agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğa ve yaşama dair her şey > Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler
(https)




Beğeni Düzeni4Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 28-05-2007, 16:14   #1
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Türk Yazmacılık Sanatı

Türk Yazmacılık Sanatı diğer bir deyişle Tahta Kalıpla Kumaş Baskısı bugünde Yurdumuzun bazı bölgelerinde sürdürülmektedir.

Kandilli "kalem işi" Narağacı desenli bir yorgan yüzü.

Name:  yazma.jpg
Views: 24179
Size:  42.4 KB

İstanbul Kandilli yazma kalıplarından bordür örnekleri.

Name:  bordür.jpg
Views: 21048
Size:  44.3 KB

Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2007, 11:50   #2
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Tahta Kalıplar

TAHTA KALIPLAR : Bu kalıplar genellikle ıhlamur ağacından oyulur. Ihlamur yumuşak bir ağaç olması nedeniyle kalıpçılar tarafından en çok kullanılan ağaçtır.

Kalıp oyulacak ağacın çok kuru ve fırınlı olması gerekir, aksi halde ıslandığında tahta düzgünlüğünü kaybederek bozulur ve net bir baskı elde edilemez. Kalıp yapımında armut ağacı ve sarıçam da kullanılır. Armut sert bir ağaç olduğundan çabuk aşınmaz. Oyulması güç olmakla beraber, bu ağaçtan yapılan kalıplarla daha uzun müddet baskı yapabilme olanağı sağlanır. Sarıçam ise suya karşı dayanıklı olduğu için tercih edilir, fakat en çok kullanılan ağaç daha önce de belirtildiği gibi ıhlamurdur.

Kalıplar oyulmadan önce sıcak balmumuna daldırılır. Bununla güdülen amaç; tahtanın balmumunu emerek oyarken kolaylık sağlaması içindir. Balmumunu emen tahta kalıp ayrıca dayanıklılık da sağlamaktadır.

Yazmacılık sanatının en parlak devrinde yaşayan kalıp ustaları, oymacılıkta çağlarının en güzel biçimlerini oyarak şekillendirmişlerdir. Günümüzde kalıp oymacılığı eskiye oranla çok azalmış ve tüm inceliğini, güzelliğini kaybetmiştir. Eski kalıplardan elimizde kalan örnekler bize kalıp oyma sanatının o devirde zirveye ulaştığını ispatlamaktadır.

Bugün İstanbul’da ve Anadolu’nun birçok bölgelerinde devam eden yazmacılıkta, zamandan ve işçiden tasarruf etmek gayesi ile kontur ve fon baskıları için emprimecilik tekniği olan “film baskı” sistemi uygulanmaktadır. Desendeki diğer renkler kalıpla basılarak el baskı havası verilmekte; böylece yazmacılık sanatında el ile “tahta kalıpla” baskı özelliği yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır.


Name:  kalıp.jpg
Views: 25799
Size:  47.4 KB

Tokat Kalıbı

Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2007, 15:36   #3
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Yazmacılık can çekişiyor...

Babası Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan miras kalan yazma sanatını devam ettiren Mehmet Eyüboğlu: "Türkiye'de benden başka yazma basan kalmadı. Benden sonra benim oğlum, ondan sonra da onun oğlu yazma basacak. Bu sanat babadan oğula geçerek sürecek"diyor..
Yazmacılık Sanatı üzerine kitap hazırlayan Reyhan Kaya'nın görüşleri ise şöyle:
Halk sanatlarının yaşaması, değerlenmesi ve devam etmesi bu sanatlara karşı duyulacak istek oranında çoğalmaktadır. Örneğin, yazmacılık sanatı günümüzde şimdiki hali ile sadece Anadolu’ya hitap eden bir halk sanatı olarak geçerliliğini devam ettirmektedir. Eskiden çok aranılan ve oldukça geniş bir ticari değer de taşıyan yazmacılığımız, tüm el sanatlarında olduğu gibi zamanla güzelliğini ve soyluluğunu yitirmiştir. Bunun nedenlerini aşağıda açıklayacağımız bazı noktalarda toplayabiliriz :
Tekniğin ilerlemesi, tüm halk el sanatlarının çalışma alanlarını ya kısıtlamış veya ortadan kaldırarak tarihe gömmüştür.
Ticari düşüncelerin ön plana geçmesi (Sanat endişesi ile ticari sürüm isteğinin yer değiştirmesi), önceleri sanat düşüncesi daima ticari sürüm düşüncesinden üstün tutulmakta ve ancak bu düşünce ile soylu eserler yaratılabilmekte idi.
Endüstride yığınsal üretim metotlarının uygulanması, batının kayan şerit metodu ile maliyetin minimuma indirdiği fiyatlarla üretilen mallar karşısında el sanatları ürünlerinin artış ve Pazar yönünden rekabet edemez hale gelmeleri, makine ürünlerinin seri ve yığın imalâtına karşı bambaşka bir karakter taşıyan halk sanatlarına da aynı metotların uygulanması, halk el sanatlarının gerilemesine veya kaybolmasına sebep olmuştur.
Yazmacılık sanatı ve buna benzer diğer sanat dalları zamanımızın koşullarına ayak uyduramadıklarından ve günümüz ihtiyaçlarını yeter derecede karşılayamadıklarından gerileme ve duraklama durumuna düşmüşlerdir. Bununla beraber makine sanayinin gelişmesiyle gerçekte el sanatları bütün dünyada tekrar değer kazanmıştır. Bu düşünce ile halk sanatlarını kendi özellikleri içinde toplamak ve günümüz sanat koşullarına göre yaşantılarını sürdürmek gerekir.

Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-06-2007, 15:24   #4
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Yazmacılık çok eski bir sanat olup, bir çok medeniyete ait örnekler günümüze dek ulaşmıştır.
Milattan Sonra 1000 yılına ait olan bu örnek ; İnka Sanatına ait "meyveli ağaç" tasvir edilen bir yazmadır ve Berlin Halk Müzesinde bulunmaktadır.

Eklenen Resimler
 
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2007, 07:52   #5
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Metin y. yazmacılık hakkında bilgilerin ve örneklerin sitemize ayrı bir zenginlik katıyor.
Çok teşekkürler.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2007, 12:49   #6
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Tokat İlimiz ve Yazmacılık

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi memet Mesajı Göster
Metin y. yazmacılık hakkında bilgilerin ve örneklerin sitemize ayrı bir zenginlik katıyor.
Çok teşekkürler.
memet Bey güzel mesajınız vesilesiyle, bende sitede paylaşımda bulunan herkese teşekkür ediyorum.

Tokat İlinde yazmacılığın 600 yıllık bir geçmişi vardır. Bu nedenle ; Yazmacılığın yapıldığı Anadolu kentleri arasında ise Tokat’ın yeri farklıdır. Yazmacılık geçmişte türünün en güzel örneklerini Tokat’ta vermiştir. Evliya Çelebi Tokat yazmaları için: “Beyaz pembe bezi Diyar-ı Lahor’da yapılmaz. Güya altın gibi mücelladır. Kalemkar basma yüzü, münakkaş perdeleri gayet memduh olur” der ve övgüyle söz eder. Türk El Sanatları içinde çit, yemeni, çevre, çember deyimleri ile tanıdığımız yazma yıllar boyunca kadınlarımızın baş örtüsü olmuştur. Türkülere ve manilere konu olan yazma, bir Almus türküsünde sarı rengi ile dikkat çekerken, bir maninin sözlerinde desen ve çiçekleri ile dile gelir.

Başındaki yazmayı da
Sarıya mı boyadın?
Neden sarardın soldun da
Sevdaya mı uğradın?
Başındaki yazmanın
Çiçekleri solmaz mı ?
Kız açsana yüzünü
Biraz görsem olmaz mı?

Tokat’ta “Karakalem” ve “Elvan” olmak üzere iki tip yazma basılmaktadır. Desen ve kompozisyon yönünden doğal bir görünüş hakim olan Tokat yazmalarında doğadaki motifler özelliklerinden hiçbir şey kaybetmeden, stilize edilerek kalıp üzerine aktarılmıştır. Tokat’ın karakteristik motifleri, tüm özellikleri ile birlikte yazmalara yansıtılmış, doğadan alınan bitkisel motifler, çiçek ve meyve motifleri kalıp ustasınca başarılı bir kompozisyon içinde kumaş üzerine aktarılmıştır. Meyve çeşidi bol olan Tokat’ın bu özelliği yazma desenlerine konu olmuş, elması, üzümü, kirazı ve çiçekleri motifler halinde yer alarak desenlere kaynaklık etmiştir.

Desenler, ağaç kalıplara kalıp ustasınca bir nakış gibi işlenerek aktarılır. Kalıp oymacılığı sabır ve el becerisi ister. Herkes yazmacı olur ama, kalıp ustası olamaz. En güzel kalıplar ise sulak yerde yetişmiş ıhlamur ağacından oyulur.

Anadolu’da yazmacılığın merkezi konumunda olan Tokat’ta üretilen yazmalardaki renk uyumu gerçekten mükemmeldir. Tokat yazmalarında çoğunlukla kırmızının koyu tonları, bordo, patlıcan moru gibi koyu renkler hakimdir. Tokat yazmaları çok renklidir. Sağlam bir renk armonisi vardır. Tokat’ta bugün çok değişik yazma deseni basılmaktadır. Tokat’a özgü desenlerin yanı sıra değişik yörelere ait motiflerle de çalışılmaktadır. Tokat’a özgü yazma desenleri şunlardır.

Tokat içi dolusu
Tokat beşlisi
Tokat üzümlüsü
Tokat elmalısı
Tokat yarım elmalısı
Tokat kirazlısı
Tokat içi boş (Kayseri kenar)
Purket (plaka)
Kaşık sapı
Kaynana yumruğu
Asma yaprağı
Ev işi yazma
Trabzon kenar
40 yıl öncesine kadar Tokat'ta bulunan beş büyük handa; 1. Horozlu Hanı, 2.Hacı Musaoğlu Hanı, 3.Askerler Hanı, 4.Beypazarı Hanı, 5. Gazioğlu Hanında yürütülen yazmacılık bugün yalnızca bir handa (Gazioğlu Hanında) yapılmaktadır. İki asır kadar önce bir kervansaray olarak yapılan Gazioğlu Hanı, ortasında kuyusu olan büyük dikdörtgen biçimli avlusu ve üst kattaki sıra sıra odaları ile eski zamanlarınkinden farklı değildir bugün... Atölyelerde renk renk tülbentler değişik kalıplarla basılırken, biriken yazmalar tavandaki cereklere asılır. Yazmalar, avludaki havuzlarda ve üst kattan avluya uzanan cereklerde bir renk cümbüşü gibi uzanır. Halen Yazmacılar Hanında da yazmacılığa devam eden yazmacılar mevcut olup, büyük bir çoğunluğu Tokat sanayi sitesinin yanında yeni yapılan Yazmacılar Sitesinde faaliyetlerini sürdürmektedirler.

Yazma artık; elbise, etek, bluz, fular, sabahlık, gecelik, tayyör gibi çeşitleriyle hanımların gardıroblarına da girmiştir. Bugün yazmaların çeşitli özelliklere sahip motifleri, günün anlayışına uygun olarak çeşitli yerlerde kullanılmaktadır. Modacılarımızın ve bazı şehirlerde kurulu özel atölyelerin yazma motifleriyle yarattıkları giysiler iç ve dış piyasada çok tutulmakta, bu da yazma sanatının önemini ifade etmektedir.

Eklenen Resimler
 
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2007, 13:25   #7
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Ellerine sağlık Metin. Yazmacılık sanatının sitemizde de bulunması çok sevindirici bence. Birde Tokat taki eski Yazmacı Hanı nı da işleyebilsek çok güzel olur.

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-06-2007, 13:30   #8
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Mahmut Leventoğlu Mesajı Göster
Ellerine sağlık Metin. Yazmacılık sanatının sitemizde de bulunması çok sevindirici bence. Birde Tokat taki eski Yazmacı Hanı nı da işleyebilsek çok güzel olur.
Saygıdeğer Mahmut Bey, Anadolumuzdaki birbirinden kıymetli öz değerlerimiz giderek birer birer yok oluyor. Zamana ve teknolojiye direnen bu değerleri korumak ve geleceğe taşımayı hepimiz için bir vazife olarak görüyorum... Tokat'ta ayakta kalmayı başaran; halen Tokat turizminin en popüler mekanı olan Yazmacılar Hanını da işleyeceğim.
Ankara'dan selamlar..

Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 13:15   #9
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
1. Fotoğraf: Tokat Yazmacılar Hanı 80'li yıllar.
2. Fotoğraf: Tahta kalıpla baskı yapan bir usta çalışırken.

Eklenen Resimler
  
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 15:42   #10
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
James Mellaart liderliğindeki Çatal Höyük kazılarında bulunan Hitit sanatına ait mühür şeklindeki kalıplar.

Eklenen Resimler
 
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 16:56   #11
hfz
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 06-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 810
Galeri: 5
Sevgili Metin Y. , tüm paylaşımlarınız gerçekten çok güzel.. Çok çok teşekkürler.

Ben de elimdeki kalıplarla katkıda bulunmak istedim. (Sevgili Metin Y. sayesinde kalıplarımın Tokat yöresine ait olduğunu da öğrenmiş bulunuyorum..)

Eklenen Resimler
   

Düzenleyen hfz : 30-06-2007 saat 21:41
hfz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 17:52   #12
Ağaç Dostu
 
bademagacı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-03-2007
Şehir: Bursa
Mesajlar: 162
Sayın Metin Y.

unutulmaya yüz tutmuş bu değerli sanatımızı bize hatırlatıp,yer verdiğiniz teşekkür ederiz.

bademagacı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 20:33   #13
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Saygıdeğer hfz ve bademağacı bende konuya gösterdiğiniz ilgiden ötürü sizlere teşekkür ederim.

Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2007, 13:19   #14
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-06-2006
Şehir: Melbourne Australia
Mesajlar: 4,550
Galeri: 232
Metin bey, yine herkesin ilgi duyacagi, pullar kadar renkli, guzel ve ilginc bir konuya deginiyorsunuz. Sizi kutlar, paylastiginiz icin tesekkur ederim.

Ali H. ALI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2007, 15:59   #15
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Geleneksel Türk el sanatlarının baş tacı... Yemeni

A. Tuba Özgür'ün yazısı:
Geleneksel Türk el sanatlarının baş tacı... Yemeni


“..Yemeni bağlamış telli başına,
Zülüfleri düşmüş hilal kaşına,
Henüz girmiş 13-14 yaşına
Edalı işveli köylü güzeli...”

Çocukluğunun ya da gençliğinin bir döneminde bu şarkıyı mırıldananlar olmuştur. Belki sevdiğine belki de hiç ulaşamayacağı aşkına... Bir gelenek, bir anane yemeni... Gelin kızların bohçalarının baş tacı yemeni...

Her kimin olursa olsun, mutlaka kendine özel hani tabiri caizse çeyiz diye adlandırdığımız o küçük ve özel bohçanın içinde mutlaka bir tane de olsa yer alır yemeni. Evet hepimizin ananelerimizden, annelerimizden bildiğimiz yemeniler. Ayrı bir el emeği göz nuru vardır üzerlerinde. Kimi genç kızların ellerinde tığlarla kenar süsleri yaptığı, kimi gelinlik kızın gelin duvağı, köy düğünlerinin baş tacı.

Kültürümüz içinde özel bir yere sahip modern yaşamın çizgisine ayak uydurmuş bir tarz yemeni. Gelinlik kızların, köylü güzellerin al yazmaları, çağdaş kadının saç örtüsü. Bizim insanımız dışında özellikle turistlerinde her zaman ilgi odağı olmuş, boyunlarında, başlarında yer almıştır. El emeği göz nuru ile işlenerek desenleri, renkleri ile bir kültürü ifade etmiş ve o kültürü bu günlere kadar taşımıştır. Bezeme sanatlarından biri olan yazma, yemeni varlığını koruyarak günümüze ulaşan geleneksel el sanatlarımızın başında gelir.

Türk yazmalarının bilinen en eski örnekleri Beylikler dönemine tarihlenir. Yazmaların günümüze ulaştığı en eski örneği ise, Askeri müze’de sergilenen ve Sultan I. Murat’a ait olan, 1389 Kosova Savaşı’nda kullanılan bin sancaktır. XVI yüzyıldan kalma, Topkapı Sarayı’nda bulunan iki tılsımlı gömlek ve Türk-İslam Eserleri Müzesi’ndeki sultan II. Beyazıt’ın tılsımlı gömleği, yazmaların günümüze ulaşan başka örnekleridir. Çeşitli müzelerde sergilenen örneklerin ortak özellikleri bu eserlerin saray atölyelerindeki yazmacıların ve işlemecilerin ortak ürünleri olduğunu gösterir. Ayrıca bu örnekler yazmacılığın sancaktan giyim eşyasına kadar birçok alanda uygulandığının da göstergesidir.

Yazmacılık, karmaşık teknikleri nedeniyle büyük beceri ve ustalık gerektiren bir el sanatıdır. Yazmalar, kullanılan araç gerece ve uygulanan tekniklere göre elle yapılan boyalı dokumalar ve kalıpla yapılan baskılı dokumalar olarak yer alırlar. Yazmacılıkta geleneksel tekniklerin yanı sıra, ustaların geliştirdikleri pek çok teknik vardır. Fakat, tek renkli dokumaların boyamasında genellikle dört temel teknik uygulanır; fırçayla yapılan kalem işi, kalıplı baskı, sıvı boyaya daldırma ve deseni örtücü bir maddeyle maskeleme.

19. yüzyılda teknolojik gelişmelerin verdiği olanaklarla, tahta baskıcılık bir sanat dalı kimliği kazanmış. Humayın, tülbent, mermerşahi gibi kaliteli kumaşların bol miktarda üretilmesinin yanı sıra,yanilin boyaların yaygınlaşması yazmalarda kullanılan renklerin daha da zenginleşmesine neden olmuştur. Boyaların çeşitlenmesiyle yöresel renkler daha özgür uygulanmış ve kültürümüzün zengin öğeleri desenlere yansımıştır.

19. yüzyıldan günümüze ulaşan bohça, kavuk örtüsü, seccade, yorgan yüzü, dolama, çevre ve örtü gibi örnekler, önceki yüzyıllarda görülen türlerin gelişerek zenginleştiğinin göstergesidir. Dönemde; gül, zambak, mine, yıldız çiçeği, çeşitli yapraklar, servi, hurma ağacı gibi bitkisel bezemeler, geometrik bezemeler, bazen tuğra biçiminde tasarlanmış yazılı bezemeler ve kuş figürleri en yaygın bezeme konularıdır. Yazmalarda genellikle antinatüralist üslubun ağır bastığı, yalnız nesnelerin daha gerçekçi bir anlayışla ele alındığı izlenir.

Bu dönemde yazmacılar genellikle Kuzguncuk, Arnavutköy, Samatya, Yenikapı gibi istanbul’un çeşitli semtlerinde çalışırlarmış. Dönemin en kaliteli yazmaları ise Kandilli yazmaları olmuş. Ayrıca Kastamonu, Diyarbakır, Bartın, Zonguldak, Tokat gibi Anadolu kentlerinin yazmaları da yine bu dönemde ün yapmış.

20. yüzyıl yazmalarının Osmanlı döneminden kalma örneklerinde de 19. yüzyıl özelliklerini görürüz. Desenlerinden hiç bir şey kaybetmeden renk cümbüşü içinde baş süsü olarak yerlerini korumuşlardır. Cumhuriyet döneminde yazmaların üretim merkezleri Kastamonu, Tokat, Edirne, Diyarbakır ve İstanbul’un Çengelköy ve Yeniköy gibi semtlerindeki atölyeler olmuştur.

Teknik açıdan dönemin getirdiği en büyük yenilik ise serigrafi uygulaması olmuştur. Buna rağmen, Kastamonu ve Tokat bölgelerindeki atölyelerde günümüzde de ağaç kalıpla yapılan baskıları görmek mümkündür. Seçilen konular, bitkisel bezemeler; kare, üçgen, menderes şeridi gibi geometrik bezemeler; horoz, kelebek, geyik ve insan gibi figürlü bezemeler; kandil sütun, kazan kulbu, minare gibi nesneli bezemelerdir. Bazı örneklerde armalar ve ay - yıldız motifleri de görülür.

Günümüzde geçmişe oranla örnekleri çoğalan yazmacılık Anadolu’da özellikle Tokat’da önemli bir el sanatıdır. Tokat’da yazmacılık “Yazmacılar Han” adıyla da bilinen tarihsel Gazioğlu Hanı’nda halen işlenmektedir.

Bugünlerde yemenileri hemen hemen her yerde görmek mümkün. Gerçekten de bu kaybolan bir takım değerlerimizin yanında sevindirici bir gerçek bu. Köy düğünlerinde, kına gecelerinde gelin kızların başlarında rengarenk, desenli yazmaların cümbüşü keyifli bir görsel ziyafet adeta. Umarım bu görsel şöleni biz ve bizden sonraki nesilde günümüze geldiği şekliyle baş tacı ederek korur, koruyabilir.

Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2007, 21:59   #16
hfz
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 06-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 810
Galeri: 5
Sevgili Metin Y.'nin değerli bilgilerine Yemenide de bir örnek vererek katılımda bulunmak istiyorum . İğne oyası tarafımdan yapılmıştır.
Eşi veya kayınvalidesi ile arası iyi olmayan gelinin başına bağladığı Biber Oyası'dır. 'Aramız biber kadar acı' anlamındadır.

Eklenen Resimler
 
hfz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2007, 22:02   #17
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Yemeniye bazı yerlerde yazma da deniyor aynı zamanda.
Şimdi yazmanın anlamını daha iyi anlıyorum.
Hfz, yeni birşey daha öğrendim sayende, biber oyası.
İkinizinde emeğine sağlık.

Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2007, 22:16   #18
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
Yemeni, annem yüzünden evin her yeri onlardan dolu. Annem eskiden gece yarılarına kadar onunla uğraşırdı. O yüzden annem ile çarşıya çıkmazdık ailecek, yemeni gördümü tamam bittik. Saatlerce tezgahı kurcalar . Mahallede herkez ona gelir örnek almaya. Kardeşimle derdik acaba imhamı etsek bunları

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-07-2007, 15:59   #19
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
YAZMA

Bu yazma anamdan kalmış kızım
Babam almış Tokat’tan
İlk aylarda evliliğinin
Seferberlik kopunca giyim kuşam kimin aklında
Basılı kalmış sandıkta kurtuluşa kadar
Sonra oyalar işlemiş kenarına
Yurdumun güzelliklerini iğnenin ucuna dökmüş
Alın terini koymuş babamın
Anılarını koymuş acı tatlı
Yedi çocuk
Yedi umut olmuş ipliklerin ucunda
Tarih olmuş allı yazma
Bu yazma seferberlikten kalma kızım
Bir ucu kara günlerinde gömülü kalmış yurdumun
Öte ucu aydınlık
Emin ol
Senin elinde daha güzel
Daha anlamlı
Bu güzel gününde Cumhuriyet’in.

FOTOĞRAF: Bartın Pazarında Yazmalı Kadınlar.

Eklenen Resimler
 
Hımırnur beğendi.

Düzenleyen Metin Y. : 04-07-2007 saat 17:11
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-07-2007, 16:49   #20
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Kastamonu Yazması

Eklenen Resimler
 
Hımırnur beğendi.
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-07-2007, 14:07   #21
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Karadeniz Yöresi el yapımı camlı ağaç YEMENİ SANDIĞI.

Eklenen Resimler
 
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-07-2007, 08:32   #22
Ağaç Dostu
 
Derya Özen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-11-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 1,517
Galeri: 158
Metin Bey! Müjgan Abla, Türkiye florası başlığında, Nakışlarda, yazmalarda, çeyizlerde çiçekler, diye bir başlık açtı, oraya da bakmanızı tavsiye ederim.

Derya Özen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-07-2007, 14:18   #23
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Ağaç Baski Tokat Yazmalari

AĞAÇ BASKI TOKAT YAZMALARI Kitabını Kemal Türker hazırlamış. 1996 yılında basılan kitap sahasında önemli bir kaynak.

Eklenen Resimler
 
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-07-2007, 16:17   #24
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
Merhabalar Metin Y !

İnanın iki ayı geçti sayfayı yeni gördüm. Diğer sayfalardaki bir çok çalışmalarınızı zevkle takip ediyordum. Ancak yazma başlığında yazdıklarınızı okuyunca hem şaşırdım hemde çok mutlu oldum. Rahmetli babaannem anlatırdı, el sanatlarının başında geldiğini biliyorum. Bir zamanlar iş olmuş aş olmuş yazma benim yöremde ve Anadolunun bir çok yerinde. Hatta bugün bile yazınızda belirtmişsiniz yaşamaya çalışıyor her şeye rağmen. 2005 yılında tatilde iken arkadaşlarıma hediye amaçlı bir kaç tane yazma getirdim. "Yazma han " hala ayaktamıdır bilemiyorum. Bu yıl tatil planımda bir aksilik olmazsa söz uğrar bakarım. Rahmetli Atilla İçlinin TRT deki bir proğramında seyretme şansımız olmuştu öyle hatırlıyorum. Sayın Türker hocamın kitabını edinip en kısa sürede kütüphaneme koyacağım. Sayenizde yok olmakla mücadele eden bir sanatın Ağaçlar Net sayfalarında olması bir Tokatlı olarak beni ayrıca sevindirdi bilesiniz.

Ah benim güzel Anadolum o kadar güzelsinki ne yazayım ne söylüyeyim. Seni yaşayan seni soluyan seninle hamur olan her zaman kıymetini biliyor merak etme.

Saygıyla.

cemal.S Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-07-2007, 20:18   #25
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Saygıdeğer cemal.S mesajınızın son cümlesi: "Ah benim güzel Anadolum, o kadar güzelsin ki; ne yazayım, ne söylüyeyim. Seni yaşayan, seni soluyan, seninle hamur olan her zaman kıymetini biliyor merak etme." beni çok duygulandırdı. Ne mutlu Anadolu aşkıyla yanıp, tutuşana...
Fadime Geleş Hanımefendinin Hürriyet Gazetesinde yayınlanan DÜŞLERİ VE YAŞAMI KUMAŞA DÖKMEK YAZMACILIK yazısı bu başlıktaki bilgi dağarcığına katkıda bulunacak nitelikte.

DÜŞLERİ VE YAŞAMI KUMAŞA DÖKMEK: YAZMACILIK

Kadınlar açısından bakıldığında başa gelenler saymakla bitmez elbet, iyisiyle kötüsüyle...Bunlardan biri olan yazma-yemeniler, aynı zamanda kadının kendisini ifade etmesinde aracılık ederek de farklı bir işlevsellik kazanmışlardır. Rengi, deseni, oyası ile sembolik anlamlar taşımış, dışa vurumu olmuş kadının. Evli- bekar, seviyor- sevmiyor, eşi ile kaynanası ile arası iyi veya kötü; seçmekte ve kullanmakta özgür olabildiği dili, sevgisinin, öfkesinin.

11-13. yüzyıllarda yapılan Haçlı seferleri sonunda Batılı ülkeler, doğuda gördükleri çoğu şeyin yanı sıra, kumaş renklendirme yöntemlerini de öğrenmiş geliştirmişlerdi. Kumaş boyama teknikleri ilk kez Venedikli Ventura Rozetti tarafından 1541’de kitaplaştırılmış, 1689 yılında ise Almanya, Fransa ve İngiltere’den edinilen bilgilerle basmacılık yapılmaya başlanmıştır. Batı literatüründe; Almanca (Zeugdruck), İngilizce (Block Printing), Fransızca (L’Estampage) olarak adlandırılan kalıp baskı sistemi bizde “Yazmacılık”olarak adlandırılmasını yine kendi yapısından almaktadır. Kumaş üzerine elle veya tahta kalıplarla basılarak desenlendirilen kumaşa da “Yazma” denilmektedir.

Yazmacılık bizde bir halk sanatı olarak doğup gelişmiş, en güzel örneklerini XVII., XIX. Yüzyıllar arasında İstanbul yazmaları ile vermiştir. Önceleri Anadolu’da gelişen bu sanatın ürünleri, toplumun vazgeçilmez eşyaları arasında olup, özgün tasarım ve güzellikleri ile saray eşyaları arasına da girmiştir.

Yazmacılık sanatı eskiden yalnız Tokat iline “Has” olmuştur. Buranın gelirleri Valide sultana ait olduğundan, başka yerde yazma yapılması yasaklanarak gelirin akışı yönlendirilmek istenmiştir. 1817 yılında bazı ustalar vergiden kurtulmak isteği ile Zile ve Niksar’a gitmişler ve bir süre devam etmişlerse de 1821 yılında, bu gibi kaçak ustaların Tokat’a dönmeleri ve açtıkları iş yerlerinin kapatılması sağlanmıştır.

Ahşap kalıp ile kumaş basmacılığı mavicilik mesleği olarak İstanbul’da Samatya, Kumkapı, Kandilli, Üsküdar semtlerinde yapılmışlardır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde; İstanbul yazmacıları hakkında” Esnafı nakkaşanı yağlıkcıyan” tabirini kullanmış ve “Bunlar yumayun bezler üzerine siyah kalemkār ederler, 20 dükkan, 20 nefer olarak çalışırlardı”demektedir.

Gerek Anadolu, gerekse İstanbul’da yazma, Türk halkının hayatı ile her yönden kaynaşmıştır. İşlevsel ve dekoratif olarak; yemeni (baş örtüsü), yastık örtüsü, yorgan yüzü, bohça, mendil, sedir örtüsü, kavuk örtüsü, destimal, tılsımlı gömlek, seccade v.b ürünlerin yapımında kullanılmıştır.

Malzeme olarak keten, pamuklu, ipekli, en çok da tülbent üzerine kalıp, kalem işi, kalıp-kalem ve boyama teknikleri ile bezenen yazmaların desenlemelerinde; orak, kandil, sütun, turna, güvercin, keklik, geyik, horoz, karanfil, lale, sümbül, servi, güller yanında manzara ve geometrik unsurlar da görülmektedir.

Yazma kalıpları; içi boş ve içi dolu olarak adlandırılan iki farklı teknikle ahşap oymacılar tarafından hazırlanır, modeller armut, ıhlamur ve dut ağacına oyulurdu. Yazma adları ve kalıp adları çoğu zaman aynı olur, çünkü ne çeşit kalıpla yapılmış ise yazmaya o ad verilirdi. Kandilli göbeği, tırtıllı, Kandilli yıldızı v.b. Kalem işi denilen yöntemde ise gerilmiş kumaş üzerine desen ve motifler çizgisel olarak fırça ile çizilir, sonra zemin ve motif renklendirmesi yine fırça ile gerçekleştirilirdi.

Özellikle Boğaziçi’nin kıyı köyleri ve öncelikle Kandilli’de yapılan yazmalar boyalarının parlaklığı, malzemesinin dayanıklılığı ve desenlerinin güzelliği ile bu sanatın en seçkin yapıtlarını vererek, bunlardan çok miktarda da Balkan ülkelerine ihraç edildiği kaynaklarda belirtilmektedir.

Yaşamla bütünleşmiş olan bu halk sanatı, yine halkın ozanının koşma, türkü ve taşlamalarında yer aldığı gibi, birkaç sandığa, birkaç koleksiyona girebilmiş, günümüzde şablonla masa başı yapılan yazmacılığın sona ermesi ile de unutulacaktır elbet birçoğu gibi...

KAYNAKÇA
-Cinlioğlu, Halis;”Tokat’ta Halk Sanatları”Türk Folklor Araştırmaları,S.71,Haziran -1955,s.1131-1135
-Kaya, Reyhan;Türk Yazmacılık Sanatı,Türkiye İş Bankası Yay.Yay No:140,Sanat Dizisi.15,İstanbul.1988
-Uğurlu, Aydın; Yazma’ya Güzelleme”, Brillance,1-Mayıs-1999, No. 3, s. 34-36

Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-07-2007, 08:20   #26
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Reyhan Kaya’nın TÜRK YAZMACILIK SANATI [Tahta Kalıpla Kumaş Baskısı] adlı Kitabı 1988 yılında İş Bankası Kültür Yayınlarından Türkçe-İngilizce olarak çıkmış. 160 sayfalık kitap, resim ve şekillerle zengin bir koleksiyon niteliğinde.
Kitabın önsözünde yer alan şu cümleye dikkat: “Atalarımızın Yazmacılık sanatımızın geçmişi üzerinde belge bırakmamalarının doğal sonucu olarak, Batının sanat kitaplarında da Türk Yazmacılığından hiç bahsedilmediğini görüyoruz.”

Eklenen Resimler
 
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-09-2007, 13:59   #27
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Yazmanın simgeleştiği Türk Sinemasının en iyi yapımlarından biri olan Atıf Yılmaz'ın 1977 yılında çektiği; Türkan Şoray'la , Kadir İnanır'ın başrollerini oynadığı "Selvi boylum Al Yazmalım" filmi de bu başlıktaki yerini almalı...

"Kamyon şoförü İlyas, İstanbul'dan Asya'nın kaldığı köye gelir. Birbirlerine aşık olup evlenirler. Çocuklarının adına Samet koyarlar. İlyas, kamyoncu olduğu için sık sık yollara çıkar ve Asya, Samet'le yalnız kalır. Bir gün yine yola çıkan İlyas, eve dönmez. Asya, bu acıya dayanamaz ve oğluyla birlikte yollara düşer. Yolda Cemşit adında bir adamla karşılaşırlar. Cemşit onlara kol kanat gerer. Birlikte yaşamaya başlarlar. Bir gün İlyas karşılarına çıkar. Asya, artık bir seçim yapmak zorundadır... "

[Film Öyküsü: Cengiz Aytmatov, Müzik: Cahit Berkay]

Eklenen Resimler
 
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-11-2007, 10:27   #28
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Bahattin Ögel'in Türk Kültür Tarihi'ne Giriş adlı kitabından:
1.Anadolu'da gelişmiş yazmalı bürünçekler
2.Anadolu ve İstanbul bürünçekleri

Eklenen Resimler
  
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-12-2007, 16:38   #29
Üye
 
Giriş Tarihi: 20-01-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 28
Galeri: 260
Kastamonunun köylerinde, kadınlar iki farklı yazma bağlarlar.Genelde beyaz fon üzerinde siyah desenli yazmalar görülür.Seyrek olarak ise daha çok yaşlı kadınların bağladığı, siyah fon üzerine beyaz desenlerin yer aldığı yazmalar vardır.Sanırım yazmalar, ve hatta bağlanma şekilleri, bağlayan kadının medeni hali ile ilgili bir mesaj taşıyor.

Hımırnur beğendi.
nat22 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-05-2008, 15:21   #30
Ağaç Dostu
 
SAHIRE's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-02-2008
Şehir: Muğla
Mesajlar: 649
Galeri: 27
Metin Bey, harika bir başlık, bir araştırma , bir envanter. Doğrusu görünce çok heyecanlandım ve sevindim. Çok ince ve değerli bir çalışma yapmışsınız. Tebrik ederim.
Bu konuda Ankara'da bir çalışmamız var. Sanat ve elsanatları projemiz. Bununla ilgili bilgiyi 'nakışlarda ...' bölümüne yazdığım için tekrar etmiyorum. Görüşmek dileğiyle, sağlıcakla.

SAHIRE Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 18:18.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024