agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bitki Dünyası > Sebzeler
(https)




Beğeni Düzeni223Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 16-06-2014, 12:46   #31
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
...DEVAM...


Name:  5.jpg
Views: 1295
Size:  77.3 KB

Kütüklerin üzerine beş çuval dolusu sonbaharda dökülen ve yakınımızda bolca bulunan çınar yapraklarından döktük.

Aralarda tabiî ki daha başka ağaçların yaprakları da vardı. Yukarıda da yazdığım gibi bu yapraklar kasım ayından bu yana ayrışmaya başlamışlardı. Yaprakları olduğu gibi değil de parçalara ayırarak buraya dökmek tabii ki ayrışmayı ve topraklaşmayı hızlandırırdı ancak bunun için ne zamanımız, ne de isteğimiz yoktu.

Bu işi mikroorganizmalara, solucan ve benzeri hayvanlara ve ekeceğimiz tohumlardan çıkacak bitki köklerine bıraktık. Bir sezon sonunda sonuçları birlikte göreceğiz.


Name:  5a.jpg
Views: 1330
Size:  71.4 KB

Yapraklarla beraber gelen pek çok eklembacaklı ve solucan da bizim gözle görebildiklerimizdi; göremediğimiz çok daha fazla çeşitte ve sayıda daha başka canlıları da yeni yuvalarına taşımış oluyorduk. Yukarıda bakterilerden ve mantarlardan bahsetmiştim. Burada bahsi geçen canlılar da küçüğüyle büyüğüyle hayvanlar olsun.

Bu yeni ortamlarındaki organik madde miktarı ve daha aşağıdaki kütük ve benzeri maddeler nemi tutacakları ve -dolaylı veya dolaysız- besin sağlayacakları için solucanlar ve daha pek çok canlı için uygun ortam yaratmada yardımcı olurlar.

Uygun ortam ise kimi canlıların aktif olma sürelerini arttırır. Kuru yaz aylarında ve soğuk kış aylarında uykuda olan solucanlar böyle bir yatak sayesinde daha erken uyanır ve daha geç uyurlar çünkü toprak ısısını daha iyi korur ve nemini daha geç kaybeder.

Her bir canlının kendine has yararları varsa da toprak solucanları boyutları itibariyle en bilinenlerden olmalarının yanı sıra toprağı iyileştirme özellikleriyle de vazgeçilmezlerden biri.

Toprağı içlerinden geçirip dışkıladıklarında sindirimlerinden geçen organik maddeleri bitkiler için harika bir besine dönüştürmüş oldukları gibi salgılarıyla toprağın kıvamını düzenliyorlar. Aynı salgılar açtıkları tünellerin yüzeyini de sağlamlaştırarak bu boşlukların olabildiğince dayanmasını sağlıyorlar.

Besin yönünden zenginleşmiş bu boşluklar bitki köklerinin işini de kolaylaştırıyor. Solucanlar beslenerek dolaştıkça toprağı karıştırmış oldukları gibi alt tabakalara üst tabakalarda bulunan besinleri indirerek mikroorganizma faaliyetlerini daha derinliklerde sürmesine destek oluyorlar.

Aynı zamanda toprağı havalandırmış olup drenajına da katkıda bulunuyorlar. Dolayısıyla suyun emilimini arttırıyorlar. Öyle ki, solucansız ve hafif eğimli bir toprağın emebildiği yağmur suyu ile aynı eğimde olup solucanlara sahip bir toprağın emebildiği su miktarı toprağın yapısına göre de değişiklik göstermekle birlikte beş-on kat fazladır. Nereden bakılırsa bakılsın harika canlılar.

Solucanlardan başka toprağı havalandıran, yapısını iyileştiren, organik maddeleri ayrıştıran, birbirlerini yiyerek dengeleyen daha pek çok hayvan var. Kimi kınkanatlı, kimi eklembacaklı, kimi yumuşak ve ıslak, kimiyse sert ve kuru…


Kırkayaklar (Diplopoda) ve arkasından da top böcekleri (İsopoda) solucanlardan sonra en fazla miktarda organik madde ayrıştıran ve bu işi yaparken de yine dolaylı daha başka yararları olan hayvanlar.

Onları kompost yapanlar iyi tanır. Biraz eşelendiğinde özellikle koloni olarak yaşayan top böceklerinin binlercesi ortaya çıkar ve bulundukları yerde artık toz haline gelmiş organik maddeler görünür.

Gözle görülmeyecek kadar küçük hayvanlar da sayıca diğerlerine göre kat kat fazla olduklarından yararları kendi boylarından kat kat fazladır. Misal nematodlar.

Çoğunlukla gözle görülemeyecek kadar küçük ve inceler. Onları hep kötü biliriz. Bir çeşit toprak kurdu olan bu hayvanın beslenme alışkanlıkları bakımından birbirinden farklı cinsleri var. Bitkiler için zararlı olan bazılarından çok daha fazlası toprak ekosisteminde büyük faydaları olan ve dolayısıyla bu toprakta yaşayan bitkiler içinde faydalı olan hayvanlar.

Onlardan da kat kat küçük olan “protozoa”lar da var; yani tek hücreli hayvanlar. Zararlı olanlar gibi yararlı olanlar da var ki zaten onlar yoksa bitkiler için önem arz eden topraktaki azot döngüsü sekteye uğrar.

Onlar azotu vücutlarında tutan bakterileri yedikçe ihtiyaçları olan azotu aldıktan sonra çok daha fazlasını toprağa, yani diğer bakterilerin ve bitkilerin kullanımına bırakıyorlar.


Düzenleyen Taşlıbahçe : 16-06-2014 saat 13:21
Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 12:54   #32
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
...DEVAM...


Name:  7.jpg
Views: 1184
Size:  77.9 KB
[/CENTER]

Yaprakları ilk olarak dalların ve kütüklerin aralarındaki boşluklara doldurduk. Fazlaca bastırmadık, içeride biraz hava boşlukları kalsın istedik. Böylece aerobik bakteriler daha rahat çalışabilir diye düşündük.


Name:  8.jpg
Views: 1290
Size:  76.9 KB

Arkasından yarım çuval kadar yanmış keçi gübresi serptikten sonra iki çuval yaprak daha boşalttık, yaydık ve üzerine yarım kova kadar daha keçi gübresi serptik.

Amaç, hem içlerindeki mikroorganizmalardan faydalanmak hem de bizim getirdiğimiz malzemelerle birlikte gelen ve ayrıştırmada yardımcı olacak bakterilerin azot ihtiyaçlarını karşılamak.

Gelenekselleşen “hugelkültür”de gübre yerine azot bakımından zengin çimen veya benzeri bir yeşil malzeme de kullanılabiliyor. Fark etmez. Tabii ki çimenlerle beraber gelen üst toprak çok zengin ama biz de bir çuval kadar üst toprağı yatağın birkaç yerine pay ettik.

Bu arada keçi ve koyun gübresine ulaşımımız çok kolay. Civarımızda bu hayvanların damları var ve sağ olsun sahipleri, istediğiniz zaman gelip alın diyorlar. Para teklif ettiğimde de küfretmişim gibi bakıyorlar.


Name:  9.jpg
Views: 1184
Size:  78.3 KB

Bu aşamada buradan çıkan killi ve biraz da mıcırlı toprağı elemeden, yaprakları tam anlamıyla örtmeyecek kadar serptik. Zaman içinde, ki belki çok uzun bir zaman geçecek, bu küçük mıcırlar organik maddeler ayrıştıkça daha aşağılara çökecektir. Daha başka işlerin yoğunluğundan dolayı yatağın bu ilk katlarında toprağı elememeyi tercih ettik.


Name:  10.jpg
Views: 1229
Size:  75.7 KB

Sonra yine yaprak; yalnızca çınar değil, biraz da çamların iğne yapraklarından ekledik ve sonraki katlarda da ara sıra bunlardan kattık. Çam iğneleri toprağı asitlendirir diye pek kullanılmaz ama işin gerçeği bu asitlendirme hem düşünüldüğü kadar değildir, hem de kalıcılığı yoktur.

Toprak asitliliği daha çok mineral yapısı ve havayla ilgilidir. Çam iğneleri kullanmamızın bir nedenini de daha aşağıda belirttim, birazdan geliyorum. Ve üzerlerine yarım kova gübre daha serperek devam ettik.

Sonra bir daha toprak ve yine yarım kova gübre. Sonra yeniden yaprak...



Name:  12.jpg
Views: 1190
Size:  51.7 KB

Bu yatağı hazırlamaktan başka işler de vardı; dört beş gün ara verdik ve bu esnada çıkan mutfak artıkları da buraya atıldı veya parçalanan bir süpürge gibi, yumurta kartonu gibi diğer evsel organik atıklar…


Düzenleyen Taşlıbahçe : 16-06-2014 saat 13:21 Neden: ...devam...
Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 12:59   #33
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
DEVAM


Name:  13.jpg
Views: 1235
Size:  70.7 KB

Yeniden işe koyulduğumuzda artık toprağı eleme ve ufak mıcırları ayırmanın zamanı geldi dedik. Bu iş elimizdeki küçük elekten dolayı bizi yavaşlattı ama…


Name:  14.jpg
Views: 1264
Size:  70.0 KB

...sonuç hiç beklemeden karşımızda olduğundan motivasyon tamdı. Çukurdan çıkan tüm toprağı eleme işine giriştiysek de bu yığının üst kısımları kolaylıkla elenirken daha altta olanlar nispeten ıslak olduğundan elenemiyordu.


Name:  15.jpg
Views: 1480
Size:  75.0 KB

Yine de birkaç kat için yeterli toprak hazırlıyor, arkasından bu katları döşüyor, sonra da yığının üst kısımları güneşin etkisiyle yeniden elenmeye hazır hale gelmiş oluyordu.

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 13:04   #34
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
...DEVAM...


Sürekli katlardan bahsedip duruyorum, bu aşamaya kadar kütük, yaprak, gübre, evsel atık, toprak derken katların belirginliği biraz bulanmış olabilir. Şimdi defalarca tekrar eden bu katların oluşumunu sırasıyla örneklemenin yeridir:


Name:  16.jpg
Views: 1289
Size:  75.0 KB

Alttaki yaprakları tamamen örtmeyecek kadar killi toprak


Name:  17.jpg
Views: 1150
Size:  76.9 KB

Toprağın üzerine yarım kova kadar yanmış keçi gübresi


Name:  18.jpg
Views: 1168
Size:  77.8 KB

Gübrenin üzerine toprağı tamamen kapatmayacak kadar yaprak. Yaprakları olabildiğince ince serdik çünkü üst üste binen geniş yapraklar, üzerlerinde yük de varsa havasız bir ortam oluşturuyor.

Bu durumda da oksijenli ortamdaki organikleri hızlıca parçalayan mikroorganizmalar yerine oksijensiz ortamda çalışan mikroorganizmalar işi devralıyor ancak çok yavaş olduklarından süreç uzadıkça uzuyor; kötü koku nedeniyle de biz bu işe ayrışma yerine çürüme deyiveriyoruz. Geniş yapılı yapraklarla yaptığım kompostta en büyük problem bu olmuştu.

Önemli bir nokta da bu türden havasız ortamların patojenler, yani hastalık yapıcı mikroorganizmalar için de davetkar olması.

Bu nedenle geniş yaprakları hem ince katlar halinde serptik, hem de aralarına toprak ve gübreden başka çok az da olsa dökülen çam iğnelerini kullandık ki yaprakların geniş yüzeyleri birbirine arada hava kalmayacak şekilde yapışmasın, iğnelerin desteklediği küçük boşluklar oluşsun.

Yaprakları ve toprağı böyle ince katlar halinde sermenin bir faydası da ayrışmanın daha hızlı olabilmesidir. Geniş ve havasız bir yaprak kütlesinin ayrışabilen kısmı yalnızca içinde hava bulunan toprağa temas eden kısımlar olacaktır ve içlere doğru ilerleme de yaprak kütlesinin genişliği oranında uzayacaktır.

Bizim yaptığımız şekilde ise yaprakların çoğunun iki yanında da hava boşlukları olacağından bakteriler çok daha fazla ürer, çok daha fazla çalışır ve çok daha fazla organik madde çok daha kısa zamanda ayrışır.

Bu durumun yol açtığı problem ise sayıları ve dolayısıyla işgüçleri artan bakterilerin azot ihtiyaçlarının da artmasıdır. Bakteriler ihtiyacı olan azotu aldıklarında mevcut azot bu canlıların vücutlarında kilitlenmiş olur, bitkiler de gelişebilmek için ihtiyaç duyacakları azotu arar dururlar.

Bu nedenle yaprakların altlarına ve üstlerine bir miktar gübre, yani azot kaynağı serpiyoruz. Diğer taraftan azotun bakteriler tarafından kilitlenmesi zaten geçici bir durumdur.

Bakteriler arttıkça onlarla beslenen tek hücreli hayvanlar da artar ve bakterilerle beslendikçe ihtiyaçları olan küçük bir miktar azotu aldıktan sonra geri kalan kat kat fazla miktardaki azot da toprağa karışmış olur; bu karışma esnasında hem diğer bakterilerin, hem de bitkilerin kullanımına hazırdır. Döngü böyle devam eder.


Name:  19.jpg
Views: 1221
Size:  78.9 KB

Yaprakların üzerine hemen yukarıda yazdığım nedenden dolayı yarım kova kadar gübre.


Name:  20.jpg
Views: 1195
Size:  76.4 KB

Yeniden yaprakları örtmeyecek kadar toprak. Ve bu dört aşamadan (toprak, gübre, yaprak, gübre) oluşan katçıkların tamamına bir kat dersek en üste kadar tam 12 katta zeminle yatağı hizalayabildik.

Bu durumda her kat yaklaşık 3 cm kalınlığınmda oldu. He katta aslında dört katçık olduğu düşünülürse gayet ince. Her malzemenin diğer tabakayla teması kesmeyecek incelikte olması ayrışmayı hızlandıracağından ve diğer toprak canlılarının da işlerini kolaylaştıracağından dolayı yataktaki toprağın homojenleşme süreci de hızlanacaktır.

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 13:09   #35
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
...DEVAM...


Name:  22.jpg
Views: 1149
Size:  63.8 KB


Birkaç katta bir araya sobadan çıkan odun külümüzü serptiğimiz de oldu. Odun külü iki nedenden dolayı uygun miktarlarda serpilebilir. İlki düşük PH, yani toprağın olması gerekenden daha asitli olması.

İçeriğinde %25 kadar kalsiyum karbonat (bahçe kireci) bulunan alkali bir madde olan kül, PH seviyesini yükselteceğinden asitlilik düşer.

Hazırlanan böyle bir yatakta, yani içerisinde ayrışmaya hazır bu kadar karbon kökenli ham madde olan bir yatakta bu maddelerin ayrışması esnasında ortaya çıkan zayıf asitler haliyle toprağı bir miktar asitlendirir.

Toprağın bu nedenle asitliliği artmışsa alkali madde takviyesi yapmak ise doğru bir karar olmayabilir. Çünkü bu geçici bir asitlilik durumudur. Asit oranı önce yükselir (yani PH düşer), arkasından bu yeni ortamdan dolayı bakteri nüfusu düşer, onların yerini küfler ve mantarlar alır ve ayrışma işine devam ederler, aynı maddeleri parçalayarak selüloz ve lignine dönüştürürler ve böylece PH seviyesi yeniden normale döner. Tam olarak bu süreci anlatan bir toprak üstadına kulak vermeli:


“(…) Çürüyen ahşabın asiditesini kireç uygulayarak giderme kararı, sadece zaman içindeki belirli bir anda, varsayılan belli koşullardaki bir durumu, bağlantılı nedensel ilişkileri tümüyle anlamadan ele almaktır. İzlenecek en akıllıca davranış şekli müdahale etmemek olacaktır. (…)”

Rahmetli Masanobu Fuku Oka; doğanın hiçbir zaman tam anlamıyla anlaşılamayacağını idrak eden ve toprakta mucizeler yaratan toprak üstadı.

Birkaç etkeni ölçen laboratuar deneylerinden ibaret sonuçları takip etmek yerine yüzlerce etkenin birlikteliğini yücelten öğretisine sarılırım. Odun külünü de bu nedenle, oluşacak muhtemel asitliliği dengelemek amacından ziyade daha başka özellikleri dolayısıyla az miktarda ekledim.

Odun külü iyi bir potasyum kaynağı olmakla birlikte daha az miktarda fosfor ve ağacın türüne göre değişen miktar ve çeşitlilikte besi maddeleri içerir.

Tüm yatak için birkaç kata toplamda 5 kg kadar serptikten sonra üzerini biraz sulamayı da ihmal etmedik; böylece hem kül daha alt katlara iniyor, hem de su sayesinde tüm organizmaların daha rahat çalışacağı bir nemlilik oluşuyordu.



Külden başka, dörder kova kum ve mili ise her kata hafifçe serperek dağıttık ancak fotoğrafta pek belli olmadığından buraya almadım. Aşırıya kaçmadan daha fazlası da kullanılabilirdi.

Her iki madde de topraktaki su geçirgenliğini arttırmak için uygun. Fazlalıkları durumunda da toprağın besi maddelerinin yağmurla yıkanması ve bitkilerin ulaşamayacağı kadar aşağılara inme durumu ortaya çıkıyor. Boyutları ve yüzeylerinin görece düz olması nedeniyle besi maddelerini tutma ve katyon değişim kapasiteleri humus ve kile göre çok az.

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 13:16   #36
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
...DEVAM...


Name:  24.jpg
Views: 1159
Size:  74.6 KB

Ve nihayetinde zemin seviyesine ulaştığımızda görüntü böyleydi. Altı yaprak, üstü bulut.

Onca organik madde, kütük, dal, yaprak, gübre, kil, mil, kum, kül ve nice canlı. Hugelkültürle ilgili söylenen çok güzel şeyler ve paylaşılan deneyimler buradaki “çukurkültür” için de geçerli. Lakin bazen rastladığım kimi abartılı ve gerçekle ilgisi olmayan veya yanıltıcı fikirler de var.

Bunlardan en önemlisi bu sistemin yapıldıktan sonra bir daha gübreleme veya organik madde takviyesine ihtiyacı olmadığı. Böyle bir şey yok.

Bu sistem her ne kadar altındaki alem ve üzerindeki bitkilerle birlikte küçük bir ekosistem oluştursa dahi ürünler alındıkça, üzerinde zamanını doldurmuş bitkiler söküldükçe kayıplar da verecektir.

Sağlıklı bir orman veya çayır ekosisteminde hiçbir şey sistemden çıkmaz veya çok az şey çıkar, sistem de az miktardaki çıktıyı telafi eder ancak bu ölçekte bir yatağın üzerinde yetiştirilen bitkilerden ürün alındıkça ve yapraklar, saplar buradan çıkarıldıkça bu telafisi mümkün olmayan miktar dolayısıyla sistem zayıflayacak ve bir müddet sonra üzerindekileri beslemekte zorlanacaktır.

Bu zorlanma geleneksel bahçecilikte duruma göre bir sezon, belki iki sezon sonra ortaya çıkacaksa da böyle bir sistemde kullanılan maddelere, yerleşme şekline ve üzerinde yetiştirilen bitkilerin, türüne ve miktarına göre belki beş, belki on yıl içinde ortaya çıkar. Bu süreçte de pek fark edilmeyen olumsuz etkileri olabilir.

Nihayetinde döngünün sağlıklı işlemesi için bu sisteme de yeterince takviye gerekmektedir. Kompost olur, gübre olur, malç olur, mineralce zengin başka bir şey olur ama kıvamınca.


Name:  25.jpg
Views: 1650
Size:  73.3 KB

Ardından son işlem olarak sık sayılacak aralıklarla bir kg kadar baklayı beş cm kadar derine bastırarak üzerlerini örttük. Topraktaki yüksek ayrışma potansiyeli nedeniyle azot için ayrıştırıcı bakterilerle rekabete girecek bir bitki yerine, azotu başka türden bakterilerle (Rhiozobium) girdiği simbiyoz (karşılıklı çıkar ilişkisi) neticesinde alan bu bitki, yatağın ilk sakinleri olarak uygun bir seçim gibi geldi bize. Aynı özellikleri gösteren daha başka baklagillerle birlikte de ekilebilirlerdi ancak böyle denk geldi. En güzel nokta da bu bakterilerin hazır azotu kullanmak yerine serbest haldeki azotu bağlayabilmeleri.

Baklalar, Nisan sonunda buraya geldiğimizde (burada örneklenen yatak ve bu yazı şubat ayında hazırlanmıştır) muhtemelen ya çiçekte olurlar ya da ilk baklalarını vermeye başlamış olurlar.

Her halukarda da, geldiğimizde bu baklaları biçeceğiz; biçilene kadar güçlü kazık kökleri ve yaygın saçak kökleriyle altlarındaki yaprak katmanlarını parçalayacaklar, biçildikten sonra da kök hücrelerinde bulunan ve köklerindeki nodüllerde bağlanan azotla hem mikroorganizmaları, hem de kendilerinden sonra aynı yere ekilen, dikilen bitkileri besleyecek ve toprağın canlılığını arttıracaklar.

Biçilen yeşil sap ve yaprakları ise toprağa karıştırmak en iyisiyse de toprağa karıştırdıktan sonra yeteri kadar zamanımız olmadığından (Bir hafta kadar kaldıktan sonra İstanbul’a dönmemiz gerekecek) bu parçalar ayrışmaya başlamadan yeni fideleri dikmek doğru olmaz. Bu durumda komposta atmak daha uygun görünüyor.


Name:  26.jpg
Views: 1137
Size:  76.1 KB


Sonrası böyle: baklaları biraz aşağıya ittik, üzerlerini örttük ve yarım kova daha gübre serptik, suladık, etrafına da yeri belli olsun ve üzerine basılmasın diye taş döşedik ve işimiz bitti.

Önümüzdeki yıl bu yatağı bir karış kadar daha yükseltmeyi düşünüyorum; yerden biraz yükseltmenin faydalarını da o zamana bırakıyorum, şimdilik kalsın.

Name:  27.jpg
Views: 1163
Size:  70.1 KB

Buradaki küçük yatak ta diğerinin yarım metre ötesinde aynı yöntemle oluştu. İkisini aynı anda doldurduk ve buraya da baklalardan başka üç kök enginar diktik. Hayatta kalırlarsa bir küsur sene sonra palazlanmış olurlar…

SONUÇ veya KÜÇÜK BİR TOPARLAMA: Hazırlığı meşakatli olsa da uzun vadede harcanan emeğin kat kat fazlasını telafi eden bu sistemi deniyoruz. Hugelkültürün kurak yöreler için uygun bir yorumlaması olan bu sistem (Biz “Çukukültür” dedik) su tutma kapasitesi bakımından ve kendi döngüsünü sağlayabilme özelliğini taşımaya aday olacağından dolayı denemeye değer olduğunu düşünüyoruz.

Orman kökenli kimi maddeler ve kullanılan diğer her şey sağlıklı bir döngünün alt yapısını oluşturuyor. Sonrasında ekilecek, dikilecek her şey bu döngüyü bozmayacak nitelikte olmalı. Karışık ekim-dikim; zaman zaman rotasyon, yani sıralı ekim yöntemleri olası zararlıları güçten düşürme, yok etme gibi faydalar sağlamasının yanı sıra besin maddelerinin de daha dengeli tüketilmesini sağlayacaktır.

Olası patojenlere karşı yatak içindeki flora, fauna ve mantarlar destekleyici olacaksa da duruma göre dışarıdan mikroorganizma ve kimi mantarların takviyesi yapılabilir.

Bu takviyeler yakın civardan yapılabildiği takdirde daha uygun olacaksa da görünmeyen alemlerle uğraşmak ve ancak zaman içerisinde emin olmak yerine hazır ürünlerin desteği de tercih edilebilir.

Ama, şunu unutmamalı: Mikroorganizmaların, küflerin, mantarların, diğer toprak canlılarının yaşayabileceği, zengin besin içerikli –ama fazla değil- nemli, havalı, humusu da, mineral yapısı da kıvamında bir toprakta patojenler barınamazlar veya zarar verecek ölçüde güçlenemezler veya zararları sıkıntı yaratmayacak düzeyde olur...



Yazının tamamı ve diğerleri için:
Altı Yaprak Üstü Bulut


Düzenleyen Taşlıbahçe : 16-06-2014 saat 19:33 Neden: link
Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 14:08   #37
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Çok güzel bir uygulama, mükemmel bir anlatım. Teşekkürler.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 14:19   #38
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Çok güzel bir uygulama, mükemmel bir anlatım. Teşekkürler.
Ben teşekkür ederim, güzel yorumunuzdan dolayı; sevgiler, saygılar...

Safranlı, fagu03 ve glgn beğendi.
Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2014, 14:24   #39
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-01-2010
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 1,281
Bu yöntem anadolu muz için çok ideal olabilir
daha az su isteyecektir
çer çöp kabilinden malzemeler hazineye dönüp tablo halinde minik bahçelerimiz olur..
Ellerinize sağlık

Taşlıbahçe beğendi.
Safranlı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-06-2014, 14:32   #40
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
Name:  6-bakla.jpg
Views: 1303
Size:  43.6 KB

Şubat ayında hazırladığımız yatağa ektiğimiz baklaları nisanın son haftasında tam çiçekteyken biçiyoruz.

Derin bir kazık kök sistemine ve gelişmiş saçaklanmaya sahip bu köklerde görünen pembemsi bezeler bu işi yapmamızın nedeni. Baklalar çiçek aşamasında biçildiği takdirde köklerinde en üst seviyeye gelmiş olan azot bezeleri bitkiyle bağı yok olduğundan toprağı azot bakımından zenginleştirmiş olur.

Biçilen yapraklar toprağa karıştırıldığında da bu yeşil aksam içerisindeki azot ve diğer maddeler de toprağa karışarak bir taşla iki kuş vurulmuş olunur ki bu nedenle bakla ve diğer pek çok baklagil bitki “yeşil gübreleme” için tercih edilir.

Azot, canlılar için “hayati” öneme sahip bir element. Havada da gaz halinde (N2) % 78 gibi yüksek oranda bulunuyor. Buna karşılık bitkiler, yani besin zincirinin birincil türleri bu azotu doğrudan kullanabilme yetilerine sahip değiller. Burada da bazı bitkilerin yardımına bazı bakteriler yetişiyor.

Bakla kökleri belli bir boya eriştiğinde toprakta bulunan Rhizobium bakterileri bu köklerde kolonileşerek gözle görülen bu pembemsi bezeleri veya başka bir deyişle nodülleri oluşturuyorlar. Serbest haldeki azotu bu bezelerde bağlayarak bitkinin en rahat alabileceği forma (NO3) dönüşme sürecini başlatıyor, yardımcı oldukları bitkilerden de bunun karşılığı olarak ihtiyaç duydukları besini alıyorlar.


İyi bir işbirliği, iyi bir alış veriş. Çoğunlukla kurak ve azotça fakir topraklarda ortaya çıkmış bu ilişki anlaşıldığı üzere bir tesadüf değil. Azot bağlayabilen bakterilerle birlikte çalışan bitkilere baktığımızda çoğunluğunun böyle yerlerde evrimleşmiş türler olduğunu görürüz. Yaşam bir şekilde yolunu buluyor.

Baklagil ailesinden her bitki böyle bir işbirliği içerisinde değilse de pek çoğu için vazgeçilmez bir huy, bir gelenek, bir var olma yolu. Bu birlikteliğin görüldüğü tür açısından da en zengin familya. Otu, çalısı, ağacıyla pek çok tür böyle.


Name:  6b-bakla.jpg
Views: 1159
Size:  70.0 KB


İşte bu nedenle yukarıda görünen yatağı henüz çiçekteyken aşağıda göründüğü gibi biçiverdik…



Name:  6c-bakla.jpg
Views: 1168
Size:  73.1 KB


Oldukça zor oldu. İçleri boş olan saplar tahmin edileceği gibi hiç güç kullanmadan biçildiler, zor olan biçmek değil, biçmeye karar verebilmekti çünkü o kadar güzel görünüyorlardı ki kıymak zor oldu.

Eğer bu yatağı yazlık sebzeler için ayırmış olmasaydım muhtemelen baklaları yalnızca seyreltir ve bırakırdım. Gerçi göründüğü gibi yatağın kenarlarında bir sıra baklayı da bıraktım. Gerikalan yerlere de uygun yazlık sebzeleri diktim.

Biçtiğim gövde ve dalları ise toprağın üzerine yaydıktan sonra toprağa karıştırmak hem toprağa verilen azot miktarını, hem diğer besi maddelerini, hem de bunlarla beslenecek olan mikroorganizma nüfusunu arttırabilme özelliğine sahipler.

Ancak, bu işi yaptıktan sonra fideleri dikene kadar en az üç hafta geçmeli ki (yaprak ve sapları kaba veya ince bir şekilde parçalama şeklimize göre süre uzayabilir, değişkenlik gösterir) topraktaki faaliyetler fidelerin hayrına dengesini bulsun.

Bizim vaktimiz yoktu, biçtikten sonra bir haftamız vardı en fazla, yine de denemişler midir diyerek Meyvelitepe’yi aradım, aynı fikirdeydiler; yapılacak tek bir iş kalmıştı, biz de onu yaptık: Aldık sap ve yaprakları doğruca komposta attık.


Nihayetinde kökler ve köklerdeki azot bezeleri toprakta kaldı, hem toprağın yapraklı katları bu kökler sayesinde parçalandı, hem de kullanıma hazır formdaki azot diğer sebzelerin, bitkilerin, ayrıştırıcı bakterilerin kullanımına bırakıldı.


Name:  12-nisan-14.jpg
Views: 1269
Size:  73.3 KB

Kenardakilerden bazılarını bırakıp biçilenlerin yerine domates, biber, patlıcan ve uygun yerlere de kadife çiçekleri, petonyalar ve fesleğenler diktik. Sebzeler bizim yetiştirdiklerimiz ama çiçekler ve fesleğenler öyle değil. Fidanlıktan aldım; nasıl olacaklarını göreceğiz. Bu çiçekler ve sebzelerimiz uzun bir zaman doğanın insafına bırakıldılar ama buna da biraz hazırlıklılar. Henüz çok küçüklerken dışarıya alıştırdım onları. Bünyeleri sağlam.

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2014, 11:49   #41
Ağaç Dostu
 
guppy's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-03-2014
Şehir: İzmir
Mesajlar: 221
Paylaşım için teşekkürler. Meyvelitepe'den sonra sizin yazı dizinizde oldukça keyif verici.

Taşlıbahçe beğendi.
guppy Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2014, 12:11   #42
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Biçilen baklaları bir parçalayıcı ile parçalamak imkanı olsaydı toprağa karıştırmak bakteri popülasyonunu patlatırdı. Bu da, zaten toprakta kalan azot nodülleri dışında hızla dekompoze edilen kalıntılardaki azot, fosfor ve potasyumun bakterilerde depolanarak yavaş yarayışlı ve uzun süreli ekstra bir gübre olarak toprakta kalmasını sağlardı

Aynı zaman kısıtından dolayı bu yıl biçtiğimiz baklaları dal öğütücü ile parçalayarak toprağa karıştırdık.

Parçalanmadan toprağa karıştırılan baklaların dekompoze olması için daha uzun bir süre gerekiyor maalesef.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2014, 12:47   #43
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi guppy Mesajı Göster
Paylaşım için teşekkürler. Meyvelitepe'den sonra sizin yazı dizinizde oldukça keyif verici.
Teşekkürler sayın guppy; blogda yazmıştım, Meyvelitepe'den aldığımız feyzle başladı blog fikrimiz; diğer taraftan, daha bir kaç fırın ekmek lazım bize

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-04-2017, 17:49   #44
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 30-11-2010
Şehir: Alanya
Mesajlar: 56
çok güze4l uygulamalar..Elinize sağlık

tcoalngsau Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-04-2017, 15:39   #45
Ağaç Dostu
 
Musa Gündoğan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-11-2014
Şehir: Ankara
Mesajlar: 783
arkadaşlar bu sene bende denemeyi düşünüyorum ilginç bir yöntem gibi geldi bana da. merak ettiğim asıl soru bu baklaları biçme olayına tam anlam veremedim. biçme derken sadece gövdenin toprağa yakın olan kısmından mı biçme yapılacak kökler toprakta kalacak. yoksa köklerle birlikte topraktan çekip çıkarılacak mı? buraya bir açıklık getirebilir misiniz?

Musa Gündoğan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-04-2017, 19:46   #46
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 11-02-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,127
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi computerboy Mesajı Göster
arkadaşlar bu sene bende denemeyi düşünüyorum ilginç bir yöntem gibi geldi bana da. merak ettiğim asıl soru bu baklaları biçme olayına tam anlam veremedim. biçme derken sadece gövdenin toprağa yakın olan kısmından mı biçme yapılacak kökler toprakta kalacak. yoksa köklerle birlikte topraktan çekip çıkarılacak mı? buraya bir açıklık getirebilir misiniz?
Yeşil gübre amaçlı, baklagil bitkileri köklerinde nodozite bakterileri geliştirir. Bu bakteriler toprağa azot sağlar. Bitkinin tamamı toprağa karıştırılır. Serada ise, toprağa yazın mısır ekilir ve belirli bir boya gelen mısır bitkileri toprağa karıştırılır. Mısır ekilmesinin nedeni, yaz sıcağında sera içerisinde hayatta kalabilen tek bitki olmasıdır. Bu işlemler toprağa organik madde kazandırmak amacı güder. Organik madde toprağın fiziksel yapısını düzenler (mesela, toprak daha hava geçirgen bir hal alır).

glgn ve Musa Gündoğan beğendi.
Doku_Kültürcü Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-04-2017, 08:07   #47
Ağaç Dostu
 
Musa Gündoğan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-11-2014
Şehir: Ankara
Mesajlar: 783
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Doku_Kültürcü Mesajı Göster
Yeşil gübre amaçlı, baklagil bitkileri köklerinde nodozite bakterileri geliştirir. Bu bakteriler toprağa azot sağlar. Bitkinin tamamı toprağa karıştırılır. Serada ise, toprağa yazın mısır ekilir ve belirli bir boya gelen mısır bitkileri toprağa karıştırılır. Mısır ekilmesinin nedeni, yaz sıcağında sera içerisinde hayatta kalabilen tek bitki olmasıdır. Bu işlemler toprağa organik madde kazandırmak amacı güder. Organik madde toprağın fiziksel yapısını düzenler (mesela, toprak daha hava geçirgen bir hal alır).
Sayın doku_kültürcü söylemiş olduğunuz bilgiler bu türden yeni başlayanlar için çok faydalı. asıl merak ettiğim kısım ise bu bitkileri kestikten sonra yeşil kısımlarını toprakla karıştıracağız. buraya kadar olanı anladım lakin kök kısmınıda çıkarıp parçalayıp öyle mi atmalıyız? bu kısmı tam anlayamadım. yoksa bu kökler toprak altında hiç çıkarılmadan kalmalı mı?

Musa Gündoğan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-04-2017, 08:51   #48
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 24-03-2017
Şehir: trabzon
Mesajlar: 30
computerboy aynı şeyi düşünmüşüz benden önce yazmışsınız.

brcparlakkaya Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-04-2017, 12:47   #49
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 11-02-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,127
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi computerboy Mesajı Göster
Sayın doku_kültürcü söylemiş olduğunuz bilgiler bu türden yeni başlayanlar için çok faydalı. asıl merak ettiğim kısım ise bu bitkileri kestikten sonra yeşil kısımlarını toprakla karıştıracağız. buraya kadar olanı anladım lakin kök kısmınıda çıkarıp parçalayıp öyle mi atmalıyız? bu kısmı tam anlayamadım. yoksa bu kökler toprak altında hiç çıkarılmadan kalmalı mı?
Çıkartmanıza gerek yok.

Doku_Kültürcü Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-04-2017, 15:34   #50
Ağaç Dostu
 
Musa Gündoğan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-11-2014
Şehir: Ankara
Mesajlar: 783
çok teşekkürler denemeye çalışacağım bu sene bakalım

Musa Gündoğan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Etiketler
kompost, permakültür, sebze adası


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 15:55.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024