agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Hayvanlar > Evcil Hayvanlar > Köpekler
(https)




Beğeni Düzeni1165Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 14-02-2012, 18:44   #31
Ağaç Dostu
 
hk50's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2010
Şehir: Niğde
Mesajlar: 2,914
Galeri: 14
Benimde yarışmada anlatmıya çalışdığım budur.Size çok teşekkür ederim.


Düzenleyen hk50 : 14-02-2012 saat 18:45 Neden: Düzeltme
hk50 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-02-2012, 18:49   #32
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Anne köpek ve iki yavrusunu mağaradan kurtarıp barınağa gönderdikten sonra kalan üç yavruyu da bugün çok şükür mağaradan çıkarıp annelerinin yanına gönderebildim. Birkaç gün içinde onlara bir ziyaret planlıyorum.

Sevgili gçakar, Kanal D'de gördüğünüz kişi benim. Bizim muhabir komşu da gelmişti bizimle, çok ümitlenmemekle birlikte birkaç fotoğraf ve görüntü aldı, biz mağaranın önünde cedelleşirken.

İçim acıyor bugün yavruları barınağa gönderdim ama şartları nasıl? Üç yavru haricinde bana alışık iki köpeği daha gönderdim, kafesin içinde o kara gözleriyle ağlamaklı nasıl bakıyordu garibim korkmuş. Barınak konusunda daha ciddi düşünüyorum bu sefer, HAYTAP'la koordineli çalışmayı düşünüyorum, bakalım neler yapabiliriz? Lütfen dua edin ve destek verin.


Düzenleyen Sûz-i Dilârâ : 18-02-2012 saat 00:08
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-02-2012, 20:03   #33
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-02-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 621
Sevgili Sûz-i Dilârâ
Barınak konusunda endişelenseniz de,şu an fazla seçeneğiniz yok. O bölgedeki konut yapımı köpekler için şimdi ve bittikten sonra sorun olacak. Yurt genelinde barınaklardaki uygulamalar aynımıdır bilmiyorum.İstanbul-Avrupa yakasında ki barınaklarda yavrulara iyi,kötü büyüyene kadar bakılıyor. Büyükler kısırlaştırılıp 1 ay bekletiliyor.Sahiplenilmezlerse veya mahalleli üstüne düşüp geri almazsa sefil olup, açlıktan ölmeleri için Çatalca'ya atılıyor.(Asya yakasında da Şile yoluna atılıyormuş).Sorulduğun da inkar edip, atmadıklarını söylüyorlar ama barınakların kalabalık olmamasını ikna edici şekilde açıklayamıyorlar. Köpekleri ölüme terketmeyen tek barınak Yedikulu Köpek barınağı.O da çalışanların, özellikle Meral Olcay
Hanım'ın kişisel gayretleriyle ayakta duruyor.

Haytap sizi daha iyi bilgilendirecektir ama anne olmayan köpeklerin kısırlaştırıldıktan sonra, alındıkları yere geri bırakılmasını sağlayabilirsiniz.Bildiğim kadarıyla sizinkiler hakkında şikayet yok. Geri bırakılmaları çok problemli olmayacaktır. Şikayet varsa işler biraz karışıyor.Uğraşmak gerekiyor. Aynı işlem anne köpekler için yavrularını büyüttükten sonra geçerli. Tekrar hatırlatayım, söylediklerim İst.Avrupa yakası için geçerli.

Allah yardımcınız olsun diyorum.Çünkü insanlardan fazla yardım alabileceğinizi sanmıyorum.

Bu sayfa aracılığıyla bir ricada bulunmak istiyorum. Lütfen köpekten korktuğunuz için,veya kendi köpeğinizi rahatça gezdiremiyorsunuz diye,sokak köpeklerinden şikayet ederek, onları kötü bir ölüme yollamayınız. Belediyeler topladı, rahatları yerinde diyerek unutulan o köpekler atıldıkları yerlerde her türlü tehlikeyle karşı karşıya, ölümle savaşıyorlar ve çok acı bir şekilde aramızdan ayrılıyorlar...

loveforlife beğendi.
Güzin Çakar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-02-2012, 20:20   #34
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Beslediğim köpeklerden şikâyet çok fazla var, sadece yeri gelmediği için buraya yansıtmadım.

Sanki bütün sokak köpeklerinden ben sorumluymuşum gibi en ufak bi olayda konu gelip beni buluyor. Hepsini bırakın sadece bunun stresiyle başetmek bile oldukça güç ve can sıkıcı, sinir bozucu.

Bırakın sokaktaki hayvanı kendi çocuğuna bile sahip çıkmıyor insanlar, çocukları zavallı hayvanları taşlayıp kovalayarak kışkırtıyorlar onlar da kendilerini savundukları zaman saldırdı oluyor adı. Kaç tanesiyle karşı karşıya geldim, lâf anlatmaya çalıştım, hakaretler yedim artık sayamıyorum. Allah'a havale ettim.

Geceleri çıkıp besliyorum sırf çevredekiler görmesin diye. Aynı hayvanlar bana niye saldırmıyorlar? Azıcık sevgi ve yemek gördükleri için benden.

Allah'tan bizim belediye başkanı vicdan sahibi, o da benim bulunduğum yerde oturuyor, bir iki blok ötede. Şikâyetlerin yoğunlaştığı bir dönemde arayıp konuşmuştum, Fen İşleri Müdürü hayvanların öldürülmesine kesinlikle izin verilmeyeceğini ve böyle bir iş yapan hakkında da gereken işlemin yapılacağını söyleyip içimi rahatlatmıştı.

Daha önce de gezici bir araç getirip sokak hayvanlarını aşılatıp kısırlaştırıp tekrar doğaya salmıştı belediye. Müdür depremden önce aradığımda bu kampanyanın ikinci ve üçüncüsünü düzenleyeceklerini söylemişti bana. Şimdi durum nedir tekrar kontrol etmeliyim.

Ama öncelikli yapılacak barınağa bir ziyaret düzenlemek. Sonra da Haytap'la bağlantıya geçmek neler yapabileceğime dair onlardan akıl almalıyım.

Meral Hanım'dan Allah razı olsun ismini birkaç forumda daha duymuştum.

Bu konudaki kanunları iyice öğrenmek istiyorum, ona göre neler yapılabileceğine ve kendimi ve hayvanları hangi noktalara dayanarak savunabileceğimi öğrenirsem daha rahat davranırım.

Klasik bir laf artık söylene söylene içi de boşalmış durumda ama ne kadar yerinde ve doğru: Eğitim şart.

hepgül ve ziringaglia beğendi.

Düzenleyen Sûz-i Dilârâ : 04-03-2012 saat 07:09
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-02-2012, 20:26   #35
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 06-01-2008
Şehir: -
Mesajlar: 3,601
Galeri: 44
Sn. Sûz-i Dilârâ Merhaba,

Sizin hayvanlara duyarlılığınızı uzun zamandır forumlarda okuyor, takip ediyor ve çok çok takdir ediyor, sizi canı gönülden kutluyorum.

Sizi çok ama çok iyi anlıyor, bilin ki bu konudaki hassasiyetinizi paylaşıyorum. Düşüncelerinize katılmamak mümkün değil.

Ben de yıllardır çevremde olan canlılara elimden geldiğince duyarlı olmaya, onları tabiata karşı olan sorumluluğumun büyük bir parçası olarak gördüğüm için, korumaya, sevgi gösterip, bakımlarını yapmaya çalıyorum. Sizin de dile getirdiğiniz gibi çevreden illa ki bir tepki geliyor. Üstelik eğitimli! kesimlerden bile. Hatta bu tepkiciler arasında bahçelerinde cins köpekler besleyenler var. Entresan ki K.K.T.C genelinde bir cins köpek tutkusu almış başını gitmekte. Akdeniz iklimi için uygun olmadığını düşündüğüm Alman çoban köpeği, Husky en baş sıralarda. Adeta yarış yapılıyor, köpekler, bahçelerin içinde birer küçük ev modelli kulübelerinin içinde mutlu mu mutsuz mu inanın bana tasa oluyor. Komşularımdan bazılarının köpeklerini aylarca gezdirdiklerini bile görmüyorum. Ben de 3.5 yıldır 2 adet av köpeği kırması köpeği, 1.5 yıldır yine bir av köpeği kırması, ve 3 aydır da onun 4 yavrusunu himaye ediyor, seviyor, besliyorum. Şu an toplam 7 taneler. İnanın bahçelerde hapsolan cins köpeklere dışardan bakıp, kendi aralarında konuşuyorlar mı bilemem tabi biz daha mutluyuz der gibiler. Beni gördüklerinde omuzlarıma kadar çıkmaları, severken illa ki pati tokalaşıp, elimi yalamaları, hepsi çok mutluyuz demek değil mi?

Biliyorum sevmiyorlar sokak hayvanı diye ayrıca hakir görüyorlar, anlaşılamayan şey şu ki, adada bu kadar cins köpek tutkusu varken, sokak hayvanlarına olan bu nefret ve kin neden...Yerel gazetelerde her gün türlü işkence ile katledilen hayvan haberleri beni insanlığımdan utandırıyor. Avcılar yaşlanmış, ve istedikleri randımanı alamadıkları av köpeklerini her gün sokaklara salıyor. Sistematik olarak zehirli etler belirlenen bölgelere bırakılıyor, hayvanlar birer birer yok olsun isteniyor.

Bütün bu olumsuzluklar arasında sizin forum yazılarınızı, çabalarınızı okudukça insanlık bir yerlerde ne olursa olsun var olacak, hep kötüler kazanmayacak demek istiyorum.

Sizi tekrar tebrik ediyor, ve manen yanınızda olduğumu belirtiyorum. K.K.T.C den herkese sevgiler.


Düzenleyen kelebek çalısı : 14-02-2012 saat 20:50 Neden: bağlantı sorunu sebebi ile metin tamamlama
kelebek çalısı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-03-2012, 22:16   #36
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 06-01-2008
Şehir: -
Mesajlar: 3,601
Galeri: 44
Sevimli dostlarımızı sizler de görün istedim. Hayvan sevgisinin çoğalması dileğiyle...

Eklenen Resimler
   
kelebek çalısı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-03-2012, 07:07   #37
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Ne kadar da sevimli ve güzeller hepsi.

İnsanlar bunları ortadan kaldırmaya mı çalışıyorlar? Gerçekten inanması çok zor! Acaba neleri yok ettiklerinden, kendi topuklarına sıktıklarından haberleri var mı?!

selis ve hepgül beğendi.
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-03-2012, 19:49   #38
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-10-2011
Şehir: Aydın
Mesajlar: 158
Sayın Suz-i Dilara;

"Kirpi ailesini nasıl koruyabiliriz acaba?"
demişsiniz, anne kirpi ve yavrusu yazın sonuna doğru kendilerini her yerde arattılar.
12 yaşında bir kedim var bahçede onlarla mutlu mesut zamanlar geçirdi durdu. Kirpilerimiz o kadar gezenti olmuşlar ki, benim bahçenin salyangozları bitince komşuları gezmişler.
Hatta akşam karanlığının başladığı saatlerde, yan ingiliz komşum onu büyük lağım faresi zannetmiş çığlıklar atmış.
Eşi onları her kaybolduklarında bahçe bahçe aradığımdan hatırlamış ve bunların bir kirpi olduğunu anlatmış. Kimin bahçesinde salyangoz var ise sanırım kokusunu alıyorlar oraya toprak altından tüneller kazarak geçiyorlar.
Kısacası 8-10 kedi varken dahi çok rahatlıkla yemeklerini kedilerin dibinde de yerlerdi. Evcilleştiler sanırım benim tüm sokak hayvanlarım gibi onlarda...

Mayıs ayı başlarında günde önce 1-2 kez kısa süreli çıkıyorlar topraktan. Zaten bu dönemlerde hasatını da yuvasına taşıyor. Sıcaklar iyice bastırdığında çıkıyor yeryüzüne. Kızımın kaplumbağa, kediler ve kirpilerin bir arada olduğu çok fotoğrafı vardı bulabilirsem yüklerim.
Ağustos ayında anne kirpiyi yandaki arazide dahi gören olmuş. "Seninki pıt pıt pıt geziniyor buralarda" dediler bir kaç kez. Kendini sanırım artık kedi zannediyor.)))

********

Merak etmeyin sadece kirpi değil, 4-5 cadde ve ara sokakları dahil tüm hayvanları bir kaç grup arkadaşla koruma altına aldık. Her mahalle kendi cadde ve sokağındaki hayvanların sorumluluğunu üstlendiğinde, zaten aç hayvan kalmıyor. Ben burada yazlıkçılardan şikayetçiyim. Yazın yazlıklarında kaldıkları sürece bakıyorlar hayvanlarına. Tasmayı takıp sahilde gezdiriyorlar. Ama sezon bitince bizim sokak hayvanlarımızın beraberlerinde getirilip te götürülmediklerinden nüfusumuz birden artmakta. Belediye veterineri denetimlidir tüm sokak hayvanları. Barınağımız da var ama yetersiz. Bir kaç kişi (ingiliz) özel barınak açtı. Hayvan ve doğa sevgisi onların en çok hep taktir ettiğim özelliğidir. Ellerinde torba çöplerin kenarlarına kedi ve köpekler için kuru mama bırakırlar sürekli. Kendi hayvanlarını da ülkelerine gittiklerinde bu özel barınaklara gönül rahatlığıyla bırakmaktalar. Grubumuzda birkaç hayvansever ingiliz arkadaşımız da restaurantların, kasapların v.b esnafın günlük artıklarını araçlarıyla toplayıp sokak sokak dağıtırlar. Bunlar bazen dilimizi çat pat anladığımız insanlar olsa da ortak konumuzda iyi anlaşıyoruz.
Bizim her çöp kenarında büyük yemek kaplarımızı çöpçülerimiz de toplamaz. Belli aralıklarla bu kaplarımızı temizleriz.

(Bir türlü sokak hayvanları ile ilgili topiğimize yazmaya fırsat bulamadım ama buraya bunu yazmış bulundum artık. Konu başlığı kirpi de olsa sokak hayvanlarına geliverdi.)

Nasıl bir ahenktir ki, bu kaplarda önce kediler karnını doyurur köpekler bekler, ne zaman kediler yalanarak uzaklaşırlarsa o zaman köpekler bol kemikli kaba yaklaşırlar. Kedi köpek kavgası belki de bu nedenle olmaz sokaklarımızda. Buna zamanla alıştı insanlar, daha sonra sokak hayvanları ile birlikte yaşamayı hep beraber öğrendik.
Yoğurt kaplarımızı su doldurup bitip bitmediğini sürekli kontrol eder olduk.
İnanın bu bir ütopya değil, gerçek. Oto alarmlarının yerini sokak köpeklerimizin hırsız alarmları aldı. Havladıkları anlarda hepimiz dışarı çıkar olduk, yabancı herkese değil, şüpheli gördüklerine havladıklarını bize gösterdiler.
Ama gün geçtikçe çoğalıyoruz bu beni çok mutlu ediyor.
Yemek artıklarını kaplarımıza kağıt peçeteleri, hayvanların yiyemeyeceği şeylerden temizleyerek koymaktalar artık.
Kimse ekmeklerini çöpe atamıyor utancından. Islatıp kuşlarımıza veriyorlar bahçelerinde.
Bir köpek ordusuyla yürürüm, bazen bu hayvanlar beni birbirlerinden kıskanırlar. Bulundukları bölgedeki insanların koku haritasını çıkardıklarını düşünüyorum artık...) Hepimizi kokularımızdan ayırt ediyorlar. Kedi bakıcıları, köpek bakıcıları diye ayırıyorlar belki de.
Onlar yazın günün ilk ışıklarında (köpek) sürüler halinde denize girerler. Öyle keyifle oyun oynarlar. Arada kendi aralarında dalaşırlar, denizde boğuşurlar, kumlarda göbeklerini açıp sere serpile yatarlar. Burada yazın hepsi çok toktur. Restaurantların yemek artıkları bile onlara fazlasıyla yetmekte. Ama kışın bu mekanlar kapalı, yazlıkçı aileler de yok, her bahçede mangal da yanmıyor.

İşte özellikle kış ayları bizler de böyle organize olarak sokaklarda aç ve hasta hayvan bırakmamaktayız. Çünkü bu evren hepimizin, birlikte yaşamayı hep beraber öğrenmeliyiz ve öğretmeliyiz. En çok istediğim şey, okullarda sosyal bilgiler dersinde bu konunun eğitim olarak müfredata girmesidir.

çisem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-03-2012, 21:58   #39
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Ne diyeyim sevgili çisem, kalbim de yüzüm de sevinçten ışıl ışıl okudum yazınızı. Görmeyi, birlikte, içinde yaşamak istediğim insanı, mahalleyi yazmışsınız. Bunun Türkiye şartlarında bir ütopya olmayabileceğini gösteriyor mahalleniz ki bu bizler için çok büyük bir umut.

Darısı sokaklarda insanların merhametine muhtaç yaşayan diğer zavallıcıkların başına. Ben burada tekim. Sözlü olarak destek veren de var, şikâyetçi olup hakaret eden, tehdit eden de imza toplayıp attırmakla bile tehdit ediyorlar. Çok rahat hareket edemiyorum. Köpekleri buraya benim alıştırdığımı düşünüyorlar. Yazın gürültüden uyuyamıyorlarmış. Ne kadar izah etsem de anlamıyorlar, anlamak istemiyorlar. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan, dinden diyanetten dem vuran insanlar iş icraata gelince destek olmadığı gibi köstek oluyor. En çok da canım bu ikiyüzlülüğe sıkılıyor.

Cehalet ve empati eksikliği başka bir sebebi yok. O kadar alışmışlar ki her konuda olduğu gibi bu konuda da kendilerini dünyanın merkezinde sanıyorlar. Her şey onlar içinmiş gibi. Aslında onlar her şeyle birlikte anlam kazanıyorlar, hayvanı, bitkisi, dağı, taşı olmasa onlar da olmayacak haberleri yok. Ama gel de anlat. Cehalet genlerine işlemiş.
Sabırlı olmaya, nezaketimi muhafaza etmeye çalışıyorum. Haberlerde bazen çıkar ya antipatik, saldırgan, hayvansever sosyetik kadınlar muhabbeti döner hep ülkemizde. Hayvansever olmak zengin, tuzu kuru insan sınıfına mahsus bir durum gibi algılanır olmuş. Bunu kırmaya çalışıyorum. Dinleyenler, destek olanlar, benden sonra fikrini değiştirenler oldu elbette. Ama henüz icraata geçecek cesareti bulamıyorlar kendilerinde. Çünkü cahil insanların tepkilerine karşı koymak gerçekten çok sabır ve cesaret isteyen bir iş.

Konuyu sizin de belirttiğiniz gibi yanlış başlıkta konuşuyoruz. Moderatörümüzden bu konuda yardım isteyebiliriz. Mesajlarımızı ilgili başlığa taşıyabilirler.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-03-2012, 22:48   #40
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-10-2011
Şehir: Aydın
Mesajlar: 158
Sayın Suz-i Dilara;

İlgili başlığa taşınırsa mutlaka daha çok paylaşım olacaktır.
O zaman ilgili başlığa taşınmayı bekleyelim.

çisem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-03-2012, 23:05   #41
Ağaç Dostu
 
limon's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 6,265
Galeri: 637
Bu sabah haberlerinde kardan yollar tamamen kapandığı için açlıktan ve soğuktan ölen Sivas Kangal Köpekleri haberini içimiz sızlayarak izledik. Tv ye çıktıkları için umuyorum yardım ulaşmıştır.

limon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-03-2012, 23:40   #42
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-10-2011
Şehir: Aydın
Mesajlar: 158
Sayın Limon,
Haberi sizin yazınızla şimdi google'de bulup izledim. Sivas'ta Sivas kangal köpeği üretim çiftliğinde 130 köpeğin 27 si kardan yolların kapanması ve 11 gün ulaşımın gerçekleşememesi nedeniyle açlıktan ölmüş.
Şaka gibi...
Bakıcının yiyeceğin bitmesinden dolayı ölümlerin olduğunu bildirmesi ise ayrı bir utanç.
Benim anlayamadığım olay şu; 11 gün bu köpekler açlıktan bağırmışlardır sürekli. Bu kar oranın yaşam şekli zaten ve stokta yapılmamış bu kış günlerini düşünerek. Hiç mi haberleşme olamadı ve helikopterle havadan yardım da alınamadı? Kara yolu kapanmış, geriye hava yolu kalıyor. Bu yardım hava yolu ile sağlanması çok mu imkansızdır?
Bunu bölgeye hiç gitmemiş, karı görmemiş biri olarak soruyorum. Şu son 10-15 gün içerisinde Sivas'ta helikopterle çiftliğe havadan yiyecek atılamaz mıydı?
O bölgeyi bilen arkadaşlar bu konuda bilgi verebilir mi?
Yani dünyada ırk, cins bakımından dünya birincisi bir köpek dahi 11 gün açlıktan doğa koşulları sebebiyle ölebiliyor bu ülkede.
Benim aklım almıyor. Dünya sonuncusu da olsa bu köpekler yardım yolu mutlaka bulunurdu diyorum.

çisem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-05-2012, 21:51   #43
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Dün bizim ilçe belediyemiz sokak hayvanlarını kısırlaştırma çalışmalarına başladı. Ben de gezici araçlarını görür görmez bahçemde beslediğim ve tek başıma veterinere götürüp kısırlaştırmasını yapamadığım Tin Tin'i haber verdim. Biraz önce gelip aldılar, biraz kendini hırpaladı ama sonra uysallaştı.
Ben de yanında gittim, besleme istasyonuma dahil köpeklerden Baron da oradaydı, güzelimin ameliyatı bitmiş, uyanmış iki gün orada kalacakmış yemek yememesi gerekiyormuş. Tin Tin de yarın sabah kısırlaştırılacak. Tin Tin'in yavruları çok trajik hikâyelere sahip. Tepede bir kaya kovuğuna yavruluyor, bir ay sonra büyüyen yavrular peşine takılıp apartman bahçesine geliyor. Ondan sonra anlatabilirsen insanlara laf anlat.
Depremde biz yokken deprem çadırlarından birinin içine dokuz tane yavru doğurmuş, tabi orada bir yün yatağı da parçalamış. Canavar insanlar -18 derece soğukta dokuz yavruyu da çadırdan atmışlar, zavallılar donarak ölmüşler. Tin Tin bir tanesini kurtarabilmişti ben geldiğimde iki haftalık kadardı. Şimdi büyüdü ama dört gün oldu ortalıkta yok. Uyuza yakalanmıştı bacak bölgesinden tüy döküyordu. İnşallah ölmemiştir de geri döner.
Kısırlaştırma için kalan köpekleri yakalamaya yarın gelecekler. Ama hiç kolay olmayacak. Herkes bir köpeği kendine alıştırsaydı Tin Tin gibi kolayca yakalanacak ve kısırlaştırılıp zararsız hale getirilecekti. Hayvanlar o kadar korkuyorlar ki insanlardan benim yanımda ikinci bir insanı görünce yanıma yaklaşmıyorlar. Buradaki zavallılar için dua edin lütfen. Süreci en az acı ve travmayla atlatsınlar.


Düzenleyen Sûz-i Dilârâ : 28-05-2012 saat 22:19
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-05-2012, 22:20   #44
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-10-2011
Şehir: Aydın
Mesajlar: 158
Sayın Suz-i Dilara;
ihale firması ile belediye ayrı ayrı mı çalışıyorlar?
Belediye ihaleye hizmete yetemediği için girer. İhaleyi kazanan firmadan her tür ekipman, malzeme, teknik, personel desteğini temin eder.
Ama ikisi birbirinden bağımsız çalışamaz. Yani belediye veterineri otorup, ihale firması çalışsın bu hiç kurallara uyan bir durum değil.
Hatta ihale firmayı yönlendiren, proğramlayan da belediye olmak zorundadır.
Çünkü, belediye yönetiminin kapsamındadır sokak hayvanlarının islahı.

çisem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-05-2012, 20:51   #45
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Hem Van hem de bizim ilçe belediyesinin hangi partiden olduğunu söylemiycem bilen bilir, bilmeyen de internetten öğrenebilir. Siyaseti buraya taşımak istemiyorum. Ancak şu kadarını söyleyebilirim bana yıldızlardan daha uzak
-hepsi gibi- bu siyasi partinin tek beğendiğim yönü varsa o da sokak hayvanları konusundaki politikasıdır. Kesinlikle itlafa karşı, genel merkezlerinden böyle buyruluyormuş. Zaten yasalar da izin vermiyor böyle bir şeye ama katakulliye getiren bu sahipsiz zavallıları iki arada bir derede zehirleyip kuytularda canlarına kıyıyor.

Ancak bu politika sokak hayvanlarının yaşam ve güvenlik hakları açısından tek başına yeterli değil. Çünkü bu partiye oy veren belde halkı aynı zamanda köpeklere dokunmanın ya da onlarla bir arada yaşamanın haram olduğuna da inanıyor. Bu yüzden konuyla ilgili birimler bunu halka anlatmakta sıkıntı yaşıyorlar. Yani eğer bir kitlesel katletme yoksa bu insanımızın biraz her şeyi devletten ya da başkasından bekleme hastalığı ya da belediyenin yukarda bahsettiğim politikası sayesinde.

Bizim ilçe belediyesi bu konuyu ihale etmiş, gelen ekibin yanına da bölgeyi bilen birini vermişler, anons da ettiriyorlar sahipli sahipsiz köpekler kısırlaştırılmaya çalışılıyor. Van belediyesiyle koordineli çalışsalar aslında hem paradan tasarruf ederlerdi hem de bu konu daha geniş zamanlara yayılabilirdi. Ancak Van belediyesi "hayvanları yakalayıp getirirseler" şartı koşuyor buradakiler de buna yanaşmıyor. Yani konu havada kalıyor. Van'da kısırlaştırma işini yanlış bilmiyorsam belediyeden bu işle sorumlu kişiler köpekleri yakalıyor, Veteriner hekimliği öğrencileri yapıyor. Şu anda bir hafta oluyor, en son öğrendiğimde 50 köpek kısırlaştırılmış hedef 500 köpek. Van'daki gönüllüler takipte. Barınağımızı da yakında tam tekmil faaliyete geçireceğiz.

Biz Van'da gönüllü bir grup oluşturduk, ben Edremit bölgesiyle ilgileniyorum, belediyeden Fen İşleri Müdürü bana bu konuda sonsuz destek vereceğini söyledi. İnanıyorum ki bu konuda vicdanının sesini dinliyor. Müftüyle görüşüp cami girişlerine Haytap'ın konuyla ilgili afişlerini asıp insanlarda bir farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Tabii bu konu vaazlarla cami cemaatine, okullarda da öğrencilere anlatılmalı.

Benzer bir başlıkta sayın adacık çok güzel söylemiş. Bir kere hayvansever (ki ben bu kelimeyi de sevmiyorum, bu, insan olan herkeste bulunması gereken bir haslet) oldunuz mu hep acı çekiyorsunuz. Hem bir acı değil birkaç acı birden. Hayvanlara yapılanlara mı üzülesiniz bunu insanlara anlatamamın yarattığı sıkıntıyla mı baş edesiniz, yoksa onlardan gelen alaylar, tehditler, hakaretlere mi dayanmak için çaba harcayasınız.

Umutsuzca da olsa elimizden geleni yapıyoruz. Ne de olsa dünya var oldukça acılar, cinayetler olacak. Ne kadar umut etmeye çalışsak da bir yere kadar.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-05-2012, 22:30   #46
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Masumluğa bakar mısınız Bir kolu yana düşmüş. Havaya dikilmiş minik patiler ) Melekleri gökte arayanlar bir de bunu görebilseler )

Fotoğraf markamamapet'in "facebook" sayfasından alındı.

Eklenen Resimler
 

Düzenleyen Sûz-i Dilârâ : 22-05-2012 saat 09:28
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-05-2012, 07:30   #47
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Ne kadar da doğru.

Eklenen Resimler
 
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-05-2012, 23:52   #48
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 01-04-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 27
ben de geçen kış boyunca işim gereği her gün gitmekte olduğum sultanbeyli'nin ormanla birleştiği yerlerdeki atılmış köpekleri besledim ve halen devam ediyorum.benimle beraber ve daha organize olarak bir eczane sahibi ve bir giyim mağazası sahibi 2 yürekli kadın vardı.kış boyunca köpekleri koruduk ve aç kalmalarına izin vermedik.çevreden de tepki gördük.benim ayrıca evimde de 2 adet köpeğim var.ikisi de secereli ve cinsleri içinde extraordinary sayılırlar.bazen benim köpeklerimle sokak köpeklerini karşılaştırıyorum ve çaresizliği yaşıyorum.bir amstaffım var yorgansız yatmaz,azıcık ıslansa kendini saatlerce kurulatır.yemek seçer çok şımarıktır ve hangimizle aynı yatakta yatacağına kendi karar verir,aşıları yapılır,diğer köpeklerle hiçbir şeyi paylaşmaz.ve onu hepimiz deli gibi severiz.
sokak köpekleri içinse sadece karınlarını doyurmakla yetiniyoruz ,ölmelerini engellemeye çalışıyoruz.bu da beni çok üzüyor.

erhan özkan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2012, 00:00   #49
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 01-04-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 27
bu arada suz-i dilaranın yaptıklarını okudum ve kendisine müteşekkir oldum.kendisi ile aynı forumda yazabilmek benim için onurdur.

erhan özkan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2012, 01:05   #50
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
Name:  köpüş.jpg
Views: 2133
Size:  23.0 KB

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2012, 01:20   #51
Ağaç Dostu
 
Ana gibi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-01-2012
Şehir: Kayseri
Mesajlar: 143
Bunu yazmamak için şimdiye kadar sabrettim ve sonunda dayanamadım.Bu yaşıma kadar her canlıya elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım, sonuç beni incitiyor, bir bitkiye bakarsınız size nankörlük etmez,bir hayvana bir kere bile besleseniz veya sevgi gösterseniz sizi unutmaz, ya insanlar,yıllarca verirsin bir kere isteklerini karşılamazsanız sizden kötüsü yoktur. Bir kış beslemeye çalıştığım yavruların altısını da yok etmişler, kimseye bir zararları yoktu. Suçları sokak köpeği olmakmıydı ? İnsanları anlıyamıyorum, özellikle hayvan besleyenlerin dışardakilere karşı bakışlarını. Bu konuda içim çok dolu ne olur kusuruma bakmayın, saygılar.

Ana gibi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2012, 08:56   #52
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi erhan özkan Mesajı Göster
bu arada suz-i dilaranın yaptıklarını okudum ve kendisine müteşekkir oldum.kendisi ile aynı forumda yazabilmek benim için onurdur.
Çok teşekkür ederim bu şeref bana ait, beni anlayabilen insanlarla aynı forumda yazmak ben ve benim gibiler için büyük moral destek.

Alay edilmeye, dedikodusu yapılmaya, kınanmaya o kadar alışmışım ki artık güzel söz duyunca şaşırıyorum.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2012, 12:41   #53
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-10-2011
Şehir: Aydın
Mesajlar: 158
Didim'de bir ingiliz aile, devamlı doyurduğu sokak köpeklerinden birini sahiplendi.
Özel bir ırk özelliği taşımayan, aksine bir çok cinsin kırması bir hayvandı. Mutlaka bu köpeğin bir özelliği vardır düşüncesiyle "neden bu köpek?" diye sordum.

"Biz sadece onu değil, tüm köpeklere eşit davrandık ve sahiplendik. Bu köpek ne gece ne de gündüz aç veya tok hiç kapımızdan ayrılmadı. Biz evde değilken de kapımızı aç karnına bekledi. Diğerleri kim karnını doyurursa oraya giderken bu kaldı. Aslında o bizi sahiplenmiş" dedi.
Bu aile gibi buraya yerleşen bir çok ingiliz aile sokak hayvanlarını bizim insanımızdan daha çok sahiplenmekteler.

Bahçelerinde ve kapı önlerinde sokak hayvanlarını beslerler.
Ülkelerine gittiklerinde de burda kalan hayvanlarının bakımını ücret karşılığı birilerine yaptırırlar.
Gezdirdikleri köpeğin dışkısı için poşetleri ve ellerinde eldivenleri ile gezerler.
Ülkelerinde hayvanların dışkılarından sahipleri sorumludur ve uymayanlar cezalandırılır.
Sahilde bizim insanımız, kumsala dışkısını bırakan köpeğinin asla dışkısına dokunmaz.

Doğa sevgisi çok geniş kapsamlıdır onlar için.
Doğaya saygı zaten çevre bilincini de oluşturduğundan olsa gerek, plajda kendi çöplerini de biriktirir uygun yere bırakırlar. Bu bir kültür meselesidir biraz da.

Doğayı diğer canlılarla paylaşma, sahip çıkma ise insan olma sorumluluğundadır.
İngilizcem çok yetersiz ama, ben bu insanlarla aynı dili konuşabiliyorum.

Size geçen yazlardan bir hikayemi anlatayım.
Kapısında aç köpeği taş atarak kovan mangalcı, alışırsa hep gelir mantığıyla kovar.
İngiliz komşularım önce hayvanlarını doyurur, onları yerken takip eder eşitlik sağlanması için, onlar doyunca kendi yemeğini yer.

Evlerinin bahceleri bitişik olan bu iki aile sürekli hayvanlar konusunda tartışırlar.
Türk aile, ingiliz ailenin kapı önlerini, site içerisini köpeklerle-kedilerle dolduran bu aileden şikayetçidir.
Karakolda konular dile getirilir.
İngiliz aile, "ülkenizin sokak hayvanları sorunu var ve biz az da olsa yardımda bulunuyoruz, bu suç mudur? Hayvanların ne zararını görmüşler? Sürekli hayvanları taşlıyor biz de şikayetçiyiz " der. Türk aile ise bu kadar çok seviyorsa köpeklerin hepsini bahçesine almasını ve orda bakmasını ister.
Polis arada kalmıştır kendine göre.
Ben ne yapayım şimdi ikisi de haklı der bana. Ben de tutanaktan önce bir insan olarak düşünmesini önerdim. "E ee abla ikisi de haklı ama, türk ailenin de çocukları var. Adam kendi korkuyor köpeklerden benim gibi, çocukları da var. İstemiyor ve haklı, ingiliz zaten evinin içinde, bahçesinde kedi ve köpek bakıyor, yetmiyor sokakta ne kadar hayvan var kapısında doyuruyor. Hepsini toplamasın kapısına, gitsin nerdeyse hayvanlar orda beslesin." diyerek şikayet dilekçesi için tutanak yazmakta zorlandı.

Yasalarımızın insan haklarına uygun düzenlenip, hayvan hakları adına hiç bir yasanın hala olmaması, bu gibi durumlarda yasa uygulayanların taktirine bırakılması tam Aziz Nesin hikayeleri yaşamalarımıza sebep olmaktadır.

Türk ailenin 4 yaşındaki sevimli kızı yeni doğmuş köpek yavrusunu annesini emerken izledi, anne ve babası kızı zor ayırdı bu seyirden. Ufaklık çok ısrar etmiş olacak ki tekrar geldiler yavruları kızlarına göstermeye. Ben de yaşanan bu olayı tatlıya bağlamanın da rahatlığıyla annenin sütten kesmesini bekledikleri taktirde sevdikleri bir yavruyu kendilerine verebileceğimi söyledim. Yüzünü ekşiten aile, kızlarının sevinç çığlakları ile önce sessiz kaldılar. Zannederim annenin yavrusuna sahip çıkışını, onları emzirişini, onların oyun oynayışlarını uzun uzun izledikten sonra aslında onların ne kadar savunmasız, masum canlılar olduklarını anladılar.

Şimdi bahçelerinde baktıkları üç köpekleri var. Bu sevdikleri yavruyu İstanbul'a evlerine götürüyorlar. Yan komşu ingiliz aile ise kışın diğer iki köpeklerini besliyor.
Adamcağız en çok ufak kızı sayesinde hayvan korkusunu yendi ve şimdi bir hayvansever oldu. Arada ona da görev veriyoruz. Lokantalardan artıkların toplanması ve dağıtılmasını severek yapıyor ve bizi artık çok iyi anlıyor.

çisem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2012, 14:27   #54
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 06-01-2008
Şehir: -
Mesajlar: 3,601
Galeri: 44
Bahsi geçen olayda taraflardan biri İngiliz olduğu için akan sular durmuş. Aynı durum iki Türk vatandaşı arasında yaşanmış olsa idi, farklı mecralara dahi taşınacak seviyelere gelebilirdi pekala. Geri adım atmasındaki, utanmasındaki tek sebep budur bence. Yoksa, ego savaşı kaçınılmazdı.

Bir İngiliz bir Türk' ün başaramayacağını nasıl da kolayca başarır görebiliriz bu hikayede

kelebek çalısı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-06-2012, 17:54   #55
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Üç senedir herkese ve her şeye rağmen apartman bahçesinde baktığım sokak köpeği Tintin. Onu ilk görüşüm, soğuk ama karsız bir kış günü minicik patileri ve ağzıyla bir çöp poşetini açmaya çalışırken oldu. Okuldan geliyordum onun o halini görünce aklımdan evdeki yiyecekleri geçirdim, ona uygun bir şey var mıydı? Hayır yoktu, gerisin geri markete dönüp kemikli etlerden aldım, maksadım akşamı halledelim sabahı sonra düşünürüz.

Tintincik bir daha o çöplüğün civarından ayrılmadı, inşaatlar sırasında sökülmüş kocaman bir kaya parçasının altını kazdı ve kendine yuva yaptı, beni uzaktan görünce o kadar tatlı bir şekilde koşardı ki adı da belli oldu böylece: Tin Tin. Sonra ufak ufak benim geldiğim yönü öğrendi ve acıktığında o taraflarda dolanır oldu ve bu minik seyahat apartman bahçesinde noktalandı.

Akşamları gelir bahçede yatar, yemeğini yer, sabah insanlar ortalarda görünmeye başlayınca ya çekilir tepeye gider, ya da bizim pencerenin dibinde uyur.
Dişiymiş, üç defa yavruladı, ilk iki yavrusunu sahiplendirdik sonraki 6 yavrudan sadece birini yaşatabildim zamanı gelince Tintin onu uzaklaştırdı. Yemek saatlerinde tepede diğer köpeklerle birlikte besledim, kendine bir sürü de kurmuş iki bıçkın delikanlı köpekle: Koca Ayak (Tintin'in yavrusu), Jagi ve Duman

Sonraki 9 yavrusunu anlatmaya dilim varmıyor, depremde gittiğimizde insanlar deprem çadırlarından evlerine geçtikleri bir sırada kar, kıyametten uzak bir yere doğum yapmak için bu çadırlardan birine yavrulamış. Çadır sahipleri Tin Tin'in olmadığı bir sırada -nasıl bir vicdansa bu artık- daha fare kadar yavruları buz gibi havada dışarı atmış, yavrular donarak ölmüşler, Tintin bir tanesini kurtarabilmiş, tekrar çadıra getirmiş ve o çadıra kimseyi sokmamış. Yavrucak büyüseydi sert bir köpek olacaktı bana bile hırlıyordu görünce Geçenlerde kayboldu bir daha gelmedi.

Belediye kısırlaştırma aracı getirince bu trajediler artık son bulsun diye mobil aracı arayıp Tin Tin'i almalarını söyledim. Gelip götürdüler, kısırlaştırma işlemi üç gün sürdü, birinci gün aç bıraktılar, sonra ameliyat ettiler, üçüncü gün de gözetimlerinde çorba kıvamında yiyecekle besledim. Sonra da tekrar getirip bahçeye bıraktılar. Yarası iyileşti, zaten küçücük bir şeydi.

Buradan taşınırken onu da yanımda götüreceğim, buralarda bırakamam bir başına. Depremden sonra Kurban Bayramı tatili için sözde bir haftalığına K.Maraş'a gidecektik, valizleri aldık giderken peşimizden gelmek istedi, yanına gidip sarıldım, seni götüremem ama çabuk döneceğiz korkma dedim. Arkama baka baka ayrıldık, başını yana eğip patisini kaldırıp indirerek inlemesini duyacaktınız.
Bayramın üçüncü günü ikinci deprem olup okullar şubata kadar tatil olunca bizim Van'a dönme işimiz de yattı. Oturup ağladım, Tintin için. 50 gün sonra döndüğümüzde çok şükür hayattaydı biraz zayıflamıştı (tepedeki sürü onu aralarına kabul etmiyor ve yiyeceklerini elinden alıyorlar) ama ben şişmanlatırım tekrar diye düşündüm. Nasıl etrafımda zıplıyor, üstüme atlıyor görmek lâzım.

İşte hikâyesini okuduğunuz kızım Tin Tin. Fotoğrafı ikinci kattan makineyi "zoom"layarak çektim ebatları gerçeğinden farklı çıkmış.

Eklenen Resimler
 

Düzenleyen Sûz-i Dilârâ : 25-06-2012 saat 15:05
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-06-2012, 13:45   #56
Ağaç Dostu
 
adacık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-03-2011
Şehir: istanbul
Mesajlar: 248
Bu güzel asil kız da bizim irmamız. Kimbilir nereden nasıl sokakla buluştu yolları. Keyfine göre gider gelir. Bir sabah ya da akşam görmesem yüreğim ağzımda beklerim. Bazen boynunda naylon bir ip, eski bir kemer ile gelir keser atarım. Suyu maması hep hazırdır. Çok hanımefendidir. Onu esirgemek adına alıp küçücük bahçeye kapatmak, esir etmek hiç içimden gelmiyor.

Mahallenin çocukları ile birlikte kollar gözetiriz. Kızım Ada'nın da en iyi arkadaşlarından bir tanesi. Haftaya izne çıkıyorum kısırlaştırmaya götüreceğim. Bir kaç gün iyileşene kadar yakından ilgilenme şansım olur.

Kim bilir aramızdan koşulları daha iyi, büyük bir bahçesi olan evlat edinmek ister.

Eklenen Resimler
    
adacık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2012, 17:17   #57
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 06-01-2008
Şehir: -
Mesajlar: 3,601
Galeri: 44
Hava gerçekten çok sıcak. Nefes alınmıyor dışarda. Klima sayesinde serin serin otururken bir yandan da ilgilendiğim sokak köpeklerinin halini düşünüyorum. Üstlerindeki tüylerin veya daha doğru olursa kürklerinin bizim üzerimizde olduğunu düşünelim bir an için. Gölge birer alan bulup, seriliyorlar bütün gün ama ne fayda o kürkü taşıdıktan sonra. Sularını o kadar çok tüketiyorlar ki sürekli kontrol edip, yenilemeniz gerekiyor. Ne olacak herkes bir kap (ben 3-4 kap koysam da) taze suyu kapısının önünde bulundursa diyorum en azından şu yaz günleri geçene dek.

En azından yazmamın sebebi ise, etrafımdaki insanlar (bahçelerinde köpek bulunanları kastediyorum) ne yazık ki kapılarının önüne bir tas su koymaktan acizler.
Soruyorum, siz benim yerimde olsanız, bu insanların hayvan sevgisine nasıl inanırsınız bu saatten sonra?

kelebek çalısı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-07-2012, 14:14   #58
Ağaç Dostu
 
Nariel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-04-2008
Şehir: Silifke & İstanbul
Mesajlar: 2,203
Galeri: 236
Merhabalar herkese,

Sokak köpekleri için olmasa da sokak kedileri için çok dertliyim. Arada kedi başlıklarında da yazdığım gibi sokakta ara sıra yemek verdiğim kedi yavruları var. Dün de bunları beslerken apartmandan bir adam çıkıp asıl hayvanın kim olduğunu davranışıyla göstererek; üstümüze yürüyüp bağıra bağıra hakaret edince "ya Allah" dedim polise şikayet ettim.

Saatlerce karakolda ben de vakit kaybetmiş olsam da, adamın hayatından çalınan o saatler bana çok tatlı geldi. Adam bir de gazeteci çıktı; haliyle o duruma düşmekten çok rahatsız oldu. Sonuç olarak davalarla ve o adamla uğraşmak istemediğim için "sözde" uzlaştık ama adam at gözlüklü kafasızın biriydi.

Neymiş, "yaşam alanına tecavüz"den karşı dava açacakmış. Peh, devletin kaldırımı ne zamandan beri yaşam alanın oldu. Polisler kesinlikle bu konuda dava açamayacağını söylediler adama. (Bu arada ben de adama çok güzel hakaret etmişim, yanımdakiler söyleyince güldüm halime neler demişim sormayın )

Çok kızgınım, ne rezil ve akılsız insanlar var. İnsan düşmanı, hayvan düşmanı. Bunlar kendine bile düşman, kendilerini sevmedikleri için dünyayı da sevmeyen sorunlu tipler.

Biraz kaba konuştuğum için özür dilerim. Sevgiler..

Nariel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-07-2012, 15:37   #59
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 07-10-2011
Şehir: Aydın
Mesajlar: 158
Hayvan sevgisi ile büyümeyen insanoğlu, maalesef insan olma vasıflarından da eksik yaşıyor.
Kendinde olmayan bu hayvan sevgisinin sizde de olmamasını istiyor.

Bazen sizin harcadığınız emeği küçümseyerek, maddi gücün, hayvan yerine insana verilmesi gerektiği gibi suçlamalarla da karşılaşabiliyoruz.
Hayvanlara harcananan bu paraların kaç çocuk okutabileceği gibi bir muhasebeye girme cüreti bile gösterebiliyorlar. İnsana verdiği "sözde" değere parmak basıldığını zannederek...

Bana ve yakınımdaki hayvanseverlere "kırık" ifadesini yakıştıran bu insanlar hep var ve hiç yok olmayacaklar. Doğa sevgisi olmadığı sürece birşeylerin değişebileceğini sanmıyorum.
Onlara göre; bu sıcakta sokak sokak hayvanlara su ve yemek dağıtan insanlardır anormal.
Sevgisiz yetişen bir aileden gelmelerini baş neden olarak düşündüğüm, ya da hayvan korkusunu ya kendi yaşamış ya da ailede bu korkuya tanık olmuş kişilerdir bu insanlar. Bu genellememde hiç hata yapmadım bu güne kadar.

"Neden bu hayvanlara bu kadar karşısınız?" soruları genelde anket amaçlıdır çünkü...

Bir de hayvan ayrımı yapanlar var.
Köpekleri asil, kedileri gereksiz varlıklar hatta nankör yaratıklar diye düşünenler...
Köpek sevgisi bu tür insanlarda koşulluluk ilkesine bağlıdır hep. Köpek yararlı hayvandır vesselam...
Onların besledikleri köpek bazen en üstün, pahalı ırk v.s de olabilir. Maddi güçleri ile aynı statüdedir onlar için hayvanlar.
Koruma amaçlı olduğunda köpekler, bakımlarının hakkını vermelidir. Koşulsuz sevgiyi bilmeyen bu tür insan grupları için hayvan sevgisi diye bir kavram yoktur.

Peki kediler öyle mi? Hem arsız hem nankördürler onlara göre.
Hamile kediyi hele hiç bahçelerine bile sokmazlar. Köpeklerini kedi düşmanı yapan, kendini soylu aile mensubu sanan aileler tanırım. Kediler cins köpekleri için bir kovalamaca, oyun, korkutma ve bazen de parçalatma canlısıdır. Av köpeği gibi kedi avlatan insansı canlılar bazen oldukça eğitimli de olurlar.

Sayın Nariel;
sizi çok iyi anlıyorum. Yazlıkçıların beni bu günlerde ve bu konularda bunaltmalarından olsa gerek ki ben de biraz içimi döktüm.
Kaybolan yavrular için pozitif düşünmeye çalışıyorum. Meraklarından yollarını kaybetmiş olmalarını veya birilerinin sahiplendiğini düşünmek istiyorum.

Doğaya saygısızlara ben de saygı duyamıyor ve bazen "kaba" laşabiliyorum.


Düzenleyen çisem : 16-07-2012 saat 17:42
çisem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-07-2012, 01:58   #60
Ağaç Dostu
 
YeniGine's Avatar
 
Giriş Tarihi: 09-05-2012
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 9,354
Bence gerçekten harikayız... Çok güzel işler başarıyoruz... Seviniyorum, hoşuma gidiyor... Maşallah... Benim de üç tane sokak köpeğim var; kapıdan çıktığım an hemen kuyruklarını sallaya sallaya dilleri dışarıda gelirler yanıma... Ben nereye onlar oraya. Hatta bir keresinde sokakta bir yerde 1 saat kadar işim var idi; inanın o işim bitene kadar yanımdan ayrılmadılar. Bana kızanlar, sinirlenenler, söylenenler yok mu elbette çok var.. Olsun hiç kimse umurumda değil. Onların benimle gezmeleri, dolaşmaları, beni yalnız bırakmamaları çook hoşuma gidiyor. Hattaa bazı komşularım; onların benim saz ekibim olduğunu söylüyor. Onlar benim saz ekibim, onlarla gurur duyuyorum.

YeniGine Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 15:50.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024