agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğa ve yaşama dair her şey > Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler
(https)




Beğeni Düzeni1Beğeniler
  • 1 Gönderen aybala

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 30-05-2005, 18:09   #1
Ağaç Dostu
 
aybala's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-10-2004
Şehir: İstanbul-Maltepe
Mesajlar: 6,826
Galeri: 574
Ağaca ses veren adam



İstanbul Şenesenevler'de 40 metrekarelik basık, her yanı çeşit çeşit ağaçla dolu bir atölye. Atölyesinde keman, tambur, ut, kanun, kemençe, rebab ve santurlara hayat veren, onlara aşık olan bir usta: Paki Öktem. Öktem, tam 51 yıldır Klasik Türk Müziği enstrümanları yapıyor.

'Elazığ Sanat Enstitüsü Marangozluk Bölümü'ndeyken enstrümanlara ilgi duymaya başladım. Yaptığım ilk enstrüman bir kemandı. İkinci sınıftaydım. O gün bugündür bu işi yapıyorum.'

65 yaşındaki Öktem, bir ağaç ve enstrüman aşığı. Kişinin sevmediği işi yapamayacağına inananlardan: 'Ağaç, hayatıma enstitüde girdi. O günden beri ağaçtan kopamadım. Ağaç hayatın her safhasında var. O olmasaydı hiçbir şey olmazdı diye düşünüyorum.'

Öktem, sipariş üzerine, genellikle akademik çevreye ve müzisyenlere enstrüman yapıyor ve müşterileri arasında Alman Goethe Enstitüsü de bulunuyor. Ayrıca yaptığı enstrümanların bir kısmı Almanya'daki İslam Eserleri Müzesi'nde sergileniyor.

Sanılanın aksine, yaptığı işte teorik bilginin çok önemli olduğunu vurgulayan Paki Öktem, 'Bu yaşema kadar tecrübelerimle şunu kavradım, teorik bilgi çok önemli. İlk önce yapacağın işi tanıyacaksın, bilgi ile donandıktan sonra o işi yapmaya başlayacaksın' diyor. Ardından şu örneği veriyor: 'Ağaç, doğal motiflerini elde edecek biçimde kesildiğinde, olağanüstü görüntüler serer önümüze. Ama bunu yaparken işin tekniğini bilmek gerekir. Bu teknik, Avrupa'da sürekli kullanılır ama biz şimdiye kadar pek kullanmamışız; gelişigüzel iş yapmışız.'

Unutulmak üzüyor

Türkiye'de el işçiliğine gereken önemin verilmemesinden yakınan Öktem, 'Bizde el işçiliği kaba saba olur ya da uzun sürer diye pek sevilmez. Ama Avrupalı fabrikasyonu değil, el işçiliğinin doğallığını seviyor' diyor. Ona göre, enstrümanların korunması konusunda da Avrupa'nın çok gerisindeyiz: 'Avrupa'da 12. asırdan kalma keman var. Nasıl bu zamana kadar gelmiş diye soracak olursanız, onlarda kutu kültürü gelişmiş. Bizde enstrümanı bir torbaya koyarlar, ağzını da sıkı sıkı bağlarlar. Gel de ben bu enstrümandan güzel ses çıkmasını bekle. Yok, çıkmaz!'

Paki Öktem yaptığı enstrümanların kalitesini belgelemek için Türk Standartları Enstitüsü'ne başvurmuş. Ancak işler bürokrasiye takılmış, o da uğraşmaktan vazgeçmiş.

Öktem yaptığı işten fazla para kazanamıyor, ama halinden hoşnut, çünkü o, kendi deyimiyle 'azla yetinen kuşak'tan. 'Pastadan bize düşen pay az. Bunu bir şekilde kabul edebiliyorum, ama adımızın hiç anılmamasına tahammül edemiyorum.' diyor.

Herkesin bir yeteneğe sahip olduğunu ve toplumun müşterek paydasına, zevkine bir katkıda bulunması gerektiğini belirten Öktem sözlerini şöyle bitiriyor: 'Edison elektriği icat etti, kendine mi? Hayır, insanlığa bıraktı gitti. Ben de yeteneğimi kullanarak geleceğe eserler bırakıyorum, insanlığın müşterek paydasına bir katkıda bulunuyorum. Bundan daha güzel şey olur mu?'

30 Aralık 1998

Kaynak: http://arsiv.hurriyetim.com.tr/istan...thab/08ist.htm

YeniBON beğendi.
aybala Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 02:56.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024