Agaclar.NET http://www.agaclar.net/?id=showthread&t=13139 adresinden alınmıştır.
Selma Erdal
BİR ORMAN MASALI
Bir varmış, bir yokmuş Dünya'nın güzellikleri çokmuş Renk renk çiçekler böcekler Kurtlar, kuşlar, balıklar Göl kıyılarında sazlıklar Çimenler, çayırlar, bayırlar İlle de en güzeli yeşil ormanlar... Ormanlar ki ne ormanlar Eşsiz, benzersiz yeşil örtü Doğanın en güzel kürkü... Anlatılmak istenen sözün özü Yeşil bir kentin ulu, uludağlarında Yamacında, yöresinde, bağlarında Çeşit çeşit çamlar, dişbudaklar, kayınlar Gölgesindeki sularda alabalıklar, yayınlar Bir orman varmış ki namlı mı namlı Say ki cennet burası Yeşil kenti varsıl yapan bu ormanı Bilmeyen, duymayan kalmamış... Kuşlar cıvıl cıvıl dallarda Çilek, kiraz satan köylüler yollarda İnsanlar bu uludağların ormanlarında Sağlıkla, mutlulukla dolarmış Ormanlardan uzak kalanlar sararıp solarmış... Doğanın dengesinin kurulduğu düzende Orman yağmuru çeker, yağmur ormanı besler Yaşayıp giderlermiş ulu, uludağlarda... Bu yeşil örtü, doğanın en güzel kürkü ormanın Gözü pek yokmuş düz ovalarda, bağlarda Tüm kenti görkemli bir tepeden izler Bahar geldiğinde kar sularını süzer Barajları, kuyuları doldururmuş İnsanların yüzlerini mutlulukla güldürürmüş... Bu kentin yeşil tutkunu insanları Dağlardaki bu ormanları pek severmiş Ağaçlarını korur, ona övgüler düzermiş... Filizleri yemesinler diye, keçileri salmazlarmış Servetleri tükenmesin diye ellerine balta almazlarmış Çünkü onlar; "Ormanlarımdan yaş kesenin, başın keserim" Diyen Fatih'in torunları, Doğan bebesi için fidan diken Anayurt Anadolu'nun çocuklarıymış... İşte herşey böyle mutlulukla gülerken yüzlerine Baltalı adamlar dadanmış dağlarına, düzlerine Şaşkına dönmüş, önce varamamışlar ayırdına Bir anlam verememişler yabanların saldırılarına... Kara düşünceli, kara paralı bu adamlar Gizliden gizliye kesmişler ağaçları Yuvasız bırakmışlar kurtları, kuşları... Bulamaz olmuş arılar balları için kovan Önceleri hiç kimse olmamış bu adamları kovan... Derken kesildikçe ağaçlar Mantar gibi çıkmış gecekondular Bozmaya başlamış ormanın dengesini Kara düşünceli, kara paralı adamlar... Kar düşmez olmuş dallarına çamların Kuşku düşmüş içine ormana sığınan canların Ne olacak sonumuz bu gidişle Diye sormuş ayılar, kurtlar, tilkiler Geldi bu yabanlar bizi yuvamızdan ettiler Bunca endişe, korku yetmezmişçesine Bir de kibritli, çakmaklı adamlar Dalmışlar ormana, orman alev almış Çıra gibi tutuşmuş, yanmış Köstebekler, dağ fareleri bile Kış uykularından uyanmış Gözyaşı dökmüşler; nedir bu çile diye... Sarmış yangınlar tüm ormanları Giderek artmış kentlilerin gamları Bu ne aymazlıktır, bu ne kötülük Bizler yeşil yakılmaz diye bilerek büyüdük Bunlar nasıl adamlar, nasıl yabanlar Yandıkça o güzelim fidanlar Analar yavrusunu yitirmişçesine ağlamış Dağ köylüleri karalar bağlamış Kayıp gidiyor elimizden ormanlarımız Acımasız ellerce kesildikçe ağaçlarımız Erozyonla eriyor en verimli topraklarımız... İçlerinden biri demiş ki; Bu Dünya'da ölümden başka, neye yoktur ki çözüm? Tuttukça ellerim, gördükçe gözüm Ormanlarımıza el uzatan Benden beğensin ölümlerden, ölüm Gerekirse uyumayalım, bekleyelim ormanımızı Kurt, keklik, tilki, tavşanımızı... Böylece girişmişler işe hiç duraksamadan O yeşil ovalarını kuraklık sarmadan Yanan, kesilen ağaçların yerine Yılmadan dikmişler yeniden fidan Ormanlarımız bizim herşeyimiz Tüm varlığımız, doğal servetimiz Hakkı vardır onlar üzerinde Saçı bitmedik yetimlerle, doğmadık bebelerimizin Ülke toprağımızı yedi düvelden korurcasına Çekinmeden can veririz ormanlarımız uğruna... Yediden yetmişe tüm kentliler Gelinlik kızlar gibi süslenmişler Uludağlarına doğanın en güzel kürkünü giydirmişler Yeniden bulmuş doğa yitirdiği dengesini Mutlulukları bir kat daha artmış Duydukça kurdun, kuşun, kekliğin sesini Ant içmişler hep birlikte ormanları üstüne Duyrmuş herbirisi tüm eşine dostuna Bundan böyle yine töremizdeki gibi Her doğan bebemize, her yeni kurulan yuvamıza Dikeceğiz genç bir fidan Var oldukça bu ülke, bu ulus Ormanlarımız verecek bize can... Bir kez daha ant içmişler Daha özenli olalım, daha da uyanık Duyulmasın balta sesi, kokmasın yanık Göz dikmesin kara paralı, kara adamlar Ormanlarımız yeşil kalsın Çökmesin başımıza kara dumanlar... 07.12.2005 |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 02:52. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |