agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üyelerin Balkonları, Bahçeleri > Üyelerin Bahçeleri > Kendi Bahçemizi Yapalım
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 19-03-2009, 18:50   #1
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Başlarken...

Kendi Bahçemizi Yapalım bölümündeki yazılar, Peyzaj mimarı Sayın M. Ferruh Onur tarafından hazırlanmıştır. Kendisine çok teşekkür ediyoruz.
İyi okumalar... :)

Hayvanlar Alemi (Fauna), diğeri de Bitkiler Alemi (Flora) olup bilim ilerledikçe bu ana bölümler ikincil, üçüncül bölümlere ayrılsa da bunu, konuyu meslek edinen botanikçilere, biyologlara bırakıp ayrıntılara inmeyeceğiz.

Etrafımıza baktığımızda çok değişik bitki toplulukları görmekteyiz: Ağaçlar, çalılar, çiçekler, otlar, çimenler... Hepsi de yeşil olan bu bitkiler dünyamızın akciğerleri sayılırlar. Soluma, yanma, çürüme gibi olaylarla kullanılan havanın oksijeni bitkiler tarafından tekrar dünyaya kazandırılmakta, bu olaylar periyodik ve dengeli bir şekilde, dünya kurulduğundan beri devam edip gelmekte, havadaki oksijen miktarı bu şekilde sabit tutabilmektedir.

Şöyle bir düşünülse; bu bitki topluluklarının en azından havayı temizleyerek doğadaki dengeyi sağladığından dolayı ÇEVRE acısından en başta gelen bir ana, bir temel öğe olduğu hemen anlaşılır. Çevrenin bu ana öğesine biz kısaca YEŞiL diyoruz. Yukarıda da değindiğimiz gibi bitkisel varlıkların büyük bölümü; yapraklar, çiçeklerin çanak yapraklar kısmı , sapları, bazen gövdeleri hep yeşildir. (Mantarlar gibi pek küçük bir bölümünde yeşil yoktur ama bunlar hem çok azınlıktadır hem de d aha ziyade asalak ve parazit yaşarlar.)

Yurdumuzda yakın zamana kadar yeşilin değeri küçük bir toplum tarafından biliniyor, farkediliyordu. Büyük bir kesim ise yeşille pek ilgilenmiyordu. Yeşile, yeşilin doruk noktası olan (klimaks) ormana karşı bilinçli yönelme ilk defa I960'lı yılların başlarından itibaren hız kazanmıştır. Okullardan, kışlalardan başlayan ve medyanın desteğini alan bu yeşile yönelme, yeşile ulaşma, yeşili koruma, yeşili çoğaltma sevgisi, derneklerle, gönüllü kuruluşlarla, annelerle, babalarla birleşip büyük bir kuvvet oluşturdu. O kadar ki; yurdumuzda ormanların asıl sahibi, koruyucusu, yetiştiricisi, bakıcısı durumunda olan Orman Kuruluşlarını dikkatle izlemeye, kontrole hatta yönlendirmeye kadar...

Son yıllarda yaklaşık 30.000 bitki türünün ortadan kalktığı ve bu gidişle önümüzdeki 10 yıl içinde, bunun %15'inin daha yok olacağı; dünyada saatte 3000 dekar, dakikada 50 dekar ormanın yok olma temposunun böylece devam edeceği; örnek olarak alınan 260 hektarında (2600 dekar) 750 tür ağaç, 1500 fanerogam (çiçekli bitkiler), 125 tür memeli hayvan, 400 tür kuş, 100 tür sürüngen, 60 tür su hayvanı, 150 tür kelebek bulunan ve 1400 türünden kanser için ilaç hammaddesinin elde edildiği TROPİK ORMANLAR'ın 2000 yılı başlarında %80'inin yok olacağı; keza lösemili hastaların kaderini tayin eden ve Madagaskar adasında endemik olarak bulunan ve dünyanın başka bir yerinde yetişmeyen Catharanthus roseus isimli otsu bitkinin yayılış alanının %90'ının ortadan kalkmış olacağı; 1 2 bin yıl önce yurdumuzun Trakya kesiminin tamamına yakın bölümü ile Anadolu'nun ise %70'inin ve paçal olarak hesaplarsak tüm yurdumuzun %72'sinin ormanlarla kaplı olmasına karşın, bu durumun günümüzde %50 azalarak %22`ye düştüğü ve kaçınılmaz sebeplerle bu oranın daha da azalacağı gibi dünyanın güvenilir kaynaklarına dayanılarak saptanan bu örneklerin insanı dehşete düşürdüğü bir gerçektir.

İnsanlarca ancak 1970'li yılların başında `Kirlenen Doğa`, `Bozulan Ekolojik Denge`, hızla tahrip edilen dünyanın adeta akciğerleri ve en geniş ormanları olan Amazon Ormanları, delinen veya incelen ozon tabakası, nesli tükenmekte olan canlı varlıklar gibi çarpıcı örneklerini rakamsal olarak yukarıda vermeğe çalıştığımız büyük felaketlerin belirtileri farkedilerek ÇEVRE kavramı , Çevre Problemleri ortaya çıktı. ÇEVRECİLİK giderek önem kazandı ve yavaş yavaş disipline edilerek bir meslek, bir uğraş dalı haline geldi.

Şimdi tüm dünya bozulan ekolojik dengenin yeniden düzeltilmesi ile uğraşmaya başladı. ÇEVRE Bozuşmasında ya da ÇEVRE KİRLENMESİ 'nde etkin olan çeşitli faktörlerin en önemlisinin tahribe uğrayan, azalan, bozuşan yeşil varlıklar , ormanlar olduğunu yukarıda açıklamaya çalışmıştık. 1960'larda yeşile gösterilen duyarlılık, günümüzde daha kapsamlı olarak çevreye gösterilmeye başlanmıştır. Bundan sevinç ve kıvanç duymamak mümkün mü?.. Hastalık görülmüş ve tanısı yapılmıştır. Tıpta, `tanı tedavinin yansıdır` derler. Doğrudur. ÇEVRE'nin hastalığı tanındığına göre şimdi tedavisine, onarımına geçilecektir. Geçilmiştir de...

Artık bütün dünya elele verecektir. Kurtuluşun başka yolu, başka çaresi yoktur. Çevre, ulusların devletlerin, belli insan topluluklarının olmadığı gibi günümüzün de değil, bütün dünya insanlarının nesillere yayılı ortak derdi, ortak problemidir. Evrenseldir. Geçici değil kalıcıdır. Bize kendisini hissettiren, çocuklarımıza yaşam olanağı bırakmayacak olan bu bozuk gidişe, ırk, milliyet, yaş, cins, genç, ihtiyar hiçbir fark gözetmeksizin el ve gönül birliği ile ve inanarak azimle DUR demek zorundayız. Bu konuda hepimizin yapabileceği veya yapması gereken birşeyler vardır elbette...

Tüm ekosistemlerin en önemlisi ve temel ÜRETİCİSİ olan bir ORMAN EKOSİSTEMİ'nde:
  • Yılda l metrekare toplam yaprak yüzeyi ile 20.810 kcal. enerji ve 17 kg şeker üretildiği
  • 1 ha. ormanın yılda 16 tona yakın biyolojik kütle ürettiği
  • 150 metrekarekare toplam yüzeye sahip ağaç yapraklarının ürettiği oksijen miktarının bir insanın yıllık oksijen gereksinimini karşıladığı, (diğer bir ifade ile bunun 15-20 ağaç eşittir 1 insan gereksinimi demek olduğu)
  • Çok büyük bir kayın ağacının (Fagus silvatica) örnek olarak alman ve 1600 metrekare
    olarak hesaplanan toplam yaprak yüzeyi ile 10 insanın yıllık oksijen gereksinimini
    karşıladığı (bunu saatte 2.35 kg. karbondioksit alıp l.7 kg. oksijeni havaya vererek yapar), bir başka hesapla bunun 800 hanelik bir beldede oturan insanların l yılda çıkardıkları karbondioksit gazını bağladığı anlamına geldiği
  • Yüzeysel su kaybını çıplak toprağa göre 16 kere azalttığı, infiltrasyon kapasitesini 2 misli arttırdığı
  • Uygarlıktan(!) nasibini almış şehirlerde1 metreküp havada 500 bin partikül bulunmasına
    karşılık bu oranın ormanlar üzerindeki havada 1/1000 oranında azaldığı, yani sadece 500
    olduğu; gene örnek alınan 1 ha. kayın ormanının bir yılda 68 ton tozu, aynı büyüklükte bir
    ladin (Picea axelca) ormanının ise 36 ton tozu süzerek zararsız hale getirdiği
  • insanları rahatsız eden (trafik gürültüsü) gürültü limiti 80 desibeldir. Bu sınırdan
    başlayarak tesis edilen 250 m. genişliğindeki bir ormanlık alanın bu gurultuyu %50 azalttığı
    ve gürültü skalasındaki `evlerdeki oturma odası` düzeyine indirdiği
  • 1 ha. ormanın yılda 300 kg. kükürtdioksit gazını tuttuğu
  • Koruyucu etkisiyle havadaki radyoaktif materyali %30-60 azalttığı, radyoaktif
    tehlikelerde sığınılan ormanlarda ölüm oranının %50 azaldığı
  • Akciğer kanseri riskini %50, kalp rahatsızlıklarını da %25 azalttığı
  • 3000 yılda ancak oluşan 2-3cm. kalınlığındaki bir toprak katmanı, erozyonla hemen taşınıp yok olabilmekte ve bunu önlemenin tek yolunun da ORMANLIK alanların arttırılması olduğu
dikkate alınarak; yapmak istediğimiz ya da yapmak zorunda olduğumuz gönüllü işlerin başında AĞAÇ DİKlLMESl, ORMAN YARATILMASI, YEŞİLİN ÇOĞALTILMASI gibi görevlerin hiç vakit kaybetmeden bizleri beklediğini tekrarlamaya bilmem gerek var mı? O halde diyoruz ki, evimizin bahçesine, balkonuna, terasına; okulumuzun, kışlamızın, hastanemizin, fabrikamızın, sitemizin bahçelerine; boşluklara, yol boylarına ağaç dikelim, çiçek, çimen, çim ekelim; her yeri yeşillendirelim. Yeşillendirelim ki felaket haline gelme noktasındaki bozulan ekolojik dengeyi düzeltme yolunda bizim de katkımız olsun. Çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmakta üstümüze düşeni yapmış olalım.

Buradaki yazıların konusu, kendi bahçemizi kendimiz yapmak konusunda pratik bazı bilgilerin verilmesi yanında, özellikle ağaç, ağaççık, çalı ve çok yıllık bitkilerle DOĞA'nın yeşile doyurulması amacını taşımaktadır. Bahçeyi oluşturan diğer önemli bir bitki materyali olan çiçekler geniş bir şekilde ele alınması gereken bir konu olduğundan burada çok kısa, önemli notlar dışında çiçeğe yer verilmemiştir.
İlkokuldan başlayarak lise öğrencilerine kadar tüm çocuklarımıza, gençlerimize ve doğa ve yeşile gönül vermiş insanlarımıza yardımcı olmak; bu arada öğrencilerimizi okulda gördükleri derslerin yaşama nasıl geçirildiği konusunda bilgi sahibi yapmak amaçlanmıştır.

Büyük bir iddia taşımasa da özellikle pratik yönünün ağırlıklı olması nedeniyle peyzajcılara da yararlı olabileceği düşünülebilir.
Yurdumuzda, bahçe düzenlemesi ve peyzaj konularında ilk anlımı yapan ve bir bakıma Türk meslektaşlarına mesaj niteliği taşıyan, günümüzde yaşayan tüm ormancıların ve bunların bir kısmının da hocalarının hocası olan Prof. Dr. Alexis Chenchine'nin 1946 yılında yazdığı (Prof.Dr. ismail ERASLANın asistanlık döneminde tercüme ettiği) `PARK VE BAHÇE SANATI` isimli kitap, yakın tarihe kadar tek kitap olmasının yanında günümüzde bile daha mükemmelinin yapılamadığı örnek kitap olma niteliğini ve tazeliğini korumaktadır.

47 yıldır benim ve benim gibilerin ellerinden düşürmediği bu kitabın etkisinden kendimi sıyıramadığımı ve büyük çapta yararlandığımı belirterek, Alexis Chenchine Hocayı hayır ve minnetle yad ediyorum.

Name:  m_ferruh_onur.jpg
Views: 9123
Size:  24.9 KB

M. Ferruh Onur
Peyzaj Mimarı

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-05-2011, 21:06   #2
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 01-05-2011
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 0
Teşekkürler Ferruh Bey .

sgsuyar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-02-2015, 14:48   #3
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 10-11-2014
Şehir: Eskişehir
Mesajlar: 0
Merhaba;
Değerli doğa severler bende kendi bahçemi yapmaya niyetlenmiş emekli bir bayanım. Bahçemde tam yaşını bilmediğim 2 adet ıhlamur ağacı var ancak her ikiside kokusuz . Ihlamur ağacının o hoş ve keskin kokusunun olmamasının sebebi nedir. Ben çiçeğini yaz başında toplayıp kullanıyorum. Bir zararını görmedim ancak kokusuz oluşu bir kuşku duyuruyor. Bilgisi olanlar cevaplarsa minnettar olurum.
Selam ve sevsilerimle;
Filiz GÜR,

fgur26 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-02-2018, 23:54   #4
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 08-02-2018
Şehir: istanbul
Mesajlar: 0
sitemde kadinvsaglik.com bu yazınızı yayınlamayı düşünüyorum sorun olur mu

kadinvsaglik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Kapalı
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 10:39.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024