agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bitki Dünyası > Sebzeler
(https)




Beğeni Düzeni223Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 07-03-2012, 08:10   #1
Ağaçsever
 
madlord's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2009
Şehir: şanlıurfa
Mesajlar: 60
hugelkültür

nette gezinirken gördüm biraz inceledim. İşe yarayan bir yönteme benziyor bir çeşit sebze adası yapma tekniğine benziyor. Ayrıca bu teknikle hiç gübreleme ve sulama yapmadan sebze yetişebileceğine dair bir iddia var. Yapılan şey budanmış ağaç dalları ve ağaç kütükleriyle yerden 60-80 cm yüksekliğinde bir tümsek oluşturmak ve bu tümseğin üstünü kompost gibi zengin bir toprakla kaplamak. Bu tümseğin üzerine sebzenin yanısıra ağaç bile dikilebileceği yazılıyor. Resimler ve ayrıntılı bilgi için bir kaç site:
raised garden beds: hugelkultur instead of irrigation
Hugelkultur: Composting Whole Trees With Ease Permaculture Research Institute

madlord Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-03-2012, 08:08   #2
Ağaç Dostu
 
Murat Uysal's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-03-2011
Şehir: KARABÜK
Mesajlar: 337
Yazıyı okuduğumdan beri araştırıyorum. Denemeye değer..

Murat Uysal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-03-2012, 18:57   #3
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Bugün hugelkültür yapmak için toprağı 25-30 cm derinliğinde 1 m2'lik bir alana çukur açtım. Çukura geçen yaz kestiğim kuru dallarla doldurdum. Yine geçen yaz olgunlaşan kompostu dalların üstüne serdim. Sebze adalarının kenarına yapılan suntalardan 20 cm civarı yükselikte çevresine koydum. Eğer başarılı olursam seneye daha büyük alanda yapacağım. Çalışmamı fotoğraflamak isterdim ama telefonum çok iyi çekim yapmıyor.

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-05-2012, 13:17   #4
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Hugelkültür Deneme Çalışması

Başarılı olarak devam ediyorum. Tek sıkıntı kabuklu ve kabuksuz böceklerin çok sık ziyaretine maruz kalması. Onu da toplama yöntemi ile çözüyorum. Şimdiye dek sadece marulları 2 kere yeniledim. Diğer sebzelere dokunmadılar.

24 Nisan 2012

Name:  hugelkultur_1.jpg
Views: 4723
Size:  49.4 KB

30 Nisan 2012

Name:  hugelkultur_2.jpg
Views: 4704
Size:  54.4 KB

03 Mayıs 2012

Name:  hugelkultur_3.jpg
Views: 4659
Size:  56.6 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-05-2012, 13:20   #5
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Yakın Çekim

1 m2 alan içinde şu bitkiler yer alıyor: Kış marulu, karalahana, hibrit endivyen, eazyleaf marulu, dün diktiğim kapya biber, yeni çimlenen pazı ve 5 gün önce ektiğim çimlenmeyen kereviz. Dikmek için daha beklediğim büyümeyen kadife çiçekleri, yeni çimlenen fesleğen.

Name:  hugelkultur_yakin_1.jpg
Views: 4836
Size:  52.9 KB

Name:  hugelkultur_yakin_2.jpg
Views: 4809
Size:  50.6 KB

Name:  hugelkultur_yakin_3.jpg
Views: 4804
Size:  49.3 KB

Name:  hugelkultur_yakin_4.jpg
Views: 4689
Size:  42.0 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-05-2012, 13:31   #6
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Topraktaki beyazlık iri taneli yumurta kabukları. Toz haline getirememiştim. Üç beş, üç beş karıncaların götürdüklerini görmüştüm.

Dalları dikmemdeki sebep ise karga, saksağan gibi kuşların kazı çalışması yaptıklarını gördüm. Bir önlem almaya çalıştım. Umarım gelmezler.

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-05-2012, 10:15   #7
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Dün fotoğrafları eklemeye çalışmıştım. Bugüne kısmetmiş. Dün gülleci bulamacı yapıp uyguladım. Kabuklu ve kabuksuz böceklerden kurtulmayı düşünüyordum. Ama beklediğim gibi olmadı. Sürekli uygulama yapıldığı zaman azalıyormuş.

07 Mayıs 2012

Name:  hugelkultur_4.jpg
Views: 4596
Size:  48.5 KB

Name:  hugelkultur_yandan_1.jpg
Views: 4610
Size:  44.0 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-05-2012, 18:57   #8
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
İlk defa yetiştirdiğim karalahanalar yıkılıyor sebebi nedir bilmiyorum. Yarın endivyenlerin yapraklarından hasat yapmayı düşünüyorum. Bakalım tadı nasılmış. Kırmızı marulun ilk yaprakları bir hayli geniş büyüdü. O yapraklarda hasat olacak.

Bugün kü halleri...

Name:  hugelkultur_5.jpg
Views: 4510
Size:  40.3 KB

Name:  hugelkultur_yandan_2.jpg
Views: 4531
Size:  40.0 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-05-2012, 17:18   #9
Ağaçsever
 
Şevket Başkal's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-12-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 49
Galeri: 4
gülleci bulamacı dediğiniz .. bordo bulamacı değil demi.

Şevket Başkal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-05-2012, 17:35   #10
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Şevket Başkal Mesajı Göster
gülleci bulamacı dediğiniz .. bordo bulamacı değil demi.
Hayır değil. İkisi farklı şeyler.


Halil Önen beyin tarifi:


Gülleci Bulamacı:
-------------------------

Sönmemiş kireç ile yapılan gülleci bulamacı:

10 .tl.. su,
3 .kg. kükürt,
1,5 .kg. sönmemiş kireç:

Aynı kaba konur. 3 kg. su ilave edilir. Kireç yanmaya başlar. Biraz beklenir kirecin iyice yanması için. Üzerine 7 lt su ilave edilir ve ateşte 1, 5 saat gibi kaynatılır.

100 lt. suya 1 kg. katılır.:


Sönmüş kireç ile yapılan gülleci bulamacı;

10 .lt. su
3 .kg. kükürt.
3 .kg. sönmüş kireç.

Aynı kaba konur ve ateşte kaynatılır.

100 lt. suya 1 kg. katılır.

kükürt yanacak ve sıvı kızaracak

Yalnız bu kapları 3-5 ay sonra tabanını eritiyor. 1lt. beyaz kalın plastik kaplarına alırsanız çok daha iyi olur. Ya da daha büyük deterjan kabı olabilir.

Kullanılmadan önce iyice çalkalanmalı.


.................................................. ...........


Bordo Bulamacı yapışılı:
------------------------------

Diyelim ki %1 lik bordo bulamacı yapılacak,

Sönmemiş kireç ile yapılan bordo bulamacı:

10 lt. su dolu 2 ayrı kap.
1 kg. göztaşı. (plastik kapta eritilir)
1/2 kg. sönmemiş kireç (Ayrı teneke kapta eritilir)


Sönmüş kireç ile yapılan bordo bulamacı:

10 lt. su dolu 2 ayrı kap.
1 kg. göztaşı. (plastik kapta eritilir)
1 kg. sönmüş kireç. (ayrı plastik kapta eritilir)

80 lt. lik tanka önce (10 lt.eritilen) kireç konur. çomak ile karıştırılır.
Üzerine yavaş yavaş (10 lt. eritilmiş) göztaşı yavaş yavaş ve karıştırılarak ilave edilir.

%2, %3 lük oranlar katlanır.


Burada tersi olamaz. Göztaşına kireç ilave edilemez. Kesilir. Hiç etkisi olmaz hatta zararı bile olabilir.

Yani yer beyaz ( kireç) gök (göztaşı) mavidir.

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2012, 15:33   #11
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
13 Mayıs'ta karalahanalar hariç yeşilliklerin büyük yapraklarının hepsini toplamıştım. Bugün kü halleri ile sanki hiç toplanmamış gibi.

Name:  hugelkultur_6.jpg
Views: 4458
Size:  50.2 KB

Name:  hugelkultur_yandan_3.jpg
Views: 4481
Size:  47.7 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2012, 15:36   #12
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Yakın Çekim

Daha önce böyle görüntülere hep yabancı sitelerde dek geliyordum. Kendi bahçemde böyle bir görüntü oluşturmam çok hoşuma gitti Kerevizler çimlenmedi. Sanırım önce viyole dikmeliyim. Sonra şaşırtırım. Bu arada 3-4 diş sarımsak ekmiştim. Onlarda güzel çimlendi. Kadifelerde yavaş yavaş büyüyor. İleride umuyorum ki karalahanalarda sinek oluşmasını engelleyecek. Kapya biberlerde fazla bir gelişme yok. 2-3 tanesi hava değişimi nedeniyle yapraklarını düşürdü.

Name:  hugelkultur_yakin_5.jpg
Views: 4721
Size:  41.1 KB

Name:  hugelkultur_yakin_6.jpg
Views: 4704
Size:  39.0 KB

Name:  hugelkultur_yakin_7.jpg
Views: 4743
Size:  38.7 KB

Name:  hugelkultur_yakin_8.jpg
Views: 4798
Size:  66.7 KB

Name:  hugelkultur_yakin_9.jpg
Views: 4716
Size:  68.5 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2012, 15:53   #13
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-12-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 578
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi limon_sever Mesajı Göster
Daha önce böyle görüntülere hep yabancı sitelerde dek geliyordum. Kendi bahçemde böyle bir görüntü oluşturmam çok hoşuma gitti Kerevizler çimlenmedi. Sanırım önce viyole dikmeliyim. Sonra şaşırtırım. Bu arada 3-4 diş sarımsak ekmiştim. Onlarda güzel çimlendi. Kadifelerde yavaş yavaş büyüyor. İleride umuyorum ki karalahanalarda sinek oluşmasını engelleyecek. Kapya biberlerde fazla bir gelişme yok. 2-3 tanesi hava değişimi nedeniyle yapraklarını düşürdü.

Eklenti 297679

Eklenti 297680

Eklenti 297681

Eklenti 297682

Eklenti 297683
Karalahanalar nasıl sinekleri engeller acaba.

Çok güzel olmuş elinize sağlık.

canannuman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2012, 17:59   #14
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi canannuman Mesajı Göster
Karalahanalar nasıl sinekleri engeller acaba.
Karalahanalar değil, kadife çiçekleri engelleyecek. Küçük sinekler kokusundan hoşlanmıyormuş. Karalahanalara bir sürü sinek geliyor. Geçen sene iki kök vardı. Her yeri sinek doluydu.

Alıntı:
Çok güzel olmuş elinize sağlık.
Teşekkür ederim.

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2012, 10:15   #15
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
İki kez hasat edildiler. Üçüncü hasadı sanırım 1-2 gün sonra yapacağım. Herkese uygulamasını tavsiye ediyorum. Bahçemizde bu kadar alanda bu kadar güzel ve çok yeşillik yetiştirdiğimi hatırlamıyorum.

Name:  hugelkultur_7.jpg
Views: 4481
Size:  44.3 KB

Name:  hugelkultur_yandan_4.jpg
Views: 4353
Size:  46.5 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2012, 10:17   #16
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Yakın Çekim

Sanırım bu haftaiçi tadımlıkta olsa karalahana sarması yiyecek gibiyiz Bu arada pazılar hızlı büyümeye başladı.

Name:  hugelkultur_yakin_10.jpg
Views: 4449
Size:  55.4 KB

Name:  hugelkultur_yakin_11.jpg
Views: 4290
Size:  38.6 KB

Name:  hugelkultur_yakin_12.jpg
Views: 4377
Size:  40.4 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2012, 18:53   #17
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Marulların bugün ki hali. Kırmızı marullar hala çok gevrek ve acılıkları yok. Bu kadar uzun bir süre marul yiyeceğimizi sanmıyordum.

Name:  hugelkulter_yakin_13.jpg
Views: 4359
Size:  42.9 KB

Name:  hugelkulter_yakin_14.jpg
Views: 4277
Size:  46.4 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-08-2012, 10:06   #18
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 06-06-2012
Şehir: K.MARAŞ
Mesajlar: 7
sn.limon sever ,
yapmış olduğunuz çalışmalar çok güzel gezinti esnasındayken tesafüden gördüm.
hugelkültür sistem ile çok güzel olmuş elinize sağlık.
ben çok yeni bir üyeyim , merak ettiğim konu sulamaya fazla gerek olmadan bu sistemin yürümesi doğrumu.bizim bahcede su sıkıntısı var ,eğer bu sistemle çözmüş olurum.biraz bilgi verirseniz sevinir.
kolay gelsin.

naturist Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-08-2012, 10:54   #19
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi naturist Mesajı Göster
sn.limon sever ,
yapmış olduğunuz çalışmalar çok güzel gezinti esnasındayken tesafüden gördüm.
hugelkültür sistem ile çok güzel olmuş elinize sağlık.
ben çok yeni bir üyeyim , merak ettiğim konu sulamaya fazla gerek olmadan bu sistemin yürümesi doğrumu.bizim bahcede su sıkıntısı var ,eğer bu sistemle çözmüş olurum.biraz bilgi verirseniz sevinir.
kolay gelsin.
Sayın naturist,

Çok teşekkür ederim. Evet çok fazla sulama yapmanıza gerek yok. Sabahları sadece yüzeysel sulama yaptım. Yapısından dolayı su israfına neden olmuyor. Ben perlit kullanmamıştım. Eğer perlit kullanmış olsaydım. 2-3 günde bir sulama yapacağımı düşünüyorum. Verim üst seviyede. Marullar şahane oldu. Uzun süre marul keyfi yaşadık. Karalahanalar hala yaprak veriyor. Sineklenme yok. Biber fideleri güzel gelişemedi. Sebebi de diğerlerinin gölgesinde kalması idi. Aslında ben çok şey ekip diktim. Bu kadar şeyin arasında normal diye düşünüyorum. 3 kök kadife çiçeği var. O kadar çok büyüdüler ki her birinin üzerinde yüzlerce çiçek var. Bu kadar çiçek vermelerine şaştım kaldım. Çiçek yetiştiriciliği için kullanılabilir. Arge yapılması gereken bir sistem.

Güncel fotoğraflarını akşama doğru eklerim.

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-08-2012, 13:43   #20
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 06-06-2012
Şehir: K.MARAŞ
Mesajlar: 7
teşekkür ederim limon sever .bende böye sebze adacıkları yapmayı planlıyorum.belki bu sene geçmiş olarbilir ama en azından yerini ve sistemi kurmuş olurum.

naturist Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-08-2012, 14:13   #21
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Hugelkültür içinde yetişen kadife çiçeklerinin gövde yapısı ve çiçekleri

Name:  kadife_cicegi_govdesi_1.jpg
Views: 4874
Size:  68.3 KB

Gövdesi çok kalın. Ağaç formuna dönmek üzere.

Name:  kadife_cicegi_govdesi_2.jpg
Views: 4439
Size:  68.8 KB

Üzerinde bir sürü çiçek ve tomurcuğu

Name:  kadife_cicegi_1.jpg
Views: 5089
Size:  71.0 KB

Çok yer işgal etmesine karşın hemen yanında domates yatağı mevcut olduğu için sökmedim.

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-08-2012, 16:06   #22
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-01-2010
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 1,281
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi naturist Mesajı Göster
teşekkür ederim limon sever .bende böye sebze adacıkları yapmayı planlıyorum.belki bu sene geçmiş olarbilir ama en azından yerini ve sistemi kurmuş olurum.
bence hemen başlamalısınız
bu mevsimden sonra hemn kış sebzeleri ekilcektir
soğan marul lahana vb.

Safranlı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2012, 12:41   #23
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 06-06-2012
Şehir: K.MARAŞ
Mesajlar: 7
benimde aklıma kış sebzeleri ile başlayrak işe koyulmuş olur.

naturist Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-03-2013, 01:15   #24
Ağaç Dostu
 
Murat Uysal's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-03-2011
Şehir: KARABÜK
Mesajlar: 337
çalışmalar ne oldu merak ettim doğrusu..

Murat Uysal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-02-2014, 17:22   #25
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
2 sene önce çok güzel sonuç aldığım hugel kultur denemesinden sonra bir adet daha yapmaya karar verdim. Bu sefer biraz daha tecrübe edindiğim için daha güzel oldu.

Dün yan yana 2 adet 90x90 cm boyutlarında yükseltilmiş yastık yaptım. Birini hugel kultur ile yaptım. Diğerini normal bahçe toprağı ile yaptım..

50 cm derinliğinde bir çukur açtım.

Name:  hugel_kultur_1.jpg
Views: 3769
Size:  60.8 KB

Kalın odunları iki sıra dizdim.

Name:  hugel_kultur_2.jpg
Views: 3786
Size:  61.9 KB

Daha sonra üstüne ince dalları dizdim.

Name:  hugel_kultur_3.jpg
Views: 3891
Size:  69.1 KB

Daha sonra üzerine 200 gr civarı pekmez ve yine 200 gr civarı dövülmüş yumurta kabuğu döktüm.

Name:  hugel_kultur_4.jpg
Views: 3933
Size:  70.3 KB

Daha sonra üzerine 40 litrelik saksı torfu döktüm.

Name:  hugel_kultur_5.jpg
Views: 3881
Size:  59.8 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-02-2014, 17:26   #26
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Ve en son solucan gübresi ile doldurdum. Bu solucan gübresi simsiyah, ayrı bir hava kattı.

Name:  hugel_kultur_6.jpg
Views: 4243
Size:  60.0 KB

Bu da normal bahçe toprağı ile yükseltilmiş yastık. Üstündeki beyazlık ezilmiş yumurta kabukları. İçinde çay artıkları ve enzimin artıkları var. Koyun gübresi bulabilirsem dökeceğim.

Name:  yukseltilmis_yastik.jpg
Views: 3880
Size:  59.8 KB

Ve baharda bu iki yastığada kabak dikmeyi düşünüyorum. Sonuçları buradan paylaşıncaya kadar esin kalın

cemo, alanur, Cemil B. ve 3 kişi beğendi.
limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-02-2014, 17:37   #27
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Başlığın Hugel Kültür (Hugel Culture) olarak değiştirilmesini istiyorum. Arama motorlarında çıkmadığını ve yeterli ilgiyi görmediğini düşünüyorum.

Cemil B. beğendi.
limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-03-2014, 16:57   #28
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Haftasonu hugel kültür yaptığım yerin etrafındaki kiremitleri kaldırıp, eskiyen kanepeden çıkan 2 adet 2 metrelik suntalamı keserek monte ettim.

Name:  hugel_kultur.jpg
Views: 3671
Size:  69.7 KB

Biraz önce bahçedeki yoncaları biçtim.

Name:  yonca.jpg
Views: 3701
Size:  67.3 KB

İnce ince doğrayıp yeşil gübre olarak hugel kültürün içine karıştırdım.

Name:  hugelkultur.jpg
Views: 3970
Size:  71.4 KB

Karıştırma işlemini elimle yaptım. Daha önce bahçe toprağımızı eli geçtim, kürekle bile karıştırmak çok güçtü.

Name:  hugelculture.jpg
Views: 3707
Size:  70.4 KB

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 12:31   #29
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
Taşlıbahçe'nin son yazısını buraya büyük ölçüde alıyorum.
Hugelkültür ve bir yorumu hakkında

Altı Yaprak Üstü Bulut / Çukurkültür 2


Cansız bir toprağı sağlıklı bitkiler yetiştirecek bir canlılığa kavuşturmak için dışarıdan veya uzaklardan girdiler sokmak yerine arazimizden ve yakın civarımızdan, üstelik zarar vermeyecek bir kıvamda alabileceklerimizi almak ve döngüye sokmak istiyoruz.

Niyetimizi daha başka cümlelerle, en yalın haliyle dile getirmeye çalışayım: Burada, günden güne, mümkün olduğunca kendi içinde dönen bir tarım sistemi oluşturmaya çalışıyoruz. Toprağın yıpranmışlığını iyileştirme amacıyla ilk aşamalarda türlü girdiler işleri hızlandırırsa da bunları azaltarak bir gün sıfıra indirmek nihai gayemiz.

Bu nedenle arazimizden ve yakın civarımızdan gerekli malzemeleri toplayarak döngüye sokuyoruz. Yakın civar deyince “orman” büyük bir kaynak ancak onu dilediğimizce kullanma ve sömürme hakkını kendimizde görmüyoruz, dolayısıyla yukarıda da belirttiğim gibi bir traktör orman toprağı getirmek yerine, dereyle denize kadar inecek kimi orman artıklarını alarak ormandaki kadar zengin bir toprak döngüsünü başlatmaya çalışıyoruz. Bunun için de uygun malzemeleri uygun şartlar ve uygun canlılarla birleştirme yoluna giriyoruz. Gözlemlerimiz ve benzer uğraşlar içinde olanların deneyimlerini, bulunduğumuz iklime ve toprağımıza uyarlamaya çalışıyoruz. Doğal orman ve çayır ekosistemleri bizim sevgili öğretmenlerimiz, bizden önce yapılan çalışmalar, edinilen bilgiler de özenle kaplanmış ders kitaplarımız oldu.

Sebze yetiştiriciliği için “hugelkültür”ü yorumlamamız da bu nedenledir. Bu konuyla ilgili daha önceki yazıdan da birkaç tekrarın ardından yeni hazırladığımız yatağın üzerinden konuya devam etmek uygun olur.



HUGELKÜLTÜR (TEPEKÜLTÜR)

Name:  hugelkültür - Kopya.jpg
Views: 4394
Size:  47.9 KB

Almanya ve Doğu Avrupa’da yüzlerce yıldır uygulanan “hugelkültür”, Avusturyalı Seep Holzer’in bu sisteme eğilmesi, onu geliştirmesi ve tanıtmasıyla birlikte bilhassa permakültür uygulamalarına ilgi duyanlar arasında büyük bir yer edindi ve sevilerek kullanılmaya başlandı.

Bir önceki yazıda “hugelkültür”ü birkaç cümleyle anlatmış ve yukarıdaki çizimimi vermiştim. Bu çizim oldukça genel geçerdir. Farklı şekillerde veya farklı malzemelerle yapılan örnekleri varsa da en bilinen ve yalın hali böyle.

Genellikle toprak zemin bir karış kadar kazılıyor veya kazılmıyor, kuru veya hafiften çürümeye başlaması yeterli olan odun, dal, çalı çırpı parçaları gibi kaba malzemelerle bir yığın oluşturuluyor, onun üzerine saman örtüsü, çim kırpığı veya yerinden kaldırılarak toprağıyla birlikte ters çevrilen çimenler, onun da üzerine humusça zengin toprak veya olgunlaşmış kompost yığılıyor. Sebzeler, yemeklik otlar vb. bitkiler, yerden yüksekliği genellikle 1 veya 1.5 m kadar olan bu tepe şeklindeki iki yanı eğimli yığın üzerine dikiliyor.

Sistemin faydaları çok. Bu faydalardan büyük kısmı onu diğer sebze yataklarından ayıran kaba malzemeyle ilgili. Bu yöndeki faydalarını aşağıda, bu malzemeleri anlattığım yere bırakıyorum.

Yine de, özet bilgi olarak bu sistemin uzun zaman besi takviyesi yaptığını, nemi tuttuğunu, drenaj ve havalanma sağladığını, geleneksel yöntemlerde havalanmayı sağlamak için yapılan çapalama işini gerektirmediğini, mikroorganizmalar ve diğer toprak canlıları için yaşanası bir alem olduğunu, ayrışmalarla birlikte ortaya çıkan ısının sezonu uzattığını yazmış olayım ve yeri geldikçe detaylandırmak üzere şimdilik bu kadarıyla yetinelim.

Dikkat edilmesi gereken bir nokta ise hugelkültür olsun veya olmasın, genel kural, hazırlanan sebze yataklarına basmamak ve ağırlığımızla onu ezmemek. Sistemin havalanma özelliği ve dolayısıyla bilindik çapalama işlerini gerektirmemesi de bu yolla mümkün. Yatakların ölçüleri de yine bu mantıkla oluşturulur. Yeri geldikçe bu bilgileri tekrar etmekten üşenmem.


ÇUKURKÜLTÜR

“Hugelkultur”ü aynen almak yerine önce nedenini, niyesini merak ettik ve bize uyan bir yorumlamasını yaptık. Almancada “hugel” tepe demekmiş ve bu “tepe” formu niye var veya niye bu denli abartılı diye de düşündük haliyle.

Muhtemelen bu sistemin geleneksel olarak uygulandığı Almanya ve komşu bölgelerdeki bol yağış böyle bir sistemi gerekli kılmış olmalı. Aksi halde, toprak altında suyla tıka basa doymuş havasız ortamdaki çürüme olayına çok elverişli bir hal alabilirdi ki bu hiç istenmez. Böyle bir ortam havasız ortamlarda üreyen pek çok patojen için yuva olmaya gayet müsaittir.

O halde yağmur özlemi çeken biz Egeliler olarak bunun tam tersini uygulamamız mantıklı geldi.

Name:  001-kopya.jpg
Views: 3804
Size:  40.5 KB


Sistemin drenaj ve buna bağlı gelişen havalanma faydalarından feragat edip su tutma kapasitesine yüklendik. Kanımca, böyle yapmazsak, yani yüksek bir tepecik olarak orijinal sistemi kurarsak yatak hızlı kuruyacak ve sulama sarfiyatı artacaktır.

Burada su fazlası olmadığından, bu suyun da drenaj problemi olmadığından ve drenaj yetersizliğinden kaynaklanan oksijen yetersizliği problemi de olmadığından dolayı “tepekültür” yerine “çukurkültür” yapalım dedik.

Bu noktaya kadar her şey tamam. Malzemeleri tepe şeklinde yığmak yerine az olan suyu tutmak ve korumak için çukur içine yığmak. Mantıklı. Ama hangi malzemelerle? Yukarıdaki çizimde de görüldüğü gibi artık klasikleşen yapıya göre üç kat var. Ama bizimki biraz farklılaştı.

Name:  001-kopyaa-copy.jpg
Views: 3700
Size:  42.7 KB


İlk olarak kütük, dal vb. maddelerden oluşan kaba organikler. Dere yatağından ve arazinin sınır bölgelerinden temini kolay.

İkinci katta, yerden kaldırılarak ters çevrilen çimenler. Yani en basidi bir kürekle çimenleri altındaki toprağıyla birlikte kaldırarak yeşil kısımlar alttaki kütüklerin üzerine gelecek şekilde ters çevirmek.

Biz halen çok az miktardaki toprak katmanımızı geliştirmeye çalışırken bunu yapmak istemeyiz. Başka yerlerden söküp getirmek de istemiyoruz. O halde bu bölümü büyük ölçüde es geçiyoruz ancak yeşil otların, organik maddeleri parçalayacak olan bakterilere sağladığı azotu, yanmış keçi gübresiyle karşılamayı seçiyoruz.

Üçüncü kat ise humusça zengin toprak veya olgunlaşmış kompost. Şu an hazırdaki kompostumuz çok yetersiz. Ormandan veya bahçe toprağı satan bir yerden bir traktör toprak getirmeyi de istemiyoruz.

O halde yeni bir yola ihtiyaç var. Düşündük ve –bir önceki yatakta da olduğu gibi- küçük toprağımızın olduğu dere yatağından uygun malzemeleri getirmeye karar verdik. Bu uygun malzeme de kuru ve bu mevsim biraz da çürümüş olan yapraklardan daha iyisi olamaz.

Çukurdan çıkan toprakla harmanlayarak veya ince katlar halinde bir ondan bir bundan sererek yatağı oluşturabiliriz dedik ve işe koyulduk.

Name:  1.jpg
Views: 3568
Size:  73.6 KB


İlk olarak evin önündeki dar alana 7 m uzunluğunda, bir başta 90 cm, diğer başta 120 cm genişliğinde olan bir alan belirledik. Evin önündeki bu alan hafif açılı olduğu için yatak ta böyle oldu.

Alan düzgün ve geniş olsa dahi yatak genişliğini belirleyici ölçü kol uzunluğumuzun iki katıdır ki bu da ortalama 60+60=120 cm kadardır. Daha dar yataklar köklerin rahatça yayılmasına izin vermezken daha genişleri de anlaşıldığı üzere sebzeleri hasat etmede problem çıkarır. Çünkü kural bu yatağa hiçbir adım atmamak, toprağı ezmemektir. Aksi halde sıkışmış bir toprak kökleri de skıştıracağı ve daha başka problemler de çıkaracağı için çapalamayı gerektirir ya da toprak canlılarının bu toprağı işlemesi için zaman gerekir.

Ardından, belirlediğimiz bu alanı 75 cm kadar bir derinlikte kazdık. Hafriyattan buraya yığılan ve yaz aylarında beton gibi sertleşen bu taşlı, çakıllı ve killi topraktan kazı esnasında bir hayli irili ufaklı taş, inşaat artığı çöpler çıktıysa da çıkmayan şeyler de vardı: Gözle görünebilen toprak canlıları. Tek bir solucana dahi rastlamadık.

İrili ufaklı taşlarından ayırdığımız çakıllı, killi toprağımızı yatağa katmadan önce elemek gerekecek. Bu arada killi toprağa da değinmek gerek. Azı karar, çoğu zarar bir toprak türü. Kil mineralinin oranı fazla olduğunda suyu iyi tutmasına rağmen kurumaya başladığında sertleşerek bitki köklerini fazlasıyla sıkıyor.

Uygun miktarda ise ortalama %30 gibi (özel amaçlarla bu oran değiştirilebilir), toprağın katyon değişim kapasitesini arttırma avantajını sağladığı halde dezavantajları ortadan kalkıyor. Katyon değişim kapasitesi ise yuvarlak bir anlatımla, toprakta bulunan ve bitkinin ihtiyaç duyduğu elementlerin bitkiler tarafından alınabilme kapasitesini ifade eder.

Uzun, detaylı, kimyalı bir konu. Başka bir zaman üzerine eğilmek isterim ama yeri gelmişken, katyon değişim kapasitesi kilden çok daha fazla olan humustan da bahsetmeli.

Humusun değişik tanımları olmakla birlikte, onu artık tanımı yapılamayacak ölçekte küçülmüş, ayrışmış, dışkılanmış ve değişikliğe uğramış organik maddelerin bütünü olarak tanımlamak mümkün.

Kil için % 30 iyidir dedik, geri kalan %70 ise yine yetiştirilecek bitkilere, iklime, uyguladığımız tarım metotlarına göre kum, mil, organik madde oranları belirlenerek hazırlanabilir.

Nihayetinde bu önemli unsuru hesaba katarak elimizdeki killi toprağı (ama saf kil değil, içinde daha başka bileşenler de var) %50 oranında kullandık. %40 gibi de kütük, dal, yaprak gibi ham organik malzeme ve biraz da gübre, az bir miktar ise olgun bir toprakta bulunan mikroorganizma ve mikorizaları aşılama niyetiyle orman toprağı kullandık.

Tüm bu malzemeler zaman içinde yüksek humus içerikli bir toprağa dönüşecektir. Geriye kalan % 10 ise dere yatağından getirdiğimiz kum, mil ve bunlardan çok daha az bir miktar odun külü oldu. Tüm bunları yeri geldikçe aşağıda elimden geldiğince anlatmaya çalışıyorum.

Bu malzemeleri somutlaştıracak olursak, 70 cm derinliğindeki ortalama 105x700 cm ölçülerindeki çukurda 30 cm kadar yükselen kütük, dal gibi kaba organik madde, 18 çuval yaprak, 2 çuval keçi gübresi, göz hesabıyla bir çuval kadar mutfak artığı, 1 çuvala yakın orman toprağı, 4 kova kum, dört kova mil, 1 kova odun külü ve tüm bunlara denk gelecek kadar da arazide bulunan killi toprak.

Daha sonra hazırlayacağımız yataklarda daha farklı malzemeler ve miktarlar deneyeceğimiz kesin ama şunu söyleyebilirim ki yukarıdaki oranlar ve malzemeler işe yarayacak ortalama değerlerdedir ve toprak canlılarına kucak açan, yaşayan bir bahçe toprağı için uygundur.

Bu yatağın verimini, takviyeleri, nelerin yetiştiği, nelerin ne miktarda hasat edildiği, yapısının nasıl ve ne şekilde homojenleştiği, PH değerleri ve benzeri diğer şeyleri önümüzdeki zamanlarda görecek ve paylaşacağız.

Diğer taraftan bu oranlar elbet değişebilir. Killi toprak oranı arttırılabilir veya tam tersi organik madde miktarı arttırılabilir hatta tamamen organik madde kullanılabilir, kum ve mil miktarı gibi kül miktarı da arttırılabilir veya hiç konulmayabilir, bunlar yerine benzer veya farklı işlevleri olan daha başka malzemeler de kullanılabilir.

Tüm bunları nerede bulunduğumuz ve hangi malzemelere ulaşabileceğimiz, ne yetiştireceğimiz, sonrasında ne kadar miktarda ve ne kadar aralıklarla organik madde takviyesi yapabileceğimiz (Çünkü organik madde miktarımız ne kadar fazlaysa bu maddeler hızla ayrışarak bitki gelişimini ve miktarını arttırır, dolayısıyla da daha kısa zamanda daha fazla miktarda organik madde ekleme ihtiyacı doğar) belirler.

Organik madde ve mineral madde karmasının avantajlarına biraz daha açmakta yarar var. Organik maddeler ayrıştıkça içlerindeki mineraller de diğer bitkilerin kullanımına hazırdır, yine de biz sistemi yalnızca organik maddelerden kurmadık; mineralleri de işin içine kattık. Ama başka bir amacımız vardı.

Kil, mil, kum, kül gibi mineralce zengin bu maddeler sistemin kendini çok hızlı tüketmesini veya çok fazla organik madde takviyesi gereğini de dengelemiş oluyor. Çünkü, organik madde miktarı ne kadar fazlaysa onlardan beslenen bitkilerce alınmaları, bitkilerin beklenenden fazla, hızlı gelişmeleri sürpriz olmaz. Dolayısıyla bu bitkiler sistemden çıkarıldığında da oluşan kayıplar daha fazla olacağından takviye miktarı da artacaktır.

Organik madde miktarı sistemin tamamını ifade ettiğinde ortaya çıkan sorun böyle oluyorsa da bu sorunların en masumudur. Daha başka maddelerin fazlalığı daha büyük sorunlar oluşturur.

Yukarıda bazı mineralleri anmakla birlikte bitki ve diğer tüm canlıların gelişiminde önemli yeri olan azottan da bahsedip durdum. Onun da fazlası zarar, hem de ne zarar. Bu her şey için geçerli, hiçbir şeyin fazlası iyi değil.

Ne azotun, ne fosfatın, ne potasyumun, ne de diğer başka başka şeylerin. Ürünler üzerinde etkisi gözlenmese dahi pek çok besi maddesinin fazlalığı o ürünün kalitesini, besleyiciliğini düşürür. Düşürmekten de öte bazıları o meyvenin zararlı hale gelmesine bile neden olabilir ama tüm bunlar ayrı konu diyerek noktalıyorum.

O halde, kullandığımız ve yukarıda saydığım bu maddeleri hangi sırayla ve ne şekilde kattığımızı aşağıdaki fotoğraflarla anlatmanın yeridir ve yeri geldiğinde bu maddelerle ilgili bilgileri de ekliyorum:

Name:  2.jpg
Views: 3952
Size:  76.9 KB

Yukarıda bahsi geçen malzemelere geçmeden önce çukurun zeminine çukur kazıldığı esnada çıkan irili ufaklı taş parçalarını dipteki fazla suyu süzmesi amacıyla 10 cm kadar bir kalınlık oluşturacak biçimde attık.

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 12:40   #30
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
...DEVAM...


Name:  3.jpg
Views: 3601
Size:  77.8 KB

Sıra geldi dere boyundan topladığımız kütükleri, dal parçalarını döşemeye. Kimi parçalar diğerlerinden yüksekte, kimileri de aşağıdaydı ama ortalama 30 cm yüksekliğinde bir yığın oluşturdular. 10 cm kadar da en alttaki taşlar vardı. Bu durumda zemini hizalayıncaya kadar 35 cm kadar bir mesafe daha kalıyor.

Tüm bu malzemeleri küçük toprağımızın yanından geçen derecikten topladım. Buraya yıktığım ölü bir eriğin dallarına takılan malzemeler buradaki gibi dört yatak yapmaya yeterdi.

Dere boyu daha çok çınarlık olduğundan bu kütüklerin ve dal parçalarının çoğu da çınar oldu. Aralarda çam kütükleri ve dallar da yok değil ama reçineli ağaçların odunları bu iş için tercih edilmiyor. Ayrışma süreçleri uzun, reçine ise toprağın kıvamını olumsuz etkiliyormuş.

Gerçi, reçineli odunların kullanılması durumunda dahi uzun vadede sorunlar dengelenir, ama problem de sanırım bu; doğal dengeleri hızlıca taklit ederek hızlıca sonuç almaya çalışıyoruz o nedenle de hızlı cevap veren malzemelere yöneliyoruz.

Yine de aralarda kullanmanın veya alt sıraya onları koyup üzerlerine de diğerlerini döşemenin uzun vadeye yayılan faydaları olabilir. Diğerleri ayrıştıktan sonra da bir süre daha yatağın bu malzemelerden gelen kimi yararlarından istifade edilebilir.

Reçineli ağaçlardan başka bilhassa kazık yapımında, yağmurlu bölge mimarisinde ve benzeri yerlerde kullanılan sert odunlu, çürümeye dayanıklı kestane, kızılağaç, yalancı akasya gibi ağaçların odunları da aynı bakışla ele alınabilir.

Bir de, diğer bitkilerin veya ağaçların gelişmelerini baskılayan ceviz, kokar ağaç gibi alleopatik ağaçların odunları uygun görülmüyor. Onların da bu özelliklerinin zamana bağlı olarak yok olacağı biliniyor; yukarıda belirttiğim gibi, hızlı cevap almak istiyorsak bu türden malzemelere zorda kalmadıkça yönelmemek daha uygun olur.

Bunlardan başka özellikle dikkat edilecek bir nokta da kurumamış veya ayrışmaya başlamamış, ki birazdan geliyorum, tüm ağaçlar için bu önemli, ama söğüt gibi kütük sürgünü verme özelliği yüksek olan ağaçlara özellikle dikkat etmeli. Aksi halde baharla birlikte küçük bir söğüt korucuğunuz olabilir.


Name:  4.jpg
Views: 3645
Size:  72.0 KB

Kimi ayrışmaya yeni başlamış, kimi sünger gibi olmuş bu ağaç parçalarının uzun yıllar üzerlerindeki bitkileri besleyeceğini, onlar için suyu tutacaklarını düşünmek heyecan verici.

Dile getirmek tuhaf olsa da bu kütüklere büyük bir saygı besliyorum, tüm bunları düşünmek iyi geliyor. Dere yatağından almak, buraya getirmek, yerleştirmek… Her anı keyifli.

Kaba organik malzemelerin yaş, yani yeni kesim olmaması gerekiyor. Kuru olması yeterli olacaksa da en iyi şey ayrışmaya başlamış olması. Bilindiği üzere karbon temelli bu malzemeleri ayrıştıran bakteriler azota ihtiyaç duyuyorlar.

Dolayısıyla malzemeler ne kadar ayrışmışsa, bakterilerin azot sarfiyatı ve yatağa dikilecek bitkilerle bu yöndeki rekabetleri de o kadar azalır.

Diğer taraftan bu sistemde uzun yıllar besi takviyesi avantajı da ayrışma oranında düşer. O halde yarı çürümüş olanlar, sünger gibi olmuş ve artık dağılmaya başlamış olanlar ve henüz ayrışmanın ilk emareleri görünenlerin bir karması en uygunu olabilir.

Biz öyle yaptık ama çok da bilerek, düşünerek değil, bulabildiklerimiz zaten böyleydi. Bu arada ayrışmaya başlayanlar bünyelerindeki sayısız mikroorganizmayı, mantarı, küfleri ve daha başka canlıları da sisteme ilk elden dahil etmiş oldular.

Kütük, dal, çalı çırpı diyerek adlandırmaya çalıştığım bu kaba malzemelerden bilhassa kütüklerin hacimlerinden dolayı uzun yıllar içinde ayrışacakları için uzun yıllar besleyiciliklerini koruma özellikleri var. Daha başka yararları da var.

Sünger gibi nemi tutabiliyorlar, bu da sıcak havalardaki sulama sarfiyatını düşürüyor. Ayrıca, oksijensiz ortam yaratabilme potansiyeliyle problem çıkarabilecek olan fazla suyun alabileceği kadarını alıyor, bitkiler ihtiyaç duyduğunda da veriyorlar. Tüm bu alma verme esnasında da nefes alıp verdiğimizde göğüs kafesimizin şişip inmesi gibi değilse de, yani gözle görülmese de kımıldanıyorlar ve bu da toprağı kıpırdatarak havalanmasına katkı sağlıyor.

Sistemin havalanma kapasitesinin yüksekliği, kendilerinden “yararlı” olarak bahsedilen ve çoğu “aerobik” yani oksijenli ortamlarda yaşayan mikroorganizmalar için iyi bir yaşam ortamı oluşturuyor.

Dolayısıyla “zararlı” olarak bilinen, hastalık yapıcı ve çoğunlukla “anaerobik”, yani oksijensiz ortamda yaşayan mikroorganizmalar burada üreyemiyor veya az ürüyor. Bu durumda da “yararlı” nüfusu fazla olduğundan bunlar kısa sürede onlar tarafından baskılanabiliyor. Kısaca etkisizleştiriliyorlar.

Bu sistem zararlıların yok edilmesine yönelik olmayıp, onların ortaya çıkışını ve üremesini en baştan engelleyen, engellenemediği durumlarda da onları etkisiz hale getirecek yararlıların barınmasını sağlayan bir yapı olarak çalışıyor. Bu konuya birazdan geliyorum.

Kaba malzemenin toprağın derinliklerine yatırılması, normal ve doğal koşullarda burada pek olmayan mikro camianın kültürel faaliyetlerini buralara kadar getiriyor.

Name:  kütük.jpg
Views: 3488
Size:  34.0 KB

Yine bilhassa kütükler içeriden de çürümeye ve boşalmaya başladığından pek çok toprakaltı canlısının sığınağı oluyorlar. Her kütük, her dal, her sap barındırabileceği kadar misafiri ağırlıyor.

Bakteriler mi dersiniz, tek hücreli hayvanlar mı, kurtçuklar mı dersiniz solucanlar mı, kınkanatlılar mı dersiniz kırk ayaklar veya türlü türlü çiyanlar mı? Kulağa nasıl geliyor emin değilim ama bunlar toprağın canları, cana can katanları.


Bu malzemelerin bu faydalarından başka benim bilmediğim daha başka yararları da vardır büyük olasılık. Bir de geleneksel sebze toprağına göre olumsuz görünen ama aslında öyle olmayan yönleri ve gerçekten olumsuzluk yaratabilecek potansiyel problemleri ve bunların çözümleri de var.

İlk olarak, hazırlık aşaması geleneksel sisteme göre kat kat zaman ve emek alıyor. Ancak bu özelliği uzun vadede daha az çaba gerektirdiği için eşitleniyor ve hatta zaman ve emek açısından bir hayli kâra geçiriyor. Bu görünürde olumsuz bir yanı olsa da aslında öyle olmayan bir özelliği. Ama sistemin yaygınlaşmasında bir engel olarak ortada duruyor.

Önemli problem ise, her şeyin dengede olduğu orman ekosisteminden gelen maddelerle ilgili. Bu maddelerin avantajlarını saydım.

Bu maddelerle gelen ve sisteme ilk elden dahil olan yararlı mikroorganizmalardan, mantar ve küflerden ve diğer canlılardan da bahsettim. Bir de zararlı olanlar var ki (her tür patojen)onların da gelmesi büyük olasılık.

Gerçi şunu kabul etmek lazım: Onlar her zaman varlar. Havada sporları dolaşan, başka canlılarla taşınan pek çok patojen var, engellenemezler.

Biz insanlar için de öyle; virüslerin, mikropların kol gezdiği bir dünyada yaşıyor ve ancak beslenmemize dikkat etmediğimizde, yaşadığımız ortamlar aşırı sağlıksızlaştığında, vücut direncimiz düştüğünde bu patojenlerden etkileniyor ve hastalanıyoruz.

Aynı şey bitkiler için de geçerli. Fark yok. Kaçış yok, birlikte yaşamayı öğrenmek ve yaşamın görünen veya görünmeyen zenginliğini koruyarak devam etmek gerekiyor. Sağlıklı ve zengin bir ortamda yaşamak ve sağlıklı olmak lazım.

Gezegenimiz yaşamdan yana bir yol tutturmuş. Şanslıyız. Bu yaşamın zengin çeşitliliği bozulduğunda çıkan problemleri ancak çeşitlilikle yenebiliriz.

Ama göremediğimiz şeyleri nasıl yeneriz? Doğada bir dengenin olduğu gün gibi açık olsa da bu patojenleri ve diğer mikroorganizmaları görememek, bilememek zihnimizi kuşkularla karıştırıyor ve bulandırıyor.

Bu yatağı hazırlarken de aynı şeyleri düşündüm ve etrafıma baktım: Ormanların kuytularına, kıpır kıpır haşerata, mantarlara, yeşil bitkilere, oradan sağlam gövdeli ağaçların en yüksekteki filizlerine baktım. Bu dengeye, bu uyuma, içinde yok oluşu ve var oluşu eriten bu mucizeye hayranım, doyasıya güveniyorum.

Sözün kısası, bitkiler için yararlı saydığımız organizmaların zararlı saydığımız organizmaları baskılayacağını düşünüyorum. Çünkü tabiat böyle var oluyor. Zararlı dediklerimiz aslında sağlıksızlaşan ortamları, direnci düşmüş canlıları yaşamın başka formlarıyla dolduran, onları dönüştüren varlıklar, yani onların da yaşama yönelik var oluş nedenleri var.

Kimi şaşmış dengelerle ağırlıklar değiştiğinde işler bizim zararımıza görünse de ve hatta öyle olsa da o aksaklıkları bulmak ve değiştirmek yapılacak en iyi şey olur veya daha iyisi bu dengeyi iyi taklit edebilmek olur.

İşte bütün çabamız bu. Muazzam dengeyi taklit edebilmek. Bu çok da zor olmasa gerek. Ne de olsa hiçbir şeyi yoktan var etmiyoruz, yalnızca gözlemliyor, araştırıyor ve bir araya getiriyoruz.

Edindiğimiz bilgi ve gözlemi bir araya getirdiğimizde ise taşların altında gizlenenleri görebiliyoruz: Döngüde olan sağlıklı orman ve benzeri bir ekosistem içerisinde pek problem olmayan bu patojenler yeni kurduğumuz sistemin ilk aşamalarında şevkimizi kaçırabilirler.

Ama bu bir engel olamaz. Kenarda bekleyen, kapıdan girmek için fırsat kollayan bu sıkıntı olasılığını en aza indirmek için, havalanma ve drenaja dikkat etmekten başka dışarıdan yararlı mikroorganizmalar ve mikorizalar da sisteme dahil edilebilir.

Mikoriza mantarları bitkilerle karşılıklı çıkara dayalı bir ilişki içerisinde olan ve bitkinin ulaşamadığı veya ulaşmada zorlandığı kimi besin tuzlarını ve dolayısıyla suyu alarak yerleştiği kökler aracılığıyla bitkiye ulaştıran ve bunun yanı sıra köklere musallat olan, bitkilere zararı dokunan kimi fungus ve daha başka canlılara karşı bitkiyi korumaya alan kök mantarlarıdır.

Ekeceğimiz veya dikeceğimiz bitkileri mikoriza mantarlarıyla aşılamak, bu doğal dengeye yaklaşmak için gerekli görünüyor. Mikorizaları ise en iyisi inanıyorum ki yine bu bölgeden ve değişik bitki altlarından temin etmek olacak. Acelemiz varsa veya emin olamıyorsak piyasada bulunan bir ürün de alınabilir.

Yine bir mantar olan ve kimi patojenlerle hem rekabete girerek baskı kuran, hem de onları yok edebilecek savaş yöntemleri kullanan “Trichoderma” türleri de doğada bulunmakla beraber piyasadan temin edilebilir.

Aynı şey pek çok yararlı mikroorganizma için de geçerli; Basillus türü bakteriler veya 80 küsur yararlı mikroorganizmayı içeren ve piyasadan EM-A ismiyle temin edilebilen ürünler alabiliriz. Sonraki yazılarda bu ürünlere değinmeyi düşünüyorum.

Daha başka benzer ürünler de var ve bu canlılar keşfedildikçe, anlaşıldıkça daha yeni ürünler de olacaktır. Yine de bunların piyasadan alınması yerine, en iyisi, yararlı bakterilerin üremesini sağlayacak koşulları oluşturmaya yönelmek ve doğadan kimi sağlıklı bölgelerden alınan bir miktar toprak, bir miktar ayrışmakta olan kütük, yaprak vb. maddelerle aşı yapmak olduğunu düşünüyorum ki bu yazıya konu olan yatak hazırlığı da bu düşüncelerle şekillenmiştir.


Düzenleyen Taşlıbahçe : 16-06-2014 saat 13:20 Neden: devam
Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Etiketler
kompost, permakültür, sebze adası


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 05:50.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024