25-09-2012, 17:49 | #331 |
Ağaç Dostu
|
İlginiz için teşekkür ederim. Aradığım boyutlarda bir biberonu Van'da bulamadığım için buraya yazdım. Kedimiz çok küçük, dişleri daha yeni çıkıyor, aldığım biberonlar büyük geldi ağzına sığmıyor. İnce uçlu bir biberon şart doğru beslenebilmesi için. Üstünü başını ıslatmasa en küçük boy bebek biberonuyla idare edebilirim ama dediğim gibi ayağı iltihaptan iyice şişmiş durumda ve ayaklarının, üstünün başının kuru kalması lazım. |
25-09-2012, 17:57 | #332 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-09-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 112
|
Suzi dilara kediler için dondurma külahından biberon yapabilirsiniz. Resimde anlatılıyor bir deneyin belki işinize yarar. Ayrıca küçük kedilerin sindirim sistemi tam gelişmeiştir. O yüzden inek sütünü tam sindiremezler ve onun için sütün içine bir miktar su koyun |
25-09-2012, 18:29 | #333 |
Ağaç Dostu
|
Mesajı şimdi gördüm, yarın sabah civardakilere bakacağım, haberdar ederim. ( daha önce hiç dikkat etmemişim, var mıdır bilmiyorum, keçi için tvde gördüğüm şişe ağzına takılan emziklerden aramış ama bulamamıştım) |
25-09-2012, 19:44 | #334 |
Ağaç Dostu
|
Sayın cefrin, öneriniz için teşekkür ederim. Yokluk zamanında dikkate alınabilir. Aklımızda bulunsun. Sevgili limon, çok teşekkür ederim, haber bekleyeceğim. Siteden bir kişi daha bakacağını söyledi, inşallah bulunur. |
25-09-2012, 20:49 | #335 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-04-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 481
|
Cumartesiye kadar bulunamazsa beni haberdar edin lütfen. Oturduğum yer biraz mahrumiyet bölgesi ama Eminönü'nde bulabileceğimi düşünüyorum, gider araştırırım. Ayrıca yara-iltihap için elinizin altında Baticon bulunsa iyi olur. |
26-09-2012, 14:57 | #337 |
Ağaç Dostu
|
Ay çok sevindim. Çok teşekkür ederim. Beş gündür ayağına süt, mama bulaşıp ıslanmasın diye resmen savaş veriyordum. Bugün ilk defa ayağını basmaya başladı, bulanık gözleriyle miyav miyav beni arıyor uyandığında Adresimi gönderiyorum. |
28-09-2012, 20:38 | #339 |
Ağaç Dostu
|
Biberonumuz bu akşamüstü geldi. Şimdi alıştırma çalışmaları yapıyoruz. Kedicik büyük biberonu öğrendiği için başta biraz garipsedi ama ben biberonu yukardan sıkıp ağzına süt girmesini sağlayınca ufak ufak emmeye çalışıyor şimdi. Çok teşekkür ederim sevgili limon. Sevgili Nariel, önerdiğin yeni doğanlar için toz mamalardan aldım, kaynamış soğutulmuş suya belirtilen ölçekte karıştırıp süt yapıyorum. Perşembe bu mamaya bayıldı, biberonu bir türlü bırakmak bilmiyor çok içti artık yeter diye çekmeye çalışıyorum, bırakmıyor bütün gücüyle biberonu ısırıyor. Maviş de bu mamayı keşfetti Perşembe'yi bertaraf edip mamasına konmaya çalışıyor. Perşembe'nin ayağı çok iyi artık iyiden iyiye üzerine basıp evin içinde dolaşmaya çıkabiliyor (beni aramak için tedavisine aynen devam ediyorum. |
28-09-2012, 21:56 | #340 |
Ağaç Dostu
|
Umarım kısa sürede ulaştırırlar demiştim ama çok içten dilemişim demek ki... Bu kadar hızlı gelmesini beklemiyordum. Ufaklık senin ellerinde çok kısa sürede iyileşip, kocaman olacaktır. Aslında biraz daha uzun süre minik kalmalarını tercih ederdim(bencillik işte), gıdıma yerleştirip, hırıltısını dinlemek müthiş bir duygu. |
04-10-2012, 18:30 | #341 |
Ağaç Dostu
|
Arkadaşlar, yazmaya elim bir türlü varmıyor ama size haber vermek istedim. Minik Perşembe hayatını kaybetti. İki gün oldu. Çok çok çok ... üzgünüm. Kendime gelmeye çalışıyorum. O kadar alışmıştım ki çocuğum gibi olmuştu. Minik patileri, yeni görmeye başlayan iri, bulanık mavi gözleri, palacık bıyıkları, minicik burnu, kepçe kulakları, fındık suratı gözümün önünden gitmiyor. Ev bomboş geliyor, elimi ayağımı nereye koyacağımı şaşırdım, eve sığamıyorum. Ne kadar kötü durumda olduğumu anlatamam. Dün bahçedeki söğüt ağacının altına gömdük eşimle. Annesiz bu kadar oluyormuş demek ki. Allah hiçbir canlıyı annesiz bırakmasın ne kadar da sevseniz yetmiyormuş. |
04-10-2012, 19:00 | #342 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-01-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 390
|
Alıntı:
|
|
04-10-2012, 20:56 | #343 |
Ağaç Dostu
|
Çok üzüldüm...Öte yandan şu kısacık yaşamında sizin sevginizi, ilginizi hissetme şansını bulabildiği ve sokaklarda bir başına sefil olmadığı, belki de insanların işkencesine maruz kalmadığı için bu bir teselli, avuntu sebebi oldu. |
04-10-2012, 21:02 | #344 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-01-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 390
|
Ölümlere çok üzülüyorum.1 aylık bir kedi yavrusuda olsa, can vermek kolay değil, yaşamın sönmesi kabul edilemez. |
07-10-2012, 18:25 | #345 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 12-02-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 621
|
Önceleri okşadığımda bir kedinin mırıltısı, bir köpeğin kocaman gözlerini gözlerime dikip ellerimi yalaması, bir kuşun kara, iri gözleri beni mutlu eder huzur verirdi. Artık hayvanlarla beraber kendimi mutlu hissetmiyorum, boğazıma bir şeyler düğümleniyor, yaşlandığımdan belki de. Bir süre sonra mutlaka, verdikleri huzurdan kat kat fazla bir acı yaşatıyorlar. Bana ne diyerek, yanlarından yürüyüp geçemediğimizden bu acıyı hepimiz bir şekilde yaşıyoruz. Yanlarından yürüyüp geçmek mi? Ne yapar, nasıl yaşar o zaman bu minik canlar? Zor olsa da bu acılara katlanmamız, dayanmamız gerekiyor... |
07-10-2012, 20:39 | #346 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-01-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 390
|
|
08-10-2012, 08:40 | #347 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-11-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 194
|
Çomar biliyormusun ağaçlar.net'te Gülbahar teyze kadar sevenlerimiz varmışş! |
08-10-2012, 08:53 | #348 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-06-2010
Şehir: Kütahya
Mesajlar: 2,536
|
İnanılmaz bir görüntü. |
29-10-2012, 23:55 | #350 |
Ağaç Dostu
|
Kısırlaştırılmış kedilerin kulaklarına çentik atıldığını, bu yolla işaretlendiklerini okudum bir kaç yerde. Bu konuda bildiklerinizi paylaşır mısınız? Örneğin bir kaç yıldır mahallemizde yaşayan bu tatlı kedinin kısırlaştırıldığına dair bir işaret olarak kulaklarında bu izler mevcut olabilir mi? |
01-11-2012, 20:37 | #351 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 22-09-2009
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 18
|
Erkekse kısırlaştırılıp kısırlaştırılmadığı anlaşılır zaten. Dişilerin bir kulağının yan kısmına belirgin bir çentik atılıyor. Minik bir üçgen parça keser gibi, kavga izleriyle karıştırmak pek mümkün değil. Bu kedi dişiyse öyle bir çentik göremedim, kulak kenarları düzgün. |
01-11-2012, 21:14 | #352 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-04-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 481
|
Sol kulağının (siyah olan kulak) ucu kesilmiş gibi duruyor. Sanırım kısırlaştırılmış, ancak dişiyse emin olmak için Mart ayında bir gözlemlemek lazım Erkekse şu işaretleme hareketlerini yapmıyorlar. |
04-11-2012, 14:30 | #353 |
Ağaç Dostu
|
Bugün çok moralim bozuk. Yaklaşık 2.5 aylık oldu benim minik Fincan'ım. Ama inanılmaz derecede haşarı. Düz duvara tırmanmak tam da onun işi. Onu yol ortasına atmışlar bir arabadan. Minicikti bulduğumda. Beni annesi sanıyor ve hep yanında olmamı istiyor. Geldiğinden beri evde kırılıp dökülmedik bir şey kalmadı. En güzel dediğim çiçeklerimi saksılarıyla tepetaklak etti. İflahım kesildi toprak temizlemekten. Menekşelerin çiçeklerini ısırıp kopartıyor. Sukulentleri kıtır kıtır dişliyor. Geçen gün bahçeye inerken yanımda indirdim. Duvarın üzerine çıkıp kedi düşmanı komşuların bahçesine geçmeye kalktı. Son anda alabildim. Bu yüzden bugün bahçeye inerken yanıma almak istemedim. Bahçe dediysem öyle toprak falan yok ama saksılarda ekili çiçekler ve bazı sebzelerim var. Bugün de kışlık bakımları yapacaktım. Uzun sürecekti işim. Balkondan ben de geleceğim diye miyavlamaya başladı. Aradan 5 dakika geçmemişti ki bir gümbürtü koptu. Fincan, bir koca toprak saksı kalanchoe ile beraber ikinci kattan bahçeye düştü. İnanılmaz bir korku yaşadım. Parçalanan onca çiçek saksısı bir yana, ya ona bir şey olsa ne yapardım ben? Hemen kucaklayıp yukarı çıkardım. Veterineri aradım kırık çıkığı yok gibi ama canı acıyor. Saatlerdir kıpırdamadan yatıyor. Annem son sözünü söyledi: Seçimini yap! Çiçekleri ister at, ister sat dedi. Daha büyüdüğünde uslanacağını biliyorum ama o zamana kadar ne yapacağım ben Fincan kızımla? Ne Fincan'dan ne de çiçeklerimden vazgeçmek istemiyorum... Elim ayağım tutmaz oldu... Düzenleyen loveforlife : 04-11-2012 saat 21:55 |
04-11-2012, 20:06 | #354 |
Ağaç Dostu
|
Sn. loveforlife, Benim kaybettiğim kedim de sizin ufaklık gibi zamanında oldukça hiperaktif ve türlü yaramazlıklarla(aslında içgüdüsel olarak sergilediği davranışlarla) beni adeta peşinde koşturuyordu. Enerjisini boşaltabileceği her alternatifi kaçırmadan evdeki kanepe, perde, duvarlardaki aplikler, kapılardaki sineklikler, bahçe duvarını aşarak yan bahçelere gezintiler yaparak taa ki enerjisi tükendiğinde süklüm püklüm 'ben geldim, şöyle kaslarıma güzel bir masaj fena gitmez hani' diyerek mırıldanmaya, kendini sevdirmeye başlıyor sonra da derin uykusuna dalıyordu. Uyandığında gözleri ile yeni cinlikler peşinde olduğunu bana hatırlatana dek rahattım, bu da oldukça kısa bir zamana denk geliyordu Endişe etmekte haklısınız, çünkü ben de tam üç kere üst balkondan bahçeye düştüğüne tanık oldum. İkisi toprak, biri beton üzerine idi yanlış hatırlamıyorsam. Aşağıya inip almak için baktığımda, ben nerdeyim, burası neresi gibi şaşkın oluyor, bitkileri incelerken, beni gördüğünde kabahatini biliyor gibi sessizce miyavlıyordu. Kötü bir durumla sonlanmasa da bu düşmeler ve aslında kediler için her zaman dört ayak üzerine düşerler ve anatomileri de buna müsaittir dense bile her zaman için şanslı olamayabilirler de. Çeşitli kırık ya da travmalara maruz kalabilir, sakatlanabilirler. Kedilerin enerjisini atabileceği çeşitli tırmalama aparatları, toplar, severek oyalanabileceği oyuncaklar bularak onu meşgul etmek biraz da kedi sahiplerine düşmekte. Özellikle yaşını tamamlamamış yavru kedilerin hareketliliği maksimum seviyede oluyor. Bir de kedilerin eş bulmak için evden kaçma, bunu da gerekirse balkon, pencere gibi yüksek ve tehlikeli yerlerden her ne pahasına olursa olsun yapacağını da göz önüne alarak uygun zamanda kısırlaştırma operasyonunu veteriner hekime gerçekleştirdikten sonra daha sakin ve sizinle ev içinde uyum yakalayarak yaşayacak bir kedi sahibesi olacağınızı söyleyebilirim. Canlılar, kedi, köpek, kuş hiç farketmez, evimizin içinde bizlerle ortak bir yaşam alanını paylaşıyorlarsa bizlere düşen sorumluluk da kendimizi onlara göre programlamamız olacaktır. Bir müddet bu tip kazalara ve çıkabilecek olası sorunlara karşı azami dikkat etmenizi öneririm. Haklısınız, ne çiçeklerden, ne de Fincan' dan vazgeçmek için sebepten sayılmaz bunlar. Kedi sahiplerinden size daha bir çok faydalı öneri, tavsiye geleceğinden eminim. Fincan ile birlikte neşeli saatler, uzun, mutlu zamanlar geçirmeniz dileğiyle |
10-11-2012, 16:31 | #355 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba 8 Kasım perşembe günü kedilerimizi( Mırnak, Sibel ve kızı küçük Sibel) kısırlaştırmak için veteriner hekime emanet ettik... Onlar içinde, bizim içinde zor bir gündü.. Neyseki, bir problem olmadan bu operasyonu sağ sağlim atlattık... Derin oh çektik... Mırnak Sibel |
12-11-2012, 17:09 | #356 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba... Yavrular büyüdü, kocaman oldular. Sabahleyin bahçeye geldiğimde, kapıda karşılayanlarım çoğaldı... Bir haylaz ki sormayın... Yakışıklı, kerata... Hık demiş anasının, burnundan düşmüş... Hepsi bir arada... |
12-11-2012, 18:23 | #358 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-02-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,405
|
Nuri bey kedinizi ve digerlerini kısırlaştırmışınız ne iyi etmişiniz sizi canı gönülden kutlarım. Yine sıcacık kareler benim cok hoşuma gidiyor kedi ve köpek besleyenlerin cektigi bu birliktelikler. Bazende köpek besleyemedigim icin üzülmüyor degilim |
12-11-2012, 20:36 | #359 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-11-2012
Şehir: Kocaeli, Avşa Adası
Mesajlar: 1,142
|
Sevgili dostlar, Aşağıda sunduğum olayı aynen yaşadık, yazıyı da olayı yaşarken yazdım. Yanılmıyorsam beş yıl önce oldu bunlar... "Beni yakından tanıyanlar bilir. İki kedi var bizim evde. Biri Tırmık, biri Munise... Kedi cinsi için hiçbir sevgimiz, sempatimiz, hatta ilgimiz yoktu. Hikayeleri uzun… Şu kadar özetlenebilir: Ondört yıl oldu onları elimize alalı… Gözleri açılmamış iki “enik” idiler. Ölüme terk edilmişlerdi… Aldık, yaşadılar… İşin kısası, doğrusu bu!.. Tırmık, maşallahı var; dokuz kiloluk bir toraman… Benimle konuşur. Dediğimi anlar, ben de onun dediğini anlarım. Bazen anlaşamaz, kavga ederiz… Ama, her şeye rağmen, birbirimizi severiz… Munise, vahşiliğini hiçbir zaman terk edemeyen bir dişi oldu. Hiç evcil bir kedi olmadı. Hep onurlu kaldı… Geceleri yattığı yer, evin annesinin ya da kızının koynu oldu. Beni, yani evin babasını ne zaman hatırladı derseniz… Mart kedisi olduğu günlerini bana ayırdı. Nasıl bir içgüdü ise?.. O gecelerde, kolumda yatarken… Gözlerine baktığımda, benden medet uman bir dişi görürdüm!.. *** Doğuştan gelen bedensel zayıflığı, ona çok çektirdi… Bize de!.. Raşitik büyüdü. Sinirsel nedenlerle, her kızdığı durumda, öğürmekten bir hal oldu… Erkek kardeşi Tırmık’ın dokuz kilo olduğu şartlarda, altı buçuk kiloyu aşmadı. Dişilik duyguları, ona “tenasübünü” korumayı öğretmiş olmalı… Allah için… güzel kızdı doğrusu!.. Çok çekti, çok hasta oldu… Yumurtalık iltihabı, karaciğer yetmezliği, son devirlerinde konulan tanılar oldu. Kediler, insanların yakalanabileceği her türlü hastalığa yakalanabiliyorlarmış, bilir miydiniz?.. Bu nedenle, kedilere özel veteriner ilaçları yok piyasada… İnsanlara, genellikle çocuklara uygulanan ilaç tedavileri, aynen kedilere uygulanabiliyor. *** Farkındayım, çok uzattım… Bir türlü asıl konuya gelemiyorum; ama kabullenmek, söylemek gerek!.. Munise çok hasta… Ölüyor!.. *** Önce, arka ayakları felç oldu… Nasıl güçlü bir yaşama azmidir ki, ön ayakları ile kendini çeke çeke direndi hayata önceleri… Sürekli ilgilenen veteriner kardeşim, bundan sonrasının azap vereceğini, bu nedenle uyutulmasının en doğru hareket olacağını belirtti… Düşündük doğrusu, taşıyabilir miyiz diye…Çekebilir miyiz diye!.. Ama!.. Allahın verdiği canı almak, haddimiz değil… Bu yüzden, son nefesine kadar biz bakarız ona diye karar verdik eşimle birlikte… *** Hafta sonu, Avşa’ya iki günlük gidiş-gelişimden sonra gördüğüm Munise, bedeninin üst yarısını da kaybetmiş, sadece boynunu kullanabiliyordu. *** Daha fazla detaya girmek istemiyorum… Artık, ne yemek yiyebiliyor, ne su içebiliyor… Sadece bakıyor!.. Ve… Ben… Ağlıyorum!.. " Evet, öykü bu!.. Tırmık hâlâ yaşıyor, evlenen kızımızın evinde. Tam bir obez oldu!.. Aileden kimse Munise'yi unutmadı!.. |
12-11-2012, 21:20 | #360 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Yazdıklarınızı okurken gözyaşlarıma hakim olamadım. Ben de olsam, son nefesine kadar o meleği yalnız bırakmazdım. Allah'ın verdiği canı almak ne haddimize! Gururlu ve asi kızınız Munise çok çok iyi bakılmış, yaşadığı zamanlar ona acılarını unutturacak mutluluklar sunmuş. Ne mutlu ki sizin gibi bir aileyle yaşamış o kısacık hayatı. Allah size sabır versin Muniseciğin ardından. Öylesine aileden biri oluyor ki bu canlar. Şimdi kucağımda kıvrılmış olan Fincan Hanım'a bakıyorum. O anlamlı bakışlarıyla alıp götürüyor beni uzaklara. Geceleri uyumak için (annesi olduğumu zannettiğinden) benim yatağımı tercih ediyor. Ama tüm cadılıklarına rağmen onsuz bir hayat düşünemiyorum... |
|
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|