Eveet. Bolu İl Özel İdaresi'nden telefon geldi. Ev izni işi hallolmuş, gidip onaylı projeleri alabiliyormuşum.
Salı günü gidip projeleri alacağım ve hemen elektrik tesisi için başvuracağım. |
Memleketime hoş geldiniz. Bolu merkeze yolunuz bir daha düşerse özel mesajla iletişim bilgilerimi gönderiyorum.
|
Teşekkürler Sayın camouflage.
Hoşbuldum. Gerçekten de Bolu hoşuma gitti. Ankara-İstanbul arası gidiş gelişlerde, sayamayacağım kadar çok içinden geçtiğim bu şehirle yeni tanıştım. Sakin, düzenli, vakur, geleneksel bir havası var. Belki de misafirim diye hep iyi yüzünü göstermiştir bana. Bir de hep demişimdir: "En iyi şehir, içinden çabuk çıkılabilen şehirdir." İstanbul içinden çıkılmaz bir hal aldı artık. Tam da Bolu'da, forumdan bana mesaj geldiğini fark ettim. Ama durup konsantre olmadan cep telefonunundan bir şeyler okuyamıyorum. Okuduğum zaman da 5-6 dakika uzakları bulanık görüyorum. Sonra bakarım demiştim. Akşam köyde bakabildim. Numaranızı kaydettim. Sanırım birkaç defa daha yolum düşecek. Konuşup tanışmayı ümit ediyorum. |
1 Eklenti(ler)
Bir Bolu seferi daha yapmam gerekecek. Bu sefer öncelikle bina yapım izni evrakını ve projeleri Bolu İl Özel İdaresi’nden alacağım. Elektrik için SEDAŞ’a başvuracağım. Ve Göynük’te bir müteahhit ile görüşeceğim.
Bunlar işin sıkıcı tarafları. Hoş tarafı, Göynük’te meskûn bir marangoz köylüm var.:D Ona hazırlattığım 5*5*150 ebatlarındaki kazıkları ve İstanbul’dan satın aldığım kümes telini kullanarak fidancıklarımı koruma altına almak. Eveet. İşlerim dolayısı ile yola biraz geç çıkıp akşama doğru Hayalbağ’a ulaştım. Şöyle bir dolaşıp çadıra yerleştim. Son derece ilkel, bir o kadar da keyifli bir gece geçirdim. Niyetlendiğim üzere, sabah gün ışırken yola çıktım. Bolu’ya giderken Mudurnu, Abant, Yolçatı güzergâhını kullanmayı seviyorum. Dönüşte Abant’a uğramayıp alışılagelmiş Bolu-Göynük yolunu kullanıyorum. Böylelikle aynı yolu kullanmanın verdiği tekdüzeliği bertaraf etmiş oluyorum. Her iki güzergâhta da Mudurnu–Göynük arası aynı derseniz, bu yolda ben hiç sıkılmıyorum. Çünkü muhteşem sonbahar manzaraları var. Hatta mümkün olduğunca yavaş gidip içime sindirmeye çalışıyorum hazan mevsimini. Hazır yollarda geçen bu yazıyı yazarken birkaç şey araya sıkıştırayım. İstanbul’da başıma gelen ve ucuz atlattığım bir otostopçu alma olayından beri, arabama kimseyi almıyordum. Bolu Göynük gidip gelmelerimde bu sevimsiz kararımı da rafa kaldırdım. Önüme geleni alıp gidiyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. Taşıdığım kişiler ise bir başka âlem. Büyük şehir şartlarında asla karşılaşamayacağınız temiz, saf, fakir Anadolu köylüleri. Eğer kulakları işitiyor, konuşmayı da seviyorlarsa kısa sorularla, uzun uzun konuşturmaya çalışıyorum. Çoğu, hakkında bir roman yazılası sıradan insancıklar. Bizim insanlarımız. Neyse… Doğruca Bolu merkeze gittim. İl Özel İdare’de işim on dakikada bitti. Çıkınca hemen projelerin ozalitini çektirdim. Sonra SEDAŞ yetki belgeli bir mühendislik bürosuyla anlaştım. Önce, Büro’nun hazırladığı müracaat formu, yapı izin belgem, aplikasyon projesi, SEDAŞ onaylı elektrik projesi, tapu ve nüfus kâğıdı fotokopileriyle beraber enerji müsaadesi müracaatı yapmak gerekiyormuş. “Hadi yapalım!“ dedim. “Olmaaaz!” dediler. Neymiş. Mudurnu’da SEDAŞ Müşteri Hizmetleri Birimi varmış. Oraya gidilecekmiş. “Hadi öyle olsun.” Dedim. Saate baktım. Baya oyalanmışım. Bugün yetiştiremeyeceğime kanaat getirip, köyüme döndüm. Ertesi gün, yine sabahın ilk ışıklarıyla Mudurnu yollarına düştüm. Mudurnu’da işim birkaç dakikada bitiverdi. İnsanın “Biraz uğraştırın da yola değsin!” diyesi geliyor. Mudurnu’dan önce Göynük’e geçip, marangozdan kazıklarımı aldım. Kazıkları 160-170 cm diye düşünüp sonradan 150 cm de karar kılmıştım. İyi ki öyle yapmışım. Aksi takdirde arabaya sığması mümkün değilmiş. Kazıklar ile beraber köye ulaştım. Tam işe başladım ki yağmur çiselemeye başladı. Aklıma Hayalbağ’ı ilk aldığımızda, olur olmaz zamanda, sesimi koyuverip “Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar.” diye nida edişlerim geldi. Sesimi çıkarmadan çalıştım. Ama her işin acemiliği var. İlk gün iş hiç üremedi. Ertesi gün birkaç metot denedikten sonra hızlandım ve hedeflediğim kısmın işini bitirdim. Eklenti 660015 Sonra alelacele hazırlanıp, Göynük’te müteahhit ile buluştum. Projeler hakkında konuştuk ve teklif için bir süre isteğini de kabul ederek İstanbul’a döndüm. |
Sayın Asoo uzun uzun anlatımınız, bu işe niyetlenen arkadaşlar için ışık tutacaktır.
Ukelalık olmazsa bir tiyo da ben vermek isterim. Toprakla buluşacak ahşaplarınızı hiç olmazsa toprağa gelen kısımlarının uzun ömürlü olması için, bir hafta kadar katran, ya da yanık yağda bekletmenizi tavsiye ediyorum. :rolleyes: |
Sayın camouflage.
Ne demek! Her fikre açığım, öneri veya eleştirilerden ancak memnun olurum. Kartana, mazota, yağa bandırmak veya koruyucu bir şeyler sürmek aklıma geldi. Fakat aklım o kadar dolu ki... Her seferde birkaç şey unutuyorum. Ekmek almayı, lambayı, çakmağı, ekeceğim tohumları, bardakları vs. 220 km uzakta olmak, gittiğimde çadırda kalmak, benim gibi unutkan ve dağınık bir adamın bir işi dört dörtlük yapmasını imkansız kılıyor. Bir de meyva ağaçları ve kovanları bir bölgeye sıkıştırıp o bölgeyi hem tel örgü, hemde elektrikli çit ile çevirme planım var. Böylelikle, ağaçları ve kovanları vahşi hayvanlardan koruyacağım. Tüm araziyi çitle çeviremediğimden, ortada birkaç dönüm yeri çevireceğim. O zaman bu kazıklar da sökülecek. Başka bir yerde kullanacağımda belki bir önlem alabilirim. |
Kış kaçamağı.
5 Eklenti(ler)
Oğlum bu sene başında “Madem seneye Göynük’e yerleşeceğiz, ben şimdiden gidip orada okuyayım.” demişti. İstanbul’daki okuluyla pek arasının olmaması, köyümüzde kafa dengi bir arkadaş bulması da onu cesaretlendirmişti. Sene başında naklini yaptık ve Ömer Bey yuvadan uçtu. Göynük’te yatılı okumaya başladı. Arada İstanbul’a gelip gidiyor.
Eğer canım köy çekerse bu gelgitleri değerlendiriyorum. Hanıma “Ben oğlanı okula bırakıp gelivereyim.” deyip, birkaç gün kaçamak yapıyorum. Geçen hafta da bu şekilde bir Hayalbağ turu yaptım. Eklenti 663386 Köyün karşıdaki tepeden görünüşü. Eklenti 663387 Çadır kapısının önünden manzaram. Eklenti 663388 Yokluğumda buralar pek ıssız değilmiş. Eklenti 663389 Eklenti 663390 Fotoğraflardan belli olmuyor ama kar örtüsü gündüz güneş, gece ay ışığıyla pırıl pırıl yanıp sönüyor. . |
3 Eklenti(ler)
.
Buraya geldiğim zaman boş duramıyorum. Hazır gelmişken kırılmış bir meşe dalını yakacak olarak hazırlamak; sağda solda kendiliğinden çıkmış erik fidanlarını temizlemek; büyük ağaçların diplerindeki çalı çırpıyı temizlemek neviinden işlerle uğraşıyorum. Eklenti 663391 Hatta kara rağmen belleme işlerine devam ettim. Aslında arazinin 3-4 dönümlük bölümünü traktörle sürdürüp yoncadan kurtulmak istiyorum. Fakat bu bölümde biraz soğan, bakla falan ekili, buraya traktör sokmak istemiyorum. Fotoğrafta manzara da çıksın istediğimden bellenen yer tam belli olmuyor. Bu gelişimde yaklaşık 25 m2 yer bellemişim. Toplamda ise 80-90 m2 oldu. Hızımı kesen yonca kökleri oluyor. Kökler olmasa neredeyse iki kat iş çıkaracağım. Bu arada bellediğim yerde bir köstebek tüneli buldum. Eklenti 663392 Yorgunluktan ay ışığında kar manzarası seyretmeye bile fazla zaman ayıramadan uyudum. Ertesi gün hava ısındı karlar hızla erimeye başladı. Ben de ufak tefek işlerle vakit geçirdim. Bir dinlenme anında, dün kar sebebiyle fark edemediğim bir şey dikkatimi çekti. Eklenti 663393 Köstebek tümsekleri! Geçen seneye göre hızla artmış her yeri kaplamıştı. Ekeceğim şeyleri, özellikle birkaç çeşit patatesi düşününce, karşımdaki manzara hızla bulanıklaşmaya, köstebek tümsekleri ise daha görünür olmaya başladı. Canavar otu, keçiler, tarla fareleri, şimdi de köstebek aşireti. Rekabet edilecek şeyler hızla artıyor benim için. Aslında hızla artmıyor. Sadece değişiyor. Bıkıp kaçtığım metropoldeki rakiplerimin yerine gelenler bunlar. Lakin ümitliyim. “Kurda, kuşa, aşa” deyip atmışım tohumumu. Kalın sağlıcakla… NOT: Aş hakkı bırakmazlarsa o zaman bir şeyler düşüneceğim.:( . |
Baklamızı güzün mü ekip beklesek, baharın mı ekip beklesek?
1 Eklenti(ler)
.
Benim eşim Çankırı Bayramörenli. Köylerinde küçük bir bahçeleri var. Sanırım 5-6 sene evvel bahçede bakla görüp, tohumluk istemiştim. Kayınvalidem bu baklayı arkadaki komşularından aldığını, yaklaşık 15-16 yıldır ektiklerini, o komşunun da uzun yıllardır ektiğini söyleyince pek sevinmiştim. Bahçe yokluğundan birkaç sene bekleyen tohumları 2 sene önce iş yerimin bahçesine ekmiş, hem tohum sayısını çoğaltmış hem de birkaç pişirimlik eşe dosta, eve bakla yetiştirmiştim. Lezzet olarak herkesten tam puan almıştı. Bu sene tohumlarımı alıp köye gittim. Köye varışımız geç vakit olunca, ekim işini ertesi güne bıraktım. Çadıra yerleşip camiye gittim. Ezanı beklerken Rasim Amca’ya baklalardan bahsettim. "Baharda, nisan gibi ek, şimdi ekersen kışı çıkarmaz." deyip benim hevesimi kırdı. Aralık Ocak aylarında, son 30 yılın en düşük sıcaklıklarına baktığımda Bayramören’de de Göynük’te de -27 oC görüyorum. Bayramören’de bakla kıştan etkilenmez diyorlar, Göynükte etkilenir diyorlar. En garantisi baklaya danışmak diyerek 30 civarında bakla ekimi yaptım. Eklenti 663861 Sene başından hemen önce bu durumdaydı. Uzaktan takip ettiğime göre, henüz en düşük -7 oC gördü. Fikriniz veya tecrübeniz var mı bu konuda? . |
Baklalarınızın soğuğa dayanması için bu büyüklükte olup köklenmiş olması gerekiyor. Ben de geç ektiğimde baklaların bir kısmı çıkmamıştı. Daha erken ekmek gerekiyormuş. Nasıl olsa sorun yok. Soğuğa dayanamazlar ise ilkbaharda yeniden ekersiniz. Sonbaharda ekilen bakla daha verimli oluyor. En büyük sorun ise baklalarda yaprak biti.
Köstebekler yumuşak yeri bulunca güzel tüneller açmışlar. Aslında çok eskiden beri orada bu tüneller. Sonbaharda daha alçaklarda bulunan köstebekler daha yüksek yerlere bu tünel ağlarını takip ederek çıkıyorlar. Daha kuru zeminleri arıyorlar. Orada başka bir köstebek yok ise yerleşiyorlar. Özellikle yaz dönemi eşi de yanında oluyor. Soğan, patates öncelikli hedefleri. Çok fazla problem çıkarıyorlar. Bu ikisini dikecekseniz hırdavatçılarda olan üzeri yeşil boya kaplı olan teller içerisine dikerseniz faydası olur düşüncesindeyim. |
Sn Muda.
Bir çok konu başlıklarında, özellikle falanca bitki soğuğa nasıl tepki verir acaba, dediğimde mesajlarını aradığım kişilerdensiniz. Demek ki Afyon'da da bakla güzden ekiliyor. Ben de biraz geç ekim yaptığım kanaatindeyim ( 3 Aralık ). Bilgim olduğundan değil ama tahminine göre hem kök yapısının gelişmesi, hem de üst kısmının çok büyümemesi kış ayları için en iyi durum sanırım. Köstebek ayrı bir dert. Farklı yerlerden bulduğum, kendimce değerli birkaç patates çeşidini dediğiniz gibi korumalı bir şekilde dikmeyi düşünüyorum. Sıradan ticari patates ve soğanlardan da bolca ekmeyi düşündüğümden endişeliyim. Farklı yerlere dikim yapıp riski azaltmayı deneyeceğim bu yıl. Sonuç katlanılabilir olursa, onlar altta ben üstte yaşar gideriz artık.:) |
Sayın Asoo. Bahçe işine devam edecekseniz, ki öyle görünüyor. Bir çapa makinası almanızı tavsiye ediyorum. Bel ile baş olmayacak emek yoğun bir işten kurtulursunuz.
Memleketimiz biraz soğuktur. Hatta bazen Sibirya'nın Türkiye Şubesi olduğu söylenir :) Bahçe yapmaya çalıştığım köyde, köylüler Sitti Sivri geçmeden tohum ekilmeyeceğini söylüyor. Bu da takribi Nisan ayı 2. haftasına denk geliyor. Bakla için ayrı bir uygulama var mı, bilmiyorum. |
Sn camouflage
Bir otuz kilogram kadar fazlam var. Yorucu oluyor ama bedenen faydalı da oluyor belleme işi. Diğer taraftan bellemede asıl amacım, yonca köklerinden kurtulmak, geçen sene bellediğim yerleri tekrar bellemeden ekim yapacağım. Daha önce İstanbul'da şantiyemizin bahçesinde üç yıl boyunca toprak işlemesiz tarım yapmışlığım var. Burada da deneyeceğim. Ben bitkilerimin köklerine güveniyorum.:D Yer ararken, kışın biraz kar göreyim, soğuğa özlem duymayayım istiyordum. Şimdilik şikayetim yok. Sitti sivriyi öğrendiğim iyi oldu köylülerime satarım. Seviyorlar kendi kültürleriyle ilgilenilmesini. "21 Nisan: Sitte-i Sevir (6 gün boyunca süren soğuk ve fırtına), Boğa fırtınası." Sitte 6, Sevr ise boğa veya boğa burcu manasına geliyormuş. Gerçekten de geçen sene bu altı boğa bir tane erik, ceviz bırakmayıp hepsini yediler.:mad: |
Erişte işi de tamam.
3 Eklenti(ler)
.
Nişanyan Efendi etimolojik sözlüğünde kelime için ” Fa rişta رشته ip, iplik, şerit “ diyor. (Kendisine, sözlüğünü her kullandığımda yaptığım gibi gıyabında teşekkür ediyorum.) Acaba erişteyi mi farslardan aldık, ismini mi? Her ne ise çok da mühim değil. İyi ki varsın erişte. Önemli olan, şu an kültürümüzdeki varlığını sürdüren, ama çok da kalıcı gibi durmayan bu lezzeti yaşatmak. Çok kişi eriştenin kaybolduğu falan yok diyebilir. Ama kültürel bir unsur olan erişte, iki aşamada kaybolacakmış gibi hissediyorum. Günümüzde, erişte yapılırken ki organizasyonların kaybolmaya yüz tuttuğu kesin. Eskiden konu komşu toplanıp muhabbet edilerek kesilen eriştelere, yeni nesiller âşinâ değil artık. Hâlâ kaldıysa, kayın vâlideler, anneler, anneannelerden falan geliyor erişteler. Yâhut ailelerine ek gelir elde etmek isteyen hanımlardan. Makina üretimi olanları da marketlerden alınıyor. Bence bu şekilde eriştenin kaybolup gitmesi işten bile değil. Hayalbağ sayfasının başlarında bir üretim listem vardı ya, işte bu üretim listem hâlâ canlılığını muhâfaza ediyor. Kâh, uzuyor kâh kısalıyor. Listede hayata geçenlerin sayısı da artmakta. Geçenlerde de erişte yaparak 135 kalemlik listeden 62. sini de hayata geçirmiş oldum. Gelelim yapılış hikâyesine: Yaklaşık 1,5 kg. un. (1/4 ü tam buğday unu) 8 adet gezen tavuk yumurtası. Göz kararı süt. Tuz. Biraz sertçe bir hamur yapıp 15 dakika kadar yoğurduk. 1,5-2 saat kadar dinlendirip 5 dakika daha yoğurduk. Ufak parçalara ayırıp açmaya başladık. İlk hamur açma deneyimi olduğundan komik durumlara düştük. İrili ufaklı, eğri büğrü açtığımız hamurları, yarım saat kadar kurutup, kestik. Eklenti 664028 Sonra kurumaya bıraktık. “Bu mevsimde nasıl kurutacaksınız.” diyenlere, “Gerekirse saç kurutma makinası kullanırız.” dedik. Eklenti 664029 Evi batırdık, çok yorulduk. Ürünümüzü tartınca eriştenin geçen çağlara karşı zafer kazanacağına işaret olacak bir sonuçla karşılaştık. Eklenti 664030 Lezzetini ve pişmiş halini paylaşmayacağım. Her şeyi çoğul yazdım. Çünkü tüm bunları 8. sınıfa giden kızımla yaptık. Çok keyif aldık çook! Erişte yapan insan sayısının iki kişi fazlalaşmasıyla teselli bulduğum bu mesajı, ununu, yumurtasını ve sütünü kendim üreteceğim günlere ulaşmak temennisiyle bitireyim. Erişteli günler. . |
Sayın Asoo, taze bilgi. İlimizde ıspanak ve bakla (yöresel ismi ile deli bakla, eşek baklası) patatesler söküldükden sonra dikilebiliyormuş. Hatta bahar ekiminden daha verimli olduğu söylendi.
|
Şimdi patatesler ne zaman sökülür onu öğrenmek kaldı.:D
Şaka şaka. Bu sene bolca patates ekeceğim (Malum, o kadar köstebeği doyurmak lazım.) için tespiti kolay olacak. Patatesleri sökünce zaten toprak biraz işlenmiş olur. O haliyle direk deli bakla ve ıspanak ekerim. Teşekkürler Sn. Camouflage |
Eeey patatesler! Panik yok!
4 Eklenti(ler)
.
Bir süredir köstebekler yer altını oyduklarından çok, kafamda faaliyet gösteriyorlar. “Ne oranda bir zarar verirler? “ sualini kafamda cevaplayamamak beni yoruyor. İnternet o kadar farklı malumatla dolu ki, zaten karışık olan aklımdaki bilgiler her an biraz daha bulanıyor. Kimi çok faydalı diyor, kimine göre en büyük zararlı. Kimi etçildir, yeraltındaki böcekleri vs. yer bitki köklerine zarar vermez diyor, kimi de soğan, patatesi unut, hepsini halleder diyor. Fidan köklerini yer diyen de var. Ülkemde vahşi hayvanlarla ilgili hurafeleri, batıl inançları düşünerek teselli buluyorum. Kara kedi önünden geçerse mır mır mır, baykuş öterse vıdı vıdı vıdı, kıskaç böceği kulağa kaçarsa şöyle böyle, vs. vs. söylentilerindeki gibi köstebeği de suçluyorlardır diye teselli buluyorum. Bu tip şeylerin gün gelip işime yarayacağını söyleseler inanmazdım. Bir de fark ettim ki köstebeğin aklımı böyle meşgul etmesinin asıl sebebi görülmemesi. Tarla farelerini, böcekleri, kuşları, keçileri gördüğüm için onlar beni bu kadar ürkütmüyor. Üniversite yıllarımda arkadaşlarla gecenin geç vakitlerine kadar muhabbet eder, sabaha karşı eve dönerdim. Köpek seslerinden çok korkardım. Uzaklardaki bir havlamayla beraber tüylerim diken diken olurdu da, Adapazarı’nın daracık sokaklarında karşıdan kalabalık bir köpek sürüsü gelse, kendimi onlara karşı daha güçlü hisseder ve o denli korkmazdım. İşte öyle bir şey. Sonuçta ufak tefek tedbirler almaktan bir zarar gelmez diye düşünerek, şu şişe gömme işini uyguladım. Eklenti 664478 Bulduğumuz bir köstebek tümseğini (Sanki aramak gerekiyor.) aşağıdaki gibi kazıp tünel ağzını meydana çıkardım. Eklenti 664479 Eklenti 664480 Tünel ağzını kapatacak şekilde bir şişeyi, ağzı açık vaziyette yerleştirdim. Eklenti 664481 Şişeyi zarar görmeyecek şekilde gömdüm. Her ne kadar Hayalbağ’ın rüzgarları genelde çok hafif esse de, yine de bir uğultu çıkaracaktır. Bostan olarak kullanacağım yerlere bu şekilde 4-5 şişe gömerek, köstebeksiz bir bölge oluşturmaya çalışacağım. Umulur ki bu düzenekler, köstebekler tarafından Pan’ın flütü gibi değil, haykırışı gibi algılanır da bahçenin hayvanâta ayrılan bölümüne çekilirler. . |
Çadırda akşam.
3 Eklenti(ler)
.
Kayınvalidemin gittikçe daha çok bakıma muhtaç hale gelmesi sebebiyle, Hayalbağ seferlerini hep yalnız gerçekleştiriyorum. Çocukların da okulları, kursları, ödevleri var haliyle. Haliyle yalnız kalıyorum. Çadırda yalnız gecelemek beni ilk seferlerde biraz ürkütse de, her geçen gün alışmaya başladım. Can yoldaşı olmayınca, yemek yemek, çay içmek türü işler keyif olmaktan çıkıp, hızlı hızlı ifâ edilmesi gereken birer vazifeye dönüşüyor bazen. Canı sıkılmaya başlıyor insanın. Aslında gündüzleri hemen hiç aralıksız bahçeyle uğraştığımdan çok yorgun oluyorum. Ama bu can sıkıntısı, bir şeylerle uğraşmaya itiyor beni. Yakacak odun hazırlamak, sebzelere dayanak olacak sopalar hazırlamak türü işlerin yanı sıra kırılan dökülenin yerine bir şeyler yapmak da farklı kas gruplarını çalıştırdığından, tüm günün yorgunluğuna rağmen dinlendirici olabiliyor. Eklenti 667243 Eklenti 667244 Eklenti 667245 . |
4 Eklenti(ler)
.
Kırılan demlik kapağının yerine bir çam dalından kapak yaptığım gün “Ahşap işleme hevesimi bu yaştan sonra marangoz çıraklığı yaparak pişiremeyeceğime göre, ağaçları işleyerek tanımam gerek. Boşa geçen zamanlarda bu tür şeylerle uğraşayım.” dedim kendi kendime. Kesilmesi ve biçimlendirmesi oldukça güç olan ayva ağacından başladım. Eklenti 667246 Uygun bir dal kesilir. Eklenti 667247 Kabaca temizlenir. Eklenti 667248 Bütün gece törpülenir. Eklenti 667249 Fide dikim çukuru hazırlama aletimiz hazır. Ağabeyimin bahçesinde kırmızı plastikten bir fide dikim çukuru hazırlama aleti vardı. Kızımla ben buna “kırmızı şey” diye diye adı “kırmızı şeye” çıkmıştı. Ahşap renginde olsa da biz buna "kırmızı şey" demeye devam ederiz sanırım. |
Kolay gelsin. Bu gidişle bahçe alet edavatlarını kendiniz yapacaksınız. Başarıla diliyorum.
|
Merhaba.
Sayfanız ve tarlanız hayırlı olsun. Sayfanızı gezerken köstebeklerle ilgili yazınızı okuduktan sonra, facebook'ta dolaşırken gördüğüm bir paylaşımda, Yerelmasının köstebekleri kaçırdığını yazıyordu. Bahçenin çevresine ekiliyormuş. Köstebek yer elmasının yer altındaki kokusunu hiç sevmezmiş ve uzaklaşıyorlarmış. Denersiniz ve inşallah faydasını görürsünüz. Alıntı:
|
Sn. buzadam.
Biz yer elmasını çiğ tüketmeyi severiz. Şu an evde de var. Evdekileri hemen saklayayım bari. Birkaç güne köye gideceğim. Yer elmasını da denerim. Geçen sene de ekmiştim. Bir metre kadar boylanıp kaldılar. Çiçek falan da açmamışlardı. Bakalım bu sene olacak mı? Teşekkürler. |
Alıntı:
Teşekkürler Sn. İSAK. Köy kökeni olmayan biri olarak ben yeni yeni idrak ediyorum ki, köylü hemen her şeyini üreten insanoğluna deniyormuş. (En azından eski günlerde.) Olabildiğince üretebilirim inşallah. |
Bu nedir?
1 Eklenti(ler)
Eklenti 667414
Belle çalışırken birkaç kez bu tip köklerle karşılaştım. Yumak gibi olmuşlar ve toprağın yüzeyine çıkmaya çalışan bir sürgün göremedim. Bilgisi olan var mı? |
2 Eklenti(ler)
Eklenti 667415
Fotoğraf 20 Şubatta çekildi. Erken bahar endişelendiriyor. Geçen sene Nisan ortalarında yaşadığımız don yüzünden numunelik erik ve ceviz yoktu. Bakalım ne olacak. Şimdilik özlediğimiz bahar havasıyla teselli buluyorum. Eklenti 667416 Bu da 20 Şubat. Fındık bitkisini ilk defa bu sene gözlemliyorum. Fındık ağaçları için bu mevsimde çiçeklenmek sanırım normal. İnternette okuduklarıma göre fındık çiçekleri dona hassas. Fakat köylüler fındığın dondan etkilenmediğini söylüyor. Sanırım türden türe hassasiyet değişiyor. Çocukluğumda bir dönem bulunduğum Posof'ta yaz mevsimi yaşanmazdı ama fındık vardı. |
Sayın Asoo, köstebekler için yukarıda bahsi geçen yer elması fikrini yabana atmayın derim.
Fındık buralarda ocak ayında tozlanmaya başlıyor, normaldir. |
Köstebek bende de sıkıntı. Yeniden ziyaretleri başlamış. Arkadaşımın söylediğine göre başka bir komşuda yer elmalarını da yemişler. Şişe işi bana göre daha doğru gibi geldi. Rüzgar sayesinde şişenin ses vermesi uğultusu rahatsız edebilir. Ters laleleri fazla çoğaltabilsek onların da faydası olur herhalde. Muhtemel çıkardıkları kötü koku köstebeklerin galerilerinde rahatsız olmalarına neden olur.
|
Alıntı:
Şık bir çözümmüş.:rolleyes: |
Sn Muda şişe gömülmesi sanki işe yarıyor gibi. Yaklaşık iki aydır şişe gömdüğüm bölge yakınında yeni tümsek oluşmadı. Ama kesin işe yarıyor demek için erken.
Köstebekleri cezbedecek bir şeyler ektikten sonra bir daha gözlemlemek gerek. |
1 Eklenti(ler)
Sebze dikim hazırlıkları sırasında karşıma çıkan karahindibaları kökleriyle birlikte toplayarak gölgede kurutmaya başladım.
Ne de olsa yaş ilerliyor. Eskisinden daha çok şifa düşünür olduk. Eklenti 669381 Yalnız buraların karahindibaları biraz farklı. İstanbul'dakilere göre daha acı yaprakları var. Ve çiçek sapları oldukça kısa. Şifa bulalım derken şifayı kapmayız inşallah. |
Toplayıcılığa doğru.
1 Eklenti(ler)
İki gün önce bağda dolaşırken bir kara tavuk yanımdan uçup elma ağacının arkasındaki çalıların arasına girdi. Ben de merakla o tarafa yönelip kuşu aramaya başladım. Kuşu göremedim ama orada kendiliğinden bitmiş bakla bitkileri gördüm.
Eklenti 669518 Otların arasında, farkı noktalarda 7-8 tane gördüm. Şimdi meyve tutup tutmayacaklarını merakla bekliyorum. Geçen sene de ayva ağaçlarının dibinde kendiliğinden bitmiş bir bezelye bulmuştum ve tüm bakım noksanlığına rağmen çok sağlıklı ve dolu dolu taneliydi. Etraftaki tarlaların en az 15 senedir bostan olarak kullanılmadığını biliyorum. Eğer bu bezelye ve bakla bitkileri otların arasında bunca yıl hayatta kalabilmişlerse, bu uyum beni bu bitkilerin tarımını yapmaktan, toplayıcılığını yapmaya inkılab ettirebilir. Gözlemeye devam edelim bakalım. |
Nasipse gelirmiş Çin'den Yemen'den, Nasip değilse;senin olsa bile kayar gidermiş elinden... Mevlana
|
Toz fırtınasında.
2 Eklenti(ler)
.
Geçen hafta oğlumu okuluna bıraktıktan sonra çadıra döndüm. Niyetim üstümü değiştirip, bahçede çalışmaktı. Hazırlıklarımı yapıp dışarı çıktığım. Şiddetlenen rüzgara rağmen bahçede bir şeyler de yaptım ama yapacaklarımın pek verimli olmayacağına kanaat getirip, çadıra döndüm. Boş durmamak için kovanlara çıta hazırlamaya, tel germeye başladım. Ben tel gerdikçe fırtına şiddetini arttırdı, arttırdı. İyice gerilmiştim. Adeta bir korku filmine dönüşmüştü günüm. Dışarı çıkınca havanın kahverengileştiğini gördüm ve endişem iyice arttı. Arabayı çadırdan ve ağaçlardan uzak bir yere çektim. Yeniden çadıra gidip, yatağa yattım, battaniyeyi de üstüme çektim. Niyetim; çadır uçarsa, etrafa savrulacak şeylerin bana zarar vermesini önlemekti. Birkaç dakika sonra sıkıldım, ayrıca çadırın dışının daha emniyetli olduğunu düşündüm ve dışarı çıktım. Dışarıda boş boş bekliyordum. Üstelik incecik toz her yerime adeta nüfuz etti. Soğuk rüzgar her saniye daha bir üşüttü bedenimi. On saniye sonra da kesilebilirdi bu rüzgar, on saat sonra da. Teslim olmuştum. Rüzgar denizdeki dalgalar gibiydi. Bir vuruyor, savuruyor sonra birkaç saniye kesiliyor, adeta dinlenerek bir daha geliyordu. Yukarıda köyün kavakları bir rükuda, bir secdede iken Hayalbağ süt liman oluyor sonra sıra bana gelince köy huzur buluyordu. Bu dalgaların ne boyu sabitti, ne de genliği. Sadece bir süredir yuva edindiğim çadırıma yaptığı hücumlardı kesin olan. Sanırım yarım saat böyle dışarıda bekledikten sonra çadırın kuzey cephesinde, ön tarafa yakın kısımda branda gömülü olduğu topraktan fırlayıp uçuşmaya başladı. Bu açıklıktan giren rüzgar çadırı balon gibi şişirdi ve açılma yavaş yavaş büyümeye başladı. O anda benim gerilim filmi, bir macera filmine döndü. Hızla atılarak brandayı içeriye rüzgar girmeyecek şekilde tutmaya çalıştım. Topraktan sökülen brandanın bir bölümünü üstüne yatarak ağırlığımla , diğer bölümünü de kas gücümle zaptetmeye çalıştım. İlk dalgayı böyle savuşturdum. Lakin saniyeler içinde çok yorulmuştum. Rüzgar fazlaca düşünme ve dinlenme fırsatı vermeden bir hücum daha yaptı, bu hücumda çadırın kenarını benimle beraber birkaç kere kaldırsa da hemen pozisyon değiştirerek tehlikeyi savuşturdum. Sonra sıra köye gelmiş olmalı ki, beni rahat bırakıp köye saldırmaya başlamıştı rüzgar. Bu zamanı değerlendirmek için ne bulduysam brandanın üzerine ağırlık olarak koymaya başladım. arada köyü bırakıp bana saldırınca taşların, kütüklerin üzerine oturup bekledim. Sakinlediğinde devam ettim. Boş piknik tüpünden bile medet umuyordum. Bu arada arazide taş olmamasına sevindiğim aklıma gelerek kendime kızdım. Allah'tan birkaç çuval torf, yapacağımız çardağın zemini için uzaklardan getirdiğimiz taşlar, odun parçaları, kütükler vs. etrafta ağırlık yapacak bir şeyler vardı. Bunları doldurup çadırın ipini de gerdim. Eklenti 670161 Eklenti 670162 Bu işleri o kadar hızlı ve zorlanarak yapmıştım ki, giysimin yakasından, kol ağızlarından adeta ateş fışkırıyordu. Tüm enerjim de bittiğinden çadıra girip kendime bir kahve yaptım, yatağa yatıp, rüzgarın tamamen dinmesini beklemeye başladım. Bir yandan da İstanbul'daki ailemle mesajlaşıyordum. "Hava biraz rüzgarlı. Çalışmıyorum. Çadırda kahve keyfi yapıyorum..." . |
1 Eklenti(ler)
Rüzgar yavaşladıkça rahatladım. Biraz dinlenip hafta sonunu geçirmek için İstanbul’a gittim. Pazartesi dönüşte çadırın etrafını yeniden kazıp eteklerini gömdüm.
Eklenti 670170 Birkaç el arabası toprak ilave olarak getirdim. İçim rahat etmedi birkaç nesne ile ağırlığı fazlalaştırdım. Yarım günümü bu işe harcamış oldum. Umarım seraya dönüşene kadar çadırımı uçmaktan korumuşumdur. |
Sayın Asoo
Çok büyük geçmiş olsun. Bir zaiyat vermeden atlatmanıza çok mutlu oldum. İnşallah bundan sonra böyle bir durumla karşılaşmazsınız. |
Teşekkürler Sayın Blick.
Sonradan öğrendim ki, civarda uçan çatılar da olmuş. Umarım tekrarı olmaz. Bugün de Göynük'te dolu vardı. Nohut büyüklüğünde yağdı. Kent merkezinde olduğundan sanırım tarım alanlarını etkilemedi. En azından bizim köyde bir hasar yok. |
Geçmiş olsun.
|
Alıntı:
Ben bu hengamede ciddi zarara uğrayabilecekken ( çadırın uçması, eşyaların rezil olması veya arabanın bir ağacın altında kalması vs.), fırtına sonrası incecik bezelyelerin, narin baklaların hiç etkilenmemesi ne kadar ilginç. Yolun altında birkaç ağaç devrilmişti. Gidip onları inceledim. Birinin içi bomboştu, diğerinin kökü çürümüştü. Fırtına görevini yapıp gitmiş meğer, benim haberim yokmuş. |
Hayirli gunler.. İnternetten Solar Kostebek Kovucu aldik ve bizim bahcede kesin cozume ulastik. Bir deneyin isterseniz..
|
Alıntı:
Ben de bir tane aldım fakat hiç etkisi olmadı. Hemen yakınında malum tümseklerden açıverdiler. Sizin kullandığınızın marka ve model bilgileri varsa paylaşabilir misiniz? |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 06:48. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024