27-07-2006, 02:39 | #1 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 27-07-2006
Şehir: muğla dersem anlaşılır nasıl birde yaşadığım
Mesajlar: 7
|
Orman katliamı (maden arama ve taş ocakları)
Merhabalar herkese siteye yeni abone oldum. Muğla ili Dalaman ilçesi kızılkaya köyüne bağlı bayramdağı ve tepe arkası mahalleleri arasında kalan ve yaklaşık 10 yıl önce bir yangın geçiren bir yerde bir harfiyat firması tarafından taşocağı acılmak üzere ruhsat alındıgını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Söz konusu yer 2 mahalle arasında yüksek bir tepe ve bu tepede yangından sonra yeniden yeşerme çabası içinde olan bir yerdir güneyindeki mahalleye sadece 600-700 metre kuzeyindeki mahalleyedeen fazla 1500 m mesafede bir yerdir . Ayrıca bu mahallelerin her ikisinde binlerce adet tapulu arazilerde zeytin agacları bulunmaktadır. Hal böyleyken taşocagı acılabilinir mi ve ayrıca devletin kurumu olan zirai bir kurumun taşocagının mevcut zeytin ağaçlarına olumsuz etki edeceği raporla belirtilmiştir. taşocagı ruhsatı alınırken yerel idarelerden hiç mi görüş alınmıyor. Ayrıca taş ocaklarında yapılan kırma işlemi sırasında oluşacak kristalize tozun canlılar tarafından nefes yoluyla vücutlarına alındıgı zaman tedavisi imkansız hastalığa neden oldugu bilindiği halde insan saglıgı hiç mi düşünülmüyor? Sözkonusu mahalleler su kaynagı bakımından son derece sınırlı imkanlarla hayatlarını idame ettiriryorlar ocakta tonlarca patlayıcı kullanılarak yapılacak patlamalarda kesinlikle zaten cok az olan su kaynakları sarsıntı sonucu yeraltında yolunu değiştirip kaybolmıyacak mı yıldırımlardan yangın cıktıgı zaman canla basla o yangınları söndüren,ağacları kesmeyip koruyan insanların hiçmi fikri sorulmaz bu şekilde uygulamaların bu insanların üzerinde bu gibi ocak ruhsatlarının verilmesinin olumsuz etki yapacagı hiç mi düşünülmez? yıllarca korudukları ormanların rant uğruna geri dönüşü olmıyacak şekilde tahrip edilmesi hangi mantıga uygundur. Adı gecen yerlerde yasayan insanların bu güne kadar kayda geçmiş orman kanunlarına muhalefetten hiçbir sicilleri yoktur.. Ben de o mahallede evi ve zeytin agacı bulunan kişilerden biriyim bu ocagın acılmadan yürütmeyi durdurulması için mücadele etmeye karar verdik .. Olayın hukuki boyutunda bilgisi olan hukukcu arkadaşların yardımlarını bekliyorum. Bu konuda dava tecrübesi olan avukat arkadaşlar dagdelen48@gmail.com adresine maill yollarlarsa ve telefonlarını bırakırlarsa görüşebiliriz .. Daha yeşil daha ormanı bol bir türkiye için bu gibi konulara duyarlı olalım ormanlar bizim değil cocuklarımızında değil yarınlarımızındır lütfen sahip cıkalım Düzenleyen malina : 03-01-2007 saat 18:33 Neden: paragraf yapıldı |
27-07-2006, 12:47 | #2 |
Yalnız Çınar
Giriş Tarihi: 22-05-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 103
|
Hoşgeldin dağdelen ; Yazını Malina düzenleyip bir başlık altına atmış.Ben de aynı yazıyı alıntı yapıp orman yangınları bölümüne taşıdım orada da okunsun ve bizim kurmayı düşündüğümüz orman yangınları ile mücadele platformunda değerlendirilsin diye düşündüm. Orman yangınlarında; yangın bölgesinde oturan orman köylüsünün, nasıl canla başla, tırnakları ile araç gereç olmadan yangın söndürmeye katıldığına çok tanık oldum. Hatta ben de bu söndürme çalışmalarına birkaç kez katıldım. Neler yaşanır? Oradaki insanların psikolojisi nedir? Söndürme esnasında hava şartlarından, zaman zaman yaşanan çaresizliğin nasıl o insanları yiyip bitirdiğini çok gördüm ve yaşadım. Böylesine mücadeleler verilerek kurtarılmaya korunmaya çalışılan ormanlarımız, birilerine peşkeş çekilecekse onun gerçek sahiplerine sorarlar mı sanıyorsun? Ruh halini çok iyi anlıyorum. Konunun gelişimi hakkında ara ara yazarsan, bizleri bilgilendirirsen seviniriz. Sağlık esenlikle kal... |
16-12-2006, 19:25 | #3 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
16-12-2006, 19:30 | #4 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
17-12-2006, 12:39 | #5 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Sevgili Dağdelen ülkemizin kanayan en önemli yaralarından birisi bu. Bahsettiğiniz konuda en önemlisi ÇED raporu konusu. Eğer o maden ocakları işleticileri izin alırken ÇED raporu almamışlarsa yöre halkını bilinçlendirerek bu konudaki eksikliği belirterek Muğla Valiliğine direk şikayette bulunabilirsiniz. Esas görev yörede ki insanlara düşüyor. Yerel basın organları ve yöredeki insanlar ayağa kaldırılmalı diye düşünüyorum. ÇED raporu hazırlanırken ilana çıkarılıp anılan yöre insanına açık bir toplantı düzenlenir. Bu toplantıda sıkıntılar dile getirilir.ÇED raporunu bağlı Kuruluşlar(Orman İşletme Md.lüğü,D.S.İ,İl Çevre Md.lüğü,Özel İdare Md.lüğü ) ortaklaşa ve uzmanlardan oluşan bir kurul la hazırlarlar. Bu çok incelikli bir konu. Adamlar ÇED raporunu Orman Muhafaza Memuruna bile hazırlatabiliyorlar.İmza attırıyorlar. Yani çok komik bir haldeyiz ülke olarak. Kolaylıklar dilerim. |
19-12-2006, 16:45 | #6 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 19-12-2006
Şehir: fdsfds
Mesajlar: 1
|
Buna dur diyelim bir kampanya başlasın
Merhaba, Ben eskişehirde üniversitede öğrenciyim. Antalya'dan bir arkadaşım köylerine taş ocağı açıldığını ve bunu hiç bir yerel halka danışılmadan yapıldığıını ve ağaçlar kesilerek çalışmaya başlandığını söyledi.. İçim gitti.. Ağaçların kesildiğini duyunca çok üzüldüm. Şu an konu hakkında detaylı bilgim yok ama bundan sonrası için bir şeyler yapılmalı.. Taş ocağı açılacaksa gidilsin taşlık bir yerde yapılsın. Yüzlerce belki binlerce yıl önce filizlenmeye başlamış ağaçlar kesilmesin, ormanlık yerlerde taş ocakları açılmasın. Buna karşıyım her türlü kampanyaya varım... Googledan aramamda ilk bu site çıktı... LÜTFEN DERHAL BİR ŞEYLER YAPALIM.... |
19-12-2006, 17:02 | #7 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Merhaba önce ilgili sahifelerde kendinizi tanıtmalısınız. Sonra Antalyaya bağlı hangi ilçe ve köyde bu faaliyet bunu belirtmelisiniz. |
19-12-2006, 17:22 | #8 |
Ağaç Dostu
|
Hoş geldiniz abdullahyasin. Sn. Mahmut Leventoğlu'nunda belirttiği gibi bazı basit kurallarımız var. İlk olarak Yeni gelen arkadaşlar, kendinizi tanıtın... başlığında kendinizi tanıtmanız gerekiyor. İkinci olarak profil bilgilerinizi sağlıklı bir şekilde doldurmanız gerekiyor. Son olarakta Üyeler için Kullanım Kılavuzu sayfasındaki başlıkları okumanız gerekiyor. Yeşili seven insanlarla berabersiniz, Hoş geldiniz |
03-01-2007, 18:37 | #9 |
agaclar.net
|
AYDIN'ın turistik Didim ilçesinin Akbük beldesinden, Kıyıkışlacık (İasos) köyüne giderken her taraf çam ağaçları ile kaplıdır. Anlatacağımız vahim olayın meydana geldiği yer ise, Akbük'ten 700 metre kadar ilerde Kazıklı köyünün sahile doğru inen kesimi... Dünyada ender bulunan bir manzara ile karşılaşılır. Daha el değmemiş koylara yabancı turistler bayılırlar. Ne yazık ki, burada 'taş ocağı' ruhsatı ile doğa tahrip edilmektedir. Daha açık ifadesiyle 'orman katli' yapılmaktadır. Enerji Bakanlığı'nın Maden Dairesi'ne başvurulduğunda yeraltında her türlü arama için ruhsat alınabiliyor. Çünkü yeni yasa buna olanak veriyor. İster taşocağı aç, ister 'altın madeni' ara... (Çanakkale'nin Çan ilçesindeki altın arayıcılarına da dikkat çekelim.) Taksim veya Kızılay meydanları için dahi ruhsat alabilmek olanaklı bu durumda. Dozeri sok, ağaçları kes, köstebek gibi yeraltına in! Enerji Bakanlığı'ndan sonra bu gibi durumların iki sorumlusu daha var; Çevre-Orman ile Kültür ve Turizm Bakanlıkları... GÜYA TURİZM BÖLGESİ Akbük-Kazıklı, Kültür-Turizm Bakanı Atilla Koç'un ilan ettiği turizm bölgesi içinde kalıyor. Çam ağaçları ile kaplı bir koy. Hükümet eliyle 'yağma' böyle oluyor. Aydın milletvekili olan Atilla Koç'un, kendi seçim bölgesinin komşusu Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Didim'in sınırlarında kalıyor Kazıklı... Kazıklı, zeytinle geçiniyor. CHP Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu, vahim durumu öğrendiğinde yöreye gitmiş, gördükleri karşısında yüreği burkulmuş; dehşet içinde kalmış. "180 derece bir deniz manzarası, çam kokularından başınız dönüyor ama az ilerde çamlar kesilmiş, yollar açılmış... Yani dozer ve kepçeler ormana girmiş. Ve çıkarılan taşlar, 30 km. ilerdeki Didim'de yeni yapılmakta olan yat limanına taşınıyor. Arada dinamit patlıyor. Bu sesle yeraltı sularının damarları değişiyor, doğal yaşam ölüyor. Her yönüyle tam bir ihanet yani. Kocaman bir şantiye de ormanı süslüyor!.." diyor. ACARİSTAN'I BIRAK KAZIKLI'YA BAK Bir tarafta Acaristan, bir tarafta henüz Kazıklı. Kazıklı'da olanlar, Acaristan'la kamufle mi edilmek isteniyor? Taşocağı ruhsatı ile ormanın tahrip edilmesinin altından bakalım neler çıkacak? (Kazıklı'da ayrıca, Milas'ta tapu oyunlarıyla ne gibi yerlerin satıldığı bir başka gerçek... On milyonlarca dolar kimlerin cebine giriyor? Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev'in geçen yaz Bodrum'a geldiğinde bu bölgeyi de gezdiği öne sürülüyor.) Milletvekili Çerçioğlu, anlatmaya devam ediyor: "Olay yerine gittim, fotoğraflar çektim, size de gönderiyorum, bakın. Ben maden ocaklarına karşı değilim ama bir orman yok ediliyor taş uğruna... Bu durumda orman yakılmasına ne gerek var; yağma için insan eli yetiyor. Kıyılarımız, doğamız böyle gidiyor. Sonra burada villalar kondurulmaya başlanırsa hiç şaşmamak gerekiyor. Ben bunu bir basın toplantısı ile duyurmak istedim, ancak sesimi duyuramadım." Didim'deki yat limanına taş DİDİM Belediye Başkanı Mümin Kamacı'ya sorduk durumu... "Doğuş Holding, Didim'de Parlamenterler Sitesi'nin yanında 850 yatlık mükemmel bir yat limanı yapıyor. Tabii bunun için 2 milyon ton taşın getirilmesi gerekiyor. Biz de ormanlık alandan taş çıkartılmasına karşıyız. Didim yöresinde fundalık ve makilik bir sürü alan var. Çamları kesip doğal güzellikleri tahrip etmek cinayettir. Ama bizim hiçbir yetkimiz yok, her şey bakanlıklarda oluyor." - Ormanda taşocağı ruhsatı alan Doğtaş Maden İnşaat, Turizm, San. Tic. Ltd. Şti. adlı bir firma imiş... Milletvekilinin araştırmasında bu isme rastlamış. - Belki olabilir ama biz Semkay Beton diye bir firma biliyoruz biz. Belki sayın milletvekilinin tespit ettiğidir. Koç ve Pepe'ye "Taşocağına iptal" dilekçesi AKBUK Belediye Başkanı DYP'li İbrahim Şam, belgelerinin Ege denizine 14. km kıyısı bulunduğunu belirterek, "Beldelerinin, doğal güzellikleri, yeşil alanların fazlalığı, denizin berraklığı ve havasının temizliği ile geleceğin en önemli merkezlerinden biri olacağını belirterek şöyle diyor: "Turizm bölgesi ilan edilen sınırlarımızın içinde taşocağı açılması ve ruhsatlandırılması çalışmalarını üzüntü ile karşılıyoruz. Bu endişe verici ve tehlikeli bir durumdur. Bu ruhsatın iptal edilmesini istiyoruz." Aydın Valiliği ile bakanlar Atilla Koç ve Osman Pepe'ye gönderilen dilekçelerin altında beldenin 3'ü AKP'li olmak üzere 9 belediye meclis üyesinin de imzası bulunuyor. Yalçın Bayer / Hürriyet |
18-09-2008, 15:38 | #10 |
Ağaç Dostu
|
Taş ocakları ve demir cevheri fabrikası Kozak için tehditmi?
Merhaba, Ben bu hafta Ayvalığa yakın bir bölgede bulunan Kozak yaylasındaydım. Bahsi geçen ve ağaçlarımıza, ormanlarımıza çok zarar verdiği düşünülen taş ocakları bu bölgede çok yaygın. Hemen hemen her köyde var. Esasında bu bölge Fıstık Çamları'nın çokluğu ve verimliliği ile bilinen bir bölge. Ayrıca Kozak bölgesine girerken benzin istasyonuna gelmeden sağ tarafta bulunan ve yeni yapılan bir demir cevheri fabrikası bulunuyor. Bu fabrika yaklaşık 3.000 m uzaklıkta ama Çam ağaçlarının sağlıklı gelişebilmelerini engelleyebilecek, bildiğimiz ve demir işleyen tesislerin etrafına yayılan kırmızı tozu ile bir tehdit olabilir. İnşallah aklımıza gelen başımıza gelmez. Ayrıca taş ocaklarının hepsi faaliyette. Devamlı çalışılıyor. Gerçi bölge sakinleri ile araları şimdilik iyi görünüyor. Ama ileride ne olur bilinmez. Yeni ocakların açılması gerekecektir çünkü Fıstık Çamlarının arasında arazide bol bol yayılmış yüzlerce taş bloğu var. Yeni taş ocakları açılırken mutlaka ağaçların kesilmesine neden olacaklardır. Yetkililer birkaç yıl sonra ortaya çıkabilecek sorunlar için şimdiden çözüm arasalar iyi olur diye düşünüyorum. Saygılar. |
27-02-2009, 14:41 | #13 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 13-02-2009
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 80
|
Merhaba ağaç dostu arkadaşım
Alıntı:
Maden ocakları bence yangından daha beter. Yanan ağaçların yerine yeniden ağaç dikme umudu var ama maden ocaklarının yok çünkü toprağı kaldırıp taş kaya ortaya çıkıyor buraya ağaçlar nasıl dikilsin. İş aş adı ile köylülerimizi kandırıyorlar. |
|
03-03-2009, 18:43 | #14 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Sn. nazmikoc, Esasında iyi denetlenirse, kireç ocaklarının veya taş ocaklarının verdiği veya vereceği zararlar asgariye indirilebilir sanıyorum. Örneğini de hafta sonları Şile, Doğancılı köyünde bulunan prefabrik evime giderken görüyorum. Ömerli sapağını geçtikten sonra gözlemecilerin bulunduğu yerden 2 veya 3 km sonra sol tarafta daha önce taş ocağı izlerinin silinmek üzere olduğu bir yer var. Herhalde 4 veya 5. yılında. Fıstık Çamları dikilmiş ve başarıyla da büyümüş gelişmişler. Birkaç yıl sonra kimse orada daha önce taş ocağı olduğuna inanmaz. Ama dediğim gibi, denetim iyi ve sürekli olmalı, ağaçlar belli bir yaşa gelinceye kadar da sürdürülmeli yoksa aynı yerden biraz ilerideki gibi ağaçlandırma başarısız olursa çok kötü görüntüler de oluşabiliyor. Denetim şart. Saygılar |
09-02-2011, 21:56 | #15 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 09-02-2011
Şehir: antalya
Mesajlar: 1
|
arkadaşlar maden ocakları ile uğraşmayı bırakın bence neden derseniz her mermer şirketinin yıllık yaklaşık devlete verdiği vergi 5.500.000 tl[beş buçuk trilyon] ve orman katliamı kesinlikle yok kesilen ağaçların parası devlete ödenmekte ve parası ödenmesine rağmen ağaçlar şirkete değilde ormana kalmaktadır 1 fidanla 20 yıllık ağaca aynı değeri verilmektedir! hem her mermer ocağında yaklaşık ortalama 200 kişi calışmaktadır 4 le çarpın 800 kişi ekmek yemekte bunuda 500 firma ile çarparsanız 400.000 kişiye ekmek vermekte türkiye genelinde [köylerdeki kahvelerin bakkalların esnafların kazandıklarını saymadık bile] hem unutmayın marmara depreminde mermer ocaklar olmasaydı enkazlar devletin 5 tane iş makinasıylamı kalkacaktı> hayır herhangibi doğal afette ocak sahipleri iş makinalarını devlete vermektedir unutmayın!yollar bozuluyodu önceden doğru ama artık öyle bir sorun yok tonaj yasaklaması geldi kamyonlara 20 tırlara 26 ton hala yollar bozuluyorsa bu mermer ocaklarının değil devletin ayıbıdır izni veren devlet yolları adam gibi yapsın takip etsin > bende antalyada bir mermer ocağında çalısıyorum ve ilk biz geldik mermerci olarak yıl subat ayında ve yollardan arabalar çıkamıyodu cukurlardan dolayı bizmi yaptık kepçelermi kamyonlarmı suçu hemen madencilere atıyolar yapılan yanlış saygılarımla loader [iş makinası operatörü] antalya Düzenleyen loader : 09-02-2011 saat 22:02 Neden: yanlış yazılım |
20-02-2011, 14:19 | #16 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 26-02-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 35
|
Alıntı:
ülkenin bir avuc düzgün ormani ve biyolojik cesitlilgi olan bölgeleri kiyi bölgeleri özellikle akdeniz ege ve marmarada bulunuyor; Buralardan 100- 150 km anadolunun iclerini girin üzerinde ot bitmeyen, toprak kalmamis hic bir canlinin yasayamayacagi yalin kayalarin aciga ciktigi yüzbinlerce km2 potansyiel alan var , tas, mermer ve kil cikartilacak. Ic egeden sivasa; ankaradan karamana kadar bir o kadarda dogu ve G.dogu anadoluda var. Neden ülkenin hazine degerindeki, gelecegi icin gözü gibi korumasi gereken, en degerli biyocesitligi olan icinde yüzlerce bitki, agac ve nadide canliyi barindiran (mesela algeyik, karakulak , vasak,gecmsite olup hala olama ihtimali olan anadolu leopari) hatay, adana mersin,antalya, mugla, aydin gibi yörelerimizden tas cikartilir. Bunun hic bir gecerli sebebi olamaz arkadaslar. Ki cikartilan maddeler ülkenin startejisi bugünü gelecegi icin cok önemli kobaltan tantan, altin veya petrol olmus olsa belki gecerli sebebler ortay sunulabilir. cikartilan koca moca tas granit bloklari bazi yerlerde kil bazi yerlerde de mermer! ki bu saydigim bölgeler zaten ülkenin en degerli kültür bitkileri olan zeytin pamuk fistik cami, üzüm vs yaninda ve en muhtesm ormanlarinin oldugu bölgeler, halkinda diger bölgelerle karsilastirildiginda istihdam problemi cok fazla degil. Eger ic bölgelerden bu saydigimiz maddeler cikartilirsa bazi arkadaslar firmalarin nakliyat ve yakit masraflariinin artacagini söyleyebililer. ama devlet bu gelismekte olan cogunlunun arazileri verimsiz daglari ormansiz olan bu ic bölgelere hem tesvik prime verip hemde vergi kolayligi sagliyor. ayrica bu bölgelerde calisanlarin ödeyecekleri ücretin gelismis kiyi bölgelerinden daha az olacagi malum. Milasin, muglanin aydinin, amanoslarin toroslarin ormanlari bitki cesitligili yaban hayati yani gelecegi ekonomik ve stratejik degeri yüksek olmayan tas ocaklari tarfindan tahrip olmasin. Bu sahip oldugumuz muhtesem miraslari gelecek nesilere sag salim birakalim. Bu tas ocaklarin ic bölgelerdeki yüzbinlerce üzerinede ot bitmeyen, hatt acanlininbile yasayamayacagi verimsiz, potansyiel alanlardan cikartalim bunu bilip planlamak bu kadar mi zor yahu! 2011 lerin Türkiyesinde |
|
29-08-2011, 18:26 | #17 | ||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Alıntı:
İyi günler diliyor saygılar sunuyorum. |
||
01-09-2011, 19:38 | #18 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 26-02-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 35
|
Alıntı:
"Kaymakamlığımıza mail yolu ile yapmış olduğunuz dilekçede belirtilen konular İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından araştırılmış. Sorumluluk sahalarında bulunan beşparmak dağları sınırındaki Kayabükü köyü sınırları içinde taş ocağı bulunduğu ancak faaliyette olmadığı Sarıkaya köyünü kuzeydoğusunda bulunana alanda ESAN ECZACIBAŞI A.Ş. tarafından ruhsatlı maden ocağı bulunduğu boşaltılan ocakların orman işletme müdürlüğü denetiminde ağaçlandırma işlemlerinin yapılmakta olduğu verilmiş olan mail dilekçesindeki Sarıkaya köyü ve çevresindeki maden ocaklarının tamamının Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen ruhsatlarla çalışmaktadırlar denmektedir. Bilgilerinize rica ederim." - ayrica hatayda yapilmasi planlanan cimento fabrikasi ve tas ocagi sahalari engellendi. TÜRKİYE TABİATINI KORUMA DERNEĞİ (TTKD) HATAY ŞUBESİ nin ortak cabalariyla. - ayni sekilde EKODOS un cabalariyla besparmak daglari -kusadasi söke daki tas ocagi sahalari kapatildi Bunun yaninda cevre ormana, yesil ekolojik köprüler konusunda mail atip konunun önemini belirten mesajlar atmistim ben ve arkadaslarim. Bakin bakanlik bu konuda genelge yayinladi. http://www.floraburada.com/NewsShow.aspx?id=1209 önemli olan Yücel bey, bakanliklarin ve ilgili kuruluslarin dikkatini cekebilmek Ülke insanin ve yeni nesillerin artik bilincli, sorumluluk sahibi oldugunu yetkililer hissedirebilmek yani oto kontrol mekanizmasini harekete gecirebilmek. Bunu yaparken elbirligi ile ortak akil ile hareket edebilmek. hicbir zaman umutsuzluga kapilmadan. Bakin en son, güzel bir haber de antalyadan geldi, Abdal musa dergahinin yaninda acilan tas ocagi kapatilacakmis! http://www.eskelim.com/haber/6561-yu...patilacak.html yani mücadeleyi birakmadan bu davaya gönül verecek arkadaslarla dostlarla beraber hareket edebilmek. -Sivil kuruluslara üye olmak. - Önce kendimizi gelistirip sonra yakin cevremizden baslayarak cevremize isik sacmak - Bildiklerimizi paylasmak, gencleri cocuklari egitip bilgilendirip vizyon ve sorumluluk asilamak Yarinin aydinlik ve büyük Türkiyesi bu fikir ve vizyon üzerinden insa edilecek yarinlar daha güzel olacak. Buna inanin, bu anlatilanlar hayal degil! Saygilar, esenlikler Kürsat |
|
11-02-2013, 20:41 | #19 |
Ağaç Dostu
|
Muhtarın taş ocağı isyanı: ANTALYA. Muhtarın taş ocağı isyanı: ‘Mermer için ormanı kestiler, öylece bırakıp gittiler!’ 1990 yılında Tabiatı Koruma Alanı ilan edilen Finike ilçesindeki Alacadağ ormanları 2000'lerin başından itibaren birbiri ardına açılan mermer ocaklarının tehdidi altında. Alacadağ köyü muhtarı Osman İlboğa yaşanan katliamı anlattı. Antalya’nın Finike ilçesindeki Alacadağ ormanlarının önemli bir bölümü, barındırdığı anıtsal sedir ağaçları ve orman ekosistemlerinden dolayı 1990 yılında Tabiatı Koruma Alanı ilan edildi. Ancak 2000’li yılların başından itibaren bölgede birbiri ardına açılan mermer ocaklarının sınırı koruma alanına kadar ulaşmış durumda. Bölgedeki mermer ocaklarından yıllardır şikâyetçi olduklarını söyleyen Alacadağ köyü muhtarı Osman İlboğa, tarihi sit alanında mermer çıkarmak için girişimlerin sürdüğünü iddia ederek 2000 yılından bu yana dertlerini kimseye anlatamadıklarını dile getirdi. Yetkililer, şikayet ettiğimiz şirketin aracıyla geldiler: Köylerinin çevresinde 5-6 ocağın faaliyet yürüttüğünü belirten İlboğa, patlatmalar sırasında deprem olmuş gibi sarsıldıklarını ve ocaktan taşların yuvarlandığını söyledi. Mermer şirketlerinin yasalara aykırı faaliyet yürüttüklerini ileri süren İlboğa, “geçmişte ocaklarda kuru kesim yapıldığı için Mayıs ayında ağaçların üzeri kar yağmış gibi bembeyaz oluyordu. Bu konuda şirketleri uyardık ancak bizi tehdit ettiler. ‘İstediğiniz yere şikâyet edin, bize gücünüz yetmez!’ dediler. Biz de Ankara’ya gittik. Dönemin TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Ediz Hun ile görüştük. Ancak hiçbir sonuç alamadık. Bir süre sonra inceleme yapmak için yetkililer geldi. Ancak yetkililer, bizim şikâyetçi olduğumuz şirkete ait araçlarla gelince hayal kırıklığı yaşadık. Devletimizin aracı yok muydu?” dedi. Sedirler kesilince vicdanım sızladı: Muhtarlığın yanında orman ürünleri ve narenciye ticareti ile uğraştığını anlatan İlboğa, bölgede yürütülen mermercilik faaliyetleri konusunda dehşet verici ayrıntıları ise şöyle anlattı: “2009 yılında Ece Mermer adındaki firmanın kiraladığı arama sahasındaki kesim işini ihaleyle ben üstlendim. Bu yalnızca arama amaçlı bir çalışmaydı ve binlerce ağaç kesildi. Kesilen ağaçların büyük kısmı sedirlerden oluşuyordu. Bin 200 civarındaydı sanırım. Bu durum karşısında vicdanım sızladı. Dünyanın gözü gibi baktığı sedir ağaçlarının böyle bir gerekçeyle kesilmesi kabul edilebilir değildi. Burada ormanlarımız mahvediliyor. Yalnızca arama yapmak için bunca ağacın kesilmesi gerekmiyordu. Biz ülkemizi, devletimizi ve milletimizi çok seviyoruz. Ülkemizin kalkınmasını biz de istiyoruz. Ama bu işin başka bir yolu yok mu? Sondaj çalışması yapılıp ağaçları kesmeden zeminde mermer olup olmadığı tespit edilemiyor mu? Köyümüzün karşısında Karatepe adındaki bölgede 1970’li yıllarda orman idaresinin girişimiyle bizim ana babalarımızın diktiği fidanlar bugün mermer şirketlerince göz göre göre kesildi. Mermer arayacağım diye ormanı kestiler, ocak açtılar, yeterli olmayınca kapatıp öylece bırakıp gittiler. Bu yolla bölgede binlerce ağaç kesildi. Yasalara göre ocakların işi bitince bu alanın rehabilite edilmesi, ağaçlandırılması gerekiyor ama bu bölgede hiç rehabilite edilen ocak görmedim.” Kapatılan sit alanındaki ocak yeniden gündemde: Bölgedeki mermercilik faaliyetlerine yönelik denetlenme yapılmadığını da öne süren Muhtar İlboğa, Turunçova’nın Çavdır Mahallesi Tireşe mevkiinde, Tekmar Mermer şirketi tarafından yıllar önce açılan ancak tarihi sit olduğu gerekçesiyle kapatılan mermer ocağının başka bir şirkete devredildiğini belirterek, “Şimdi bu alanın sit özelliğinin kaldırılması için girişimlerde bulunuluyor. Bize de bu konuda resmi yazılar ulaştı. Sıradan bir vatandaşın sit alanıyla ilgili bir talebi olabilir mi bu ülkede. Ama işin arkasında şirketler olunca iş değişiyor maalesef. Ben muhtar olarak yıllardır kimsenin desteği olmadan uğraşıyorum, tehditler alıyorum. Artık yoruldum” diye konuştu. Bölgedeki mermer ocaklarının Alacadağ Tabiatı Koruma alanına etki edip etmediği yönündeki sorumuza da yanıt veren İlboğa, alanın içinde henüz ocak açılmadığını ancak sınıra yakın yerlerde çalışmaların sürdüğünü söyledi. Dava açtılar, kıyımı ancak iki gün durdurabildiler: Finike’deki mermerci talanını Antalya Kent Konseyi’nin gündemine taşıyan Sürdürülebilir Tüketim ve Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu ise antik çağdan kalma tarihi eser kalıntılarının da bulunduğu bölgedeki kıyımın önlenmesi için dava açtıklarını ancak bu girişimin çalışmaları ancak iki gün durdurabildiğini belirterek, “işin asıl acı tarafının ise şikayetimiz üzerine bölgeye gelen kamu görevlileri, toprak altında kalan değirmen ve kilise kalıntıları için, ‘En az beliniz yüksekliğinde bir eser gösteremiyorsanız biz burada tarihi eser var diyemeyiz’ deyip işlem yapmadan gittiler. Değirmen taşlarını tarihi eserden saymadılar” dedi. Görevi sedirleri korumak olanlar yıkımı seyrediyor: Asli görevleri, ormanları ve bölgedeki tarihi eserlerin korunmasını sağlamak olan bazı kamu çalışanlarının, bölgeyi talan eden işletmelere adeta danışmanlık hizmeti sunduklarını öne süren Büyüknohutçu, “Söz konusu bölgede süresi dolmuş ruhsatlarla faaliyet gösteren taş ocakları var. Ayrıca başka bir bölge için aldığı ruhsatla Alacadağ’da faaliyet gösteren işletmeleri de tespit ettik. Diğer taraftan ruhsat sınırını katbekat aşan işletmelere yönelik de bir denetim yok. Koruma altında bulunan sedirler yok ediliyor. Görevi bunları korumak olanlar ise sadece seyrediyor” diye konuştu. Antalya Kent Konseyinin, Büyüknohutçu’nun önerisiyle mermer ocaklarının yarattığı tahribata dikkat çekmek amacıyla önümüzdeki günlerde bölgede geniş katılımlı bir eylem yapma kararı aldığı öğrenildi. Bakan EROĞLU: Antalya'da orman alanına 100 ocak izni verildi: Geçtiğimiz ay mecliste yürütülen bütçe görüşmeleri sırasında söz alan CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, “Antalya taş ocaklarından mağdur durumda. Antalya’da 3 bin 627 ruhsat verilmiş. Dağlar, ormanlar delik deşik. Bu tahribatların önlenmesi için Bakanlık ne önlem alacaktır?”sorusunu yöneltmişti. Acar’ın bu sorusuna yanıt veren Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, maden izinlerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından verildiğini belirterek, “Bakanlığımca Antalya ilinde 356 hektar orman alanında 100 adet izin verilmiştir. Verilen maden izinleri sebebiyle orman alanlarında meydana gelen bozulmalar, rehabilite ettirilerek teslim alınmaktadır” ifadelerini kullanmıştı. YAZAN: Yusuf Yavuz. |
11-02-2013, 21:21 | #20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 31-08-2012
Şehir: Bandırma
Mesajlar: 559
|
Orman ekosistemi bir kez zarar gördüğünde bu zarar bir tür geribeslemeyle hızlanarak ormana daha çok zarar verir. Bir geniş yapraklı ormanında ağaçlar syreltilir ve orman küçültülürse, ormanın iklimi düzenleme özelliği azalacağından daha seçici ağaçlar çoğalamaz. Örneğin Marmara Bölgesi'ndeki bir geniş yapraklı ormanı seyreltilir, ve küçültülürse, ormanın yağış arttırıcı ve buharlaşmayı engelleyici etkisi azalacağından kurağa dayanıksız olan kayın, ıhlamur gibi sonra da kestane gibi ağaçlar üreyemez ve orman yok olur. Bu çok hassas bir denge. Nasıl bu kadar dikkatsiz ve mantıksız davranılabiliyor anlayamıyorum. |
12-02-2013, 08:24 | #21 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 31-03-2011
Şehir: Muğla
Mesajlar: 82
|
"Amaca giden her yol mübahtır." Amaç; para, daha çok para, daha daha çok para .... Nasıl ve neye rağmen elde edildiğinin önemi yok. Amaca giden (!) yolun üstünde doğa, orman, insan, gelecek, vb. varmış ne önemi var. Yeterki para gelsin, nasıl gelirse gelsin. Neye rağmen ve kime paranın gittiği sorularını da sormaya gerek yok ... (Böyle mi olmalı) Burada amaç-araç ilişkisine bakmak gerekli gibi. |
01-08-2013, 08:34 | #22 |
Ağaç Dostu
|
GEZİ RUHU KAZDAĞLARI’NDA: Ülkemiz tarihinin en büyük halk hareketini yaşıyor. Milyonlarca insan, ülkenin dört bir yanında, haftalardır meydanlarda ve sokaklarda, kurulmaya çalışılan diktatörlük rejimine, Ortadoğu'daki savaş politikalarına, ağaçlarımıza, dağlarımıza ve derelerimize göz diken sermayeye, gerici toplum mühendisliği projesine, neoliberal güvencesizleştirme-geleceksizleştirme politikalarına direniyor. Ülkemizin 1/3'ünden fazlası, yani 300 bin kilometrekare toprağımız, 45 bini aşkın maden ruhsatı ile kapatılmış durumda. Devlet destekli sermaye kesimleri binlerce HES ruhsatı, taş ocağı, termik santraller ve kentleşme projeleriyle yaşam alanlarımızı ve doğamızı elimizden almaya çalışıyor. Her geçen gün ülkemizin çevresel felaketlere sürüklenmesine yol açacak yeni emperyalist talan yasaları yapılıyor. Kazdağı ve Madra Dağı halkı kalkınma kisvesi altındaki bu katliamlara karşı yıllardır direniyor. GÜMÇED Edremit Körfez Şubesi, kuruluşunun 20. yılını kutlamayı planladığı 5 Haziran Dünya Çevre Günü Şenliği’ne hazırlandığı sırada alevlenen Taksim Gezi Parkı direnişi, toplumun her kesimi bir araya getirdi. Gezi’de her tür haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı el ele duruldu. Ve direnişin en etkin kesimi şüphesiz gençler oldu. İşte Gezi’de direnişe güç veren, ve direnişte güç kazanan, barikatlarda, parklarda gelecek güzel günlerin meşalesini yakan gençlik, bugün körfeze omuz vermek için Kaz Dağları’nda. GÜMÇED Edremit Körfez Şubesi ve Zeytinli Belediyesi’nin desteği ve ev sahipliği ile 29 Temmuz-5 Ağustos tarihleri arasında Zeytinli Köyü’nde “Direnişte Özgürlük Var” diyerek kamp kuracak olan Gençlik Muhalefeti, Gezi ruhunu Kazdağları’na taşıyarak Kazdağları’nın yaşam mücadelesine destek veriyor. 3 Ağustos Cumartesi günü Zeytinli Köyü’nden Altınkum’a düzenlediğimiz “DOĞA İÇİN DİRENİŞ” YÜRÜYÜŞÜ, MİTİNG ve KONSER ile, Kaz Dağları, Madra Dağı ve Kozak Yaylası’nda madencilik faaliyetleri, baraj projeleri ve taş ocakları ile doğamızı katledenlerden hesap soruyoruz. Dağlarımızı, ormanlarımızı ve derelerimizi siyanürle zehirleyenlere bu ülkede doğasına sahip çıkanların olduğunu gösteriyoruz. Dağlarımızı talancıların elinden kurtarana kadar; DURMAK YOK, MÜCADELEYE DEVAM! Gezi’den Kazdağları’na direnişi sürdürmek için 3 Ağustos’ta Zeytinli’de buluşalım! GENÇLİK MUHALEFETİ-GÜMÇED EDREMİT KÖRFEZ ŞUBESİ. DOĞA İÇİN EL ELE facebook sayfası. http://www.facebook.com/photo.php?fb...type=1&theater |
01-08-2013, 08:52 | #23 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba, 1985'den beri Edremit Körfezindeyim. Taş ocakları ve beton fabrikaları ormanlarımıza, zeytinliklere zarar veriyor. bu bir gerçek. Defalarca Edremit Kaymakamlığına şikayet ettim, Kimse ilgilenmedi. Ancak, esas zararı büyük şehirlerden buralara gelip yerleşenler veriyor. Ev yapmak için binlerce zeytini kestiler. Başlarında da Belediye var. Yeni bina yapmak amacıyla 500 yıllık çınara hiç acımadı. Daha önce resimlerini de koymuştum. Rant ağaca acımaz. Kendi çıkarları mevzubahis olduğunda gezi park için eylem yapanlar bile bir bakıyorsunuz ki aynı şeyleri kendileri yapıyorlar. Bunu kimse durduramıyor. Bir kaç on yıl içinde Altınoluk, Güre, Küçükkuyu, Akçay, Zeytinli, Burhaniye,Ören, Pelitköy, Gömeç, Ayvalık,Altınova da hiç zeytin ağacı kalmayabilir. Aydını,cahili,sağcısı,solcusu herkes kesiyor. Yazık.... Saygılar |
|
|