26-04-2008, 10:27 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Minik, yeşil bir misafirim vardı
Geçen akşam komşumuza gittik. Gece olana kadar oturup sohbet ettik. Geç olunca evimize gidelim dedik. Evin önüne geldiğimizde şimdiye kadar gördüğüm en güzel canlılardan biri evin önünde (eşiğin üzerine çıkmış) bekliyordu. Bu bir kurbağaydı ama daha önce böyle bir kurbağa görmemiştim. İzlediğim bir belgeselden, "ağaç kurbağası" diye bir şey hatırladım. Bu minik ve yeşil dostumun fotoğraflarını çektim, onu elime alıp sevdim, daha sonra da onu güvenli bir yere bıraktım. Eğer yanılmıyorsam, bilimsel ismi "Hyla Arborea" bu ufaklığın. "Şeritli ağaç kurbağası" diye geçiyor. Az önce öğrendim, epey zehirli bir canlıymış. Onu elime aldıktan sonra ellerimde bir kaşınma oldu ama çok önemli bir şey değil. Bu köprüde güzel bilgiler verilmiş: http://www.agaclar.net/index.php?id=2525 Bunlar da evimin önüne gelen miniğin fotoğrafları: |
26-04-2008, 13:33 | #2 |
Ağaç Dostu
|
Onur Bey ben de geçen sene sardunyalarımın arasından çıkıp, leylandinin dalına ağır hareketlerle geçen bu kurbağayı gördüğümde aynen sizin gibi çok heyecanlanmıştım. Ben elime almadığım halde sardunyanın yapraklarına kolumun iç kısmı değince, isilik gibi kızarıp, hafif acı hafif kaşıntı olmuştu, 2-3 gün sürmüştü. Derimizin hassas bölgelerinde hafif kızarıklık yapacağını okumuştum. Sardunyadan, ağaca geçiş esnasında, arka ayakları sardunyanın yaprağına yapışıp, bacakları epeyce uzamıştı, pek şeker bir şeydi Sadece bir kere görebildim. http://www.agaclar.net/galeri/showim...mageuser=11575 |
26-04-2008, 14:22 | #3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 394
|
şirinmiş. Aceba balkon-teras bitkilerindeki böcekleden kurtulmak için bir çift evde beslenebilir mi? Çok acımasız oldu biliyorum ama biyolojik mücadelenin evcil hali olmaz mı? |
26-04-2008, 17:13 | #4 |
Ağaç Dostu
|
Elimde (özellikle sağ elimde) hafif bir kaşıntı oldu ama kesinlikle acı falan yok. Canım pek tatlı değildir zaten, bir defasında ayak bileğimi burktuğumu sanmıştım, çatlattığımı öğrendim. Bunlar teraryum veya paludaryum tipi ortamlarda bakılabilir diye düşünüyorum. Aklımdan geçmedi değil ama eşimden yiyeceğim muhtemel fırça aklıma gelince vazgeçtim. |
26-04-2008, 17:19 | #5 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 394
|
Düşünmek lazım aslında... |
26-04-2008, 17:41 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Emin değilim ama bu kurbağa tam olarak ağaç kurbağası değil de o türün yere adapte olmuş bir türü sanki. Bir de bu mevsimde yerde ne yediği önemli, ona göre terraryum için bir tecrübe olabilir. Gerçi canlı yem sorunu artık kalktı burdaki pet shopda albino kurbağalar akıntı motoru ile aldatılarak kuru gammarusla besleniyor. |
28-04-2008, 08:11 | #7 |
herpetolog
Giriş Tarihi: 11-01-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 57
|
Hyla arborea
Merhaba Onur Bey, Evet, evinizin girişinde bulduğunuz bu güzel, sizin de yazdığınız gibi bir Hyla arborea (Ağaç Kurbağası). Yolunu kaybetmiş olmalı Yazıldığı gibi, derilerinden bie miktar zehirli salgı yapabilirler. Ancak bu insan için, sizde de olduğu gibi, kaşıntıdan öteye bir etki göstermez. Eğer elde açık yara varsa veya el yıkanmadan göze götürülürse buralarda tahrişe neden olabilir. Sağlıcakla Naşit |
28-04-2008, 12:56 | #9 |
Ağaç Dostu
|
Bu şirinler de benim havuzumda
İlk defa bu sene Nisan ayı ile birlikte geldiler, serenatlarına başladılar. Yumurtalarını nilüfer dallarına makara gibi sarıp, uçlarını da akıntı ihtimaline karşılık havuzun dış kenarına sabitlemişler. Açıkda resim vermedikleri için kepçelemek zorunda kaldım. Havuzdan çıkmak istediklerinde, liner kaplamada kaydıkları için, bir siteden öğrendiğim üzere özel bir çıkış yeri yaptım. Yaşam döngülerini ve davranış biçimlerini araştırabilmek için türünü öğrenmem gerekiyor. Ben kara kurbağası denilen türe benzettim, doğrumu aceba? Yumurtladıktan sonra bağırmaları da kesildi. ama aynı anda hava da çok soğudu. Aceba suskunlukları eşlerini davet olayı bittiği için mi, yoksa başka bir nedenle mi? Şu anda iribaşlar yüzüyor, onların da gelişim ve davranışlarını merak ediyorum. Evet tam bir yıl döngüsü yaşadıktan sonra öğrenmiş olacağım ama, bilerek gözlemlemek daha hoş olsa gerek. Türü konusunda yardımcı olursanız sevinirim. |
29-04-2008, 23:44 | #10 | |||
herpetolog
Giriş Tarihi: 11-01-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 57
|
Bufo viridis
Alıntı:
Fotoğrafta gördüğümüz kurbağa Bufo viridis (Gece Kurbağası)'e benziyor. Gözüne dikkatli bakabilirseniz; irisi yeşilse viridis olduğundan emin olabiliriz. (Türkiye'de bulunan diğer bufonid olan Bufo bufo'da iris kırmızıdır.) Bufo'larda, fotoğrafınızda da görüldüğü gibi, çift sıralı yumurta kordonu tipiktir. Alıntı:
Alıntı:
Sağlıcakla, Naşit İĞCİ Düzenleyen montivipera : 29-04-2008 saat 23:48 Neden: düzeltme |
|||
30-04-2008, 19:29 | #11 |
Ağaç Dostu
|
Naşit Bey, verdiğiniz detaylı bilgi için çok teşekkür ederim. Ben de gözlemlerimi yazayım ama maalesef iris renklerine bakma şansım olmadı çünkü yetişkinler kayboldular. Yetişkinler birden bire Nisan ayının ikinci haftası belirdiler. Tahminen 9- 10 adet varlardı. Gündüzleri sesleri çıkmadığı gibi, çok aradığım halde saklandıkları yerleri bulamadım. Güneşin batmasına yakın, malum suya dalma sesleri geliyordu ve ben bu seslerin hepsinin birbiriyle aynı olmasına hayran kaldım. Herhalde karaya alışkın olduklarından, su altında fazla kalamıyorlar, hemen su seviyesine çıkıp havuz kenarına tutunuyorlardı. Bağırmaları koro halinde değil tek tek fakat sabaha kadar aralıksız sürüyor, sabah yine kayboluyorlardı. Yanılmıyorsam Nisanın üçüncü haftasında yumurtalarını gördüm. İnci gibi dizilmiş olmaları, nilüfer dallarına gayet muntazaman sarılmaları ve birer uçlarının su dışına, havuz taşlarına sabitlenmesi, bir değil binlerce şapka çıkarılacak bir uygulama. Yine yanılmıyorsam, yumurtaları gördüğümden itibaren iki gün sonra, sesleri ve kendileri yok oldular. O ara hava soğumuşdu ama şimdi ısındı ve yine yoklar. İribaşlar çıktı, binlerce. Havuz kenarlarında toplanıyorlardı, şimdilerde nilüfer yapraklarının keyfini çıkarıyorlar. Görüldüğü kadarıyla onlar da suda sınırsız dolaşamıyorlar. Kenarlara veya yapraklara tutunmak zorundalar. Okuduklarıma göre bir müddet sonra kuyrukları atacaklar. Havuzda koi balıkları var ama iribaşlarla ilgilenmiyorlar. Bir yerde derilerindeki kötü bir salgı/tad nedeniyle olduğu yazılmışdı. Hakikaten bir tabiat olayını bukadar yakından ve güncel olarak izleyebilmek çok güzel. Nasıl büyüdüklerini ve ilerisini göreceğim. Herhalde yavrularda bir aşamada sulak bölgeyi terk edecekler. Bu arada aklıma takılan bir şey daha; biliyoruz ki tabiatta bir denge var. Kuşların, balık türlerinin yumurtlama/yavrulama dönemlerinde diğer canlıların oralara toplanarak nüfus dengelemesi yaptığı ve bunun bir karşıtı olarak bu tip uygulamalara yoğun biçimde hedef olan türlerin de nesillerinin devamını garantiye almak için aşırı miktarda yavrulamaları. Mesela mürekkep balıkları ile ilgili bir dökümanterde, bunların yılın belli günlerinde, okyanusların belirli yerlerine toplanarak yavruladıkları ve sayısını unuttuğum anormal derecede yüksek yeni katılımın, eğer yaşasalar, birkaç senede tüm okyanusların yüzeyini kaplayacak olduğu belirtilerek, aynı günlerde yüzlerce kilometre öteden özel olarak oraya toplanan çeşitli balık türlerinin büyük bir kıyım yaparak yaşama şansı olan yavruların sayısını çok çok kısıtlı tuttuğundan bahsediyordu. Şimdi, benim havuzumda belki beşbin-onbin diyebileceğim sayıda iri baş var ve bu ortamda gayet emniyette gözüküyorlar. Bunların hepsinin ayaklanarak yaşama katılması ve havuzu terk ederek karaya yayılmaları bir “Serengethi” olayı mı olacak, yoksa yetişkinler gibi, bir anda görülmez mi olacaklar, bu kadar yavru biraz büyüyünce o havuza nasıl sığacaklar ki bahçeye bile sığamazlar veya hala bu noktadan sonra onların da sürpriz bir predatorları mı sahneye çıkacak? Bütün bunlar çok çok merak verici konular. Yaşarsak göreceğiz. |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|