agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Orman, Ormancılık, Orman Yangınları, Ağaçlandırma
(https)




Beğeni Düzeni43Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 20-06-2010, 23:40   #91
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 19-06-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 4
Wink Altın reklamı

Değerli site yöneticileri, giriş sayfasındaki "Plus 500" başlığı altında altın reklamı bu sitenin içeriği ile çok çelişki yaratıyor diye düşünüyorum. Dostluğumla. Merih Yücel

Mlerih Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-06-2010, 00:04   #92
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 31-05-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 2
Arkadaşlar,Kozak Yaylası'ndaki direnişimizi,ağaçlarımız için yükselen çığlığı duyan bazı değerli yazarlarımız konuyu okuyucularıyla paylaşmış.Teşekkürlerin en güzeli onlara olsun.Aşağıda verilen linklerden okuyabilirsiniz...
http://www.dunyagazetesi.com.tr/arka...1_0_yazar.html

Cumhuriyet Gazetesi internette ancak üyelikle okunabildiği için,doğrudan link veremiyorum.Başka bir site linkinden aktarıyorum.

http://www.haberinyeri.net/yazarlar.php?id=16

perperene Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-06-2010, 02:45   #93
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 19-06-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 4
Birileri Kozak'ın haklı davasına destek veriyor. Ama sayfa başındaki "plus 500" altın reklamı bu siteye yakışmıyor. Dostluğumla.
Merih Yücel




CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
BERGAMA



ŞİKAYETÇİ : Hasan Namak,

ŞÜPHELİLER : Koza Madencilik A.Ş. sirketi, yöneticileri ve bazı çalışanları (soruşturmada tespit edielecek)

SUÇ TARİHİ : 17 NİSAN 2010

SUÇ YERİ : Bergama Kozak yaylası

SUÇ : 1- Birden fazla kişi tarafından kişileri hürriyetinden yoksun bırakma (TCK 109),
2- Birden fazla kişi tarafından tehdit (TCK 106),
3- Suça azmettirme (TCK 38)

AÇIKLAMALAR : 1- 17 NİSAN 2010 günü Kozak yaylasında bir köyde Hayrettin Karaca, Gülden Karabudak, Yekta ..., Ersun ...., ..... ,.......ile birlikte Altın Madeni konusunda bir toplantıya katıldık. Daha sonra maden sahalarını, kesilen ve kesilecek ağaçları görmeye gittik. Geziye katılan bir kısım insan ki içlerinde Bergama Belediye Başkanı, Orman İşletme Şefi, Köy Muhtarı ve köylüler de vardı, orman gözetleme kulesine çıktılar. Bu arada biz sekiz kişi,aynı yere sabah çıktığımız için tekrar gitmemizin gereği olmadığını, ağaçların kesildiği yeri görmek istediğimizi söyleyerek, onlardan ayrıldık ve kesim yapılan yere gitmek istedik.
Bir süre sonra maden çalışanların araçları bizi takip etmeye başladı. Bir yere geldiğimizde önümüzden ve arkamızdan araçlarıyla yolumuzu kapattılar. Daha fazla gitmemize izin vermeyecekerini söylediler.
Biz yasak olduğunu gösterir hiç bir tabela, işaret ve emare olmadığını, burasının kamuya ait bir yol olduğunu, bizi engelleyemeyeceklerini ve yolumuza devam etmek istediğimizi söyledik. Israrımız karşısında, üç araçtan inen çok sayıda maden çalışanı, sert ifadelerle ve kabadayı duruşlarıyla etrafımızı sardılar.
Yükselen sesleri ve sert üsluplarıyla, daha fazla ısrar edersek "gereğini yapacaklarını" söyleyerek tehdit ettiler. Bu arada etraftaki diğer maden çalışanları, tehditkar bakışlar ve duruşlarıyla, bizim grubumuza daha da yaklaşarak, tehditlerini arttırdılar.
89 yaşındaki Hayrettin Karaca'yla alay edip hakaret etmeleri, Atatürk hakkında saygısızca konuşmaları üzerine, Hayrettin Karaca'nın da çok sinirlendiğini görmemiz sağlığına bir şey olabilir diye düşündürdü. İçimizde bayanların da olması ve daha fazla ısrarcı olmamız halinde fiizksel taarruza maruz kalacağımıza kanaat getirmemiz nedeniyle, geri gideceğimizi söyledik. Geldiğimiz yolun istikametini bize açtılar ve böylece geri dönmek zorunda kaldık.
2- Yolda yukarıdan inen diğer ekiple karşılaştık. Başımıza geleni anlattık. Bizim ağaç kesim sahasına sokulmayacağımızı, maden şirketi yöneticilerinin, belediye başkanına ve muhtara telefon ederek söylediklerini öğrendik. Bu şekilde maden çalışanlarının kendiliğinden değil de şirket yöneticilerinin talimatıyla bizi takip edip, yolumuzu kestiklerinden emin olduk.
3- Döndükten sonra soruşturduğumuzda, söz konusu orman sahasının henüz şirkete teslim edilmediğini öğrendik. Tehdit ve zorlamayla sokulmadığımız sahanın bütün tasarrufunun, orman işletme şefliğinde olduğunu, şirkete teslim edilmediği için, şirketin hiç bir söz hakkı olmadığını tespit ettik. Olay günü, şirket tasarrufu tamamıyla kamuya ait olan bir yoldan geçerek gitmemizi, tehdit ve zor kullanmak suretiyle engellemiştir.
4- Şüphelilerin daha önce de benzer bir suçtan dolayı BERGAMA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'nın Soruşturma No: 2009/3751
Esas No: 2009/1912, İddianame No: 2009/819 ile Bergama Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılamasının sürdüğünü öğrenmiş bulunmaktayım.Bunun bir alışkanlık ve yöntem haline getirildiği anlaşılmaktadır.


SONUÇ VE İSTEM : İşbu şikeyetim üzerine, eylemlerde bulunan faillerin tespit edilerek, haklarında cezalandırılmasına yönelik gerekli yasal işlemlerin yapılmasını saygıyla arz ve talep ederim.24.05.2010.


Şikayetçi
Hasan Namak

Mlerih Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-06-2010, 15:31   #94
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Sevgili arkadaşlar ülkemizin tabii güzelliklerini, doğasını kirleten çok uluslu şirketlerle onların taşeronlarına hayır demeliyiz. Ama ülkemiz de o kadar çok sorunumuz var ki. Başta terör, kaybettiğimiz FİDANLARIMIZ. Acımız çok büyük. Artık bu acıları yaşamak istemiyoruz. Yeter artık... Binlerce yıl süren kardeşliği bozdular. Nereye sürükleniyoruz?... Ülkemizde sade vatandaş ,köylü olmak suç, çığlığımız ise abartılı. Peki biz ne yapacağız? Onlara göre sesiz olup hiç bir şeyin farkında olmamalı genetiği değiştirilmiş tohumları kullanıp ürünlerini tüketmeliyiz ve doğamızı altüst edip kirlettiklerinde ise biz hiç ses çıkarmadan sessiz sessiz oturmalıyız. İçimizden gelen çığlığı dışarı vurmamalıyız ki istediklerini daha rahat yapsınlar. Sularımız, ormanlarımız, topraklarımız satıldı. Maden, tohum, su, petrol, silah,ilaç, gıda tekellerinin ellerine düştük. Dedekorkut'un sözleri gibi. Hey oğul!... Azını gören, çoğunu bilen, sözünü diyen oğul... Sen sen ol, el sözüyle yola çıkan, el yolunda yorulur. Can oğul...

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2010, 19:14   #95
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Hikmet Çetinkaya
Kirli Savaş ve Doğa
20-06-2010 05:14

Bir yürek vuruşu gibi suların, yitip giden yaşamların, bunca acıların ve hüzünlerin adını koymaya çalıştık hep.

Yumuşak ve adsız mevsimleri ararken biz hep gece nöbetlerini düşündük.

Hakkâri’de dün sabaha karşı 11 şehit verdik. 15 askerimiz de yaralandı.

Ülkeyi yönetenler “demokratik açılım” diye diye eli kanlı terör örgütünün bölgede cirit atmasına neden olmadılar mı?

Analar, babalar, kardeşler, sevgililer... Yüreğinde insan ve yaşam sevinci olanlar...

Artık “dur” diyelim bu kirli savaşa.

Hayallerimiz yıkıldı... Çocuklarımız öldü...

Bir türlü anlatamadık PKK’nin ayrılıkçı bir terör örgütü olduğunu... Demokratik, kültürel, sosyal haklar peşinde olmadığını...

Hiç duydunuz mu Kürt kökenli siyasetçilerin, “sağlıklı çevrede yaşam hakkı” dediğini?

Kirpikleri tutuşmuş çocukların, kuşların, rüzgârın hışırtısında eğilen dalların şarkılarını dinlerken içimizden vurulduk.

Bilinmeyen bir kentin kapısına gelip durduk kendi sevinçlerimizi ve umutlarımızı çoğaltırken, acılarla karşı karşıya kaldık.

***

Sisler içinde uyandık... Mor dağların resmini çizdik... Kapıların açılmasını beklerken...

Kestane çiçekleri açmıştı gençlik yıllarımızda.

Yaşamın çekiciliğinin kalmadığı günleri hiç düşünmüyorduk.

Taşra kasabalarının o büyük yalnızlığını gördük, büyük kentlerde kaybolup gittik.

İşkenceleri, hapislik yıllarını yaşadık.

Düşünce ve sözcük arasında sıkışıp kaldık.

Çiçeğini geriye isteyen toprak...

Poyraz, fırtına, bora...

Bizi biz yapan sözcüklerdi bunlar.

Ellerimizin yumuşaklığı örtmüştü gözlerimizi... Işıltılı göğün bizdik yorgun savaşçıları...

Göklerin yığınını ellerimizle taşırken biz kurduk barış köprülerini, biz suladık ağaçları, çiçekleri, bitkileri.

Doğayı katledenleri biz teşhir ettik her yerde...

Bizdik şiir okuyan gecenin ayazında:

“Karanlıklarımın sevinçle kapladığı ince güzelliğindeyim yüzünün... Bana sessizliğini veren çığlığın ne güzel!”

***

Sessizliğini veren çığlık Bergama Kozak Yaylası’nda, kesilen çamfıstığı ağaçlarının rüzgârda çıkardığı sese benziyor bir haziran sabahında.

Masmavi bir deniz aşağılarda.

Tarihin ve kültürün binlerce yıllık izlerini ararken biçimi olan ve olmayan her şey adına bir çığlık yankılanıyor Kozak Yaylası’ndan:

“Kurtarın bizi!”

Bir sitede o çığlığı, boynu bükük çamfıstığı ağaçlarının fotoğraflarına bakınca içimizde duyduğumuz inanılmaz acıyı bir kez daha hissediyoruz doğaseverler olarak.

Daha uzaklara gitmek değil amacımız... Kendi doğduğumuz topraklarda, barış içinde insanca yaşamak, zehir solumamak.

Taşlarla, yağmurlarla, ateşlerle yanan bir günün pırıltılı sabahlarını görmek, yoksulluğu alın yazısı saymamak.

Yakılıyor ormanlar... Sincaplar, kaplumbağalar, kuşlar ölüyor...

Bitki örtüsü yok oluyor...

Soruyorum size Kanadalı, Amerikalı “çokuluslu altın avcıları” ve onların taşeronları, bu coğrafyayı yok etmek için mi geldiniz buralara?

Ve siz kendinizi solcu, sosyalist, devrimci, yurtsever, Atatürkçü olarak gören sanatçılar, ne işiniz var onların sponsor olarak destek verdikleri şenliklerde?

Kışladağı’nda, İzmir Efemçukuru’nda, Edremit Körfezi’nde devrimci şarkılar söylenmez, ağıt yakılır!

***

İsveçli şair Gunnar Ekelöf, yaşamın hiçbir çekici yönü kalmadığını anlatırken şöyle der:

“Yaşamın hiçbir çekici yönü kalmadığı gün

İçimizde özsuyun ve asidin yükselişinin durduğu gün

Durgun bir yaşantıya vardığım gün

Kısacası, kendi kendime benzemeye başladığımdaki gün,

- Bırakın beni gideyim.”

Üç gün önce Cunda Adası’nda “Taş Kahve”de otururken denizden gelen esintiyle o bilindik düşlerimi çoğaltıyordum.

ABD’li politikacı, Oscar ödüllü belgesel film (küresel ısınmayı anlatan ‘Uygunsuz Gerçek’ filmi) yapımcısı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Al Gore’un öyküsü geldi aklıma.

1993-2001 yılları arasında ABD Başkan Yardımcısı olan Al Gore, 2007 yılında Şili Film Festivali’ne “çokuluslu altın avcıları” sponsor olduğu için katılmayı kabul etmedi.

Ne zaman ki altın şirketi sponsorluktan çekildi, o zaman çağrıya “evet” deyip Şili’ye gitti.

Doğaya böyle sahip çıkılır...

***

Yurtsever sanatçı dik duruş sergiler, tıpkı onurlu bilim insanları, düzgün siyasetçiler ve gerçek aydınlar, gazeteciler gibi!

Havamızı, sularımızı, doğamızı.. göllerimizi, denizlerimizi, ırmaklarımızı, ovalarımızı kirletenlere neden böyle ödün veriyoruz, neden?..

İda Dağı (Kaz Dağları), Kaçkarlar, Madra Dağları, Turgutlu Çaldağı, Tunceli’de Munzur Vadisi...

En önemlisi hukuk devletimiz kirleniyor...

Gecenin sesi soluğu gibiyim... Ay denize düşüyor Cunda Adası’nda...

Gözlerimi yumup düşlerimle baş başa kalıyorum...

Hakkâri’de 11 şehit...

Ve annelerin, babaların çığlıkları:

“Durdurun bu akan kanı, duyun çığlığımızı!”

***

Bu pazar canınızı sıkacağım... Aşağıdaki siteye girip Kozak Yaylası’ndaki katliamın fotoğraflarını görebilirsiniz...

Sevgilim Kozak (Bergama, İzmir)

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-06-2010, 14:14   #96
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Bergama Belediye Başkanı sn. Mehmet Gönenç ile -altın madeni- hakkında yapılan, en son röportaj:


Bergama’da ki altın işletmesinin son durumu hakkında bilgi verir misiniz ?

Ovacık altın madenini işletmekte olan Koza Madencilik, tüm yargı kararlarına rağmen AKP iktidarından almış olduğu güçle, üstelik kapasitesini de üç katına çıkararak ( 300 bin tondan 1 milyon tona çıkmıştır.) faaliyetine devam etmektedir. Kendi ifadelerine göre açık ocakta cevher bitmiş olup, kapalı ocaklarda da sonuna gelinmiştir.

Yöre halkı, kapatılıp doğaya ve yöre köylülerine vermiş olduğu zararın giderilmesi için çalışmalar beklerken, “siyanürle işlem merkezi” haline getirilmiş olması; yöreye ve Bergama halkına yapılan büyük bir ihanettir. Ovacık’ta yapılan ikinci atık barajı ile bir “doğa mezarlığı” oluşturulmuştur. Buraya başta Kozak yaylası olmak üzere doğayı “diri diri” gömeceklerdir. Dikili Çukuralan da geçtiğimiz mart ayında 7 bin 743 ağaç kestiler, 17 Haziran’da da kimselere duyurmadan ÇED toplantısı yapmışlar. Kozak’ta da yöre muhtarları ve belediye başkanlarıyla açtığımız davalarla hukuk mücadelemizde devam ediyor.

Başta Narlıca köyü (daha önce'ki maden yeri-ovacık bölgesi) olmak üzere kanser vakalarında artış gözlenmektedir, kanser korkusuyla yatıp kalkmaktadırlar. Derhal yörede sağlık taraması yapılması için devleti göreve çağırıyoruz. Yöre de hızla gelişen seralarda 1000 kişiyi aşkın işçi istihdam edilmektedir, yarın ihraç edilen ürünler geri gelmeye başlarsa kaygısı duyulmaktadır. Bergama’nın turizmden beklentileri de karartılmıştır, tüm bunları Bergama hak etmiyor…

Bergama köylü direnişinin artık bittiği, köylülerin mücadelede yorgun düştükleri söyleniyor bu görüşe katılıyor musunuz ?

Uzun yıllar süren mücadele de yöre köylülerinin yorgun düştüğü doğrudur, bu yorgunlukta en büyük pay siyasi iktidarlarındır. Bugüne kadar 72 yargı kararının bir şekilde arkasına dolanarak sergilenen hukuk dışılık karşısında devlete güven kalmamış ve insanlar yılgınlığa düşmüşlerdir. Buna rağmen her köyde satın alınamayan, dik duran köylü önderlerimiz vardır, gelişmeleri yakından izlemektedirler. Bergama köylü mücadelesi, yeraltı kaynaklarımıza göz dikmiş emperyalist şirketlerin karşısında 10 yıllık bir barikat oluşturmuştur. Oluşturulan köy meclisleriyle söz, yetki ve karar aşamalarına doğrudan katılan köylünün, buralarda oluşturulan iradeyi, nasıl ete kemiğe bürünüp; binlerin katıldığı eylemlere dönüştüğünün öğretisi olmuştur Bergama.

Bu nedenle Bergama’dan ders çıkaran siyanürcüler, tekrar Bergama direnişi yaşanmasın diye AKP iktidarından güvenceler alarak ülkemize gelmektedirler. Bergama da mücadele bayrağını Bergama’nın bir başka yöresi olan Kozak yaylası köylüleri devralmışlardır.

Bir siyanürle işlem merkezi haline getirmeye çalıştığı görülüyor. Buna karşı nasıl bir mücadele hattı izlenmeli ?

Öncelikle cevher getirilen yerlerde ki yöre halkını bilinçlendirmeliyiz, madenciler yöre halkına size zararımız olmayacak,”Sadece toprak alacağız, siyanürü burada kullanmayacağız” diyorlar. Oysa kestikleri ağaçlarla, aldıkları milyonlarca ton toprak ile yöreye telafisi olanaksız tahribat veriliyor, ekosistemi bozuyorlar. Geçtiğimiz günlerde Havran’daki ocak kapandı, yarattıkları tahribatı kamufle etmek için oraya Bergama’dan örtü toprağı götürdüler. Eurogold döneminde ki ÇED raporlarına bakılacak olursa alınan izinler maden işletmesi olarak alınmış 7-8 ömrü sonrasında yapılacak rehabilitasyonla kapatılıp gidilecekti.

Sizin dışınızda, ülkenin diğer yerlerinde ki altın karşıtı mücadeleleri izleyebiliyor musunuz?
Kendi yerelleriyle sınırlı olan bu mücadeleler nasıl birleştirilebilir sizce ?

İzlemeye çalışıyorum, zaman zaman dayanışma gösteriyoruz. Ancak yerellerdeki mücadelenin olanaksızlıklar içinde ayakları üzerinde durması çok zor ve yoğun emek isteyen bir iş. Altının gücüyle sesinizi soluğunuzu kesmek için her yola başvuruyorlar. Her gün dağıtılan binlerce gazete, TV ve radyolarında yaptıkları bombardıman ile insanlarımızı kuşatmış haldeler. Bu durumda “onsu 1250 dolara fırlayan “kirli altına” karşı Donkişot’luk yapmak kalıyor bizlere de.

Nasıl ki ülkemizde ki altın lobisi, yoğun faaliyetleriyle maden yasasını “halka rağmen” istedikleri şekilde çıkartıyorlarsa bizlerde merkezi bir bütünlük içinde hareket etmeliyiz ki sonuç alabilelim.

Örneğin bir Türkiye Meclisi kurarak yerelleri buluşturabiliriz. Bu buluşma ile oluşturulan organik bağla halkının yanında saf tutmuş TMMOB, Türk Tabipler Birliği gibi örgütlerle ve emek eksenli partilerle daha sağlıklı ilişkiler geliştirebiliriz. Meclis’teki siyasi partiler üzerinde de baskı oluşturabiliriz. Bu mücadele çevre mücadelesi boyutlarını çoktan aşmıştır, yer altı kaynaklarımız işgal eden emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı yıllar önce Anadolu da Kuvay-ı Milliye’nin yaptığı gibi ; “Hattı mücadele yoktur, sathı mücadele vardır. Bu satıh tüm vatan toprağıdır” diyerek yollara dökülmeliyiz.

Bergama ile başlayıp son yıllarda ülkenin bir çok yerine yayılan çevreci halk hareketlerinin başarıya ulaşması için neler yapılmalı? Size göre çözüm nerede aranmalı?

Karşınızda altının gücüyle hareket eden profesyoneller var, adeta doğaya, Anadolu’ya “Ons ons altın gözüyle bakıp iştah kabartan, yağmacılara karşı”, örgütlü duruşumuzu Greenpeace örneğinde olduğu gibi geliştirmeliyiz.

Nerede talan var orada bitmeliyiz. Bu anlamda ulusal ve uluslararası çapta bir mücadele yürütmeliyiz. Yerelleri kendi kaderlerine terk etmemeliyiz, yoksa Çamköylü Sebahat ablamızın dediği gibi “Yılanın ağzında çırçır çığıran kurbağalara döneriz”.
Vahşi kapitalizmin, yaşam alanlarımıza karşı açmış olduğu bu savaşta insanımızın da bu düzenle de hesaplaşmasını sağlamalıyız. Elbette kolay değil ama şunu hiç unutmayalım;

“Karıncanın kardeşi var, haydi kardeşler yollara dökülmeye.


Alıntı kaynağı: (Erol Engel: Bergama Çevre Platformu Sözcüsü).

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2010, 17:29   #97
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Bir Ege Senfonisi: 'Kozak Yaylası'
Gülden Karabudak, toprak-doğa-insan birlikteliğinin en güzel örneği olarak adlandırılan Bergama Kozak Yaylası'nda altın çıkartmak için kıyıma uğratılan fıstık çamlarının ve yöre insanının çığlığını yazdı. İşte Karabudak'ın Kozak Lisesi dergisi için yazdığı yazı...

-ATLAS dergisi Temmuz 2010 sayısında yayınlanmıştır...


Yazı: Gülden Karabudak
Son yıllarda, birçok insanın, bu keşmekeş şehir hayatından bunalıp, 'alıp başımı gitmek istiyorum' dediğini hep duymuşsunuzdur. İşte o alıp başını gitmek isteyenlerin, gelip gördüklerinde 'işte burası yaşanılası cennet mekân' diye haykırdıkları, o eşsiz beldelerden biridir Kozak Yaylası...

Geçmişi İÖ 2000'lere dayanan, bağrında Asia, Misia, Bergama Krallığı, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarını taşımış bir bölgeden bahsediyoruz aslında. Bergama Krallığı'nın en değerli ormanlarını barındıran ve biricik sayfiye mekanı, Osmanlı imparatorluğu döneminde de Karasi beyliğine bağlı bir kaza ve yine Cumhuriyet tarihimizin başlarında da, Yukarıbey ile belediyelik mertebesine erişmiş yegane bir bölge.Yani uygarlığın gerektirdiği tüm deneyimleri yaşamış bir diyardır Kozak Yaylası...


Kozak Yaylası'nda Madenci Vahşeti!
Halkının tamamı Yörük'tür. Aydın, mert, ileri görüşlü ve oldukça çalışkan olan Yörük insanı, atalarının konar-göçer yaşam tarzından dolayı, kendilerine özgü bilgi birikimine sahip olmuştur. Ve en önemlisi de, vatan edindikleri bu toprakların, kendilerine sağladığı en önemli imkânı, çamfıstığını layık olduğu değere ulaştırmayı bilmişlerdir.

Akdeniz bölgesinin biricik ağacı, granitli toprakların yılmaz bekçisi, Kozak Yaylası'nın değişmez simgesi fıstık çamı, Kozak insanına hayat vermiştir. Düğünün-derneğin, eğitimin, geçimin, huzurun ve umudun neredeyse tek merkezi olmuştur. Her yıl Kozak Yaylası'nın üzerine bu ağaçlardan bereket yağar. Sevdasını işler kızlar- oğlanlar... Umutlarını bağlar gençler... Yazın işledikleri bu ürün sayesinde gönül rahatlığıyla ne kışlar atlatırlar. Kimselere muhtaç olmadan bir ömrü devirirler bu yaylada. Ne devlete bir gram külfeti, ne millete küçücük bir zararı olur ve tarih yazarlar her bahar, her yaz ve her kış...

Bir ağacın bir kültürü böylesine şekillendirdiğini görebileceğiniz, belki de tek mekandır Kozak Yaylası!... Halkına umudu aşılar önce. Sonra üzerinde taşıdığı üç yıla ait ürünüyle, geleceğini planlamayı öğretir. Ardından iyi şartlarda yaşamanın, sağlıklı beslenmenin kıymetini anlatır üzerinde yaşayan insanlara. Onun hiç dinmeyen sesine kulak veren ve kıymetini bilen bir halk var elbet. Bu halk bilir ki, evlatları bu ağaç sayesinde büyüyecek, bilir ki, yarınını bu ağaç sayesinde sigortalayacak ve yine bilir ki gelenekleri, değerleri, atası bu ağacın var olmasıyla gelecek nesillere aktarılabilecek. O yüzden öncelikle kadınlardır fıstık çamının en değerli bekçileri...

İlkokulda başlar bu sevda. Öğretmenlerinin yardımıyla diktiğin fıstık çamlarının, yıllar sonra çocuklarına verdiği ürünlere baktıkça, elinin değdiği toprağa müteşekkir olursun.Bir ağaç bir insana bu kadar mı zahmetsiz ödül verir diye düşünürsün!Dikersin ve bırakırsın doğanın kucağına...Kozak Yaylası'nın o kendine özgü yapısı,o anaç toprağı, havası ve suyu öyle bir bakım yapar ki ağacına,ne sulama derdin olur,ne çapalama...

Bakmışsın birkaç yıl sonra dallarında kozalaklarıyla sana ve sevdiklerine koca bir gelecek vaat ediyor.Kim bunu küçümseyebilir?Kozak halkı ağacını en çok bu yüzden sever.Çünkü bilir,karşılıksız ve zahmetsizce imkanlarını seferber eden,ya bir anadır hayatta,ya da bir ağaç...

Dedik ki, Kozak, yüzyılların birikimiyle, kendi çevresindeki bölgeler arasında apayrı bir kültür ve değer oluşturmuştur. İzmir'in göz nuru, Balıkesir'in aynası, Bergama'nın cennet bahçesi, Ayvalık'ın sayfiye bölgesidir. Ve ülkemizin 1200–1300 tonluk çam fıstığı ihracatının, 1000 tonunu karşılayarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin onur tablosuna yerleşmiş çok değerli bir yöredir.

Kozak Yaylası'nın nüfus hareketleri adeta Avrupa ülkelerini andırır. Çünkü Kozak halkı göç vermez ve şehirlere kaçmaz. Köyden kente göç sorununun çözülmesinde gerçek bir emsaldir!
Kozak'ta insanlar her ne kadar modern ölçülere göre yaşasalar da, geleneklerinin yok olmasına müsaade etmezler. Bilirler ki geleneklerin kaybolması geçmişin bıraktığı izlerin silinmesine, bu da öz kültürünü kaybetmesine neden olur. İşte bu yüzden bayramlar hala Bayram gibi yaşanır bu yerde. Düğünleri tek gecelik bir eğlence değil, bir hafta önceden başlayan hazırlıkları ile tam bir şölen havasındadır. Yardımlaşmanın, komşuluğun, akrabalık ilişkilerinin, hala yara almadan devam ettiği yörede,insanlar birbirine,Çam ağacının o kocaman kökleriyle toprağa tutunduğu gibi tutunur.

Kozak Yaylası'nın değerleri saymakla bitmez. Türkiye'nin üniversiteye birçok öğrenci gönderen ilk köy lisesi Kozak Yaylası'ndadır. Ayrıca şimdilerde yapılan görüşmeler sonucu Kozak Lisesi Anadolu Lisesi niteliğine kavuşmak üzere. Bir yöre daha nasıl değer katabilir, üzerinde yaşayan evlatlarına?

Bunca güzellik ve değerler bütünü Kozak Yaylası'nı yaşatmak boynumuzun borcu iken,bu değerleri yok sayan zihniyetlerde var... Çünkü bahanesi çoktur insanoğlunun...
Kimilerimiz dünyaya sadece yok etmek ve yakıp yıkmak için gelmişizdir.İster devlet eliyle ister vatandaş,ister gençleştirme bahanesiyle, ister yakacak odun,isterse milyonlarca toprağı alt üst ederek yapılan maden çıkarma çılgınlığı...aklınıza gelecek türlü bahanelerle,ne yazık ki, bir yöreye medeniyeti tattıran ve 4000 yıldır ayakta tutan devrin ağaçlarını ve onun kardeşlerini kesmek için adeta yarış içinde olanlar da var Kozak Yaylası'nda..var olanı bitirmek,geçmişten gelen tarihi ve doğal değerlerimizi bir kalemde silmek bazılarımızın en belirgin özelliğidir hani! Gelecek onları lanetleyecek!

Kurtuluş Savaşında anlı şanlı kahramanlıklarıyla, gelecek nesillere, yani bizlere, bu tarih-doğa kardeşliğini ve burada yaşamanın onurunu bırakan yüz binlerce atamıza yeminimiz olsun; 'Mayasını binlerce yılın ortak tarihinden alan Kozak Yaylası insanı, bu eşsiz beldeyi şerefi ve namusu üzerine korumaya and içmiştir. Kainat bunu böyle bilsin!


Düzenleyen Fatoş : 06-07-2010 saat 17:31 Neden: eksik yazı
Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2010, 15:58   #98
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Kozak yaylası ve işsizlik seferberliği...

Mehmet Uğur CİVELEK / ARKA PLAN


16.06.2010 - 08:00

Geçtiğimiz hafta sonu yollarda idik ve ateşin düştüğü yeri nasıl yaktığını, yarattığı değişimi yakından gördük. Yörede yaşayanların gözü ile bölgeye ve siyasi iradeye bakış açısını anlama şansımız oldu. İşsizlik seferberliğindeki ikiyüzlülüğü, arkasındaki menfaat ilişkilerini, büyüyen endişeleri ve mücadele kararlılığını yüce insanlardan dinledik... Bergama'da kesilen ağaçların yerine dikilenlerin nasıl kuruduğunu, toprağın öldüğünü gördük. Kozak Yaylası'nı gezdik, çam fıstığı ağaçlarına yönelik katliamı dinledik; Yukarıbey köyünde yaşayanların çığlığını okurlarla paylaşmayı görev bildik.

Siyasi irade Balıkesir ilimizin yüzde 66'sına maden arama ruhsatı vermiş. Bu duruma göre halkının hakkını ve hukukunu ayaklar altına almış. Yöre halkı uyanmış, "Söz milletin" diyenlerin gerçek yüzünü görmüş ve daha fazla masal dinlemek istemiyor. Kozak Yaylası'ndaki köylerin temel gelir kayanğı, bölgedeki doğal fıstık çam ve kızıl çamlardan oluşan ormandan geliyor. Bu sayede yöre göç vermiyor, işsizlik üretmiyor; tam aksine çalışmak için çevre illerden bölgeye hareket oluyormuş. Çam fıstığı üretimi açısından özel ve önemli bir yeri varmış. 6000 kişiye iş olanağı sağlıyormuş ve 50 milyon doları aşan oranda ihracat yapıyormuş. Maden ruhsatı alanlar bu fıstık çamlarını kestikçe bölge insanı kendi geleceğine kastedildiğini, bu katliamın kendisine karşı yapıldığını görüyor. Orta-uzun vadede madenden yaratılacak net katma değerin bugün yaratılanın yarısı bile olamayacağını, bölgede büyük bir işsizlik yaratacağını ve çevre felaketine yol açacağını görüyor. Bu gidişi durdurmak adına her yolu denemeye kararlı görünüyor. Çevre bilincinin üst düzeye ulaştığı net bir şekilde farkediliyor. Siyasi iradenin icazeti ile yaşanan bu gelişmeleri kendisine yönelik terörist bir faaliyet olarak algılıyor ve bu durumu görmezden gelen medyanın suç ortaklığı yaptığını düşünüyor.

Nasıl olur da mevcuttan çok daha az gelir yaratacak, hem de işsizliği artıracak çevre katliamına göz yumulur? Bu kararı alanlar ve yaratılan fiili duruma kayıtsız kalanları tanımlamak için en uygun sıfat ne olabilir? Bu kafa lkemizin medeniyet standartlarını nereye götürür? Bu yağmaya ve yıkıma sebep olanlar devlet adamı veya milletin vekili sayılabilirler mi? İsrail'in yaptıklarını "devlet terörü" olarak tanımlayanlar neden kendi yaptıklarını görmez, görenleri susturmaya ve susmayanı linç etmeye çalışırlar?.. Birilerine rant yaratmak adına geniş kesimleri çaresizlik bataklığına itmek cehalet değil, kötü niyettir.

Ülkemizde uygulanan politik tercihlerin yanlış olduğunu, üretenleri cezalandırıp işsizliği ve çaresizliği artırdığını görüyor ısrarla dile getiriyorduk. Bu kez aynı sonucu üreten ve çevre felaketine yol açan farklı bir türüne yakından tanık olduk. Bu sonuca yol açan politikaları uygulayan ve destekleynlerin insani değerlerden tümüyle uzaklaştığına inanmak. İstemiyorduk ama yanılmışız! Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hazırlanan istatistikler yalın bu gerçekleri görmemizi engelliyor, fakat bu durum insanlarımızın gerçekleri algılayıp uyanmasını engelleyemiyor. Kendi çıkarlarını her şeyin üstünde görenlerin maskesi düşüyor... Böyle gitmez diyenlerin sayısı artıyor ve dengeler değişiyor...

Yaşananlara bakılır ise halkın gündemini görmezden gelenlerin kaybetmesi kaçınılmaz olacak. İşsizlik seferberliğine çıkanların gerçekte işsizliği artırmak için çalıştıkları ve bunun kabul edilebilir bir mazeretinin olamayacağı daha iyi anlaşılacak..

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2010, 19:47   #99
Ağaç Dostu
 
serpil özdemir's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-04-2010
Şehir: istanbul
Mesajlar: 265
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Fatoş Mesajı Göster
Ormanın son durumu...
Sevgili Fatoş,
Mesajdaki ilk resim resmen öfkeden kanımı dondurdu .Sizden büyük tehlikemi var yaaa.
İstanbul bitti zaten nereye baksan beton yığını ,küçücük balkonlarda teraslarda, saksılarda bitkiyle çiçekle uğraşmamız hep yeşile özlemden değilmi .
Hadi İstanbul metropol dedik önüne geçilmiyor dedik içimiz yana yana ,ilk isyanım çocukluğumun piknik alanı yeniköydeki koruluğun villa işgaliydi , dallarına salıncaklar kurduğumuz çiçek demetleri toplayıp annemize sunduğumuz koruluğumuzla aramıza çekilen o duvarlardan nefretim hala taptazeymiş sadece uyuyormuş mesajdaki tehlike levhasını gördüğümde bütün nefretiyle uyandı. Bizi alıştırdılar ,siz alışmayın Kozak lılar siz lütfen susmayın , bize ne düşüyor , imzamı gereken yerlere mesaj bombardımanımı siz söyleyin yapalım gerçek bir karınca kardeşliği olsun bu gün bu konuyu gördük sayfayı okuduk ,üzüldük yandık ,yarın başka sayfalara bakarken unutmayalım ne düşüyor üstümüze lütfen bildirin yapalım
sevgiler
not tam alıntı yapamamışım 13. mesajdaki ilk resim


Düzenleyen serpil özdemir : 02-08-2010 saat 19:49 Neden: mesajı belirtme
serpil özdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2010, 19:56   #100
Ağaç Dostu
 
serpil özdemir's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-04-2010
Şehir: istanbul
Mesajlar: 265
Uzak durmak ne kelime kesilecek ağaca bedenimi bağlayıp engel olmak isterdim.

serpil özdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2010, 14:34   #101
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
28/07/2010
Kozak’ı böyle katlediyorlar
Özer Akdemir
Bergama Kozak Yaylası’nın Aşağıbey - Dikili arasında kalan bölümünde son günlerde hummalı bir çalışma var.
Bergama Kozak Yaylası’nın Aşağıbey - Dikili arasında kalan bölümünde son günlerde hummalı bir çalışma var. Koza Altın Şirketi kızılçam ve fıstık çamları ile kaplı ormanlık arazide altın madeni tesislerini kurabilmek için yoğun bir tempoda çalışıyor.
Bölgede güvenlik bakımından adeta kuş uçurulmuyor. Maden alanına giden yolda jandarma nöbet tutuyor, daha içerilerde sahanın girişinde ise madenci şirketin özel güvenlik görevlileri. Otomatik giriş kapıları, ağaçlara bile yerleştirilen kameralar… Bilim insanlarının “Ekolojik hassas bölge” olarak tanımladıkları alanda yapılan doğa ve orman katliamını kimsenin görmesi istenmiyor anlaşılan.
AĞAÇLARDA BİLE KAMERALAR VAR
Bu güvenlik önlemlerine rağmen geçtiğimiz Haziran ayını ortalarında Bergama Motokros ekibinden üç kişi, dağ yollarından geçerek maden alanına ulaşmayı başardı. Ekipte yer alan ve aynı zamanda TEMA Bergama temsilciliğini de yapan Av. Sezgin Güler maden sahasında gördüklerini şöyle anlatıyor; “Yaklaşık 200 dönümlük bir alanda ağaçlar kesilmiş. Kesimler halen devam ediyor. Kesilen ağaçlar genç ve sağlam görünüyordu. Şirket büyük bir şantiye kurmuş, yoğun olarak inşaat ve ağaç kesimine devam ediyor. Şantiyenin girişinde otomatik kapı var. Ağaçlara bile kamera yerleştirmişler…”
DEVLETİN JANDARMASI MADEN BEKÇİSİ
Avukat Güler, dağ yollarından tırmanarak gelmenin dışında maden alanına girişin olanaksız olduğunu anlatıyor. Daha maden alanına sapan yolun başı jandarmalar tarafından tutulmuş çünkü. “Jandarmalar yolun başında barikat kurmuşlar, maden çalışanları hariç kimseyi yaklaştırmıyorlar. Girmek isteyeni ‘maden çalışma alanı güvenlik gerekçesiyle giriş yasak’ diye geri gönderiyorlar. Devletin jandarması şirketin bekçiliğini yapıyor yani”. Güler’in aktardıklarına göre, jandarmanın yolun başını tutmasına karşın şirket kendi güvenlik önlemlerini almayı da ihmal etmemiş. Özel güvenlik elemanlarının yanı sıra yol boyu ağaçlara yerleştirilen güvenlik kameraları ve otomatik giriş kapısı ile saha 24 saat gözlenmekte.
KASABANIN ŞERİFİ TİCARETE DE EL ATTI
Avukat Güler jandarmanın maden sahası diye sokmadığı alanın aslında hala Bergama Orman İşletme Müdürlüğü’ne ait olduğunu söylüyor. “Maden Bölgesi” diye bir şey söz konusu değil yani. Bu arada ilçedeki birçok resmi kurumun yanı sıra Bergama Orman İşletme Müdürlüğü’nün de altıncı şirket tarafından bilgisayarlarının yenilendiği gibi iddialar herkesin dilinde Bergama’da. Hemen her etkinlik öncesi resmi-gayri resmi kurumların aklına sponsor olarak ilk gelen yer altıncı şirket oluyor. Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç’in deyimi ile “kasabanın Şerifi gibi” davranmayı sürdürüyor yani…
AL GÜLÜM VER GÜLÜM!
Altın Madencisi şirket kasabanın şerifliğini yanı sıra her türlü ticari işine de el atmış durumda. Daha önce Kozak yaylasında turistik dinlenme tesisi kuran, çam fıstıklarını almak için fıstık fabrikası açan şirket son olarak bölgenin köklü süt ve süt ürünleri kooperatifi olan Çamavlu Kooperatifini de satın aldı. 10 dönüm açık arazi üzerine kurulu 1350 metrekarelik tesisleri 718.050 TL’ye satın alan şirket burada süt ve süt ürünleri ticareti yapacağını açıkladı. Altın madencisi bir şirketin fıstık ve süt ticaretine soyunmasının altındaki nedenin, yöre halkının ekonomik ilişkileri içerisinde söz sahibi olarak onların altın madenciliğine karşı çıkışının önüne geçmek olduğu dile getiriliyor. Bu arada Koza Grubuna ait ATP A.Ş’nin Yukarıbey köyünde yaptığı fıstık çamı işleme tesisleri inşaatını tanıdık bir ismin yürüttüğünü de belirtelim. İş başında olduğu sürece (1999-2004) altıncı şirkete her türlü kolaylığı gösteren, başkanlık öncesinde de şirketin inşaat işlerini yapan Bergama eski Belediye Başkanı Akif Ersezgin’in şirketi, Ersezgin İnşaat.!.. (İzmir/EVRENSEL)

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2010, 15:37   #102
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi serpil özdemir Mesajı Göster
Sevgili Fatoş,
Mesajdaki ilk resim resmen öfkeden kanımı dondurdu .Sizden büyük tehlikemi var ya mesajdaki tehlike levhasını gördüğümde bütün nefretiyle uyandı. Bizi alıştırdılar ,siz alışmayın Kozak lılar siz lütfen susmayın , bize ne düşüyor , imzamı gereken yerlere mesaj bombardımanımı siz söyleyin yapalım gerçek bir karınca kardeşliği olsun bu gün bu konuyu gördük sayfayı okuduk ,üzüldük yandık ,yarın başka sayfalara bakarken unutmayalım ne düşüyor üstümüze lütfen bildirin yapalım
sevgiler
not tam alıntı yapamamışım 13. mesajdaki ilk resim

Sevgili Serpil sizin gibi ülkesini seven insanlar oldukça kelepçelenen yüreğimiz,umudumuz daha bir güçleniyor.
Atalarımızdan kalan topraklarımızı ,ağaçlarımızı, sularımızı ve havamızı korumak için yaptığımız çalışmalarımıza bazı kesimler çok değişik anlamlar yükleyerek suçlayıp hırpalamaya çalışıyorlar ama yılmıyoruz ve yılmayacağız.
Elbette sizlerinde desteğini alarak.
Sivil toplum kuruluşlarımız ve muhtarlarımız bu malum şirketi mahkemeye verdiler,sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.
Sevgiyle kalın.

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2010, 15:38   #103
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Erol Engel

25/07/2010
Koza’nın dokunulmazlığı mı var?
Özer Akdemir

5 HAZİRAN 2005’de Dünya Çevre Gününü Çamköy’de kutlamak isteyen çevrecilere karşı altın madeni çalışanları tarafından yapılan saldırıyla ilgili davanın ikinci duruşması Bergama’da görüldü. Biri “kayıp” 4 iddianamenin ardından 5 yıl aradan sonra açılabilen davanın ikinci duruşmasında da davanın esas hakimi yoktu. Bir önceki duruşmaya katılmayan hakim “Sağlık sorunu” gerekçesiyle önceki gün yapılan duruşmaya da katılmadı. Mağdurların ‘sanık’, saldıranların ‘şikayetçi’ olması gibi yönleriyle şaşırtıcı bulunan davanın belki de en garip yanı ise davanın bir numaralı sanığı olması gerektiği söylenen Koza Şirketi Sahibi Hamdi Akın İpek’in iddianamede adının dahi bulunmaması!
HAYALET İDDİANAME, HAYALET SANIK!
Önceki gün Bergama Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmada saldırıya uğrayan çevrecilerin avukatlarının ve ifade veren iki kişinin en çok üzerinde durduğu nokta Akın İpek’in neden iddianamede adının geçmediği oldu. Savcılığa iade edilen iki iddianamede (08.05.2008 ve 05.10.2008 tarihli iddianameler) 6. sıradaki sanık olarak bulunan, yine 28.12.2009 tarihli iddianamede 6. sırada görünen Akın İpek’in, görülmekte olan davanın açıldığı 4. iddianamede adının olmamasının hukuki bir açıklaması bulunamıyor. Çevrecilerin avukatları Akın İpek’in hakkında bu davayla ilgili herhangi bir takipsizlik kararının kendilerine tebliğ edilmediği söylediler. Avukatlar, aynı şekilde UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) kayıtlarında olmasına rağmen, görülmekte olan dava dosyasında ‘akıbeti’ konusunda hiçbir iz bulunmayan 3. iddianame (Akın İpek burada da sanık) ile ilgili ne gibi bir işlem yapıldığı noktasında da mahkemeden bilgi talep ettiler.
SALDIRIYA UĞRADILAR SANIK OLDULAR!
İkinci duruşmada ifade veren hem sanık hem şikayetçi durumundaki Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel ve Muammer Sakaryalı da dava dosyasındaki bu tuhaflıklara dikkat çektiler. Engel, 5 Haziran 2005’de yaşanan olayları aktarıp, saldırıyı şirketin sahibi Akın İpek’in ve Şirket Müdürü Hayri Öğüt’ün organize ettiklerini söyledi. Jandarma yetkililerinin ve kaymakamın olaylardan 4 saat sonra bölgeye geldiklerini, şirket çalışanlarının saldırılarının kaymakam ve jandarma komutanı önünde de devam ettiğini aktaran Engel, saldırganların cezalandırılmasını istedi. Davada hem sanık hem şikayetçi durumda olan EGEÇEP Dönem Sözcüsü Muammer Sakaryalı da esas saldırıya uğrayanların, araçlarının camları kırılanların, seyahat özgürlükleri engellenenlerin kendileri olduğunu belirterek, buna karşın kendilerinin ‘sanık’ olarak gösterildiği dosyada olayları organize eden şirket patronunun olmamasına anlam veremediğini söyledi. Davanın bir ‘tuhaflıklar silsilesi’ ile başladığını ve öyle devam ettiğini söyleyen Sakaryalı, gerçek saldırganların adalete hesap vermediği, yargı önüne çıkarılmadığı sürece saldırganlıklarına devam edeceğine dikkat çekti.
KENDİLERİNİ HUKUKUN ÜSTÜNDE GÖRÜYORLAR
Çevrecilerin Avukatlarından Arif Ali Cangı, 5 Haziran 2005’de yaşananları canlıların yaşam hakkı için verilen mücadeleye ve yargı karalarına karşı madenci şirketin bir direnci olduğunu söyledi. Saldırıdaki amacın ‘İllegal çalışan madeni çalışır vaziyette tutmak’ olduğunu kaydeden Cangı, Şirket Patronu Akın İpek’in iddianamede neden olmadığı ile ilgili bilgi için Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduklarını söyledi. Duruşmaya Ankara’dan gelen Av. Mehmet Horuş da Akın İpek’in iddianamede olmamasının yarattığı belirsizliğin adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurduğunu belirterek, “Uygulanmayan mahkeme karaları nedeniyle bu şirketler kendilerini hukukun üstünde görmeye başladılar. Şirket patronu hakkında hiçbir takipsizlik kararı olmamasına rağmen yargılama yapılamaması hukuka olan güveni zedelemektedir” dedi. Horuş, davanın artık Koza Altın şirketini ve patronunu yargılayıp yargılayamama davasına dönüştüğünü söyledi.
HER YER BERGAMA!
Avukatların Akın İpek’le ilgili taleplerini yerinde bulan mahkeme başkanı ve savcı Cumhuriyet Savcılığına müzakere yazılarak İpek’le ilgili soruşturma yapılıp yapılmadığının bildirilmesine karar verdiler. 8 Ekim 2010 tarihine ertelenen duruşma çıkışında duruşmaya Ankara, Sinop Gerze, İzmir gibi yerlerden gelenler Adliye önünde pankartlarını açarak basın açıklaması gerçekleştirdiler. “Her yer Bergama her yer direniş” pankartının açıldığı basın açıklamasında konuşan Çetin Kurtoğlu, Bergama köylülerinin mücadelesinin anlamına ve önemine dikkat çekti. Duruşmaya destek için geçtiğimiz ay Ankara’da gerçekleştirilen Çevre Direnişleri Buluşuyor etkinliğini düzenleyen TMMOB Ankara İKK sözcüsü Ramazan Pektaş ve çeşitli oda yöneticileri, DİSK/Genel-İş TİS Genel Sekreteri İsmail Özhamarat, Devrimci 78’liler, Halkevleri, Yeşil Gerze Çevre Platformu, EDP, EMEP ve ÇYDD temsilcileri katıldı.
Açıklamada “Siyanürcü şirket memleketi terk et”, “Her yer Bergama her yer direniş” sloganları atıldı. (İzmir/EVRENSEL)

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2010, 12:45   #104
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Hikmet Çetinkaya'nın Kozak Yaylası Hakkındaki Yazısı.




POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA

Kozak Yaylası...

Bir pazar sabahı yaşamdan, sevgiden, aşktan söz etmek istiyorum...

Düşsel yolculuklara çıkmak!..

Paul Celan'la bir Viyana akşamını yaşamak, Prag'da sokaklarda dolaşmak, Belgrad'da anıları toplamak...

Geçmiş zaman resimlerinde yaşamı yakalamak.

Kıyıda yürürken denizin beyaz köpüklü dalgalarını seyretmek...

Eski Datça'nın taş duvarlı evlerinin bahçelerinde renk renk çiçekleri sulamak...

İlkyaz sıcağını yüreğimde duyumsamak.. .

Duru su baharın, ilk çiçek toprağın mıdır?

Lermontov elinde şarap kadehiyle ayın ışıklarını toplarken yeryüzünde, küreselleşmeye karşı başkaldırmak.

Hani o sağır ve eski pişmanlık yıllarım vardır benim, okura sık sık anlatıp bıkkınlık getirdiğim...

Çokuluslu şirketlerin "altın talanı"nı anlatırken, çocuklarımızın iç çekişleri Fırtına Vadisi'nde, Tunceli Ovacık'ta, Bergama'da, Kaz Dağları'nda yankılanır.

Kapanan gözler vardır ya hani; konuşmayan çocuklar; dağ başları, ovalar, akarsular, göller, denizler...

Yağma vardır, talan vardır ya!..

Filiz süren bir sessizlik gelip çatar hayatın tam ortasına... Soygunun, vurgunun, yolsuzluğun egemen olduğu yer burasıdır bilip de bilmeyene...

Kaz Dağları, Artvin Cerattepe, Bergama Kozak Yaylası, Madra, Efemçukuru, Eşme, Tunceli Ovacık...

Dağlarımız, ovalarımız delik deşik...

66 bin 600 dekarlık Kozak Yaylası'nda altın avcıları...

***

5 milyon çamfıstığı ağacı...

50 milyon dolarlık çamfıstığı dış satımı, 17 köyün geçim kaynağı...

300 binden fazla insana su sağlayan akarsular...

Zehirlenen Madra Çayı...

Yok olan doğa ve insanlık...

Ne zaman açılacak gözlerimiz, ne zaman?..

Ne zaman söylenecek türkümüz, insanca yaşamımız, sevgimiz, tutkumuz?..

300 binden fazla insana su veren Kozak Yaylası gözden ıkarıldı...

Ne yazarsan yaz, siyasal erk umursamaz...

On beş gün önce oralardaydım. ..

Kaz Dağları'ndan Edremit Körfezi'ni seyrederken tarifsiz kederler içindeydim...

Kaz Dağları teslim alınmıştı...

Biga Yarımadası can çekişiyordu...

Vahşi kapitalizmin "Küreselleşme" ya da "Yeni Dünya Düzeni" masalı; aslında "Ahtopot'un Kolları"yla azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri kuşatmıştır...

Çokuluslu "altın avcıları" ve onların taşeronları ülkemin topraklarını "mal" gibi görüyorlar.

Yerli işbirlikçilerini, siyasal erki de "köle".

Elimde Prof. Dr. Yaşar Gürbüz'ün "Siyasal Sosyoloji" kitabı (Filiz Yayınları, İstanbul) var...

İlginç olduğu kadar okunması gereken bir kitap...

Azgelişmiş ülke tanımı Türkiye'yi anlatıyor gibi...

Kısa sürede köşeyi dönenler, sanayileşmiş ülke varsıllarının tersine pahalı otomobiller, yalılar, köşkler, gece kulüplerinde bırakılan binlerce liralar...

Azgelişmiş ya da gelişmemiş ülkelerin fotoğrafları değil midir bu yazdıklarım...

***

Şimdi gel de Karl Marx'ı anımsama...

Yaşar Gürbüz de anımsamış ki, Marx'ın sosyal sınıflara bakışını almış kitabına...

Köle bir çeşit maldır!..

Öyle söyler Marx...

Emekçi ise emeğini satar...

Sınıflar arasındaki çelişkiyi Tunceli Ovacık'ta ya da Eşme Kışladağ'ında "Altın avcıları"nın yanında çalışan köylülere nasıl anlatacaksınız?

Bir uçta köleyi, bir uçta işçiyi alırsanız ne çıkar ortaya?

Sanayileşmemiş bir toplumsanız, din eksenli politikaların boyunduruğu altındaysanız yandınız!..

Tarikatlar siyasete yön verecek, din sömürüsü ivme kazanacak.

Galiba Türkiye'nin siyasal sancısı da bu!..

Suudiler Türkiye'de toprak satın alıp buğday ekmeye hazırlanıyorlar. ..

AKP iktidarı arkalarında.. .

Paraları repoda!..

Çokuluslu şirketler ise dağlarımızı, ovalarımızı talan ediyorlar...

***

Kozak Yaylası'nda kıyım sürüyor...

Acı ama gerçek bu!..

AKP'nin gerçek yüzü ortada sevgili okur!

Türkiye'yi gerenler, hem ekonomiye hem de sosyal yaşama zarar veriyor...

"Demokrasi ve özgürlük" adı altında Türkiye peşkeş çekiliyor...

Her siyasi hareket AKP tarafından durdurulmak isteniyor; sendikalara, demokratik kitle örgütlerine baskı yapılıyor...

Bir pazar sabahı yaşam ve sevgiden söz edecektim, olmadı...

Belki Tahsin Saraç'ın dizeleriyle kendimi bağışlatabilirim:

"Al bahar, yeşil yaprak / Titrerim ak yellerle, dorukta kavak kavak / Ben ozanım / Açlığın kan çizgisinde ve taş dilsizliğinde / Değişip olurum hemen / Suskunluğun o sarı öfkesiyle / Kınında bekleyen soğuk bir bıçak."

ayazkentli beğendi.
Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-08-2010, 21:21   #105
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 10-05-2010
Şehir: izmir bergama kozak yaylası
Mesajlar: 9
başa çıkamayacağımız kadar çok ayıbımız var. bizler bir avuç kozak sevdalısı elimizden geleni yapıyoruz.yapmayada devam edeceğiz.nedenini iyi biliyorsunuzki gelecek nesillere yemyeşil bir kozak bırakmak için.ama görüyoruzki altın istilacılariı kozak yaylasını yok etmek için kozak halkına yaranmak için elinden geleni yapıyo.eğer bir gün kozakta ki yeşillikler yok olduğunda bizlerin vicdanı rahat olmayacak.diyeceğizki bizler kozak için elimizden geleni yaptık canımızı dişimize taktık uğraştık sizler naptınız diyeceğiz...kozakta ekolojibozulmaya devam ediyo.
kozak yok oluyo kimseler sesimizi duymuyo ...bu gidişlede duymayacak...grhan....BÜTÜN KOZAKLILAR BURAYA....!!!!(FACEBOOK)adına...

aLLioni Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-08-2010, 14:02   #106
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
http://video.cnnturk.com/2009/progra...aylasi-2-kisim


Yukarıda'ki link'te CNN TÜRK kanalında yayınlanan -Sahil Günlüğü- programının, KOZAK gezisi belgeseli var.

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-08-2010, 02:00   #107
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 07-08-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 75
Galeri: 5
Bu Bergama başta olmak üzere çeşitli maden arama ve işletmeleriyle ilgili asılsız ve çoğukez siyasi kaynaklı haberlere sinir oluyorum.Bizler de konuyu kulaktan dolma ezberleyip birilerine kızıyoruz.Neler dendi yok kazdağları bergama vs siyanürle altın aranıyor doğa katlediliyor.Akıl var mantık var ya siyanürle yapılan araştırmanın ne olduğunu bilmeden neler neler söylendi.Ne olur biraz mantıklı eleştiriler yapalım.Bende başlarda diyodum burda ne yapıyo bu adamlar diye daha sonra hocaların da desteğiyle işin aslını öğrendik ve şimdi bu eleştiriler saçma geliyor

Pera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-08-2010, 18:14   #108
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Sevgili pera
Siz ora da yaşamıyorsunuz, o ağaçların ürünün geliriyle altın madeninin getireceği geliri karşılaştırdınız mı? Bu başlığı baştan sona incelediniz mi? Ağaçların kesilmeden önceki halini ve sonraki halini gördünüz mü? Yeraltı sularının yönünü fay hatlarına çevirdiler, kesilen ağaçların sayısı 25.000 ni buldu.Oraları şimdi tam bir çöle döndü,bu sene bağlarımızdan verim alamadık, çamlarımız kurumakta tek sebep yeraltı sularına doğrudan müdahale edilip kaybolmasına sebep oldular.
Bizlerin siyasetle işimiz olmaz, asıl o maden ocağının ruhsatını alan şirketin siyasi ilişkilerine bakın.

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-08-2010, 19:14   #109
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 07-08-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 75
Galeri: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Fatoş Mesajı Göster
Sevgili pera
Siz ora da yaşamıyorsunuz, o ağaçların ürünün geliriyle altın madeninin getireceği geliri karşılaştırdınız mı? Bu başlığı baştan sona incelediniz mi? Ağaçların kesilmeden önceki halini ve sonraki halini gördünüz mü? Yeraltı sularının yönünü fay hatlarına çevirdiler, kesilen ağaçların sayısı 25.000 ni buldu.Oraları şimdi tam bir çöle döndü,bu sene bağlarımızdan verim alamadık, çamlarımız kurumakta tek sebep yeraltı sularına doğrudan müdahale edilip kaybolmasına sebep oldular.
Bizlerin siyasetle işimiz olmaz, asıl o maden ocağının ruhsatını alan şirketin siyasi ilişkilerine bakın.
Jeoloji mühendisiyim yani konunun içindeyim.Başta katliam kelimesini kullanırken dikkatli olmak lazım.Kimse keyfi için ağaç kesmiyor.Sigara içip ormana atmak veya kaçak binalar dikmek **** içki şişelerini ormana atıp yangına sebepolmak katliamdır.Ama burada maden çıkarılıyor.Ne yazık ki bitki örtüsü çalışmaları engelliyor.Ve bu güne kadar ağaç örtüsüyle maden çıkarılması söz konusu olmadı.Ayrıca kesilen ağaç ve ekonomi konusu şirketi ilgilendirir.(kesilen ağaç sayısı tutanaklarda bellidir ve geri dikilir) Maden çıkarmanın başka bi yolunu biliyorsanız paylaşın yararlanalım...

Pera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-08-2010, 19:26   #110
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
18-03-2010, 12:29 #26
Fatoş
Ağaç Dostu



Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 616
KOZA ALTIN İŞLETMELERİ'NİN AYRICALIĞINA SON VERİLMELİDİR!
Perşembe, 30 Temmuz 2009 10:36 Çevre ve Orman Bakanlığı'nın mahkeme kararlarını hiçe sayarak Bergama-Ovacık Altın Madeni‘nde faaliyetlerin devam etmesine izin vermesi nedeniyle Çevre Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası ve Metalurji Mühendisleri Odası 29 Temmuz 2009 tarihinde ortak bir açıklama yaptılar.

Koza Altın İşletmeleri‘nin Ayrıcalığına Son Verilmelidir!

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ne bağlı aşağıda imzası olan meslek odaları olarak Çevre ve Orman Bakanlığı‘nı kuruluş amacına uygun davranmaya çağırıyoruz. Kozak Yaylası ve yörede geri dönüşü olmayacak yıkıma yol açacak maden ocaklarına izin vermeyiniz.

Bergama-Ovacık Altın Madeni‘nin faaliyetlerini hukuka aykırı bulan onlarca mahkeme kararına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, Anayasa Mahkemesi‘nin Maden Kanunu ile ilgili iptal kararına ve en son Danıştay‘ın Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği hakkında verdiği Yürütmeyi Durdurma kararlarına rağmen, Çevre ve Orman Bakanlığı mevcut yasaları ve her düzeydeki yargı kararını yok sayarak başta Koza Altın İşletmeleri A.Ş. olmak üzere madencilik faaliyeti yürüten şirketlerin isteklerini yasalardan ve yargı kararlarından üstün tutmaya devam etmektedir.

Bergama ve Dikili yöresi, bölgesel ölçekte maden sahasına dönüştürülmeye başlanmıştır.

"Bergama-Kozak Köyü - Gelintepe mevkiinde", Bergama-Yerlitahtacı Köyü‘nde" ve "Dikili-İlçesi, Çağlan Köyü- Uyuzyaka mevkiinde" "Altın Madeni Açık Ocak" işletmeciliği için Koza Altın İşletmeciliği A.Ş. tarafından 2006 yılında ÇED başvuruları yapılmıştır. Söz konusu maden ocaklarının ÇED süreçleri kapsamında yapılan halkın katılımı toplantısında, yöre halkından hiç kimse madenin açılması doğrultusunda görüş bildirmemiştir. Ocaklarda çıkartılacak cevherin işletileceği Bergama-Ovacık Altın Madeni işletmesinin kapasitesinin dolmuş olması ve kapasitesinin artırılmamış olması nedeniyle ÇED süreci durdurulmuştur. Fakat üç yıl sonra, her üç ocak için de yeniden başvuru yapılmış ve 29 Temmuz 2009 Çarşamba günü Çevre ve Orman Bakanlığında 1. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Toplantısı yapılacaktır. Yine Kozak Yaylasında bulunan Bergama Kaplan Köyü ve Dikili- Çukuralan Köyü sınırları içinde bulunan yine Koza A.Ş.ye ruhsatlı Altın Madeni Ocağı için 6 Ağustos 2009 tarihinde 1.İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu toplantısı yapılacaktır. Yani Kozak Yaylasının delik deşik edilmesi için izin sürecinin son aşamasına gelinmiştir. Çağlan, Yukarıbey, Yerlitahtacı ve Çukuralan Köyü sınırları içinde bulunan 4 ayrı maden ocağının içinde bulunduğu, KOZA A.Ş.ye verilen ruhsat sahaların büyüklüğü yüz km2‘yi aşmaktadır.

ÇED sürecinin başlatıldığı tarihte yürürlükte olan Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğinin(RG tarih ve sayısı:16.12.2003-25318) 10. Maddesine göre; " Proje sahibi özel formatın veriliş tarihinden itibaren bir yıl içinde Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporunu Bakanlığa sunmakla yükümlüdür. Bu süre içinde Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu sunulmaz veya gerekçesi belirtilerek ek süre isteminde bulunulmaz ise başvuru geçersiz sayılır. Proje sahibinin süre uzatım talebi Bakanlıkça uygun bulunması halinde altı ayı geçmemek üzere bir defaya mahsus ek süre verilir." ÇED Yönetmeliği‘nin bu açık hükmüne, 2008 yılında ÇED Yönetmeliği‘nde değişiklik yapılmasına rağmen Çevre ve Orman Bakanlığı, eski başvuruları kabul ederek ve yeniden halkın görüşüne başvurmayarak yangından mal kaçırırcasına ÇED sürecini işletmektedir.

Altın şirketlerine hukuki açıdan yol göstericilik yapmak Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın görevi değildir.

Koza Altın İşletmeleri A.Ş. her defasında Çevre ve Orman Bakanlığı‘na başvurarak verilen yargı kararları ile yasalar ve yönetmelikler karşısında faaliyetine nasıl devam etmesi gerektiğini sormaktadır. Asıl ilginç olan ise Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın her defasında söz konusu şirkete hukuki yol göstericilik yaparak; izlemesi gereken yol ve yöntemleri bildirmesidir. Bu şekilde Koza Altın İşletmeleri‘nin Çevre ve Orman Bakanlığı‘na yaptığı ÇED başvuruları, Bakanlık tarafından çevresel etki değerlendirme sürecinin en başından usulen ve bir takım şekli formalitelerden ibaret olarak ele alınmaktadır.

Koza Altın İşletmeleri A.Ş.ye yargı kararları ve yasalar karşısında tanınan ayrıcalıklar, kamuoyu tarafından çok iyi bilinmekte ve gelişmeler, ülkemizin doğal varlıklarının geleceği açısından kaygıyla izlenmektedir. Gelinen aşamada Koza Altın İşletmeleri A.Ş. kamuoyundan yükselen bu haklı tepkiyi susturmak için açılan davaların davacılarına, avukatlarına ve yaşanan hukuk tanımazlığı dile getiren gazetecilere karşı yüklü tazminat davaları açmaktan ve sahibi olduğu medya organları aracılığı karalama kampanyaları yürütmekten başka çare bulamamaktadır.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ne bağlı aşağıda imzası olan meslek odaları olarak Çevre ve Orman Bakanlığı‘nı kuruluş amacına uygun davranmaya çağırıyoruz. Kozak Yaylası ve yörede geri dönüşü olmayacak yıkıma yol açacak maden ocaklarına izin vermeyiniz.

Çevre ve Orman Bakanlığı asli görevini yerine getirmelidir!

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası
TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-08-2010, 19:34   #111
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
NOT:Eşim E..Ü. Mühendislik fakültesinde öğretim görevlisi idi yeni emekli oldu tekrar görevine çağrılıyor, üniversite de öğrenciyken tanıştık. O kadar cahil değiliz canım.

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 10:14   #112
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 07-08-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 75
Galeri: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Fatoş Mesajı Göster
NOT:Eşim E..Ü. Mühendislik fakültesinde öğretim görevlisi idi yeni emekli oldu tekrar görevine çağrılıyor, üniversite de öğrenciyken tanıştık. O kadar cahil değiliz canım.
Cahilsiniz demedim.Ve hiç bir hocam bu konuda farklı düşünmüyor.Ayrıca Balıkesir JEO.müh odası başkanıyla da konuştuk ve bu bölgede bu kadar tepki olmasının altında başka sebepler olduğunuo da söyledi.Örneklvereyim Balıkesir Sındırgıda altın aranıyor ama kimsenin haberi yok.Nedenine gelince bu bölgede ingiliz bi firma çalışıyor.Peki ne yapalım bırakalım altın aranmasın **** çıkarılmasın mı?Mermer ve kil ocakları içinde bu tarz şeyler sözyleniyor onlarıda çıkarmayalım.Bırakalım dursunlar belki ingiliz veya alman firmaları gelip çıkartır o zaman sesimiz çıkmaz.Siyanür için de ayrıca eklemek lazım:Siyanür sinek ilacı gibi birşey değil öyle elimize bi kova alıp etrafa saçmıyoruz. Arazi karelere ayrılıp (harita üzerinde) bubölgelerden yumruk büyüklüğünde örnekler alınıyor.Daha sonra laboratuvar ortamında inceleniyor inceleme sonuçları bilgisayara ekleniyor.işlem bitince el örneği rehabilite ediliyor.Siyanür pahalı bir madde ayrıca zehirli o yüzden çok büyük güvenlik önlemleri alınıyor.Peki alınmazsa ne olur ? O zaman önce firma çalışanları ölür ve bu durumda firma ceza alır ayrıca çalışan tazminatları da çok düşük değil...

Pera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 11:39   #113
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
O zaman hocalarınız bu iddaalarını kanıtlasınlar,
Balıkesir JEO. MÜH. ODASI BAŞKANI,
yukarıdaki TMMOB.Çevre müh.odası,TMMOB Jeoloji odası, TMMOB Kimya müh. odası,
TMMOB Metalurji müh odalarının ortak yayınladıkları bildiriye KARŞI CEVAP yazması ve ispatlaması lazım.
SİZDEN DEĞİL ONLARDAN CEVAP BEKLİYORUZ. Onlar bizi suçladığına göre.


Düzenleyen Fatoş : 16-08-2010 saat 12:19
Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 11:48   #114
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Kaz Dağları'ndan Kozak Yaylası'na...





POLİTİKA GÜNLÜĞÜ

HİKMET ÇETİNKAYA

Kaz Dağları'ndan Kozak Yaylası'na...

Çanakkale'nin, Edremit Körfezi' nin, Midilli' nin içme suyu kaynağı
Kaz Dağları'dır...

Oralarda neler oluyor bugün?

Bir kilometre çapında, 400 metre derinlikte "dev cehennem çukurları"
açılıyor, milyonlarca metreküp siyanürlü çamurun depolandığı "zehirli
atıklar barajı" yapılıyor...

Biga Yarımadası elden gidiyor, Çanakkale , Havran, Balya , İvrindi,
Behramkale , Küçükkuyu, Güre , Akçay, Burhaniye ve o güzelim Kaz
Dağları' nda yüzlerce bitki türü yok oluyor...

Ekmeğimizi, havamızı, suyumuzu elimizden alıyorlar...

Susacak mıyız?

5 Nisan'da on binler susmadı Çanakkale'de... On binler hep birlikte haykırdı:

"Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez..."

Okurlar anımsarlar...

Yıllardır "altın avcıları" nın Bergama Ovacık'ı, Havran'ı, Tunceli'yi,
Eşme'yi ne hale getirdiklerini yazdım, bıkmadan usanmadan...

Bergama'nın Kozak Yaylası'nı anlattım uzun uzun...

Türkiye'nin çam fıstığı ambarını, o yörede yaşayan insanlarımızı ve
onların öykülerini Cumhuriyet okurları anımsarlar...

"Altın avcıları" Kozak Yaylası'nı işgal etti. On ayda 20'ye yakın
yörede derinliği 500 metreyi bulan sondajlar açıldı, fıstık çamları
kesildi.

Bir ton altın cevherini işlemek için 10 ton suya gereksinim vardır...

Kozak Yaylası'nda 350 bin insan yaşıyor...

Bir yayla yok ediliyor, yok!..

Nerede bizim Soros' un çocukları, neoliberal tosuncuklar? Nerede
"besleme basın" ın dönekleri ve sözde Atatürkçüleri? Neden tek satır
yazmıyorlar, yazamıyorlar?

Kozak Yaylası'nda sondajdan çıkan atık Madra Çayı'na karışıyor,
Ayvalık ve Altınoluk'u, içme suyunda bir tehlike bekliyor...

Ne diyor Kozak Yaylası'nda yaşayanlar:

"Bizim altınımız yerin altında değil üstündeki fıstık çamlarıdır."

***

Çevreciler yıllardır Bergama Ovacık'ta siyanürlü altın madeninin
çevreye verdiği zararı, Bakırçay Ovası'nın durumunu anlatıyorlar...

Dinci medya, kimi kuruluşlar bu eylemleri yapan çevrecileri "Alman
ajanı" olarak suçladılar yıllarca. Çevreci dostlar DGM' de
yargılandılar. Sonunda hepsi aklandı.

Bu arada bir gerçek çıktı ortaya. Almanya'nın eski sosyal demokrat
Başbakanı Gerhard Schröder 'in, "çokuluslu altın şirketleri" nin
danışmanı olduğu öğrenildi. Hatta, EXPO 2015 için bilmem kaç bin
Avro'yu cebine indirip İzmir'e bile geldi.

Türkiye'de bazı gerçekleri anlatmak çok zor...

Örneğin, Türkiye'de ne kadar altın madeni var? Bergama Ovacık' ta
bugüne dek kaç ton altın çıkarıldı, Türkiye ne kazandı?

Bilen var mı?

Tuhaf bir durum!..

Her kafadan ses çıkıyor!..

AKP, yurt topraklarını yabancılara peşkeş çekiyor; karşı çıkanları
"besleme basının" kalemşorları, kimi politikacılar, emekli sivil ve
askeri bürokratlar bir dönem şöyle suçluyorlardı:

"Bunlar vatan haini!"

Ne zaman Kaz Dağları delik deşik edilmeye başlandı; AKP'lisi,
CHP'lisi, ANAP'lısı, ÖDP'lisi, demokratik kitle örgütleriyle bir araya
gelip ilk eylemi gerçekleştirdiler...

Medyamız az da olsa uyanmıştı...

Haberler gazetelerin birinci sayfalarına girmeye başladı,
televizyonlar haber yaptı...

***

Kanaltürk'ten Tuncay Mollaveisoğlu 'nun emeği büyüktür bu mücadelede...

Cumhuriyet'ten Türkel Minibaş, Erdal Atabek "altın avcıları" nı çok yazdılar...

On beş yıl önce on kişiyle başlayan "toprağına, suyuna, havana,
yaşamına sahip çık" hareketi dalga dalga yayıldı Ege'de...

Efemçukuru' ndan Eşme Kışladağ' ına; Toroslar' dan Kaz Dağları' na;
Tunceli Ovacık' tan Kaçkarlar' a; Erzincan' dan Bergama' ya dek çevre
bilinci gelişti...

Şimdi sıra siyasi bilinçte...

Yurttaşlık bilincinin gelişmediği toplumlarda çevre bilinci de
gelişmez, siyasal bilinç de...

Bu öykü uzundur...

Önümüzdeki günlerde değineceğim...

CUMHURİYET





Çevreyi korumak aklın gereğidir... M. Kemal Atatürk

http://www.tema.org.tr/2B/index.asp
http://www.nukleersiz.org/mailform.php

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 14:15   #115
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 07-08-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 75
Galeri: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Fatoş Mesajı Göster
O zaman hocalarınız bu iddaalarını kanıtlasınlar,
Balıkesir JEO. MÜH. ODASI BAŞKANI,
yukarıdaki TMMOB.Çevre müh.odası,TMMOB Jeoloji odası, TMMOB Kimya müh. odası,
TMMOB Metalurji müh odalarının ortak yayınladıkları bildiriye KARŞI CEVAP yazması ve ispatlaması lazım.
SİZDEN DEĞİL ONLARDAN CEVAP BEKLİYORUZ. Onlar bizi suçladığına göre.
Sizi kim suçluyor anlamadım.Niye suçlandığınızı düşünüyorsunuz?? Tamam ağaçkesilmesi hoş değil ama maden çıkarılmasının başka bir yolu yok.Siyanür konusunda çıkan haberlerinde asılsız olduğu gayet açık.

Pera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 14:18   #116
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 07-08-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 75
Galeri: 5
Bakın ağaçlar konusunda hassas olmanızı anlayabilirim ama yayınladığınız yazıların derdi üzüm yemek değil bağcı dövmek.Cumhuriyet gazetesinden alıntı yapmak hükümete yüklenmek iyi güzel de buna siyaset denir çevrecilik değil.Lütfen bilinçli bir şekilde çevrecilik yapın bana deseniz ağaç kesmek doğru değil evet haklısınız derim ama diğer konulara gelince ne yazık ki eksiğiniz olduğunu düşünüyorum.

Pera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 17:19   #117
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Zaten bu bölüm'de yazma amacımızının önceliği, ağaçların kesilmesi ve sonrasında oluşabilecek olan doğal dengenin bozulması yönünde'dir sn. pera.

Sadece doğal yaşam altüst olmayacak, ayrıca antik çağlardan beri yöre insanına hem besin, hem'de ekonomi olarak kaynak yaratan ve müdahale edilmediği taktirde, yine yüzlerce yıl yöre insanına kazandıracak olan doğal kaynaklardan bahsediyoruz.

Altın dediğiniz maden belli bir süre sonra (en fazla 10 ya'da 30 yıl diyelim) çıkartılıp bitecek. Ya sonra?

Sökülen ağaçlar yerine dikilebilir demişsiniz.

Ne yazık'ki burada kesilip sökülen ağaçlar, 5-6 yıl'da kolayca yetişip büyüyen ağaçlardan değil.

Sn.pera, ben sizden asıl şunu öğrenmek istiyorum. Eğer bu konuda bilginiz var ise bizimle paylaşırsanız sevinirim.

Aşağı yukarı 14-15 yıl'dan beri çeşitli televizyon kanalların'da yayınlanan bir çok tartışma programların'da, prof ya'da doç. olan çok sayıda akademisyen'den duyduğum bir cümle var.

Şöyle diyorlar'dı:

Altın olan bir yerde kesinlik'le Uranyum vardır (örnek olarak, G. Afrika, Bergama, Eşme ve daha aklıma gelmeyen bir çok yer veriliyordu) ve altın arama-çıkarma adı altında, aslında küresel güçlerin bu Uranyum'u elde etme amacını güttüklerini söylüyorlardı.

Bu bilgi doğrumu'dur sizce?

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2010, 18:22   #118
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Fatoş Mesajı Göster
O zaman hocalarınız bu iddaalarını kanıtlasınlar,
Balıkesir JEO. MÜH. ODASI BAŞKANI,
yukarıdaki TMMOB.Çevre müh.odası,TMMOB Jeoloji odası, TMMOB Kimya müh. odası,
TMMOB Metalurji müh odalarının ortak yayınladıkları bildiriye KARŞI CEVAP yazması ve ispatlaması lazım.
SİZDEN DEĞİL ONLARDAN CEVAP BEKLİYORUZ. Onlar bizi suçladığına göre.
Konuyu sizden daha iyi takip ediyoruz çünkü için de yaşıyoruz.Neden eksik olduğumuzu düşünüyorsunuz.
Amacımızın bağcıyı dövmek olduğunu söylüyorsunuz. ASLINDA BİZ BAĞCIYIZ.
Sizden; sormuş olduğunuz hocalarınızdan, Balıkesir JEO. MÜH.ODASI başkanın diğer müh. odalarıyla birlikte yayınladığı bildiriye karşı olduğunu bildiren bir bilgilendirme yazısı istedim.
NEDEN SİNİRLENDİNİZ? anlayamadım
Daha önce ki yazınızda Almanlar,İngilizler tarafından kışkırtılanlar diye ima da bulundunuz. zaten mahkemede aklanıldı. Sonrada diğer gelişen olayları anlatan Cumhuriyet gazetesinden alıntı yaptım. Biz oranın evlatları olarak, siz ne derseniz deyin biz haklıyız, devam edeceğiz!


Düzenleyen Fatoş : 16-08-2010 saat 23:26
Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 17:23   #119
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 07-08-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 75
Galeri: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Fatoş Mesajı Göster
Konuyu sizden daha iyi takip ediyoruz çünkü için de yaşıyoruz.Neden eksik olduğumuzu düşünüyorsunuz.
Amacımızın bağcıyı dövmek olduğunu söylüyorsunuz. ASLINDA BİZ BAĞCIYIZ.
Sizden; sormuş olduğunuz hocalarınızdan, Balıkesir JEO. MÜH.ODASI başkanın diğer müh. odalarıyla birlikte yayınladığı bildiriye karşı olduğunu bildiren bir bilgilendirme yazısı istedim.
NEDEN SİNİRLENDİNİZ? anlayamadım
Daha önce ki yazınızda Almanlar,İngilizler tarafından kışkırtılanlar diye ima da bulundunuz. zaten mahkemede aklanıldı. Sonrada diğer gelişen olayları anlatan Cumhuriyet gazetesinden alıntı yaptım. Biz oranın evlatları olarak, siz ne derseniz deyin biz haklıyız, devam edeceğiz!
Sinirlenmedim fakat tamolarak neye ulaşmaya çalıştığınızı gerçekten anlamıyorum.Ağaç kesilmesi tabi ki iyi değil fakat açık işletmelerin başka türlü yapılması mümkün değil.Yapılmasın diyorsanız o da olacak iş değil.Bu durumda madencilik tamamen kalksın ağaçlar rahat etsin ne demem lazım ama tekrar söylemem gerekiyo istediğiniz kadar karşı çıkın maden işletmek için ağaçlar kesilecek.Yenileri ekiliyor ama siz yine de karşı çıkacaksınız belli. Ama daha iyi bi yöntem bulunana kadar bundan farklısı olmayacak...Siyanür konusundada tamamen haksızsınız işletmeyi görseniz (siyanür kullanılan bölümü) demekistediğimi anlarsınız.Bi daha da yazmam bu konuya sonu gelmicek.İyi paylaşımlar...

Pera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 18:33   #120
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Yaşadıkları yerin tarihini bilmeyenler, o yeri sadece tüketeceklerdir.


İlhan Pınar

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 08:48.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024