agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bonsai > Üyelerin Bonsai Çalışmaları
(https)




Beğeni Düzeni142Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 05-11-2013, 15:32   #31
Ağaç Dostu
 
Ferit Aydın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-02-2011
Şehir: izmir
Mesajlar: 338
Cemaleddin abi, uygulama ile ilgili Güven bey ve Taner bey in vermiş olduğu görsel ve teknik bilgiler doğrultusunda güzel sonuçlar alınacağı kesin fakat ağaç türü ile ilgili bir dip not vermek isterim.

Yapacağın uygulama "Acer" varyetelerinin büyük çoğunluğunda oldukça riskli bir durum yaratabilir bu benim tecrübe ettiğim şahsi fikrim elbette ki aksini gösterecek tespitlerde bulunabilir.

Acer türlerinde normal budamalarda bile geriye doğru kurutma ve dalın bir kısmının ya da ağacın tamamının ölmesi söz konusu olabiliyorken jin uygulamasında daha tehlikeli sonuçlar çıkabilir.

Benim bahçemde ki büyük Acer i seninle birlikte incelemiştik hatırlarsan orada gördüğün kabuklaşma ve kurumalar düz bir budamadan sonra oluşan bir durum budama işlemi ile birlikte anında macunladığım halde, bilgin olsun istedim

Cemaleddin beğendi.

Düzenleyen Ferit Aydın : 05-11-2013 saat 15:32 Neden: yazım hatası
Ferit Aydın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2013, 15:32   #32
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Cemaleddin Mesajı Göster
(Jin yaptığınız dalı gövdeye kadar soymamanızın bir sebebi var mı?)
Hayır yok, fazla zamanım olmadığından sadece anlatmak istediğim şeyi anlatmaya yetecek kadar boyayabildim

Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2013, 15:47   #33
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
Sevgili Ferit, uyarınız için teşekkür ederim... Bunu anlamak için bendeki ikinci akçaağaçta buna yakın bir uygulama yapabilirim...

Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2013, 15:50   #34
Ağaç Dostu
 
Ferit Aydın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-02-2011
Şehir: izmir
Mesajlar: 338
Kesinlikle daha sağlıklı olacaktır, küçük bir dalda kabuk soyma yaptıktan sonra limesülfür varsa hemen uygula ve Güven beyin dediği gibi yakma işlemini yap.

Bahar başında belli olacaktır durumu, kolaylıklar dilerim

Cemaleddin beğendi.
Ferit Aydın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-11-2013, 16:22   #35
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
Sayın Sagol, verdiğiniz doyurucu bilgiler için çok teşekkür ederim...

Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2013, 10:34   #36
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 23-04-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 55
Peki "Acer" lerin odun karakteri jin ve shari için uygunmudur acaba? kireci sevmeyen bir bitkiye lime-sülfür uygulamak nasıl sonuçlar doğurur?

Özgür Tosun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-11-2013, 22:09   #37
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Özgür Tosun Mesajı Göster
Peki "Acer" lerin odun karakteri jin ve shari için uygunmudur acaba? kireci sevmeyen bir bitkiye lime-sülfür uygulamak nasıl sonuçlar doğurur?
Lime sülfürü bitkinin toprağına veya köklerine vermiyoruz sn Özgür Tosun. Ölü dokunun çürümemesi ve ağacın güzel gözükmesine yardımcı olurken aynı zamanda mantar ve bakteriyel enfeksiyonlardan korunmasına katkıda bulunması amacıyla canlı phloem, periderm veya kambiyum dokunun olmadığı ölü bölgeye sürülüyor ve zaten ölü doku üzerinden dışarıdan besin veya herhangi başka bir maddenin bitki iletim sistemine nüfuz etmesi çok zor.

Sizin dediğiniz şey, bitkide zehirlenmeye neden olacak bir metali, vs. doğrudan canlı dokuya penetre ettiğinizde geçerli bir durum olabilir.

Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2013, 11:03   #38
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 23-04-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 55
peki sürülen lime sülfür (bir çeşit zenginleştirilmiş Kalsiyum sülfat bileşiği), zamanla hava su ve v.b. iklimsel etkenlerle kalsiyum sülfatın sülfatı (gaz olduğu ve kararsız bir bağ yapısına sahip olduğu için) uçunca geriye kalsiyum kalacak (kalsiyum da muhtemelen karbon ile bağ yapacak) o kalsiyum hayatı boyunca o ölü odunsu yapı içerisinde mi kalacak? Yoksa 2-3 ay gibi bir süre içerisinde yıkanıp saksı toprağına mı girecek, ki akçaağaç odun dokusu çok gözenekli ve gevşek bir yapıya sahiptir, dolayısı ile bu süreci çok daha hızlandıracaktır diye düşünüyorum. Ama esas önemli olan bonsai kültüründe acer ve ölü dal/gövde uygulamasının estetik açıdan nasıl karşılandığıdır. Çünkü acerlerin, doğada odunsu dokusunun çürümeye çok elverişli olmasından dolayı doğal uygulamalarının olamadığını düşünüyorum (asit yağmurlarında yıkandığı için beyazlaşan bin yıllık ardıçlardaki ölü dallar, yine bin yıllık zeytin, çam, sedir v.b. dayanıklı odun dokusuna sahip ağaçların doğal "jin" ve "shari" leri düşünüldüğünde) . Nihayetinde söz konusu uygulamalar genç bir ağacı/fidanı yaşlı göstermek için yapılan "yaşlandırma" uygulamalarıdır. Ama negundo lar akdeniz iklimine uyumlu, kireçli suya tahammül eden türler. Sağlık açısından çok sorun oluşturmayabilir ama estetik açısından tereddütlerim var.

Cemaleddin ve badrobot beğendi.
Özgür Tosun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-11-2013, 16:55   #39
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
Sayın Özgür Tosun; Ağacın tam ortasında V şeklinde açtığım yarık (sonradan pişman oldum) yaklaşık iki yıldır korumasız olarak duruyor, ağacın içe doğru çürüyeceğini düşündüm ama çürümedi... En altta köke yakın yerinde kabuk dokusu yok, orada da çürüme olmadı, ortadaki daldaki derin budama izini görüyorsunuz, oradanda geriye doğru bir kuruma olmadı... Belki bu sadece Negundo'nun direnciyle ilgilidir...

Önümde iki seçenek var, Sayın Sakaki'nin etkileyici Dramatizmi ve benim daha çok estetik kaygılarla yaptığım karalama... BU durumda karar vermek benim için şu aşamada epey zor...

Estetikle ilgili tereddütlerinizi de biraz açarsanız sevinirim...

Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-11-2013, 11:31   #40
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 23-04-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 55
Şöyle söyleyeyim; jin, shari gibi yaşlandırma uygulamalarının gerçekleştirildiği ciddi (!) **** "world class/master class" standardında herhangi bir acer' e bu güne kadar rastladığımı hatırlamıyorum ve bunun estetik tercihlerin yanı sıra acerlerin odunsu dokularıyla alakalı olduğunu düşünüyorum. Japonya da acer palmatum/momiji ormanlarında doğal jin ve shari oluşturmuş acerler varmıdır onu araştırmak lazım. Nihayetinde bonsai sanatı, bütün referanslarını (zen felsefesi dahil) doğadan alan bir sanat. Bütün kaygı; gerçeğinin bir temsilini/suretini/imgesini oluşturmak. Bu yüzden bonsai sanat olarak nitelendiriliyor. Doğada gerçeği olmayan bir imge gerçeklikten kopmuş/soyut demektir. Bu durumu fotoğraf sanatından bir benzetmeyle açıklamak gerekirse; sarı **** siyah ırktan bir kişinin çektiğiniz portre fotoğrafının fotoğraf makinesi tarafından mavi gözlü yapılması gibi bir şey. Genetik olarak söz konusu iki ırkın mavi gözlü olma olasılığının kafamıza meteor düşmesi olasılığından daha az olduğunu sanıyorum. Acerlere jin **** shari uygulayabilirsiniz 5-10-50 yıl o jin ve shariyi koruyabilirsiniz ama doğal olurmu? Mesele burada. Bu güne kadar yaklaşık 7 yıldır forumlarda hep teknik sorunlar konuşuldu, ama bu sanatın tinselliği/ruhsallığı/içselliği üzerinde neredeyse hiç durulmadı. Avrupalı ve Asyalı bonsaicileri birbirinden ayıran en temel fark ta burada yatıyor. Asyalı bir bonsai ustası ağacının önünde eğilip saygı gösterisinde bulunarak onun uzun yıllar tek tek dal ve yapraklarıyla ilgilenirken (bonsai aletlerinin ameliyat aletine benzemesinin nedeni de bu sanırım; tek dal **** yaprağı hedeflemesi) Avrupalı bir sanatçı ağacını yılda üç-dört defa çim biçme makasıyla kırpabiliyor (Walter Pall) ve bu durumu ağacın sağlığı açısından normal bulabiliyor çünkü ağacına bir "meta" olarak bakıyor. Asyalı bir sanatçının 50 yılda ulaştığı görüntüye Avrupalı sanatçı 10 yılda ulaşabiliyor. Bonsai sanatını seri üretim sanatına dönüştürebiliyor.

Uzun lafın kısası, doğada ağaçlar çeşitli doğal etkenler tarafından biçimlendirilir ve ağaçlar bu etkenlere farklı tepkiler verirler, bonsai sanatı ise bu karakteristik tepkileri elde etmek için doğayı taklit eder. Aynı iklim de yaşayan bir nar ile zeytin ağacının arasındaki fark ta burada yatıyor sanırım. Kavak ağacından sedir gibi davranmasını beklememek gerekir.

Yeterince açabildim mi bilmiyorum, boş boğazlığım için kusura bakmayın lütfen.

Cemaleddin beğendi.
Özgür Tosun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-11-2013, 16:14   #41
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-11-2012
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 223
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Cemaleddin Mesajı Göster
Sayın Özgür Tosun; Ağacın tam ortasında V şeklinde açtığım yarık (sonradan pişman oldum)
Söylemeseniz farketmeyecektim bence oldukça doğal görünüyor, beğendim.

İyi çalışmalar

Cemaleddin beğendi.
anily Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-11-2013, 20:00   #42
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
Sayın Özgür Tosun; Akçaağaçdaki Jin görüşünüzü; ''siyah ırktan bir kişinin çektiğiniz portre fotoğrafının fotoğraf makinesi tarafından mavi gözlü yapılması gibi bir şey. Genetik olarak söz konusu iki ırkın mavi gözlü olma olasılığının kafamıza meteor düşmesi olasılığından daha az olduğunu sanıyorum.'' diyerek Akçaağaçta JİN uygulamasının genetiğine veya doğasına aykırı olduğunu anlatıyorsunuz sanıyorum... Yani Akçaağaç sert rüzgarlara veya herhangi ekstrem bir koşula maruz kalırsa böyle davranamaz mı? Örneğinin hiç olmamış olma ihtimali, hiç olmayacak demek değildir sanıyorum... Benim Gladiçya (Gleditsia) cinsi ağacım var, bu ağacın doğası gereği onluk çivi gibi dikenleri var, eğer ben bu ağacı dikensiz yapmak için dikenlerini kesersem, işte bu yukarıda verdiğiniz ''mavi göz'' örneğine uyar ve Bonsai felsefesine aykırı olur diye düşünüyorum...

''Doğada gerçeği olmayan bir imge gerçeklikten kopmuş/soyut demektir.'' diyerek Bonsai sanatının sadece realist yapılabileceğini diyorsunuz sanıyorum... Oysa ben de neden sürrealist bir ağaç tasarımı olmasın diyorum... Ağlayan bir ağaç, danseden bir ağaç, yürüyen bir ağaç, korkan bir ağaç, paylaşan, gülen, isyan eden veya kapitalizmin açgözlü saldırılarına maruz kalmış bir ağaç, bir orman neden tasarlamayalım? Bonsai sanatının kaynağı Çin-Japon kültürü olabilir, fakat bunu edilgen bir şekilde taklit etmeye çalışırsak eminim Bonsai'ye bir şey katamayız ve hatta Çin-Japon kültürü gibi bilmediğimiz, yaşamadığımız bir kültürü öykünmeye çalışmak elimize sadece tabakta küçük ağaçlar verecektir...

Bonsai; resim gibi, heykel gibi bir sanat dalıdır. Ve artık tüm yeryüzünün bir sanatıdır...Bunu sadece Japonlar böyle yapıyor diye onlara öykünmek, sadece onların bakış açılarıyla yapmak, bir sanat dalını bir kültürle ve onun değerleriyle bakış açılarıyla, yorumuyla sınırlamak bence sanatın ruhuna, amacına aykırıdır...
Yontma taş devrinde de resim sanatına ait duvar resimleri vardı... Konusu av sahneleriydi... Algı ve bilinç geliştikçe sanat yorumları değişti-gelişti ve resim sanatında onlarca akım oluştu...
Yeryüzünde yaratılan bütün sanat akımlarının Sürrrealizm, Dadaizm, romantizm,realizm,Klasizm, Sembolizm, kübizm, modernizm vs... Bonsai'de de uygulanabilirliği bence olmalıdır...
Saygılar...


Düzenleyen Cemaleddin : 08-11-2013 saat 20:35
Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-11-2013, 10:14   #43
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 23-04-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 55
Sayın Cemaleddin;evet aynen öyle diyorum. Bu güne kadar jin veya shari uygulanmış hiç acer görmedim, hatta yaşı yüz' ün üzerindeki acer bonsailerinin gövdelerinde yer alan budama yara izlerinin kapanması için (çok uzun süre almasına rağmen) ustaların ağacı teşvik ettiğini gördüm (bunun bir sebebi olmalı). Oysa gövdeden kesilen dallardan geriye kalan boşluk bir kaç dakika içinde jin ya da shari ye dönüştürülebilirdi.

Bonsai sanatının gerçeklikten kopması imkansız çünkü ağacın kendisi gerçek. Nesnesi, aynı zamanda imgesi durumunda. Bu durum batı sanatı açısından çok ciddi bir çelişkidir. Batı sanatında nesne ve imge/kavram vardır ve doğa zihinde bu iki araç ile kavranabilir hale gelir. Bu nedenle Nesne olmasından dolayı İmgelik sınırları da kısıtlı olmak zorunda. Ayrıca kapitalizmin açgözlü saldırılarına maruz kalmış bir ağaç ancak masa ya da sandalye olabilir. Bonsai, Çin-Japon kültürünün sadece küçük bir fragmanı. Bonsai yaparak, merak duyarak Çin-Japon kültürünü öğrenmeye çalışıyorsunuz, o minyatür ağacın arkasındaki kültürel ve felsefi derinliği kavramaya çalışıyoruz aslında. Eğer böyle yapmıyorsanız, bir çay sunum ritüelinin inceliğini merak edip sorgulamıyorsanız asıl o zaman elinizde "tabakta küçük ağaçlar" olacak demektir. Biz Türkler pratik zekaya sahip insanlarızdır, sonuca en kısa ve en kolay yoldan gitmeyi bir yaşam biçimi haline getirmişiz bu nedenle toplum olarak 10-50-100 yıllık planlar yapamıyoruz. Kültür ve sanat zaten öykünmenin ta kendisidir. Bu öykünmeyi İtalyan, tuval üzerine yağlı boya ile yapar, Japon bonsai ile, el yazması ile yapar, Türk de çini ile, kilim ile yapar. Sadece öykünmenin yöntemleri farklıdır. Yöntemleri birbirine karıştırmamak lazım. Siz, acerinizde jin yapmak istiyorsanız yapabilirsiniz, sizin tercih ve beğeniniz. Ben bu sanatı geleneksel yoldan felsefesiyle, geleneksel teknik ve yöntemleriyle öğrenmeye çalışıyorum ve bu gidişattan ciddi "haz" duyuyorum.

Bonsai resim gibi, heykel gibi bir sanat dalı değildir. Bonsai sanatını ne plastik sanatlar, ne dekoratif sanatlar ne de sahne ya da gösteri sanatları kapsamına alamazsınız, söz konusu sanat nesnesi üretme yöntemlerini, bonsai sanatına uygulayamazsınız. Bağlam çok farklı, her şeyden önce sanat yapmak için kullandığınız malzeme/medyum canlı ve sizin etkinize tepki veriyor. sanat üretmek sınırsız özgürlük değildir, her sanat türünün kendine özgü iç dinamikleri vardır ve bu dinamikler yontulan taşın, üretimin ortasında dağılıvermemesi, resimde kullanılan boyanın 3 yıl sonra oksitlenip kararmaması, şasesinin yamulmaması gibi temel çok basit gibi görünen kaygılarla şekillenmiştir. Bonsai de aynı dinamiklerle şekillenmiştir. 30 metrelik bir ağacı 10 cm lik bir tabağa nasıl koyarım, orada nasıl yaşatırım veyaşama mekanıma nasıl sokarım gibi sorulardan ortaya çıkmıştır (doğada sarayından kilometrelerce uzakta gördüğü ve "haz" duyduğu dağ manzarasını sarayının bahçesinde görmek isteyen Çin hükümdarını hatırlayın). Mağara resimlerinden modernizme hatta postmodernizme kadar geniş bir yelpazede (yaklaşık 30 000 -35 000 yıllık bir yelpaze) plastik sanatlardan örnek verdiniz, söz konusu dönem, akım, hareket ve eğilimler toplumsal yaşamda yaşanan gelişmeler doğrultusunda etkisel **** tepkisel işlevlerle ortaya çıkmıştır (buradan en az 10 tane akademik makale çıkar, teşekkürler). Özellikle sizin saydığınız akımlar ve hareketler kapitalist burjuva kültürünün dekoratif, ticari kaygılarıyla şekillenmiş akımlardır. Gelişme değil dejenerasyondur. Ancak söz konusu eğilimler içerisinde kaideyi bozmayacak, "ifade" yi hedefleyen istisnalar da mevcuttur (Goya, Bruegel v.b.). Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, sembolizmi bonsai ye uygulayamazsınız çünkü bağlam farklı, disiplin farklı. Bonsaiye ancak bunjingi, hokidachi, kengai, han kengai v.b. akım, ekol/okul/öğreti/tarz/biçem leri uygulayabilirsiniz.

Teşekkürler,

Özgür Tosun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-11-2013, 15:53   #44
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
Sayın Özgür Tosun; ''acer bonsailerinin gövdelerinde yer alan budama yara izlerinin kapanması için (çok uzun süre almasına rağmen) ustaların ağacı teşvik ettiğini gördüm (bunun bir sebebi olmalı).''

deyip sebebi anlaşılmaz bırakarak, tartışmanın önemli bir kısmını daha bilinçli hale sokamıyoruz...

Sürrealizm, Gerçekten kopuk değildir, gerçeğin bilinçdışı yansımasıdır... Örneğin adamın biri çıkmış ''pictografik bonsai '' yi yapmış... Beğeniriz beğenmeyiz, bunu hangi ''gerçeklik''le açıklayacağız...

Minyatür ağaç yetiştirmek sadece teknik bir iştir, bu kadarıyla kalınırsa sadece zanaat yapılmış olur, sanat değil... Zanaatı sanata dönüştürmek istediğimiz zaman duygularımız, bilincimiz, bilinç dışımız, mantığımız, matematiğimiz, yerel ve evrensel kültürümüz işin içinde olmak durumundadır... Ve biz eserlerimizi bunlarla yoğurduğumuzda sanırım sanata ulaşabiliriz...
Kapitalizmde ağaç sadece masa-sandalye olmaz, rant için cayır cayır yakılır, yarısı yanmış dramatik ağaçlar olur, kirli atıklarla hastalıklı yaşar, köküne yakın kesilmiş ağaçtan yeni bir sürgün verir veya ölür... vs...

''Bonsai yaparak, merak duyarak Çin-Japon kültürünü öğrenmeye çalışıyorsunuz, o minyatür ağacın arkasındaki kültürel ve felsefi derinliği kavramaya çalışıyoruz aslında. Eğer böyle yapmıyorsanız, bir çay sunum ritüelinin inceliğini merak edip sorgulamıyorsanız asıl o zaman elinizde "tabakta küçük ağaçlar" olacak demektir.'' diyorsunuz...

Öncelikle, biz Çin-Japon kültürünü öğrenmeye çalışmıyoruz, bir milletin kültüründen bir kaç birşey öğrenebiliriz, fakat bir milletin bütün kültürünü, tüm ritüellerini öğrenmek en azından benim harcım değil, ihtiyacım, zorunluluğum yok ve pratik de bulmuyorum... Bu akademisyenler için bir gereklilik olur ancak... Ben sadece Çin-Japonlardan bonsai tekniğini öğreniyorum, onu kendi kültürümüz, bakış açımız ile harmanlayıp ortaya birşeyler koyabilme peşindeyim... Ayrıca ritüel değil mana peşinde olunması gerktiğini düşünüyorum... Ritüellere takılmak manadan uzaklaştırır insanı...


''Kültür ve sanat zaten öykünmenin ta kendisidir'' diyorsunuz...
Sizinle ana fikirde beraberim... Ancak...
(Sayın Sagol'a ''Akçakesme'' başlıklı sayfada Mayıs 2013 de verdiğim cevapta Öykünmeyle ilgili görüşlerimi yazmıştım...) Oradan kısa bir alıntı yapıyorum :
''Elbetteki başlarda taklit öğrenmenin bir yöntemi fakat özgün olabilmek için taklit aşamasını bilgi birikimi, gözlem, yorum, yaratıcılık ve yerel kültürümüzle harmanlayıp aşamazsak eğer bizlerin varabileceği yer sadece tabakta küçük ağaçlar yetiştirmek olacaktır. Bu da Sanata ulaşamıyacağız demektir... Bunun için de bizlerin çok ama çok makaleye, tartışmaya ulaştırılması gerekli'' diyorum..

''Özellikle sizin saydığınız akımlar ve hareketler kapitalist burjuva kültürünün dekoratif, ticari kaygılarıyla şekillenmiş akımlardır. Gelişme değil dejenerasyondur'' ... diyerek burjuva eleştirisini yaptıktan sonra...
''30 metrelik bir ağacı 10 cm lik bir tabağa nasıl koyarım, orada nasıl yaşatırım veyaşama mekanıma nasıl sokarım gibi sorulardan ortaya çıkmıştır(doğada sarayından kilometrelerce uzakta gördüğü ve "haz" duyduğu dağ manzarasını sarayının bahçesinde görmek isteyen Çin hükümdarını hatırlayın)'' diyerek,
Bonsainin burjuva kökenini olumlayarak örnek gösteriyorsunuz? bu çelişkiyi ortaya koymakla beraber; Bilgiye, alete çok çabuk ulaştıkları ve zamanlarını günde 15-20 saat tarlalarda-fabrikalarda geçim sağlamak için geçirmediklerinden dolayı birçok sanatın kökeni aslında burjuva sınıfıdır... Örneğin klasik müzik ilk yaygınlaşmaya başladığında bir burjuva müziğidir... Durağandır, niteliksel patlamalar göremezdiniz... Ama şimdi Rodrigo'nun bir iç savaşı anlattığı Gitar Konçertosundaki diyalektiği hissetmememiz mümkün değil, ya da Albinoni'nin Adagio G Minör konçertosunu dinlerken; çıktığınız ''Yol''un hüznünü, dramını, yenilgilerini, zaferlerini, çatışmalarını hissedebiliyorsunuz... Bir şey'in çıkış noktası değil nasıl ve neye karşı kullanıldığı önemlidir... Dinamit yol-baraj yapmak için kullanıldığında iyi, saldırı savaşlarında kullanıldığı zaman kötüdür...Yani demem o ki; içimizdeki iyi köpeği mi, yoksa kötü köpeği mi besliyoruz? Biz hangisini beslersek, onu büyütürüz içimizde diye düşünüyorum...

Elbette bu sanat akımlarını, isteyen istediği sınıf çıkarına kullanmak hakkına da sahiptir. Bu demek değildirki sanat sadece burjuvalar çıkarına yapılır... Yüzlerce binlerce muhalif sanatçı da bu akımları işçi sınıfı öğretisine göre kullanıyorlar... Kısaca sürrealist bir resim de kapitalizmin vahşiliğini anlatabilir, anlatılıyor da... Bizlerde Bonsai de bir yolunu bulup, sanat akımlarıyla özdeş ürünler verebilmeliyiz... İster kapitalizm olsun, ister sosyalizm olsun, daha iyiye, daha güzele ulaşmak için Sanat her zaman muhalif-eleştirel olmak zorundadır...

Saygılar...

kalambaklı beğendi.
Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-11-2013, 17:07   #45
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 23-04-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 55
Sebebi anlaşılmaz bırakmıyorum, bu güne kadar jin ya da shari uygulanmış acer türüne varyetesine rastlamadım diyorum ve hatta bu türlerde tam tersi, yarasız ölü gövdesiz örneklerin öne çıkarıldığını görüyorum diyorum. Bunun tek bir açıklaması olabilir o da acer türlerinin tartıştığımız tekniğin uygulanması için uygun türler olmadığıdır. Aslında mesele bu kadar açık. Ama deneme yanılma yöntemini kullanmak istiyorsanız buyurun yapın.

Sürekli batı modernizmini ve burjuvazisini öven söylemler üretiyorsunuz ve bu savınızın kanıtı olarak plastik sanatlardan 1-2 tane istisnadan örnek veriyorsunuz. Ancak çok yanılıyorsunuz. Özellikle plastik sanatlar alanında söylem üretirken dikkatli olmak gerektiğini söylüyorum çünkü teziniz aynı zamanda anti tez de olabilir. Batı kültürü nesneyi metalaştırmakta bir sakınca görmez anti kapitalist söylemle kapitalizmin çarklarını çok güzel çevirebilir. Buna örnek olarak bütün sürrealist sanatçıları özellikle de Andre Breton ve Salvador Dali yi örnek verebilirim. Kendileri yeşil renkli dolara tapan insanlardı.

Minyatür ağaç (Bu ifadeden bonsai yi anlıyorum aksi takdirde bodur elma derdiniz sanırım) yetiştirmek sadece teknik bir iş değildir. Bu işin çok ciddi tinsel bir boyutu vardır. Ayrıca kapitalizm kurbanı ağaçlardansöz ederken bonsaide ki en önemli kuralı unutuyorsunuz; bonsai de budama insan eli değmemiş gibi olmalı, doğal görünmeli kuralı.

Asya ve uzak doğu kültürünün ucundan tutmadan bonsai tekniğindeki "mana" yı kavramanız mümkün değil.

Neden özgün olmak istiyorsunuz? adınızı tarihe altın harflerle mi yazdırmak istiyorsunuz binlerce dolara ağaç mı satmak isityorsunuz? Özgünlük kaygısının altındaki en temel iki neden bunlardır çünkü. Sanat özgün olan değildir. Sizin savunduğunuz düşünce modernist sanat tüccarlarının ürettiği bir düşüncedir. Günümüzde sanat özgünlük kaygıları nedeniyle kendi gerçekliğinden kopmuş durumdadır. Bırakın ne olduğunu anlamayan izleyiciyi, ne yaptığını bilmeyen sanatçılarla dolu etrafımız.

Burjuva ve aristokrasi arasında çok ama çok fark var hele, asya feodalizmi ile batı feodalizmi arasında ki fark ise kıyaslanamaz bile. Burada vurgulamak istediğim hükümdarlık, burjuvazi, feodalizm, v.s. değil "haz" kavramıydı. Sanatın özü "haz" dır. Sanatçı yaparken haz duyar, izleyici izlerken haz duyar. Nesnel değil tinsel bir işlevselliği vardır. Bu kadar yeterli sanırım.

Ben sürrealist resmin kapitalizmin vahşilğini anlatıp anlatmadığına değil o sürrealist resmin milyon dolarlara satılıp satılmadığına bakarım. Eğer bir meta olarak ortalıkta dolaşıyorsa ürettiği her antikapitalist söylem havadır, civadır.

Tekrar ediyorum; siz acerinizde jin, shari yapmak istiyorsanız yapın, gövdesine kilim deseni de kazıyabilirsiniz özgünlüğe ve evrensel kültüre giden yol belki buradan geçiyordur. ama şunu söyleyebilirim, plastik sanatlar (eksikleri olsa da) algısıyla bonsai üretmeye çalışıyorsunuz büyük çelişkiler içerisindesiniz, bonsai doğadan kopuk, yabancılaşmış bir ağaç olmamalı.
Sonuç olarak; Siz acerinize jin ya da shari yapmak istiyorsanız yapın.

Özgür Tosun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-11-2013, 19:23   #46
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
Sayın Özgür Tosun; ''Bunun tek bir açıklaması OLABİLİR'' diyerek , Acer de kabuk soyma veya oyma konusunda varsayıma dayalı konuşuyorsunuz. Kesin bir sebep açıklayamıyorsunuz... Ustalar bunu yapmamış, ama neden?

Hiçbir anti kapitalist, batı modernizmine karşı asya feodalizmini tercih etmez...BU mantıksızdır... Kaldıki oralarda şu an kapitalist... Batı modernizmi toplumsal süreçte daha ilericidir.(teknoloji, bilgi, kültür, aydınlanma vs... ) Kapitalizmin ipini çekecek olan da yine batıdaki aydınlanma ve mücade olacaktır...Bu diyalektik sürecin tıkır tıkır işlediğini gösterir... Beni burjuvaziyi savunuyor sanmanızdan beni anlamadığınızı düşünüyorum...

''Asya ve uzak doğu kültürünün ucundan tutmadan bonsai tekniğindeki "mana" yı kavramanız mümkün değil.'' diyorsunuz, öyleyse; kimse İtalya da pizza yemeden resim sanatını anlayamaz sonucu çıkıyor...


''Neden özgün olmak istiyorsunuz? '' diyorsunuz... Peki, Neden sıradanlaşayım ki? Elbetteki fark yaratmak istiyorum... Bunu beceririm beceremem ayrı konu... Benim sıradışı fikirlerim olamaz mı?


''Eğer bir meta olarak ortalıkta dolaşıyorsa ürettiği her antikapitalist söylem havadır, civadır. '' diyorsunuz.

Bir sanat eserini satmak o eseri ve sahibini küçültmez... Eğer öyle olsaydı sizinde takdir ettiğiniz onca sanatçı eserlerini bedava dağıtır ya da bedava sergilerdi, ki bu hayatın akışına aykırıdır.... Bir sanat eserine sahip olamazsınız, o eser sanatçıdan çıktıktan sonra tüm insanların malıdır... İster satsın ister satmasın...Hem sanatı sınıfsallaştırıp, metalaşmasından, burjuvaya hizmet etmesinden bahsedip, hem de imparatorun hazzından dem vurmak çelişiyor... Nasıl yani imparator zengin ve haz sahibi, bonsaisini satmıyor, o zaman bu tutum saygıdeğermidir?... Ya da yoksul sanatçı eserini satıyor, eser de sanatçı da değersizmidir?, ya da sanatçı o eserden haz almaya hakkı yokmudur?, ya da haz almamış mıdır?.... Ya da Gorki, Nazım, Aragon, Eluard ve yüzlerce anti kapitalist sanatçı eserlerini bedava mı dağıtmıştır? Bunlara takılmamak gerek...

Bonsaide de burjuva değerlerinin tiksinçliğini, pisliğini, iğrençliğini, berbatlığını,rezaletliğini ya da düşlenen erdemin, güzelliğin, huzurun ve her türlü zor-zalim koşullarda yaşama tutunmuşluğu hangi akım ile olursa olsun vurgulanabilir olmasının yolları bulunabilir ve gereklidir diyorum... Entellektüellikte katı ve aslında mufazakar olmak entellektüeli dondurur diye düşünüyorum...

Sanırım Acer Negundo'ya jin de shari de yapılabilir. Bilemiyorum, ikinci ağaçta deneyip izleyeceğiz... Çünkü elimde olup olmayacağına dair net bir bilgi yok.

Saygılar...

Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-11-2013, 20:47   #47
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
10 Kasım 2013 de İzmir Karşıyaka'da, Orçun, Ferit ve Nail Sarı ile buluştuk... Acer Negundo'nun nebariye yakın, kabuk dokusu olmayan yerinde Ferit'in titiz çalışmasıyla shari işlemi yapıldı... JİN işlemine ise diğer ağaçtaki denemeden sonra karar vereceğim... Tellemesi yapılmamış haliyle Orçun'nun objektifinden: Acer Negundo 10kasım2013...

Eklenen Resimler
Dosya Türü: jpg 11kasım2013.jpg (32.3 KB, 231 views)
Sakaki beğendi.

Düzenleyen Cemaleddin : 12-11-2013 saat 06:54
Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-11-2013, 21:23   #48
Ağaç Dostu
 
Ferit Aydın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-02-2011
Şehir: izmir
Mesajlar: 338
Güzel oldu kerata ))

Cemaleddin beğendi.
Ferit Aydın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-11-2013, 23:05   #49
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Özgür Tosun Mesajı Göster
Sebebi anlaşılmaz bırakmıyorum, bu güne kadar jin ya da shari uygulanmış acer türüne varyetesine rastlamadım diyorum ve hatta bu türlerde tam tersi, yarasız ölü gövdesiz örneklerin öne çıkarıldığını görüyorum diyorum. Bunun tek bir açıklaması olabilir o da acer türlerinin tartıştığımız tekniğin uygulanması için uygun türler olmadığıdır. Aslında mesele bu kadar açık. Ama deneme yanılma yöntemini kullanmak istiyorsanız buyurun yapın.
Sn Özgür Tosun,

Aslında çok var, araştırırsanız çok sayıda örnek olduğunu göreceksiniz. Aşağıda bir kaç örnek fotoğraf yükledim. Negundo, bonsaide çok sık tercih edilen bir tür olmadığından, daha ziyade diğer acer türlerinden örnekler bunlar.

Daha önce Cemaleddin bey bana "Asya ve Avrupa'da böyle kütüklerden yapılmış güzel bonsai örnekleri yok, varsa gösterin" demişti ama genelde böyle tartışmalara girmek istemediğim için gelişmiş gövdeli, yaşlı ağaçlardan yapılmış ve de dünyaca ünlü birçok bonsai örneğini, mevcut olmasına rağmen örnek vermek istememiştim.

Ancak sizin teziniz, deneyim bir yana teorik bilgiye bile dayanmadığı için (sadece bir tahminde bulunuyorsunuz), bonsai ile ilgilenen diğer arkadaşları yanlış yönlendirici olsun istemedim.

Dürüst konuşmam gerekirse, kendi iklimimden ötürü acer türlerini çalışamıyorum ve bu yüzden teorik bilginin ötesinde, bir tecrübeye dayanarak bu konuda net bir tezi savunamam, FAKAT Adana'da Negundo türlerinin yetiştiğini, hatta üzerinde doğa şartlarından dolayı kendiliğinden oluşmuş ölü gövde ve kuru dallı bir çok Negundo ağacını gördüğümü de söyleyebilirim.

Acer palmatum - deshojo:
Acer Palmatum - Deshojo.jpg

Acer palmatum [Walter Pall]:
Walter - Acer palmatum-2.jpg

Acer buergeranum [Walter Pall]:
Walter Pall - Acer buergeranum.jpg

Acer palmatum [Walter Pall]:
Walter Pall - Acer palmatum.jpg

Cemaleddin beğendi.
Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2013, 10:38   #50
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 23-04-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 55
Bir çeviren olursa sevinirim, tecrübe ve teori bir arada. Özellikle son cümleye dikkatinizi çekmek isterim.
"Creating deadwood on Bonsai, in the form of Jin or Shari, can enhance the tree's character significantly. A "Jin" is a bare-stripped part of branch and a "Shari" is a barkless part of trunk. In nature, deadwood is created when a tree is hit by lightning, exposed to sustained periods of drought or when branches snap due to ice stress, wind or weight of snow. The wood dies off and is bleached by intense sunlight.
This technique is almost exclusively used on evergreen trees, as creating Jin or Shari on deciduous trees often looks unrealistic (deadwood on a deciduous tree often rots away over time)."
Deadwood on Bonsai (Jin and Shari) - Bonsai Empire

Özgür Tosun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2013, 11:52   #51
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Tezinizi savunan bir cümle olduğunu düşündüğünüze göre İngilizceniz de var demektir. O halde neden siz çevirmediniz ki herkes anlasın?

Bu konuda ben size rahat 10 farklı makale bulup buraya koyabilirim. Bunun bir önemi var mı? Bu bir lezzet, tercih ve ustalık meselesidir ki ustalık için de bolca deneyim gerekir, kaldı ki teorik bilgilerle usta olmuş bir bonsai ustası ben tanımıyorum doğrusu. Hele de tahminler yürüterek bonsaide ilerleme kaydetmiş bir bonsaici hiç tanımıyorum.

Doğada bu tür ağaçlar gördüğünüzde siz "çok çirkin, hiç doğal bir ağaç değil" mi diyorsunuz veya böyle bir bonsai gördüğünüzde "hiç doğal ağaca benzemiyor" mu diyorsunuz? Bunlar göreceli kavramlardır ve tartışılması kimseyi bir yere götürmez, şu ana kadar yapılmış benzer tartışmalar da bizi bir yere götürmemişti. Benim kendi damak tadım, gövdesinde çizik dahi bulunmayan bir ağaçtansa uzun yıllar ayakta durmak, yaşamını sürdürmek adına doğaya karşı verdiği savaşın izlerini üzerinde gururla taşıyan bir ağaçtan yana ama bunu da her zaman uygulamalıyız diye bir şey de olmaz.

Bu arada, son cümlede 2 kere geçen "often" kelimesine de ben sizin dikkatinizi çekerim:

"creating Jin or Shari on deciduous trees often looks unrealistic (deadwood on a deciduous tree often rots away over time)" = Yaprak döken ağaçlarda jin veya shari yapılması çoğunlukla gerçekçi durmaz (yaprak döken bir ağaçtaki ölü gövde çoğunlukla zaman içinde çürüyüp yok olur.

Birinci geçtiği yer için: Bu, imkanlara ve sizin ustalığınıza kalmış, tabii ki denemekten kaçınarak birşey öğrenemeyeceğimiz gibi usta da olamayız.

İkinci geçtiği yer için: Zaten lime sülfürü ve koruma amaçlı sürülen benzer bazı maddeleri bu yüzden kullanıyoruz. Doğada kendiliğinden çürüyüp gitse de bonsaimiz çürümesin isteriz değil mi?

Her neyse, dediğim gibi bunlar tartışma götürmeyecek, kesin çizgilere sahip konular değil ve tartışmanın kimseye faydası olmaz. Tam aksine, tartışmak yerine teorik bilgileri de dikkate alarak bunları deneyimleyerek ustalığımızı geliştirmek en iyisidir bence. Şimdi bu tür uygulamaları yapmış olan Walter Pall'a kalkıp "siz bunu yapmışınız ama bu yanlış, yaprak döken ağaçlarda bu olmazmış, olsa da güzel görünmezmiş, güzel görünse de bonsainiz çürürmüş" deseniz acaba size ne cevap verirdi?

Ben şahsen Cemaleddin beyin yaptığı doğru veya yanlış, başarılı veya başarısız her denemenin (beğensem de beğenmesem de) ona ve onu izleyen bonsai meraklılarına büyük bir kazanç sağladığı görüşündeyim ve kendisinin her zaman destekçisiyim bu bağlamda.

Cemaleddin beğendi.
Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2013, 12:22   #52
Ağaç Dostu
 
Ferit Aydın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-02-2011
Şehir: izmir
Mesajlar: 338
Arkadaşlar aslında burada şöyle bir durum var, ağaç türüne göre yapılacak ve yapılmayacak işlemler elbette ki vardır lakin şunu unutmamak gerekir çalıştığınız ağaç yapmanız gerekeni size zaten söylüyor ve bu doğrultuda hareket ediyor genelde.

Örneğin ; Acerler de genel anlamda bu uygulamaların yapılmıyor olması yapılamaz anlamını taşımıyor. Pürüzsüz bir gövdeye sahip bir acer de kendiniz bir oyma ya da sharimiki tarzı bir uygulama yapacaksanız mutlaka iyi düşünülmesi gerekir diye düşünüyorum.

Ancak ağaç üzerinde "Cemaleddin beyin ağacında ki tarzda" doğal bir yara ya da kuruma olan bir nokta da bir çok işlem yapılabilir.

Nitekim Cemaleddin bey'in ağacında birlikte çalışma fırsatımız oldu ve oyuk olan bölgenin iç kısmında ki kuruma çalışma esnasında bizim oyabileceğimiz kadar yeri bize gösterdi canlı dokuya ulaşınca durmamız gerektiğinide gösterdi gayette doğal görünen bir yapı ortaya çıktı.

Kısacası hangi tür olursa olsun dilinden anlıyorsanız ağacın söylediklerini dinleyin, en iyi yolu o size gösterecektir.

Sakaki, Cemaleddin ve anily beğendi.
Ferit Aydın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2013, 12:27   #53
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 23-04-2007
Şehir: Mersin
Mesajlar: 55
Sitede Görsel paylaşmadığım bonsai yapmadığım **** yapamadığım anlamına gelmez sayın Sakaki. Yaklaşık 8 yıldır büyük keyif alarak bonsai ile uğraşıyorum ve şu anda tohumdan fidanlıktan, yamadori v.b. yöntemlerle elde edilmiş mame, shohin yaklaşık 10-15 tane bonsaim ve 200 civarında da adayım var. Benim için önemli olan keyif alarak kuralları ile sanat yapmaktır ve bonsai de de bunu savunuyorum. Oldum olası "ben yaptım oldu" mantığına karşı çıkmışımdır ve çıkacağım da. Bu yakalaşım biçiminin 10 yıldır Türkiye de bonsai yi nereye getirdiği belli. Sizlere kolay gelsin. Artık bu başlık altında hiç bir cevap yazmayacağım.

Özgür Tosun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2013, 12:48   #54
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Özgür bey,
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Özgür Tosun Mesajı Göster
Sitede Görsel paylaşmadığım bonsai yapmadığım **** yapamadığım anlamına gelmez sayın Sakaki. Yaklaşık 8 yıldır büyük keyif alarak bonsai ile uğraşıyorum ve şu anda tohumdan fidanlıktan, yamadori v.b. yöntemlerle elde edilmiş mame, shohin yaklaşık 10-15 tane bonsaim ve 200 civarında da adayım var.
Benim ne böyle bir iddiam ne de söylemim oldu ne de böyle bir imada bulundum size! Kaldı ki pek paylaşımda bulunmadığınız halde bonsai ile yakınen ilgilendiğinizi ve birçok bonsainiz olduğunu da hem biliyor hem de tahmin ediyorum. Nereden çıkardınız şimdi bunu hiç anlamadım!
Bu arada, keşke paylaşımlarınız da olsa çok daha güzel olurdu, bizler de sizin deneyimlerinizden faydalanır, sizden de birşeyler öğrenirdik.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Özgür Tosun Mesajı Göster
Benim için önemli olan keyif alarak kuralları ile sanat yapmaktır ve bonsaide de bunu savunuyorum. Oldum olası "ben yaptım oldu" mantığına karşı çıkmışımdır ve çıkacağım da. Bu yakalaşım biçiminin 10 yıldır Türkiye de bonsai yi nereye getirdiği belli. Sizlere kolay gelsin. Artık bu başlık altında hiç bir cevap yazmayacağım.
Zaten savunduğumuz şey aynı
Bu konuda sizinle hemfikirim. Aslında, ben bu konuda daha ziyade Cemaleddin beyle hem fikir değilim

Ben de sizin gibi mümkün olduğunca kuralların referans alınmasından yanayım ancak jin ve/veya shari yaprak dökenlerde uygulanmaz diye bir kural yok. Aynı keza, literati tarzı için genelde yaprak dökmeyen ağaçlar tercih ediliyor ama yaprak döken ağaçtan literati olmaz diye bir kural da görmedim ben.

Son olarak, neden bir daha yazmayacağım diyorsunuz pek anlamadım? Bu konuyu tartışmamızda ne var sanki Özgür bey? Gördüğüm kadarıyla kimse kimseyi ne rencide edecek şekilde, ne kaba bir dille, ne de argo bir mesaj yazdı. Gayet medeni bir şekilde bir konuyu tartışamaz mıyız, tartışınca birilerinin mutlaka küsmesi mi gerekiyor sonunda?

Cemaleddin ve badrobot beğendi.
Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2013, 12:51   #55
Ağaç Dostu
 
Sakaki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Ferit Aydın Mesajı Göster
Arkadaşlar aslında burada şöyle bir durum var, ağaç türüne göre yapılacak ve yapılmayacak işlemler elbette ki vardır lakin şunu unutmamak gerekir çalıştığınız ağaç yapmanız gerekeni size zaten söylüyor ve bu doğrultuda hareket ediyor genelde.

Örneğin ; Acerler de genel anlamda bu uygulamaların yapılmıyor olması yapılamaz anlamını taşımıyor. Pürüzsüz bir gövdeye sahip bir acer de kendiniz bir oyma ya da sharimiki tarzı bir uygulama yapacaksanız mutlaka iyi düşünülmesi gerekir diye düşünüyorum.

Ancak ağaç üzerinde "Cemaleddin beyin ağacında ki tarzda" doğal bir yara ya da kuruma olan bir nokta da bir çok işlem yapılabilir.

Nitekim Cemaleddin bey'in ağacında birlikte çalışma fırsatımız oldu ve oyuk olan bölgenin iç kısmında ki kuruma çalışma esnasında bizim oyabileceğimiz kadar yeri bize gösterdi canlı dokuya ulaşınca durmamız gerektiğinide gösterdi gayette doğal görünen bir yapı ortaya çıktı.

Kısacası hangi tür olursa olsun dilinden anlıyorsanız ağacın söylediklerini dinleyin, en iyi yolu o size gösterecektir.
Gayet güzel özetlemişsiniz durumu
Elinize sağlık ağaç üzerinde yaptığınız işlemler için de!

Cemaleddin beğendi.
Sakaki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2013, 17:45   #56
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
Sayın Özgür Tosun; , burada onca insan elinden geldiğince bilgi, deneyim paylaşımı yapıyor. Madem ki Türk Bonsaisinde bir takım aksaklıklar görüyorsunuz Rica ediyorum bu başlık altında yazmasanız bile, kendi başlıklarınızda sizi izleme ve deneyimlerinizden yararlanma, örneklerinizi değerlendirme olanağını Türk Bonsaisinin gelişmesi için yayınlamanız bir sorumluluktur, sizinde çorbada bir tutam tuzunuz olması eminim lezzeti arttıracaktır...
Sürç i lisan ettiysek de affola... Saygılar ve kolaylıklar diliyorum...


Sayın Sakaki; Olumlu veya olumsuz samimi düşünceleriniz için teşekkür ederim...
Ayrıca ''kütükten! güzel bonsai olmaz '' fikrim negatiften durağana dönüştü

Ben kaliteli ve seviyeli bir tartışma olduğunu düşünüyorum... Tüm arkadaşlara teşekkür ederim...

Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2013, 16:26   #57
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-11-2012
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 223
Öncelikle Özgür bey'e ve Cemaleddin beye teşekkür etmek isterim. 2 boyutlu düşüncelerime 3 boyutlu derinlik kattılar. Bir gelişim isteniliyorsa mutlaka tartışmak şarttır. Tartışma sınırları aşılmadığı sürece, üyelerin özellikle teoride mümkün olmayan fikirleri moderatörler tarafından taraf tutmaksınız gözardı edilebilir. Bunun kimseye zarar vermediği gibi tartışma derinleştikçe anti tez fikirlerin daha sağlam temeller üzerinde kurulur ve benim gibi acemi üyelere daha faydalı bilgiler edinmemize sebep olurlar. Özgür beyin ingilizce makalede belirttiği örnek gibi. Bu durumda kaybedenin olmadığı tartışmanızın kazananı forum üyeleri olduğunu düşünüyorum.

Herkese teşekkür ederim.

anily Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2013, 19:50   #58
Ağaç Dostu
 
Cemaleddin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2010
Şehir: izmir, Çiğli
Mesajlar: 1,206
Sayın özgür Tosun'un ; ''Mesele burada. Bu güne kadar yaklaşık 7 yıldır forumlarda hep teknik sorunlar konuşuldu, ama bu sanatın tinselliği/ruhsallığı/içselliği üzerinde neredeyse hiç durulmadı''
cümlesine tüm kalbimle katılıyorum.. Ama haklı olarak Avrupalı sanatçıları Bonsai'yi seri üretim sanatına dönüştürmekle itham ederken, Japonya'dan dünyaya arz edilen Bonsai Sektörünü Bonsai Tarlalarını gözardı edemeyiz... Yani demem o ki; her şeyi metalaştıran kapitalizm Bonsai'yi de , batı da da doğuda da metalaştırabilir... Sayın Özgür Tosun'un dediği gibi ; ''Asyalı bir sanatçının (''Duygu'' ile) tek bir dal tek bir yaprak hedefleyerek 50 yılda ulaştığı görüntüye, Avrupalı bir sanatçının aynı görüntüye (''Teknik'' ile duygusuz bir biçimde) çim biçme makinesiyle kırparak 10 yılda ulaşabiliyor'' olması, aslında Bonsai'nin şimdilik teknik bir zanaat olduğunu düşündürüyor...
Örneğin; önümüze iki yöntemle de üretilen iki Bonsai getirilse ve biz Hangisinin Asyalı, hangisinin Avrupalı usta (duygu-teknik) tarafından yapıldığını bilmediğmizi düşünürsek , hangisinin duygu, hangisinin teknikle yapıldığını nereden bileceğiz? Yanılma payımız ne olur sizce??? ....Asyalı duygusuyla da, Avrupa'nın duygusuz tekniğiyle de yapılan Bonsai'yi ayırt edemiyorsak, iki anlayışta da sanat adına ortada bir sorun var demektir... Bizim net bir ayracımızın olabilmesi gerekli...

Öyleyse ''Teknik-zanaat- Asya ritüeli' ile ''Sanat''ı net bir şekilde ayırabilecek verilere ihtiyacımız var... Sanırım işte burada Bonsai'yi sanat akımları ile bir şekilde buluşturmamız zorunludur... Bunun yollarını düşünmeliyiz...

Ağaçlar Net.te ;
''Üç yılda Bonsai (Yeni başlayanlar için rehber)
Büyük New Orleans Bonsai Cemiyeti'nin 11 Eylül 1990 tarihindeki konferansında sunulmuştur.
(Bu makale daha sonra Amerika Bonsai Cemiyeti Dergisinde de yayınlanmıştır. 1990 yılı Cilt 24, Sayı 2, Sayfa 8-10)'' ...... Giriş parağrafıyla sunulan makaleden alıntı yapıyorum:
''Şu anda koleksiyonumda üç yıldan fazla süredir üstünde uğraştığım hiç ağaç yok. Üç yıllık bir zaman diliminde (çoğu zaman daha az sürede) bonsailerinizi size (üç yıl sonunda) sadece ufak düzeltmelerin (çimdikleme/pinching ve hafif budama) kalacağı bir şekli getirebilirsiniz. Bunun sırrı da basit: İyi kalitede malzemeler (material-ağacın kendisi kastediliyor) kullanın ve gelişme aşamasında ağaçlarınıza uygun müdahalelerde bulunun. Bu söylediklerimde en küçük bir abartma söz konusu değil, çünkü bunu ben yaptım ve başlarken hiçbir özel yeteneğim ya da bilgim de yoktu.''
Yazar: Zach Smith
Çeviri: Erkan Aktaşgül
07-07-2005
(agaclar.net - Bonsai Hakkında )

Benim ''Bonsai bir çok sanat akımıyla buluşmadığı sürece sadece teknik bir zanaat olacaktır '' tezimi güçlendiren onlarca teknik makaleden sadece bir tanesi bu...

Saygılar...


Düzenleyen Cemaleddin : 14-11-2013 saat 21:02
Cemaleddin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-03-2014, 16:45   #59
Ağaç Dostu
 
Ferit Aydın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-02-2011
Şehir: izmir
Mesajlar: 338
Cemaleddin Abi, Ağacın son durumu nedir merak ettim

Cemaleddin beğendi.
Ferit Aydın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-03-2014, 17:02   #60
Ağaç Dostu
 
badrobot's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-08-2011
Şehir: Manisa
Mesajlar: 2,734
Cemaleddin Abi.
Vallahi ağacın son durumunu bende merak ettim. Bu ağaçta en çok beğendiğim şey alt-orta bölümdeki kovuk. Ağaca yaşlı bir görüntü veriyor.

Cemaleddin beğendi.
badrobot Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 02:57.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024