agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bitki Dünyası > Tarla Bitkileri
(https)




Beğeni Düzeni65Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 14-04-2012, 20:32   #1
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
En eski buğday: Kavılca (çatal siyez veya gernik) buğdayı

Kavılca, dünyanın en eski buğday türlerinden biri. Bir grup gönüllü onu yok olmak üzereyken bulup tarıma kazandırmasaydı Anadolu'dan silinip gidecekti.

Kars'ta, Yer Gök Anadolu Derneği'nin çabalarıyla kavılca buğdayına yönelen üreticilerin sayısı artıyor. Bu buğday türünde kabuk sayısı daha fazla; bu yüzden hasadı, kabuklarının ayrılması diğerlerine göre daha zor.

Kars'ın yerli buğdaylarından kavılca (kabulca, kablıca, gernik de deniyor) emmer grubu buğdaylar içinde değerlendiriliyor. Basım tarihi 1951 olan Türkiye'nin Zirai Bünyesi isimli eser, Emmer çeşidi buğdayların tümüne Anadolu'da 'kablıca' dendiğini, tarımının en çok Kuzey Anadolu ve özellikle de Kastamonu'da yapıldığını belirtiyor.

Her bölgede tohum çeşitlerine verilen isimler de bu akrabalık konusunda bize yol gösterici olabilir. Buğdayın kavılca çeşidi soğuk iklime uyum sağlamak için hem tohumu çevreleyen kabuk sayısını artırmış, hem başağındaki çatallarını daha da kalınlaştırmış.

İklime uyumun bir sonucu olarak da daha ılıman yerde evrilen Kastamonu'nun siyezi, kavılca ile akraba olsa da görünüş bakımından daha çıplak kalıvermiş. Bu nedenle de Karslılar, siyeze 'cıbıl arpa' diyor. Aynı şekilde kavılca siyezin daha çatallısı anlamında 'çatal siyez' adını da alıyor.

Emmer (Triticum dicoccum) ve einkorn (Triticum monococcum) çeşidi buğdaylara Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden Çayönü'nde de rastlanmıştı. Kastamonu'nun meşhur siyezi ile birlikte Kars'ın kavılcası da işte bu antik buğday grubu içinde yer alıyor.

Kısacası hâlâ medeniyet tarihinin en eski buğdaylarının tarımını görme şansına sahibiz. Geleneksel olarak bulgur olarak tüketilen ve lahana sarması, süt çorbası yapılan kavılcanın tarımı ne yazık ki durmuştu. Çünkü hasadı günümüz koşullarında çiftçiye zor geliyor, tanesi kabuğundan zor ayrılıyor, unu tek başına iyi ekmek olmuyordu ve bulgur yapımı zahmetliydi.

Birkaç çiftçinin ambarında yok olacağı günü bekliyordu.

Bekliyordu ki bu yok oluş, daha sonra çalışmalarını Yer Gök Anadolu Derneği (YEGA) çatısı altında toplayacak olan bir grup gönüllü tarafından 2006'da keşfedildi. Sayısı beşi geçmeyen çiftçi ambarından, büyük ihtimalle son kalan 2 ton kavılca satın alınarak toplandı.

Daha fazla sayıda çiftçi bu atadan kalma çeşidin ekimi için ikna edildi ve toplanan tohumlar yüzer kilolar halinde dağıtıldı. Bugün Kars'ta 200'ün üzerinde çiftçi, toplam 100 tondan fazla kavılca üretiyor.

Soğuk iklime uyum sağlamış kavılca, emmer grubu içinde yer alan bir buğday türü.

Yer Gök Anadolu Derneği çalışmalarını kavılca ile sınırlamadı, yörede yok olan diğer tohumları da hayata geçirecek çalışmalar planladı. Yöresel adıyla zeyrek, yani keten tohumu, ondan yapılan şifalı beziryağı, külür (sultani bezelye de denilen bir çeşit), çavdar ve kavılca ile karıştırıldığında lezzetli ekmeklere dönüşen yerli kırmızı buğday çeşitlerinin de devamlılığı için emek veriyor.

Bu çeşitlerin ekimini teşvik ederek Kars'taki bir fırında ekmek üretti ve halka sunuldu. Dernek, Birleşmiş Milletler GEF Küçük Destek Programı kapsamında aldığı yardımla da ürünlerin organik tarım standartlarına getirilmesi için çalışmalar yürüttü. Böylece kavılca buğdayı organik yöntemlerle çoğaltılarak pazarlanabilir bir üretime kavuşturuldu.

Kavılca üretimi sayesinde memleketlerine geri dönen gençler de oldu.

Projelerin getirdiği hareketlilik sayesinde Kars'ta yeni sivil toplum örgütleri de kuruldu. Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği öncülüğünde Büyükçatma Doğal Ürün Yetiştiricileri Derneği ile Kuyucuk Tarımsal Kalkınma Kooperatifi üretime ilişkin yaygınlaştırma çalışmalarını sürdürüyor.

Ayrıca 2008'de köy kadınları tarafından doğadaki şifalı ve aromatik bitkilerin tohumları toplandı ve küçük alanlarda yetiştirildi. Köylerde çok az köylünün elinde bulunan yerel sebze tohumları da geçimlik bostanlarda çoğaltılmaya başlandı.

Kavılca buğdayı ve yetiştirme geleneğinin kökeni günümüzden binlerce yıl öteye dayanıyor. Binlerce insan onu yetiştirdi geçmişte, daha fazlası tattı, yeniden tatmak istedi. Bir insan ömründen kısa bir sürede yok olma durumuna geldi, sonra başka birileri devam etmesini istedi ve şimdi yeniden çoğalıyor. Döngü devam ediyor. Kavılca buğdayı gibi iyi tohumların devamlılığı dünyadaki yaşamı da iyileştiriyor.

Ektiğimizi biçiyor isek eğer, kavılcayı ekerek iyiliği biçmiş olmaz mıyız, daha şimdiden bile!

Çağan Şekercioğlu

En eski buğday: Kavılca

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-04-2012, 20:38   #2
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Kavılca buğdayı

"Bizim dedelerimiz Kafkas Türküdür, Yani Kara Papak'tır. Orta Asya'nında Ahıska Türklerindeniz. Dedelilerimiz bu köyü 200 yıl önce kurmuşlar.O zamanlardan beride bu bitkiyi eker biçerlerdi. Ama son 20 yıldır unutuldu.

Biz bu kavılcadan haşıl yapardık. Kaz pilavında bulgur olarak kullanırdık. Yarma dediğimiz bulgurun bir çeşidi gibi haşılda kullanılınca lezzeti doyumsuz olur. Biz bunu yirmi yıl öncesine kadar değirmenlerde kırdırırdık. Sonrada kadınlar el kalburlarıyla bunları eleyerek temizlerlerdi. Eğer o yıl ürün çok fazlası olsaydı kalanını da yapardık

Ekmeklik çok güzel unu olurdu. Bunu da hamur işlerinde pişi, lokum, lalanga, erişte, mafiş yapımında kullanırdık. Ama bir başkada o zamanlar kavılcayı kırmızı buğday ununa katarak ekmek yaparlardı. Yani tamamen kavılca unu tek başına kullanılmazdı.

Eskiden bizim buralarda beyaz un bulunmazdı. Çünkü kavılcanın yapışkanlık özeliği vardı. Bu çevre köylerin çoğu o dönemlerde bunu ekerlerdi. Niye kayboldu? Çünkü makarna, hazır bulgur, yarma çıktı ve bunlar daha kolay daha hazır. Baktım olmuyor bende iki yılda bir ekmeye başladım. O da sekiz ile on teneke ürün almaya başladım.

İşte tesadüfünde geçen yıl yarmalık ayırtmıştım. Onuda yarma olarak kullanmadım ve tohum olarak kullanarak ektim. Selim Bayburt Köyünde benim akrabalarım var. Bizim köyde de her kes ekerdi. Artık eski değirmenlerde yok atık. Çünkü daha önceleri Malakan Değirmenleri vardı. Onlar bunu daha hassas döverlerdi. Ama şimdiki değirmenler bunu yarma yapıncaya kadar yarısını fosaya çıkartarak yapıyorlar. Değirmenden sonrada iş bitmiyor. Tekrar hanımlar bunu rüzgara karşı savuruyorlardı. Bundan sonrada yine hanımlar bunu kalbur ile pilavlık, çorbalık gibi bunları kısım kısım ayırtarak birde bizlerde değirmenlerin küçüğü bizde kikre dererdi bazı yerlerde de el değirmeni derdik. Taş yani elle çekilirdi.

Bir de kırmızım buğdayı kaynatırlardı. Isdahan denilen bir tekerlek bir betonun içerisinde çarkla döner onu karıştırarak kabuğunu sıyırırdı. Daha sonrada onu el değirmeninde çekerdik. Bunun yanında bir kısım insanlarımızda büyük bir taşın ortasını oyarak yuvalandırırlardı ve ağaç salgı dedikleri tokmaklarla sırası ile başı demir biri o taraftan biri bu taraftan köyümüzde döverek yaparlardı. Bir de beyaz bulguru kaynatarak yaparlar ama biz o kırmızı buğdayı kaynatmadan hafif suyla ıslatarak. Eğer kavılcayı kaynatırsanız onun bir özeliği kalmaz.

Kavılcayı iki yıl bile saklarsanız asla bozulmaz ve aynı kalır. Ama asla rutubet olamamak kaydıyla. Ama bir olumsuz durum var kavılca pek verimli bir tahıl türü değil. Yani bire üç dört anca verir. Ama bunun yanında bir özelliği daha var vaktinde biçin yapmak gerek. Eğer tarlada fazla kurursa başak sapa ağırlık yapar ve dayandırmaz. Ve dökülür ve onu toparlayamazsınız.

Ekin zamanımız ise kar kalktığı zaman toprağın nefes alması zamanında başlanır ekime .Ama gübre çıktıktan sonra tandırdaki ekmeğin kokusu gübre çıkınca da kalmadı artık. Sonra da bunlara karşıda bir özenti başladı çünkü zahmetsiz elde edildiği için bu kavılcayı unutturdu.

Kavılcanın bir diğer özelliği ise her türlü iklimde sıcakta ve soğukta yetişmesidir. Yani burası kars en soğuk bölge ama İzmir'de de yetişebilir. Ama ziraattan aldığımız tohumlar için bunu söyleyemeyiz İklim şartlarına en dayanıklı arpadır, ondan sonra, buğday, kavılca, yulaf ve fiğ ve diğerleri gelir. Ama bizim burada kullandığımız tek kırmızı buğdaydır.

Bizim bir Ardost'lu doktor var o her zaman sipariş verir kaz ile kavılca yarmasını.Ama bu günlerde biz Yer Gök Anadolu Derneğinin kavılcayı yeniden bizlere kazandırması çabası neticesinde kavılcaya karşı çevremizde bir özenti başladı.

Kars'ın Etno-Botanik Mirası | --->

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-04-2012, 20:44   #3
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Kars Yöresinde yerel tohumlar ve şifali köy ürünleri modern tarım uygulamaları sonucunda yok olmaya yönelmişti. Anadolu'nun ürünlerini yaşatmak için kurulmuş olan Türk-Amerikan Derneği Anatolia Foundation desteğiyle, 2006 dan beri Kars yöresinde köy projeleriyle nesli tükenmekte olan yerel tahıl ve tohum çeşitleri geri getirilmiş, organik tarım yöntemleriyle çoğaltılmaktadır. 2007 yılında yerel STK'mız Yer Gök Anadolu Derneği (2007-2010) tarafından Birleşmiş Milletler'den (GEF Küçük Destek Programı-SGP) bir yıllık ek bir destek alınmıştır.

Projeye bu süreç dahilinde 300e yakın çiftçi ailesi katıldı. Bugün proje uzman kişiler önderliğinde devam etmekte, ürünlerin ekimi, hasadı, paketlenmesi ve pazara sunulmasıyla ilgili altyapı geliştirilmektedir.


Kars'ın çevre köylerinde köy halkının önemsediği fakat pazara ulaştıramadığından az miktarda ekilen Kavılca , Zeyrek ve Kırmızı Buğday projede korumaya alınan en önemli ürünlerdir.

Bu ürünlerin dışında, yöresel arpa, çavdar, nohut, mercimek ve yem bitkisi olarak kullanılan yabani bezelye türlerinden fiğ (Vicia sativa), korunga (Onobrychis sativa), yonca (Medicago sativa) gibi ürünler de organik olarak yetistirilmektedirler.




ANTİK TAHIL KAVILCA ORGANİK TARIMLA GERİ GETİRİLDİ!...


(fotoğraf)

KAVILCA (KABULCA, KABILCA) Triticum dicoccum

Anadolu topraklarında asırlardır yabani olarak yetişen Kavılca buğday türü, Neolitik Çağlarda ıslah edilerek sofralarda önemli bir yer edinmis. Kars'ta bilhassa Büyük Çatma köyünde az da olsa halen ekilmekte ve kış aylarında tandırda hazırlanan kaz yemekleriyle yenilmekteydi. Proje başlangıcında (2006) yörede zorlukla 2 ton kadar bulduğumuz Kavılca'nın Anadolu'da yaşam sürdürmesini belki de en çok bu geleneğe borçluyuz. Projenin ilk etabında çoğalttığımız Kavılca, Kars yöresinde proje dışında da birçok köye yayılmış durumda.

Yerel Tohumların Korunması | --->

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-04-2012, 21:28   #4
Ağaç Dostu
 
mrduran's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-08-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,536
Teşekkürler sayın Pria;

Bu sayfayı derleyip düzenleyerek, belki bir nebze, belki de eser halinde, yurdumuzun güzelliklerinin unutulmaması adına güzel bir davaya harç koydunuz veya en azından çorbada tuzunuz oldu.
Bilip duymadığımız ama binlerce sene var ola gelmiş ve son anlarını yaşama riski ile karşılaşmak üzere olan tahıl cinsleri, yemek çeşitleri, geleneklerimiz..vs. sizin yazılarınız ile unutulmaya yüz tutmazlar artık, inşallah.

Şahsınızda, sayın;

Malina,

Zeynep Bilgi Buluş

ve

Araştırmaları yapan veya vesile olanlar,

Araştırmacıları misafir eden, üretmekten vaz geçmeyen inatçı doğa ve ürün âşıkları/dostlarımız olan bölge yaşayanlarının tümüne

tekrar tekrar teşekkürler.

Sağlıcakla kalın efendim.

Saygılarımla lütfen.

EKLENTİDİR;

Sayın Çağan Şekercioğlu' nu azrail unutsun. Nitekim ben de unuttum.

Kendisine teşekkürlerimize ilaveten özür borcumuz da oluştu bu meyanda. Saygılar ona olsun.

pria ve beka beğendi.

Düzenleyen mrduran : 15-04-2012 saat 21:38 Neden: Sayın Çağan Şekercioğlu ilave..
mrduran Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-04-2012, 22:47   #5
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Kars-Boğatepe Köyü..Kavılca buğdayı..

Güzel, anlamlı sözleriniz için teşekkürler sayın mrduran..
Bu Kavılca buğdayı çok ilgimi çekti benim..Hiç duymamıştım bu antik buğdayı..
Forumun ''Ekmek yapımı'' başlığını inceledim..Oradaki evinde ekmeğini yapan üyelerin de pek haberi yok bu Kavılca buğdayı unundan..
Oysa bakın ne kadar çok nefis, lezzetli ekmeği olurmuş bu Kavılca'nın:

Kavılca Unundan yoğrulmayan ekmekler

Sanırım ilk fırsatta Kars'tan bu unu isteyip, ev yapımı ekmeğinin lezzetini tadacağım..Sanırım bulguruda çok güzeldir:
http://www.sagliksizsiniz.com/sisman...a-bulguru.html
Anadolu'muz gerçekten define gibi bir yer..
Ama..maalesef yüzyıllardan beri kıymeti pek bilinmeyip, talan edilen bir define..

agozce, mrduran ve Milla beğendi.
pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-04-2012, 23:34   #6
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Antik Kavılca Buğdayını Yeniden Üretti


...Bir arkadaşının önerisi üzerine 5 yıl önce ABDden Karsa gelen organik ürün, sağlıklı yaşam ve beslenme uzmanı Beti Minkin, tükenmekte olan antik kavılca buğdayını yeniden üretti.
Yüzlerce ton ürettiği kavılcayı işlemek, uluslararası arenada pazarlamak ve Kars’ta üretim tesisi açmak için maddi kaynak arayan Minkin, “Üretim tesisi, Kars’ta daha çok istihdam sağlayacak, göçü ciddi oranda azaltacak” dedi.

...Kars’ta yürüttüğü organik tarım projesiyle Newsweek Dergisi’nde Türkiye’de umut veren 100 şey listesine 23. sıradan giren, geçen yıl “tarımın oscarları” diye bilinen One World Awards yarışmasında ilk 5′te yer alan Beti Minkin, antik tahıl kavılca buğdayının yok olmak üzere olduğu günlerden 100 binlerce tonluk üretime geçişinin öyküsünü, Oktay Baltacı yönetiminde bu hafta yayın hayatına başlayacak Tarım Kulübü Dergisi’ne anlattı.

İstanbul’da dünyaya gelen, dünyanın çeşitli ülkelerinde eğitim alan ve akademik çalışmalara imza atan Beti Minkin, aldığı fonla Kars’ta biyo-çeşitliliği korumak adına kuşlarla ilgili çalışma yapan Stanford Üniversitesi’nden arkadaşı Çağrı Şekercioğlu’nun daveti üzerine 2006 yılında Kars’a geldiğini belirtti.

...Uzun yıllar yurt dışında olduğundan, Türkiye’ye dönene kadar Anadolu insanlarının yaşam ve beslenme alışkanlıklarının değiştiğini fark edemediğini belirten Minkin, şöyle devam etti:

“Sağlıklı kırsal nüfusun yerine, hastalıklarla mücadele eden bir nüfusla karşılaştım. Köylerde kırmızı yanaklı çocukların yerini solgun çocukların aldığını görmek üzücüydü. Tabii eski organik tarım da gitmiş yeni tarzda bir tarım yapılmaya başlamıştı burada da. Bunun da temel nedenlerinden biri, köylülerin tohumu şirketlerden satın alıyor olması. Ama bunun zararını anlamıyorlardı.

...“AMACIMIZ ULUSLARARASI ARENADA PAZARLAMAK”

Beti Minkin, yüzlerce ton ürettikleri kavılcayı işlemeyi ve bu ürünü uluslararası arenada pazarlamayı amaçladıklarını belirterek, şunları kaydetti:

2010′da ununu piyasaya çıkardık, bu yıl da projenin devamlılığını sağlamak için tekrar finans sağlayabilirsek başka ürünler piyasaya sunacağız. Ama önce Kars’ta bir üretim tesisi açmak istiyoruz. Kars’ta bu durum daha çok istihdam sağlayacak. Göçü ciddi oranda azaltacak. Tesis sorunu nedeniyle zeyrek çalışmamızı durdurmak zorunda kaldık. Zeyrekte harman kısmını aşamadık. Üretim aşamalarında da eski zaman ile yeni arasında köprü kuruyoruz. Bunun için de modern makinelerle kurulmuş bir tesise ihtiyacımız var.”

Antik Kavılca Buğdayını Yeniden Üretti | Tarım ve Hayvancılık

agozce ve mrduran beğendi.
pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-07-2012, 22:58   #7
Ağaç Dostu
 
kaknus's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-05-2012
Şehir: TRABZON
Mesajlar: 242
Arkadaşlar ben Trabzon'da yaşıyorum.Buralarda 1960 lara kadar buğday ekilirmiş.Şimdiki fındık bahçelerinin çoğu buğdaylıkmış.Buralar nemli, bol yağışlı olduğuna göre acaba yetişen buğday çeşidi nedir?Ben denemek için biraz buğday ekmek istiyorum.Yardım eder misniz?Acaba kavlıca yetişir mi?

kaknus Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-07-2012, 02:39   #8
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
Ne güzel bir haber. İlk kez duydum.

Sn. Pria unu nereden getirtmeyi düşünüyorsunuz? Bende denemek isterim.

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-03-2014, 22:22   #9
Ağaç Dostu
 
gokcegokce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-03-2012
Şehir: Denizli
Mesajlar: 963
Ben bu tahılın bulgur pilavını yemiştim Kars'ta yaşıyorken. Kabulca demişti adına ikram eden dostum. Tandırda pişen kazın yağı ile yapıyor köylüler bu pilavı. O zaman bu kadar değerli bir tahıl olduğunu bilmiyordum. Ama tadına baktığımda çok hoşuma gitmişti. Normal bulgurlardan daha lezzetliydi. O zaman tandıra kaz yağına bağlamıştım bu lezzeti.

pria beğendi.
gokcegokce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-09-2014, 20:18   #10
Ağaç Dostu
 
MİRBE's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 803
Galeri: 2
Tohumunu temin eden eken var mı?

MİRBE Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-11-2014, 20:23   #11
Ağaç Dostu
 
sernur's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-11-2011
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 237
Arkadaşlar ben buğdayımı evde öğütüp bununla evde ekmek pişirmek istiyorum.Ancak yerli buğday satışı konusunda satış yapan herhangi bir yer bulamadım.Yerli buğday satışı yapan yerler konusunda bilgi verebilirmisiniz.

sernur Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-11-2014, 21:51   #12
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Ben çok uğraştım..Henüz edinebileceğim bir yer bulamadım..

En son böyle bir yerde satış yapıldığını gördüm ama yetkili kişinin telefonunu defalarca aramama rağmen yanıt alamayınca kuşkuya düştüm ve internetten satın almaktan vazgeçtim..
özel üretim İlkel buğdayda denen kavılca buğdayı-Kavılca Buğdayı--yöresel ve doğal ürünler,eski kars kaşarı,kars kazı,gravyer

Son günlerde bu sayfada yetkili kişinin telefonu yazılıydı..şimdi baktım onu da kaldırmışlar:
yöresel ve doğal ürünler,eski kars kaşarı,kars kazı,gravyer

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-11-2014, 22:46   #13
Ağaç Dostu
 
uyap's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-06-2014
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,340
Sn. Pria ben Nazilli ipek hanım çiftliğinden alışveriş yapıyorum. Listelerinde kavılca ve karakılçık buğdayından ürünler var. Belki size tohum konusunda yardımcı olabilirler.

uyap Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-11-2014, 07:36   #14
Ağaç Dostu
 
Asoo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: GB
Mesajlar: 622
Toprak ana isimli siteden siyez buğdayı ve bulguru aldım.

Bulgur pilavı bizim cocuklar tarafından pek sevilmez. Ama siyez bulgurundan yapılan pilav iştahla tüketildi.

Buğdayı da 10 m2 yere diktim. 7-8 cm kadar boylandılar.

pria beğendi.
Asoo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-11-2014, 14:57   #15
Ağaç Dostu
 
celalim01's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-09-2013
Şehir: adana-kozan
Mesajlar: 2,212
kavılca buğdayını bilmiyorum.İlk defa burada okudum ve belli bir fikir edindim.O kadar çok değerli kaybolmuş buğday çeşidimiz var ki Anadolu kökenli,hep dışarıdan daha verimli diye getirilen tohumluklar yüzünden eski buğdaylarımızın yerini yeler aldı.Zamanla ekonomik sıkıntılar,alıcı sıkıntısı,makarna ve benzeri çeşitlerin yapılırken hep belirli buğdayları istemesi neticesinde kaybolan **** Ülkemizin çok kısmi yerlerinde sadece kendileri için ekim yapanlar kaldı.Bizim buralarda ki ben çocukken bizde ekerdik bilirim( Karakılçık ve orso) ekilirdi. Karakılçık şuan son gözlemlerime göre Kozan ilçemizin çeşitli yerlerinde köylüler kendi yemekleri için ekip biçmektedirler.Bulgur ve benzeri ürünleri karakılçık buğdaydan yapıldığında çok harika olduğu için yeniden kıymet kazanmaya başladı.Daha tarlada iken değirmenciler tarafında alınır ve döğme bulgur yapılır.Tabi değerli olduğu içinde biraz pahalı. Orso buğdayı için ise halen bir bilgi edinemedim.Devletimizin gereken çalışmayı yaparak bu güzelliklerimizin yok olmasını önlemesi lazım ama maalesef gerekli çalışmalar yapılmıyor.Tarım politikamız özümüze dönük değil dışa bağımlı bir şekilde ilerliyor.

celalim01 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-09-2016, 09:32   #16
Ağaç Dostu
 
tasdelenmurat's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-03-2007
Şehir: samsun
Mesajlar: 207
Galeri: 2
Öncelikle buğday ekip dikmiyorum, Fırıncılar birliği/odası/kooperatifi üyesi değilim. Bir arkadaşım da bana siyez buğdayını ( Triticum monococcum ) araştır dedi. Çok sağlıklıymış ama pahalı. Anzer balı olayı gibi bir şeymi diye. Nutrion data verilerine baktığımda, bunu ekmeklik buğday ( Triticum aestivum ) kıyasladığımda pek öyle güzel sonuçlar çıkmadı. Bir iki madde dışında besin değerleri olarak bırakın aşık atmayı, neysee. Canan KARATAY gibi bilim dışı bir insanın ( 23 binden fazla protein varmış içinde, genleri değiştirilmemiş vs vs ) söylediklerine bakmaktansa bilimsel verilere bakmaya tercih ederim. Gene neyseee diyecem. Endemik oluşuna saygım sonsuz, doğanın kültürel miraslarından birinin korunmasına saygım sonsuz, ama doğa kanunlarıyla zaten yapısı gereği değişime uğrayan bir bitkiyi gökleri bırakın, fezaya çıkartmak bir pazarlama strateji olarak buna karşıyım. Presidium ürün oluşu itibariyle tabiiki bu ürünü yetiştiren kişileri korumak amacıyla fiyat diğerlerine biraz daha pahalı olsun, onlarda haklarını alsın ama "en sağlıklı besin", en sağlıklı buğday tartışmasına girilmesin. Yiyenler lezzeti güzel diyor, lezzeti yaldızlasın, presidium ürün oluşu yaldızlansın.

Aşağıda ekmeklik buğday ile siyez buğdayının 100 gr için nutrion data'ları var. İsteyen word-excele kopyala yapıştır ile geçirip kıyaslama yapabilir.

Ekmeklik buğday (Triticum aestivum) Nutritional value per 100gr (3.5 oz)
Energy 1,368 kJ (327 kcal)
Carbohydrates 71.18 g
Sugars 0.41
Dietary fiber 12.2 g
Fat 1.54 g
Protein 12.61 g

Vitamins
Thiamine (B1) (33%) 0.383. mg
Riboflavin (B2) (10%) 0.115 mg
Niacin (B3) (36%) 5.464 mg
Pantothenic acid (B5) (19%) 0.954 mg
Vitamin B6 (23%) 0.3 mg
Folate (B9) (10%) 38 μg
Choline (6%) 31.2 mg
Vitamin E (7%) 1.01 mg
Vitamin K (2%) 1.9 μg

Minerals
Calcium (3%) 29 mg
Iron (25%) 3.19 mg
Magnesium (35%) 126 mg
Manganese(190%) 3.985 mg
Phosphorus (41%) 288 mg
Potassium (8%) 363 mg
Sodium (0%)2 mg
Zinc (28%)2.65 mg

Other constituents
Water 13.1 g
Selenium 70.7 ug


Siyez buğdayı Triticum monococcum
Enerji: 340 kcal/100g
Kül 1,70 g/100 g
Protein 14-25/100 g (ekmeklik buğdaylarda bu değer 10-12 gr./100 g)
Karbonhidrat 64,92/100 g
Diyet lif 9,72/100 g
Yağ 1,78/100 g
E Vitamini 0,09 mg/100 g
B1 Vitamini (tiamin) 0,25 mg/100 g
B2 Vitamini (Riboflavin) 0,026 mg/100 g
Niasin 4,21 mg/100 g
B5 Vitamini 0,208 mg/100 g
B6 Vitamini 0,41 mg/100 g
B7 Vitamini 1,66 IU/100 g
B12 Vitamini 0,091 IU/100 g
K2 Vitamini 1,23 IU/100 g
Folik Asit 26 IU/100 g
Çinko 5,32 mg/100 g
Demir 4,21 mg/100 g

Not: Siyez buğdayı wikipedi'deki verilere kaynak olarak national geographic dergisini gösteriyor. Dergide kaynak olarak Amerikan nutrion data kütüphanesini gösteriyor. Ekmeklik buğday (Triticum aestivum) nutrion verileride aynı kütüphaneden.

tasdelenmurat Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-09-2016, 16:18   #17
Ağaç Dostu
 
A_NOMAD's Avatar
 
Giriş Tarihi: 09-12-2013
Şehir: istanbul
Mesajlar: 5,471
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi tasdelenmurat Mesajı Göster
...Canan KARATAY gibi bilim dışı bir insanın ( 23 binden fazla protein varmış içinde, genleri değiştirilmemiş vs vs ) söylediklerine bakmaktansa bilimsel verilere bakmaya tercih ederim...
Sevseniz de sevmeseniz de bilim dışı dediğiniz kişi bir tıp profesörüdür, yani bir bilim insanıdır.

Canan KARATAY

Hakkındaki bilgilere çok kolay ulaşabileceğiniz biri hakkında bile bilgi (üstelik gün gibi ortada olan bir bilgiden bahsediyorum) edinemediyseniz başka konularda topladığınız bilgiler en azından benim gibi düşünen insanlara güven vermeyecektir.

TCM beğendi.
A_NOMAD Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2016, 16:10   #18
Ağaç Dostu
 
tasdelenmurat's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-03-2007
Şehir: samsun
Mesajlar: 207
Galeri: 2
Prof. ünvanı mesleğindeki rütbe, okuduğu kitaplardan verdiği tezden gelir. Eylemlerinin hiçbirinde bilimsellik yok. Canan hanımın eski adıyla kardiyoloji bölümünden bir doktor. Kafası sulanıp başka bilimlere yönelik, bilimsel olmayan açıklamalar yaparak para kazanan bir şahıs. Bilimsel yol bellidir. Ya bilimsel yolu bilmiyonuz, ya sizin görüp duyduğunuz canan hanım farklı biri. Bilimsel çalışma diye yaptığı 3 çalışma var. Onlarda mesleğindeki zorunluluktan. Onlarda zaten şu an yaptığı gibi kopyala/yapıştırlı, klasik türk usülü bilimsel çalışmalar.

tasdelenmurat Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-02-2017, 12:14   #19
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 19-04-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 34
SİYez buğdayımı bu yıl 3 dönüm ektim heyecanla büyümesini bekliyorum

kayakartalı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-02-2017, 14:09   #20
Ağaç Dostu.
 
kamil35's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-09-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 1,631
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi kayakartalı Mesajı Göster
SİYez buğdayımı bu yıl 3 dönüm ektim heyecanla büyümesini bekliyorum
İnşallah bereketli olur. Doğal gıdalara hasret kaldık

kamil35 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-07-2017, 11:08   #21
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 19-04-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 34
Siyez hasatımızı yaptık yıkayıp güneşte kurutup sonrasında su değirmeninde un yapacağız.

kayakartalı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2017, 14:47   #22
TCM
Ağaç Dostu
 
TCM's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-01-2014
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,861
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi kayakartalı Mesajı Göster
Siyez hasatımızı yaptık yıkayıp güneşte kurutup sonrasında su değirmeninde un yapacağız.
Sonuç, ekmeğimizi de yapıp yedik mi

Tohumluk buğdayını ve ununu tedarik edebileceğimiz güvenilir yer var mı bildiğiniz.

kayakartalı ve Muda beğendi.
TCM Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2017, 16:36   #23
Ağaç Dostu
 
Muda's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-02-2013
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 3,802
Galeri: 8
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi TCM Mesajı Göster
Sonuç, ekmeğimizi de yapıp yedik mi

Tohumluk buğdayını ve ununu tedarik edebileceğimiz güvenilir yer var mı bildiğiniz.
Sn. TCM;

En eski buğdayı bulamadık. Ancak burada dağlık bölgede yetişen iki buğdaydan birini bulabildim. Tane olarak aldım. Bu iki buğdayın en büyük özelliği hem yazlık hem de kışlık olarak ekilebiliyormuş. Tabi kışlık olarak ekilirse daha sağlıklı ve dolgun buğday yetişiyor. Eskiden kar olduğu için hıdırellezde bile bu buğday ekilip ürün verebiliyormuş. Burada eken birkaç kişiden en az iki yıllık bir araştırma sonucu buldum. Şimdi bir arkadaşımın babası da de şeker nedeni ile doğal buğday almıştı. Ona götürdüm. Buğdayın ayıklanması, yıkanması gerekiyormuş. Değirmeni de o buldu. Yeni bulduğumuz için buğdayı un haline biraz zor getireceğiz. Un haline gelse bir şekilde hanımlar değerlendirmesini yaparlar. Bu yıl muhtemelen eski çeşit buğdayı kullanamayacağız. Ancak tohumluk olarak da kullanılabilecek buğdayı bulduk. Benim yerim buğday yetiştirmek için nasıl olur bilmiyorum. Tamamen dağlık. Yaptığımız setlerde sebze vs. yetiştirmeye çalışıyoruz. Ektik hasadını nasıl yapacağız. Yetmedi nasıl ayıklayıp hangi değirmende un haline getireceğiz. Sellektör denilen buğdayın taneleri ile taşı, tozu, yabani tohumları (içinde burçak tohumu varmış siyah bir şeyler öğütülmesinde sıkıntı olmayacağını söylediler) Buğdayı tohumluk olarak da kullanılabildiği ve bulunmadığı için normal buğdaydan daha fazla paraya aldık. En azından nesli yok olmakta olan bir buğdayı bulabildiğim için memnunum. Diğer çeşidi de bulmaya çalışıyorum. Ekmek isterseniz elimdeki buğdaydan bir miktar gönderebilirim. Anlattıklarım sizin için de geçerli olur. Ayrıca çevrede buğday tarlaları var ise tozlaşma yolu ile özelliği bozulabilir mi o konuya da bilen arkadaşlar cevap verirler.

TCM beğendi.
Muda Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2017, 18:31   #24
TCM
Ağaç Dostu
 
TCM's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-01-2014
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,861
@ Muda, foruma ne zaman baksam sizin yardımlarınızın olduğu postlara denk geliyorum. Pek çok teşekkür ediyor sayınızın artmasını dileyerek konu ile ilgili aklıma gelenleri yazıyorum.

Unu yasaklayarak sağlığımızı koruma çalışmalarımda ev içerisinde başarılı olduğum söylenemez. Ben de hiç olmazsan çarşının sıcacık bir lokmada bitiverecek ultra zararlı beyaz ekmeklerini bırakarak daha faydalı ekmeği nasıl yapabilirime yöneldim.

Önce ekşi mayayı buldum, araştırdım, öğrendim ve yaptım. Dolabımda üç haftalık mayam yaşıyor halen. Tam buğday-çavdar-yulaf-mısır unu katınca ortaya çıkan ekmek içerisinde beyaz un olmadığı için gözeneksiz, basık ve sert oluyor. Bu da gençlerin damak tadına uymuyor. Buna çare ararken baktım ortalıkta siyez unu dolaşıyor. En uygun fiyat 5 kg. 50 tl. Bunu yaylada yetiştirir miyim dedim ve tohumluğun kilosunun sekiz - 10 tl.ye satıldığını, 100 m. kare kadar yerde iki kilonun yeterli olacağını, yayla da dahil hemen her yerde yetiştirilebileceğini öğrendim kabaca. Bu aşamadaki, sorun acaba gelecek olan tohumluklar bizim aradıklarımız mı? Diğer sorun dediğiniz gibi ektik büyüttük topladık ne yapacaz. Buraya yakın değirmen var ama yeterli olur mu

Siyezin farkı kromozom sayısı, yılların tohumu olması, faydaları vs. de bunlar, 'harbiden de öyleymiş' diyerek tohuma, una bakarak veya üç ay ekmeğini yiyerek anlaşılabilecek şeyler değil.

Buğday ekimi son donlardan sonra yapılıyormuş serin yerler için.

Sonuç; irtibatı kesmeyelim de yeni bilgiler edinince haberleşelim. Ben biçtiğimiz buğdayları çuvala katıp değirmene götürmenin yeterli olup olmayacağını bir bilene sorayım. Ama önce taneleri ayırmak lazım herhalde. Altına örtü yazıp pata-küte vursak ayrılmaz mı ki

Muda beğendi.
TCM Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2017, 19:22   #25
Ağaç Dostu
 
its_just_a_ride's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-09-2017
Şehir: Milky Way
Mesajlar: 620
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi TCM Mesajı Göster
@ Muda, foruma ne zaman baksam sizin yardımlarınızın olduğu postlara denk geliyorum. Pek çok teşekkür ediyor sayınızın artmasını dileyerek konu ile ilgili aklıma gelenleri yazıyorum.

Unu yasaklayarak sağlığımızı koruma çalışmalarımda ev içerisinde başarılı olduğum söylenemez. Ben de hiç olmazsan çarşının sıcacık bir lokmada bitiverecek ultra zararlı beyaz ekmeklerini bırakarak daha faydalı ekmeği nasıl yapabilirime yöneldim.

Önce ekşi mayayı buldum, araştırdım, öğrendim ve yaptım. Dolabımda üç haftalık mayam yaşıyor halen. Tam buğday-çavdar-yulaf-mısır unu katınca ortaya çıkan ekmek içerisinde beyaz un olmadığı için gözeneksiz, basık ve sert oluyor. Bu da gençlerin damak tadına uymuyor. Buna çare ararken baktım ortalıkta siyez unu dolaşıyor. En uygun fiyat 5 kg. 50 tl. Bunu yaylada yetiştirir miyim dedim ve tohumluğun kilosunun sekiz - 10 tl.ye satıldığını, 100 m. kare kadar yerde iki kilonun yeterli olacağını, yayla da dahil hemen her yerde yetiştirilebileceğini öğrendim kabaca. Bu aşamadaki, sorun acaba gelecek olan tohumluklar bizim aradıklarımız mı? Diğer sorun dediğiniz gibi ektik büyüttük topladık ne yapacaz. Buraya yakın değirmen var ama yeterli olur mu

Siyezin farkı kromozom sayısı, yılların tohumu olması, faydaları vs. de bunlar, 'harbiden de öyleymiş' diyerek tohuma, una bakarak veya üç ay ekmeğini yiyerek anlaşılabilecek şeyler değil.

Buğday ekimi son donlardan sonra yapılıyormuş serin yerler için.

Sonuç; irtibatı kesmeyelim de yeni bilgiler edinince haberleşelim. Ben biçtiğimiz buğdayları çuvala katıp değirmene götürmenin yeterli olup olmayacağını bir bilene sorayım. Ama önce taneleri ayırmak lazım herhalde. Altına örtü yazıp pata-küte vursak ayrılmaz mı ki
Ununuz tam tahıllı olduğu sürece gençler hep aynı tepkiyi verecek . 50:50 beyaz un : tam un karışımı ikna edebilir onları. Katkılı rafine un olmadığı müddetçe beyaz un kesinlikle ekmekte kullanılabilir, zehir değil neticede.

birnefestoprak ve TCM beğendi.
its_just_a_ride Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2017, 21:12   #26
TCM
Ağaç Dostu
 
TCM's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-01-2014
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,861
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi its_just_a_ride Mesajı Göster
Ununuz tam tahıllı olduğu sürece gençler hep aynı tepkiyi verecek . 50:50 beyaz un : tam un karışımı ikna edebilir onları. Katkılı rafine un olmadığı müddetçe beyaz un kesinlikle ekmekte kullanılabilir, zehir değil neticede.
Oranı biraz daha azaltarak yaptığımızda seviyorlar, en azından ısrarlı ret yok.

Beyaz un zehir değil ancak üstte verdiğim linkte de objektif olarak görülecektir ki (boş zamanınızda göz atmanızı isterim) kişiden kişiye oranlar değişmekle birlikte kan değerlerini bozmaktadır. Bu bozulma/lar yaşamı ve kalitesini ne kadar etkiler benim verebileceğim cevaplar değil. Kimi görüşlere göre değerlendirirsek; artan insülin değerleri ve dolayısıyla yükselen insülin direnci eninde sonunda kişinin şeker hastalığına yakalanmasına veya şeker metabolizmasının bozulmasına neden olacaktır. Beyaz unun şeker metabolizmasına olumsuz etkisi, yapay şeker ve pirinçten farksızdır. Ha bu duruma sebep doğal olmayan yollarla yetiştirilen buğday, pirinç vs. den midir denemek lazım. Son yıllarda oldukça artan şeker hastalığının cins, bölge, yaşam şartlarını gözetmeksizin yayılması böyle basit sebepleri düşündürmüyor değil aslında. Vaktim olmalı üç ay siyez unundan ekmek yapıp denemeliyim

TCM Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2017, 23:00   #27
Ağaç Dostu
 
its_just_a_ride's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-09-2017
Şehir: Milky Way
Mesajlar: 620
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi TCM Mesajı Göster
Oranı biraz daha azaltarak yaptığımızda seviyorlar, en azından ısrarlı ret yok.

Beyaz un zehir değil ancak üstte verdiğim linkte de objektif olarak görülecektir ki (boş zamanınızda göz atmanızı isterim) kişiden kişiye oranlar değişmekle birlikte kan değerlerini bozmaktadır. Bu bozulma/lar yaşamı ve kalitesini ne kadar etkiler benim verebileceğim cevaplar değil. Kimi görüşlere göre değerlendirirsek; artan insülin değerleri ve dolayısıyla yükselen insülin direnci eninde sonunda kişinin şeker hastalığına yakalanmasına veya şeker metabolizmasının bozulmasına neden olacaktır. Beyaz unun şeker metabolizmasına olumsuz etkisi, yapay şeker ve pirinçten farksızdır. Ha bu duruma sebep doğal olmayan yollarla yetiştirilen buğday, pirinç vs. den midir denemek lazım. Son yıllarda oldukça artan şeker hastalığının cins, bölge, yaşam şartlarını gözetmeksizin yayılması böyle basit sebepleri düşündürmüyor değil aslında. Vaktim olmalı üç ay siyez unundan ekmek yapıp denemeliyim
Bahsettiğim un karışımının ekşi maya ile mayalayarak tüketilmesini ilave etmeyi unutmuştum. Siz de mayanızı kurduğunuz için tahmin edersiniz diye düşündüm. Teorik olarak ekşi mayanın undaki şekerlerden beslenip nihai ekmeğin glisemik indeksini ekşi mayasız haline göre düşürdüğünü biliyoruz. Gerçi bu yılın başlarında yapılan bir çalışma bunun her zaman böyle olamayabileceğini öne sürüyordu. İki farklı deney grubu üzerinde yapılan çalışmada ekşi mayalı ekmek tüketenlerde daha yüksek glisemik indeks tepkisi ölçülmüş. Sonuç olarak farklı kişilerin farklı bağırsak mikrobiyomlarının farklı sonuçlar yaratabileceği belirtilmiş.

Siyez buğdayında günümüzde tükettiğimiz buğdaylara kıyasla gluten içeriğinin düşüklüğü ve besin içeriği zenginliği dışında sizin araştırmanızda nasıl bir kontrol grubu olur bilemiyorum.

safran ve TCM beğendi.
its_just_a_ride Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-11-2017, 13:55   #28
TCM
Ağaç Dostu
 
TCM's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-01-2014
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,861
@ its_just_a_ride ;

Paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Elimde olsa kan değerleri, yaşam standartları, beslenme özellikleri birbirine benzer dört ayrı grup belirlerim; bunları sıfır un, beyaz un, esmer un ve siyez unu ile besler ve düzenli aralıklarla kan değerlerine ve kendi değerlendirmelerine bakalım. Grupları standardize edemediğimiz için anlamlı olmasa da elimize sonuçlar verecektir.

Yeni bir ürün duydunuz; misal içi dışı kırmızı posof elması, siyez unu, Edremit zeytinyağı, Artvin balı neyse. Nette hangisini aratırsanız aratın mutlaka şekeri düşürdüğü, kansere iyi geldiği, tansiyonu-kolestrolü düşürdüğü bilgilerine ulaşırsınız. Bunların ne kadarı bilimsel olabilir ki, benim hiç aklım almıyor bu yazılara..

Tıpta 'hastalık yoktur hasta vardır' misali son yazdığınıza gönülden katılıyorum. Su içip kilo alan, günde üç ekmek yediği halde insülin seviyesi minimumlarda insanlar var. Bünye, kalıtım vs. vs.

Son görüşlere göre barsaklarımız çok önemli onlara iyi bakmamız lazım. Gereksiz kullandığımız her ilaç (özellikle antibiyotikler) her katkılı gıda barsaklarda bulunan milyarlarca faydalı mikrobun düşmanı. Şöyle düşünelim; ekşi mayayı 10 gün dışarıda bekletiyorsunuz ve hava-ısı-nem mikroorganizmaların sevdiği her türlü ortam mevcut olmasına rağmen başka üreme olmuyor. Aynısını barsaklarda düşünelim; ne kadar faydalı mikrop o kadar temiz barsaklar, güçlü savunma mekanizması, dirençli vücut vs. vs.

TCM Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-11-2017, 15:12   #29
Ağaç Dostu
 
Muda's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-02-2013
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 3,802
Galeri: 8
Bizim burada patatesle yapılan Afyon ekmeği bulunmakta. Bu ekmek yapan arkadaş ile de görüşüp unu temin edebilirsem benim için bir ağız tabir edilen şekilde ekmek yapacak. Ancak buğdayı bulduk temizletme işini beceremediğimiz için öğüttüremedik. Eskiden buralarda ve başka yerlerde su değirmenleri bulunmakta imiş. Bir başkası motorlu hale getirmiş değirmenini ayıklamak için sellektör yapmış. Tabi şimdi bunları bulamıyoruz. Bu şekilde buğdayı öğüttürebilirsek muhtemelen tam buığday ununu elde etmiş olacağız. Bu yapılan ekmek de ekşi mayalı olarak üretiliyor. Uzun süre dayanıklı oluyor. Ona dilimlettirip derin dondurucuda saklamayı düşünüyordum. İlerleyen günlerde ilerleme durumunu yazarız. Siyez buğdayı da bulabilirsek onu da ekleriz artık. Afyonkarahisar ekmeğinin yapımını da ilerleyen zamanlarda fotoğraflı olarak anlatmaya çalışırım.

TCM ve hanifeceliktas beğendi.
Muda Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-10-2020, 17:17   #30
Ağaç Dostu
 
devrann's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2017
Şehir: Alanya
Mesajlar: 741






Üstteki 3 tane resim Triticum turgidum var. mirabilis (mucize buğday) isminde yabancı sitede paylaşılmış.
Virtueller Sortengarten
.Alttaki 2 resim ise Türkiye'de çekilmiş ve başka sitelerde çeşitli hikayeler anlatılmış cam şişede mezarda bulunmuş veya linkteki gibi arkeolojik bir kazıda bulunmuş şeklinde.
https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem...-oldu-1872409/
Bu buğdayda eski buğday mı siyez gibi ?
Türkiye'deki ile bir bağlantısı var mı acaba diğer yabancı sitede tanıtılanla?


Düzenleyen devrann : 29-10-2020 saat 17:59
devrann Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 09:11.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024