20-01-2009, 21:08 | #31 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 22-12-2008
Şehir: zonguldak
Mesajlar: 78
|
RESMİ GAZETE Tarih :25 Nisan 2002 Sayı :24736 Özel Ormanlarda ve Hükmi Şahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda Yapılacak İş ve İşlemler Hakkındaki Yönetmelik DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Ormanlarda ve Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda İnşaat İzni Madde 10-Şehir, Kasaba ve Köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerlerdeki özel orman veya amme müesseselerine ait orman alanlarında 6831 Sayılı Orman Kanunun 17 nci Maddesine göre izin alınmak ve yatay alanın %6 sını geçmemek koşuluyla imar planlamasına uygun inşaat yapılabilir. İnşaatların yapılmasında orman alanlarının tabii vasıflarının korunmasına özen gösterilir. Ormanın kapalılık durumu, arazinin topoğrafik yapısı da göz önünde bulundurulmak suretiyle ormanın en zayıf olduğu ve alt yapı hizmetlerinin en uygun götürülebileceği yerde izin verilir. Kamu eline geçecek tesisler de dahil olmak üzere yapılacak her türlü alt yapı ile diğer sosyal, ticari ve idari amaçlı tesisler ve bunlar arasındaki bağlantı yolları dahil maksimum planlanabilir İmar planı alanı, genel özel orman alanının %6’ sını geçemez.İzin verilirken 6831 Sayılı Orman Kanununa göre konusu itibari ile daha özel kanun konumunda olan; 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu, 3621 Sayılı Kıyı Kanunu ile 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 3194 Sayılı İmar Kanunu ayrıca göz önünde bulundurulur. Genel Müdürlüğün 202 sayılı “Orman Yolları Planlaması ve İnşaat İşlerinin Yönetilmesi Hakkında Tebliğ” esaslarına göre ormanın devamlılığı ve işletmesine yönelik yol şebeke planları tanzim edilir. Bu planlar İnşaat ve İkmal Dairesi Başkanlığınca onaylanır. Onaylanan bu planlar dahilinde yapılan yollar Orman Kanununun 52 nci Maddesine göre verilen %6 lık yapılaşma kapsamına tabi değildir. Düzenleyen angel67 : 26-01-2009 saat 20:17 |
20-10-2009, 15:58 | #32 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Sn. angel67, Konu ile ilgili kanunlar, yönetmelikler ve diğer kurallar ne derse desin hiç önemli değil. Neden biliyor musunuz? Çünkü bu kanunlar, yönetmelikler ve diğer kurallar sizin ve benim gibi normal insanlar için(tabi siz ve ben normal kabul ediliyorsak) Gerçekte ise, Kanun ve nizama uymamayı alışkanlık haline getirerek böylece para kazanmayı alışkanlık haline getirmiş olan insanlar için hepsi boş laftır. Onlar kazanmayı umdukları paraların küçük bir yüzdesini belli kişilere dağıtarak kanunlara uymama veya kanunun zorunlu tuttuğu ödevleri yapmama serbeststliğini elde ederler. Söylemek istediğim tam anlaşılmadıysa özetleyeyim. Kanunları para gücü ve birilerinin yardımıyla by pas ederler. Ne kadar edebilirler diye soracak arkadaşlara hemen binlerce örnek verebilirim. Üzerinde konuştuğumuz konu esasında küçücük bir örnektir. Gümrükten tutun da, Savunma ihalelerine kadar her yerde nelerin yapılabildiğini hergün gazetelerde okumuyor muyuz? Bu ülkede paranız ve yeteri kadar cesaretiniz varsa, içinden çıkamayacağınız problem, halledemeyeceğiniz iş, etrafından dolaşamayacağınız kanun yoktur. Altını olan kuralı koyar, Kuralı koyan altını alır. Hatta bazılarının çıkarı uğruna önce dağa çıkar ya da yurtdışına kaçarsınız, teröristliğe başlarsınız, daha sonra teröristlikten vazgeçip ben geri dönüyorum ateş etmeyin dersiniz. Herkes sizi sınırda kahraman gibi karşılar, bağrına basar. Sıkıcı sandığınız ifade alma işi diğer gelecek müşterilere örnek olması için, süratle bitirilip önce savcılığa birkaç saat içinde de mahkemeye çıkartılıp kanunlara uygun bir biçimde aklanıp serbest bırakılırsınız. Sizinle savaşırken Ülkesini, Milletini, Vatanını, Ulusunu, Bayrağını, Namusunu, şerefini, savunmak uğruna şehit olan Mehmetçik ise ne yoluna ölmüş sayılır anlaşılmaz. Bu gibi ayrıntılar üzerinde de aydınlarımız asla kafa yormaz. Saygılar |
21-10-2009, 01:13 | #33 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 09-02-2009
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 52
|
konunun hepsini okudum çünkü bende bir oman mühendisi öğrencisiyim ve ormancılık hukuku diye bir ders alıyorum. bu dersi yeni almaya başladım ve ülkemizde ki hukuk yetmezliğini daha iyi anlamaya başladım. hay gözünü seveyim bu ülkede demokrasi varmış, hukuk varmış, kanun varmış öylemi. yok kardeşim görüyoruz işte rahmetli Halil İbrahim amcanın çektiğini. şuraya bak ya koca ülkeyiz 3 kıtaya hükmeden bir neslin torunları ve tomurcuklarıyız ama daha kendi kendimize yetemiyoruz, kendi insanımıza kaptırabildiğimizi kaptırıyoruz. yanlış öğrenmediysem ben tapulu aldığım bir arazinin ( ki hiçbir ormna olarak sayılmayan ve engeli olmayan bir arazi olsun) 10 yıl içinde orman arazisi olarak ihlali yapılabiliyormuş. bu nasıl oluyor? ben hala anlamış değilim. ben tarla olarak bir arazi alacağım. sonra orayı isteğime göre ağaçlarndıracağım sonra devlet gelip 10yılda ağaçlarım 5 metre boya ulaştı diye arazimi istimlak edecek orman arazisi diye. sonra ben kendi devletimin birimlerine dava açacağım a.i.h.m de. mantık ne? mantık ne anlayamadım şu ana kadar gördüğüm hukuk derslerinden fakat amacı anladım. KENDİ İNSANINI KENDİ DEVLETİNE DÜŞMAN ETMEK VE DIŞA BAĞIMLILIĞA SEVK ETMEK. neden bunlara ses çıkmıyor? neden bir insanda kalkıp demiyor ki yahu bizim hukuk kurallarımızda yasalarımızda yanlışlarımız, eksiklerimiz var ve bu yüzden dışa bağımlı kaldık düzeltelim şunu da halkımız refah içinde ülkemizde yaşasın? aydınlarımız ve yöneticilerimiz ne iş yapıyorlar? a.i.h.m'ye neden başvurmak zorunda kalıyoruz? **** kendi gördüğüm ve sonuca vardığım bir soruyu sizlere de sorayım kendi içinizde düşünün sevgili büyüklerim. Türkiye Cumhuriyeti sizce hukuk yönünden bağımsız mıdır? yoksa halen daha sömürge midir? hepinize saygılar... NOT: eğer üslubumda yanlış olduysa af ola. burada yazı yazan kimseye değildir sitemim! |
22-10-2009, 13:09 | #34 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Sn. tugrul bıyıklı, yazdıklarınıa bir ekleme yapmama izin verin lütfen. Bir hususta söylediklerinize ekleme yapmama izin verirseniz, T.C. Devletinin Tapu dairesinden aldığınız arazi istediğiniz kadar orman arazisi olmasın, Orman kadastrosu geçmiş ve araziniz orman sayılmayan yer olsun, tarım arazisi olsun, haritalarda sarıya boyanmış olsun. Orman Kanunlarında ve yargıtay kararlarında orman idaresine öyle imtiyazlar tanınmış ki düşünemezsiniz bile. Orman idaresinin açacağı davalarda zaman aşımı yani sınır yoktur. İsterse bu raziye biz orman değil demiştik ama elli yıl önce burası ormanmış deme ve önünüze belge koyma hakkına sahipler. Ormanlarımızı korumak açısından bazı kişiler tarafından öngörülen bu kurallar iyi de biz sadece ormanda ve uzayda yaşamıyoruz ki. Medeni dünyaya geldiğinizde diğer ülkeler ile olan ilişkilerde hemen cuvallıyoruz ve muz cumhuriyeti benzetmesiyle suçlanıyoruz. İçimiz acısa da, Bu suçlamaları hakediyoruz. Görülmekte olan orman davalarının sayısını kimse bilmiyor. Ama yargıtayda bekleyenler ile iki milyonu bulmuş. Tapulu arazinize orman istediği şekilde dava açabilir. Hiç birşey de yapamazsınız. Arazinizin orman olmadığını ispat etmek için gereken belgeler ellerindedir ama size vermezler. Bir anda gizli belge oluverir istedikleriniz. Ayrıca hangi belgeyi mahkemeye götürürseniz götürür, bilirkişi faktörünü unutmayınız. Bilirkişiler görünüşte bağımsız çalışan orman mühendisleridir, ancak ormandan aldıkları belgeleri mahkemeye sunarlar. Diyelim ki, orman tahdit haritasında sizin araziniz sarı boyalı olsun. Bu durumda kazanacaksınız diye bir kural da yoktur. Bilirkişi ormandan getirdiği belgelere dayanarak burası orman deyiverir. Birşey yapamazsınız. Sn Hakimin de aklına bu belgeler acaba orjinal mi demek aklına gelmez. Malum Koskoca Orman İdaresi göndermiş, Araştırmaz. Kanunlarda ve yargıtay kararlarında bu gibi davalarda sık sık karşımıza çıkan eski memleket haritaları ve hava fotoğrafları da ormanın elinde bir kozdur. Davayı kazandığınızı zannettiğiniz anda mahkemeye kapkara, ne olduğu anlaşılmayan ve ancak belli eğitimi alanların anlayabileceği pis bir fotokopi sunulur. Özetlersem, hiçbir tapu, orman idaresi ve bağımsız olduğunu sandığımız mahkemeler karşısında geçerli değildir. Haksız ve taraflı konulmuş kurallar, her tapuyu iptal edebilme imkanını ve ayrıcalığını onlara sunuyor. Arazi alacağınız zaman orman idaresine, bu arazinin orman ile bir ilişkisi yoktur diye bir yazı isteyiniz bakalım verecekler mi? Saygılar |
24-10-2009, 22:54 | #35 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 09-02-2009
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 52
|
saygılar izin ne demek oğuz bey elbetteki eklemeler yapacağız ve düzeltmeler yapacağız. öncelikle aydınlattığınız için teşekkürler. anladığım kadarı ile köyün ağası belli o nezaman ne derse o oluyor güzel ülkemizde. ne hakim "hop kardeşim bir inceleyelim bakalım." diyor ne de yasal hak arama özgürlüğünüz oluyor. anlatmak istediğimde tam olarak buydu. "Türkiye Cumhuriyeti sizce hukuk yönünden bağımsız mıdır? yoksa halen daha sömürge midir?" yukarıda kurduğum cümle ile... ben verdiğiniz bilgiler doğrultusunda ve okuduklarım sonucunda bu sorumun cevabını anladım ne yazık ki. sizde anlamışsınızdır. buna ne dur diyen olur ne de önemini anlayan bu ülkede. bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete modeli bizim yönetim biçimimiz artık. herkese saygılar ve sevgiler... |
25-10-2009, 11:42 | #36 | |
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Alıntı:
Sn. tugrul bıyıklı, Kökleri neredeyse 7oo yıla varan Osmanlı İmparatorluğunun bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti, esasında çok büyük bir Ulus Devlettir. Bu nedenle, Adeta batan bir transatlantiğin tahliye botuna benzemektedir. İçi olması gerektiğinden daha kalabalık, Hızlı gidememekte ancak her türlü dalgaya karşı koyabilecek kadar da sağlamdır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bu devleti kurmuş, ancak Osmanlı İmparatorluğundan süre gelen köhnemeye yüz tututuğundan yeni dünya düzenine uymayan devlet düzenini, modern dünyaya adapte edecek reformları gerçekleştiremeden kalbimizde daima yaşayacak olsa da malesef ebediyete göçmüştür. T.C.'nin bazı yönleriyle, yeni dünya düzenine adapte olamamış devlet düzeni, bugün de devam etmekte ve Osmanlıdan gelme tebaa zihniyetini bazı devlet dairelerinde kendisini hissettirmektedir. Devletin Memurları halka hizmet yerine eziyet edebilmektedirler. Son 20 yıl da vatandaşın hakkını arama çabaları ile filizlenmeye başlayan demokratik düzen, eski gelenekler ile yönetilmek istenen kurumlarda çatışmaya başlamıştır. Statükocu zihniyet olarak adlandırdığımız bu düzenin savunucuları, hakkını aramaya alıştırılmayan ve devletin düzenine karıştırılmak istenmeyen halk modelinin yavaş yavaş ortadan kalkması üzerine afallamaya başlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir derken Ülkeyi yönetecek kişilerin halk tarafından seçilmesi prensibini Vatandaşın özümseyebileceğini düşünmüş olmalıdır. Halbuki Ulu Önderin ölümünden sonra halk Devletin idaresinden uzaklaştırılmış, iktidarı gelme pahasına, dış güçlerin taşaronluğu yapılmış, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde yavaş da olsa yeni dünyaya ve medeniyete yol almaya başlayan Türkiye Cumhuriyeti, önce büyük bir gemi gibi yavaşlatılmış, daha sonra ise medeniyetten uzak kalmamızı planlayan güçler tarafından ters yöne çevirilmeye çalışılmıştır. Milletin hakimiyetini önlemek isteyen güçler, Yeni dünya düzenine sadece kendi menfaatlerine yarayacak hallerde uymayı seçtiğinden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün halka verdiği hakkı, uzunca bir süre halkın elinden almış ve bu gücü kendi menfaatlerinin gerektiği yerlerde kullanmayı tercih etmiştir. Madenlerimiz ve diğer zenginliklerimizden yararlanmamız için oynanan bu oyuna uzun süre iktidara her gelen katılmış, Millet geri kalmış ve haklarından yoksun bırakılmıştır. İktidar heveslileri, Birçok ülkeden daha önce kavuştuğumuz bağımsızlığımızın engellenerek dışa bağımlı hale getirilmemize göz yummuşlardır. İktidarda bulunanların gaflet delalet hatta hiyanet içinde bulunabileceğini bile hesaba katan Ulu Önder, Gençliğe Hitabeyi yazmış, ama Türk Gençliğine yol haritası olacak bu önemli yapıt simgeleştirilerek okulların duvarlarına asılmış ancak içeriği genç beyinlere hazmettirilerek öğretilememiştir. Türk Halkının diğer özelliklerinde olduğu gibi anlama ve idrak etme kabiliyeti de, dış güçlerce köreltilmeye çalışılmasına rağmen yavaş da olsa ilerlemektedir. Oynanan bütün oyunlara aklı ermeye başlayan Türk Milleti, Dünyanın dışında kalamayacağımızın bilincine varmış olduğundan, en ileri ülkelerdeki varolan hak ve adalet kavramından hareketle zaten asil kanında varolan genlerin de farkına varmış ve bu arada araştırmaya da başlamıştır. Bu araştırma Milletimizi kendine yetecek başarıya götürecektir. Emperyalist ülkelerin oyunlarından nasıl korunacağımızı ve yeni oyunlarını o zaman öğreneceğiz ve esas bağımsızlığımızın ve farkında olmadığımız zenginliğimizin tadını o zaman çıkaracağız. O gün gelene kadar da bu yarı uyuşuk halimiz sürebilir. Ama Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bize miras olarak bıraktığı reçeteler ile başaracağımıza kesin gözüyle bakmaktayım. Saygılar |
|
28-10-2009, 00:39 | #37 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 09-02-2009
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 52
|
saygılar syn. oğuz bey; yazdıklarınız adeta içimde yanan aleve körük, yüreğimizde hiç bir zaman ölümünü kabullenemediğimiz o Ulu Önder Atatürk'e hasretimi artırdı. keşke bir müddet daha ömrü yetseydi de o müthiş fikirlerinin hepsini hayata geçirebilseydi. neler değişirdi şuanda neler. evet belki bir gün dediğiniz gibi uyuyuşumuzdan kalkacağız, silkelenip kendimize geleceğiz ve tabiri caizse masaya yumruğu vuracağız. ama nezaman olur kim bilebilirki... asıl konumuza gelince de "Özetlersem, hiçbir tapu, orman idaresi ve bağımsız olduğunu sandığımız mahkemeler karşısında geçerli değildir. Haksız ve taraflı konulmuş kurallar, her tapuyu iptal edebilme imkanını ve ayrıcalığını onlara sunuyor." cümlenize de tüm yüreğimle katılıyor ve onaylıyorum. aynen bu söylediğiniz gibi araştırdım ve cümleniz doğru. arazimizi orman arazisi yapıp almak istiyorlarsa elimizde ne olursa olsun alıyorlar. bunu yapabilmek için her türlü imtiyazı sağlamışlar... tekrardan bilgilendirmeniz ve fikirleriniz için teşekkürler oğuz bey. saygılar ve sevgiler... |
20-02-2011, 16:09 | #38 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-02-2011
Şehir: Mersin
Mesajlar: 2
|
Maddeler halinde yazı vekonu açma
Sn. Oğuz Karsan 1.( bu konuyla halinde olmadığını biliyorum ama bana ormanların yararlarının maddeler halinde yazılması gerek bu konudayardımcı olursanız sevinirim bu arada bende bu konuda çalışacağım) 2.(Yeni bir konu açmak için napılması gerek yardımcı olursanız sevinirim) Not:Bu konuda olumlu veya olumsuz şey yazarsanız alınmam olumsuz dediğim yardım edemem anlamındaydı yinede herkezden teşekkür ediyorum |
20-02-2011, 16:37 | #39 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-02-2011
Şehir: Mersin
Mesajlar: 2
|
Arkadaslar yanlız bu ok gerekli |
22-02-2011, 10:49 | #40 | |
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Sn. akmert2011, Önce hoşgeldiniz demek istiyorum. Forumda, ilk başta herkes benzer problemleri yaşamakta. Ancak yöneticilerimiz karşılaşabileceğimiz sorunlar ile ilgili, gerekebilecek bütün açıklamaları içeren bölümler oluşturmuşlar. Faydalandıktan sonra yine başa çıkamadığınız problemler olursa onları da bilahare dile getirebilirsiniz. Ormanların ve Ağaçların yararlarına gelince, bu konu öyle birkaç kelime veya madde ile geçiştirilemeyecek kadar kapsamlıdır. Basit bir araştırma ile aşağıdaki bilgilere ulaştım ekliyorum. Alıntı:
Ülkemizin, İrandan sonra Ormanlarını en hızlı kaybeden 2. Ülke olması ve Ormancılığımızın doğru yapılamaması yüzünden de bir sürü kayıba uğradığımızdır. Bir gün Ormancılığımızın eski ve yasakçı zihniyetten kurtarılarak çağdaş ve makul bir şekilde yapılabileceğini umit ediyorum. Tabi o zamana kadar Ormanımız kalırsa. Bir başka kanayan yara da, Orman Kadastrosunun hala bitirilememiş olmasıdır. Başka bir dille anlatırsak, Henüz nerenin Orman nerenin tarla olduğu belli değildir. Yaklaşık 70 yıldır kadastronun bitirilememiş olması da Ormanlardan çıkar sağlayacağını düşünen siyasilerin yüzündendir. Basiretsiz Orman idarecilerinin de ormanlarımıza verdiği zarar siyasetçilerden daha az değildir. Uydudan elimizdeki gazetenin okunabildiği bir çağda ormacılığın dededen kalma usuller ile yapılmaya çalışılması da ayrı bir ayıptır. Ormanlarımızın gelişip çoğalabilmesi için, Önce bu sorunların halledilmesi gerekmektedir. Saygılarımla |
|
08-08-2011, 13:24 | #41 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 08-08-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 4
|
arkadaşlar selamlar izmir narlıderede dedemden kalma bir arazim var,orman kadastrosu geçti ve 46000m2 arazimin 41000 m2 sini tapu iptal davası açarak aldı ve bana 5 dönümünü geri verdi tabi davalar 1999 yılında bitmiş zaman aşımından dolayı birşey yapamıyorum,, herhangi bir tavsiyesi olan varmı yoksa soğuk su mu içicez |
08-01-2012, 16:02 | #42 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba, Sn. evrensahin09, Durumunuzu anlıyor ve üzülüyorum. % 100 haklı olmama rağmen, ben de tapulu arazime açılan davayı kaybettim. Orman terörü sürüyor. Mahkemeler insafsız ve adil değiller. Yürürlükteki kanunlar uygulanmıyor. Orman idareleri sanki mahkemeler ile işbirliği içinde, yargıtay kararları kendi işlerine yarıyorsa uygulanıyor, sizin lehinizeyse uygulanmıyor. Sahte belgeler ve haritalar doğru varsayılıyor. Orman idareleri size belge vermiyor veya işinize yarayacak belgeleri elde edebildiğinizde iş işten geçiyor. Orman kadastrosunu geçiren, neresinin orman neresinin tarla olduğunu tespit eden kendileri, Bu işleri yaparken çıkar sağlayan yine onlar, işlerini yapmayan veya bir yanlışlık varsa yapan yine onlar.Tapuyu veren de kendileri. Türkiye Cumhuriyetinin kapı gibi tapusunu, ortaokul mezunu bir orman şefinin keyfine göre burası ormanmış deyip iptal için dava açıp iptal edebiliyor. Kendileri dava açma haklarını ve sürelerini geçirdilerse, Hazineye dava açtırabiliyorlar. Sn. Mahkemeler ve Sn. Hakimlerimiz de, insaf kardeşim aradan 20 yıl geçmiş ormansa aklınız neredeydi? O zaman neden tapu düzenlediniz, hadi yanlışlıkla tapu düzenlediniz 20 yıldır neden defalarca satılıp el değiştirmesine göz yumma suçunu işlediniz? Kim bu yanlışlığın sorumluları demiyor. Ne diyeyim. Bu kafayla daha çok ormanımız yanar. Sorumluları bana göre 1- Orman kadastrosunu yanlış yapanlar. (acaba neyin karşılığında?) 2- İmzayı denetlemeden atan orman komisyonları. (acaba neyin karşılığında?) 3- Tapunun düzenlenmesine izin veren idareciler. (acaba neyin karşılığında?) 4- Davaya, delilleri göz önüne almadan, Yargıtay kararlarına rağmen orman kadastro tutanağını ormandan istemeden veya uyarımıza rağmen, ormandan gelen haritaları orjinaliyle karşılaştırmadan, Bilirkişinin düzenlediği ve orjinali ile aynı renk ve değerleri yansıtmayan haritaları doğıru kabul ederek 40 günde davayı apar topar bitirenler. Peki bu kadar yanlışlığı yapanlar neden cezalandırılmıyor da, en son araziyi alan kişiler cezalandırılıyorlar? İNSAF VE VİCDAN nerede? Hani ADALET Acaba doğru mu yapıyorsunuz? Bir düşünün bakalım, Ormanları kurtaralım diye, Orman Kadatrosunun geçerliliğini tartışma vesilesi yapmış olmuyor musunuz?, Tapu dairesinin güvenirliğini ayaklar altına almış olmuyor musunuz?, Anayasa ile tanınan mülkiyet hakkını ihlal etmiş olmuyor musunuz? Türkiye Cumhuriyetinin tapusunu hiçe sayarak devletin onurunu ve saygınlığını zedelemiş olmuyor musunuz? En üzücü olanı da, mahkeme safhasında size sanki ormanı çalmışsınız gözüyle bakılması. Mahkemeler bu konuda da yetersiz. Kimsenin aklına yahu bu adam bu araziyi tapudan almadı mı? eee tapuyu kim ve neden düzenledi? orman kadastrosuna göre rüzenlendi peki tapunun düzenlenmesinde kusuru bulunan o koca komisyonlardaki kişilerin imzaları neden sorumlu değil de sadece tapu sahibi suçluymuşcasına davranılıyor? Türkiye Cumhuriyetinhin kapı gibi tapusunu iptal edebilen mahkemelerin, eğer sahiden doğruysa, ormanlarımızın kaybedilmesine sebep olan imzaları atabilenlerden hesap sorma gücü neden yok? Hadi buyrun cevaplayınız. Şimdiye kadar, yanlış karar vermekten veya orman olduğu halde yanlış imza attığı için ceza alan orman görevlisi duymadım. Acaba dokunulmazlıkları mı var? Şimdi insanlara ne yüzle arazinizi ağaçlandırın lafları edebiliyorsunuz. Ağaçları ve ormanları böyle mi koruduğunuzu zannediyorsunuz. daha ne diyeyim. İNSAF |
04-05-2012, 08:43 | #43 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 22-12-2008
Şehir: zonguldak
Mesajlar: 78
|
Devlet 100 bin hektar araziyi iade edecek Dava açılan ve açılan dava sonucunda tapuları iptal edilen araziler, bedel alınmaksızın eski sahiplerine geri verilecek. 03.05.12 - 14:07:34 Orman vasfını kaybetmiş arazilerin sahiplerine satışını öngören yasanın çıkmasının ardından başvurular, 7 Mayıs 2012 günü başlayacak. 2B arazileri rayiç bedelin yüzde 70'i üzerinden sahiplerinin mülkiyetine geçecek. ARSALAR SAHİPLERİNE İADE EDİLECEK Kanuna göre şahıs arazisi olup sonradan yapılan incelemelerde devlet tarafından 2B şerhi konulan, bu vesileyle dava açılan ve açılan dava sonucunda tapuları iptal edilen araziler, bedel alınmaksızın eski sahiplerine geri verilecek. Bu çerçevede Türkiye genelinde 100 bin hektardan fazla arazinin iade edileceği tahmin ediliyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye genelinde 473 bin 417 hektar büyüklüğünde orman vasfını kaybetmiş arazi bulunuyor. Bunların içinde 2B olması dolayısıyla şerh konularak dava açılan ve davası devam eden, davası sonuçlanıp tapusu iptal edilerek Hazine adına tescillenen araziler de yer alıyor. Yasaya göre, geçmiş dönemlerden bu yana, tapulu mülkü olup devlet tarafından 2B şerhi konularak tapusu iptal edilen alanlar ve tarım alanları hak sahiplerine bedelsiz iade edilecek. 2B şerhi konulup henüz dava açılmayanların ise şerhleri kaldırılacak. Devam eden davalar düşecek. Tapusu iptal edilenler eski maliklerine geri verilecek. Bu şekilde Türkiye genelinde 110 bin hektar, Antalya'da ise 15 bin hektarlık bir alan bulunduğu belirtiliyor. Kadastro çalışmaları tamamlanan ve satışa hazır hale gelen 2B alanları ise 193 bin hektar civarında. Antalya Defterdarı Hidayet Mat'ın değerlendirmesine göre 2B sorununun çözülmesinin birçok olumlu etkisi olacak. Kanun sayesinde sosyal barış sağlanacak. Yaklaşık 40 yıldır devam eden vatandaşla devlet arasındaki arazi davaları son bulacak. Sorunun çözülmesiyle bu alanlar artık imara konu olacak. EKONOMİK KODLARA AYRILACAK Sanayi ve ticaret alanı gibi ekonomik kodlara ayrılacak. Dolayısıyla şimdiye kadar hiçbir tasarruf yapılamayan ve hiçbir yasal ekonomik faaliyet gösterilemeyen 2B arazileri ekonomiye kazandırılmış olacak. Bu da yatırım ve istihdamı artıracak. Ayrıca konut sektörü hareketlenecek. Kentsel dönüşüm kolaylaşacak. Çarpık kentleşme önlenecek. Kırsal alanda çiftçiler ölçek büyütecek. Zaman Gazetesi'nden Şaban Gündüz'ün haberine göre; Türkiye genelinde Antalya, sahip olduğu 2B arazilerinin toplam büyüklüğü ile başı çekiyor. Antalya'da yaklaşık 45 bin hektar 2B arazisi bulunuyor. Bunun 26 bin 120 hektarlık kısmı satışa hazır. Yaklaşık 3 bin 700 hektarlık alanın ise işlemleri devam ediyor. Tapu ve kadastro kayıtlarına göre Antalya'da 72 bin 53 adet 2B parseli mevcut. En fazla 2B arazisi 6 bin 140 hektarla Kaş'ta yer alıyor. Antalya'nın 2B varlıkları Hazine arazilerinin yüzde 10'una denk geliyor. Antalya'yı 39 bin 287 hektarla Mersin, 34 bin 887 hektarla Balıkesir, 31 bin 706 hektarla Ankara, 29 bin 643 hektarla Sakarya, 29 bin 139 hektarla Muğla ve 18 bin 233 hektarla İstanbul izliyor. |
06-05-2012, 15:26 | #44 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-10-2011
Şehir: Stuttgart/Almanya
Mesajlar: 201
|
bu konuya girermi bilmiyorum ama bizimde bir sorunumuz var.2o yilini gurbette gecirip ,bütün alin terini sahil kesiminde findik bahcesine yatirim yapan babam,cikan bir kanunagöre(tahminim 15)arazisinin istedigi yerine ev yapamiyor.cünkü belediye imar proje kapsamina alinmis.bu durumda eger ev yaptirirsa belediyenin arazi üstündeki projesini kabul etmis oluyor.buda demek oluyorki arazisinin belirli bir bölümünü devlete hibe ediyor.cok uzatmadan,sorunun cözümü varmi,ne yapilabilir sormak istiyorum |
11-06-2012, 10:02 | #45 | |
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Alıntı:
Tapulu arazisi, orman olduğu iddiasıyla iptal edilenlerin durumu ne olacak diye sorsam çünkü 2b şerhi konmadan mahkemece burası eskiden ormanmış diye tapu iptal edilmişse hangi prosedür işletilecek. Saygılar |
|
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|