03-08-2006, 00:49 | #121 |
bekir guren
Giriş Tarihi: 26-06-2006
Mesajlar: 19
|
bir tanının içerisine konulmamalı diye düşünüyorum. aksi ve ederi çelişkileri doğurur çünki. bize benzeyen bizden olan yaprak yaprak içimize batan onca sancının içerisine, koya bildiğimiz ne var ise; ki bunu varlığı söz, resim, heykel olur müzik olur. bunları esirgememek gerekir diğer insanlardan. biline gelen gelenekler ****** farklı gördükleri şeylere alışıncaya dek karşı çıkıcaklar. yoksa sanatçının heyecanı söner direnci kırılır. asi olmayan sağdece kültün isteklerini yerine getiren kaçtane sanatçı varki. alışıla geldiği zaman iş zanata hünere dökülmüyormu sizce. bir balıkçının hüneri ile kaşşıkçınınki de kazancınınkide doymak içindir. sanatçı doymak için hüner edinirse ölür küser. bu nedenle sant bir tanı tanımazlık içerisinde var olmalı diye düşünüyorum |
03-08-2006, 00:52 | #122 |
bekir guren
Giriş Tarihi: 26-06-2006
Mesajlar: 19
|
birde memed bey merhaba demeden girdim konuya. hoş buldum diyelim. gül ağacı izmirde nereden bulurum erika armonia bir bilginiz varmı. |
03-08-2006, 10:35 | #123 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
merhaba
aramıza katılamana sevindim. aradığın gül ağacı için bir şey demem zor.Mine hanım mesleği gereği daha iyi bilir.Ama o da işlerinin çok yoğun olduğu bir sezonda,bir fırsatını bulup bu bölüme uğradığında yardımcı olacaktır.İzmir in ne tarafındasınız,İnciraltı **** Urla daki seralara bakmakta fayda var. |
03-08-2006, 10:41 | #124 |
bekir guren
Giriş Tarihi: 26-06-2006
Mesajlar: 19
|
bornova. mine hanımla henüz tanışmadım. tanışınca sorarım. serada üretilen birşey değil ne yazıkki işlenip dinlendirilmesi gereken bir ağaç. funda kökü demek daha doğru. teşekkür ederim |
03-08-2006, 10:55 | #125 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
forumları takip edin , .Mine Pakkaner e soralım bölümünü bulacaksınız orada sorularınızı sorun. Forumda son yazılanları nasıl takip edebilirsiniz? (Abone olmak) buraya bakmak faydalı olur .yazılarınızı sıkça bekleriz. çalışmalarınızı galerilerde uygun bölümlere ekleyebilirsiniz. |
03-08-2006, 11:04 | #126 |
bekir guren
Giriş Tarihi: 26-06-2006
Mesajlar: 19
|
tartışmak paylaşmak lazım olanı. işlerim çok yoğun fırsat buldukça yazmak zevk vericek. |
03-08-2006, 11:26 | #128 |
bekir guren
Giriş Tarihi: 26-06-2006
Mesajlar: 19
|
buluruz biryerden teşekkür ederim mine hanım. |
04-08-2006, 02:38 | #129 |
bekir guren
Giriş Tarihi: 26-06-2006
Mesajlar: 19
|
ağaçtan öyküler
Şimdi gelelim şu ağaç işine. Hasan ustamız var canı sağolsun, pek şeker bir insan. Atölyesine girince sizi çeken şey talaşlar bir tarafa, istiflenmiş gürgen, kayın, ceviz; Tezgah ın üzerinde sırasıra dizilmiş bıçakları, elinde gül ağacından tokmağı ile o güneş görmemeiş beyaz yüzüyle, sıcak bir tebessüm. Yaşınızın bir önemi yok. Onca, onun gönlünce kolay gelsin diyen herkes abi. Çalışırken sizden o gülen yüzünü eksik etmez ama hal hatır sormayı çay molasına bırakır. Ağacın yüzünü, damarlarını parmaklarıyla okşarken kıskanır diğer aşıklar. Bıçaklar değişir, tokmak iner kalkar, daha çokta el işler ter akarken şakağından. Zımparaya hacet kalmaz gülü, lalesi süsü dür ağacın. Asıl ismi Tabip. Babası "doktor olsu oğlum" diyerek, Tabip koymuş koymasına ama şehir yutmuş hepsini. İlk okul bitmeden sitelerde usta tokatı yerken bulmuş kendini. "Sonrası evlendik çoluk çocuk" diyor. "Hasanlık gelip giderken, ustalıkta şu bıçaklar yüzünden bulaştı bedene. Tabiplik ise babam da kaldı" deyip çayını bitirirken bir tebessüm daha verir size. Sonra lalelere güllere döner bakışları. Tezgahın yanında ceviz yarısı oyulmuş yarısı beklemekte. Kızına sandık oyar usuldan. Kızar için için eline, küfürle karışık yüzü ekşir acır. eli kaymış yaralamış oymayı ozamandırda almamaış eline. Kızının yaşı ise henüz 9 "çok iyi okuyor amcası" diyerek de eklemeden edemiyor. Sonra "ben ölmeden biter elbet" diye sandığa bir küfür daha edip helaleşiyor sizinle, abi diyor. lalesine gülüne dönüyor yüzü. Sesizce ayrılmak kalıyor size. |
07-09-2006, 10:40 | #130 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Ağaç, heykel yapmada kullanışlı bir malzeme olması kadar, doğasından kaynaklanan hatayı affetmeyen bir yönüde var. Diğer bir zorluk, çalışırken ortamın fazlaca dağılıp kirlenmesi.. Amatörce uğraşmak için tekyol ağacı heykele dönüştürmek olmayabilir. Sanatçı linklerinde gezerken aklıma gelen, dallarla yapılabilecek, nispeten daha kolay ve "etrafı kirletmeyen" bir teknikle bir çalışma yapıp ekleyeceğim. Herkesin kendi yaratıcılığını rahatça gösterebileceği bir teknik.. |
07-09-2006, 11:37 | #132 |
Ağaç Dostu
|
memet eline sağlık, çok güzel olmuş bir filmde görmüştüm deniz kenarında yaşayan bir kadın duvarının birine eski bir balık ağı asıyor ve bu ağa, sabah yürüyüşünde sahilde bulduğu; denizin getirdiği şeylerden her gün bir obje asıyor günler geçtikçe objeler çoğalıyor ve sonunda bakmaya doyamadığı bir tablosu oluyor o filmi izlediğimden beri benzer bir şey yapmayı düşünüyordum çalışman bana bunu hatırlattı teşekkürler |
30-09-2006, 20:02 | #133 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 30-09-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 10
|
merhaba
forumunuzu yeni buldum arkadaşlar hepinize merhaba diyorum ceviz ağacı veya doğrudan biçimlendirmeye uygun ağaç arıyorum izmirdeyim yardımcı olabilirseniz sevinirim |
30-09-2006, 21:25 | #134 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Aramıza hoş geldin. tam olarak nasıl bir şey aradığını ve ne amaçla kullanmak istediğini bilmeden bir şey söylemem zor. Ceviz zor bulunur. Çamdibinde bir yer var..Bir marangozun Çiğli'de bir yerlerde.. elinde ceviz vardı.. dediğim gibi amacını bilmediğim için ..bunlar kereste halindedir.sen diyorsan bana bir parça ağaç gerek ..kerestenin tümünü alman gerekir... daha fazla ayrıntı verirsen yardımcı olmaya çalışırım.. |
06-10-2006, 13:35 | #135 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 30-09-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 10
|
none
ilginiz için *** ederim armut ağacı buldum işimi görücek heralde |
06-10-2006, 20:39 | #137 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
sitesinin adresi burası |
24-11-2006, 19:42 | #139 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
acelen olduğunu farkettim.. Sevgilini gezdirmek için araba yapmak istemeni de anlamam mümkün.. Ama ağaçtan bir şey yontman için gereken şey acele değildir. hangi ağacı buldun. Maket bıçağı bu işe uygun değil. Kalp için başka bir malzeme bulman önereceğim en uygun şey.. Ağacı unut. |
14-12-2006, 15:58 | #140 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-11-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 25
|
agacı yaşatarak!! kesmedende heykel yapmak mümkün değilmi..
bir çok kişi ağaçları keserek heykel yapmaya çalışıyor. acaba kesmedende heykel yapmak mümkün değil mi. yapan yapıyor. Düzenleyen ertan34 : 19-12-2006 saat 15:17 Neden: fotograf hatası |
25-12-2006, 16:29 | #142 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-11-2006
Şehir: Antalya
Mesajlar: 166
|
Aslen İzmir Karşıyakalı olmama rağmen iş dolayısıyla ilk başta istemiyerek taşındığım Antalya hammadde konusunda bir vaha. Fotoğraf makinesi problemimi atlatıp sizinle birkaç doğal ve üzerinde azıcık oynanmış eserleri paylaşmaya çalışacağım. sevgilerle... |
17-01-2007, 21:13 | #143 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-01-2007
Şehir: Bedeviyim
Mesajlar: 240
|
(: Ben, bir fidanı söktüm bonsai yapmak için. İnsanlar sevgililerine hediye yapmak için bir ağacı yok etmeyi göze alabiliyor ! Ne acı bir durum. (: Benim üstüme çok gelindi ama burda bu eleştriyi yapmadan geçemezdim ... O fidanı söküp, başka bir yere diktiğim için bana kızan duyarlı arkadaşlar nerede çok merak ediyorum ! Yazık, çokk yazık.. Saygılar. |
17-01-2007, 21:57 | #144 |
Ağaç Dostu
|
Devrim' e katılıyorum. Ormandaki ağaçları rahat bırakalım arkadaşlar. Kaçak kesimler, yangınlar, arazi açmak için yapılan kıyımlar, kurulan barajlarla sular altında kalan ormanlar çok. Bu kadar kıyımın yanında, bir ağacın zarar görmesi belki oran olarak dikkate alınmayacak kadar azdır. Fakat ağaçlar. net üyesi olan, ağaçları seven, doğal çevreye duyarlı kişilerin bunu dikkate alacak fikirde olması gerekir diye düşünüyorum. |
18-01-2007, 13:00 | #145 |
Ağaç Dostu
|
Bu gun genc bir arkadasimdan bir hikaye duydum, sizlerle paylasmak istedim Bir delikanli sevgilisini o kadar cok seviyormus ki, birakin onu gordugu ani, onu dusundugu zaman bile kalbi yerinden sokulecek kadar hizli atiyormus, iste bu sevgisini sevdigi kiza anlatmak icin, yuregini sokup sevdiginin onune, koymak geliyormus icinden. Bir iki gogsune vurmus sizlatacak sekilde, yok demis bunun baska bir yolu olmali. Sevdigime, onu nasil sevdigimi, kalbimin nasil onun icin attiginin sembolu olan bir kalb yontup, ona vermeliyim ve gidip bir agacin canina kiydi, o agactan bir kalb sekli yontup sevdigine goturdu, kalbi sevdiginin avuclarina birakirken, cok ugrastim dedi bir agaci kestim yonttum ve senin icin bu kalbi yaptim. Tahta kalb Kizin ellerinden siyrilip yere dustu, delikanli ne oldugunu anlamadan, kalakalmisken, arkasini donup uzaklasan kiz delikanli icin "NE KALBSIZ ADAM" diye dusunuyordu. |
18-01-2007, 13:27 | #147 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-01-2007
Şehir: Bedeviyim
Mesajlar: 240
|
Bence dee.. (: Çok güzel ve uygun bir hikaye imiş. Teşekkürler Ali H. ALI. (: |
13-08-2007, 13:05 | #148 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 08-02-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 30
|
Ağaç heykel severler merhaba, Şu havalar biraz serinlese de dağlarıma çıksam, bol bol ağaç toplasam, heykele yine başlasam, yarım kalan büyük boyutluyu tamamlasam... Bu arada memet, topladığı dallarla bir geyik heykeli yapmış ki öff... Webcam'den görebildiğim kadarıyla çok güzel olmuş. Bence bu tarz heykel çalışmaya ağırlık vermeli. |
14-08-2007, 15:36 | #150 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 08-02-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 30
|
Geyik muhabbetinden sanat ve heykel konusuna dönersek... Havalar serinlese de dağıma çıksam dedim ya... İşte öyle dağımda dolaştığım günlerde, bazen yukarda, ağaçların arasında yıkılmış, bir kayanın arasına sıkışmış, ya da toprağa kısmen saplanmış bir ağaç parçası, ya da bir büyük taş görürüm. Diğerlerinden farklıdır bu ağaç ya da taş. Heybetli bir duruşu vardır. Belki heybetli değil de, sanki insan eli değmişçesine düzenlenmiş, estetize edilmiş bir görünüşü vardır. Bunların bir kısmı benim daha önceki gezintilerimden birinde diktiğim ağaç ve taşlardır. Heykel havası vermek istediklerim yani. rüzgar halâ yıkmamış. Diğerleri ise sanki doğanın yapıp bıraktığı sanat eserleri. Kendiliğinden ve bir raslantı sonucu ve bir kısmı da uzun yıllar içinde oluşmuş 'yapıtlar'. O zaman düşünmeden edemem; doğadan bulduğumuz bir parçayı, çok az katkıyla, çok az değiştirerek sanat eseri kılmak mümkün mü? Sanat eserine sanat değerini veren emek midir, yoksa bakış mı, hatta insan eli hiç değmese de bir ürüne sanat eseri denebilir mi, diye. Dağdaki bir ağaç, taş, ya da atılmış bir sanayi atığı, hatta çöp; Eğer ona bakan insan gözü, onu sanatsal bir nesne olarak algılıyor ve topluma sunuyorsa, o bir sanat eseridir. Yani bizim ona bakışımız, onu ele alışımızdır; üzerinde harcamak durumunda kaldığımız emek değil. Sanat, sanatçının duygu ve düşücelerini dile getiriyorsa, o malzemeyi biz sanat eseri diye sunarak, yine dile getirmiş oluruz. Başarılı ya da değil, o ayrı bir tartışma konusu. İnternette görüyoruz ki, doğadan toplanan ağaç parçalarıyla oluşturulmuş sanat siteleri var. Demek ki, ben bu düşüncemde yalnız değilim. Sanat nedir, sorusuna bakış açımı yansıtan bir örnekti bu. Doğada raslanılan malzemelerin sanat eseri sayılabileceği konusunda olumlu düşünsem de, benim heykelde tercihim pek bu değil. Mutlaka ağacın dokusunda keskimin, bıçağımın, beynimin izleri olmalı. Ağaçtaki izlerle benim bıraktığım izler birleşmeli. Düzenleyen Ağaçkakan : 14-08-2007 saat 23:21 |
|
|