürüyünce yaya yolu bitiyor.kayaların üstüne basarak ilerlemeye çalıştım.sular kanyonun yamaçlarındaki kayaların içinden çıkıyor.ama minik bir sızıntı halinde değil.yer yer bir insan boyu çapında deliklerden çıkıyor sular.kanyondan akan bu güçlü derenin iki yanında kayaların müsait olduğu yerlere tahta masalar konulup piknik yapılacak bir sürü yer hazırlanmış.burada hiç toprağı olmayan kökleri kayalara tutunmuş dev ağaçlar var.yine alabalık lokantasının bulunduğu zemini biraz daha düz olan kısımda 20 - 30 metre yüksekliğinde ama cetvelle çizilmiş kadar dümdüz bir tür çam ağaçlarının oluşturduğu orman var.o ağaçların birbirine o kadar yakın mesafede o kadar büyüyebilmeleri ve gövdelerinin inanılmaz bir biçimde dümdüz olması bana çok ilginç geldi.daha da ilginci o kadar yükselmiş ağçların gövdeleri 40 - 50 cm yarıçaplı.daha kalını yok.bu gün gittiğim yerin internetten resimlerini buldum.ekleyeceğim.bahsettiğim düz ve yüksek ağaçların da benzerlerinin resimlerini buldum.yalnız bu ağaçlar benim gördüklerimden daha kısa ve daha kalın.bir de yol boyunca her yer elma bahçesi.burada yörenin en sulak vadisine kurulu bir köy var.yol boyunca elma bahçelerinin yanı sıra çok sayıda kestane ağacı da var.piknik alanında iki alabalık lokantası bir de pansiyon var.gördüğüm arabaların plakaları hep başka şehirlere aitti.eğer yolunuz buralara düşerse biraz zaman ayırın ve mutlaka bu piknik alanına gidin.yerin adı evciler köyü / ayazma piknik alanı.benim köye de arabayla sadece 10 - 15 dakika mesafede.
alideryacengel
30-09-2009, 04:00
"Hikayesinin özeti; şehirde eksiye düşen bir adamın can havli ile köye sığınması."
benim tanımlarken bu yazdıklarınız tamamen doğru.
ama eksikleriniz de var.
benim bu köyde yaşamaktan duyduğum keyif eksik.
bu siteye girdiğimden beri tüm yazılarımda her birinize sayın diyerek saygıdeğer gördüğümü belirtmem eksik.hiç kimseye "adam ya da kadın" diye hitap etmeme nezaketim eksik.
hiçbirinizi kendimden daha aşağıda ya da daha yukarıda görmeden olduğum gibi göründüm.evet eksiye düştüm.ama şehirde elime bir silah alıp kimsenin parasını malını çalmayı ve ya yardım dilenmeyi asla düşünmedim.sanırım bunun için beni eleştiremezsiniz.
geç saate kadar çalışmışsınız ve yorgunsunuz.sizi çok iyi anlıyorum.ben 30 yıl çalıştım.bunun büyük kısmında garanti bankası genel müdür yardımcısının ve garanti sigorta genel müdürünün makam şöförü olarak sabah beşten gece yarısına kadar şehir trafiğinde hatasız hizmet sundum.son 10 yılda da her gece sabaha kadar ticari takside şöförlük yaptım.ben de çok yoruldum.ben de çok uykusuz kaldım.ama evime geldiğimde ya da bir arkadaşıma rasladığımda nezaketimi yitirmeden cansıkıntımı karşımdakine yansıtmadan sohpet etmeye çalıştım.lütfen bunu sizde deneyin.daha güzel dostluklar kurarsınız.tabi böyle bir şeye gerçekten ihtiyaç duyuyorsanız.
kazim polat
30-09-2009, 09:33
Arkadaşlar merhaba.
Uzunca süredir bu başlığı ilgiyle takip edenlerdenim. Ancak son zamanlarda ne yazık ki bu ilgimin sönmesi aşamasındayım. Çünkü artık bu başlıkta dostlarımızın neler yaptıkları, ya da neler yapmayı planladıklarından çok ikili atışmalara yer verilmekte. Bırakın, isteyen istediğini yapsın, istediğini de yapmasın. Buradan almanız gereken birşey varsa onu alın, yoksa eğer, sessiz kalın. İnsanlara ya da doğaya verilen bir zarar varsa görmezden gelin anlamında değil tabii ki bu sessizlik, ikili çekişmelere girmeme anlamında.
Lütfen verilen emeklere saygı gösterelim ki dostlarımızın hevesleri kırılmasın. Tecrübelerini bizimle paylaşmaktan vazgeçmesinler ki, biz de onlardan faydalanabilelim, heyecanlanalım. Lütfen.
therapido
30-09-2009, 10:03
Merhaba
Kazım Bey'in "tartışma" fikrine katılıyorum. Kendi adıma hep yaşadıklarımı anlatmaya çalıştıysamda haddimi aşmış olabilirim. Bu yüzden, bir kısmına dahil olduğumu düşündüğüm uyarısını üzerime alıp susuyorum. Sadece konuşulanların "kaçış"ın teknik durumlar kısmı dışında ruhsal kısmınında bir değerlendirmesi olduğunu düşünüyorum. Diğer üyelerin/okuyanların canını sıktıysam özürdilerim.
Saygılarımla
Kerem AKYAR
Ps. Grand Design programı ile ilgili daha öncede bir kaç yazışma olmuştu. Tüm sezonları elimde mevcut. İndirmek biraz uzun sürüyor (1,5 ay sürdü), temin etmek isteyen varsa özel mesajla bana ulaşabilirler.
http://www.channel4.com/4homes/on-tv/grand-designs/
Çekip gitmek; kendinizi geride bırakıp gittiğiniz yere uyum sağlamaktır. En hayırsız otu, ağacı yerinden sökmemektir. Araziniz eğri-büğrü diye beton döküp düzlememektir ki o eğrilerde doğanın onlarca yıllık sırrı vardır. Tonlarca taşı ocaktan alaçak çep zenginliği değil, eski evlerin yıkıntılarını değerlendirecek gönül zenginliğidir. Bahçe çitinizi yaparken beton direkler değil, çürümüş kalasları kullanabilmektir. Börtü-böcekten korunmak değil onlarla beraber yaşayabilmektir. Doğayı eksiltmeden arttırabilmek, şehrin kültür ve birikimini yaptığımız işlere yansıtırken sakil düşmemektir. Dışardan bir yabancı baktığında sanki bin yıldır oradaymışcasına.
Merhaba,
Bir süredir takip edemiyordum forumu, bu aralar vaktim var ve bu konu ile her zaman ilgili olduğumdan okumaya başladım tekrar. Sayın bayindirmevki'nin yazdıkları beni çok etkiledi, içinde kendimi ve eşimi bulduğumdan belki.
Ben şehirden kaçmadım, şehir hayatını çok seviyorum. Fakat eşim şehirde öğrencilik hayatı dışında hiç yaşamadığından Alanya'da küçük bir köye yerleşmiş. Doğayı çok sevmemden ötürü buraya eşimin yanına gelmekte tereddüt etmedim. Fakat köy hayatı yaşamak için doğayı çok sevmenin yetmediğini yaşadıkça anladım, anladıkça da öğrendim.
Sayın bayindirmevki'nin dediği gibi, gittiğiniz yeri kendinize uydurmak değil asıl olan, gittiğiniz yere uyum sağlamalısınız. Doğayı sevmek onu her yönü ile kabullenmektir. Evet eğrilikleri, böcekleri, sinekleri, taşı, dikeni ve dahası...
Ben açıkçası örümcekten, kertenkeleden, yılandan çok korkardım. Ahşap bir evimiz var, ve bunlar eksik olmuyor bazen evin içinde bile. (henüz yılan girmedi evimize)
4 seneyi geçti burada yaşıyorum. Alıştım, uyum sağladığımı düşünüyorum şimdi. Doğa başka bir şeymiş, doğanın içinde yaşamak, alışmak ve uyum sağlamak başka. Doğa sadece bir manzara değil ki, yaşıyor, bizim gibi nefes alıyor, içerisinde hayatlar var, milyonlarca yıllar var.
Ben mümkün olduğu kadar doğal malzemeler kullanılmasından yanayım. Bu arada eşim ile aramızdaki en güzel bağlardan birini oluşturan bu düşüncelerimiz.
Belki de uzun yazdım diyerek bitirmek istiyorum. Kimsenin canını sıkmak istemem. Sayın bayindirmevki'nin yazısını okuyunca sadece bunları yazmak geldi içimden.
Hepiniz sağlıcakla kalın, sevgiler.
merhaba,
son bir iki günün yazılarını okudum biraz evvel.bence başta ali bey olmak üzere beton kullananlara karşı gereksiz bir yüklenme oldugu kanaatindeyim.bir köy geçmişim olmasa da çocuklugumdan beri yaptıgım sayısız köy tatillerimin sonucunda edindiğim net fikir şudur ki;köylü ''doğa bilinci gelişmiş bir şehirli'' kadar ne doğasına sahip çıkar ne de onu korumak için bir çaba gösterir. parayı buldugu an o canım taş evini yıkar ,gerekiyorsa imarını alıp üstüne üç katlı beton evini diker.bir güzel de içinde fotograf cektirip havasını atmak için şehirli akrabasına,komşusuna gönderir. o yüzden ali bey gibi zorluklarla mücadele ederek köydeki acemi varlığını başarıyla sürdüren insanlara evinin önüne iki metrekare beton döktü diye fazla yüklenmeyelim bence...bu betonla ne doğa kirlenir ,ne de onu dökmeyince doğa kurtulur. ayrıca bakın hosseda da aynı şeye deyinmiş:
''Benim arkamdaki köylü komşumun evinde ki beton yüzölçümü bendekinin en az 5 katıdır. Eleştirileriniz doğru değil. Beton zaten gidiyor oralara, bizler inanın daha dikkatliyiz o konularda.
Çit direklerimin tamamı ahşap. Ustaya sizin eski çitler nasılsa öyle çit olacak diye ısrar ettim. Ama o kadar ahşap bulamam dedi. Demir direkde ve kafes telde ısrar etti. Zorla demir satan yere götürdü, listeyi hazırlarlarken ben vaz geçtim çitten dedim çıktım mağazadan. Ve sonunda aradığım ahşap direkleri buldum ve çitler köylülerinki gibi ahşap ve dikenli telden oldu ( ama burada da ters bir durum var, ben ahşap çit yaparken köylü bağını domuzdan korumak için altı tamamen beton temel, demir direklere dayanan, kafes teller ile örmekte köyün dört bir yanını. Arada onlarada kızın bence, eskiyi korumuyonuz diye).''
bayindirmevki
30-09-2009, 22:22
Hepinize merhaba
Haklısınız. Kazım bey.
Sessizce izlemeyi tercih edenlerdendim. Onca beton hesaplarına dayanamadım. Doğa bunun neresindeydi? Bunu belirtmeye çalışırken kırıcı oldumsa af ola, özellikle de Therapido kardeşimden. Bir gün karşılaştığımızda bugünleri anarak çay içeceğimizden ve çok iyi anlaşacağımızdan eminim.
Haklısınız. Heyecanlanalım,
Saygılarımla
Eski evlerin yıkıntılarını değerlendirecek gönül zenginliğidir.
gökceada
02-10-2009, 00:42
bu gün londrada çalışan bayramiçli bir arkadaşım izin için ailesinin yanına gelmiş.bayramiçte yaşayan kardeşi ile birlikte köye geldi , bana uğradı.beni alıp yakınlarda olduğunu bildiğim ama 7 aydır gitmediğim bir orman içi park alanına götürdüler.yanıma fotoğraf makinemi almamıştım.oradaki müthiş güzelliği size iletemiyorum.gittiğimiz yeri size tarif etmeye çalışayım.dağların arasına sıkışmış bir vadi.vadinin etrafı kimi yerde duvar gibi dimdik çok yüksek kayalar.kimi yeri gene dik ama daha yumuşak eğimle yükselen ama her yeri çok ilginç ağaçlarla kaplı bir yer.bir de ufak kanyon var bu alanda.yürüyebilmek için kenarına dar bir yaya yolu yapılmış.kanyonun içlerine doğru yürüyünce yaya yolu bitiyor.kayaların üstüne basarak ilerlemeye çalıştım.sular kanyonun yamaçlarındaki kayaların içinden çıkıyor.ama minik bir sızıntı halinde değil.yer yer bir insan boyu çapında deliklerden çıkıyor sular.kanyondan akan bu güçlü derenin iki yanında kayaların müsait olduğu yerlere tahta masalar konulup piknik yapılacak bir sürü yer hazırlanmış.burada hiç toprağı olmayan kökleri kayalara tutunmuş dev ağaçlar var.yine alabalık lokantasının bulunduğu zemini biraz daha düz olan kısımda 20 - 30 metre yüksekliğinde ama cetvelle çizilmiş kadar dümdüz bir tür çam ağaçlarının oluşturduğu orman var.o ağaçların birbirine o kadar yakın mesafede o kadar büyüyebilmeleri ve gövdelerinin inanılmaz bir biçimde dümdüz olması bana çok ilginç geldi.daha da ilginci o kadar yükselmiş ağçların gövdeleri 40 - 50 cm yarıçaplı.daha kalını yok.bu gün gittiğim yerin internetten resimlerini buldum.ekleyeceğim.bahsettiğim düz ve yüksek ağaçların da benzerlerinin resimlerini buldum.yalnız bu ağaçlar benim gördüklerimden daha kısa ve daha kalın.bir de yol boyunca her yer elma bahçesi.burada yörenin en sulak vadisine kurulu bir köy var.yol boyunca elma bahçelerinin yanı sıra çok sayıda kestane ağacı da var.piknik alanında iki alabalık lokantası bir de pansiyon var.gördüğüm arabaların plakaları hep başka şehirlere aitti.eğer yolunuz buralara düşerse biraz zaman ayırın ve mutlaka bu piknik alanına gidin.yerin adı evciler köyü / ayazma piknik alanı.benim köye de arabayla sadece 10 - 15 dakika mesafede.
Sevgili Ali abi.
turizm rehberi ol,yazar ol ne olursan ol.Sen zaten olmussun ve bizi cildirtiyorsun kac zamandir.
Akdeniz bölgesinde Antalya`dan egeye,egenin en batisina kadar yillarca gezdim.Yüregimi Kaz daglari ve Gökceada serinletti simdiye kadar. Insan yapisi olarak Gökceada`yi cok tuttum.Dogada harika.Ama su akan dereler ,selaleler yok adamizda.Göllerimiz var,dagciklarimiz var,kekik kokulu ovalarimiz,tepelerimiz var... Ama Ali abimiz de yok!...
Pusulami sasirttin bana bilesin, bir gün ziyaretine gelirsem sorarim bunun hesabini...
Sevgili esinize ve size selam ve sevgiler...
alideryacengel
02-10-2009, 07:33
sayın gökceada.uzaklarda yaşadığınızı biliyorum.
ama bir gün illaki bu taraflara geleceğinizi de biliyorum.
işte o zaman bana uğramazsanız asıl ben size bunun hesabını yıllarca bu siteden sorarım.haberiniz olsun.
insanlar bulundukları yerden hada da yüksek yere gelerek refah içinde yaşasınlar isterim. Bu herkez için geçerli.
"Tebrikler incifem.
Soruna damardan gimissiniz. Ama köylü kendi aklinla,kendi istegine göre tarim yapamiyorki! Basta siyaset olmak üzere aracilar,tefeciler köylüye öyle bir baski yapiyor ,köylüyü öyle bir yönlendiriyorlarki bilseniz akliniz sasar."
Size katılıyorum gökçeada,
Devletin başındaki insan da, tarlada çalışan insan da geleceğimize karşı inşallah bilinçli bir şekilde hareket eder ve sorunların üstesinden geliriz diye umut ediyorum.
bayindirmevki
02-10-2009, 23:23
Sevgiler, saygılar Ali bey
Bu satırları da yorgun yazdığımı iddia etmemeniz için iki gün dinlendim. Bu arada tepkileri okudum. Demokrasiyi algılayış biçimimizin şahane örneklerini gördüm. Gönderdiğiniz salça-turşu resimleride çok hoş. Nedense bende bir etki yapmadı. Doğal olarak zaten ora köylülerinin yıllardır yaptığı ve ele güne gösterelim demedikleri bir yaşam kesitine vay tepkileri gösteremiyorum. Buda benim fikrim. Bazen demokrasilerde farklı sesler de çıkar.
Gelelim hikayenin özetine. ''Adam'' tanımını çümlenin vurgusunu pekiştirmek için yaptığımı anlayacak kadar okumayı sevdiğinizi, kendinizi anlatan bitip tükenmez satırlardan biliyorum. İnsanın erkeğine adam, karşıtına da kadın denir. Nerede ve hangi cümle içinde kullanıldığından bağımsız olarak bunda nezaketsizlik aramak komik.
Konuya burdan girip de neden, zaten insan olarak sahip olmanız gereken meziyetleri saydığınızı anlamıyorum. Çalıştığınız insanların ünvanları ile kendinizi niye özdeşleştirdiğinizi anlamıyorum. Benim yorgunluğumu anladığınızı belirtmek için, benden yola çıkarak kendinizi tekrarlamanızı anlamıyorum. Her birimize sayın demenin forumun ve yazım kurallarının gereği iken niye kendinizden kaynaklanan bir şey sanmanızı anlamıyorum. Bana dostluk tavsiyesi verecek kadar da dostum olduğunuzu sanmıyorum.
Ha... Son anda aklıma geldi. Size bayram öncesi özel mesaj göndermiştim. Halen cevap alamadım. Niye ki acaba,yarım saat uzaklıkta mı bulunduğumdan? Bende nezaketten sormuştum. yoksa bilmez miyim cevabını.
Saygılarımla
gökceada
03-10-2009, 01:08
sayın gökceada.uzaklarda yaşadığınızı biliyorum.
ama bir gün illaki bu taraflara geleceğinizi de biliyorum.
işte o zaman bana uğramazsanız asıl ben size bunun hesabını yıllarca bu siteden sorarım.haberiniz olsun.
Dilerim bir gün kismez olur da , sarmas,dolas kucaklasip hesaplasiriz Ali abi.Sevgilerimle...
alideryacengel
07-10-2009, 21:22
sayın kömür.buralara kadar zahmet edip geldiğiniz için biz size teşekkür ederiz. elinize , ayağınıza sağlık.
sayın kömürün yazısında bahsi geçen mühendiz bizim kedimiz.tahıl ekili alanlara ya da minik bir köy yakınında ev edinip taşınacak tüm arkadaşlara mutlaka bir kedi edinmelerini tavsiye ederim.edindikleri kedi evlerini fare ve benzeri hayvanlardan doğal ve etkili bir şekilde koruyacaktır.
kedimize mühendiz dememizin nedeni evimizdeki ve bahçemizdeki her şeyin , her tarafını , büyük bir dikkatle(adeta bir kontrol mühendisi gibi) araştırması.sempatik olsun diye de mühendis değil mühendiz diyoruz ona.
bizim mühendizin de iki resmini ekledim
gökceada
31-10-2009, 00:41
Sevgili Alideryecengel abi,
Uzun zaman oldu sizden,tüm dostlardan uzak kaldim.
bernecyhn rumuzlu kardesimiz de aradigi huzuru ,sukuneti Altinova`da bulmus.
Insan icin ilk önemli seyin,insanin kendi huzuru,kendisi ile barisik olmasi diye düsünenlerdenim. Bu insanin kendi dogal yapisi ile barisik yasamayi bilmesi demek olsa gerek.Ikinizide kutluyorum... Selam ve sevgilerimle
chat_mega
04-11-2009, 09:01
merhaba hocam hic catı yok 10 a10 boyutları nasıl yapabiliriz ila catımı yapmak lazım nasıl yaparız evin üstünde laylon var üzerinde toprak başka bişey yok SAC YAPSAK OLURMU FİYATI NE TUTAR SİZNCE
alideryacengel
04-11-2009, 11:06
sayın chat mega.ben bir köyde yaşıyorum.bu köyde çok eskiden yapılmış evler var. "damın üzerinde toprak var başka bir şey yok" dediğiniz için o evler aklıma geldi.buradaki o eski evlerin damları düz.duvardan duvara uzanan ağaç kütükler damı tutuyor.dam da bir çeşit killi topraktan yapılma.köydekilere sordum.o tür toprak damları olan evlerde , her sene toprak damın üzerlerinde o işlem için özel yapılmış silindir biçimi ağır bir taşı yuvarlayarak damı yaptıkları killi toprağı sıkıştırıyorlarmış.o zaman akmıyormuş.bu bahsettikleri taştan bir tane benim bahçedeki eski bir duvarın taşları arasında var.eğer sizin bahsettiğiniz dam da ayni biçimde bir toprak damsa bir fikir edinmeniz için size resimlerini gönderiyorum.kırmızı çizgilerin içinde kalan silindir biçimli taş.
alideryacengel
04-11-2009, 11:59
sayın ayazkentli.ben sitenizi tamamen tesadüf sonucu buldum.sitede bu bölümün başlığı ilgimi çekti ve yazılanları okumaya başladım.okudukça site sakinlerinin büyükşehirlerin kaosa dönüşen yaşantısından uzaklaşmak istediklerini ama bunun için çok büyük maddi olanaklara ihtiyaçları olduklarına inandıklarını fark ettim.
oysa ben çok ekonomik bir biçimde , onların düşündükleri miktardan çok daha azına bunu gerçekleştirmiştim.arkadaşların yapmayı istedikleri şeyi yapmalarının düşündükleri kadar zor olmadığını onlara kanıtlayarak daha umutlu olmaları için burada yaşadıklarımı onlarla paylaşmaya çalıştım.
ancak yazmaya başladığım ilk günlerdeki huzurlu ve keyifli hayatım bir süre sonra değişti. burada yaptıklarımı size anlattıkça ; acımasızca , adeta bana tepeden bakarak , hor görerek eleştiriler yazan kişiler oldu.kabul edersiniz ki bu da beni bir ikilem içinde bıraktı.ya cevap yazarak sitede gereksiz kişisel bir tartışmaya neden olacaktım , ya da yazmıyacaktım.ben yazmamanın benim ve sitedeki tüm arkadaşlar için daha iyi olacağını düşünüğüm için yazmamayı tercih ettim.
kış hazırlıklarımı da tam zamanında tamamladım.çatımın kiremitlerini aktardım.odunumu eve getirdim.bir kaç gün sonra da yağmurlar başladı.şu anda da yağmur yağıyor.evim yüksekte olduğu için alçaktan geçen bulutların içinde kalıyor.hoş bir görüntü oluşuyor.bir de yağmurlar başladıktan sonra her sabah hanımla 10 dakika kadar dolaşıp bir yemeklik mantar topluyoruz.bir başka kış hazırlığımız da köydekilerle birlikte bir traktörle kazdağlarının zirvelerine yakın kestane ormanlarına gittik.diğerler köylüler kadar çok toplayamasamda bize bir kış yetecek kadar kestane topladım.sobamızın üstünde pişirip yiyiyoruz.köydeki arkadaşlara elma toplarlarken biz de yardım ettik.kestane toplamaya giderken ve elma toplarken çektiğim birkaç resim ekledim.
alideryacengel
04-11-2009, 17:37
geçtiğimiz ay site üyelerinden sayın kömür ve arkadaşı buralara kadar zahmet edip bizi ziyarete geldiler.iki gün misafirimiz olarak bizi mutlu ettiler.geçen iki gün süresince ettiğimiz sohpetlerde bir birimizi daha iyi anlama ve tanıma fırsatımız oldu.birbirimizi olduğumuz gibi kabul etme nezaketimiz sayesinde de hepimiz iyi vakit geçirdik.birlikte civardaki bir milli parkın piknik alanını gezmeye gittik.sonra da sayın kömür geri dönmek için yola çıktı.büyük bir nezaket göstererek sağ salim evine döndüğünü de bize telefonla bildirerek meraklanmamızı engelledi.şimdi mail ile iletişimimizi sürdürüyoruz.gezdiğimiz piknik alanının you tube da bir video kaydını buldum.
izlemek isterseniz adresi : http://www.youtube.com/watch?v=uGNJ-aDR9Ys
daylightmn
22-11-2009, 20:50
ali abi uzun zamandır yazmıyorsun, hasta falan değilsinizdir umarım. yazılarınızın devamını merakla bekliyoruz. Lütfen yazın
açık-pozisyon
23-11-2009, 07:35
Evet yau, ben de şehir koşuşturmacası içinde kaç günden beri anca giriyorum foruma... Ali Bey, keyfiniz yerinde mi, kış nasıl geçiyor köyde? Umarım herşey yolundadır...
alideryacengel
24-11-2009, 14:00
kış için burada yaşayanlar neler yapıyorsa bizler de onlara bakarak aynisini yapmaya çalışıyoruz.odun alıp kestik ve kuru bir yere istif ettik.bahçemize de ıspanak , soğan , sarımsak , bakla falan ektik.etrafımızdaki tepelere ilk kar iki hafta önce yağdı ama bir haftadır havalar yazdan kalma.
sağlığımız ve huzurumuz yerinde.
köyümüze biri istanbuldan biri izmirden iki aile geldi.yerler satın aldılar.biri bir kaç ev aldı.birinde oturuyor diğerlerini de çocukları için almış.onları da getirecek.bir de arazi aldı.2.000 zeytin fidanı getirdi.arazisine diktiriyor.diğeri de arazisini düzelttirdi ve etrafını çitle çevirip 200 zeytin fidanı diktirdi.yaza kadar evini de yaptıracakmış arazisine.
daylightmn
24-11-2009, 15:30
ali abi, iyi olmanıza sevindim. hayatta belki hiç karşılaşmış olmasak bile yazı yazmadığınız zamanlar sizin için endişe ediyor ve merakta kalıyorum. hayata olumlu ve pozitif bakış açınız bizim gibi bazen dünyasından vazgeçmiş insanları bile hayata tutunma ve hayattan tad alma açısından kamçılıyor ve yeniden güzel gelecek hayalleri kurduruyor. uzun zamandır rutin olan hayatımıza renk kattığınız için teşekkürler. hep yazmanız ve fotoğraf eklemeniz dileğiyle sağlıcakla kalın.
gökceada
01-12-2009, 00:58
Sevgili Ali bey ve sevgili yenge hanim,
iyi olmaniz,daimi iyi haberler vermeniz dilegiyle selam ve sevgilerimi yolluyorum.
sevgili ali bey,
burada havalar iyice soğudu,kış kendini iyice gösterdi.sizin oralar nasıl,neler yapıyorsunuz?
eşinize selamlar,sevgiler..
Merhaba Ali Bey,
Bildiğim kadarıyla sizin evinizin içinde bir ocak var.Bu ocağı kullanabiliyor musunuz?
alideryacengel
16-12-2009, 19:32
evet.bilgisayar o ocağın olduğu odada.bilgisayarı açatığımda bir kaç kütüğü tutuşturarak ısınıyorum.kütüklerin yanarken verdiği ışık ve çıkarttıkları ses çok hoşuma gidiyor.
tarmasirin
21-12-2009, 19:12
merhaba,ben de kazdaglarinda yasamak istiyorum.bir an evvel dukkani devredip oralara yerlesmek istiyorum.bu koyde olabilir,kucuk bir ilcede.sizin adresinizi alirsak sizin koyden baslayarak diger koylerede bakariz.ayrica o eski evleri yikip yeni ev yapma iznimiz var mi?en kisa zamanda gorusmek uzere.artik ankarada cildirdigimi hissediyorum.bu sene domates domates diye deli olacaktim nerdeyse.hepsi hormonlu ve tadi yok.neyse yaz sonuna dogru nallihandan geciyordukta yol kenarindaki bahceden alarak gercek domates yeme zevkine eristim.
Ali Bey,
Bölgeden haber bekliyoruz. Biz Tekirdağ da hala fidanların yerlerini değiştirme imkanı bulamadık. Badem çöğürlerinin yaprakları hala üzerlerinde. Ufak erik ağaçları yeni sürgün verdi. Kışın donabileceklerini düşünmek korkutuyor.
Sizde hal ve gidişat nasıl ?
Sevgiyle Kalın
tarmasirin
29-12-2009, 11:35
arkadaslar,yilbasindan sonra bu bolgeleri gormeye gidecegim.icinizde bu bolgede yasayan ya da surekli tatilini bu bolgede yapip yoreyi bir bileniniz yok mudur?ilk buldugum yere yerlesip,daha sonra yoreyi taniyinca burasi daha uygunmus demek istemiyorum.
bayindirmevki
29-12-2009, 23:24
Merhaba tarmasirin
Size yardımcı olabilirim. Bölgede arazilerim var ve bugünlerde bahçe kurmak için sık, sık gidiyorum. Benim yokluğuma denk gelirseniz de yakınlarım yardımcı olabilir.
Saygılar
tarmasirin
30-12-2009, 17:55
Merhaba tarmasirin
Size yardımcı olabilirim. Bölgede arazilerim var ve bugünlerde bahçe kurmak için sık, sık gidiyorum. Benim yokluğuma denk gelirseniz de yakınlarım yardımcı olabilir.
Saygılar
merhaba,tesekkurler.bana telefon,adres gibi dokumanlar lazim.msn adresi kullaniyorsaniz o sekilde de yazabilirsiniz.benim msn adresim hibuskus@hotmail.com
saygilarimla
bayindirmevki
30-12-2009, 23:06
Merhaba tarmasirin
Üyelik sayfanızdan özel mesaj gönderebilirsiniz. Özele ait mesajlaşmaları forum üstünden yapmayı tercih ediyorum. İstediğinizi özel bölümden yazdım ama mesaj seçeneğinizi acmamışsınız veya başka bir nedenden mesajım size ulaşmıyor. Bilginize.
Saygılarımla
alideryacengel
31-12-2009, 15:53
sayın ensar.benim burdaki badem ağaçlarımın da bir kısmının üzerlerinde az da olsa hala yaprakları var.üstelik bazan kar yağıyor , bazan da gece don oluyor.ama köylüler badem ağaçlarının bundan etkilenmeyeceğini söylüyorlar.karlı bir sabah çektiğim bir resmi yüklüyorum.
sayın tarmaşirin.buralara yolunuz düşerse bir çayımı ya da kahvemi içmeye uğrarsanız sevinirim.burada bir arkadaşımın evi vardı ama satıldı.o nedenle size bir yer satın almanız konusunda yardımcı olamam..sadece size bu civarda bir çok köy olduğunu ve o köylerinde güzel yerler olduğunu söyleyebilirim.ancak bu köylerdeki insanları tanımıyorum ve bu köyler hakkında bir bilgim yok.eğer olanağınız varsa buralara gelmenizi ve kendi kararınızı kendinizin vermenizi öneririm.ilkbaharda buraları daha bir güzel oluyor.eğer şimdi gelirseniz , evciler köyünün dışında orman ve meyve bahçeleri arasında yanyana bir pansiyon ve bir alabalık lokantası var.orada konaklayabilirsiniz.başka kalacak bir otel ya da pansiyon bilmiyorum.
sitedeki herkesin yeni yılını kutlarız.
Ali Bey,
Oldumu şimdi. Biz sizlerden yeni haberler ve resimler bekleyelim, siz tek resim ve kendinizden haber vermediğiniz birkaç satırla idare etmemizi istiyorsunuz.
Ağaçlarnet'in Robinson Cruıse'lerinden biri olarak (bir diğerinide Todor Bey olarak görüyorum) yeni haberler ve resimler bekliyoruz.
Sağlıcakla...
gökceada
03-01-2010, 04:08
sayın ensar.benim burdaki badem ağaçlarımın da bir kısmının üzerlerinde az da olsa hala yaprakları var.üstelik bazan kar yağıyor , bazan da gece don oluyor.ama köylüler badem ağaçlarının bundan etkilenmeyeceğini söylüyorlar.karlı bir sabah çektiğim bir resmi yüklüyorum.
sayın tarmaşirin.buralara yolunuz düşerse bir çayımı ya da kahvemi içmeye uğrarsanız sevinirim.burada bir arkadaşımın evi vardı ama satıldı.o nedenle size bir yer satın almanız konusunda yardımcı olamam..sadece size bu civarda bir çok köy olduğunu ve o köylerinde güzel yerler olduğunu söyleyebilirim.ancak bu köylerdeki insanları tanımıyorum ve bu köyler hakkında bir bilgim yok.eğer olanağınız varsa buralara gelmenizi ve kendi kararınızı kendinizin vermenizi öneririm.ilkbaharda buraları daha bir güzel oluyor.eğer şimdi gelirseniz , evciler köyünün dışında orman ve meyve bahçeleri arasında yanyana bir pansiyon ve bir alabalık lokantası var.orada konaklayabilirsiniz.başka kalacak bir otel ya da pansiyon bilmiyorum.
sitedeki herkesin yeni yılını kutlarız.
Sevgili Ali abi size özelden yeni yil mesaji atmistim.Yineleyeyim;sizin ve yenge hanimin yeni yilinizi kutlar saglik ve mutluluklar dilerim.
Kar görüntülü resim cok güzel,umar ve dilerim ki; yasaminizda güzel olsun.Selam ve sevgilerimle
sizi bu cesaretinizden dolayı tebrik ediyorum.her şey harika görünüyor.vay be..
alideryacengel
05-02-2010, 15:52
bir süre yazamadım.fırtınalarda elektrik ve telefon tellerine düşen yıldırımlar nedeniyle , bazı elektrikle çalışan cihazlarım ile asdl cihazım yandı.burada o kadar huzurlu ve sakin bir ortam var ki oluşan bu hasarı önemsemedim.
buralarda epey bir süredir kar var.tabi ki geceleri her şeyi donduran bir soğukta oluyor.gülümün yapraklarını koruyamadım.dondular.ama baharda budarsam eskisi gibi sağlıklı olacak.bakla ekmiştim.30-40 santim boy atmışlardı ama karın ve buzun altında kaldılar.neyseki çok azı zarar gördü.size buradan bir kaç resim yüklüyorum.her şey gönlünüzce olsun.
ayazkentli
05-02-2010, 16:42
Selam ve saygılar sn. Aliderya bey.
Fotoğraflar müthiş ali bey. Karpostal tadında manzaralar çekmişsiniz.
Forumda'ki, ayın yarışmasına (konusu, kar) katılabilirsiniz bu fotoğraflar ile. Kimbilir daha ne güzellikler çekmişsinizdir.
Bu arada, pencerenin önünde'ki domateslerde harika görünüyor. Bu soğuk ve kar'da, iyi korumuşsunuz. Millet şehirde, kaloriferlerin yanında böylesini yetiştiremiyor. Tebrik ederim.
Şubat ayını'da atlattığınızda, yeni hayatınızda 1 yılı doldurmuş olacaksınız. Ayrıca bunun için'de tebrik ediyorum sizleri. Çünki bu gibi değişimlerde, her halde en zor kısım, ilk yıl olsa gerek.
Size ve eşinize tekrar saygılar. İyi günler.
alideryacengel
05-02-2010, 19:06
sayın ayazkentli
hanım bahçede domates salçası yapmıştı.sanırım o domateslerden düşen bir çekirdekten yerde 3-4 santim bir domates yeşerdi.saksım yoktu ama havalar soğuyunca içeri almak için bir yağ tenekesine biraz toprak koyarak o domatesi ektim.susuz bırakmadık.pencereyi de sevdi.orda büyüdü.
bir de burada çok soğuk geceler geçirdik.öncesinde devamlı lodos fırtına şiddetinde esti.hava hep yaz gibiydi.5 ocakta badem ağaçlarımdan büyükçe bir tanesi çiçek açtı , diğer ağaçlarımda tomurcuklarını patlatmaya başladı.ama gece hava don yapınca bütün çiçekler hep soldu.
resimleri beğenmenize sevindim.2 tane daha yüklüyorum.
kazim polat
05-02-2010, 21:11
Sevgili Ali Derya ağabey, merhaba,
Sayın Ayazkentli'nin de dediği gibi adeta birer kartpostal yollamışsınız bize, çok teşekkürler. Yaşantınızla bizlere örnek oluyorsunuz, sizleri gıptayla takip ediyoruz. Maşallah.;)
Ben de nasip olursa önümüzdeki günlerde "Hayal Ev"imin yapımına başlayacağım. Oraya göçmek için şimdiden sabırsızlanıyorum. Yazmaya ve fotoğraf yüklemeye devam edin ki, tansiyon hep yüksek kalsın. :rolleyes:
Selamlar...
denizakvaryumu
06-02-2010, 00:33
Sn.alideryacengel
fotoğraflar muhteşem, hava soğuk ama fotolar sıcak :)
Koruyucu kollayıcı olarak sadece kedi mi var ? Köpek yok mu ?
alideryacengel
06-02-2010, 10:18
benim evden sonra tepeler ve ormanlar var.sadece traktörlerin gidebileceği bozuk orman yolu var.o taraftan bir yabancı gelmez.karayolu ile gelen de bana gelene kadar köyü boydan boya geçmesi lazım.yani büyükşehirdekinden çok daha fazla güvendeyim.11 aydır kapıma kilit almadım.ihtiyacım yok ki.
bir ara bir köpek almıştım ama komşumuzun köpeği ile dalaşmasınlar diye geri verdim.şimdi komşunun köpeği iki evin arasında sabaha kadar dolaşarak iki evide bekliyor.her sabah ta beraber gezinti yapıyoruz.
sayın kazım polat.umarım ve yürekten dilerim bir an önce istediğiniz evinize başlar ve sorunsuz bitirirsiniz.biz de biraz sizin yaşayarak edinndiğiniz tecrübelerinizi sizin kadar keyifle okuruz.
Kurt yokmuymuş dağda Ali bey.
Dikkatli olun siz gene, yaz sonu sanırım Erzurumda köylere inmişlerdi. Hatta bir köylünün parmağı kırıldı evladının başını kurtun ağzından kurtarayım derken.
Fotoğraflar harika... Galeriyi tuş ettiniz.
Ali Bey,
Nihayet beklediğimiz resimler yüzümüze gülümseterek geldi. Gerçekten kar manzarası çok hoş.
Sizler bu karda kışta elektirikte yok nasıl günlerinizi geçiriyorsunuz. Hanımınız kar da bastırınca beni bu elektirksiz susuz dağ başına getirdin serzenişlerinde bulunmuyor mu?:D
alideryacengel
06-02-2010, 19:42
sayın hoşseda.burada da kurt var.ama sadece yaban hayvanlarına , çobansız sürülerdeki keçilere ve koyunlara saldırıyorlar.köydeki evlerde odun sobası yanıyor.kurtlar , dumanın kokusunu çok uzaklardan alır veyaklaşmaz diyor köydekiler.ayrıca köyün köpekleri de kurtlar yaklaşırsa havlarlarmış.
sayın turko-g.elektriklerimiz var ama elektrik direklerine yıldırımlar düştükçe arada bir kesiliyor.çabuk onarılıyor.kesinti en fazla yarım saat sürüyor.sadece yıldırım düştüğünde ya da fırtınadan teller birbirine değdiğinde voltaj aşırı yükselerek elektrikli cihazları bozuyor.
11 ayda uydu cihazım iki defa , ufak tv bir dafa , büyük tv bir defa ve adsl cihazım da bir defa bozuldu.büyük tv hariç hepsini tamir ettirebildim.sabit telefon hattım da , adsl bağlantım da var.ama bağlantımın hızı düşük.sadece
1mb.suyumuzu da hanımla beraber külüstür kartalımızla taşıyoruz.10 ay sonra kredi borcum biitince su sorunumu çözeceğim.ama şimdilik böyle idare etmek zorundayız.
eksiklerimiz çok var ama o eksikliklerimizi de çevremizdeki doğanın güzelliği ve huzurla fazlasıyla telafi ediyoruz.
Size ve eşinize hayranım gerçekten. Tüm resimlerde huzur var ya da benim hissettiğim bu.
Büyükşehir keşmekeşi ve sizin hayatınız. İstanbul'da zaman hiç birşeye yetmiyor, dışarı adım atın hepbir koşturmaca. Belki de bizim beynimiz bu yüzden dolu ve de unutkanız.
Eşinize selam sağlıcakla, baharla yeni haberlerinizi bekliyoruz
ayazkentli
07-02-2010, 10:54
170 no.lu mesajda yüklediğiniz 2 fotoğrafta'ki, güneşin ışıklarının verdiği görsellik, profesyonel fotoğrafçıları ve ressamları kıskandıracak cinsten. Onlar bayılırlar böyle ışık oyunlarına.
Özellikle 2. fotoğrafta, göl'ün üzerine doğru inen güneş ışınları mükemmel.
Saygılar.
alideryacengel
07-02-2010, 11:53
sayın ayazkentli.
ben şöförlükten emekli işçiyim.sanat eğitimi de almadım , sanatla da ilgilenemedim.sadece doğaya , güzel bularak , beğenerek bakıyorum.baktığım da çok hoşuma giderse resmini çekiyorum.yani o resimler benim gördüklerim sadece.ben öyle görüyorum etrafımı.
benim görüp , beğenip , resmini çektiklerimi sizin de beğenmenize sevindim.
3-4 yıldır kullandığım , demode olmuş ve ucuza alınmış , kaliteli olmayan bir digital makine kullanıyorum.ışığın az olduğu zamanlarda resim çekemiyorum.flu çıkıyor.resimlerle de hiç oynamadan yüklüyorum.yani rengi ışığı ya da kontrastını değiştirmiyorum.eskiden bir kaç resimde yapmıştım o değişiklikleri.şimdi resimlerimi hiç değiştirmeden saklıyorum.
akşamüstü gün batımını nasıl gördüysem , öyle resimlemeye çalıştım.umarım beğenirsiniz.
Sevgili ali abi fotoğraflara bayıldım elinize sağlık buralardada kar var ama manzara bu kadar güzel deyil .umarım bol yakacağınız vardır sıcacık evinizden bu doyumsuz manzaranın tadını çıkarırsınız.size ve sevgili eşinize selamlar..
Samsunlu55
10-02-2010, 19:51
Ali abi bir ilk sayfayı birde bu sayfayı okudum. Büyükşehiri terk edip aniden köye gelmek tabi ki bazı olumsuzluklara neden olmuştur fakat siz ve eşiniz herkezin yapamıyacağı bir şekilde uyum sağlamışsınız. Galiba 1 seneyi doldurdunuz. Yaşadıklarınızı çok net bir şekilde resimlerle birlikte buraya aktarmışsınız, böyle devam. Size ve eşinize mutlu ve huzurlu bir hayat diliyorum. Saygılarımla...
ayazkentli
16-02-2010, 15:02
Sn. Ali bey,
Sanırım oraları biraz daha soğuk oluyordur. Evinizin duvarlarına (hem iç, hem dış taraflarına) ısı yalıtımı için bir şeyler yapmayı düşünüyor olmalısınız muhakkak.
Çocukluk zamanlarımda, köyümde insanlar ısı yalıtımı için evlerin dış ve iç duvarlarına, toprak ve samanı karıştırıp sıva yaparlardı. Bu sıva türü, hem neredeyse sıfır maliyetli, hem'de yazın serin, kışın sıcak tutan bir yalıtım sağlıyordu.
Eğer bu şekilde bir yalıtım düşünürseniz, her halde köylüler size toprak ve saman konusunda yardımcı olurlar sanıyorum. Daha önceki yazışmalarda çeşitli ısı yalıtımınlarından bahsedilmişti, belki sizin köylüler kendilerine has, daha başka türlü çareler bulmuş olabilirler. Bilmediğimiz, duymadığımız değişik yöntemler kullananlar var'mı acaba?
Sevgi ve saygılar.
alideryacengel
16-02-2010, 20:09
sayın ayazkentli.
evimizin iç sıvaları bahsettiğiniz saman ve çamur karışımından.
ancak ne kadar önce yapıldığı hakkında fikrim yoksada son 15 yıl ev terk edilmiş.bir yıldır da ben oturuyorum.bu sıvalar yer yer kabamış.badana yaparken fırça değdiğinde bile yerinden kopup düşenler oldu.
bende sizin dediğiniz gibi bir sıva yapmak isterim ama inanın taş duvarlarrın kalınlığı nedeniyle bu evde inanılmaz bir ısı yalıtımı var.yazın evin içinde kapılarını açmadığımız odalar sanki içerde klima çalışıyormuş gibi serin oluyordu.
kışında sobaya bir kaç odun attığımızda sıcaklığın fazlalığından odanın kapısını açmak zorunda kalıyoruz.sanırım tavanların alçak olmasının da çabuk ısınmada katkısı oluyor.
köylülerin evlerinde de bahsettiğiniz sıva kullanılmış.ancak şimdilerde köylüler de evlerinde tadilat yaptıklarında tuğla ve üstüne bildiğimiz (kum , kireç ve çimentoyla yapılan) sıvayı kullanıyorlar.taş duvar yerine biriket ya da tuğladan duvar yapıyorlar.taş işçiliğinin zaman aldığını söylüyorlar.
alideryacengel
16-02-2010, 20:15
Ali abi bir ilk sayfayı birde bu sayfayı okudum. Büyükşehiri terk edip aniden köye gelmek tabi ki bazı olumsuzluklara neden olmuştur fakat siz ve eşiniz herkezin yapamıyacağı bir şekilde uyum sağlamışsınız. Galiba 1 seneyi doldurdunuz. Yaşadıklarınızı çok net bir şekilde resimlerle birlikte buraya aktarmışsınız, böyle devam. Size ve eşinize mutlu ve huzurlu bir hayat diliyorum. Saygılarımla...
sayın samsunlu.iyi dilekllriniz için teşekkür ederiz.
14 mart akşamı saat 21.00 de tam bir yılımız dolacak.
biraz para biriktirip bir şişe şarap aldım.14 mart akşamı açıp hanımla kutlama yaparken içeceğiz.
o şarabı taş duvarlı evimin soba yanmayan ve güneş görmeyen bir odasında yatık şekilde 2 aydır saklıyorum ki lezzeti biraz daha artsın ;).
alideryacengel
25-02-2010, 16:19
bademler çiçek açtı
Aliderya bey 14 mart akşamı saat 21 de sizinle birlikte bende kadeh kaldıracağım. Bundan sonraki yıllarınızın da aynı heves, sağlık ve mutlulukla devam etmesi için. Aynı zamanda hep düşünüp de yapamadığımız şeyleri sizin başarmanızın şerefine.
ali bey sizin kutlamalarınıza katkıda bulunmak için ev yapımı nefis bir şarap hediye etmek isterdim.ama sanırım kargo olayı problem oluır sizin için.
Ali bey yazılarınızı Yaşar Kemal'in kitaplarını okur gibi soluksuz okudum. Yaşam mücadelenize hayran olmamak mümkün değil ama güzel şeyleri yakalamak için mücadele etmek şart zaten. Şehir insanları olarak hergün akıl almaz olay ve insanlarla başetmeye çalışıyoruz da özümüze , toprağa, doğaya dönmek nedense hepimizi korkutuyor. Sizin sayenizde doğanın aslında korkulacak bir şey olmadığını görüyoruz. Anlaşıldı ki bizler sizden sıkılmayacağız. Siz de ağaçlar.net'ten ayrılmayın ki haberlerinizi alalım ve doğal yaşamla olan bağımızı nasıl güçlendirebileceğimizi öğrenelim. Yeni hayatınızın başlangıç günü, benim de doğum günüm. O akşam siz ve eşiniz için de bir kadeh kaldıracağım. İkinize de mutluluklar diliyorum.
Ali Bey,
ağaçlarnet sitesini yeni keşfettim.. İstanbul'dan kaçış konusundaki cesaretli eyleminizi soluksuz okudum. Sizi ve Eşinizi cesaretinizden ve birbirinize göstermiş olduğunuz destekten dolayı tebrik etmek istedim.. Umarım çok uzun yıllar sağlıklı mutlu ve huzurlu bir şekilde bu sıcacık evinizde 14 Mart kutlamaları yaparsınız, bizler de sizin kutlamanıza dahil oluruz..
alideryacengel
26-02-2010, 17:41
sevgili dost yürekli arkadaşlarımız.
mesajlarınızla bizlere verdiğiniz , bizim için çok değerli olan , moral desteğiniz için hepinize teşekkür ediyoruz.
sizlere teşekkürümüzü ifade edebileceğimiz tek yolu kullanarak bahar çiçeklerinin bir resmini yüklüyorum.
çok sağolun.
merhaba Aliderya bey ve Serap hanım,
şehirden göçünüzü ve yeni yaşantınızı güzel bir kitap okur gibi soluksuz okudum.Yaşama sevincinize, keyifli mücadelenize hayran olmamak elde değil.Hayallerimizi.. olabileceğini.. canlı olarak bizlerle paylaşmanız, umutlarımızı arttırdı.Güzel yazıların ve fotoğrafların devamnı heyecanla bekliyoruz...sağlıcakla kalın..
alideryacengel
10-03-2010, 00:27
sayın nergis.benim sizlerle paylaşmaya çalıştığım şey , büyük şehrin tüm konforunuda yanınızda götürmemeye razı olursanız , ufak bir köye yerleşmenin herkesin altından kalkabileceği bir maliyetle olabildiği.bu köyde hala 10.000 liraya alınabilecek 1-2 dönüm bahçe içinde ev var.büyük şehirde bir yıllık kira karşılığı burada bahçeli ev alınabiliyor.önemli olan konforunuzdan vazgeçebilmek.ya da yavaş yavaş kendiniz tadilat yaparak istediğiniz konfora kendi emeğinizle kavuşmak.
4 gün sonra burada ilk yılımı tamamlayarak ve sanki dün buraya gelmişimde hiç bir sıkıntı yaşamamışım gibi keyifle , eğer ömrüm yeterli olursa daha yıllarca burda yaşamak isteğiyle günlerimi geçiriyorum.
bu gün ormandan bir çınar sürgünü çıkartıp getirdim.birinci yılımın anısına bahçeme dikeceğim.bahçemde su sorunum olmasına rağmen civardaki su kuyularından sırtımda su taşıyarak inatla o çınarı yaşatmaya çalışacağım.bakalım becerebilecekmiyim.hani derler ya dikili bir ağacım olsun diye.işte bende keyiflendikçe bir yere bir fidan dikiyorum.inşallah yıllar sonra biri gölgelerinde serinler ya da biri bir meyve fidanımdan bir meyve koparıp yer.bende verdiğim emeğin karşılığını almış olurum o zaman.
sizden sonra ne siteye ne de foruma pek sık girmez olmuştum,ama tesadüfen bir baktım ki dönmüşsünüz:)
size ve eşinize sevgiler.....
alideryacengel
10-03-2010, 13:49
sayın riko.bende bir süre fırtınalardan telefon hatlarımda oluşan arıza ve yıldırımlar nedeniyle yükselen voltajdan yanan adsl cihazımı kargo ileservisine gönderip dönüşünü beklediğimden aralıklarla epey bağlanamadım.
bu arada sitede tanıştığım ve ziyaretime gelen kömür arkadaş çok yakınımda , ezinede askerlik yapmaya başladı.izin aldığında , ailesi ile birlikte 2 defa ziyaretime geldi.ailesiyle de tanışma fırsatımız oldu.kömür bir kaç hafta önce ilk eğitimini tamamlayarak görev yapmaya bir başka ilçeye gitti.kömürün arkadaşlarına bilgi olsun diye yazdım.kömür de askerde oluşu nedeniyle sitede yazamıyor.
Nuri Murvet
10-03-2010, 20:51
Merhaba alideryacengel bey
Sizi İki ay evvel forumlarda gezerken tesadüfen, yazılarınızla, seçmiş olduğunuz yaşantınızla tanıdım.
Sizinle tanışmak istedim kısmet bu güne imiş, zor bir karar vermişsiniz, sizi ve muhterem eşinizi kutlarım, sizin için milat olan bundan sonraki yaşantınızda dileğim, herşeyin gönlünüzce olmasıdır.
Benim için örnek alınacak bir yaşam seçimi, ilgi ve merak içersinde sizleri takip ediyorum
Yazılarınız ve yorumlarınız gecikince merak ediyoruz, bizleri habersiz bırakmayınız. Saygılarımla...
alideryacengel
14-03-2010, 09:49
bu gün 14 mart 2010.
buraya taşınmamızın birinci yılı bu gün doluyor.etrafımızı baharın habercisi kır çiçekleri ve ağaçların açan çiçekleri kapladı.bahçeme diktiğim iki incecik meyve fidanı da baharı çiçekleriyle karşılıyor.kedimiz mühendiz yaptığı yaramazlıklara bir yenisini ekledi , hamile kaldı.üçümüz bahçede erik ve kayısı fidanlarımıza bakmaya gittik.size de resmini yüklüyorum.tüm doğanın ve doğa severlerin baharı mutluluğunuzu arttırsın.
ayazkentli
14-03-2010, 15:36
Sayın büyüklerimiz, nice yıllara.
Bu akşam sizin için kadeh kaldıracağım.
Aliderya bey nice mutlu yıllara
130222
alideryacengel
14-03-2010, 19:21
değerli dostlarımız.bu sitede sizlere ilk merhaba deyişimden bu güne kadar moral desteğinizle ikimize de güç verdiniz.sizlere teşekkür ederiz.eşimin yaptığı pastadan ikram etmek isterdik.ama sadece resmini yollayabiliyoruz sizlere.inşallah ilerde yolu buralara düşeniniz olduğunda sizlerede ikram etme fırsatımız olur.
denizakvaryumu
14-03-2010, 19:35
Nice mutlu yıllara.
Nice yıllara mutluluğunuz seneler arttıkça çoğalsın
Ferda Ülkümen
14-03-2010, 20:06
alideryacengel bey
Size ve eşinize, yeni yaşamınızda mutluluklar dilerim.
Sayın alideryacengel,
Nice mutlu sağlıklı seneler dileriz, size bir meyve fidanı hediye etmek istiyoruz. Sitemizde satışı olan arkadaşlarımızdan tercih ettiğiniz fidanı bildirir misiniz? Gelecek güzel günlere bizden bir katkı olsun diliyoruz umarız geri çevirmezsiniz.
Sayın Alideryacengel; 1. yıl kutlamanıza tüm yüreğimle katılıyorum.. Aksiliklerin sizden ırak olmasını diler, her ikinize de sağlıklı uzun yıllar dilerim. Sevgiyle...
omer.tuncer
15-03-2010, 00:24
Eşinize ve sana daha nice mutlu yıl dönümleri dilerim. 1 yıl ne çabuk geldi geçti?
mustafademir24
15-03-2010, 04:31
Nice mutlu yıllara
Herşeyin gönlünüzce olmasını dilerim, nice güzel günlere..
alideryacengel
15-03-2010, 19:28
moral desteklerini bizden eksik etmeyen , bizimle sevinebilen değerli dosyarımız.hepinize çok teşekkür ederiz.
bu gün bizi çok sevindiren bir şey daha oldu.suyumuz bağlandı.şimdilik bahçemde bir musluk ve bir lavobo.ilerde olanak buldukça kalanını da yapacağım.
suyumuzu ilk kontrol eden de meraklı mühendizimiz oldu.her yerini iyice inceledi.
Suyunuzun bağlanmasına çok sevindim,kediniz de çok tatlı.Saygıdeğer eşinizle mutlu, sağlıklı uzun yıllar dilerim.
alideryacengel
15-03-2010, 20:34
Sayın alideryacengel,
Nice mutlu sağlıklı seneler dileriz, size bir meyve fidanı hediye etmek istiyoruz. Sitemizde satışı olan arkadaşlarımızdan tercih ettiğiniz fidanı bildirir misiniz? Gelecek güzel günlere bizden bir katkı olsun diliyoruz umarız geri çevirmezsiniz.
sayın sevil.sizin adınıza ben bahçeme bir fidan dikeceğim.söz veriyorum.
sakın herhangi bir zahmete girmeyin.bize moral desteği veren tüm doslarımıza her defasında teşekkür ederek belki canınızı sıkıyoruz ama inanın öyle keyfimiz yerinde ki anlatamam.dün birinci yılımızı doldurduk.bu gün suyumuz bağlandı.yarın siteden bir emekli aile ziyaretimize gelecek.sitede bir sürü kişi bizi destekliyor.tüm bunlar bizim için çok önemli.
belki daha öncede yazmıştım anımsamıyorum.ben bu evi ilerde taşınmak için aldığımda çevremdeki tüm tanıdıklarım bana yapmaya kalkıştığım şeyin çok aptalca ve yapılamaz olduğunu söylüyordu.ama biz burada yaşayabileceğimize inanıyorduk.geldik.bir süre sonra bizim gibi düşünenlerin birarada bulunduğu bu siteyi keşfettik.desteklendik.umutlarımız ve gücümüz misli misli arttı.inanın siz bana bir orman verseniz fidan teklifiniz kadar beni mutlu etmezdi.bizim için çok önemli olan şey bizim gibi düşünenlerin var olduklarını bilmek ve onlardan moral desteği almak.sanırım bizleri anlıyorsunuz.tekrar teşekkür ederiz.
her şey gönlünüzce olsun.
Nuri Murvet
15-03-2010, 21:39
Eşinize ve size nice mutlu yıl dönümleri olmasını dilerim, su çok önemli idi hayırlı olsun.
Sular kadar güzel yaşayın. Mutlu ve sağlıklı nice yıllar geçirsiniz eşinizle inşallah.
alideryacengel bey,
Yazdıklarınızı okurken içinde bulunduğunuz ruh halini sezinlememek mümkün değil. Çünkü öyle içten, abartısız ve samimi yazmışsınız ki; umut, cesaret ve kararlılık satır aralarından fışkırıyor adeta. Bu, kendine gelmenin, özüne dönmenin; doğaya, gerçek yaşama kavuşmanın engin hazzından başka ne olabilir? İnanın ağlama isteği uyandı içimde. Evet, siz bir çoğumuzun hayalini kurduğu bir şeyi başarmışsınız. Ama en önemlisi yanınızda iyisiyle kötüsüyle yaşamın her anını paylaşabilecek kocaman yürekli bir kadın var ve ben hem sizi hem de eşinizi saygıyla selamlıyorum ve yürekten kutluyorum.
Bir şey daha; lütfen yazmayı düşünün. Çünkü bu, istemenin, cesaretin ve kararlılığın başarıya götürdüğünün gerçek öyküsüdür. Mutluluklar sizinle olsun. Sevgiler......
Yazıların devamını okumaya devam ederken 14 martın 1. yıl dönümünüz olduğunu öğrendim. Size ve saygıdeğer eşinize mutluluklarla dolu nice yıllar dilerim. Suyunuzun bağlandığına da çok sevindim, gözünüz aydın.
Sayın Alideryacengel,
İnanın sizi tüm duygularınızı çok iyi anlıyorum, çünkü bizde üç yıldır benzer durumda yaşıyoruz, bulunduğumuz yer ve imkanlarımız itibarıyla şartlarımız sizin kadar zor olmasa da bizde tarlamızı bahçeye çevirme çabasındayız. Sizin yazdıklarınızı okudukça içimdeki sıcaklığı ve hevesi size bir şekilde aktarmak istedim. Kendi yetiştirdiğin fidanın dalından ilk yenen meyvenin tadı yaşamadan bilinmez, bunu birde ağaçlar netin dostluğu ile perçinleyelim istedim. Bizim için zahmet değil, paylaştığımız duyguların bir sembolü olsun istedik. Bahçe kardeşliği gibi, kabul buyurursanız teklifimiz halen geçerli.
Eşinize selamlar
Oğuz Karsan
17-03-2010, 10:17
Merhaba.
Sn. alideryacengel,
Doğa ile içiçe yaşantınızda, yazdıklarınızı ilgi beğeni ve biraz da kıskançlıkla okuyorum. Bence forumdaki birçok arkadaşımızın yapmak isteyip de bu güne kadar gerçekleştirmeyi başaramadığımız hayallerimizin Bayramiçteki misyonerisiniz.
Belki bir dini inancı yaymıyorsunuz, ama daha önemlisini yapıyor ve hayallerimizin denemesini yaparak bize önderlik ediyorsunuz. Yıldönümünüzde Eşinizi ve Sizi saygıyla selamlıyorum.
Gönüllerimiz sizinle.
sevgili ali bey,
yıldönümünüzü içtenlikle kutlar,nice güzel yıldönümleri dilerim...
ayrıca suyunuzun bağlanmasına gerçekten çok sevindim,gözünüz aydın!ama o keyifli çeşme başı çamaşır yıkama şölenini de unutamıyorum doğrusu:)
sevgiler,saygılar...
sibel774
23-03-2010, 13:20
merhaba.
sizi en iyi anlayanlardan biride benimdir. bende ist.'da doğdum 28 yaşıma kadarda ist'da yaşadım. 4 yıl önce artık istanbul'un stresine dayanamıyacağımı anlayarak düzce'ye yerleştim. burada okadar mutluyumki istanbul'a yılda 5 seferden fazla gitmiyorumdur üstelik 2,5 saatlik mesafede olmasına rağmen. siz oraya yerleştiğinizde çok büyük zahmetler çekmişsiniz ben daha şanslı idim sizin kadar zorlukla karşılaşmadım. şuna inanıyorumki nekadar zorluklarla karşılaşsanızda sabahları kalktığınızda mutlulukla uyanıyorsunuzdur. mutluluğunuzun daim olması dileğiyle
alideryacengel
27-03-2010, 21:08
sevgili dostlarımız.
arada geçen sürede ; sağolsunlar , agaclar.net sitesinden bir aile ziyaretimize geldiler.bir gece kalıp döndüler.
evimin önündeki bahçenin yıkılmış eski çitinin yerine yenisini yaptım.
bahçeme bağlattığım sudan uzunca bir bağlantı hortumu kullanarak hanımın çamaşır makinesini çalıştırdım.
evimin önde yağmur suları ile aşınmış ve epey bir meyil almış olan(duvarın köşesinin altının dahi oyulduğu köşeye) bir masa ve sandalyeleri koyacak kadar beton dökerek düz bir yer yaptım.
bu gece sabaha karşı 02.00 de kedimiz mühendiz iki yavru doğurdu.sabaha 08.00 da üçüncü yavrusunu da doğurdu.ancak devamlı ıkınmaya devam ediyordu.tüm kedisi olan , bu konuda bilgisi olduğunu düşündüğüm arkadaşlarımı aradım.hepsi kedimizin ilk doğumu olduğu için iki bilemedin üç yavru yapar dediler.ancak kedimiz sürekli sancı çekiyor ve ıkınıyordu.akşamüstü 17.30 da yaklaşık bir saat süren bir masajdan sonra dördüncü yavru ölü doğdu.ondan 10 dakika sonra da beşinci yavru canlı doğdu.şimdi kedimiz ve dört yavrusu soba başında büyükçe bir leğenin içinde dinleniyorlar.
hanımla bizde 18 saatlik bir doğum maratonundan sonra rahatlayabildik.
şimdilik sizlere bu köydeki yaşantımdan verebileceğim haberler bunlar.
her şey sizin istediğinizden daha iyi olsun.
Kedilere yaklaşamasam da fotğrafta çok şirin görünüyorlar. Kedinize ve sizlere geçmiş olsun. Eşiniz rahatlamış olmalı, elle yıkama da bir yere kadar, ellerinize sağlık. Masanın yeri de çok tatlı. Ağacın dalları gölge yapacak gibi yazın. Orada demli bir çayın keyfine doyum olmayacak. Sizlere cennetinizde mutluluklar diliyorum.
Oğuz Karsan
28-03-2010, 22:04
Merhaba.
Yavrular hayırlı olsun. Kaybettiğiniz yavru için de başşağlığı dilerim.
Selam ve saygılar
Mühendizi ve sizleri kutluyorum.. Sezgisel olarak en doğruyu bulmuşsunuz. Yakında veteriner olmayınca iş başa düşüyor. Ölü bebek yolu tıkamış olmalı; masaj tek çareydi ve siz yaptınız! Zor doğuran ,ki kedilerde nadirmiş bir dişinin sahibi olarak sizi çok iyi anlıyorum. Uykusuz ve heyecanlı gecelerden kısırlaştırıp kurtulduk. Geçmiş olsun, sevgiyle..
Sizin ve eşinizin geçmiş yıl dönümünüzü kutlarım. Mühendize de annelik çok yakışmış güle güle büyütsün miniklerini.
Sağlıcakla kalın.
alideryacengel
26-04-2010, 08:58
bahçedeki otları orakla kesmeye çalışıyordum.dün , kestiğim otları taşırken , sağ kolumun dış kısmına omuzuma yakın bir yere bir kene tutunmuş.daha öncede keneler tutunuyordu ama keneyi arka kısmından hafifçe yukarı kaldırdığımda bırakıyorlardı.bu seferki bırakmadı.kafasını derimin altına sokmuş.hastahaneye gittim.doktor keneyi çıkartıp bir kavanoza koydu.bir de kene ısırması raporu yazdılar.kenenin ısırdığı yere tentürdiyot sürdüler.uygulayabilecekleri başkaca bir tedavi ya da ilacı yokmuş.ateşin yükselirse hastahaneye gel dediler.
bu ilkbaharda otlarda çok fazla kene var.elinizden geldiğince dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Geçmiş olsun Ali bey.
Gömlek kısa kollumuydu ?
alideryacengel
26-04-2010, 11:14
Geçmiş olsun Ali bey.
Gömlek kısa kollumuydu ?
gömleğimin kolu dirseğime kadar geliyordu.ama kenenin tutunduğu yer kolumun omuzuma yakın tarafında kalan bir yerindeydi.
aman otların arasına girmeden önlem alın ve otlara girdikten sonra üstünüzü kontrol edin.
Çok geçmiş olsun ali bey
aman dikkatli olun. Keneler büyük tehlike,ayrıca yaşadığınız yer harika
eşinizle oralarda mutluluklar dilerim
Oğuz Karsan
26-04-2010, 20:34
Merhaba.
Sn. alideryacengel, Geçmiş olsun.
Bayramiç'e gelmeme ve 3 gün Pervizler(Korucak) köyünde kalmama rağmen size malesef uğrayamadım. İnşallah bir dahaki sefere ziyaretinize geleceğim.
Köyde bulunan hayvanların aşıları ve kene işi önemli. Tarım İlçe Müdürlüğünden yardım talep edin. Zaten birçok aşı bedelsiz veya çok cüzi bedelle yapılıyor. Tekrar geçmiş olsun.
Saygılar
çok çok geçmiş olsun ali bey,aman takibi bırakmayın,sevgiler...
alideryacengel
27-04-2010, 18:32
sayın riko , sayın bahar ve sayın almira.geçmiş olsun dileklerinize teşekkür ederim.ancak şimdilik bir hafta içinde yüksek ateş , aşırı üşüme , ishal ve vücutta morarmalar gibi belirtileri beklemekten başka yapılabilecek hiç bir şey ya da alınabilecek bir tıbbi önlem yok.
sayın oğuz karsan.telefonumu ve yol tarifini özel mesajla göndermiştim.birdaha yolunuz düştüğünde bir acı kahvemi içmeye beklerim.
bahçeyi ilaçtırsam kenelerin doğal düşmanları olan karıncalar ve kuşların da etkileneceğini düşündüğüm için henüz ilaçlama yapmadım.yapmayı da düşünmüyorum.
seneye bahara misinalı bir ot biçme makinası almak istiyorum.o zaman otları fazla yaklaşmadan kesebilirim.
Büyük geçmiş olsun Ali bey. Aman dikkatli olun. Allah huzurunuzu bozmasın. Güzel haberlerinizi fotoğraflarınızı bekleriz. Sağlıcakla kalın.
denizakvaryumu
27-04-2010, 19:14
Geçmiş olsun.
Tavuk yok sanırım, tavukların olduğu yerde keneler görülmüyor olsa bile tavuklara tutunuyor.
Geçmiş olsun Ali bey,
evinizin etrafında kümes hayvanlarının olmasını tavsiye ederim. Keneyi akrebi ve birçok böcek türünü evden ve çevreden uzaklaştıracaklardır.
Yukarıda bir arkadaşın da dediği gibi, sizin yazmaya ara verdiğinizden buyana siteye çok az girdim.İçimden gelmiyor.Bu arada yıldönümüzü kaçırmışım:)Ben de şimdi kutlarım olmaz mı?1yıl,1ay,19 gününüz kutlu olsun:)Sağlıkla,huzurla,yalın hayatı yaşamaya devam etmeniz dileğiyle...Lütfen ama lütfen kitap yazın.Günlük notlarınız mı olur,kurgu katılmış roman mı olur,fotoğraflı bir günlük mü olur...Güzel anlatımınızla tarihe not düşün lütfen:)
Ali derya bey nerelerdesiniz özledik sizi:)
Aliderya bey büyük geçmiş olsun, iyi haberlerinizi bekliyoruz...
Kedi Tırnağı
29-05-2010, 22:32
Ali abi Merhaba! Saatlerdir, en başından itibaren maceranızı okuyup bitirdim. Abi demek isterim ben de izninizle. İstanbul' dan kaçıp( aslında kaçmak da çok doğru bir tanım değil, bir tercih sonuçta) gitmeyi, olabildiğince doğal bir yaşamı arzulayan birisi olarak bir kaç yıldır bunun hayalini ve son zamanlarda da ayrıntılarıyla planını kuruyorum. Bu siteyi keşfetmem bu açıdan da büyük bir şans oldu. 20 gündür aralıksız okuyorum ama sizin maceranızın başlığını yeni keşfettim( malum çok başlık var hatmedilecek).
Öncelikle, yaşadığınız yeri gerçekten çok sevdim. Hayalimdeki yere yakın bir coğrafi bölge. Manzarası, engebeli yapının güzelliği, sapa bir köy olması, göl manzarası, orman varlığı, zemin uygun olmasa da çaba harcanarak güzel bir bahçeye dönüştürülebilme potansiyeli vs.
En önemli yanlarından biri de; bahsettiğinize göre, bulunduğunuz yöre halkının, şehirlileşmemiş, yardımsever, kendi halinde yapısı. Çok ucuza ve verimli, manzaralı bir arazi bulabiliriz belki ama aynı zamanda birlikte yaşanabilir bir toplumla karşılaşmadıkça, hayalini kurduğumuz hayat cehenneme de dönebilir. Böyle kötü deneyimler yaşamış üyelerin aktarımları da insanı korkutabiliyor. Yaşayacağım yöredeki insanlardan tek beklentim benim mahremime fazla karışılmaması, saygı duyulması. Şehirde yaşadığımız apartmanlarda veya akrabalık-iş ilişkilerinde de ciddi şekilde mahremimize tecavüz ediliyor, mahalle baskısı denilen şeyle kuşatılıyoruz aslında. Bu nedenle çok da endişe etmemek gerekiyor sanırım.
Belki mecburiyetle çıktığınız yolun mutlulukla sonuçlanması inanın bizim için de çok sevindirici. Eminim eşiniz ve siz birçok kişiye büyük ilham kaynağı oldunuz. Ben de sizin gibi düşünüyorum: gereksiz konfor beklentisinden kurtulursak hiç de yapılamayacak birşey değil. Aslında konfor diye bellediğimiz şeyler, gereksiz şehirli alışkanlıklarından başka birşey değil. Oradaki yaşamın verdiği mutluluktan, huzurdan, sağlıktan, özgürlükten daha büyük bir konfor olabilir mi acaba?
Bugün benim doğumgünümdü ve sizin maceranızı okuyarak geçirdim bu günü. Bana en büyük hediye de; sağladığınız bu motivasyon oldu. Size ve eşinize tekrar teşekkür etmek istiyorum. Umarım her dem mutlu bir yaşam sürdürürsünüz. Mühendizi de öpün benim yerime lütfen:D
alideryacengel
30-05-2010, 17:08
değerli dostlarımız.size dostlarımız dediğim için umarım bizi anlayışla karşılarsınız.siz bizim burada yaşadıklarımızı ana hatlarıyla ya da özet olarak biliyorsunuz.okuduklarınızdan sonra eğer hala yazdıklarımı okumaya devam ediyorsanız , zaten sizler de bizi dostlarınız kabul etmişsiniz demektir.
sizlere yazamadığım sürede ; kene tarafından ısırılmamdan sonra tehlikeli hastalık olan KKKA ne yakalanıp yakalanmadığımı anlamak için geçen hastalığın kuluçka dönemi olan 3 - 13 gün süreyi sorunsuz atlattım.
arkadaşlar kenelerin azalması için tavuk beslememi tavsiye etmişlerdi.bende önce tavuklar için bir kümes yapmaya karar verdim.duvarlarını örmek için çimento ve üstünü örtmek için tahta aldım.kümesi yapmak için çok ta uygun (tavukları gelinciklerin yememesi için eve yakın ve göz önünde ama oluşabilecek kokudan rahatsız olamamak için de yeterince uzakta) bir yer buldum.ancak tam kümesi yapacağım yerde yerde duran bir küpün içine bir çift kuş yuva yaptı.küpün ağzından girip içerisine otları taşımaya başladılar.bende onları rahatsız etmemek için kümesi yapamadım.sanırım yavrularını ya uçurdular ya da bir kaç güne kadar uçuracaklar.o zaman kümesi yapıp tavuk alacağım.
istanbuldan gelen arkadaşlarım oldu.onlarla gündüz çevre gezileri , geceleri de bahçe sohpetleri yaptık.çileklerim(yıllardır unuttuğum gerçek kokusu ve tadıyla) yetişti ve yenildi , sarımsaklarım tane yaptı ve yenildi , baklarımız yetişti ve yenildi.şimdi dutlarımız olgunlaştı.onları yemekle meşgulüz.bademlerimizde olgunlaşıyor ama sincaplardan bize kalırsa onları toplayıp yeriz.kışılk odunumuzu da alıp evimizin önüne getirdik.bir ara motorlu testere ile kütükleri ufalttırıp , balta ile sobalık ölçülerde parçalayarak kuru bir yere istif edeceğim.bahçemdeki ve çevredeki otlar ve ekinler hep kurudu.civardaki tüm köylere yangın tehlikesi için uyarı yapıldı.köyümüze su sağlayan kuyu bir ay kadar önce gene kurudu ve şebeke suyumuz kesildi.tekrar bidonlarla su taşımaya başladık.sağlığımız yerinde.sadece hanım ayağını bir yere ters bir şekilde çarptı ve ayak tırnağı zarar gördü.bir kaç gündür bu nedenle hanımın talimatıyla onun işlerinini de ben yapıyorum.anlıyacağınız hanım hanımcık bir adam oldum mecburen.
sizlere mühendizin yavrularıyla birlikte uyurken ve çileklerimizin resimlerini yüklüyorum.
her şey sizin dilediğinizden daha güzel olsun.
alideryacengel
30-05-2010, 17:20
sayın kedi tırnağı.yazınızı okuyunca anlatmak istediğimi anladığınızı farkettim ve çok sevindim.benim bu sitede yazmaya başlamamın nedeni fazla beklentilere girilmediği sürece çok az bir maddi güçle bile insanın kendini büyükşehirin karmaşa ve stresinden kurtarabilme şansı olduğunu sitedeki(benim gibi) maddi gücü az olan arkadaşlara anlatabilmekti.
sizinle bir konuda gözlemimi paylaşmak isterim.manzarası olan bir yer mutlaka yüksekçe bir tepede olmak zorunda.tepelik yerlerde de çok özel yerler hariçtoprak yeterince zengin ve sulu olamıyor.yani hem verimli hem de 30-40 km.uzakları görebileceğiniz manzaraya sahip bir yer bulma şansınız oldukça düşük.
köy yaşantısında , köy halkından bir rahatsızlık duymamak istiyorsanız , bulabildiğiniz en az gelişmiş ve ahalisi en yoksul köyü tercih edin , onlara onlardan biri olduğunuzu hissettirin , onlara tepeden bakmayın ; inanın köy halkıyla kuracağınız sıcacık ilişkiden mutlaka memnun olacaksınız.
Kedi Tırnağı
30-05-2010, 21:31
Ali abi, tavsiyeleriniz için teşekkür ederim. İnanın en küçük deneyim aktarımınız bile çok değerli olacaktır. Benim babam da 55 yaşında ve 10 yılı aşkındır Kıbrıs' ta bir kasabada( onlar köy diyorlar) benzer bir yaşam kurdu. Tabii sizinkiyle kıyaslanmaz ama o da orada çapayı, inşaat işini döke saça öğrendi. Sizin tarzınıza da çok benzeyen, çamaşır yıkamayı bile neşeye çevirebilen, sizin gibi, kalp kırmamak için kelimelerini özenle seçen birisi. Belki bu sebeple de sizi kendime yakın gördüm.
Aslında manzara( heleki senin şahane manzaran gibi olanından) isteyişimin asıl sebebi şu; 31 yıldır şehirde doğup büyümüş( bunun 26 yılı da İstanbul) birisi olarak benim için en büyük zulüm; kafamı kaldırdığımda görebileceğim uzaklığın çoğu yerde 100 metreyi geçmemesi ve bunun yarattığı bir çeşit klostrofobi( kapalı alan sıkıntısı). Biraz da bu nedenle, saatlerce yol gitmeyi göze alıp Şişli' den Çekmeköy' e taşındık ama daha 2 yıl geçmeden burası da şehir merkezine dönmeye başladı.
Göz alabildiğine uzak mesafeleri görebilmenin yolu senin de söylediğin gibi yüksek bir mevkiye yerleşmek ve bunun doğuracağı sıkıntıları da tahmin edebiliyorum. Demiştim ya gerekirse el arabasıyla yıllarca toprak taşıyıp bahçemi oluştururum yeterki ferah olsun. Hem bu sayede çevremdeki nüfusun zamanla artma olasılığı da düşük olur gibi geliyor. Su çok önemli mesele tabiiki ve ben binbir çeşit yolu şimdiden araştırıyorum. Yağmur sularını biriktirme, kullandığım suyu arıtma, taşıma vs artık ne kadar çözüm varsa hepsini sağlamanın yolunu bulmalıyım.
Köylülere tepeden bakmak ne demek, haddime mi düşmüş? Onlardan öğrenebileceğim o kadar şey varken bir de tepeden bakma terbiyesizliğini mi yapacağım:)
Benim annem babam da köyde doğmuş, ilkokuldan sonra şehire yerleşmiş insanlar. Çocukluğumdan beri, onların 60' lı yıllarda Sivas' ın, Malatya' nın köylerinde ne zorluklarla( bir yandan da belki huzurla) yaşayıp, kalemsiz, deftersiz okumaya çalışmalarının hikayelerini dinledim. Ben çocukken kasabadan farkı olmayan Tarsus' ta nenemin bahçesinde dolandım. Aslında çok da uzak bir yaşam değil bana. Kentsoylu bir aile değiliz yani:D
Ben köylülerden bir şeyler öğreneceğim, elimden geldikçe de coğrafya öğretmeni olarak belki onların çocuklarına bir faydam olacak. Köyden tamamen izole bir yaşam hayalim yok zaten. Köy kahvesinde belki fazla mesai harcamam ama:) tarlada, salça yapımında, amcaların-teyzelerin dibinden de ayrılmam herhalde:D
Ablamıza çok geçmiş olsun. En kısa zamanda iyileşir umarım. Mühendiz ve yavruları gerçekten çok şirinler. Bizi habersiz ve resimsiz bırakmayın lütfen. Takipçileriniz çok fazla biliyorsunuz:D
Not: Malumatım az bu nedenle saçma bir soru olabilir. Kuyunuz sürekli kuruyormuş. Manzarada yer alan baraj köye çok mu uzak? Şebeke suyunuzu oradan sağlayamıyor musunuz?
alideryacengel
31-05-2010, 08:08
sayın kedi tırnağı.yazdıklarınızı okuyunca sizin de benim gibi köy yaşamına ve köyde yaşayanlara uyum sağlamakta hiç zorlanmayacağınızı düşünüyorum.
bende buraya neredeyse tamamen deneyimsiz olarak geldim.ama pratiğimi geliştirmek teorimi geliştirmekten çok daha basitmiş.bunu öğrendim.
su konusunda bir çok çözüm var tabi ki , ancak hepsinin maddi bir bedeli var.benim se kasım ayına kadar kredi geri ödemem var.o nedenle çözümleri şimdilik sadece tasarlayabiliyorum.uygulamayı da aralık ayı sonrasına bırakmak zorundayım.burada içinden borç ödediğim tek bir ssk emeklisi maaşıyla iki kişi 5 kedi ve bir köpek geçiniyoruz.
gölden kullanım suyu almak mümkün ancak göle gelen çok sayıda dereler var.bu derelerin tamamı meyve bahçelerinin aralarından geçiyor.meyve bahçelerinde bitkilere zarar veren böcekler için ilaçlar kullanılıyor.bu ilaçların kalıntıları yağmur ve yeraltı suları ile derelere ve oradan da baraja geliyor.yani su her ne kadar temiz görünse ve sürekli sirkülasyonda olsa bile içinde böcek zehirleri kalıntıları var.şebekeye verilemiyor.
en uygun çözüm bizi köyümüzden daha yüksekte olan bir köyden su getirmek.böyle bir su bulundu.5-6 köye dağıtılacaktı.tahlili yapıldı ve içme suyu için uygun ve debisinin de yeterli(saniyede 100 litreden daha fazla) olduğu da kesinleşti.ancak suyun yakınındaki köy suyu vermiyor.kendi köylerinde sulamada kullanmak istiyorlar.sorun çözülebilirse 5-6 köyle birlikte bizim köye de yeterli içme suyu gelecek.kaymakamın o köyün halkını ikna etmesi lazım.
çok ara verdiniz,bir ara gerçekten endişelendim.çok sevindim sıhhatte oluşunuza,eşinize de çok geçmiş olsun.bu vesileyle azıcık dinlenir işte;)
sevgiler...
Kedi Tırnağı
31-05-2010, 23:56
Ali abi, 2 adım ötemizdeki sudan bile mahrum kalmak ne acı değil mi? Bu kadar değerli bir kaynağı kendi elimizle göz göre göre yok etmenin hesabını ise kimseden soramıyorsunuz. Çok üzüldüm o barajı bile kirlettiklerine. Umarım çözüm bulunur.
Organik tarımı küçümseyen, '' ilaç ve suni gübre kullanmadan aç kalırız, kar edemeyiz '' diyen arkadaşlar da umarım bu mesajınızı görürler. Aç kalmak mı, susuz kalmak mı? Üstelik en verimli tarlalarımız, sanayiye, kentleşmeye, otoyollara peşkeş çekilirken, tütün dahil, pamuk( aşırı tekstil tüketimini kast ediyorum) vs aslında insan için çok da elzem olmayan bir sürü ürünlerle tarlalar işgal edilirken bu arkadaşlarımız niyeyse seslerini pek çıkarmazlar aam doğal tarımın karşısında bin çeşit bahane üretirler. Hem her gün yüzbinlerce ekmeğin ve bir o kadar besinin çöpe atıldığını düşünürsek, dünyadaki açlığın kaynağını bulmakta pek zorlanmayız sanırım.
Baksanıza, suya sahip olan köy bunu komşu köylerle paylaşmazken, ekmeğini ihtiyacı olanlarla paylaşmaktansa çöpe atan ( aç sokak hayvanlarına dahi vermeyip) şehirliler mevcutken dünyanın gidişatından çok da ümitli olunamıyor. Ben yine de, değişimin önce kendimizden başlayacağına inananlardanım. Benim gibi düşünen, yaşayan 10 insan kalsa dahi umudumu yitirmem sanırım.
Sevgilerle.
alideryacengel
01-06-2010, 07:50
sayın riko.lütfen selam ve saygılarımızı kabul edin.eşim size geçici de olsa emekli olduğunu ve halinden memnun olduğunu yazmamı istedi.bu arada benim emeklilikte geçici olarak sona erdi.
sayın kedi tırnağı.bu senenin ilk aylarında bu civara ve dağlara çok kar yağmıştı.karlar erirken ayni anda çok yağmur yağdı.baraj gölünün seviyesi köye gelen yolu 1 metre su altında bırakacak kadar yükseldi.sanırım baraj kapakları açılarak bir gün içinde su seviyesi bir gün içinde düşürüldü.
bu arada taşan dere suları ile gelen ağaç gövdeleri ve dalları gölün ortasında dev bir ada oluşturdular.bu ağaçtan ada rüzgarla göl kenarına yaklaşınca köylüler ağaçları uzun demir kancalar kullanarak kıyıya çektiler. kıyıda kuruyunca da yakacak olarak kullanmak için evlerine taşıdılar. ayni dere taşkınında gölün ortasında çok sayıda bitkileri böceklerden korumak için kullanılıp tarla ve bahçelerde bırakılmış zehirli ilaç kutusu da gölde yüzmeye başladı.ilçe ziraat odası her köye uyarı yazısı göndererek kullanılmış ilaç kutularının tarlalarda bırakılmaması gerektiğini yazdı.ama cezai bir yaptırımı ve denetimi olmadığı için önemsenmedi.ilaç kullanımını savunan arkadaşlara ilaç kullanmanın sonucu konusunda bir fikir versin diye buradaki bir gözlemimi aktardım.benim göremediğim daha kimbilir neler oluyor.derelerde nesli tükenmekte ve koruma altında olan kırmızıbenekli alabalık var.sanırım onlarda bu ilaçladan ve bilinçsizce ağ gererek avlanmaktan zarar görüyorlar.
ayazkentli
03-08-2010, 19:26
Ali bey, iyi günler.
Uzun zamandır yazmadığınız için sizi merak ettim. Umarım her hangi bir sağlık sorunu yoktur ve her şey yolunda'dır.
Kedi Tırnağı
04-08-2010, 23:22
Haklısınız. Ben de merak ediyorum. Bir sorun yoktur umarım. Ali abi okuyorsan bilgilendir lütfen bizi.
alideryacengel
05-08-2010, 22:47
benim , hanımın , mühendizin ve 9 yavrusunun , köpeğimizin sağlığı yerinde.
merak edip sorduğunuz için teşekkür ederim.
burada sadece 2 sorun yaşıyoruz.
birincisi köyümüze su sağlayan kuyu kurudu.kaymakamlığa ve ankaraya yazmamıza rağmen aldığımız cevaplar oyalayıcı ilgileneceğiz , ilgileniyoruz türündendi.
ikinci sorunumuz da mühendiz hanım.bu sefer 5 yavru daha yaptı.ilk 4 yavrusu ile birlikte 10 kedimiz oldu.bizim mühendiz galiba haberlerde herkes en az üç çocuk yapsını duydu.ama biraz abartıp 9 yavru sahibi oldu : ))
Kedi Tırnağı
07-08-2010, 02:47
Su sorunu ve nüfus artışı dışında mühim bir sıkıntınız olmamasına sevindim:) Mühendiz baya baya koloni kuruyor desenize. Başbakanlıktan plaket verilmesi gerekiyor bence:D
Umarım su sıkıntısı düzelir bir an önce. Sevgilerle.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.