agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğa ve yaşama dair her şey > Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 06-07-2005, 15:03   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-07-2004
Şehir: Adana
Mesajlar: 3,563
Galeri: 270
Anadolu Aleviliğinin Özünü Bozmadan Yaşatan Toplum: Tahtacılar

Ege ve Akdeniz Bölgesindeki dağlık bölgelerde bir toplum yaşar. Güleç yüzleri, dostça yaklaşımları, değişik giysileri ile farklı bir toplum. Elinde, evinde ne varsa konuğu içindir. Kendisi kuru ekmek yese de misafiri için sofra donatır. Kendisi açık kalsa bile, dostunu giydirmeyi töre bilmiştir. Tahtacılar denir onlara. Dağ arkalarında yaşamak zorunda kaldıklarından dolayı orman işçiliği ile uğraşmışlardır asırlarca. Tahta biçip, meşe kömürü yaptıkları için, tarihe (Ağaçeri) olarak geçmişlerdir, Alevidirler ve geleneklerine çok bağlıdırlar.

Tahtacı sözlükte, ağaç kesen, tahta biçen anlamına gelmektedir.

Yapılan araştırmalara göre, bugün Maraş, Adana, içel, Antalya, Muğla, Denizli, Isparta, Burdur, Aydın, İzmir, Manisa, Balıkesir ve Çanakkale vilayetlerindeki geniş ormanlık bölgelerinde yaşarlar.

Eskiden göçebe olarak yaşıyorlardı. 1950'lerden sonra şehirlere de dağılarak yerleşik yaşama geçtiler. Eskiden hepsi orman işleri ile uğraşıyorlardı, bugün bu işçiliği bırakıyorlar. Yani kaçak orman işçiliğini bıraktılar ama, ormanlarda çalışanların çoğunluğunu yine Tahtacılar teşkil etmektedir.

Biz daha çocuk iken köyümüzde bu tahta biçme işi devam ediyordu. Orman kesmek yasak olduğu ve ormanlar korumaya alındığı için, bu işçiliği kaçak olarak yaparlardı. Ormana gidecek olanlar, sabaha yakın ağaç kesecekleri ormana varmış olurlardı. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte, kesilecek olan ağaca önce niyaz edilir (affı istenir) ve kesilip, yontulurdu. Ya da ormana gitmek için en kötü bir hava seçilirdi. Kış, yağmurlu havalar da orman bekçileri olmazdı genellikle.. Kesilen ağaçlar at ve eşeklere yüklenerek köye getirilir, "Gece ağacı" denilen bir tezgâh kurulur, el bıçkısı ile tahtalar biçilirdi.

Gece ağacı yapılacak günlerde, köyde hiçbir yabancının olmamasına dikkat edilir, tüm yollar gözetim altında tutulurdu. O gece tüm gençler yardım eder ve iş imece şeklinde bitirilirdi. Biçilen ağaçlar, yine aynı gizlilik içinde, önceden satışı için söz alınan yere at ve eşeklerle götürülür, satılırdı.

Orman bekçilerine, Jandarmaya ya da şehirdeki gece bekçilerine yakalandıkları da çok olurdu. Yükleri ile birlikte, hayvanlarının semerleri ellerinden alınarak mahkemeye çıkarılırlardı. Bu nedenle hapiste yatmayan Tahtacı bulmak oldukça zordur.

Kestikleri ağaca "Niyaz" ederler dedim. Sadece niyaz etmekle kalmaz, yaşlı kadınlar kesmek zorunda kalınan bu ağaçlar için ağıt yakarlar. Çünkü tahtası yapılacak olan ağacın bir kere çok düzgün, ikincisi, güçlü bir ağaç olması sonucu, ağaçları güçlü kuvvetli ve dürüst bir yiğide benzetirler, ağlarlardı...

Tahtacı ismine, yazılı kaynaklar da 16. yüzyıl da rastlanıyor ve bu topluluk günümüze kadar ciddi bir şekilde araştırılmamıştır. Cemaat-ı tahtacıyan adı Osmanlı arşiv ve vergi defterlerin de ilk defa 16. yüzyılda geçiyor. Bundan önce "Ağaçeri" olarak adı geçen Tahtacılar için bir kaç belge daha var. Hatta Faruk Sümer, Tahtacılarla, Ağaçerilerini Oğuz Boyundan gelen, aynı kavimden ama, ayrı topluluklar olduğunu iddia ediyor.

Babinger Tahtacıların Anadolu'nun yerli halkından ve "Dendrophoroi" tarikatının üyelerinden olduklarını ileri sürüyor.

Avusturya-Macaristan Konsolosu Tibor v. Pözl'ün Tahtacıların Osmanlıyı tanımadıklarını, bu nedenle bir çoğunun İran nüfusuna geçtiklerini iddia etmesini, Afyon -Sandıklıda o dönemler fahri konsolosluk yapan İran'lı Ali Rıza Bey'de doğrulamaktadır. Ali Rıza Bey, Silifke civarında oturan Çaylak aşiretinden 350 hanelik Tahtacıya İran pasaportu verildiğini kendisi söylüyor.

Yine Ali Rıza Bey'in bildirdiğine göre, 1884'de bir çok Tahtacı Osmanlı'ya askerlik yapmamak, Sünnilerle birarada yemek yememek için ya (Kıpti) Çingene tebasına geçmişler ya da İran pasaportu almışlardır...

Alevi örgütlenmesinin ortaya çıkması ile birlikte bazı yerel gözlemler, araştırmalar yapılmaya başlanmışsa da bunlar yeterli değildir. Yeterli değildir, çünkü böylesi bir araştırma yapabilmek için Tahtacıları çok iyi tanımak gerekir. Bir defa kendilerinden olmayan insanları cemlerine almamaları ya da almışlarsa, bunu muhabbet cemi şekline çevirmeleri, araştırmacıyı yanıltmaktadır... Tahtacı cemlerinde 12 erkân yapılır. Erkân, yaşanan bir olayın cemde tekrar anlatımıdır. Çok önemli bir konu olduğundan bunu da yabancılara gösteremezler. Sadece yabancılara değil, evli olmayanlara, çocuklara da göstermezler...

Tahtacılar, Alevi geleneklerine çok sıkı bağlıdırlar. Daha çocukları doğduğu zaman bu gelenekler yavaş yavaş uygulanmaya başlanır.

Zeynel Gül

Yazının devamı için tıklayın

Kaynak: http://www.turkleronline.com/turkler...u_turkleri.htm

backyard Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-11-2005, 09:14   #2
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 24-10-2005
Mesajlar: 1
Merhaba

İyiki böyle bir ekleme yapmışsınız. Tahtacıların kökeni konusunda eksiklikler içeren bir araştırma olsada "tahtacıları"yalın anlatan bir makale okuduğumda beni alıp götürdü ebemin , dedemin dizinin dibinde orman hikayeleri dinlerken buldum kendimi......teşekkürler...

yagmur1 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 16:29.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024