backyard
13-10-2005, 13:14
Yeni sulak alanlar yönetmeliği, DSİ ile Çevre Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşlarını karşı karşıya getirdi. DSİ, 'Böyle çalışamayız', çevrecilerse 'DSİ sulak alanları kurutacak' diyor
İSTANBUL - Birçok uygulamasıyla sulak alanları yok etmekle suçlanan Devlet Su İşleri (DSİ), yeni 'Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği'nin iptali için Danıştay'da dava açtı. Çevre Bakanlığı tarafından AB direktiflerine ve Uluslararası Sulak Alanlar Sözleşmesi'ne (Ramsar) uygun olarak hazırlanan yönetmelik, 17 Mayıs'ta Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. DSİ, yönetmeliğin kendi yasasıyla çeliştiğini ve istediği gibi hareket edemediğini belirterek Danıştay'dan yürütmenin durdurulmasını istedi.
Sivil toplum kuruluşları (STK) ise Danıştay 6. Dairesi'nde açılan davada müdahil olacaklarını belirterek, sert tepki gösterdi. Kuş Araştırmaları Derneği ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF-Türkiye), DSİ'yi 50 yıldır istediği gibi hareket etmek ve sulak alanları yok etmekle suçladı. Davaya konu olan yönetmeliğin DSİ'nin itiraz ettiği maddeleri ve STK'ların görüşü şöyle:
'Yasayla çelişkili'
DSİ: Yönetmeliğin 7. maddesinde "Koruma bölgeleri içerisinde doğal sulak alanların ekolojik karakterlerini olumsuz yönde etkileyecek ölçüde su alınamaz, yüzey sularının yönleri değiştirilemez veya sistemde su depolanamaz. Sulak alanlarda su rejimini etkileyebilecek her türlü faaliyet için bakanlığın uygun görüşü alınır" hükmündeki bu madde 6200 sayılı DSİ Yasası'na aykırıdır.
STK'lar: İddia, AB Komisyonu'nun Su Çerçeve, Habitat direktiflerine aykırı. DSİ Kuruluş Yasası'nda bataklıkları kurutmak gibi bir hüküm var. Bu yasa 1950'lerde çıktı. Oysa Ramsar Sözleşmesi'ne taraf olmuş 147 ülke gibi Türkiye'nin de sulak alanlara bakışı ve politikaları değişmiştir. Türk hükümeti 1994'te TBMM'de onaylanan anlaşmayla, kendi sınırları içerisindeki sulak alanları koruyacağını taahhüt etmiştir.
'Projelerimiz durur'
DSİ: Sulak alanlar, içinde bulundukları su havzalarının ayrılmaz parçasıdır ve buralara ilişkin tüm konular 'entegre havza ve su yönetim planı' içerisinde değerlendirilir. Projelerimiz için planlama aşamasında proje tanıtım dosyası ve ÇED raporları hazırlanarak bakanlığın onayına sunulmakta ve tüm etkileri burada irdelenmektedir. Yönetmeliğin 7'. maddesinde kesin ifadelerin kullanılması kuruluşumuz tarafından geliştirilen projelerin önünü tıkayabilecektir.
STK'lar: DSİ, hiçbir kurumun görüşünü almadan faaliyetlerini sürdürmek istiyor. Maalesef DSİ içerisinde hâlâ sulak alanların önemini kavrayamamış çok önemli bir kesim var. DSİ doğal sulak alanların ekolojik karakterini bozacak şekilde su almayı veya baraj kurmayı istiyor. Sultan Sazlığı, Seyfe, Akşehir, Eber ve Meke gölleri gibi birçok sulak alan, ekolojik denge dikkate alımadan yapılan DSİ uygulamaları sonucu kurudu.
Tampon bölge
DSİ: Yönetmelikte tampon bölge, 'Ekolojik etkilenme bölgesinden yoksa sulak alandan itibaren 2 bin 500 metreden az olmamak üzere...' olarak tanımlanmış. Bu mesafe, 'Burdur Gölü'nde olduğu gibi uygulamada sorunlara neden olacak. (Tampon bölgeler) Ulusal Sulak Alan Komisyonu üyelerince belirlenmeli.
STK'lar: Burdur Belediyesi'nin itirazı yanlış yorumlamadan kaynaklı. Çünkü tampon bölgeler yerleşim alanlarına bir kısıtlama getirmiyor. DSİ tampon bölgeleri kaldırmak istiyor.
'Saz kesemeyiz, ağaç dikemeyiz'
DSİ: Yönetmelik tesislerimizde sazla mücadele; baraj ve göletlerde yapacağımız ağaçlandırma ile park ve rekreasyon alanı projelerimiz için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nden izin alma zorunluluğu
getirerek çalışmaları zorlaştırdı.
STK'lar: DSİ tüm olaylara kanallar açısından bakıyor. Sulak alanların önemli bir kısmı sazla kaplıdır. Bu alanlar kuşların yumurtlama bölgeleridir. Türkiye Avrupa'ya önemli oranda saz ihraç ediliyor. Yönetmelik bilinçsiz kesimin de önüne geçiyor. Türkiye'de ağaçlandırma adına yanlışlar yapılıyor. Örneğin Ankara'ya hiç uygun olmayan çam ağacı dikimi olmuş ama yaşatılması için büyük masraf gerektirmiştir. Burada uzman kuruluş Çevre Bakanlığı'dır. Ekolojik etkilenme bölgesinde park yapılacaksa doğal olarak buraları koruyan kuruluşun izni alınır. DSİ kendisini kapsam dışı bırakmak istiyor. Bu uygun görüldüğünde Karayolları da bunu isteyecektir ve geçmişte olduğu gibi herkes istediğini yapacaktır.
İBRAHİM GÜNEL
Kaynak: http://www.radikal.com.tr
İSTANBUL - Birçok uygulamasıyla sulak alanları yok etmekle suçlanan Devlet Su İşleri (DSİ), yeni 'Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği'nin iptali için Danıştay'da dava açtı. Çevre Bakanlığı tarafından AB direktiflerine ve Uluslararası Sulak Alanlar Sözleşmesi'ne (Ramsar) uygun olarak hazırlanan yönetmelik, 17 Mayıs'ta Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. DSİ, yönetmeliğin kendi yasasıyla çeliştiğini ve istediği gibi hareket edemediğini belirterek Danıştay'dan yürütmenin durdurulmasını istedi.
Sivil toplum kuruluşları (STK) ise Danıştay 6. Dairesi'nde açılan davada müdahil olacaklarını belirterek, sert tepki gösterdi. Kuş Araştırmaları Derneği ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF-Türkiye), DSİ'yi 50 yıldır istediği gibi hareket etmek ve sulak alanları yok etmekle suçladı. Davaya konu olan yönetmeliğin DSİ'nin itiraz ettiği maddeleri ve STK'ların görüşü şöyle:
'Yasayla çelişkili'
DSİ: Yönetmeliğin 7. maddesinde "Koruma bölgeleri içerisinde doğal sulak alanların ekolojik karakterlerini olumsuz yönde etkileyecek ölçüde su alınamaz, yüzey sularının yönleri değiştirilemez veya sistemde su depolanamaz. Sulak alanlarda su rejimini etkileyebilecek her türlü faaliyet için bakanlığın uygun görüşü alınır" hükmündeki bu madde 6200 sayılı DSİ Yasası'na aykırıdır.
STK'lar: İddia, AB Komisyonu'nun Su Çerçeve, Habitat direktiflerine aykırı. DSİ Kuruluş Yasası'nda bataklıkları kurutmak gibi bir hüküm var. Bu yasa 1950'lerde çıktı. Oysa Ramsar Sözleşmesi'ne taraf olmuş 147 ülke gibi Türkiye'nin de sulak alanlara bakışı ve politikaları değişmiştir. Türk hükümeti 1994'te TBMM'de onaylanan anlaşmayla, kendi sınırları içerisindeki sulak alanları koruyacağını taahhüt etmiştir.
'Projelerimiz durur'
DSİ: Sulak alanlar, içinde bulundukları su havzalarının ayrılmaz parçasıdır ve buralara ilişkin tüm konular 'entegre havza ve su yönetim planı' içerisinde değerlendirilir. Projelerimiz için planlama aşamasında proje tanıtım dosyası ve ÇED raporları hazırlanarak bakanlığın onayına sunulmakta ve tüm etkileri burada irdelenmektedir. Yönetmeliğin 7'. maddesinde kesin ifadelerin kullanılması kuruluşumuz tarafından geliştirilen projelerin önünü tıkayabilecektir.
STK'lar: DSİ, hiçbir kurumun görüşünü almadan faaliyetlerini sürdürmek istiyor. Maalesef DSİ içerisinde hâlâ sulak alanların önemini kavrayamamış çok önemli bir kesim var. DSİ doğal sulak alanların ekolojik karakterini bozacak şekilde su almayı veya baraj kurmayı istiyor. Sultan Sazlığı, Seyfe, Akşehir, Eber ve Meke gölleri gibi birçok sulak alan, ekolojik denge dikkate alımadan yapılan DSİ uygulamaları sonucu kurudu.
Tampon bölge
DSİ: Yönetmelikte tampon bölge, 'Ekolojik etkilenme bölgesinden yoksa sulak alandan itibaren 2 bin 500 metreden az olmamak üzere...' olarak tanımlanmış. Bu mesafe, 'Burdur Gölü'nde olduğu gibi uygulamada sorunlara neden olacak. (Tampon bölgeler) Ulusal Sulak Alan Komisyonu üyelerince belirlenmeli.
STK'lar: Burdur Belediyesi'nin itirazı yanlış yorumlamadan kaynaklı. Çünkü tampon bölgeler yerleşim alanlarına bir kısıtlama getirmiyor. DSİ tampon bölgeleri kaldırmak istiyor.
'Saz kesemeyiz, ağaç dikemeyiz'
DSİ: Yönetmelik tesislerimizde sazla mücadele; baraj ve göletlerde yapacağımız ağaçlandırma ile park ve rekreasyon alanı projelerimiz için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nden izin alma zorunluluğu
getirerek çalışmaları zorlaştırdı.
STK'lar: DSİ tüm olaylara kanallar açısından bakıyor. Sulak alanların önemli bir kısmı sazla kaplıdır. Bu alanlar kuşların yumurtlama bölgeleridir. Türkiye Avrupa'ya önemli oranda saz ihraç ediliyor. Yönetmelik bilinçsiz kesimin de önüne geçiyor. Türkiye'de ağaçlandırma adına yanlışlar yapılıyor. Örneğin Ankara'ya hiç uygun olmayan çam ağacı dikimi olmuş ama yaşatılması için büyük masraf gerektirmiştir. Burada uzman kuruluş Çevre Bakanlığı'dır. Ekolojik etkilenme bölgesinde park yapılacaksa doğal olarak buraları koruyan kuruluşun izni alınır. DSİ kendisini kapsam dışı bırakmak istiyor. Bu uygun görüldüğünde Karayolları da bunu isteyecektir ve geçmişte olduğu gibi herkes istediğini yapacaktır.
İBRAHİM GÜNEL
Kaynak: http://www.radikal.com.tr