agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Organik Tarım
(https)




Beğeni Düzeni220Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 13-05-2009, 07:02   #31
Ağaç Dostu
 
Volare's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-08-2006
Şehir: Izmir
Mesajlar: 1,390
Galeri: 2
Bir çalismanin bilimsel değer taşıması için tek bir merkez yeterli değildir .
Çok merkezli , karşılastırmalı , çok yönlü ,kontrollü ve çift kör (yani eken kişi bunun organik toprak mı yoksa değil mi bilmeyecek ,yoksa çalışmanın sonuçlarını yönlendirebilir , objektif olamaz ) olmali.
TUBITAK niye itraz etmedi ? Itraz etmek icin karşı çalışma yapmanız gerekiyor .
Yani bilim boyle yapılıyor :bir kurum calışma yapar , teyit etmek icin başka bir kurum
mesela Arjantinde ayni koşullarda baska bir çalışma yapar , ayni sonuç mu çikti , yoksa
farklı çıkan ne ?Sonuçlardan yayın yapar.Sonuca itirazı olanlar (kurum veya kişi)
başka daha geniş , çift kör placebo kontrollü çalisma yapar .
Bir cumle ile- tek çalisma bilim değil , tek sonuç bilimsel gerçek değil ve de olamaz .
Bilimi kişisel saldırı olarak almamak gerek , tartişma da gerceği aramanın yolu .
Ismarlama çalışmaya dayanarak bu şöyledir , yok bu böyledir denemez ...

yağmur beğendi.

Düzenleyen Volare : 13-05-2009 saat 11:25 Neden: imla düzeltme
Volare Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-05-2009, 08:56   #32
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 20-04-2009
Şehir: Manisa
Mesajlar: 24
Konu ilgimi çektiği için baştan sona okudum. Öncelikle şunu belirteyim ki, bu organik kelimesini ben kullanmıyorum. Benim gözümde organik kelimesi bizim kurtuluşu bulmaya çalıştığımız katkısız, hormonsoz ve zehirsiz üretimi ifade etmiyor. Ben buna doğal tarım diyorum. Yani doğada kendiliğinden yetiştiği gibi bitkileri yetiştirmek. Bu hayvancılık içinde geçerli. Evlatlarımız gerçekten sağlıklı olsunlar istiyorsak, doğal olanı korumalıyız.
Doğal olmayan yolların hepsine karşıyım. Hastalıkların çoğunun doğadan kopmaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Suni üretimin en önemli sebebi insanların para kazanma hırsıdır. Çünkü doğal olan yavaş ve sağlıklı yetişirken, daha fazla kar elde etmek, hızlı ve daha çok üretmek için suni üretimler yaygınlaşmıştır.
Çok şükür günümüzde insanların çoğunluğu bunun farkında ve suni tarımdan kurtulmak istiyorlar.

kutupaneci Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2009, 22:37   #33
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-05-2009
Şehir: Yalova
Mesajlar: 271
Yakınımdaki seralarda yetiştirilen salatalığı görüyorum sabah erkenden güneş doğmadan kopartıp yemek için(serinlikte daha dogaldır diye) ne gezer o köyde çocukken yediğim salatalık dilimi uyuşturup yandaki komşu bile çatttt diye sesini duyardı.Her tarafımız ilac ve kokusu dolu üreticiler kazancının %50 fazlasını tarım ilaclarına veriyor.Her tarafta eczaneden çok tarım ilacı satan var.49 yaşındayım köyde doğdum çocukluğum geçti büyüklerimizin nasıl yetiştirdiğini kokusunu tadını doyuruculuğunu hiç unutmadı.Eskiden yetişen çileğide biliyorum şimdiki pazardakinide.Üretenede hak veriyorum arz talep bizimkiler hep küçük çünkü kilo olsun diye yapmıyoruz.Gözüm görüyor onların ilaclı yaptığı üretimden benim bahçemdeki her şey etkileniyor bu iş sektör olmuş sıraya konmuş ilacların adı köylülerin dilince ezberlenmiş.Bahçemdeki bitkilerime bir yıl boyunca kendimden çok ilac onlara alıyorum.Köyümüzde erik ve elma ya kurt ilacı atılırdı oda sararsa üzüme kükürt başkada hiç bir şey hatırlamıyorum.Pardon birde meyve agaçlarının gövdesine kireç.Sarı ilaç en az bir kere 3 kez göztaşı (katmanlı) bu güne kadar yaptığımız.Patlıcanların yaprakları kararmış buğün gittim hemen bir ilaç güllere haftada bir bit ilacı yabani böğürtlenlere 15 günde zehir sırada önümüzdeki hafta üzümler ve alacalı tafranlar sırada buyrun emekli maaşıyla.

gürselbaranlı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-07-2009, 14:51   #34
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 23-01-2008
Şehir: Bursa
Mesajlar: 18
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi kutupaneci Mesajı Göster
doğal tarım .


Bu alıntıdaki bilgiye kesinlikle katılıyorum. Öncelikle computer kelimesi yerine bilgisayar kelimesi kullanıldığı ne kadar iyi olmuş değil mi?


Bu organik, doğal, ekolojik tarım ürünüdür den hangisini kullanacağımıza karar verelim ki konuyu anlamış olalım. Bunun doğrusu "DOĞAL TARIM"dır Bilimsel adı ise Ekolojik tarımdır. Organik tarım Türkçeye yanlış bir çeviridir.


Şimdi de gelelim benzer tarım uygulamalarına aslında (bu kişisel görüşümdür) bence HİÇ BİR ŞEY yapmadan ya da ÇOK AMA ÇOK AZ ŞEY yapılarak yapılan tarım insan için en doğal olanıdır.


Biz yeryüzünde var olduğumuzda domatesler bugünkü gibi devasa plantasyonlar halinde değildi değil mi? Ya da aynı şekilde diğer sebze ve meyveler.


Domatese geri dönersek aslında domates sebze değil bir meyvedir. Aslında ilk domates kırmızı değil SARIdır. Aslında domatesin diğer türleri arasında yeşil domates ağırlıklı olarak yer alır. Biz bu ürünü melezleyerek bugün yaklaşık 3000 (üçbin) çeşide çıkarttık ve bu sayı hızla yükseliyor.


Bilmelisiniz ki Japonya’da 55 yıldır hiç sürülmeden, hiç ilaçlanmadan kullanılan ve sulu değil kuru topraklarda ve yazın değil kışın ekilen tarlalarda ki üretim miktarı modern Japon çiftçilerinin tarlalarındaki 680 Kilogramına eşittir.
Ve bu çok uzun zamandan beri hem Japon bilim adamları tarafından araştırılmakta hem de dünyanın dört bir yanından gelen bilim adamları tarafından çok iyi bir şekilde incelenmekte ve bazı ülkelerde (Fransa, İngiltere, Hindistan ve ABD gibi) aynısı kullanılmaya çalışılmaktadır.


Ve bu toprakları ekebilmek için gereken en pahalı aletin en üst fiyatı 3,5 USD dır (Üçbuçuk dolar) bu yüzden bu topraklardaki ürünlerin tadı daha güzel olmasında rağmen görüntüsü diğerlerinden daha iyi ve gerçekçi (eski Japon çiftçileri çocukluklarındaki ürünlerin aynısı olduğunu doğrulamaktadırlar) olmasında rağmen fiyatları (insanlar tarafından elle hasat edilmesine rağmen) yinede daha ucuz olarak piyasaya sunulmaktadır.


Çünkü bu çiftçiler Traktör, Benzin, Traktör bakım onarım masrafı vergileri, traktör aletleri ve ilaçlarına para ödememekte ve sadece 1 kişinin sadece ve sadece Pazar günleri çalışarak 5 dönümlük bir araziyi tek başına rahatlıkla ekebilmesinden dolayı çok düşük fiyatlara mal etmektedirler.
En önemli noktalardan biri de yerli tohumlar kullanmalarıdır. Özellikle bölgeye özgü tohumlar. ( bunların zaten adaptasyonu tamamlanmış olduğunu düşünüyorlar. Kısa kesmek durumunda olduğum için size bir kitap tavsiye edeceğim.


Detaylı olarak orada anlattıklarımı bulabilirsiniz. Sensei Masanobu Fukuoka'nın Ekin Sapı Devrimi isimli eserini sizlerin bu konudaki ufkunu kesinlikle değiştirecektir.




.

HakanG beğendi.

Düzenleyen experienced : 02-07-2009 saat 16:49
experienced Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2009, 09:07   #35
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 20-04-2009
Şehir: Manisa
Mesajlar: 24
''sadece 1 kişinin sadece ve sadece Pazar günleri çalışarak 5 dönümlük bir araziyi tek başına rahatlıkla ekebilmesinden dolayı çok düşük fiyatlara mal etmektedirler. ''

Arkadaşım, yazdıklarına katılıyorum da, ancak şu bir günde 5 dönümü bir kişinin dikmesi işi çok saçma geldi bana.

Bir kişi,
beş dönümün otlarını temizlemesi 3 gün,
bellemesi bir hafta,
ark açması 3 gün,
tohomu atması bir gün,
dersek toplam 14 gün yapar en sağlam adam için.

Kendim de köyde tarımla uğraşıyorum. Japonların toprağı farklı mı acaba? Ot falan da mı bitmiyor?

Bu işler kolay değil ama seven için çok zevklidir. Ben bu yaz yarın dönüm bir bostan yaptım. Domat, biber, patlıcan, pepino bile var. Ve sadece ilaç olarak arapsabunlu zeytin yağlı karışımı kullandım. Yani hiç zehir atmadık ve bahçe gayet verimli. Geçen haftandan beri toplamaya başladık bile. Şuan sebzeye para vermiyoruz. Bu bahçeyi iki kişi bir günde yaptık. Ama öyle dönümlerce yer dersen çak adam lazım çok. **** traktör.

haktun beğendi.
kutupaneci Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2009, 10:51   #36
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 23-01-2008
Şehir: Bursa
Mesajlar: 18
[QUOTE=experienced;455063] HİÇ BİR ŞEY yapmadan ya da ÇOK AMA ÇOK AZ ŞEY.

Zaten yeterince açık değil mi topraktaki yabancı otlar ile mücadele söz konusu ancak onları yolarak vs gibi değil.

Ya da toprak sürmesi diye bir şey hiç yok mesela. Tohum direkt tarlaya serpiliyor, tabii doğal düşmanlarından korumak için çok az vakit alan bir işlem ile kaplanarak.

İlaç konusu dediğiniz gibi hiç gerekmeyen bir şey ya da cok az çaba ile yapılan bir işlem ya da kontrollü ekim ile kendi kendine düzenleniyor.

Kitabı okuma fırsatı bulursanız çok şaşıracaksınız. Bu arada kitabı alamayacaklar için de hatırlatıyorum bazı kütüphanelerde mevcut.




.

experienced Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2009, 14:28   #37
Ağaç Dostu
 
Organik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
Galeri: 46
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster
Organik tarım falan hikaye yani...
organik tarım falan hikaye değil yani, insanlığın doğuşundan 1900 lü senelere kadar ve hala yapılan, yapılacak olan, asırlarca, binlerce yıl yapılan doğal tarım hikaye midir, gerçek midir?

Kimyasal tarımda gerçektir, doğal tarımda (iyilikte kötülükte gerçektir)
Doğruluk nerde, biz bunu arıyoruz, yoksa herşey gerçek..

Doğal tarımı savunmakla ,

doğayı ve doğal olanı,
daha yararlı olanı ve sağlığı,
kimyasal zehirlerden uzak durmayı,
doğada daha dayanıklı olarak büyüyüp dengeyi bozmayacak bitkileri,
insanın kimyasını değiştirip hastalıklara neden olan kimyasal bozulmayı düzeltmeyi, dayanıksızlığı, obezite gibi bozulmaları engellemeyi,
daha güzel olanı,
ağaçlar adındaki forumun amacını savunmuş oluruz.

HakanG beğendi.
Organik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2009, 16:55   #38
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Konuyu tamamıyla okumadan benim mesajımdan alıntı yaparsanız, yaptığım espri güme gider...

"Papa burada genelev var mı?" diye sordu benzeri durum yaşarız

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2009, 19:48   #39
Ağaç Dostu
 
Organik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
Galeri: 46
Konuyu okudum tabi ki, ancak şu sonucu çıkarmıştım, espiri olarak değilde bi ümitsizlik şeklinde algılamıştım. Birde başka yerde geçtiği halde sizden alıntı yapim dedimde dikkat çekip sözünüz belirginleşsin. Bizde boş konuşmuş olmuyoruz yani, çünkü elinde sonunda üreticiler ahlak,temizlik,kalite,hoşgörü gibi kavramları bünyelerine katarak daha fazla kazandıklarını görüyor ve bu doğrultuda çalışıyorlar. Bazen insan birşeye inansa ve uğrunda savaşsa bile ümütsizliğe düşer. Bende amaç doğruluk,iyilik,yararlılık gibi kavramlarsa elinde sonunda kazanılacağını dile getiriyorum.

HakanG beğendi.
Organik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-03-2010, 13:37   #40
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 23-03-2010
Şehir: Van
Mesajlar: 5
Organik, inorganik bunlar hep anlatılır durulur ama tüketici olarak bize hangisi ne şekilde ulaşılıyor veya alırken hangisini alıyoruz bu konularda hep şüphe içindeyim...

sametD Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2010, 08:36   #41
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-03-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 850
Organik tarımın ne kadar organik oldu

Haberturk Gazetesinde gördüğüm ve BBC News de de tekrar rastladığım bir haberi sizinle paylaşıyorum. Benim görüşlerime büyük ölçüde uyduğu ve sözüm ona organik üretim yapıldığının sadece bir idda olduğunu gösteren makale.



Sağlık açısından değerlendirildiğinde, organik tarımla üretilen ürünler, konvansiyonel tarımla üretilen ürünlerden farklı değil. Fransa’da “Tarım Araştırmaları Ulusal Enstitüsü”nün insan beslenmesi ve besin güvenliği üzerine çalışan iki uzmanının bilimsel bir beslenme dergisinde yayımlanan çalışmalarının sonucu bu.

2003 yılından bu yana yayımlanan yüzlerce çalışmayı detaylı olarak inceledikten sonra Léon Guéguen ve Gérard Pascal şunu tespit ettiler: “Bulgulanan zayıf farklar, organik besinlere, diğer normal besinlere oranla beslenme ve sağlık açısından bir üstünlük vermiyor.”

ZEHİRİ DE KARŞILAŞTIRDILAR AMA…

Geçen yaz, iki İngiliz araştırmacının Yiyecek Standartları Ajansı için yaptığı benzer bir çalışma organik tarımcılar ve organik tarım endüstrisi tarafından ciddi biçimde eleştirilmişti.

Eleştiriler, iki araştırmacıyı, sadece meselenin beslenme boyutuyla ilgilenmekle (mesela pestisitlerin risklerini unutmakla) ve sadece dergilerde yazılı makaleleri dikkate almakla suçluyordu. “Bu tartışmayı noktalamak için, organik besinlerde çok daha az olduğu sanılan zehirli etkiler üzerine gittik ve bu konudaki çalışmaları da dikkate aldık” diyor Léon Guéguen. Ama onların çalışmasında da ibre organik besinlerden yana olmamış.

“Mantıksal olarak organik ürünlerde daha az pestisite rastlıyoruz ama yine de rastlıyoruz” diyor Gérard Pascal ve “Paniğe kapılacak bir şey yok” diye ekliyor: “İki durumda da bulunan içerikler çok zayıf.”

DOĞAL AMA ZARARSIZ DEĞİL

2007’de Fransa’da yapılan bir araştırma, analiz edilen sebze ve meyvelerin yüzde 92’sinin yönetmeliklere uyduğunu ortaya çıktı. Maksimum tortu limitleri (ki bu değer, güvenlik amacıyla, zehirlilik eşiğinden 100 kez düşük tutulmuştur), incelenen sebze ve meyvelerin sadece yüzde 8’inde aşılıyordu. Şunu da not etmek gerekir ki, bazen organik üreticilerin bazı parazitlerle mücadele amacıyla yoğun olarak kullandıkları bakır, kükürt, rotenon (kokusuz böcek/tarım ilaçlarında bol bulunan bir kimyasal molekül) ve neem yağının (organik böcek ilacı) etkileri şimdiye kadar hiçbir araştırmanın konusu olmadı. “Oysa insanların zararsız çünkü ‘doğal’ olduğuna inandıkları bu ürünler, bazı sentez moleküller kadar zehirli olabilirler” diyor Léon Guéguen.

ZIT ÇEVRESEL ETKİ

Organik beslenmenin sağlık açısından pek bir fayda sağlamadığı doğrulansa da, bu tür üretim biçiminin çevresel etkisi küresel olarak daha olumlu. Ama yine zıtlıklar var.

Bir tarım çalışma grubunun çalışmaları, organik tarımın, yeraltı ve yerüstü suların nitrat ve pestisit içeriklerini düşürmeyi başardığını gösterdi. Aynı şekilde, toprağın fiziki ve biyolojik kalitesi iyileşiyor ama bu uygulama uzun vadede, “bazı minerallerin fakirleşmesine yol açıyor ki bu da üretim için sınırlandırıcı oluyor.” Yine, ekolojik tarım yapılan topraklarda biyolojik çeşitlilik daha zengin olsa da, sera etkili gazların azalması ve enerji tüketimi üzerindeki etkisinin ölçülmesi zor görünüyor.

Ama pratikte, organik tarım alanlarının yayılması nedeniyle olumlu etkiler kullanışlı olmuyor. Bunu iyileştirmek için akademisyenler, eğimli havzalar ya da su toplama alanları gibi bazı hassas toprakların organik kullanımını öneriyor. Ama bu biraraya getirme de risksiz değil. “Bugün biyolojik tarım sahaları, onların etrafında konvansiyonel tarım yapan çiftçiler tarafından parazitlerden korunuyor” diyor Léon Guéguen. “Eğer onları aynı alana toplarsak, büyük bir salgın sırasında ürünler ortadan kalkabilir.”

balbay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2010, 19:44   #42
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-03-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 850
Herhangi bir fikri olan yokmu bu konuda. Nasıl kandırıldığımız, organik, doğal, GDO suz başlıklarıyla nasıl bir tezgaha kurban gitiğimiz, yeni yalanlara alet edildiğimiz konusunda ne olur susmayın.

Gerçek organik tarım ile üretilmiş, örneğin bir kilogram domates yemek isterseniz kilogram başına 7 TL ödemeniz gerekmekte.

Bunu yapamayacağınıza göre ( en azından dünya nüfusunun 93 % ü yapamayacağına göre ) elde edebileceğiniz ve parasını ödeyeceğiniz gıdaların ne içerik de olduğunu iyice kontrol etmelisiniz.

balbay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2010, 19:51   #43
Ağaçsever
 
budak-botanik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-05-2010
Şehir: Konya
Mesajlar: 71
Evet organik tarım maalesef hikaye! oldu. İnsanoğlu tarımsal ilaçları keşfettğinden ve dünyayı kirletmeye başladığından beri bu böyle. Artık organik tarım yapmak imkansız gibi.

budak-botanik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 11:20   #44
Ağaç Dostu
 
a1919's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-02-2010
Şehir: Ankara
Mesajlar: 416
Health Checkup: Who Needs Organic Food?

Kendinizi kolayca berbat hissetmenin yolunu mu arıyorsunuz? Öyleyse sağlıklı beslenme fikrini unutun ve vücudunuz ne yemek istiyorsa onu yiyin. Vücudunuz et ister; yağ ister; tuz ve şeker ister. Vücudunuz mecbur kalırsa sebze ve meyveye katlanır, ancak sadece bütün bu et, yağ, şeker ve tuz bitince. Yiyeceklerin nerden geldiği sorusuna gelince - yöresel (kendi yerinde) üretilip üretilmediği, otla beslenmiş hayvansal gıda, kimyasalsız?

Vücudunuz bu konuda şikayet etmez.(bağırmaz)

Fakat bu oyundaki tek bahsi geçen şey siz ve vücudunuz değilsiniz. Doktorunuzun da ne yemeniz gerektiği konusunda görüşleri vardır. Ve ailenizin de. Ve bugünlerde heryerde görünen doğal besinciler dudaklarınızdan geçen herşeyin en doğru şekilde yetiştirildiği, toplandığı ve marketlere getirildiğini iddia ederler. Bunları bezdirici hatta rahatsız edici buluyorsanız yalnız değilsiniz. "Gıda kimliktir" diyor Texas State University de ekolojik tarih profesörü James McWilliams. "İnsanları yeme konusunda duyarlı ve erdemli olmaları için teşvik ediyoruz ve bunu nasıl yapacakları konusunda da çıtayı inanılmaz yüksek tutuyoruz."

American Ziraat Bakanlığının (USDA) güncel verilerine göre her türlü organik besin Amerika pazarının %3ünü temsil etmektedir. Ancak bu hepimizin daha fazla desteklemesi gereken bir sektördür.

Müthiş bir fikir gibi görünüyor ancak bunun için bir bedel ödeyeceğiz. Üründen ürüne ve bulunduğunuz bölgeye göre değişmekle birlikte, organik sebze ve meyveler sıradan üretilenlere göre pound (1 lb.=453 gr) başına 13-36 cent daha pahalı. Antibiyotiksiz ve hormonsuz olarak onaylanmış sütün galonu ortalama 6 dolar. Sıradan market sütü 3.5 dolar.

Otla beslenmiş sığır bifteğinin yağ oranı düşük, kimyasal içermeyen süt iyi bir fikir olmasına karşın organik sebze ve meyvelerin konuşmaya değecek besleyici özelliğinin olduğu çok belirgin değil. 2009 yılında American Journal of Clinical Nutrition ın yayınladığı bir çalışma yiyecek dünyasında fırtına kopardı. Araştırmaya göre 3 vitamin dışındaki vitaminler ve besin değerleri karşılaştırıldığında organik ve alışılagelmiş üretim arasında bir fark bulunamamış
"Organik ve alışılagelmiş gıda arasına bu parlak düz çizgileri çiziyoruz" diyor McWilliams. "Fakat bilim adamları bu çizgileri çizmiyor. Çarpı çiziyorlar ve tartışmanın her iki tarafında da insanlar var." Sağlıklı kalmak ve ailelerini
beslemek isteyen tüketiciler ve herzamankinden daha sıkı olan bütçeleri için bu ideolojik gidiş gelişlerin (tartışmaların) hiçbir faydası bulunmuyor.İhtiyaç duyulan şey tartışmalar değil cevaplar.

Doğal besincileri göz ardı edememenin en büyük sebebi bir çok yönden haklı olmaları. Beslenme alışkanlıklarımız bizi öldürüyor, ve dünyamızı da öldürüyor. Bu ay başında Centers for Disease Control and Prevention in Atlanta
tarafından yayınlanan rapor Amerikan halkının yaklaşık %27 sinin obez olarak değerlendirildiğini ( ideal kilolarının %20 üstünde ) ve dokuz eyalette obezite oranın %30 olduğunu ortaya koymaktadır. Çok fazla et yiyoruz - yıllık Amerikadaki her adam, kadın ve çocuk başına 220 pound - ve sadece %14 ümüz günlük tavsiye edilen sebze meyveyi tüketiyoruz. Yiyeceklerimiz
karşı koyamadığımız iki aroma olan tuz ve fruktoz şurubu açısından oldukça yoğun. Amerikada insanların günlük 3.800 kalori almasını sağlayacak kadar üretim yapılıyor, saklıklı beslenme için sadece 2.350 kaloriye ihtiyacimiz var.

a1919 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-09-2010, 12:43   #45
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 14-09-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1
Ülkemizde geçmişi henüz fazla olmayan organik/doğal tarım, avrupa ve ABD'de yıllardan bu yana yapılıyor. Özellikle batı avrupa ve ABD'de insanlar, doğal ürünlere daha fazla para vermeyi göze alıyor. Kaldı ki bu insanlar, ne yazık ki, kazandıkları paranın kıymetini bizden çok daha iyi biliyorlar. Buna rağmen doğal ürünleri neredeyse iki katı fiyatına tercih etmeleri, kimyasal tarım ile elde edilen ürünlerden kaçışın en büyük göstergesi diye düşünüyorum. Sadece doğal üretimle elde edilmiş ürünlerin satıldığı marketler ve sadece bu ürünler ile hazırlanmış yemeklerin sunulduğu restaurantların sayısı oldukça fazla. Bu yerler sürekli kalabalık, bu da satışların iyi olduğuna işaret.

gürkan reisoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-09-2010, 17:53   #46
/
 
Giriş Tarihi: 27-09-2010
Şehir: kütahya
Mesajlar: 41
oRGANİK TARIMDA DA YETİŞTİRMEYE NE KADAR UYULUYOR.

yesilgazi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-09-2010, 17:53   #47
/
 
Giriş Tarihi: 27-09-2010
Şehir: kütahya
Mesajlar: 41
Denetimler yeterlimi

yesilgazi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-10-2011, 20:46   #48
Ağaç Dostu
 
Ilgaz Toydemir's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-10-2011
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
herkese organik tavsiye ederim

Ilgaz Toydemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-10-2011, 23:19   #49
Ağaç Dostu
 
mrduran's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-08-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,536
Alıntı:
AB’nin su koruması konusundaki ana yasama organı olan Su Çerçeve Direktifi (WFD), 33 adet maddeyi tehlikeli olarak niteliyor, bunlardan 11’i böcek ilaçları, ve 20 yıl içinde tamamen ortadan kaldırılmaları gerekiyor. Bu 33 maddenin 29’u Tuna havzasında bulunuyor ve çoğu da tahıl, kolza, mısır, bahçe meyveleri ve üzüm üretiminde kullanılıyor. Bunlardan yalnızca üçünün kullanılması bütün ülkelerde serbest. Yedi tanesi ise bütün ülkelerde yasak; ancak çoğu depolarda ya da taşkına açık yerlerde kaderine terkedilmiş durumda. En büyük tehlikeyi, Avrupa’da yasaklanmış bir böcek ilacı olan ve Tuna’dan alınan su örneklerinin %71’inde, izin verilen düzeyin üstünde bulunan DDT oluşturuyor.

Nehrin aşağısına indikçe seviyeleri artan böcek ilaçları Tuna için ciddi bir tehlike. Roof Raporu’na göre, bazı kollarda ve ana yatağın aşağı kısımlarında ‘tehlike çanlarını çaldıracak yoğunlukta’ böcek ilacına rastlanabiliyor. Böcek ilacı kullanımı 1990’lardan beri %40 azalmış olsa da, ekonomik kalkınma ile birlikte artmasından endişe ediliyor.


Yukardaki tespit ışığında;

Rapor isteyenler, verenler, doğrudur/yanlıştır diyenler, yetiştirenler, alan/satanlar, araştırma yaptıran/yapanlar, yiyenler/yedirenler;

Tüm sevdikleriniz, aileniz, değer verdikleriniz ve KENDİNİZ.

Tuna' nın Karadeniz'e döküldüğü yerde mi yaşamak, yoksa kaynağının orda veya dünyanın başka bir yerinde mi yaşamayı tercih eder?

Saygılarımla lütfen.

Dünyanın her yerine ''Temel Gıda Maddeleri'' ihracat/ithalat işlemleri yapan ve neticede size ulaşacak olan birisi.

HakanG beğendi.
mrduran Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-11-2011, 04:40   #50
Ağaç Dostu.
 
Douglas Fir's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-10-2007
Şehir: Toronto-Ankara
Mesajlar: 1,567
Şunu söyleyebilirim; zirai ilaç kullanmanın sonu yok. Hep daha fazla kullanmanız gerekecek zamanla. Tarım işi daha da ticarileştikçe ve ila ki yüksek kâr, bol ürün dedikçe bu iş iyice azacak. Aslında tehlike herkesi ilgilendiriyor. Ben meyve sebze yemem, ya da ben dahil (kendim organik yetiştiriyorum) diyenler de tehlikede. Çünkü ilaçlar, bardağımızdaki suyun kaynağına yani yeraltı sularımıza da sızıyor.

Bu konuda geniş bir toplumsal harekete ihtiyaç var. Devlet gübreye, ilaca destek vereceğine, organik mücadele ve üretime destek vermeli. Bilenin aksine organik tarımda o kadar da çaresiz değiliz. Organik tarım çok ilerlemiş durumda. Nadasa bırakma, aynı ürünü aynı yere ertesi sene ekmeme (rotasyon), bitkinin konukçularını cezbecek tuzaklar kullanmak, ya da esas ürünün yanında konukçuların ilgilerini çekecek daha lezzetli başka bitkilerin ekimini yapmak, gübre ve ilaç yerine kompost ve kompost çayı kullanımı gibi...

Ama bunlar hayal... İlaç ve suni gübre pazarı büüüyyyüüükkkk bir pazar...... Çok para dönüyor...

miyawy, mrduran ve HakanG beğendi.
Douglas Fir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-02-2014, 09:51   #51
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
ORGANİK mi acaba?

Merhaba,

Beslenmeye dayalı hastalıklarda çoğalma olunca, önce besinlerimizin doğallığı tartışılmaya daha sonra da organik furyası başladı.

İnsanımız her konuda olduğu gibi işi kolayca çözdü. ORGANİK GIDA

Peki doğal ya da organik gıda nedir?
Nerede bulunur
Her organik denen organik midir?

Bu tip soruları çoğaltabiliriz.

Bazı kurnazlar, çürümüş ya da yere düşmüş meyveleri pis bir örtünün üzerine koyup pazarlarda doğal, organik diye satma yarışına girmişler.

Benzer örneğe Şile yolunda da eskiden rastlayabilirdiniz. Ucuz bilinen marketlerden(B.M, A1.1, Ş.K Vs) satın aldıkları yumurtaları önce kirletip sonra sepete koyup köy yumurtası diye satmaya çalışanlar vardı. Şimdilerde yumurtaların üzerine yazı yazıldığından artık işleri zorlaştı.

Ancak, sahtekarlar her zaman kanunlardan önde giderler ve her zaman bir yol bulurlar onun için her gıdayı organik zannetmemeliyiz.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-02-2014, 10:18   #52
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-11-2013
Şehir: Ankara
Mesajlar: 241
%100 organik işinin mümkün olmadığını kendi bahçemden biliyorum.
Kavunlarım bile kurtlandığında zirai ilaç kullanmadan ürün elde etmenin zor olduğunu anladım.
Ama konu bu işi nasıl yapıldığı ve hangi miktarda kullanıldığı bence
o nedenle organik diye satış yapanlardan 3 katı fiyatla ürün almam

Orhank Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-02-2014, 15:14   #53
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba,

Organik gıdalar yokken ne yapıyorduk ki?

Durmadan daha etkili deterjan ve kimyasallar üretiliyor. Bu işin sonu yok olmayacak da.

Görüşüm şu : Havanın, suyun, dolayısıyla herşeyin bir miktar kirlendiğini ve yapısının bozulduğunu varsayarsak, Ya teknolojinin bize sağladığı nimetlerden vazgeçip, dağbaşına gidip, henüz tamamiyle kirlenmemiş topraklar bulup, genetiği bozulmamış ham tohumlar ile yiyeceklerimizi üretmek.

Bunu hangimiz ne kadar yapabiliriz tartışılır. Ama Anneannem ve Dedem gelişmiş teknolojileri kullanmadan uzun ve sağlıklı bir hayat yaşadılar. Tamamiyle tercih meselesi.

Birkaç ay içinde inşallah, Çanakkale Bayramiç Hacıbekirler Köyünde Anneannemin ve Dedemin hayatına benzer bir yaşam kurmaya çalışacağım.Doğayı kirletmeden asgari ölçüde yaşamaya gayret edeceğim.

Onlardan fazla, Aracım, İnternetim, Çamaşır makinam ve birkaç vazgeçemeyeceğim şey daha olacak.

Ağaçlarımı, tohumlarımı ve bitkilerimi istediğim şekilde yetiştireceğim.
Hayalim bu. Bu şekilde daha mutlu ve sağlıklı yaşayacağımı düşünüyorum.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-02-2014, 13:38   #54
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 07-03-2013
Şehir: Mersin / Adana
Mesajlar: 61
Yaşadığımız ülke itibarı ile kendim üretmedikten sonra hiçbir ürünün organik olduğuna inanmam. Her şeyden önce organik ürünün yetişebileceği alanı göremiyorum.

Geçtiğimiz yıl, çok büyük bir firmanın ürettiği ve %100 dana eti olarak lanse edilen sucuklarda kanatlı hayvan eti bulunmuştu. Tarım Bakanlığı'nın sitesinde de açıklanmıştı. Geldiğimiz durum itibariyle hiçbir şeye, hiç kimseye güvenmiyorum.

Yukarıda arkadaşların bir kısmı kimyasal gübre ve ilaç sektörünün büyüklüğünden söz ederek, organik tarımın önünde onların engel olabileceğinden bahsetmişler. Ancak bu tür firmalar kendilerine bir rant yaratılsın diye ortaya çıkmamışlar ki. Tam tersi, artan nüfusun gıda ihtiyacına cevap veremez hale gelen doğayı destek ya da taklit amacıyla ortadalar.

Her gün, her saat, her dakika artan dünya nüfusunun beslenme adında çok büyük bir problemi var malumunuz. Organik tarımla ilaç kullanmadan, kimyasal gübreleme yapmadan yetişmiş sebze meyveyi tüketmek elbette çok güzel oluırdu. Fakat bu yöntemle insanlığı bugünkü hızla beslemek mümkün mü?

Toprağın bitkiye verdiği azot, fosfor, potasyum ve diğer elementleri, bu üretim hızında ve mevcut tarım alanlarıyla kesintisiz karşılamak mümkün mü? Şu anda kimyasal gübre kullanımını durdursak, ilaçlamayı kessek domatesin kilosu herhalde 20 liraya fırlar. Belki biraz lezzet getirebilir, ama dünyanın büyük çoğunluğunu oluşturan yoksul insanlara açlık getirir sanırım.

Neredeyse fabrikasyon üretime dönüşmüş tarım sektörü, insanlığın gıda ihtiyacını karşılamakta zorlanırken, bu araçların devre dışı bırakılması kimbilir nelere yol açar. Ne gübre fabrikam var, ne tarım ilacı fabrikam. Sadece gerçekçi düşünmeye çalışıyorum.

Son olarak da, kimyasal gübreyle hormon kullanımını birbirine karıştırmamak ve ikisini aynı kefeye koymamak gerektiğinin de altını çizmek istiyorum.

fozada Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-03-2014, 17:24   #55
Ağaç Dostu
 
İsmail Karagülle's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-03-2009
Şehir: istanbul-Bolu
Mesajlar: 1,154
Ve küçük çifçi sertifika almadan doğal olarak geleneksel yolla ürettiğini organik pazara götürüp satabilir mi?

organik tarım için gerekli şartları küçük çifçi yerine getirebilir mi?


Ve organik sertifikası için gereken parayı ödeyebilir mi ?
Geçiş süresinde ne ile geçinir ? Bu geçiş süresini göze alabilir mi?
Bu sertifikasyon kontrolu niye ilçe tarım tarafından yapılmaz, çoğunlukla yabancı şirketlerin elindedir ?

Bu soruları köyde üretmeye başladığım ürünlere sertifika almaya çalıştığım için önümdeki zorluklar olduğu için soruyorum .

Ve bendeki intiba, sertifika ancak küçük bir azınlık tarafından alınabilir .Ve küçük bir azınlık tarafından da bu ürünler satın alınabilir .

En doğru çözüm , gerçek köylünün büyük şehirlerin pazarına kolayca ürünlerini götürebilmeleri ve burada ürününü satmak isteyen köylüden ÇKS ye kayıt şartı aranmalı . Ve üretim ilçe tarım tarafından denetlenmeli.

Böylece gerçek üretici pazara malını götürür. Ve tüketici de gerçek köy ürünü tüketir.
Bu ürümler sertifikalı üründen daha sağlıklı olacağınden eminim .

hberbul beğendi.
İsmail Karagülle Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-03-2014, 20:28   #56
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Organik uretimde meselenin sertifikasyon olmadigini dusunuyorum. Ne yazik ki, basina "organik" eklendigi zaman, bircogunun aklina ilk gelen sey sertifika. Aslinda bu terim, doganin kendi saf dongusune aykiri olmayan her turlu yontemi ve malzemeyi kapsiyor.

Peki sorun ne? Adina organik dense de dogal dense de, uretilen urunun hakikaten organik ya da dogal olmasi. Urun, koy urunu olur, uretici de kucuk ureticidir ama 30-30-30 kimyasal gubreyi yine de kullanabilir.

ABD'de organik uretim sertifikasi, USDA (ulkenin zirai yonetim birimi, devlet kurumudur) tarafindan onaylanmis firmalar tarafindan veriliyor. Peki, firma bu isi bedava mi yapiyor? Tabii ki hayir. Para aldiginiz bir is karsiliginda, kriterlere cok aykiri olmadigi surece, "musteri"nize sertifika vermeyi reddeder misiniz? Ulkede binlerce organik ciftlik var, USDA'in bunlarin hepsiyle tek tek ilgilenmesi mumkun degil; dolayisiyla eger sertifikalandirmayi yapan ozel kuruluslar icinde usulsuzluk yapan varsa, bunun tespiti kolay degil.

Her sartta, konu, ciftcinin durustlugune dayaniyor. Durustluk, olculebilen birsey olmadigina gore, bir denetleme mekanizmasi kurulmasi sart. Bana gore, kucuk ureticinin urununu sattigi yerel organik pazarda (pazar, organik degilse baska mesele), denetleme yetkisi olan pazar yonetimleri kurmak, en etkin yontemlerden biri. Pazar yonetimi de, yorede organik uretimin onculugunu yapan tuketicilerden olusacak. Ureticinin pazara katilmak icin dolduracagi basvuru formundan, arazide denetlenmesine kadar, bu yonetim sorumlu olacak.

Bitkiden alinacak verimden, hastalik ve zararli mucadelesine kadar, tamamen organik urunler kullanarak, kimyasal kullanildiginda elde edilen veya ondan daha iyi sonuclari elde etmek mumkun. Dolayisiyla bu bir bahane degil. Eger pazar organikse ve uretici, cesitli nedenleri bahane edip bilerek organik olmayan urunu organikmis gibi satmaya calisiyorsa, o ureticiyi pazardan atarsiniz.

Butun bunlari yapmadan once de ureticiyi (kucuk ciftci) iyi bir egitimden gecirmek gerek.

Kiraz, YeniBON ve hberbul beğendi.
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-05-2014, 21:52   #57
Ağaç Dostu
 
İsmail Kuzucu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-01-2011
Şehir: Balıkesir/Gönen
Mesajlar: 3,802
Galeri: 7
Büyüklerime bir sorum olacak, acaba yetiştirdiğimiz bir üründe kalıntı olup olmadığını nasıl öğrenebiliriz? Kime göndermemiz gerekli veya nereye başvurmamız gerekli?

İsmail Kuzucu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-05-2014, 22:17   #58
Ağaç Dostu
 
limon_sever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-12-2009
Şehir: Konya
Mesajlar: 2,184
Galeri: 11
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi İsmail Kuzucu Mesajı Göster
Büyüklerime bir sorum olacak, acaba yetiştirdiğimiz bir üründe kalıntı olup olmadığını nasıl öğrenebiliriz? Kime göndermemiz gerekli veya nereye başvurmamız gerekli?
Ankara Zirai Mücadele İlaç ve Aletleri Araştırma Enstitüsü'sü dediğiniz işi yapıyor sanırım. İletişime geçebilirsiniz.

..:: Ankara Zirai Mcadele Merkez Aratrma Enstits ::..

limon_sever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-05-2014, 00:20   #59
Ağaç Dostu
 
İsmail Kuzucu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-01-2011
Şehir: Balıkesir/Gönen
Mesajlar: 3,802
Galeri: 7
Teşekkür ederim, sabah iletişime geçeceğim.

İsmail Kuzucu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-05-2014, 00:26   #60
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Tahlil laboratuarları 300'den fazla aktif madde için analiz yapıyorlar fakat kalıntılar önceden belirlenmiş limitlerin üzerinde mi diye bakıyorlar. Oysa söz konusu olan organik sebze meyve olduğunda limitin üstündekileri de altındakileri de bilmek gerekir. Bu bakımdan yetersiz kalıyor.

A_NOMAD beğendi.
MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 01:38.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024