agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler (http://www.agaclar.net/forum/yasantimizda-ve-sanatta-bitkiler/)
-   -   Alevilerde Ağaç ve Orman Kültü (http://www.agaclar.net/forum/yasantimizda-ve-sanatta-bitkiler/14088.htm)

backyard 25-02-2005 12:08

Alevilerde Ağaç ve Orman Kültü
 
Yer-Su kültüne bağlı inanç sistemi içinde yer alan "Ağaç ve Orman"ı sadece İslam öncesi Türk kavimlerinde değil onların dışındaki çeşitli kavimlerde de görmek mümkündür. Türklerde olduğu gibi diğer kavimlerde de ağacın kutsallığının inanç sistemleri içinde yaşamaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Masallar, efsaneler, destanlar ve evliya menkıbeleri hep bu kültün izleriyle doludur.

Türk boylarının menşeleri hakkında söylenen efsanelerde ağacın önemli bir yere sahip olduğunu görüyoruz. Uygur efsanesinde Uygur hakanlarının ağaçtan türedikleri belirtilir. Dede Korkut kitabında adı geçen bir kahraman (Basat) "atam adını sorarsan kaba ağaç, anam adını sorarsan kağan arslan" diyor. Oğuz destanlarında Kıpçak boyunun menşei hakkındaki rivayette de ağaçtan türeme efsanesine rastlıyoruz. Bir rivayete göre Oğuz Han bir seferden dönüşünde, savaşta ölen bir askerinin eşi ağaç kovuğunun içinde bir oğlan doğurur. Oğuz han bu çocuğu evlad edinerek ona Kıpçak (yani "ağaç kovuğu") adını verir.

Göktürkler ve Uygurlar zamanında "Ötüken Ormanları"nın kutsal olarak kabul edildiği kaydedilmektedir. Yine Altay ve Tanrı Dağları bölgesinde "kayın", Batı Sibirya'daki Fin-Ugor kavimlerinde ise "sedir" ve "çam ağaçları"nın kutsal olarak görüldüğünü öğrenmekteyiz. Yakut Türkleri'nde ise kayın ağacı kadar "kara çam"ın da önemli bir yerinin olduğu belirtilmektedir.

Etnoğrafya ve folklor araştırmalarından elde edilen bilgilere göre on asırdan bu yana Müslüman olan Türklerin halk tabakası içinde eski inançlarındaki dağ ve ağaç kültünün geleneklerine ve derin izlerine rastlanmaktadır. Örneğin, Başkurtlar'da ağaç kültünün derin iz bıraktığı anlaşılmaktadır. Son yıllara kadar Başkurtların kayın ve ardıç ağaçlarına karşı saygı gösterdikleri belirtilmektedir. Ulu Katay Uruğu (oymağı) Başkurtlarından Sigay Köyü halkının "Bay Kayın" adını verdikleri ağacı kutsal kabul ettikleri, nezir kurbanlarını bu ağacın yanında kestikleri, yağmur dualarını burada yaptıkları kaydedilmektedir. Öte yandan Kazak Kırgızlarda da sıkça ağaç kültüne rastlandığını öğrenmekteyiz.

A. Kadir İnan, Batı Türkistan müslümanları arasında da şamani geleneklere rastlandığını kaydederek Semerkant yakınlarındaki "Çoban Ata Tepesi"nde yapılan törenden sonra herkesin ağaçlara paçavra bağladığını, yine buraya iki günlük mesafedeki "Bağmezar Pınarı"na kurbanlar kesildiğini, Hoca-i Seng-i Hak (taş olmuş veli) adlı adak ziyaretinin Buda heykelinden başka bir şey olmadığını, Hocent şehri civarındaki kavak ağacına "Evliya Tirek" adını verdikleri ve çocuğu olmayan kadınların bu ağaca dua ettiğini belirtmektedir.

İran'da Maku Hanlığı'nda yaşayan Karakoyunlu Alevi Türkmenlerinde orman kültünün varlığı ve devam ettiği anlaşılmaktadır. Maku Hanlığı'nın güney doğusundaki 26 köyden ibaret olan bu Türkmen topluluğundaki "sofu" köyü çevresinde kutsal kabul edilen bir orman vardır. Bu bölgedeki ağaçlara dokunmak yasaktır. İlkbahar gelince Karakoyunlu kadınları bu ağaçlara çiçekler bağlarlar. Kesilen kurbanların erkek olmasına dikkat ederek kurban edilen hayvanların kemiklerini ormana gömerler.

Beltirler ve Sagaylar gök veya dağ kurbanı ayinini "kayın" ağaçları altında yaparlarken, Yakutlarda "kara çam" daha kutsaldır. Çocuğu olmayan Yakut kadını kara çam ağacına gelir, beyaz at derisini ağacın altına serer ve ağacın karşısında dua eder.

Öte yandan Kuzey Irak'taki Türkmenler arasında da ağaç kültünün yaygın olduğu ve Kırım'daki Karaim Türkleri'nin Bahçesaray yakınlarındaki "Balta Tiymez" (balta değmez/vurulmaz) olarak kabullendikleri çınar ağaçlarını kutsal saydıkları nakledilmektedir.

Ağaç kültünün izlerine Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde de rastlamak mümkündür. Kutlu Özen'in belirttiğine göre Sivas-Divriği yöresinde ağaç kültüne bağlı 90 civarında adak yeri bulunmaktadır. Başta Kuzey Çukurova olmak üzere Aydın ve Antalya bölgesinde yaşayan Varsak Türkmenleri arasında da ağaç kültünün izlerinin devam ettiğini görüyoruz.

Tahtacılar ve Yörüklerde de ağaç kültünün yaygın olduğu görülmektedir. Tahtacılar, adlarından da anlaşılacağı üzere, geçimlerini daha çok ağaç kesmekle sağlayan kimseler olarak bilinir. Bununla birlikte onların bazı ağaçlara büyük saygıları ve bağlılıkları vardır. Onların inançlarına göre, Muharrem ayında ağaç kesmek şiddetle yasaktır. Hafta içinde Salı günleri de ağaç kesilmez, işe başlayacakları zaman ağaçlar için dua okunur. Yörüklerde de ağaçlara büyük saygı vardır. Tahtacılar en çok "sarıçam, ladin, köknar ve ardıçı", Yörükler ise "karadut, çınar ve katran" ağacını kutlu sayarlar.

Bu kültün bütün canlılığı ile Yıldızeli yöresinde yaşayan Aleviler arasında da yaşadığını görüyoruz. Bu bölgede yaşayan Alevi köylerinin hemen hemen hepsinde kutsal kabul edilen bir ağaca rastlanılmaktadır.

İlçeye bağlı Banaz köyünün kuzeyinde Pir Sultan Abdal'ın heykelinin bulunduğu çevre kutsal kabul edilmekte, buradan ağaç kesilmemekte ve ot koparılmamaktadır. Aynı zamanda heykelin sağ ve sol tarafında bulunan kuşburnu ağaçlarının bölge halkı nazarında özel önemi vardır. Buraya gelen insanlar kuşburnu ağaçlarına dileklerini diler, çaput bağlarlar.

Yine Banaz köyünde Pir Sultan'ın küçük oğlu olduğuna inanılan Seyid Ali adında bir yatır vardır. Bu yatırın mezarının çevresinde kuşburnu ağaçları bulunmaktadır. Buraya ziyarete gelenler dualarını edip, dileklerini belirttikten sonra dualarının kabulü için başlarındaki yazma veya elbiselerinden bir parça yırtarak kuşburnu ağaçlarına bağlarlar.

Yücebaca köyü ile Kaleköy arasında olup Kıvşak köyünün kuzeyinde yer alan ve etrafı çam ağaçlarıyla çevrili "Nazlımağa" adıyla bilinen bir yatır vardır. Bu yatının yanında bulunan kuşburnu ağacı da kutsal kabul edilip bu ağaca dilek tutularak çaput bağlanır.

Yücebaca köyünün batısında yer alan "Ada Tepe" ziyaretindeki yatırın sağ yanında bulunan kuşburnu ağacı ile Katıralan yakınındaki "Karamuk" ağacı, köylüler tarafından kutsal kabul edilip dua ve niyazdan sonra çaput bağlanmaktadır. Katıralan köyünün batısında, köye 10 km. uzaklıkta,çam ağaçlarıyla kaplı bir tepede "Huri Melek" adında bir ziyaret yeri vardır. Bu ziyaret yerinin ön tarafındaki çeşmenin üstündeki kuşburnu ağacına buraya gidenler tarafından çaput, iplik ve saç telleri bağlanarak dilekler dilenmektedir.

Ayrıca Kaman köyündeki "Karaziyaret" yatırının yanındaki kuşburnu ağacı, Ortaklar (Çavuşlu) köyünün doğusundaki "İbrahim Dede" ziyaretinin yanındaki kuşburnu ağacı, Yusufoğlan beldesinin mezarlığında bulunan "Yusuf Dede"nin mezarının üzerindeki çalı ve kuşburnu ağacı ve Akpınar köyünün kuzeybatısında, köye yaklaşık 10 km. uzaklıkta yüksek bir tepenin üzerindeki "Akbaba" türbesinin yanındaki ardıç ağaçları, ilgili köylüler tarafından kutsal görülmekte ve dilekler belirtildikten sonra bunlara çaput bağlanmaktadır.

Bütün bunların haricinde yörede ağaç kültü ile ilgili iki önemli ziyaret yeri daha bulunmaktadır. Bunlar "Sancılı Çam" ve "Kurt Çamı" ziyaret yerleridir. Bunlar hakkında kısaca bilgi vermeye çalışalım.

"Sancılı Çam", Davulalan köyünün doğusunda, köye yaklaşık 15 km uzaklıktaki Akdağ adı verilen tepenin üzerindedir. Anlatıldığına göre, Akdağ'ın tepesinde büyük bir çam ağacı varmış. Kümbet köyünden birisi, sekiz yaşındaki oğlu ile birlikte odun ihtiyacını gidermek için Akdağ'a gelmiş. Yolun kenarındaki bu büyük çam ağacını görünce kesmeye heveslenip kesmiş. Ancak kesme esnasında oğlu babasını "baba, bunda çaput bağlı, bu bir ziyaret yeridir, bu çamı kesme" diye uyarmış. Babası da ağaçtan ziyaret olmaz deyip çamı kesmeye başlayınca çamdan kan akmaya başlamış. Daha sonra çamı kağnısına yükleyip yolda giderken Tayalan Köyü yakınlarında kağnı devrilerek adam altında kalıp ölmüş. Davulalan köylüleri bu çamın kesildiği yere bir kuşburnu ağacı dikmişler. O zamandan sonra buraya "sancılı çam" adını vermişler. Günümüzde o çamın yerine dikilen kuşburnu ağacı bölge insanı tarafından kutsal kabul edilmektedir. 1996 yılında burası kuşburnu ağacını da içine alacak şekilde 55m2'lik bir alan şeklinde çevrilmiştir. O çevrede yaşayan insanlardan bu ziyaret yerini, boğmaca hastalığı olanlar, sarası olanlar vücudunun herhangi bir yeri uyuşup el ve ayağı çekilenler romatizmal hastalıkları bulunanlar ziyaret ederek sıkıntılarının geçmesi için dua ve niyazda bulunurlar. Dileklerinin kabul olması amacıyla da kuşburnu ağacına çaput bağlayıp oradan ayrılırlar. "Sancılı Çam" ziyaretine bunların dışında, havalar kurak olduğu zaman yağmur duası için gidilerek orada kurbanlar kesilir, dua ve niyaz edilir ve semah dönülür.

"Kurt Çamı" ziyaret yerine gelince, Kıvşak köyüne girmeden önce yolun kenarında büyük bir çam ağacı vardır. Buna "Kurt Çamı" denir. Kısaca "Kurt Çamı"nın efsanesi şöyledir: "Kıvşak köyüne, komşu Kaleköy'den bir genç kız gelin gelmiş. Bu gelinin bir yıl sonra bir çocuğu olmuş. Fırtınalı ve soğuk bir Ocak ayında Kaleköy'deki ailesinin yanına gitmek için yola çıkmış. Ancak ailesinin yanına çocuğu ile birlikte gitmeye utandığı için çocuğunu yol kenarındaki çamın altına yatırmış. Köyüne ulaşınca yapılmakta olan bir cem ayinine katılmış. O anda ailesi çocuğu sorunca, Kıvşak köyünün girişindeki çam ağacının altına bıraktığını söylemiş. Bunu duyan dede, çocuğu getirmesi için üç kişiyi görevlendirmiş. Çocuğun ölüsünü veya dirisini bulmak için gitmişler. Çamın yanına yaklaştıkları zaman bir de ne görsünler; bir kurt çocuğu emziriyor. Kurt, kendisine yaklaşan kişileri görünce çocuğun ağzını memesinden ayağıyla iterek bıraktırıp oradan ayrılmış". Bundan sonra bu çama "Kurt Çamı" adı verilmiş.

Köylüler "Kurt Çamı"nı şu nedenlerden dolayı ziyaret etmektedirler:

[*]Kısmetlerinin bağlandığına inanan gençler, buraya gelerek çamın etrafında üç kere üçler adına döner, dua ve niyaz edip mum yakarlar.

[*]Gece uykudan uyanıp ağlayan ve korkan çocuklar "Kurt Çam"a getirilerek çamın etrafındaki topraktan üç, yedi veya oniki gün yalattırılır.
[*]Çocuğu olmayan ve çocuğu yaşamayan kadınlar ile bahtı kapalı genç kız ve erkekler buraya gelir, oradaki topraktan bir miktar alıp bir kısmını yemeğe bir kısmını da suya katarak üç gün aç karna içerler.
[*]Bunların dışında herhangi bir sıkıntısı olanlar, dilek ve isteklerinin yerine gelmesi için "Kurt Çam"a gelerek isteklerini bildirip çaput bağlarlar.

Yıldızeli İlçesinin İnanç Coğrafyası ve Bu Yörede Yaşayan Alevilerde "Yer-Su" İnancının İzleri

Kaynak: http://www.alewiten.com/yersu.htm - Ahmet Gökbel


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 08:31.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024