agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğa ve yaşama dair her şey > Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 21-06-2006, 11:19   #31
shrups
 
Giriş Tarihi: 16-06-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 62
Ağacımı Kesmeyin



Bir küçücük saksıda
Ormanı görmeye çalışıyoruz,
Yiyip içip piknikte
Ateşleri söndürmeden bırakıyoruz
Betonların arasına sıkıştırılmış bir dünyada
Yaşamaya çalışıyoruz
Bir nefes alalım desek
Kilometrelerce yol katediyoruz
Her türlü pislikleri denizlere atıyoruz
Bizlerin yüzmesi gereken yerlerde,
Plastik şişeler yüzüyor.
Birde her türlü sebze meyve
Bir düğüne dünya para harcıyoruzda,
Onıu hatırlatacak bir fidan ekmiyoruz
Ağaca o kadar susamışızki
Bir ağaç kümesi gördüğümüzde uzaktan
Mezarlık burası diyoruz.
Orda bile unutmuşuz,
Ağaçlar yaşayanlar için gereklidir,
Ölüler için değil.
Ağaç gördüğünde yaşam görmeli insan,
Ağaç ölümü değil, yaşamı hatırlatmalı.
Bir beton dünyası bırakıyoruz çocuklarımıza
Böyle giderse şayet,
Bir nefes doğa koklamak için,
Çarşılarda torbalara doldurulmuş
Oksijen satılacak.
Ne acıdır ki
Geleceğin çocukları
Bir ağaçtan bir erik bile toplayamayacak.
Çocuklarımıza ağaçlı bir dünya bırakalım.
Ormanları yakacağımıza,
Bir fidan da bir dikelim.
Biz çevremizi koruyalımki
Onlarda bizi korusun.
Bugün bu açlığı bu kadar çekiyoruz,
Yarın tamamen kaybetmiş olmayalım.
Ağacımı kesmeyin,
Yanıma bir tane daha dikin....

‘’5 Haziran Dünya Çevre Günüdür.Çevremize, ormanlarımıza gereken önemin verilmesi amacıyla yazılmıştır. Çevre bilincinin artık hepimizde yerleimesi gerekmektedir. Bu dünya hepimizin.’’

Kıymet Sönmez


(alıntıdır)

shrups Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-06-2006, 11:48   #32
shrups
 
Giriş Tarihi: 16-06-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 62
ÇÖL DAHA İYİ !

çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
sevdiği için ağlamayı.

hangi türküde sevmekten bahsedilse
ben hicaz olurum
elimi ıslatır elinin teri
ziyan olurum

seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
hangi türküde sevmekten bahsedilse
bu çölde ben
"şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor"da
bahsedilen şair olurum!


94-96 Kuzguncuk

Yılmaz ERDOĞAN

shrups Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 13:06   #33
Ağaç Dostu
 
cengin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2006
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 208
Galeri: 2
Hoşgeldin Shrups

ORMANIZ BİZ

Yaşayıp gidiyoruz bir arada
Meşe, çam, köknar, kayın…
Bırakın kirli kentlerinizi,
Biraz da aramızda yaşayın!

Varsın derinde olsun köklerimiz
Yükselmek için yarış bizde.
Görülmüş mü ağacın ağaca kıydığı,
Sevgiyle yaşamak barış bizde!

Mutluyuz birlikte yaşamaktan
Meşe, çam, köknar, kayın…
Sarılın toprağınıza bir çınar gibi
Bize de kendinize de kıymayın.

Ne demiş en büyük ozanımız
Neden kulak vermiyorsunuz sesine
Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi,
Ve bir orman gibi kardeşçesine?

Rıfat Ilgaz

cengin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 13:38   #34
shrups
 
Giriş Tarihi: 16-06-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 62
Smile

*** hoşbulduk hemde çok hoş.........

shrups Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2006, 15:29   #35
Ağaçsever
 
pene's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2006
Mesajlar: 47
Galeri: 5
ırmak

ağaç demiş ki baltaya
sen beni kesemezdin ama
ne yapayım ki sapın benden
bak şu ağacın bilincine sen
ölen ben, öldüren benden

bunca analar ağlayıp durur da
akıp gider gelinciklerden
kör müdür sağır mıdır bu ırmak
ölen ben, öldüren benden

her yerde böyle olmuş bu
önce dağa, taşa, ağaca söyletmiş halk
sonunda sabahın bir yerinden
uyanıp kalmış ayağa ırmak
ölen ben, öldüren benden

ruhi su..

pene Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-06-2006, 09:49   #36
shrups
 
Giriş Tarihi: 16-06-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 62
*** pene cengin tatile gidiyo sayfa bize kaldı boş bırakmamak lazım

shrups Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-07-2006, 11:49   #37
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Armut
Çiçeğindeyiz
Meğer
Sokakta
Düşenler
Var
yaşamı güçlüklerle geçen ,unuttuğumuz şairlerden Enver Gökçe' yi anmak istedim.bir döneme tanıklık eden şiirleri var.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-08-2006, 16:57   #38
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Galeri: 29
Şimdi Sevişme Vakti


Çıplak heykeller yapmalıyım.
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önümden geçen ak sakallı kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden...

Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dörtyüzbin tekliğinden
On kuruş verecek.

Seni satmam çocuğum
Dörtyüzbin tekliğe,
Ne güzel kaşların var
Ne güzel bileklerin
Hele ne ellerin var, ne ellerin.

Söylemeliyim,
Yok
Yok... meydanlarda bağırmalıyım.
Bu küçük
Güllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.

Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım
Baygınlık getiren şiirler
Kiraz mevsimi, kiraz
Küfelerle dolu Pazar.
Zambaklar geçiriyor bir kadın.
Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı
O biçimsiz bizans şarkısı.

Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem,
Nasıl etsem nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokakbaşlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu...

Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
Boşa geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere
Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğunun
Oğlu bir şiir okusa
Karacaoğlan’dan
Orhan Veli’den
Yunus’tan, Yunus’tan...


Sait Faik ABASIYANIK

Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-08-2006, 13:49   #39
Ağaç Dostu
 
cengin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2006
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 208
Galeri: 2
Merhaba arkadaşlar, sonunda evdeyim

YAŞAMAYA DAİR

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

Nazım Hikmet(şiirin birinci kısmı)

cengin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-08-2006, 14:20   #40
Ağaç Dostu
 
Oğuz Sağlam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 267
Sevgili kardeşim Karga,
Kusura bakma ikimiz de bu garibi seviyoruz ama,
Ben senden önce davranacağım...
Kusura bakma en sevdiğin şiiri senden çalacağım.
Kusura bakma en sevdiğim şiiri...

Ve değerli arkadaşlar;
Madem ki şiir köşeniz var,
Ve madem ki içine ağaçlar kondurdunuz,
Hem madem ki üstüne kuşlar uçurdunuz,
Demek madem ki yüreklerimiz
biraz köz,
biraz kül,
biraz mangal.
Yani madem ki şiir köşeniz var,
Tevfik FİKRET'siz eksik kalır bu sayfalar...

KUŞLARLA

Kuşlar uçar,
Ben koşarım.
Onların kanatları var,
Benim kanadım kollarım.
Kuşlar kanadını çırpar,
Ben de kolumu sallarım.
Uçun kuşlar, uçun kuşlar,
Hepinizle yarışım var.

Tevfik FİKRET


Saygılarımla,

Oğuz Sağlam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-08-2006, 15:58   #41
n/a
 
Giriş Tarihi: 08-08-2006
Şehir: -
Mesajlar: 103
Galeri: 133
Sağ olun Oğuz Ağabey...

Sağ olun...

Yaktınız içerimi...

Çok teşekkür ederim.

Var olun...

Tevfik Fikret ve Orhan Veli ustaların yardımıyla:

Biraz sonra gelir kargalar
Yırtarak göğün bağrını
Uçuşurlar...
Onlar uçar,
Ben bakarım.
Onlar uçar,
Ben bakarım.
Onlar uçar,
Ben,
Bakar bakar ağlarım.


Saygılarımla...

Karga Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-08-2006, 01:08   #42
n/a
 
Giriş Tarihi: 08-08-2006
Şehir: -
Mesajlar: 103
Galeri: 133
Kızılcık

İlk yemişini bu sene verdi,
Kızılcık,
Üç tane;
Bir daha seneye beş tane verir;
Ömür çok,
Bekleriz;
Ne çıkar?

İlâhi kızılcık!


Orhan Veli KANIK

Şiir hakkında not: Bu şiirde ufak bir '' gönderme '' olsa da, bunun konumuzla alakası yok sanırım.

Karga Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-08-2006, 11:58   #43
Ağaçsever
 
pene's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2006
Mesajlar: 47
Galeri: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay
Bu topikten iki tane var!!!!!!!!!!!
Bu topikten iki tane var!!!!!!!!!!!
Bu topikten iki tane var!!!!!!!!!!!
Bu topikten ik....

sonuç?
2.den devam ediliyo demek ki..
yorma kendini

pene Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-08-2006, 17:25   #44
Ağaç Dostu
 
cengin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2006
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 208
Galeri: 2
UYUSUN DA BÜYÜSÜN

Tüketme nefesimi, maviş kızım,
Bildiğin Türkçe kıt gelir masallarıma.
Sözden sazdan anlamazsın,
Kuştan, yapraktan haberin yok.
Biz yaşlılar neler de bilmeyiz,
Hele sen belle dilimizi.
Biliriz de güzel güzel lâf etmesini,
Çekiniriz konuşmaktan;
Yazmasını bilir, yazamayız.
Üzme beni, yum gözlerini,
Uyutacak ninnilerim yok.
Türküler mi istersin benden,
Bağrı yanık memleket türküleri,
Ne arasın bizde o ses.
Islıkla söylenir
Kaçak şarkılar mı istersin;
Bunlar size gelmez
Uykusunu kaçırır çocukların.
Sana hazır ninniler söylesem
Bahçeye kurdum, desem, salıncak,
İnanır mısın?
Ne bahçe var, ne beşik…
Bir arabacık da mı istemezdi şu asfalt?
Yorganın, yatağın iğreti,
Doğdun doğalı, ne oyun gördün,
Ne oyuncak!
Uyu benim maviş kızım.
Dem geçecek, devran geçecek,
Keloğlan murada erecek,
Sökülecek Hasbahçe'nin çitleri
Ağlayan nar gülecek!

Rıfat Ilgaz

cengin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-10-2006, 18:08   #45
Ağaç Dostu
 
minka's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-09-2006
Şehir: Adana
Mesajlar: 248
Galeri: 31
ZEYTİN AĞACINDAKİ AĞIT

Yakacık'ta bir zeytin ağacıyım,
Bir zamanlar
Rüzgarlar okşardı saçlarımı,
Yapraklarım her sabah,
Güneşe gülerdi.
Masallar dinlerdim yıldzlardan,
Yaşamak güzeldi.

Dört yanımda,
Kardeş ağaçlar,dost çiçekler vardı.
Görseniz,ne yağmurlar yağardı bereketli...
Kuşlar,çocuklar en çok yerdi,
Meyvelerimi...

Nasıl da cömertti toprak ana,
Sere serpe uzardı,
Dallarım gökyüzüne...
İçten bir türküydü yaşamak,
O günler nerde!

Yakacık'ta bir zeytin ağacıyım,
Şimdi beton evler sardı çevremi,
Artık ne dalım var,ne yaprağım,
Biliyorum,bir gün kesecekler beni...


M. Güner Demiray-Kuşları Düşünmek


Merhaba Bugün,bu şiiri,bir öğrencim getirdi,ilk dersimizde...Duygulanmakla sevinmek arasında gidip geldim Ben de paylaşayım dedim sizlerleBir de Ömer Hayyam'dan küçük bir dörtlük ekleyeyim...
Yaşamını akla uydurman gerekir,
Ama bilmezsin akla uygun nedir?
Zaman Usta'nın eli çabuktur,
Başına vura vura öğretir

minka Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2006, 09:47   #46
Ağaç Dostu
 
cengin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2006
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 208
Galeri: 2
Şiirler birikti ama yazacak vakit birikemiyor
Bu sabahki havaya ve ruh halime uygun bir şiir ( "Yaşantımızda ve Sanatta Ağaç" adı altında yazdığımın da farkında olarak) paylaşmak istiyorum:

KARLAR

Bütün yaratıkların karlar altında
soğuktan sızım sızım içi sızlar,
ürkek gözler önünde canlanır, solur,
donmuş bir duman gibi ölü ufuklar.

İşte çıplak ağaçlarıyla, beyaz dallarıyla
- aslında bir kuruntu bu-
ortalık uçsuz bucaksız bir ölüler mahşeri olur,
işin yoksa arada bir iskeletlerle boğuş dur.

İşte azgın bir denizin öfkeli yüzü,
sanki donmuş da halsiz kalmış gibi,
sanki ağır ağır inecek ilkin,
sonra altında ne var ne yok ezecek çatır çatır.

İşte gökyüzü bir yaprak gibi,
işte yere ha düştü ha düşecek,
ne dokunaklı şey, ne acı,
üzerinde ne renk var, ne yazı,
korkunç bayrağı bu kara ölümün.

Siz bir de şurdan bakanlara sorun,
görülen ne, sıcak odalarının penceresinden?
Bir gül olsa gerek, bir beyaz gül,
yasemin bir göğüste gülen.

Tevfik Fikret

cengin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2006, 18:31   #47
Ağaç Dostu
 
newadam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 171
Dikenlere Gidiyorum

Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum
Gidiyorum
bütün acılarımı vurup sırtıma
umutları bırakıp başucuna
ıtırları, menekşeleri, kırgüllerini bırakıp
şiirlerimi sarıp bohçama
yüreğimin yangınına gidiyorum
hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal.


Gidiyorum
gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp
yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum
içimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın
sana kalsın baharçiğdemleri, kırgelincikleri, kırkkanatlılar
gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum.


Gidiyorum
başımda gam, gözlerimde nem
bütün hatıraları bırakıp geride
usulca çekip kapıyı ardımdan
alıp başımı gidiyorum buralardan
şafak sökmeden kimseler görmeden
yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum
sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için.


Hoşça kal suyundan çimdiğim dere
kana kana içtiğim pınar
say ki yaşamadım bu yerlerde
nazlı çiçeklerini okşamadım baharın
bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle
bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü
çekip gidiyorum buralardan.


Gidiyorum
bir bilinmeze doğru
hem yol, hem yolcu olmaya
acılarımla başbaşa kalmaya gidiyorum
bütün yıldızları takıp kanatlarıma
bir kelebek gibi özgür olmaya gidiyorum.


Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek
ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde
gecelerin zifiri saçlarında kaybolmaya
bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum.


Bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim
artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime
ne okuyacak bir şiirim
gözlerimin içindeki iki damla gözyaşı gibi
bakmadan ardımdaki uçurumlara
alıp götürüyorum yüreğimdekileri de
hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal.



Nuri CAN

newadam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2006, 18:38   #48
Ağaç Dostu
 
newadam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 171
LİMON ÇİÇEKLERİ



Sen, benim Akdeniz’in limon bahçelerinde
büyüdüğümü bilirsin.
Limon ağaçları narindir.
Çiçekleri de öyle.
Minicik beyaz yaprakları vardır umut dolu.
Emek verirsen yeterince, meyveye dönüşeceklerdir.
Seversin onları, sularsın.
İlaçlar, gübrelersin.
Gözün gibi, kızın gibi bakarsın onlara.
Senin benim gibi konuşmazlar.
Ama onların da dilleri vardır anlayana.
Çok su verirsen çürür, suyu esirgersen kururlar.
Korumazsan böcekten, haşarattan hastalanır hatta ölürler.
Onyedisinde bir gelin gibi ürkektir onlar.
Üstelik savunmasız.
Bir o kadar da vermeye hazır.

Ama dedim ya...
Emek ister, sabır ister,
yürek ister, en önemlisi sevgi ister onlar.

Bir fidanın meyveye dönmesi yıllarını alır insanın.
Çocuğun gibidirler.
Kuruyan yaprakları yüzünden korkular kaplar yüreğini.
Her sabah bir bir kucaklarsın ağaçları adeta.
Onları görmeden geçen bir tek günün bile tadı yoktur.

Bir de Güney’in dolusu vardır. Denk geldin mi bilmem.
Verirsin emeği,sabrı,yüreği..
Çiçeklenir bahçen bir gelin kadar beyaz.
Ve bir gün bakarsın gökyüzü kararır.
Hiddetlenir, öfke bağırır gümbür, gümbür.
Gelin kız korkar. Sen korkarsın ama ne çare.
Dolu taneleri vurur da vurur küçük, beyaz çiçeklere.
Sabrın meyveleri ölür.. Sen ölürsün ardı sıra.

İŞTE SEN; BENİM VURGUNUMSUM BİRTANEM.
YAĞAN ACIMASIZ DOLU TANELERİ KADAR AĞIR,
ÖLÜM KADAR HAFİF.

Doludan sonra umut kalır
gözlerinden yüreğine giden uzun yolda.
Yeniden başlarsın yitirdiklerini unutmak için.
“Bir yıl daha” dersin.
“Bir yıl daha. Seneye kadar biraz daha sabırdan ne çıkar.”
Ağaçlar hâlâ dimdik, sımsıkı toprağa sarılmış
gelecek mevsimi bekler korkulardan arınıp.
Sen de öyle...

Daha beteri de vardır güney’in gecelerinde.
Sana umudu da çok görür, bilir misin?
Dona çeker havası.
Toprak sıkışır, sıkışır, sıkışır...
Nefes aldırmaz emeğine, sevgine.
O yıl meyveye dönecektir yüreğin belki de
yıllar sonra ilk kez.
Ah...
Ne çaresizliktir o...
Eğer bilememişsen doğanın ne söylediğini,
anlamamışsan iklimin dilinden ve
ısıtmaya koşmamışsan bahçeni,
ateşler yakıp toprağı gevşetmeyi akıl etmemişsen...
Kan çekilmeye başlar yüreğinden damla damla...
Hem onun hem senin.
Kararır kökler, dallar.
Karasından anlarsın olan biteni ve karalar bağlarsın.

İşte güney'in donu vurdu mu artık umut yoktur.
Bu gerçekten de ölmektir.

Sen benim sevgimdin emek verdiğim..
Sabrımdın.
Yüreğimdin.
Ben doğanın dilini bilemedim.
Dinlemedi beni hiç... Anlatamadım.
Konuşmadı benimle. Anlayamadım.

Don vurdu 23. yılında emeğimi
Kan çekildi sevgimden
Durdu sabrım..
Yüreğim vurgun yemişten beter..

İŞTE SEN; BENİM FELAKETİMSİN,
YOK OLUŞUM BİRTANEM.

Bu yüzden gitmeni istedim.
Şimdi bende kalan ne varsa; serpiştirili ardın sıra.
Gözyaşlarını görürsen dönüp ardına baktığında
Yüreğinde dizeler sıralanırsa kendiliğinden, sevgiye dair.
Rüzgârın sessizliğinde hüznü duyarsan
Beni hatırla ne olur.
Çünkü artık, sendeki sevgi, hüzün, gözyaşı ve sevgiyim ben.

Bir tek limon çiçeği var sende olmayan
Eğer bir gün onlarla tanışırsan
Benim için topla olur mu?

Benim sana veremediğim ne varsa
mutluluk adına, huzur adına
tümünü senin için diliyorum.
Birtanem.
Yolun açık olsun!

Gülsüm Güven

newadam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2006, 18:50   #49
Ağaç Dostu
 
newadam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 171
ELLERİN AVUCUMDA İKİ ATEŞ DAMLASI

Çiçeğinde yeni yeni kamaşan zerdalisi ömrümün,
gülüşümde çekirdeği sertleşmemiş ilk çağlam.
kızım benim, nazım benim,
gurbet elde sazım benim,
yalazlanmış can tanem,
körpe dalım, bir tanem.

Sisini, gözlerimin içimdeki dumanı
seziverdin de sanki;
acılandın uykunda,
sızlandın huysuzlandın...
Dudakların kurumuş, ter içindesin yavrum!
Kolsuz kanatsız kalmış
geceden beri başucundayım.
Çırpınarak anlamını arayan binlerce sözcük,
kabukları koparılmış yaralar gibi
uğulduyor beynimde.

İtiraf etmeliyim ki, yavrum,
çekip gitse de bir bir
ekmeğe, özgürlüğe, insanlık ve hayata dair
içimi dişleyen düşünceler,
senin bir gülücüğün şimdi
yaşamam için bana yeter.
Geceden beri başucundayım..
İşte, sabaha dayandı gün!
Aşsız, işsiz, kuruşsuz
bir ıssız bayırdayım.

Bebeğim, canımın kıvırcığı,
boranda, fırtınada sürgün vermiş tomurcuk.
Üzüm tanem, nar tanem,
acar yanım, bir tanem..
Kim kime, dum duma bir tufandayız;
günlerin ağzında kara bir gül
dikenleri tenimize dayanmış.
Ürkütülmüş, sarılmış, acıyla sınanmışız..

İnim inim uykunda nasıl da yalnız
yanıyor yüzün yavrum,
yüreciğin kaşlarında tütüyor,
ellerin avcumda iki ateş damlası.
Tutuşmuş rüyaların, sesin duyulmaz,
kendi kollarımızdan başka
saranımız yok bizim.

Yazım benim, güzüm benim,
yemin olmuş sözüm benim.
Sana kuş bulmalıyım,
sana düş bulmalıyım,
gidip iş bulmalıyım...

Koynunda çırpınırken böyle çaresiz
kahrınla tanıştırdın bizi ey hayat
zehrinle tanıştırdın.
Alışılmaz bildiğimiz nefrete alıştırdın!
Onurumuz...
Senin için sakladığım tek servetim bu yavrum.
Süt olmaz, aş olmaz, iş olmaz onurumuz.
Sızım benim, gizim benim,
gurbetelde izim benim.
Ateş almış taş altında kalmışız,
gün olur hesabını sorarız elbet.


Nihat BEHRAM

newadam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2006, 18:55   #50
Ağaç Dostu
 
newadam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 171
BAHAR GELME ÜSTÜME

Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin,
afrodizyakların en etkilisi,
sevdanın suç ortağısın.

Yapma bunu bana!..

Bahar, yalvarırım çek git işine!..

Salma üstüme çiçeklerini, aklımı çelme!..

Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde;
sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor.

Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek...

Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem...

Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu,
toprakta türlü çeşit börtü böcek...

Yapma bunu bana bahar,

Böyle üstüme gelme!..

Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı...

Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...

Kalbimin buzları erimiş.

Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir...
bir de sen çıldırtma beni...

Krizdeyim ben... Tembelliğin sırası değil, uyamam sana...

Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol.

Meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni...

Bulutların üşüşmesin başıma...

Girme kanıma benim... yoldan çıkarma!..


Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi,

Sevdanın suç ortağısın.

Kıyma bana!..

Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka; gövdemi
azdırıp sonra birden çekip gideceksin.

Tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını, beni bir
kuraklığın ortasında terk edeceksin...

O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman...

Ne o delişmen sabahlar kalacak, ne günaha çağıran çapkın eteklerin

uçuştuğu günbatımları...

Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan...

Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgârlarında...

Yeşerttiğin çiçekler, yürekler solacak;
damar damar çatlayacak ruhumuz...

Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden...
Yüreğim viraneye...

Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da...

Ebedi bahar, bir başka bahara kalacak.


İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar...

İş açma başıma...

Git işine!

Yoldan çıkarma beni!...



Can DÜNDAR

newadam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2006, 21:47   #51
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 11-08-2006
Şehir: fethiye
Mesajlar: 157
Telli Kavak
Bir telli kavak büyürdü,
Daday'ın Çiydere köyünde usuldan usuldan.
Yerin karanlığından azad olmus,
Aydınlık sular yürürdü ayaklarının ucundan.
Kendi halindeydi telli kavak.
Geceleri gökyüzüne bakarak,
Samanyolunu düşünürdü yaprak yaprak.
Başka şey de dilemezdi.
En uzak rüzgarlara kaptırmıştı başını;
Ona konmayan kuşa kuş,
Ona değmeyen rüzgara rüzgar da denmezdi.

Gel zaman git zaman,
Kızını everecekti Çiydereli Halil
Cebindeki yetmezdi.
Bir gece sabaha karşı;
Ver yansın ettiler baltayı ayak bileklerine Telli'nin.
Uyanıverdi ilk vuruştan
Aman, dedi telli kavak; kıyman!
Sular bulandı ayaklarının ucundan,
Yapraklar yalvardı hep bir ağızdan; vurman!

Aman zaman dinler miydi Çiydereli Halil
Kızını everecekti, cebindeki yetmezdi.
Yıkılıverdi telli kavak,
Ortasına gecenin boylu boyuncak.
Oldu mu ya, dedi telli kavak
Böğründe duran baltaya;
Yaşayıp gidiyorduk şunun şurasında.
Kim gönderecek şimdi selamını suların,
Samanyoluna yaprak yaprak?
Ne olacak şimdi rüzgar?
Kuşlar nereye konacak?

Ordan oraya atıldı telli kavak
Elden ele satıldı.
Boynuna dört demir takıldı
Çankırı'ya beş mavzer atımı uzak,
Bir tepenin duldasına çakıldı.
Telefon direği oldu telli kavak.
Vınladı durdu telefon telleri boynunda.
Samanyoluna baktı geceleri.
Suları düşündü ayaklarının ucunda,
Yapraklarını düşündü,
Rüzgarı düşündü avcunda,
Gözleri dolu dolu oldu.
Bir türkü tutturdu en sonunda;
'Telefonun tellerine kuşlar mı konar?
Herkes sevdiğine cicim, böyle mi yapar?'

Aydın Gün

bilgekaan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-12-2006, 20:19   #52
Ağaç Dostu
 
newadam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 171
SERENAD


Yeşil pencerenden bir gül at bana
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına,
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollardan geçtiğim
Uzak iklimden şarkılar getirdim sana.
Şeffaf damlalarla titreyen ağır
Goncanın altında bükülmüş her sak;
Senin için dallardan süzülen ıtır,
Senin için yasemin, karanfil, zambak...
Bir kuş sesi gelir dudaklarından
Gözlerin gönlümde açar nergisler,
Düşen bin öpüştür yanaklarından
Mor akasyalarla ürperen seher.
Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıklarla dolacak kalbimin içi..
Geçiyorum mevsim gibi kapından,
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.



Ahmet Muhip Diranas

newadam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2007, 18:05   #53
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 18-02-2007
Şehir: Bursa
Mesajlar: 4
Merhaba,
Ne güzel şiirler var burada.Gölgelik yapmışlar dinlendim.
Bir tane de kendi şiirlerimden göndereyim mi?
Şairler ve Yapraklar

geçen hafta sonu
kurumuş yaprakları çiğnedik
parkta

büyük ağaçların altında
geniş yapraklar vardı
ezildiler tok bir sesle

bir tanesi dışında
çoğu büyüktü ağaçların
küçük yaprakları altında

bunları da ezdik ayaklarımızla
küçücük sesleri vardı
sanki bizi ezmeyin diye
yalvarıyorlardı
acıdık onlara
kurumuş yapraklar olsa da

çoğu büyüktü parktaki ağaçların
kocaman yapraklar altlarında
ve ince sesleriyle yapraklarının
birkaç küçük,yalnız ağaç

Şairlerin de ince sesleri var
yalvarırlar kimse
ezmesin yapraklarını diye

Fide ERKEN

Fide ERKEN Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2007, 22:00   #54
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Galeri: 29
Teşekkür ederiz Sevgili Fide Erken. Varsa devamınıda isteriz.

Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-02-2007, 20:29   #55
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,116
Galeri: 137
Bir Kayısı Ağacı


Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir'in Dinekbağı'ndan.
Küçücük bir ev önünde yaşarım yapyanlız.
Yılda bir çiçek açar,
yılda bir kayısı veririm,
avuç içi kadar.

Yaz olur,
bir kadın silkeler dallarımı,
bir çocuk yerde bağırır,güler,
bense hoşnut olurum.
Hem zaten benim
ne söğütler gibi nezaketim vardır,
ne kavaklar gibi gururum.

Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir'in Dinekbağı'ndan.
Dinekbağı'nda üç insan severim,
bir çocuk,
bir genç kadın,
bir genç adam,
benim kadar sessiz sedasız,
benim kadar halim selim.

En güzel ay nisan ayı,
toprak yumuşak yumuşak,
en güzel ay nisan ayı.
Yamur yağdı,çiçek açtı,
bir hoş oldu içerim,
en güzel ay nisan ayı.
Kavaklar uzakta upuzun,
bir sağa,bir sola,
başı döner kavakların.
Ben bir kayısı ağacı,
başımda çiçeklerim.

Ben bir kayısı ağacı,
üç insan severim:
bir çocuk,
bir genç kadın,
bir genç adam.
Çocuğun adı Ahmet,
kadının adı Fatma,
adamın adı İbrahim.
Ahmet küçük ve sarı,
Fatma tombul ve beyaz,
İbrahim uzun ve narin.
Bir tek toprak odaları var üçünün,
toprak odanın bir tek penceresi.

Ben bir kayısı ağacı,
bazan eğilir bakarım odaya,
yerde bir eski yatakla yorgan görürüm,
duvarda bir eski kırık ayna,
yerde bir eski kilim,
bir eski hasır.

Bir kayısı ağacı,
bazan eğilir bakar odaya,
çiçeklerinden utanır.

Dün gece gaz yakamadılar,
ayışığında gördüm üçünü.
üçünün suratı asık.
Önce oturup
zeytin ekmek,taze soğan yediler,
sonra baktılar birbirlerinin gözüne,
sonra esnediler.

Gökyüzü bembeyazdı.
Gökyüzü çiçeklerimin renginde.
Gökyüzünde kavaklar.

Fatma uzandı İbrahim'in yanına,
sağa döndü.
Tombul,beyaz yüzü pencerede,
gözleri açık durdu sabaha kadar.

Çiçeği en önce kayısı döker.
Ben bir kayısı ağacıyım,
döküyorum çiçeklerimi.
Yer beyaz beyaz,
başım yeşil yeşil,
kayısılarım memede.

Haziran gelecek,
güneş yakacaktır tepemi,
kayısılarım balla,şekerle dolacaktır.
Ben bir kayısı ağacıyım,
haziran gelecek,
avuç içi kadar kayısılarım
Ahmet'in ekmeğine katık olacaktır.

Ben bir kayısı ağacıyım.
Kötü bir düşüncedir almış beni.
Geçti bağları budama zamanı,dedim,
dedim,çarşıda dört döner ibrahim,
dedim ekmek parası,
zeytin parası,
gaz parası.

Dedim, insanlar
neden yaşatılmıyor
ağaçlar kadar olsun.

Ben bir kayısı ağacı.
Fatma'nın,İbrahim'in,Ahmet'in
yumurtası,şekeri,eti.
Gittikçe artmakta kederim.
Günlerden pazartesi.
Gene geldi, elinde çanta, o şişman adam.
Şişman adam bir düşman gibi beni seyreder,
ben şişman adamı bir düşman gibi seyrederim.
Durmuş İbrahim kapıda,
yüzü dalgın ve sinirli,
bakıyor eli çantalı şişman adama.

Şişman adam uzattı gövdeme elini,
pencereden korkmuş kuzular gibi baktı Ahmet,
büktü boynunu kuzular gibi.
Ben bir kayısı ağacı.
Gövdemde o sarı kağıt.

Yol parasını verememiş İbrahim,
verilmiş haciz kararı.
Yapmayın, dedim.
yılda bir çiçek açarım,dedim.
Etmeyin,dedim.
ekmeğe katık oluyor kayısılarım,dedim.

Bir öğle vakti baktım,
kavaklar uzakta upuzun,
bir sağa, bir sola.
Ben kışlık odun,
altı lira

1947,Kırşehir

Abdulkadir

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-03-2007, 20:06   #56
Ağaç Dostu
 
Sebahattin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2006
Şehir: Türkiye
Mesajlar: 365
Kiraz Mevsimi

Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem
Nasıl etsem nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam?
Sokak başlarında saz mı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu.

Sait Faik ABASIYANIK

Ezginin Günlüğü de şarkısını yapmıştı. Çok severim hani, şarkısını da, şiirini de , meyvesini de

Sebahattin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2007, 16:21   #57
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 17-03-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 11
BÜTÜN GÜZELLİKLER HEP YAŞAMALI

her güzellik kalmalı yarına
yeşilin sararması son baharda
ilkyazda kendini doğurması kalmalı
göknarın ladinin kızılçamın
Toros yellerinde saç taraması
Kızılırmak boylarında söğüdün
kavakla salınması kalmalı

her güzellik kalmalı yarına
toprağın yağmur kokusu
lâle tutan anemon tutan
papatya gelincik tutan avuçları
suyun kımıltısı kalmalı
Kaçkar'ın başındaki buğu
Harran bekleyişindeki can kokusu kalmalı

her güzellik kalmalı yarına
binlerce yıllık Anadolu soluğu olarak hava
delikanlı yatağında deniz düşleri
çipura dudağı
mercan gelişi
sürüler içinde lüfer sürüsü kalmalı

hava azalmadan
toprak azalmadan
çocuk yüzlerine en çok yakışan
gülücük azalmadan
gelecek azalmadan
hepsi hepsi kalmalı

bütün güzellikler hep yaşamalı

Ali Tekmil

yengeç Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2007, 07:55   #58
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 17-03-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 11
GECEYE KARŞI MÜDAFAA

Bu adam ölmüştür ama,
Düşmedi toprağa henüz vakit.
Hayatını devrettik ağaçlara
Kalbi kimlere ait.

Bu adam ölmüştür ama,
Başucundan ayrılamadık.
Sonsuz kederinde gecelerimizin
Nedendir hâlâ bu beyazlık.

Bu adam ölmüştür ama,
Henüz durmadı nehir.
Ve nasibi muhteşem kuşlar gibi
Onu götürebilir.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

yengeç Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2007, 09:35   #59
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 17-03-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 11
Bir Ağaç; Yorgani Da Gökyüzü

BİR AĞAÇ ; YORGANI DA GÖKYÜZÜ

hiçbir sınır sarkmaz mı ötekine
çocuk topaçları gibi
kendi gölgesinde mi döner herkes
sade ayaz mı önler tohumun toprağa yağmasını
oysa ellerim de tohum dolu ilkyaz tadında
gelinleri güveyleri kıyıda köşede tutarak
ne çok yazık ediyorum çiçek düğünlerine
paytak ve acemi
bütün ayaklarıyla gelseler
dolsalar göğsümün ötücü ovalarına
elden ele gözden göze gülüşüp dağıtsalar
koca köyde duymayan kalmasa
kalır mı çit
durur mu duvar ağırca ara yerde
dolaşıp sesler seslere
gülüşler gülüşlere bulaşıp
dönmezler mi gönüllerince

bir ağaç gördüm güpegündüz
gökyüzünden bir yorgan çekmiş üstüne
şiire doğru gidiyordu

Ali Tekmil


Düzenleyen yengeç : 19-03-2007 saat 09:41 Neden: (n)harfi eksik
yengeç Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-04-2007, 18:54   #60
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 17-03-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 11
GÜLÜŞÜNE GÜLÜŞÜNE

o adamdı
işte o adam.
bir ağacın gövdesine bir deniz oymuş
içine de gökyüzü
içine de alabildiğine yağmur
tıka basa güneş
ve sevişme zamanı koymuş
şiirden geliyordu.

madeni eritmiş göğsünde
götürüp dikmiş gömütüne olmaz ' ın.
toprağı ekmek yapmış
açlığın karasını ak.
eğirmiş nefesini acıda
umarsız dağlara yolak
bir mayıs gelininin saçlarına tarak yapmış
ay karanlık gecelerde ay ışığı
gün tutulmalarında güneş
toprak çanaklarda içilen tarih olarak
ve kanlı kılıçlardan kopardığı alnını
dilinin rüzgârında savurarak
ölümden iniyordu.

o adamdı
işte o adam.
yeryüzünün bütün adalarında adam aramış
ve tenhalığa kapaklanmış olarak
öfkesinin horozu kalkık
avcıdan avcı
mızraktan mızrak
azalan umudunu uğrusu bilip
kendine gidiyordu.

o adamdı
işte o adam.
ağacın göğsüne koymuş başını
uzundan uzun
genişten geniş
elleri meyve
gözleri çiçeklenmiş
gülümsüyordu.


Ali Tekmil / 24. 06. 2002 - Urla.

yengeç Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 13:55.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024