18-12-2010, 00:05 | #1 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
Keyf Bahçesi (kıdemli müdür-hasangultepeli) Aliağa-İzmir
ben Hasan Gültepeli İzmir Ödemiş 1942 doğumluyum. İlk,orta ve lise'yi orada bitirdim.Üniversiteyi de 1965 tarihinde Eskişehir'de tamamladım.Askerlikten sonra özel bir bankada yıllarca idarecilik yaparak emeklı olmayı hak ettim .(çok şükür)Son görev yerim Aliağa'ya yerleştim.6 dönüm bir tarla aldım ve içine 45 adet trilye,80 adet edremit,30 civarında (hepsinden 3 adet olmak üzere)meyva fidanı ve tel çit diplerine de 10 kadar değişik nar diktm.Tarlam Ayhan Kaptan,Halil Önen ve Müdürün bahçesi ile (sanki üçünün arasında)komşuyum.Emeklilik sebebiyle tarlada keyf yapıyorum.Herkesi çay içmeye beklerim |
18-12-2010, 08:30 | #3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
|
Sn. Kıdemli müdürüm hoş geldiniz, doğal üretime geçip, Uzak bahçelere katılımınız bize daha güç verecektir, zaten aramızdaydınız Bahçe işlerinden nasıl keyif aldığınızı iyi bilirim. Hem zeytin hem arı kovanları, Halil beyin deyimiyle bir eliniz yağda bir eliniz balda. Keyfiniz daim olsun. |
18-12-2010, 12:32 | #4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-03-2008
Şehir: Ankara.bergama,dikili
Mesajlar: 302
|
karşılama
Hasan bey hoş geldiniz. yılanlarla aranız nasıl |
18-12-2010, 23:45 | #5 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
sevgili bahtiyar 02 en kısa zamanda tamamlayacağim Düşünceleriniz için teşekkür ederim |
18-12-2010, 23:48 | #6 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
kaptanı derya'm ayhan'ım ne yaparsın bundan sonra keyf işimiz oldubilirsin.Yağ ile bal ile idare edeceğiz.Size de takviye gönderebiliriz.Selamlar. |
18-12-2010, 23:51 | #7 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
Sevgili hemşerim Ömer bey Dikili'deki sohbetimizi hala konuşuyoruz burada.Yılanların biri gitti ama diğeri kış uykusunda .Baharın görüşeceğimizi umuyorum.Koyun gübrelerinin içinde uyuyor.Hanımefendiye'de saygılar. |
07-02-2011, 19:20 | #8 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Sn. Kıdemli Müdürüm, Sizi tarlada görmüşler, bir elinizde kova, zeytin fidanları arasında bu karda kışta, yağmurda çamurda, şubat ayında, hayrola, bilmediğimiz bir şey mi va? |
08-02-2011, 12:52 | #9 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
kışlık
sevgili halilbey kardeşim bizler kış olunca üşüyoruz da benim güzel yeşil yapraqklı dal fidan boylu arkadaşlarım dostlarım (yani ağaçlarım)üşümezmi?onun için diplerine sıcak olsun diye üç yıllık pişmiş koyun gübresine biraz da yaptığım emzimlerden takviye ederek ayakları(kökleri)üşümesin diye birer ikişer kova diplerine döküyordum herhalde onu görmüşlerdir.Ayakların üşüyorsa sana da takviye veririz |
27-04-2011, 21:41 | #10 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
|
Sonbahar, kış derken ilkbahar geldi hala kıdemli müdür Hasan bey de tık yok Halil beyle durumundan şüphelendik, gittik müdürü bahçesinde bulduk. Hala yeni fotoğraf makinesi alayım filan derken biraz üzerine gidince anladık ki sevgili müdürüm siteye fotoğraf yüklemede biraz zorlanıyormuş da bize de söyleyemiyormuş. Acımadık, havada kararmak üzereydi, fotoğraf kalitesinede bakmadan cep telefonuyla çektik keyf bahçesinin resimlerini. Müdür beyin çilekleri Bahçenin bir bölümüne bamya ekmiş. Nohutda ekmiş Baklalar bu yıl müdürden zeytinlerin arasında fiğler. Bugünlerde yeşil gübre olarak ızgarayla sürecek. Zeytinlerin bazılarını don vurmuş, bir kaç hafta sonra ne kadar etkilediği netleşir. Bu yıl belli oldu, kıdemli müdürün bahçesi bağ meze. Keyf bahçenizde mutluluğunuz daim olsum müdürüm. |
27-04-2011, 23:15 | #11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
kaptan-ı deryam ayhan'ım sana çok teşekkür ediyorum.Çok büyük bir problemi denklem yapmadan hesaplamadan rakamsız çözdün.Şu fotoğrafları bir türlü halledememiştik.Tekrar teşekkür eder,sağlık ve mutluluklar dilerim.Zeytinlere attığınız Bor (galiba öyle nduydum)da hayırlı olsun.Tüm yaz boyu salata ve sebzelerini karşılamayı taahhüt edebilirim.Sağolasın. |
27-04-2011, 23:19 | #12 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
fotoğraflar
Alıntı:
|
|
27-04-2011, 23:31 | #13 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
Kuş dostu Halil'imede ayrıca teşekkürü bir borç bilirim.Yoksa bu borcu ödemessem kötü yapar insanı.Onun da emeği çok üzerimizde.Ne var ki çilekleri ondan önce yetiştireceğim.Herşey için teşekkür,sağlıkla,mutlulukla geçsin ömrün. |
28-04-2011, 00:50 | #14 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Çileklerin ilk meyvelerini koparmayacaksın, çileklerin boy atmayacak, salkımlar ve meyveler küçük olacak, biliyorum onlara kıyamayacaksın. O zaman benim _daha dikmediğim_ çilekler seni geçecek.... |
|
12-05-2011, 23:13 | #15 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
|
12-05-2011, 23:33 | #16 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Keyf bahçesi
Yağmur yağar da az çıkar diye ekmiş, yağmayınca çin askerleri gibi çıkmış. Şimdi nasıl kıyıp da seyreltecek bakalım. Sayın Kıdemli müdürü beş çayında keyf yaparken yakaladım. (O baktığı fotoğraf makinasını bi kullanabilse) Küçük güzel bir bağ evi... Ve evde aslan... dışarıda 'Aslan ağzı'... |
13-05-2011, 00:01 | #17 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Keyf bahçesi
Sn. Kıdemli Müdürümüz, ihtiyaçları için de keyf sahibi... Kendine yeter kadar zeytinler, ve mavi bidonda laktik asitle yaptığı deneme... Doğal yetiştirdiği marul... Çilek denemesi... Bağ evinin yan tarafında yaptığı fırın. Sn. Meyvelitepe' den esinlendim diyor ama iki kat üzeri proje ile ya ekmekler havalı olur, ya da Kıdemsiz Müdürden 'ekşi maya'lı ekmek yapmayı öğrenir. Zeytinleri ve arıları da var. Artık bir eli yağda bir eli balda... |
13-05-2011, 05:04 | #18 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bahçeniz hayırlı, ürününüz bol olsun,ellerinize sağlık. Herşey çok güzel, fırınınıza bayıldım. Kolay gelsin, iyi çalışmalar dilerim. |
|
13-05-2011, 08:31 | #19 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-03-2010
Şehir: Istanbul / Karamürsel
Mesajlar: 202
|
Hasan Bey, Hayırlı uğurlu olsun bahçeniz. Bahçe süper , komşular süper, muhabbet süper daha ne olsun, bize tek şey kalıyor söyleyecek; Allah sağlık ve uzun ömür versin , ağız tatıyla yaşayın bahçenizde.. Kolay gelsin. |
13-05-2011, 09:50 | #20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Sevgili KIDEMLİ MÜDÜRÜM, Bahçe çök güzel, muhabbeti zaten biliyoruz yakında ikisini birarada yaşamak üzre diyorum. Sevgiyle kalın |
13-05-2011, 10:03 | #21 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
==================0 Kenan Demirkol-3 5 MART 2011’de Kansere Umut Vakfı’nın İstanbul Sultangazi’de “KANSERE SEBEP OLAN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ” konusunda düzenlediği toplantıda Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL’UN konuşması. …Üçüncüsü ise karaciğer yağlanması. Ama ne tür bir yağlanma? Alkolizm dışı bir yağlanma. O yüzden biz buna alkol dışı karaciğer yağlanması deniyor. Ve alkol dışı karaciğer yağlanması, özel tipli bir siroza neden oluyor. Atatürk’ün öldüğü siroz hastalığı var ya. Özel bir tipte siroz hastalığı, kriptojenik siroz deniyor buna. Amerika’da son otuz yıl içinde üç kat artan karaciğer kanserinin de kriptojenik siroz sonucu olduğu belirtiliyor. Yani sonuçta Amerika’da son 30 yılda üç kattan fazla görülen karaciğer kanserinin sebebi mısır şurubudur. Bu, bu kadar açıkken bizim bakanlığımız dün yaptığı açıklamada hiçbir bilimsel kanıt sunulamamıştır diyor. Benim 110 tane bilimsel yayın kullanarak yazdığım, on yedi sayfalık raporu da çiğneyerek bunu yapmış. 17 sayfalık rapor gönderdim onlara. 110 tane de literatür ekledim. Ama neoliberalizmdeki iktidarlar sermayenin iktidarıdır; vatandaşın iktidarı değildir. Yurttaşın iktidarı değildir... Ne olur çocuklarınızı mısır şurubundan uzak tutun. Hem şekerden uzak tutun ama özellikle de yani gofret, bisküvi kek dışardan alacağına az şekerli bir keki evde kendin yap. Yani ambalajlı bir ürün sunmayın çocuklarınıza. Bugün gıda sanayisinde sadece ve sadece aksi belirtilmediği takdirde mısır şurubu kullanılıyor. Dondurmalarda o kullanılıyor, hazır aldığınız baklavanın şerbeti bile mısır şurubundan. Kartal’da onun fabrikası var Ülker’le Cargill firmalarının ortak kurdukları bir fabrika. Baklava şerbeti bile oradan geliyor. Çocuklarınıza illa tatlı bir şey yedirecekseniz, ne olur evde kendiniz yapın ve olabildiğince az şekerli yapın. Çünkü total olarak da şeker zararlı zaten, yani insanın zarar görmeden günde tüketebileceği şeker miktarı 30 gram dolayındadır. 30 gram, 8 kesme şekeri yapar. Ama bu şekerin içinde ne yazık ki meyve de var, bal da var, yani siz kahvaltıda bir tatlı kaşığı bal yediyseniz, hakkınız 7 ye düştü. Bu hakkınızı ağırlıklı olarak meyve olarak değerlendirin. Eğer bugün hiç şeker yememişseniz, bal dahi yememişseniz, çayınıza hiç şeker koymamışsanız, başka hiçbir şeker kaynağı da yoksa, 8 kesme şekerin karşılığı 300 gram portakal veya 300 gram elma veya 400 gram kiraz veya vişne veya 100 gram kadar muz, incir veya üzüm yiyebilirsiniz. Ama sadece 100 gram. Yani mandalina zamanı koy hanım önüme bir kilo mandalinayı ben bunu yiyeyim bu sağlıklı değil. Siz sınırsızca sebze yiyebilirsiniz ama meyve sınırlı yemeniz lazım. Meyvenin fazlası da şişmanlatır. Ve zararlıdır, karaciğer yağlanması yapar….. Yani meyve tek başına bile hem karaciğer yağlanması, hem karın tipi şişmanlık yapabilir. Karın tipi şişmanlığın çok özel bir yeri vardır. Bağırsak çevresindeki iç organların çevresindeki yağlar hormonal etkin yağlardır ve bu hormonal etkin yağlar ne yazık ki kanser oluşumunda da, kalp-damar hastalığı oluşumunda da etkindir. O yüzden eşit bir şişmanlık, yani kollar bacaklar her taraf eşit ama karın büyümemiş. Bu şişmanlığa çok itirazım yok. Ama karın tipi şişmanlık eşittir şeker hastalığı, eşittir kalp hastalığı, eşittir kanser. O yüzden göbekler inecek. Göbekler inmediği sürece sağlıklı olma şansımız yok. Göbekleri indirmek içinde şekerden uzak duracağız. Çünkü en çok karın tipi şişmanlık yapan früktozdur. Bizim yediğimiz pancar şekerinin de yarısı früktozdur. Yediğimiz meyvenin şekerinin de yarısı früktozdur. Biz früktozu azaltmak zorundayız. Karın tipi şişmanlığı, dolayısıyla kalp hastalığı, kanser, inme gibi hastalıklardan kurtulmak istiyorsak karnımız inecek. - Esmer şeker hakkında ne düşünüyorsunuz? - Bakın bütün şekerler esmerdir. Üretim aşamasında karamelize olur. O yüzden esmerdir ama yıkandıkça üzerindeki karamel atılır, rafine edildikçe beyazlaşır. Yani senin dediğin esmer şeker, yediğin beyaz şekerin üretimdeki bir önceki aşamasıdır. Sadece ticari bir tuzak. Daha yüksek fiyata satabilmek için ticari bir tuzak…… Şimdi karaciğer yağlanmasının önemli bir bölümü selim seyredebilir. Yani her hangi bir sorun yaratmadan da insan ömrünü bununla sürdürebilir. Ama bir bölümü yine hatalı beslenmenin devam etmesi koşuluyla, yağlı karaciğer iltihabına dönüşebilir. Alkol dışı yağlı karaciğer iltihaplanmasıdır bu hastalığın adı. Ciddi karaciğer yetersizliği, siroz karaciğer kanseri aşamasıdır. Bazen yağlı karaciğer iltihabı olmadan da sadece yağlı karaciğer aşamasında da bazı hastalıklar çıkabilir ama yağlı karaciğeriniz varsa iki yol var sizin önünüzde; biri nispeten hayatınızı idame edeceğiniz bir yol öbürü de ölümdür. O yüzden ne yapıp yapıp karaciğer yağlanmasını tedavi ettirmelisiniz. Bunun da temelinde şekeri tümüyle sıfırlamanız geliyor. Ancak iki yıl gibi bir süre içinde toparlayabilirsiniz…… Şeker kesmeyi dile getirdiğimiz zaman karaciğer yağlanması açısından, o zaman nişastayı da kesmemiz lazım. Çünkü nişasta, daha ağzımızda çiğnendiğinde tükürükle glikoza dönüşür. Şekerdir; yani nişasta da şekerdir. - Kolesterolün karaciğer yağlanmasıyla bir ilgisi var mı? - Kolesterol olmazsa hayat olmaz. Bütün hormonlarımızın ham maddesi kolesteroldür. O yüzden zaten anne sütünde kolesterol çok yüksektir. Çocuğun hormonlarının üretilmesi için başlangıçta anneden aldığı kolesterole ihtiyacı vardır. Kolesterol masum bir maddedir. Ama oksitlenirse oksikolesterole dönüşür ve damar sertliği yapar. Peki oksitleyen ne? Şeker. Yedikten sonra şeker trigliseride dönüşür. Yağdır o ve o trigliseritten kolesterolü oksitleyerek damar sertliği yapar bir. İki ; ayçiçeği yağı, mısır özü yağı veya margarinden elde edilen trans yağ asitleri kolesterolü oksitler ve böylece damar sertliği oluşur. Üç; yapay yemle beslenen hayvanların sütünde de iç yağı vardır. Damar sertliği yapıcı doymuş yağ asitleri vardır, bunlar kolesterolü oksitler ve hasta eder bizleri. Şimdi hayvanın merada otlarsa ayçiçeği yağı mısırözü yağı margarin kullanmazsan şekeri de azaltırsan senin damar sertliği olma şansın kalmıyor. Kolesterolün ne olursa olsun. Ama bu bilgi kolesterol ilacı üreten Amerikan şirketlerinin işine gelmiyor. Bugün yılda sadece kolesterol ilacı satımından 50 milyar dolar elde ediyorlar. O yüzden de Amerikan tıbbı bize ne emrediyor? Kolesterol ilacı ver diyor. Bakın gazetelere yansıyan bir gerçek var. Nasıl bizim Sağlık Bakanlığımız bir bilimsel kurul kurdu, Amerika’da da böyle bir bilimsel kurul kuruldu ve “Normal kolesterol düzeyi kaçtır?” sorusuna bilim kurulu yanıt versin istendi. Ve de normalin çok altı bir değer, 200 mü kabul ediliyor normal,150 gibi bir değer ileri sürdüler. Sonradan ortaya çıktı ki bilim kurulunda yer alan 9 öğretim üyesinin dokuzu da ilaç şirketlerinden rüşvet almışlar. - Hocam kızartmalarda ne tip yağ kullanmak gerekir? - Kesinlikle zeytinyağı, kesinlikle. - Peki, zeytinyağının yanma derecesi ayçiçeği yağından yüksek midir? - 240 derece, ayçiçeği yağından çok daha yüksektir. Tava ısısı normal şartlarda 180 dereceyi çok az aşar. O yüzden rahatlıkla zeytinyağını kullanabilirsiniz ama dumanlaşma derecesi diye teknik jargonda adlandırılır sızma zeytinyağını kullandığınız zaman çok daha düşük derecelerde dumanlanma görürsünüz. O su buharıdır. Su buharıdır ve içindeki bazı organik maddeler yanar, koku maddeleri tat maddeleri yanar. O yüzden o, yağın yandığı anlamında değildir. Ne olur yanılmayın. Yağ yanmıyor. İçindeki bazı koku, renk maddeleri yanıyor. 240 dereceye kadar dayanan bir yağdır…… - Bir dinleyicinin elindeki pet şişeden su içtiğini gören hoca, - Şimdi içtiğiniz su ile neler elde ettiğinizi de gözden geçirelim ve bu günkü toplantıyı kapatalım. O polietilen tereftalat maddesinden üretilmiş yani pet şişenin içindeki stalatlar suyun içine karışmış bulunuyor. Ayrıca o plastiği yumuşatmak için antimon denen bir ağır metal kullanılmıştır o da suyun içine karışıyor dolayısıyla siz hem stalat, hem de antimon içmiş oldunuz şu anda. Peki, ne yapar bunlar size? Bunlar hormon bozucular diye geçer. Sizin vücudunuzda bir takım hormonal bozukluklar yaratır. Bu hormonal bozuklukların bir bölümü, örnek, östrojen etkisini göstererek 5 yaşında çocukların adet görmesine sebep olur. İki buçuk yaşında bir çocuk getirdiler Lüleburgaz’dan adet görüyor. İki buçuk yaşında. Hamile bir kadın östrojen etki gösteren bir hormonal bozucuyu aldığı zaman, o madde özellikle bu 19 litrelik su bidonlarında onlar polikarbon denen bir plastiktir ve ham madde olarak Bisfenol-A denen bir maddeden üretilir. Bisfenol-A’nın meme kanseri yaptığı 1930 yılından beri bilindiği halde ve 130 tane bilimsel yayın olduğu halde bunun hakkında hala biz o bidonlardan su içmeye mahkum bırakılıyoruz. Bisfenol-A hamile bir kadının karnındaki çocuğun beynindeki cinsiyet ayrım merkezine gittiğinde çocuğun homoseksüel olma olasılığı çok yükseliyor. Meme kanseri riski çok yükseliyor erkekse prostat kanseri riski normal bunla temas etmemiş insana göre 3 kat artıyor. Yani musluk suyu için Allah aşkına. - Arıtıcılar hocam? - Paranız varsa arıtıcı kullanın. Ama paranız yok arıtıcı alamıyorsunuz, musluk suyu için. Musluk suyu İstanbul’da kullandığınız plastik şişedeki su hangisi olursa olsun 100 kat iyidir. İSKİ’nın her ay İstanbul’daki bütün su havzalarının sağlık raporları internette yayınlanıyor. Biz geçen sene NTV’de bir su programı yapmıştık ve NTV Yıldız Teknik Üniversitesinde piyasadan topladığı suları bakteriyolojik incelemeye gönderdi. Hepsinde mikrop çıktı. Hepsinde istisnasız. Yani siz sağlıklı olsun, temiz olsun çocuğum mikropsuz su içsin diye mikroplu suyu paranızla içiyorsunuz. Bıraktım vazgeçtim mikroptan, kanser yapıyor. Almanya’da geçen sene ocak ayında Avrupa birliğinin gıda güvenliği merkezi vardır EFSA ocak 2010a kadar Bisfenol_A’nın sağlık sakıncası olmadığını iddia ediyordu. Ama toplum baskısıyla mayıs ayında biz bu işi araştıracağız dediler ve ekim ayında biberonlarda Bisfenol-A’nın kullanımını yasakladılar. Tamam, da biberonda yasakladın e çocuğuna Bisfenol-A’lı su bidonundan su katmıyor musun mamasını hazırlarken? Isı ve zaman etkisiyle plastiğin defalarca kullanılmasıyla Bisfenol-A’nın suya geçiş oranı çok artıyor. Şimdi su ısınmaz ki diyeceksiniz. Arizona’da yapılan bir çalışmaya göre şehirlerarası su nakli sırasında kamyon içerisindeki su 80 dereceye kadar ısındığı saptanmıştır. 80 dereceye ısınan su o plastikten ne kadar madde çözüyor biliyor musunuz? Sizi de sülalenizi de kanser etmeye yeter. Antalya’da yazın açık havada duran suyun derecesi kaç acaba? Banyo bile yapamazsın o kadar sıcak suyla. Ne olur musluk suyu kullanın. Bırakın şu plastikleri. - Hocam bazı yiyecekleri plastik poşetlere koyup buzluğa atıyoruz . bu da sakıncalı mı? - Şimdi bakın naylon folyo polietilen denen bir maddedir ve polietilenin bu güne kadar bir sağlık sakıncası saptanmamıştır. Daha büyük sorun yoğurt kapları. Mesela bazen çay içiyoruz köpük gibi bardaklardan veya uçağa bindiğimizde şeffaf cam gibi çıt diye kırılan plastik bardaklar var hem o polystryne hem köpük gibi olan bardaklar da polystryne onlardan stryne çayımıza geçiyor o da kanser yapıyor. Şimdi plastik yoğurt kaplarında, ben anlata anlata zannediyorum bazı firmalar artık polipropilen kullanmaya başladı. Kabın altına baktığımız zaman veya yanına baktınız zaman bir üçgen göreceksiniz. Üç oktan oluşan bir üçgen. Bu geri dönüşüm işaretidir. O üçgenin içinde bir sayı yazar. 5 numara polipropilendir altında da zaten PP yazar. Yoğurt alırken artık markaya göre değil kullandığı plastiğe göre tercihinizi yapın. Ben her yoğurt almaya gittiğimde maalesef aynı firma farklı marketlere farklı plastik gönderebiliyor. Daha ucuz marketlere adi plastiklerde, lüks semtlerdeki marketlere daha kaliteli plastikte gönderiyor. Ne acı. Yani ayırım yapıyor. - Yani hocam üçgenin içinde 5 mi yazması lazım? - Evet polipropilen - 1,5 litrelik su şişelerinde 1 yazıyor. - Evet, işte o PET polietilen tereftalat, kötü, 1 numara kötü. Evde 19 litrelik bidonların altına bakın. Onda da 7 yazar. 7 diğer plastikler anlamına gelir. Diğer plastiklerin içinde 6-7 farklı plastik vardır bunlardan bir tanesi de polikarbondur onun için üçgenin altında PC kısaltması vardır. Bu günlük de bu kadar….. http://nejatpars.blogspot.com/2011/0...emirkol-3.html |
|
13-05-2011, 11:35 | #22 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
sevgili ensar hem seni hemde muhabbetini özledik.en kısa zamanda bekliyoruz.sağlıkla. |
13-05-2011, 11:39 | #23 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
sevgili Ozi,tavsiyeleriniz inşallah hepimize olsun.İşte böyle bir emeklilik .İzmir tarafına yolunuz düşerse beklerim.Sevgiyle kalın. |
13-05-2011, 11:43 | #24 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
sayın mandalinci her şey için teşekkür ederim.İşte böyle bir emeklilik.İzmir tarafına gelirseniz fırında mangal tavsiye ederim.sevgiyle kalın. |
06-07-2011, 23:13 | #25 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Keyf bahçesi bahçesinde kaolin_ Sun Shader_ uygulaması.
Sayın Kıdemli Müdürün_ keyf bahçesi_ 6 dönüm zeytinleri daha küçük. Biraz soğuk daladı belki kışında soğuğa karşı kullanırız. Tarlanın tamamında uygulayacağız. Sn. Kıdemli müdürün şu tabancayı tutuşuna hayranım. Nerede ise gez_göz_ arpacık yapacak. Aceminin burada da başı dertte. Bir meraba dedi, maraba cıktı. Şu atışa hayranım. Kesin hedef gözetiyor. Şimdi keyf bahçesi bağ evinde, kahve keyfi ile yorgunluk atılıyor. Muğlalı dostumuz Muttalip bey, sitemizin sıkı takipcisidir ve Muğla da 'heeey' dediği dağların zeytinleri ona aittir, hem merak hem sohbet, hem bilgi için gelmişti. Bu kadar tecrübeye rağmen kolunu, zeytin budarken motorlu testereyle biçmişti. Eski haline kavuşması için duacıyız. Tekrar geçmiş olsun. Dostumuz acemi anlatırken, sanki geçmiş köy enstitülerinden modern çağımıza uyarlanmış hali ile ' bilmek yetmez yapmak gerek' diyordu. |
07-07-2011, 00:35 | #26 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 200
|
önce teşekkürü bir borç bilip ödeyelim.sonra sayın acemi ve muttalip beylere tüm zahmetleri için tekrar teşekkür ederim.Ve benim bahçemin tamamını uygulama alanı yaptıkları için de ayrıca teşekkür ederim.(kardan -adam- ağaç oldu tarlamın tamamı)Uğraşları ve profesyonel resimleri ile halil GARDAŞIMA ve yakın ilgisi ile hüseyin (kıdemsize)e de ayrıca teşekkür ederim.Neticeleri sezon sonunda rapor halinde arz edeceğim.selamlar.Bu arada Ensar bey'i de unutmuş değilim,ona da özel selamlar. |
29-09-2011, 10:07 | #27 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-09-2011
Şehir: Aliağa/İzmir
Mesajlar: 29
|
Sn. Kıdemli müdürüm bugün müdürün bahçesinde toplanıyoruz, sizi de bekliyoruz. |
02-01-2012, 19:31 | #28 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 08-12-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 34
|
Keyfiniz, huzurunuz ve sağlığınız daim olsun Hasan Bey. Saygılar... |
19-02-2012, 22:36 | #29 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Sn kıdemli Müdürüm, solucan gübresi konusunda usta epsody size de gübre gönderdi ve selamı var... Çimlenen tohumları şaşırtmak için kullanılabilecek en iyi gübre... |
27-03-2012, 02:26 | #30 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-08-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,536
|
Hasan bey abimize merhabalar olsun. Abi bu sezon komşulardan mı otlanacağız, hareket yok hiç hâlâ sizden yana. Keyf bahçesinde keyfe mi daldınız yoksam ki?. Gene de boş atayım dolu tutsun, kolaylıklar olsun sayın abimize. Sağlık dileklerim ve saygılarımla lütfen. |
|
|