agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Kompost > Solucan Kompostu
(https)




Beğeni Düzeni111Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 26-05-2012, 15:45   #61
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
İki hafta 3 olan kompost kutusu sayısı böylece 2'ye düşmüş oldu. Bize de diğer kutudaki gelişmeleri aktarmak düşüyor.

Name:  agaclar98.jpg
Views: 3171
Size:  46.9 KB
Son fotoğrafından 2 hafta kadar sonra ayrışmanın derecesi göze çarpıyor.

Name:  agaclar99.jpg
Views: 2941
Size:  48.9 KB
Bir hafta kadar sonra ilerlemiş kompostlaştırmanın görüntüsü. Tepedeki kahverengilikler kompost değil yanlış anlaşılmasın, toprak eklemiştim sadece.

Evimin içinde baktığım bu küçük kutuda 70'ten fazla solucan vardı bir ay önce. Bulundukları kap onlara küçük geliyor diye hep düşünüyordum ama birkaç gün önce kutudan eski solucanlarım öldüğünde çıkan kokunun benzeri olan ama pek az olan kokuyu duyunca hemen daha büyük şeffaf bir kaba koydum.

Name:  agaclar100.jpg
Views: 3084
Size:  69.9 KB
Yine adet üzerine silme yumurta kabuğu ekledim. Geceye yakın eklediğimden hemen tüketmeye başlamışlardı. Aniden ışığı açtığımda hepsi dibe kaçmaya başladı. Şeffaf kutu seyrine doyum olmayan görüntüler sunuyor Sanırım belirli bir sayıda solucanı hep bu kaplarda izlemeye devam edeceğim.

Bu kutuda küçük beyaz solucan ve akar derdi hiç olmadı. Evin içinde bakılmanın sağladığı güven duygusuyla üremeleri de bol oluyor. Bahsettiğim iki türden bu kutuda küçük olanlar var. Küçük boylarda erişkin olup bol kokon üretiyorlar. Elektronik tartıyla tartmaya başladım, şu an için 359 gramdalar. Görüldüğü gibi elimden geldikçe farklı yönlerden inceleme ve araştırma yapmaya çalışıyorum. Umarım kafalarda oluşan soruları cevaplayabiliyorumdur. Buradaki gelişmeleri de aktarmaya devam edeceğim.


Bu arada yeşil solucanların kutusunu geçen hafta inceledim ve sayıca azalmadıklarını tespit ettim. Tür adlandırmaları konusunda emin olamasam da Allolobophora chlorotica olabileceklerini düşünüyorum. Çok daha yaygın bir tür. Merak edenler araştırırsa ilginç bilgiler onları bekliyorLinkte Allolobophora chlorotica hakkında çok güzel anlatımlar mevcut
Bir çok yeşil tür olsa da, Maoridrilus michaelseni de bir ihtimal olabilir. Emin değilim. Buyurun onun da güzel bir fotoğrafı

Herkese iyi günler dilerim.

mdfd ve Halil Önen beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2012, 11:13   #62
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Daha önce hiç, bir gün sonra foruma yazmamıştım. Fakat bu sabah çok önemli bir şeyi fotoğraflamayı başardım.
Bilindiği üzere toprak solucanları hermafrodit yapıdalar; yani vücutlarında hem dişi hem de erkek üreme organlarını barındırıyorlar. Ve yine bilinen üzere solucanlar buna rağmen üremek için karşı solucana ihtiyaç duyarlar. Ki bu da evrimsel olarak çeşitliliği ve çevreye uyum ve direnç konusunda avantaj sağlar.
Fotoğraftaki gibi bir görüntü oluşur. İki solucan da diğerinin clitellumu üzerine erkek üreme organıyla yapışır ve ikisi de sperm salgılarlar. Kokon clitellum tarafından üretilir ve yukarı segmentlere doğru hareket ederken dişi organdan gelen yumurtalarla karşılaşır ve kokonda fertilizasyon gerçekleşir.

Ancak önemli bir soru olarak, Eisenia fetida kendi kendini dölleyebilir miydi? Farklı görüşler bulunmakla beraber oto-fertilizasyonun mümkün olduğu söyleniyordu.

Name:  agaclar116.jpg
Views: 2918
Size:  64.4 KB
Sabah kontrol amaçlı kutuyu açtığımda daha önce karşılaştıklarıma benzer bir durumla karşılaştım. Ve sizlerle paylaşmak için fotoğraf çekmeye başladım. Ağız kısmı olan prostomiumu görünen diğer solucanı merak ettiğim için kompostu kazıp diğer solucanı da bulmak istedim. Böylece ikisinin de fotoğrafını çekebileceğim bir ortam olacaktı.

Name:  agaclar117.jpg
Views: 3408
Size:  59.8 KB
Ancak bir türlü ulaşamadım diğer solucana ve prostomiumun görünen solucana ait olduğunu, gövdesi üzerine kıvrılarak kendi kendini döllediğini farkettim. Böylece teorik bilgi bu sayfa üzerinden ispatlanmış oldu.

Name:  agaclar118.jpg
Views: 4143
Size:  68.4 KB
Tek bir solucan olduğunu ispatlayabilmek için yine de döllenmeyi yarıda kestirdim solucanı manüple ederek. Görüldüğü gibi tek bir solucan olarak, üreme organları birbirinden ayrılmış şekilde devam etti. Belki sonra oto-fertilizasyonuna devam eder.

İlginç bilgilerle tekrar buluşmak üzere.

aydın beğendi.

Düzenleyen eflone : 19-07-2012 saat 00:12
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2012, 20:08   #63
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
1 ay kadar bir süreden sonra tekrar merhaba. Son bir ay, gerek yeni gelişmelerin olması bakımından, gerek geçen sene yaşadığım korkunç solucan ölümlerinin yıl dönümünün yaklaşması bakımından önemliydi. Solucan kayıplarıyla ilgili hemen kesin sebebe ulaşmış olduğumu düşünüyorum. Fakat ondan önce kısa olarak gelişmeler:

Name:  agaclar119.jpg
Views: 3414
Size:  70.1 KB
Şeffaf kapta yalancı akasya tohumu çimlendirip aklımda her zaman olan havalandırma ihtiyacını azaltma düşüncesi çerçevesinde mini ekosistem kurma yolunda denemeler yaptım.

Name:  agaclar120.jpg
Views: 3479
Size:  71.2 KB
Bu arada diğer kapta solucanları besleme zamanı geldiğini düşündüm ve 3 hafta önce tabana dizdiğim mukavvaların durumunu merak ettiğimden dibe kadar kazı yaptım. Mukavvalar yüksek oranda kompostlaşmıştı.

Name:  agaclar121.jpg
Views: 2924
Size:  46.9 KB
Yanmış hayvan gübresi kahve ve mukavva karışımını bir kapta karıştırdıktan sonra kaplara tatbik ettim.

Name:  agaclar122.jpg
Views: 3313
Size:  66.0 KB
Bu arada akasyayı yeni bir kaba almak istedim ve dibini mukavvayla döşediğim yeni bir şeffaf kaba rastgele sayıda solucan koydum. Hazırladığım karışımdan yeni kaba da koyduktan sonra bir gün kendi halinde odada bırakıp ikinci gün aydınlatmalı bitki evine yerleştirdim. Tabi eklemek gerekir ki ağzı bir gün boyunca kapalı durup her gün eve geldiğimde açılıp kontrol edilmekteydi. Yazın gelmesi ve floresanların yaydığı ısıyı uzaklaştıracak bir sistemin kışın yalıtımı olumsuz etkileyeceğinden koyulmamış olması yüzünden sıcaklık 35 °C'yi aşıyordu. Birkaç gün böyle devam ettikten sonra birkaç solucanın ölmesi üzerine deneyi iptal edip eski hale soktum. Geçen sene ölümlerin sebebi olabilecek sıcaklık üzerine şüphelerim arttı.

Name:  agaclar123.jpg
Views: 3206
Size:  71.5 KB
Bu arada yine bitki evinde ışık kaynağına daha yakın(3-4 °C daha sıcak) durumda bulunan Kudzu kabına koyduğum solucanlar bir gün içinde öldüler. Ölmelerine sebep olabilecek ayrışmamış yeşil materyal yoktu, ortam asitliği yaratacak bir neden yoktu, yalnızca yüksek sıcaklık ve nemden oluşmuş küf kümeleri vardı uzun süredir ayrışmak için beklettiğim kahve artıklarında. Küfün solucanların yiyecek listesinden olduğunu bildiğimize ve ortamda olumsuz başka bir faktör olmaması sebebiyle bu seferki ölümün tek sorumlusu sıcaklıktı! Yani kaba olarak 35 °C' nin üzerine çıkan sıcaklıklar solucanlar için felaket oluyordu. Geçen sene yaz sıcaklarının üzerine ayrışmamış atıkların oluşturdukları sıcaklık eklenince saatler içinde 200'den fazla solucanın hayatına mal olmuştu.

Yani benim bir senelik incelemelerim sonucunda vardığım kesin kanı ölüm sebebini açıklıyordu: aşırı sıcaklık. Buna rağmen aşırı asidite, anaerob ortam, kompostlanacak materyal içeriği gibi diğer sebepler ancak küçük bir rol oynamış olabilirdi.


Düzenleyen eflone : 24-06-2012 saat 20:56
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2012, 20:40   #64
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Yeni bilgiler ışığında sıcak geçen bir yaz haftasına denk gelen geçen hafta, müthiş bir korkuyla geçti. İnanılmaz yaz sıcakları daha küçük faktörlerle bir araya gelip solucanlarımı tekrar öldürmek için fırsat kolluyorlar gibi hissediyordum. Olmamış toplu ölümlerin önüne geçmek için umarsızca bir şeyler yapmaya çalışıyordum.

Name:  agaclar124.jpg
Views: 2852
Size:  70.5 KB
Şeffaf kaplardan ilki olan bu kapta ölümler gerçekleşmemişti. Ancak yükselen sıcaklıklarla genişlik/derinlik oranı düşük bu kap ölüm tuzağına dönüşebilirdi. Diğer kapta yüksek sıcaklık altına girmiş solucanların bir kısmı olay zamanında ölmüş diğerleri ya birkaç gün sonra ölmüş, ya da büyük stress altına girmiş, hareketleri bile çok büyük ölçüde azalmıştı. Işığa bile düşük tepki veriyorlardı.

Name:  agaclar125.jpg
Views: 3042
Size:  71.6 KB
Bu yüzden acilen geniş bir kaba iki kutu içerini aktarıp birkaç saat soğuk uygulaması yaptım. Ardından biraz yumurta kabuğuyla gönüllerini almaya çalıştım. Ancak haftalardır beslemediğim solucanlar üremeyi tekrar kesmişti. Yaz sıcaklarının benim için getirdiği ikilemle tekrar karşı karşıyaydım: eklenen materyalin bozulma sıcaklığıyla birleşen ölümcül sıcaklıklar, ve beslenmemenin getirdiği onca olumsuzluktan sonra gelişen ölüm. İki tarafı keskin kılıcı solucanların ıslak derisinden mümkün olduğunca uzaklaştırmalıydım.

Name:  agaclar126.jpg
Views: 4000
Size:  69.3 KB
Aç solucanları beslemek için karpuz kabuğunu mekanik olarak küçülttükten sonra oluklu mukavva ve olası asit ortamı engellemek için yumurta kabuğu ekledim. Oluklu mukavvanın yaşam kurtarıcılığına inanıyorum, çünkü oluklarda olumsuz çevreden nispeten uzaklaşabiliyorlar ve kompost havalandırmasının en önemli şekli olan ölü boşluklar yaratıyorlar. Bu arada kompostlaşmış, ya da ön ayrışma işlemden geçmiş şekilde vermem mümkün olamazdı çünkü geçen senenin artıklarını taşıyan büyük kompost kutusu baharda inanılmaz sineklenmiş ve insan ve bitki sağlığı için ,halen daha uğraştığım, zararlı sonuçlar doğurmuştu.

Name:  agaclar127.jpg
Views: 3134
Size:  62.3 KB
O zaman karpuz kabuklarını yüzeye ve orta derinliklere gömdükten/ ekledikten sonra elimden geldiğince olumsuz şartların oluşmasını engellemeye çalıştım. Geçen sene fikrini ortaya atıp, ufak da olsa denediğim havalandırma sistemini kutu içine yerleştirdim. Pompalanan hava oksijensiz ortamın oluşmasını bir nebze engelleyecek, buharlaşmaya aktif-pasif katkıda bulunarak sıcaklıkları azaltmaya yardımcı olacaktı. Tek sorun boruların hava çıkarken titreşmesiydi. Solucanların sevmedikleri bir özellikte titreşimdi. O yüzden boruları kompost içine gömmekten, işleme başladıktan bir saat sonra vazgeçtim.

Name:  agaclar128.jpg
Views: 2808
Size:  61.9 KB
Diğer kutuyu da aynı yere koyup, aynı sistemi burada da kurdum. Yalnızca yeni kapta yüzey genişliğinin avantajıyla karpuz kabuklarını bir kenara yığıp güvenli gezinme alanları sağlamıştım.

Geçen bir haftada ters giden bir şey olmadı ve şansımıza havalar da serinledi. Plan iki taraf içinde başarıyla sonuçlanmıştı.

eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2012, 20:52   #65
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Name:  agaclar130.jpg
Views: 2889
Size:  71.6 KB
Büyük eski kutuda 2 gün, yeni geniş kutuda 3 gün, 24 saat havalandırma ardından, eklemenin 6. gününde büyük kutunun hali budur. Solucan kaybı yaşanmamış, hafif stress durumundaki solucanlar biraz daha normalleşmiş, üreme yeteneklerini yavaştan tekrar kazanmış durumdadırlar.

Name:  agaclar129.jpg
Views: 2912
Size:  71.6 KB
Çok daha yoğun stress altında kalmış bu kutudaki solucanlar, sayılarının az olmasının da oluşturduğu durum sebebiyle daha az tüketim yaptılar.

Yine eklemeden geçersem sizi yanıltacağım nokta, büyük kutuda küçük solucanlar bir şekilde tekrar hayat buldu ve sayıları karpuz eklemesinden sonra hızla arttı. Ayrışmaya katkıda bulundukları tartışmasız bir gerçek.
Yine bir gelişme olarak, geniş kutuda akarlar görülmeye başladı. Ev içerisindeyken olmayan akarların, böcek çeşitliliği ve sayısı baharda çürümeye bırakılmış kompost kasasından sonra inanılmaz artan balkondan geldikleri bir gerçek. Fakat endişe edilmemesi gereken canlılar olduklarını artık biliyoruz.

Gelişmeler oldukça aktarmaya devam edeceğim. Herkese iyi günler dilerim.

eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2012, 20:10   #66
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 01-01-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 299
sayın eflone; bugün bütün gün sizin solucan çalışmalarınızı ve kompost maceralarını okuduk annemle birlikte.

baştaki hedefimiz sıcak kompost yapmaktı ama şuan maaşımı alır almaz hemen solucanlarımızı sipariş edip bir populasyon sağlıcaz aynı zamanda da sizin yaptığınız gibi atık biriktircez. bu bağlamda engin bilgilerinizden yararlanmak adına sizi rahatsız edebiliriz.

bu bağlıkta ki bilgilendirici paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyoruz. takipteyiz.

hevesli meraklı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2012, 22:26   #67
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Sayın hevesli meraklı, inanın söyledikleriniz karşısında hem ne kadar mutlu oldum, hem de ne kadar sorumluluk altında hissettim anlatamam. Mutluluğum hem çalışmalarım hakkında yorumlarınız, hem de sürdürülebilir çevre düşüncesinin ilk basamağını hayata geçirmeniz sebebiyle oldu. Bütün konuyu okuduğunuza göre bilgilerimin engin olmadığını, hatta bir şeyler bilmenin çok ötesinde olduğumu fark etmiş olmalısınız, güzel sözleriniz sizin hüsnü zannınızdır

Ankara'da yaşayan biri olarak size bir çok noktada yardımım dokunabileceğini düşünüyorum; solucanları yetiştireceğiniz kapları çok daha uygun fiyata alabileceğiniz yerlerden Ankara' nın özgül hava şartlarının solucanlar üzerinde yarattığı etkilere kadar. Nereden solucan temin edeceğinizi bilmiyorum ama tahminim benim zamanında aldığım firmadan alacaksınız. Firmanın profesyonelliği ve etik anlayışı konusunda memnuniyetsizliklerim olsa da, size büyük ihtimalle sipariş edeceğiniz kadar solucan tedarik edebilecek durumda olmadığım için solucan veremiyorum, yoksa sektörü bu kadar pahalı duruma getiren ticari girişimler yerine dostane solucan aktarımlarının daha uygun olacağı görüşündeyim.

Solucanlarınız elinize geçmeden önce mutlak suretle oluşturmanız gereken belirli şartlar olduğunu düşünüyorum, bunlar;
-video anlatımlı sitelerden mümkün olduğunca video izlemeniz; böylece forumda olduğu gibi uniform kuralların hakim olmadığını, farklı stillerde başarının çokça elde edildiğini görmeniz,
-Solucanları nakliyenin ve havasızlığının yarattığı stress ortamından sonra uygun bir durumda rahatça yaşayabilecekleri geniş bir ortam tedarik etmeniz,
-ortamlarının içinde hava boşlukları yaratacak, aynı zamanda yeni kompost üreticiliğinin yaratabileceği instabiliteden korunabilecekleri yatak malzemesi oluşturmanız(yazdıklarımdan tavsiye edeceğim materyalin kesinlikle oluklu mukavva olduğunu anlamışsınızdır)
-yaz sıcaklarında bozulmamış materyallerin parçalanmasıyla ortaya çıkacak ısının solucanları hızla ölüme sürüklediğini kanıtlamış biri olarak son tavsiyem, bol miktarda taze atığı bir anda vermemenizdir. Özellikle sebze atıklarınızı eklerken çok dikkatli olmanız, mümkünse önce rondo vs. kullanarak inceltmeniz ve aynı veya biraz daha fazla oranda kahverengi atıkla karışıtırmanız akılcı olabilir. Çay artıklarınızı fazla suyunu mümkün oldukça süzerek kahverengi bileşen olarak kullanabilirsiniz.

Tabi ki bütün bu iletide yazdıklarım acele birer tavsiye niteliğindedir, bir çok noktasına itiraz edilebilir ve bilgilerimin kısıtlılığı ortaya konabilir. Size ve konuyu takip eden herkese en fazla yardımımın yazılanları okuyarak bireyselleşmiş, farklı metodları uygulayan yetiştiriciler olmanızda yardımcı olmakta olduğunu düşünüyorum.

mdfd ve Halil Önen beğendi.

Düzenleyen eflone : 08-07-2012 saat 23:13
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-07-2012, 00:59   #68
Ağaç Dostu
 
hira's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-06-2012
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 5,011
niye böyle bir şeye gerek duydunuz inanın anlamadım..

hira Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-07-2012, 00:56   #69
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Bu sefer bir aydan kısa bir ara verebildim geri dönmek için. Çünkü aktaracak önemli gelişmeler oldu.

Öncelikle kaldığımız yerden devam edersek;
-Karpuz kabuklu öğün haftalar önce sindirildi. Hiçbir sorun yaşanmadı. Üzerine birkaç defa daha muz kabuğu, yeşil yaprak vs takviyesi oldu. İki kapta da her şey yolunda gitti

Name:  agaclar135.jpg
Views: 2756
Size:  66.5 KB
Karpuz tarafı ayrıştırılınca karşı tarafına yeni öğünler ekledim. Yeni alanlarla eskinin arası net bir şekilde belli olduğu ve derinlikten ziyade geniş yüzey alanlı bu kutulardan kullanmaya geçeceğim tamamen.Ki bugün bir tane daha ekledim. Sonra bahsedeceğim.

Name:  agaclar136.jpg
Views: 3259
Size:  63.1 KB
Aynı öğünden yuvarlak kutuya da koydum. Günlük takiplerle ve ters düz havalandırmayla devam ettim. Bahsedilmesi gereken şey, bu kutuda tahminen havalandırma eksikliği yaşanıyor olması. Kanıtlayacak pek bir şeyim yok ancak net olmayan bilgilerime göre kompostun daha çok mantar kokması, anaerob kokmaması gerekiyor. Bu kutudan aldığım kompost geçen sefer de anaerob kokuyordu, bu sefer de kokuyor. Ancak kesin emin olamıyorum, çünkü kahve artığı çürüyünce buna benzer bir koku çıkarıyor olabilir. Kahve artıklarından gardenya saksılarına bolca ekliyorum ve hemen benzer kokular ortaya çıkıyor. Ayrıca aerob ayrışan kompostun kahverengi olması gerektiği, anaerob kompostun siyaha döndüğünü okumuştum sanırım. Geniş kutuda renk kahverengiyken yuvarlak sözünü ettiğimiz kutuda her zaman siyah oluyor. Ancak t=0 zamanında aynı tür materyali koymadığım için renk farkının tam olarak nereden kaynaklandığına net cevap veremiyorum. Çünkü kahverengiliğin kaynağı pekala fazlaca koyduğum kum olabilir.

Name:  agaclar137.jpg
Views: 2905
Size:  70.5 KB
Her neyse, dün itibariyle ufak bir karıştırma işleminin ardından oluklu mukavva eklenmiş kutunun hali buydu.

Name:  agaclar138.jpg
Views: 2860
Size:  69.9 KB
Öte yandan diğer kutu, büyük hızla verilen materyali parçalıyordu. Ancak alt üst etmeme rağmen koku rahatsız etmeye devam ediyordu. O günün gecesi yapacaklarım için koku beni iyice cesaretlendiriyordu. Bu arada zeminin düzlüğü hep beni etkilemiştir. İstersem tepeli çukurlu bırakayım bir gün içinde hareket eden artıklarını tekrardan sindiren solucanlar tarafından dümdüz hale getiriliyor.

Durum böyleyken uzun zamandır yapmak istediğim yuvarlak kaptaki içeriği kısmi veya tamamen kullanma fikrini hayata geçirdim. Kap doldukça hem ağırlaşıyor, hem de havalandırması zorlaşıyordu. Ancak solucanları teker teker ayıklama, zahmetli ve solucanlar için travmatik oluyor diye hep çekiniyordum. Ayrıca solucanlar sınırlı sayıda kurucu üyeden pek de uzun zaman önce oluşmadıklarından hala çoğu genç ve fark etmesinden taşıması zorlu oluyor.

Yine de gece 400 gr kadar kompost kaptan aldım. Ve bir senedir yapmak istediğim şeyi yapmak için hazırlandım: gübrenin etkilerini ve kalitesini ölçmek için fide izleyecektim.

Birkaç hafta önce tohumdan çıkardığım aynı tür domatesten 2 tane 4üyelik grup oluşturdum. Kontrol grubu domateslerine 100 gr kompost, 100 gr toprak karışımı konulurken; deney grubuna 200 gr toprak karışımı konuldu. Oran hakkında tamamen rastgele davrandım. Bu konuda eleştiriler olursa, uygun oranı elde etmek için çok uzakta olduğumu belirtmek isterim.

Name:  agaclar139.jpg
Views: 3104
Size:  70.5 KB
Bu sabah -diyeceğim ama geceyarısını geçmiş tabi ki- çektiğim fotoğrafta sağdaki dörtlü kontrol grubu, soldakiler ise deney grubu domatesleri. Amacım hiçbir şeyi kesin olarak kanıtlamak değil; sadece fikir sahibi olmak istiyorum.

Halil Önen beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-07-2012, 01:32   #70
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Bu gecenin planları ise bambaşkaydı. Yeni aldığım plastik kutularla yeni solucan alanları yapacaktım.

Name:  agaclar140.jpg
Views: 3158
Size:  70.9 KB
Yeni aldığım plastik kutuda ilk kez 1:1 oranına yaklaşık yeşil kahverengi oranı yakalamaya çalıştım. Kavun kabuğu ve yapraklar yeşili oluştururken çay posası
, oluklu mukavva, kahve artıkları kahverengiyi oluşturdu. Ve her zamanki gibi yumurta kabuğu vardı. Toplam ağırlık 700 gr. Bir hafta kadar idare etmesini düşündüğüm bir ortam.

Name:  agaclar141.jpg
Views: 3107
Size:  65.4 KB
O zaman eski kutudan kurtulma zamanı gelmişti. Bunun için her zamanki malzemelerimi hazırladım: Kirli solucan havuzu, temiz havuz, kürekler, kaşıklar saplar odunlar... Kısacası bazı solucanlar için taşınma vaktiydi..

Name:  agaclar143.jpg
Views: 2943
Size:  71.6 KB
Dün yaşam alanlarının yarısından fazlasını kaybetmiş solucanlar iştah ve merakla yüzeyde dolaşıyordu. Keşke tek hamlede hepsini alabilmek mümkün olsaydı..

Name:  agaclar144.jpg
Views: 5027
Size:  47.4 KB
Başta kaptaki bütün solucanları yeni kutuya almak istesem de, geçen sene yaşadıklarımı hatırlayıp hem hüzünlendim, hem de dikkatli davranıp böyle bir şey yapmamaya karar verdim. Aynı zamanda solucanlar çok gençti, yakalaması zor oluyordu ve artık iki haneli sayıda solucanlarım yoktu. Attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değmeyebilirdi. Bu yüzden 0 clitellate olmak üzere hepsi gençlerden oluşan 50 solucanı daha önce olan dikdörtgen plastik kutuya aktarmaya karar verdim. Kalanların da hepsini yeni kutuya koymayacaktım. Durduk yere ölmelerini istemezdim, yalnızca ufak bir kısmını koyup eski yuvarlak kutuyu tekrar oluşturacaktım.

Name:  agaclar145.jpg
Views: 3117
Size:  29.2 KB
Güzelce temizlenip Çin'de servis edilebilecek bir çorba kıvamına gelince solucanları yeni kutularına bıraktım. Neden yıkadığımı merak ediyor olabilirsiniz. Bu alışkanlık eskiden geliyor; solucanların yüzeylerindeki mukusta onlarla beraber küçük beyaz solucanlar da yaşıyor. Böylece yeni ortama davetsiz misafir olarak direkt giriş yapıyorlar. Bu yöntemle beyaz solucanları sıfıra indirmesem de kutuyu ele geçirme sürelerini uzatmış oluyorum. Ayrıca solucanların üzerinde başka parazitler varsa onları teşhis etme imkanı oluyor. Hem de temiz solucan görmek hoşuma gidiyor

mdfd ve Halil Önen beğendi.

Düzenleyen eflone : 19-07-2012 saat 00:20
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-07-2012, 01:58   #71
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Name:  agaclar146.jpg
Views: 2589
Size:  25.9 KB
Tabi ki yapmış olduğum yeni öğünden 100 gram kadar eski dikdörtgen kutuya koydum. Bir köşede yeni gelmiş 50 arkadaşlarıyla kısa sürede tüketmelerini ve başlarına bir şey gelmeden hayatlarına devam etmelerini istiyorum.

Name:  agaclar147.jpg
Views: 2725
Size:  61.1 KB
Ana kutu 50 solucanını bağışladıktan sonra yeni oluşturulmuş kutuya olduğu gibi gitmek istemedi. Yeni ortamda bu kadar çok sayıda solucanı kaybetmeyi riske edemeyeceğimden çok büyük kısmını eski ortamlarında bırakıp, ortamlarını yeniden hazırlamayı istedim. Gerçekten hemen hepsi gençti ve geçen seneki sayıdan çok daha fazlaydılar. Kısa bir gezinmeyle 50 tane toplamıştım, hepsini saymaya sabaha kadar zamanımın yetmemesinden korktum. Tek amacım sağlıklı bir şekilde erişkinliğe geçip kokonlar üretmelerini sağlamak olmalıydı.

Name:  agaclar148.jpg
Views: 2581
Size:  22.7 KB
Bu amaçla geçici olarak yerlerinden edip, koltuk altını süpüren anne gibi, kabı yıkayıp yatak malzemeleri olan oluklu mukavvayı serdikten sonra solucanları geri ekledim. Kokuları rahatsız etmiş olabilirdi, ama bunun için hepsini öldürmeyi göze alamazdım. Açlıklarını yatıştırmak için yanmış gübreye elenmiş toprak katıp ana kabı tekrar oluşturdum. Sonradan üzerine bugün hazırladığım öğünü ekledim.

Name:  agaclar150.jpg
Views: 3092
Size:  73.7 KB
Bugün eklediğim yeni plastik kutunun bir köşesine ana kutudan bir parça solucan ekledim ve üzerine bolca toprak ve yanmış gübre koydum. Ölmezlerse az sayıda solucan için tüketilebilecek o kadar çok materyal var ki cennet gibi geliyor olabilir

Tabi bu sefer deneyi yapar yapmaz sizinle paylaştım. Bunun riskinin de farkındayım; yarın büyük bir üzüntüyle solucanların öldüğünü haber verebilirim. Ancak riski minimize etmek için elimden geleni yaptım ve yedek solucan kutuları oluşturmayı adet edindim.

Name:  agaclar149.jpg
Views: 2644
Size:  20.2 KB
Son olarak, daha önce paylaşmadığım bir detayı paylaşmak istiyorum. Rutine girmese de arada pH ölçümleri yapıyorum. Anaerob, yaşlı, ana kaptaki örneği test edip paylaşmak istedim. Görüldüğü üzere nötre en yakın renk tonunda. Tekrarladığım deneylerde farklı sonuçlar elde etmedim.

Güzel haberlerle tekrar buluşmak üzere.

mdfd beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2012, 12:45   #72
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Son bıraktığımdan bu yana pek çok şey oldu, özetlemek bile zor geliyor inanın.

Her şeyden önce korktuğum gibi olmadı hiçbir şey. Gayet sağlıklı bir şekilde yeni yuvalarına alıştılar. Defalarca yeni atık takviyesiyle beslendiler. Yeni atıkları hep bir köşeye topladım. Yine de beslenmeleri gerektiğinden az besin veriyorum koku oluşumunu minimize etmek için. Bu da ister istemez üreme ve gelişmelerini etkiliyor. Buna ileride değineceğim.

Name:  agaclar174.jpg
Views: 2520
Size:  22.4 KB
Küçük kutunun zaman içinde değişimi. Açıkçası hiçbir şey ifade etmiyor çünkü fotoğrafların arasında bazen iki kere bile takviye olmuştur. Her neyse, devam ediyorlar sağlıklı olarak.

Name:  agaclar175.jpg
Views: 2526
Size:  21.5 KB
Bu da büyük kutunun zamanla değişimi.

Name:  agaclar176.jpg
Views: 2531
Size:  70.2 KB
25 Ağustos' ta durum böyleydi küçük kutuda.

Name:  agaclar177.jpg
Views: 2568
Size:  70.5 KB
Aynı tarihte büyük kutu.

Bu giri, yeni şeyler aktarmaktansa her şeyin yolunda gittiğini anlattığım küçük bir girişti. Asıl gelişmeleri sonraki girilerde aktaracağım.

mdfd beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2012, 13:59   #73
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Domates fideleri üzerinde yaptığım deneyde ulaştığım sonuçlar ise;

Name:  agaclar182.jpg
Views: 6357
Size:  62.7 KB
Görüldüğü gibi 100gr solucan gübresi+100 gr toprak grubu, 200 gr toprak grubunun hayli gerisinde kaldı. Bu beklenebilir bir sonuçtu. Şöyle ki:
-gübrenin tamamlanmamış olma ihtimali çok yüksekti ve fitotoksinler içeriyor olabilirdi.
-tamamlanmış olsa bile yüzde yirmi oranından çok daha yüksekti. Başlangıçta %100'den %10'a kadar farklı deney grupları oluşturmak istemiştim, yeterli fidem olmadığı için böyle olmak zorunda kalmıştı. Eğer azalan bir oranda yapabilseydim çok lezzetli sonuçlar elde etmiş olacaktım.
Yine de bu bile gübrenin güçlü olduğunu, fazla kullanıldığında gelişimi nasıl baskıladığını göstermesi bakımından önemli bir bulgu oldu.

Tabi bugünün asıl sürprizi bu konuda daha önce bahsetmediğim, olgunlaşmasını beklediğim yeni bir hayvan besleme girişimi.

Name:  agaclar178.jpg
Views: 2868
Size:  33.8 KB
15 Ağustos tarihiyle birlikte artık hamster besliyorum. Uzun zamandır solucanlarla birlikte kurabileceğim bir düzenek araştırmalarımda en uygun şeyin hamster olduğuna karar vermiştim. Arkadaşımdan hamsterlarından yavrulatıp bana vermesini rica ettim ve sağ olsun 3 yavru verdi. Birini başka bir arkadaşa vermemle birlikte şu an 2 tane hamsterım var.

Name:  agaclar179.jpg
Views: 3168
Size:  64.3 KB
Ayrı yuvalarda yemleri sulukları ve kumlarıyla vakit geçirip havanın kararmasıyla birlikte uyanıp çarklarının üzerine çıkıyorlar. Malesef evimde yeterli alan olmadığı için küçük bir yerde bakmak zorunda kaldım ancak mümkün olduğunca fazla uyaranla meşgul etmeye, doğal malzemelerle yaşamalarını temin etmeye çalışıyorum. Örneğin taş, kum ve kurumuş dalları hiç eksik etmiyorum. Kumu eşelemeye bayılıyorlar ve tuvalet eğitimlerini de dolaylı olarak orada aldılar. İdrarlarını birkaç günde bir kum havuzunu yıkayarak temizliyorum. Su da direkt olarak üre ve amonyak içeriyor; böylece bitkilerin direkt olarak köklerinden alabilecekleri azotlu birer gübreye dönüşüyor.

Name:  agaclar180.jpg
Views: 2745
Size:  54.5 KB
Yatak malzemeleri, yemek artıkları ve dışkılarını ise solucanlara vermeyi planlıyorum.

Name:  agaclar181.jpg
Views: 2811
Size:  71.0 KB
Ancak direkt kullanımda hoşlarına gitmeyebileceğini düşündüğüm için önce pre-komposte edeceğim. Patojenlerin ölmesi için yeterli sıcaklığa ulaşmayacak ama en azından fazla azot komposttan uzaklaşacak. Kaç aya kompost biter bilmiyorum ancak talaşların yıkılma süresinin çok uzun süreceğini söyleyebiliriz. O yüzden artık kağıt peçete kullanıyorum yataklama malzemesi olarak.

Daha farklı düşüncelerim var, tekrar konuya döndüğümde büyük ihtimalle birkaçını yapmış olacağım. Ancak şu haliyle bile küçük bir besin döngüsünü tamamlamış, sürdürülebilir tarım konusunda büyük bir mesafe almış olduğumu düşünüyorum. Hamsterların yedikleri ve yan ürünleri doğal olarak parçalanarak hem solucanları besleyen müthiş bir kaynak olacak, hem de solucanlardan alacağım çıktılar ve direkt olarak idrarlarıyla birlikte bitkilerin faydalanıp sonunda tekrar hamsterların tüketeceği güzel bir döngü olacak. Ve ben de kendi yetiştiriciliğimde faydalanmış olacağım. Hayvan beslemenin verdiği güzel duyguyu bir kenara bırakıyoruz tabi..

Tek sorun patojenlerin oluşabilme ihtimali olacak, onu da aylarca araştırmayla minimalize etmeye çalıştım. Her şeyden önce hamster genelde otobur olduğu için sindirim kanalında insanda parazit ve patojen olacak mikroorganizma barındırma imkanı daha düşük oluyor, oluşan patojenlerin de büyük kısmının solucanlar tarafından elimine edilmesini tahmin ediyorum. İdrar konusunda da, idrar üretimde steril bir madde ve kumla temasından sonra bakteriyel kirlenmeye maruz kalıyor. Orada da üreyi parçalayan patojenlerin oluşma imkanı var ancak dikkatli olmaya çalışacağım. Ve Dünya Sağlık Örgütü' nün yayımladığı guideline' lara uygun hareket etmeye çalışacağım.

eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2012, 14:19   #74
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Tekrar solucanlara dönersek, son zamanlarda artmış sıcaklıklar tekrar düşerken, solucanlar da kaybettikleri clitellumlarına tekrar kavuştular.

Name:  agaclar183.jpg
Views: 2781
Size:  75.9 KB
Yine sebepten emin değilim. Ancak solucanların yalnızca üreme döneminde clitellumlarını ortaya çıkardıklarını yazan bir yere denk geldim, öyle olabilir diye düşündüm. Üreme genellikle ilkbahar ve sonbaharda gerçekleşiyor tahmin edileceği üzere. Ancak doğal ortamda olmadıkları için kışın da ürediklerini birlikte gördük, fakat yaz biraz değiştirdi durumları. Çünkü balkonda bile sıcaklık gündüz 30°C 'ların üzerinde oluyordu. Solucanlar üzerinde oluşturduğu stressi tahmin etmek zor olmasa gerek. Bunun üzerine yaşadıkları alanı tamamen değiştirip yeni bir ortama almam ve optimum beslenmemelerini de eklersek var olan clitellumlarını da kaybetmiş olmaları veya yetişkinlerin ölmesi gibi bir durum olmuş olabilir. Ancak solucanlar öldüklerinde kokularını alabiliyorum, toplu bir ölüm olmadı uzun zamandır.

Yeni bir ihtimal de zaten yetişkin sayısının belirli bir miktarda olmasına rağmen çoğunluğun ergin olmayan solucanlar olduğu, kontrollerde sayısı az olan yetişkinlerin göze çarpmadığı, eski yavruların yetişkinliğe adım atmasına şahit olduğum olabilir.

Ortaya çıkan clitellumlardan sonra her gün en az bir çiftleşmeye şahit oluyordum kutuları açtığımda.

Name:  agaclar184.jpg
Views: 2534
Size:  75.9 KB
Ve kısa bir süre sonra kokonlar belirmeye başladı.

Bunun üzerine gelişimlerini değerlendirmek ve sıfırdan solucan popülasyonu elde etmek için bulabildiğim kokonları topladım.

Name:  agaclar185.jpg
Views: 2585
Size:  15.6 KB
8 tane farklı gelişim evrelerinde kokon topladım.

Name:  agaclar186.jpg
Views: 2578
Size:  20.2 KB
Biri iyice gelişmiş, içindeki solucanların ventral kan damarı belirgin hale gelmişti.

Name:  agaclar187.jpg
Views: 2794
Size:  42.0 KB
Hamster talaşlarından oluşturduğum bu küçük kutuya 29 Ağustos' ta 8 kokonu koydum. Ortamda beslenecekleri pek bir şey yok, ve talaş ortamı asit yaparsa çıkmamaları, çıkınca ölmeleri söz konusu olabilir. Ama yine de kontrol ederek en azından gelişmelerini fotoğraflayacağım.

Başarılı olursam 7 kokondan kaç yavrunun çıktığını öğrenecek, ortalama kaç günde çıktıkları hakkında bilgi sahibi olacağız ve ben de minik beyaz solucanlar olmadan yeni bir solucan topluluğu kurabilmiş olacağım.


Düzenleyen eflone : 09-09-2012 saat 18:59
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2012, 14:32   #75
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Kokonlardan yavruların çıkmasını değerlendirmişken, yavrulardan erişkinliğe kadar geçen dönemi anlamak adına, yine 29 Ağustos' ta, az çok aynı gelişim evresinde 19 yavru solucan ayırdım solucan kutusundan.
Name:  agaclar191.jpg
Views: 3383
Size:  72.2 KB

Name:  agaclar188.jpg
Views: 3343
Size:  69.3 KB
Ve kullanılmış hamster talaşı ve daha önce açıkta çürümeye bıraktığım bitkisel atıklardan hazırladığım ortama saldım. Tabi ki mukavva ve yumurta kabuğu ilavesi yaptım.

Name:  agaclar189.jpg
Views: 2768
Size:  53.7 KB
4 gün sonra bu sabah minik kabın hali buydu.

Name:  agaclar190.jpg
Views: 2523
Size:  62.1 KB
İlginç bir şekilde 4 günde pek fazla büyümüşler gibi geldi. Bunun sebebi besin bolluğu ve sayıca azlıkları olabileceği gibi, 19 solucandan ölenler olduysa onlarla beslenmiş olmaları da olabilir; sayım yapmadım.

Name:  agaclar192.jpg
Views: 2536
Size:  55.7 KB
Böyle büyümeye devam ederlerse erişkinliğe pek uzun zamanda erişmezler gibi görünüyor. Erişkin olmasalar bile makul boyutlara ulaşabilirler.

Şimdilik bu kadar. Güzel ve ilginç gelişmelerle tekrar beraber olmak dileğiyle..

mdfd beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2012, 14:33   #76
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 01-01-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 299
ilgi ile takipteyiz. ))

hevesli meraklı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-12-2012, 09:41   #77
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 22-01-2012
Şehir: denizli
Mesajlar: 6
Çok güzel anlatmışsın ellerine sağlık. Bende bodrum katta yapıcam, büyük çaplı bidonlarım hazır bodrum kat hazır sadece kırmızı solucanları tedarik etmek kalıyor. KPSS sınavına hazırlanmıstım 84 le atanamadım iş de yok parada. Hızlı bi şekilde iş aramaya başladım ilk aylığımla bu işe başlayacağım. Bodrum kat geniş ben biraz daha büyük ebatlarda çalışmayı düşünüyorum

sefamdn Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-12-2012, 20:21   #78
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-10-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 226
Sayın eflone, az önce tv de bir bayanın bebeği için başladığı kompost olayının sonucunda koca bir tesise sahip olması yayınlandı. Açıkcası hem hayran oldum, hem de kıskandım
4m2 lik balkonda başlayan macerası, taleplere yatişemeyen bir tesise ulaşmış. Dinlemenizi isterdim.
Saygılar.

Pusarık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-12-2012, 01:24   #79
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
İçinizde sevgi ve işe atılma isteği uyandırsa ne mutlu ancak bahsettiğiniz programda çıkan bayan, benim solucanları temin ettiğim, kurduğu firma hakkında fikirlerimi de paylaştığım, zamanında telefonda gereksiz yere benimle kavga etmeye çalışmış bir insan. Programı izlemedim ama annemden bugün öğrendim, O da izlemiş ve sizin gibi beğenisini benimle paylaştı. Öncelikle programa katılan hanımefendi, benden çok daha fazla senedir bu işin içinde, ve baştan itibaren ticari düşündüğü için benden farklı tecrübelere sahip. Ancak aşırı derecede pahalı, adeta fahiş fiyata satarak elde ettiği gelirine rağmen olayı hala bebeği için yapması gibi basit duygu sömürülerine vurması benim geçtiğimiz senelerde kendisine duyduğum duyguların depreşmesine sebep oldu.

Söylediğim gibi programı izlemedim, annemin deyimiyle, çocuğunun alerjik bir bünyesi olduğu için organik üretime geçtiğini söylemiş. Bunun müşteri yelpazesini şifa aramak için o gübreyi bile yiyebilecek olan insanlara doğru açmaktan başka bir anlamı yoktur çünkü hemen herkes tarafından bilinir ki, astmatik kişilerde krizler bahar aylarında yoğunlaşır, bunun da temel sebebi havadaki polen yoğunluğundaki artıştır. Ve organik üretim doğru yapılırsa polen üretiminde de doğrudan bir artışı beraberinde getirecektir. Yani temelsiz iddiaları, solucan hakkında en ufak bilgisi bile olmayan halka, hala doymayan bir iştahla yedirmeye çalışmak, insanları bilgilendirmekten ziyade, sürdürülebilir yaşam fikrini bile tüketici sistemin elinde oyuncak etmekten başka bir şey değildir.
Ve adeta fetişist bir şekilde solucanları öpmeye kalkışmak saçma ve tehlikeli olduğu kadar yanlış örnek de arz etmektedir. Çünkü forumda da bazı insanların düşündüğü gibi solucan dışkısı steril olmaktan öte, gübreler arasında mikrobik aktivitesi en yüksek gübreler arasındadır.
İnsanlara ve çocuklara, bütün canlıları okşayarak illa da elleyerek öperek sevgi aşılamak, hayatı çizgi-filmleştirmekten başka bir çaba değildir ve bağışıklık sistemi bir miktar baskılanmış bir çocukta yapabileceği sonuçlar açısından vebal teşkil etmektedir.
Daha uzun uzun paragraflarla neden 'aydınlanma'ların sabah programlarında adeta içinin boşaltılıp para kazandıran araçlara döndürüldüğünü anlatabilirim, ancak burada durup kendi yapmaya çalıştığım şeyi tekrar anlatarak konuyu şimdilik kapatmak istiyorum:

Ben bu başlık altındaki dizide amatör ve konunun konuyu açtığı bir öğrenim sürecimin sonunda yaşadıklarımı elimden geldiğince bilinçlendirici bir biçimde paylaşmaya çalışıyorum. Her cevap diğerinden farklı bir konuya değiniyor ve bazı nadir olayları fotoğraflamak ve video kaydı yapmak suretiyle aktarmaya çalışıyorum. Bu işi ticari anlamda da yapacak olsaydım da, terasımdan tanesini 1 lira gibi fahiş fiyatlara sattığım solucanlarla nasıl zengin olduğumu anlatmak yerine sürdürülebilir tarım konusunda konuşmaya çalışır, yıllar önce bir şekilde öğrendiğim bilgileri yıllar içinde değiştirmeden satmak yerine Batı ülkelerinde,özellikle Amerika' da onlarca yıllık tarihi olan 'vermikültür'ü tanıtan kitapları belgeleri çevirmekle uğraşırdım. Sanal ve kurulu bir kütüphane kurar, 'database' oluşturmaya önem verirdim.
Ve internet üzerinden zamanında güvenliksiz yaptığım alışverişlerde FATURA yollardım, kaçakçılık yapmazdım.

Siz izleyip mutlu olduysanız sizin adınıza ben de mutlu oldum. Ancak ekran karşısında saçımı başımı yolmaktan başka bir işe yaramayacak bir konuşmayı dinlemeyi hiç istemezdim.

Konuyu tekrar açıp kendimi ifade etmeme vesile olduğunuz için teşekkür ederim.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Pusarık Mesajı Göster
Sayın eflone, az önce tv de bir bayanın bebeği için başladığı kompost olayının sonucunda koca bir tesise sahip olması yayınlandı. Açıkcası hem hayran oldum, hem de kıskandım
4m2 lik balkonda başlayan macerası, taleplere yatişemeyen bir tesise ulaşmış. Dinlemenizi isterdim.
Saygılar.

mdfd ve glgn beğendi.

Düzenleyen eflone : 08-12-2012 saat 02:41
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-12-2012, 01:48   #80
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Bu sefer çok uzun bir aradan sonra merhaba. Bu sefer belki geri dönemeyebilirim dedim, okul yoğunluğundan eve bile 2-3 günde bir gelir olmuştum. Ancak oluşan küçük boşlukta hem yeni gelişmelerden, iyi kötü, haberdar edeyim istedim.

Öncelikle erişkinlik süresini inceleyeceğim mini kutudaki deney, zamansızlıktan dolayı sub-optimal hatta başarısız oldu. Çoğu zaman solucanlara verecek bir şeyler hazırlayacak zamanım olmadığı için kapaklarını açıp kapatmayla yetindim.
Yine de bir ayı geçerek erişkin hale geldiler. Üreme yeteneklerini gösteren clitellumları çıksa da yer-besin problemleri sebebiyle üremediler. Daha doğrusu kokon arayacak zamanım olmadı, belki de çoktan kokon üretmeye başlamışlardır.

Name:  agaclar193.jpg
Views: 2522
Size:  40.2 KB
Bu fotoğraf deneyin 2. haftasında çekildi. Hamsterların dışkılarını aktif olarak vermeye başlamıştım. Ve bir gün içinde tamama yakın tüketiliyordu. Malesef iki hamster' ı da açıklayamadığım sebeplerle 2 hafta arayla kaybettim.

Name:  agaclar194.jpg
Views: 2501
Size:  75.0 KB
Planımın parçası olarak hamsterların idrarlarını yaptıkları kumda filtre ederek, bakteriyel çoğalma olmadan toprakla kavuşturdum. Koku sorunu yaşamadım. Ancak kemirgenlerimi kaybedince bunun gibi fotoğraflar çekemedim artık.

Solucanlar preclitellate döneme bir buçuk ay sonunda girmişlerdi. Bu dönem clitellum' un, yani seksüel erişkinliğin göstergesi olan organ olmadan 'tubercula pubertatis' denen çıkıntıların oluştuğu dönem. Fotoğrafta çok iyi seçilmese de solucanın kafa kısmına yakın segmentlerde iki taraflı beyaz, 4-5 segmenti içine alan kabarıklık görülebilir.
Name:  agaclar195-tubercula pubertatis.jpg
Views: 2426
Size:  70.9 KB

Aynı dönemde oluşmaya başlayan clitellum.
Name:  agaclar196.jpg
Views: 2310
Size:  70.3 KB

eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-12-2012, 02:06   #81
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Düzensiz bir şekilde artık eklediğim kutuların durumu aktarayım:

Büyük kutuya balkonda oluşan dallardan ve bazı artık meyve sebzeden kattım. Ve tabi ki hamsterlardan kalan artıkları bonus olarak verdim. Bu kutuda solucanlar çok ince iş çıkarıyorlar, artıklar güzel bir şekilde parçalanıyor.
Name:  agaclar197.jpg
Views: 2504
Size:  69.8 KB
İstediğiniz kadar engebeli yapın yarına dümdüz hale getiriyorlar.

Name:  agaclar198.jpg
Views: 2304
Size:  70.7 KB
Aynı zamanda üreme profili de gayet iyi bu kutunun. Tekrardan her boy solucan görür oldum kutularda sayelerinde.

Name:  agaclar200.jpg
Views: 2412
Size:  45.4 KB
Büyük kutuya plansız olarak eklediğim bal kabağı, sebze artıkları, mukavva, kahve çay posası vs. nin birkaç gün sonrasında tepeden başlayarak aşağıya doğru yıkılmaya başladığı anlaşılabilir. Artıkları bir köşede toplamıştım, ancak fotoğraf vs çekmemiştim. İzleminde çektiğim fotoğraftan bir hafta kadar sonra seçilemeyecek derecede ayrıştırılmışlardı.

Name:  agaclar202.jpg
Views: 2541
Size:  49.8 KB
Yine büyük kutudan kokon ve genç-yavru solucan aynı karede. Artan bir dinamikle kutu büyürken yeni bir kutu oluşturmak için ne zamanım var ne de mevsim müsait. Ellerinden geldiğince kutuyu popule etsinler kış boyu. Zaten evin içine alma zamanı da yaklaşıyor..

Name:  agaclar201.jpg
Views: 2393
Size:  70.9 KB
Küçük kutudan bahsedersek, artıklar büyük parçalar halinde kaldıkça çözünmeleri daha da problemli oldu. Yanlış hamleler ve buradaki solucanların hem farklı (daha küçük) olmaları hem de kutuya alındıkları zaman nispeten daha genç pozisyonda olmalarından dolayı bu tablo büyüyerek sürdü. Ve yanlış idare edilen kutular gibi anaerob oldu. Kokusu yayılıcı olmasa da havalandırmak için yaptığım kazılarda rahatsız edici oldu. Yine zamanım olsa artıkları solucanlardan arındırıp, havalandırıp büyük kutuda tekrar kullanmayı düşünürdüm, ancak malesef böyle idare edecekler. Kokonların çıkma süresini incelediğim deney de zamansızlık kurbanı oldu ve kokonları toptan bu kutuya aktardım. Buradaki erişkinler de kokon ürettiler, diğer büyük kutu kadar olmasa da burada da kokon ve yavru kısmı oluşmaya başladı.

Ancak rahatsız eden kokudan arınmak ve havalandırmayı arttırmak için kutuyu biraz boşaltmak gerekiyordu ve son zamanlarda yeni başladığım işlere uygun olarak aklıma bir fikir geldi.

mdfd ve rise_com beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-12-2012, 02:34   #82
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Son hamster öldüğü gece, ben de bitki evi diye adlandırdığım ışık-ısı ayarlı kapalı sistemimde durgun su kültürü yapmaya karar vermiş, gerekli siparişleri yapmıştım. Sabah çok kötü bir güne uyansam da, çeşitli su bitkileri ile kiraz karides diye adlandırılan Neocaridina heteropoda türlerinden ve salyangoz yiyen katil salyangoz diye adlandırılan Anentome helena aldım.

Name:  agaclar202.jpg
Views: 3787
Size:  75.5 KB
Su üstü ve altı bitkileriyle oksijen ve ekstra besin ihtiyacı olmayan sistemim oldukça iyi işledi ve kara ekosistemlerinden sonra su ortamlarındaki ekosistemleri ve dengeleri inceleme fırsatım oldu. Akvaryumun ayrıntılarına değinilecek bir forum değil agaclar.net, o yüzden sadece karideslerden bolca yavru ürettiğimi ve su üzerinde yüzen Lemna minor (su mercimeği) ile yeni fikirlerin önü açıldı diyerek geçiyorum.

Name:  agaclar203.jpg
Views: 2529
Size:  24.7 KB
Yumurtalarına canı gibi sahip çıkan bir erişkin dişi ve erkek karidesin fotoğrafı.

Öncelikle etçil bitkilerimi beslediğim kutuya su mercimeklerinden atarak hem kapalı kutunun oksijenasyonunu arttırdım, hem de akvaryumda oluşan canlı çeşitliliğinden yararlanan etçil kutusu bir anda durgun su, bataklık ekosistemine dönüştü. Mikro ve makroorganizmalar çeşitlendi ve tekrar sinekler oluşmaya başlarken akvaryumdan gelen salyangozlar kutuda gezmeye başladı. Tabi ki salyangozları geri akvaryuma aldım, oluşan sineklerin belirli bir kısmı da etçil bitkilere yem oldu.

Bu hafta ise anaerob hale geçmiş küçük solucan kutusundan bir miktar gübre alıp mikrobiyel olarak çok daha aktif bir bataklık sistemi kurdum.
Name:  agaclar204.jpg
Views: 2692
Size:  58.5 KB
Bölünme kabiliyetleri inanılmaz olan Lemna minor' lar birkaç gün içinde sayılarını ikiye katladılar. Yanlışlıkla içeri girmiş bir basit salyangoz ise bataklık kutusunun kenarlarını süpürüp durdu.

Ancak ben durmadım. Hep aklımda olan aktif bataklık sistemini etçil bitkilerle bugün birleştirdim.

Name:  agaclar205.jpg
Views: 2374
Size:  76.6 KB
5 saatimi alan işlemi kısaca anlatmak gerekirse, anaerob, kokuşmuş kutudan belirli miktarda gübre alıp taban malzemesi olarak kullandım ve bolca adi, musluk suyuyla doldurdum. Sonra diğer izole kapta, aylardır olgunlaştırdığım iki çeşit etçil bitkimi yeniden saksı kurmak suretiyle saf sudaki yerlerine yerleştirip, doğal yoldaşları sphagnumlardan bolca ektim. Ardından sisteme ekledim. Önceki sistemi de yeni sisteme ekleyip su altı, yüzeyi bitkileri ve bolca(bolca) alg' i de ekledikten sonra en çok merak ettiğim şeyi de yaptım: birkaç aydır olgunlaştırmaya çalıştığım okaliptus fidelerini bataklık sistemine yüzer şekilde ekledim. Yalnızca onun geleceği hakkında şüphelerim var.

Aktif bataklık ve etçil bitki sistemiyle bataklıkta üreyecek olan sinekler vb. uçan canlılar sinekkapanlara ziyafet çektirirken oluşacak canlı çeşitliliğini gözlemleyecek, yeni şeyler öğrenmenin tadını çıkaracağım. Bataklığa uygun bir canlı bulursam, balık vb, onu da eklemeyi unutmayacağım.

Name:  agaclar206.jpg
Views: 2932
Size:  73.9 KB
Son olarak yine uzun emekle yaptığım, yine kendini kendini idare eden yavru karides yuvam. İçinde oksijen ihtiyacını sağlayacak bitkiler, besin olacak algler, yeterince saklanma delikleri ve iki yavru karides var.

Herkese iyi günler.

eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-01-2013, 12:01   #83
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-05-2010
Şehir: Gaziantep
Mesajlar: 268
Üstad, arayı yine çok açtınız. Gelişmeleri sabırsızlıkla bekliyoruz.

rise_com Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-02-2013, 22:04   #84
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Son senenin yoğunluğundan dolayı bu sefer ara çok açıldı. O kadar ki, ne ben nerede kaldığımı hatırlıyorum, ne de hadiseleri güzelce özetleyebilecek durumdayım.
Son yazdığımdan bu yana 2 mevsim değişti (her ne kadar Şubat ayı görünse de takvimde, bahar gibi ortalık). Solucanları yine eve almak zorunda kaldım. İlgisizlikten dolayı havalandıramadığım en küçük kutudaki solucanlar topluya yakın telef oldular.Mecburen en büyük kutuya aktardım. Bir güne tamamen çözündüler, bir iki segmenti çürümeyen solucanlar haftalarca gözüme takıldı kutuda sürünürken. Sanırım ölmediler, ve belki de rejenere olmuşlardır.

Yanlış alışkanlıklardan dolayı anaerob olmuş kutu hakkında önceki yazdıklarıma şöyle bir baktım, birazdan farklı şeyler söyleyeceğim sanırım.
Son giriyi yaptıktan sonra tekrar o kutuyu inceledim. Bir kez bir şeye müdahale ettiniz mi gerisi geliyor, kutudan bir miktar alıp bataklık yapma fikri aldıktan sonra arkaası geldi. Solucanları, bu sefer tamamen kurtarmam gerektiğini düşündüm . Tek tek aradım, bulduklarımı kenara topladım. Ve bir tane bile yavru sayılabilecek solucan yoktu, hepsi, üreme organları uygunsuzluktan kaybolmuş yetişkinlerdi ve sayıca 99 kadardılar. Kutuya ilk koyduğumda bile 100'den fazla, tahminen 120 kadardılar. Yani ortamda çoğalmak bir yana ölmüşlerdi, zar zor idare ediyorlardı belki de.


Name:  agaclar207.jpg
Views: 2400
Size:  73.1 KB
Kutudan çıkan solucanlar eve girecekleri için temizlenmeleri gerekiyordu Hem mukuslarına hapsolan beyaz solucanlar ve diğer eklem bacaklılardan temizlenmeleri hem de daha net incelemem için bu sefer tazyikli suyla yolca yıkadım. Tabi öldürücü derecede basınç da uygulamadım.


Name:  agaclar208.jpg
Views: 3127
Size:  27.3 KB
Solucanlar güçlü canlılar. O kadar elverişsiz ortama rağmen, hadi haksızlık etmeyelim, çok da elverişli olmayan ortama rağmen yaşayanlar sağlıklı görünüyordu.

Yeni, büyük kutuya oluşturacağım ortamları o kadar ıslak olmasın diye mukavvalarının nemini oldukça az tutmaya çalıştım. Bir taraf tamamen mukavvadan oluşurken, beslenecekleri kısmı mukavva ve dengeli artıklardan oluşturacak şekilde diğer yarıda tuttum. Yeni ortamın fotoğrafı yok ama standart hale getirdiğim plastik dikdörtgen kutuyu ikiye böldüğümü düşünebilirsiniz.

Solucanlardan arındırdığım, tam oluşmamış kompostu farklı yollarla kurutmayı denedim ancak kış aylarında pek başarılı olamadım. Ocak başı gibi içine bolca mukavva koyup en eski kutuya yaydım. Hala çok ıslaktı ve kokuyordu.
Name:  agaclar209.jpg
Views: 2389
Size:  70.8 KB
Size de hep göstermek istemiştim, kompostun içindeki mukus çeşitlerinden olsa gerek, o kadar tutucu bir ortam ki sıva gibi böylece kalabiliyor. Ona bu özelliğini veren kompleks organik materyal suyu tutma özelliğini de daha önce fotoğrafta gösterdiğim gibi arttırıyor. Aynı zamanda bu yapının, uygulayacağınız veya ortamda bulunan inorganik maddeleri bünyesinde toplayıp yavaş salarak ideal bir katkı maddesi olacağını da öngörebilirsiniz.

Kokuşmuş kabı yeni kapla değiştirince eskisine de normal işleyen kaptan bir miktar solucan ve hali hazırdaki komposttan ekledim. Kutular iyice birbirine girdi, kusura bakmayın ancak söylemek gerekirse diğer kutu gelişmeye devam eder nitelikte, kokonların yavruların ve erişkinlerin olduğu bir haldeydi. Artık ikisi büyük biri küçük 3 kutum vardı. Ve hepsini eve almıştım. Bir ay kadar evin de soğuk bir kısmında beklediler. Sıcak kalabilmek için hep grup halinde bulundular, kutuları ne zaman açsam onlarcası bir daire etrafında kenetliydiler.

Name:  agaclar210.jpg
Views: 2259
Size:  78.6 KB
Sonunda aktif çalışmaları ve çoğalmalarını teşvik etmek için daha sıcak bir yere aldım. Evdeki süre içinde kötü koku veya solucan kaybı yaşamadım.

Bu arada, forumda bahsetmediğim bir kapta yavru solucanları tutuyordum. Bu önceden kazandığım bir alışkanlık. Yirmi kadar solucanı da farklı bir ortama alıp orada büyütmeyi, kompostu kurutup değerlendirmeyi düşündüm.
Name:  agaclar215.jpg
Views: 2271
Size:  72.6 KB
Küçük bir ortamda yaşadıkları için çıkardıkları da böyle küçük oldu haliyle. Gübreyi kurutup saklıyorum, henüz karşılaştırmalı olarak kullanıp test etme imkanım olmadı.

mdfd beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-02-2013, 22:34   #85
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Sınırlı ortamda üremenin de sınırlı olacağı bilindiği ve ana kutunun üremesini hızlandırmak için Ocak' ın ortasında bir yeni, büyük kutu daha eklemeyi düşündüm. Bu sefer de, çıkardığım dersle bir kısmını güvenli bir konaklama ve gerekirse kaçış yeri, diğer yanını aktif beslenme yeri olarak kullanacakları bir kutu hazırladım. Güvenli kısmı, diğer deneyimlerimden farklı olarak hindistan cevizi liflerinden oluşturdum.

Name:  agaclar211.jpg
Views: 2890
Size:  72.8 KB

Diğer kısma ise, az miktarda nemlendirilmiş mukavvalara eklediğim, balkonda kullanıp biriktirdiğim peçeteler, hamsterlardan kalma idrar yapılmış kum, çürümeye bıraktığım hamster talaşı ve yenilmemiş yemleri, muz kabukları, kahve ve çay artıkları, bolca yumurta kabuğu koydum. C:N oranı ayarlamasam da dengeli oluşturmaya çalıştım göz kararı. Bu arada yumurta kabuklarına parantez açmak isterim: koyduğunuz kabukların hemen çözünmesini beklemeyin, belki de çözünüp, tamamen kullanılabilir hale gelmesi yılları bulacak. Kompostunuzdan çay yaparsanız dipte her zaman katman olarak ufalanmış kabukları göreceksiniz. Ancak belirli bir kısmının solucan metabolizmasından geçip komposta ve solucanın bünyesine geçtiğine şüphe yok.

Her neyse, ortamı oluşturduktan sonra tamamı erişkinlerden oluşan 100 kadar solucan topladım ve beyaz solucanlardan arındırmak için bu sefer çok daha titiz yıkadım.
Name:  agaclar212.jpg
Views: 3490
Size:  76.0 KB
Son halleri bu olmasa da şimdiden yıkama suyunda beyaz solucan bulunmuyordu. Beyaz solucan istemememdeki sebebi de açıklamam gerekiyor. Öncelikle beyaz solucanların sayıca çok artmasında asiditenin rolü olabileceğini kabul etsem de, ortamda olmalarının yalnızca asitliğe bağlı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Bunu daha önce yaptığım pH çalışmalarııyla bir nebze ispatladığımı düşünüyorum. Onları sistemde istemeyişimin temel nedeni, gübreyi son tahlilde kullanmak istediğim zaman eleyip saklamak, gerekirse kurutmak istiyorum. Bu esnada da tamamına yakın solucan öleceğinden, durduk yere canlı öldürmekten kaçınıyorum. Solucan gübresini de direkt olarak toprağa vermeyi, evde bu işleri yürüten biri olarak pek istemiyorum. Çünkü solucan gübresi mikrobiyel anlamda ve canlı çeşitliliği olarak zengin bir gübre. Ancak evimin kaldırabileceği maksimum bir epitop var. Bazı minik böcekleri kaldıramayabiliyor O yüzden en azından yeni bir kutu oluştururken ortama elimden geldiğince az çeşit makroskopik canlı koymak istiyorum.

Name:  agaclar213.jpg
Views: 2553
Size:  70.1 KB
Solucanları yeni yerlerine koyup, blok hallerinden kurtulup tek başlarına dolaşmayı teşvik için floresan altında bir müddet beklettim. Yeni kutu oluştururken önemli bir noktanın da bu olduğunu düşünüyorum. Eski yerlerinden direkt olarak yeni ortama alınanlarda değil de, benim gibi tek tek alınıp yıkanıp, koruyucu mukus tabakasından ayrılan ve bu arada önemli derecede fiziksel travmaya maruz kalan ve adeta top haline gelen solucanlar, yeni yerlerinde hemen kıvrılıp başka yerlere ilerlemiyorlar. Çoğu bitkinlikten veya başka bir nedenle olduğu yerde kalıyor. O zaman da kalabalık bir halde ve koruyucu tabakalardan ayrı, belki de yaralanmış durumda kendi ölümlerine zemin hazırlayabiliyorlar. Belki de büyük felaketin altında yatan bir sebep de buydu. Çünkü solucanları ölü olarak bulduğum 'o bir gün sonra'da grup halinde ölümler vardı, tek tek kutu geneline yayılmış bir ölme şekli değildi.

Bu arada bir önce hazırladığım kutu gayet iyi ilerliyor, bir kokon bile bulamadığım ortamlarından yeni ortamlarına geçen solucanlar clitellumlarını tekrar oluşturup çiftleşiyorlardı. Son yeni kutuyu yaptıktan 2 gün sonra yine çok demonstratif bir görüntü yakaladım:
Name:  agaclar214.jpg
Views: 2223
Size:  74.0 KB

E.fetida çiftleşmesi
Videoda daha yakın çekimden, clitellumların diğer solucanın üzerine taşıp onu kayrayacak şekilde nasıl uzadığı görülebilir. Daha önce fotoğraftan görmüş olabilirsiniz, ancak clitellumun yaptığı bu uzanımın bir bilgi olarak bile her hangi bir yerde görmüş olmanız pek mümkün olmasa gerek. Ben de ilk kez şahit oldum çünkü.

Birkaç gün önce kutuyu baştan aşağı havalandırıp inceledim, en kaba bakışta bile onlarca kokon saydım. Ve sıfır yavru olarak başlayan kutuda birkaç haftalık yavru solucanlar belirmeye başladı. Bu da, ortam şartlarının üremeye ne kadar önemli bir katkı yaptığının kemik kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.

Arada geçen zamanda, doluluğu yüzde elliyi geçen ana kutu, atık fazlalığından hafifçe kokmaya başladı. Temel sorumlusu havalandırmanın sadece tepeden yapılıyor olması ve daha önemlisi sisteme eklenen suyun çok az bir kısmının sistemi terk etmesiydi. O yüzden kabın altına iki defa mukavva koydum, saatler içinde tamamen ıslandıklarına şahit oldum. Kokmayı bu derecede sulu ortamlarda engellemek çok zor olsa gerek. O yüzden yeni oluşturduğum kutulara asla ekstra su eklemedim. atık eklenecekse de yüzeye bırakıp ıslanmasını, olmuyorsa derine gömerek gerekli neme ulaşmasını bekledim. Sık fısfıslamak da kokuşma için bir tetikleyici. Tabi benim yaptığım gibi kapalı ortamda, yoğun hava sirkülasyonu ve buharlaşmanın teşvik edilmediği koşullarda yapılan çalışmadan bahsediyorum.

mdfd beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-02-2013, 22:44   #86
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Bu arada yılbaşı gibi dinlenme ve kurumaya koyduğum eski kompostu, havaların ısınması ve balkona vuran direkt güneş ışığıyla kurutmaya başladım. Sonra dairesel kutudan çıkarıp; standart kutuya alıp, parçalara ayırıp, kurumayı hızlandırdım. Koku kurudukça yok oldu, tabi minik beyaz solucanlar da.. Ölmeden yakaladıklarımı sinekkapanlara verdim, bitkinin de işine yaradı.

Name:  agaclar216.jpg
Views: 2247
Size:  73.5 KB
Yeterince parçalayınca eklediğim mukavvaların ayrışmaktan çok uzak olduğunu görebildim. Zaten kış mevsiminde böyle bir şey de beklemiyordum. Tabi ki solucanların ayrışmaya yaptıkları katkıyı da göstermiş oldu bir nebze.

Name:  agaclar217.jpg
Views: 2156
Size:  62.4 KB
Yeterince parçalayabildiklerimi elekten geçirince ortaya bu güzel görünüşlü gübre çıktı.
Standart büyüklükte partiküller pürüzsüz bir yumuşaklık sağlıyorlardı, dokunmadan edemedim

Name:  agaclar218.jpg
Views: 2211
Size:  65.8 KB
Solucan gübresiyle ilk tanışmamı sağlayan numuneyi iki seneye yakındır tamamen kullanmadım. Arada hep kıyaslama için kullanırım. İki ürün kıyaslanınca benim üretimimin daha kahverengi olduğu ortaya çıktı. Karbon oranının yüksek olduğuna mı delalet eder emin değilim ancak renginden memnun olduğumu, görünüş olarak verimli olduğunu söyleyebilirim. Diğer giride fotoğrafı olan kompost da siyahtı, bu ise kahverengi. İleriki dönemlerde ikisinin karşılaştırmalı deneylerini yaparsam paylaşırım. Çünkü iki kompost da kullanılmadan bekliyor.

Gelişmelerle, belki bu sefer daha uzun bir zaman sonra görüşmek üzere.
Umarım hepiniz yaptığınız işlerde uzun dönemde başarılı olursunuz.

mdfd, islam_joker ve FAKO beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-02-2013, 20:37   #87
Yeni Üye
 
Poseidon's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-02-2011
Şehir: çanakkale
Mesajlar: 11
Sayın eflone

Tecrübelerinizi aktardığınız için çok teşekkürler , yukarıda resimlediğiniz Kudzu'nun şu anki durumu hakkında bilgi verirseniz memnun olurum.

Poseidon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-03-2013, 16:42   #88
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Fotoğrafını çektiğim kudzuyu, kendi başlığında anlattığım diğer başka bir kudzuyla birlikte saksıya almıştım. Hatırlamıyorum ama belki Kudzu başlığında olabilir. Ama kışın başlarına ne geldiğini yazamadım başlığa. Hem vakitsizlikten, hem de başlık tatsızlıklara şahit olmuşken yazası gelmiyor insanın.

Her neyse, kışın tepe vejetasyonun tamama yakını öldü. Belirli genişliğe sahip gövde kısımları ise canlılığını muhafaza etti. Balkonda olmasalardı belki onlar da ölecekti, emin değilim. Ancak baharın gelmesiyle saksıdaki iki kudzu da gövdeden tomurcuklanarak büyümeye başladılar. Geçen hafta çekilmiş bir fotoğraf
Name:  agaclar219.jpg
Views: 2160
Size:  71.5 KB

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Poseidon Mesajı Göster
Sayın eflone

Tecrübelerinizi aktardığınız için çok teşekkürler , yukarıda resimlediğiniz Kudzu'nun şu anki durumu hakkında bilgi verirseniz memnun olurum.

eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-03-2013, 17:11   #89
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 15-05-2011
Şehir: Ankara
Mesajlar: 85
Galeri: 7
Bir aydan fazla zamandır pek değişik bir şey olmadığı için kısa tutarak gidiyorum bu sefer.

Yalnızca kesin olarak farkına vardığım, literatürden de desteklediğim bir şeyi tekrar söyleyeceğim.

Yüksek Karbon/Azot oranı, yani diğer deyişle daha fazla kahverengi, ya da daha çok mukavva üreme hızını oldukça etkiliyor. Karşılaştırmalı deney yapamıyorum malesef ama kendi gözlemimle net olarak söyleyebilirim. Yeni oluşturduğum iki kutuda da şu ana kadar elde etmediğim kadar fazla kokon elde ettim ve çıkmış-çıkacak yavrulardan yaza doğru erişkin hale gelenlerle yeni bir çok kutu yapacağım.

Belki birkaç fotoğraf da paylaşırsam...

Name:  agaclar220.jpg
Views: 2101
Size:  73.6 KB
En son yazdığımdan beri ilk kez takviye yaptım. C:N oranını düşürecek ve üremeyi yavaşlatacak olsa da yumurtadan çıkan yavruların beslenmesi için gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü yüksek azot oranı aynı zamanda yüksek protein içeriği demektir. Yüksek protein de daha besili solucanlar demektir.

Name:  agaclar221.jpg
Views: 2361
Size:  54.4 KB
Bu kutuda yavrular erişkinleri sayı olarak çoktan geçti diye tahmin ediyorum. Eskiden beyaz solucanlar kutuyu ele geçirdiğindeki manzaraları yavru E.fetida' larla yaşıyorum. Dokunduğum her yerden yavrular kıvrılarak kaçıyorlar. O kadar fazlalar ki plastik kabın duvarlarına çıkıyor, geri dönemeden kuruyup ölüyorlar. 10' a yakın bu şekilde kayıp verdiğimi tahmin ediyorum.

Toparlarsak:

Solucan Gübresi ilerledikçe insanların fark etmesi gereken bazı şeyler oluyor.
Örneğin;
-Bütün solucanlar tek bir kutuda toplanmamalıdır.
-Bütün solucanlar bir anda yer değiştirilmemeli, yaşayacaklarından emin olunmalıdır.
-İnternetten edinilebilecek bunun gibi bir çok bilgi...

Ancak, genellikle insanların bilmediği bir şey var. Solucanlar farklı ortamlarda farklı işler yapıyorlar, ve her kompost denemenizde farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Her solucan gübresi çok değerli, bitki gelişimini birkaç günde patlatacak içerikte olmadığı gibi, her seferinde de aynı kaliteyi yakalayamıyorsunuz.

O yüzden benim tavsiyem farklı birkaç kutuda aynı zamanda devam etmektir. Yani bir kutunuzda bitkileriniz için yüksek azotlu gübre yaparken, diğer kutuda solucanların çoğalmasını arttıracak, özellikle mukavvadan zengin ortamlar oluşturabilirsiniz. Hem yüksek C:N oranı daha stabil bir ortam sağlar ve solucanlarınızın ölme ihtimali düşük olur(erken safhada ölümler, başlangıç aşamasında olan bir kişinin, solucan gübresine merakına rağmen, tamamen vazgeçmesine neden olabilir).
Üreme kutusunda büyüyenleri diğer kompost kutularınıza dağıtabilir, böylece daha kısa zamanda daha fazla artık dönüştürebilirsiniz.

Herkese iyi bir bahar dilerim.

mdfd beğendi.
eflone Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-03-2013, 12:47   #90
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 10-03-2013
Şehir: helsinki
Mesajlar: 53
Gazete kagidini da cok severler. Makasla kirpilmis gazete kagitlarini hatur-hutur atistirirlar. "Anamaddesi SELULOZ"

FAKO Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Etiketler
balkon, çiçek, eisenia fetida, kompost, solucan

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 04:11.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024