31-08-2006, 14:39 | #31 |
Ağaç Dostu
|
En değerli karga, Kojiki Kitaro'yu bende çok severim. Çokları sadece Silk Road (İpek yolu) müzikleri ile başlayıp bitti zanneder; ancak ifade ettiğiniz gibi adeta "ferahlık tınısı yanardağı" gibidir. Elektronik tınıların bile ferahlatıcı olabileceğini, syntisizer ların (sentezleyiciler) ne kadar dingin bir atmosfer sunabileceğini ispat etmiştir. Tavsiyenize iştirak ediyorum. saygılarımla, |
31-08-2006, 15:07 | #32 |
n/a
|
Sayın Saka, Müsadenizle, tespitlerinizin altına imza atmak isterim. Sayın Saka 'nın da desteği ile, naçizane bir tavsiye daha yapabilirim: Kitaro - Eternal Spring ve Her dinlediğimde, üzerime düşen kar tanecikleri ile ürperdiğim; Kitaro - Winter Waltz Saygılarımla... |
31-08-2006, 20:07 | #35 |
Ağaç Dostu
|
Birde şöyle bir ninni vardı; DANDİNİ DANDİNİ DASTANA (anonim) Dandini dandini dastana Danalar girmiş bostana Kov bostancı danayı Yemesin lahanayı eee, eee, eee, e Huu, huu, huu, hu Lahanayı yemez kökünü yer Benim de kuzum lokum yer Uyusun da büyüsün ninni Tıpış tıpış yürüsün ninni. eee, eee, eee, e Huu, huu, huu, hu Karga karga, gak dedi Çık şu ağaca bak dedi Çıktım baktım o ağaca Şu karga ne budala eee, eee, eee, e Huu, huu, huu, hu Kargada seni tutarım, Kanadını yolarım Yelpazeler yaparım Hanımlara satarım eee, eee, eee, e Huu, huu, huu, hu Dandini dandini darıca Bol soğanlı börülce Yavrum yesin doyunca Koca adam olsun boyunca. Bu ninniyi çalmasını pek severim. Çok güzel akorları, yürüyüşleri vardır |
31-08-2006, 20:36 | #36 |
meyve sineği
Giriş Tarihi: 07-03-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 194
|
yanılmıyorsam hicaz makamında bir ninniydi bu. kimi anneler farkında olmadan ne güzel nağmeler yaparlar bunu söylerken. kulağa ilk günlerimizde böyle bir ezgi girsin sonra türk müziğini beğenmeyelim. bu mümkün müdür. |
01-09-2006, 18:19 | #37 | |
Ağaç Dostu
|
Aman ormancı
Bu türkü aklıma geldi, google'da "aman ormancı" diye aratınca gene bu sitede buldum. Alıntı:
|
|
01-09-2006, 18:41 | #38 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 24-08-2006
Şehir: İstanbul/Üsküdar
Mesajlar: 11
|
David Arkenstone - The Dragon's Breath Kesinlikle tavsiye ederim. Ruhunuzu rahatlatacak, yeşil diyarlara alıp götürecek bir eser... |
05-09-2006, 12:29 | #39 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Dandini dandini dan olur, Bahçede ayva nar olur, Çıkma kızım sokağa, Beyler görürü kan olur. eee, eee, eee, e Huu, huu, huu, hu |
|
05-09-2006, 15:28 | #40 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Dandını dandını danalı bebek, Elleri kolları kınalı bebek, Neden yaya yürürsün, Köleli, dadılı, lalalı bebek... Eee, eee, eee, e Huu, huu, huu, hu Dandını dandını danadan, Bir ay doğmuş anadan, Bağışlasın yaradan, Eksilmesin aradan... Eee, eee, eee, e Huu, huu, huu, hu Dandını dandını dat (tat) bunda Emmi de dayı hep bunda Eğerlenmiş at bunda Eğere de sığmaz yük bunda... Eee, eee, eee, e Huu, huu, huu, hu |
|
09-09-2006, 22:13 | #41 |
Ağaç Dostu
|
Dut Ağacı Bu sabah doğup büyüdüğüm mahallenin sokaklarında dolaştım Çocukluğumu tekrar yaşamak istedim bu sabah Ve bir an keşke bugün hiç olmasaymış diye düşündüm keşke dün dün kalsaymış Şu sağdaki iki katlı ev Nezahat Hanım'larındı galiba Yok yok bu Yekta Bey'lerinki olmalıydı Nezahat Hanım'larınkinin yanı top oynadığımız boş arsaydı İyi ama nerede boş arsa ya bakla tarlası peki taş mektep Nerdeler kimler götürdü kimler çaldı o güzelim anıları benden Birden Rıza Amca'yı gördüm yine o dut ağacının altında oturuyordu Koştum ellerine sarıldım önce tanımadı sonra Rıza Amca'nın Sımsıcak ellerinde çocukluğumu yeniden yaşamaya başladım Tam karşımızdaki evin üçüncü katında otururlardı Ondört yaşında boyanmaya başladığından mahalleli Sonunu iyi görmezdi doğrusu bu kız çok tango olmuş derlerdi Evlenmiş iki sokak öteye taşınmışlar Eskisi gibi mi diye sordum Eskisi gibiymiş biraz kilo almış o kadar olsun Kim bilir kilolu olmak bile ne yakışmıştır ona zaten ne yakışmazdı ki Rengini beğenmedim bugün Rıza Amca Üstelik bayağı süzülmüşsün Tabi gece hayatı içki sigara bakmıyorsunuz ki kendinize İlahi Rıza Amca Birlikler umumi katipliğinden emekli oluvereli Gecesi gündüzü bu dut ağacının altında geçerdi Son üç sadrazamı ve Cumhuriyetten bu yana bütün başvekilleri Sırasıyla ezbere bilir bize de saydırırdı çocukluğumuzda Hala hatırlıyor musun diye sordum Hatırlıyor muyum hiç unutmamıştım ki Bilekten bağlı açık sandaletler giyerdi Nedense pek derin bir iz bıraktı Bende bu sandaletler bir de Kol altları genişçe oyulmuş pembe bulüzü İlk sigarasını yakışımı hatırlıyorum da Ne gururlanmıştım yarabbim Nasıl bakmıştı gözlerime yıllar yılı bu bakışlarla yaşadım Onlarla uyudum onlarla uyandım şimdi kim bilir Hangi eller yakıyordur sigarasını Oysa bu dut ağacının altında Söz vermiştim söz söz söz hep lafta kaldı dedi Rıza Amca Yıkılmadık ev bırakmadılar mahallede evlerle beraber Bahçeler de yok oldu Bir şu dut ağacı kaldı onu da kesmeseler bari Birden gözleri parladı sahi sen televizyona filan çıkıyorsun dedi Tabi ya seni dinlerler bir seferinde Söyle çık pat pat söyle Şu dut ağacını kesmesinler de Aslında dizlerinde derman olsa nafa vekilini bile çıkarırdı Rıza amca gençler ne güne duruyordu ki Söz verdim Rıza amcaya Dut ağacını kestirmeyeceğime söz verdim Dünü bilmeden bugünü yaşamanın bedeli öylesine ağırdı ki Yarını bugünden kurtarmak için hayatımda İkinci kez söz verdim Birinciyi tutamamıştım ama İkinciyi tutacağıma söz vermiştim Barış Manço |
10-09-2006, 07:33 | #42 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Baştan sona aksiyon. |
|
25-09-2006, 11:50 | #43 |
agaclar.net
|
|
25-09-2006, 14:55 | #44 |
Ağaç Dostu
|
çok komik. Bu adam şimdi kanal kanal geziyo. Devamlı televizyonlarda. Gülmek mi lazım acımak mı karar veremedim. Ama esas ben en çok kızı öpünce kızda oluşan ifadeye gülüyorum " Anlaşmada öpüşmek yoktu ama Ajdaaar" diyen ifadesi beni bitiriyor resmen |
25-09-2006, 16:42 | #45 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
04-10-2006, 13:47 | #48 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 267
|
Çiçeklere ve çiçekleri sevenlere güzel bir türkü: Bugün ben bir güzel gördüm Bakar cennet sarayından Kamaştı gözümün nuru Onun hüsnü cemalinden Salındı bahçeye girdi Çiçekler selama durdu Mor menekşe boyun burdu Gül kızardı hicabından Bahçenin kapısın açtım Sanırsın cennete düştüm Yar ile tenha konuştum Bir gül aldım yanağından Bahçenin kapısı güldür Yanında öten bülbüldür Sefil Emrah kötü kuldur Bağışla geç günahından Ercişli Emrah |
29-10-2006, 14:21 | #49 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
New age e bir öneri de benden Dan Gibson un WOODS adlı albümü çok güzeldir. Ben dia gösterilerimde sıkça kullanırım. ) |
29-10-2006, 18:21 | #50 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Kadın bebeği ayağında henüz sallayıp uyutmuş, tam dalmayan bebeğine hala ninni söylüyormuş ki, bir de ne görsün, danalar bostana dalmış, sebzeleri talan ediyor. Bağırsa, çağırsa bebek yeni uyumuş, ee, evin beyini de haberdar etmek lazım. Başlamış kadıncık; Dandini dandini dastana, Danalar girmiş bostana, Kov bostancı danayı Yemesin lahanayı. Yani DarkYES, aksiyon maksiyon yok Düzenleyen Mine Pakkaner : 30-10-2006 saat 14:26 |
|
05-11-2006, 16:29 | #52 | |
n/a
|
Alıntı:
Harmony Of The Forest Spirit Of Water Howling Thunder 'ı da eklemek istiyorum. İşte Howling Thunder: http://www.youtube.com/watch?v=QMREio461Xs ( Bu eser, Kitaro 'nun 1987 'de çıkarmış olduğu '' The Light Of The Spirit '' adlı albümünde bulunmaktadır. ) Buradan da Kitaro 'nun nasıl biri olduğunu görebilir ve '' Matsuri '' adlı eserini çalarken ki performansını izleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=GGtKxbu7vLI Saygılarımla... |
|
09-11-2006, 09:19 | #54 |
Ağaç Dostu
|
Modern Fol Üçlüsü'nün iki şarkısı vardı, sözleri hatırlamıyorum. - Bekler bizi arkadaşlar, yolculuk var - Bal yapanlar çiçeklere konarlar, kuzucuklar taze çimen ararlar, yeşillenmiş ağaçlarda yapraklar, mis kokuyor taze ......? Bakalım iki tane albüme yakında sahip olacağım, belki içlerinden birinden çıkarlar |
12-11-2006, 00:21 | #55 |
Ağaç Dostu
|
Anarkali - Nar Çiçeği
Merhabalar, İçinde bitkinin, doğanın geçtiği müzikler diyorsanız aklıma, bugüne asla ait olmayan bir incelikte, hissiyatta ve ruhta bir eser gelir hemen ilk anda, ve bence benzersizdir, hele ki bestecisinin yorumu ile. Pekçoklarının hiçbilmediği, maalesef yaşatamadığımız bir unutulmaz değerdir. NARÇİÇEĞİ bilir misiniz? Hani şu açtı mı rengiyle gözleri kamaştıran. İşte bir Hint efsanesi olan Anarkali'den esinlenerek şiire dökülmüş hislerin müziğe sarılıp sarmalandığı anların en nadide örneklerinden biri: Anarkali, halktan bir gence âşık olan Hint prensesi'nin adı… Anarkali'nin babasının askerleri, bu iki genci aşktayken yakalarlar.. Ve güzel Anarkali'yi, diri diri duvara gömerler. Prensesin gömüldüğü yerde, her bahar nar çiçekleri açarmış. Zaten “Anarkali”, Hint dilinde nar çiçeği demekmiş... Bu efsanenin, Fevzi Halıcı'nın ünlü şiirine dönüşmüş, oradan da ud üstadı Cinuçen Tanrıkorur'un bestesi ile Kürdîlihicazkâr şarkıya dönüşmüş.. Sade ve sadeceCinuçen Tanrıkorur'un çıplak sesi ve udu ile enfestir bu müzik. Şöyle ki: Şavkıması, sana doğru yolların Sana doğru, denizlerin çağrısı Çırıl çırıl ötelerde bir güzel Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim. Çıkmaz sokaklarda bu minyatür kim? Bu göğüs kim, ya bu gözler, bu saçlar? Uzak bir özlemde ayak seslerin Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim. Kırk odanın kırkında da kırk güzel Kırk aynada çengi çengi bir güzel Çağlar ötesinde bir avuç nota Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim Bu yıldızlar doğan günü çağrışır Bu gündüzler gözlerini çağrışır Ya kimlere verdin avuçlarını Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim. Vurdum tellerine seni, sazımın Sende anahtarı, alın yazımın Yağmur yağmur serpil yalnızlığıma Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim. Makam : Kürdili-Hicazkâr Usul : Nimsofyan Beste : Cinuçen Tanrıkorur Güfte : Feyzi Halıcı Yalnızca bu yorumu ile tutkunu olduğum bu şarkıyı dinlemek isteyen arkadaşlar şu bağlantıdan kısa sürede yükleyip dinleyebilirler. Bir de dinleyenlerin görüşlerini de esirgemezlerse okuyabilmeyi gerçekten çok isterim. İyi dinletiler... Saygılar Levent http://semazen.org/umutrehberi/art/s...aydinim_ct.mp3 Kesintisiz dinleyemeyenlerden isteyen olursa mp3ünü severek gönderebilirim. |
13-11-2006, 12:54 | #60 | ||||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Bu eseri, bestecisinin yorumu ile dinlemekten büyük haz alıyorum. Bugüne ait olmayan, özlediğimiz bir inceliği, zarafeti, sevgiyi hissettiren bir yorum. Son derece dokunaklı, sarsıcı nüanslar ile mükemmel bir icra bence. Sadece şarkının içinde -bakayım birazdan tam yerini yazarım- o zamanki teknoloji ile tek seferde canlı kayıt yapılıyor olmasından dolayı icracının ses hatası var o kadar; ama o bile o kadar doğal ki, o kadar içten... Yani; bıraksanız saatlerce yazar konuşurum bu eserin -yalnız ve yalnızca- bu yorumu için. Mesela bu şarkı günümüzde Melihat Gülses'ten bilinir, ama ben esas Cinuçen Tanrıkorur'dan dinlerim bu şarkıyı. Çünkü, bir kere dinledikten sonra başka icrasını beğenemedim bir türlü. Sağlıcakla, yeşil ile, müzik ile, mutlulukla kalınız... Levent Düzenleyen lerdemir : 13-11-2006 saat 13:31 |
||||
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|