agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğa ve yaşama dair her şey > Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 19-08-2007, 09:38   #91
Ağaç Dostu
 
Kemal Kabcık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-08-2007
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 4,518
Bir Ağaca Duyulan Sevgi ve Saygı; Bir İnsana Duyulandan Az Değildi ve Özlemine Yazdık

“TÜRKÇE SEVDALI” TEMİZ KALPLERİN SEÇKİN ANLATISI ile LİSAN ADINA

Temiz kalbimizin verimliliği ve duyarlılığı ile gözlemlenebilen ve her biri ayrı bir ağaç ismi ile adlandırılabilecek, insanlığın önderi olmuş, değerli ve büyük tüm güzel insanlar, güçlü hafızamızın zenginliklerindedir!

Ve insan, tanımış olduğu büyük insanın, olgunluk yüklü karakterinde, kendi geleceğine yürümektedir. Taşımış olduğu sorumluluk gereği, önce, kendine faydalı olabilmeyi ve daha sonra da aile içi, kendi konumunda, kendi varlığının önemiyle ailesi için çaba sarf etme düşüncesinde.

Tanınan ve varlığının anlamındaki gizemli sonuca erişebilmiş, olgun karakterdeki yetkin insan; bir insanı hakkıyla tanıyabilmiş olmanın huzur ve ümidi içinde, kendice edindiği sorumluluklarla aşkın peşindedir.

Yalnızlıklar; düşünmeye yeni fırsatlar sunarken, akıp gitmekte olan zaman; yaşanılası yeni dostluklara, arkadaşlıklara yol alıyordu. Ve en değerli varlığı hakkıyla tanımak mecburiyetindeki insan; düşündükçe, insanlığını, kendi özüne, nakış nakış işlemekteydi.

Varlıklar arasında, en değerlisini bilmek ve onu inceleme altına alarak, bilgi bakımından nasiplenmek, düşünceli ve duyarlı olabilen, samimi insanların başarısı idi. Ve insan, kendine ve dost bellediğine hesap verebildiği ölçüde etkili olabilendi.

Okudukça; bir ağaç gölgesine sığınırcasına, bilgi ve deneyim sahibi olandan nasip almak, hayatın sunduğu bir güzellikti. Kendi bilgi ve tecrübe birikimlerinin özüne inerek anlatan ve ağaç gölgesi ümidi yaşatan, tüm değerli büyüklerimizin varlığındaki anlamı bulmalı, ümidimizi sonsuzluğa taşıyabilmeliyiz.

Okunan kitap boyunca, her sayfada, insana sunulan huzur ve ümidi paylaşmak ne güzel. Kitap sayfası paragraflarından aşka gelmek ve her bir değerli insana ağaç gölgesi yeni bir ümit olarak görmek ne büyük erdem. Sevdikçe varolabileceğimizi ve saygı ile muhafaza eyleyebilmişsek, kendi varlığımızın bir önemi olacağına dair sarsılmaz inancımız olmalı!

Artık bundan böyle ne kin, ne de hırs ulaşabilir yalnızlığımızın duyarlılığına…

Şimdi yalnızlıklara, olgunluğun tacı olmuş, sabrı ve cömertliği nakış nakış işlemelidir.

Bir kardelenden sabrı, bir başaktan cömertliği öğrenerek; hayata sunulan tüm gerçekleri özümseyerek ve gerçeklere itaat ederek bir yaşam sürdürebilmenin heyecan ve ümidini her TÜRKÇE SEVDALI’sının sınırsızca yaşayabilmesini ümit ediyorum!. Lisanımız; sevginin gölgesinde büyümeli!.

Başarı, huzur, ümit ve sevinç; Türk Dili Severlerinin üzerine olsun!. Yeni bir ümit adına; kendimizi dinlemeyi ve kendimizden sorumlu olmayı unutmamalıdır. Kendi varlığımıza karşı duyarlılığımızı gösterebilmeliyiz!...

Kemal Kabcık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-01-2008, 12:59   #92
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Arkadaşım Badem Ağacı

ARKADAŞIM BADEM AĞACI

Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Açarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koo desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya
Aziz NESİN

Eklenen Resimler
 

Düzenleyen hassoman : 21-01-2008 saat 17:19
hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 07:38   #93
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
Gece İçinde

Sıcacık bir yağmur siner
Kara gecenin içine
Toprak somun gibi kabarır
Tak tak vurulur kapıma
Kişner kapımda kır atım
Dünyam gümüşler kuşanır

Sıcacık bir yağmur siner
Kara gecenin içine
Toprak somun gibi kabarır
Tak tak vurulur kapıma
Kişner kapımda kır atım
Dünyam gümüşler kuşanır


-A. Kadir-

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 07:40   #94
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
"biliyorum bu dünyada
el değmediğimiz nice doyumlu
sıcak,ölümsüz ve kederli şeyler vardır
biliyorum bu dünyada
gökyüzü ve denizyüzü
cümle çiçekler ve cümle yemişler vardır
biliyorum bu dünyada
yalnız ve yalnız insanlar
yani kardeşler vardır.."


-E. Gökçe-

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 07:47   #95
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
sen olmazsan
maviler ölür.
dudaklarım tuz denizi..
sen olmazsan
kurumuş ağaç gövdesiyim yapraksız
yararı yok gölgemin
ne kuşlara barınak
ne direncim fırtınalara
dingin sular uykusunda gemilerim alabora
gizlenir yağmur sonu gökkuşakları
bulanık sisler arkasına...
sen olmazsan
toprak kokmaz
değişir rengi yaprakların
kuşlar dilini unutur gizemli ötüşlerde.
sen olmazsan
gözlerim akdeniz güneşinde çarmıha gerilir


-Celal Ülgen-

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 08:40   #96
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
tanıdığım bir ağaç var
eltilik bağları yakın
bir ağaçla elti
adı saadet
eltisini kız zanneder durur

gecesi gündüzü bir
sabah uyuyor, gece uyanıyor
ayı tanımıyor
ayı hayvan zanneder
uyuyor

ona bir kitap vereceğim
adını bulsun diye
bir öğrensin kendi adını
o zaman gezsin dursun.


-Melih Cevdet ANDAY-

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 09:12   #97
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
KUNDURA BOYACISINA, KİRAZ AĞACINA, ÇİNGENE KIZINA DAİR


Sabahleyin evden çıkıyorum
İnsanın işi var gücü var
Gidip bir parka oturuyorum

Bir boyacı dikiliyor der demez
Bakar da bakar potinlerime
Ne bakıyorsun bre
Keyif benim değil mi?
Boyatmayacağım işte.

Nesini boyatacaksın diyor içinden
Bir yandan da kaşını kaldırarak
"Şu yerdeki senin mi ağabey?" diyor
Bakıyorum, ayağımın ucunda leş gibi pis bir tarak,
Alıp tarağı gidiyor.

Derken işsizin, tembelin, haylazın biri
Karşımdaki sıraya oturuyor
Sadece otursa iyi
Oturmuş bir de düşünüyor.

Ne düşünüyorsun be adam?

-Melih Cevdet Anday-

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 09:18   #98
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
kuşlar yağmur yağdırır da
yağmur güneşe vururdu ya
ben sana gelirdim

sevincin yarısı ağzımda
zambağa birikir sabahlar
ovalar atlara binerdi

kulesine koşuşunca deniz
cebimde geceden yıldızlar
arılarla ballarla kanımda

yüreğim avuç olurdu da
sonra çeşme de olurdu ya
mutsuz dönüşler ayında

ben sana gelirdim..


-Melih Cevdet Anday-

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 10:38   #99
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
ruhun bir ırmaktır gülüm
akar yukarda dağların arasında
dağların arasından ovaya doğru
ovaya doğru, ovaya kavuşamadan bir türlü
bir türlü kavuşamadan uykusuna söğütlerin,
geniş köprü gözlerinin rahatlığına,
sazlıklara, yeşil başlı ördeklere,
düzlüklerin yumuşak kederine kavuşamadan
kavuşamadan, ayışığındaki buğday tarlalarına,
ovaya doğru akar,
akar yukarıda dağların arasından,
bir yığılan, bir dağılan bulutları sürükleyip,
geceleri iri iri yıldızları taşıyarak,
dağbaşı yıldızlarını,
mavi güneşlerini de dağbaşı karlarının,
akar köpüklene köpüklene,
dibinde ak taşları kara taşlara karıştırıp,
akar akıntıya karşı yüzen balıklarıyla,
dönemeçlerde kuşkulu,
uçurumlara düşüp şahlanarak,
kendi uğultusuyla deli divane
akar yukarıda dağların arasından,
dağların arasından ovaya doğru,
ovaya doğru, ovayı kovalayıp
ovaya kavuşamadan bir türlü...

(Nazım Hikmet Ran)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 10:47   #100
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
SÖZLE EKTİN KENDİNİ

Sözle ektin kendini bahçeme
ve ben nar ağacıyım dedin.
İstiyor
ve inanıyordun da
ve ben bekledim.
Ama uzun zamandır
yalnız esintilerde
dinliyorum seni.
İlk yağmurları aldın,
son yağmurları da aldın,
geçiyor baharım.
Ya çık topraktan
dalın yaprağın çiçeğinle
ve ol
ya da unutayım seni.

V.Sarısözen

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 10:50   #101
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
yaşasın!..
Sağolun nevsune hanım!
Sonunda bu bölümü canlandıracağımı biliyordum!!!...

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 10:52   #102
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
(...)
günbatımının menevişi sona erince
ve soluk alınca kestaneler
yaz yorgunluğunun ardından
dallardaki kuş cıvıltılarını
bastırınca fısıltıları sevdalıların,
kıyı gazinosunda caz
çalmaya başlayınca denize karşı
çıkıp gelecek misin sen bana

bunca sınav ve acıdan
bunca bocalayış ve düşlerden sonra
vakti değil mi artık
yazgımıza eğilmenin
ve bakmanın ta gözlerinin içine?
uykusuzluktan neredeyse başım çatlayacak
ağzımda acı-buruk tadı anıların
vakti değil mi, sorarım gelmedi mi vakti
yaşam üstüne düşünmenin
geçmiş günlere bakarak..
yaşam?
ama nasıl bir yaşam
denize sırtını dönmek
bastırmak can evinde
o gümbür gümbür uğultusunu

orda, kıyıda kaldı
ezgin yaşantılar
çiğnenmiş çiçekler
soğuk külü, sönen ateşlerin
öpüşlerden dokunuşlar, kırıntılar
duman ve marsık kokuları
rastgele bir takım tutkulardan..
Ve ben dönmeyeceğim artık oraya
dönmek istemiyorum!

bir başka kıyı bulmalıyım ben
belirip yükselsin denizden
ve dolunay gibi ışıldasın
karanlık suların üstünde,
eşi benzeri olmayan bir kıyı..

varalım mı bir an önce o kıyıya
söz veriyor engin olacak bu gece deniz
yalnız hışırtısı duyulacak kayığın, uyuklayan sularda,
yalnız, küreklerin şıpırtısı.
ve kaplayacak yüzümü tuzlu damlacıklar
duyuluncaya kadar ıslığı
direkte sabah rüzgarının
ve açılıncaya kadar ak yelkenler

Ne gitmekte olanda
çünkü benim yazgım,
ne de gelecek olanda
aradaki sınırda tam, denizde..
çağırıyor deniz beni o kıyıya
çağırıyor bütün askerlerinin borazanlarıyla.
gideceğim
ve çarpışacağım
ve teslim olmayacağım hiç bir zaman

hazır mısın bir tanem
narinden daha narin, iyiden daha iyi
sen, çocuk düşlerinin gözdesi
hazır mısın ötelere yüzmeye buradan?
inan ki gece dediğin
bir yoldur ancak sabaha doğru..
günbatımı eriyor
bekliyorum seni burda, bu kayıkta
titreşmesine bakarak yıldızların
ve bil ki yorulacak değilim beklemekten...
(...)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 11:14   #103
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Aynı ozandan gideyim ben de.

HÜZÜN ÇİÇEKLERİ

Mevsimlerin anısı yoktur
ama inanırım seninle gelirler...
İstemedim de, kendiliğinden belledim
bu kuşatılmışlığı; hem
belki de siyah bi aygırdır: aşk,
yürekte kapalı, hep vardı
hep olacak...
Bilemiyorum
çok yürüdün içime,
sana kuşatılmışlığımı veriyorum tek;
bana kalsın adakaranfili.
Ve işte, iliştirip saçıma
atıyorum adımımı kapıdan.
Kapı..? Bir alışkanlık olarak.


V.Sarısözen

(Ben de özlemişim şiirleri, asıl ben teşekkür ederim sevgili Baobab)

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 12:21   #104
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Ufak bir şiirde ben gönderiyorum.




Çocuk ve Ağaç

Çocuk, çok sevdi ağacı...
Verirdi ona, her kış
Çiçekleri olaydı!

Ağaç, çok sevdi çocuğu...
Öperdi altın saçlarından
Dudakları olaydı!

Ve ona öptürmek için,
Eğilirdi yerlere kadar;
Yanakları olaydı!

Dökerdi önüne hepsini
Gümüşten, altından, sedeften
Oyuncakları olaydı!

Ve çocuk gittikten sonra,
Böyle kalır mıydı ağaç?
Ne olurdu onunda
Bacakları olaydı,
Ayakları olaydı!
Arif Nihat Asya

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 13:57   #105
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
Biz bir inatçı bahçıvanız
siz, bizim, yedi yılda bir açan gülümüzsünüz
erişilmez oluşunuz yıldırmıyor bizi,
belki bilhassa bundan dolayı makbulümüzsünüz...


(N. Hikmet Ran)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 13:58   #106
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
Katkınız için çok teşekkürler Cumhur bey...

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 14:50   #107
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
küçücük dalda yedi gül
altısını rüzgar alır
ama biri kalır
bulayım diye onu

yedi kez cağıracağım seni
altısında gelme
ama söz ver yedincisinde
tek sözümle gel...


(Bertolt Brecht)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 15:40   #108
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
Düslerin mavi saganaginda bir gece
sordu cesur ve yilgin
bakisiyla bir kaçak:
Seni nasil sevmeli?

Ipeksen çildirir yüzlerce tirtil kivrimi
suysan tutulmaz bir uçari nem
gülüssen tam ortasindan parçalanan bir çelik
seni nasil sevmeli?

Düslerin mavi saganaginda bir gece
solugun solugu susturdugu Afganistan

Karanlik kayalarda sakli turkuaz
kuytu magaralarda gizemli bir fisilti
atesi üfleyen dudak kadar kirilgan
her damla terin pusata dönüstügü
dünyanin gözyasi ve isyan.

Topraga gömülmüs kesik kollu bir heykel
renk, ses ve tatlarla yikilan idol
akilla duygu ve çatisma ve cansikintisi
en ince ayrintilarla yeniden yaratilan
çagdas bin tanri... bin tanri daha.
Seni nasil sevmeli..?

Insanin insani dogurdugu bir ögle vakti
- kil ya da kaburga kemiginden degil -
mermer serinliginden
bir irmak akisindan
kuslarin ötüsünden
işik selinden
insanin insani dogurdugu...

Sordu cesur ve yilgın
bakisiyla bir kaçak:
Turkuaz nerden ulasir çarsilara bilmeden
sorgulamadan geçitsizligi
seni nasil sevmeli?

Düslerin mavi saganaginda bir gece
anladim ne zaman düsürdügümü
gögsünde ürküntüsüz tek denizi tasiyan
o güvercini.

Daglari da yitirdim
vitrinlerle kusatilmis bir sehrin
salginina kaptirip kendimi.

Kimbilir kaç kadindan birikmis turkuaz
günesin tutsak yani
seni nasil sevmeli..?


(Zerrin Taşpınar)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 15:52   #109
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
"gözlerine bakarken
günesli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorum...

Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gun bir parça veren
fakat hiç bir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan...."


(Nazım Hikmet Ran)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 19:30   #110
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Baobab Mesajı Göster
Katkınız için çok teşekkürler Cumhur bey...
Böylesine güzel şiirleri okuma fırsatı verdiğiniz için size ve yazan diğer arkadaşlara ben teşekkür ederim.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2008, 08:47   #111
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
Herkese günaydın!...



Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2008, 08:50   #112
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
BORÇLU

Erik çiçek açmış da bahçenin kıyısında
Sen ona hiç bakmadan geçmişsen oracıktan
Leylek dansa durmuş da bacanın tepesinde
O baharlım laklakını durup dinlememişsen
Şakır şakır bir tren bir gece köprüsünden
Islıkla dalmamışsan gurbet türkülerine

Akasya mor akasya ak akasya sarı sarı sarkmış da bahar mavilerinden
Yaşamak ne güzel şey diye ağlamamışsan
Çocuklar birdirbir oynuyorlar da çöplük arsada
Dikilip yanıbaşlarına göğüs geçirmemişsen
Yanından geçip gitmiş de çilekçinin arabası
Kaçtan veriyorsun hemşerim diye yutkunmamışsan
İskelenin tepesinden türkü döken gurbetçi gence
Varolasın koçum benim diye el sallamamışsan
Bahar dalı gömleğiyle utangaç bir uçurtma
Bu ne şıklık delikanlım diye laf atmamışsan

Ve çapkınca bakmamışsan
Göğsü domur domur yeniyetmeye
Sesi bambam
Sesi ramazan topu
Kendini herkül sanan delikanlıyı
Yaştaşınmışcasına süzüp selamlamamışsan
Öpmemişsen gözlerine bakıp duran bir gözleri şenlikliyi
Yaşama itmemişsen iter gibi denize
Girmemişsen koluna bir yıkılmışın
Yalanla da olsa avutmamışsan umutsuzu
Su diyene bir avuç su
Bir yaralı parmağa işememişsen
Kolay gelsin dememişsen taş kıranlara
Günaydınsız bırakmışsan bahçe bezeyenleri
Eğilip koklamamışsan çitten gülen çiçeği
Bayram bayram donanmamışsan
Sevinciyle dostlarının
Acısını dostlarının
Yüreğinde duymamışsan
Kapı kapı dolaşmamışsan iş dilenerek
İşsizliğe düşmemişsen hakkım dedikçe
Ve bayraklı pankartlı yürüyüşlere
Halaylı horonlu grev şenliklerine
Katılmayı aşk gibi duymamışsan şuranda
Ağrın ağrım
Acın acım
Dememişsen insan kardeşlerine
Ve dilinin en görkemli
Ve dilinin bando-davul sövgülerini
Sıralayıp sallamamışsan deyyuslar saltanatına

Hangi yaşta olursan ol
Kardeşim
Kaptırıp gönlünü sevda fırtınasına
Evin yolunu şaşırmamışsan

Sende iş yok be kardeşim
Sen artık hapı yutmuşsun

Borçlusun sen ağaçlara kuşlara
Borçlusun sen trenlere otobüslere
Yağan kara esen yele borçlusun
Borçlusun sen herşeye

Gözdeki ışıltıya
Alındaki çizgiye
Eldeki şaşkınlığa
Borçlusun herşeye
Kardeşim

Yaşamın kendisine...

(Hasan Hüseyin KORKMAZGİL)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2008, 10:23   #113
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
Denizi Özleyenler İçin


Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret,
"Bakar bakar ağlarım."
Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
Bir midye kabuğunun aralığından;
Suların yeşili,göklerin mavisi,
Lapinaların en harelisi...
Hala tuzlu akar kanım
İstiridyelerin kestiği yerden.
Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Köpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.
Gemiler gecer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler,damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret


(Orhan Veli KANIK)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2008, 10:24   #114
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
RÜZGAR

Şimdi bir rüzgar geçti buradan
Koştum ama yetişemedim,
Nerelerde gezmiş tozmuş
Öğrenemedim.
Besbelli denizden çıkıp
Kıyılar boyunca gitmiştir,
Tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu
Yüreğini allak bullak etmiştir.
Sonra başlamış tırmanmaya dağlara doğru
Bulutları koyun gibi gütmüştür,
Okşayıp otları yaylalarda
Büyütmüştür.
Köylere de uğradıysa eğer
Islak, karanlık odalarda beşik sallanmıştır,
Güneş altında çalışanlara
İmdat eylemiştir.
Sonra başlayıp alçalmaya ovalara doğru,
Haşhaş tarlalarında eflatun, pembe, beyaz,
Kıraçlarda mavi dikenler..
Toz toprak gözlerine gitmiştir.
Şehirlere uğramış ki yanımdan geçti,
Haşhaş çiçeğine benzer kızlar görmüştür,
Bir gülüş, bir tel saç, allık pudra
Alıp gitmiştir.
Şimdi bir rüzgar geçti buradan
Koştum ama yetişemedim,
Soraydım söylerdi herhalde
Soramadım.

Cahit KÜLEBİ

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2008, 11:33   #115
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
HAN DUVARLARI



Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı

Bir dakika araba yerinde durakladı.

Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,

Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...

Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya,

Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya

İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık

Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,

Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...

Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,

Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,

Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...

Ellerim takılırken rüzgarların saçına

Asıldı arabamız bir dağın yamacına,

Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,

Yalnız arabacının dudağında bir ıslık

Bu ıslakla uzayan, dönen kıvrılan yollar.

Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar

Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.

Gökler bulutlanıyor, rüzgar serinliyordu.

Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince,

Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince

Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi

Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi

Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine

Yol, hep yol, daima yol... bitmiyor düzlük yine.

Ne civarda bir koy var, ne bir evin hayali

Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,

Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan

Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan

Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,

Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...

Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine

Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine,

Bir sarsıntı... uyandım uzun suren uykudan;

Geçiyordu araba yola benzer bir sudan

Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,

Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu;

Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,

Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.

Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri

Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri

Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya

Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.

Bir noktada birleşmis vatanın dört bucağı

Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı,

Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,

Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor,

Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı

Heryüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı,

Gitgide birer ayet gibi derinleştiler

Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki çizgiler...

Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,

Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;

Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,

Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...

Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,

Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken

Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;

Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı

Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa

Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;

*On yıldır ayrıyım Kınadağı'ndan

Baba ocağından yar kucağından

Bir çiçek dermeden sevgi bağından

Huduttan hududa atılmışım ben*

Altında da bir tarih. Sekiz mart otuz yedi..

Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.

Artık bahtın açıktır, uzun etme arkadaş

Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;

Araya gitti diye içlenme baharına,

Huduttan götürdüğün şan yetişir yarına

Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk

Soğuk bir mart sabahı...Buz tutuyor her soluk

Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri

Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri

Bulutların ardında gün yanmadan sönuyor,

Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...

Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,

Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar

Biz bu sonsuz yollarda varıyoz, gitgide,

İki dağ ortasında boğulan bir geçide

Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden

Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden

Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla

Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla

Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu

Burada son fırtına son dalı kırıyordu

Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla

Savrulmaya başladı karlar etrafımızda

Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;

Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...

Gönlümde can verirken köye varmak emeli

Arabacı haykırdı *İste Araplıbeli*

Tanrı yardımcı olsun gayri yolda kalana

Biz menzile vararak atları çektik hana.

Bizden evvel buraya inen uç dört arkadaş

Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş

Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor

Kimi haydut kimi kurt masalı anlatıyor

Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri

Çicekliyor duvarı ocağın akisleri

Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor

Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor

*Gönlümü çekse de yarin hayali

Aşmaya kudretim yetmez cibali

Yolcuyum bir kuru yaprak misali

Rüzgarın önüne katılmışım ben*

Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı

Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı

Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde

Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde

Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık

Bir han yorgun argın tatlı bir uykudaydık

Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım.

Başucumda gördüğüm su satırlarla yandım

*Garibim namıma Kerem diyorlar

Aslı'mı el almış haram diyorlar

Hastayım derdime verem diyorlar

Maraşlı Şeyhoğlu Şatılmış'ım ben*

Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında

Korkarım yaya kaldın bu gurbet çıkmazında

Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı

Bahtına lanet olsun aşmadıysan bu dağı

Az değildir, varmadan senin gibi yurduna

Post verenler yabanın hayduduna kurduna

Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu

Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?

Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,

Dedi

Hana sağ indi ölü çıktı geçende

Yaşaran gözlerimde her sey artık değişti

Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...

Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.

Aradan yıllar geçti işte o günden beri

Ne zaman yolda bir han raslasam irkilirim,

Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim

Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar

Dönmeyen yolculara ağlayan yaşlı yollar

Ey garip çizgilerle dolu han duvarları

Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları
Faruk Nafız Çamlıbel

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2008, 12:46   #116
Ağaç Dostu
 
Baobab's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-06-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 361
BİNGÖL ÇOBANLARI

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum
Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi
Her gün aynı pınardan doldurur destimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.

Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski yeni
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek
Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı
Her adım uyandırır acı bir hatırayı!

Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam
Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda
"Suna"mın başka köye gelin gittiği akşam.

Gün biter, sürü yatar ve sararsan bir ayla
Çoban hicranlarını basar bağrına yayla
Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al
Diye hıçkırır kaval.

Bir çoban parçasısın, olmasan bile koyun
Daima eğeceksin başkalarına boyun
Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı
Yamaçlarda her aksam batan güneşe karşı
Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an
Madem ki kara bahtın adını koydu çoban!

Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden
Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
Anlattı uzun uzun.

Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabildiği taze bir heyecanla
Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına.

(Kemalettin KAMU)

Baobab Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-01-2009, 15:14   #117
Ağaç Dostu
 
Funda Kalaycıoğlu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-11-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 264
Dedem Şeref Tipi'nin 50 yıl kadar önce, kesilen bir çınarın ardından yazmış olduğu bir ağıt...

NENE BACI’NIN AĞIDI

O yollarımıza sesti
O kırlarımıza süstü
Ondan esip gelen yeller odalarımıza misti
Onu hangi eller kesti
Çınarıma kıymışlar
Başımızı
Başımızı eğmişler

Alımı çalımı bizeydi
O bir canlı yelpazeydi
Esimiz her gün tazeydi
N’olur kesene kızaydı
Alıp altına ezeydi

Neye dönmüş gelin bakın ortalık
Gölgeliksiz kaldı bizim çocuk çoluk
Meğer oymuş köyümüze kalabalık
Kurtlar , kuşlar dönüp durur alık alık
Çınarımı sökmüşler
Boynumuzu
Boynumuzu bükmüşler

Benim köyüm o çınarla dillenirdi
Soylar soplar dallarında salıncaklar sallanırdı
Gelen geçen yolcular
Onu konak kullanırdı
Uzaklardan gören eden bu yanlara yollanırdı

Bizim övüncümüz oydu
Onca çağlar şuracıkta yayla yaydı
Hay elleri , hay elleri kırılaydı
Yemenlere, Yemenlere sürüleydi
Gide gide tabanları yarılaydı
Ağacımı yıkmışlar
İçimizi dışımızı yakmışlar

Artık yok ki serim serpim gölgesinde uzanasın
Püfür püfür essin de birkaç soluk kazanasın
Dağım taşım artık neyle bezenesin
Çınarımı , çınarımı kestiler
Kaşımızı astılar

Nerde yedi renkler akan süslü dallar
Hani yedi diller döken tatlı diller
Çöle döndü , çöle döndü sağlar sollar
Bir ölümlü susu sardı yamacı
O toplardı yamacına toku acı
Onca çağlık düzenimi bozdular
Anlı sanlı çınarımı kestiler

Çayır çimen boydan boya sus oldu
Şakır şakır öten yerler küs oldu
Onsuz kalan pencereler yas oldu
Bakışları bozkırlara yaydılar
Yeşilimi yeşilimi soydular

Oy sazına , oy sözüne
Çalımına , alımına , süsüne
Oy boyuna , oy bosuna doymadığım
Oy bakmaya kıymadığım
Ölene dek dinmem gayri , yanarım
Çınarım da
Çınarım da çınarım ...

Şeref Tipi

Funda Kalaycıoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-01-2009, 12:48   #118
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225

Funda Hanım,


Dedenizin şiirini içim ezilerek okudum. Üstelik özgün bir ağıt olarak okudum. Naif, katışıksız, duru ve içten bir duyguya dayalı anlatım ancak bu kadar etkili olurdu.

Yazları gittiğim Ege kasabasında bir Işık Dede var. Yaşı 80' inin üzerinde...
Ufak tefek ama yapısından umulmaz bir enerjiyle çevresine gerçekten ışık saçan biri... Evinin önündeki zakkum ağacını (gerçekten ağaç gibiydi) altına park ettiği arabasını kirletiyor diye komşusu kesmiş. O da bunun acısı ve kırgınlığıyla bir şiir yazmıştı. Ne yazık tamamı aklımda yok. Ama şuna benzer sözler vardı: "Ellerin kırılsın demiyorum, öbür dünyada da bunun cezasını çekersin inşallah da demiyorum. Ama öldüğümde bunun için ne ceza çektiğini Allah bana gösterir inşallah..." Aklıma bu olay geldi. Işık Dede'nin şiirini edinebilirsem sizinle paylaşırım.

Dedenizle ne kadar gururlansanız yeridir...

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-01-2009, 20:34   #119
Ağaç Dostu
 
Funda Kalaycıoğlu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-11-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 264
Sayın Dedem,
Sizin anlatım tarzınız da aynen kendi tanımladığınız gibi katışıksız, duru, içten ve etkili... Yazdıklarınızı okumak beni çok mutlu etti. Artık böylesi anlatımlara pek sık rastlayamıyoruz ne yazık ki...
Işık Dede'nin şiirini okuyabilmek çok isterim. Bu şiirler hissedilen acıyı ne kadar güçlü yansıtabiliyorlar değil mi?
İlginize teşekkür ederim.
Saygılar.

Funda Kalaycıoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-01-2009, 21:20   #120
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,116
Galeri: 137
NERDE KALDI O GÜNLER ?

Dağdan dağa göçerdik
Soğuk sular içerdik
Tahta makas biçerdik
Nerde kaldı o günler?

Keçe çadır evimdi
Bıçkı balta elimdi
Sevgi saygı benimdi
Nerde kaldı o günler?

Dağdan inip köy olduk
Uygar olduk ne olduk
Gitti doğa mahvolduk
Nerde kaldı o günler?

Zaman akıp giderken
Eller kültür toplarken
Tarih deyip saklarken
Nerde kaldı o günler?

10 Haziran 1991

Alibey KUDAR
Name:  direktor2%20(2).jpg
Views: 1168
Size:  14.0 KB

ALIBEY KUDAR:1932 Tahtakuşlar Köyü doğumlu. Savaştepe Köy Enstitüsü' nden mezun olduktan sonra 26 yıl öğretmenlik ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü yaptı. 1980 yılında Akçay ılkokulu öğretmeni iken, emekli olup köyüne yerleşti. Uzun yıllar araştırmacı - derlemeci olarak adeta iğne ile kuyu kazarak "Tahtakuşlar Köyü Özel Etnografya Galerisi" ni kurdu. şu anda ailesi ile birlikte bu galeriyi yönetmektedir.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 00:16.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024