agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Orman, Ormancılık, Orman Yangınları, Ağaçlandırma
(https)




Beğeni Düzeni14Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 14-12-2007, 22:50   #31
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,115
Galeri: 137
Sayın Oğuz Karsan,

Sizin yazılarınızdan şu anlaşılıyor:

"Bazı devlet memurları, yargıçlarla birlikte halkın arazisini haksız bir şekilde elinden alıp ormana katıyorlar. Sizi de aynı son bekliyor..."

Bunu yapabilirler mi? Neden yapsınlar?

Bu sorulara benim cevaplarım şöyle:

1-Yapamazlar. Yapamazalar çünkü;

görevleri gereği kamunun ve bireylerin hakkını eşit gözetmeleri gerekir.

Bu gereğe uymazlarsa görevlerinin hudutlarını çiğnemiş olurlar.

Bu durum kendileri için çeşitli yasal sıkıntılara neden olabilir.

zarar görenlerin öfkesini, husumetini, çekebilirler.

Zarar görenlerin zararından dolayı vicdani sorumluluk duyabilirler.

Başka şeyler de eklenebilir belki. Ancak bütün bunlara karşı kazanacakları hiç bir şey yoktur.

2-Birinci soruya verdiğim cevaplardan sonra, iki neden olabilir.

Ya size düşmanlıkları vardır. Ya da size zarar vermek isteyenler tarafından satın alınmışlardır. Bu iş ve işlemler, uzun bir süreç olduğuna göre, bu sürecin her safahasındaki görevliler için, böyle bir şeyi düşünmek mümkün olmasa gerek.

Ya da bu adamların ahmaktır. Sizin işinizle ilgileneceklerin hepsinin birden ahmak olmasını da pek ihtimal dahilinde göremiyorum.

Size söylenenler doğru ise, orman konulu davaların hepsini davayı açan Orman İdaresi veya Hazine kazanıyor.

Tüm yargıçların ve ve mahkemelerin haklı haksız bakmadan bunlar lehine karar verdiklerini söylemek ne akla ne de vicdana uyar. Zaten böyle bir şey oluyor da bu memlekette Baro, Hukukçular. Hukuk fakülteleri sesini çıkarmıyorsa siz de bırakın. Uğraşmayın...

Ben bu konuda yükselen bir ses duymadım. Konu ile az çok ilgili olmama rağmen, o tarz yaygın bir eleştiri olduğunu da bilmiyorum.

Ha, şunu da ilave etmeliyim. Ormanların talan edildiğine dair genel kabul haline gelen bilgi, giderek bazılarımızda inanç haline gelimiştir. İşte zorluklarınızdan birisi budur. Ancak her dava kendi şartları ile ve kendi delilleri çerçevesinde görülür.

Bütün bu söylediklerimden sonra, işinizi özellikle kendinizin, avukat tutsanız bile, dikkatle, bir şey atlamadan takip etmenizi öneriyorum.

Kötü bir talih eseri, "ahmak, cahil, yetersiz, vurdum duymaz, neme lazımcı, vurguncu" dan oluşan bir zincir size rastlayabilir. Sizin avukatınız da bu zincirde yerini, uygun bir sıfatla almış olabilir.

Bu konuştuğunuz sayın avukatların, ya fiyat artırmak ya da sizi kıramıyorlar ve işi almak da istemiyorlarsa, vazgeçirmek için, uğraşmakta olduklarını düşünüyorum.

Alıntı:
Yeni bir gelişme, Tarlanın URGAN kaydını buldum.
Diyorsunuz. "Urgan Kaydı" Deyimi genelde vergiye esas olmak üzere 1930 lu yıllarda yapılan bir çalışma sonunda düzenlenen kayıtlar için kullanılır. Ancak bazan, kadastro öncesi tapu kayıtları için de kullanıldığı olur.

Burada kasdettiğiniz kadastro öncesi tapu kaydı mı? Yoksa vergi kaydı mı? Kaydın tarihi ve kayıtta yazılı miktar nedir? Orada yazılı hudutları zemine uygulama konusunda bir sıkıntı var mıdır?

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-12-2007, 00:06   #32
Ağaçsever
 
estella's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-07-2006
Şehir: Bursa
Mesajlar: 42
Galeri: 27
Bu konu geçen yıl geçmiş ama ben yeni gördüm.Anladığım kadarıyla Oğuz Bey'in yeri ormana dönüşünce Orman B.Elinizden alıyor.
Buna benzer bizim başımıza da geldi;dedemin yerini,kadastro geçerken,bilirkişi buranın sahibi öldü deyip,Ormana geçmesini sağlıyor.Biz bir süre sonra öğrendiğimiz zaman,itiraz süresi geçti diyorlar,(belki de geçmemişti).Burası biraz yamaç ve bir tane ağaç yoktu ,sonra ardıç kuşunun ektiği desem doğru olur,birkaç ardıç yetişti..Şimdi bu yer bir ay önce duydum birine satılmış.Ne kadar doğru bilmiyorum..

estella Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-12-2007, 13:19   #33
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Orman kadastro işlemlerinin hukuksal boyutu nasıl uygulanıyor.?

Sn. Yücel Özlem,

Sakin sakin oturup düşününce size hak veriyorum. Ama benim şu an muhatap olduğum olaylara siz muhatap olsanız. Siz de sağlıklı düşünemezsiniz.

Sizin söyledikleriniz normal durumlarda geçerli. Bu durum ise bana göre biraz karanlık. Zaten karanlık noktalar olmasa şimdiye kadar orman idaresinden mantıklı bir cevap alabilirdim.

Kaldı ki ne kadar düşündüysem, bu işte bir mantık bulamıyorum.
Madem ormandı, . Orman Kadastrosu geçerken neden burasını orman dışında bıraktı? Haydi gözden kaçtı diyelim.
Amenajman planlarında neden görünmedi?. Diyelim orada da gözden kaçtı.
Tapu dairesi buraya nasıl tapu tahsis etti?. Hadi oda gözden kaçtı,
Satışı sırasında neden kimse ses çıkarmadı ve başvurmama rağmen daha önce alırken neden müdahale edilmedi?.

Her işini 5 tane haritaya bakarak yapan orman idaresi böylesine bir yanlışı nasıl gözden kaçırır.

Ayrıca, Bu yanlışlıkları sadece bir kişinin yaptığını da düşünemeyiz.Her aşamada öüne gelen yanlış yapmış. Peki şimdi sadece neden bizden hesap soruluyor?

Orman idaresi bütün bu yanlışlıkları yapanları çağırıp nedir bu rezillik. Neden demiyor ? Ve sanki biz ormanı gaspetmişiz gibi davranıyor ?

Burası ormandır diyene kadar. Biz bir yanlışlık yapmışız demiyorlar ve her işi gizli yapıp bilgi bile vermiyorlar.

Şimdi evraklar,dosyalar bu yanlışlıkları yapan kişilerin önüne gelecek ve kişiler de yaptıkları bu yanlışlıkları ormanın ve kendi lehine bir şekilde düzeltecekler.Bütün haritalar ve gizli deyip kimseye göstermedikleri evraklar çekmecelerinde.Ayrıca Memurken yaptıkları hatayı şimdi daha üst makamlara geldiklerinden şimdi Müdür sıfatıyla daha kolay da düzeltebileceklerdir.
Korktuğum bu. Aşağıdaki yazının tümünü okumadan sakın olmaz öyle şey demeyin. Olmuş.
(Özveriyle çalıştiğini bildiğim ve çoğunlukta olmalarını temenni ettiğim bütün orman çalışanlarını tenzih ederim)ama bunları yazmak zorundayım. Bunlar ülkemizin gerçekleri.

Hem yanlışlığı yapan kendileri, hem bilgi vermiyorlar. Ben de Demek ki birşeyler dönüyor. Diye düşünüyorum. Acaba bu şekilde düşünmekte haksızmıyım?

Emsal karar ararken karşıma çıkan örnekler ise korkutucu. Biraz uzun ama nasıl karar verildiği hakkında aydınlatıcı. Mesela bir alıntı :

Bunun kanıtı Aralık 2004’te İzmir ...............Sulh Hukuk Mahkemesi Hakiminin odasında 3 hakim ve 2 öğretimüyesinin bulunduğu ortamda kadastro mahkemesi hakimi MB’nin “Hoca siz Kırıklar Köyünde haklıydınız. Ancak bizim öyle karar vermemiz gerekiyordu. Öyle karar verdik. Çünkü öyle karar vermezsek Türkiye’de ormankalmazsı” şeklindeki itirazıdır.

Bu paragrafın geri kalanı aşağıdadır.

Saygılarımla.


Page 5
Kundakçı 23 no2 lu tutanak, bu tahdidi karşılayan hava fotoğrafı, eski gizli memleket haritası (İzmir L 18 b-4 gizli paftası)bulunmamaktadır.Var olan sadece 1948 tahdit haritasının 1523-1530 tahdit hattıdır. Bu hat üzerinde tartışmalı 630 parselin yeri 1526-Ahmet Güleç olarak işaret edilmiş vaziyette ormana bu rasat noktasında sınır tarladır. Ancak davalı Orman idaresiAhmet güleç ismini silmeden bu noktadan oldukça uzağa ve sınır hattının ormandan tarafına (x → tartışmalı parselinbulunduğu yer) yazar ve mahkemeye ibraz eder.Hakim bir ağacın gölgesinde bekler tarlaya bile girmez. Bilirkişiler köy bilirkişisini de yanlarına alırlar. Ellerinde nebir belge ne de bir ölçüm cihazı vardır. Şerit metre bile kullanmazlar. Dolaşıp gelirler. Yukarıda yazılın keşfinyapılış koşullarının büyük çoğunluğu yapılmaz. Raporlarını yazarlar. Sınırlamaya itiraz davası açan kişi ormancı veharita teknisyeni bilirkişilerin müşterek raporlarına itiraz eder. İtirazları ve suistimal olarak gördüğü hususlaraşağıdadır.1. Bilirkişileri 1523-1530 orman snır hattının gerisinde ve 1526 Ahmet Güleç semt sınır noktasının oldukçauzağında orman idaresinin (X tartışmalı parselin bulunduğu yer) ibaresindeki (x) i daksille kapatıp ...... şeklineçevirirler. Fotokopisini raporlarına eklerler. Yaptıkları tahrifatı da olduğu gibi dosyada ve belgede bırakırlar.2. 2/B uygulamasında parselin yeri alt başlıklı kroki bilirkişilerce çizilmemiştir. Bu kroki 2000/3 E nolu davadosyasında yoktur. Bilirkişi dava dosyasında olmayan bu belgeyi orman idaresindeki kadastro komisyonundanalmıştır. Oysa krokinin bilirkişilerce bizzat çizilmesi kendi tespitlerinin eseri olması gerekirdi. Kroki 1998yılında yapılan 2/B işlemi orijinal krokisinin fotokopisidir (dava dosyasında yoktur).3. Bilirkişilerin 1948 yılında yapılan 1. Orman tahdit ve kadastrosuna ait 1525-1527 orman sınır hattını haritaya vekendi tespitine göre geçirmesi gerekirken dava dosyasında bulunmayan 1744 sayılı yasa uyarınca 1976 dayapılan ikinci orman kadastrosuna ait haritaya göre geçirmiştir. 1978 tarihli olan bu harita 1948deki durumuifade edemez. Bu haritanın 1948 de yapılan 1. Orman tahdidine ait olmadığı üzerindeki 2072-2073-2074-2075rakamlarının varlığından anlaşılmaktadır.Orman idaresinin yönlendirilmesine itibar etmişler. Yanlış belgeyi dayanak almışlardır. Yeminlerine ihanetetmişlerdir.

4. Dava konusu tapulu tartışmalı parselin tapulama harita plan örneği kadastro müdürlüğünce içi boş olarakgönderilir. Bilirkişiler Buca Kadastro müdürlüğünce gönderilen orijinal krokiyi 1999daki 2/B işleminde yapılanormana çekilen kısım, 2/B işlemine tabi kısım şeklinde üçe ayırıp yeşil ve kırmızıya boyamışlardır. Bununfotokopisininin aynısını bilirkişi raporunun eki olarak mahkemeye verirken boyadıkları bu belgeyi tahrifatlıolarak dosyaya geri koymuşlardır. Hakimi yanlış yönlendirmişlerdir. Bu bir başka suistimaldir.

5. Bunlar itiraz dilekçesinde mülk sahibince ortaya konulunca Ek raporlarında itiraf etmek durumunda kalmışlardır. Açık bir şekilde “biz daha iyi anlaşılsın diye yaptık “ şeklinde yazabilmişlerdir.

6. Bilirkişiler 1948 yılında yapılan 1. Orman tahdidine ilişkin belgeleri varmış gibi rapor tanzim etmişler yalansöylemişler, mahkemeyi yanıltmışlardır. İtirazlar üzerine “dosyadaki sarı zarf içinde vardır” demişlerdir.Oysa dava dosyasında böyle bir sarı zarf da yoktur. Bu suistimalleri yapan bilirkişilerin raporuna kadastromahkemesi hakimi bilerek itibar etmiş, vatandaşın sınırlamaya itiraz talebi ret edilmiştir.

Temyiz ve tashih-ikarar başvuruları da Yargıtay 20. Hukuk dairesinin F.A. başkanlığındaki heyeti tarafından ret edilmiştir. Hukuk,kadastro mahkemesi hakimi ve yargıtay 20. HD hakimlerince katledilmiştir.

Bunun kanıtı Aralık 2004’te İzmir ...............Sulh Hukuk Mahkemesi Hakiminin odasında 3 hakim ve 2 öğretimüyesinin bulunduğu ortamda kadastro mahkemesi hakimi MB’nin “Hoca siz Kırıklar Köyünde haklıydınız. Ancak bizim öyle karar vermemiz gerekiyordu. Öyle karar verdik. Çünkü öyle karar vermezsek Türkiye’de ormankalmazsı” şeklindeki itirazıdır.

Yüce Yargının hakimlerin çoğunun orman köylüsüne bakışı budur.Ayrıca köylü vatandaş yukarıdaki suiniyeti savcılığa bir dilekçe ile bildirip suç duyurusunda bulunur. Olay bir yıldanfazla hasır altı edilir. Müştekinin sorması üzerine soruşturmayı üstlenen Cumhuriyet Savcısı NTE müştekiyi çağırdığısırada AK’nın yanında ona “herşey açık olarak görülüyor, fazla irdelemeye gerek yok” demiştir.

Ancak bir süresonra takipsizlik kararı müştekiye tebliğ edilmiştir.Bunun üzerine müşteki İzmire Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesinde takipsizlik kararına itiraz eder. Ancak kesin delilolmadığı gerekçesi ile itirazı yine ret edilir. Soruyorum yukarıdaki açıklananlar belgeleri ile sunulduğu halde,bilirkişi kendi yazısı ile itiraf ettiği halde yargılanmaktan alıkonuluyor anlaşılmış değildir.Bugün orman köylüsü adalete güvenmemektedir. Halkoyu yoklamalarında güven düzeyi %4lere düşmüşse bundameslek sahiplerinin icraatlarının payı azımsanamaz.4.1.3 Yargılamanın YenilenmesiHukuk usulü muhakemeleri kanununun 445. maddesinde “katiyen verilen veya katiyet iktisap etmiş olan kararlarhakkında aşağıdaki sebeplere binaen iade-i muhakeme talep olunabilir” denilmektedir.

Bu hususlardan halledilirdi. Bir yerde yapılan 1., 2. ve diğer orman kadastrolarıverilerinin birbiri ile örtüşen yanı çok az ve anlaşılmaz. Bu gibi yanlışlılar Türkiyenin her tarafında var ama İzmir-Kırıklar Köyü şanslı zira her köyde bir Akif Hoca yok.Sonrasının takdirini kamuoyuna bırakıyorum.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2007, 01:40   #34
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,115
Galeri: 137
Sayın Oğuz Karsan,

TÜRK MEDENÎ KANUNU'nun bir maddesini aşağıya alıyorum.

Alıntı:
Madde 1023- Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.
Bu madde sizi tarif ediyor. Siz tapu kütüğüne, iyiniyetle dayanarak bir arazi aldınız. Bu kanun maddesi de sizin korunacağınızı söylüyor. Sizi kim koruyacak? Tabii ki kanunları korumakla yükümlü olanlar.

Oysa sizin verdiğiniz örnekte bu yükümlülerden birisi, ya da birileri hakkı korumak yerine başka bir şeyi korumak iddiasındalar. Böyle bir şey olabilir mi? Elbette olabilir. Neden Olabilir diyorum? Bu soruya cevap vermeden, izninizle bir başka soru daha sorayım.

Bu, karşımızdaki olay nedir? Bir kural ihlalidir. Bizim ülkemizde kurallar ihlal edilir mi? Ne demek? Elbette edilir. Hatta, "Aslolan kuralları ihlal etmektir." diye düşünenlerimiz de epeyce vardır. Bazılarımız, kuralları ihlal etmeyen, edilmesine karşı çıkan, birilerini görünce rahatsız oluruz.

Bazılarımız hakkı çiğnerken, bazılarımız da bunlara alkış dahi tutarız.

Çok uzağa gitmeyelim. Bu gün kurban bayramı. Bir alıntı yapıyorum.
Alıntı:
-ATO'NUN HAZIRLADIĞI �TRAFİK TERÖRÜNÜN BAYRAM MESAİSİ� RAPORUNA GÖRE, SON 5 YILDA RAMAZAN VE KURBAN BAYRAMI TATİLLERİNDE MEYDANA GELEN 990 TRAFİK KAZASINDA TOPLAM 1398 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ, 2433 KİŞİ DE YARALANDI.
Bazıları, şans, talih, ecel gibi sorumlular bulsalar da gerçek şudur ki bu kazaların pek büyük bir çoğunluğu kural ihlallerinden kaynaklanmaktadır.

Fizik kurallarından tutunuz, trafik ve sağlık kurallarına kadar ihlal ettiğimiz kuralları bir saymaya kalksak ayrı bir küllüyat yaratırız.

Bu rakamlar, araştırmacının ulaşabildiği bazı kayıtlara geçenlerdir. Az ya da çok ulaşılamayan kayıtlar, kayda geçmeyen olaylar da mutlaka vardır.

Şimdi bu tablonun sizin tarlanızla ne ilgisi var? Şöyle bir ilgisi var: bu tablo ve sizin tarlanız aynı ülkede ve aynı hukuk düzeni içinde.

Bu kazaların akılla izahı ne kadar mümkün ise, sizin örnek verdiğiniz olayın izahı da o kadar mümkün.

Yine de ben bu kazaların azaltılabileceği, tapunun da güvenilir olabileceği bir ülkeyi yaratabileceğimizi düşünüyorum. Böyle düşünen başkalarının da olduğunu biliyorum.

Bu düşünceyle, sizin pes etmemenizi talep ediyorum. Mücadelenize katkı vermeye çalışıyorum.

Burada konu dışına taşmak istemiyorum. Ama sizin vediğiniz örneğe benzer pek çok örneği ben yaşayarak biliyorum. Buna rağmen sağlıklı düşünme yeteneğimi kaybetmemeye çalışıyorum. Bu, benim en önemli dayanağım. Bunu kaybedersem, geriye neyim kalır? Belki bir gün, sırası gelir de bunlardan bazılarını, sizlerle paylaşırım.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-12-2007, 19:12   #35
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba,

Sn.Yücel Özlem,

Önce Bayramınızı kutlarım.

Yine toplum için çok yararlı mesajlar vermişsiniz. Teşekkür ediyorum yazdıklarınızın hepsine katılıyorum. Ama benim isyanım, işini yapmayan devlet memurlarının üstelik başkaları mağdur olurken, bir de kendi hatalarını kapatmak uğruna başka yanlışlıklar içine girmeleridir. İsyanım bu yüzden.

Ülkemizin her ferdi her an bir sürü yanlışlık yapıyor. Bu çok normal. Yapmasalar tabi daha iyi ama bir de çıkar sağlamak uğruna veya kendi hatasını örtmek uğruna ikinci ve bir başka hata yapıp insanlara zarar verilmesine hiç taammülüm yok.

Bu esasında ülkemizin zaafı. Kaş yaparken göz çıkartmak, Kraldan fazla kralcı olmak, Ülkem için yaptım demek moda haline geldi. Peki bu ülkenin kanunları bir tek vatandaşına mı işliyecek ?.

Herkes hatasının bedelini ödemeli. Zamanında eğer orman olan yeri orman dışında bırakmak suretiyle hata haritalar veya tutanaklarda yanlış yapılmışsa onun da hesabı sorulmalı. Kimseye gösterilmeyen o ünlü ve kıymetli Amenajman planında bir hata yapılmışsa onu yapandan da. Eğer Orman Kadastro Komisyonu bir yanlışlık yapmışsa onun da hesabını sormalı. Daha sonra farkına varmalarına rağmen düzeltmeyenlerden de.

Ama bütün bu yanlışlıkların sonucu o araziyi alan son kişi benim diye bir sürü kişinin yaptığı yanlışlığın bedeli, kapalı kapılar ardındaki kararlar sonucu, gösterilmeyen haritalardaki hususlardan yola çıkarak vatandaşa ödettirilmemeli.

Her şey ortaya dökülmeli, Benim bir hatam varsa bana da o hatam kadarı ödettirilmeli.

Sanırım vatandaşın bu gibi mağduriyetinde 4982 sayılı kanun işte bu gibi durumlarda çok işe yarıyor ve daha da yarıyacak gibi görülüyor.

Tabi daha işin başındayız. Eğer ülkemizdeki bütün yanlışlıkların düzelmesini istiyorsak. Bence derhal önümüzdeki 25-30 yılın öğretmenlerini yetiştirecek sistemi oluşturmalıyız. Her işin gidip dayandığı yer eğitim. Bu parti, şu parti demeden herkesin ve bundan sonra gelen her hükmetin de uygulaması gereken Milli Eğitim Seferberliğini veya her ne isim takacaksak, hemen uygulamaya koymalıyız.

Yoksa her gelen hükümetin ayrı politikaları ile bu iş yürümez.

Başbakan, bakan, milletvekili, her kim olursa olsun önce insan olmalı yoksa herkes hatasının bedelini başka kişiye ödetmeye kalkar. Biri ormanda yaptığı hatayı kapatır, bir doktor yanlışlıkla ölümüne sebep olduğu hastasının izlerini siler, Komiser sorguda yanlışlıkla ölen süpheliyi yoketmeye çalışır, sarhoş araba kullananlar çarptığı kişileri hastaneye götürmekten kaçar, Bir başkası rüşvetle trafik tutanağını değiştirmeye kalkar, beş yıldızlı otel kanalizasyonunu mavi bayraklı koya boşaltır ve örtpas edilir, bu örneklerden istediğimiz kadar yazabiliriz.

En sonunda da Kenan Evren çıkıp biz yanlış yapmışız der. Peki bu başkasının yaptığı hatanın bedelini vatandaş olarak neden hep biz ödüyoruz? . . . .


Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-12-2007, 12:36   #36
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,115
Galeri: 137
Sayın Oğuz Karsan,

Siz muhatap olduğunuz davadan rahatsızsınız. Ben de sizin haklı olabileceğinizi düşünüyorum.

Size neden şikayet ediyorsunuz? demiyorum. Şikayet etmek, mücadele etmek için, pek çok sebebimizin, düzeltmek zorunda olduğumuz pek çok yanlışın bulunduğunu söylemeye çalışıyorum. Siz, isyanınızla bir çok sorular soruyorsunuz. Sizin konunuz ile ilgili olarak sorduğunuz soruların doğru cevaplarını kendimce vermeye çalışıyorum.

Bunları yaparken, konuyu dağıtmamaya da elimden geldiğince dikkat etmeye çalışıyorum. O nedenle de birinci önceliğim, "Yine toplum için çok yararlı mesajlar vermişsiniz" cümlenizde işaret edilen durum değildir. Hatta konudan uzaklaşılmasını, asıl konunun selameti açısından, zararlı bulduğumu belirtmeliyim.

Muhatap olduğunuz davayı da kazanmanız gerektiğini, bunun imkansız olmadığını düşünüyorum. Sizi bu konuda desteklemek ve yüreklendirmek yanında, bir işe yarayabilir düşüncesiyle bildiklerimi, aktarmaya çalışıyorum. Bu davayı sadece kendiniz için değil, sizden sonra benzer olaylarla karılaşabilecekler için de kazanmalısınız diyorum.

Ormanların çoğalmasını istemek, ağaç dikmek, yaşatmaya çalışmak ayrı bir şey. Kişi haklarının korunması, insana saygı, hukuka saygı, ayrı bir şey.

Size karşı açılan davada, dayanak olarak gösterilen Yargıtay kararı, Medeni Kanunun 1023. maddesini, öldürmese de canını kaçırıyor. Yani kanun koyucunun bu madde ile korumak istediği bir hakkı zayıflatıyor. Korunan bu hakkı, bazı durumlar için korumasız bırakıp ortadan kaldırıyor.

Oysa, siz tapu siciline güvenerek bir mal edindiniz. Tapu sicilinin kefili Devlet'tir. Hazine'dir. Şimdi aynı Hazine, kefil olduğuğu, kendi sorumluluğunda tutulan sicilin, yanlış olduğunu söylüyor. İşte ben de buna isyan ediyorum. Böyle bir yanlışlık olamaz mı? Elbette olabilir. O zaman da tavır ve yöntem bu olmamalı. Daha makul ve insani, sizi de incitmeyecek veya daha az incineceğiniz bir çözümle sizin karşınıza gelinmeli.

Bence bu durum kanuna ve hukuka aykırılık teşkil ediyor. Bu konuyu ihmal etmemenizi öneriyorum. Savunmanızda bu konu çok önemli bir dayanak olabilir.

Yargıtay içtihatları da değişmez değildir. Zaman içinde, olayalar ve düşünceler değiştikçe, içtihatların da değiştiğini biliyoruz.

Hatta bazı davalar sırasında yargıç, konuyla ilgili kanun hükmünü Anayasa ve hukuka aykırı bularak o maddenin iptalini istemiş ve konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürmüştür. Bu talplerden bazıları ciddi bulunarak incelenmiş ve o maddeler iptal edilmiştir.

Eski Türk Ceza kanununda bir madde, suçluya ceza tertip ederken, mağdurun özel bir durumuna da temes ederek, mütecaviz suçluya bir ceza indirimi öngörmüştü. Bu, mağdurun kişiliğinin de tartışma konusu edilmesine ve dava sırasında daha çok hırpalanmasına sebep oluyordu. Hatta, bazı hallerde, suçlu ceza indiriminden yararlanabilmek için, iftira ve benzeri bazı tertipler içine de girebiliyordu. İnsana saygılı, yürekli bir yargıç, bu hükmü, insan haklarına, evrensel hukuk normlarına, Anayasa'ya aykırı bulduğunu belirterek itiraz etti. Daha önce, uzun yıllar bir çok defalar uygulanmış bir hüküm, bu itiraz üzerine Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-12-2007, 12:35   #37
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Özel ağaçlandırma ne kadar gerçek, inandırıcı ve uygulanabilir olabilir ?.

Merhaba,

Sn. Malina ve Sn. Yücel Özlem.

Yararlı bilgiler verdiğiniz gerçeğini gözardı etmiyorum. Özel Ağaçlandırma Kanunun da yararlı olması amacıyla çıkartıldığına eminim Ancak, Orman Bakanlığımızda hala çağdışı bazı fikirler, tanımlar, yorumlar var.

Ağaçlandırmanın önündeki en büyük engel işte bu örümcekli fikirler.

Şöyle ki; Diyelim ben arazime ağaç dikip ağaçlandırma yaptım. Orman İşletme Müdürlüğü nden işgüzar birilerinin rapor düzenleyerek, bize yapmış olduğu gibi, eylemli durumda içinde ağaç bulunduğu gerçeğine dayanarak orman ilan edilmek suretiyle, dava açmayacağı ne malum. Böyle bir garantiniz var mı? Yok. Malesef yok diyorum çünkü benim başıma geldi. Biraz araştırdığımda ise korkunç gerçekle yüzleştim. Bütün kozlar devletin, dolayısıyla ormanın elinde. Tapun var mı?

Tabi var. Yerimiz tapulu diyeceksiniz. Bizim ki de tapuluydu. Yetmez.

Hemen Orman Kadastrosu geçip geçmediğini soracaksınız. Evet Orman Kadastrosu da geçmiş. Orman olmayan yer tanımı ile tarım arazisi olarak işlem görmüş ve tapuya işlenmiş. Üstelik kadastroya itiraz süresi olan 10 yıl da geçmiş. Ama bu da yetmez. Ayrıca, lehinize bulacağınız başka belgeler de yetmez. Bütün haritalarda orman görünmese bile yine yetmez.

İşte arazinizi ağaçlandırmamanız için önünüzdeki ilk engel. Devletin yoruma açık tanımları ve onun işgüzar memurları.

Böyle bir durumla karşılaşmamak için yapmanız gereken bir işlem daha var. Arazinizin orman ile bir ilişkisinin olmadığını ispat etmek durumundasınız. Peki bunu nasıl başarabilirsiniz. Ben size asla başaramayacağınızı peşinen söyleyebilirim. Çünkü devlet kanunları koyarken hep muğlak ifadeler kullanmış. Ve lazım geldiğinde de o muğlak ifadeler bağımsız yargı tarafından doğal olarak devlet yararına kullanılıyor.

Bir düşünün evveliyatı orman olan bir yer ifadesi var. İşte sadece bu ifade bile herşeyi anlatmaya yetiyor. Diğer bütün durum ve evraklarda haklı olsanız bile bu ifade karşısında baştan kaybetmiş sayılırsınız. Eğer Fatih Sultan Mehmet veya Kanuni dedeniz değilse ve arazi onlardan birinden kalmamış ise, baştan kaybettiniz demektir.

40-50 Yaşın üzerindeki herkes bir düşünsün acaba eskiden nereleri orman değildi diye? İstediğiniz kadar düşünün eskiden orman olmayan yer yok gibidir. Şişli, Mecidiyeköy, Levent, Feriköy, Çamlıca, Boğazın iki yakası, eski resimlere bir bakın bakalım. Orman olmayan yer varmıymış. Eğer 1400 lü yılların fotoğrafını bulabilseniz Topkapı sarayı nın bulunduğu yer bile orman görünür. Mahkemelerde binlerce kişinin arazisini orman ilan eden sayın hakimlerimizin şu an oturdukları yerler de ormandı. Daireler, apartmanlar, siteler hepsi. Çünkü 14 yıl kendi haline bırakılan bir arazinin orman görünümü kazanacağını Bilim Teknik dergisinde yazı yazan bilim adamları söylüyor.

Eskiden zaten her yer ormandı. Bu tesbite bir de bir yerin orman olup olmadığını belirlemek için eski ve gizli memleket haritaları lafı da eklenmiş. Bütün bunlar devletin daha doğrusu ormanın elini güçlendiren unsurlardır.

Belki çok kötü bir tablo diyenleriniz de olabilir ama gerçek malesef bu.
Eğer isterse devlet bir araziyi alır. Ama orman diyerek alır, ama başka birşey diyerek alır.

Peki şimdi esas konumuz olan ağaçlandırmaya gelelim. Benim bu yazıyı yazmış olmam bile ağaçlandırma için bir engel teşkil edebilir. Bunun da bilincindeyim. Yazımı okuduktan sonra bazıları, arazilerine ağaç dikmekten vazgeçecektir.

Ama bütün bu olumlu kanun ve tanımlara rağmen, Ormanlarımızın neden çoğalamadığı sorusuna da en gerçekçi cevap şu olsa gerek. 1-Beceriksizlik 2- Nemelazımcılık 3-Diğer, ormanlarını geliştirebilmiş olan devletleri emsal alamamak 4 - Çağı anlayamamak 5 - Orman seven, İş bilen, yetenekli, çalışkan kişilerin iş yapmalarını engellemek suretiyle, bıktıran ve bezdiren, içinde barındırmaya müsait olmayan bir bürokrasi

Ama korkmasınlar, bu sitede tanıştığım birçok orman görevlisi, daire başkanıyla, müdürüyle, şefiyle, memuruyla, işçisi ve görevlisiyle o bahsettiğim örümcek kafalı zihniyeti taşımıyor. Ve korkusuzca anlamsız bürokrasiyle mücadele ediyorlar.


Hala birkaç yerde ağacımız ve ormanımız varsa onlar sayesindedir.

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-01-2008, 14:23   #38
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 03-01-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 2
orman kadastrosu

özel mülkiyetten kastınız geçerli bir belgeyemi dayanıyor bunu bilmemiz gerek.ancak geçerli bir belgeye dayanmıyor ise ve o bölgede vasıf tayini yani orman kadastro çalışması henüz yapılmamış ise ve arazi üzerinde eski tarihlerden gelme bir orman ağacı varlığı var ise buraların orman sınırları içine alınması mümkündür.

muratadak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-03-2008, 10:41   #39
/
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
Vay beeeeeeeeeeee.

Adalet mülkün temelidir. demiş Atatürk.
Herhalde onun zamanın da iken öyleydi.!

Murat Öz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-03-2008, 13:15   #40
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Orman Davasi Nasil Oldu ? Nasil Olmali ?

Merhaba,

Ormanın daha doğrusu kendisinin açamadığı fakat hazineye açtırdığı tapu iptal davası sonuçlandı. Sonuç malum. Tapu iptal kararı çıktı.

Bu iş başımıza geldiğinden beri kimsenin benim kadar araştırma yapıp bilgi sahibi olabileceğını sanmıyorum. Gerek kanunen avukatlardan ve hakimlerden gerek Emekli yargıtay mensuplarının ve hakimlerin veya emekli orman profesörlerinin veya yine emekli generallerimizin yazmış oldukları kitaplardan veya diğer kaynaklardan yaptığım araştırmalardan şunları öğrendim.

Bir yerin orman olup olmamasında en önemli etken orman tahdidi yani tahdit haritaları. Bu haritalar kadastro ekiplerinin orman araştırması sonucu orman sınır noktalarını belirlemesi ile oluşturuluyor.

6831 sayılı orman kanununun ve 3402 sayılı kadastro kanununun bir sürü maddesi ve Yargıtayın bu konuda yol gösteren onlarca içtihatı var. Hepsi orman sayılan ve sayılmayan alanları ayırırken en önemli husus olarak kadastroyu almışlar ve orman tahdidinin önemine binaen bu konuda oluşturulmuş haritaların dikkate alınmasını öngörmüşlerdir.

Peki bu tahdit çok mu önemli? Evet hemde çok önemli. Çünkü eğer günün birinde kadastro geçerken yıllarca tarla olarak kullandığınız arazinizi orman ilan ederse o zaman siz hakkınızı orman kadastrosunun yapmış olduğu orman tahdidine veya tahdit haritasındaki orman sınır noktalarına göre arayacaksınız. Buraya kadar herşey normal.

Ancak mahkemede hakkınızı ararken ortaya bir şeyler koymak ve ispat etmek zorundasınız. İşte bu aşamada edinmeye çalıştığınız bilgileri orman idaresinden istemek zorundasınız ama kaba bir tabirle bakalım orman idaresi düşmana cephane verecek mi ? Hayır. Peki ne yapabilirsiniz ikinci bir yol olarak mahkeme kanalı ile istersiniz. Bu da pek mümkün olmuyor. Çünkü orman idaresi mahkemenin istediği belgeleri değil, kendini haklı çıkarabilecek haritaları ve belgeleri yolluyor. Tabi bu belgelerin tarihlerini de asla belirtmeden ve hatta bazen orjinal haritaların üzerinde boyamalar ve tahrifat yaparak gerçeği kararttıkları bile oluyor. İnternette hayli örnek var.

Peki bu konuda ne yapılabilir. İlk şart helal süt emmiş bir Sn.Hakime düşmüş olmak. Bu iş zaten % 100 haklı olsanız bile toto gibidir. Çünkü Sn.Hakim hukuğun üstünlüğüne inanmış hem de konuyu araştırıp delillerin tümünü dosyasına getirebilecek güç ve isteğe sahip olan biri olmalıdır. Bu lafımdan sakın hakimlerimizi beğenmediğim fikri çıkarılmasın.Ama bu tanıma uymayan bir hakimin de orman davasını adaletli götürebileceği şüphelidir.

Sn.Hakim hem ormandan isteyeceği belge ve haritaların vasfını değerlendirebilecek bilgi birikimine sahip olmasının yanında ; ormandan mahkemeye gönderilen belgelerin asıl mı,? kopya mı? Gerçek mi? veya sahte mi ? olup olmadıklarını da araştırabilecek güçte olmalıdır.Yine internetten bilgi edindiğim kadarıylaGenellikle orman idareleri hep okunaksız kara fotokopileri yolluyormuş.

Hadi şimdi iletişim çağındayız herkesin herşeyden haberi oluyor.Peki 30 veya 50 yıl önce zavallı köylü vatandaş böylesine bir sisteme karşı arazisini nasıl koruyabilmiş acaba? Acaba hukuk onun hakkını gözetmiş olabilir mi ?

Orman idaresinin yıllardır mahkemelere gerçeği yansıtmayan veya en azından kendini güç duruma düşürecek bilgi ve belgeleri göndermediğini basında çıkan haberlerden biliyoruz.
Hatta bile bile göz yumduktan sonra üzerinde yapılan inşaatlar bitene kadar ses çıkarmayan ve yıllarca kazanç elde etmeyi uman orman görevlileri bile var

Bu konuda bazı orman çalışanlarının daha da ileri giderek, belge ve haritalarda , değişiklik veya boyamalarla çeşitli tahrifatlar yaparak mahkemeleri yanlış yönlendirerek Sırf ormanın lehine karar çıkması uğruna hukuk devletini ne hale soktukları da bir gerçektir.

Orman yetkililerinin veya şeflerinin bir raporu T.C Kadastro Kanunlarının ve T.C. Tapu dairesinden alınmış hani hepimizin zaman zaman bahsettiği kapı gibi tapudan daha değerli ve geçerlidir. Bu bir yorum değil bizzat yaşanan olaydır. Mahkeme Türkiye Cumhuriyetinin 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre yapılan Kadastroyu ve Orman Tahdidini Ve yine Türkiye Cumhuriyetinin Tapu dairesince verilmiş tapusunu değer vermemiş olacak ki. Tek delil Orman Şefinin Karaladığı rengi ve tarihi belli olmayan haritayı dikkate almıştır.Bilirkişinin mahkemeye sunduğu diğer bir haritanın da tarihi belli değildir ama bilgisayarda düzenlendiği bellidir yani mürekkebi kurumamıştır.

Bütün bu yaşananlara rağmen hakim 88 nolu orman kadastro komisyonunun 3402 ve 6831 sayılı kanuna göre gerçekleştirdiği ve raporunda bahsettiği hava fotoğrafı, ve haritaları merak etmemiş istememize rağmen dosyaya aldırmamıştır.

Şimdi anladınız mı bu ülkede en önemli insanlar kim
Hatta halk arasında anlatılan bir olay vardır oğlu üniversiteyi bitirip kaymakam olduğunu söyleyince ninesi oğlum biraz daha okuyup ormancı olamadın mı demiş.

Şimdi yazacaklarım ise benim yorumum filan değil Kanunların ve Yarğıtayın,Hukuk Genel Kurulu kararlarının görüşleri

20. H.D. 28,12,1995 E : 1995/10488 K: 1995/17623 sayılı kararında
Özet : Teknik Bilirkişinin, Orman Tahdit haritası ile uyum sağlamayan eksik kroki ve raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.

20. H.D. 13,05,1993 E : 1992/10248 K: 1993/4283
Özet : Orman tahdidinin kesinleştiği yerlerde bir taşınmazın orman olup olmadığı kural olarak
tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir.

* 20.HD. (25.10.1993), E.1992/14005, K.1993/8560
ÖZET: Kesinleşen orman tahdit haritası zemine uygulanmadan, bir yerin orman olup olmadığı hakkında sonuca ulaşılamaz.

* 20.HD. (09.02.1994), E.1994/268, K.1994/1045
ÖZET: “ Orman kadastrosu yapılıp kesinleşmişse; bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit haritasının yerine uygulanması ile çözümlenir.”

Demiştir.

Ayrıca

BİR İÇTİHAT BİRLEŞTİRME KARARI
7,1,1948 gün 16/19-1 numaralı içtihat birleştirme kararında ve 30,9,1981 gün ve 1979/1-157 esas ve karar numaralı Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği gibi, Orman ile ilgili davalarda gerçek hasım ister davalı ister davacı olsun Orman Yönetimidir. Orman olan bir yer için Hazinenin dava hakkı yoktur. Demiştir dolayısıyla

Eğer orman iddiası varsa ,Bu nedenle hazine dava açamaz.
Kesinleşmiş orman tahdidi olan yerlerde ise, kural olarak yerin orman olup olmadığı kesinleşen bu tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir. Bu yapılan sınırlama işlemi, tahditten sonra açılacak davalarda kesin hüküm sonuçlarını doğuracaktır. Davadan önce kesinleşen orman tahdidi, taşınmaz yönünden kesin delil teşkil edeceğinden mahkemenin diğer delillerle o yerin orman olup olmadığını araması gereksizdir. Bilirkişi ve mahkeme çok iyi bilmektedir ki her olayda olay tarihinde yürürlükte olan kanun ve belgelerden faydalanılır.

Ama bizim davamızda malesef böyle olmamıştır. Hakim tek taraflı bir duruş sergilemiş ve sadece Çanakkale orman idaresinin eline verdiği bilgilerle mahkemeye gelen bilirkişinin raporuna yazdıkları ile yetinmiştir.Konuşmamıza bile izin vermemiş isteklerinizi yazılı olarak verin demiştir.Verdiğimiz dilekçeleri ve ısrarla dilekçelerimizede belirttiğimiz hususları dikkate almamış. En önemli unsur olan orman tahdit haritası ve amenajman planını getirtmemiş. Çanakkale orman idaresince kasten boyanan tarihi bile belli olmayan haritayı dikkate almıştır.
Peki bundan sonra ne olacak.
Bazılarınız yargıtay aşaması var diyecek. Acaba yargıtayda dosya okunacak mı ? Veya orman tahdit haritası olmadan hakimin kesin hüküm verdiğinin farkına varabilecek kadar dosya ile ilgilenilecek mi ? Şüpheliyim ve karamsarım

Bu iş ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde biter. Napalım kaderde ülkemizi şikayet etmek de varmış. Şimdi daha önce ülkemizi şikayet edenlere farklı gözle bakıyor ve kızmıyorum. Demek ki mecbur kalmışlar.

Şimdi ağaç dikecekler, ağacı olanlar ve arazisinde ağaç bulunanlarla arazi almayı düşünenlere duyuru. Hemen orman müdürlüklerine gidip arazinizin evveliyatı ile ilgili bilgi ve belgeleri 4982 sayılı bilgi edinme kanununa binaen isteyip doğru olduklarından emin olduğunuz belgeleri bir dosyada saklayın. Ve mutlaka, orman olmayan arazidir ve satın alınmasında müdürlüğümüzce bir sakınca yoktur yazılı belgeleri Orman Müdürlüklerinden isteyin. Yoksa ileride mağdur olabilirsiniz. Avukatınıza şimdiden danışın

Dikkat etmaniz gereken en öneml bir söz
“ Evveliyatı orman olan yerler ile ilgili zaman aşımı yoktur “ Yani orman idaresi 100 yıl bile geçse birgün sizin araziniz eskiden ormanmış diyerek dava açabilir ve tapunuzu iptal ettirebilir.

Peki soruyorum evveliyatı orman olmayan bir yer biliyormusunuz? Biliyorsanız lütfen Bana yazınız..
Evveliyatı lafı o kadar geniş kapsamlıdır ki. Orman isterse Fatih Sultan Mehmet e kadar da gidebilir.

Özetlersek herkesin arazisine orman iddiasıyla dava açılabilir.

Malesef Kanun ve içtihatlar bunu gösteriyor. Kanunun yetmediği yerde Gerekirse yeni içtihat çıkarıp davayı sular idaresine bile açtırırlar.

Şunu asla unutmayın kanunlara uymak zorunda olan sizsiniz onlar değil. Kanunu zaten onlar yapıyor. Nasıl gerekiyorsa öyle düzenlerler. Nasıl yorumlamaları gerekiyorsa öyle de yorumlarlar yoksa kazanıp kaybetme oranı % 1 olmazdı araştırınız.

Orman davaları ile ile ilgili kanun,içtihat ve bilgi isteyenlere her zaman telefonum açık.

Saygılarımla
Oğuz Karsan
0536 558 05 05

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-03-2008, 23:35   #41
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,115
Galeri: 137
Sayın Karsan, üzüldüm. Sizinle bu konuda yazışmak isterdim.

Ama görüyorum ki, en azından bir süre, uslubunuz ve haleti ruhiyeniz nedeni ile bu pek mümkün değil. Sanıyorum çok öfkelisiniz.

Size daha önce de önermiştim. Şimdi tekrar rica ediyorum. Yazdıklarınızı göndermeden tekrar okumayı alışkanlık edinin.

Ben hukukun üstünlüğünü ve de yargı bağımsızlığını savunmaya davam edeceğim.

Bunun ne kadar önemli ve dahi gerekli olduğunu yaşayarak öğrenmiş bulunuyorum.

Alıntı:
Ama bundan sonra bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğünü savunanlara küfür
edebilirim.
Bu beyanınıza cevap vermeyeceğim. Hatta üzüntülerimi bile bildirmeyeceğim.

Ancak bazı şeyleri hatırlamanızda yarar var. Sizin bu haleti ruhiye içinde yazdığınız yazılardaki bilgi yanlışları, ve uslup hatalarını, sayıp dökecek değilim.

1-Ben bu başlıkta, sizi tanımasam da dediklerinizin doğru olabileceği varsayımı ile katkıda bulunmaya çalıştım. Birilerinin yanlış yapmış olması, benim yanlış yaptığımı göstermez.

2-Burası bir bilgi paylaşım sitesi. Ağaçlar ana konusu etrafında bilgi paylaşımı yaplmaktadır.

İyi şeyler yapmak isteyen ve iyi şeyler yapılabileceğine dair ümidi olanların meydana getirdiği bir oluşumdur. Yaşadığımız ortamdaki olumsuzlukları da dile getirmemiz kaçınılmaz. Yanlışları söylemeliyiz ki doğrular meydana çıksın.

Ancak bunları bu siteye yaraşır biçimde ve forum kuralları çerçevesinde yapmak zarureti vardır.

3-Başınıza gelenleri hakettiğinizi düşünmüyorum. Ancak, bir ünlü sözü de hatırlatmadan edemiyeceğim. "Başkalarını eleştirenler kendi kapılarının önünü temiz tutmalıdır."

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-03-2008, 10:58   #42
Çiçeksever
 
cyucel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 140
Oğuz Karsan bey'e aynen katılıyorum. Ben şuan Sahrayicedit Atatürk Cad. sinde oturuyorum. Sokağımızda ahşap ev yıkılınca bahçesi ve asırlık kestane ağaçlarıyla kaplı kocaman bir yeşil alan kaldı. Sahipleri çok uğraşmasına rağmen belediye tarafından yeşil alan kabul edildi. Heralde dedik burayı artık çocuk parkı felan yaparlar diye mahalleli seviniyorduk. Ama belediye de bir şey yapmadı. O alan Büyük şehir Belediyesine geçmiş. Tabii trilyonluk rant bölgesi. Ve 2-3 sene içinde geceleri ağaçlar kesilerek. Tarla haline getirildi. Şuan İstanbul belediyesi kendi yandaşlarına arsayı vererek " BP Benzin İstasyonu " kuruldu. Biz mahalle olarak karşı çıktık. İmza topladık. Ama bile bile BP inşaası yapıldı. İşletime geçmedi.Eninde sonunda kılıfına uyduracaklar. Olan asırlık kestane ağaçlarına oldu. Aynı şekilde bizim ailemizin de Kınalı adada 2B konumuna giren bir arazimiz var. O ağaçları dedem dikmiş. Ama biz birşey yapamıyoruz, ormanlık alan diyerek devlet el koydu. Herhalde yakında Bu memleketin adaletine kanununa inanmıyorum. Öyle olsa zaten bunlar başımızda olmazdı.


Düzenleyen nevsune : 15-03-2008 saat 16:32
cyucel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-03-2008, 15:49   #43
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Sn Yücel özlem,

Yazdıklarınız doğru olabilir ama uygulamasını görmemiş insanlar olarak yazı yazıyorsunuz.

Çanakkale orman idaresinin haritaların üzerinde tahrifat yaptıktan sonra bilirkişice mahkemeye sunulan sözde haritalar var. Bakınız bu iddia büyük bir iddiadır. OKUMA YAZMALARI VARSA onlar da bu yazıları okuyup cevap versinler.

Bayramiçde iki gündür şikayet dilekçemi vereceğim müdürü bekliyorum. Dilekçemi bile verecek makam bulamıyorum.Kaymakam da arayıp neden orman müdürlüğünde kimse olmadığını soracak yerde bekleyeceksin diyor.
Bu ülkeyi benmi düzelteceğim.Kaç aydır bürokrasi ile mücadele yapıyorum. Herkes işini yapsın makamlar doldurulmuş ve hepsi birbirinin yanlışını kapatmaya uğraşıyor.
Amirler umursamıyor. Zaten umursamaz olmasalar işler bu hale gelip kitlenmez.
Ben köylünün seçtiği yolu seçmedim. Mücadelemi veriyorum.Bunu yaparken etraf biraz kırılıp dökülecek tabi.Bunuda lütfen maruz görünüz.

"2-Burası bir bilgi paylaşım sitesi. Ağaçlar ana konusu etrafında bilgi paylaşımı yaplmaktadır.

İyi şeyler yapmak isteyen ve iyi şeyler yapılabileceğine dair ümidi olanların meydana getirdiği bir oluşumdur" diyorsunuz ama unutmayınız siz evde beni sadece fikirlerinizle desteklerken esas savaşı ben veriyorum. Bu artık bir savaş haline geldi
Orman suçu kadastroya atıyor.Kadastro biz doğru tespit yaptık diyor.Ben her iki tarafa da dilekçeler verip cevaplar arıyorum.Belli ki daha önce yanlışları yapanlar hatalarını kapatmak için bilgi ve belge vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Mahkemeye alakası olmayan yeni veya başka tarihli işlerine gelecek hatalarını kapatacak bilgileri yolluyorlar.
Hakim yargıtay kararlarını hiçe sayıyor,dilekçelerimizi okumuyor,Hakiki bir hukuksuzluk ve tiyatro hüküm sürüyor. 7 yıl önce Almadan önce orman olup olmadığını sorduğumuz şefin iki lafı ile Koskoca Türkiye Cumhuriyetinin 16 yıl önce kadastro görmek suretiyle kanunlarla oluşmuş tapusu ayaklar altında, Başbakanın ağaçlandırmayı özendirmek için düzenlenmiş posterleri hertarafta,
Hakim dosyadan fotokopi bile vermiyor.
Ben bütün bu olanlara karşı zaman zaman tükenip kontrolümü kaybediyorum ve hukuğun üstünlüğüne sayıp döküyorum.,
Siz sakin sakin bilgisayarın başında beni ayıplıyorsunuz. Bir iddiam daha var gelin yer değiştirelim bu olaylara siz maruz kalın ben de evden yazı yazayım o zaman bakalım hukuk hakkında neler yazacaksınız ?
Benim yaptığımı sakın küçümsemeyin.Osmanlıdan kalma,Vatandaşını hala tebaa sanan bir zihniyetçe iş başına getirilmiş bürokratlarla uğraşıyorum bu savaşta benim elimde sadece dilekçem var ama karşımda kendini korumaya almış bir bürokrasi var.Valiliği ile,Bürokratları,Orman Müdürü ve şefi ile Hakimi ve mübaşiri ile, Biraz hoşlarına gitmeyen birşey soracak olsam kapı dışarı ediliyorum. Herşeye rağmen mücadeleme devam edeceğim ama sonunda insan haklarına ülkemi şikayet etmek bana ters geliyor. Yıllarca belli ilkelerle ülkemizi şikayet edenlere kötü gözle bakıp mücadele ettik şimdi Cumhurbaşkanımızın eşiyle aynı yoldayım. Kaderde bu da varmış. Peki buna sebep kim benmiyim hayır. Yıllarca işini savsaklamış ve salla başını al maaşını zihniyetiyle şimdi en üst makamlara gelmiş kişiler ne mi yapıyorlar ? memurluk yıllarında iken yaptıkları yanlışları kapatmaya çalışıyorlar. Az önce saydığım kadroyla.

Arazimizin elimizden alınması o kadar önemli değil,ben zaten ağaçları kesmeyecektim yine altlarında gezinip dolaşacağım çünkü bitişik parsel de bize ait. Ama bu kokuşmuşlukla mücadelem bitmeyecek.Yıllarca yaptıkları yanlışları kapatmak için işi sahtekarlığa kadar vardırabilenler ile birileri mücadele etmeli.

Önerinize uymayı isterdim ama yadıklarımı ham haliyle okumanızı istiyorum gerçek ve coşkuyla yazılmış düşüncelerimi düzeltip yumuşatmak istemiyorum.
İmla ve diğar hatalarımı mazur göreceğinize eminim.

Önce Kaymakamlığa sonra da yine Orman Müdürlüğüne gitmem lazım.

Hukukun üstünlüğünü savunabilmem için önce bürokrasi ile olan savaşı kazanmalıyım . Çünkü hukuğu da bürokrasi yönlendiriyor. Ve adaleti kendi istediklerine istediği kadar dağıtıyor. Bürokrasiye rağmen hukuk üstün gelemiyor. Madem adalet mülkün temeli bakalım doğru mu ?

Yazdıklarımdan, işini hakkıyla yapan bürokratlar alınmayacaktır. Buna eminim

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-03-2008, 11:42   #44
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,115
Galeri: 137
Sayın Karsan, siz de ön yargılarınızı ve varsayımlarınızı doğru olarak kabul ediyorsunuz. Doğru olmayan bilgilerle yaptığınız akıl yürütmeler de elbette yanlış sonuç verecektir.

Alıntı:
Yazdıklarınız doğru olabilir ama uygulamasını görmemiş insanlar olarak yazı yazıyorsunuz.
Sayın Karsan, Bunu hangi bilgiye dayanarak söylüyorsunuz. Benim hakkımda ne biliyorsunuz?

Sizin taraf olduğunuz davayı, açtıran ve takip eden, Milli Emlak Servisidir. Ben de Milli Emlak Genel Müdürlüğünde 28 yıl çalıştım. İşimi iyi yapmaya gayret ederek çalıştım. Bir çok kez alışılagelmişin dışında işler yaptım. İlkleri yapmak sıkıntılıdır. Ama sonuçları görünce sıkıntıları unuttum.

Bakın bir anımı anlatayım.

Erzincanın bir dağ köyünde Kadastro yapılmış. Bir ihbar üzerine Defterdarlık tüm parsellere itiraz etmiş. Çünkü kadastro sırasında bazı usul hataları yapılmış. Köylü tapusunu alamıyor. Uğraşıp duryorlar. İçlerinden birisi, Bakanlığa bir dilekçe vermiş. derdini anlatmış. Dilekçedeki olayı inceleme görevi bana verildi. Bir genç arkadaşımla birlikte gittik. Neredeyse, Köydeki bütün parseller davalı. Yaklaşık 1350 dava var. Tüm dosyaları dayanak olan belge ve kayıtları inceledik. Eldeki vergi ve tapu kayıtlarını arziye yeniden uygulayıp tutanaklar düzenledik. Sonuçta her parsel için bir rapor düzenledik. Bu raporlardan çoğunda davadan vazgeçilmesini teklif ettik. Teklifimiz gibi vazgeçildi. Köylüler tapularını aldılar. Geriye bizim çözemediğimiz yüz civarında dava kaldı. Bu da ilklerden biri idi.

Normal olarak, bu gibi olaylarda, madem ki konu yargıya intikal etmiş, yargı çözsün denilip, işin içinden çıkılırdı. Böylece de olayın, hukuka daha uygun çözülmüş olduğu kabul edilirdi.

Ben de bu ülkede yaşıyorum. Bir evrakı iki aydır Ankara'dan Sincan'a ulaştırmaya çalışıyorum. Herhangi bir işlem sözkonusu değil. Zarflanıp postalanacak.

Adliye mekanizmasının nasıl işlediğini hem şahsımla ilgili olaylar nedeni ile hem de işim nedeni ile biraz bilirim. Özel bilgisi olmayanlar için de sır değil. Her gün okuduklarımız ve duyduklarımız arasında aklı başında her insanı dehşete düşürecek bir çok olay var. Kendi başınıza gelmediği için, siz bu güne kadar farketmemiş olsanız da durum böyle.

Ancak hukuk herkese lazım olan bir nesnedir. Benim hayalim de hukukun üstün olduğu bir dünyadır.

Sayın Öğretmenim, bu da iyi yetişmiş hukukçular ve bağımsız yargı ile mümkündür.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-03-2008, 14:41   #45
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Keşke her bürokrat işini sizin gibi yapsa . . .

Sn. Özlem,

Yazdıklarımdan alındığınızı hissediyorum. Ama şahsi algılamayın lütfen

Anlattıklarım malesef doğru ve hukuk devletinde olmaması gereken uygulamalar.
Devletin ikilemi var. Hem kanunu uygulayacak hem de kendini koruyacak ikilem bu. Ayrıca ben de uzun seneler devlet memurluğu yaptım. Devletin işleyişini bilirim.

Bazı kendini bilmezler kraldan fazla kralcı olup kanunların ve yargının yerine kendilerini koyup öyle davranırlar. Bunuda çok iyi bilirim.

Sizin gibi görevini canla başla ve doğru bir şekilde yapan kişiler yok değil ama yeterli de değil. Herkesin daha duyarlı olması lazım ben bunları benim davam ile ilgili söylemiyorum.

Kimse işini yapmak istemiyor çünkü bir yakınının menfaatine dokunuyor. Zaten burası 10,000 nüfuslu bir yer malum ahbap çavuş ilişkileri hukukun ve kanunların uygulanması için gerekli olan delillerin bulunup ortaya çıkartılmasının önündeki en büyük engel.

Sn.Özlem burada bir oldu bitti var. İsyanım ona. Kızgınlığımdan ve coşkumdan dolayı gerektiği gibi anlatamıyor veya nakledemiyor da olabilirim. Sizin zamanında görevinizi layıkıyla yaptığınıza şüphem yok. Ama ben zaten sizin gibi davranmayanlar yüzünden mağdurum. İsyanım bu gibi kişilerin içinde barınmasına izin veren sisteme.

Sadece işlerini savsaklamamakla kalmıyorlar bir de bu davada kendilerini ormanın yardımcısı ve davanın müdahili gibi görüyor olacaklar ki. Bazı evraklar kayboluyor, bulunmuyor,bulunsa bile bazıları daha önce ele geçirdiğim evraklardan farklı. Boyanmış veya yeni mi yapılmış belli değil. Gerçek mi tahrifat yapılmış mı onu da araştırmak gerekiyor. Şu aşamada çok zorlanıyorum.

Yoksa zaten hukuk ve kanunların işlemesine izin verilse. 5-6 adet yargıtay kararı var. Ayrıca zamanında ormanı korumak amacıyla konulmuş olan kurallar da benden yana ama maalesef birileri gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyorlar.Demek ki olayın boyutları sandığımızdan daha büyük de olabilir.

Mesele sadece tapu iptali değil. Zamanında birileri büyük bir yanlışlık yaparak kadastro görmüş ve tahdit sınırları dışında kalmış araziye eski sahibinin yaşlılığından ve ilgisizliğinden de olsa gerek orman idaresince ağaç dikilmiş. Böyle bir yanlışlık olur mu demeyin benim bulabildiğim belgeler ve yaptığım konuşmalar bunu gösteriyor.

Hep tersi olurdu. Vatandaş ormanı bir şekilde yok ederek tarla yapardı. Bizim olayımızda ise tam tersi olmuş. Orman tapulu araziye ağaç dikmiş şimdi ise bu yanlışlığı yapanlar çabuk tarafından ve dillenmeden olayı kapatmak istiyorlar yoksa foyaları meydana çıkacak. Bence olayın tarifi bu.

1950 li yılların haritalarını bulup çıkaranlar 15-20 yıl önce dikilen ağaçların tutanaklarını bulamadıklarını söylüyorlar.

Öyleyse İki ihtimal var.

1

Eğer ağaçlar tahditten önce dikilmiş olsa, orman tahdidini yapan 88 nolu kadastro komisyonund görev alanlar dikili ağaçları görüp burası orman demezler mi ?

2

Eğer tahditten sonra orman ağaç dikmişse elinde harita yok mu ? tapulu araziye neden ağaç dikmiş. ?

Hadi bir yanlışlık oldugunu varsayalım 16 yıldır neden kimse görevini yapmadı, her gelen haritaları doğru kabul etmiş bütün icraatlar bu haritalara göre yapılmış bize gelince haritalar yanlış olmuş. Hadi buyrun bakalım.Şimdi 16 yıldır yani Kadastronun yaptığı orman tahdidinden beri kaç orman müdürü, orman şefi ve diğer yetkilileri bu işten ve yanlışlıktan sorumlu.? Peki bütün bu kişilerin yaptığı ve düzeltmedikleri yanlışlığın bedelini biz ödeyelim ?

Hadi bu sorulara cevap bulun. Cevap bulduğunuzda bu yanlışlığı yapan ortaya çıkacaktır.

Şimdi acaba evrakları vermek istemeyenler zamanında bu yanlışlığı yapan kişiler olmasın sakın.

Her iki ihtimale verilecek cevap bizim mantıken lehimize.

Kaldı ki bu konuda hiç bir yanlışımız yok. Okumuş ve ağaç sever kişiler olduğumuzdan araziyi 2001 yılında almadan önce orman idaresine tapu ve çap ile başvurup alacağımız arazinin orman ile bir ilişkisinin olup olmadığını ısrarla sorduk. Orman Yetkilisi olan şef O.Ü ise ısrarla ormanla bir ilişkisi yok dedi biz daha da üsteleyip içinde çam ağaçları var dediğimizde bize ağaç olması önemli değil, önemli olan tahdit haritası deyip fotokopisini çekip sarıya boyadıktan sonra elimize tutuşturmuştu.
Aradan 7 yıl geçti biz araziyi telle çevirdik kuyu açtık,ağaçların bakımını yaptık, yeni bir sürü ağaç diktik,drenaj kanalı açtık ve bütün bunları yaparken de her defasında şefe gittik.

Aynı şef bir tutanak düzenleyip burası orman olabilir dedi diye hazine dava açtı

Hem de aşağıdaki İçtihat Birleştirme Kararına rağmen.

BİR İÇTİHAT BİRLEŞTİRME KARARI
7,1,1948 gün 16/19-1 numaralı içtihat birleştirme kararında ve 30,9,1981 gün ve 1979/1-157 esas ve karar numaralı Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği gibi, Orman ile ilgili davalarda gerçek hasım ister davalı ister davacı olsun Orman Yönetimidir. Orman olan bir yer için Hazinenin dava hakkı yoktur. Demiştir dolayısıyla

Eğer orman iddiası varsa ,Bu nedenle hazine dava açamaz.

Kesinleşmiş orman tahdidi olan yerlerde ise, kural olarak yerin orman olup olmadığı kesinleşen bu tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir. Bu yapılan sınırlama işlemi, tahditten sonra açılacak davalarda kesin hüküm sonuçlarını doğuracaktır. Davadan önce kesinleşen orman tahdidi, taşınmaz yönünden kesin delil teşkil edeceğinden mahkemenin diğer delillerle o yerin orman olup olmadığını araması gereksizdir.

Bilirkişi ve mahkeme çok iyi bilmektedir ki her olayda olay tarihinde yürürlükte olan kanun ve belgelerden faydalanılır.

Orman tahdit haritasının yerine uygulanmasını gerektiren Yargıtay Kararlarını aşağıya iliştiriyorum

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 28,12,1995) E.1995/10488 , K.1995/17623 Sayılı Kararı Özet : Teknik Bilirkişinin,Orman Tahdit Haritasıyla uyum sağlamayan eksik kroki ve raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 13,05,1993) E.1992/10248 , K.1993/4283 Sayılı Kararı : Özet : Orman tahdidinin kesinleştiği yerlerde bir taşınmazın orman olup olmadığı kural olarak tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 09,02,1994) E.1994/268 , K.1994/1045 Sayılı Kararı : Özet : Orman kadastrosu yapılıp kesinleşmişse, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının yerine uygulanması ile çözümlenir.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 25,10,1993) E.1992/14005 , K.1993/8560 Sayılı Kararı : Özet : Kesinleşen orman tahdit haritası zemine uygulanmadan, bir yerin orman olup olmadığı hakkında sonuca ulaşılamaz.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 04,06,1992) E.1992/1885 , K.1992/2696 Sayılı Kararı : Özet : Bir taşınmazın bulunduğu yerde kesinleşmiş Orman tahdidi var ise, İnceleme kesinleşmiş tahdidi gösteren orman tahdit haritasına göre yapılır. Kesinleşmiş tahdit söz konusu değilse,3116,4785,5658,6831 sayılı yasalar uyarınca araştırma yapılması gerekir.

Halbuki bu konuyu çok iyi bilmesi gereken bilirkişi ısrarla raporunun son bölümünde “ Eski tarihli belgeler verilerine göre dava konusu parsel sahası,3116 ve 4785 sayılı yasalara göre orman kapsamında olup 5658 yasa ile ilişkili değildir. Aynı parsel 6831 sayılı yasanın 1, maddesi gereği orman sayılan yerdir tespit ve kanaatimi içerir işbu rapor, Hakimliğinize saygı ile sunulur. Demiştir.

Dolayısıyla yukarıdaki Yargıtay kararına aykırı hazırlanmış bilirkişi raporu geçersiz olması lazım değil miydi?

Kesin hüküm için 1992 senesinde ki Kadastro ve Kesinleşen Orman tahdit haritasının zemine uygulanması zorunludur. Bu benim iddiam değil. 20, Hukuk Dairesinin koyduğu içtihat. Ama maalesef bu da yapılmadı.

Bir gün nasıl olsa tahdit haritasını bir şekilde ele geçireceğim.

Bu işlem yapıldığında kanunlar karşısında orman iddiası çürüyecek ve ortadan kalkacaktır.

Hakimin de bu olaydaki davranışını ve kanunlar ile yargıtay kararları karşısındaki tutumunu Hakimler ve Savcılar kurulu değerlendirecektir. Umarım.

BÜTÜN BUNLAR ORMAN İDARESİNİN HAKSIZ OLDUĞUNA DAİR DELİLLERDİR.

Ama demin bahsettiğim gibi, bir tarafta devletin hakimi ve yine devletin orman idaresi var. Bir tarafta da vatandaş. Hukuğu katletmek pahasına devletin tarafını tutmak zorunda hissedenler bugün verdikleri yanlış kararlara ileride kendileri katlanmak zorunda kalacaklar. Türkiye Cumhuriyeti işte böyle insanlar yüzünden en büyük bedelleri ödüyor ve yaptıkları icraatlarla bizi bütün dünyaya rezil ediyorlar. Bu olayda ihmali olanların umarım Yargıtaya kadar uzantıları yoktur.

Tabi ki hukuğun üstünlüğünü koruyacağız. Ama eğer hukukun üstünlüğü birileri tarafından kendi hatalarını kapatmak için kullanılabiliyorsa o hukuk zaten üstün değildir.

Bir düşünün Avrupa insan hakları mahkemesinde ben ülkemi şikayet edip kazanırsam. Bu gün ormanı korumak uğruna delilleri değiştirenler, yok edenler, saklayanlar, karartanlar,tahrifat yapanlar ve hukuğu çiğneyenler ne kazanmış olacaklar. Ve ülkemize neler kaybettirmiş olacaklar.

Sizi kırmamış olduğumu varsayıyorum.
Saygılar.


Düzenleyen Oğuz Karsan : 11-01-2009 saat 17:56
Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-03-2008, 14:56   #46
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,115
Galeri: 137
Sayın Karsan, yaşamımda ve bu forumda daha ziyade kurallar ve fikirlerle ilgili olmak gayreti içindeyim. Bu nedenle alınmadım. Orada olanların benimle ilgisi, herhangi bir insanla olduğu kadardır. O nedenle şahsi olarak algılamam ve de kırılmam söz konusu değil elbette.

Bu önemli uğraşınıza, katkıda bulunmaya çalışırken, alınmanın ve kırılmanın hiç yeri yok. Verdiğim ilgisiz gibi görünen örnek ve önerileri de bu çerçevede değerlendirin lütfen. Yani "Deveye sormuşlar boynun neden eğri" diye misali. Bence bu eğriler hep biribirine bağlı.

Ancak inandığım bir şey var ki. Adalet, her derde deva, nadide bir çiçektir. Yetiştirilmesi çok itina ister. Bu çiçeğin örselenmesi de her "insan" gibi beni de üzer.

Hatırlarmısınız size Gül Kahvahanesinde bir şiir aktarmıştım. Adalet için, yüz yılı aşkın savaşan bir ailenin, üçüncü kuşağıdan 72 yaşına birinin, feryadı.

İşiniz kolay demiyorum. Bu şiir yazılalı elli seneden fazla olmuştur sanıyorum. Ben ezberlediğimden bu yana neredeyse elli sene oldu. Şimdi işler daha zor.

AİHM'ne gidenlerin önemli bir kısmı, şimdi her gün daha uzağa kaçan, adaleti arıyorlar.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-03-2008, 16:56   #47
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Orman davasında Orman İdaresinin tutumu

Sn Özlem

Her dediğiniz doğru ancak uygulaması yok.Ben de sizin gibi düşünenlerdendim. İnsan devlet memurluğu yaparken herkesi kendi gibi doğru dürüst çalışıyor sanıyor. Ama gerçekler öyle değil.

Artık bilgi birikimim herhangi bir orman görevlisinin söylediklerinden hangilerinin doğru hangilerinin yalan söylendiğini anlayacak düzeye geldi.Esasında kanunlar işlemiyor veya güçü olanların sayesinde kasten işletilmiyor. Çünkü eğer işleseler bütün bunlara gerek yok. Orman idaresinin yaptığı kurtla kuzunun hikayesine benziyor. Ama bu sefer kurt kuzuyu yiyemeyecek.

Orman İdaresi, istediği kadar yanlış ve gerçeği yansıtmayan haritalar göndersin, bilirkişi istediği kadar orman desin. Elimde tapudan daha önemli sayılan bir belge var.O da orman tahdit haritası. Orman çalışanları için bu belge herşeyden önemli imiş. Konuyu araştırırken Yargıtay kararlarında sık sık rastladığım için öğrendim. Orman tahdit haritaları kadastro sonrası orman sınır noktalarının tesbitiyle beraber yapılan haritalarmış. Ve bu haritalar çok önemliymiş neden derseniz herhangi bir orman idaresi bir yerin orman olup olmadığını bu haritalara bakarak anlıyormuş.

Yargıtay 20, Hukuk Dairesinin de orman tahdit haritaları ile ilgili buyurduğu içtihatları daha önce yazmıştım diğer dairelerinde bazılarının bu konudaki içtihatları ve hatta Hukuk Genel Kurulu Kararları BİLE BİR YERE ORMAN TAHDİT HARİTASI UYGULANMADAN BİR YERİN ORMAN OLUP OLMADIĞI KONUSUNDA KARAR VERİLEMEYECEĞİNİ söylüyor.

Şimdi bütün hukukçu veya ilgisi olan arkadaşlara soruyorum bu işte bir gariplik yok mu? davanın başlangıcı ve bitişi keşif dahil 65 gün

Tabi var. Ama dışarıdan pek farkına varılmıyor. Çünkü teknik bilgilerin varlığının gerektirdiği araştırma yapılamamıştır. Amenajman planları ve orman tahdit haritaları getirtilmemiştir. Dilekçe ile Çanakkale Orman Müdürlüğünden istedim vermediler. Durum bu.

Sistem kendini ve sistemin içinde yanlış yapanları adeta koruyor.Bir orman davasında yanlış bilgileri ve haritaları gönderip gerçekleri saklayanların yapmaya çalıştıkları Vatansever oldukları ve yıllarca halkın güveniyle ispatlanmış 80 yaşındaki kişileri sabahı bile beklemeden gece yarısı bir terörist gibi evlerini basmak suretiyle gözaltına alanların yaptığından farklı mı ? Onun için ben hukuğa inanmıyorum. Güce inanıyorum aksini ispat edecek kişilere ne isterlerse veririm.

Saygılar


Düzenleyen Oğuz Karsan : 11-01-2009 saat 17:59
Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2008, 17:21   #48
/
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
Çete Kurmak yerine Yasal Hak Arama!

Alıntı:
Nasıl olsa bu yazıları da kimse okumuyor bari içimi dökeyim.
Olur mu hiç Oğuz bey okuyan vardır bu yazıları. Biraz suç unsuru bile barındırıyor son yazdıklarınız.

Alıntı:
Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü ve Bayramiç Orman İşletme Müdürlüğünden Şef Orhan Üç..... nün arkadaşları, mesaidaşları,yanlışları beraber yaptıkları kişiler veya hiçbirileri bu defa da yargıtay aşamasında olayın ortaya çıkmasını engellemek için yazılı yaptığım başvurulara tam bir bürokrat ağzı ile yokuşa sürüp cevap vermemekteler. Hep yuvarlak laflarla işi olmaza götürmeyi çok iyi beceriyorlar.
Yaptığınız başvuruların birer kopyası ile yine aynı kurumlara resmi başvurunuza yanıt vermeleri için noterden ihtarname çekin.
Resmi süresi içersinde (ne kadar süre bilemiyorum? ) size geri dönmedikleri taktirde noter ihtarname belegelerini de ekleyerek ilgili tüm kuruluşların amir ve müdürleri hakkında görevi ihmal davası açmaya bakın.!

Hepsi için ayrı ayrı hemde. Tabii masraflı olacak ya. Çete kurmaktan daha yasal bir hak arama yolu olduğunu düşünüyorum.

İyi Çalışmalar ve Yargıtay aşamasında ki davanızda başarılar.

İzmir'den Selam ve Sevgilerle ,

Öz Murat ,

Not: Mümkünse davaya konu olan arazinin fotoğraflarını buraya ekleyebilir misiniz.?
Yine Google Earth görüntüsü ve/veya koordinatlarını yazabilir misiniz.?


Düzenleyen Murat Öz : 28-03-2008 saat 17:32 Neden: Harf eksikliği :)
Murat Öz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2008, 18:32   #49
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba,

Sn. deretepeorg,

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

Babam görevini iyi yapan bir bürokrattı. Ziraat Bankasının 70 li yaşlarını geçen mensupları onu hatırlar. Ben de uzun seneler idarecilikde dahil olmak üzere Devlet Memurluğu yaptım. Bundan dolayı Devletin çalışma sistemini az çok bilirim.

Dediklerinize tabi ki katılıyorum. Ancak durum değişmiş artık devlet memurluğu sanki vatandaşa eziyet olsun diye yapılıyor. Başınıza gelmeyince anlayamazsınız. Ben de bu kadar ileriye gidebileceklerini düşünememiştim.

Başımıza gelenleri eğer sahiden merak ediyorsanız bu bölümün baş tarafında bulabilirsiniz. Bolca yazı ve belge var.

Google earth de " 39 55 42 33 N 26 46 27. 88 elev 856 ft " pozisyonunda bulunuyor

üçgen bir arazi Orman Kadastrosundan sonra dikilmiş sıra sıra ağaçlar var.

Sayıların üzerlerinde bulunan derece ve işaretlerini koymayı beceremedim ama sıralaması bu şekilde.

Bir de şunu unutmamalıyız. Kendimize lazım olmadığı zaman herşeyin mükemmelen,denildiği gibi işlediğini varsayarız. Halbuki lazım olduğunda veya işimize yarayacağını düşündüğümüz anda hiçbirşey hakkında doğru bilgi sahibi olmadığımızın farkına varırız.

Ama Ulu Önderimiz Atatürk'ün yakın silah arkadaşı İsmet İnönü'nün, namuslular ve namussuzlar ile ilgili söylediği bir lafı vardı ya işte olayı özetlemiş.

Saygılar


Düzenleyen nevsune : 28-03-2008 saat 19:06 Neden: Kastı aşan ifadeler
Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2008, 18:46   #50
/
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
Koordinatlar yeterli Oğuz Bey ,
Teşekkürler ,

Nete işyerinden bağlandığım için pazartesi günü yakından inceler ,izin verirseniz arazinin görüntülerini buraya aktarırım.

Kanlı canlı görüntüler eliniz de delil bile sayılabilir.

İyi Haftalar,

Murat ÖZ

Murat Öz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-03-2008, 16:04   #51
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
KANUNLAR ve UYGULAMALAR ADİL OLMAK ZORUNDA.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi deretepeorg Mesajı Göster
Koordinatlar yeterli Oğuz Bey ,
Teşekkürler ,

Nete işyerinden bağlandığım için pazartesi günü yakından inceler ,izin verirseniz arazinin görüntülerini buraya aktarırım.

Kanlı canlı görüntüler eliniz de delil bile sayılabilir.

İyi Haftalar,

Murat ÖZ
Merhaba,

Arazimizin görüntülerini siteye aktarmak için benden izin almanıza gerek yok.

İstediğinizi yapabilirsiniz.

Görüntülerde yüzlerce dikili ağacı göreceksiniz. Benim savunduğum veya iddiam arazide ağaç bulunmadığı değil, arazinin orman olmadığı bu terimler esasında birbirine çok karışıyor galiba.

Son aylarımı orman hukuku ve yargıtay içtihatlarını araştırmakla geçirdim. Bulduğum veriler ve yazılı kanunlar farklı uygulamalar olduğunu gösteriyor.

Orman tanımı o kadar muğlak ki. Kendileri bile tanımlayamıyorlar. Ağaç=Orman mantığıyla bu işin çözülemeyeceğini 1937 den beri anlayamayan orman yöneticileri hala aynı yanlışı sürdürüyorlar. Halbuki ağaçlarını ve ormanlarını geliştirebilen başta Finlandiya,Kanada ve Norveç in bulunduğu diğer ülkelere bakmak yeterli olacak. Malesef görmek istemedikleri gerçek Katrilyonlarca liralık bütçeye ve yazın orman yangınlarında kullanılmak için alınan geçici orman işçileriyla birlikte 60,000 den fazla personele rağmen ormanlar azalıyor.

Birkaç yetkili zaman zaman ormanların çoğaldığını açıklasa da, bilim adamları da 14 yılda kendi haline bırakılan bir arazinin zaten orman olacağını söylüyorlar. Demek ki orman idaresini kapatsak ormanlar bundan kötü olmaz sonucunu düşünmek çok insafsızca olmaz. ( Bunu ayrıca tartışmak lazım)

Mesela az önce TEMA başlıklı bölüme yazdığım gibi mesela bir kanun çıkıp özel arazide meşe ve çam olabilir dese, kaç ağaç kesilmekten kurtulur biliyormusunuz? Milyonlarca

Ama biz ne yapıyoruz? Hala sonucunun ne olacağı belli olmayan sahte ağaçlandırma kampanyaları ile uğraşıyoruz. Bu arada tapulu arazisinin elinden alınacağından korktuğu için, Köylümüz, arazisinde kendiliğinden yetişen fidanları sökmek zorunda kalıyor. Bu gerçeği orman idaresi de çok iyi biliyor.

Bizim arazimizin tapusunun iptal sebebi içinde ağaç yetişmesine müsade etmemiz. Şimdi diğer arazimizdeki fidanların ve ağaçların geleceğini düşünüyorum. Kessem ağaca yazık kesmesem bana yazık. Siz olsanız ne yaparsınız. Hadi çözüm bulun bakalım.

Zamanında köylü vatandaşın uyarılarına uymadım. Halbuki herkesin yaptığını yapıp belki de ağaçları kesip sağa sola atmak en iyisi olurdu. Böylelikle tarlamızın tapusu iptal edilmezdi. Ama bu sefer de agölgesinde oturacak ağaç olmayan kuru tarlayı ne yapayım?

Ben razıyım ağaçları keseceğime tapumu iptal etsinler. Bu lafı laf olsun diye değil sahiden gönülden söyleyebiliyorum. İşte bu yürekliliğime dayanarak Türkiye çöl olmayacak diyebiliyorum.

Ama bazı düzenlemeler de yapmak lazım. İçinde ağaç olduğu için arazisi elinden alınan herkes benim verdiğim tepkiyi vermiyor. Zaten kaçak kesilen ağaçlar ve orman yangınları benim endişelerimi doğruluyor.

Önce Orman Kadastrosu yapılmayan yer kalmamalı. Sonra vatandaş ile ormanı barıştırmanın bir yolu bulunmalı. Ağacın ve ormanın ülke ve vatandaşı için olduğu unutulmamalı ve vatandaşı düşman gören kanunlar ile ormanın korunamayacağı göz ardı edilmemeli.

Temanın ağaç dikme kampanyalarına katılan birçok kişi esas sorunun bazı çelişkili kanunlardan, hukuk problemlerinden ve yetkisiz yetkililerden kaynaklandığını bilmiyor esas problemin hala ağaç kesen köylü olduğunu düşünenler var. Halbuki 200,000 ' e ulaşan orman davaları yüzünden neredeyse mahkemeler iş yapamaz durumda. Bu köylülerin hepsimi ağaç ve orman düşmanı hepsi mi hayırsız vatandaş? Tabi ki değil onları kanunlar bu hale getirmiş bir çıkmaza sürüklenmişler.

Isınmak ihtiyacı karşısında, Yere düşen kuru dalı bile alıp yakmalarına izin verilmeyen köylüler jandarma zoruyla orman yangını söndürmeye zorlanırsa, o insanlar ağacı sevebilirler mi ? Nasıl ağaç diksinler. Dedelerinden kalma, İçinde ağaç olan arazilere tapu iptali davaları açılmış.

Bu konuda Diyarbakır Polisinin, kendilerine karşı kullanılmaya çalışılan çocukları kazanmakta izlediği tutumu destekliyorum ve benzer politikaları orman idaresinin göstermesi durumunda ortada problem kalmayacağını iddia ediyorum.

Yetkililer derhal karar almalı. 2B yasası makul bir zaman ve şekilde adil olarak düzenlenmeli yoksa geriye orman kalmayacak. Bütün ormanlar işgal edilmeden Hiçdeğilse bir çizgi çekip elimizdekilerle bir milat yaratıp yeniden başlayalım.

Körükörüne çıkacak yasayı engellemek orman arazilerini işgal edenlerin ekmeğine yağ sürüyor. Bence bazı iyi niyetli kişiler 2B yasasına karşı çıkarak onlara yardımcı olduklarının farkında değil.( Bu da tartışılması gereken bir konu haline geldi)

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-03-2008, 16:46   #52
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5327

Merhaba,

Ağaçlandırma çalışmaları çok güzel ama hem yetersiz hem de dikkat edilmesi gereken bir konu.Kanunlar, yönetmelikler ve size orman idaresinin söyleyeceklerini birtarafa bırakın ve düşünün.

Peşinen söyleyeyim. Bu yazıyı yazmamın amacı ağaçlandırma yapacakları korkutmak değil. Ama birkaç karanlıkta kalmış hususun da aydınlatılması gerektiğine inananlardanım.

İlk orman kanunumuz 3116 sayılı kanun 1937 de yürürlüğe girmiş. -Ondan öncesi malum, Padişah ormanımdan ağaç kesenin kellesini keserim diyerek kuralı koymuş.

Ağaçlandırmak ihtiyacı nereden ortaya çıktı.? Çünkü ağaçlar ve ormanlar azalıyor. Peki nedenlerini kim araştırıp esas sorunu belirlemiş. Bilinmiyor. Eğer böyle bir çalışma yapılmışsa da başarısız olduğu kesin.

Esasında bir taraftan ağaçlandırıyoruz bir taraftan da yanlış politikalar yüzünden binbir zahmet ve para ile ağaçlandırdığımız alanın on mislisini kaybediyoruz. Peki ağaç tasarrufu diye akla birşey getiren yok mu ? Herşeyin tasarrufu oluyor da ağacın neden tasarrufu olmasın.

Köylümüz ve tapulu arazi sahipleri arazisinde kendiliğinden yetişen ağaçlardan birgün başına bela olur endişesi ile kurtulmaya çalışıyor. Yürürlükteki kanunlara ve 20. Hukuk Dairesinin içtihatlarına bir göz atacak olursak hemen arazimizdeki ağaçlardan kurtulma gereği duyarız. Yıllarca başa gelen hükümetlerin orman talanını önlemek amacıyla hukuğa rağmen ortaya konan sonuçlar hem düşündürücü hem de ürkütücüdür.

Ne demek kardeşim kadastro da geçmiş,orman kadastrosu da geçmiş tarla vasıflı arazi hem benim kapı gibi tapum var diyemeyeceğiniz bir ortamda dikeceğiniz ağaçlar eğer ileride tapunuzun iptali için size karşı kullanılacaksa niye ağaç dikeceksiniz?

İnsanlar hata yapabilir. Ama dikkatli olup şimdiden önleminizi almazsanız başkalarının yapacağı hatanın bedelini ileride siz ödersiniz.

Bedel ödememek için ağaçlandırma yapmadan orman idaresine gidip arazime ağaç dikiyorum, ileride bana karşı herhengi bir yargıtay kararına veya bir şefin raporuna dayanarak tapu iptali açmayacağınıza dair bir yazı almadan ağaç dikmeyin.

Bir sürü kanuna ve yönetmeliğe dayanarak düzenlenen,Türkiye Cumhuriyetinin kapı gibi tapusu sizden hoşlanmayan bir orman şefinin raporu karşısında sabun köpüğü gibi eriyip gidebilir. Ondan sonra burada beraber yazıp dururuz.

Yukarıda yazdıklarımı kimseyi korkutmak için yazmıyorum ama bakın bakalım böyle bir dilekçenize yetkililer ne cevap verecek ? Cevabı sabırsızlıkla bekleyeceğim.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-04-2008, 11:17   #53
/
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
Oğuz Karsan Bey'in Arazisinin GE görüntüsü.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan Mesajı Göster
Merhaba,

Arazimizin görüntülerini siteye aktarmak için benden izin almanıza gerek yok.

İstediğinizi yapabilirsiniz.

Görüntülerde yüzlerce dikili ağacı göreceksiniz. Benim savunduğum veya iddiam arazide ağaç bulunmadığı değil, arazinin orman olmadığı bu terimler esasında birbirine çok karışıyor galiba.

Saygılar


Sarı Çizgileri ben kendim çizdim. Tam sınırları bilemiyorum tabii.

Öz Murat ,

Murat Öz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-04-2008, 19:51   #54
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Doğru Arazi

Merhaba,

Sn.deretepeorg arazi doğru. Sınırları doğuya ve kuzeye olmak üzere biraz daha geniş. Alt tarafında yani güneyde zaten orman var.

Yazmaktan bıktım ama yine bu vesile ile ilgililere sesleneyim bari

Burası Çanakkale,Bayramiç,Söğütgediği,Ekşisu mevkii 131 ada 2 parsel olan yer solunda dere görülüyor sağında köy yolu var kuzey batısı hazinenin galiba, kuzey doğusu yine bize ait bir başka arazi güneyi ise hazine ormanı.

Buranın orman idaresindeki hukuki tanımı ise şu; 1992 de orman kadastrosu geçmiş ve orman sayılmayan alan olarak tarla vasfı ile tapuya tescil edilen yer.

Orman idaresi kadastro tespitine ve orman tahdidine itiraz etmemiş,aradan 16 yıl geçmiş biz araziyi almadan önce Orman idaresine sormuşuz ve gelip bakmalarını istemişiz. Malum para verip yer alacağız. Kimse aldatılmak istemez. Orman şefi ve muavin gelip bakmadan ellerindeki haritalara göre burası orman sayılmayan yer, satın alabilirsiniz demiş.Ama içinde bir sürü çam ağacı var sonra bir sıkıntı olmasın diye uyardığımızda ise yine muavin ve şef "her ağaç olan yer orman olmaz. önemli olan haritalar demiş.

Elimize yazılı bir belge verin dediğimizde ise veremeyiz ama haritadan fotokopi çekilerek bizzat şef tarafından sarıya boyanarak elimize tutuşturulmuş.

Biz eski sahibinden satın almışız. Araziyi 5 sıra tel örgü ile çevirmişiz, Alara firmasından incir,ceviz ve orman idaresine bağlı fidanlıktan fıstık çamı fidanları alıp dikmişiz. Çam ağaçlarını budamışız bütün bu işleri yaparken orman idaresine danışıp,haber vermişiz. Taban suyu yüksek olduğundan 2,5 m derinliğinde drenaj kanalı açmışız. Bir sürü şey olmuş, bitmiş aradan 7 yıl geçtikten sonra aynı şef bu sefer bir rapor hazırlamış ve yahu biz buraya galiba ağaç dikmişiz diyerek orman olduğunu iddia etmiş, orman sayılmayan yerler için orman idaresinin dava açma hakkı bulunmadığından, iş hazineye devredilmiş,oradan da mal müdürlüğüne havale edilmiş ve bir konuya uyan bir yargıtay içtihatı bulunup dava açılmış ve 65 günde keşif dahil mahkeme bitmiş.

Şimdi bağımsız yargı ve orman idaresi hiç ses çıkarmadan bu durumu kabullenmemi bekliyorlar. Olayları normal saymamı bekliyorlar.

Her halikarda mantıklı ve okur yazar birisi olarak şu sorulara birilerinin cevap vermesi gerekmiyor mu?

1-Orman kadastrosu geçerken
a) eğer 1992 de bahsedilen ağaçlar dikiliyse niye kimse görmedi ?
b) eğer 1992 de ağaçlar dikili değilse orman neden tapulu yere dikim yaptı ?

ağaçların dikim tarihi meçhul kimse belge vermiyor.

2- Hadi bir yanlışlık oldu diyelim, orman idaresi neden farkına varmadı ve itiraz etmedi,hadi sonra farkına vardı, sonra neden itiraz etmedi peki farkına varmak için neden 16 yıl beklendi? Kimlerin sorumluluğundaydı

16 yıldır yani kadastrodan sonra malum haritalar düzenlenir ve tescile gider.

1- Niye farkına varılmadı? ve arazi sarıya boyandı kazaramı boyandı ?
2- Tescil aşamasında niye kimse fark etmedi ?
3- Tapulama esnasında nasıl farkına varılmadı ?
4- Orman idaresine başvurduğumuzda neden gelip bakılmadı ?
5- Neden satın almayın denilmedi ?
6- Mahkemeye orman tahdit haritası neden getirilmedi ?
7- Bilirkişinin haritasında arazimiz nasıl yeşile boyandı? kim boyadı ?
8- Neden orman idaresi gerçek belgeleri vermiyor ?
9- Neden şefe kimse birşey sormuyor ?
10 Bu işte devletin tapusuna güvenerek ve orman şefine sormak ve aldığımız cevaba inanarak en büyük yanlışı biz mi yaptık acaba ?

Bu sorulara cevap bulunsun ve işini gereği gibi yapmayanlar ortaya çıksın.
Sonra tapumuzu değil isterlerse nüfus cüzdanımı iptal etsinler razıyım.

Ama yaptıkları hatanın bedelini halka ödetmesinler, Aldıkları maaşın karşılığını yapsınlar.

YETKİLİLER OKUMA YAZMANIZ VAR MI...?

Sanırım bu sefer kimseyi güç durumda bırakmamışımdır.Sadece cevap bekliyorum.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-04-2008, 09:32   #55
/
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
İyi Günler Oğuz Bey ,

Yukarıda ki mesajınızın tek satırına dokunmadan kendi adıma Orman Bakanlığının Bilgi
Edinme Birimine yolladım.
Bakalım ne yanıt verecekler e-posta adresime ;

Alıntı:
Başvuru Tarihi: 02.04.2008 / Başvuru Sayısı:57664
Başvurunuzu bu tarih/sayıyla takip edebilirsiniz.

İlerleyen günlerde Internet üzerinden sorgulayabilmek için gereken web adresi ise ;

http://195.140.196.201/bimerwebform/basvurusorgula.aspx

İyi Çalışmalar dilerim.

Murat ÖZ ,

Murat Öz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-04-2008, 12:19   #56
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Bakalim Ne Olacak ?

Merhaba,

Sn. Murat Öz, Girişimlerinizden dolayı teşekkür ederim.

Ama daha önce birkaç kez başvurdum hep yuvarlak laflı birşey belirtmeyen cevaplar aldım.Genellikle cevap vermemeyi tercih ediyorlar. Moraliniz bozulmasın ama yazdığınız siteden daha önce hiçbir evrakımı takip edememiştim.

Zaten cevap verebilirlerse ne diyecekler. Biz 16 yıldır sürdürülen bir yanlışlık karşısında bütün suçu sizin üstünüze yıktık diyecek değiller ya. Çünkü eğer o haritalarda bir yanlışlık yapıldıysa yıllardır yaptıkları bütün işlerin meşruiyeti tehlikede demektir. Sadece bir kişiyi değil bütün Çanakkale Orman Birirmi de bu işin denetleyicisi olarak işin içine dahil olacaktır.Belki de haritalarda her imzası olan kişi bu işe dahil olacaktır.
Bir düşünün 16 yıl x sorumlu yöneticiler = kaç kişi bu işten sorumlu

Kimseyi suçlamak istemiyorum ama işi örtpas etme çabaları işin üzerine daha da fazla gitmemi sağlıyor.

Benim peşinde olduğum şey orman idaresinin taraflı davranışı. Hadi bir yanlış yapıldı. yanlışı düzeltmek yerine başka yanlışlarla örtme çabası daha kötü sonuçlar doğurmuyor mu? Niye yanlış yaptık demek bu kadar zor? Yanlışlık yapılamaz mı?. Veya yanlışlık yapılmışsa düzeltilemez mi ? Çok mu zor?

Orman idaresinin yanlışını başkalarına ödetmek daha mı doğru ?

Bu uğraşılarım benim işime yaramasada bizden sonra mağdur edilecek olanlara yol gösterecektir. En azından bunun için çalışalım.İyi ki 4982 sayılı kanun var. Bir de kanundan önceki durumu bir düşünün bakalım.
Yıllarca köylümüze yapılan eziyetleri bir düşünün. Biz yine sesimizi bir şekilde duyurmaya çalışıyoruz. Acaba onlar nasıl bir muameleye maruz kaldılar?

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-04-2008, 14:00   #57
/
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü'nden gelen yanıt

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan Mesajı Göster
Merhaba,

Sn. Murat Öz, Girişimlerinizden dolayı teşekkür ederim.

Ama daha önce birkaç kez başvurdum hep yuvarlak laflı birşey belirtmeyen cevaplar aldım.Genellikle cevap vermemeyi tercih ediyorlar. Moraliniz bozulmasın ama yazdığınız siteden daha önce hiçbir evrakımı takip edememiştim.

Zaten cevap verebilirlerse ne diyecekler.
Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğünden büroma biraz önce bir mektup geldi.

Dijital ile çekerek hemen buraya aktarıyorum.

Mektbun içeriğine bakarsak , kendi tarlamı da Orman Ağaçları ile donatırsam ;

" Hey birader, bunlar orman ağacı o zaman burası orman.Ver tapunu bakayım yallah "

diyebileceklerini açık açık söylüyorlar.!


Çanakkaleden gelen Resmi mektubun Fotoğrafı.


İzmir'den Selam ve Sevgilerle ,

Öz Murat,


Düzenleyen Murat Öz : 10-04-2008 saat 14:03 Neden: Renklendirmeyi iptal ettim.
Murat Öz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-04-2008, 21:28   #58
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,115
Galeri: 137
Alıntı:
Kesinleşmiş orman sınırları içinde kalmış olsa dahi, ormanlık alanda özel kişiye haksız tapu tesis edildiği tespit edilmiş ve tapunun iptali için hukuki yollara başvurulmuştur. İdaremizce yapılan işlemler bundan ibaret olup yargılama sonucuna göre gerekli işlemler yapılacaktır.
Bu denilenlerden sizin dedikleriniz çıkmıyor. Ya da ben öyle anlamıyorum.

"ormanlık alanda özel kişiye haksız tapu tesis edildiği tespit edilmiş", deniliyor

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-04-2008, 22:20   #59
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Ama burada, satın alanın böyle bir durumla karşılaşmamak için, satın almadan önce ayrıntılı olarak yaptığı ön araştırmalar yok muydu?

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan Mesajı Göster
Orman idaresi kadastro tespitine ve orman tahdidine itiraz etmemiş,aradan 16 yıl geçmiş biz araziyi almadan önce Orman idaresine sormuşuz ve gelip bakmalarını istemişiz. Malum para verip yer alacağız. Kimse aldatılmak istemez. Orman şefi ve muavin gelip bakmadan ellerindeki haritalara göre burası orman sayılmayan yer, satın alabilirsiniz demiş.Ama içinde bir sürü çam ağacı var sonra bir sıkıntı olmasın diye uyardığımızda ise yine muavin ve şef "her ağaç olan yer orman olmaz. önemli olan haritalar demiş.

Elimize yazılı bir belge verin dediğimizde ise veremeyiz ama haritadan fotokopi çekilerek bizzat şef tarafından sarıya boyanarak elimize tutuşturulmuş.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-04-2008, 22:34   #60
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Alıntı:
"Özel kişilere tesis edilen tapular, kesinleşmiş orman sınırları dışında kalmış olsa dahi, eylemli orman ağaçları ile kaplı olduğunun tespiti halinde..."
"eylemli"nin anlamı ne? Siz satın almadan o arazide yetiştiği anlaşılan ağaçlar demeğe geliyorsa sorun yok...

Öyle değilse; yukarıdaki alıntı, orman kadastro çalışmalarının tamamlanmış olduğu yerlerde bile, arazinize orman ağacı dikerseniz ve biz bunu farkedersek, arazinize el koyulur anlamı taşıyor mu?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 09:23.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024