agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Ağaçlar > Meyve Ağaçları (Özel) > Zeytin
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 11-01-2008, 01:10   #1
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 09-12-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 4
Tarihte ve Kültürde Zeytin

bu forumda bu tür yazıların yeri var mı bilemiyorum ama bu ilginç bir yazı. maalesef kaynağını not etmemişim...


Doğanın döngüsünün, yaşamın sonsuzluğunun simgesi "Ölmez Ağacı"...
Bir insan gibi yavaş yavaş büyür. Tohumdur, filizdir, gençtir, olgunlaşır ve...
... ve gölgeyi ve nemi uzak tutar teninden, dört mevsim gelir geçer ama dallarında gri, yeşil, gümüş yaprakları dökülmeden durur. Akdeniz'i, Ege'yi, güneyi sever. Kendine özgü hafif kokulu, küçük, narin, sarı ve beyaz çiçekleriyle karşılar baharı. Yaz aylarında çiçekleri meyveye durur. Sonra yaz geçerken meyveleri irileşir, olgunlaşır. Hasat zamanı, sonbahardır. Çok çok uzun ve verimli bir ömrün sonunda boşalan gövdesi kurur ama köklerinden yeşeren sürgünler yeniden yeni bir ağaca dönüşür.
Dünyanın en eski alfabelerinin ana harfleri tarım toplumunun göstergesidir. "Alfa" öküz, "beta" ev, "gama" deve, "zeta'" yani "zai" ise zeytini simgeler. Zai'ye yani "zeytin"e, İbraniler "zait", Araplar "zaitun", Giritliler "elaiwa", Yunanlılar "elai", Fransızlar ve İngilizler "olive", Romalılar önce "olea" sonra "oliva" daha sonra da dayanıklı olduğu için "vivax oliva" yani yedi canlı", Anadolu'ya gelen Türkler ise önce "zeytûn" sonra "zeytin" demişler.
Biz "Sadece Zeytin" diyoruz! "Ne Extra Oleas! Nothing but olive!

Derler ki, cennette iki ağaç vardır; İncir ve zeytin. İncir "Gerçek Ağacı", zeytin ise "Hayat Ağacı"dır.
Cennet bahçesinden başladık madem, o zaman gelin ta başa gidelim. Adem ve Havva'nın yasak meyveyi yedikten sonra cennetten yeryüzüne kovulmalarıyla başlayan ana...

Havva ile birlikte cennetten yeryüzüne kovulan Adem, öleceğini hissedince Tanrı'dan kendisini dolayısıyla tüm insanlığı bağışlamasını istemeye karar verir. Bu amaçla oğlu Şit'i cennet bahçesine gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek, İyi-Kötü Ağacı'ndan (Bilgi Ağacı) aldığı üç tohumu, Şit'e verir ve babası Adem öldüğünde bu üç tohumu ağzına koyarak gömmesini söyler. Adem ölüp Tabor Dağı'na gömüldüğünde toprakta üç ağaç yeşerir. Zeytin, sedir ve servi... Akdeniz ikliminin simgesi bu üç ağaçtan ilk yeşeren zeytin ağacıdır.
Tevrat, İncil ve Kur'an'da yer alan zeytin için bilinen en eski Latince cümlede söylendiği gibi; "olea prima arborum umnium est"*
* zeytin bütün ağaçların ilkidir...

Yine derler ki, günün birinde ağaçlar, ağaçların kralı olmasını istemişler zeytinden... Zeytin ağacı bu önemli görevi "Tanrının ve insanın bende sena ettikleri yağımı bırakayım da ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?" demiş ve kabul etmemiştir. Meyve vermek, bu meyvenin verdikleriyle yaşatmak, atıl durup yönetmek ve iktidar içinde rahat yaşamaktan daha önemli gelmiş olmalı zeytine.
Anitk çağ mitlerine göre, Zeus, insanlığa en değerli armağanı veren tanrı ya da tanrıçanın yeni kuralan kentin sahibi olacağını ilan eder. Deniz Tanrısı Poseidon ve Bilgelik Tanrıçası Athena yarışmaya başlarlar. Poseidon üç dişli çatalını bir kayaya saplar ve insanları uzak yerlere götürerek savaşlar kazandıracak "at"ı yaratır. Athena ise mızrağını yere saplayarak onu bir "zeytin ağacı"na dönüştürür. Şehir halkı Athena'yı seçer ve şehre Athena'nın adı verilir. Bu seçim "at" yerine zeytin ağacını seçmek değildir sadece...
Halk bu seçimiyle aynı zamanda göçebelik yerine yerleşikliği, savaş ve talan yerine barış ve uygarlığı seçmiştir. Aklı, bilimi ve sanatı temsil eden tinsel parlaklığın tanrıçası Athena'nın en belirgin simgesi kendi yarattığı ağaç olan zeytinin dalıdır.
Yine söylenceye göre savaşçılar tarafından korunan bu ağaç, M.Ö.480'deki Pers işgalinde Akropolis'le birlikte yakılır. İşgalden sonra Akropolis yıkıntıları arasında kalan zeytin ağacı filizlenir, yeniden canlanır ve sürgünleri tüm Yunanistan'a ekilir. Bu nedenle olmalı bütün zeytin ağaçlarının, Athena'nın yarattığı bu ilk zeytin ağacından çoğaldığı söylenir.

Yunan ve Roma mitolojisine göre, tanrılar ve yarı tanrılar zeytin ağacının altında doğarlar, mitler Zeus'un ikiz çocukları Apollon ve Artemis'in zeytinlikte doğduğunu söyler. Zeytin ağacının gölgesinde doğmak tanrılara mahsustur. Yine efsaneye göre Eski Yunanlılar ve Romalılar ölülerinin anısına zeytin ağacı yetiştirir. Savaşlarda kahramanlık gösterenler ve oyunlarda başarı kazanan sporcular zeytin ağacının dallarından örülmüş çelenklerle ödüllendirilir, başları zeytin dallarıyla taçlanır ve içi zeytinyağı dolu amfora hediye edilir. Tapınak bahçelerine zeytin ağacı dikilir, bu bahçeler kutsal bahçeler olarak işaretlenir. Antik dönem insanları için zeytin ağacı yararları ve yüklenilen anlamlarla bir tapınma nesnesidir. O dönemde zeytin ağacı öylesine kutsanmıştır ki, bir zeytin ağacını kesmek günahların en büyüğü olarak kabul edilmiştir. Yunanistan'da 3000 bin yıl önce zeytin ağacı kesmenin cezası da ölümdür
Eski Ahit'te de zeytinyağının peygamberlerin ve kralların yağlanmasında kullanıldıgı, Tanrı'nın evi kabul edilen Kudüs'teki tapınağın, kandillerin içinde yanan zeytinyağıyla aydınlandığı yazar.

Zeytin ağacını ve zeytinden yağ çıkartmayı Yunanlılardan çok önce bildiklerinin kanıtı olan Eski Mısır inanışlarında 6000 yıl önceye dayanan bir efsaneye göre, İyilik ve Sonsuz Yaşam Tanrısı Osiris'in annesi, kardeşi ve sonra karısı olacak Evlilik Tanrısı İsis, Mısırlılara zeytin ağacını dikmeyi ve ürünlerinden yararlanmayı öğretir. Gerçekten de dünyanın en eski piramidi Sakkarah'da (M. Ö. 2500) bir zeytin sıkma aleti ve piramidin duvarlarında zeytin sıkma işlemini gösteren resimler bulunmuştur. Piramitlerin yüzyılımızda bile yapılışını düşündüğümüzde tonlarca ağırlıkta kaya parçalarını kaydırmak ve kaldırmak için neden zeytinyağ kullanılmış olmasın? Büyük firavun Tutankamon'un zeytin dallarından örülmüş "Adelet Tacı" giydiği duvar resimleri ve Mısır firavunlarının mumyalarında ölümsüzlük yolculuğuna çıkarken zeytin dallarından kolyelerle uğurlandığı da unutulmamalı.

Firavun III. Ramses'in Güneş Tanrısı Ra için yaptırdığı tapınağı "sonsuza dek aydınlatacak" zeytinyağı için zeytinlikler yaptırdığı, Mısırlıların zeytin ağacının yapraklarını ezerek elde ettikleri kıymetli yağı krallarını mumyalamakta kullandıkları da bilgiler arasındadır.
Yer edindiği tüm kutsal kitaplarda kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın, yeniden doğuşun, insanlık için önemli erdem ve değerlerin sembolü olmuş zeytin ağacı...
Farklı tatlarda ve renklerde meyvesi, meyvesinden çıkan altın suyu "zeytinyağı"yla, dinlerden medeniyetlere geniş bir coğrafyada düne ait simgeleriyle, mitleri, söylenceleri ve gerçekleriyle zeytin ağacı hiç kuşkusuz ki "Ölümsüz bir Ağaç"...
"Hayat Ağacı" mızın tarihini bedeninde yer alan çizgilerden okuduğumuzda, her bir zeytin ağacının farklı bir insana benzeyen gövdesine sarıldığımızda, sahip olduğumuz zeytin ağacının herhangi bir ağaç olmadığını anladığımızda, yeryüzünde eşi benzeri olmayan bir zenginliğe sahip olduğumuzu da anlarız.

İnsana aidiyet duygusu ve yaşamın sürekliliğini gösteren bir başka ağaç yok ki kendinden doğsun!
Ağacından tabak, kaşık, çatal, masa yapılan, meyvesinden renk renk farklı tatlarda sofra zeytini, başka başka muamelelerle elde edilen çeşit çeşit zeytinyağı, yine yağından saç ve cilt için güzelleştirici sabun, çekirdeğinden tesbih, bilezik, kolye gibi süs eşyası da yapılan, küspesi gübre ya da yakacak olan, kimi gün süs, kimi gün yiyecek, bazen sağlık için ilaç, bir dönem aydınlatma malzemesi, kaynatılarak öldürücü bir silaha dönüştürelen yağı ile ağacından meyvesine, yaprağından çekirdeğine her şeyinin bir faydaya dönüştüğü çöpü çıkmayan zeytin kuşku yok ki bir mucize...

Zeytinin insanlık tarihinde binlerce yıllı aşan öyküsü mitlerde, söylencelerde, şiirde, romanda, resimde kısacası hayat içinde sürüyor. Şimdi onu biraz daha yakınınına gidip toprağında tanıyalım.
Litaratürlerde ailesinin "oleaceae" familyasından geldiği yazılı. Leylak ve yasemin gibi süs bitkileriyle aynı familyadan olan ve "olea" diye tanınan zeytin, yabani bir meyva ağacıdır. Dünyada "Olea" cinsinden yaklaşık 30 değişik tür saptanmış. "Olea europea" türler arasında en önemlisi. Anayurdu Doğu Akdeniz olan "olea europea"nın iki alt türü bulunuyor. Biri yabani "olea europea oleaster" diğeri ehli "olea europea sativa". "Fakir toprakların zengin ağacı" denilen zeytin bulunduğu yerin ilkim koşullarına kolay uyum sağlar. Toprağın yapısına ve dokusuna göre köklerini salar. Kök sistemi çok güçlüdür. Ana kökü sürekli kökler vererek gövde ve dalları besler. Gövde, ana dallar, meyve veren dallar, sürgün veren dallar ve yaprakların oluşturduğu "taç" zeytinin toprağın üzerinde kalan bölümleridir.Zeytin ağacı yavaş büyür, serpilip büyümesi 15 - 20 yılı bulur. 35 ve 150 yıl arasında ise zeytin olgunluk ve verimlilik döneminde olur. Dört mevsim yapraklarını dökmez. Sonra yüzlerce yıl sürecek olan yaşlanma dönemi başlar.

Zeytin ağacı bir yıllık yaşamını Akdeniz ikliminin özelliklerine göre geçirir. Kasım ve şubat ayları arasında kıştır, uyur, dinlenir. Mart ve nisan ayları arasında bahardır, uyanır. Dallarının uçları filizlenir. Nisan-haziran çiçek mevsimidir. Çiçek tozları rüzgarla ağaçtan ağaca gezinir. Güzel kokar zeytin çiçeği. Temuz-ağustos dedin mi meyveleri yani zeytin taneleri büyür, çekirdeği sertleşir. Eylül-ekim arası taneler olgunlaşır olması gereken boylarına gelirler. Zeytinin çeşidine göre farklıdır büyüklükleri, biçimleri... Zeytin taneleri yeşilden mora döndüğünde ya da koyu pembesi siyahlaştığında, yağlanma da başlar. Hasat eylülle şubat ayları arasındadır. Zeytinin hasadı elle toplanarak ve sırıkla ya da makineyle ağacın silkelenmesiyle yapılır. Zeytin ağacı bir yıl bol, bir yıl az mahsul verir.
Kökleri tarih öncesine dayanan zeytin ağacının kaç bin yaşında ve anayurdunun tam neresi olduğu konusunda arkeobotanikçiler, tarihçiler ve arkeologlar arasında bugün hala ortak bir görüş yok.

Bir görüş Anadolu, Suriye ve İran, bir görüş Girit ve Yunanistan ya da Kuzey Afrika, Atlas Dağları, Aşağı Mısır diyor anavatanı için... Yabani zeytinin ilk nerede ehlileştirildiği ve ilk nereden nereye yayıldığı üzerine de farklı görüşler var. Ama en açık bilgi zeytinin,10 bin yıl önce Doğu Akdeniz havzasının doğal bitki örtüsünün bir parçası olduğu... İtalya'nın Mongardino bölgesinde bulunan zeytin yaprakları fosilleri, Kuzey Afrika'da paleolitik dönemden kaldığı belirlenen zeytin dalları fosilleri ve İspanya'da kalkolitik döneme ait yabani zeytin ağacı dalları, bize zeytin ağacının Akdeniz'in batısında da milattan yaklaşık 12 bin yıl önce varolduğuna dair işaretler veriyor. M.Ö 2000 yılına dayanan zeytin ağacı fosilleri yine Ege'deki Santorini adasında çıkarılan fosilleşmiş zeytin taneleri ve yaprakları da bilinen kanıtlar arasında. Neredeyse sonsuz bir serüven... Görünen o ki yüzyıl değil bin yıllarla geçen ömrüyle zeytin ağacı köklerini dünyaya salmış.

Ama yinede yabani zeytinin dünya yüzünde ilk varlığı değil önemli olan ilk ne zaman ehlileştirildiyse, zeytinin ehlileştirilmesi mucizesini Samiler'in başardığı düşünülüyor. Kimler, nerede, ne zaman sorularına cevap ararken yapılması gereken en doğru şey bilimsel açıklamalara güven duymak... İşte Uluslararası saygınlığıyla tanınan Dünya Zeytin Ansiklopedisi yazarı José M. Blazquez'in görüşü; "zeytin yetiştiriciliği yaklaşık altı bin yıl önce Anadolu'da başlamıştır.

kabablanka Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-01-2008, 00:31   #2
Ağaç Dostu
 
karaselvi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-09-2007
Şehir: denizli
Mesajlar: 464
Galeri: 12
Filistinde asırlık zeytınlerin ısrail tankları tarafından söküldüğünü okumuştum. Onu araştırırkrn bu yazıyıda okumuştum. Googleden aratırsanız kaynağı kolayca bulunur.

karaselvi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2008, 08:41   #3
Ağaçsever
 
Olea's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2007
Şehir: bursa_İstanbul
Mesajlar: 34
Galeri: 10
Buğday Mezopotamya, mısır Amerika, pirinç Uzakdoğu ise zeytin Akdeniz demektir. Sayfa için teşekkürler.

Olea Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-06-2009, 09:56   #4
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Gelen bir eposta'yı ekliyorum...

Alıntı:
Sevgili agaclar.net dostları,

11-01-2008, 01:10 tarihinde "kabablanka" adlı üyeniz tarafından

(http://www.agaclar.net/forum/archive...hp/t-7160.html)

"bu forumda bu tür yazıların yeri var mı bilemiyorum ama bu ilginç bir yazı. maalesef kaynağını not etmemişim..." ibaresini düşerek forum sayfalarına eklenen; "Doğanın döngüsünün, yaşamın sonsuzluğunun simgesi 'Ölmez Ağacı" yazısı, tarafımdan "Sadece Zeytin/Ne Extra Oleas" zeytinyağı markası için broşürde ve internette tanıtım metni olarak kullanılmak üzere, çok sayıda kaynaktan yararlanarak yazılmıştır.

Bilgilerinize sunarım.

Lalehan Uysal

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 07:57.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024