agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/index.php)
-   Agaclar.net Çalışmaları (http://www.agaclar.net/forum/forumdisplay.php?f=2)
-   -   agaclar.net E-Dergi / Yorumlar (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=2855)

malina 19-08-2004 09:34

agaclar.net E-Dergi / Yorumlar
 
Agaclar.net E-Dergi sayılarını takip için, bu adrese bakabilirsiniz :
http://www.agaclar.net/dergi



Ocak sayısının linkini verip fikirlerinizi alalım. Umarım fahiş hatalarımız yoktur :)

http://www.agaclar.net/dergi/ocak07.html

İlk izlenimlerinizi aldıktan sonra söyleyeceklerimiz var...

malina 04-01-2007 22:20

Dergiyi doğru dürüst okumak istiyorsanız, yüklenmesi için zaman tanımanız gerek. Sayfayı açın ve onu 2-3 dakika unutun. Başka şeylerle ilgilenmeyi sürdürün :)

Chewbacca 04-01-2007 22:34

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi malina (Mesaj 64174)
Sayfayı açın ve onu 2-3 dakika unutun. Başka şeylerle ilgilenmeyi sürdürün :)

2-3 dakika gözünüzü korkutmasın...

Yaptığım denemelerde 25-35 saniye arasında ilk 5 sayfa yüklendi (dergiyi ben derlediğim için bu kadar net yazabiliyorum) tüm derginin yüklenme hızı 3 dakikayı geçmeyecektir. (not: dial-up bağlantı ile bu süreler 3 katı kadar uzayacaktır)

Aceleci davranmadığınız sürece bir sorun olmayacaktır.

İyi okumalar.

Mine Pakkaner 04-01-2007 22:34

Bu arada derginin sayfalarını alt köşelerine tıklayarak açacaksınız. :)

Chewbacca 04-01-2007 22:50

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Mine Pakkaner (Mesaj 64181)
Bu arada derginin sayfalarını alt köşelerine tıklayarak açacaksınız. :)

Hehee şimdi sayfa yüklenmeden sağa sola tıklamaya başlayacaklar...

Biz o yüzden yazmamıştık bunu biraz arasınlar bu arada da sayfalar yüklesin dediydik...

Neyse olmadı... :D

malina 04-01-2007 23:09

Açıklık getirsem iyi olacak. 30 saniyede yükleniyor, ilk sayfayı açtıktan sonra okumaya başlayan, sonuna kadar devam eden tiplerdenseniz asla sorun yok.

Ama benim gibi yüklendikten sonra son sayfaya bakayım ya da tüm dergiyi şöyle bir dolaşıp sonra okumaya başlarım diyenlerdenseniz, biraz beklemeniz iyi olur. :)

Yücel Özlem 04-01-2007 23:21

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Mine Pakkaner (Mesaj 64157)
Yücel Bey merhaba efendim. Dergiyi okudunuz mu?

-Merhabalar efendim. Dergiye bayıldım! Şöyle bir karıştırdım. Harika bir şey olmuş. Sanırım, okudukca da daha bir seveceğim. Emek veren herkese şükranlarımı sunuyorum.

-Ben ekranla, özellikle de bilgisayarla, ileri yaşta tanışanlardanım. Belirli bir okuma alışkanlığım olmasına rağmen, ekrandan okumakta halen zorlanıyorum. Bu yetmezmiş gibi, bir de bilgisayarım bozuldu. Bütün bunlara rağmen, Dergimizi büyük bir keyfle okuyorum.

-Şimdi bir ödünç makina ile siteye girdim. Bunda da sıkıntılar yaşıyorum.

-Dertlenip başınızı ağrıttım. İyi geceler. Hoşca kalın.

gisela 04-01-2007 23:43

Kahvemi bitirdim, fal kapattım, bakmaya başlarken sayfa yüklendi:)
Şaka tabii, ben dial-up bağlandığım için biraz beklemek zorunda kaldım. Ayrıca ben de malina gibi yapanlardanım.
Yani sabırsız davranıp sonuna kadar hemen gitmek istedim, e biraz zor oldu tabii:)
Her şey bir yana, gerçekten ciddi emek harcanmış.
Başta malina olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum.
Ellerinize sağlık.

Todor 05-01-2007 05:07

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi yücel özlem (Mesaj 64191)
Belirli bir okuma alışkanlığım olmasına rağmen, ekrandan okumakta halen zorlanıyorum.

Ekrandan okumak hepimizin problemi. Uzun metinlerde anlaşılma güçlüğü yaşanıyor, gözler çok yoruluyor. Büyük elektronik firmaları kitapların elektronik ortamda rahatça okunmasını sağlamak için araştırmalar yapıyor. Sadece kitap okumak için üretilmiş özel cihazlar bile var. Hatta kimisinde, aynı normal kitaplardaki gibi sayfaları elinizle çeviriyorsunuz. Fakat olmuyor. Kağıdın yerini tutmuyor. Ayrıca o e-kitapları alıp yatakta okuyamıyorsunuz. :rolleyes:

Herkese günaydın bu arada. :)
Dışarda hava bulutlu ama soğuk değil, kazakla dolaşılabilir. Herkese iyi bir gün dilerim.

Ela 05-01-2007 07:28

Dergiyi çok beğendim , hepinizin ellerine ve bilgilerine sağlık , devamını isteriz. Hele o kuşun ;kucakta tedavi edilme resmi ,beni resmen bitirdi.

aybala 05-01-2007 09:01

Günaydın, derginin linkini, sabah iş arkadaşlarıma mail attım... bence beğendiler :)

Çıkan iş sitemiz adına çok gurur verici.
Bilgi ve tecrübe paylaşımımızın dergi olarak ortaya çıkması gerçekten çok güzel.

Devamını dilerim.
Emeği geçen herkese teşekkürler.

denizakvaryumu 05-01-2007 10:47

Emeği geçenleri ve böyle bir dergi çıkmasına vesile olanları tebrik ederim..

Gelecek sayıda ,roridula dentata hakkında bir yazı olursa, EB severler olarak mutluluk duyarız...


.

malina 05-01-2007 10:52

E-Dergi, tüm üyelerin katılımına açıktır.

Bilgi ve deneyimleriniz doğrultusunda yazabileceğiniz konuları belirtirseniz, uygun olanları gelecek sayılarda yayınlanır.

since_1071 05-01-2007 12:50

Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Gerçekten harika olmuş. Dergi tasarımı ve içeriğindeki fotoğraflar çok mükemmel. Henüz içeriklerini tam olarak okuyamadım fakat eminimki görsel zenginliği gibi içerdiği yazı ve makalelerde aynı zenginliktedir.

Tekrar bu güzel çalışma için tüm ağaç dostlarına teşekkürler.

Saygı ve selamlarımla.

praecox 05-01-2007 12:55

Roridula'ya varana kadar önce bir Dionaea'yi ele alaım sonra Phal'lerin bir kaba tozunu alalım derim....

Bu arada roridula ne tohumunu bulabildim nede bitkinin kendisini ... ;)
o resimlerini eklediklerinizin ise şaşkın bakışları sinekden çok sanırım bosai fiyatının üzerindeki değerlerinden olsa gerek. fiyatı... 100 -150 € cıvarı olanlar ise DC kadar :cool:

cengin 05-01-2007 13:23

Dergiyi tam anlamıyla okumadan bir göz gezdireyim istedim.Çok gururlandım ve heyecanlandım. Dergi çok güzel olmuş emeği geçen herkesin ellerine sağlık...

Onur G. HİTİT 05-01-2007 18:15

Çok güzel olmuş. Ellerinize, emeklerinize sağlık. Bu derginin bağlantısını (linkini) kişisel sitemde ve üyesi olduğum forumlarda verebilir miyim?

Saygılarımla...

asc1485 05-01-2007 18:52

21.yüzyıl insanına özgü bir çalışma olmuş.Çevreci kimlik yaşama geçmiş.kağıt üzerindeki yapıtlardan daha güzel olmuş.Bu dergide emek had safhada.Ellerinize sağlık.Gelecekte tüm dergiler ,gazeteler,kitaplar bu şekilde olacak.Başarılar

Polen 05-01-2007 20:20

"küresel Isinmaya dur" çiğliği yaşamin Her Alaninda Duyurulmali.
E-dergi Düzenleyicileri Bu Yolda Yönlendirme Yapmaya Başlamalidir.
Tüm Süper Lig Kulüplerine Müracaatla Stadlarda Döviz Asilmali
Anonslar Yapilmali,tezahuratlar Yapilmali.
Tv Proğramlari Düzenleyici Yapimcilari Konu Ile Gündem Oluşturmalilar.
Tüm Oda Başlanliklari,sendikalar Ve Diğer Toplumsal örgütler Bilgilendirilmelidir.

Chewbacca 05-01-2007 21:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi tolkien (Mesaj 64399)
Çok güzel olmuş. Ellerinize, emeklerinize sağlık. Bu derginin bağlantısını (linkini) kişisel sitemde ve üyesi olduğum forumlarda verebilir miyim?

Saygılarımla...

İstediğiniz her yerde kullanabilirsiniz.

Onur G. HİTİT 05-01-2007 22:44

Teşekkür ederim.

Saygılarımla...

daphne 05-01-2007 22:59

Kapak harika... Kim çekti o resmi? Kim seçti? (elinize saylık)
En alakamı çeken "piller" konusu oldu. Fakat bizim mahallede (mahalimizde) "atık pil toplama kutusu" yok. Aldığım bütün pilleri markete geri mi götüreyim? (Aslında genelde şarjlı pil kullanıyorum, fakat zor durumda kaldığım bir keresinde dijital fotoğraf makinesi için alkaline pil almıştım. "elli tane çekmezse geri getireceğim" demiştim amcaya. Demek ki makul ve bilimsel bir yöntemmiş satılan yere pil götürmek. Ama ben bitti diye değil, çok erken bitti diye götürmeyi planlıyordum. O piller şimdi işyerinde dolabımın üstünde duruyor. O dükkanın yerini bulmam mümkün değil... Gece gece çok düşünmek zorunda kaldım şimdi... Olmaz ki!)

Erguvan Muhibbi 05-01-2007 23:12

Dergi güzel olmuş kutlarım.
Bası yazılar okunmuyor. Farkındasınızdır.
Zemin Problemini çözmeniz lazım.
Nasıl çözersiniz bilemem.
Katkısı olan tüm dostlara tebrikler.

anilozer112 05-01-2007 23:17

Bazı küçük sorunlar var.Ama güzel olmuş.Katkıda bulunalara teşekkür.
Arkadaşlar bu proje için baya emek verilmiş.Lütfen değerli yorumlarınızı yazınız.

Vildan Sönmez 05-01-2007 23:25

Dergimizin ilk sayısı olmasına rağmen çok başarılı.Verilen emeğe değmiş.Arkadaşlarımızı kutluyorum.Benim de Daphne arkadaşımız gibi diğer hayati konuların yanında atık piller dikkatimi çekti.Hayata geçirilmesi en kolay gibi görünüyor.Ama Küçükçekmece'de atık pil kutusunu bırakın,şişeleri ayrıca toplayıp atabileceğimiz cam atıklar için bile çöp kutusu göremiyorum.

hattori hanzo 06-01-2007 00:35

Tebrikler!
 
Görünce şaşırdım...
Birdenbire, karşımda, henüz birinci sayısı olmasına rağmen hiç de ham olmayan bir eser görünce sevindim ve takdir ettim. (Belki forumda daha evvel bahsi geçti de ben denk gelmedim!)
Zengin içerikli, etraflıca düşünülmüş bu güzel projenin devamını dilerim!
Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum!
(Bu arada, şayet yapılabiliyorsa, bilgisayara indirebileceğimiz pdf versiyonu da olsa hoş olurdu.)

Chewbacca 06-01-2007 01:27

Zor beğenen bir arkadaşıma derginin linkini göndermiştim, aslına bakarsanız birazda korka korka...

Mail geldi biraz önce, paylaşayım dedim...

"Abi dergiyi cok begendim. Linux ve Firefox uzerinde okunabilen bir dergi yaptiginiz icin de ayrica tesekkur ederim; IE bagimlisi siteler cok
canimi sikiyor. Bilhassa Omer Madra cok saygi duydugum bir insan, yazisi
cok isabetli olmus.

Derginin sakin ve huzurlu yapisi cok guzel. Bakmaya doyamiyor insan.

Guzel calismalarinizin devami dilegiyle..."

GÖKHAN BOZKURT 06-01-2007 01:41

Dergiyi inceledim, yıllar önce (1997) baktığım National Geographıc cd'sinin aynısını, bir gün üye olacağım Ağaçlar Net isimli Türk yapımı sitede göreceğim hiç akılma gelmemişti. Emeği geçen herkese saygılarımı sunuyorum.
Bilhassa, Mine PAKKANER hanımın mantarlar konusunda verdiği bilgiler de ayrıca hoşuma gitti. Kalın sağlıcakla.

turunç 06-01-2007 02:58

Dergiyi detaylı bir şekilde inceleme fırsatım oldu sonunda. Gerçekten bizim dergi diye söylemiyorum, çok beğendim. Böyle bir çalışma güzel bir süpriz oldu bizler için. Katkısı olan herkese teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Ali Hocam; dergide resminizi gördüm, çok mutlu oldum. Tüm iletilerinizde resimlerden sadece elinizi görüyorduk. Tarzınız ve insanlara karşı sabırlı ve şefkatli yaklaşımınız dolayısıyla tam da aklımdaki gibisiniz.:) Babacan, nazik ve saygıdeğer görünüyorsunuz. Bu eşleşme beni bu sebeple mutlu etti. Teşekkür ederim çalışmalarınız ve bilginizi bıkmadan bizimle paylaştığınız için.

Küresel ısınma ve atık pillerin toplanması konusunu işlediğiniz için Oğlum ve ailem adına saygılarımı sunar, çalışmalarınızın devamını ve yaptığınız çağrının tüm vatandaşlarımıza ulaşmasını dilerim...

Derginin çıkış masalını ne zaman dinleyeceğiz acaba? Merakla bekliyor olacağım:) Sevgiler...

malina 06-01-2007 12:07

Dergi yazılarına gelen tepkiler
 
Alıntı:

Merhaba,

05 / Ocak / 2007 tarihli "dergi" konulu mail´inizi okudum. Ve şunları yazma ihtiyacı hissettim. Bu satırlar sizi hedef alıyor değil. Fakat ortada olan bazı şeylerin dinamiğindeki çarpıklıkları ele almayı hedefledim:

Anadolu coğrafyasındaki son otuz yıl içinde çok şey söylendi. Söylenenlerin bir kısmı da, tabi ki, tabiatın tüketilişi üstüneydi.
Fakat söylenenler, gerçeğin saf hallerini ortaya koyabilmekten uzak kaldı. Çünkü söylenenlerin zaten büyük bir kısmı gerçeği ortaya sermeye değil, gerçeği maskeleyebilmeye dönüktü.
Bu temel özellik, gezegen tabiatının yokoluşuna dönük olarak söylenmiş olan şeylerde de tabi ki baştan aşağı hakim oldu.

Böyle olunca, "DİYAR"da hayatın insan kavrayışına sırıtan "merkez tema"sı, bu konuyu idealist bakışın elinden alabilmiş ve konuda da ön planda / bayraktar olabilmiş görünmek amacıyla, ("gezegen tabiatının yokoluşu" konusuna) ister istemez el atmak zorunda kaldı. Bu ise, kâh, hayatın kendiliğinden vasıfları, kâh, bunların ideoloji sınıfına aktarılma gayretleri neticesinde türetilmiş bir "çevre" temasının, hem de çoğu zaman olduğu gibi, "hazırdan" / ithal edilmek suretiyle benimsenmesini ortaya çıkardı.

Halbuki ithal tema da zaten 1945´te kurulmuş global statukonun insan varlığı ve düşüncesi karşısında esasen ezelden beri varolan "negatif irade"den güya kavram düzeyine çıkarttığı bir şeydir. Ki, bunun USA veya bugün varolmayan SSCB yorumları arasında pek de fark yoktur. Her ikisinde de esas olan, gezegen tabiatının bu tabiatı tüketerek varlıklarını kanserleştirmiş "sosyal mücavirler" içinden yorumlanmasıdır. Yani, dünya tabiatının bir hammadde deposu olarak kullanılması ve bunun normal gösterilmesi...

Gezegen tabiatı içinde arsız urlar durumuna gelmiş sosyal mücavirler ve bunların jeostratejik bir topoloji içindeki sınırlanmalarıyla adlarına "ülke "denen halleri, elbette, varolan dökümün karakterinin belirlenmesinde etkili olmaktadır.

Yani, bilim, insan´ın değil, rejimin / rejimlerin elindedir.

Bu ise, rejimlerin ana dizgisinde yeralan akademik yapıların "ana amaç (gerçeğin ortaya konmasını onu maskelemek suretiyle engellemek)" doğrultusunda çabalayan cübbeli "memur" güruhlarından ibaret olmalarını açıklar. Yani, dünya yüzeyinde hayatın, "sosyal mücavir / devlet ve rejim" şeklinde yapılanan temel yapılanışları bütününden aşılamadığı müddetçe "bilim" kavramının sürekli olarak hayatın güdümünde kalacağı çok açıktır.

Bu tesbit ardından temenni edilmesi kaçınılmaz olarak ortaya çıkan ve insanın gezegen yüzeyindeki ezeli ümidi "büyük devrim"e, peşin bir şekilde "ütopya" denilmesi de yine aynı güdümün sonucudur. Halbuki insanın tüketilmesi mümkün olmayan bu ümidini tıpkı "çevre" lafında olduğu gibi sahte bir şekilde "maske" olarak onca zaman kullanmış olanlar da onlardan başkası değildi. İnsanın yükselişinin durdurulması ardından, hayat, gezegen yüzeyinde engizisyonunu antik dönem öncesi çağlarında olduğundan farksız şekilde güçlendirmeyi başardı -ki, buna modernite denir-. Son yüzelli yıldır bayraktarlık salatası olarak kullanılmış devrim maskesi de elbette pandomim tiyatrosunun senaryosundan çıkarıldı. Şimdi hayatın çatısı böylesine güçlendirilince onun yerini -ideolojiler öldü- cümlesi aldı. Seri imalat bu yönde sürdürüldü. Halbuki konunun içyüzü çok açık: İnsan yaşantılarını çöl çekirgelerinin yaşantılarından farklı kılmayı sağlayacak o "büyük devrim" hayali gerçekleştirilemediği ve mücavir çekirgelerin "hayatı arkalarına almak suretiyle" insanı "eşek" yerine koymayı başarma iradeleri kırılıp parçalanamadığı müddetçe gezegen tabiatı yokolmaya devam edecektir...

Burada insan´ın dişil / sosyal koza altında, gezegen tabiatının ise kozanın ötesinde tüketilen bir hammadde deposu olarak tükenişlerinin parallellik arzetmeleri tesadüf olmayıp, insan kavrayışına çivi gibi çakılan gerçeğin ta kendisidir.

Gezegen tabiatı üzerine kafa yoran insanın asıl meselesi, "bilimin hayatın dişil / sosyal / oligarşik engizisyonundan kurtarılamaması" şeklindeki kök meseleden beslenmektedir.

Dünya tabiatının kurtuluşu, esasen, tahmin edilebileceğinin çok ötesinde ve böylesine derinlemesine "temel mesele"ye yaslanmaktadır.

Yani, aslında, tabiatla birlikte insan varoluş ve kavrayışına da açık vermez hale gelmiş olup, felsefi bakış altında baştan itibaren "hayat" kavramı ile ifade edilen bu şey böyle devam ettiği müddetçe, sosyal mücavir urları içinde tabiata yabancılaşıp dişileşmiş ve bir predator´u da olmaması sayesinde böylesine gemi azıya alabilmiş bu azılı nüfus üretme çiftliklerinin bizzat "tabiat" eliyle" yokolmaları kaçınılmaz görünüyor.

Bu tesbit karşısında, modernitenin, "sürdürülebilir yaşam" saçmalığına daha fazla sığınabilme şansı hiç kalmamıştır. Çünkü bu güne kadar kendi içindeki insan´ın haykırışını bastırabilmek için bütün imkanlarını seferber eden bu şeyin artık tabiatın katledilmiş olmasına dair gerçeği bastırabilme imkanı bulunmamaktadır. Yani, insan ölüyor ve kahrolmuş halde mezara gönderiliyordu. Sorun yoktu. Çünkü geride ondan bir sürü vardı.

Halbuki "tabiat" bir tane. Ve öldüğünde başkası olmayacak...

Gezegen tabiatı, sorumsuzluk karşısında aslında fazlasıyla sabretmiştir. Fakat artık düğmeye basma zamanı gelmiş bulunuyor.

Şu bakımdan içim rahat: Dünya, muhtemelen galakside (hatta belki de koca evrende) başka hiçbir yerde olmayan bir miktarda su varlığına sahip. Yani, predator´u olmayan bu nüfus üretme çiftliklerinin hunhar talanı dahi bu gezegeni bir Venüs ya da Ay´a çevirmeye yetmeyecektir. Yani, dünya, bütün canlı tabiatını kaybetse dahi, bu okyanusları varken, temel "jeolojik tükeniş" dalgalanmalarına asla girmeyecektir. Bence dünya (veya evrendeki diğer bir gezegen) için önemli olan da budur.

Acizane, eskiden dünya okyanuslarının "atmosferin gördüğü büyük tahribat yüzünden" birkaç bin yıl içinde uzaya uçabileceğini ve dünyanın jeolojik bir tükenmişlik haline düşeceğini tahmin etmekte idim. Fakat son yıllarda bu kanaatim zayıfladı. Hayır, bu okyanusları varken bu gezegen, dişil / sosyal bir hayat halindeki varlığını idameyi "kendini reddetmek"te gören bu soyun elinden tükenmeyecektir.

Şu aşamada önemli olan, 1945 miladı ardından gezegen yüzeyinde zaferini ilan etmiş "dişil / sosyal nüfus üretme çiftliği" merkeziyetinin dünya tabiatının talanında baş sorumlu olduğunu görüp görmediğidir. Ki, hiç de görmüşe benzemiyor. Çünkü hayat ağacının en temel kuralı, binilen dalın kesilmeyeceğidir. Mesele, 1. dünya - 3. dünya meselesi de değildir. Çünkü 3. dünya zaten 1. dünyanın periferi durumundadır (yani, 1. dünyanın, GSM aletleri ve petrole her yıl düzinelerce milyar $ ödeyen bir 3. dünya hapishane sistemini haritadan silmesi hiç mantıklı değildir. Ta ki, çöplük dağ olup hafriyat makinalarınca ezilip preslenemez oluncaya kadar. O zaman ise bir termonükleer bomba ile çöplüğü havaya uçurmayı deneyebilirler. O zaman, "misket bombaları"nın kitle imha silahı olmakla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmadığı emekli general takımınca dahi, net bir şekilde anlaşılır).

İtiraf etmeliyim ki, düşüncem ve ona esas teşkil eden antropoid düğümleri, kimi zaman, üretimi çoktan durmuş fakat kuş uçmaz kervan geçmez kimi yerlerdeki eczanelerde tek tük kalmış ilaçlara benzetirim. Aksi takdirde 1945 sonrasında düşünceyi ayakta tutabilmek elbette mümkün olamazdı. Yani, bu 3. dünya diyarındaki yerel izolasyonun / mahkumiyetin bu acizane Anadolu filozofuna tek faydası bu olmuş olmalı: İnsan sözkonusu olduğunda insan gibi, tabiat sözkonusu olduğunda ise "tabiatın cephesinden" düşünebilmek... Fakat bu 1945 sonrası köy veya metropolitan, fakat herhalikarda "kanser" sosyal mücavirinin yezidi çemberi içinden (böyle) düşünebilmek tabi ki imkansız.

"Olup biten" herzaman ortadadır ve bu yüzden daima farkında olunur. Önemli olan, olup bitenin altında neler olduğunu ortaya serip gerçeğin maskelerini düşürebilmektir. Felsefi bakışı, üniversite kampüsleri içinden baronluk maaşlarına talim ederek dillerinden özellikle 3. dünya çöplüklerinde hiç düşürmedikleri ve "bilim -sel" denen şeyden farklı kılan da budur: Filozof / Felsefi bakış, hayata yalakalanma ahlaksızlığına düşmez...
(1945 sonrasında felsefe´nin matbaada sahtesinin basılması gayretleri ve bu becerilemeyince veya buna toptan gerek kalmadığı dürtüsü ağır bastığında peydah olan, onu "yok" saymak tutumlarının ardında da elbette filozofun ahlakına duyulan sinsi tepki vardır).

Fakat, gezegen tabiatı böylesine mahvedilmiş durumdayken hâlâ mücavirin "hümanizm" tekrarlarını sahnelemeye çalışmaları ne kadar da anlamsız kalıyor. Bunları zapping´lemekten ruhum yoruldu. Fakat fikir müşterisi olmayan aynı tiyatro (hayatın yerel dişil / sosyal cep tiyatrosu), sırf kaba kuvvet ve akşam olmasını iple çeken "nüfus artırma özlemi" sayesinde ülke paketlerinde oynanmaya devam ediliyor.

"Sürdürülebilir yaşam"...

Nasıl ve nereye kadar sürdürülebileceğini gerçekten merak ediyorum...

Not:
1- 2005´te size "tavsiye üzerine" üye olmuş ve göndermiş olduğunuz hatırlatma mail´ine kadar da sizi unutmuş "Ormancı" adlı bu üyeniz, kırk yıllık ömrünün yirmi yılını dünya tabiatını hem reel, hem de kavram düzeyinde anlayabilmek ve fakat daha önemlisi, bu anlayışını yazıya dökebilmek için "savaşmış" biridir. Şundan emin olmalısınız ki, bu savaş, adam gibi bir coğrafya duygusu ve buradan destek alacak bir coğrafya veri tabanı (tematik olarak, mesela ciddi ve detaylı bir hassasiyet / tükeniş verisi) dahi olmayan bir 3. dünya diyarında birilerince yamaçlara sürülen gönüllü fakat aynı zamanda biraz da şapşal, modernite taklitçisi "mücavir alan ameleleri"nin ağaç dikme / tohum ekme faaliyetinden çok daha sağlam ve köklü bir zemine sahiptir.

2- Arzu ederseniz bu yazıyı yayınlayabilirsiniz.


Gelen maili buraya ekliyorum...


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 22:29.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024