25-02-2005, 19:28 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Gelin Ardıcı
Çoook eskilerde ; Tüfeğin icad yıllarında bir genç asınmış dolma tüfeğini çıkmış ava. Geyiğe bakmış, geyik güzel, Karaca ondanda güzel. Acımış kıyamamış, dokunamamış hiç birine. Kendini doğanın yeşilliğine, canlılığına kaptırmış dalgın dalgın, ha gider, ha gider. İsteyerek, farkında olarak mı ayaklarımı götürür gider ya . bir bakar akşam olmakta. Uykudan uyanır gibi kendine gelir. "Eyvah akşam olmakta. Hiç avsız eve dönmek olmaz. Bir ev bulayım" der. Korkunç bir gürültü kopar. Ağaçların dalları biribirine çarpar. Ne kuş, ne de bir mahluk sesi. İnlik cinlik oluverir her yer. Korkar, ürperir. "Doğanın bir olayı bu" der. Aşağı alanlığa doru yürür. Alanın ortasında mum ışığı gibi bir ışık. Hemen yanında durgun kendi haline geviş alan bir sığın. "Hasta herhal zavallıcık çekmesin bari bunu vurup götüreyim"der. Tüfeği yüzüne alır, tam tetiğe dokunur elinde süt çömleği, güzel mi güzel bir gelin: "Dur avcı vurma, kulun kurbanın olayım. O hayvan benim süt çanağım " demeye kalmaz sığın bir hayalet gibi yere yığılır. Elindeki süt çömleği ile avcıya bakan güzel gelinin bakışları avcının taa yüreğine işler. Yaptığından pişman gelinden özür dilemek ister. Tüfeğini yere koyup ona doğru koşar. Tam yakalayacağı sırada gelin ışıklı bir topun içine girip avcıyı gülerek ağacın gövdesi yarılır içine girer kaybolur. Avcı: "Dur gitme" der. Ağacın derinliklerinden bir ses: "Avcı can candan tatlıdır Yar ise baldan tatlıdır Çoğu avcılar atlıdır Can seversen cana kıyma." Avcı gördüğü güzele aşık olmuştur. Şunları söyler: Ben bilmezdim acı Giymedim aşk tacı Çık dışarı güzel gelin İflah etmez beni bu aşk Kafayı üşütür. Diyar diyar dolanıp gördüğü o güzeli arar. Derlerki her nisan ayında o ışık orada akşam göşenisinde yanar. Pişman pişman avcıyı bekler. Dokunmaz kimse ağaca. Ulu iri gövdeli bir ağaç şimdi. Tepesine bezler, poçula iplikler asılmış. Gövdesine madeni çiviler çakılmış. Adıda gelin ardıcıdır. Kaynak: http://www.kultur.gov.tr/portal/tari...p?belgeno=6592 |
|
|