agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Orman, Ormancılık, Orman Yangınları, Ağaçlandırma
(https)




Beğeni Düzeni5Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 08-07-2008, 18:20   #121
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Gülnar çevresi neredeise 48 saattir yanıyor.5 köy tamamen boşaltıldı. 2 kişi yaşamını yitirdi 40 civarında yaralı var. Birçok hayvan telef oldu. Yangın hala devam ediyor.

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2008, 19:18   #122
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Maalesef çabalar yetersiz kalıyor, çok üzücü.

Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2008, 21:32   #123
Ağaç Dostu
 
Nariel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-04-2008
Şehir: Silifke & İstanbul
Mesajlar: 2,203
Galeri: 236
Yeni gelen arkadaşlar bölümünde kendimi tanıtırken de yazmıştım, Mersin'in Silifke ilçesinde yaşamaktayım ve Gülnar'da hala kontrol altına alınamayan orman yangınının haberlerini an be an alıyorum. Çocukluğumda koşup oynadığım, piknikler yaptığım, börtü böcek yakaladığım, mantar ve toprak topladığım, çam ağaçlarında kurulan salıncaklarda göklere uçtuğum ormanlar kül oldu, gezdiğim köylerdeki evler ve canlar kavruldu.. Aydıncık ilçesine dayanmış alevler, yani ta torosların tepesinden deniz seviyesine inmiş..

Aydıncığa giderdik Gülnar'dan, virajlı ve yemyeşil yollarda cırcırböcekleri kulaklarımızı patlatırcasına öterdi, akşam tekrar Gülnar'a dönerken araba farından kaçan yabani tavşanlar, tilkiler bizi heyecanlandırırdı.

Gülnar halkından yardım istenmiş,insanlar yangın yerine götürülmüş. Keşke benim de elimden birşey gelse, ama ne yapabilirim ki, olsa olsa belediyemizle görüşüp Silifke'den insanlar götürülmesini isteyebilirim, ve çam tohumları çimlendirip belediyeye veririm dikmeleri için. İnsanları da çam yetiştirmeleri konusunda hareketlendirebilirim.

Lütfen ormanlık alanlarda herkes çok dikkatli olsun, yakında gördüğünüz şişe kırıklarından alabildiğinizi alıp ormanlık alandan uzaklaştırmaya çalışın. Ve mangaldan döktüğünüz külleri mutlaka soğuyuncaya kadar ıslatın.

Herkese geçmiş olsun..

Nariel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2008, 22:36   #124
Ağaç Dostu
 
Mermaid's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-05-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 672
Galeri: 4
Geçmiş olsun, başımız sağolsun vs
Sanırım elimizden başka birşey gelmiyor.

İki can, yüzlerce hayvan, binlerce ağaç, kavrulan 400 hektarlık toprak
eskiden olsa cehalet derdik, kaza derdik ama artık tüm tetbirleri bilen insanoğlu neden hala bu kadar dikkatsiz anlamıyorum, anlayamıyorum nasıl olduda bu kadar bencil olduk. Bu gidişle dünyayı bitireceğiz. Geçen Gelibolu şimdi Mersin Allah başka göstermesin ama daha yazın ortasındayız.

Evet arkadaşlar Ağaçlar olarak küçük çaplıda olsa bir orman hazırlıyalım en azından yanan ormanlarımız adına orada telef olan hayvanlarımız anısına.
Belki tek başımıza elimizden birşey gelmez ama biz kocaman bir aileyiz.

Nedersiniz?

Mermaid Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-07-2008, 16:31   #125
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Zavallı ormanlarımız siyasi ve doğal felaketlerin çıkmazı içinde varlığını sürdürmeye çalışıyor.
Çiğerlerimiz yanıyor,vatandaşlarımız ölüyor,siyasilerin ormanlar üzerindeki hesapları hiç bitmiyor.
Bakan Eroğlu'nun 2008 yaz sezonu için;
''yangınlarla mücadeleyi bu yıl teknolojik olarak daha da ileriye taşıdıkları'' ifadesi bomboş çıktı...

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-07-2008, 12:20   #126
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Ormanlarımız bu kafayla korunamaz. İş ortada

Merhaba,

Her sene olduğu gibi daha önceki senelerden ders çıkarılamadığı ve koltuklar değiştirilmediği için yangınlar devam ediyor.

İ.Melih Gökçeğin doğalgaz konusunda birkaç yıl önce yetkililere şunu dediğine sahit olmuştum. " Zarar eden kuruluşun başında 7 yıldır aynı müdür var" İşte bu laf çok doğru.

Yıllardır babadan oğula geçen derebeylik gibi orman müdürleri belli koltuklara oturmuşlar. Peki özel sektörün uyguladığı performans bu kişilere uygulansa acaba ne olur. Bir yerde bekçilik yapabilirler mi?

Ormanları yanmış her yetkili işi bırakıp gitmelidir.

Ben ormanlarımızı daha iyi korurum. Birçok kişinin şimdi içinden bu lafı ettiğine eminim.

Ormanlarımızın altındaki çer çöp neden temizlenmez?
Ağaçların bakımları neden yapılmaz.?
Olası bir yangına karşı neden önlem alınmaz?

Bu yetkililer neden hala koltuklarında oturabilir. ?

Şimdi anladınız mı? İ. Melih Gökçeğin başarısının sırrını.

Başarısız yönetici gider. . .İşi becerebilen kalır.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2008, 00:10   #127
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Orman Yangınları

Şu anda Yurdumuzun bir çok yerinde güzelim ormanlarımız yanıyor.
Televizyon ve gazetelerden izlediğim kadarıyla Antalyada büyük bir orman yangını var.Nedeni ise ilektrik tellerinin birbirine çarpmasıyla oluşmuş.

İstenilse, biraz zaman, biraz emek, biraz para ile hatlar kolaylıkla yer altına alınabilir.Bu kadar büyük bir alan ve seneler sürecek iyileştirme çalışmalarına gerek kalmazdı.

Ağaçlar-net üyelerinin bu olaylardan büyük üzüntü duyduğunu tahmin ediyorum.Antalyalı hemşeriletimin üzüntüsünü baylaşıyor ve geçmiş olsun diyorum.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2008, 13:42   #128
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba,

Biraz dışarıdan gazel okumuş gibi olsa bile bu gün dördüncü gün ve Antalyadaki yangın henüz söndürülebilmiş değil.

Yazık, başka söyleyecek birşey bulamıyorum.

Bütün kış kocaman odalarındaki büyük masalarında oturan yetkililer, bölge müdürleri, diğer müdürler ve ilgililer bakalım bu kış bir dahaki yaz yangınların olmaması için ne gibi bir önlem alacaklar.

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2008, 13:50   #129
Ağaç Dostu
 
berduray's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-04-2007
Şehir: bodrum
Mesajlar: 3,153
Galeri: 72
Bu kamlumbağa hızındaki bürokrasi beni çıldırtıyor!

Harekete geçmek için ne bekliyorlar? Ülkemdeki son ormanın da yanmasını mı?

Birleşip bir protesto eylemi yapamaz mıyız?

Nol'ur bu aymazlara bir şekilde sesimizi duyuralım.

Teknik olarak tam adını bilemeyeceğim ama sensörlü yangına hassas yangın topları neden kullanılmıyor?



Bu konuyu detaylı bilen arkadaşlarım bilgi aktarabilir mi?

Kahroluyorum yemin ederim, o alanın eski haline dönmesi "en az 50 yıl"...inanabiliyormusunuz?

Bu masabaşı imza, protokol görevlilerinden çok sıkıldım, böyle yöneticilerle nereye kadar gidebilir ki?

berduray Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2008, 14:25   #130
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Orman Yangınlarıyla Savaşım Cephesinde Değişen Birşey Yok

AKP yönetiminde geçen 2003-2006 döneminin yıllık ortalama orman yangını sayısı yüzde 48, bu yangınlarda zarar gören orman ekosistemi genişliği ise yüzde 110 oranında arttı. Orman Genel Müdürlüğ’nün (OGM) verilerine göre 2007 yılında ülkemizde 2829 orman yangını çıkmış ve 117 bin dönüm orman ekosistemi çeşitli düzeylerde zarar görmüştür.

Başka bir söyleyişle de, 2007 yılında, AKP yönetiminde geçen 2003-2006 döneminin yıllık ortalama orman yangını sayısı yüzde 48, bu yangınlarda zarar gören orman ekosistemi genişliği ise yüzde 110 oranında artmıştır. Yalnızca bu sayısal gerçekleşmelere bakıp, OGM’nin 2007 yılında, orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesine yönelik çalışmalarında başarısız olduğu öne sürülebilir mi? Sürülebilir de sürülemez de:

Öne sürülürsün ya da sürülmesin, bu türden yüzeysel yargıların, sözgelimi ilgili bakan ve üst düzey yöneticilerin yangın sayıları ve/veya zarar gören orman genişliğindeki yıllık azalmalar karşısında övünmeleri gibi bir aymazlıktan öte anlamı olmaz. Çünkü, bu değişmeler, iklim koşulları başta olmak üzere yangın çıkan ormanların yapısal özellikleri ve konumları, yangının nedenleri vb kısa dönemde denetim altına alınamayacak, doğal etmenlerdeki olumsuz değişmelerden de kaynaklanmış olabilir. Söz konusu değişmelerin nedenleri, ancak gerektiğince uzun dönemli ve çok boyutlu dinamik çözümlemeler yapılabildiğinde anlamlı biçimde açıklanabilir.

Peki, ülkemizde, böyle çözümlemeler yapılıyor mu? Hayır, uzun dönemlisi bir yana, kısa dönemli çözümlemeler bile yapılmıyor; yangın sayısı ve yanan alan genişliğindeki “olağandışı” sayılabilecek artışların bile nedenleri gerektiğince çözümlenmiyor. Oysa, böylesi bir çabaya girilse, her yangın bir deney olarak sorgulanıp nedenleri ve söndürme çalışmalarının etkenlik düzeyleri irdelense yaşamsal önemde dersler çıkarılabilecek; bu derslerden hareketle de çok daha etkili önlemler geliştirilebilecek.

Ne yazık ki, ormancılığımızda bu yalın işlemleri düzenli olarak yerine getirebilecek bir yapılanma yok; ne orman fakültelerinde ne ormancılık araştırma kuruluşlarında ne de OGM Orman Koruma ve Yangınla Mücadele Dairesi Başkanlığı’nda bu doğrultuda çalışmaları gerektiğince yapabilecek yeterince donanımlı birimler, yeterli nitelik ve nicelikte uzman ve araştırmacılar var.

Olmadığı için de, yangın sayısı ve zarar gören orman alanı genişliğindeki söz konusu artışlar, sözgelimi, “Orman Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporu 2007”nda değini konusu bile yapılmamıştır. Dolayısıyla, “Orman Genel Müdürlüğü 2008 Eylem Planı”nda da bu yoksunlukların giderilmesine yönelik bir tek önleme yer verilmemiş; öteden beri yapılagelen çalışmaların yinelenmesiyle yetinilmiştir.

Öncelikli koşul: Gerektiğince araştırma ve geliştirme...

Bilindiği gibi, ülkemizde orman ekosistemlerinin yapısal özellikleri hem dikey hem de yatay olarak son derece değişkendir ve yaklaşık olarak yüzde 60’ı orman yangınları çıkma olasılığının en yüksek olduğu bölgelerde bulunmaktadır. Dahası, bu bölgelerdeki sıcaklık ve kuraklıkların küresel ısınmaya koşut olarak giderek artacağı öne sürülmektedir Üstelik, orman-halk ilişkileri, bu bölgelerde görece olarak daha yoğundur.

Ek olarak; yaklaşık 45 milyon dönüm orman ekosistemi, yanıcı madde birikiminin, dolayısıyla yangın çıkma olasılığının en yüksek düzeyde olduğu 30-40 yaşlarına ulaşmıştır. Öte yandan, yine bilindiği gibi, orman ekosistemleri ile küresel ısınma arasında iki yönlü bir ilişki vardır: i) Orman ekosistemlerinin küresel ısınmaya yol açan sera gazlarını tutabilmesi, bu ilişkinin ülkemizde de üzerinde görece olarak daha fazla durulan bir yönüdür. Ne var ki, ülkemizde, hangi yapısal özelliklere sahip orman ekosistemlerinin bu işlevi görece olarak daha iyi görebildiği henüz belirlenmemiştir. Belirlenmediği için de, yeni orman yetiştirme çalışmaları sırasında bu işlevi daha iyi görebilecek orman yapılarının oluşturulabilmesi tümüyle rastlantısaldır. ii) Küresel ısınmanın yol açabileceği sıcaklık ve kuraklık artışlarından zarar görebilecek ekosistemlerden birisi de ormanlardır.

Ancak, ülkemizin farklı bölgeler bir yana aynı bölgede bile farklı yapısal özelliklere sahip orman ekosistemlerinin bu süreçten ne yönde ve ne denli etkilenebileceği bilinmemektedir. Bu durum, küresel ısınmanın etkilerinden bir yandan olumsuz yönde daha az etkilenebilecek ya da hiç etkilenmeyebilecek bir yandan da yararlanabilecek orman yapılarının oluşturulmasını olanaksızlaştırmaktadır. Ayrıca, söz konusu belirsizlik, var olan orman ekosistemlerinin küresel ısınmanın, başta yangınlar için uygun iklim koşullarını yaratması olmak üzere gündeme getirebileceği ekolojik değişikliklere karşı gerçekçi önlemlerin geliştirilebilmesini tümüyle rastlantılara bırakmaktadır.

Açıktır ki, bu koşullarda, araştırma ve geliştirme etkinliklerinin önemi daha da artmaktadır. Oysa, Bilim teknoloji Yüksek Kurulu’nun 2005 yılında aldığı karar uyarınca 2006 yılında hazırlanan Türkiye Kamu Çevre ve Ormancılık Araştırma Programı’ndaki yedi “Araştırma Alanı”ndan birisi olan “Orman Koruma” kapsamında 17 “Araştırma Projesi”ne ve bunların arasında da yalnızca “Ulusal Yangın Tehlike Oranları Sistemi”nin oluşturulması ile “Orman Ekosistemleri ile İklim Elemanları Arasındaki İlişkiler” konulu iki projeye yer verilmiştir. Buna karşılık, “Orman Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporu 2007”nda belirtildiğine göre OGM ile KTÜ Orman Fakültesi’nin birlikte yürüttükleri “Yangın Davranış Modelleri Projesi” dışında kamu ormancılık araştırma kuruluşlarının 2007 ve 2008 yılı çalışma programlarında bu konularda herhangi bir araştırma projesine yer verilmemiştir.

Nelere mal olduğu da bilinmiyor ...

Ülkemizde bu sorunun yanıtının da verilebilmesi olası değildir. Çünkü, orman yangınlarının hemen hemen hiç sorgulanmayan bir başka boyutu da yangın önleme ve söndürme çalışmalarının, deyiş yerindeyse nelere mal olduğudur. Çünkü, hem kamuoyunda hem de OGM’de öteden beri geçerli olan; “- Orman yangını çıkmasın da, söndürülsün de; bu, nasıl sağlanırsa sağlansın!” yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, günümüzde de değişmemiştir. Oysa, ülkemizde, bugüne değin yüz dolayında görevlinin yanarak öldüğü yüzlercesinin de yaralanıp sakat kaldığı orman yangını önleme ve özellikle de söndürme çalışmaları sırasında yabana atılamayacak boyutlarda kaynak kullanılmaktadır.

Çok daha da önemlisi, söz konusu çalışmalar orman ekosistemleri üzerinde çeşitli olumsuz etkilerde bulunulabilmektedir. Bu nedenledir ki, 2004-2023 dönemini kapsayacak biçimde hazırlanan Türkiye Ulusal Ormancılık Programı’nda, 2004-2009 döneminde gerçekleştirilmek üzere “Orman yangınları ile mücadelede halen gerçekleştirilen çalışmalarda ve tedbirlerde maliyet etkenliğinin geliştirilmesi ihtiyaç ve olanaklarının belirlenmesi amacıyla bir araştırma-geliştirme...” eylemine de yer verilmiştir. Ancak, bu “eylem” doğrultusunda da bugüne değin herhangi bir çalışma yapılmamıştır.

Temel strateji yangın söndürmek değil, yangınları önlemek olmalıdır !

Ne söylenirse söylensin, ne önerilirse önerilsin duymazlıktan gelip, deyiş yerindeyse “bildiğini okumak”, AKP’yle birlikte kamu yönetiminde giderek kalıcılaşan davranış biçimlerinden birisi oldu. “Orman Genel Müdürlüğü 2008 Eylem Planı”nda yer verilen “eylemlere” bakılırsa, bu tutum, orman yangınlarıyla savaşım alanında da geçerli. Çünkü, anılan belgede, orman yangınlarıyla savaşım çalışmalarında temel strateji, 2008 yılında da, yangınların olabildiğince daha az zararla söndürülmesi için gerekli yönelik araç-gereçlerin satın alınması ve/veya kiralanmasına, tesis yatırımlarının yapılmasına yöneliktir. Oysa, ülkemizde, çıkan orman yangını sayısı artma eğilimindedir.

Bu nedenle, ülkemizde orman yangınlarıyla savaşımda temel stratejinin yangın çıkma olasılığının en aza indirilmesi olmalıdır. Ancak, böylesi bir stratejinin gerektirdiği çalışmalar;
i) çok boyutludur; sözgelimi, yangınlara karşı görece olarak daha dirençli orman yapılarının oluşturulmasını, kısa dönemli götürüsü getirisinden her zaman yüksek orman bakım çalışmalarına ağırlık verilmesini, orman-halk ilişkilerinin gerektiğince düzenlenmesini, bu amaçlarla kullanılacak bilgilerin üretilmesini gerektirir;
ii) teknoloji yoğun değildir, dolayısıyla söndürme teknolojileri, araç ve gereç üreticilerine sağlayabileceği pazar olanakları kısıtlıdır;
iii) gösterişsizdir, gözden ırakta gerçekleştirilir ve kısa dönemde sonuç vermez, dolayısıyla, ilgili bakan ve üst düzey yöneticilerinin, deyiş yerindeyse “hava atmalarına” olanak vermez vb.
Bu nedenlerle olsa gerek; AKP döneminde de orman yangınlarıyla savaşım cephesinde yeni bir yaklaşım yok !

***

Bu koşullarda 2008 yılında da yanan ormanlar yandığı, yangın söndürme çalışmalarından yapılan harcamalar yapıldığı, söndürme çalışmaları sırasında orman ekosistemlerine verilen zararlar verildiğiyle kalacak; dolayısıyla, ilgili bakan ve üst düzey yöneticilerden yol açtıkları ya da önleyemedikleri kamusal zararların hesabı yine sorulamayacak. Sorulmasın mı ?

Yücel ÇAĞLAR
Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi
08.07.2008

Cumhuriyet Tarım ve Hayvancılık

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2008, 14:36   #131
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Aymazlara ve vurdumduymazlara sesini duyuramazsın. .

Merhaba,

Sn. Berduray,

Ben de senin gibi kahroluyorum.

Bir hafta içinde bu kaçıncı yangın?

Peki o koca masalı yetkililer kışın ne yapıyorlar ?
Yazın gelebilecek tehlikelerine karşı Kış mevsiminde ne gibi önlemler alıyorlar?
Makam arabaları yerine yangın söndürme uçakları neden alınmıyor?
Bahsettiğiniz yangın topları neden kullanılmıyor?
Yetkililer neden bu kadar duyarsız?

Çünkü ormanın yanması umurlarında değil de ondan.

Kanunda söyle düzenlemeler yapıla mesela,

Orman yanan bölge müdürleri tüm kadrosu ile birlikte görevden alınsa,
Orman gelirlerinden o bölge orman çalışanlarına prim verilse
Veya üç sezon Yangın çıkmayan bölgelere prim verilse,
İşşiz orman mühendisleri işe alınsa,

Ama orman yansa da yanmasa da adam aynı maaşı alacaksa neden çalışıp didinip kendini parçalasın ki

Biraz özeleştiri yapalım mı?

İşte Türk Bürokrasisi, kocaman odalar, kocaman masalar, birsürü telefon rengarenk, kapıda birkaç arazi ve makam arabası, şöförler, odacılar, çaycılar bir sürü personel her oda klimalı ve oyun oynayabilecekleri bilgisayarlar.
Hadi aksini ispat edin. Yalan deyin.

Maaş çalışsada aynı yatsada aynı. . .

Neden çalişşın ki ?

İşte bizim aymazlar işte bizim bürokrasi.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-08-2008, 22:11   #132
Ağaç Dostu
 
Arzu Kasapoğlu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,813
Galeri: 256
ÇANAKKALE'nin Ayvacık İlçesi'ne bağlı Baharlar Dikme Çınar Mevkii'nde, orman yangını çıktı.

Saat 17.00 sıralarında Ayvacık Orman İşletme Müdürlüğü'nün yangın kulelerinden belirlenen alevler, karaçamlardan oluşan ormanlık alanda başladı. Saatteki hızı zaman zaman 40 kilometreye ulaşan şiddetli poyraz yangının hızla yayılmasına yol açtı. Kazdağları eteklerindeki yanmakta olan alanın, yüzlerce hektarlık ormana açılan bir yer olduğu belirtildi. Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü yangına Çanakkale'de konuşlanan THK'ya ait 4 uçak ve 1 helikopterle mücedele hazırlığına başladı.

http://haber.gazetevatan.com/haberde...6&Categoryid=1
Kaynak: Gazete Vatan

Arzu Kasapoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2008, 16:36   #133
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 05-08-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1
İçim yanıyor,nefes alamıyorum

Merhaba arkadaşlar,
Bütün yazdıklarınız o kadar içten ve duygu yüklü ki..Hepinize duyarlılığınız için teşekkür ediyorum..Aslında suana kadar hicbir foruma aktif olarak katılmadım.Ama ormanlarımız konusunda kendimi o kadar aciz ve güçsüz hissediyorum ki, birseyler yapamamanın verdiği acı yüreğimi ormanlar gibi cayır cayır yakıyor..Belki bu foruma katılırsam hiçbirsey yapamamaktan kurtulmuş olurum diye düşündüm...
Ben milletçe sahip olduğumuz değerlerin farkında olmadığımızı önemle vurgulamak istiyorum.Cunku okumuyoruz,dinlemiyoruz,bakmıyoruz,baktığımız yerde sadece gormek istediklerimizi görüyoruz, görmemiz gerekenleri göremiyoruz...Hal boyle olunca da sadece üzülmekle, dövünmekle onu bunu suçlamakla ömür tüketiyoruz...Kimseye faydamız dokunmadan sadece lafla peynir gemisi yürüterek vicdanlarımızı rahatlatıyoruz(!)
Ormanlarımız yanıyor..Hersene biraz daha fazla miktarda azalmak yerine artarak yanıyor akcigerlerimiz...Hazinemiz...Foruma katılanların hemen hemen yazdıklarını okudum...Ve sunu gördüm...Ihmalkarlık, vurdumduymazlık, nasıl olsa birileri birsey yapıyordur düşüncesi yakıyor ormanlarımızı...İktidarından halkına,köylüsünden tatilcisine herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum...Eger bu yangınlar bir çeşit terör saldırısı ise emin olduğum tek bir nokta var bunu yapanlar insan olamaz...Bir insan bunu yapamaz...Bir insan hicbir suçu,günahı olmayan hayvaları,bitkileri böylesine hunharca öldüremez...

Dikkatsizlikten çıktığını düşünsek bile artık bu devirde nasıl bir dikkatsizliktir onca canlıyı diri diri yakan? Dikkatsizliği yapanlar hiç mi televizyon seyretmiyorlar, radyo dinlemiyorlar, gazete okumuyorlar..Her sene her sene aynı dikkatsizliği nasıl yapabiliyorlar..Milletçe insanlığımızı mı kaybediyoruz sorusu aklıma geliyor...

Anız yakanlar yüzünden oldu diyorlar,elektrik telleri sürtündü diyorlar, yıldırım düştü diyorlar, trafo patladı diyorlar...Suçu birilerinin ya da bişeylerin üstüne atmakla onca yanan canlıyı geri getirebilir miyiz? Herneden çıktıysa bu yangınlar hersene asağı yukarı aynı nedenlerden çıkıyor..Neden önlem alınmıyor?Ayrıca biranda birbir ardına nasıl cıkıyor? Ya da neden hep turizm bolgelerinde çıkıyor? Herşeyi devletten beklemek düşüncesi bana ters bir durum olmakla birlikte ormanlarımız konusunda hukumeti duyarlı olmaya çağırıyorum...Ve kesinlikle onlardan bu konuda biseyler yapamalarını bekliyorum...Bozuk olan 2 uçaktan bahsediliyor..Neden bozuk o uçaklar? Millet olarak vekilime bunu sormak hakkımdır...Neden kural gibi hersene yazın çıkan orman yangınlarına uçaklar tamir ettirilerek hazırlıklı olunmadı? İlle birseyler yapmaları için kendi canlarının yanması gerekiyor? Baskasının acısını yüreklerinde hissetmeleri bu kadar mı zor? O ormanlarda herseyden habersiz yaşayan canlardan birileri kendileri olsaydı, acaba bu duyarsızlığa ne diyeceklerdi?

Ülkemizin başına ne geldiyse siyaset kavgaları sırasında gelmiştir...Lütfen birbirimizle didişmeyi bırakalım Turkiyemiz için birseyler yapalım...Şehitlerimiz biz bu hallere düşelim diye mi kanlarını canlarını verdiler? Ülkemizi candamarlarından vurmalarına izin vermeyelim..Ormanın düşmanını kendi düşmanımız belleyelim...

Dunya_Nefesi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2008, 16:48   #134
Ağaç Dostu
 
Süha Şendoğan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-06-2007
Şehir: Yalova
Mesajlar: 894
Galeri: 38
(Bu koşullarda 2008 yılında da yanan ormanlar yandığı, yangın söndürme çalışmalarından yapılan harcamalar yapıldığı, söndürme çalışmaları sırasında orman ekosistemlerine verilen zararlar verildiğiyle kalacak; dolayısıyla, ilgili bakan ve üst düzey yöneticilerden yol açtıkları ya da önleyemedikleri kamusal zararların hesabı yine sorulamayacak. Sorulmasın mı ?)
Sanırım bu kısacık açıklama işin özeti maalesef..

Süha Şendoğan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2008, 18:24   #135
Ağaç Dostu
 
Organik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
Galeri: 46
Bu orman yangınları dikkatsizlikten, cahillikten, çevreye önem vermemekten ve kasıtlı olarak bu yangınları çıkartan guruplar yüzünden çıkıyor bildiğimiz kadarıyla.

Dünyadaki uygulamalar nasıldır bu konuda, bizim gibi çok sıcaklar yaşayan bölgeler var ama bizde sürekli yangın çıkıyor ve şehirler kadar orman kül oluyor. Nedir bu uygulamalar?

Bildiğim kadarıyla çok iyi tedbirler şunlar;
1-Ateşten en zor etkilenen ağaçları dikmek ve tüm boşlukları bunlarla ağaçlandırmak
2-Yanmayan ağaçlarla yapılacak çalışmaları bir iki türle sınırlandırmayıp, ülkeden ve dünyadan bu tür ağaçlar toplanıp bu hususta kullanılmalıdır. Bu şekilde çeşitliliğin verdiği fayda olacak, ekosistem iyi yönde etkilenecek ve türlerin mutlaka birkaçı çokça yayılacaktır.
3- Aynı şekilde bu tür bitkilerde çoğaltılmalı.

Organik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2008, 23:58   #136
Ağaç Dostu
 
Organik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
Galeri: 46
B-2

Orman vasfını yitiren alanlarda tesisleşmeye izin verildiğinden beri ormanlar fazlasıyla yanmaya başladı, ardından bundan kar elde edecek rantçılar küresel ısınma gibi haberleri medyaya sık sık getiriyorlar, nedenini biliyoruz. B-2 denen cani yasa ile ormanlar katledilecek. Ormanlarımı yakıyorsun, yak kanun seni destekler...

Güyya ormanlarda yaşayan halk bedava yaşıyormuş böylece onlardan vergi alınacakmış bahaneleride bu.. Tarzan mı kaldı bu devirde sahtekar! Ot bitmeyen yerler var orada büyük tesisler yapsana illa en güzel yeri mi talan edeceksin. Kime yutturuyorlar? Coğrafya profesörleri, iklimi ve bitki örtüsünü bilen eğitmenler toplansın bakalım ne diyecekler bu duruma: Hiç orman vasfını kaybetmiş arazi olur mu adi, bir zamanlar ormansa yine orman olabilir orası. Kime yutturuyorsun. Beraber toplanıp sinsi ve sessiz kararlar veriyor ve düzenlemeler yapıyorlar. Dolaylı yollardan kanuna sokulan katli vaciptir üslubuyla hüküm verilmekte; neye? Doğaya.. Ormanın boynunu vuruyor cahiller, niye; çünkü para getirmiyor yandaşlarına.

...ve şimdi düşünelim ormanları yakan kim

Organik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-08-2008, 00:01   #137
Ağaç Dostu
 
Organik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
Galeri: 46
‘Ağaçları da Vururlar’ Bir gazete yazısı

Mersin’de tutuşan gülnar ormanlarının henüz dumanları tüterken yurdun çeşitli yörelerinde ormanlar alev alev. Turizm için, golf sahaları için, yoI genişletmek için akla gelen tek çözüm ‘binilen dalın kesilmesi’. Orman yangını doğa cinayetidir. İhmal, yetersiz ve zamanında yapılmayan müdahale, orman vasfını kaybetmiş alanları ranta çevirmek için kuyruğa girenler, B2 yasaları çıkararak onların işlerini kolaylaştıran siyasetçiler de kuşkusuz, ağaç katliamının, orman soykırımının önde gelen sorumluları arasında. Giderek küçülen tarım alanlarının, aslında kıtlığa, açlığa davetiye çıkarmak anlamına geldiği kimin umurunda. Kimse salt ülkemizde değil, gezegenin hemen tümünde önümüzdeki on yıl boyunca gıdanın giderek pahalılaşacağının ayırdında değil. Uzmanlar bunun yirmi yıldan bu yana lMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından gelişmekte olan ülkelerin tarımlarını çökerten uyum yasalarından kaynaklandığı görüşünde. Yine uzmanlara göre tarımsal ürünlerdeki yüzde 80’lere varan fiyat artışları ABD’deki ‘taşınmaz krizinden’ büyük zararlara uğrayan dev fonların spekülatif kazanç amacıyla tarım ürünlerine el koymalarından ileri gelmektedir. Beş yüz bin ağaç kesip golf sahası yapanlar, dileriz, kıtlık kapıya dayandığında golf toplarını yemek zorunda kalmazlar. Yol genişletmek için ağaç devirenler de arabalarıyla geniş yolların keyfini sürerken açlıktan yakınmazlar!

NTV’nin bir süredir ‘Yeşil Ekran’ adıyla gerçekleştirdiği mükemmel çevre programlarına göre son elli yılda 48 Gökçeada büyüklüğünde orman kül olmuş.Türkiye’nin en büyük adası Gökçeada’nın (İmroz) yüzölçümü 279 kilometrekare. Sakın bu rakamı 48’le çarpmaya kalkmayın, aksi halde fena halde üzülürsünüz!

İşte bütün bunları düşünürken geçen yıl Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da Anne Frank Müzesi’nin bahçesinde bulunan 150 yaşındaki 27 tonluk dev kestane ağacının devrilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerekçesiyle belediye tarafından kesilmek istenmesinin mahkeme kararıyla önlenmesini anımsadım. Küçük Yahudi kız Anne Frank’ın 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerden gizlenirken yazdığı anılarında yer alan ağacın kesilmek istenmesi, çevrecilerin ve halkın tepkisine yol açmış, böylece de ağaç kurtulmuştu. Ağacın kesilmek yerine ‘tedavi’ edilmesine karar verilmiş ve bunun için de 2008 yılı başına kadar süre tanınmıştı. Şu anda kestane ağacının ne olduğunu bilmiyorum. Dileğim bütün görkemiyle ayakta kalmaya devam etmesidir.

Bu arada yazar Laurent Grellsomer’in konuyla ilgili olarak kaleme aldığı ve 9 Ekim 2007’de Le Monde gazetesinde ‘Ağaçlar da Ağlar’ başlığıyla yayımlanan yazısını kesip saklamıştım. Bugün ağaca, ormana övgünün seçkin örneklerinden biri olan bu ilginç yazının çevirisini sunmak istiyorum: “Nedir bir ağaç? Bunu tam olarak bilemeyiz. Çoğunca bakışımız kayar çaprazdaki ağaçtan habersiz. Oysa ağaçlar bir bütünün parçasıdır. Onları görmezden geliriz, önlerinden geçip gideriz. Tam olarak onları görünüm içinde eritiriz. Ama bazen bir ağacın dikkatimizi çektiği de olur; bakışımız yakalanmıştır. Elimiz bir atın boynunu okşar gibi ağacın gövdesinin üzerindedir... Bir ağaca hayranlık duyulabilir, dahası âşık olunabilir. Ağaç enerjinin, yaşamın ve güzelliğin kaynağıdır. Anne Frank’ın avlusundaki ağacın, kestane ağacının yok edilmek için gün saydığını öğrendiğimizde düşündük bütün bunları. Çünkü bu ağaç tam olarak bir başka ağaca benzemiyordu. 2. Dünya Savaşı sırasında iki yıl süreyle sığındığı Amsterdam’daki evin eşya deposunda düşler kurarak baktığı, doğanın az rastlanır bir parçası, seyretmeyi en çok sevdiği görünümüydü. 23 Şubat 1944’te Peter’le birlikte olduğu bir sırada ‘günlüğüne’ şunları not etmişti: ‘İkimiz de gökyüzünün muhteşem maviliğine bakıyorduk. Kestane ağacı çırılçıplaktı. Dallarındaki küçük su damlaları parıldıyordu. Uçuşan martılar ve başka kuşlar gümüş rengindeydi. Ve bütün bunlar bizi öylesine heyecanlandırıyor, öylesine etkiliyordu ki, konuşamıyorduk bile.’

13 Mayıs 1944’te ise günlüklerde şu satırlara rastlıyoruz: ‘Kestane ağacımız dipten uca çiçek açtı. Yapraklara büründü. Geçen yıldan daha güzeldi, 150 yaşındaki bu ağaç bugün kesilmesi gerekecek derecede hastaydı. Aslında, o mahpus kalmanın ve özgürlüğün simgesi değil miydi? Büyük bir ağabey, bir sırdaş bir teselli eden değil miydi? O gün şunları not etmişti günlüğüne: Bunun olabildiğince uzun zaman sürüp gitmesini, güneşin ışıltısını, bulutsuz gökyüzünün tadını çıkarmak istıyorum. Üzüntülü olmam imkânsız.’ (...)

Nedir bir ağaç? Şimdi bunu daha iyi değerlendiriyoruz. Durağan bir kitleden çok daha fazlasıdır ağaç. Bir mıknatıstır, bir aynadır. Tarihin ve umudun parçasıdır. Yaşlı çınar bilgedir. Akasya narin, Kavak zariftir. Servi ağırbaşlıdır. Ağaç bir soluktur, yaşamdır.

Louisiana’da, Jena Lisesi’nin bahçesindeki görkemli çınar teneffüslerde genç beyazları güneşin yakıcı ışınlarından koruyordu. 2006 yılında genç siyahlar da çınarın gölgesinden yararlanmak istediler. Ertesi gün ağacın bir dalına üç idam ipi asılmıştı. Derin Güney’de bu simgenin ne anlama geldiği iyi bilinirdi: ‘Pis zenciler, çekip gidin buradan!’ Annick Cojean bu öyküyü 18 Temmuz’da Le Monde’da anlatmıştı. Cojean sözü edilen yazısında olay sonrasında yaşanan inanılmaz gerilimi ayrıntılı bir biçimde yansıtmıştı. 2 Ekim’de kaleme aldığı ikinci yazısında genç siyah öğrenci Mychal Bell’in komplo tertipleme ve yaralama suçlamasıyla tutuklandığı, ardından da suçsuzluğu anlaşılarak serbest bırakıldığı anlatılıyordu.

Sonuçta lise yönetimi bu öfke ağacının kesilmesine karar verdi. Irkçılığın bu iğrenç yarasının üstünü örtmek için çınar gömülecekti. Dimdik duran bu görkemli çınar, ırkçılığa tek başına karşı çıkıyordu. Bir çığlık ve bir anımsatmaydı!”

Umarız, Mecidiyeköy’de kalan tek yeşil alan Likör Fabrikası ve bahçesi de ticaret erbabına haraç mezat satılmaktan, bahçedeki ceviz ağacı da kilere kapatılmaktan kurtulur!

Tarih: 14 Temmuz 2008 Kaynak: Cumhuriyet - Yazar: Hüseyin Baş
http://www.mimarlikmerkezi.org/h31569-%E2%80%98agaclari-da-vururlar.html

Organik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-08-2008, 22:53   #138
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Ağaçlar net ormanı

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Mermaid Mesajı Göster
Geçmiş olsun, başımız sağolsun vs
Sanırım elimizden başka birşey gelmiyor.

İki can, yüzlerce hayvan, binlerce ağaç, kavrulan 400 hektarlık toprak
eskiden olsa cehalet derdik, kaza derdik ama artık tüm tetbirleri bilen insanoğlu neden hala bu kadar dikkatsiz anlamıyorum, anlayamıyorum nasıl olduda bu kadar bencil olduk. Bu gidişle dünyayı bitireceğiz. Geçen Gelibolu şimdi Mersin Allah başka göstermesin ama daha yazın ortasındayız.

Evet arkadaşlar Ağaçlar olarak küçük çaplıda olsa bir orman hazırlıyalım en azından yanan ormanlarımız adına orada telef olan hayvanlarımız anısına.
Belki tek başımıza elimizden birşey gelmez ama biz kocaman bir aileyiz.

Nedersiniz?
Harika olur diyorum. Aile büyüklerimiz bu işe bir el atsa.Bizlerde bir nefer
olarak tüm gücümüzle yanında olsak.Ben kendi adıma hazırım.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-08-2008, 23:02   #139
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
izzeterisen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-01-2007
Şehir: Muğla-Ortaca
Mesajlar: 1,316
Galeri: 66
Patara' daki yangının sonuçları

11 Temmuz Patara-Kaş yangını sonrasından bazı görünümleri bir arkadaş çekmiş. Yorum yok.

Name:  pic00377.jpg
Views: 1598
Size:  34.6 KB

Name:  pic00378.jpg
Views: 1521
Size:  37.8 KB

Eklenen Resimler
 
izzeterisen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-08-2008, 14:55   #140
Ağaç Dostu
 
Süha Şendoğan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-06-2007
Şehir: Yalova
Mesajlar: 894
Galeri: 38
Bu fotograflara bakıpta içi sızlamayan bir insan varmıdır acaba ?

Süha Şendoğan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2008, 12:39   #141
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Yangın söndürme filosu kurulsun

Yangına havadan müdahale için sadece uçak-helikopter almak yeterli değil. Özel eğitimli yer ekiplerinden teknolojik erken uyarı sistemlerine, tüm organizasyonun eksiksiz ve bilimsel çalışması gerekiyor. Ama en önemlisi insanımızın bilinçlendirilmesi...

Yangın risk haritası oluşturulmalı:

Türkiye’deki tüm ormanların uydu ve hava fotoğrafları üzerinden güncel risk haritası hazırlanmalı. Ağaç türleri, arazi yapısı, rüzgárın hakim esiş yönü-hızı gibi parametreler göz önüne alınarak yanıcılıkları, yangın geçmişi belirlenmeli. Müdahale noktaları uçak veya helikopterlerin uçuş süreleri, su alım noktalarına göre ayarlanmalı. Bu bölgelere özel pistler, heliportlar ve su alım yerleri kurulmalı.

Hava devriyesi kurulmalı:

Orman yangınlarında ilk 20 dakika çok önemli. Yangın, başlangıçta tek motorlu bir uçakla yapılacak basit bir müdahaleyle söndürülebilecekken, zaman kaybı yaşanması durumunda devasa bir felaket haline gelebiliyor. Bunun için uçuş okullarıyla anlaşılıp riskli bölgelerde yaz aylarında sürekli uçuşlar gerçekleştirilebilir. Tek motorlu uçaklarda hem pilot adayları uçuş tecrübesi kazanır hem de geniş bir arazi havadan kontrol edilir. Pilotlar söndürme ekiplerine koordinat vererek doğru noktaya yönlendirme yapılabilir.

Uçak mı, helikopter mi:

Yurtdışındaki uygulamalarda derin vadiler veya şehirlere yakın bölgelerde müdahalenin zor olduğu noktalarda helikopterler tercih ediliyor. Ancak helikopterlerin su taşıma kapasitesi uçaklara göre daha düşük. Helikopterler bölgeye acil müdahale timlerinin getirilmesi veya kurtarma operasyonlarında da kullanılıyor. Yangının büyümesi durumunda yüksek kapasiteli uçaklar devreye giriyor. Sarp arazide kıvrak küçük uçaklar daha etkili. Piston motorlu eski nesil uçaklar bu bölgelerde zorlanıyor. Sıcaklık arttıkça performans düşüyor. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kiraladığı eski nesil CL-215 uçakları 35 derecenin üzerindeki havalarda çok daha az su alarak havalanıyor. Daha sıcak havalarda uçamıyor. Turboprop motorlu, güçlü modellerin kullanılması gerekiyor.

Tuzlu su tehlikesi:

Amfibik uçaklar veya helikopterler su kaynağı yakınsa müdahalede kısa sürede defalarca su atabiliyor. Yangın sönüyor ancak deniz suyu yüksek oranlı tuz içeriyor. Bir daha söndürme yapılan bölgede ağaç yetiştirilemiyor. Bu açıdan özel kimyevi madde taşıyan hava araçları sayesinde bölge yeniden ağaçlandırılabiliyor. Su alımı için riskli bölgelerde tatlı su göletlerinin oluşturulması gerekiyor.

Paraşütlü özel timler: "

Smoke Jumpers" adı verilen paraşütçü özel timler orman içine indiriliyor. Bu timler yangının ilerlememesi için yol açmak amacıyla önceden belirlenmiş noktalarda kontrollü "söndürücü yangın" çıkartıyor. Bölge çember altına alınıp sadece bir kısmın yanması sağlanıyor.

Uğur CEBECİ
Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-08-2008, 16:46   #142
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Orman Yagınları ile mücadele bu ekiple yürümez.

Merhaba,

Orman Yangını çok ciddi bir olay. Aynı gökdelen yangınları gibi özel bir olay nasıl normal yangın ekipleri gökdelen yangınlarında yeterli olamıyorsa, bizim ormancılık sistemimizin içindeki yangın söndürme ekipleride yeterli olamaz zaten olamıyor da.

Ama esas sorun ormanılığımızda. Zaten eski model ilkel yapıda olan bir teşkilat. İçindeki birkaç çağdaş ve gayretli insanın modern dünyaya yetiştiremeyeceği kadar hantal. Bu lafları çamur atmak veya sadece eleştirmek için yazmadım.

Birilerinin kral çıplak deme zamanı geldi. Orman çıplak. Her gelen orman bakanı yeni demeç ve hedefler ile ortaya çıkıyor ama sonuç değişmiyor. Gerçi Veysel Eroğlu daha önceki görevlerinde hep başarılı olmuş bir yönetici. Amabence yinede bu orman yangınları meselesi daha özel çaba ve yetişmiş ekip gerektiriyor sanırım.

Orman yangınları ile mücadele ekibi belkide komandosu olmalı bu ekiplerin kendi uçağı, helikopteri ve yangını erken uyarı uydusu olmalı. Orman yangınını haberlerden değil uydudan haber almalılar. Arabaların plakalarının uzaydan okunduğu bu devirde çok şey istemedim herhalde.

Masa başı orman bölge müdürleri ve iki arazöz bir kepçe ile ve hele ne zaman çalışıp çalışmayacağı belli olmayan kiralama uçaklar ve pilotlar ile bu iş yürümez. Çanakkalede düşmanla nasıl mücadele edildiyse orman yangınları ilede öyle ve o ruhla topyekün savaşabilmek lazım.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-08-2008, 19:08   #143
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Alıntı:
Orman yangınları ile mücadele ekibi belkide komandosu olmalı bu ekiplerin kendi uçağı, helikopteri ve yangını erken uyarı uydusu olmalı. Orman yangınını haberlerden değil uydudan haber almalılar. Arabaların plakalarının uzaydan okunduğu bu devirde çok şey istemedim herhalde.

Masa başı orman bölge müdürleri ve iki arazöz bir kepçe ile ve hele ne zaman çalışıp çalışmayacağı belli olmayan kiralama uçaklar ve pilotlar ile bu iş yürümez. Çanakkalede düşmanla nasıl mücadele edildiyse orman yangınları ilede öyle ve o ruhla topyekün savaşabilmek lazım.
İstekler normal ama bu iş ancak tek elden yürütülür. Türkiye çapında örgütlenmesi gereken bir olayı, özelleştirmelerle nasıl çözeceksin?

Çocuğunun bakımı için birini tuttuğunu varsay. Sonra bakıyorsun kişi iyi bakamıyor.

O zaman çocuğumu satayım, satın alacak kişi daha iyi bakar nasıl olsa, der misin? Yoksa emanet ettiğin bakıcıyı mı değiştirirsin ya da en azından isteklerini ve eleştirilerini mi sıralarsın?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-08-2008, 19:27   #144
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Bize adam lazım.

Merhaba,

Devlet tarafından uygun kullanılamayan her kurum milletin başına beladır. Hele bizim gibi, aldığı kararlar yüzünden ülke büyük zararlar görsede kimsenin hesap vermediği ülkelerde iş tamamen kontrolden çıkar.

Ama kurumda siyasilerce atanmış yöneticinin hırslarından veya beceriksizliğinden çıkar, veya siyasi gücü elinde bulunduranın borusu öteceğinden seçimlerde kendi yandaşlarına ulufe gibi dağıtılacağından. Bu sebeplere koalisyonlarda ki kar paylaşımlarıı ve diğer etkileride ilave ederseniz ve bizim devletin hantal yapısını da eklerseniz. Bu işin imkansızlığı ortaya çıkar.

Belki haklı olduğunuz husus şu: Bu sistemde peşkeş çekilmeden, birinin adamı olmadan, sadece ülkesini ve üstüne düşen görevi çıkarsız yapacak insan azaldı.

Çaresi 1.sınıf vatandaşların 2. sınıf vatandaşlardan iktidarı devralmasıdır. Ama bu uygulamayı yapmasını umduğumuz partiden henüz bir yaklaşım yok. Böyle olunca da ortalık kurtlara kalıyor.

Ayrıca bu işi partiler olmadan yapmak ve siyaseti daha akıllı ve dürüst insanlara bırakmak lazım. Siyaset ülke ve vatandaş için yapılmalı. Elde edilmesi muhtemel kazanç mutlaka ülkenin ve milletin kazancından sonra gelmelidir.

Ama siyaset, magandaların para kazanma alanları oldukça sadece ormanlarımız değil, işe yarar bütün şeyler başa gelenin hırsı ve isteği ile kullanılacağına göre hiç şansımız yok demektir. Her 5 yılda bir ülkeyi başka br zihniyet soyacaktır.

Devlet tarafından yönetici atanarak yönetilen ve siyasilerin hırslarından hırpalanmamış , iyi ve verimli yönetilebilen , halkın işine yarayan ve kar edebilen bu ülkede ne var.

Bize lazım olan irfanı hür vicdanı hür akıllı ve becerikli yöneticiler o da bizde yok. Ve böyle giderse uzun bir süre olmayacak da.

Umarım ormanlarımızı hem işletirken bir miktar kazanç da sağlayacak ama asla peşkeş çekmeden önce ülke menfaatini gözeterek koruyup kollayacak ve mutlaka geliştirebilecek açgözlü olmayan birileri bulunur.

Belkide ormanlarımızı orduya zimmetlemeliyiz. veya Tema ama Tema kendine bakamıyor. Özerk bir komite oluşturulabilir ama içinde atanacaklar olacağından kısa zamanda YÖK'e döneceğine eminim.


Saygılar.


Düzenleyen Oğuz Karsan : 25-08-2008 saat 19:06
Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-08-2008, 11:46   #145
Ağaç Dostu
 
uzaytek's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-07-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 3,991
Galeri: 23
Orman genel müdürlüğü kapatılsın! Diyanet işleri neyimize yetmiyor?

Çevre mühendisleri odası basın duyurusu.

----
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KAPATILSIN! DİYANET İŞLERİ NEYİMİZE YETMİYOR?

Ormanlarımız “Dün” Yandı, “Bugün” de Yanıyor ve “Yarın da” Yanacak !

Başbakan, Sorumlu Bakanlar, Genel Müdürler, Genel Müdür Yardımcıları Yine mi Bakacak ? Antalya Serik’ de beş gün süren, 13 bin hektar alanının kül olduğu, 2 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, onlarcasının yaralandığı ya da zehirlendiği, ekolojik yaşamın geri dönülemez zarara uğradığı, onlarca köylünün evsiz kaldığı, yüzlerce hayvanın yok olduğu, ülke tarihinin en büyük yangınlarından biri yaşandı geçtiğimiz günlerde…

Bu arada, Başbakan, bölgeye ancak 1 hafta sonra, yabancı konuklarını karşılama telaşı içinde olduğu bir sırada, lütfedip uğrayabildi... Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ise, tıpkı aynı hükümetin bir önceki Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe gibi “ormanların yönetimi ve yangınları önlemeye dair” kalıcı politikaları ortaya koyamazken, Türkiye’deki orman yangınları ile diğer ülkeleri karşılaştırma gibi, “kötü emsali emsal gösterme” gibi bir “takiye” içine girmiştir.

Orman Genel Müdür Yardımcısı 'Mustafa Kurtulmuşlu 'Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı.” deme cehaletini gösterebiliyor. Bu pervasızlığın karşısında bize de “oldu olacak tüm memleketi yakın da kurtulalım” demekten başka bir şey kalmıyor!

Orman Genel Müdürü 5 gün söndürülemeyen ve kısmen kontrol altına alındığı bildirilen Antalya’daki orman yangınının ardından açıklama yapıyor: “2 ölen vatandaşımız dışında kimseye bir şey olmadı, Allah bir daha böyle felaket göstermesin !” diyor. (Bu arada Çanakkale’de bir başka büyük yangın sürüyor, Güney Doğu Anadolu’da meydana gelen yangınlar ise konuşulmuyor bile…)

Tüm bu yaşananlar bizlere, “…artık pes, bu kadar da olmaz!” dedirtiyor.

Bu yıl ormanlarımız yine yandı, yanıyor ve yanacak gibi görünüyor. Yine her yangından sonra bir yandan son derece yüzeysel açıklamalar ve bir yandan da akıl almaz aymazlıklar sergilendi, sergileniyor.

Yine hektarlarca ormanlık alan kül oldu, ancak, yaz sıcaklarının artacağı önümüzdeki günler, peki ya gelecek yıl?
Yangın henüz yazı tamamladığımız bu yıl, gelecek yıl, bir sonraki yıl yine çıkacak; az ya da çok, ama kesinlikle çıkacak; yine az ya da çok ormanımız yanacak. Bu, bir bilicilik değil. Ne yapılırsa yapılsın, ne önlem alınırsa alınsın, bir yerde orman varsa orada orman yangını çıkabilir; bu, olağan bir durumdur.

Ancak, bu yer eğer Türkiye ise, olağandışı olan o yangının günlerce söndürülememesi, bu konuda yıllardır hiçbir altyapı yatırımı yapılmaması, sorumlu ve yetkililerin bilgisizlikleri, beceriksizlikleri, aymazlıkları ve pervasızlıklarıdır.

Orman yangınlarıyla "mücadele", ülkemizde yalnızca araç-gereç ve personel donanımına indirgenemeyecek denli çok boyutlu bir etkinlik alanıdır. Çünkü,Türkiye’de;

* ormanların yapısal özellikleri,
* iklim koşulları,
* orman-halk ilişkilerinin niteliği,
* ormancılık politikaları,
* ormancılık uygulamaları ve
* yürütülen orman yangınlarıyla “mücadele” stratejileri

orman yangını çıkma olasılığını artırmakta; daha az çıkmasını ve daha az orman yanmasını da tümüyle rastlantılara bırakmaktadır.

Sözgelimi, Türkiye’de;

* ormanların % 58’ini oluşturan 120 milyon dönüm, orman yangını çıkma olasılığının en yüksek olduğu Ege ve Akdeniz Bölgelerinde bulunmaktadır,
* ormanların % 45,4’ünü oluşturan toplam 96 milyon dönüm, en kolay yanabilen kızılçam ve karaçam ormanlarıdır,
* ormanların yaklaşık 45 milyon dönümünü, yanıcı madde birikiminin, dolayısıyla yangın çıkma olasılığının en yüksek düzeyde olduğu 30-40 yaşlarına ulaşmış, yeni yetiştirilmiş ormanlar oluşturmaktadır,
* ormanların içinde ve bitişiğinde yerleşik 16 bin dolayındaki köyde yaşayan 7-8 milyon köylü yurttaşımız tarım ve hayvancılık etkinliklerini çevrelerindeki ormanlarda ya da yakınında gerçekleştirmektedir,
* ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan yurttaşlarımız çevrelerindeki ormanlara ve ormancılık uygulamalarına yabancılaştırılmıştır ve bu doğrultudaki ormancılık politikalarının ve uygulamaların kapsamı giderek genişletilmektedir,
* “orman muhafaza memurluğu” düzeni giderek tasfiye edilmekte ve “orman koruma” çalışmaları, belirli bir ücret karşılığında köy tüzel kişiliklerine devredilmektedir,
* yeni ormanların yetiştirilmesi sırasında yangınlara karşı dirençli orman yapıları oluşturma ve ormanlardaki yanıcı madde birikimini azaltma tekniklerinden gerektiğince yararlanılmamaktadır,
* başta yangın önleme ve söndürme çalışmalarını yürüten orman işletme şeflikleri ve orman işletme müdürlükleri olmak üzere ormancılık birimlerinde yeterli sayıda ve nitelikte teknik personel ve uzman yangın söndürme işçileri işlendirilmemekte, keyfi ve partizanca uygulamalar sürdürülmektedir,
* orman yangınlarını söndürme çalışmalarının yönetiminde “çok başlılık”, eşgüdüm sorunları çözümlenememiştir,
* orman yangınları ile ilgili veritabanı ve araştırmalar yetersizdir; olanlarının gerektiğince dikkate alınmasını, yangınların dersler çıkarılabilecek deneyimler olarak değerlendirilmesini sağlayabilecek mekanizmalar işletilmemektedir,
* orman yangınlarının çıkma nedenlerinin hem tarihsel hem de yersel olarak büyük ölçüde değişmesine karşın, yangın önleme ve söndürme çalışmalarında geleneksel yaklaşımlar sürdürülmekte, gelişkin teknoloji ve tekniklerden yeterince yararlanılmamaktadır,
* kitle iletişim araçlarının orman yangınlarıyla ilgili bilgilenmeleri çoğunlukla son derece yüzeysel ve ilgilenme biçimleri de yurttaşlarımızı bilinçlendirici doğrultuda değildir; Bakan, vali vb konumdaki yöneticilerin açıklamaları ise çoğunlukla yanıltıcıdır.

Bu koşullarda, ülkemizde, her yıl ortalama iki bin orman yangınının çıkması, 50-60 bin dönüm ormanın yanması ya da bu yıl olduğu gibi yazın ilk yarısında bin dolayında yangının çıkabilmesi ve yaklaşık 30 bin hektar ormanın yanabilmesi, bir bakıma olağandır. Olağan olmayan ise;

* orman yangınların nedenlerinin ve sonuçlarının tartışılma biçimidir,
* sonuç vermediği her zaman kanıtlanan orman yangını önleme ve söndürme stratejilerinin, uygulamalarının ısrarla sürdürülmesidir,
* çıkan yangınların sayısının, şiddetinin, yayılma hızının ve yol açtığı yıkımların ekolojik koşullar ile ekonomik, toplumsal ve kültürel yapıların son derece farklı olduğu başka ülkelerdekilerle ve dönemlerdekilerle karşılaştırılmasıdır,
* Bakan, genel müdür, vali vb. konumdaki yetkililerin yangınların ve yanan alanların azaltılamamasının sorumluluğunu “yavuz hırsız” tutumuyla başkalarına yıkabilmeye kalkışabilmeleridir,
* meslek odası, sendika, kooperatif, birlik, gönüllü kuruluşlar vb demokratik kitle örgütlerinin, yurttaşlarımızı bilgilendirici ve bilinçlendirici çabalara yeterince girmemeleridir,
* yangınlar gündeme geldiğinde, deyiş yerindeyse üzüntüden yanıp tutuşan yurttaşlarımızın çoğunluğunun yangınlarla ilgili en temel bilgileri edinmemeleri, gerçeklikleri öğrenmemeleri ve gereken tepkiyi göstermemeleridir.


Bu nedenledir ki, ülkemizde bundan sonra da orman yangını çıkabilecek ve ormanlarımız yanabilecektir; sorun, bu noktada, yangınların çıkması ve ormanlarımızın yanması değildir; sorun, yangın sayısının ve yanan ormanların en aza indirilmesidir. Bu da, ancak ekolojik, teknik ve teknolojik, ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal süreçlerin birlikte, bütünleşik bir yaklaşımla ele alınıp yönlendirilmesiyle başarılabilecek bir durumdur.

Bu gereği kimler, ne zaman, nasıl ve hangi olanaklarla yerine getirebilecektir ve bu gereğin yerine getirilmesi için gerektiğince kararlı ve özverili savaşımları kimler göze alabilecektir? Bu aşamada yanıtlanması ertelenemeyecek temel soru da budur.

Ülkemizde orman yangınlarına yönelik önlemler, hala yangından sonra söndürmeye yönelik önlemlerle sınırlı kalmaktadır. (yangın söndürme çalışmalarında kullanılacak uçak, helikopter, arasöz ve işçi sayılarındaki artışlar vb.) Bu, orman yangını çıkma olasılığının en aza indirilebilmesini ve en az zararla söndürülebilmesini bu yıl da rastlantılara bırakabilecek, dolayısıyla ormanlarımızın azalmasına ve kısıtlı kaynakların savurganlığına yol açabilecek bir iş bilmezliktir. Bu nedenle, ülkemizde orman yangını çıkma olasılığının en aza indirilmesi ve en az zararla söndürülmesi, ilgili kuruluşun üst düzey yöneticilerinin aymazlıklarına ve rastlantılara bırakılmamalıdır.

Hele hele kenelerin yok olduğuna sevinen Genel Müdür Yardımcılarına, hiçbir bilimsel, teknik, yönetimsel yaklaşım sunamayan konuyu sadece “Allah”a havale eden Genel Müdürlere asla!

http://www.cmo.org.tr/duyuru2.php?did=120

__________________
uzaytek
uzaytek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-08-2008, 16:41   #146
Ağaç Dostu
 
ilker_eroglu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-07-2007
Şehir: İstanbul-Hadımköy
Mesajlar: 1,284
Galeri: 4
Ateş MNG'nin istediği yeri yakıyor

Merhabalar,

Sanırım günlük gazeteleri takip eden üyelerimiz bugünkü haberlerden okumuşlardır. Ama ben yineden burada okumayan üyelerimiz için haberi buraya ekliyorum bu ve benzeri haberlerin gerçek olup olmadığını bilmiyorum ama ateş olmayan yerden duman çıkmaz diyorlar.




Ateş MNG'nin istediği yeri yakıyor

MNG Holding’in ormanlık alanın tahsisi için yaptığı başvurular reddedildikten sonra ‘tesadüfen’ bu bölgelerde yangınlar çıkıyor ve yine ‘tesadüfen’ bir yıl sonra aynı alanlar MNG Holdinge veriliyor.

1999: Antalya'da Topkapı Palace'ın arkasındaki ormanlık alanın tahsisi için başvuru reddedildi. Bir yıl sonra yangın çıktı, o alan MNG'ye verildi

2006: Bodrum'da MNG'nin iki şirketine ormanlıkta otel izni verildi. Bir yıl sonra yangın çıktı. MNG aynı bölgede koyu toprakla doldurdu

Turizmin gözbebeklerinden Bodrum'da geçtiğimiz yıl yetkililerin "Kesinlikle orman kalacak" diye açıkladıkları yanan ormanlık alanın, ikisi MNG Holding bünyesinde, toplam 3 şirkete otel için tahsis edildiği ortaya çıktı. Tahsisten bir yıl sonra ormanda yangın çıkması, kafalarda soru işaretlerine neden oldu. MNG bir süre önce aynı yerdeki koyu toprakla doldurmuş ve olay ortaya çıkınca "Cezası neyse öderiz" demişti. MNG'nin 1998'de Antalya'da Topkapı Palace'ı yaptığı alanın arkasındaki ormanlık alanın tahsisi için başvurduğu, ilk anda reddedildiği ortaya çıktı. Bir yıl sonra ise bölgede çıkan yangında ormanlık alanın bir kısmının yandığı ve bölgenin MNG'ye tahsis edildiği belirlendi.

3 AYRI ŞİRKETE TAHSİS


Bodrum'da geçtiğimiz yıl yanan Pina Yarımadası'nda, Güvercinlik köyü çevresindeki ormanlık alanın bir bölümünün turistik tesis için ikisi MNG Holding bünyesinde olmak üzere 3 ayrı şirkete tahsis edildiği ortaya çıktı. Başvuruları üzerine 2006'da, Mehmet Nazif Günal'ın sahibi olduğu MNG bünyesindeki Günal İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş.'ye 85 dönüm ve Güvercinlik Enternasyonal Otelcilik Turizm A.Ş.'ye ise 80 dönümlük alan tahsis edildi. Aynı yıl Erhan Boysanoğlu'nun sahibi olduğu Mesa Holding bünyesindeki MİA Turistik Tesisleri A.Ş.'ye de 95 dönüm alan tahsis edildi.

BİR YIL SONRA YANGIN

Hazırlıklar sürerken, geçtiğimiz yaz Güvercinlik köyü yakınlarında orman yangını çıktı. 238 hektarlık ormanlık alanın yandığı yangının 3 ayrı noktadan başlaması nedeniyle sabotaj iddiaları ortaya atıldı. Ancak yapılan soruşturmada herhangi bir bulguya rastlanmadı. Ormanın turistik tesis yapmak için kasten yakıldığı iddialarını gündeme getiren "Yurtsever Cephe Bodrum İnisitiyatifi", "Tahsisler Dursun" eylemi yaptı. ve yaklaşık 5 bin Bodrumlu'nun imzasının yer aldığı dilekçeyi Kültür ve Turizm Bakanı Günay'ın Bodrum ziyareti sırasında kendisine sundu. Bu bölgedeki otel izinleriyle ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri şu bilgileri verdiler:

* Güvercinlik'te orman mülkiyetinde bulunan 1, 2, 3 ve 4 numaralı tahsisler ilk olarak 11.11.1997 tarihinde tahsis yapıldı.

* Güvercinlik Turizm alanı kesin tahsis işlemi ise 01.06.2006 tarihinde yapıldı.

* Yapılaşma izninde bina yüksekliklerinin 5 kat olacağı kayda bağlandı.

* Daha sonra kıyı kenar çizgisinden itibaren 50 metre park olarak düzeneceği ve 'bu alanların halka açık olması' zorunlu olduğu için planda revizyon yapıldı.

"Tahsis 1997'de verildi revizyonu onayladık"

2007'DEKİ yangında çok sayıda ağacın kül olduğu Bodrum'da şimdi de yapılaşma endişeleri yaşanırken, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay endişelerin yersiz olduğunu söyledi. Yeni bir izin vermediklerine dikkat çeken Günay, "Bizden önce yapılmış işlerle ilgili hukuki durumlar ortaya çıkabiliyor. Ancak, kazanılmış hakları hukuki olarak görmezden gelme şansımız yok" dedi. Günay, MNG'nin kıyıyı doldurmasıyla ilgili, "Başvuruları incelemeye almadım, eski duruma getirmelerini ve sonra inceleme yapılacağını söyledim" dedi.

'Orman, orman kalsın demek çok doğru değil'

ÇEVRE ve Orman eski Bakanı Osman Pepe: Orman, orman olarak kalsın demek çok doğru değil. Ormanın koruma kollama dengesini gözetmek lazım. Ama her şeyi turizm, para, ticaret olarak görmeye başladığınızda iş şirazesinden çıkıyor. Kontrol mekanizmasının çok güçlü olması lazım. Bu sahada güçlü olursak istismarlar minimize edilecektir. Doğa tahrip edilirse turist neden gelsin? O zaman yapılan gecekondu olur, turizm olmaz. Çevrenin çok iyi kullanılması, altyapı üstyapı uyumlu olması lazım. Hiç turizm tesisi yapmayalım demek yanlış. Maden de aranacak, tesisler de yapılacak. Ama, yok pahasına tahrip doğru değil.

Antalya'daki orma yandı, izin çıktı

ANTALYA'DA Bodrum'dakine benzer bir tahsis olayının gerçekleştiği ortaya çıktı. Kundu Beldesi'nde MNG tarafından 1998'de Topkapı Palace Oteli yapıldı. Ancak MNG, denize sıfır yaptığı bu turistik tesisle yetinmedi. Holding, tesisin arkasındaki bin dönümün üzerinde alanı kapsayan ve imar planlarında "Kundu Kent Parkı" olarak işlenen 1 milyon 40 bin 955 metrekarelik alanın da kendisine tahsis edilmesini istedi. Ancak tahsis izni çıkmadı. Bu tahsis kavgası sürerken, 1999'da ormanlık alanda büyük bir orman yangını çıktı. Köylülerin o dönemdeki iddialarına göre bu alanı, bu bölgeyi tahsis almak isteyen firma yakmıştı. Yangında ormanlık alanın büyük kısmı tamamen kül oldu. Çok geçmeden MNG, Orman Bakanlığı mülkiyetindeki bu alanı yeniden tahsis almaya çalıştı ve sonunda 18 delikli golf sahası ve tatil köyü yapılmak üzere tahsisini aldı.

DANIŞTAY DAVA AÇTI

Ancak Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Antalya Barosu, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şubesi, Kundu Muhtarlığı ile Kundu köylüleri bölgeye ilişkin planların ve tahsisin iptali için Danıştay'a dava açıldı. Danıştay 6. Dairesi, bu alana ilişkin planları Türkiye'ye emsal olacak çok önemli gerekçelerle ve oybirliğiyle iptal etti. Ancak tahsis halen MNG Holding'de "


http://w9.gazetevatan.com/haberdetay...&Newsid=195716

ilker_eroglu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-08-2008, 09:52   #147
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
Yazılanları okuyunca eyvah yandık demekten başka çare yok dediğime bakmayın lutfen.

Çok şey yapabiliriz diye düşünüyorum. Akşam bir arkadaşımızın bir projelendirme çalışmasını okudum sayfayı arıyorum. Tekrar okuyup bende yerimi almaya çalışacağım.

Saygıyla.

cemal.S Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-09-2008, 16:47   #148
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Çok şükür, Kazdağı yanmadı.

Merhaba,

İki gündür Bayramiçteyim.

Dün Kazdağında yangın çıktığı haberi gelince, eyvah! şimdi yandık dedim. Çünkü iki gündür müthiş bir rüzgar var. Heryer uçuyor. Kara,kara bu yangının nasıl söndürüleceğini düşündüm.

Ama Bayramiç Baraj gölünden su alan 3 uçak ve bir iki helikopter çok başarılı bir biçimde yangını yayılmadan söndürdü. Hepsine çok çok teşekkür ediyoruz.

Soğutma çalışmalarının yapılması için neredeyse imkansız bir alanda çıkan yangına bu defa da Tanrı el attı ve gece yağan sağanak yağmur, soğutma çalışmalarının en etkilisini ve en güzelini yaptı.

Hepimize geçmiş olsun. Bari biran önce Kış gelsede bu stres bitse.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-10-2008, 22:26   #149
Ağaç Dostu
 
Mehmet Can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-03-2008
Şehir: BERGAMA
Mesajlar: 288
Galeri: 45
Merhabalar. Ormanların yangınlardan ve diğer tehlikelerden korunması orman muhafaza memurlarıyla değil; ormanların yöre halkı tüm vatandaşlara sevdirilmesi ve benimsetilmesiyle korunabileceğine inanan biriyim. Birkaç gün önce başlama aşamasın da olan bir orman yangınını fark edip yangını yalnız başına söndürmeye çalışırken yanarak hayatını kaybeden yaşlı amcamıza Allah' tan rahmet diliyorum. Sevindirici olan yangın 1 dönümlük arazi sınırlarında söndürüldü.

Mehmet Can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-10-2008, 09:14   #150
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Başınız sağolsun. Geçmiş olsun.

Merhaba.

Sn. enigma_6643,

Geçmiş olsun. Yangın nerede çıktı? Ne zaman çıktı? Söndürmeye çalışan amca kim? Başınız sağolsun. Bana göre, o amca da şehit olmuştur. Allah rahmet etsin.

Selamlar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:05.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024