08-09-2016, 13:00 | #151 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Öndeki üç kavun. Hatırlarsanız sert dokusu ve az şeker oranı nedeniyle "şalak" şüphesine düşmüştüm. Şalak olgunlaşınca bunların tutma olduğu kesinleşmişti. Maalesef daha başka fotoğraf yok ve tüm tutmalar hasat edildi. Yine de yeni gelen meyve var mı bir bakarım. |
|
08-09-2016, 15:37 | #152 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Şeker oranı yanıltıcı olabiliyor ama hem Tutma hem Şalak aynı yöreye ait. İkisi de büyük ihtimalle zaten bu özelliğinden dolayı tercih edilen kavunlar (kullanım alanları farklı). Bence sizin yetiştirdiğiniz Tutma'da da Şalak'da da herhangi bir sorun yok. Şalak, yetiştirme şartlarına ve mevsime göre daha büyük olabilir. On Dilimli Hayrabolu'nun dilimleri doğru ama şekli daha uzun olmalıydı ve benekli olmamalıydı. Bunu ben de şimdi tekrar ekip bir bakayım. Tek kökten tek meyve hasat ettiğiniz için de size gönderdiğim tohum hakkında bir kanıya varmamız zor olacak. Alıntı:
|
|
08-09-2016, 16:17 | #153 | |
Ağaç Dostu
|
Sayın birnefestoprak; merhaba... Ben "Kırlangıç" tan başka kavun ismi bilmiyorum. Siz isimleri yazdıkça aklım karışıyor, ne çok kültivarı varmış kavunun Bu konularda cahilliğimi mazur görün lütfen ve rica etsem beni aydınlatır mısınız? Yukarıda dikkatimi çekti "kullanım alanları farklı" demişsiniz, biraz açabilir misiniz bu alanları? Bir de ben cahilin tek aklında kalan "Kırlangıç Kavunu" doğru isim mi, böyle bir kavun var mı, hangi yöreden? Cevap için şimdiden teşekkür ederim Alıntı:
|
|
08-09-2016, 17:33 | #154 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Kırlangıç var evet. Ege'ye ait diye biliyorum. Denizli yöresinde Zırlaç da deniyor. Bir çeşit cep kavunudur. Özellikle Anadolu'nun doğusu olmak üzere Türkiye, İran ve Ermenistan'ın içinde bulunduğu bölgeyle birlikte, kavunun ana coğrafyalarından birisi. Türkiye'de en azından 1980'lere kadar ekimi devam eden 500-1000 kadar kavun çeşidi olduğunu tahmin ederim. Kullanım alanı: çoğunlukla taze tüketim olmak üzere, turşuluk, dolmalık vb alanlar. Proje kapsamına alınan tohumlarla ilgili nasıl isimlendirme yapıldığını şurdan görebilirsiniz: ANATOHUM Projesi, bu sorunları en aza indirererk, Anadolu tohumlarının yabancı kaynaklı tohumlardan ayıklanması ve bilgilerinin en doğru şekilde aktarılmasını amaçlamaktadır. Bu kapsamda, özellikle tohum tarihçelerine ve yörelerine ulaşmak için özel bir çaba gösterilmektedir. Bunun yanında, tohum isimlendirmesi, yerli tohumların yabancı tohumlardan ayrılabilmesi ve yetiştirmede birlik sağlanması adına büyük önem taşımaktadır. Eğer bir tohumun kendi yöresinde veya Kırkağaç Kavunu'nda olduğu gibi ülke çapında bilinen herhangi bir ismi yoksa, o tohuma proje kapsamında isim verilerek, tohumun o isimle yaygınlaşması sağlanmaktadır ( ör. tasnifleme bakımından hiçbir anlam ifade etmeyen "kırmızı ıdomates" yerine, "Çumra Kırmızısı" ismini kullanmak, eğer proje kapsamına Çumra'ya ait birden fazla kırmızı domates alınmışsa, her bir çeşidi farklı şekillerde isimlendirmek). Bu yolla, "Çumra Kırmızısı" denildiğinde, o çeşidi yetiştirecek herkes, çeşit oturak mı sırık mı, normal yapraklı mı patates yapraklı mı, yüksek verimli mi düşük verimli mi, erkenci mi geççi mi gibi sorulara tohum ismini duyar duymaz yanıt verebilecektir. Tohumun ait olduğu yörenin halkı tarafından verilen özel isimler bulunuyor. Örneğin Tutma, şimdilik sadece Iğdır'a ait olduğunu gördüğüm bir kavun çeşidi (yeni bilgiler edinirsem paylaşırım). Başka bir yörede bu isimde bir kavun yoksa, Iğdır köylülerinin kavuna yakıştırdığı bir özel isim oluyor. Bunun yanında şalak, olgunlaşmamış kavun demek; Anadolu'da kullanılan genel bir terim. Şalak, turşu yapımında kullanılabileceği gibi, Kars'ta olduğu gibi "şifalı" olduğuna da inanılıyor. Anadolu'da o kadar çok şalak var ki, herhangi bir özel ismi olmayan tohumları birbirinden ayırmak için bir isim vermek gerekiyor. Örneğin Kars'ın Melekli Köyü'ne ait şalağa Melekli Şalağı adını verdim ve tohumunu bu isimle projeye dahil ettim. Çok aykırı ve ilginç birşey yapmadım ama bu isimlendirmeyle hem kavunun yöredeki genel ismini korumuş hem de yöre adıyla birlikte anılmasına katkıda bulunmuş oldum. Bir de biliyorsunuz kelek var. Bu terimle şalak, kullanım alanı ve meyve tipi açılarından aynı şeye mi tekabül ediyor emin değilim ama kelek de olgunlaşmamış kavundur ve çoğu yerde turşuluk olarak kullanılır. İsimlendirmede bazı istisnai durumlar olabiliyor. Örneğin burdaki etkinlikte tohumunu dağıttığım ve yurtdışında Turkey olarak bilinen domatese, Türkiye'de benimsenmesini sağlamak ve ekimini yaygınlaştırmak için, bitki verimi, meyve büyüklüğü, lezzet potansiyeli gibi konuları göz önünde bulundurarak Heybetli adını verdim. Mevcut isim varsa, tohum ismini değiştirip bambaşka bir isim vermek doğru değil ama ana adıyla birlikte anılacaksa, bunun gibi istisnai durumlar olabilir. Bu konu, eleştiriye açıktır. Bir de kültivar=çeşit değil. Çeşit=varyete. Örneğin Kırkağaç ve Tutma, iki farklı kavun çeşidi. Kültivar terimini ise İngilizce'deki strain yerine kullanıyorum. Kültivar yerine "soy" kullanılabilir ama kullanımda kimi zaman kulağa hoş gelmiyor, benimsenmesi zor olur ve kültivar, aslı yabancı bir kelime olmasına karşın Türkçede kullanımda. Kültivar: Bir bitki çeşidinin, köklendirme yoluyla veya tohum ekimiyle çoğaltılan bitkilerinden elde edilen ve ana çeşitten tipik şekilde ayrılan özellikler sergileyen yan bitkileri. Bu tipik özellikler mutasyonla (doğal bir süreç) ortaya çıkabileceği gibi, seleksiyon yoluyla da elde edilebilir. Örneğin Sn bahcedenn'in daha önce tohumunu dağıttığı Balık Biberi, meyve şekli itibariyle (meyveler daha uzun) tipik şekilde benim daha önce yetiştirdiğim Balık Biberi tohumlarından farklı olduğu için onun gönderdiği tohumu Balık Biberi (Kültivar Erdinç) olarak ayırarak dağıttım. Benim ziraat mühendisliği formasyonum yok. Tanımlarda bir yanlışlık varsa ziraat mühendisi üyeler düzeltebilirler. Alıntı:
|
|
08-09-2016, 20:38 | #155 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
08-09-2016, 20:40 | #156 |
Ağaç Dostu
|
Evet, bu yılın kavun listesi böyle. |
08-09-2016, 20:47 | #157 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Olabilir, kullanım alanı konusunda bilgim yok. Küçükken toprağa gömüldüğü ve olgunlaşınca çıkarıldığı bilgisi var fakat meyveyi mi gömüyorlar yoksa bitkiyi toprakla mı tepeliyorlar ve nasıl bir teknik kullanıyorlar bilmiyorum. Eğer meyveyi gömüyorlarsa, tahminen iyi drene olan bol kumlu bir malzeme kullanıyorlardır. O kadar emek harcandığına göre de değerli bir çeşit olduğunu düşünüyorlardır. Belki de Tutma, Anadolu'da benzer şekilde yetiştirme tekniği kullanılan kavunların genel adıdır. |
08-09-2016, 21:27 | #158 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 11-02-2015
Şehir: KOCAELİ
Mesajlar: 1,536
|
Alıntı:
|
|
14-09-2016, 09:55 | #160 |
Ağaç Dostu
|
"Ana Tohum" projesi kapsamında Sn Birnefestoprak'tan gelen "Misakça" kavunu beklenen formun aksine aşağıdaki gibi oldukça uzun meyveler verdi ve aynı formda yeni meyveler vermeye devam ediyorlar. Kokuları birkaç metre ötesine yaklaşıldığında buram buram kokan meyveler bunlar. Tatları ise kokuları kadar etkileyici değil. Bununla birlikte orijinal formda da bir tek meyve, bitkilerden birinde (aynı bitki üzerinde) göründü. |
14-09-2016, 10:02 | #161 |
Ağaç Dostu
|
Gelelim orijinal formdaki biricik meyvemize. Üstteki mesajda henüz olgunlaşmamış haliyle ve diğer formda meyvelerle birlikte görülüyor. Ağırlığı tamı tamına 1 kg. Tadı, kokusu, aroması yerinde. Şimdi Sn. Birnefestoprak'a birkaç soru: 1- "Ana Tohum" projesinden gelen bu çeşidin bu orijinal formundan aldığım tohumları ne yapmalı? 2-Polimorfik bitkilerden tohum almak uygun mudur? 2-Önümüzdeki yıl yeniden ekerek paylaşıma sokmayı sonraki yıla mı bırakmalı? 3- Bu çeşidi başka hangi proje gönüllülerine göndermiştiniz? Onlara da bir soralım durumlar nasıl. |
18-09-2016, 16:32 | #162 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Yapılacak pek birşey yok gibi gözüküyor. Tohumlar artık çeşidi temsil etmez. Bunu tekrar ekip ne olduğuna bakmam gerekecek. Musakça bir muskmelon olduğu için bütün meyveler ağ örgülü olmalı. Hayrabolu'nu bu mevsim için ektim. Ona ne olduğunu da yakında anlarız. Alıntı:
|
|
14-11-2016, 12:20 | #163 |
Ağaç Dostu
|
Sn. Taşlıbahçe; Desti olarak yetiştirdiğiniz domateslerin bir kısmını normal şartlarda yetiştirmeyi hiç denediniz mi? Bende bir domates mevcut. Ne olduğunu tam olarak bilemediğim için çok da üstüne gitmedik. Kendi soyunu devam ettiriyor. Tohum alıp yeniden yetiştireyim diyorum. Aldığım domatesler nedense kısa bir zaman sonra başlarına kaza gelip yenilmiş oluyorlar. Son derece verimli. Çok büyük değiller. Ancak sizin domateslerden daha iri ve az da olsa ekşimsi tada sahipler. Önümüzdeki yıl da çıkarsa hemen tohumlarını özel olarak alacağım. |
14-11-2016, 19:20 | #164 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Aynı tohumlar deşti yetiştirme usulüyle 500 gr vermişlerdi. Ama bu yıl aynı usulle daha derin toprakta 1 kg'ı yakaladık. Üstelik çok kurak bir yaz geçirdik. Düzenleyen Taşlıbahçe : 22-11-2016 saat 19:25 Neden: düzeltme |
|
22-11-2016, 16:03 | #165 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 17-11-2016
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 13
|
Herşey harika yaa. Emeği geçen herkesin eline sağlık. İşim geregi Bayramiç Çanakkale ve Kumkale Çanakkale arası sürekli gidip geliyorum. Emeğinizi görmek isterdim TaşlıBahçe ? |
24-11-2016, 15:49 | #167 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 17-11-2016
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 13
|
Muhakkak uğramak isterim teşekkür ederim. Küçükkuyuda yapılacak işlerim de var zaten ama fırsat bulamıyorum bi türlü. |
23-01-2022, 14:03 | #168 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 24-06-2019
Şehir: istanbul
Mesajlar: 56
|
çok güzel bir başlık olmuş. Özellikle tad/verim yorumları tohumlardan talep edecekler için yol gösterici olmuş. |
21-08-2022, 17:02 | #170 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 21-08-2022
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 1
|
Merhaba kardeşim. Bu yıl Heybetli Domatesi tohumunu İstanbul'a yollayacakmısınız, bu konuda görevli arkadaş varmı diye sormak isterim. Allah kolaylık versin, saygılarımla. |
|
|