15-10-2010, 00:01 | #241 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
[QUOTE=Halil Önen;704758]Sevgili Bayındırmevki; '' Biochar, odun kömürü hazırlama yöntemi ile yapılabilir.'' diyorsunuz. QUOTE] Halil bey, Yanıtım geç oldu, yanıtsız olmadı. Biocharı ilk başta tam anlamamıştım. Anlatılan soba benzeri düzeneği yapmak da beni korkutmuştu. Ensar bey ile odun kömürü yapanlara gittiğimiz de gördüklerim ile taşlar yerine oturdu. Sonuçta olay bir karbonlaştırma işlevi idiyse bunu bizim geleneksel odun kömürü tekniği ile de yapabilirdik. Çeltik kabuğu için pek uygun olduğunu sanmıyorum ama budama artığı dallar için çok uygun yöntem. Bu sayede malçta kullanılması risk oluşturan dalları bahçede garantili biçimde değerlendirmiş olurum. Tabii, malzemeyi toz haline getirmek ayrı bir emek. Dal öğütüçü ile iri parçalara bölünse... Kül olma riski nedir? Denemek lazım. Çeltik ve benzeri hububat kabuğu gibi malzemeyi Acemi ustanın bize sunduğu dökümanda ki mantık gibi yapmak gerektiğini düşünüyorum. Aksi durumda malzemenin kül olma riski var. Denemek lazım. Sizin de dediğiniz gibi orda işlem bir çeşit kavurma... Aklıma kuruyemişçilerin leblebi kavurması geliyor. Neden olmasın? Altında ateş olan bir saç levha üstünde karıştırılan pirinç kabuğu ile aynı sonuca varamaz mıyız? Bana olası gibi geliyor. Saygılar |
15-10-2010, 07:32 | #242 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
|
Epsody'nin Biochar'a yöntemine tepkileri.
Sayın Acemi caylak,Biochar bu başlıkta sunduğun toprak ve mikrobiyoloji yazılarınızın zevkli paylaşımlar sunmasının sonunu getireceği kanaatini taşımaktayım. Kompost çalışmaları içinde oksijenli yanmanın organik maddenin büyük kayıpları nedeni ile sıcak kompost konusunun büyük işletmeciliğin ticari kaygılarını ortadan kaldırması bakımından bir ticari anlayış olarak gördüğümden Havasız yöntem içinde fermentasyonla kompost yapılmasının doğruluğunu açıklıyacak konuyu bu başlıkta yorum ve paylaşımlara açarak tezimi ortaya koymaya çalışmakta olduğumdan Havalı yanma ile organik maddenin ayrıştırılma yöntemini kabul edemediğimi hobi faaliyetleri içinde bu yöntemin kabul görmiyeceğini, ticari bir anlayışa hizmet ederek sonuçta kar amıcına hizmet eden bu anlayışın organik maddenin kaynak israfından başka bir amaca hizmet etmeyeceğini düşünmekteyim, bizler organik maddeyi topraklara kazandırma gayesi içinde en ideal yöntemleri kabul etmek zorundayız. Sonuç olarak bu başlıktaki güzel paylaşımlarınız organik maddenin yanması gibi Biochar anlayışıyla tozunu atmaktasınız, güzel yazılarınızın sonunun geldiğini bildirmek isterim, Sevgilerimle. |
15-10-2010, 07:46 | #243 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Sn. Epsody, Siz bu başlıktaki konuları anlamayacak kadar olaya basit baktığınız için size cevap bile vermiyorum. Nasılsa dilin kemiği yok sizi tutan mı var. Her ilgi çeken başlığa Epsody'nin damladığını herkes biliyor. Her yeni üyeye Epsody neden kendini bir kez daha tanıtmak istiyor. Bu sorulara da cevap verirseniz sevinirim. |
15-10-2010, 09:41 | #244 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Alıntı:
Senin anlatmak istediğin şeyi anlıyorum ancak yanma olayını tamamen durdurmak gibi bir şeyi kimse iddia edemez ve etmemelidir. Doğada yanacak madde bolluğu olduğu sürece havada da yanmayı mümkün kılan oksijen olduğu sürece bir miktar yanma kaçınılmazdır. Üretilen biyocharın kompost ile karşılaştırılması da doğru değildir. Çünkü Sayın Acemi Usta'nın anlattığı Biochar komposttan tamamen farklı bir şeydir. Olay da yanma olayı değildir piroliz olayıdır. Pyroliz organik maddenin yüksek sıcaklıkta ve oksijensiz ortamda termo kimyasal olarak bozunmasıdır. Pyroliz, tipik olarak basınç altında ve 430 °C’nin üzerindeki çalışma sıcaklıklarında yapılır. Ama burada gösterilen pratik yapım tekniklerinde tamamen oksikjensiz ortamı elde etmek pretik olarak mümkün değildir. Herhangi bir piroliz yönteminde biraz oksijen de bulunacağı için biraz oksidasyon da olacaktır. Ama olayı bir bütün olarak düşünmek gerekir. Böyle yapıldığında, aslında biochar’ın karbon dengesinin negatif olduğu anlaşılabilir. Bunu biraz açıklayalım: Biochar, binlerce yıl karbonun toprakta kalmasını sağlayabilir. Normalde doğadaki karbon çevriminde, bitki öldükten sonra bitkiler hızla parçalanıp bozunurlar ve bu bozunma sırasında CO2 çıkarırlar. Biochar yapıldığında, bozunma yerine piroliz yoluyla karbon çok daha kararlı (Stabil) bir hale getirilerek toprakta kilitlenebilir. Pirolizde kaybedilen enerji yanmada kaybedilen enerji ile kıyaslanamayacak kadar düşüktür. O yüzden, bir bütün olarak bakıldığında biochar olayı Karbon negatif bir olaydır. Yani atmosferdeki karbonu azaltan bir olaydır. Bu açıdan son derece çevre dostudur. (Normalde bozunarak CO2 çıkmasına neden olacak bitkiyi biochar halinde toprağa döndürdüğümüz için). Böyle biochar yapımı belli bir çevrim içinde atmosferde bulunan CO2 gazını hemen hemen kalıcı bir şekilde toprağa bağlayarak atmosferden uzaklaştırmış olur. Bu olay yanma olayı değil, karbonu kararlı hale getirme olayıdır. O yüzden, üretim yöntemi olarak oksijensiz ya da mümkün olduğunca oksijensiz (odun kömürü yapımı gibi) olan yöntem tercih edilmelidir. Aksi takdirde yanma olabilir. Biochar’ın tarım açısından sağladığı pek çok yarar söz konusudur. (Bunlara tekrar değinmeye gerek yok sanırım). Ama çevre açısından bakıldığında, başka yararları da mevcuttur: Topraktan süzülen yeraltı sularının daha iyi temizlenmesini sağlar. Normal miktarlarda toprağa ilavesiyle N2O emisyonlarını %80’e kadar, methan emisyonlarını ise tamamen bastırdığı rapor edilmiştir (1) ki bunlar atmosferde sera etkisi yapan gazlardır. (1) (Lehmann - Bioenergy in the Black, supra note 3 at 384. (“In greenhouse experiments, NOx emissions were reduced by 80% and methane emissions were completely suppressed with biochar additions of 20 g kg-1 (2%) to a forage grass stand.”) |
|
15-10-2010, 11:10 | #245 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Alıntı:
|
|
15-10-2010, 12:43 | #246 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Biyokömür eldesinde, aynen Dogasever'in dediği gibi yanma değil piroliz denilen; yüksek ısı ve basınç altında organik maddenin içindeki tüm maddeler ortamdan uzaklaştırılır ve geriye gözenekli (gözenekler uzaklaştırılan maddelerin bulunduğu yerler gibi düşünülebilir) karbon kalır. İşte bu içi boşluklu karbonu toprağa kattığınızda, gözenekli yapısıyla topraktaki kimyasal ve biyolojik maddelerin ziyan olup gitmesini önleyip, toprağı düzenliyor. Ve bunu üç ay, beş ay değil, binlerce yıl sürdürebiliyor. Bitkiler karbonu topraktan değil havadan aldıkları ve bizim karbonumuz kararlı bir yapı olduğu için, kısa sürede bozunmuyor ve toprakta kalıcı olarak kalıp, fiziksel olarak taşınıp giden yararlı mineralleri bitkinin özümseyeceği bir yapıda koruyor. Özetleyecek olursak, Dogasever'in de belirttiği gibi biyokömür eldesinde karbonu yakıp, havaya katmıyor, piroliz yöntemi ile bitkilerin havadan alarak bünyesine kattığı karbonu, yüzlerce, binlerce yıl toprağın bekçisi olarak toprakta tutmak üzere yapısını değiştirip, toprağa sunmuş oluyoruz. Binlerce yıl ibaresi abartı gibi geliyor olabilir, ancak 'terra preta' konusunu araştırırsanız, abartı olmadığını, en verimsiz toprakta bile verim biriktirdiğini ve insan eseri, emeği sonucu oluştuğunu göreceksiniz, insan denen iki ayaklılar hep de kötü şeyler yapmıyor. Kolaylıklar diliyorum. gece Veysel'in dediği gibi toprağın "sadık" oluşunun kara (=karbon) oluşundan kaynaklandığına inanan forum kişisi. |
|
15-10-2010, 16:35 | #247 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-01-2010
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 1,281
|
Toprak dostları olarak yapmak istedıgımız iş topragı bir şekılde doyurmak ve beslemek yöresel alışkanlıklara göre bile degişen farklı uygulamalar var.Tamamıyla tipik karadenız kadını olan annem dere boyunda her yıl budanan kızıl agaç ve sögüdün ince dallarını armutlarımızın ve elmalarımızın köklerıne bastırırdık (malç)bu dallar çok çabuk çürür ve gübre olurdu. birde karadenızın yüksek köylerınde benım görmedıgım ama eskılerın anlalttıgı bır sey var ki; oda bence çok ilginç sayın acemi ustamızın yazılarıyla örtüşüyor oda kanalızasyon olmadıgı için kışın biriken insan dışkısı bahar ayında egreltı otu ile ıyıce karıstırılır ve çilekeş kadınlarımızın sırtında derın çukurlar açılan yerlere dökülür ve bal kabagı ekilirdi .şu anda bu olay tamammıyla kalktı tabi ancak eskıler halen o verımlı ve tatlı kabakların sohbetını ediyorlar sayfamızdan ögrendıklerımıze göre bu karadenız usulu uygulama organık destek ve çok çok hızlı buyuyen ve nemı çok seven egrelti otundakı mikoriza vb dostlarımız olabilirmi acaba diye düşünmekteyim ayrıca bu güzelim yurt köşemizdeki ormanlarımızda kimbilir ne cevher niteliğinde faydalı ve daha önemlısı YERLİ mikroorganızmalar vardır ? |
15-10-2010, 16:52 | #248 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Sn. Safranlı çok güzel gözlemler aktardınız. Her yörede farklı uygulamalar var. İnsanlar bunları bir kaç bin yılda öğrenmişler, ancak bir yüzyılda unutmuşlar. Umarım başka arkadaşlarda kendi yörelerinden farklı uygulmalarla buraya katkıda bulunur. Özellikle Karadeniz'de yaz aylarında o sıcaklık ve nemde mikroorganizma boldur. Bu sayfalarda anlatılan mikoriza uygulması için en uygun yer yani. Bence deneyin derim. O dışkılarla aynı zamanda mikorizalarda beslenebilir. |
16-10-2010, 09:38 | #249 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
|
Sayın Doğasever, açıklamaların için teşekürlerimi sunarım seni kutlarım başlığa sahip çıkarak en azından acemi ustanın durumuna düşmedin yerinde cevap verdin, lakin Biochar'a uygulamasına tepkilerimin esasının anlaşılamadığının farkındayım, sayın gecede senin açıklamalarına paralel açıklamalarda bulunmasına rağmen bu açıklamalar beni ikna edemedi. Arkadaşlar Biochar uygulamarıyla toprağa kazandırılan değerleri tartışmıyorum, benim vurgulamak istediğim noktanın türkiye topraklarının organik özelliklerinin ve humus değerlerinin yükseltmenin yöntemlerinin organik materyelerinin kompostlaştırlarak toprağa kazandırılmayı uygulamalarıyla tamamlanacağı kanısını taşıdığımdan, Biochar uygulamalarıyla bu değerlerinin yükseltilemiyeceğidir Başka bir yanlış düşüncede sanki ülkemiz güney amerikadaki amazon ormanlarına sahip ülke düşüncesiyle hedef gösterilerek eksik orman varlığımız tehdit altına sokulmak istenmektedir, bu düşünce ile mevcut olan organik maddelerin toprağın mineral yapısını sadece karbonca zengin bir yapıya dönüştürecektir, ortada humusu oluşturma diye bir olgudan bahsedilmediğinden toprak canlılarının yaşamlarını güvence altına alacak onların üremelerini toprakiçi faaliyetleri hiç düşünülmemektedir. Benim tezim öncelikle toprak yapısının içeriğini humusça zengin hale getirldikten sonra bu uygulamaların geçerliliği uygunluk kazanacaktır. |
16-10-2010, 10:01 | #250 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Epsody, bence Acemi Usta bu başlığı gayet iyi götürüyor. Verdiği bilgiler son derece yerinde ve önemli şeyler. Bu konuda, benim görüşüm iki uygulamanın paralel gitmesinin daha uygun olacağı yönünde. Toprak kimyası, biyolojisi, fiziği çok karmaşık bir olay çünkü gaz, sıvı, katı fazların hepsi bir arada. Su dünyada bilinen en iyi çözücü maddelerden biri. Toprakta, organik madde ve mineraller hep etkileşim halinde. Biochar da mutlaka organik maddeyle etkileşim halindedir. O yüzden birinin diğerine tercih edilmesi söz konusu olmamalı diye düşünüyorum çünkü hepsi bir bütünün parçaları. Hatırladığım kadarıyla, Microsoft'un sahibi, Bill Gates de Afrika'da biochar uygulamalarını başlatmıştı. Verimlilik için sadece organik madde yeterli olsa, bununla yetinilirdi. Mantığımız da bu ikisinin birlikte uygulanması gerektiğini söylüyor. Organik madde de mutlaka artırılmalı. Kimse buna karşı değil. Aksine burada hepimiz teşvik ediyoruz. |
16-10-2010, 10:25 | #251 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Epsody, gerek biochar gerek genel olarak topraktaki organik maddenin arttırılması biribirinin alternatifi değil, biribirinin tamamlayıcısıdır. Biochar uygulanacak diye topraktaki organik maddenin arttırılması geri kalmıyor yani. İkisinin de faydası var. Toprağa organik madde katkısı sürekli bir uğraş. Biochar ise uygulandıktan sonra çok uzun bir süre tekrarına gerek olmayan bir işlem. |
16-10-2010, 10:36 | #252 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
|
Aceminin başlığa saygısı.
Alıntı:
|
|
16-10-2010, 10:48 | #253 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
|
biochar'a gereklilik varmı.?
Alıntı:
|
|
16-10-2010, 10:57 | #254 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Sn. Epsody, Hem "artık bu başlığın sonu gelmiştir" diyerek alaycı bir şekilde yorumda bulunuyorsun. Ki bu başlığın bu kadar kısa zamanda bu kadar mesajla biteceğini düşünmen, zaten bu konuya ne kadar sığ baktığının göstergesi. Daha başından bu kadar ağır ithamda bulunup sonrada benim yanıtımı referans alarak kendini yağ gibi üste çıkarıyorsun. Başlığa sahip çıkmak ne demek? Ne demek isitiyorsun? İşine geleni anlıyorsun. İşine gelmeyeni anlamıyorsun. Burda yazılan yazıların hepside en azından bir kaç saatlik emeğin karşılığı. Hiç değilse buna saygı duy. Bu iş 3 tane şeftali ve kiraz yetiştirmeye benzemiyor. Burada herkes anlamışkan sen anlamıyorsan demek ki sende bir sorun var. Madem her konuda uzmansın? Şu soluncanların aggregatlaşmaya etkisi ve salgıladıkları enzimleri açıkla da bizde öğrenelim. Humus nedir nasıl oluşur? Kompost tek başına humus oluşturmak için yeterli midir? Üyeler bu sorularında cevabını merak ediyorlardır. Diğer üyelerinde bilmesi açısından, ben senin ne yapmak istediğini çok iyi biliyorum. Eski leonardit meselesini açmayalım istersen. Ben kimseye kömür tozunu leonardit diye pazarlamadım. Senin bu başlıkta yazılanlara tepkin daha o zamandan kaynaklanıyor. UBYİ'ye bir tek katkın olmamasına rağmen gelip katıldın. Ve gelir gelmez "%15 kimyasaldan bir şey olmaz" dedin sesimizi çıkarmadık. Ama artık yetti diyorum. |
16-10-2010, 23:23 | #255 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-03-2008
Şehir: Ankara.bergama,dikili
Mesajlar: 302
|
Pirina alternatif olabilirmi
Biochar sisteminde kullanılan materyal i acaba pirina ile uygulamak mümkün olurmu hem ucuz diye yakıt olarak kullanılmasının önüne geçilir. hemde ucuz materyal elde etmiş oluruz. böylece bir taş la iki kuş vururuz. Hay aksi yine kuş dedim vurmak dedim halil bey yanlış anlama. |
16-10-2010, 23:41 | #256 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Alıntı:
Biochar her türlü organik madde ile yapılabilir. Prina ile de tabi ki uygulanabilr. Sadece prina ıslak olduğu için kuruttuktan sonra biochar işine girişmek daha iyi olur diye düşünüyorum. Halil Bey'e de söyleyelim kuşlara dokunmasın artık. Milletin buğdayı süneden kırılıyor. Kolay gele. |
|
17-10-2010, 01:04 | #257 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Zeytin küsbesini (pirina) gölgede bir hafta kurutacak, nemini %20 altına düşürecek, dönüme 600kg kadar atacaktım. 2 ya da 3 ay sonra dikim yapaçaktım. İtalyada zeytin yetiştirciler pirinayı tarımda kullanıyorlarmış diye duymuştum. Pirina maya ve küf içeriği oldukca zenginmiş. Küf varsa mikroorganizma vardır. Maya varsa enzim de vardır. Belki enzim de yaparız. Aslında canavar otu için bunları düşünüyordum. Pirinanın diğer bitkiler zararı beni korkutuyordu. Biohar yöntemi çıkış yolu gibi gözüküyor.Pirinanın enerjisinen yaralanmak için, yakılarak kül haline getirilmesine, dostum ebsody bile karşı çıkacaktır. Deneyerek öğrenmek şart oldu, artık. (süne yiyen kuşlar dostumuzdur. Diğerleri için ;bizimkisi tamamen hasattır.) |
|
17-10-2010, 19:08 | #258 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Sayın Ebsody, Aşağıdaki alıntı yazı "Toprağa organik özelliklerinin kazandırılması" başlığınızdaki 91 nolu mesajın son pragrafıdır. Özellikle altı çizili yere dikkat edin. "Leonarditin bulunamadığı durumlarda linyit kömürünün en ince tozlarınıda kullanarak topraklarımızdaki mikro canlıların besin olarak karbon birinci sırada geldiğinden linyit kömürü tozları çok yönlü faydalar sağlıyarak topraklarımızın düzenlenmeleri sağlanarak canlılığını arttırmış olacağız". Neymiş; Mikro canlıların besini olarak karbon birinci sırada geldiğinden! Peki; Birinci sırada gelen bu karbonu üretmenin bir yöntemini bize tanıtan Acemi ustaya niye takıldınız. Üstelik de yanlış şeyleri bilgi diye sunarken. Nasıl olur da karbon mikro canlıların besini olur. Vah, vah o mikro canlılara. Helal olsun size. Özgüven süper. Gerisine gerek yok. |
17-10-2010, 22:33 | #259 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 31-01-2010
Şehir: Antalya
Mesajlar: 125
|
Avustralya Permakültür çalışmalarından bir biochar uygulması...
İnternette gezerken Avustralya'daki bir biochar uygulaması gördüm.Uygulama ile ilgili bir açıklama yapılmamış ama anladığım kadarıyla onlarda kepek kullanarak hava ile temasını kesmeye çalışmışlar. Kaynak |
18-10-2010, 07:54 | #260 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Sn. Gokhanyilmaz, Katkılarınız için teşekkürler. Sizin tavuk gübresi işiniz nasıl gidiyor? Kolay gelsin. |
18-10-2010, 10:55 | #261 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 31-01-2010
Şehir: Antalya
Mesajlar: 125
|
Teşekkür ederim üstad. Bir proje çizdim yine sitedeki konuyla ilgili bilgi sahibi insanların yönlendirdiği doğrultuda bir proje çizdim. Çet raporu almamız gerekiyor şu anda ve çevre bakanlığındaki görevlilerin ilk aşamada metan gazının hiçbir şekilde doğaya atılmaması gerektiğini söylemesiyle bir kaç değişikliğe gitmem gerekiyor.Üzerinde çalışıyorum. Umarım en kısa zamanda proje onaylanır ve yaptığımız uygulamayı resimleriyle beraber sitede teşhir etmeyi düşünüyorum. İşin ilginç yanı yapılmış ve onaylanmış bir proje var ve onda metan gazı direk doğaya atılıyor.Ülkemiz bu ve bu gibi çevre konularında bürokrasi engellerinden öteye gidememiş olduğunu bir kere daha görmüş oldum. |
19-10-2010, 20:21 | #262 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Toprak solunumu diye bir şey olduğunu biliyor muydunuz? Toprak bilimciler böyle bir kavramdan sık sık söz ediyorlar. Peki bu nasıl olmakta. Sözü Rus araştırmacı Krasilnikov'a bırakalım. Toprak atfosmerinin en önemli bileşeni karbondioksittir (CO2). Organik materyalin bozunması ve ayrışması sonucunda ortaya çıkan final üründür. Toprakta bunun dışında azot, oksijen gibi atmosferik gazlarla birlikte amonyak, hidrojen sülfür, metan, organik asit, alkol ve ester vb. bulunur. Atmosferik gazlar dışında bu saydığımız ürünlerin hepside bakteri, diğer mikroorrganizmalar ve bitkilerin metabolik salgıları sonucu oluşur. Bizim açımızdan en önemli bileşen olan karbondioksit büyük ölçüde mikrobiyal metabolizma sonucu oluşur. Lundergardh (1924) toplam karbondiositin 2/3’sinin bakteriyal metabolizması sonucu kalan 1/3’lik kısmın ise bitki köklerinin aktivitesi sonucu oluştuğunu belirtmektedir. Humusça zengin topraklarda humusça fakir topraklardan daha fazla CO2 vardır. Vilenskii, gübrelenmemiş killi topraklarda hektar başına bir saatte 1.25 kg, gübrelenmemiş kumlu topraklarda 2.0 kg, humusça zengin kumlu topraklarda 4.0 kg CO2 ortaya çıktığını belirtiyor. Bond nn fazla CO2 üretiminin baklagil ekili topraklarda olduğunu ve bununda bakteri köklerindeki Rhizobium bakterileri tarafından üretildiğini belirtiyor.Ayrıca toprak derinliklerindeki CO2 miktarı yüzeyden daha fazladır. Sıcaklık artışına bağlı olarakta topraktaki CO2 üretimi artmaktadır. Topraktaki oksijen (O2) miktarı ise bu CO2 oluşumunun tersine işleyen bir sürece bağlı olup, 30 cm derinliğe kadar topraktaki toplam gazın ortalama %15-20 si oksijenden oluşur. Derinlik arttıkça O2 miktarı dramatik bir şekilde düşer.O2 miktarı topraktaki sıcaklık ve nem durumuyla yakından ilişkilidir. Bahar aylarında 60-90 cm derinlikte O2 miktarı %0.3-0.8 olup, temmuz ayında bu oran %15-19 lara kadar çıkar. Hatta ağustos ayında 180 cm derinlikte bile %11-13 O2 bulunduğu tespit edilmiştir. Bu oran ekim ayından itibaren tekrar düşmeye başlar. Bunun sonucu olarak, O2 varlığında ve sıcak aylarda topraktaki mikroorganizma varlığı hem miktar olarak hem de tür olarak daha fazladır. Topraktaki bu CO2 ve O2 değşiminin sürekli olması mikrobiyal aktivite sonucu olup atmosfer gazları ile toprak gazları arasında sürekli bir dönüşüm vardır. İşte buna toprak solunumu denilmektedir. Eğer bu dönüşüm olmasaydı, topraktaki porlar CO2, Hüdrojen Sülfür, metan ve diğer gazlar tarafından doldurulucak ve bir çok mikrobiyal aktivite duracak ve topraktaki bitki, hayvan ve mikroorganizmalar için toksik bir ortam oluşacaktı. Atmosferik oksijenle bu gazların yer değişimi olmasa toprakta tamamen anaerobik koşullar hakim olacaktı. Atmosferik basınçtaki yükselme veya düşme ile toprağın adsorbsiyon kapasiteside toprak solunumunu önemli ölçüde etkilemektedir. Düşük basınçta gazlar atmosfere daha kolay karışır. Topraktaki bir çok ototrof ve kemoototrof bakteriler bu CO2’yi besin kaynağı olarak kullanırlar. Araştırmalar mikrorganizmaların aktiviteleri azaldığı zaman CO2 miktarının düştüğünü göstermektedir. Bütün bunları niye uzun uzun yazdığıma gelince, Kanada ve Avustralya’da toprağa CO2 enjekte etmenin mikrobiyal aktiviteyi artırdığını ve bunun sonucu verim artışı sağlandığını düşünen bazı çiftçiler, traktörden çıkan eksoz gazlarını traktörün arkasına yaptırdıkları soğutma siteminden geçirerek, toprağı sürerken veya tohum ekerken yeniden toprağa veriyorlar. Henüz bu konuda bilimsel araştırmalar bunun doğruluğunu ispatlamamış olsada bazı çiftçiler bu yolla %100 lere verim artışı sağladıklarnı iddia etmekteler. Hatta Kanada’da bir firma bu tür bir sistemin patentini almak için başvurmuş. Agcanada Düzenleyen acemi_caylak : 02-05-2011 saat 08:50 |
19-10-2010, 20:41 | #263 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
|
|
20-10-2010, 07:35 | #264 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
bu konuda tartışmalar sürsede, bu işi yapan bir çok çiftçi var. Bunun yerine karbon ağırlıklı organik maddenin toprağa ilave edilmesi daha iyi sonuç verir diye düşünüyorum. Çünkü bir çok organik maddenin bozunması sonucu zaten CO2 oluşmakta. Ayrıca toprağa enjekte edilen CO2'nin topraktaki porları dolduramadan havaya karışacağına dair tezler var. Sistem hakkında bir fikir vermesi açısından bir kaç resim. Belki aramızdan zihni sinir projeler çıkabilir. |
20-10-2010, 09:31 | #265 |
Ağaç Dostu
|
Buraya ilk bakışım. Toprağı daha değişik bir yöntemle destekleme. Bu konuya orman yangınlarında oluşan kalıntılar benzerlik taşır mı? Formun son sayfasını okudum, öncekileri de okursam daha detaylı bilgi sahibi olacağım. Aslında bu forum sitelerini Tarım Bakanlığının desteklemesi gerekir. |
20-10-2010, 12:18 | #266 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 31-01-2010
Şehir: Antalya
Mesajlar: 125
|
Bu durumda kurmak istediğimiz çiftliğin araçların egzoz gazlarından uzakta bir yere kurmak istememizin bir anlamı kalmayacak gibi bir sonuç çıkmaz mı ? Ben mi yanlış anladım? |
20-10-2010, 13:04 | #267 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
|
Ben de bunu düşündüm ve eksoz gazının içeriğine baktım. Çok detaylı araştıramadım ama çoğu solunduğunda insan için toksik etki yaratan bu gazlar azot, karbon ve hidrojen içeren bileşiklerden oluşuyor. Bakteriler için bunlar parçalanabilir maddeler olduğu için topraktan verildiğinde zararı olmuyor sanırım. Ama havada bulunduğunda farklı etkileri olabilir. En azından tarlada çalışan insanlara zararlı olacaktır. |
20-10-2010, 13:10 | #268 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-02-2010
Şehir: TARSUS
Mesajlar: 174
|
odun kömürü tozunu kaça sattıklarını araştırdım perakende 25 krş. ton bazında 10 - 15 krş arası olabileceği bilgisini edindim |
20-10-2010, 15:30 | #269 |
Ağaç Dostu
|
Kömür tozu öyle satılacak kadar çok oluyormu! Hava kililiği yaratan eksoz dumanı-gazı başka toprağa karıştırılan karbon metaryelleri başka konu. Verdoque biraz açıklamada bulunmuş. Toprağa verilecek karbonlu maddeler bir bakıma oluşmamış linyit tozuna benzer bir etki yapar yani humik asit benzeri zannediyorum. |
20-10-2010, 19:26 | #270 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Kendi EM5 ve EMFPE'ni Kendin Yap
EM'nin Amerika şubesi, EMFPE ve EM5'in nasıl yapılacağını kendi sitesinde açıklamış. Ölçüleri olabildiğince Türkçe'ye çevirdim. Dileyenler bu linkten erişebilir. EMFPE Yapımı 1. Ot, bitki sapı ve meyve yapraklarını toplayarak ince ince kıyınız. (Orjinal dökümanda 2inçx2inç diyor bence biraz daha küçük parçalara ayırmak daha iyi.) 2. 5 litre su şişesini bu bitki parçaları ile ağzına kadar doldurunuz. 3. Başka bir şişede 2,5 tatlı kaşığı EM1, 2,5 tatlı kaşığı melası 3,5-4 litre (1 galon=ABD’de 3,75, İngiltere’de 4,55 litre) litre su ile karışıtırınız. 4. Bu karışımı bitkileri doldurduğunuz şişeye dökünüz. Su bitkileri iyice kaplamalıdır. 5. Şişenin ağzını kapatınız. Şişeyi güneş ışığı almayan bir yere kaldırınız ve 2 hafta kadar fermente ediniz. Günde 1 kere çalkalayınız ve şişenin kapağını gevşeterek havasını alınız pH seviyesi 3.2 – 3.7 arasına geldiğinde kullanıma hazır demektir. 6. Bu sıvıyı bir süzgeç yardımı ile süzünüz. Elde ettiğiniz bu sıvı EMFPE’dir. 7. EMFPE yapraktan uygulama için kullanılır. Bu sıvıyı 1/500 oranında sulandırarak bitkilerinizn yapraklarına uygulayınız. 8. Arta kalan bitki artıkları komposta katılabilir veya gübre olarak kullanılabilir. Ancak gübre olarak kullanacaksınız ağaç köklerinden yarım metre uzağa gömünüz ve az miktarda kullanınız. 9. Kullanılmamış EMFPE’yi serin ve kuru bir ortamda 90 gün kadar saklayabilirsiniz. EM5 Yapımı 1. 5 litrelik su şişesine 2. 1 bardak EM1 (Orjinal dökümanda ¾ cup diyor) 3. 1 bardak Melas (Orjinal dökümanda ¾ cup diyor) 4. 1 bardak Elma sirkesi (Orjinal dökümanda ¾ cup diyor) 5. 1 bardak damıtılmış alkol (vodka, viski, tequila, ispirto) (Orjinal dökümanda ¾ cup diyor) 6. Biraz (yarım kg) bitki parçası ve çeşitli bitki yaprağı ekleyiniz. (biberiye, pelin otu, ısırgan otu, acı biber ve sarmısak karıştırmak daha iyi sonuç verir.) 7. 3,5-4 litre (1 galon=ABD’de 3,75 litre) ılık su (40-45 º C) Şişenin ağzını kapatınız ve her gün 1 veya 2 kere sallayarak karıştırınız ve havasını alınız. pH seviyesi 4.0 veya altına indiğinde işlem tamam demektir. Aşağıdaki uygulama programı ile bu karışımları bitkilerinize uygulayabilirsiniz. 1. Hafta: 2 litre EMA 1/500 oranında su ile karıştırılırılak, 1 dönüme uygulanır. 2. Hafta: 2 litre EM5 1/500 oranında su ile karıştırılırılak, 1 dönüme uygulanır. 3. Hafta:: 2 litre EMFPE 1/500 oranında su ile karıştırılırılak, 1 dönüme uygulanır. 4. Hafta:: 2 litre EMA 1/500 oranında su ile karıştırılırılak, 1 dönüme uygulanır. Düzenleyen acemi_caylak : 20-10-2010 saat 20:51 |
|
|