agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Ağaçlar > Ağaçlar Hakkında Genel Konuşmalar
(https)




Beğeni Düzeni90Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 02-06-2006, 11:43   #1
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Yeşil Hurafeler

Ağaçlarla ve ev bitkileriyle ilgili
zaman zaman duyduğumuz çok hurafe var.
Buraya yazalım bakalım neler çıkacak.

Hemen aklıma gelen bir tanesi.

"Evinin bahçesine İncir dikenin ocağı söner."

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 11:52   #2
Ağaç Dostu
 
hasan42's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-11-2005
Şehir: Konya
Mesajlar: 517
Galeri: 112
Ceviz ağacı diken meyvesini görmeden ölür!
Salatalığı dalından erkekler koparırsa daha sonra büyüyen salatalıklar acı olur. (Gerçekten babannem böyle söylerdi Gerçi belki de biz yaramazları taze salatalıklardan uzak tutmak için söylerdi, bilmiyorum.)

hasan42 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-10-2006, 17:32   #3
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 04-10-2006
Şehir: Almanyanin bence en güzel sehri olan(Speyer)de yasiyorum.
Mesajlar: 12
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hasan42
Ceviz ağacı diken meyvesini görmeden ölür!
Salatalığı dalından erkekler koparırsa daha sonra büyüyen salatalıklar acı olur. (Gerçekten babannem böyle söylerdi Gerçi belki de biz yaramazları taze salatalıklardan uzak tutmak için söylerdi, bilmiyorum.)
benim annemde salataligi tersinden isirildiginda aci olucagini söylerdi.Tersini düzünü bir ayirabilsem

asli gündogar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 11:59   #4
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
İncirden düşen iflah olmaz

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 12:11   #5
Ağaç Dostu
 
bonsaisever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-08-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,775
Galeri: 48
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina
İncirden düşen iflah olmaz
Arsakay, ben incirden balıklama düşmüştüm
Bu mudur acaba )
Bir daha düşsem düzelirmiyim

bonsaisever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-06-2006, 10:10   #6
Ağaçsever
 
pene's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2006
Mesajlar: 47
Galeri: 5
hmm ağaçlardan incir sevilmez evet..
özellikle anadoluda yaygındır..
gece ağaç-çiçek-bahçe sulanmaz..
cinler ıslanır

pene Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 12:03   #7
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Aslında Hasan'ın yaptığı gibi muhtemel nedenlerini de bulmaya çalışmalıyız.

Bence incirle ilgili olanı, meyvaları toplarken ağacın üst kısımlarına çıkma gerekliliğinden kaynaklanıyor. Çok çabuk kırılan yapısı olduğu için, düşmek kaçınılmaz. Buna karşı alınmış bir önlem olabilir. Yani hiç olmazsa evin içinde, her an çıkılacak yakınlıkta olmasın diye...

Jakin beğendi.
malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 12:14   #8
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 29-04-2006
Şehir: Köyceğiz Muğla
Mesajlar: 99
Galeri: 51
Ceviz ağacı kesen fazla yaşamaz...
Mum çiçeği kaç parmakla dikilirse o kadar senede açar...
Hıdrellez'de gül dibine resim çizilir...


Düzenleyen soztekin : 15-01-2010 saat 20:33 Neden: temizlik
soztekin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 12:29   #9
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
kuşkonmaz uğursuzdur,sebebine hiç aklım ermedi.
salonun köşesine tül gibi pek yakışırdı.

Eklenen Resimler
 
eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 12:37   #10
Ağaç Dostu
 
cengin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2006
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 208
Galeri: 2
Bizim oralarda, yeni doğan çocuğun bütün vücuduna reyhanın dövülmüş yaprakları ile zeytinyağından hazırlanmış bir karışım sürerler, bu karışım çocuğun bütün hayatı boyunca güzel kokmasını sağlıyormuş...

cengin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 12:57   #11
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
kılıç çiçeği dua ile dikilirse boyu bir metreye ulaşınca ev sahibi olunurmuş.
benim kılıç pek cimri çıktı )

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 15:37   #12
Ağaç Dostu
 
Plumbago's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-12-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 816
Galeri: 17
İncirle ilgili olarak bir de, kök yapısının suya ulaşma isteğini eklemek gerekir. Evin yakınındaki su borularının ve kanalizasyon sistemini çok sever incir kökleri..

Hele ki bu borular plastik değilse vay haline

Plumbago Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 16:57   #13
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
okulda sosyal antropoloji okumuştum.
hocamız batıl inançların geleneksel toplumlarda sosyalleşmeyi sağladığını söylerdi.
bazı inançların kökenleri anadolunun en eski uygarlıklarına kadar iner.
şaşılacak şekilde.binlerce yılın gelenekleri biçim değiştirerek varlığını sürdürüyor.

"incir ve zeytin kesmek günahtır"şaşılacak birşey değil ikiside anadolunun antik bitkileri.binlerce yıldan beri geçim kaynağı

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 18:44   #14
Ağaç Dostu
 
hasan42's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-11-2005
Şehir: Konya
Mesajlar: 517
Galeri: 112
Üzerlik otu ve tohumları yaygın bir şekilde nazara karşı kullanılıyorlar köyümde. Bitkiler gelişip bahçe güzelleştiğinde bir köşeye üzerlik yakılıp dumanların bahçe üzerini kaplaması sağlanır. Üzerlik tohumundan yapılan süslemeler evlerin duvarlarına asılır. Bunarın insanları, ev hayvanlarını, hatta diğer değerli eşyayı kem gözlerden koruduğuna inanılır.
Bu inancın kaynağı konusunda açıkçası bir açıklama getiremiyorum. Tek söyleyebileceğim, oldukça keskin ve bence hoş kokusunun bu inancın gelişiminde etkili olabileceği.

hasan42 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 20:38   #15
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Bu konuda kitap yazılır.
"Ocağına incir ağacı dikmek" sözü
eski bir savaştan geliyor.
hangi savaş hatırlamıyorum,
ilginç bir hikayesi vardı.
Yine bildiğim kadarıyla bu savaştan sonra
iftira etmişler, yani uğursuz sayılmış incir.

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 20:43   #16
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 29-04-2006
Şehir: Köyceğiz Muğla
Mesajlar: 99
Galeri: 51
Lale ve Anadoluya göçüp gelen atalarımızla ilgili bir bağlantı vardı; belgeselde izlemiştim, tam hatırlayamıyorum ama yanlarında getirmişler, daha sonra Osmanlılar döneminde de gelenek halindeymiş, savaşa giden padişah uğur gtirsin diye laleli kaftan giyer, çadırların bir yerinde mutlaka lale figürü olurmuş...Hay allah, keşke detaylı hatırlayabilseydim...

soztekin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 21:49   #17
Ağaç Dostu
 
hasan42's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-11-2005
Şehir: Konya
Mesajlar: 517
Galeri: 112
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi soztekin
Lale ve Anadoluya göçüp gelen atalarımızla ilgili bir bağlantı vardı; belgeselde izlemiştim, tam hatırlayamıyorum ama yanlarında getirmişler, daha sonra Osmanlılar döneminde de gelenek halindeymiş, savaşa giden padişah uğur gtirsin diye laleli kaftan giyer, çadırların bir yerinde mutlaka lale figürü olurmuş...Hay allah, keşke detaylı hatırlayabilseydim...
Haklısınız. Hollanda-Türkiye ortak yapımı bir belgeseldi hatırladığım kadarıyla. Lale Osmanlılardan Avrupaya geçmiş. Avrupa'ya gidişi iki yolla olmuş.
Birincisi bir elçi (Avusturya elçisi idi sanırım) tarafından götürülmüş. Elçi Trakya'da dolaşırken bir gün bir çiftçinin bir çiçeği başındaki örtüye takmış olduğunu görmüş. Çiçeği göstererek "Bu nedir" diye sormuş ama çiftçi başındaki örtüyü sorduğunu sanarak "tülbent" diye cevap vermiş. Böylece Avrupada uzun süre "tulpan" diye anılmış. Bu elçi soğanları Avrupaya götürmüş.
İkinci gidişi de ticari ilişkiler sonucu olmuş. Bir Osmanlı taciri Hollandalı arkadaşına lale soğanları göndermiş. Ama Hollandalı arkadaşı lale soğanlarını pişirip yemiş! Beğenmediği bir kaç tanesini de bahçeye atmış. İlkbaharda açan çiçeker onun için sürpriz olmuş tabi.
Belki size masal gibi gelecek ama inanın anlattıklarımı bu belgeselden aktarıyorum.
Belgeselde ayrıca kayıp bir Osmanlı lale türünden bahsediliyordu. Çinilerde ve diğer Osmanlı süslemelerinde görülen bu lale nedense yok olmuş ve çalışmalar yapılsa da bu lale yeniden üretilememiş.

hasan42 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-06-2006, 00:01   #18
Ağaç Dostu
 
hasan42's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-11-2005
Şehir: Konya
Mesajlar: 517
Galeri: 112
Alıntı:
İncir, her yerde yetişir.Dağda, kırda bayırda.İncir ağacı arsızdır.Harabe duvarlarının arasında yetişir.Ocağına incir dikmek deyimi buradan gelir.Yani, ocağı yıkılacak, harabe haline gelecek, yıkıntının arasından da incir çıkacak.
"Meyvelere Kültürel Bir Bakış" adlı bir yazıda geçiyor yukarıdaki cümleler. Yazı Kültür Bakanlığı'nın web sayfalarından birisinde yer alıyor.

hasan42 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-12-2007, 11:00   #19
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Galiba bir tek ben yetiştirmeyi başaramadım.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hasan42 Mesajı Göster
"Meyvelere Kültürel Bir Bakış" adlı bir yazıda geçiyor yukarıdaki cümleler. Yazı Kültür Bakanlığı'nın web sayfalarından birisinde yer alıyor.
Sayın Hasan 42

Çanakkale deki tarlama ilk önce 350 sonra 150 adet daha Bursa Siyahı denilen çeşit İncir diktim.Çoğu kurudu, geri kalanı da her sene 20-25 cm kadar gelişip kocaman yapraklar açmalarına rağmen kışa girerken tekrar kuruyorlar. Canlı oldukları için de kıyıp sökemiyorum.

Galiba, İncir yetiştirme işinde, En başarısız kişi ödülü benim olmalı. Kültür Bakanlığı na duyurulur.


Selamlar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-01-2008, 00:33   #20
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 09-12-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 4
ocağına incir ağacı dikme ve ocağın kurusun

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay Mesajı Göster
Bu konuda kitap yazılır.
"Ocağına incir ağacı dikmek" sözü
eski bir savaştan geliyor.
hangi savaş hatırlamıyorum,
ilginç bir hikayesi vardı.
Yine bildiğim kadarıyla bu savaştan sonra
iftira etmişler, yani uğursuz sayılmış incir.
benim bu konuda bildiklerim daha farklı....
savaş sonrası incir ağacının iftiraya uğraması ve bu yüzden uğursuz kabul edilmesi, bir EFSANE olsa gerek.

hiç dikkat ettiniz mi, hemen hemen her antik kente hem de en olmadı yerinde bir incir ağacı mutlaka vardır. bir sur duvarının taşları arasından çıkar ve arkeologları sinir eder. çünkü geliştikçe kökleri kalıntılara zarar verir.

ocağına incir ağacı dikilsin/dikerim şeklindeki deyim, ağacın yetişme konusundaki arsızlığından kaynaklanıyor olmalı. şöyle ki, 12. yydan itibaren batı anadoluya ulaşmaya başlayan türkler, burada şöyle bir manzara ile karşılaşmışlardı. eskinin görkemli liman kentlerii alüvyonların doldurması sonucu denizden uzaklaşmış, haliyle ekonomileri bozulmuş ve kimisi de tamamen terk edilmişti.

ağaç kültünün türkler için ne derece önemli olduğu akılda tutlacak olursa, bu terk edilmiş kentlerde onları en çok etkileyen şeyin, terk edilmiş evlerin olur olmaz her yerindn çıkıp dallanmış incir ağaçları olduğunu tahmin edebiliriz. (hemen her antik kentte görülebilir de fethiyedeki kayaköyde buna dikkat ederseniz, gerçekten acıklı bir durum olduğuna siz de kanaat getiriisiniz.)

işte bu durum, o dönemlerden kalma bir deyim halinde günümüzde hala yaşıyor, ocağına incir ağacı dikerim bedduası da, senin ocağını (aileni)kuruturum manasına geliyor.

incir ağacından düşen flah olmaz sözünde ağacın dallarının kolay kırılabilmesnin payı olsa gerektir.

girit göçmenleri arasında şöyle de bir inanış vardır. bebeğini emzirmeyi bırakan anne,memesinden sağdığı az miktardaki sütü, bir incir ağacının dibine döker ve şimdi veriyorum, bir daha çocuğum olduğunda senden alacağım dermiş. incirin dalının kırınca akan süt, halk inançları arasında endisine bu şekilde yer etmiş.

son olarak, hıristiyanlıkta da icir ağacının uğursuz kabul edildiğini belirtelim. inanışa göre, isayı ele veren yahuda iskaryot, isanın çarmıha gerilmesinden sonra pişman olur ve kendisini bir incir ağacına asarak intihar eder.

saygılar

kabablanka Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-09-2008, 21:35   #21
Ağaç Dostu
 
kazim polat's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-02-2007
Şehir: Ödemiş-İZMİR
Mesajlar: 366
Galeri: 1
son olarak, hıristiyanlıkta da icir ağacının uğursuz kabul edildiğini belirtelim. inanışa göre, isayı ele veren yahuda iskaryot, isanın çarmıha gerilmesinden sonra pişman olur ve kendisini bir incir ağacına asarak intihar eder.

saygılar[/QUOTE]

Ben yahuda(Judas)'ın kendini incir değil de erguvan ağacına astığını duymuştum. Hatta yabancı sitelere göz atarsanız erguvanın halk dilindeki adı "Judas tree"dir. Sevgi ve selamlar.

kazim polat Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-03-2012, 05:48   #22
Ağaç Dostu
 
Halit Togay's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-09-2005
Şehir: Ataköy-İstanbul
Mesajlar: 726
Galeri: 130
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay Mesajı Göster
Bu konuda kitap yazılır.
"Ocağına incir ağacı dikmek" sözü
eski bir savaştan geliyor.
hangi savaş hatırlamıyorum,
ilginç bir hikayesi vardı.
Yine bildiğim kadarıyla bu savaştan sonra
iftira etmişler, yani uğursuz sayılmış incir.
Bkz: üstteki mesaj.

Halit Togay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 20:52   #23
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Zeus bir çobana aşık olmuş.(o zamanlar bunlar olağan)tam hatırlayamasamda çobanın adı kipros gibi bir şey olacaktı.
adı çağrışım yapmıştır kıbrısta yaşıyor.ama karısı Heranın öfkesinden korkan Zeus bir seferinde yakalanacağından korkup çobanı ağaç haline çeviriyor.

onun ardından bütün mezarlara bu ağaç dikilmeye başlıyor.
cypros tree ,selvi ağacının mezarlara dikilmesi geleneği bu kadar gerilere giden bir adet, böyle bir efsaneye dayanıyor(büyük olasılıkla ingilizce adını yanlış yazdım)

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 14:35   #24
Ağaç Dostu
 
Plumbago's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-12-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 816
Galeri: 17
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi memet
Zeus bir çobana aşık olmuş.(o zamanlar bunlar olağan)tam hatırlayamasamda çobanın adı kipros gibi bir şey olacaktı.
adı çağrışım yapmıştır kıbrısta yaşıyor.ama karısı Heranın öfkesinden korkan Zeus bir seferinde yakalanacağından korkup çobanı ağaç haline çeviriyor.

onun ardından bütün mezarlara bu ağaç dikilmeye başlıyor.
cypros tree ,selvi ağacının mezarlara dikilmesi geleneği bu kadar gerilere giden bir adet, böyle bir efsaneye dayanıyor(büyük olasılıkla ingilizce adını yanlış yazdım)
Bitkinin latince ismi de bu isme benziyor Cupressus sp.

Plumbago Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 15:40   #25
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 05-06-2006
Mesajlar: 68
Dalları dik olarak çıkan ağaçların kökleride dik olarak indiği için mezarlarda tercih edilir çünkü susanları rahatsız etmez.Ayrıca fransız bahçelerinde servi ağacı bulunmaz.

vifer Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-06-2006, 10:15   #26
Ağaçsever
 
pene's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2006
Mesajlar: 47
Galeri: 5
aa unutmadan hıdırellez ve gül ağacı...

"Hıdırellezde uygulanan en önemli tören şüphesiz 'niyet oyunu' dur. Genç kızların talihlerini açmak, kısmetlerini belirlemek için uygulanmaktadır. Oyun bölgelere göre niyet çekme, baht çömleği, bahtiyar, bahtıbar gibi değişik isimler almaktadır. Oyun şu şekilde gerçekleşir; bir testi ile getirilen su çömleğe konulur. Su dolu çömleğin içine herkes nişanını atar. Bu genellikle yüzük, küpe vs. işaretler yanında fesleğen, nane, mantuvar çiçeği de olabilir. çömlek arife günü üstü bir örtü ile örtülerek bir gül ağacının dibine bırakılır. Küpün üzerine bir kilit konulur ve usulen kilitlenir. Ertesi günü tekrar biraraya gelen kızlar gül ağacının dibinden çömleği alırlar. Kilit açılır ve bir kişi, niyetleri çekmeye başlar. Bu arada maniler okunur. Her mani işareti çıkanın bahtına kabul edilir. Oyun işaretler bitinceye kadar devam eder. Oyunda söylenen manilere ümit, neşe, metanet, aşk, sevgi, şefkat, iyilik, kardeşlik, gurbet, vatan sevgisi gibi temalar görülür."

pene Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 15:04   #27
Ağaç Dostu
 
cengin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2006
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 208
Galeri: 2
Zeus'tan söz açılmışken, defne ağacıyla ilgili mitolojik bir hikaye yazayım Antakya-Harbiye'de geçen bir öykü :
Zeus'un oğlu ışık tanrısı Apollon'un Dafne'ye olan aşkı: Efsaneye göre Apollon Dafne'ye aşık olur, fakat Dafne Apollon'un aşkına karşılık vermez, Apollon Harbiye'nin ormanlarında Dafne'nin peşine düşer, onu kovalamaya başlar. Aralarındaki mesafe gittikçe kısalmaya başlar, Dafne Apollon'un sıcak nefesini saçlarının arkasında hissetmektedir, kurtulamayacağını anlayan Dafne, tanrılara onu kurtarmaları için yalvarır, bu hüzünlü yalvarış üzerine Dafne'nin bedeni ağaç, saçları da yaprağa dönüşür. Apollon ağaca dönüşmüş Dafne'nin yapraklarından taç yapar ve Dafne'nin yapraklarından olan tacı zaferin simgesi olarak ilan eder...
Birçok ağaç türünü Zeus ile oğullarının çapkınlıklarına borçluyuz

cengin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 20:56   #28
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
selvi ağacını bizim gibi mezarlıklarda kullanan yok sanıyorum.
Bir Norveçli hayret ederek" bu doğrumu "diye sormuştu bana.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-03-2012, 08:11   #29
Ağaç Dostu
 
rhepsag67's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-02-2012
Şehir: KDZ.Ereğli
Mesajlar: 177
Merhabalar, yazılanları baştan itibaren okudum, gerçekten güzel bilgiler gün ışığına çıkıyor bu paylaşımlar sayesinde...Paylaşımda bulunan herkese teşekkürler. Ben de neden mezarlıklarda selvi ağaçları çok olur, sorusuna cevap vermek istiyorum, okuduğumda gerçekten hayretler içinde kaldım. Bu sisteme, bu düzene şaşırmamak elde değil.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi memet Mesajı Göster
selvi ağacını bizim gibi mezarlıklarda kullanan yok sanıyorum.
Bir Norveçli hayret ederek" bu doğrumu "diye sormuştu bana.
Topraktaki mikroorganizmalar çürüyen cesetleri en küçük birimlerine kadar ayrıştırırlar. Cesetlerin yapısında en fazla yer işgâl eden proteinler bu sırada nihai olarak amonyağa kadar parçalanır. Amonyak ise gaz halinde buharlaşır. ve toprağın gözeneklerinden geçip havaya karışır. Bilhassa sıcak havalarda çok daha kolayca buharlaşıp çevreye yayılır. Amonyak esasen toksik (zehirli) bir maddedir. Çok fazla miktarda bir yerde birikirse oradaki canlıların büyümesini engeller ve hayati faaliyetlerine olumsuz yönde tesir eder. Meselâ, toprakta ve suda birikirse buralarda yaşayan binlerce tür canlının solunumunu yavaşlatmak ve hatta engellemek suretiyle onların ölümüne kadar varan sonuçlar doğurabilir. Yine buharlaşan amonyak, soluduğumuz havada belli bir düzeyin üzerine çıkarsa beynimize dahi tesir edip, beyin hücrelerinde enerji (ATP) sentezini azaltır. Bu da düşünme zayıflığına ve unutkanlıklara sebeb olur.
Kâinatı hassas dengelerle idare eden Yüce Kudret, bu toksik maddenin diğer canlılara zarar vermemesi için havada rüzgârları, denizde dalgaları, toprakta da bitkileri yaratmış. Rüzgârlar havayı, dalgalar da suları temizlerken, bitkiler de topraktaki hücresiyle amonyağı amonyum hâlinde emerler ve bu maddeyi kendi büyümelerinde kullanırlar. Farkında olmadan da toprağı temizlemiş olurlar.
Bitkiler karbondioksit gazını havadan yapraklarıyla alıp fotosentezde kullanabilirken, havada karbondioksitten daha fazla bulunan azot gazını aynı şekilde alıp kullanamazlar. Çünkü bu sistem yapraklara konulmamıştır. Ancak bitkilerin kökleri azotu toprakta, amonyum veya nitrat iyonları hâlinde alabilirler Topraktaki bu iyonlar ise ya canlıların cesetlerinin çürümesinden kaynaklanır veya bazı mikroorganizmaların faaliyeti sonucu havadaki azot gazının indirgenmesiyle toprağa kazandırılmıştır.
Yapılan araştırmalara göre, bazı bitki türleri azotu topraktan nitrat halinde alırken bazıları da amonyum halinde alırlar. Mesela, tahıl bitkileri, meyve ağaçları ve meşe, gürgen ve çınar gibi geniş yapraklı ağaçlar çoğunlukla azotu nitrat halinde alır. Oysa çayır, üçgül ve yonca gibi otlar ile çam, ardıç, köknar ve selvi gibi iğne yapraklı ve kozalaklı ağaçlar amonyum halinde alırlar. Şu halde amonyak birikimini önlediği için, mezarlıkların otlu tutulması ve geniş yapraklı ağaçlardan ziyade iğne yapraklı ve kozalaklı ağaçların dikilmesi daha uygundur. Zaten mezarlıklarımıza bir göz attığımızda, ecdadımızın mezarlıkları umumiyetle çam, ardıç ve selvilerle donattıklarını görürüz. Yine mezbaha ve kesimhane gibi yerlerin etrafını bu tür ağaçlarla donatmak çevre korumacılığı açısından dikkate değer bir husustur. Çünkü, bu tür bitkiler, amonyağı direkt olarak amonyum halinde aldıklarından toprakta amonyak birikimini daha iyi önlerler. Halbuki diğer bitkiler azot ihtiyacını nitrat olarak karşılarlar. Amonyağın nitrata dönüştürülmesi bakterilerce gerçekleştirilir. Bu yüzden bu yol daha uzun bir zaman alır ve topraktaki kimyevi şartlar uygun değilse, bakteri faaliyeti engelleneceğinden amonyak nitrata çevrilmez ve birikir.

Sevgi ve saygılarımla...

rhepsag67 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 22:00   #30
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Bu konuyu açarken bu kadar çok ilginç
bilgiyle buluşacağımı beklemiyordum.
Neler varmış neler!
Üstelik kendi yazacaklarımı unuttum

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 09:11.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025