agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Orman, Ormancılık, Orman Yangınları, Ağaçlandırma
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 05-06-2008, 15:17   #1
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Belgrad Ormanına Lütfen Sahip çıkın!

BELGRAD ORMANINA LÜTFEN SAHİP ÇIKIN!

Belgrad Ormanındayız.Tarih 4 mayıs 2008

Çok uzun zamandır Belgrad ormanının halka açık alanlarında güvenlik görevlisi olarak Jandarma’yı göremiyoruz ve o zamanlardan bu yana ormanda artık “ORMAN KANUNLARI” değil, son 4-5 yıldır artık hayli aşina olduğumuz “YAPTIYSAM YAPTIM, SANANE, YAPTIYSAM NAPICAN, SANA MI SORUCAM” başlıklarında özetlenebilir “ŞEHİR KANUNLARI” geçerli olmaya başladı.

Bu hafta sonu Pazar günü gittiğimiz ormanda, son zamanlarda tanık olduklarımızı, toplu halde ve maksimum dozda yaşadığımız için “artık bunu şikayet etmeliyim ve bildirmeliyim, belki bu derde bir derman bulan, bir bakan vardır” diyerek bu yazıyı yazdım. Gelelim neler yaşadığımıza.

Ormana giriş kapısından geçtikten sonra tek yönlü, tek şeritli ve virajlı olan bu yolda otopark alanına doğru ilerlerken karşı yönden araç geliyor ve ikaza verdiği cevaptan ise arabanın içindekinin insan olamayacağını anlıyoruz.

Otopark alanına giden yolu daha yarılamadan sağlı sollu arabalarını parketmiş ve ağaçların arasında kendilerine piknikçi kalabalıklarından uzak bir özgün piknik alanı yaratmış ve mangallarını tüttürmüş piknikçileri görüyoruz ve böylece ormana girdikten 2 dakika sonra sinirler gerilmeye başlıyor. Bu grupları ise artık tek başınıza ikaz etmek hem mümkün değil hem de anlamlı değil, çünkü artık olay sadece orman güvenliği değil aynı zamanda ağzınızdan çıkabilecek en ufak bir uyarı ile bir asayiş ve can güvenliği olayı haline dönüşüyor.

Nihayet otopark alanına varıyoruz ve araçtan iniyoruz. Piknik alanları zaten kalabalık. Ama restoranın olduğu alana yani yürüyüş parkunun başına geldiğimiz andan itibaren bütün bir yürüyüş boyunca bangır bangır karadeniz ezgileri, ağlatan arabeskler, oynatan türküler eşliğinde kuş seslerini duyamadan yürüyüşe başlıyoruz ve gölün çevresindeki 6 km.lik yürüyüş parkurunu tamamıyle bu seslerin eşliğinde tamamlıyoruz.

Ormanı yamyamlar ele geçirmiş! Ormandaki büyük yokuştan inişte piknik alanının olduğu bölgedeki Fıratpen koşu organizasyonunun davulları, kemençe sesleri yemin ederim tamamıyle gölün diğer tarafından çok rahat (bir walkman dinleme kıvamında) duyulabiliyorken, varın düşünün ki oraya vardığınızda müziğin kulakları nasıl patlattığını…Bu durum aslında bu piknik alanında özellikle her hafta sonu yaşanıyor.Transit aracını parketmiş kapılarını bagajını sonuna kadar açmış olan piknikçi, diğer hiçbirşeyi ve hiçkimseyi umursamadığını göğsünü gere gere ilan edercesine ses ibresini maksimuma getiriyor ve sizi diri diri toprağa gömüyor.

Anlamadığım bu kadar rahatsız olan insandan hadi bazıları, koşuyor yürüyor geçiyor gidiyor buradan ve 1 km sonra artık kurtuluyor buradan, peki ya o alanda piknik yapan insanlar bundan rahatsız olup da “bırak kuş sesini orman sesini, kardeşim ne konuştuğumuzu bile duymuyoruz sayende, müziği kıs artık Allah’ını seversen” bile demiyor mu? Rahatsız olmamak mümkün olamaz bu bangırtıdan…Sebebi ise o kadar aşikar ki, ailesiyle pikniğe gelen adam şimdi bu dağ adamlarıyla kavga edip de, pikniğini mi rezil etsin, yoksa sağlığından mı olsun. O sebeple de bu magandalıktan azıcık öteye uzaklaşayım derken piknik alanının dışında onlarca aileyi görmeye başlıyorsunuz mangallarıyla…

Bu görüntüleri, bu davulları, bu bangırtılardan kopup da azıcık geride bıraktığımda, yavaş yavaş bente doğru tırmanmaya başladığımızda aklımdan şu geçiyor ve söylüyorum hatta: “sözde biraz kafamızı dinleyelim, şehirden uzaklaşalım diye geldiğimiz caanım ormanda, şehirden bizi kaçıran kötü olan, arızalı olan ne varsa burada görüyorum ve keşke şu yürüyüş parkurundan bir de taksi geçse bari de binip gitsek evimize” diye manidar bir laf ediyorum. Ve işte tokat gibi cevap! 34 N 7087 plakalı mavi bir araç içi insansılarla dolu bir şekilde yürüyüş-koşu parkurundan göl manzarasını seyrede seyrede ve tozun içine bizlere katarak alkışlar arasında geçiş yapıyor gözlerimizin önünden.. İçimden gelen tek şey ağlamak. Sinirlenme duygusunun son noktasına geliniyor. Bu kadar mı sahipsiziz ve bu kadar mı kötüler var içimizde. Ve bu insansılar nereden cesaret ve hak alıyorlar ve çoğalıyorlar… Elim ayağım tutmuyor sinirden.

Derhal polisi ve jandarmayı arıyorum. Eskiden piknik alanlarında jandarma olurdu ve buna benzer hiçbir olaya rastlamazdım. Güzel günlermiş.Ama artık aylardır yok hiçbir güvenlik ve şikayet edebilecek bir görevli görünürde. Yetki kimde bilemiyoruz artık.

O yüzden polisi arayıp soruyorum:”Jandarma bakıyordur” diyor. Jandarmayı arıyorum: ”Artık Jandarma neden görev yapmıyor burada?” diye soruyorum. ”Belki de yetki polise devredilmişdir” diyor. Ama yine de şikayetlerimi dinleyip, en yakın karakola bildireceğini söylüyor. Evet artık ormanda gördüğümüz tek yetkililer kapıda özel işletme adına makbuz kesen insanlar. Ormana tamamen sırtı dönük, kapıdan gelecek müşterinin yolunu gözleyenlerden bir derman dilemek yersiz olur herhalde.

Eskiden yürüyüş parkında bisiklete binmek de yasaktı. Çünkü orası sade yürüyüş ve koşu için ayırılmış bir parkur idi. Ama artık bisikletliler de cirit atıyorlar.İşte onlar dahi kimseyi umursamıyor ve “burada bisiklet yasak” uyarısına “biliyorum” diyor ve basıyor pedala..

İlgili Orman müdürünü, ilgili güvenlik yetkililerini Belgrad ormanında hafta sonlarında neler yaşandığını görmeye davet ediyorum. Bir vatandaş olarak gelip bir ziyaret edip, kendi gözleriyle görsünler ve anlasınlar.

Yıllardır bu zihniyete göz yumuluyor, kurallar tabelalarda kalıyor ve görevliler görevlerinin ne olduğunu bile hatırlamıyorlar. Bu zihniyet sadece Belgrad Ormanını değil, Anadolu yakası sahil şeridini, Validebağ Korusunu da işgal ediyorlar gönüllerince ve rahatça. Dört tekerlekli motorsikletlerinde veya güvenlik araçlarında arz-ı endam eyleyen güvenlikçilerin rüzgarından mangallarının dumanı üzerlerine gelen piknikçiler, neredeyse darılıacaklar. Lütfen herkes görevini yapsın, kural koyuyorsa kuralı uygulasın. Uygulamayacaksa kural koymasın ki biz de medeniyetten bize bir pay mı düşer yoksa kafamıza taş mı düşer diye düşünmeyelim. Ne kadar yolumuz var insanca yaşamaya diye sorgulayıp durmayalım.

Sigara ile mücadele nasıl olabiliyorsa, anarşist piknikçi-gürültücü-aymaz-kural tanımaz-umursamaz zihniyetle de pek ala mücadele edilebilir. Medeniyetini henüz geliştirmekte olan bir diyarda, kuralı uygulatan yetkililer olmazsa olmuyor maalesef.

Ormana lütfen sahip çıkınız. Lütfen ormanın güvenliği için orada eskisi gibi yetkililer görev yapsın. Ormanda insan gibi vakit geçirme hakkımızı kimse gasp etmesin. Bunu yapanları yetkililer uyarsın. Ormanı korumak gibi bir gailesi olmayan umarsız piknikçilerin ateşleri söndürülsün. Bir bakan varsa lütfen Orman’a bakılsın!

Ömer Alp HATİPAĞAOĞLU
mimar

Sahrayıcedid / İSTANBUL
Tel : 0. 216. 467 54 27

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-06-2008, 16:02   #2
Ağaç Dostu
 
tener's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
"Sigara ile mücadele nasıl olabiliyorsa, anarşist piknikçi-gürültücü-aymaz-kural tanımaz-umursamaz zihniyetle de pek ala mücadele edilebilir. Medeniyetini henüz geliştirmekte olan bir diyarda, kuralı uygulatan yetkililer olmazsa olmuyor maalesef."

Demokrasilerde öncelikli kavramlar , insanlara ; medeni yaşam kurallarını hayata geçirmelerini esas kılmak için ,bazı kuralların ,yaptırımların yürürlüğe konulması gerekiyor.Birimizin özgürlüğünün bittiği yerde diğerinin başladığını iyice idrak etmeliyiz.Yoksa dinlenme alanları bile...çekilmez ortamlar haline gelirse...vay halimize.

tener Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-06-2008, 16:46   #3
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Devlet, insanlarına doğru dürüst eğitim sağlayacak.
Denetim mekanizması doğru dürüst çalıştırılacak.
Yaptırımlar doğru dürüst uygulanacak.

Bunların olmadığı yerlerde, ormanda mangal keyfi yapmanın olası sonuçlarını, ses ve görüntü kirliliğinin kötü birşey olduğunu, birey olarak nasıl anlatabileceksiniz ki? Çıkacak bir kavgada yiyeceğiniz dayakla kalırsınız.

Belki yalnızca bizler değil, o ormanlardaki ağaçlar da yaprak seslerinin dışındaki seslerden rahatsız oluyorlardır. Mozart dinletilen bitkilerin, gürültülü bir müzik dinletilene göre çok daha iyi geliştiklerini araştırmalar göstermiyor mu?

O ormanlar ve içindeki ağaçlar ki bizim ciğerlerimiz, çocuklarımıza gelecek için bırakabileceğimiz en önemli miraslardan biri.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 22:06.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024