View Full Version : Alakır Nehri (Hes projeleri)
ALAKIR ÖZGÜR AKSIN!
http://www.youtube.com/watch?v=RnIhY-HjUgk
en son ağaç kesildiğinde
en son nehir çekildiğinde
paranın yenmeyeceğini anlayacaksınız.
ALAKIR NEHRİ
Antalya'nın Kumluca ilçesine bağlı Beydağları'nın yamacındaki Dereköy köyündeki kaynaklardan başlayıp, Büyükalan Köyü'nün Karaağaç mahallesindeki kaynakların oluşturduğu şelalelerle buluşup, Kuzca ve Karacaören köylerinden geçerek, Kumluca ile Finike'nin oluşturduğu ilçe sınırlarından Akdenizle kavuşan, tertemiz suyuyla, tüm bölgenin en önemli can damarıdır.
Yenilenebilir ve sürdürülebilir diye kamuoyunu yanıltarak sunulan bu ilkel HES'lerin üretim kapasiteleri 10MW'ın altında gösterildiğinden,
'Çevre Etki Değerlendirme' (ÇED) raporuna dahi kanunen gerek duyulmamaktadır.
Ayrıca bu projelerde sürdürülebilenin,sadece elektirik üretimiyle kazanılacak olan paranın,sürdürülemiyecek bir şekilde tamamen tahrip edilerek yok edilenin ise doğanın kendisi olduğu anlaşılmalıdır.
Gerçek şu ki, Alakır Nehri'nin debisi düşüktür ve üretilmesi planlanan toplam elektrik miktarı,onbinlerce yılda oluşmuş bu doğa harikası vadiyi ve onun gerçek yerel sahipleri olan tüm canlı yaşantısını geri dönülmez bir şekilde tamamen yok etmeye kesinlikle değmeyecek bir miktardır.
....
Elektrik,çağdaş yaşamın vazgeçilmez bir gerçeğidir.Dışa bağımsız öz kaynaklarımızdan üretilmesi ise ulusal bir hedef olmalıdır.Ama asıl önemli olan,atalarımızdan yadigar bu cennet toprakları,
geridönüşümsüz bir şekilde tahrip etmeden,gelecek kuşaklara tertemiz,yaşanılabilir halde emanet edebileceğimiz son teknoloji ürünü,çağdaş ve doğa enerji üretim politikalarına yöneliktir.
Antalya'da bu 'güneş enerjisi'dir.
Dünya çapında sayılı güneş enerjisi potansiyeline sahip Antalya'mızda,doğa katili HES'lere yapılan milyonlarca TL'lik yatırımların yerine,
hem maddi hemde manevi açıdan daha verimli ve doğaya da hiçbir zarar vermeden elektrik üretmek hem akla hemde mantığa en uygunudur.
Son yerel seçimler sırasında,bizleri umutlandıran projelerin başında yer alan 'güneş tarlaları' projesini, Antalya'nın yeni belediye başkanı Mustafa Akaydın hocamızdan bir an evvel hayata geçirmesini ve birkaç Mw'lık bir doğa katili, ilkel HES projelerini durdurmasını talep ediyoruz.
Unutulmamalıdırki,
insan elektriksiz yaşayabilir ama susuz asla!
Ayrıntılı bilgi için:
alakirnehri.blogspot.com
Doğa Derneği (http://www.dogadernegi.org) sesleniyor:
Merhaba ,
Antalya Kumluca’daki Bey Dağları’ndan doğan Alakır Nehri, 7 adet HES projesi ile 3 yıldır tehdit altında. Bu projelerle Alakır kaynağından denize kadar borulara hapsedilecek ve orada yaşayan tüm canlılar susuz kalacaklar. Alakır Nehri’ni yaşatmak için Alakırlı dostlarımız bize aşağıdaki mektubu iletti. Nehri yok eden HES projesine mahkemeden dur emri çıkmasına rağmen inşaatı durdurmayan kurumlara dilekçe gönderiyoruz ve suç duyurusunda bulunuyoruz. Siz de Alakır için 5 dakikanızı ayırın ve dilekçenizi ilgili makamlara iletin.
Alakır’dan Mektup:
Hukuk’a güvendik. Onlarca etkinlikte binlerce insanın emeği ve cebinden arttırdıklarıyla kuruş kuruş topladık bizden dava için talep edilen 30.000 tl’dende fazlasını. 2 sene sürdü dava. Haklıydık ve kazandık. Ancak kazandığımız bir davanın yürütmesi 4 aydır durdurulmuyor. Tüm canlıların yaşam kaynağı suyuna ve onun varettiği kültürlere sahip çıkan bizlerin şimdide hiçe sayılan hukuk’a ve onun adaletine sahip çıkmamız gerekiyor. Onbinlerin emeği ve desteği olan bu kazanılmış hakkımızı savunmak için ilk adım olarak tüm Alakır Nehri Kardeşlerini ekteki dilekçeyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına ’suç duyurusunda’ bulunmaya davet ediyoruz.
Gelin masum ve mazlumun hakkını hiçe sayarak onları duyarsızca katleden, bilimsel gerçeklikleri yok sayan, insanlığı, ahlakı gözardı eden ve son olarakta hukuk’u çiğneyerek adaletsiz var oluşlarındaki sınırsızlıklarını ifşa eden bu kendini bilmezlere birliğimiz, dirliğimiz, insanlığımız, onur ve şerefimizle, masum ve mazlum milyonlarca canlınında adına güçlü bir varoluş gösterelim.
Herbirimizin duyarlılıkla yollayacağı bu suç duyurusu dilekçelerimizin binlercesiyle yok edilmek istenilen doğamız ve içindeki milyonlarca canlınında hakları adına tepkimizi dile getirerek haklı ve kazanılmış davamıza ve hukuk’a sahip çıkalım. Dilekçelerimizi yollayalım ve bu e-postayı tüm dostlarla paylaşalım.
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ (http://www.alakirnehri.org/www.alakirnehri.org/AN.html)
Antalya İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne Dilekçe (http://www.dogadernegi.org/userfiles/Antalya%20l%20%C3%83%E2%80%A1evre%20ve%20ehircilik %20M%C3%83%C2%BCd%C3%83%C2%BCrl%C3%83%C2%BC%C3%83% C2%BCne%20Dilek%C3%83%C2%A7e.pdf)
Antalya 1. İdare Mahkemesi’ne Dilekçe (http://www.dogadernegi.org/userfiles/Antalya%201.%20dare%20Mahkemesine%20Dilek%C3%83%C2 %A7e.pdf)
ALAKIR'DA YÜRÜTMENİN YARGIYA VE DOĞA'YA ATTIĞI ÇELME
Antalya Bölge İdare mahkemesinde görülmekte olan, Alakır vadisinde
inşaat halinde olan Kürce HES (Hidroelektrik Santrali) projesinin
yürütmesinin durdurulması kararının uygulanmaması üzerine yapılan suç
duyurularına Antalya valiliğince verilen cevap 'kuvvetler ayrılığı'
ilkesini yok sayar nitelikte oldu.
Alakır Nehri Kardeşliği üyelerinin yaptığı dilekçeli başvurulara gelen
cevapta, Antalya Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, hakkında
yürütmeyi durdurma kararı verilen projenin şirketçe değiştirildiği ve
bu değişen projeye de kendileri tarafından yeniden 'ÇED (Çevre Etki
Değerlendirme Raporu) gerekli değildir' kararı verildiğinden ötürü
'yürütmeyi durdurma' kararının uygulanamayacağını bildirdi.
Bu bildirimle davada taraf olan Valilik, hakkında verilen bir hükmü
uygulamamakla kalmayıp, kendini yargının yerine koyarak, mahkemece
'Türk Milleti adına' verilmiş olan bir kararı yok saymış oldu.
Hatırlanacağı üzere Alakır vadisinde yapılması planlanan HES projeleri
hakkında Antalya Bölge İdare mahkemesinde projelere onay veren Valilik
hakkında dava açılmıştı. Mahkemece atanan bilirkişi heyetinin yaptığı
incelemeler sonucunda mahkemeye sunulan raporu dikkate alan mahkeme,
projelerle ilgili 'yürütmeyi durdurma' kararı vermişti.
Bu 6 adet HES projelerinden inşaat halindeki KÜRCE HES,
hakkındaki yürütmeyi durdurma kararına rağmen
çalışmalarına devam edince, davacılar ve
Türkiye'nin dörtbir yanından konuyu takip edenler tarafından ilgili
makamlara şikayet dilekçeleriyle başvurular yapılmıştı.
11 Nisan 2012 tarihinde ilk duruşması yapılacak olan davada, bu son
gelişmeler sonrasında, mahkeme heyetinin vereceği karar merakla
bekleniyor.
Konuya duyarlı, hukuka, doğaya ve yaşam kaynaklarına sahip çıkmak
adına tüm yurttaşları 11 Nisandaki duruşmaya bekliyoruz.
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ
Bir Allahın kulu da bu başlığa ilgi göstermemiş :)
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ'nden ANTALYA VALİSİ'ni İSTİFAYA DAVET!
Alakır Vadisi'nde, Dedegöl Enerji'ye ait KÜRCE HES (Hidroelektrik
Santral) projesi hakkında verilen 'yürütmeyi durdurma' kararının
uygulanmaması gerekçesi olarak Antalya Valiliği'nce gösterilen 'proje
değişikliği'nin ardından, bu 'yeni' projeye de açılan davanın 5 aralık
2012 tarihinde 'yürütmeyi durdurma' kararıyla sonuçlanması ve bu
kararın 27 aralık 2012 tarihinde tarafımıza tebliğinden itibaren 1
aylık yasal uygulama süresinin geçmesine, bu süreç içerisinde de gerek
dilekçelerle gerek e-posta ve twitter hesaplarından yetkili yürütme
organı olan Antalya Valiliği'ne yapılan yüzlerce bildirime rağmen
KÜRCE HES projesi'nin faaliyeti durdurulmamıştır.
Mahkeme tarafından 'projenin uygulanması halinde telafisi güç veya
imkansız zararlara yol açacağından dolayı' verilen bu kararın
uygulanmadığı bu süre içerisinde bahsedilen zarar ve kayıplar devam
etmiş ve halende devam etmektedir.
Onlarca kişi ve derneğin hukuken, mahkeme masraflarının
karşılanabilmesi adına gönüllü sanatçılar tarafından hazırlanan
'Alakırın Sesi' müzik albümünün bağış karşılığında paylaşılmasıyla da
binlerce kişinin madden ve kalben müdahil olduğu bu kazanılmış
davanın, yasal süre içerisinde uygulanmaması karşısında, öncelikle
bizlere tanınan hukuki haklarımıza dayanarak;
Başta Antalya Valisi 'Ahmet Altıparmak' olmak üzere, sorumlu tüm
yetkililer hakkında ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat davalarımızı
açıyoruz.
Sorumlu tüm yöneticiler hakkında 'görevi ihmal ve suistimalden' ayrı
ayrı 'suç duyuruları'nda bulunarak haklarında soruşturma açılmasını
talep ediyoruz.
Ve 'demokratik bir cumhuriyet' iddiasındaki bir yönetim şeklinden
dolayı da, halkın oylarıyla seçilmiş bir hükümetin atanmış bir memuru
olarak, mevki ve makamının sorumlulukları dahilinde davranmayıp,
'yasama'nın yasayla, 'yargı'nın da 'Yüce Türk Milleti Adına' aldığı
kararla işlettiği sürecin, 'yürütme' ayağı olarak görevini yerine
getirmemiş olmasından dolayı da, başta Antalya Valisi Ahmet Altıparmak
olmak üzere sorumlu tüm memurların derhal istifalarını verip yerlerini
yürütme görevini cesurca gerçekleştirebilecek adaletli insanlara
bırakmalarını talep ediyoruz.
Ayrıca, tüm canlıların ortak yaşam kaynağı olan akarsularımızla ilgili
olan bu davanın, herkesi direkt olarak ilgilendirmesinden ötürü bir
kamu davası niteliğinde olarak algılanması ve başta bölge sakini
Antalyalılar olmak üzere tüm ülke vatandaşlarının davalarına sahip
çıkarak, konunun takipçisi olmalarını ve Alakır Vadisi'ndeki 'hukuk ve
yaşam' mücadelesine destek olmalarını diliyoruz.
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ
*ANTALYA VALİLİĞİ ve DEDEGÖL ENERJİ'nin 'yürütmeyi durdurma' kararına
yaptığı itiraz 9 ocak 2013 tarihinde mahkeme tarafından
reddedilmiştir.
KÜRCE HES 'yürütmeyi durdurma' kararı için;
KURCE HES (http://issuu.com/alakirnehri/docs/k_rce-hes_y_r_tmeyi_durdurma_karar_)
KÜRCE HES hakkında verilen 'yürütmeyi durdurma' kararının
uygulanmasını talep eden imza kampanyasına katılmak için;
https://www.change.org/tr/kampanyalar/antalya-valili%C4%9Fi-k%C3%BCrce-hes-hakk%C4%B1nda-verilen-mahkeme-karar%C4%B1-acilen-uygulans%C4%B1n-a-altiparmak
Bu yeni hukuki sürecin maddi giderlerine yardımcı olmak için;
Alakırın Sesi'nin 3. müzik albümüne erişim noktaları;
İSTANBUL:
Anadolu yakası:
Kibrit Kutusu Kafe
Ali Suavi sokak (Sanatçılar Sokağı) No:3 Kadıköy
Tel: 02164499229
Avrupa yakası:
Doğa Derneği
Mebusan yokuşu, Alçakdam yokuşu No:24/3
Pürtelaş Hasan Efendi Mahallesi, Fındıklı
Tel: 02122939490
ANTALYA:
Tolga Karahan
Tel: 05314919532
ANKARA:
Doğa Derneği
Dr. Mediha Elden sokak. No:70/10
Kültür mahallesi, Çankaya
Tel: 03124812545
ŞANLIURFA:
Birecik Doğa Evi
Turan Çetin
Tel: 05422636854
İZMİR:
Doğa Derneği
Kıbrıs Şehitleri Caddesi, Eytemiz apt. No:159 Kat:4 D:7
Alsancak
Tel: 05442485442
RİZE:
Sinem Demir
Tel: 05412366146
GAZİANTEP:
Ezgi Eylem Şahin
Tel: 05073945204
DESTEĞİNİZ İÇİN ALAKIRIN TÜM CANLILARI ADINA TEŞEKKÜRLER...
NEHİRLERİMİZ ÖZGÜR AKSIN..
ALAKIR'la ilgili;
Belgeler için: www.issuu.com/alakirnehri (http://www.issuu.com/alakirnehri)
Videolar için: www.youtube.com/alakirnehri (http://www.youtube.com/alakirnehri)
İletişim için: alakirnehri@gmail.com
www.facebook.com/ALAKIROZGURAKACAK (http://www.facebook.com/ALAKIROZGURAKACAK)
www.facebook.com/groups/alakirnehri (http://www.facebook.com/groups/alakirnehri)
www.twitter.com/ALAKIRINSESi (http://www.twitter.com/ALAKIRINSESi)
Alakırın Sesi müzik albümlerinden 1. ve 2.si (http://2.si/) için:
www.soundcloud.com/alakirin-sesi (http://www.soundcloud.com/alakirin-sesi)
Bilgi için: www.alakirnehri.blogspot.com (http://www.alakirnehri.blogspot.com/) ve www.alakirnehri.org (http://www.alakirnehri.org/)
Haber için: www.alakirhaber.tr.vu (http://www.alakirhaber.tr.vu/)
Bakalım keramet "kahve" lafında mı? :)
ayazkentli
01-02-2013, 15:04
Bakalım keramet "kahve" lafında mı? :)
:D :D
1400 kere tıklanmış ama 6 mesajın 5'i size ait.
Hadi, diğer illerde ki üyelerimiz ilgi göstermiyor ama hiç değilse Antalya'lı bir çok üyemiz var, onlar bari ilgi gösterebilir'di.
Geçenlerde tv.de, burada yaşayan bir çiftin belgeseli yayınlanmışti (tekrarı). Onu kayıt etmiştim ve Youtube yükleyip, forumun HES'ler ile ilgili yerine link verecektim.
Alakır nehri'nin kenarında, ordan buradan topladıkları eşyalar ile barınak yapan ve kendi yetiştirdikleri doğal yiyecekler ile yaşamlarını sürdüren, ikisi de eğitimli ve çok genç bir çift idi.
Tüm azimleri ile mücadele veriyorlar.
Not: Program yüklenmişini buldum.
http://www.youtube.com/watch?v=-48B3pbVWbg
Alakır' daki mücadele epey zamandır sürüyor, bir çoğumuzda takip ediyordur diye inanıyorum.
Hatta forumun ev yapımlarında YUVA (http://www.agaclar.net/forum/1054481-post1015.htm)diye gecen linkte yapılan ev de oraya gidip yerlesen bir çift tarafından yapılmış, belki de türkiye' de tek diyebileceğimiz ev yapımlarından biri. IMECEEVI' nin yaptığı alternatiflerde var gerçi.
Biz ziyaretlerine çok gitmek istesekte bir türlü fırsat bulamadık.
Belki hep beraber gitmek nasip olur.
Facebook gruplarında (http://www.facebook.com/ALAKIROZGURAKACAK?fref=ts) yayınladıkları haklı direnişlerini, karşılaştıkları iğrenç ve haksız tavırları takip etmek ve kamuoyuna da her yerden duyurmak lazım.
Müthiş bir mücadele veriyorlar. Kendilerinin yaptığı müzik albümleriyle davaların finansal yükünü karşılamaya çalışıyorlar.
İlgilenenler için ALAKIR NEHRİ youtube (http://www.youtube.com/user/alakirnehri) kanalları da var.
Bu kanalda Sn.ayazkentli' nin bahsettiği video röpartaj da var.
HES' lerle ilgili çok fazla etkili olamıyor itirazlar ne kadar bu yanlış desenizde başlıyor ve yürüyor. Karadeniz için "kıymayın" dendi, diren dendi ... sonuç ?!
ayazkentli
02-02-2013, 11:47
Geçenlerde Tunceli-Bozkaya barajı (Munzur vadisi), mahkeme tarafından iptal edildi.
Mahkemeler bu projelerin büyük bölümünü iptal ediyor ama sorun, hükümetlerin bu mahkeme kararlarına saygı göstermemesi.
Ne yazık ki, şimdikiler de daha önce ki hükümetler de, çok kere bu mahkeme kararlarını hiçe saydılar.
Yasa yapmak ile yasayı uygulamak ya da "hukuk" devleti olmak öğrenildiğinde sorun çözülür mü bilmiyorum. Benim kanunum senin kanununu döver kavgası olmaksızın doğa adına yapılan çalışmaların "yaşam" adına bir zorunluluk olduğunu kabul edebilir miyiz?
Böyle gelmiş böyle gidecek mi demeliyiz ?
1700 H.E.S dile kolay,
Bir komplo teorisi vardı. Teoride verilen bilgilerin kesinliğinden emin olmamakla beraber özeti şu şekilde idi.
Planlanan H.E.S' lerin ortalama ömrü 20-25 sene imiş,
Şu anki uygulama; 49 yıllığına suyun bütün haklarını proje sahibi şirkete devretmek.
Bu durumda, En az 25 sene oradaki su elektrik üretmeden, ilgili şirketin tasarrufunda olacak. Yani suyun kendisi bir MAL olarak o şirketin. İster şişeleyip satar, ister tarımda sulama amaçlı satar, ister D.S.İ' ye satar.
Bu H.E.S projeleri, elektrik üretme kisvesi altında ANADOLU / TÜRKİYE Sularını ele geçirme projesidir deniyordu.
Politik/Ekolojik tartışmalara girmeden; sadece "49 yıllığına" suyun bütün kullanım hakkının bir şirkete devredilmesinin mantığını sorgulamak gerekir diye düşünüyorum.
Bu konu başlığı özelinde ise; Tüm H.E.S lerin dışında ALAKIR' da yaşanan mücadele ( Orada yaşayan çiftlerin güzellikleri, yaptıkları yaşam alanları, hayata bakışları, pasif direnişleri, gözlerindeki ve sözlerindeki güzellikler ) hepimizin örnek alması ve sonuna kadar desteklenmesi gereken bir mücadeledir.
Bana dokunmayan yılan, mutlaka çoğalacaktır ve eninde sonunda bana da ulaşacaktır.
Güncelleme:
Türkiye’de hidroelektrik santraller ve tarım
Çiftçi-Sen, dünyada ve Türkiye’de, suyun ticarileştirilmesinin bir ayağı olarak, uluslararası kapitalist sistem tarafından dayatılan HES’ler konusunu, bunun tarım ve çiftçilere yansımasını analiz eden bir broşür hazırladı.
Halen, dünyanın neredeyse tümünde suyun mülkiyetinin tamamına yakını kamu mülkiyetindedir ve kamu tarafından yürütülmektedir. Kamu, su hizmetinin Asya ülkelerinde %99, Afrika’da %97, Orta ve Doğu Avrupa ile Güney Amerika’da %96, Kuzey Amerika’da %95, Batı Avrupa’da %80’ini yönetmektedir. Dünya nüfusunun %5’inin kullandığı suyun yönetimi özelleşmiştir. Özel su piyasası oldukça dardır ama getirisi yüksektir. Dünya genelinde, özelleşmiş suyun yaptığı cironun, toplam dünya petrol cirosunun yarısından fazla olduğu iktisatçılar tarafından belirtilmiştir. Şehirlerde kamu tarafından yürütülen şebeke suyunun birim fiyatı ortalama olarak 1.5 TL civarında iken, şişelenmiş suyun birim fiyatı ise 500 TL civarındadır. Arada 333 kat gibi bir fark bulunmaktadır.16 Kamu ile su şirketleri tarafından yürütülen su hizmeti arasındaki fark bu verilerlerde açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu akıl almaz kazanç (sömürü), suyun ticari bir meta haline getirilmesi çalışmalarını hızlandırmıştır. Türkiye’de de bu alana su/enerji şirketlerinin yığınak yapması yaşamın olmazsa olmazı olan suyun üzerinde bir ablukanın oluşmasına neden olmuştur. Su ve çevre ile ilgili mevcut kanun ve yönetmeliklerin varlığında ilerleyemeyen su/enerji şirketleri çıkarttırdıkları yeni yasa ve yönetmeliklerle yol almaya çalışmaktadırlar. Mevcut yasa ve yönetmelikle ile su/enerji şirketleri hükümetlerin desteğinde suyu ele geçirmekte, bir tür “su korsanlığı” gerçekleştirilmektedir.
HES’lerden üretilecek enerji 25-30 yıllığına devlet alım garantilidir. Yani HES yapımcısı su/enerji şirketleri imtiyazlı şirketler olmaktadır.
Su, HES yapımcısı su/enerji şirketlerine enerji üretimi için 49 yıllığına verilmektedir. Ayrıca HES yapımcısı şirketlere suyu su olarak satma hakkı da tanınmaktadır.
Devlet, HES yapımcısı şirketin istemesi halinde çevresindeki tarım arazilerini istimlak edebilecektir.
Broşürün tamamına buradan ulaşabilirsiniz. (http://www.suhakki.org/2011/11/turkiye%E2%80%99de-hidroelektrik-santraller-ve-tarim/#.UT2JXtb2F8F)
MAHKEME HES'E BİR KEZ DAHA DUR DEDİ
Projede değişikliğe gidilerek inşaatı süren HES'e karşı açılan yeni davayı gören Antalya İdare Mahkemesi, 5 aralık 2012 tarihinde benzer gerekçelerle bir kez daha 'yürütmeyi durdurma' kararı verdi. Mahkeme kararı 27 aralık 2012 tarihinde kendilerine ulaşan platform üyeleri, kararın yasal uygulama süresi olan bir aylık süre içerisinde dilekçe, e-posta ve sosyal medya aracılığıyla Antalya Valiliği'ne yüzlerce bildirimde bulunarak mahkeme kararının uygulanmasını talep ettiler. Bu arada valilik ve HES şirketinin bu karara karşı yaptığı itiraz 9 Ocak 2013 tarihinde mahkemece reddedildi.
YETKİLİLERE TAZMİNAT DAVALARI GELİYOR
Ancak mahkemenin, "projenin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlara yol açacağı" gerekçesiyle verdiği kararın uygulanmadığı süre içerisinde sözü edilen zarar ve kayıpların devam ettiğini belirten bir açıklama yaparak, başta Antalya Valisi Ahmet Altıparmak olmak üzere sorumlu tüm yetkililer hakkında ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat davaları açacaklarını duyurdular.
Detaylar için;
Antalya Valisine HES davası! (http://www.ulusalkanal.com.tr/yurt/antalya-valisine-hes-davasi-h8637.html)
Sabri Ülker anısına çevre ödülü yarışması
Yıldız Holding, kurucusu ve onursal başkanı Sabri Ülker adına çevre ödülü düzenliyor Sabri Ülker’in “Topraklarımıza, sularımıza, çevremize sahip çıkmak vatana sahip çıkmaktır” sözünden hareket eden Yıldız Holding, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için “Sabri Ülker Çevre Ödülü” platformu oluşturdu. Platform, Yıldız Holding ve DenizTemiz Derneği/TURMEPA’nın ortak koordinasyonunda yürütülecek. 5 Şubat–5 Nisan 2013 tarihleri arasında alınacak başvurular içinden seçilen bir proje, seçici kurul ve jürinin değerlendirmesinin ardından 100 bin lira ile ödüllendirilecek.
ÖDÜL HAKKINDA
GEREKÇE:
Su Kaynaklarının Sürdürülebilirliği
Su, yaşamın sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinde oynadığı rol itibariyle tüm canlılar için çok önemli bir yere sahip. Nüfus artışı, sanayileşme, kentleşme, küresel ısınma, kirlenme ve bilinçsiz su tüketimi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini göstererek su kaynakları üzerindeki baskıyı arttırıyor. Türkiye kişi başına kullanılabilir 1500 m3/yıl (Devlet Su İşleri) su miktarı ile Birleşmiş Milletlerin yaptığı tanıma göre su azlığı yaşayan ülkeler arasında yer alıyor. Nüfus artışı ile birlikte ülkemizin gelecek yıllarda su fakiri ülkeler arasında yer alması tehlikesi ile karşı karşıyayız.
Günümüzde, sınırlı su kaynakları kullanımının tüm sektörlerde sürdürülebilir olması ve mevcut su kaynaklarının sürdürülebilirliğine dikkat edilmesi, tüm bireylerin birincil görevlerinden biri olmalı. Oysa Dünya genelinde su kaynakları hem verimli kullanılmıyor hem de kullanılan sular kirletildikten sonra arıtılmadan temiz su kaynaklarına karıştırılıyor. Birleşmiş Milletler raporlarına göre, gelişmekte olan ülkelerde atık suların tahmini olarak %90’ı arıtılmadan nehirlere, göllere ve okyanuslara boşaltılıyor. Dünyada 20 saniyede bir çocuk su ile ilgili hastalıklar nedeniyle ölüyor. Her yıl 5 yaşın altında 1.8 milyon çocuğun su ile ilgili hastalıklar nedeni ile ölmesine sebep oluyor.
Bu nedenle sürdürülebilir su kaynakları yönetiminin son derece önemli olduğuna ve bu anlamda yapılan araştırmaların, gerçekleştirilen projelerin desteklenmesi ve kamuoyu ile paylaşılması gerektiğine inanıyoruz. Ancak bu sayede örnek uygulamalar çoğalabilir ve su kaynaklarımız sürdürülebilir olabilir.
AMAÇ:
Yıldız Holding ve TURMEPA, yaşamın kaynağı sularımızın korunması, su kirliliğinin azaltılması, ekosistemin devamlılığının sağlanması ve gelecek nesillerin su kaynaklarını rahatlıkla kullanabilmesi için, kısıtlı kaynaklar dâhilinde projeler geliştiren, toplumun bilinmeyen çevre kahramanlarının başarılarını kamuoyu ile paylaşmak ve bu konuda çalışma yapanları teşvik etmek amacıyla “TURMEPA Sabri Ülker Çevre Ödülü”nü oluşturmuştur.
Ödülün hedefi, su kaynaklarımız ve çevre kirliliği ile mücadeleyi özendiren, geliştiren, halkın katılımını sağlayan ve gelecek nesillere yaşanabilir sağlıklı bir ülke bırakmayı amaçlayan, sürdürülebilir kalkınmaya önemli katkıda bulunan ve diğerlerinin izinden gitmek isteyeceği kişilerin, kamu kuruluşlarının ve sivil toplum hareketlerinin örnek çalışmalarını geniş kitlelere duyurmak, paylaşmak ve özendirmektir.
ÖDÜL DALLARI:
TURMEPA Sabri Ülker Çevre Ödülü, Yıldız Holding Yönetim Kurulu ve TURMEPA Yönetim Kurulu tarafından, arkasında tüzel destekçiler olmadan, kısıtlı kaynaklarla milli servetimiz su kaynaklarımızı, doğal çevremizi korumak ve iyileştirmek amacıyla önemli örnek çalışmalar yürüten, üstün başarılar sağlamış olan kişi veya kuruma verilir.
Ödülü kazanan kişi veya kurumların projeleri, genellikle, tehlike altındaki ekosistemlerin ve türlerin korunmasına, çevresel sürdürülebilirliliğin teşvikine, çevre politikalarını olumlu yönde etkilemeye, çevresel adaletin sağlanmasına ve yaşanabilir bir gelecek yaratmaya odaklanmalıdır.
Bu ödüle layık görülen kişi veya kurumun projelerinde, topluma ilham kaynağı olan çalışmalarını, parasal ödül tutarı sayesinde, geniş kitlelere taşıyabilme ön koşulu aranmaktadır. Yıldız Holding Yönetim Kurulu ve TURMEPA Yönetim Kurulu her yıl, bir sonraki yıl ödül verilecek alanı belirler. Yukarıdaki alanlara yeni dallar eklenmesine karar verildiğinde yönetmeliğin aşağıdaki hükümleri yeni konulacak dallar için de geçerli olacaktır.
ÖDÜL BİÇİMİ VE TUTARI:
Ödül Heykelciği
Para Ödülü: 100.000 TL*
* Ödül ile ilgili olarak her türlü vergisel mükellefiyet, ödül kazanana aittir.
ÖDÜLLERİN DAĞITIMI:
Ödülün bir dalda iki aday arasında bölüştürülmesi uygun görüldüğünde, parasal ödül tutarı iki aday arasında paylaştırılır.
ÖDÜL SONRASI PROJE DEVAM SÜREÇLERİ:
TURMEPA Sabri Ülker Çevre Ödülü’nü alan projenin sahibi kişi veya kurum, Jüri’ye aldığı maddi destek ile geliştireceğini taahhüt ettiği projenin safhaları ve ilerleme süreci hakkında, proje sonuçlanana kadar, Jüri’nin belirlediği dönemlerde bilgi vermekle yükümlüdür.
Yarışmaya katılsalar ne iyi olur :)
Hemen facebook gruplarından bilgilendirelim kendilerini,
Gerçi yarışma da istenildiği gibi bir projeden bahsetmek zor, ama ALAKIR' dakin den daha barışçıl ve şenlikli bir karşı çıkışta yok. :)
Yarışmaya katılsalar ne iyi olur :)
Katılıp kazanırlarlarsa kreşendo* olur... :)
* T.D.K
kreşendo
isim, müzik (kreşe'ndo) İtalyanca crescendo
isim, müzik Çalgıların giderek daha yüksek ses verecek biçimde çalınma durumu
çok acı...
Alakır Vadisi'nden Antalya Valisine I (http://www.youtube.com/watch?v=kQMpsKs3YLc)
Sanırım, güzel bir şeyler oluyor...
Facebook gruplarında son dakika olarak duyurulan haber.
ALAKIR'DAN SON DAKİKA!
ANTALYA VALİLİĞİ KÜRCE HES HAKKINDAKİ YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARINI KUMLUCA JANDARMA KOMUTANLIĞINA, JANDARMADA DEDEGÖL ENERJİ'NİN YETKİLİLERİNE TEBLİĞ ETTİ!
Kumluca Jandarma Komutanlığı'nın 8 şubat 2013 cuma günü Dedegöl Enerji yetkililerine tebliğ ettiği KÜRCE HES hakkındaki 'yürütmeyi durdurma' kararı 'DERHAL' uygulansın!
Antalya Valiliği'nin, Antalya 2. İdare Mahkemesi'nin 2012/702 esas no'lu davasında mahkeme tarafından; ''Alakır vadisindeki Dedegöl Enerji’ye ait Kürce HES projesinin uygulanması halinde telafisi güç ya da imkansız zararlara yol açacağından dolayı'' verilen 5 aralık 2012 tarihli “yürütmeyi durdurma'' kararının uygulanması hakkındaki tebligatının Kumluca Jandarma Komutanlığına ulaşmasının ardından, 8 şubat 2013 cuma günü bu karar, 'derhal uygulanması' adına, sorumlu taraf olan Dedegöl Enerji'nin yetkililerine tebliğ edilmiştir. Kendilerine tebliğ edilen bu mahkeme kararı Dedegöl Enerji tarafından 'DERHAL' uygulanmaya koyularak baraj kapakları tamamen açılmalı ve Alakır nehri kendi yatağında, can kattığı ve hasretini çeken tüm canlılara özgürce akmalıdır.
Derhal uyacaklarını pek sanmıyorum.
Tebliğat bile; bu kısa yolu, bu çağda, jandarmaya 2 ayda ulaştı.
Arsızca oyalanıp duracaklar.
Telafisi mümkün olmayan zararlar onların lügatlarında hiç yok.
Devlet hassas olmalı ki,karar uygulanabilsin.
Bakalım göreceğiz.
Alakır özelinde süregelen mücadeleyi biraz daha detaylı incelerseniz.
Herşeye rağmen, orada yaşamaları, kararlı ve sürekli ( Hızlı bilgilendirme, usanmadan vazgeçmeme) karşı çıkışları, Çıkışlarında uyguladıkları yöntemler ve duruşları diğer bir çoklarından çok farklı.
Bu anlamda oluşturdukları kamuoyu da hiç azımsanmayacak durumda.
Kötü enerji ve hissiyat vermeden umutla sonucu beklemek, Eğer beklenen güzel sonuç ortaya çıkarsa, oraya gidip karnaval niteliğinde bir şenlik yapmak harika olur.
Antalya Valisi, başlattığımız imza kampanyası ve Twitter üzerinden
yaptığımız baskı sonucunda Kürce Hidroelektrik Santrali (HES)
hakkındaki "yürütmeyi durdurma kararı"nı Dedegöl Enerji yetkililerine
bildirdi. Valiye yönelik kampanyamızı destekleyenlere çok teşekkür
ediyoruz. Seninle beraber Valinin talebimize olumlu yanıt vermesini
sağladık.
Bu kampanya sonucunda Sayın Vali bölgeye giderek bizzat yerinde
inceleme yaptı ve kararın derhal uygulanması talimatını verdi. Kumluca
Jandarma Komutanlığı, bu talimatı Dedegöl Enerji yetkililerine 08
Şubat 2013 Cuma günü tebliğ ettiler.
Kampanyamızı imzasıyla destekleyenlere çok teşekkür ederiz. Bu
kampanyadan yeni haberdar olanlara da önemli bir haberimiz var:
Şimdi son bir adım kaldı!
Hemen şimdi buraya tıklayarak kampanyayı imzalamanı ve arkadaşlarınla
paylaşmanı rica ediyoruz.
Çünkü bu karar kendilerine tebliği edilmesine rağmen, Kürce HES baraj
kapaklarını açmadı, barajda su tutmaya ve kanunsuz bir şekilde
elektrik üretmeye devam ediyor.
Sen de şimdi kampanyayı imzala, imzaladıysan arkadaşlarınla paylaş ve
Dedegöl Enerji yetkililerine kendilerine bildirilen kararı derhal
uygulamalarını iste.
Valiye yönelik düzenlediğimiz kampanya başarıya ulaşmış olabilir, ama
biz baraj kapakları açılana kadar mücadelemize devam ediyoruz. Sen de
bu mücadeleye katıl ve Dedegöl Enerji yetkililerini derhal bu kararı
uygulamasını talep eden kampanyayı imzala:
Tebliğ edilen Kürce HES projesinin "yürütmeyi durdurma kararı" derhal uygulansın! (https://www.change.org/tr/kampanyalar/dedeg%C3%B6lenerji-tebli%C4%9F-edilen-k%C3%BCrce-hes-projesinin-y%C3%BCr%C3%BCtmeyi-durdurma-karar%C4%B1-derhal-uygulans%C4%B1n?alert_id=wyHETVVbjf_MJFtHxZVdF&utm_campaign=18213&utm_medium=email&utm_source=action_alert)
Senin desteğinle Alakır Nehri yine toprağa can verecek,
Alakır Nehri Kardeşliği
HALKIN DİRENME HAKKI DOĞALDIR!
Prof. Dr. Doğan Kantarcı
HES'LER 'SOYKIRIM' NEDENİ! (http://www.odatv.com/n.php?n=hesler-soykirim-nedeni-2803111200)
s.serdar
15-02-2013, 22:10
Atom santraline karşısın.
Kömür santraline karşısın.
Hidrolik santrale karşısın.
İyi deeeeeeee.
Biz ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi nereden karşılayacagız ???
Sn s.serdar,
Konuyu ve konudaki linkleri okursanız, daha iyi anlayacaksınızdır.
Konu enerji üretiminin nasıl yapılıp yapılmaması değil.
Hukuken kazanılmış bir davanın, yürütme organları ve Alakır' daki şirket tarafından uygulanmıyor/uygulanamıyor olması.
Direnen Yöre Halkı Ve Alakır Vadisi Kazandı
Antalya'nın Kumluca ilçesindeki Alakır Vadisi'nde, yargı kararlarına karşın yapımı tamamlananarak elektrik üretimine başlayan Kürce HES'e yönelik tepkiler sonuç verdi. Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı bugün uygulamaya konularak Kürce HES'in baraj kapakları açıldı. Böylece Alakır nehrinin iki yıldır süren esareti sona ererek özgürce akmaya başladı.
Kaynak : Direnen Yöre Halkı Ve Alakır Vadisi Kazandı (http://haberartiturk.com/Haber/direnen-yore-halki-ve-alakir-vadisi-kazandi.html)
İlgili Şirket' in açtığı karşı davalar da halen sürüyor.
7 Mart Perşembe günü 9.30' da duruşma vardı.
A.N.K (Alakır Nehri Kardeşliği ) ' nin facebook gruplarında konu ile ilgili paylaştığı son durum.
linkteki video enteresan...
Rezillik boyutunda artık olup bitenler Alakırda. Mahkeme heyetine sunulan hazır 'şov'ların sahtekarlıkları HES'in yıkımından da büyük! Yakılıp yıkılan doğanın canlıların yanında yok edilen insanlık, haysiyet, şeref.. Bugünkü 'mahkemeyle' ilgili söylenebilecek, yazılabilecek pek birşey yok aslında.. Dedegöl Enerji tarafından iş vaatleriyle kandırılan köylülerin, keçilerini, topraklarını, gerçek hayat ve işlerini bırakarak otobüslerle mahkemeye taşınması, madurluklar, acizlikler, yalanlar, dolanlar, kinler, nefretler.. Hayatı 'para ve maddiyat' üzerine kurulu olanlarla, 'can' taşıyanların hakları peşinde koşanların birbirine kırdırılması.. Kaybettiği 'para' için mahkeme heyetine ağlıyanlarla, kaybedilen 'can' ların hakları için orada bulunan canlar... Söylenebilecek pek bir şey yok aslında.. Olup bitenler ve yapılanlar karşısında insanlığından utananlarla, utanmaz insanlıkların soğuk duvarlı mahkeme salonundaki insanlık sefaleti. Bir avuç 'insan' bir odada toplanmış 'canlıları katledelimmi para ve menfaat için, katletmeyelimmi diye karar vermeye rezil oluyorlar insanlık tarihinin önünde. Biz kimiz ki, siz kimsiniz ki? YAZIKLAR OLSUN HERBİRİMİZE!
DEDEGÖL ENERJİ'nin SAHTEKARLIĞI - YouTube (http://youtu.be/e3k4o3sIEZk)
ALAKIR YİNE TUTSAK!
On binlerce yıldır Alakır Vadisi'ndeki tüm canlılara yaşam taşımış
olan Alakır nehri'nin, DEDEGÖL ENERJİ'nin KÜRCE HES'inin karanlık
borularında son 2 yıldır süren esaretinin ardından mahkemece alınan
yürütmeyi durdurma kararıyla 22 gündür süren özgürlüğü, bugün
itibariyle (20 mart 2013 çarşamba) yine mahkeme kararıyla son buldu.
Aylarca ittire kaktıra rica minnet uygulatılan yürütmeyi durdurma
kararının ardından alınan yürütmeyi durdurmanın iptali kararı bu sefer
jet hızıyla uygulanarak KÜRCE HES baraj kapakları kapatıldı. Böylece
Alakır Nehri tekrar karanlık borulara hapsedilip, ait olduğu ve can
kattığı tüm canlılardan çalınarak, sadece birkaç kişinin maddi
menfaati uğruna, vadideki tüm canlılar tekrar susuzluktan ölüme mahkum
edilmiş olundu.
Mahkeme bu kararını 'süre aşımından verdi'. 1 yılı aşkın süredir devam
eden davada mahkemeye sunulan onca bilirkişi raporu ve bilimsel
belge'nin hükmü yok sayılarak davayı açanların proje konusunda önceden
haberi olduğu ve 60 günlük dava açma süresinin aşıldığına karar
verildi. Buna göre dava açan hiçkimsenin görme imkanı olamayacağı bu
projeyle ilgili bilginin valilik ve kaymakamlıktaki bir 'pano'da
'askı'ya dava açılmadan çok önce çıktığı söylendi.
Hatırlanacağı üzere Kürce Hes 1-2-3 diye durmadan değişen ve tüm bu
projeler hakkında açılan davaların kazanılmış hakları peşinden
koşarken ve bu konu hakkında suç duyurularında bulunurken gelen
cevaplarda 'Kürce Hes 1-2-3'ü durduramayız çünkü artık o Kürce Hes 4'
denmişti. Basında 'alicengiz oyunları' olarak yer alan bu
bilgilendirmenin hemen ardından açılmıştı dava. Çünkü konuyla ilgili
olan tüm davacılar ancak bu şekilde konudan haberdar olmuşlardı. Şimdi
anlaşılan ise 'alicengiz' oyununu dahi aşan bu yeni süreçte başta dava
açılmasını kabul eden mahkeme, 1 sene süren ve yürütmesinin
durdurulması kararıyla mühürlenen Kürce Hes'i ancak bu ayak
oyunlarıyla kurtarılabilineceğine karar verdi. Çünkü diğer tüm
bilimsel ve hukusal gerçekler davacıların yani alakırın tüm
canlılarının lehineydi. Zaten bu yüzden davalar kazanılıyor ve
yürütmeyi durdurma kararlarıyla santral mühürleniyordu.
Peki şimdi ne oldu? Tüm o bilimsel ve hukusal gerçekler yok sayılarak,
'süre aşımı' gibi bir oldu bittiyle onca canlının yaşamı hakkında
karar verilebilindiğine şahit olundu. 3 kişilik mahkeme heyetinden
biri bu zorlama karara 'şer'rini koyarak 'davacıların valilik ve
kaymakamlıktaki panoları takip etmesi beklenemez, onlar bu konuda ne
zaman bilgi sahibi oldularsa o zaman hukuki süreç başlar' dedi. Ancak
diğer 2 hakimin karşı oyu sayesinde oybirliği olamadan 'oy çokluğuyla'
Kürce Hes projesinin kurtarılma planı yürürlüğe konarak, aynı zamanda
susuzluktan telef olacak olan onbinlerce canlının idam hükmüde
verilmiş oldu.
Karar 'süre aşımı' değil! Alınan bu karar; 'Alakır vadisindeki
onbinlerce canlıyı susuzluktan yok edebilirsiniz' demeye gelen bir
soykırım kararıdır!
Hep dediğimiz gibi. Şahsi menfaatleri uğruna gözü dönmüş bir şekilde,
onbinlerce canlının katli ve onların vebaliyle hertürlü ayak oyununu
beklediğimiz bu vicdansız projelere ve yaratıcılarına karşı
mücadelemizi son nefesimize kadar devam edeceğiz. Kararı derhal temyiz
edeceğiz.
İnsanlığın, Anadolu'nun ve adaletin içinde bulunduğu dünya
gerçeklerinin farkındalığıyla, tüm canlıların yaşam hakkı hakikatiyle,
49 yıllığına birilerine peşkeş çekilmiş tüm canlıların ortak
kullanımındaki sulara karşı yürütülen bu soykırım projelerine karşı
bizlerde gerekirse 49 yıl mücadelemizi vereceğiz.
Gün olacak devran dönecek!
Öyle ya da böyle tüm nehirler bütün canlılara er ya da geç özgürce akacak!
YAŞAM MÜCADELESİNE DEVAM!
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ
Durum bu.
Adalet HES'in temeli.!!
O kararı verenler acaba hiç Alakır'a gidip bir baktılar mı?
Bu HES'lerde iyi şeyler hiç olmayacak...çok yazık.
Sözün bittiği yer. Göz göre göre...
Çok yazık gerçekten.
Ben de söyleyecek söz bulamıyorum...
Kendi adıma haklı davalarında yanlarında olmaya devam edip,
umudu kaybetmemekten başka yapacak şey de yok...
Alakır' dan ...
'ESAS'tan değil! 'USUL'den!
Pamuk gibi bembeyaz saçları ve bilgeliğiyle çıka geldi yine ormanın içinden Ayşe Ana. 'Alakır yine özgür akıyormuş çocuklar' diyerek nur yüzündeki memnuniyet ifadesiyle. Hangibirimizin, nasıl cevap vereceğini, DEDEGÖL ENERJİ'nin 'yaşam hırsızı' KÜRCE HES'nin 'mahkeme kararıyla' tekrar baraj kapaklarını kapatarak vadideki tüm canlıların suyunu kendi menfaati için karanlık borulara alarak bütün canlıları susuzluktan ölüme mahkum ettiğini ve bunun dolanbaçlı gerekçelerini nasıl anlatacaktık?
Mahkemenin 'esas'tan, 'bu baraj çevreye ciddi bir şekilde zararlıdır' diyerek mühürlediği KÜRCE HES'in, sonra dava'nın 'usul' yönünden 60 günlük bir bahaneyle reddini zaten susuzluktan kuruyacak olan çınar ağacına, ölecek balıklara ve diğer tüm masum canlılara açıklamaktaki zorluktan ve insanlığımızdan utanç içindeydik. Biz gak guk ederken aynı çınar ağaçlarına ve balıklara olduğu gibi Ayşe Ana, Anadolunun kadim bilgeliğinin vadimizdeki yaşıtları, Durmuş amca, Hamide teyze.. gibilerinin bizleri hep kendilerine hayran bırakan üslub ve anlayışıyla fazla söze gerek kalmadan olayı anlayıp 'gelin hadi yufka yazıp pişirelim, katmerde ederiz' dedi. Hepbirlikte ateş yaktık, hamur kardık, sac ayağını yerleştirip düzen tuttuk.
Katliamlara onay veren bir hukukun artık hüküm sürdüğü bu topraklardaki acılara ve şiddete, ateşte pişirdiğimiz yufkayla ve onun bizlere kattığı güçle ve bilinçle kalktık yer sofrasından. Ne yersen O sundur. Ne hükümetler, ne onların hukuku, ne de onlara tetikçilik yapan yaşam ve kültür soykırımcıları 'yufka' ekmeğinin erkine karşı duramayacak bu topraklarda. Anadolu halkı, emperyalizme ve içten dıştan ona uşaklık eden 3 kuruşluk karakterlere, yeri ve zamanı geldiğinde, eskidende olduğu gibi yine tek bir yumrukla gerekli cevabını verecektir bir yufka ekmeğinin verdiği nimetin bereketinin erkiyle. Hemde hem 'esas'tan hem 'usul' den!
Su Hakkı’nda bu hafta Alakır Kardeşliği’nden Birhan Erkutlu ile Alakır Nehri üzerinde yapımı bitmiş veya sürmekte olan HES’leri ve bunların doğa, toplum ve gelecek üzerindeki geri dönüşü olmaz olumsuz etkilerini konuştuk.
Su Hakkı’nda Alakır Nehri’ndeki HES’leri konuştuk : Su Hakkı (http://www.suhakki.org/2013/03/su-hakkinda-alakir-nehrindeki-hesleri-konustuk/#.UVQJnxd7K9U)
Son günlerdeki gelişmelerden ötürü ''Barajların Gölgesindeki Uygarlıklar, Amazon ve Hasankeyf, DAMOCRACY Film Gösterimi''ne konuşmacı olarak katılamayan Birhan Erkutlu'nun etkinlikte okunması için yolladığı açık mektup;
Selam ve sevgiler Alakırınızdan 'can' dostları!
Alakırda hepbirlikte verdiğimiz 'yaşam' mücadelesinin bu son günlerindeki gelişmeler bizleri bugün aranızda olup sizlerle yapmayı dilediğimiz yüz yüze paylaşımlardan alıkoydu.
Alakırdaki tüm canlıların yaşam hakkı adına yürüttüğümüz mücadelemizde bizlere yönelik baskıcı faşist saldırılar her geçen gün artmaktadır.
'Boş kağıda istediğiniz rakkamı yazın' diyerek kapitalizmin vahşi soykırımına karşı verdiğimiz onurlu yaşam mücadelesini tek değerleri olan kağıt parçalarıyla satın alabileceklerini, sabaha kadar arazimizin yakınlarından havaya silah sıkarak bizleri korkutabileceklerini zannedenler, şimdide hakkımızda asılsız suç duyurularında bulunarak savcılık ve jandarma aracılığıyla bizleri sindirmeye çalışmaktadır.
Geçen gün sadece provakasyon amacıyla Alakır'a geldiği her hal ve tavrından belli olan jandarmayla çıkan arbede sonrasında aynı jandarma olay yerini terk ederken, 'savcıdan gerekli emri çıkartarak geri gelip zorla, darpla, gerekirse silah kullanarak ve kelepçeleyerek bizleri Alakırdan çıkartıp götüreceği tehtidinde bulunmuştur.
Bizde kendilerine, aynı bu işler için özel atandığına geçmişindeki faaliyetlerinden ötürü emin olduğumuz yeni Antalya valisinden, kaymakamına, savcısına, bakanına, şirketine, hükümetine, bu soykırımlarda parmağı olan ve her ne makam ve rütbede olursa olsun tümüne dediğimiz gibi 'hiçbir canlıya zarar vermeden, şiddet kullanmadan ve tamamen barışçıl yollardan yürüttüğümüz bu yaşam mücadelesinde, hiçbir baskı, işkence ve tehtid'e boyun eğmeyerek, gerekirsede seve seve ölümüne neden oldukları onbinlerce canlıyla birlikte ölmeyede hazır olduğumuzu bir kez daha bildirdik.
Şu andada Alakırdaki topraklarımıza girip bizlere karşı yapılabilecek herhangi bir saldırıya karşı hazırlıklı bir şekilde nöbetteyiz. Direneceğiz. Sivil İtaatsizlik başlatmış bulunmaktayız. Zorla götürülmemiz halinde ise derhal 'ölüm' orucu başlatacağız.
Ne korkacak, ne herhangi bir kimse ya da şeyden çekinecek bir halimiz, ne de başımızı önümüze eğecek, hesabını veremeyeceğimiz bir eylemimiz var bu hayatta. Gözümüz arkadada gitmeyiz. Tertemiziz.
Bizler, dili, hukuku, hakkı olmayan 'can'ların maruz kaldığı insafsız şiddet ve soykırıma karşı bir yaşam mücadelesi veriyor, onların dili oluyoruz Alakırın tüm kardeşleriyle birlikte barış içinde.
Savunmadayız, saldırmıyoruz. Saldırı anında ise kendimizi korumak adına hiçbir eylemden çekinmiyoruz.
Barışsa barış, savaşsa savaş. Bu kararı verecek olanlarda yine biz değiliz. Niyetimiz tüm canlılarla ortak. Barış ve huzur içinde yaşama hakkı.
Ya tam anlamıyla soykırıma dönüşen bu katliamlara karşı, gelecek nesiller adına, çocuklarımız adına birlik, beraberlik ve farkındalık içinde mücadele edeceğiz ve bir kez öleceğiz,
Ya da duyarsızca, körlük ve sağarlık içinde, yobazca bir zihniyetle tüm bu vebale ortak olarak hergün tekrar tekrar öleceğiz.
İzlediğiniz belgesel bu saldırıların ne kadar küresel ölçekte gerçekleştiğinide göstermektedir. Şu anda Güney Amerikasından, Afrikasına, Anadolusundan Asyasına tüm dünyada küresel ölçekte çevresel, sosyal, kültürel, hukuksal, çevresel bir soykırım yaşanmaktadır. Tüm bu insafsızlığın tek bahanesi ise 'küresel kapitalist tüketim sisteminin doyumsuz enerji ihtiyacı'. Bu öyle bir ihtiyaçki tüm nehirleri kuruttuğunda, tüm ağaçları kestiğinde, tüm dağları delik deşik ederek tüm madenleri çıkardığında bile doymayacak.
Hiçbir anlamda sürdürülebilir olmayan bu vahşi sisteme karşı eşzamanlı olarak tüm dünyada ve Anadolununda dört bir yanında duyarlı 'can'lar ayakta ve 'başka bir dünya mümkün' diye haykırmaktalar. Sadece haykırmaklada kalmayıp, barış ve huzur içinde sağlıklı ve sürdürülebilir yaşamlar kurarak birer ışık yakmaya başladılar dörtbir yanda. Hem tüketmeden yaşıyor hemde tüketimin yıkımına karşı cansiperane bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorlar.
Dünya değişiyor. Değişecek. Sitemler geçici. Ve şuandakide yozlaşarak çöküyor. Bu değişime uyanın ve gelecek adına sizlerde az ya da çok demeden bu değişim ve dönüşümde yerinizi alın. Her nerde olursanız, her ne yapıyor olusanız olun.
Bizler, Alakır Nehri Kardeşliği olarak,
bu güzelim bereketli ve kadim Anadolu topraklarında,
onurlu bir şekilde yaşayıp,
onurlu bir mücadele verip,
onurlu bir şekilde bir kez ölmek istiyoruz.
Bu duyarlılık ve farkındalıkla, tüm kişisel ve toplumsal bahanelerin ötesinde 'can' olan, 'can' taşıyan tüm kardeşlerimizi 'yaşam' mücadelemizin birliğine davet ediyoruz.
Sevgi, barış ve kardeşlikle...
A.N.K'dan Birhan Erkutlu
Alakır Nehri Kardeşliği'nden Birhan Erkutlu'ya Kumluca Savcısından Dava
Alakır nehrini kurutarak vadide yaşayan sayısız canlının ölümüne neden olan DEDEGÖL ENERJİ'nin KÜRCE HES'inin mühendisi GÖKHAN GÖKTAŞ'ın, kendisine facebook üzerinden 'doğa katili, tabela kafalı mühendis, iblis, ucube' denilerek hakaret edildiği iddiasıyla savcılığa bulunduğu suç duyurusuna istinaden Alakır'a gelen jandarma Uz. Çvş. MELİH KEMAL KÜRKLÜ'nün, 'Biz senin ayağına gelmek zorunda mıyız? İstesem seni gelip zorla kelepçeleyerek götürürüm' tehtidlerinden sonra sağlıklı ifade verebilecek bir ortam kalmadığından ifadesi alınamayan Birhan Erkutlu, jandarmanın 'ifade vermekten kaçıyor ve bizlere küfretti' diye tutanak tutmasının ardından hakkında yakalama kararı çıkarılmış, ardından sorguya alındığı savcı tarafından 'devlet varken doğayı korumak sana mı kaldı, sen bize küfür mü ediyorsun' gibi aşağılayıcı ve tehtidkar tavırlarına maruz bırakıldıktan sonra doğru düzgün savunması bile alınmadan ve saatlerce kendini tehtid eden jandarmanın gözetiminde aç ve susuz gözetim altında tutulduktan sonra acilen mahkemeye çıkarılmış ve jandarmanın düzmece tutanağı esas alınarak hakim Gülay Şık tarafından kuvvetli 'kaçma' şüphesinden dolayı adli kontrole alınarak haftada bir jandarmaya gelerek imza verme koşuluyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
Bahsi geçen Kumluca Jandarma Karakolu'na 20 km’si toprak, geri kalanı bozuk ve virajlı 1.5 saatlik 70km dağ yolu uzaklıkta oturan ve herhangi bir ulaşım olanağı bulunmayan Birhan Erkutlu, tutuklanmaması için gönüllülerin maddi destekleriyle 4 haftadır onca yolu tek geçim kaynağı olan hayvanlarını ve bahçesini bırakarak bir imza için gidip gelmektedir.
Senelerdir arazisinden neredeyse hiç ayrılmayan, zaten geçimini sağlayan hayvanları ve bahçesi yüzünden ayrılmasıda mümkün olmayan Birhan Erkutlu'nun bu karara yaptığı itiraz mahkemece reddedildi ve bugün (2 temmuz 2013 salı) itibariyle Kumluca Savcıları Hüseyin Şık tarafından hakkında dava açılan Birhan Erkutlu'nun ilk duruşmasının 11 eylül 2013'te görüleceği açıklandı.
Birhan Erkutlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada;
"Derdi sadece Alakır'ın doğasını korumak isteyenlere karşı şirket-hükümet-jandarma (polis) üçlüsü tarafından yürütülen baskı politikaları Anadolu'nun her köşesinde olduğu gibi Alakırda da devam ediyor. Anlaşılan çıkar ilişkisinde olan birilerini rahatsız etmişiz ve yine o birileri tarafından Birhan'ı yoketmek için biryerlerde düğmelere basılmış ve bu oyun sahneye konmuş. Ancak bunların aynı Gezi Parkındaki gibi anlamadıkları bir şey var. O da bu topraklarda tüm canlıların yaşam hakkı için cesurca mücadele eden yüzbinlerce Birhan olduğu. Beni cezalandırmaları, hapse atmaları ya da öldürmeleri bu topraklardaki yaşam mücadelesinden hiçbirşey kaybettirmez hatta kazandırır. Benimki gibi küçük bir bedenin onların bu topraklarda katlettiği onbinlercesinin yanında hiçbir önemi yoktur. Ben o katledilen canlılarla birlikte yokedilmekten onur duyarım aynı o canlılarla omuz omuza yaşam mücadelesi vermekten duyduğum onur kadar. Şahıslara yönelttikleri bu saldırılar rant karşısında verilen yaşam ve özgürlük mücadelesini etkilemeyecektir. Gezi Parkından yükselen ateş eninde sonunda tüm bu adaletsiz vicdansızlarıda yakacaktır." Dedi.
2 yıl öncede Alakırdaki değirmenini HESçilere karşı korumaya çalışan 80 yaşındaki Ahmet Türkkan yine şirketin suç duyurusuyla ağustos sıcağında Kumluca Jandarmasına götürülmüş ve ifadesi alındıktan 1 saat sonra kalp krizi geçirerek vefat etmişti.
Yine Alakır Derneği başkanı Mehmet Başar hakkında da Alakırda HESleri bulunan ADO şirketinin çalışanı Kemal Heybeli tarafından gizlice alınan bir ses kaydında şirket hakkında köylülere 'Bu şirketlere inanmayın. Yalan söylüyorlar. Onlar sizin suyunuzu çalmaya geliyorlar' dediği iddasıyla 'şirkete hakaretten' Kumlucadaki aynı savcı ve hakimler tarafından 10.5 ay hapis cezası verilmişti.
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ
ALAKIR VADİSİ'nde DEREKÖY ENERJİ ŞİRKETİ'nin TEHTİDİ ALTINDAKİ ÇALTI KÖYÜNE DAYANIŞMA ZİYARETİ
(21 temmuz 2013 pazar)
Alakır Vadisindeki Kuzca köyünden vadinin aşağısına (güneyine) doğru yola çıkıyoruz. Alakır nehrini takip eden toprak yol boyunca DEDEGÖL ENERJİ'nin KÜRCE HES'inin rezervuarından santral binasına kadar olan 10 kmlik iletim hattının tahribatı, kuru dere yatağı ve kenarında kurumuş ya da can cekişen ağaçları görüyoruz yol boyunca.
KÜRCE HES santral binasından sonra tekrar yatağına bırakılan yerde kavuşuyoruz Alakır nehrine ve onun can kattığı yaşama ve yeşilliklere.
Çaltı Köyü'nün Yanıklar mahallesindeyiz. Mahalle, Alakırın iki yanına kurulmuş evleri, nar bahçeleri, bostanlarıyla adeta bütünleşmiş Alakırla. Köye, insanına, toprağına, bitkisine, hayvanına ve havasına can katmakta.
Caminin yanında buluştuğumuz İsmail ve Ömer bizlere ilk bilgileri aktarıyorlar. DEREKÖY ENERJİ şirketi'nin DEREKÖY HES projesi, gözlerimizin önündeki bu muhteşem güzelliği ve doğayla uyum içinde yaşayan bu güzel insanları tamamıyla yok etmek üzere hazırlanmış adeta.
Vadi ve Alakır nehri boyunca köyün üstündeki KÜRCE HES yüzünden 10kmlik bir alanda nehir tamamen kurumuş durumda. Köyün hemen altında başlayan ADO ENERJİ şirketine ait KOZDERE HES ise geri kalanını kurutmuş, tahrip etmiş. Yani Çaltı köyü ve yaşayanları iki tane HES'in tam ortasında kalmış durumda halihazırda. İşte DEREKÖY ENERJİ şirketi de ADO ile DEDEGÖL ENERJİ şirketlerinin arasında kalan bu 5 **** 6 km alana gözünü dikmiş durumda bugünlerde.
Proje köyün tam içinde olduğu içinde onlarca dönümlük nar bahçesi ve bostanları ve içindeki evleri kamulaştırmadan projesini gerçekleştirmesi imkansız. Nitekim ilk girişimleri bu yönde. İşte bu gözü dönmüşlerin bu ibretlik girişimlerinin bir tanesinin hikayesini kendi ağzından dinlemek üzere köprüden Alakırın karşısına (doğusuna) geçerek Alakırın tamda yanıbaşına kurulmuş nar bahçesi ve bostanının arasındaki yüzyıllık harika taş evlerinde başbaşa yaşayan 79 yaşındaki Ramazan amcayla eşi Firdevs teyzenin yanına gidiyoruz ilk olarak.
Ramazan amca eski bir çınar olsa da bir delikanlı gibi dimdik ayakta. Köyün tamamı gibi o da oruçlu olduğu halde bağında bahçesinde, elinde kürekle karşılıyor bizi ve evlerinin önündeki ulu incir ağacının altına getiriyor sandalyeleri.
Ramazan amca bir sabah evinin önündeki nar bahçesinin içine giren sondaj makinasının sesiyle irkilmiş. ''Adamlar selamsız sabahsız dalmışlar bahçeye.. o kadarda rahatlar yani.. 'Ne yapıyorsunuz siz bahçemde' dediğimde de 'amca buraya devlet santral yapacak buradan çıkman lazım' deyincede kovaladım hepsini. Ancak tehtid ediyorlar. 'Jandarmayı çağırırız' diyorlar. Gece telefon açıyorlar. Para vereceğiz. Sat bize burayı. Yoksa devlet kamulaştırır bu parayı da alamazsınız diyorlar. Huzurumuzu kaçırdılar. Biz para pul istemiyoruz. Ata yadigarı bu toprağımızda yıllardır olduğu gibi huzur içinde yaşamak istiyoruz'' diyor.
Ramazan amca birkez de evine gelen şirket yetkililerine 'burayı gezi parkına çeviririz' diyecek kadarda çapulcu. Gezi parkının ruhunun Torosların tepesindeki bir mahalleye kadar yayılmış olduğunu görmek, 80 yaşına yaklaşmış amcanın gözlerinde bile o ışıltıyı görmek tüylerimizi diken diken yaptı hepimizin.
Ramazan amca evinin hemen önünden akan Alakır'ın üzerindeki yıkık eski ahşap köprüyü göstererek 'zamanında Alakırın bu köprünün üzerinden aştığı selleri bilirim. Şimdi o seller olacak bu HESleri süpürür atar buralardan' diyor. Alakırın şu anda aktığı yerden 6-7 metre yükseklikteki köprüye inanılmaz gözlerle bakarken 'bu işi çözerse gerçekten doğa ana kendi hukukuyla kökünden çözer' diye geçiriyoruz içimizden.
Bu 80lik çapulcu delikanlının yanından ve onun hoş sohbetinden ayrılıp emekli öğretmen Erkan hocanın evine uğruyoruz. Erkan hoca bize yaklaşık 7 yıl önce DSİ'ye yaptıkları bir başvuruyu ve aldıkları cevabı anlatıyor. ''O zamanlar HES falan yok. Yani biz bilmiyoruz en azından. Köyün sulama sorunu olduğundan bir dilekçeyle DSİ'ye bu sorunumuzun giderilmesi adına başvurduk. O zaman bize verilen cevapta Alakır nehrinde bizlerin bahçesini sulayabilecek kadar su olmadığı cevabı verildi. Düşünebiliyormusunuz burada sadece birkaç yüz dönüm nar bahçesi var ve hali hazırda eski arık düzeninde bahçelerimizi yüzlerce yıldır Alakır suluyor zaten. Sonra bize az gösterilen bu suyun HESçilere verildiğini öğrendik. Meğersem hesapları başkaymış adamların.''
Erkan hoca bize şirketin köylüleri 'sizlere ürettiğiniz narlarınız için soğuk hava deposu yapacağız' diyerek kandırmaya çalıştığını söylüyor ve bir kahkaha patlatarak 'bu işi çözerse çapulculuk çözer' diye de ekliyor. Anlaşılan çapulculuk ruhu Anadolunun dağını taşını sarmış durumda. Erkan hocada diğerleri gibi kararlı 'sonuna kadar mücadeleye devam' diyor.
Erkan hoca'nın evinden ayrılıp Çaltı köyünün merkezindeki muhtarın evine konuk oluyoruz. Muhtar Nihat Oktay bizi kapıda güleç yüzüyle karşılıyor. Evinin önündeki çardağın altına buyur ediyor. Hane kalabalık. 3 kuşak hepbirlikte oturuyoruz.
Muhtar anlatıyor. ''ADO enerji şirketi ile birlikte şu aşağımızdaki KOZDERE HES geldiğinde konuyla ilgili yeteri bilgimiz yoktu. Karşı çıkamadık. Bize 'göletiniz olacak orada balık avlayacaksınız' dediler. İlk senede gölet tamamen mil ve çakılla doldu. Şimdi oradan ancak çakıl toplarsınız. 'su bırakacağız' demişlerdi, dere yatağında azıcık bir su bırakıyorlardı onuda akşamları tamamen kesiyorlar.''
Muhtarın konuşmasından DEDEGÖL ENERJİ gibi ADO ENERJİ'ninde kanunsuzca Alakıra akan küçük yan kollarının suyunu bile keserek borularla santrale yönlendirildiğini öğreniyoruz. Şirketlerin bu tarz konularda nasıl bir dayanışma, yardımlaşma ve işbirliği içinde olduğuna bir örnek daha.
Muhtar bir kağıt çıkartıyor. 'Bize halkı bilgilendirme toplantısı yapıldı' dediler. 'Köyün muhtarıyım benim nasıl haberim yok' dedim. Sonra öğrendik ki asıl projenin yapılacağı ve insanların mağdur olacağı köyümüzden 25 km uzakta 1200mt rakımındaki Altınyaka mahallesinde yapılmış bu toplantı. Bizim haberimiz bile olmadı. Sonradan öğrendik ki oradaki köylüler şirkete 'burada ne işiniz var bu projenin bizimle bir alakası yok' demişler. Ancak maalesef Valiliğin ilgili kurumları bu bilgilendirme toplantısının yapıldığına hükmedip şirkete ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) olumlu raporu vermiş. Biz buna itiraz edince de 10 gün içinde bize görüşlerinizi bildirin diye yeni bir yazı geldi. Biz zaten bu projeden haberdar olduğumuzdan beri gerek şahsen randevu alıp giderek, gerekse onlarca dilekçeyle gerekli makamlara bu HESi biz burada yaşayan köylüler olarak istemediğimizi bildirdik. Buradan 30 km uzaklıktaki Kumluca'ya gidip şimdi yine dilekçe vermemizi istiyorlar.''
Başta HESlerle ilgili herhangi bir fikri **** düşüncesi olmayan köylüler bile, köylerinin altında ki ADO ENERJİ'nin KOZDERE HES'inin, yukarıda da DEDEGÖL ENERJİ'nin KÜRCE HES'inin yarattığı yıkım, tahribat, susuzluk ve vaatlerin yalanına kendi gözleriyle şahitlik ettiklerinden dolayı artık tek yürek ve tam bir bilinçle karşılar HESlere.
Köylerine, onun muhteşem doğasına, sunduğu sınırsız bereketine, güzelim mimarisine ve huzurlu yaşamına göz dikmiş olan Ankaralı bu DEREKÖY ENERJİ şirketinin işi zor görünüyor.
Daha önceki ADO ve DEDEGÖL enerji şirketlerinden edinilen tecrübeyle bu şirketlerin her türlü yalan, dolan, ayak oyunu, hukuksuzluk, rüşvet, kirli çıkar ilişkileri, şiddet ve tehtidi sonuna kadar kullanacağının artık herkes farkında.
Ancak artık karşılarında daha bilinçli, daha cesur, daha aydınlık bir halk var. Gezi olayların yarattığı bu sinerjiyi dağ köylerinin mahallellerinin köşesindeki eski bir taş evin avlusunda dahi hissetmek, görmek mümkün.
Yalnız, Anadolu'nun tüm geri kalanında olduğu gibi verilen göçten dolayı nüfus çok azalmış durumda Çaltı Köyünde de. Bu yüzden oraya verilecek destek inanılmaz faydalı olacaktır. Yalnız olmadıklarını onlara göstermek, baskı ve şiddete karşı onlarla omuz omuza vermek, hoş sohbetlerine ve bereketli sofralarında onlara eşlik etmek için lütfen Alakır Vadisindeki bu cennet bahçesi ÇALTI köyünü ve onun güzel insanlarını ziyaret edelim. Gezinin birlik ve dayanışma ruhunu, baskı ve şiddet içerisinde yaşamları için direnen bir avuç köylü candaşlarımızla paylaşalım.
Biz Alakır Nehri Kardeşliği olarak, maddi ve manevi her türlü desteğimizi sonuna kadar vereceğimizi ordaki herkese bildirdik. Yanımızdaki avukat arkadaşımız da onlara açılacak davada gönüllü olarak hukuki desteği vereceğini anlattı. Şirkete karşı derhal hukuki girişimleri başlatarak dava açma kararı aldık. Bizler de Alakır Nehri Kardeşliği olarak maddi imkanları kısıtlı olan köylülerin bu hukuki harcamaların yüküne ortak olabilmek adına sanatsal faaliyetlerimizle bağış toplayacağımızı belirttik.
Ve ilk etaptada bayramın hemen sonrasında belirlenecek bir tarihte Çaltı Köyünde Alakırın yanıbaşında bir etkinlik düzenleme niyetini aldık. Bu etkinlikle buluşmanın amacı, onların bu yaşam mücadelesinde yanlız olmadıklarını göstermek, yaşamlarına ortak olmak, aşlarını muhabbetlerini paylaşaraktan kadim birlik ve beraberlik duygularımızı yüceltmektir.
Alakır Vadisi'nin ÇALTI köyüne KUMLUCA ilçesinin kuzeyine doğru KARACAÖREN köyü üzerinden ulaşabilirsiniz. (yaklaşık 25km)
DEREKÖY HES'e karşı başlatılan imza kampanyasına destek için;
http://www.change.org/derekoy (http://www.change.org/derekoy)
DİREN ALAKIR!
DİREN İNSANLIK!
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ (A.N.K)
ALAKIR'la ilgili;
Belgeler için: www.issuu.com/alakirnehri (http://www.issuu.com/alakirnehri)
Videolar için: www.youtube.com/alakirnehri (http://www.youtube.com/alakirnehri)
İletişim için:
MAİL: alakirnehri@gmail.com (alakirnehri@gmail.com)
FACEBOOK: www.facebook.com/ALAKIROZGURAKACAK (http://www.facebook.com/ALAKIROZGURAKACAK)
TWITTER: www.twitter.com/ALAKIRINSESi (http://www.twitter.com/ALAKIRINSESi)
Alakırın Sesi müzik albümlerinden 1. ve 2.si için: www.soundcloud.com/alakirin-sesi (http://www.soundcloud.com/alakirin-sesi)
3. sü için: www.soundcloud.com/alakirin-sesi-3 (http://www.soundcloud.com/alakirin-sesi-3)
Bilgi için: www.alakirnehri.blogspot.com (http://www.alakirnehri.blogspot.com/) ve www.alakirnehri.org (http://www.alakirnehri.org/)
ALAKIR ÖZGÜR AKACAK!
Burası benim köyüm Hes baraji nedeniyle suyu azalan filyos nehri kenarındaki Aloğlu köyü. Vadide ki yer altı su seviyesi 15 metreden 45 metre derinliklere indi, köylü 4 üncü 5 inci ek boruları çaktı vadide su her yıl daha derinliklere iniyor. Karabük ile Zonguldak Çaycuma arası köylünün tek geçim kaynağı sera ve tarım ürünlerinden 1 kazanan varken 40 bin kaybeden var.. artık.
428838
Antalya Valiliği, faaliyette olan 4 adet Hidroelektrik Santrali (HES) ile can çekişen vadide projelendirilen son 3 HES içinde 'Çevre Etki Değerlendirme' (ÇED) kabulü yaparak, Alakır Vadisi'ni içindeki tüm canlılarla birlikte tamamen yokedecek olan nihai soykırım onayını verdi!
Antalya Valiliği, geçen haftalarda DEREKÖY ENERJİ şirketi tarafından Çaltı köyünde yapımı planlanan Dereköy HES için 'ÇED başvurusunun kabulü' nü duyurmuştu.
Vadide bitmiş olan 4 adet HES'in yıkımı gözler önündeyken ve bu yıkımlara karşı halihazırda büyük tepkiler varken ve en son Dereköy HES ile ilgili alınan bu son kararın yankıları sürerken, şimdide vadinin en üst kotlarında bulunan, henüz hiç el değmemiş, Karaağaç su kaynaklarıyla şelalerinin, sayısız flora ve fauna çeşitliliğinin bulunduğu, en bakir ve ekolojik açıdan en hassas bölgesine ADO şirketi tarafından yapılmak istenilen 2 adet HES'inde (Alakır 1 ve Alakır 2 HES) ÇED başvurusu kabulü valilik tarafında duyuruldu.
ALAKIR 1 HES ÇED DUYURUSU;
Antalya Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü (http://www.csb.gov.tr/iller/antalya/index.php?Sayfa=duyurudetay&Id=3243)
ALAKIR 2 HES ÇED DUYURUSU;
Antalya Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü (http://www.csb.gov.tr/iller/antalya/index.php?Sayfa=duyurudetay&Id=3244)
Valilik tarafından alınan bu kararla birlikte vadide yapımı planlanan tüm HESlere onay verilmiş olundu.
Böylelikle 1200mt yükseklikten sahile kadar olan 70km uzunluğundaki vadi üzerinde yer alacak olan 7 adet HESle birlikte Alakır nehri tamamen borulara hapsedilmiş olacak.
Onay verilen tüm bu projelerinde tamamlanması halinde Alakır Nehri artık hiç akmayacak.
Ondan beslenen, hayat bulan vadideki tüm canlılarda zaman içinde yok olacak.
Faaliyette olan HESlerin yarattığı yıkım ve kuraklıktan ötürü kendilerine vadinin üst kotlarında yaşam alanı bulan başta 'kırmızı benekli alabalık' olmak üzere sucul yaşama bağlı tüm canlıların soyu tamamen tükenmiş olacak.
Varolan HESlerin yarattığı afet boyutundaki yıkımlar ortadayken, Antalya Valiliği'nin diğer HESler içinde onay veriyor olması en hafif tabiriyle bir insafsızlık ve vicdansızlık örneğidir.
ÇED başvurusu kabulü yapılan bu en üst kottaki 2 HES için 'Çed gerekli değildir' kararına karşı açılmış ve kazanılmış davalardaki bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda 'hassas bir biyolojik çeşitliliğin ve zenginliğin olduğu bu bölgede yapılmak istenilen herhangi bir yatırımda ÇED aranıp aranmamasından çok, bu bölgede HES dahil doğayı tahrip edecek hiçbir yatırım yapılmayarak bölgenin koruma altına alınması gerektiği' belirtilmişti.
Ayrıca vadinin 1. derecede doğal sit alanı özellikleri taşıdığına dair kazanılmış olan dava, şirketlerin ve valiliğin karara yaptığı itiraz nedeniyle şu anda Danıştay aşamasındadır.
Alakır Vadisi'nin tabiatını altüst eden bu HESlere karşı yürütülen hukuksal barışçıl mücadele sürecinde, valiliğin, mahkemelerin, şirket yetkililerinin ve bölge jandarmasının yaşam savunucularına karşı tutumlarına karşı hepbirlikte şahit olduk.
Sadece Alakır Vadisi'nin doğasını ve onun içinde birbirleriyle uyum içinde onbinlerce yıldır yaşayan canlıları bu akıl ve mantık dışı insafsız projelerin yıkımına karşı korumak için barışçıl bir mücadele yürütünler her türlü tehtide ve baskıya maruz bırakıldılar.
Kazanılan davaların yürütmesi dahi uygulanmadı.
Başta 'çevreye telafisi mümkün olmayan zararlar verdiğinden ötürü' mühürlenen santraller, daha sonra bir 'oldu bittiye' getirilerek, 'zaman aşımı' bahanesiyle tekrar faaliyetlerine izin verildi. Bir bakıma 'tamam o katil ve onu öldürdü ancak ihbar etmekte geç kaldınız. Onun için öldürmeye devam edebilir' gibi bir adaletsizlik ortaya çıktı.
Suçlulara karşı yapılan suç duyuruları dikkate alınmayıp red edilirken, asılsız suç duyurularıyla yaşam savunucuları hakkında davalar açıldı, gözaltılar yapıldı, haklarında adli kontrol dahi verildi.
Savcılar tarafından hakarete uğradılar, jandarma tarafında tehtid edildiler, psikolojik şiddete maruz kaldılar, rüşvet dahi teklif edildi şirketler tarafından.
Bu süreçte hukuksal, idaresel ve insanlık adına yaşanmayan rezillik neredeyse kalmadı.
Bu soykırım projelerine onay veren, başta hükümet ve ilgili bakanı olmak üzere, Antalya valisi'ni, ilgili bölge müdürlerini, bu projelerde emeği ve sorumluluğu olan yetkili tüm şahıs ve kurumları şiddetle KINIYORUZ!
Kendilerine bir kez daha, makamların, iktidarların, mevkilerin, malın ve mülkün geçici olduğunu hatırlatarak, er ya da geç doğadaki masum canlılara yapılan bu zulümlerin ve ahını aldıkları onca canlının katlinin sorumluluğundan kaçamayacaklarını ve birgün tüm bunların hesabını vermek zorunda kalacaklarını bildiriyoruz.
Toplanan binlerce imzayı yok sayarak,
Binlerce kişinin katkılarıyla kuruş kuruş toplanan onbinlerce liralık masraflarla kazanılan mahkeme kararlarının altından üstünden dolanarak,
Bilimsel verileri görmezden gelerek,
Halkın tepkisini umursamayarak,
Ve yine şiddetle, baskıyla, tehtidle ve hukuksuzca bu son onayını verdikleri HESleri de yapabilirler.
Nasıl bir yol ve yöntemlerle bunları yaptıklarını gördük hepimiz.
Ancak gezi parkındaki gibi gözden kaçırdıkları bir şey var.
Artık halk uyandı. Bu adaletsizliğe, ekonomik kalkınma bahanesiyle yapılan bunca soykırıma, orantısız baskı ve şiddete artık boyun eğmek yok.
O HESlerin yapılması ancak ve ancak mücadeleyi ve dayanışmayı arttır gezi parkında olduğu gibi. 'Ben yaparım olur' anlayışını dayatarak, istedikleri gibi kanunlarla oynayıp hukukun arkasından dolanarak, karşı çıkanlarada zulüm ederek bir yerlere varamayacaklar artık.
Bir kez daha söylüyoruz;
'SİZ TÜRLÜ AYMAZLIKLARLA YAPSANIZDA, O HESlerin TAMAMI YIKILINCAYA KADAR MÜCADELEYE DEVAM!'
DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!
23 temmuz 2013
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ
Kesme Boğazı HES projesiyle aynı mı bu proje?
'BEN ALAKIR NEHRİ'yim!'
Son dönemde, Alakır'da HES projeleri olan şirketler savcılığa yaptıkları asılsız suç duyuruları ve açtıkları davalarda 'Alakır Nehri Kardeşliği'ni ve verdiği yaşam mücadelesini bir iki kişiye indirgeyip onları hedef göstererek bir saldırı politikasına girişmiştir.
Alakır Vadisi ve yaşam kaynağı nehri dünyadaki tüm canlılarındır.
Alakır Nehri Kardeşliği de, bu evrensel bilinç çerçevesinde doğasını ve yaşamını korumak için barışçıl bir mücadele yürüten gönüllülerin kardeşliğidir.
Bunu görsel olarakta ifade etmek için, ' BEN ALAKIR NEHRİ'yim!' videosu hazırlıyoruz.
Bunun için yapmanız gereken tekşey,
akıllı telefon ya da basit bir el kamerasını kendinize tutup 'BEN ALAKIR NEHRİ'yim!' diyeceğiniz 3-5 snlik video çekimleri..
3-5 saniyeyi geçmemek ve sadece 'ben Alakır Nehriyim' demek koşuluyla her türlü performans ve yaratıcılık serbest :)
Çektiğiniz videoları alakirnehri@gmail.com adresine postalayın.
Olmadı bir yerlere yükleyip (upload) linkini postalayın.
Videoları ardı ardına yapıştırıp 4er dakikalık videolar olarak bölüm bölüm yayınlayalım.
Hemen ve heryerde rahatlıkla çekip yollayarak katılacağınız bu kampanya sadece 1 dakikanızı alıcaktır..
Alakır nehri'nin yanlız olmadığını ve Alakır Nehri Kardeşliği'nin evrensel zenginliğini gösterelim cümle aleme.
ALAKIR ÖZGÜR AKACAK!
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ
Alakır Vadisi'nin el değmemiş, biyolojik çeşitliliğin en yoğun olduğu,
temiz su kaynaklarının bulunduğu en üst kotlarda ADO şirketi
tarafından yapılmak istenilen ALAKIR 1 ve ALAKIR 2 HES için Antalya
Valiliği 'Halkın Katılımı' toplantısı duyurusunu yaptı.
Aynı zamanda da 'halkın görüşünü' sordu.
22sindeki toplantıya gelemeyenler için hazırladığımız olumsuz görüşün
altına imza atarlarsa bu mektubu direk yetkili makamlara
ulaştırıyoruz.
Halkın Katılımı toplantısına gelemeyipte 4 hesle yaralanmış alakıra
son ölümcül darbeyi vuracak son 2 hes e karşı imza vermek isteyenler
için;
http://www.change.org/tr/kampanyalar/yahya-%C5%9Fim%C5%9Fek-alak%C4%B1r-1-ve-alak%C4%B1r-2-hes-projelerine-%C3%A7ed-olumsuz-raporu-verilsin
kimin umrunda? ağaçlar kesilmiş doğa katledilmiş kimin umrunda?
güzelim ülkemizin en güzel nehirlerini, en güzel vadilerini hes adı altında katlediyorlar ama kimin umrunda?
hes lere mahkemeler yürütmeyi durdurma vermiş, tınlayan yok
kimin umrunda?
yürütmeyi durdurma veren hakim başka yere sürülmüş,yeni gelen onaylamış
kimin umrunda?
birkaç karadeniz köylüsü hariç kimsenin
yazık,tv de her gördüğümde içim gidiyor ama elden ne gelir?
hakimleri bile süren zihniyete karşı biz ne yapabilirz ki?
Sömürge ülkelerinde bile göremeyeceğiniz HES gerçeği (http://www.odatv.com/n.php?n=iste-somurge-ulkelerinde-bile-goremeyeceginiz-turkiyenin-hes-gercegi-0906141200)
Taşlıbahçe
13-10-2017, 19:15
Alakır'a nefretin, kötülüğün, şeytanlığın ardı arkası kesilmiyor. Şimdi de Birhan ve Tuba'nın yaşam alanlarındaki doğal kaynağın suyunu çaldılar. Başka bir deyişle içme suyu, kullanım suyuı, gıdalarını sağladıkları bostan suyu olan suyu, 15 senedir orada yaşamlarını doğal yollarla sürdürmelerinin kaynağı olan suyu.
Bu haberin yayılması ve karşı kamu oyu ve tepkisinin oluşması önemli. Yayınlarını yaptıkları facebook sayfası da ara ara kısıtlanıyor, tıklanma sayısının artması da önemliymiş.
Aşağıda son durumları anlatan birkaç link var, bakınız, paylaşınız. Bilhassa Antalya'da yaşayanların bu işe tepki olarak gerçekleşecek organizasyonlara fiilen de katılmaları ayrıca önemli.
Sayısız canlıya hayat olan Alakır nehrini bitmek bilmez ve hayatlarını da hiçe sayarak gerçekleştirdikleri mücadeleyle kurumaktan kurtaran bu iki insanı yalnız bırakmamak lazım. Ağaçlar net ailesi olarak konuya eğilmemiz, canlı tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Herkesin elden geldiğince destek vermesini dilerim.
Birhan'ın durumu anlatışı:
"İnanılır gibi değil!!
Aldıkları değirmene su getirme görüntüsü yaratıp HES'in salmak zorunda olduğu can suyunu ölçen debimetreye suyu salarak halkı, devleti.. kandırdıkları gibi,
su kaynağımızın hemen dibinde satın aldıkları araziyi kazarak kestikleri suyumuzu yol kenarında yaptıkları bir hayrata su götürme görüntüsü vermeye çalışıyorlar!
Hayırsız işlerine 'hayrat'ı alet ediyorlar..
Hayırsız hayrat..
Hayrat bir şey!!"
Artı Gerçek.com'dan Fatma Yörür'ün konuyu özetleyen Yazısı:
"Tuğba ve Birhan çifti, 15 yıl önce kent yaşamı ve çalışma koşullarına hayatlarını teslim etmemek için Alakır Vadisi'ne yerleşti. Kendi yaşam alanlarını kendi emekleriyle kuran çiftin tek amacı sistemin uzağında sakin bir hayat yaşamaktı.
Alakır Vadisi'nde kendi yaptıkları evde doğaya ve ekolojiye saygılı yaşamayı amaçlayan çiftin yaşam alanı uzun süredir HES firmalarının tehdidi altında.
Bölgeye ADO ve METEMAR Şirketleri tarafından yapılan yedi hidro elektrik santral, Birhan ve Tuğba'nın yaşam alanına uzun yıllardır göz dikmişti. Yıllardır yaşam alanlarını HES firmalarına terk etmeleri yönünde teklifler alan çift, yaşam alanlarını terk etmeyince bugün tehditler ve saldırılar yaşıyor.
Vadi içindeki yaşam alanlarını korumak için hukuksal ve sanatsal yollarla mücadele eden çifte, geçtiğimiz günlerde yaşam alanlarında silahlı taciz atışı yapılmıştı. Daha öncesinde HES şantiye şefi tarafından tehdit edilen çiftin, bu baskılara karşı yaşamlarını devam ettirme çabasına son saldırı dün yaşandı.
Doğayla uyumlu ve barış içinde yaşamayı amaçlayan çiftin kendi yaşam alanlarına sağladıkları doğal su kaynağına saldırıldı. HES firmesi şantiye araçları arazi yakınından doğal yollarla yaşam alanına ulaşan su yolu kepçelerle tahrip edildi. "
http://www.artigercek.com/hes-sirketleri-alakir-i-rahat-birakmiyor
http://www.facebook.com/alakirnehrikardesligi/
Taşlıbahçe
15-10-2017, 16:28
Bostanları kuruyor:
"Bostanımız kurumaya başladı!
Bizi hem susuz hem de aç bırakmaya çalışıyorlar tüm dünyanın gözleri önünde.
Günlük ihtiyaçlarımızı etraftan topladığımız sularla, çamaşırı alakır nehrinin kenarında gideriyoruz. Hayvanlar için kaplarda su biriktiriyoruz. Ama bostanı sulamak mümkün değil. Çiçek bahçesini de. Hepsi kurumaya başladı.
Hasan Tığlı'nın METAMAR şirketine ait Kürce HES'in şantiye şefi Ali Süzen arazimizin içindeki kadim su kaynağımızı hemen arka araziyi alıp kepçe ile kazarak damarından kesip bizi susuz bıraktı.
Suyumuzu hayrat'a götürme görüntüsü sergilediler. Bugün ise hemen yanımızda, yaptıkları hayratın altında, yine Şeref Şen adlı aynı kişiden satın alıp Vakıflar katliamını (Alakırın Sesi | Vakıflar Katliamı (Alakır Vadisi / 29 Şubat 2016) (http://www.alakirinsesi.org/vakiflar-katliami-alakir-vadisi-29-subat-2016/)) gerçekleştirdikleri alana kepçe ile havuz kazıyorlar şu anda. Hayrattan da oraya akıtacaklar suyumuzu anlaşılan."
659238
Taşlıbahçe
17-10-2017, 20:41
"Evimizin hemen arkasında bir tilki yuvası var. Tilkinin de iki yavrusu. Sabahları yuvalarının önünde oynaştığı. Koskocaman bir yaban domuzu var direkt yaşam alanımızın içinde. İsim bile taktığımız. Karşılaştığımızda selamlaştığımız. Telle çevrili olmamasına rağmen bir kere bile bostanımıza, gıdamıza bulaşmamış olan. Evimizin tam dibinde zehirli bir engerek yılanı var. Orayı yuva yaptığı. Her karşılaşmamız saygı dolu. Arada evimizin içine giren yarasalar var. Her yer zaten akrep ve çeşit çeşit büyüklü küçüklü örümcek dolu. Karşı yamaçta kurtlar, etrafta yaban kedileri, nehrin yanında karşılaştığım porsuklar ve yavruları, tepemizde dolanan şahinler, kartallar..
Bunca yıldır birlikte yaşıyoruz. Bir tekinden bile en ufak bir zarar gelmedi bize. Tehdit bile hissetmedik, hissettirmediler de..
Birgün hesçi 'insan'lar geldi.
Bir 'insan'ın bu hesçi 'insan'lara su kaynağımızın hemen arkasındaki ata yadigarı toprağını satası geldi.
Hesçi 'insan'lar da kepçe ile kaynak suyumuzu kesti.
Sorsalar evet doğa çok korkunç, hayvanlar çok ürkütücü, tehlikeli ve çok vahşi.."
Taşlıbahçe
18-10-2017, 18:12
"Fransanın duvarları bile HESçiler tarafından kaynak suları kesilerek en temel insan hakları ihlal edilen Alakırlı yaşam savunucularına desteğini haykırıyor. Buradaki yetkililer ise halen suskun ve bu vicdansızlığı sadece seyrediyor. Şirket şu anda bile kepçe ile çalışmaya devam ediyor. Yaşananlara tepki, Alakır'a destek ise her an büyüyor. Selam olsun tüm can dostu kardeşlerine Alakırlarından 🙏"
http://www.facebook.com/alakirnehrikardesligi/
Taşlıbahçe
18-10-2017, 22:37
659439
"Suyumuzun HESçiler tarafından kesilmesine fransız kalan tüm yetkililer için yaşanan sürecin Fransızcası:"
Alakır • Tir à balles contre anti centrale hydroélectrique
Actualité, Chroniques de Naz Oke, Habitat-Urbanisme, ZAD Turquie octobre 17, 2017octobre 18, 2017 Naz Oke
Le couple Tuğba Günal et Birhan Erkutlu vivent depuis 14 ans dans cette vallée, abreuvée par la rivière d’Alakır, dans la partie méditerranéenne de la Turquie.
La vallée s’étend sur 70 km, telle un oasis de 20km de largeur, abritant une faune et une flore spécifiques, entre Kumluca, discrict d’Antalya et la Méditerranée.
Le couple s’est installé dans cette vallée d’Alakır au début de l’année 2004. Ils ont construit leur espace de vie de leurs propres mains et à la sueur de leur front. C’est en 2009, que les entreprises de centrales hydroélectriques (HES) ont commencé à apparaître dans la région. Et depuis, Tuğba et Birhan font partie d’un groupe de personnes qui résistent autour d’Alakır, contre ces projets qui menacent l’eau, la faune, la flore et la vie…
Pas de monde meilleur sans combat
Tuğba et Birhan désirent et imaginent un monde meilleur en harmonie avec leur environnement, réfléchissent sur des solutions alternatives et en trouvent. Fidèles à leurs convictions, luttent contre les projets dévastateurs, et là, leur foyer est directement concerné.
Dans un article de Sadık Çelik concernant l’habitat alternatif, publié en turc sur Kedistan en décembre 2016, le couple annonçait leurs besoins pour la vie : EAU, NOURRITURE et ÇUVA… “Çuva” est le nom que Tuğba et Birhan donnent à la maison qu’il/elles ont conçue à Alakır. Cette maison écologique est faite avec le principe “Le meilleur matériel est celui qui est tout près”. Elle fut construite à deux, en travaillant 8h par jour pendant 74 jours, suivant les conditions favorables de temps, de l’énergie et de la lune, sur une période de 94 jours.
Depuis longtemps le couple comme d’autres résistantEs ont régulièrement des problèmes avec les “employés de sécurité” des entreprises, agissant plutôt comme des hommes de main. Intimidations, menaces… Notre collègue Sadık Çelik, membre du groupe “Alakır Nehri Kardeşliği” (fraternité de la rivière Alakır) en a été témoin lui-même, sur place, et objet de ces agressions régulières.
Pourtant, une décision du tribunal, confirmée par le Conseil d’Etat en 2016, stipule que toutes les centrales hydroélectriques sont interdites à Alakır, déclaré site protégé.
Tuğba explique :
“Il y a quelques semaines, nous avons réussi à faire supprimer les licences de deux projets de centrales. Nous avons pu sauver cette zone. Mais la centrale qui se trouve à 500 mètres plus bas de chez-nous fut terminée en 2014. Nous avions ouvert des procès, mais avec mille jeux juridiques et administratifs ils nous ont fait perdre. Pendant un moment, le tribunal avait arrêté les travaux. C’est à ce moment là que toutes les histoires de menaces, d’intimidation et de plaintes ont commencé.
Finalement, ils ont gagné le procès, ils ont confisqué l’eau. Tout cela est fini, mais comme le débit de l’eau n’est pas suffisant, et qu’ils ne peuvent pas produire d’électricité, ils prennent d’autres chemins… Comme ils ont déjà procédé, ils coupent les arbres d’une zone, ils dérivent l’eau de cette façon, et ils obtiennent un débit plus important. Ensuite, ils font une requête auprès de l’administration de l’eau (DSİ) pour déclarer la dérivation comme ‘source principale’… Ils ont déjà essayé cela avec un moulin à eau qu’ils ont acheté, où l’eau n’avait pas un débit suffisant pour exploiter.”
En effet, nous avions déjà écrit à plusieurs reprises, que beaucoup de centrales hydroélectriques sont construites sans véritable plan sur une longue durée et contre tout bon sens, et quasi dans chaque cas, avec l’ambition de faire du profit sur la construction et non de produire de l’énergie. Pour reprendre les paroles des habitantEs qui refusent ces projets “Vous venez, vous construisez, vous tarissez nos ressources, et en nous laissant des ruines sur la terre sèche vous partez. Nous, nous sommes d’ici, nous restons…” Des milliers de pseudo centrales détruisent ainsi la nature, les écosystèmes, les lieux de vies des êtres humains et animaux depuis des années.
Pendant une dizaine d’années, la vallée a subi des dégâts irréparables et récemment, enfin, le EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu – Organisation de régulation du secteur d’énergie attaché au Ministère d’énergie des de ressources naturelles), a supprimé les licences de deux centrales.
Un site à protéger !
A Alakır, il existe une centrale ouverte dans les années 70, et la Vallée est concerné par 8 projets de centrales hydroélectriques supplémentaires. Comme Tuğba l’explique, deux d’entre eux ont vu leur licence être supprimée. Le fait que ces centrales aient une capacité de production de moins de 10MW, à côté de la destruction qu’elle génèrent/généreront sur la nature, a été dès le début, sujet à controverses. Malgré la bataille juridique, la construction de 4 centrales a été menée à terme. Pendant cette période dans Alakır, en principe “site protégé” possédant de nombreuses espèces vivantes endémiques, la découvertes d’autres nouvelles espèces rares se poursuivait. La “Truite d’Alakır” (Salmo kottelati) et le “coquelicot d’Alakır” (Glaucium alakirensis) en font partie.
“Je te casserai les jambes !”
Metamar HES, une entreprise de centrale hydroélectrique, qui a visiblement des “projets” dans la zone, a d’abord acheté la parcelle à l’entrée du terrain où la maison du couple se trouve. Ensuite, en 2016, elle a acquis le terrain qui surplombe la source qui alimente la maison de Tuğba et Birhan.
Metamar HES, a coupé tous les arbres sur le terrain, l’a entouré de barbelés, et y a installé des tuyaux menant l’eau vers une fontaine “hayrat” sur le côté du terrain.
Une hayrat est une fontaine construite en principe à la mémoire d’une personne, pour que “son âme se repose en paix”, pour désaltérer les passantEs dans un lieu qui manque d’eau. Le mot hayrat, vient de hayır, “bonne action” selon la religion musulmane. Dans ce cas de figure, dans l’endroit où elle est installée, au milieu d’un espace où il n’y a pas besoin de désaltérer les passantEs, il est évident qu’elle sert tout simplement d’alibi, pour gagner les villageoisEs.
Tuğba et Birhan ayant du mal à comprendre le but exact de ces “travaux” absurdes ont informé la DSİ, la “Compagnie publique des eaux” du fait que l’entreprise essayait de dériver l’eau illégalement, et ont déposé une plainte. La DSİ, a verbalisé l’entreprise plusieurs fois de suite.
Lorsque le “gardien” du chantier de l’entreprise a commencé à menacer Birhan, avec des mots comme “Je te casserai les jambes”, sur plainte du couple, le bureau du Procureur a ouvert une enquête. Le gardien a été condamné à 5 mois de prison, et en septembre dernier, sa peine a été confirmée par la Cour d’appel.
Tout juste une semaine après cette décision, des “personnes non identifiées” ont ouvert le feu sur la maison du couple. La gendarmerie n’a pas trouvé les douilles vides. Elles ont été sans doute ramassées pour empêcher la collecte de preuves.
Ce type d’intimidations mafieuses n’est hélas pas exceptionnel. En mai dernier, un couple qui menait une lutte contre une entreprise d’extraction de marbre a été retrouvé assassiné dans sa maison. Cet assassinat , commis par un homme de main de l’entreprise, sur ces deux défenseurEs de la nature qui luttaient tout simplement contre le pillage du patrimoine naturel dans lequel ils vivaient, a endeuillé Finike (Antalya).
Et le 9 octobre dernier, voilà, un engin de l’entreprise qui arrive, et qui intervient sur la source qui alimente la maison du couple. Leur eau est coupée. Carrément !
Vidéo à chaud…
Tuğba : “Ici, c’est notre espace de vie. Et nous utilisons l’eau de la source. Et en ce moment même il y a intervention sur notre eau.” (0:51 min) “Et notre eau fait surface ici… L’œil de la source” (0:37 min) “A cet instant l’entreprise intervient sur notre eau, depuis l’intérieur du terrain qu’elle a acheté, pour nous laisser sans eau.”
Nous portons l’eau depuis la rivière
Tuğba et Birhan racontent : “Les ancienNEs disent toujours que quand tout est tari partout ici, cette source coule encore. En fait, ils ont creusé juste la ‘veine vitale’ et dérivé cette source aussi. Actuellement nous n’avons plus d’eau. Nous sommes obligéEs d’en emporter depuis la rivière qui se trouve à 150-200 mètres plus loin.
Nous n’allons certainement pas abandonner notre maison. Nous avions déjà le projet de faire une installation de récupération d’eau de pluie. Nous devons penser à ces solutions alternatives plus rapidement. Pour le moment nous n’avons que quelques gouttes qui coulent des robinets. Nous faisons des réserves pour boire. Mais bien sûr, il y a d’autres besoins, ménage, nettoyage, bain… et plantations. Le potager souffre de sécheresse déjà.”
“Nous sommes sûrEs que certains villageoisEs savent tout. Nous n’avons pas encore parlé avec le ‘muhtar’ [préposé de village”], je ne sais pas ce qu’il va dire. La dernière fois, il était du côté de l’entreprise. Quatre cinq villageois la soutiennent également. Les autres restent en silence. Les villageoisES sont toujours dans le silence. Depuis des années, les pro-centrales nous calomnient. Nous sommes des ‘terroristes’, des ‘violents’ et tout ce que vous voulez. C’est pour cela que les villageoisES restent muetTEs. Même si ce qui se passe n’est pas clair, lorsqu’il y a une entreprise dans l’histoire, les gens préfèrent ne pas se prononcer.
Nous avons déposé plainte. Nos avocats préparent les procédures. Il y a des lois qui concernent le voisinage. Personne ne peut couper l’eau de ses voisins de cette façon. Ils doivent nous fournir au moins la quantité d’eau qui nous est nécessaire. Pour l’instant nous ne pouvons prendre que cette voie juridique, car finalement, ils ont fait l’acquisition de ces terrains, ils en sont les propriétaires…”
Tuğba rappelle que la même entreprise en 2009-2013 avait déjà construit une centrale hydroélectrique sur la rivière Alakır. Et a cette époque, le couple avait été également victime de tirs à balles, de la part d'”auteurs inconnus”. L’enquête avait été fermée faute de preuve. Dans la même période, le directeur de projet de l’entreprise, avait porté plainte contre Birhan, avec des accusations diverses et variées, entre autres pour “piratage informatique”. Une accusation qui fait sourire les kedi que nous sommes, ayant fait l’expérience de collaborer avec Birhan, pour le projet “Voyage pour le droit à l’eau” de Sadık Çelik et constaté alors les très faibles moyens Internet à Alakır…
Alakır
Connectés sur le Web depuis peu, pendant longtemps, leur radio transistor leur a tenus compagnie
Les mouvements de protection de la nature en Turquie, sont très sensibilisés au sujet des centrales hydroélectriques. Alakır est connu pour ses projets d’habitations et de vie alternative. Et comme Tuğba et Birhan soutiennent aussi d’autres combats menés par ailleurs, le couple a trouvé une chaleureuse solidarité et écho dans des médias.
Kedistan se joint donc à cette vague solidaire, car l’eau est partout objet de convoitise des pratiques marchandes, mafieuses, ou motifs de guerres. L’eau est une ressource essentielle pour la vie. Elle ne peut être marchandisée, ni confisqué !
Alakır, résistance ! Diren Alakır!
Taşlıbahçe
22-10-2017, 20:13
"Yorumsuz..
Birhan ve Tuğba Alakır Vadisi'ndeki canlıların yaşamını HESlerin su gaspına karşı savunmaya çalışıyor.
Birhan ve Tuğba yaşamsal tüm su ihtiyaçlarını kendi arazilerinin içinden çıkan ufak bir doğal kaynak suyundan karşılıyorlar. Gıda ihtiyaçlarını karşıladıkları bostanlarını, meyva bahçelerini, çiçek bahçelerini suluyor, çamaşır, bulaşık, yemek, içmek, yıkanmak, temizlik.. gibi yaşamsal tüm su ihtiyaçlarını karşılıyor bu kaynak.
Sonra birgün bu kaynağın tam arkasında atasından yadigar arazisini HES şantiyesinin şefine satıyor biri.
Hesçilerde kepçe ile kazarak Birhan ve Tuğba'nın yaşam alanından doğal olarak çıkan kaynağın damarını kesiyorlar yeraltından.
Ve bu suyu alıp borularla ıssız toprak yolun kenarında inşa ettikleri "hayrat"a yönlendiriyorlar.
Bu hayratı da atayadigarı arazisini satanın atasına adıyorlar..
Birhan ve Tuğba ise günlerdir su ihtiyaçlarını karşılamak için damla damla su biriktiriyor. Çamaşırları 200 metre aşağıdaki Alakır nehrinde yıkıyor ve oradan doldurdukları bidonları patikadan yukarıya taşıyarak bulaşık, yıkanma.. gibi temizlik ihtiyaçlarını gideriyorlar. Bostan ve meyva ağaçlarına, şifalı otların bulunduğu çiçek bahçesine normalde kaynak suyundan damlama boru ile su geliyordu. Kaynak kesildiğinden beri gıda ihtiyaçlarını karşıladıkları bostanlarındaki sebzeler susuzluktan kurumaya başladı. Çiçek bahçesi de öyle. Yeni dikilmiş olan genç meyva ağacı fideleri ise kuruma tehlikesi ile karşı karşıya.
Birhan ve Tuğba'nın yaşam kaynağı olan doğal kaynak suyu ise artık bu 'hayrat'tan akıyor.."
659657
http://www.facebook.com/alakirnehrikardesligi/
erenerdem896
28-01-2019, 14:40
teşekkürler bilgi için
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.