agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama)
(https)




Beğeni Düzeni276Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 10-08-2010, 08:14   #61
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
Size katılmadığım taraflarım.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Rizhobium bakterileri kendiniz de üreterek bahçenizde kullanabilirsiniz. Ancak bu bakterilerin her bir bitki türü için ayrı ayrı üretilme gereksinimi var. Bu grup bakteriler her türlü araştırmaya fazlasıyla değer. Şimdilik bakla için olanları deneme mahiyetinde üretmeye başladım.
Sayın Meyvelitepe çalışmalarınızı yakından takip ettiğimi ve takdir ve teşekkürlerimi geliboludaki etkinliklerim başlığında açıklamama rağmen size Rizhobium bakterilerini ve diğer toprak için yararlı bakterilerinin dışardan temin etme düşücenize hiç taraftar olmadığımı bilmelisiniz.

Sayın Meyvelitepe acemi çaylak arkadaşımızla birliktelik içindeki çalışmalarınızı övgeye değer bularak ortaya çok güzel çalışma içinde paylaşımlara bilgiler aktarıyorsunuz, bu birliktelik içinde daha da güzel paylaşımlar sağlanacağı umudunu taşımaktayım.

Gelelim bu başlıkta size katılmadığım belirtirken, hatta sayın Meyvelitepe'nin şüphe ve araştırmacı yapınıza ters düşen, konu içinde bahsi geçen bakterilerin dışardan, piyasadan temin etme arayışlarınıza size yakıştıramıyorum.

Benim inancım odurki sizin bilgi ve çalışmalarınızla bu mikro canlıların üremelerini başarabilme imkanınızın olduğu kanaatini taşımaktayım, ve doğru olanında bu olacağı hakkındaki iddalarımı sizin de kabul edeceğinizi söyleyebilirim.

Yararlarına inandığımız bu bakteriler kendi toprak koşullarımızda üretmemiz daha uygun olacağına ve toprağımız için daha iyi sonuçlar oluşturması varken dışardan temin etme arayışlarınızı açıklarmısınız, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Saygılarımla.

epsody Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2010, 08:41   #62
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Rhizobium Şuşlarının İzolasyonu

"Çeşitli çalışmalarda kullanılmak üzere, Rhizobium şuşlarının izolasyonu gerekebilir. Tüm mikrobiyolojik çalışmalarda olduğu gibi izole edilmek istenen mikroorganizma en çok, en yaygın bulunduğu ortamdan elde edilir. Rhizobium için bu ortam baklagil bitkisinin köklerinde oluşturduğu nodüllerdir.

Tarladan toplanan nodüllü kökler laboratuvara getirilir, önce musluk suyu ile yıkanarak toprak ve diğer kalıntılar uzaklaştırılır, sonra alkol içerisinde 5-10 sn tutularak yüzey sterilizasyonu yapılır, steril su ile yıkanarak alkol uzaklaştrılır. Daha sonra her nodül 1-2 damla steril fizyolojik tuzlu su içinde steril bir baget ile ezilir, buradan kongo kırmızısı indikatörü içeren YMA (Yeast Mannitol Agar) besiyerine sürme yapılır ve 25-30 °C’de 4-10 gün süre inkübe edilir (kuluçkaya yatırma). İnkübasyondan sonra elde edilen tek koloniler identifikasyon (tanımlama) işlemine alınır.

Tarla toprağından Rhizobium izole edilmek isteniyorsa, 2 yöntem vardır. Birinci yöntemde toprak örneği doğrudan doğruya steril fizyolojik tuzlu su ile karıştırılır, böylece toprakta bulunan bakterilerin suya geçmesi sağlanır, buradan YMA besiyerine sürülerek koloni elde edilir. Bu yöntemde elde edilen kolonilerin Rhizobium olup olmadığı, Rhizobium ise ne denli etkili bir şuş olduğu, hangi bakterilerle çapraz aşılama reaksiyonu vereceği bilinmediğinden etkili bir yöntem değildir. Bunun yerine 2. yöntem daha iyidir. Bu yöntemde yine toprak steril fizyolojik tuzlu su içinde karıştırılır. Hangi baklagil için Rhizobium izole edilmek isteniyorsa o baklagilin tohumları ile, elde edilen toprak ekstraktı karıştırılarak laboratuvar veya sera koşullarında ekilir. Bitki gelişmesi sağlandığında köklerde oluşan nodüllerden yukarıda açıklandığı şekilde bakteri izole edilir."


Gördüğünüz gibi bakteri izole etmek hiçte zor bir iş değil. Önemli olan, hangi bakteri en yaygın nerede bulunuyor, bunu bilmek ve buradan alınan örneği besiyerine alıp üretmekten geçiyor. Kitapta sözü geçen steril fizyolojik tuzlu su ve YMA besiyeri agarı ecza depolarından veya tıbbi laboratuvar malzemesi satan yerlerden kolaylıkla temin edilebilir.

Yabancılık çekenler açısından, YMA'nın içeriği aşağıdaki gibidir. Hazır karışım halinde alabiliyorsunuz.

İçerik Gr / Litre
Maya Ekstraktı (Yeast extract) 1.000
Hekzahidrik Alkol (Mannitol) 10.000
Dipotasyum Fosfat (Dipotassium Phosphate) 0.500
Magnezyum Sülfat (Magnesium Sulphate) 0.200
Sodyum Klorür (Sodium chloride) 0.100
Kongo Kırmızısı (Congo Red) 0.025
Agar 20.000
Son pH seviyesi (25°C de) 6.8±0.2

Kongo kırmızısı asit-baz ayrımında kullanılan bir tür çözelti.
Agar ise su yosunlarından elde edilen jelatinimsi maddeden başka bir şey değil.

Bir sonraki adımda mikroorganizmalrın mikroskop altında nasıl tanımlandıklarına dair videolu anlatımlı linkler (dil ingilizce olsada anlaşılabiliyor.) ekleyeceğim. Böylelikle profesyonel üretici olduklarını iddia edenlerin yapmayıp, bize mikrobiyal gübre diye pazarladıkları sıvı enzimlerden daha iyisini kendi amatör olanaklarımızla üretme denemelerine de başlamış olacağız. En azından "üretim sırrı" masallarını dinlemeden gübrenizin içerisinde ne olduğunu bileceksiniz.

Vegy beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 10-08-2010 saat 19:55
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2010, 08:41   #63
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Gelelim bu başlıkta size katılmadığım belirtirken, hatta sayın Meyvelitepe'nin şüphe ve araştırmacı yapınıza ters düşen, konu içinde bahsi geçen bakterilerin dışardan, piyasadan temin etme arayışlarınıza size yakıştıramıyorum.
Bunları piyasadan temin etme arayışında olduğumu nereden çıkardınız?

Aslına bakarsanız, 2 sene önce yonca için olan kültürden tohum aşılama için bir devlet kurumundan kültür temin etmiştim.

Şimdi yaptığım ise, kendi bahçemde, düşen tohumlardan çimlenmiş ve bu ara çiçek açan baklaların kök bölgelerinden aldığım toprak ve bu bitkilerin bakteri ve azot yumrusu yüklü kökleriyle kültür üretmek, ve bu sonbahar 20 kilo kadar yine kendi bahçemden aldığım bakla tohumlarıyla yeşil gübreleme yapmak, yaparken de bahçemin baklası, bahçemin toprağından ürettiğim kültürü aşılama için kullanmak. Durum bundan ibarettir

Bunu böyle yapmak bir bakıma "sürdürülebilir doğal tarım"ın da hoş bir uygulaması olacak diye düşünüyorum.

Bu konuda detaylı açıklamayı blog'da yapacağım. Benzer bir çalışmayı mikorizalar için de başlattım.

Ayazkızı ve Vegy beğendi.
MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2010, 19:58   #64
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Konuya fazla meraklılar için 2 başucu kitabı. Birisi Ankara Üniversitesi, diğeri Çukurova Üniversitesi yayını. Toprak Biyolojisi tam versiyon olmasada internette pdf halinde de var. Ancak diğerini bulamadım. Üniversitelerin kütüphanelerinde bulunabilir.


Name:  Toprak_Biyolojisi_Kapak_Resmi.jpg
Views: 3234
Size:  20.6 KB

Name:  Toprak_Bilimi_Kapak_Resmi.jpg
Views: 3304
Size:  30.4 KB

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 10-08-2010 saat 21:20
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2010, 21:24   #65
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Aşağıdaki linkte demoda olsa, güzel mikroorganizma tanıma videoları var.

Microbe Idenfication

Ayazkızı ve Vegy beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2010, 22:40   #66
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
Mesaj ayrıntılarında açıklama.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Bunları piyasadan temin etme arayışında olduğumu nereden çıkardınız?

Aslına bakarsanız, 2 sene önce yonca için olan kültürden tohum aşılama için bir devlet kurumundan kültür temin etmiştim.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Zaman zaman yazıştığım bir firma son ürün listesini göndermiş. İçerikler ve yaptıkları işler hakkında iz takip etmek için faydalı bir döküman. Buradan indirebilirsiniz.
Bir kaç kere bana teklif ettilerdi, düzgün bir firma bu ürünleri getirse iyi olurdu.
Sayın Meyvelitepe Bu başlıkata daha önceki mesajlarınızdan firmalarla yazıştığınız ve ürün listelerinin takibinden bahsederek seçtiğiniz ürünlerden bahsederken bunları getirmelerinden medet umar görünce böyle bir kanaat sahibi oldum, yanılmışmıyım acaba ?


Düzenleyen epsody : 10-08-2010 saat 22:44 Neden: yazıda düzeltme
epsody Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2010, 23:17   #67
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Evet, sanırım yanlış anlamışsınız. Linkini verdiğim döküman, Hindistanda biyolojik tarım ürünleri üreten bir firmanın ürün dökümanı. Güzel tarafı, hangi mikroorganizmanın ne maksatla kullanıldığını da yazmışlar. Bu bakımdan değerli bir bilgi. Hoş, bu ürünleri ülkemizde bulmak mümkün olsaydı bazılarını mutlaka test etmek isterdim, çünkü gerçekten ilginç ve önemli görünüyor.

Ayrıca, benim ihtiyacım yok ama yeşil gübrelemeye ilk başlayacaklara, kullanacağı tohum için devletten aşılama kültürü temin etmelerini kuvvetle tavsiye ederim. Buna takip eden yıllarda gerek yok. Benimki kültürü üretip üretemeyeceğimin denemesi

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-08-2010, 02:32   #68
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
İlgiyle takip ediyorum. Bu konuda emeği geçen, bilgilerini paylaşan herkese sonsuz teşekür ederim. Sağ olun, var olun.

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-08-2010, 07:24   #69
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Ayrıca, benim ihtiyacım yok ama yeşil gübrelemeye ilk başlayacaklara, kullanacağı tohum için devletten aşılama kültürü temin etmelerini kuvvetle tavsiye ederim. Buna takip eden yıllarda gerek yok. Benimki kültürü üretip üretemeyeceğimin denemesi
Sn Meyvelitepe,

Daha önce bahsettiniz mi bilmiyorum, bu kültürü devletten nasıl temin ederiz, nereye talepte bulunmamız gerekir?

verdoque Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-08-2010, 07:55   #70
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi verdoque Mesajı Göster
Sn Meyvelitepe,

Daha önce bahsettiniz mi bilmiyorum, bu kültürü devletten nasıl temin ederiz, nereye talepte bulunmamız gerekir?
Sn. Verdoque,

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsü'nden temin edebiliyorsunuz.

Linki Burada

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-08-2010, 18:44   #71
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Yaklaşık 15 gündür başka işlerim dolayısıyla siteye bakamamıştım. Buraya şimdi bakma fırsatı buldum. Sn Acemi'nin yazılarını beğeniyle okuyorum. Kendisine katkılarından ötürü teşekkür ederim. Ancak nedense Sn Sarıcan ile bir türlü yıldızımız barışmadı. Sn Sarıcan, ben EM konusunda hemen hemen tüm bildiklerimi paylaştım. Ben ilk defa 2007 yılında bu siteye üye olduğumda, kimse mikrobiyal gübrenin m'sini dahi bilmiyordu. Bakın şimdi sadece mikrobiyal gübre değil, başka başka doğal tarım ürünlerinin de nasıl üretileceği herkes tarafından öğreniliyor. Ben ancak bu kadarını söyleyebilirim. Gerisini düşünmek size kalmış. Ancak, benim hakkımda lütfen önyargılı olmayın. Önyargılı olursanız, bugün bu sitenin mikrobiyal gübreler konusunda geldiği düzeyin tesadüfi olduğunu düşünebilirsiniz. Acaba öyle mi? İsterseniz bir de bilenlere sorun.

Gelelim fiyat konusuna. Doğru haklısınız birçok mikrobiyal ürünün fiyatı çok pahalı. Ama ben bunları eleştirmiyorum. Çünkü bir ürünün fiyatı belirlenirken sadece ürünün maliyeti değil, stoklama, satış elemanı, raklam giderleri, ambalaj vb. gibi pek çok etmen göz önünde bulundurulur. Ama tüm bunlara rağmen EMA 1 litresi 8 TLye satılmıştır. Bu mu pahalı? Ayrıca şunu da bilmenizi isterim ki, yıllarca su arıtma ekipmanları satış ve montajı da yaptım ve şu anda, Türkiyede üretimi yapılan filtre ve birçok ekipmanın ilk tasarımlarını yeniden dizayn ederek Türkiyeye getiren kişi de benim. Ve bu hizmeti hiçbir karşılık beklemeden sırf bu vatanı sevdiğim için yaptım. Hala daha da yapıyorum. ŞU anda Peynir altı sularından ve diğer hammaddelerden biyoetanol üretimi için çalışıyorum. Çalışıyorum derken kastettiğim tüm sistemin Türkiyede üretilmesidir. Yani ben bir acentacı veya çantacı bir adam değilim.

Ayrıca b5A sayfasındaki tavrımı da nedense yanlış yorumlamışsınız. Ben sadece etki mekanizmasını merak ediyorum. Ticari olarak veya yasal olarak ürünün durumu beni ilgilendirmiyor dedim. Ve Selahattın Beyin çabalarını tekdir ettiğimi, firmanın üzerine bu şekilde gidilmesini doğru bulmadığımı da söyledim. Bu davranışın neresini yadırgadığınızı anlayamadım.


Sn Sarıcan, size ve çalışmalarınıza saygım sonsuz ama beni yanlış yorumlamayın lütfen. Türkiye için kilometrelerce öteden bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Doğru konularla uğraştığımı düşünüyorum. Bunları yaparken geçimimi de İngilterede çeviri yaparak temin ediyorum. Sizin bana karşı olan bu yanlış düşüncelerinizin beni üzdüğünü belirtmeliyim.

Saygılarımla



Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Sarıcan Mesajı Göster
Sevgili Acemi,

Kısıtlı imkanlarla ulaşabildiğim internet ortamında sayfanı okudukça devraldığın bayrak yarışında gerilerde kaldığım için mutlu olduğumu söylemek durumundayım. Demek ki forumda hiç bir ticari kaygı gözetmeksizin bilgi paylaşılabiliyormuş. Paylaşımları için Sn. Meyvelitepe ve Sn. Selahattin Yılmaz' a çok teşekkürler.

Özellikle Sn. Meyvelitepe' nin bu tip paylaşımlara girmesine çok sevindiğimi belirtmek isterim. Sn. Selahattin Yılmaz' a da b5A başlığında uğradığı eleştiriler için geçmiş olsun dileklerimi iletip, sabrı için takdirlerimi iletiyorum. Seviyeli olduktan sonra bu forumda paylaşılan her tür tartışmanın ülke ekonomisine çok şey kattığı inancındayım. EM konusunda oldukça ketum davranan Sn. Doğasever' in b5A sayfasındaki tavrını da yadırgadığımı belirtmek isterim.



Benim geçmişte merak ettiğim ve tartışmaya açmak istediğim üç aşağı beş yukarı buydu işte. Ülke ekonomisini dışarı bağımlı olmaya mahkum etmeden bir şeyler yapılabilir mi? Bilinmeyenlerin çok olduğu denklemlerle çıkılan yolda b5A' nın da EM' in de fiyatları fazla olabilir. Bilinmeyenler azaldıkça üreticiler kendilerine çekidüzen vereceklerdir, fiyatlar makul seviyelere inecektir.

Dileğim tarımı bilerek yapan üreticilerimizin çoğalması ve kendi ihtiyacı olan gübreleri kendilerinin yapabilmesi veya satın alıp uygularken daha bilinçli hale gelmelerini görmektir. Tarımla hiç ilgisi olmayan biz düşünenlerin tek kaygısı öğrendiklerini geniş kitlelerle paylaşıp çorbada tuzumuz olsun misali katkıda bulunmaktır.

Çalışmaların ve paylaşımlarının aynı içtenlikle devamı dileğiyle sevgiler...


Düzenleyen Dogasever : 13-08-2010 saat 18:57 Neden: ekleme
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-08-2010, 13:05   #72
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Burada anlatılan yöntemlerden bir iki tanesi ve piyasadaki bir kaç sıvı gübre ile yapılan denemelere ait resimler aşağıdadır. Dikkat edilirse bitki gelişiminde farklılık yok. Resimler Ensar Bey'in bahçesinde yaptığımız denemelerden. Bitkilerimiz aronya. Bu denemeye Haziran ayında başlanmış ve resimler bugüne aittir. Denemeler forumda başlığı da olan gübrelerin %80 ini içeriyor. Keşke üreticilerde ürünlerini piyasaya sürmeden bunu yapmış olsalar. Yanlış anlaşılmasın bunu hepsi için söylemiyorum. Bu konuda oldukça profesyonel olanlarda var.

Name:  DSC05097_1.jpg
Views: 2978
Size:  72.6 KB

Name:  DSC05098_1.jpg
Views: 2952
Size:  72.9 KB

Name:  DSC05099_1.jpg
Views: 3124
Size:  70.3 KB

Name:  DSC05100_1.jpg
Views: 3067
Size:  70.9 KB

Name:  DSC05101_1.jpg
Views: 3142
Size:  71.7 KB

Ayazkızı ve Vegy beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-08-2010, 13:09   #73
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Name:  DSC05102_1.jpg
Views: 2840
Size:  69.3 KB

Name:  DSC05103_1.jpg
Views: 2834
Size:  72.3 KB

Name:  DSC05104_1.jpg
Views: 2892
Size:  71.9 KB

Name:  DSC05105_1.jpg
Views: 2855
Size:  71.6 KB

Name:  DSC05106_1.jpg
Views: 2975
Size:  71.9 KB

Ayazkızı ve Vegy beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-08-2010, 15:14   #74
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Bu aronyaların kışın çıplak kök olarak satışı mümkün olabilir mi?

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-08-2010, 21:12   #75
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sn. Denizakvaryumu,

Ensar Bey, aronyada dahil bir çok türü fidan olarak yetiştiriyor. Amacı geniş bir üretim sahasında bunların üretimini yapmak. Örneğin aronyadan doğal içilebilir enzim yapma gibi bir fikri var. Ancak sizin gibi yakından ilgili arkadaşların isteklerini karşılayabilir diye düşünüyorum. UBYİ bölümünde kendisine sorarsanız daha iyi olacaktır.

Benim resimleri ekleme amacım bu fidanlarda yaptığımız denemelerde bizim ev yapımı sıvı gübrelerin ticari gübrelerden farkı olmadığını göstermek içindi. Yoğurt bin yılların teknolojisi ve sanayileşme öncesi herkesin kendi yapabileceği bir yiyecekken, bugün üretimi fabrikasyon şeklinde yapılıyor ve eski tadıda yok. Üstelik sizin evde yaptığınız yoğurdun sağlıksız olduğunu iddia edecek kadarda pervasız bir körleştirme propagandası yürütülüyor.

Vegy beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 20:15   #76
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Zaman zaman kullandığımız gram-pozitif ve gram-negatif bakteri nedir sorusunu merak edenler için kısa açıklama.

Gram boyamasına karşı bakterilerin vermiş oldukları reaksiyon bu organizmaların önemli ayırıcı karakteristiklerindendir. Yöntem adını, kendisini geliştiren Danimarkalı bir fizikçiden (Hans Christian Gram) almaktadır. Bu yöntemde bakteriler önce zayıf alkali (bazik) çözeltide hazırlanmış crystal violet ile boyanmakta ve mordan olarak (renk sabitleştirici) iyot çözeltisi (iyot-lugol) ilavesinden sonra alkol ile yıkanmaktadır. Alkol yerine eterde kullanılmaktadır. Alkol ile yıkama sonrasında rengi giderilen bakteriler gram-negatif olarak, boyayı alıkoyan bakteriler ise gram-pozitif olarak adlandırılmaktadır. Gram-pozitif bakteriler mor renkli, gram-negatif bakteriler ise kırmızı-pembe renklidir.

Bakterilerin gram boyama reksiyonları onların bazı morfolojik (şekilsel) ve fizyolojik özellikleri ile uyum göstermektedir. Örneğin topraktaki kokların (yuvarlak şekilli) çoğu, spor oluşturan çubuklar ve aktinomisetlerin hepsi gram-pozitiftir. Buna karşın spirillum (spiral şekilli), polar kamçılı spor oluşturmayan çubuklar ve peritriş (kirpikli) sporsuz çubukların çoğu gram-negatif reaksiyon vermektedir.

Ayazkızı beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 21:41   #77
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Azot fiksasyonu en fazla baklagillerle birlikte (simbiyotik) yaşayan Rhizobium bakterileri tarafından gerçekleştirilse de bunların yanında, simbiyotik yaşama ihtiyaç duymadan organik maddeleri eneji kaynağı olarak kullanan ve azot üreten bakterilerde vardır. Bu bakterilerin önemli türleri Azotobacteria, Clostridium türleri olmakla birlikte, azot bağlama güçleri daha zayıf olan Bacillus, Klebsiella, Pseudomonos ve Arthrobacter türleride azot fiksasyonunda rol almaktadır.

Ayrıca bakterilerin yanında, Aktinomisetler dediğimiz mantarlar ve bakteriler arasında ara geçiş formunda bulunan mikroorganizmalarda bazı ağaç türleri (akçaağaç, iğde vs.) ile simbiyotik yaşayarak azot fiksasyonu yaparlar. Bu organizmalar, bakteri özelliği göstermekle birlikte, dallanmış, miselli bir yapı oluştururlar. Bu türün hücreleri gram-pozitif olup, 0.5-2.0 µm (milimetrenin binde biri) çapındadır.

En önemli türleri Streptomisetler, Nocardia ve Micromonospora olarak sayılabilir. Çoğunlukla saprofit (çürükçül beslenme) olarak yaşarlar. Bakterilerin ürediği ortamlarada gelişmekle birlikte, daha çok alkali ortamlarda iyi gelişme gösterirler. (Not: Mantarlar asitli ortamda, bakteriler nötral ortamda daha iyi gelişirler.) Toprakta yaygınlık bakımından bakterilerden sonra gelirler. 1 gram toprakta 100.000-10.000.000 adet düzeyinde bulunmakla birlikte bu sayılar ortamın pH seviyesine ve karbon kaynaklarına göre değişir. Alkali nitelikli ve yüksek organik madde içeren topraklarda sayıları yüz milyona kadar çıkabilir.

Aktinomisetler, toprak toplam mikroorganizma sayısının %10 - %50' sini oluştururlar. Bu organizmaların konidiasporları kurumaya ve diğer çevre kouşullarına çok dayanıklıdırlar. Aktinomisetler, hetetrofik (besinini kendisi üretmeyen, dışarıdan alan) organizmalar olup, yaşamları toprakta bulunan organik maddelere bağlıdır. Karbon kaynağı olarak basit ve yüksek moleküllü organik asit ve şekerleri - polisakkarit, lipid, protein ve alifatik hidrokarbonları- kullanırlar.

Aktinomisetlerin bir çok türü, selüloz, nişasta, inülin ve kitini yavaş bir şekilde ayrıştırır, amonyum, nitrat, amino asitler, pepton ve proteinleri azot kaynağı olarak kullanırlar. Bu organizmaların bir çok türleri antibiyotik adı verilen mikrobiyal toksin metabolitleri sentezlemeleri bakımından önem taşırlar. Günümüzdeki sentetik antibiyotiklerden önce, Streptomycine, Klortetracyline, Oksitetracyline, ve Siklohekzimin gibi önemli antibiyotikler aktinomisetlerden elde edilmiştir. Streptomiset türlerinin 3/4'ü antibiyotik maddeleri salgılamaktadırlar. Bu organizmaların ayrıca çevrelirindeki ortama vitamin ve gelişim faktörleri salgıladıklarıda saptanmıştır.

Aktinomisetlerin bir önemli özelliğide iyi bir ayrıştırıcı olmalarıdır. Bu nedenle ayrışmaya dirençli olan lignin gibi karmaşık yapılı bileşikler ve doğal koşullarda ayrıştırılmamış olan organik kimyasal bileşiklerin ayrıştırılması, bu organizmalarca gerçekleştirilmektedir. Örneğin Nocardia sentetik kimyasal maddelerle ağır hidrokarbonların ayrışmasında etken bir organizma olarak bilinmektedir. Kitin ayrışması Streptomisetler tarafından gerçekleştirilir ve çok karakteristiktir. Kitin ayrıca Micromonospora tarafından da ayrıştırılır. Bu cins keza selüloz, glikozidler ve hemiselüloz ayrışmasında etkendir. Nocardia ise parafinler, fenoller, steroidler ve primidinlerin ayrışmasında işlev görür.

Aktinomisetlerin diğer salgıları yanında, Stretomycet'lerden pek çok tür ektraselüler enzim sağlayarak bakterileri çözerler (lysis). Aktinomisetlerin bu etkisi toprak ekosistemindeki mikrobiyal denge oluşumunda önemli bir işlevdir.

Aktinomisetlerin çoğu mezofil olup optimum gelişme sıcaklıkları 25-30 °C dir. Termofilik formlar ise, çok yaygın olmayıp 55-65 °C lerde gelişen formlar olup, aslında 30 °C de gelişen fakültatif (hem aerob hemde anaerob) termofillerdir. Yine de termofolik aktinomisetler toprak, hayvan gübresi ve kompost yığınlarında bulunur ve parçalanması zor selüloz türü bileşikleri parçalarlar.

Aktinomisetler toprak ekosisteminde şu işlevlere sahiptirler.

1- Topraktaki bazı dirençli bitki ve hayvan dokularının ayrışması
2- Bitki dokuları ve yaprak döküntülerinin çeşitli formlara dönüştürülümesi ile humus oluşumu
3- Yeşil gübrelerin, kompost ve hayvan gübresi yığınlarının olgunlaşması ve transformasyonu. Bu koşullarda termofilik aktinomisetler başat grup olup, bazen kompost yığınlarının yüzeyi bu grup organizmaların yayılması ile tipik beyaz ve gri renk alır.
3- Toprak kökenli bitki hastalıklarının oluşturulması. Örneğin patates uyuzu ve leke hastalığı (S.scabies ve S.ipomoeae)
4-Bazı insan ve hayvan enfeksiyonları. Örneğin Nocardia asteroides ve N. otitidis-caviarum.
5- Mikrobiyal antagonizm ve toprak komünitelerinin düzenlenmesinde (ragülasyon) antagonistik etki ile kontrol sağlama. Aktinomisetlerin toprak ekosistemindeki bu rolleri antibiyotik ve enzim ürtme kapasiteleri ile ilgili olup, mantar ve bakterinin çözünmesi veya gelişiminin baskı altına alınmasında etken olur. Örneğin topraklara kitin ilavesi ile yüksek bitkilerde hastalık oluşturan bazı mantar türlerinin baskı altına alınması mümkündür.

Baklagillerin dışında 13 diğer cins ağaç ve çalı türünden bitkilerin kökleri azot bağlayan mikroorganizmalarla simbiyoz yeteneğindedir. İşte burada aktinomisetler en önemli rolü üstlenmektedir. En tanınmış cinslerden Alnus (kızılağaç, akçaağaç), Elagnus (İğde), Myrica gale (Kral biberi) sayılabilir.

Örneğin Alnus crispa (Amerika yeşil kızılağacı) yılda hektar başına 61.5 kg azot sağlayabilmektedir. Alnus türünün oluşturduğu nodüller yaklaşık 5 cm büyüklükte olabilmektedir. Benzer olarak tropik türlerden olan Casuarina timber senede hektara 58.5 kg civarında azot sağlayabilmektedir. Yapılan detaylı sitolojik (hüvre biyolojisi) incelemeler nodül içinde bulunan ortakçının aktinomiset olduğunu göstermektedir.

Ayazkızı ve Vegy beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 22:51   #78
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak Mesajı Göster
Aktinomisetler, toprak toplam mikroorganizma sayısının %10 - %50' sini oluştururlar. Bu organizmaların konidiasporları kurumaya ve diğer çevre kouşullarına çok dayanıklıdırlar. Aktinomisetler, hetetrofik (besinini kendisi üretmeyen, dışarıdan alan) organizmalar olup, yaşamları toprakta bulunan organik maddelere bağlıdır. Karbon kaynağı olarak basit ve yüksek moleküllü organik asit ve şekerleri - polisakkarit, lipid, protein ve alifatik hidrokarbonları- kullanırlar.

Aktinomisetlerin bir çok türü, selüloz, nişasta, inülin ve kitini yavaş bir şekilde ayrıştırır, amonyum, nitrat, amino asitler, pepton ve proteinleri azot kaynağı olarak kullanırlar. Bu organizmaların bir çok türleri antibiyotik adı verilen mikrobiyal toksin metabolitleri sentezlemeleri bakımından önem taşırlar. Günümüzdeki sentetik antibiyotiklerden önce, Streptomycine, Klortetracyline, Oksitetracyline, ve Siklohekzimin gibi önemli antibiyotikler aktinomisetlerden elde edilmiştir. Streptomiset türlerinin 3/4'ü antibiyotik maddeleri salgılamaktadırlar. Bu organizmaların ayrıca çevrelirindeki ortama vitamin ve gelişim faktörleri salgıladıklarıda saptanmıştır.

Aktinomisetlerin bir önemli özelliğide iyi bir ayrıştırıcı olmalarıdır. Bu nedenle ayrışmaya dirençli olan lignin gibi karmaşık yapılı bileşikler ve doğal koşullarda ayrıştırılmamış olan organik kimyasal bileşiklerin ayrıştırılması, bu organizmalarca gerçekleştirilmektedir. Örneğin Nocardia sentetik kimyasal maddelerle ağır hidrokarbonların ayrışmasında etken bir organizma olarak bilinmektedir. Kitin ayrışması Streptomisetler tarafından gerçekleştirilir ve çok karakteristiktir. Kitin ayrıca Micromonospora tarafından da ayrıştırılır. Bu cins keza selüloz, glikozidler ve hemiselüloz ayrışmasında etkendir. Nocardia ise parafinler, fenoller, steroidler ve primidinlerin ayrışmasında işlev görür.

Aktinomisetlerin diğer salgıları yanında, Stretomycet'lerden pek çok tür ektraselüler enzim sağlayarak bakterileri çözerler (lysis). Aktinomisetlerin bu etkisi toprak ekosistemindeki mikrobiyal denge oluşumunda önemli bir işlevdir.

Aktinomisetlerin çoğu mezofil olup optimum gelişme sıcaklıkları 25-30 °C dir. Termofilik formlar ise, çok yaygın olmayıp 55-65 °C lerde gelişen formlar olup, aslında 30 °C de gelişen fakültatif (hem aerob hemde anaerob) termofillerdir. Yine de termofolik aktinomisetler toprak, hayvan gübresi ve kompost yığınlarında bulunur ve parçalanması zor selüloz türü bileşikleri parçalarlar.

Aktinomisetler toprak ekosisteminde şu işlevlere sahiptirler.

1- Topraktaki bazı dirençli bitki ve hayvan dokularının ayrışması
2- Bitki dokuları ve yaprak döküntülerinin çeşitli formlara dönüştürülümesi ile humus oluşumu
3- Yeşil gübrelerin, kompost ve hayvan gübresi yığınlarının olgunlaşması ve transformasyonu. Bu koşullarda termofilik aktinomisetler başat grup olup, bazen kompost yığınlarının yüzeyi bu grup organizmaların yayılması ile tipik beyaz ve gri renk alır.
3- Toprak kökenli bitki hastalıklarının oluşturulması. Örneğin patates uyuzu ve leke hastalığı (S.scabies ve S.ipomoeae)
4-Bazı insan ve hayvan enfeksiyonları. Örneğin Nocardia asteroides ve N. otitidis-caviarum.
5- Mikrobiyal antagonizm ve toprak komünitelerinin düzenlenmesinde (ragülasyon) antagonistik etki ile kontrol sağlama. Aktinomisetlerin toprak ekosistemindeki bu rolleri antibiyotik ve enzim ürtme kapasiteleri ile ilgili olup, mantar ve bakterinin çözünmesi veya gelişiminin baskı altına alınmasında etken olur. Örneğin topraklara kitin ilavesi ile yüksek bitkilerde hastalık oluşturan bazı mantar türlerinin baskı altına alınması mümkündür.

Baklagillerin dışında 13 diğer cins ağaç ve çalı türünden bitkilerin kökleri azot bağlayan mikroorganizmalarla simbiyoz yeteneğindedir. İşte burada aktinomisetler en önemli rolü üstlenmektedir. En tanınmış cinslerden Alnus (kızılağaç, akçaağaç), Elagnus (İğde), Myrica gale (Kral biberi) sayılabilir.

Örneğin Alnus crispa (Amerika yeşil kızılağacı) yılda hektar başına 61.5 kg azot sağlayabilmektedir. Alnus türünün oluşturduğu nodüller yaklaşık 5 cm büyüklükte olabilmektedir. Benzer olarak tropik türlerden olan Casuarina timber senede hektara 58.5 kg civarında azot sağlayabilmektedir. Yapılan detaylı sitolojik (hüvre biyolojisi) incelemeler nodül içinde bulunan ortakçının aktinomiset olduğunu göstermektedir.
Sayın acemi mesajından alıntıladığım bilgier kompost oluşum sürecinde aktif mikro canlılar hakında detaylı bilgiler içermekte bizler kompost başlığında kompost oluşum sürecine katılan bir dizi mikro organizmanın faaliyetini biliyorduk lakin bu kadar ince ayrıntılar paylaşılmıyordu, bu başlıkta senin paylaşımlara sunduğun bilgiler, benimde toprak çalışmalarıma ve kompost konusundaki araştırmalarıma büyük yararlar sunmaktadır, çalışmalarına şükranlarımı sunarken emeğine sağlık diyerek, başlıktaki yazılarının takipçisi olduğumu bilmelisin, sevgiler saygılar

seb.NEM beğendi.
epsody Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 01:07   #79
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
"Al Gülüm Ver Gülüm" ilişkisi

Her canlı kendi yaşamını devam ettirme çabası içindedir. Yukarda Usta'nın açıkladığı aktinomisetler de bu kurala dahildir. Aktinomisetler bakteridir ancak bazen mantarlar gibi davranırlar. Çürümekte olan maddeler üzerinde uzun örümcek ağına benzer iplikçikler oluştururlar. Ağaç kabuğu, gazete kağıdı gibi parçalanması zor organik maddeleri parçalarlar. Bunu yaparken, tabii ki, "haydi artık bu bitki/ağaç işe yaramıyor. Bunu yararlı kompost haline getirelim" diye düşünmezler. Bunu yaparken kafalarındaki tek düşünce, karınlarını doyurmak ve üremektir. Yeni nesiller üretip devamlılığını sağlamaktır. Karınlarını doyurmaktan anlamamız gereken şey bu maddeleri parçaladıklarında enerji açığa çıkmaktadır (daha doğrusu parçalanma neticesinde elektron açığa çıkmaktadır ve bu enerjiyi yani elektronu başka bileşiklerin yapımında kullanırken bünyelerine enerji de almaktadırlar. Bu elektronu kullanarak oluşturdukları yeni bileşikler ise, bitkiler için son derece yararlı doğal antibiyotikler ve diğer biyolojik aktif maddelerdir. Bu arada diğer bazı yararlı mikroorganizmalarla karşılıklı çıkar ilişkisi içindedirler. Yani “al gülüm ver gülüm” ilişkisi. Buna bilim dalında “simbiyotik” ilişki deniyor. Buna gerçek yaşamda “iyi komşuluk ilişkileri” de diyebiliriz. Biri diyor ki ben de kullanmadığım bir tost makinesi var sana vereyim senin ihtiyacın var; diğeri ise bende de blender var hiç kullanmıyoruz sen her gün kullanıyorsun biliyorum al senin olsun. İşte böyle bir ilişki. Örneğin, laktik asit bakterileri laktik asit üreterek aktinomisetlere yardımcı olur. Nasıl mı? Ortamı patojenlerden temizleyerek. Ya da fototropik bakteriler amino asitler ve nükleik asitlerin yanı sıra şeker de üretirler. Laktik asit bakterileri fototropik bakterilerin ürettiği şekeri kullanarak laktik asit üretirler. (yine bir al gülüm ver gülüm ilişkisi! Çünkü karşılığında laktik asit ortamı patojenlerden arındıracak!) Böylelikle ortam patojenlerden (fusaryum, nematodlar vs.) arındırılırken aktinomisetler ve mantarlar için ortamı daha uygun hale gelir. Tüm bu “al gülüm ver gülüm” ilişkisi neticesinde topraktaki organik madde parçalanması hızlanır. Ayrıca, aktinomisetler, fototropik bakterilerin ürettiği amino asitlerden antimikrobiyal maddeler üreterek patojen va zararlıların bastırılmasına da yardımcı olurlar. Ve organik madde parçalanması hızlandıkça da mikrobiyal aktivite artar. Ta ki toprakta organik madde iyice azalıp tüm mikroorganizmalar aç kalana kadar. O zamanlar çok zor zamanlardır ve iyi komşuluk ilişkileri de çare olmaz. Ta ki, toprağa yeni bitki artıkları düşene kadar. Sonra aynı hikaye devam eder gider. Bu milyonlarca yıldır böyledir. O yüzden belli aralıklarla topraklarımıza organik madde mutlaka ilave etmeliyiz. Aşırı kimyasal gübre kullanımı topraklarımızın çoğunda bu çevrimi sekteye uğratmıştır. Birçok yerde de tehdit etmektedir. O yüzden kimyasal madde kullanımını tamamıyla reddetmeliyiz. Zorunlu durumlarla (yağışın olmadığı ve/veya susuz tarımda), geçiş durumlarında ise (kimyasal tarımdan ekolojik tarıma geçiş), sözü geçen mikroorganizmaları toprağa takviye etmeliyiz. Bu konu içinde bahsetmemiz gereken en önemli noktalardan biri en önemli mikroorganizma türünün fototropik bakteriler olduğudur. Çünkü bu bakteriler kendi besinlerini kendileri güneş ışınlarını veya toprak ısısını ya da topraktaki zararlı gazları kullanarak yine kendileri üretirler. O yüzden bu bakteriler çok önemlidir. Toprakta diğer bakteri türleri ölse bile, insanoğlu ne kadar uğraşırsa uğraşsın, bu bakteri türünü yok edebileceğini sanmıyorum (iyiki de öyle!). Daha çok uzun yıllar insanoğlu ile birlikteliğine devam edecektir. Bizden sonra da devam edeceğini sanıyorum.

Not: Buraya bir aktinomiset resmi koymanın uygun olacağını düşündüm.
Name:  aktinomiset.jpg
Views: 3469
Size:  2.4 KB

Vegy beğendi.

Düzenleyen Dogasever : 17-08-2010 saat 01:15 Neden: başlık ekleme
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 07:33   #80
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
Toprak dostları ile birliktelik.

Sayın acemi usta ile doğaseverin birliktelikleri toprak canlılarını tanıtmada adeta birbirileriyle yarışırcasına sundukları güzel paylaşımlarına candan yürekten sevgiler.

Arkadaşlar sizlerin bu güzel bilgileri ortaya koymanızla benim geliboludaki etkinliklerimin ufukları açılarak yeni pratik oluşumlar içine girerek, toprak ve organik maddeler üzerindeki çalışmalarımda, açıklamasında zorluklar yaşadığım gözlemlerim üzerindeki sır perdelerini açıklığa kavuşturmanın heyacanını yaşatıyorsunuz sağ olunuz var olunuz.

Açıkladığınız bu bilgiler benimde internet kaynaklarına başvurularım esnasında bu bilgiler ulaşma imkanım olmakta, lakin sizlerin bu bilgileri aktarma üslubunuz o kadar akıcı bir anlayış sergilemekteki bu anlatmak tarifinde bile zorlanarak, sadece şu yorumu sunarak bir cevap olacağını düşünmekteyim.

Bizler bu forumlarda gerçek samimi paylaşım inançlarını ortaya koyarak çevreye, doğaya, temiz tarım çalışmalarına hizmet etmenin gerçek onuruna sahip insanlar olarak, bir birimizi kabul etmemizden dolayı bu ilşkileri hayata geçiren nadir insanlardan olduğumuzdandır.

Bu birliktelik içinde dünyadaki entropi kazanacak, devinim hep ileri olarak işliyecek iyiler kötülere, faydalılar zarlılara, güzelikler çirkinliklere galip gelerek daha güzel bir dünyanın yarınlarına doğru hep brliktelik içinde dileklerimle, sevgiler sunarım.

Saygılarımla.

epsody Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 08:25   #81
Ağaç Dostu
 
Zeytinlibahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
Bu konu ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi, katılımcılara sonsuz tesekkürler.

Zeytinlibahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 08:26   #82
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Çok güzel ve anlaşılır bir bilgi dağarcığı oluşuyor. Teşekkürler

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 15:12   #83
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Döküman:
"EM-fermented FPEs from fruits, weeds and plants with known pest repellent properties have been observed to enhance the efficacy of pest control. It seems that EM is capable of extracting the active ingredients from plants and making them available as pest control"

Yapısında zararlı uzaklaştırıcı maddeler bulunan bitkilerin (sarımsak, soğan, tütün, neem, zencefil vb.) EM ile fermente edilmesi durumunda aktif içeriklerin açığa çıkmasını teşvik edildiği ve elde edilen solusyonun etkisinin ve başarısnın çok arttığına dair bir makale.

Zaman zaman yaptığım sarımsak, biber işinde "küçük bir deneme" yapacağım Bu sefer bol miktarda Bhut Jolokia, Red Savina, habanero da var.

Ayazkızı ve Vegy beğendi.
MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 15:16   #84
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Acıdan, EM in içindeki canlılar ölmesin , bu acıya EM bile dayanamaz

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 16:24   #85
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Dut fidanlarında fusaryum spp.'ye karşı Mikrobiyal ürünlerin birlikte kulanımı

Makale (Journal of Biopesticides 3, (1 Special Issue), 090 - 092, 2010)

Name:  EM-TH(bu).GIF
Views: 3191
Size:  59.9 KB

Bana en çok sorulan sorulardan biri de EM'nin diğer mikroorganizmalarla birlikte kullanılması durumunda ne olacağı sorusu olmuştur. Bugün bununla ilgili ilginç bir makale buldum ve buradan link veriyorum. Makalede kısaca Dut ağacı fidanlarında Fusaryum spp.’ye karşı direnç araştırılmış. Yoğun biçimde fusaryum spp içeren hastalıklı toprak kullanılmış ve bazı mikroorganizmalar yeni dikilen fidanlara hem tek başlarına hem de diğer mikroorganizmalarla birlikte 30 gün arayla 3 defa uygulanmış. Bu çalışmada fidanların kaç tanesinin yüzde olarak dikimden sonra 60, 90 ve 150 gün yaşayabildikleri ölçülmüş ve daha sonra bu yüzdelerin ortalaması alınmış. Bu ortalamalar tabloda average sütununda verilmektedir. Sonuçlara bakılırsa, fusaryuma karşı en etkili olan T. Harzanium + T. Viride + EM karışımıdır. Bu makaleden çıkartılabilecek bir diğer sonuç da, kontrol %25 civarında iken mikrobiyal ürünlerle tüm mikrobiyal ürün ilavelerinde iyileşme sağlanmış olmasıdır. Demek ki her zaman kimyasal maddelere gerek yokmuş!

Bu çalışma toprağa dışardan uygulanan mikroorganizmaların birlikte kullanıldığında etkilerinin nasıl olacağını tahmin etmek açısından önem taşımaktadır. Bu tür araştırmaların çoğalmasını dilerim. (Belki üniversitelerden okuyan hocalarımız olur)

Ayazkızı ve Vegy beğendi.
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 21:27   #86
Ağaç Dostu
 
Zeytinlibahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
Elimizin altında EM nin pest kontrolunda kullanılması hakkında çok faydali bir döküman daha oldu teşekkürler

Marul,ıspanak ve bazı diğer yapraklardan yaptığımız fpe yi yaprak gübresi olarak hazırlıyorduk,bir kaç gün içinde hazır olacak, taralın içine sarmısak ve soğan birazda acı biber koymak hiç aklıma gelmemişti, üçüncü kaolin uygulamamız bayağı renkli olacak

Vegy beğendi.
Zeytinlibahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-08-2010, 08:23   #87
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Konu güncelleşmişken, Psikofil, Mezofil ve Termofil mikroorganizmalar ne demek, daha önce Fermentasyon İle Gübre Yapmak Bölümü' nde paylaştığım Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Büent Cavas'ın hazırladığı ders slaytlarından yararlanılarak hazırlanan notları içeriği kolay anlaşılabilir olduğu için buraya da ekliyorum.

Bakteriler, aktinomisetler, mantarlar ve protozoalar oldukça çeşitli ve psikofil, mezofil ve termofil olmalarına göre, fermentasyon sırasında hepside farklı aşamalarda görev alıyor. Örneğin kompost bölümünde sürekli olarak belirtilen, ısınma ve soğuma aşaması her aşamada farklı mikroorganizmaların rol almasından kaynaklanıyor.

Diğer başlıklarda belirtildiği gibi kompostlaşma işlemine organizmalar arasında bakteriler, mayalar, küf mantarları ve aktinomisetler katkıda bulunuyorlar. Ancak bunların rolü ortamın sıcaklığı ve nemiyle çok yakından ilişkili. Her mikroorganizma türü farklı sıcaklık evrelerinde devreye giriyor. Yani kompostlaşma mikroorganizmaların üremesi ve ölmesi ve farklı bir türün yeniden üremesi ve ölmesi şeklinde gelişiyor. En sonunda da ortamdaki besin bitince kompostlaşma tamamlanmış oluyor.

Sıcaklık evrelerine göre mikroorganizmalar aşağıdaki sınıflara ayrılıyorlar.

1- Psikofil (Soğuk seven) Mikroorganizmalar: Toprakta, sularda, balıklarda ve soğuk kanlı hayvanlarda yaşayan, -5 °C ile +20 °C’de aktivite gösteren bakteri ve mantarlar bu gruba girerler.

2- Mezofil (Ilık seven) Mikroorganizmalar: Mezofil mikroorganizmalar, 20-45 °C’ ler arasında gelişme ve üreme özelliğine sahiptirler ve optimum üreme ısıları 35-42 °C dir. (Organizmaların büyük çoğunluğu bu sınıfa giriyor.)

3- Termofil (Sıcak seven) Mikroorganizmalar: Sıcak su kaynaklarında, hayvansal gübrelerde ve tropikal ülkelerde bulunan, optimal üreme ısıları 50-60 °C olan mikroorganizmalar olup, pastörizasyon ısılarında bile canlı kalabilirler. Bacillus Stearothermophilus bu grup mikroorganizmalara en iyi örnektir.

Kompostlaşma aşamasında düşük nem şartlarında (%50-60 nem) özellikle küf ve aktinomisetler aktif rol oynuyorlar.

Daha yüksek nem şartlarında (% 60-80 nem) bakteriler kompostlaştırma işleminde işleminde aktif rol oynarlar.

Yukarıdaki açıklamaları dikkate alırsak kompostlaşma (fermentasyon) işlemi üç evrede gerçekleşiyor. Bu evrelerde işlem yapan mikroorganizmalar şunlardır:

1- Mezofilik Evre
Birinci aşamada mezofilik bakterilerle beraber aktinomisetler, mayalar ve diğer mantarlar; yağları, proteinleri ve karbonhidratları ayrıştırır.

Sıcaklık 30 °C’ye erişinceye kadar küf mantarları, bakteriler, protozoalar aktif rol oynar. 30-40 °C arasında aktinomisetler egemen olmaya başlarlar ve ortamda topraksı koku yayılır. Aktinomisetler asıl humuslaştırıcı organizmalar olarak bilinir.

2- Termofilik Evre
Sıcaklık 40-50 °C’ ye ulaştığında kompostlamayı başlatan organzimaların hemen hemen tamamı ölür ve bunların yerini 70 °C sıcaklığa kadar dayanabilen ve ısı üretebilen termofilik bakteriler alır. Termofilik bakteriler kendileri için mevcut besini tükettiklerinde ısı üretmeyi durdururlar ve kompost soğumaya başlar.

3- İyileştirme (soğuma) Evresi
Kompostlamanın sonuç aşamasında, çok sayıda solucan ve böcek larvaları oluşmaktadır.
Ürün kalitesini yükselmek için, öğütme, elekten geçirme ve gerekirse açık havada 30-60 gün kurutma işlemi bu aşamada yapılıyor.

Ek olarak, özellikle aktinomisetler ve mantarlar ayrıştırma işleminde oldukça aktiftirler. Zaten hem mantarlar hemde aktinomisetler dünyadaki organik madde döngüsünde ayrıştırıclar grubuna dahil ediliyorlar.

Aktinomisetler: Dallanan iplikler oluşturan ipliksi, gram pozitif bakterilerden (bazı yerlerde bakteri olarak kabul edilmiyorlar) meydana gelen oldukça büyük bir gruptur. Başarılı büyümenin ve dallanmanın sonucunda Mycelium (Miselyum) adı verilen kollara ayrılmış ağsı yapılar oluştururlar. Bitkilerdeki odunsu selüloitik bölümlerin parçalanmasında rol alıyorlar. Aktinomisetler içerisinde Streptomyces özel bir öneme sahiptir. Komposttaki "toprak kokusu" dediğimiz kokunun sebebi bu canlıların geosmin adı verilen metabolik ürünleridir.

Ayazkızı ve Vegy beğendi.
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-08-2010, 11:11   #88
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak Mesajı Göster
..... Fermentasyon İle Gübre Yapmak.....



3- Termofil (Sıcak seven) Mikroorganizmalar: Sıcak su kaynaklarında, hayvansal gübrelerde ve tropikal ülkelerde bulunan, optimal üreme ısıları 50-60 °C olan mikroorganizmalar olup, pastörizasyon ısılarında bile canlı kalabilirler. Bacillus Stearothermophilus bu grup mikroorganizmalara en iyi örnektir.
...

2- Termofilik Evre
Sıcaklık 40-50 °C’ ye ulaştığında kompostlamayı başlatan organzimaların hemen hemen tamamı ölür ve bunların yerini 70 °C sıcaklığa kadar dayanabilen ve ısı üretebilen termofilik bakteriler alır. Termofilik bakteriler kendileri için mevcut besini tükettiklerinde ısı üretmeyi durdururlar ve kompost soğumaya başlar.
Yanmış ahır gübresine Etkin Mikroorganizma ( EM) karıştırılarak yapılan (sıcak) kompostlaşmada maksimum sınır nedir?

Yanmamış inek gübresi (yoğun ıslaklık) ve EM kompostlaşması riskleri nelerdir?

Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-08-2010, 11:23   #89
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Halil Önen Mesajı Göster
Yanmış ahır gübresine Etkin Mikroorganizma ( EM) karıştırılarak yapılan (sıcak) kompostlaşmada maksimum sınır nedir?

Yanmamış inek gübresi (yoğun ıslaklık) ve EM kompostlaşması riskleri nelerdir?
Halil Bey,

Bence maksimum sınır derken sıcaklık sınırını kastettiğinizi düşünüyorum. EM içindeki bakterilerden lacto bacillus türlerinin bir çoğu 45 °C’ ye kadar dayanabiliyorlar. Ancak yine de ayrıntılı bilgiyi Sn. Dogasever verirse sevinirim. Çünkü EM içinde 80 çeşit mikroorganizma olduğunu söylüyor. Hepsini tek tek bilmediğim için net bir yorum yapamıyorum.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-08-2010, 12:09   #90
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
Halil arkadaşıma Kompost bilgilerim.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Halil Önen Mesajı Göster
Yanmış ahır gübresine Etkin Mikroorganizma ( EM) karıştırılarak yapılan (sıcak) kompostlaşmada maksimum sınır nedir?

Yanmamış inek gübresi (yoğun ıslaklık) ve EM kompostlaşması riskleri nelerdir?
Halil arkadaşım Yanmış ahır gübreleri stabil bir durum kazanmış organik madde niteliği taşımaktadır, bundan sonra bu gübreler kompostlanmaları ile daha ileri bir aşamada bitkilerin besin alınabilirliği sağlanmakta hatta bu kompostlaşmayı etkin mikro organizmaların denetimiyle yapılmasıyla, gübremizin etkin mikro organizmalara besin sağlaması ile bu canlılar bize enzimler aminoasitler hatta uygulanacak bitkilerin kök yapısında hastalıklarda ari bir gelişme sağlama oluşumuyla gübremiz içerik bakımından mikrobiyal özellliğe kavuşacaktır.

Gelelim ikinci sorunuza ahır gürelerinden taze inek gübresi üre ve azot yönüyle zenginlik arzetmektedir, kompost sürecinde mikro organizmaların besin ve enerjilerinin sağlanarak üremelerinin koşulu olarak Kompost sürecinin işlemesi için 30 karbon 1 azot dengesi içinde sağlanmaktadır, burada yapılacak işlem mevcut taze inek gübresine bu dengeyi sağlayacak karbon malzeme olarak kıyılmış kuru ot veya saman karıştırılarak bu denge oluşumu ile tabii bu arada nemide unutmamak gerekir, nem oluşumunuda 10/1 veya 20/1 oranında sulandırımış Em'a ile sipreyliyerek sağlıyarak kompost süreci başlatılabilir, sizce risk gibi düşünülen sakınca esasında taze gübrenizin kompostun işleyiş süresinin etkisinin belirsizliği olmaktadır.

Halil arkadaşım kompostumuz fermantasyon esasıyla(soğuk kompost) kuralları içinde olgunlaştığından, yüksek ısılar oluşmamaktadır.

Taze gübre solucanlar için sakıncalı olarak asidiklik göstermektedir taze gübre içindeki azotun fazlalılığı bakteriler için sakınca yaratmamaktadır, çünkü bu azot organik azot formundadır.

Halil arkadaşım surularından anladığım cevaplar bu yöndedir. Açıklamalarım olması için daha detaylı kullanım bilgilerini sunarsanız, ayrıntılar ekleyebilirim, sevgilerimle çalışmlarında başarılar dilerim Saygılar..


Düzenleyen epsody : 18-08-2010 saat 12:14 Neden: Mesaja ilve
epsody Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 06:21.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024