agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Üzümsü Meyveler (http://www.agaclar.net/forum/uzumsu-meyveler/)
-   -   Böğürtlen, Ahududu (Rubus idaeus) (http://www.agaclar.net/forum/uzumsu-meyveler/638.htm)

Baki Berk Kayalar 07-12-2005 16:15

Böğürtlen, Ahududu (Rubus idaeus)
 
BÖĞÜRTLEN

1. GİRİŞ
Ahududu, üzümsü meyveler grubundandır. Yabani olarak birçok yerde rastlamak mümkündür. Fakat önemli olan ve tarımı yapılan ıslah edil miş kültür çeşitleridir. Yabanilere oran la bu çeşitler daha verimli, gös terişli ve ekonomik değer leri çok daha yüksektir. Ahududu, Yurdum uzda özellikle Bölgemizde son birkaç yıldır ticari amaçla yetiştirilmek tedir.
Ahududu meyveleri çeşitli şekilde değerlendirilmektedir. Taze tüketildikleri gibi konserve, reçel, marmelat, meyve suyu, pasta sanayii ve likör yapımında kullanılmaktadır. Aynı zaman da bol miktarda C vitamini ihtiva ettiklerinden tedavi edici özelliğine de sahiptir.
Ahududu şoklamaya elverişli olduğu için son yıllarda bölge mizde bazı ihracatçı firmalar dış ülkelere ihracat yapmaktadır. Ülkemiz için çok yeni olan ahududu yetiştiriciliği, özellikle aile işletmeciliği ve iş gücünün değerlendirilmesi açısından gelecek için ümit vericidir.
---Ahududu yetiştiriciliği niçin orman içi köylerine tavsiye edilmektedir:
- Toprak ve iklim koşullan ahududu yetiştiriciliği için daha uygundur.
- Bu bölgelerdeki araziler daha küçük parçalar halindedir. Makineli tarım daha azdır.
- Orman arazilerin meyilli oluşu nedeniyle toprak kaymalarına karşı iyi bir bitkidir,
- Aile tarımına uygundur.
- Karlı bir tarım koludur. Orman tahribatının önlenmesi açısından çok önemlidir.
- Yapılan gözlem ve çalışmalarda en iyi yetiştiricilik 800-1500 metre rakımda olmaktadır.

2. İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ:
a) İklim istekleri;
Ahududu yetiştiriciliği için en uygun bölgeler, yazları serin ve hasat zamanı yağmur olmayan yerlerdir. Yazları sıcak, kurak ve rüzgarlı olan yerlerde büyüme geriler, meyveler küçük ve çok çekirdekli olur. Çok sıcak bölgelerde yetiştiricilik yapılmamalıdır. Çünkü hasattan önce çok şiddetli sıcaklar meyvelerin olgunlaşmadan yumuşamasına neden olur. En iyi yetiştirici lik yıllık yağış ortalaması 750-800 mm. olan bölgelerde yapılabilmektedir.
b) Toprak İstekleri ;
Toprak bakımından çok seçici değildir. Ancak uygun topraklarda yetiştirildiği takdirde, daha yüksek verim alınır. En uygun topraklar; organik maddece zengin, su tutma kapasitesi yük sek ve iyi direne olabilen topraklardır. Çok hafif, ağır ve kötü direne olan topraklardan kaçınıl malıdır. Hafif asitli topraklar tercih edilmelidir, yani toprak pH sı 6-7 olmalıdır. Toprak derinliği 120-180 cm. olmalıdır. Aksi halde kökler derine inemez ve toprak neminden istifade edemez.

3 YER VE YÖNEY:
Ahududu bahçesi kurulurken kuzey yamaçlan tercih edilmelidir. Güney yamaçları ilkbahar donları yönünden tehlikelidir. Ahududu bitkisi -25°C'ye kadar dayanabilmektedir.

4. AHUDUDU BAHÇESİNİN TESİSİ :
a) Toprak Hazırlığı;
Toprak hazırlığı yapılırken fosforlu, potaslı gübrenin tamamı, azotlu gübrenin üçte biri verilir ve derin sürüm yapılır. Azotlu gübrenin geri kalan kısmı ikiye bölünüp, birincisi ilkbaharda çapa ile, ikincisi ise çiçekten sonra verilir.
Toprağı organik maddece zenginleştirmek için dekara 3-4 ton çiftlik gübresi verilmelidir.
b) Dikim;
1) Dikim Zamanı;
Ahududuları, sonbahardan ilkbahara kadar olan devrede, toprak dikime uygun olduğu zamanlarda dikilebilir. Kışlan fazla sert olmayan bölgelerde sonbahar dikimi daha iyi sonuç verir. Bu dikim için kasım ayı uygundur.
Dikim, ilkbaharda yapılacaksa fazla geç kalınmamalıdır. Aksi halde dikimden sonra sıcak ve kurak günler başlayacağından sık sık sulama gerekecektir.
İlkbahar dikimi için en uygun zaman Şubat 15 den sonra Nisan başına kadardır. Kışı sert geçen bölgelerde ilkbahar dikimi tercih edilmelidir.
2) Dikim Aralıkları ;
Dikim aralığı genellikle toprak işleme araçları, terbiye sistemi ve dikim şekline göre değişir. Bölgemizde yapılan çalışmalardan görülmektedir ki, ahududu yetiştiriciliğinde en uygun di kim aralığı 180 -250 cm. dir. Sıra aralan atla sürülecekse 180 - 200 cm., traktörle işlem yapıla caksa 200-250 cm., sıra üzerleri ise 60-100 cm. olmalıdır.
3) Dikim;
Dikim yapılırken eldeki fidanların kurumamasına çok dikkat edilmelidir.Hemen dikim yapılma yacaksa hendeklenmeli ve nemli tutulmalıdır.
Dikim hemen yapılacaksa fidanlar tarlaya kadar nemli çuvallarda veya plastik torbalara konup ağzı iyice bağlanıp getirilmelidir.
İşaretlenen dikim yerlerine çukurlar açılarak fidanlar yerleştirilir, diğer meyve fidanlarında olduğu gibi dikim tamamlanır. Dikim derinliği 15-20 cm. olmalıdır.

5. BAKIM İSLERİ:
a) Toprak İşlemesi;
Toprak işlemesin de esas gaye, ot mücadelesidir, ilkbaharda başlanır ve hasat zamanına kadar toprak işlemesine devam edilir. Sık aralıklarla yapılmalıdır.
b) Gübreleme;
Toprağın su tutma kapasitesinin yükseltilmesi, fiziksel yapısının ıslahı ve bitki besinlerince zenginleştirilmesi için toprağa çiftlik gübresi ile ticari gübreler verilir. Ancak azotlu gübrelere çok dikkat edilmelidir. Çünkü azotun fazlası meyveyi yumuşatarak pazar değerini düşürür. Uygun dozda verilen azot, fosfor ve potasyumlu gübreler meyve rengi, kokusu ve lezzeti üzerinde olumlu etki yapar. Yüksek verim alabilmek için en uygun şekil, ocak usulü veya sıravari gübrelemedir. Her yıl ocak başına 2-3 kg. çiftlik gübresi vermek gereklidir.
Gübre verilirken toprak tahlillerinin yapılması şarttır.
c) Sulama;
Ahududu meyvesinde iyi verim alabilmek için sulama, önemli faktörlerden biridir, özellikle hasat zamanı daha fazla sulama gerekir. Sulama, karık veya yağmurlama şeklinde yapılır. Ancak hasat döneminde yağmurlamadan kaçınılmalıdır.
Ormaniçi bölgelerde yagışlar daha fazla olduğundan ve yazı serin geçtiğinden sulama ihti yacı en aza düşer veya hiç yapılmaz.
d) Terbiye Sistemleri;
Ahududularında genel olarak 4 terbiye sistemi vardır.
* Destekli ocak sistemi
* Desteksiz ocak sistemi
* Desteksiz çit sistemi
* Destekli çit sistemi
Bölgemizde ve genelde en yaygın şekilde kullanılan sistem, destekli çit sistemidir. Bu siste mde kuvvetli gelişmiş sürgünler 1.5 metre yüksekliğindeki direklere gerilmiş 2 sıra tel arası na yerleştirilerek bağlanırlar.Sürgün boyu 120-150 cm.ye ulaştığı zaman tepelerden kesilirler.
e) Budama;
1) Dikim Budaması;
Dikimden hemen sonra çubuklar 20-30 cm. yüksekliğinde kesilirler Şekil-2).
Şekil - 2 Dikim budaması
İlkbaharda 2-3 veya 4 adet kuvvetli gelişen çubuklar bırakılır, diğerleri dipten çıkarılmalıdırlar (Şekil-3). Ayıklama yaparken bırakılan dallar arasında en az 20-25 cm. kadar bir mesafenin olması gerekir.
2) Kış Budaması;
Ahududular taç kısımları ile 2 yıllık, toprakaltı(kök) kısmı ile çok yıllık bir bitkidir.
Bırakılan çubuklar birinci yıl olgunlaşır, ikinci yıl meyve verdikten sonra kururlar. Bu dallar hasattan sonra veya sonbaharda toprak yüzeyine yakın bir yerden kesilip tellerden temizlen melidir. Kök dibinden çıkan yeni sürgünlerden ertesi yıl için her kümede en kuvvetli geliş miş olan 3-4 bağ bırakılıp diğerleri yine temizlenir. Kış budaması için en uygun zaman sonba har veya ilkbahar başıdır.
3) Yaz Budaması;
Yazın tepe alma yapıldığı gibi fazla dalların da ayıklanması yapılmalıdır. Çok sıcak aylarda tepe alma sakıncalıdır. Ancak tekleme yapılır. Zayıf ve yere yakın dallar kesilir. Genel olarak iri meyveler kuvvetli dallarda 15 cm. uzunluğundaki meyve dalcıklarında olmaktadırlar. O halde budama yapılırken bu, göz önünde bulundurarak fazladan oluşan koltukların bir kısmını temizleyip meyve dalcıklarını kuvvetlendirmek gerekmektedir.
Budama, meyve sayısını biraz azaltsa da, meyvenin irileşmesi ve kaliteyi yükselttiği için pazar değerini artırır. Bu bakımdan budamaya önem verilmelidir.
4) Gençleştirme Budaması;
Ahududularında gençleştirme işlemi de yapılmalıdır. Yıllar geçtikçe kök kısmı yaşlanmaya yüz tutar, yeni dallar azalır ve böylece verimde ve kalitede düşüklük olur. Bunu ortadan kaldırmak için, 5-6 yılda bir ahududularının toprak altındaki yaşlı kök kısmı kesilir. Kesimden hemen sonra ocaklara bol miktarda çiftlik gübresi ve ticari gübre (Azot, fosfor, potas) verilmelidir. Bu işlemle ahududularının ömrü uzatılmış olur. Aynı tesiste 12-15 yıl yetiştiricilik yapılabilir.

ÇOĞALTILMASI:
Ahududuların üretimi en kolay dip sürgünleri ile olmaktadır. Sonbaharda bir kısım köklü dip sürgünleri ana kökten ayrılarak alınır ve dikim yapılır. İlkbahar dikimi de yapılabilir. Ancak taze çıkan dip sürgünler 15-20 cm. boyunda olduğu zaman alınarak dikilmelidir. Aksi takdir de tutma oranı çok düşük olacaktır. Mevsim kurak gidiyor ise sulamak gerekir.

VERİM:
Ahududu yetiştiriciliği, tekniğine uygun şekilde yapıldığında l dekardan 1000-2500 Kg. mey ve almak mümkündür. Ancak, Bölgemizde halen bu miktar dekara ortalama 600-800 Kg. arasındadır.

HASAT:
Ahududu meyveleri saplarından kolayca ayrılmaya başladıktan sonra sabah erken saatlerde hasadı yapılır. Haftada 2-3 defa toplanır. Sıcak ve kuru havalarda daha sık hasat edilebilir. Meyveler küçük plastik kaplara toplanıp büyük kasalara dizilir ve bu şekilde nakliyeye hazır duruma getirilir.
Bölgemiz için henüz yeni olan ahududu yetiştiriciliği, çiftçilerimizin yukarıda belirtilen bütün teknik bakım işlerini eksiksiz yerine getirerek bilinçli bir şekilde yetiştiricilik yapabilmeleri için, en yakın tarım kuruluşlarına baş vurarak uzman elemanların tavsiyesine göre hareket etmeleri yararlı olacaktır.

Alıntı: Ayşe ATEŞ
Zir.Yük.Mühendis
http://www.bahce.biz/bitki/meyve/bogurtlen.htm

hasan42 02-01-2006 15:50

Teşekkürler bu ayrıntılı bilgiler için.
Size bir sorum olacak. Bir kaç gün önce bir pastaneden pasta alırken bir anlaşmazlık yaşadık pastane sahibi ile.
Atlas dergisine yazılan bir mektupta, dergide geçen "frambuaz" kelimesine itiraz ediliyor, Türkçe "ahududu" yani "ceylanın sevdiği dut" anlamında güzel bir kelime varken bu meyveye frambuaz denmesi yadırganıyordu.
Ben pastane sahibinin sattığı pastaya "frambuazlı pasta" dediğini görünce bu bilgiyi aktardım kendisine. O ise itiraz edip "bu iki meyve aynı meyveler değildir, frambuaz farklı, ahududu farklıdır" diyerek bana iki farklı meyve gösterdi.
Farambuaz, ahudududan farklı bir meyve mi?

hasan42 02-01-2006 16:46

Tesadüfün bu kadarına ne denir bilmiyorum :)
Size bir önceki mesajımda sorduğum sorumun üzerinden belki bir saat geçmeden emailime aşağıdaki liste geldi. Sorumun cevabı mı bilmiyorum ama bana ilginç geldi. Sizinle paylaşıyorum.
Ha, Malina Üstadımın da kulaklarını çınlatıyorum bu arada. Demek ismi "ahududu" imiş.

raspberry

French:framboise
German:himbeere
Italian:lampone
Turkish:ahududu
Spanish:frambuesa
Portuguese:framboesa
Dutch:fraboos
Rumanian:zmeurã
Swedish:hallon
Danish:hindbær
Polish:malina
Czech:malina
Serbo_Croat:malina
Hungarian:málna
Finnish:vadelma
Esperanto:frambo
Swahili:namna ya tunda

Baki Berk Kayalar 02-01-2006 17:23

Pastane sahibi cahil kalmış. Neden bu kadar ısrar etmişki. Yiyorsa gitsin ilgili kaynaklara baksın. Şahsen ben ahududu diyorum. Diğer adı da ağaç çileği. Sorunuzun cevabı aslında dediğiniz gibi gönderdiğiniz ikinci cevapta:)

hasan42 02-01-2006 19:32

Bence her iki Türkçe isim de şirin. Başka bir isim arayışına gerek bırakmayacak güzellikte. Türkçesi varken neden frambuaz diyelim ki?

malina 02-01-2006 23:04

http://bookweb.kinokuniya.co.jp/kimg...2020482401.jpg

Benim malina kullanıcı adını seçişimi bu vesile ile belirteyim :) Ahududu anlamına geldiğini sonradan öğrendim...

hasan42 02-01-2006 23:23

:)
Güzel bir tesadüf olmuş o zaman.

Baki Berk Kayalar 03-01-2006 07:03

Ahududu' dun anlamı büyük olasılıkla ceylanların yediği dut anlamına geliyor. Çünkü ahududu özellikle Karadeniz' deki dağlık alanlarda bol miktarda yetişiyormuş, buna bağlı olarak o alanlardaki ceylan ve benzeri türden canlı nüfüsu daha yoğun olduğuna bağlı olarak bunların gıdalarının önemli bir kısmını teşkil etmesinden ötürü bu adı almış olabilir.

ktlm 18-01-2006 23:34

bayılırımm böğürtlene :)

bonsaisever 04-06-2006 16:24

Ahududu yetiştiriciliği (Rubus idaeus)
 
1 Eklenti(ler)
http://www.agaclar.net/galeri/files/1856-1151864858.jpg

Dün Bauhaus'a gittiğimde üzerinde ilginç ilginç meyve resimleri olan çalı tipi şeylerden iki tane aldım.
Bu gün bir arkadaşın değimi ile gavurca isimlerinin karşılığına bakayım dedim :)
Kafam hızlı bir şekilde bilgisayar ekranına çarptı ve geri geldi :D
Resimlere onca bakmama rağmen anlayamamışım.
Bakmakla görmek arasındaki fark :)
1. Böğürtlen (Rubus Black Satin)
2.si Bektaşi üzümü (Ribes uva-crispa)
"Neyse, alınmış alınmıştır" dedim.


Eklenti 71481



ferhat41 13-03-2007 20:54

ben yetiştiriyorum asıl adı çakal üzümüdür.

ferhat41 13-03-2007 20:58

**** bizim buralarda adı böyledir herhalde.pastacılar böğürtlen veye ahududu olsun franbuaz olsun fark etmez alıyorlar onlar için düşük fiyat cazip pazar bu.

dal 14-03-2007 11:14

h
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi ferhat41 (Mesaj 84300)
**** bizim buralarda adı böyledir herhalde.pastacılar böğürtlen veye ahududu olsun franbuaz olsun fark etmez alıyorlar onlar için düşük fiyat cazip pazar bu.

Bizim pastanemiz var.Özellikle sevgilisiyle gelen uyuz,gıcık,cahil kızların istediği pasta türüdür.Tabi ahududuyla frambuazın aynı şey oldugunu bilenler için demiyorum.Bu klasik birşeydir.İki gün önce birini buyüzden fena sıkıştırdım oturur oturmaz "frambuazlı pasta var mı?" diye sordu bende "Hayır! maalesef ahududulu istermisiniz diyince yanındaki çocuga beni nebiçim biyere getirdin frambuazlı pasta bile yok dedi. ve kalktılar.:)

ÇeteÇakal 14-03-2007 17:49

güzel ülkemin güzel insanları, isme ne kadar önem verir tat hiiiç önemli değil...

gilan 25-03-2007 22:07

"Frambuazlı pasta bile yok" demek. Çok güldüm :)

Arkadaşlar,
Elimde fazladan birkaç adet ahududu fidanı var, Ankara'da oturanlara verebilirim. 6 dal var, aslnda bir kişiye daha iyi yeter ama belki iki parçaya da bölebiliriz. Yalnız topraktan çıkarılmış durumdalar, bu nedenle ne kadar çabuk alabilirseniz o kadar iyi durumda olurlar.
Bu arada,
* Saksıda pek olmuyor, bu yüzden bahçeye dikme şansı olanlara daha iyi olur.
* Gölgeye dikerseniz bol bol yaprağınız, güneşe dikerseniz bol bol meyveniz oluyor.
* Yazın bol su istiyor.

Ahududu severler mesajla bana ulaşsınlar lütfen :)

Halit Togay 25-03-2007 22:15

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi BayMineral (Mesaj 12869)
Pastane sahibi cahil kalmış. Neden bu kadar ısrar etmişki. Yiyorsa gitsin ilgili kaynaklara baksın. Şahsen ben ahududu diyorum. Diğer adı da ağaç çileği. Sorunuzun cevabı aslında dediğiniz gibi gönderdiğiniz ikinci cevapta:)

Ağaç çileğini ilk duyuyorum. Kocayemişin İngilizce'sinin strawberry tree (çilek ağacı) olduğunu biliyor musun?

Halit Togay 25-03-2007 22:19

Böğürtlen in çok eski bir Türkçe kelime olduğunu ve diğer Türk dillerinde de benzer kelimelerle ifade edildiğini belirteyim dedim.

hüseyin suat duman 25-03-2007 22:55

Yıllar önce Kastamonu'da Azdavay ile İnebolu arasında, üç dört saatlik bir yürüyüşle ulaştığım, yaklaşık 1200-1400 rakımlı bir yaylada, orman kenarında rastladığım ve yediğim bir ahududunun tadını hala unutamadım! İnanılmaz ve çok yoğun bir şekilde, minik orman çileklerinin aromasını ve tadını içeriyordu, hatta orman çileğiyle doğal melezleme mi yapmış acaba diye saçma bir düşünce bile aklımdan geçti! O bölgede iki yıl görev yapmama ve oldukça gezmeme rağmen bir daha o aromayı ve tadı, ne Kastamonu'da ne de Türkiye'nin başka bir yerinde bulamadım.
Gidip arayalım mı? Ne diyorsun sevgili Halit Togay...

aer 26-03-2007 00:54

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi hüseyin suat duman (Mesaj 88734)
Yıllar önce Kastamonu'da Azdavay ile İnebolu arasında, üç dört saatlik bir yürüyüşle ulaştığım, yaklaşık 1200-1400 rakımlı bir yaylada, orman kenarında rastladığım ve yediğim bir ahududunun tadını hala unutamadım! İnanılmaz ve çok yoğun bir şekilde, minik orman çileklerinin aromasını ve tadını içeriyordu, hatta orman çileğiyle doğal melezleme mi yapmış acaba diye saçma bir düşünce bile aklımdan geçti! O bölgede iki yıl görev yapmama ve oldukça gezmeme rağmen bir daha o aromayı ve tadı, ne Kastamonu'da ne de Türkiye'nin başka bir yerinde bulamadım.
Gidip arayalım mı? Ne diyorsun sevgili Halit Togay...

Sn.Hüseyin Suat Duman..
Ben de o bölgede görev yaptım ve Bartın -Karabük yolunda satın alıp yediğim orman çileğinin (adı doğruysa..yabani çilek) tadını hala anımsarım..
Unutulmaz bir lezzet ve aroma içerir..
O bölgeye gidecek varsa Haziran ayının başlarında bakınsın derim, belki bulur..

hüseyin suat duman 26-03-2007 23:13

O minicik çilelekler var ya, koklamaktan yemeye kıyamıyor insan! Vallahi de billahi, bir tanesini bir kamyon sera çileğine değişmem! Bu arada haziran ayında yolunuz Ağva Kandıra arasına düşerse, yol kenarlarındaki tarlalarda üretilip satılan çileklerden mutlaka alınız ( yanlız sıcağa ve bekletilmeye karşı son derece dayanıksızlar, alır almaz tüketmek en iyisi, eve götürecekseniz de kesinlikle naylon poşete koymayınız, en ideali içine kağıt havlu konmuş karton kutular, bir de yağmur ertesi çileklerin tadı kaçar haberiniz ola! )

Gunes Tan Akdogan 27-03-2007 17:29

Selam ben bu foruma yeni uye oldum ve sizin mesaji gorunce cok sevindim cunku ben frambuaz fidesi ariyorum Sapancada yazligimin bahcesine dikecegim
torunlar cok seviyor tabii bilmiyorum Istanbula gonderebilirmisiniz ve eger gonderilirse ne durumda olurlar. Eger olabiliyorsa posta ucretini getirdiklerinde benden alabilirler beni bilgilendirirseniz sevinirim. ucreti ne olur fidelerin onuda soylerseniz problem kalmaz.
info@gunestanakdogan.com

gilan 27-03-2007 23:14

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Gunes Tan Akdogan (Mesaj 89329)
Selam ben bu foruma yeni uye oldum ve sizin mesaji gorunce cok sevindim cunku ben frambuaz fidesi ariyorum Sapancada yazligimin bahcesine dikecegim
torunlar cok seviyor tabii bilmiyorum Istanbula gonderebilirmisiniz ve eger gonderilirse ne durumda olurlar. Eger olabiliyorsa posta ucretini getirdiklerinde benden alabilirler beni bilgilendirirseniz sevinirim. ucreti ne olur fidelerin onuda soylerseniz problem kalmaz.
info@gunestanakdogan.com


İyi günler,
Fidelerin bir ücreti yok :) Ben elimde fazladan olduğu için ve de agaclar.net üyelerinin de boşa harcamayacağını düşündüğüm için vermek istiyorum. Yalnız tek endişem kargoya verirsem zarar görme ihtimali var. Bu konuda kararsız kaldım. Sizin düşünceniz nedir?

aysemelike 28-03-2007 10:45

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi gilan (Mesaj 89411)
İyi günler,
Fidelerin bir ücreti yok :) Ben elimde fazladan olduğu için ve de agaclar.net üyelerinin de boşa harcamayacağını düşündüğüm için vermek istiyorum. Yalnız tek endişem kargoya verirsem zarar görme ihtimali var. Bu konuda kararsız kaldım. Sizin düşünceniz nedir?

Sayın Gilan,

Ben yıllardır babam ile kargo fidan taşımacılığı yaparız. Yanlış anlaşılmasın, yani birbirimize fidan yollar dururuz (Ankara-Denizli hattın da). Fidanlarınızı mümkün olduğu kadar kısaltın, kök kısımlarını nemli bir baz ile sarın, daha sonra gazete ile rulo yapar tarzda tüm fideyi sarın ve son olarak bir torba ile sarıp, dıştan çok gevşek olmayacak şekilde koli bandı ile bantlayın. ister bir kutuya koyun, ister torbada yollayın hiç bir şey olmaz. Kutuya koymak yine de daha güvenli oluyor, hatta ben kutuyu da fidelerin çapına kadar kesip, daraltıyorum.... Kolay gelsin...
Selamlar....

Not: Hele de ahududu, böğürtlen, gibi bitkilere hiçbirşey olmaz merak etmeyin....

gilan 31-03-2007 17:54

Ahududu fidanları Sn. Güneş Tan Akdoğan'a gitmiştir. Melike hanıma da tavsiyelerinden dolayı teşekkür ederim.

Halit Togay 31-03-2007 19:37

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi hüseyin suat duman (Mesaj 88734)
Yıllar önce Kastamonu'da Azdavay ile İnebolu arasında, üç dört saatlik bir yürüyüşle ulaştığım, yaklaşık 1200-1400 rakımlı bir yaylada, orman kenarında rastladığım ve yediğim bir ahududunun tadını hala unutamadım! İnanılmaz ve çok yoğun bir şekilde, minik orman çileklerinin aromasını ve tadını içeriyordu, hatta orman çileğiyle doğal melezleme mi yapmış acaba diye saçma bir düşünce bile aklımdan geçti! O bölgede iki yıl görev yapmama ve oldukça gezmeme rağmen bir daha o aromayı ve tadı, ne Kastamonu'da ne de Türkiye'nin başka bir yerinde bulamadım.
Gidip arayalım mı? Ne diyorsun sevgili Halit Togay...

Vallahi senelerdir dağcılık yapar trekkinglerde dolaşırım, bütün doğa yürüyüşçülerinin bildiği gibi o aromayı, o lezzeti bir daha hissedebilmek için bir kez daha 3-4 saatlik yürüyüşle 1200 m ye çıkmanız gerekiyor. O gayret ve o harcanan kuvvet lezzetleri daha bir latif yapıyor. Bir keresinde Keltepe'de 6 saatlik bir yürüyüşle ulaştığım terkedilmiş bir orman yolunda dev böğürtlenler yemiştim. Lezzetleri tarife sığmaz gibi gelmişti ve bir pet şişeye doldurup İstanbul'a getirdim evde akşam yemeğinden sonra yedim maalesef büyü bozulmuştu. Böyle çok yaşanmışlıklar var. Eğer tokken yerseniz o lezzet alınamıyor. Aç ve bilhassa yorgun olmak lazım.

lokmanbahçe 05-04-2007 22:55

kök çürüğü
 
arkadaşlar benim bir ahududu fidem var idi. dal şeklinde geldi. ev herhalde kaloriferli olunca tomurcuklandı ve patlayıp yeşillendi. sonra bir gün bi baktım o çıkan yapraklar kurumuş çıtır çıtır olmuş. dibine baktım kökünün bir kısmı siyahlaşmış. dal kısmı da böyle buruşuk buruşuk olmuş. hemen toprağını değiştirdim. şimdi benim merakım acaba bu ahududu tekrar kendine gelirmi sürgün verir mi acaba???:(

Oğuzhan 07-04-2007 13:55

Ben de çiçekçiden saksılı aldım.Güzel filizledi.Daha sonra fizlerde buruşup sönme oldu.Dipten yeni filizler çıkıyor.Peki neden filizler solma yapıyor.Çok sulmadan olabilir mi?Kapalı camekan balkonda duruyor.

buster 13-04-2007 11:15

bogurtlen ve ahududu farklı seyler sanirim. peki nasil ayirabiliriz?

aysemelike 16-04-2007 13:22

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi buster (Mesaj 94750)
bogurtlen ve ahududu farklı seyler sanirim. peki nasil ayirabiliriz?

Böğütlen yuvarlak yaprakları olan, dikenli dallı, meyvesi hafif mayhoş, mor renkli bir çalıdır. Ahududu yaprak uçları sivri, dikensiz ve meyvesi kırmızı, tatlı bir çalıdır. Son yıllarda böğürtlen aşılanmış ahududular ile daha büyük mor ama tatlı meyveli, dikensiz çalı formunda yeni bir tür de oluşmuştur...

buster 16-04-2007 14:32

Tesekkurler Melike hnm. internette o kadar arastirdim bu kadar ozet bilgi bulamadım. Mumkunse ikisinin fotograflarınıda koyabilirseniz cok memnun olurum.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 19:53.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024