Organik Sit Alanları
 

Adalar, yarımadalar, içme suyu havzaları, yaylalar , dağ köyleri ve henüz kirlilikten nasibini almamış organik tarıma elverişli alanların Tarım Bakanlığınca tespit edilerek, Organik Tarım Alanı olarak ilan edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.

Bu alanlarda yaşayan köyüler, organik tarım konusunda bilgilendirilip refah seviyeleri yükseltilebilir. Bu alanlarda aynı zamanda arıcılık da yapılarak organik bal üretimi yapılabilir.

Organik Tarım Alanları sit alanı gibi, her türlü kirlilik tehlikesine karşı titizlikle korunmalı.

Konu başlığı 'Oganik Sit Alanları' olsa daha iyi olurdu sanırım. Başlığı değiştirme imkanı var mı?

Yeni başlık için, teşekkürler.

Güzel bir fikir. Eldekiler de yok olmadan harekete geçmek lazım. Ancak bu projenin çok dikkatli ve profesyonel şekilde hayata geçirilmesi lazım. Köylüm, kendince beş para etmediğini düşünerek kısa süre önce sattığı arazisinin meğerse "Organik Sit Alanı" ilan edildiğini ve değerlendiğini en son öğrenirse, bu olay hiç adil olmaz.

Haklısın, Douglas. Her benzeri durumda maalesef faydalananlar hep başkaları olur. Bu tür haksızlıklar olmaması için önerilerinizi yazabilirsiniz.

Benim şöyle bir düşüncem var: Her köy için, köy arazilerinin % 10 kadarı şehirden -organik üretim amacıyla- gelebileceklere ayrılarak, köylüye organik üretim konusunda örnek, yardımcı olunabilir.

Konumu organik sit alanına uygun olan köyün bu projeye dahil olabilmesi için, köy halkının tamamının ortak kararı olmalı ki, proje başarılı bir şekilde sürdürülebilsin.

Bu alanlar Tarım Bakanlığınca her yıl denetlenerek, organik üretim ruhsatı yenilenmeli veya ruhsat iptal edilmeli.

İyi niyetli sehirli yatırımcıları da düşünmek yerinde olur. Çeşitlilik bilgiyi ve başarıyı arttırır. Olaya iyi niyet, samimiyet ve dürüstlükle yaklaşılırsa sorun olmaz. Sadece ben değil de hepimiz kazanalım, Türkiye kazansın diye yola çıklırsa adil bir sistem ortaya çıkar bence...

Her işin ruhu niyettir. Bu projenin niyeti de:

Köylünün organik üretim konusunda bilinçlendirilip desteklenerek, refahının artırılıp göçün önlenmesi; doğanın ve organik türlerin korunması; organik üretimin yaygınlaştırılarak, daha fazla insanın organik ürünler kullanması. İnsanlarda(üretici/ tüketici) çevre bilincinin geliştirilmesi.

Bu amaçlar dışında, bir kaç sermaye sahibine kazanç kapısı veya emekli şehirlilerin yazlık amaçlı, köylerin - doğanın istilası şekline dönmemeli.

Sayın naturefan,

Sözlerinizin arasında çok önemli bir kelime var; göç... Şu anda Türkiye nüfusunun yaklaşık % 70'i şehirlerde yaşarken bu oran 20-25 sene önce bu oran yaklaşık % 40 seviyelerindeydi. Ürünü para etmeyen, geçinemeyen toprağını hayvanlarını satıp şehre göçtü. Şehirler şu anda haddinden fazla kalabalık...Yakın zamandaki nüfuslarını ikiye katlar hale geldi. Bu bir çok sorunu da beraberinde getirdi. Eğer çiftçiye iyi rehberlik ve önderlik edilseydi herkes kendi yerinde mutlu ve huzurlu olacaktı, maddi açıdan sıkıntı çekmeyecekti. O tarihlerde topraklar daha da bakirdi ve organik tarim denen uygulama da çoktan vardı. Ama bunu çiftçiye anlatan yoktu. Bu sayede topraklarımızın daha büyük bir kısmı arı halde kalacaktı.

Çok iyi fikir. Buradan, bir çıkış yolu bulunabilir diyorum. Fikrin doğru olması kadar, uygulanabilir olması da gerekir.

Benim de düşündüğüm bir çok seçenek var. Belirli miktarda duyarlı üretici ile bir araya gelebildiğimiz bir aşamada, belirli bir alanı, mülki amire, "zehire yasak bölge" olarak ilan ettirme, bunlardan biri. Burada yetişen ürünlerin de, hiç bir formaliteye bağlı kalmaksızın, sağlıklı ürünler olarak satılabilmesi. Yani belirlenmiş alanda yetiştirildiğinin belgelenmesi yeterli olabilmeli.

Selamlar.