agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğa ve yaşama dair her şey > Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 22-09-2007, 20:03   #1
-
 
Giriş Tarihi: 26-09-2005
Şehir: İstanbul - Erenköy
Mesajlar: 394
Galeri: 18
PYPRUS GEZEGENİ (Harry Harrison)

Böyle bir gezegenin varlığını, ilk kez 1960 yılında, Harry Harrison'un Ölüm Dünyası adlı bilimkurgusundan öğreniyoruz. Uzay boşluğunun tam neresinde olduğu bilinmemekle birlikte, öykünün başlamasından 300 yıl önce, Kaptan Kurkowski'nin komutasındaki Pollux Victory gemisinin gelmesiyle birlikte yerleşmeye açılmış...

Pyrrus gezegeni, radyoaktif-çekirdekli, dış katmanları madenden oluşan bir uzay cismi... Eğik eksenli olması nedeniyle, hava koşulları çok değişken... Bir mevsimden ötekine önemli ısı farklılıkları meydana geliyor. Eksen öylesine eğik ki, aynı gün içinde bile, hava, kutup soğuğundan tropikal ılıklığına dönüşebiliyor, bir fırtınanın ne zaman kopacağı önceden kestirilemiyor. Çekirdeğin radyoaktif maddelerden oluşması nedeniyle, gezegenin yanardağları sürekli faaliyette... Sık sık depremler oluyor. En küçük bir deprem bile koskoca bir kıtayı birkaç saat içinde okyanusların derinliklerine yollayabilecek nitelikte... Pyrrus'un iki Ay uydusu bulunuyor, öylesi durumlar oluyor ki, çift Ay'ın etkisiyle okyanuslardaki su düzeyi hızla yükseliyor, büyük kara dilimlerini yutuveriyor.Pyrrus'taki yerçekimi, dünyadakinin iki katı...

Pyrrus'taki büyük egemenlik savaşı, oraya yerleşmiş insanlarla, insanların gelmesinden önce oraya egemen olmuş bitkiler arasında... Pyrrus'taki tüm bitkilerin ve çiçeklerin öldürücü silahları var. Kiminin zehirli pençeleri, tırnakları, keskin dişleri bulunuyor. Yanlarından geçen insanlara öfkeyle, hırsla, kin ve ölüm kusuyorlar. Üç yüz yıllık yanyana varoluşlarına rağmen, bir türlü, barış içinde yaşamayı öğrenememişler. Üstelik, insanlar bu savaştan yenik çıkar duruma gelmişler. Üç yüz yıllık süre içinde, Pyrrus'taki insan nüfusu, 50 binden 30 bine düşmüş... insanlara karşı açılan savaşta, bitkilerin en büyük müttefiki gezegendeki hayvanlar... İnsanların bilmedikleri şey, hayvanların da, bitkilerin de bir tür telepatiyle haberleşebildikleri...

Pyrrus'a yerleşenler, tıpkı başka insanlar gibi, kendilerini büyük görürken, hayvan ve bitki gibi yaşam biçimlerini küçümsemekteler. Aslında, bitki ve hayvanların insanlara düşmanlığı, insanların onları küçümsemelerinden, onlardan korkup nefret etmelerinden kaynaklanıyor. Pyrrus'a yerleşmiş insanların çevreyle ve doğayla giriştikleri savaştan yenik çıkmamaları için tek çözüm var: Yüreklerinde bu korku, küçümseme ve nefreti atmaları... Yoksa, bu savaşın kaçınılmaz sonucu, son insana kadar insan neslinin yok edilmesi...

kaynak :http://www.bilimkurgu2000.com/makaleler/mak29.asp

noreks Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-09-2007, 20:19   #2
-
 
Giriş Tarihi: 26-09-2005
Şehir: İstanbul - Erenköy
Mesajlar: 394
Galeri: 18
Küçük Korku Dükkanı - Little Shop of Horrors

iki ayrı tanıtım yazısı

Ortalama bir zekaya sahip olan sakar Seymour, Mushnick’in çiçekçi dükkânında çalışır. Boş zamanlarında deneyler yaparken, yeni bir bitki türü geliştirir. Sevgilisi Audrey’e atfen “Audrey Jr.” adını verdiği bu çiçeğin kendisine büyük ün ve servet getireceğini umar. Ama mutasyona uğramış bu bitki, kanla ve insan etiyle beslenmektedir! Üstelik konuşmaktadır da: “Besle beni! Besle beni!”. Şansız Seymour çok geçmeden bitkisini birkaç insanın bedeniyle beslemek durumunda kalır. Fakat bir sure sonra bitki çiçek açtığında, kurbanlarının suratlarının çiçeklerin üstünde belirmeye başladığını fark eder.
İstanbul Festivali’nde “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” ile onurlandırılan yönetmen Roger Corman’ın kült filmi Küçük Korku Dükkanı, Jack Nicholson’un da oyunculuk kariyerinde önemli bir yer tutar. Daha sonra hazırlanan müzikali de çok başarılı olmuş ve uzun yıllar sahnelenmiştir. Sadece iki günde ve çok küçük bir bütçeyle çekilen film B-türü bir korku başyapıtı olarak nitelendirilir.
Kaynak : http://www.hepsiburada.com

Mushnik’in çiçekçi dükkanı egzotik bir bitki olan Audrey II’nin gelmesiyle şenlenir. Dünya dışından gelen etobur yeşillerin annesiyle küçük dükkan korkuyla dolar. “Küçük Korku Dükkanı” ilk olarak 1960 yılında Roger Corman tarafından küçük bir bütçeyle çekildi. Ve 1980 yılında Broadway Müzikali olarak gösterildi.
Kaynak: idefixe.com

Eklenen Resimler
  
noreks Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-12-2007, 21:13   #3
Ağaç Dostu
 
caretta's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Izmir
Mesajlar: 545
Galeri: 121
Doğa, Ağaç, Hayvan, Bitki Konulu Filmler

Klasik filmler listesine baktığımda çok eski ya da klasik sayılabilecek filmler içinde kaliteli film listelerine ulaşmak zor .En azından kendi beğendiklerimizi burada paylaşırsak izini sürmemiz kolay olur diye düşünüyorum.
Hem yeni çevrilen ama bir şekilde izleyemediklerimizi hem de eskilerden kaçırdıklarımızı buradan takip ederiz.Yalnız içinde mutlaka doğa,doğal yaşam, vahşi hayat, doğa sevgisi, doğa-insan ilişkisi olsun ya da en azından bunlardan biri )

Buranın doğa severlere hitap eden bir forum olduğunu da düşünürsek oldukça iyi film listeleri çıkar diye de seviniyorum.. (umarım çıkar, yoksa hepsini ben doldurmak zorunda kalırım :P

Benim bir numaram :Sydney Pollack'ın yönettiği 1985 yapımı 7 Oscar'lı "Benim Afrikam"

Yönetmen: Sydney Pollack Oyuncular: Meryl Streep, Robert Redford Oscar Ödüllü Yönetmen Sydney Pollack'tan başrollerini Robert Redford ve Meryl Streep'in paylaştığı bir başyapıt. Sinema tarihinin en iyi epik romantik filmlerinden biri olan Benim Afrikam, 1914 yılında hayırsever kocası ile birlikte Kenya'da bir kahve çiftliği kurmak isteyen Karen Blixen'in büyüleyici gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor.

Eklenen Resimler
  
caretta Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-12-2007, 22:18   #4
Ağaç Dostu
 
caretta's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Izmir
Mesajlar: 545
Galeri: 121
Rüzgar Gibi Geçti

Her zaman aşk filmi diye nitelendirilmiştir ama geride insanın toprağa bağlılığını açıkça resmeden yönünü atlamamak lazım..

Eklenen Resimler
  
caretta Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-12-2007, 23:34   #5
Ağaç Dostu
 
zenfree's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 5,657
Galeri: 341
Dersu Uzala

Yönetmen: Akira Kurosawa
Yapım: Japonya, 1975 Süre: 141 dk.
Oyuncular: Maksim Munzuk, Yuri Solomin, Svetlana Danilchenko, Dmitri Korshikov

Konu Sibirya'da bir Moğol avcı ile Sibirya'nın çorak arazilerinin haritasını çıkarmaya çalışan Rus araştırmacının öyküsü... Nadir rastlanacak düzeyde kusursuz bir görsellik ve sinema duygusu içeren yapıtın, ‘‘En İyi Yabancı Film’’ dalında Oscar kazanandığını not düşelim.

Web:http://www.dersu.org/photo.htm

Eklenen Resimler
 
zenfree Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2008, 19:35   #6
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Uzun zaman önce e-dergide yayınlanması için sinema sanatında ağaç ve bitki konulu bir yazı serisi hazırlamaya başlamıştım. Sonra e-dergimiz artık sonlanma kararı alınca ben de bu yazılarımı bir kenara atmış ve unutmuştum. Bugün birdenbire aklıma düştü.

Aslında başlama noktam şimdiye dek en çok etkilendiğim filmlerden biri olan Kitano’nun Dolls filmiydi (geç kaldığım için, içim kanayarak o yazıyı atmak zorunda kaldım). Yazıyı attım ama bu film karelerini atmaya içim elvermedi.

Eklenen Resimler
     
nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2008, 19:44   #7
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Sinemada doğayı, ağaç ve çiçeği en iyi kullananlar Uzakdoğu sinemacıları bence.
Son zamanlarda parlayan ve birbirinden incelikli görüntülerin yer aldığı filmleriyle gözlere şenlik veren Uzakdoğulu film yönetmenleri, mutlaka bir biçimde bu doğa aşkını ortaya çıkartıyorlar. Bazı filmlerde bir de bakıyorsunuz ki bir ağaç yan rollerden birine oturuvermiş. Film boyunca o ağaç bir yerlerden çıkıp konuya eşlik etmekte. Kimi zaman filmin konusundaki zaman akmasını, mevsimsel dönüşümleri hatta karekterlerin ruhsal durumlarını bile, o aynı ağacın yeşermesi, kızarması veya yapraksızlaşmasıyla yaşarsınız.

Genellikle kiraz ağaçlarını kullanırlar yönetmenler, Uzakdoğu sinemasında. Öyle güzel çiçekli bir ağaçtır ki kiraz ağacı, bir gördünüz mü artık bir daha unutamazsınız o güzelliği. Bazen konusu pek bir anlam ifade etmese de duygular öyle incelikli ele alınır ki Uzakdoğu sinemasında, o duygu yoğunluğu ve görsellik anlamsızlığı yok etmeye yeter.

Aynı bu tanıma uyan bir film izlemiştim adı Promise. Film gece karanlığında bir kiraz ağacı görüntüsü ile başlar.

Name:  bscap0001kiraz4bscap0001.jpg
Views: 6963
Size:  21.7 KB
Kiraz ağacının çiçekleri uçuşmaktadır o gece karanlığının içinde. Elinizi uzatsanız o çiçek yapraklarından birkaçını tutabileceksinizdir sanki. Anlarsınız ki o ağaç size bir şeyler anlatacaktır. Film başlar kiraz ağacıyla, sürer kiraz ağacıyla, biter kiraz ağacıyla.

Name:  bscap0009kirazbscap0009.jpg
Views: 6115
Size:  64.5 KB
Sonuna dek o kiraz ağacı bir şekilde size kendisini gösterir. Artık yan rollerden çok, başrole soyunur sanki.
Name:  bscap0014kiraz2bscap0014.jpg
Views: 5952
Size:  65.2 KB

Sürükler götürür filmin sonuna sizi.

Name:  bscap0012kiraz5bscap0012.jpg
Views: 6851
Size:  69.4 KB

Bir de bakmışsınız ki masal gibi sonlanan filmden artık sizi en çok etkilemiş olan, ne oyunculardır, ne de diğer görüntüler ama sadece kiraz ağacıdır.

Güzel ağaçtır Japon kiraz ağacı, evet gerçekten güzeldir.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2008, 19:57   #8
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Çok etkilendiğim bir diğeri ise Luc Besson’un 1994 yapımı, ölüme bile gidebilecek kadar olan bir sevginin anlatıldığı, bir yere yerleşme özlemi saksı çiçeği ile simgelenmiş, yürekleri burkan Leon filmidir.

Filmde o kadar maceranın, gerilimin, bazen sınırları zorlayan acımasızlığın tam orta yerinde bir saksı çiçeği vardır; ordan oraya taşınan ama asla bırakılmayan.

Name:  leon2leonleon2.jpg
Views: 7067
Size:  67.0 KB

Filmin en can alıcı sahnesidir; finalde, o küçük kızın saksıdan çıkarttığı çiçeği toprağa dikmesi ve o sahnedeki film müziği.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-07-2009, 12:53   #9
Ağaç Dostu
 
selim_50's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-09-2007
Şehir: Nevşehir
Mesajlar: 641
merhaba arkadaşlar;
eminimki çoğunuz izlemiştir ama konu ile ilgili olarak "kızarmış yeşil domatesler" filminin üzerine film tanımıyorum
selamlar.

selim_50 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 11:32.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024