View Full Version : Tema
Arife günü TEMA ile Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği’nden anlamlı bir faks geliyor.
Kavgalı iki kuruluş birbirlerine "zeytin dalı" uzatmaya karar vermişler.,Faksta şöyle deniliyor:
"Daha önce zeytin tarımı için kullanılacak alanlarda fikir ayrılığına düşen iki kuruluş doğru yöntem ve arazi seçimi için işbirliği yapacak."
TEMA, İhracatçılar Birliği aleyhine açtığı tazminat davasını geri çekmiş.
Nihayet.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ile konuştum.
"Aramızdaki anlaşmazlığı giderdik, TEMA Başkanı Nihat Gökyiğit’e bizzat ziyaret ederek durumu bir kez daha anlattık. Güçleri birleştirelim çağrısında bulunduk" diyor.
Deniz Ataç, şimdi TEMA Halkla İlişkiler Başkanı Yeşim Beyla iyi bir diyalog içerisinde olduklarını söylüyor.
Gila BENMAYOR / Hürriyet (13 ocak 2006)
AYDIN_ATICI
03-02-2006, 09:38
Ne oldu da TEMA görüş değiştirdi? çok merak ediyorum.
Türkiye genelinde agaçlandirma çalismalarina destek için Türkiye için 100
milyon mesaj isimli proje baslatildi.
Amaç milyonlarca mese tohumunu toprakla bulusturmak.
Ekimi yapilacak milyonlarca tohumdan yeserecek fidanlar ile erozyonla
mücadele bir destek daha alacak.
Sponsorluk bedelleri reklam karsiligi çesitli firmalarca saglanacagi
projede
www.smsmese.org internet adresinden katilim formunu ücretsiz olarak
doldurmaniz yeterli. Katilim yapan her kisi için sponsorlar 9 adet mese
tohumunun ekimini yapacak.
Projeye destek olmak için lütfen bu mailin forward ederek arkadaslariniza
ulasmasini saglayin.
Sözleşmede 20 adet reklam mesajı geleceği yazıyor. Ayrıca daha önce yazıldıysa affola :p
Amaç milyonlarca mese tohumunu toprakla bulusturmak
Konyalılar (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=970) da izlesinler, meşe konusunu öğrenmiş olurlar... Tema her tarafa sulama sistemi yapmıyacak di mi? :)
nevbahar
27-03-2006, 02:33
Merhaba. Siteyi incelerken '10 milyar meşe projesi ' ile karşılaştım.Ben de bu konuda çevremdekilere bilgi aktarmak istiyordum.Önce Tema'nın kendi sitesinden bu konunun ayrıntılarını görmek istedim.
Fakat bu projenin adı geçmesine rağmen ,destek verme şekli hakkındaki bilgiler çok farklı. Sponsorların telefonlarımıza reklam göndermelerinden ve ücretsiz olacağından bahsetmiyor. Tam tersine, tohum karşılığı ödenecek miktarlar (1,5-4,5 ytl gibi) belirtilmiş.
Başkalarını bilgilendirebilmem ve soru işaretlerini silebilmem için en iyisinin Tema'ya telefon açmak olduğunu düşünüyorum.
... soru işaretlerini silebilmem için en iyisinin Tema'ya telefon açmak olduğunu düşünüyorum.
Bu konuyu açıklığa kavuşturmak için birinin araması gerektiğne göre
bunu konuyu ortaya atan Mezzy'den rica etsek. :))
Tema sitesindeki proje süregelen bir proje oysa smsmese.org yeni... (22-Mart-2006 tarihinde domain olarak alınmış)
İsimlerinin benzer gibi algılanması bu karışıklığı yaratıyor.
100 Milyar Meşe projesi
Türkiye için 100 milyon mesaj
Kötü tarafı Tema'nın sitesine yeni kampanyanın tanıtım bilgilerini henüz koymamış olması... Bir linkle smsmese.org adresine yönlendirilmesi gerekirdi.
Bu haliyle, Tema adını kullanarak, Temadan habersiz bir proje uygulanıyor gibi görünüyor. Bu çıkarımları ana sayfaya, çalışmalar ve haberlere bakıp orada bulamadığım için yapıyorum. Başka bir başlık altına gizlendiyse bilemem :)
Lafın kısası siteleri güncellemenin önemi bir kez daha anlaşılıyor...
Merak ettiğim bir şey var. Tema ektiği bu meşe palamtlarıyla ne kadarlık bir alanda ağaçlandırma gerçekleştirdi acaba.
Tema sitesinde 1998-2004 yyılları arasında 640 milyon palamut ekildiği söyleniyor. 6 yılda yapılan iş bana biraz az geldi.
Bu durumda proje başarılı sayılabilir mi?
Projeyi ne zaman tamamlamayı düşünüyorlar?
Bunları araştırdım ama bulamadım. Bilgisi olan var mı?
nevbahar
27-03-2006, 14:52
Tema'nın 10 milyar meşe projesi için görüşmem sonucu, yetkiliden öğrediğime göre 'smsmese.org' sitesindeki kampanyadan sorumlu kuruluş ile Tema'nın anlaşması varmış.
Bu kuruluşun ,reklamlardan elde edilecek gelirin bir kısmını Tema'nın daha önceden süregelen meşe kampanyasına aktaracağı söylendi.Yani her ikisininde çalışmaları aynı proje içinmiş.
Artık gönül rahatlığıyla destek verebiliriz diyorum.Ne dersiniz?
Tema'nın 10 milyar meşe projesi için görüşmem sonucu, yetkiliden öğrediğime göre 'smsmese.org' sitesindeki kampanyadan sorumlu kuruluş ile Tema'nın anlaşması varmış.
Bu kuruluşun, reklamlardan elde edilecek gelirin bir kısmını Tema'nın daha önceden süregelen meşe kampanyasına aktaracağı söylendi.
TEMA Vakfına bu proje dahilinde ozyasar.NET tarafından yapılacak bağışlar, TEMA Vakfı denetimine açıktır. Bağışlar reklam verecek sponsor firmalardan sağlanacak gelirlerden yapılacaktır.
Sponsorluk sözleşmelerine TEMA taraf değildir. İlgili sözleşmeler firmalar ile ozyasar.NET arasında yapılacaktır.
Sponsor olarak reklam verecek firmaların sözleşmeleri TEMA Vakfınca incelenmesinden sonra yürürlüğe girer. İnceleme konusunda TEMA Vakfı Kaynak Geliştirme Bölüm Başkanlığı yetkilidir.
kaynak: (http://www.smsmese.org/uyari.asp?id=bildirim)
Bu durumda şöyle bir sonuç çıkıyor:
Cep telefonumuza 20 SMS reklam gönderilmesi için ozyasar.NET'e veriyoruz.
Reklamverenlerle görşmeleri ozyasar.NET yapıyor, Tema bu işe karışmıyor dolayısı ile ne kadar para toplandığını bilmiyor. Yoksa Tema taraf olurdu.
Tema vakfınca incelenen konu reklam içerikleri olabilir "Gönderilecek reklamlar vakıflar tarafından incelendikten sonra sizlere ulaşacaktır"
Toplanan paranın "bir kısmı" Temaya aktarılacak. Ne kadarı olduğu ise belli değil....Böyle bir projenin tüm gelirinin (zorunlu harcamalar dışında) ağaç dikimine gitmesini isterdim. Türkiye olup biteni, hergün haberlerden dinledikçe insan daha kuşkulu hale geliyor...
Birilerinin Tema adını ve insanların ağaç sevgisini kullanıp para kazanmaya çalışmadığından nasıl emin olacağız?
Eklemem gerek, bu şüpheci tutumu özellikle takınıyorum. Müzmin Muhalifi oynuyorum. Tek amacım şeffaflık... Yoksa asla proje aleyhinde konuşmaya çalışıyor değilim.
Bu ayırımı anlayacağınızı tahmin ediyorum ama yine de yazayım dedim :)
Ben bu tip kampanyalardan hoşlanmıyorum.
İki yönüyle karşıyım. Birincisi yardımda bulunup
cezalandırılmak istemiyorum. İkincisi, bazı konuların
kontrol edilememesi canımı sıkıyor.
ayhan coruk
03-04-2006, 22:51
arkadaslar ben bu konulara yabancıyım ama bır fıdanın tuplu malıyetı 100 kuruş ben su soruyu sormadan gecemıyorum tema bu fıdanları kımden ve kac kurusa alıyor bılgısı olan varsa benı aydınlatsın lutfen
bonsaisever
04-04-2006, 00:23
Tema gibi bir kuruluş neden reklamını yapıyor diye ne alcağı belli olmayan bir şirket ile anlaşsın. Madem adını kullanıp para toplayanlardan onların gönlünden kopan ne ise ona tamah ediyor, ben de çıkıp toplayayım da üç beş ne ise Temaya vereyim. Durum bu ise Tema artık içtenliğini kaybetmiş ve başka şeylere yönelmiş.
Bakıyorumda herkes kuşkuyla yanaşıyor.Bir karalamdır sürüp gidiyor.Meşe kampanyası 2023 te sonlanacak.Bir arkadaşımız 6 yılda alınan yolun azlığından dem vurmuş.Siz ağaç severle bu kampanyaya omuz verirseniz çok daha önce sonlanır.10milyar meşe kampanyası ilk kez adıyaman Kahta yani Gap bölgesinde başiladı.Altı yıl önce ekilen tohumlar boy verdi.
Temanın kampanyasını yapan kuruluş bu kampanyadan üçret almıyor.Kitlelere ulaşmanın bir yoluda bu .Toprak yoksa ağaç ta yok,Toprak yoksa ekmek te yok.Her kes eline cebine sokmak zorunda.Bu ülke hepimizin .Dedikodu yapılacak zaman değil.Bu toprakları geri getirmek öyle kolay değil.Topraklar gittikten sonra fotoğrafını çekeceğiniz ağaçta bulamıyacaksınız.
bonsaisever
04-04-2006, 20:51
Bu yazıyı başka bir yerde yazsaydın anlayabilirdim...buraya üye olduğuna göre buradaki insanların da en az senin kadar ağaçlar konusuna önem verdiğini bilmen ona göre hitap etmen gerektiğin ve mesajında düzeltmeler yapmanın uygun olacağını düşünüyorum. Bu bilgilerin yanlış olduğuna dair senin bir bilgin var ise merakla bekliyorum. Yoksa demogoji ile her önüme gelene para veremem.
[QUOTE=asc1485]Bakıyorumda herkes kuşkuyla yanaşıyor.Bir karalamdır sürüp gidiyor.QUOTE]
Kuşkuyla yanaşıldığı doğru ama karalayan kimse yok. Sorgulamak karalamak demek değildir.
[QUOTE=asc1485]Dedikodu yapılacak zaman değil.QUOTE]
Bu ifade çok hatalı. Açık tartışma ortamlarında söylenenlerin, özellikle de böyle bir sitede dedikodu olarak nitelendirilmesi kabul edilemez. Özür dilemeniz halinde maksadını aşan bir ifade olarak kabul edilebilir. Lütfen dikkatli olalım.
Hiçbir kurum insandan bağımsız, canlı bir varlık değildir. Tüm kuruluşlar onu yaşatan insanların kimliğine göre karakter kazanır. TEMA oldukça büyük bir kuruluş, pekçok insan çalışıyor. Adının verdiği güvenilirlik bizleri sorgulamaktan alıkoymamalı çünkü bir elin beş parmağı aynı değil. Birgün bu siteden yola çıkarak büyüdüğümüzde insanlar bizleri de sorgulamalı. Sevgiler.
Bir arkadaşımız 6 yılda alınan yolun azlığından dem vurmuş.
Bu kişi benim. Ben işin içindeki birisi olarak söyledim bunu. Orman Genel Müdürlüğü 2006 yılında 250.000 Hektar orman alanında rehabilitasyon yapmayı amaçlıyor. Yılın ilk 4 ayında da bu programın yarısına yakın kısmını tamamlamış durumda. Bu çalışma temposu programın üzerine çıkılacağını gösterir. Bu 2007 yılı için de 250.000 Hektar olarak planlanmıştır.
Rehabilitasyon çalışmaları bozuk orman alanlarının iyileştirilmesi anlamına gelir. Yani her yıl yukarıda bahsettiğim miktarda bozuk orman alanı verimli orman alanları içine katılmaktadır. Verimli orman alanları 1 yıllık emekle fidan dikip tohum ekmek suretiyle kazanılamaz. Rehabilite edilmeye başlanan bu sahaların uzun yıllar bakıma ihtiyacı olacaktır. OGM bunu bildiği için bu tür sahalar tam olarak verimli hale gelinceye kadar bakım çalışmaları yapmaktadır.
İşin reklam kısmıyla ilgilenmediği için OGM'nün yaptığı çalışmalar görünmüyor.
Tabiiki gönüllü insanları bir araya gelerek doğaya sahip çıkmaları çok güzel bir olay. Bunu başardığı ve doğa sevgisini sürekli gündemde tuttuğu için TEMA'yı tebrik etmek gerekli. Ama teknik olarak işe hakim olunsa, TEMA meşe palamudu ekilen yerlerde elde edilen fidanların bakımını da üstlenirdi. Maalesef TEMA'nın eksiği bu
Merhabalar bu konuda yazışmalarınızı işten arda kalan zamanlarda okuyabildiğim kadar dikkatlice okudum ve bir kaç düşüncemi sizlerle paylaşmak isterim... Meslektaşlarım beni iyi anlayacaktır umarım!....
"Tema sitesinde 1998-2004 yyılları arasında 640 milyon palamut ekildiği söyleniyor. 6 yılda yapılan iş bana biraz az geldi.
Bu durumda proje başarılı sayılabilir mi?
Projeyi ne zaman tamamlamayı düşünüyorlar?" (Alıntı Sahibi YILMAZ)
Ewet abicim seni bu konuda oldukça kuvvetlice destekliorum. Çok haklısınız..TEMA nın çalışmalarında hep kafalarda bir soru işareti bırakıyorlar. Ayrıca TEMA ağaçlandırmayı kendi yapmıyor yani ....
"arkadaslar ben bu konulara yabancıyım ama bır fıdanın tuplu malıyetı 100 kuruş ben su soruyu sormadan gecemıyorum tema bu fıdanları kımden ve kac kurusa alıyor bılgısı olan varsa benı aydınlatsın lutfen" (alıntı sahibi AYHAN CORUK)
Yani bu görüşe hiçbirzaman cevap alamıcaksınız TEMA fidan satın almıyor. Ağaçlandırmanın ödemelerini devlete yapıor. Bunun için de sadece fidan değeri değil işin içine diğer çalışmaların ücretlendirmesi de giriyor. Ayrıca TEMA fidan değil TOHUM kelimesini kullanıyor ağaçlandırmalarında. Bunun da sakıncası verilen rakamın gerçeği yansıtmamasıdır. Yani kısaca şöyle açıklayabilirim ki; 1000.000 fidan ile 1000.000 palamut arasında 1/4'lük bir yanılgı vardır. 1000.000 fidan ile 1000.000 ağaç elde edebilirsiniz ama 1000.000 meşe palamudu ile en fazla 300.000 ya da 400.000 elde edersiniz. Çünkü palamutla ağaçlandırmalarda. Tohum yatağına 3-4 palamut bırakılır bir ağaç için. Oradan da fidan ya çıkar ya da çıkmaz.
Bundan başka
"Bu kuruluşun ,reklamlardan elde edilecek gelirin bir kısmını Tema'nın daha önceden süregelen meşe kampanyasına aktaracağı söylendi.Yani her ikisininde çalışmaları aynı proje içinmiş." (Alıntı Sahibi NEVBAHAR)
Eğer dediği doğruysa arkadaşımın; bu da ayrı bir aldatmaca. Bir proje tamamlanmadı diye farklı bir proje adı altında eski projeye destek sağlamak bence aldatmadan başka birşey değildir. Eğer yeni bir proje varsa ortalıkta ya eski proje başarıyla kapanmış demektir ya da önceki daha bitmemişse bu iki projenin birbirinden ayrıldığını kanıtlamaları gerekir.
ve son olarak da....
"Ama teknik olarak işe hakim olunsa, TEMA meşe palamudu ekilen yerlerde elde edilen fidanların bakımını da üstlenirdi. Maalesef TEMA'nın eksiği bu." (Alıntı Sahibi YILMAZ)
Bu görüşüne de son derece katılıyorum. Başarıları sosyal düzeyde yani reklamsal anlamda yok sayılamayacak düzeyde ama çalışmalarındaki kaliteyi merak ediyorum ben de...
---------
Bunun yanında ben de bir STK'da çalışan biri olarak ve yaklaşık 4-5 yıldır devlet ormancılığının da hemen hemen içinde olarak kendi düşüncelerimi toplamak isterim.
Öncelikle STK'ların amacı elbette ki devletin yetişemediği yerde halkın isteklerine öncülük etmektir. Yani halk ile bütünlük oluşturmaktır. Bu bağlamda biz de Ege orman vakfı olarak ege bölgesinde elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ama biz TEMA gibi çalışmıyoruz tüm çalışmayı üstleniyor ve bakımlarını yapıyoruz. Bu konuda halkın güvenini almak inanın hiç de kolay değildir. Tkatir edersiniz ki insanlar verdikleri paranın karşılığını hemen almak isterler. Bu da ayıplanamaz bir gerçektir. Bir de bizim TEMA ya göre daha lokal çalıştığımız düşünülürse biz daha çok göz önünde ve daha çok kontrol altındayız. Çünkü benim TEMA' ya yaptığım bağış sayesinde yetişen ağaçları görmem belki hiç mümkün değil ama izmirde bu böyle değil. Çalıştığımız yerler insanların hergün evlerinden işlerine giderken görebilecekleri yerler oluyor.
İşte bu sebepten insanlarla daha çok iç içeyiz.
Kısacası TEMA'nın Türkiye'nin herhangi bir yerinde yaptığı ağaçlandırma hakkında beni ikna etmesi gerekiyor..
Bahsedilen kampanya çerçevesinde "Digitürk" sponsorluğunda benim adıma 9 meşe palamudu gömmüşler. Katılım belgesini dün aldım.
Keşke dikildikleri yeri de bilsem, ara sıra gidip sulasam, dibinin otlarını ayıklasam :(
İyi tarafından bakmaya çalışıyorum. Dünyada dikili bir ağacım (pardon 9 ağacım) var artık :))
drosophila
25-04-2006, 17:23
Tema Vakfı 100 milyon Mesaj adı altında bir proje başlatmış. Aşağıdaki
linke tıklayarak başvuru formundan kaydınızı yaptırıyorsunuz ve sadece
cep telefonunuza sponsor firmalardan 20 mesaj alıyorsunuz (hiç ücret
ödemiyorsunuz). Bu destekle her cep numarası için 9 adet meşe ağacı
dikiliyor. Oturduğumuz yerden bir şeylere faydamız dokunsun
http://www.qsms.net/mesaj.asp
Sebahattin
30-04-2006, 18:13
Çok güzel bir kampanya, firmalar eskiden bunları istem dışı gönderiyorlardı. Artık bu mesajlara ağaçlar hatırına katlanılabilir.
Arkadaşlar ümit kırıcı olmak istemem ama 9 Meşe palamudundan bahsediliyor projede kişi başına düşen. Sizin en iyi ihtimalle 3 meşe fidanınız olur. Ama o da iyi hiç dikili ağacı olmayan için. Neyse çok kırmayayım heveslerinizi.. Tebrik ederim..
Mine Pakkaner
01-05-2006, 21:48
Durup durduk yerde sadece bir bedelsiz mesaj yollamakla, 3 muhtelemel fidana aracı olmak elbette ki heves kırıcı değil, ne dersiniz?;)
K A M U O Y U N A
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Bursa Barosu ve TEMA Vakfı, verimli tarım arazilerimize yönelik vahim bir saldırıyı kamuoyuna duyurmak üzere 12 Mayıs 2006 Cuma günü İstanbul’da 1907 Fenerbahçe Derneği’nde bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çelik KURTOĞLU, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal YAVUZ, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan GÜNAYDIN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet ATALIK ve Bursa Barosu Çevre Komisyonu’ndan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. İsmail İŞYAPAN katıldı. 4 kurum bu konudaki ortak görüşlerini kamuoyuna duyurdular.
Toprağı koruma sürecinde toplum yararını savunan
SİVİL TOPLUMUN YASAL YETKİSİ ELİNDEN ALINIYOR.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Bursa Barosu ve TEMA Vakfı, toplumun geleceğinin en önemli güvencesi olan ülke toprak kaynaklarının amaç dışı kullanımlarla talan edilmesi girişimlerine, her koşulda inançla bilinçle karşı durmayı, ulusal ve toplumsal sorumluluk ve ödev bilmektedir. Bu kuruluşlar ülkemizin çağdaş yönetimi açısından; sivil toplum kuruluşlarının kamu yönetimi sürecine sorumluluk anlayışıyla katılımlarını, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin olmazsa olmaz temel koşulu saymaktadır.
TEMA Vakfı girişimi ile ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Üniversiteler, Hukukçular, her düzeyde Bürokratlar gibi geniş bir katılımla hazırlanan ve bilinen adıyla TOPRAK YASASI bunun en son örneğidir.
Kamuoyuna üzüntüyle duyurmak isteriz ki: kısa bir süre önce bize ulaşan ve bir örneği Ek’te bulunan yazıdan (http://www.tema.org.tr/tr/bizden_haberler/guncel/2006/TMMOB-TEMABasinAciklamasiEK.htm) da anlaşılacağı üzere, Anayasa’nın 44 ve 45’nci maddelerinde “Devlete ülke topraklarının korunması” görevi verilmesine rağmen, Devleti yönetmek için seçilenlerden oluşan Hükümet ve onun atadığı üst düzey yöneticiler, bu görevin gereğini yapmak yerine, adeta verimli tarım arazilerinin talanına hukuksal kılıf hazırlama ödevini yüklenmiştir.
Üstelik; devlet adına Başbakanlık bu süreçte kamu yararını savunan sivil toplum kuruluşlarının sorumluluk taşıyan çabalarını talihsiz bir yaklaşımla “bertaraf edilmesi gereken olumsuzluklar” olarak nitelenmektedir. Bir yandan “bu engelin(!) aşılması”, bir yandan da “5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun Geçici Madde-1’i ile izinsiz yatırımlar için getirilen af süresinin uzatılması yönünde değiştirilmesi” açıkça bu yazı ile emredilmektedir.
Bu Yasanın toprağı koruyucu hükümlerine rağmen “Bu ülkenin fabrikaya da ihtiyacı var” türünden çarpıtmalarla, verim yeteneği düşük niteliksiz geniş araziler dururken, esasen ülkemizde son derece sınırlı olan verimli tarım arazileri, giderek artan bir talan saldırısıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Toplumun yaşam güvenliği için zorunlu olan üretimin, ancak verimli arazilerden sağlanacağı gerçeği görmezden gelinmekte ve kamuoyu aldatılmaya çalışılmaktadır.
Bilinmelidir ki; Toprak varlığımızın ancak üçte biri tarıma uygundur ve bu alanın da ancak üçte biri verimli tarım arazisidir.
Bilinmelidir ki; toprak yoksa sanayi yoktur, üretim yoktur, kalkınma yoktur, yaşam yoktur.
Ve yine bilinmelidir ki; bir avuç toprak üretilemeyen bir kaynaktır.
Cargill Firmasının yatırımına olanak sağlayan İznik Gölü Çevre Düzeni Planı Danıştay 6. Dairesinin 26.11.2002 tarih ve E:2002/4839.K:2002/5652 kararıyla iptal edilmiş ve bu karar İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca onaylanmıştır. Plan yargı tarafından iptal edildiğinden, Cargill Firması yatırımının hukuksal dayanağı da ortadan kalkmıştır.
Danıştay’ın KESİNLEŞMİŞ İPTAL KARARINA rağmen, söz konusu yatırıma hukuksallık kazandırmak amacıyla; 4737 sayılı Özel Endüstri Bölgeleri Kanununda 22.6.2004 tarihli ve 5195 sayılı Kanunla gerçekleştirilen değişiklikle Cargill firmasının yatırım yaptığı arazi Bakanlar Kurulunun 5.7.2005 tarih ve 2005/8944 sayılı kararıyla “Özel Endüstri Bölgesi” ilan edilmiştir.
Bu karar üzerine açılan yeni davada; “hukuka aykırılığı belirlenmiş imar planlarının geçerli sayılması yolunda yargı kararlarını etkisiz kılacak yasal düzenlemelerin de yapılamayacağı” gibi gerekçelerle, Danıştay 10. Dairesi tarafından 8.2.2006 tarihinde Cargill Firmasının yatırım yapmasına olanak sağlayan Bakanlar Kurulu Kararının yürütülmesinin durdurulması kararı verilmiştir.
Başbakanlık tarafından Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gönderilen yazı ile Anayasanın 44 ve 45’nci maddeleriyle ülke toprağını korumakla ödevli kılınan Hükümetin en üst organının, toprağı talan ettiği yargı kararıyla belgelenen bir yabancı yatırımın sürmesi amacı ile bu firmanın da katıldığı toplantılarda çözüm arama çabası içine girdiği açıktır.
Anayasanın 6’ncı maddesinde dile getirilen “Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.” temel ilkesine rağmen, Hükümetin yabancı bir kuruluşun yararı için ve o kuruluşla birlikte hukuk dışı çözüm arama çabası, kanımızca açık bir ANAYASA İHLALİ girişimidir.
T.C. Başbakanlığının ;
- yabancı bir firmanın ofisi anlamına gelecek biçimde kullanılması,
- yabancı firmalara verimli arazileri pazarlayan bir konuma düşürülmesi,
ULUSAL EGEMENLİK İLKESİ bakımından da kanımızca ürkütücü ve ibret vericidir.
Bu ülkede ulusal doğal varlıklarımızın korunmasını toplumsal bir görev sayan yurtsever yetkililerin, görevlilerin ve siyaset insanlarının, her koşulda var olacağına içtenlikle inanıyoruz.
Kuruluşlarımız ulusal egemenlik ilkesine, demokratik sorumlu sivil katılımcılığa ve ülke yararlarına aykırı bu girişimlerin geriletilmesi ve gündemden çıkarılması için, demokratik olanaklarını kullanmakta kararlıdır.
Kamuoyunu toplumsal sorumluluk yaklaşımımıza, omuz vermeye ve çabalarımıza destek olmaya çağırıyoruz.
Saygılarımızla,
EK : Başbakanlığın Yazısının Fotokopisi (http://www.tema.org.tr/tr/bizden_haberler/guncel/2006/TMMOB-TEMABasinAciklamasiEK.htm)
Mine Pakkaner
06-06-2006, 22:58
ATATURK'un Dogumunun 125.Yili dolayisiyla Latife Hanim Muzesi Muduru sayin Ahmet Gurel tarafindan verilecek ''Ataturk ve Doga sevgisi''konulu konferansa katiliminizi bekleriz.Saygilarimizla.
Alaettin Hacimuezzin
TEMA Vakfi İzmir Temsilcisi
Tarih:10 haziran 06
Saat:14.00
Yer:Fuar izmir Sanat Oditorium salonu
Arkadaşınızı Çağırın
Bu proje ye destek olmak için arkadaşlarınızı çağırın, En çok çağrıyı gönderen kişi için TEMA Vakfı Çanakkale Ağaçlandırma Sahasında 2000 Fidanlık Adınızı Taşıyan Hatıra Ormanı tarafımızdan kurulacaktır.
Kurallar
Kampanya destek verenler katılabilir.
Çağrıların her mail adresine tek tek gönderilmesi gereklidir.
Bu hediyeden yararlanmak için en son çağrı gönderme tarihi 20.12.2006 tarihidir.
Sistemden bu ana kadar gönderilmiş 22300 adet çağrıdan tekil olanlar değerlendirmeye alınmıştır.
Yarışma sonuçları 30 Aralık 2006 tarihinde açıklanacaktır.
http://www.smsmese.org/arkadas.asp
DevrilgenKayik
17-07-2006, 22:49
TEMA ağ alanı adresinden evlilik, doğum, tebrik, vs amacıyla fidan bağışı bir başkasının adına yapılabiliyor. Ben bunu kullanmaya başladım, hem tebrik ediyorsunuz, hem de ağaç dikilmesine katkınız oluyor. Ancak tavsiyem sertifikanın posta yoluyla değil, kargo ile ulaşmasını seçmeniz. Biraz daha fazla ödüyorsunuz ama sertifika sahibine ulaşıyor. Posta 2 kez kayboldu, ulaşmadı.
Bonsaisever “Tema gibi bir kuruluş neden reklamını yapıyor diye ne alcağı belli olmayan bir şirket ile anlaşsın. Madem adını kullanıp para toplayanlardan onların gönlünden kopan ne ise ona tamah ediyor, ben de çıkıp toplayayım da üç beş ne ise Temaya vereyim. Durum bu ise Tema artık içtenliğini kaybetmiş ve başka şeylere yönelmiş.” demiş.
İnsanlar artık bağış toplanmasından o kadar bıktı ki verdikleri paranın her kuruşunun ağaçlandırmaya gideceğinden emin olsalar bile kaçacak delik arıyorlar ayrıca bundan emin de olamıyorlar. Tema 25 yaş altı için üyelik bedeli için 3 ytl gibi cüzi bir rakam ister bunu da zaten üye kartları için kullanır .bu bile ödeyen gençlerde hımmm ne oldu paralar nereye gitti düşüncesi yaratıyor. Kaldı ki illerdeki ve ilçelerdeki tema temsilcilikleri ekonomik olarak çok kötü durumda çoğunun kendilerine ait bürosu yok olanlar kirayı denkleştiremiyor.Gelelim meşelere. Palamutu toprağa ulaştırmakla iş bitmiyor evet. Sulamak da yeterli değil .Geçen yıl Sivas’ta palamut tohumları kemirgen hayvanlara yem oldu. Kış uzun sürünce aç kalan hayvanlar yemişler.Eee ne yapalım ya çıkmazsa ya az çıkarsa diyerek elimiz kolumuz bağlı oturacak değiliz. Yine tohum toplayacağız, yine bağış yapacağız , yine dikeceğiz. Kampanyaya katılan dostlara teşekkürler ancak bir ricam var.Bulunduğunuz illerde meşe ağacı fazlaysa ekim kasım aylarında palamut toplayarak ya da toplatarak iç bölgelerdeki tema temsilciliklerine ulaştırırsanız büyük katkı sağlamış olursunuz. İlginize şimdiden teşekkür ederim
http://www.smsmese.org bu adrese girip formu dolduruyorsunuz ve size sponsorlardan gelen mesajlar karşılığında kişi başına 9 meşe dikiliyor. Cebinizden de kuruş çıkmıyor :)
Toprağa sahip çıkmazsak başkasının kucağına oturacağız
Kurucusu olduğu TEMA Vakfı ile yıllardır toprak kaybına engel olmaya çalışan Hayrettin Karaca, artık insanlara bunu anlatmaktan sıkıldığını söylüyor. Ama yine de tehlikeye dikkat çekmeden duramıyor
TEMA’nın kurucusu, şimdi de onursal başkanı olan Hayrettin Karaca’nın Yalova’daki Karaca Arboretumu’na gidiyorum. Kendisini yeşilliklerin içinde gazete okurken buluyorum. “Hoşgeldiniz” dedikten sonra “Bugün Bush beni yanına çağırıp ’dostum’ deseydi bunu hakaret olarak algılardım” diyor ve kahkayı basıyor. Ardından bel fıtığından sonra seyahatlerini azalttığını, yaşlılığın gelip çattığını belirtmeden edemiyor ve ekliyor: “Kendime bastonlu, yüzü buruşmuş sevimli bir nine arıyorum, haberiniz olsun.” Bu zamana kadar yaşadığı toprakla ve hayatla olan mücadelesini soruyorum, o anlatıyor...
TEMA kurulduğundan bu yana erozyonla mücadelede ne kadar yol alındı? Neleri başardı, neleri yapamadı?
Yıllardır toprağın değerini anlatmaya gayret ettik. Büyük başarılar ve sonuçlar aldık, noktayı koyduk diyemem ama hiçbir şey yapmadık da diyemem. Şimdiye kadar iki önemli şey yaptık. Mera ve Toprak Kanunu’nu çıkardık. Gelin görün ki, sardık kundakladık, ama öyle duruyor. İcraat yok.
Neden?
Kısaca nasıl anlatılır bilmiyorum ama... Toplumun büyük ilgisini ve desteğini aldık. Ancak siyasi kadroları maalesef bu yolda bir hizmete yönlendiremedik. 1946’dan bugüne kadar iktidar olmuş bütün hükümetler, Türkiye’nin topraklarına hizmet ederek değil tüketerek ve yok ederek iktidar olmayı amaçladılar ve bunu başardılar.
Çok iddialı laflar bunlar...
Kaç yaşında adamım, yalan mı söyleyeceğim! Toprağın değerini ben hiçbir hükümete anlatamadım. TEMA’yı idare edenlere anlatamadım da onlara mı anlatabileceğim? Toprak yasası adam gibi uygulansa bu ülkenin kaderi değişecek.
MEŞELERİ EVİME DİKECEK DEĞİLİM
Peki 10 milyar meşe palamudu kampanyası amacına ulaştı mı?
Proje deprem zamanında ağırlaştı. Biz bu işi tek başımıza yapmıyoruz. Orman Bakanlığı’yla ortaklaşa yapıyoruz ve onların bize yer göstermeleri gerekiyor. Evime dikecek halim yok ya meşeleri...
Yangınlar için ne diyorsunuz?
Ahh ah... Yaralarıma dokunuyorsun. Gelibolu yandı. Diktik, yine yandı. Yandı diktik, yandı diktik. Yangından bir şeyler gidiyor ama yenileri geliyor. 1994’de Amerika’da Yellow Stone Milli Parkı günlerce yanmıştı. Bilim adamları ikiye ayrıldı. Biri yangını söndürelim dedi, biri söndürmeyelim. Sonra kendiliğinden söndü. O bölgede 160 yıldır olmayan 12 yeni bitki türedi. Bitkiler kendilerini yenilediler.
Yanlış anlamıyorsam yangının iyi bir şey olduğunu mu söylüyorsunuz?
Hayır tabii. Ancak ormancılarda yangın kültürü denen bir şey vardır. Bilerek bölge bölge yakılır ve yeni bitkilerin önü açılır. Yangınlardan hemen sonra dikim yapılıyor. Bir durun Allah aşkına, dikmeyin aceleniz ne! Gelibolu yangınından sonra Orman Bakanı Hasan Ekinci’yle televizyona çıkmıştık, canlı yayında. Ekinci, “Derhal dikim çalışmalarına başlayacağız” deyince panik oldum, “Hayır olmaz” diye bağırdım. Kameralar döndü bana. Orası ağaçlandırılamaz, beklemek lazım, hem bitkilendirilmemesi gerekiyor. Bir sevdamız var her yer çam olsun istiyoruz. Çam, çam, çam bıkmadık mı çam ekmekten sağa sola yahu! Bırakın çamı hangi toprağa ne ekilmesi gerekiyorsa o ekilsin. Yangından sonra bir yıl arazinin dinlenmesi, yağmurlarla toprağın suya doyması gerekir. Çam fidelerine sarılmayın hemen.
Türkiye’yi bucak bucak dolaştınız. Toprak kaybının en trajik düzeyde olduğu yerler neresi?
Şu soruya bak! Beni sinirlendirme böyle sorularla! Erozyona maruz kalan bölgelerin artık şakası yok. Dilimde tüy bitti. Yaşlandım, yormayın artık beni. Her yıl 10 milyar 400 milyon ton toprak kaybediyoruz. Derelere denizlere göllere gidiyor hepsi. Sel olunca bakan gidiyor bölgeye ve şöyle diyor: “Değerli vatandaşlarııım, acımız çok büyüktüüür, ülkemiz güçlüüüdür, bunları en kısa zamanda düzelteceeeğiiiz.” Ve gidiyor. Sel nerden geldi, niçin geldi kimse ilgilenmez. Biz millet olarak ağıt yakmayı çok severiz. Ağıtımızı yakar sonra olay yerini terk ederiz. Tedbirini alırsan o sel gelmez kardeşim. Senelerdir bunları dinliyorum, sıkıldım artık. Soruna cevap vereyim en iyisi daha fazla sinirlenmeden. En trajik bölge Harran Ovası. Harran bitmiş durumda. Tuzlanmış ve terk edilmiş... Çukurova’nın yüzde 30’u bitmiş, Konya ovası bitmiş!
Sıkıldınız mı bunları anlatmaktan?
Sıkıldım tabii, ömrüm bitiyor artık. Mecliste bütçe programı açıklanır, bir kere de erozyonla ilgili bir laf geçmez. Bir kere de benim hatırım için topraktan bahsedin yahu. Kurtuluş toprakta farkında değiller. Yıllarca “tarım” deyip durdular. Toprağın sorununu çözmeden tarıma çözüm bulunamayacağını anlamadılar. 20 yıldan fazladır duyuyorum bu lafları ve sıkıldım. Geldim 85 yaşına, siz hâlâ tarım sorunu deyin bakalım. Ben yaşamayacağım artık bu topraklarda, siz yaşayacaksınız, siz düşünün! Ayrıca toprağına sahip çıkmazsa bu millet başkalarının kucağına oturacak haberi yok. 330 bin kilometre yol gittim. Köy köy gezdim. Bel fıtığı yüzünden ara verdim, bir süre eskisi gibi gezemem. Oturduğum yerden kahroluyorum.
DERTLERİ OY! YANGIN DEĞİL...
TEMA siz kenara çekildiğinizde yoluna devam edebilecek mi?
Şu anda TEMA’nın kurucu onursal başkanıyım. Devam edecek elbette. Sağlığımızda gençleri başa getirdik ki, neler yapabiliyorlar bakalım. Onların da yürüttüğünü görebilmemiz gerekiyor. Sağken yapmak lazım bunları. TEMA’nın bir gücü var, erozyon denince akla hemen vakıf geliyor, bunu başarmışız. Ancak hâlâ istediğim enerjiyi yakalayamadım, yanarım yanarım ona yanarım. Sorarsın şimdi neyi yakalayamadınız diye, söyleyeyim. Yurttaş hareketi istiyorum. Valilikler, silahlı kuvvetler, diyanetçiler TEMA’cı. Eee? Neden bir şey olmuyor. Kimseye bir şey anlatamadım. Bazen TEMA’ya bile...
Neden kimseye bir şey anlatamadınız, ben de bunu anlayamadım...
Bunu yaşadığım küçük bir hikâyeyle anlatayım. Yıl 1982. Kızıl ağaç var. Onu görmek, bilgi almak istiyorum. Orman idaresine gidip izin istiyorum. Bana “İnsanların ormanda açtıkları alanları tutanaklıyoruz, çok meşgulüz” diyorlar, ısrar ediyorum. Yanıma genç bir çocuk veriyorlar, ormanı gezmeye başlıyorum. Devam ederken bir adam ağacı baltalıyor, biri de tutanak tutuyor. Ağacı baltalayıp hudutlarını belirleyen adam soruyor tutanak tutana “Ne yapıyorsun?” diye. O da anlatıyor durumu. O zaman adam, “Şu ileride ki ağaçların olduğu yerleri de bana yaz orayı da alıyorum” diyor. Şaşırıyorum. Sonra anlıyorum nedenini Orman Genel Müdürlüğü haber salmış, “Seçimden sonra af var” diye. Şimdi sana soruyorum, yangın mı tehlikeli, yoksa oy derdi mi?
Bana dava açan kızımı kucağıma alıp sevecek değilim
Eşinizin ölümünden sonra kızınız size miras davası açtı...
Olur öyle şeyler... Kırgınım kızıma, alıp kucağıma sevecek değilim tabii ki... Ama o değil, onun kocası yaptı ne yaptıysa. Diğer kızım ondan çok daha farklı yaklaştı miras konusuna. Herkes bir olmuyor işte. Kaderini değiştiremezsin. Böyle olması gerekiyormuş demek ki... Üzülüyorum ama alıştım. Evlat acısı yaşadım, şimdi beni ağlatma geçelim bunları. (Erozyon Dede’nin oğullarından Halil 1984’te dişçi koltuğunda narkozdan öldü. Diğer oğlu Atay ise 1993’te Tarabya’daki evinde eşi tarafından öldürüldü.)
Kitabımda çapkınlıklarımı anlatacağım!
Kitap yazıyormuşsunuz, neler anlatıyorsunuz kitapta?
Hayatımın beşte birini konuştum, 500 sayfa olmuş. Nasıl olacak bilmem. Cilt cilt mi yapsam acaba. (Gülüyor) Çok acılar çektim, çok da övündüğüm günler yaşadım. TEMA’yı, sanayii hayatımı anlatacağım. Aile yaşantımı ve tabii ki çapkınlıklarımı anlatacağım. Çapkınlıklarımı şimdi de anlatırım ama teybini kapat!
Karaca markası beni çok gururlandırdı maalesef yaşatamadılar
İpini koparan danalar gibi kendimi çayıra bayıra saldım. Öyle olmasını 1940’da iş hayatına atılacağım vakit düşünüyordum. 1980’e kadar para kazanmak için çok çalıştım. Bugünkü aklım olsa yapmazdım. O tarihten sonra para kazanmayı bıraktım. Karaca markası beni çok gururlandırdı. Alanlar yıllarca giydiler kazakları ve tüketmediler. Benim para umurumda bile değil artık, ben doğaya döndüm yüzümü. Karaca’yı yaşatmayı başaramamışlarsa benim yapacağım bir şey yok. Hiç üzülmüyorum.
“Yıllardır aynı kazağı giyiyor, parasını harcamıyor” açıkçası “varyemez” diyorlar size. Zenginsiniz ama yemiyorsunuz, neden?
Ne derlerse desinler umurumda bile değil. (Gülüyor) Bir gün neden böyle olduğumu anlayacak ve utanacaksınız halinizden. Bu dünyada insanlar ikiye ayrılmıştır. Karnı aç olanlar ve gözü aç olanlar. Gözü aç olanları doyuramazsın. Dünyada servetler bir kişiye doğru akarken, fakirler hızla artıyor. Al sana bir örnek, 1993’de Amerika’da 22 kişinin serveti 48 ülkenin servetine eşitti. Bugün 3 kişinin serveti 48 ülkenin servetine eşit hale geldi.
Tek başınıza küresel tüketimin karşısında mı durmayı amaçlıyorsunuz?
Bir en büyük sayıdır küçüğüm. Bir olmazsa iki ve üç olmaz. İnancım var, başka bir şeye gerek yok. Hergün yeni bir şey satın alırsan toplum seni bir gün ama bir gün mutlaka yargılayacak. Ben, beni kullanmalarına izin vermiyorum, sen de verme.
İnsanların kazandıkları kadar harcamaları doğal bir şey değil mi?
Bu bir ahlak meselesi. Benim param mı yok yıllardır aynı kazağı ve yamalı pantolonu giyiyorum. (Yamaları gösteriyor.) Hakkın olanı tüket, karnını doyur, barın, sağlığına kavuş, eğitim al. Daha öteye gitme.
08.10.2006
Akşam
(http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=pazarvatan_detay&hkat=1&hid=10127)Zeynep Bakır
Mine Pakkaner
16-11-2006, 14:08
20-26 kasim 06 haftasi EROZYONLA MUCADELE haftasi dolayisiyla, 20 kasim 06 pazartesi gunu saat 11.00'de Izmir Cumhuriyet meydani Ataturk Heykeli onunde saygi durusu ve celenk toreninden sonra ORTAK BASIN ACIKLAMASI yapilacaktir.Ilgi ve bilginize sunariz,katiliminizi bekleriz.
Saygilarimizla.
Alaettin Hacimuezzin
TEMA vakfi Izmir Temsilcisi
ORTAK BASIN ACIKLAMASINA IMZA ATANLAR
TEMA Vakfi Izmir Temsilciligi
Orman muhendisleri odasi ege bolge subesi
Ziraat muhendisleri odasi Izmir subesi
Ege Cevre Platformu (Egecep)
Kuresel Isınma Platformu
Tum Ziraatcilar Dernegi
Dogal Kulturel Cevre Icin Yasam Hareketi
Guzelyali Iyilestirme Platformu
Empati denizi kulturel etkinlikler engelliler toplulugu
Izmir'i Sevenler Platformu
Izmir Ataturk Ormanini Koruma Dernegi (Ataorman)
Ulusal Birlik Platformu
Ege Sivil Toplum orgutleri Birligi (Estop)
Izmir Kultur ve Sanat Dernegi
Mine Pakkaner
22-11-2006, 22:35
EROZYONLA MUCADELE haftasi dolayisiyla 20 kasim 06 pazartesi gunu yapılan ORTAK BASIN ACIKLAMASI
TOPRAK EROZYONU TÜRKİYEYİ TÜKETİYOR
Erozyon, sessiz ve sinsi seyreden, gözlerimizi alıştıra alıştıra topraklarımızı alıp götüren tam olarak algılanmamış gerçek bir krizdir.
Toprak özellikleri, arazi eğimi, iklim ve bitki örtüsüne bağlı olarak doğal erozyon(yani toprakların su ve/veya rüzgar etkisiyle aşındırılıp taşınması olayı)zaten vardır. Ancak insanın doğaya müdahelesi temeline dayanan etkenlerle erozyon özellikle ülkemizde bir felaket niteliğine dönüşmüştür.
Türkiye’de erozyon, AB’den 17 kat, Afrika’dan 22 kat, bizden 12 kere geniş olan ABD’den bile 7 kat daha fazladır. Türkiye’de çeşitli şiddetlerde erozyon olmaktadır.
Arazilerimizin %63’ü çok şiddetli ve şiddetli, % 20’si orta şiddetli, % 7’si ise hafif şiddetli erozyonla karşı karşıya. (yani topraklarımızın % 90’ınında derecesi değişen ama kesin bir erozyon var) Topraklarımız giderek yok oluyor.
Her yıl ülkenin 1.400.000.000 (Bir milyar 400 milyon) ton toprak hem de verimli üst toprağı yok oluyor. Bu toprak 70 bin adet 20 ton kamyonluk toprak demek..
Tarım arazilerimizin % 64’ü % 12’den fazla eğimlidir, sakıncalı olduğu halde bu arazilerde toprak işlemeli tarım yapılmaktadır. Erozyon yüzünden aşınıp taşınan bu topraklarımız denizlere, göllere, barajlara dökülmektedir.
Örnek olarak her yıl KEBAN barajına 32 milyon ton toprak dökülmektedir, baraj gölü yapay olmakla birlikte VAN ve TUZ göllerinden sonra yüzölçümü itibariyle üçüncü göl durumundadır, çamurla dolduğu için 10 yıldır deniz araçları çoğu yerde kullanılamıyor. Böyle giderse 20 yıl sonra KEBAN bataklık olacak.
Baraj yapılmadan önce, onu besleyecek akarsu vadileri, ormanları, engebeli tarım arazilerinde erozyona karşı önlemler alınmalıdır. Nitekim GAP Bölge Projesinin hesabına göre GAP barajlarına su akıtan yöre arazileri 10 milyar dolarla ıslah edebilecek durumdadır, bu başarıldığı takdirde sadece Atatürk Barajının ömrünün 50 yıl uzaması hesabıyla 750 milyar dolar kazancımız olacaktır.
Topraklarımız sığ topraklardır; ancak % 14’ü 90 cm’.den daha derindir.Bu durum, tehlikenin boyutlarını çok net göstermektedir. Erozyonla üst toprak gittiği için bu topraklarla birlikte mineral ve organik madde de kaybedilmektedir. Türkiye’nin gübrelere ayırdığı yıllık kaynağın 4,5 trilyon lira olduğu düşünülürse ekonomik kaybın büyüklüğü daha kolay anlaşılır.
Erozyonla kaybedilen bir başka değer ise sudur. Kaybolan toprak yüzünden her yıl yaklaşık 50 milyar m3 yağış depolanamamaktadır. Türkiyenin yıllık su kullanma kapasitesi 110 milyar m3’tür, kişi başına 1500 m3 su düşmektedir. Kişi başına 3000 m3’ten az düşen ülkeler su fakiri sayılıyor. Su fakiri bir ülke olarak kaybımız çok daha önemlidir.
Toprak yerine konulamıyacak bir kaynaktır. 1 cm. toprağın oluşması için doğanın 200-1000 yıl arasında uğraş vermesi gerekir. Türkiye yılda 30 bin hektar arazi problemleri için çalışma hızına sahiptir, bu hızla gidilirse Türkiye’nin de 1000 yıla ihtiyacı vardır.
Nüfus artışı dolayısıyla her yıl ülkemiz nüfusuna 1 milyon insan eklenmektedir. Bu insanlara iş-aş-barınma gereksinimleri bulmak varken erozyon yüzünden yoksullaşan milyonlarca kırsal nüfusun kentlere göç etmesi sorunu devasa boyutlara taşınmaktadır.
Erozyon yüzünden dağda, yamaçta, ovada toprağın altındaki cansız tabaka(ana kaya) ortaya çıkmaktadır. Faydalı toprak katmanlarını kaybeden arazilerde-toprakların üretkenlik yeteneğini kaybetmesi (sonucu bitki yetişmeyen ekim yapılamayan yer) olarak tanımlandığı gibi-çölleşme başlamaktadır.
Erozyon şiddetinin devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde Türkiye’nin büyük bir bölümü, NASA Uzay Araştırma Merkezine göre 2040 yılında çöl olacaktır.
Erozyon yetmezmiş gibi, toprak kirliliği yanlış tarım uygulamaları, tarım dışı amaçlı arazi kullanımları, azalan ormanlarımız ve meralarımız nedeniyle ülkemiz çölleşme tehdidi altındadır.
Erozyon zararının en zalim düşman orduları tarafından dahi yapılması ihtimali yoktur. Çünkü düşman orduları ülkeden kovulduğunda topraklar geri alınmaktadır., halbuki erozyonla taşınan toprakların tekrar geri getirilmesine imkan yoktur.
Yer bilimcilerinin, şehir plancılarının, ziraatçıların, ormancıların, çevrecilerin söyledikleri ve artık herkesin bildiği disiplinlere uyulmadığı için, erozyonun yoğun yaşandığı yörelerde, sellerin felaketine tanık oluyoruz. Doğayı olabildiğine sömürerek daha çok zengin olmak mümkündür, ama rant uğruna insanoğlu böylece kendi geleceğini karartmaktadır.
Türkiye’nin erozyon tehdidi yanı sıra başta ABD olmak üzere Avustralya gibi gelişmiş ülkeler Kyoto protokoluna uymazlar ve sera gazlarının salınımı 1990 yılı seviyesine çekilmezse (Küresel Isınma) bir cendere gibi tüm dünyaya tabiî ki ülkemize de, çok kısa gelecekte büyük felaketler getirecektir.
Biz kendi ülkemizdeki toprak-erozyon ilişkileri bakımından yapılması gerekenleri yapmak durumundayız.
*Liderlerin, yöneticilerin insanlarımızın erozyon konusunda ikna edilmesi
*Çerçeve nitelikli su yasasının çıkarılması
*Toprak koruma, arazi kullanımı ve tarımsal alt yapının düzenlenmesinden birinci derece sorumlu, yeni bir kamu örgütü kuruluş yasasının (TOPRAK SU Yasası)hazırlanması ve yasalaşması
*Detaylı (temel) toprak etütlerine dayalı toprak envanterinin çıkarılarak bilgisayar ortamında veri tabanı oluşturulması ve kullanıcılara sunulması
*Arazi yetenek sınıflarına uygun arazi kullanım planlarının yapılması ve uygulanması
*İyi nitelikli tarım arazilerinin mutlak koruma altına alınması
*Ekolojik havzaların belirlenmesi
*Tarımsal potansiyeli yüksek büyük ovaların özel koruma altına alınması
*Sulak alanların korunması
*Toprak analizlerine dayalı girdi kullanımının yaygınlaştırılması
* (Araziye göre) Toprak işleme ve sulama yöntemlerinin belirlenmesi
*Toprak kirliliği yönetmeliğinin ivedilikle çıkarılması
*Erozyona karşı hassas olan alanların özel koruma altına alınması ve doğal örtünün gelişimi ve ağaçlandırma dışında faaliyetlere yasaklama getirilmesi
*Toprak-Su konusunda Ar-ge çalışmalarına öncelik verilmesi
*Erozyon konusunda ve su etiği konusunda halkın eğitimine önem verilmesi
*Arazi toplulaştırma çalışmalarının yaygınlaştırılması
*Ormanların ve meraların amaç dışı kullanılmaması
*Bitki örtüsünün erozyonu önlediği gerçeğinden hareketle boş araziler varken ağaçlandırmak üzere makiliklerin tahsis edilmemesi
*Orman köylerinin kalkındırılmasının desteklenmesi
*Kırsal kesimde sosyal güvenlik politikalarının desteklenmesi gerekir.
Başlıca güç ve varlık dayanağımız topraktır.
Toprak yoksa hayat yok. Toprak yoksa ekmek yok
“Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez”
Saygı ile sunarız.
TEMA Vakfı İzmir Temsilciliği
TMMOB Orman Müh.Odası Şb.
TMMOB Ziraat Müh.Odası Şb.
EGEÇEP ( Ege Çevre ve Kültür Platformu)
Küresel Isınma Platformu
Tüm Ziraatçiler Dayanışma Derneği
Doğal Kültürel Çevre İçin Yaşam Hareketi
Empati Denizi Kültürel Etkinlikler Engelliler Topluluğu
Güzelyalı İyileştirme Platformu
İzmir Sevenler Platformu
İzmir Atatürk Ormanını Koruma Derneği (ATA ORMAN)
Ulusal Birlik Platformu
ESTOP (Ege Sivil Toplum Örgütleri Birliği)
İzmir Kültür ve Sanat Derneği
bademagacı
19-10-2007, 08:58
Bir insanin yıllık gazete, dergi, kürdan, kırtasiye vesaire ihtiyaçları için tam 7 ağaç kullanılıyor. Her birimiz yılda 7 ağaç tüketiyoruz! Sizin icin 7 değil tam 9 tane ücretsiz meşe ağacı dikilecek..Siz de kendi adınıza kampanyaya destek olmak için aşağıdaki adrese tıklayıp,formu doldurup yollayabilirsiniz.
Adınıza 9 Meşe ağacı dikilmesi karşılında sponsor firmalardan 20 adet kısa mesaj gelecek.
http://www.smsmese.org/mesaj.asp
Adınıza ağaçların dikilebilmesi için toplam 100 milyon gönüllüye ulaşmak gerekiyor. Daha çok kişiye ulaşmak için desteğinizi esirgememeniz dileğiyle..
bademagacı
20-10-2007, 08:01
2/B Arazilerinin satışının durdurulması için 1 milyon imza gerekli
Ayrıntılı bilgi;
http://www.tema.org.tr/2B/index.asp
Mucip Gürbüz
08-11-2007, 22:52
Antalyada 350.000 adet, kaz dağlarında bilinmeyen bin adet ağaçtan kaç gazete, kürdan kırtasiye vs. çıkar acaba TEMA bunu biliyor mu, yoksa bu işlerle uğraşmıyor mu.
TEMA'ya sponsor olan firmaların içinde turizm, maden şirketleri veya bunların paravanları varmıdır?
70 milyonluk Türkiyeden 100 milyon gönüllü arayıp 9 meşe dikimini bu şarta bağlaması ne kadar gerçekçi?
Çok merak ediyorum bu kampanyanın akibeti nedir?
TEMA Erozyon diye diye bence bu işin ciddiyetini erozyona uğratmış, hem bir sivil toplum kuruluşu, hem de vakıf olarak işlevini kaybetmiş, ticari büyük bir holding olmuştur. Geçmiş olsun ülkemize.
Yücel Özlem
12-11-2007, 17:54
Sevgili Bademağacı, Sanıyorum siz bu kampanyayı destekliyorsunuz. Ancak, konuyu yanlış ilettiğiniz için bakın, Sayın M.Gürbüz haklı olarak ne diyor: "70 milyonluk Türkiyeden 100 milyon gönüllü arayıp 9 meşe dikimini bu şarta bağlaması ne kadar gerçekçi?"
...
Adınıza ağaçların dikilebilmesi için toplam 100 milyon gönüllüye ulaşmak gerekiyor. Daha çok kişiye ulaşmak için desteğinizi esirgememeniz dileğiyle..
Sayın M.Gürbüz, bu kampanyada aranan yüz milyon gönüllü değil. Yüz milyon mesajın gönderilebileceği, kişi sayısı kadar gönüllü. Her gönüllüye yirmi mesaj gönderileceğine göre, demek ki gerekli gönüllü sayısı beş milyon. Bu yanlışı düzeltmiş olalım.
Bu tür kampanyalara, ben genelde kuşku ile bakar sorular sorarım.
TEMA'nın çalışmalarında eleştirilebilecek bir çok yan da bulunabilir. Çalışanlar, yönetenler, karar alanlar hata yapıyor olabilir. Bakın Sayın Hayrettin Karaca dahi zaman zaman yakınıyor.
Kaç yaşında adamım, yalan mı söyleyeceğim! Toprağın değerini ben hiçbir hükümete anlatamadım. TEMA’yı idare edenlere anlatamadım da onlara mı anlatabileceğim? Toprak yasası adam gibi uygulansa bu ülkenin kaderi değişecek.
Ancak bütün bunlar, kurumu hedef haline getirmemeli diye düşünüyorum. Bu ve benzeri kurumlar toplum sahip çıktığı ve denetlediği ölçüde ayakta kalır. Hizmet eder.
Saygılarımla.
bademagacı
12-11-2007, 19:04
Sayın Yücel Özlem
Siz zaten gerekli düzeltmeleri yapmışsınız.
Bence üzerinde bu kadar durulacak bir ayrıntı değil.
Ayrıca TEMA;hala en güvenilir sivil toplum örgütü olma özelliğini koruyor.
Bunu da sonuna dek hak ediyor.
Ne mutlu ülkemize ki böyle ciddi,doğayı ve ekolojik dengeyi önemseyen bir kuruşumuz var.
Sayın Yücel Özlem
Siz zaten gerekli düzeltmeleri yapmışsınız.
Bence üzerinde bu kadar durulacak bir ayrıntı değil.
5 milyon ile 100 milyon arasındaki fark mı o kadar önemli bir ayrıntı değil?
Siz ya sayı saymayı bilmiyorsunuz ya dayak yememişsiniz :)
bademagacı
12-11-2007, 20:23
5 milyon ile 100 milyon arasındaki fark mı o kadar önemli bir ayrıntı değil?
Siz ya sayı saymayı bilmiyorsunuz ya dayak yememişsiniz :)
Hayır 5 milyon ile 100 milyon arasındaki farktan değil,konudan uzaklaşmanın yersiz olduğundan bahsetmiştim. İkinci cümlenizi anlayamadım. Mizah anlayışınız oldukça değişik geldi bana..
Atasözleri ve deyimler ilgi alanınız dışında sanırım...
bademagacı
12-11-2007, 20:43
Aksine,edebiyatla ilgili biri hele ki Barış MANÇO'nun müzik kültürüyle büyümüşse çok kıymetli atasözü ve deyimlere sonuna dek sahip çıkar.
Ancak araştırdım.Bu bir atasözü değil "tekerleme"imiş.
Sayenizde bir tekerleme öğrenmiş oldum.Ama günlük hayatta kullanacağımı sanmam.
Kırıcı olmak benim tarzım değil.
temaya üye olmak istiyorum ve temada calışmak isterim eger öyle bir fırsat olursa:)
Biliyorsunuz Tema bir vakıf, vakfa üye olabilir, çalışmalarına katılabilirsiniz.
Biz de, foruma yeni üye olan arkadaşlara forumla (http://www.agaclar.net/forum/forumdisplay.php?f=102)ilgili bu başlığa bir tıklamalarını rica ediyoruz.
Mucip Gürbüz
12-11-2007, 23:53
Sayın Badem ağacı;
Burada sorguladığım kesinlikle siz değilsiniz, sizin veya tema ya üye olan olmayan gönül bağıyla bağlı herkes iyi niyeti ile bu çatı altında bulunuyor.
Benim önerim kayıtsız şartsız,hiç sorgulamadan teslim olmuş olmanız, lüfen artık ana işlevini kaybetmiş vakıf olmaktan çıkıp ticari holding olduğunu görmeye çalışın.
Sayın Yücel beyin belirttiği gibi artık sn.Hayrettin karaca'nın bile kotrolüden çıkmış olduğu kanaatindeyim, ülkemizde erozyonu onlemek adına kendine misyon yüklemiş bir sivil toplum örgütü veya vakıf Türkiyenin dört bucağın da ormanlar katledilirken, acaba ithalat yapıp çiçek fidan satışı ile uğraşması ne derece doğru ve hiç aksatmadan yaptıkları tek iş te bu.
Çok iyi niyetli doğa aşığı insanlar buraya sonsuz güvendikleri için malını mülkünü bağışlıyor kendini huzur içinde hissediyor, ama TEMA bir dönem Kızılayın düştüğü durumdan daha kötü durumda.
Bütün bu eleştirileri yaparken benim istediğim de sizler gibi bu kuruluşun gönlümden geçen şekilde çalışması özlenen ve istenen budur. Bunu bizler yapmazsak peki kim yapacak? varmı böyle bir mekanizma. Hoşçakalın.
Sevgili Bademağacı, Sanıyorum siz bu kampanyayı destekliyorsunuz. Ancak, konuyu yanlış ilettiğiniz için bakın, Sayın M.Gürbüz haklı olarak ne diyor: .....
Gelişmeler böyle iken "Bence üzerinde bu kadar durulacak bir ayrıntı değil" demek istiyor olmanız ilginç... Ben rakamlardaki fark önemli değil dediğinizi sanıp yanılmışım. Meğer siz; rakamları geçin, bir konuyu yanlış ilettiğinizin dile getirilmesini "konudan gereksiz uzaklaşma" olarak algılıyorsunuz. İnsan ne diyeceğini şaşırıyor :)
Fıkralar nedeniyle dilimize yerleşmiş deyimler ne zamandır tekerleme oldu?
Hoca, o gün yine Timur’un yanındaymış. Timur’a bir asker getirip sarhoş olduğunu söylemişler, ardından da:
—Ne yapalım, diye sormuşlar.
Timur:
—Üç yüz değnek vurun, demiş.
Hoca, gülmeye başlamış. Timur bunun üzerine çok kızmış.
—Sen benimle alay mı ediyorsun Hoca, deyince de ondan şu cevabı almış:
—Gülüyorum çünkü ya sen hiç dayak yememişsin ya da sayı saymayı bilmiyorsun.
Ev sahibiniz 500 YTL olan kirayı 10.000 YTL yaptığını söylese siz hangi deyimi kullanırdınız? :) Benim kullandığım, nazikçe söylenebilecek az sayıda itiraz cümlesinden biri...
bademagacı
13-11-2007, 09:51
Sayın Malina
Büyüğüm olduğunuzu tahmin ederek,yaşınıza hürmeten konuyu kapıyorum. Peki "deyim"olsun. Ağaçlar.net'te edebiyat tartışacak halimiz yok.
Toplantılarda herkesin ortak sıkıntısı,"foruma birşey yazmaya korkuyoruz"serzenişi..
Buna bende katılıyorum.İyi niyetle foruma taşınan bir konu nerelere geliyor?
Sonrada posta kutularına "foruma uzun süredir mesaj yazmıyorsunuz,katılın"tarzında bir mesaj geliyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana tuşusu?(Güzel bir atasözümüz;) )
Yöneticilerin biraz özeleştiri yapmaları gerektiğine inanıyorum.
Sanalda sert ve antipatik bir tutum sergiliyorsunuz.Gerçek yaşamınızda böyle olmadığınıza eminim.Eğer birgün toplantılara teşrif edersiniz haklı çıktığımı görmek isterim.
Mucip Gürbüz
13-11-2007, 11:09
Sayın Badem ağacı,
Ben foruma inandıklarımı yazmaktan korkmuyorum veya açılan konulara da bildiğim ve inandığım fikirlerimlede katkıda bulunmaya çalışıyorum, eğer fikirleriniz yeterli veya samimi değilse korkmalısınız, ama malina'dan değil bu fikrinizi çürütecek bilgili kişilerden korkun, ben malina'nın fırçasını yeğlerim.
Küçük bir ayrıntı olarak nitelediğiniz konuyu, bakın savunacak yerde siz bunu kişilik savaşına çevirdiniz neden Tema için " bu ne pehriz bu ne lahana turşuşu" diyemiyorsunuz, lütfen inandığınızı savunun, yanlışsanız kabul edin, doğruysanız savaşın ama kaçak güreşmeyin.
Bu site sizinle, benimle var olabilir ve bunun için kurulmuş, tek başına Malina'nın hiç bir işine de yaramaz, ama bir şey yazmış olmak için anlamsız konulara da girmemek lazım. Foruma yazmaya böyle bakarsak sorun ortadan kalkmış olacaktır.
Bir yorumunuzu da eleştirmek zorundayım, Ağaçlar net'te Türkçe'yi ön plana alıp tartışıyor ve sitenin olmazsa olmazı sayıyorsak edebiyatı da tartışabiliriz ******, sakıncası olduğu kanaatinde değilim. Hoşçakalın.
bademagacı
13-11-2007, 11:38
Sayın M.Gürbüz
Ben düşüncelerimi yukarıda ifade ettim. Bunlara bir ekleme yapmak niyetinde değilim. Bana katılıp,katılmamak sizin insiyatifinizde..Fikirler uyuşacak diye birşey yok.
Kaçak güreşmiyorum.Tema hakkında sessiz kalmamın sebebi konuya bir de sizin pencerenizden bakmaya çalışmamdır.
Edebiyatınız bizim düştüğümüz ikileme cevap verecek kadar derinse buyrun açıklık getirin.
Benim dün akşamki araştırmalarım,bunun halk arasında bir söz,laf olduğu yönündeydi.
İşte link;
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ya+sayi+saymayi+bilmiyor+ya+da+dayak+ye memis
Atasözü ve deyimlerimiz çok ayrı bir kategoride,halk arasında söylenmiş bu çeşit hikayeye dayalı sözler
(Bir örnek te;Kim takar Yalova Kaymakamı'nı..) ayrı bir sınıfta olup,atasözü olmaya sadece adaydır.
celalsungur
13-11-2007, 11:46
Sayın Badem ağacı,
Ben foruma inandıklarımı yazmaktan korkmuyorum veya açılan konulara da bildiğim ve inandığım fikirlerimlede katkıda bulunmaya çalışıyorum, eğer fikirleriniz yeterli veya samimi değilse korkmalısınız, ama malina'dan değil bu fikrinizi çürütecek bilgili kişilerden korkun, ben malina'nın fırçasını yeğlerim.
Sevgili Mucip Bey,
Bademağacı çok sevecen, samimi bir kardeşimiz, keşke daha yakından tanısaydınız, çok severdiniz. Genel bir kanıyı dile getirmiş, tartışılan konu nedir çok fazla izlemedim ama doğru, yanlış tüm fikirlerin rahatça tartışılmasında fayda var, ancak bu kadar çok olumlu insanın bir arada olduğu bir sitede zaman zaman üslup sorunu yaşanıyor. Beğensek de beğenmesek de, yazılanlara saygı duymalı ama bu güzide topluluğun hiç bir üyesini kırmamaya özen göstererek tartışmaları sürdürmeliyiz. Bir karıncayı dahi incitemeyecek derecede munis bir insan olduğunuzu biliyorum, kırılmayacağınızı da biliyorum.
Malina'nın da, yaratılmasında büyük katkıları olduğu bu sitenin belli standartlarda yürütülmesindeki hassasiyetini ve tedirginliğini de anlıyorum, ama yine de zaman zaman eli sopalı bir site izleniminin çok çok gerekmedikçe ortaya konulmaması gereğine inanıyorum.
Hayat stres dolu bir deniz, bu limana stresi sokmayalım.
Saygı ve sevgilerimle,
Mucip Gürbüz
13-11-2007, 11:58
Ben Tema' yı tartşıyorum siz hala konuyu başka yerlere çekiyorsunuz, neden şu atasözü ve deyimler konusundaki araştımacılığınızı birde Tema için denemiyorsunuz benim beklentim bu,
Perhiz ve tuşuyu da ben temayı eleştirmek için söyledim, kuruluş amacı ile uygulamaları, faaliyetleri çelişiyor çünkü. Benimle bunları tartışacaksanız devam edelim, bir tema üyesi olarak sizden beklentim buydu ama eğer konu amacı dışında sürecekse kapatın gitsin çünkü bu ülke bir tek benim değil, pes etmiyorum tabii ki ciddi tartışmalara varım. Hoşçakalın.
bademagacı
13-11-2007, 12:09
Sevgili Mucip Bey,
Bademağacı çok sevecen, samimi bir kardeşimiz, keşke daha yakından tanısaydınız, çok severdiniz. Genel bir kanıyı dile getirmiş, tartışılan konu nedir çok fazla izlemedim ama doğru, yanlış tüm fikirlerin rahatça tartışılmasında fayda var, ancak bu kadar çok olumlu insanın bir arada olduğu bir sitede zaman zaman üslup sorunu yaşanıyor. Beğensek de beğenmesek de, yazılanlara saygı duymalı ama bu güzide topluluğun hiç bir üyesini kırmamaya özen göstererek tartışmaları sürdürmeliyiz. Bir karıncayı dahi incitemeyecek derecede munis bir insan olduğunuzu biliyorum, kırılmayacağınızı da biliyorum.
Malina'nın da, yaratılmasında büyük katkıları olduğu bu sitenin belli standartlarda yürütülmesindeki hassasiyetini ve tedirginliğini de anlıyorum, ama yine de zaman zaman eli sopalı bir site izleniminin çok çok gerekmedikçe ortaya konulmaması gereğine inanıyorum.
Hayat stres dolu bir deniz, bu limana stresi sokmayalım.
Saygı ve sevgilerimle,
Celal Bey;
Uzlaşmacı,barışçıl,insani yaklaşımınıza hayran kaldım. Bu davranışınızı hiç bir övgü çerçevesine sığdıramam. ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.
Mucip Gürbüz
13-11-2007, 12:15
Sevgili Celal sungur,
Sizde yanlış anlamışsınız ben sayın Bademağac'ının ne kişiliğini tartışıyor nede kırmak gibi bir niyetim var eğer böyle bir izlenim veriyorsa ben özür dilerim.
Burda tatışmak istediğimiz konuyu kaybettik zaten, bir konu ya savunulur, ya savunulmaz ama başka yerlere mesela kişilik savaşına dönerse o zaman kimse kırılmasın, üzülmesin diye hiç bir şey yazmayalım ve gerçeklerin de üstünü örtelim, istenilen buysa ben o işte yokum. Selamlar.
tartışılan konu nedir çok fazla izlemedim
Susayım diyorum ama bırakmıyorsunuz ki :) Sonra da adım eli sopalıya çıkıyor :)
Tartışılan konuyu okumadan, öğrenmeden neyin yorumunu yapıyorsunuz?
Tema'dan biri burayı okuyorsa, tartışmanın geldiği yere "... gülüyordur" :)
Müstehakız zaten :)
Mucip Gürbüz
13-11-2007, 12:29
Ben TEMA'yı tartışmak isterken, uzlaşmacı, barışçıl, insani yaklaşımı olmayan bir insan konumuna düştüm, ama size konuyu bilmeden övgüler yazanlar teşekkürü hak ediyor öylemi, ben de teşekkür ederim.
celalsungur
13-11-2007, 12:32
Susayım diyorum ama bırakmıyorsunuz ki :) Sonra da adım eli sopalıya çıkıyor :)
Tartışılan konuyu okumadan, öğrenmeden neyin yorumunu yapıyorsunuz?100 milyon mesaj yerine 100 milyon üye yazmış yanlışlıkla, siz mümkün olduğu kadar işin çığırından çıkma durumu olmayan tartışmalara girmeyin.
Yücel Özlem
13-11-2007, 12:33
Sevgili Mucip Bey,
Bademağacı çok sevecen, samimi bir kardeşimiz, keşke daha yakından tanısaydınız, çok severdiniz. Genel bir kanıyı dile getirmiş, tartışılan konu nedir çok fazla izlemedim ama doğru, yanlış tüm fikirlerin rahatça tartışılmasında fayda var,
...
Sevgili Celal Bey, keşke konunun ne olduğuna bakıp da öyle katılsaydınız. Kim, Sayın Bademeağacının kişiliğine toz konduruyor?
Şimdi izninizle, size bir örnek vereyim. Ben bir başlık açıp müjde diyorum. Şu alıntıyı ekliyorum.
Müjde Ey millet! Müjde!
Bana bir trilyon dolarcık veriniz. Türkiyemizin borçlarını ödeyip kişi başına milli gelirini de üç katına çıkarayım.
____________________Sarı Çizmeli Mehmet Ağa
Birbirimizin yanlışlarını söylemek zorundayız. Kimse hatasız değildir. Bu nedenle kimse de eleştirilmez değildir.
celalsungur
13-11-2007, 12:35
Ben TEMA'yı tartışmak isterken, uzlaşmacı, barışçıl, insani yaklaşımı olmayan bir insan konumuna düştüm, ama size konuyu bilmeden övgüler yazanlar teşekkürü hak ediyor öylemi, ben de teşekkür ederim.
Mucip Bey, inanın öyle değil, sevgi ve saygılarımla, çayınızı içmeye gelirim, yanaklarınızdan öperim sizi afedersiniz o zaman beni. Lütfen üzülmeyin, hepimiz sizi çok seviyoruz.
bademagacı
13-11-2007, 12:38
Sayın Yücel Özlem size gerçekten inanamıyorum. Yazdığım linkte zaten herşey yazılı. Sizler konuyu saptırma konusunda uzmanlaşmışsınız.
bademagacı
13-11-2007, 12:41
Konu benden yana kapanmıştır. İsteyen devam etsin.
celalsungur
13-11-2007, 12:41
Sayın Yücel Özlem size gerçekten inanamıyorum. Yazdığım linkte zaten herşey yazılı. Sizler konuyu saptırma konusunda uzmanlaşmışsınız. Yücel Bey, Pelin, Allah aşkına bitirelim artık bu tartışmayı, lütfen kapatalım bu konuyu. Çok sevdiğim insanların bu tarz tartışmalara girmeleri kahrediyor beni. Yücel Bey, lütfen cevap yazmayın.
Yücel Özlem
13-11-2007, 12:57
Sayın Yücel Özlem size gerçekten inanamıyorum. Yazdığım linkte zaten herşey yazılı. Sizler konuyu saptırma konusunda uzmanlaşmışsınız.
Sayın Bademağacı, inanabilmek için, önce anlamak gerekir.
Yazdığınız linkte yazılı olanları, yani işin doğrusunu, buraya ben taşıdım. Sizin, yaptığınız yanlışı düzeltmeye çalıştım. Sizin yanlışınız yüzünden, başkalarının da yanlış hükümler vermesini; detekliyor göründüğünüz kampanyanın, zarar görmesini; önlemek istedim.
Siz, yanlış olan yazınızı düzeltmek, yanlışınızdan dönmek, yerine; yanlışınızı işaret edenlerin, yanlış yaptığını ispata çalışıyorsunuz.
Adınıza ağaçların dikilebilmesi için toplam 100 milyon gönüllüye ulaşmak gerekiyor. Daha çok kişiye ulaşmak için desteğinizi esirgememeniz dileğiyle..
70 milyonluk Türkiyeden 100 milyon gönüllü arayıp 9 meşe dikimini bu şarta bağlaması ne kadar gerçekçi?
Sevgili Bademağacı, Sanıyorum siz bu kampanyayı destekliyorsunuz. Ancak, konuyu yanlış ilettiğiniz için bakın, Sayın M.Gürbüz haklı olarak ne diyor: "70 milyonluk Türkiyeden 100 milyon gönüllü arayıp 9 meşe dikimini bu şarta bağlaması ne kadar gerçekçi?"
Sayın M.Gürbüz, bu kampanyada aranan yüz milyon gönüllü değil. Yüz milyon mesajın gönderilebileceği, kişi sayısı kadar gönüllü. Her gönüllüye yirmi mesaj gönderileceğine göre, demek ki gerekli gönüllü sayısı beş milyon. Bu yanlışı düzeltmiş olalım.
Bence üzerinde bu kadar durulacak bir ayrıntı değil.
Tartışmanın başlangıcı burası...
Gelinen nokta bu:
Yücel Bey,Pelin, Allah aşkına bitirelim artık bu tartışmayı, lütfen kapatalım bu konuyu. Çok sevdiğim insanların bu tarz tartışmalara girmeleri kahrediyor beni. Yücel Bey, lütfen cevap yazmayın.
Bunu mu demeliydiniz, yoksa "bir yanlışı düzeltmiş, Yücel Bey'e teşekkür ederiz" mi demeliydiniz?
Böyle davranmakla bademagacı iyilik değil, kötülük yapıyorsunuz. Çünkü o davranışının yanlışlığını sorgulamaya gerek görmüyor, üstüne bir de desteklediğiniz için haklılığına iyice inanıyor.
Aranan gönüllü sayısı 100.000.000 değil 5.000.000 olduğu konusu, sizin için de üzerinde durulmayacak bir ayrıntı ise, zaten konuya ben de devam etmeyeceğim. Kelime haznem bu kadar, başka türlü anlatamam :)
celalsungur
13-11-2007, 13:13
Tartışmanın başlangıcı burası...
20.000 kardeşli ailede olur böyle şeyler. Sevgili Ailem, iyi ki varsınız. Hepinizi çok seviyorum.
Tema 15. yılını kutlamış.
Orhan Baba, Gündeş'e 10 üzerinden 11 verdi!
TEMA Vakfı'nın kuruluş yıldönümü gecesine katılan Ebru Gündeş, performansıyla, 'Popstar Alaturka' yarışmasında birlikte jüri üyeliği yaptığı Orhan Gencebay'dan tam 11 puan aldı....
Günaydın (http://www.sabah.com.tr/gny/haber,9742FB2CFCBD410181A88C18B1C89829.html) 15 kasım 2004
Şeffaf Ebru Çırağan Sarayı'nda bir konser veren Ebru Gündeş, patlayan flaşların azizliğine uğradı.
Hürriyet (http://www.hurriyet.com.tr/magazin/anasayfa/7684252.asp) 15 kasım 2007
TEMA 15 yaşında
Türkiye, 1992 yılında yeni bir vakıf ve yeni bir sloganla tanıştı. Hayrettin Karaca ve Nihat Gökyiğit'in, Vehbi Koç'un önerisiyle hayata geçirdiği bu vakfın kısa adı TEMA, sloganı da "Türkiye Çöl Olmasın"dı.
Küresel ısınmanın, kuraklığın, erozyonun yarattığı felaketi, geç de olsa ilk gören onlardı. Vakfı 30 işadamıyla birlikte kurdular. Sembolleri, yeşil bir yaprak ve kırmızı kazağı, ak sakalı, sert söylemi ile Toprak Dede yani Hayrettin Karaca oldu.
Dolmabahçe Sarayı'nda, önceki gece 15. kuruluş yıldönümü etkinlikleri vardı. TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın himayesinde gerçekleşti. Ama aynı güne, hem 60. hükümete yönelik güvenoylaması hem de Cumhurbaşkanı'nın resepsiyonu girince, onsuz kutlandı. Ama Toptan'ın TEMA'ya ve diğer sivil toplum örgütlerine yönelik sıcak bakışını çok yakından biliyorum. Sivil toplum örgütleri, Toptan'ın başkanlığı döneminde, TBMM nezdinde altın yıllarını yaşayacaklar. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın...
TEMA, bugüne kadar 56 kırsal kalkınma ve 70 ağaçlandırma projesi olmak üzere toplam 126 örnek projeye başarıyla imza attı. 70 ağaçlandırma projesi ile 4,7 milyon fidanın toprakla buluşmasını sağladı. Her şeyden önemlisi de çevre konusundaki duyarlılığımızı artırdı. Bu yöndeki onlarca yasanın çıkmasına öncülük etti. 326 bin gönüllüsü var.
TEMA'da kabuk değişimi
Karaca ve Gökyiğit gibi ayrı dünyaların farklı iki insanının bu birlikteliği ancak 15 yıl sürebildi. Törende sağlık(!) nedeniyle Hayrettin Karaca yoktu. Nihat Gökyiğit de kısa bir konuşma yaptı. Gökyiğit, "Amaçlar aynı olunca, ortak noktada buluşmak zor olmuyor" dedi. Yaşı 80'i çoktan aşsa da ilk günkü heyecanından hâlâ bir şey kaybetmemiş. Geceye, perdeye yansıyan görüntüleriyle katılan Karaca'nın da her ne kadar başta devlet olmak üzere hemen herkese kırgın, öfkeli ve sitemkâr olsa da hâlâ söyleyecek çok sözü vardı.
TEMA'nın 15. yılı daha görkemli kutlanmalıydı. Ta en başından beri en büyük desteği veren Demirel ve hükümeti temsilen hiç kimse yoktu? İstanbul'un yönetici ve patronları da yoktu. Güya bizim masada rektörler olacaktı. Boş kaldı.
TEMA'da Karaca ve Gökyiğit'in boşluğunu doldurmak sanki hiç kolay olmayacak. Bu süreç eğer uzarsa, kırk tane işi olanlar 41. iş olarak yönetime girerse ve bir yıl gibi çok kısa bir süre görevde kalırsa, ileride TEMA'yı kurtarmak için de bir TEMA gerekebilir. Bizden hatırlatması!..
Abbas Güçlü / Milliyet (http://www.milliyet.com.tr/2007/09/07/yazar/guclu.html) 7 Eylül 2007
Mucip Gürbüz
15-11-2007, 23:13
Sayın Malina;
Küçük bir ipucu ile büyük tezatı gözlerimizin önüne sermişsiniz teşekkürler. Bazan bakmak yetmiyor bunları görmek için, yanlışlar insanların ta gözüne batıyor yine görmüyor, görüyor bu defa sorgulamıyor, "ben tema üyesiyim" demek ne büyük entellektüel tatmin ki insanları görmez yapabiliyor. Keşke bu vakıf amacından sapmamış olsada bizlerde eleştirmeyip destekleyip övünsek, birileri lüzumsuz muhalefet yaptığımızı zannediyor ve üyesi olduğu kuruluşu savumakta da acze düşüp kişilik sorunu haline getiriyor.
Bütün bu vurdum duymazlık yüzünden ülkenin dağı taşı satılıyor, pazarlanıyor bile bile yok ediliyor, götürüsü getirdiği ile kıyaslanmayacak ölçüde bilinçli işler yapılıyorken bu hataları yapan siyasilerle iç içe olup susmayı anlayamıyorum
Bu gün yarın yine sesi çıkar, suudi kralına "Sevda tepesinin" garanti edildiği, yıllardır üstü kapatılan bu konu otel odalarında peşkeş çekiliyor Atatürk'ün Türkiyesinde buna rağmen vakfımız saraylarda kokteyller verebiliyor.
Tema bence önce kendilerindeki erozyonu önlemelidir. Saygılarımla.
Valla tebrikler çok güzel yazmışsınız Mucip Abi.
Hele "Tema önce kendilerindeki erozyonu önlemelidir", ne güzel söylemişsiniz. Ülkede üzerinde ağaç dikilmemiş toprak ve bina dikilmemiş yer kalmadığı zaman ne yapacaklar merak ediyorum. Olur olmadık insanlara görev veriliyor!!! Yapılacak işlere daha rahat imza atılsın diye sanırım.
Ankara'da Hoşdere caddesinde otururken karşımızda bir park vardı yanında da bir apartman, apartmanın en altı iş yeriydi. Kiralandı bir güvenlik firması geldi, önündeki kocaman 5 çam ağacını sabaha karşı kestiler. O ağaçlar koruma altındaydı güya, iş yeri açıldı 7-8 ay çalıştı ve iş yerini kapatıp gittiler. Olan ağaçlara oldu, olan bu dünyaya oldu; Doğadan 5 can daha aldılar :(
Şu an HaberTürk kanalında Tema Vakfı Kaynak Geliştirme ve Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Yeşim Beyla ile bir röportaj var. Bugün İstanbul'un büyük meydanlarında Temanın düzenlediği toplantılar olduğunu söyledi. Düzenli dinleyemediğim için (arada gelen telefon) sitelerine baktım. Herhangi bir bilgi yok.
Su kullanımı konusunda geliştirdikleri projelerden söz ediyor... % 8 si evlerde kullanılıyormuş konu acil diye sadece buna el atmışlar... :)
Tekrarladıkları için hatırladım, sebze meyveyi akar suda yıkamayın diye uyarı varken, bahçenizdeki havuzları doldurmayın diye bir uyarı yoktu. Ama haklılar, konu başlığı Suyu boşa harcamayın.
Tema'dan Nihat Gökyiğit ve ekibi ayrıldı
Tekfen Holding'in kurucu ortaklarından Nihat Gökyiğit, dostu ve BM Çevre Ödülü sahibi Hayrettin Karaca'yla birlikte 1992 yılında kurduğu Tema Vakfı'ndaki Mütevelli Heyet Başkanlığı görevinden ayrıldı.
Bu ayrılık için Gökyiğit, "Yerlerimizi gençlere bırakıyoruz" diyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Çelik Kurdoğlu'nun da Gökyiğit'le birlikte istifası Tema'da yeni bir yapılanmanın işaretini veriyor.
Gökyiğit bu tabloyu "Tema ara dönem geçiriyor. Mütevelli heyetimiz en kıdemli yönetim kurulu üyemiz olarak benim yerime Kemal Yavuz'u seçti. Bütün bunlar konsensüs içinde oldu" diye takdim ediyor.
Küreselleşmeye karşı
Karaca, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı'nın (Tema) "ulusalcı" bir söylemle politik bir tavır alma yolunu seçti. Gökyiğit ise tarımdan, su ve enerji politikalarına kadar çok geniş bir çalışma alanına sahip olan Tema'yı "proje" vakfı olarak konumlandırdı.
Gökyiğit bu yelpazeyi, "İkimiz de aynı yapıda olsaydık, eşbaşkanlığa ne gerek vardı" cümlesiyle açıklıyor.
"15 yıldan fazla bir zamanda 45 milyon dolar yönetildi. Hiçbir yanlış yapılmadı. Ormana yönelik tehditler nedeniyle devletin kurumlarına 40'tan fazla ava açmışız. Hükümetin attığı iyi adımları da görmezden gelemeyiz. 'Topraklarımız satıldı' deniyor. Türklerin AB ülkelerinde, burada satılanın 4 katı gayrimenkulü bulunuyor" diyor Gökyiğit.
Emekli general alın!
Türkiye'nin ilk özel arboretumunu 1980 yılında açan Karaca, toprak kaymasına karşı yürüttüğü ağaçlandırma çalışmalarıyla "Toprak Dede" olarak anılıyor ve halen vakfın "onursal başkanı" olarak Tema'da etkinliğini sürdürüyor.
Gökyiğit yönetime asker rütbeli yöneticilerin gelmesini, "Tema kurulurken, merhum Vehbi Koç, Hayrettin'e ve bana 'Vakfın ilk yıllarında genel müdür olarak ve yönetim kurulu başkanı olarak bir emekli general alın' demişti" sözleriyle aktarıyor.
Tema'nın çalışmalarına TSK'dan çok büyük destek gördüklerinin de altını çiziyor.
Kurdoğlu da istifa etti
Tema, Gökyiğit Amerika'da olduğu sırada yaptığı mütevelli heyet toplantısında görev değişikliği yaptı. Harp Akademileri Komutanlığı'ndan 1994 yılında emekli olduktan sonra Tema'da göreve başlayan Yavuz, KKTC ve Fethullah Gülen hareketiyle ilgili iddialarda "ulusalcı" söylemlerin safında yer aldı.
Gökyiğit'in ayrılmasının kesinleşmesiyle birlikte Tema Vakfı'nda ancak 20 ay Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapabilen Çelik Kurdoğlu'nun da istifası gündeme geldi. Kurdoğlu, "Gökyiğit'le geldim, onunla gideyim" diyerek, yönetim kurulunda kalma teklifini de kabul etmedi. Kurdoğlu'nun yerine de Tema'da 1993-2006 yılları arasında genel müdür, 2006-2008 döneminde de genel koordinatör olarak görev yapan emekli generallerden Ümit Gürses getirildi.
334 bin kişilik ordu
Gürses'le Tema'daki "askeri" yapıyı konuştum, "Vakıfta ismimle anılırım, rütbemle değil" diyor.
Tema, Türkiye'deki en büyük katılımlı "sivil ordu!"
Yavuz, "Tam zamanlı olarak 156 kişi çalışıyor. Bunun yanı sıra tüm illerde ve birimlerde 555 kişi "Tema Temsilcisi" olarak görev alıyor. Ayrıca, yine Türkiye'nin her noktasında 334 bin aktif üyesi bulunuyor. Tema, aynı zamanda TSK mensuplarının üstlerinden izin almadan doğrudan üye olabileceği tek sivil toplum örgütü" bilgisini veriyor.
Çelenkler, doğal gıda satışlarıyla toplam 11 milyon YTL olan 2008 yılı bütçesinin, 9 milyon YTL'si bağışlardan oluşuyor.
Tema'nın son dönemlerde önemli gelir kalemleri arasında Japonya ve AB ülkelerinden gelen fonların olduğunu da belirten Yavuz, "Tema Almanya, Tema Hollanda'dan sonra Tema Brüksel de kuruluyor. Türkiye'deki projelere destek oluyorlar" diyor.
Tema'ya bugüne kadar aktarılan en büyük kaynak ise Doğu Karadeniz dağlarının ıslahı için Alman hükümetinin verdiği 2.5 milyon euro ve Japon hükümetinin Konya Karapınar projesi için aktardığı 400 bin dolar.
Akademisyen katkısı
Gökyiğit, New York'ta Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nda çalışan Yrd. Doç. Dr. Uygar Özesmi'yi genel müdür olarak Tema'ya getirmişti.
Şişli Etfal Hastanesi'nin Plastik Cerrahi Şefi Prof. Dr. Lütfü Baş, şehir plancısı Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vahap Katkat ile ikisi de yüksek ziraat mühendisi olan Tema Temsilcisi Demet Çavuşgil ile Şükrü Altınova'nın girdiği yönetim kurulundan, Kurdoğlu'nun yanı sıra Nuri Çolakoğlu, Prof. Dr. Gülsün Sağlamer ve Ayduk Esat Koray da ayrıldı.
Tema'nın iş dünyasından yönetim kurulu üyeleri ise Ali Koç, Fikret Evyap, Meral Gezgin Eriş ve Nihat Gökyiğit'in kızı Vahide Gigin ise görevlerini sürdürüyorlar.
Serpil YILMAZ
27 Ocak 2008
Milliyet (http://www.milliyet.com.tr/2008/01/27/yazar/yilmaz.html)
Oğuz Karsan
22-04-2008, 10:31
Merhaba,
Tema, Hasan veya Mustafa. İsimler önemli değil kimin alkışlanacağı veya takdir edileceği de önemli değil. Mühim olan işin başarılabilmesi.
Ülkemizin ağaçları, ormanları, değerleri, florası, endemik bitkileri, tohumculuğu yavaş yavaş hepsini kaybediyoruz. Ve hala birbirimizle tartışıyoruz. İşte esas sorun burada kimse birileriyle barışamıyor.El sıkışamıyor.
Amaç, Ülkemiz değerlerinin kaybolmasına izin vermeden, Bizden sonraki kuşaklara aktarabilmek olmalı. Bunu yaparken farklı yöntemler izlenebilir. Ama asıl olan barışık olmaktır. Neden bizim tartıştığımız konular yabancılara gülünç geliyor. Neden onlarda böyle problemler yok. Cevabı çok basit. Artık çağın gereği böyle problemleri halletmişler. Çözüm basit. Kanunları düzenlersin olur biter. Ama doğru ve gerekli kanunları.
Ülkede yönetim ve kanun ve tabi hukuk zaafı var. Olmasa da zaten bir şekilde çıkarılıyor. Yaşarken farkına varmadığımız kanunlarımız,bize lazım olduğunda bir bakıyoruz ki, karışık, muğlak ve problemi çözmekten uzak şekilde dizayn edilmiş. Peki sebebi kanunları yapanların yetersizliği mi.? Tabi ki hayır. Her kanun ihtiyaçtan doğar. Durup dururken kanun yapılmaz. Ancak Kanun yaparken işin içinde olunur ve yaşarken düzenlenebilirse tabi daha faydalı ve verimli olabilir.
Sadece Kanunları koyup bir kenara çekilmek de yetmez. Uygulanması ne şekilde oluyor? aksayan yönler nedir diye de arada bir kontrol etmek lazım diye düşünüyorum. Halkın da bu denetime katılması şattır.
Kanunlarımıza zaman içinde yapılan eklemeler de problemleri çözmemiş, peki niye çözülememiş? Çünkü herkes kanunu istediği tarafa çekerek yorumlamış. Hala da öyle yapılıyor. Hukuk sistemimiz de probleme cevap veremiyor. Buna rağmen çareyi kavga etmekte arıyoruz.
Aklın yolu bir. Problem belli çözüm belli. Ağaçları ve Ormanı koruyup, çoğaltmak istiyorsan, bu değerleri ne için ve kimin adına koruyacağını saptayacaksın. Ülkeleri Milletler oluşturur. Halkı düşman kabul eden bir düzenlemeyle ağaçlar,dolayısıyla Orman korunamaz. Bütün Dünyaya bakınız. Ormanları sağlıklı ve bol olan Ülkelerde kanunlar nasıl düzenlenmiş. İnsanına güvenen kazanır, güvenmeyip sistemin dışına itmeye çalışan kaybeder
Cezalar, kötü niyetli kişilere karşı tabi ki olacak. Ama Ormanın kenarındaki dededen kalma tarlasında ağaç yetişmesine izin verdiği için türlü hukuk oyunları ve yargıtay içtihatlarına dayanarak tarlasına el konulan insanlara hadi ağaçlandırma seferberliğine dediğiniz zaman bu laf onlara küfür gibi gelir.
En verimli olan kağıt üzerinde okumak değil, uygulamasını görmektir.
Kanunlarımız tapulu arazide yetişen ağaçları kesebilmek için tapulu kesim yönetmeliği düzenlemiştir. Ve malesef birçoğumuz her yıl veya iki üç yılda bir tapulu arazimizin içinde kendiliğinden yetişen ağaçları bile kesmek zorunda kalıyoruz. Sebebi ise Orman İdaresinin keyfi ve katı uygulamalarından korktuğumuz için.
Tapulu arazide yetişen ağaçları orman şefi isterse bir raporla üst makamlara bildirip, hazinenin tapu iptali davası açmasına sebep olabilir.Aynı şef bitişik arazideki aynı hatta daha sık ve büyük ağaçlar için se kesilebilir kararı verebilir.
Birçoğunuz bu dediklerime inanmayabilirsiniz. Yazın sayfiyeye gittiğinizde veya kışın arabanızla bir yere giderken, herhangi bir beldede veya köyde durup kahvedekilere ormanla davası olanların sayısını bir sorunuz lütfen. Sayıya inanamayacaksınız.
Orman İdaresi neredeyse halkın dörtte biriyle kavgalı duruma gelmiş.
Tabi bu sayıya Orman İdaresinin açtığı davada, kendini hukuki veya parasal açıdan savunamayacağını sandığı için için haklı davasından vazgeçenleri dahil etmiyorum.
Bütün veriler Orman Kanununun ve diğer düzenlemelerin yeniden ve bu sefer daha adaletli yapılması gerektiğini gösteriyor. Bu konuda kim yardımcı olabilirse elini sıkmaya hazırım.
Kağıt üzerinde değil, uygulamada da adaletli olabilen ve vatandaşın haklarına da birinci derecede değer veren Orman Kanunları düzenlenebilirse başarılı olur. O zaman ağaçlandırma seferberliğine veya Tema gibi kuruluşlardan fayda beklemeye gerek kalmaz zaten insanlar Ağacı ve Ormanı severlerse bu ülkenin her yanı Orman olur.
Yoksa 1937 den beri denenmiş ve işe yaramamış katı ve körü körüne Ormandan yana yorumlanabilecek muğlak ifadelerin kullanıldığı düzenlemeler daha önce işe yaramadığı gibi bundan sonra da asla işe yaramayacaktır.
Önemli olan insana değer vermektir.Kendisine değer verilen insan, herşeye gereken değeri verir.
Saygılar
rıfatsoydan
30-04-2008, 13:25
temaya;
çok merak ediyorum konuyla ciddi ilgilenen varsa ve tüm objektifliği ile cevaplarsa sevineceğim. bugünkü koç üniversitesinin rumeli fenerindeki kampüs inşaatında tema fiili **** sözlü eylemde bulundumu, bulunmadıysa nedeni nedir?
Tema ile ilgili Burada görüşlerimi belitmek istemiyorum. Zira çok olumsuz ve bizzat şahit olduğum bildiğim konular burada deklare edilirse, siteyi belki zan altında bırakır. Şundan emin olunuz,
sakız ağacı çok zor büyüyen bir ağaç. size bir kaç resim hazırladım, bu resimler üst yazımda ve burada ne demek istediğimi açıklayacaktır. Muhataplarını sonuna kadar eleştirmek istesemde burası yeri değil. Cem Yılmazın bir reklam karakterinde söylendiği gibi;
''Reklam Kokan Hareketler Bunlar''
İnşallah bir gün ülkemizde de gerçekten Sivil Toplum Örgütü olmayı hak edecek ve başaracak bir tane çıkar.
Bir STK hakkında, yalan yanlış bilgi verip, iftira atmak ile; (şu şunu demiş, bu bunu demişle sürdürülmeyen, ilk elden bilinen) eksik ve yanlışlarını dile getirmek arasında ciddi fark var.
Bence Tema'nın konuuşulmasında sakınca yok.
Siyasi, politik, tutulan takımlar, sivil toplum örgütleri ile ilgili bu site de bence hiçbir şekilde başlık açılmamalı. Her nekadar açılmışsa da kendi fikrimce bu sitede, sitenin ilgi alanı olan, anabaşlığını taşıyan konular dışında bir paylaşımı yine kendimce uygun görmüyorum. Çok ciddi bilgi ve belgeleri buraya taşımak anlamında herhangi bir sıkıntı duymam. Ama ben bu sitede sadece konusu ile ilgili paylaşımlarını yeğliyorum. Demokrasi adı altında fikir alışverişi yapılacaksa da tartışılacak konular bilimsel olmadığından net bir temele oturmayacaktır. Yani bir bitkiyi yetiştirmek ile ilgili 10 kişinin farklı fikri olsada temel doğrular ve yöntemler aynıdır. Ama STÖ veya spor klüpleri **** siyasi partiler için verilecek söylemler asla bilimsel olmayacağından bir temele oturmayacak, dolayısıylada ne bana ne de bu siteye dahil olanlara herhangi bir fayda sağlamayacaktır. Bu benim görüşüm.
av.gözde
29-06-2011, 11:08
http://ekolojiagi.wordpress.com/2011/01/14/tema-desifre-edildi-sistemin-doga-katili-sirket-aklama-araclari-v1/
Çekirdek
Tema Vakfı açıklama yapıyor...
“Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. Bu sene (2012) dünyanın en çok yağmur alan senelerinden biri olacak. Bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin. Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün. Gömme imkânınız yoksa bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın, arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz yerlere savurun... Atılan tohumların yarısı yeşillenecektir.
Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir! Bunu yapmayın...”
İşte size sıfır maliyetli bir çevre dostluğu. Esirgemeyin dostlar bu kadarcık çabayı...
MELİH AŞIK
Uludere - Kürecik - Gerçek Gündem (http://www.gercekgundem.com/?c=69354)
Pria, bunu forumdaki çekirdek toplama çalışmaları içeren konuya da yazar mısın?
TEMA Vakfı'na Land for Life Ödülü
Cumhuriyet Portal (http://cumhuriyet.com.tr/?hn=345966)
''Termik santral Türkiye'nin buğday ambarını ateşe verecek''
Buğday ambarı Konya, dünyanın ekolojik açıdan en önemli 200 bölgesi arasında yeralıyor. İki Milli Park ile Meke Gölü'nü barındıran bölgede Türkiye'nin ikinci büyük linyit santralinin kurulması planlanıyor. TEMA Vakfı, Konya'nın Karapınar İlçesi'ne yapılacak termik santralin çevre ve insan sağlığına olumsuz etkilerini bilimsel verilerle açıkladı. TEMA Raporu, İTÜ Kimya Metalürji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Duman, Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Adıyaman Üniversitesi Ziraat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve CROP-MAL Proje Uzmanı Doç. Dr. Erhan Akça’nın yanı sıra TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın bulunduğu ekip tarafından 6 ayda hazırlandı. Afşin-Elbistan’dan sonraki en büyük linyit kömür sahası olması planlanan Karapınar'daki rezervin çıkartılması durumunda 30 yılda, sadece küllerin 10 metre yüksekliğindeki 5220
futbol sahası yer kaplayacağı, tozların bile çevre illeri olumsuz etkileyeceği belirtildi. Çıkartılması düşünülen kömürün yeraltı su seviyesinin altında olduğu Karaman, Ereğli, Karapınar Bölgesi’ndeki yeraltı suyunun çekilmesiyle tarımda istihdam edilen 60 bin kişinin göç etmek zorunda kalacağı açıklandı.
"22 milyar ton toprak çıkacak"
Prof. Dr. İsmail Duman, şu bilgileri verdi: "Bölgede 1,832 milyar tonluk linyit rezervi tespit edildi. 30 yıl boyunca 5.870 MW’lık elektrik enerji üretimi öngörüyor. Sadece 1 metreküp kömür için, 9,4 metreküp kazı yapılması ve kalan 8,4 metreküp toprağın başka bir yere nakligerekiyor. 1,832 milyar tonluk linyit rezervinin tamamı için gerekli toprak kazı ve hafriyat miktarı yaklaşık 11,5 milyar metreküp, yani 22 milyar ton toprak."
"Sadece binde biri bile yılda 700 bin ton toz demek"
"Hafriyatın binde birinin bile tozlaşarak havaya kalkması, 30 yılda 22 milyon ton, yılda 700 bin ton tozun uçmasına denk düşüyor. Çıkarılacak kömür ortalama 138 metre derinlikte. Yeraltı su düzeyi en çok 20 metrede. Yeraltı suyundaki düşüş hızlanarak, obrukların sayı, büyüklüğü artacak."
"1.85 milyar ton karbon salınımı olacak"
"Tarımda istihdam edilen 60 bin kişi, bölgede göç etmek zorunda kalacak. Termik santralin soğutma su ihtiyacı 88 bin litre. Konya'da böylesi bir su kaynağı yok. 5220 futbol sahasını 10 metre yükseklikte dolduracak kül hafriyatı rüzgârla çevre illeri de etkileyecek.
Sadece Karapınar rezervinin çıkartılıp, termik santralde yakılması, Türkiye'nin 2010'da saldığı toplam sera gazı salımının 4,4 katına denk gelen, 1.85 milyar ton karbondioksiti atmosfere yayacak."
"Halk sağlığı tehdit altında"
Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, ise "AB araştırmalarından çıkan sonuç, 18.200’den fazla erken doğuma bağlı ölüm, 8.500 civarında kronik bronşit vakası ve her yıl 4 milyonun üzerinde kayıp iş günü. Kömürün sağlık maliyeti yıllık 42,8 milyar Avro. Karapınar'daki kömürün cıva, arsenik ve ağır metal oranları bilinmiyor."
TEMA'nn raporunda korkun gerekler | GAZETE VATAN (http://haber.gazetevatan.com/temanin-raporunda-korkunc-gercekler/589883/1/gundem)
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.