agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Mutfak > Aperitifler, Çorbalar, Salatalar, Soslar > İçecekler
(https)




Beğeni Düzeni13Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 29-06-2007, 12:14   #61
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Guler Mesajı Göster
Sevgili arkadaşlar
Serinleten içeceklerdeki limonata tariflerinizi yemek defterime kaydettim. Hepinize teşekkürler.
Sayın Guler,
Öyle teşekkürle kurtulamazsınız. En az bir tarif de sizden bekliyoruz...

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 12:47   #62
Ağaç Dostu
 
GLCN's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: BURSA
Mesajlar: 844
Galeri: 15
Az önce bende burayı okuyarak evdeki malzemelerden(tarçın, karanfil, ıhlamur, yeşilçay, nane,az şeker ) bir şerbet uydurdum güneşte demlenmesini bekliyorum bakalım tadı nasıl olacak?Denediğimde zehirlenmezsen sonucunu yazarım?

GLCN Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 19:05   #63
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,409
Galeri: 103
Sevgili hassoman
Bende tarif çok. Mutfak merakım bir hayli fazla. Rahmetli annem erkeklerin aşkı mideden geçer, kocanı eve bağlamak istiyorsan iyi yemek yapmaya çalış, düzgün sofra kur derdi. Bu arada da yemekle de pişecekmişim. Ben de öyle yapmaya gayret gösterdim. Allaha şükür çok mutluyum. Senin yazını okumadan evvel de kahve köşemizde 1315 sayılı tarifi vermiştim. Ama istediğin birşey varsa belirt , yanıt vermeye gayret ederim.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 21:12   #64
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Guler Mesajı Göster
Sevgili hassoman
Bende tarif çok. Mutfak merakım birhayli fazla. Rahmetli annem erkeklerin aşkı mideden geçer, kocanı eve bağlamak istiyorsan iyi yemek yapmaya çalış, düzgün sofra kur derdi. Buarada da yemekle de pişecekmişim. Ben de öyle yapmaya gayret gösterdim. Allaha şükür çok mutluyum. Senin yazını okumadan evvel de kahve köşemizde 1315 sayılı tarifi vermiştim. Ama istediğin birşey varsa belirt , yanıt vermeye gayret ederim.

Rahmetli annenizin öğüdü mutlaka işe yaramıştır Ama küçücük bir itirazım olacak.
Siz güzel yemek yaptığınız için eşiniz eve bağlanmadı. Eşiniz eve bağlı olduğu için siz güzel yemekler yaptınız

Ben sizden dilediğiniz bir reçeteyi yazmanızı rica etmiştim. Siz benden sipariş istediniz.
Pekala...
Yapımını merak ettiğim çok yemek ve içecek var aslında. Mesela kireç kaymağı işlemini hep merak ederim. Sanırım Hatay yöresinin kireç kaymağında bekletilmiş tahin ve cevizle ikram edilen bal kabağı tatlısı var... Bir de reyhan şerbeti...
Biliyorsanız bunların reçetelerini rica ediyorum, bilmiyorsanız bir adet geleneksel bir şerbet tarifi yazın...
Dostlukla kalın efendim...

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 21:13   #65
Ağaç Dostu
 
Balıkcı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-01-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,252
Galeri: 15
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Guler Mesajı Göster
Sayın Balıkçı
Benim bakçemde 98 kök gülüm var, renk renk ve çeşit çeşit. Hatta evvelki sene İtalya'dan 50 adet çelik getirttim(ama kargoda 18 adedini almışlar) bana 32 kaldı, bu arada 2 adedi de kurudu. Ama peygamber Gülü dediğiniz gülü bilmiyorum. Bu gül reçel yapılan Isparta gülü mü? Yok başka ise çelik zamanı bana verebilirmisiniz?


Peygamber Gülü adına bir başlık açmıştık.
İnşallah üretebilirim de bütün dostlara ulaştırabilirim.
Bu gül, bana annemden babamdan hatıra kaldı, benden de sizlere kalır inşallah.
http://www.agaclar.net/forum/showthr...amber+G%FCl%FC

Balıkcı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 21:38   #66
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Peygamber Gülü

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Balıkçı Mesajı Göster
[/B]
İnşallah üretebilirim de bütün dostlara ulaştırabilirim.
Bu gül, bana annemden babamdan hatıra kaldı, benden de sizlere kalır inşallah.
http://www.agaclar.net/forum/showthr...amber+G%FCl%FC
Aman Üstad, beni de sıraya koyun. :Haberiniz olsun, bahara otobüse atladığım gibi yakanıza yapışıyorum.
Hele "Bu gül, bana annemden babamdan hatıra kaldı, benden de sizlere kalır inşallah..." dedikten sonra artık bu farz oldu. Biz de çocuklarımıza bırakırız inşallah!.. Bu arada bunun karşılığında ben size ne sunabilirim onu düşünmüş olurum.
Dostlukla kalın efendim.

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2007, 21:48   #67
Ağaç Dostu
 
Balıkcı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-01-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,252
Galeri: 15
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hassoman Mesajı Göster
Aman Üstad, beni de sıraya koyun. :Haberiniz olsun, bahara otobüse atladığım gibi yakanıza yapışıyorum.
Hele "Bu gül, bana annemden babamdan hatıra kaldı, benden de sizlere kalır inşallah..." dedikten sonra artık bu farz oldu. Biz de çocuklarımıza bırakırız inşallah!.. Bu arada bunun karşılığında ben size ne sunabilirim onu düşünmüş olurum.
Dostlukla kalın efendim.
Dostlarımızın, başımızın üstünde yerleri vardır.
Sevdiğim bir çiçeği, onu seven, sevecek olan bir dosta vermenin getireceği mutluluktur, bunun karşılığı.
BAşka bir şey aramaya gerek yok.

Balıkcı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2007, 18:25   #68
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,409
Galeri: 103
Sevgili Hassoman,
Yazında beni imtihan etme istediğini sezer gibi bir duyguya kapıldım. Mutfak merakım fazla demekle herşeyi bilirim diye de bir iddiam yok. Sizin mesleğiniz ahçılık mı? Tariflerinizden öyle sezdim. Ben emekli bir ev hanımıyım. Öğrenmenin yaşının olmadığı fikrine de inanıyorum. Yaşça benden küçüklerden de çok şey öğrenmişimdir, ayrıca bundan da büyük keyif alıyorum. Çerkez kızıyım, bizim örf ve adetlerimiz biraz daha değişiktir. Rahmetli annemin dediklerine sen hernekadar katılmıyorsan da ben hep faydasını görmüşümdür, ve mutluluğumda da büyük payı vardır. Size söylediğim gibi kahve köşemizde içimden gelerek bir tarif-ki çok kolay-vermiştim. Ama sen bana Hatay mutfağını soruyorsun Biz Çerkezlere ait olan yemeklerden dilediğini sorabilirsin.
Allahtan yemek defterimdeki notlardan kabak tatlıları ile ilgili kısımda ufak bir not düşmüşüm. Kireç kaymaklı kabak. Kendim hiç denemedim ama aldığım not şöyle: O yöreye has bir kabak varmış, hem içi hem de dışı beyaz. Onları çok kalın olmamakla beraber çok ince de değil dilim dilim kes, bir tepsiye döşe üstüne toz halinde kireç (bazıları kireç kaymağı koyuyormuş) dök. Oda sıcaklığında 1 gece beklet. Ertesigünü o kireçtozundan dolayı sertleşiyormuş.
4-5 su bol suyla yıka, sonra üstüne bol soğuk su koy ve 1-1.5 saat dinlendir.
Daha sonra ateşin altını yak ve şekerini koy. aşağı yukarı 1 kilo kabak için 1.5 kilo toz şeker. İyice pişir. Soğuduktan sonra çekilmiş ceviz ile servis yap.
AFİYETOLSUN.

Reyhan şerbetini bilmiyorum, ama yapmadığım halde tahmin edebiliyorum. Reyhanı yemeklerimde çok kullanırım. Herhalde Şeker ve limonla hazırladığımız şerbete güzel koku versin diye Reyhan koyuyoruz. Bunu en kısa zamanda denemekte fayda var.
Bilmiyorum tariflerimle seni tatmin edebildim mi? Sağlıcakla ve afiyetle kal.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-07-2007, 17:48   #69
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Hassoman'ın iki tarifini karıştırarak ve evde olanlarla idare ederek güneşte yaptığım buzlu çay. Şekersiz yapmama rağmen gerçekten çok güzel. Ayrıca doğal.

Eklenen Resimler
 
nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-11-2007, 18:03   #70
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Tükenmez

Gazeteci Çetin ALTAN unutulmaya yüz tutmuş içeceklerimizden söz ederken Müselles, tükenmez, koruk şerbeti ve üzüm sirkesi başlıklı yazısında ‘tükenmez’den şöyle söz etmiş: "Tükenmez", yarı yarıya suyla doldurulmuş bir kübün içine çürümüş, yahut çürümeye yüz tutmuş hüvez, muşmula, ayva, üzüm gibi meyveler atılarak yapılır ve tahammur etmesi beklenirdi. Sonra da suyu küpten alınıp içildikçe, yerine su eklenirdi. “

Ve sonra eklemiş:“…nasıl oldu da, "müselles", "tükenmez", "koruk şerbeti" kaybolup gitti?
Çünkü yerlerine, markaları evrenselleşmiş başka içecekler geldi.”
](yazının tamamını okuyun derim http://www.milliyet.com.tr/2007/04/14/yazar/altan.html

Evet, muşmula (döngel) pazara çıkınca benim aklıma hemen eski bir Anadolu içeceği olan ‘Tükenmez’ gelir…
Kendi çapımda yaparım.
İnatla yaparım.
Bu devirde hâlâ tükenmez yapan eski kafalılar var, bu bilinsin yani...

Size vereceğim ölçüleri bire bir uygulamanız şart değil. Muşmulası ağırlıklı olsun yeter. Geri kalan malzemeyi damak tadınıza göre artırır veya azaltırsınız. Elbette aradaki oranları fazla kaçırmadan. Önce denemek için az yapın derim; severseniz ölçüleri artırabilirsiniz...

Şimdi geçelim reçetemize:

2 kg muşmula
1 büyük ayva
2 iri elma
2 iri armut
(elma büyüklüğünde olacak. Öyle tanesi 1 kg gelen deveci armutları kadar değil)
2 dolu avuç üzüm kurusu (Yaşı da olur)
2 dolu avuç vişne kurusu (Dondurulmuşu da olur)
25 su bardağı su.. (İki buçuk değil ha. Yanlış okumayın en az yirmibeş bardak sudan sözediyorum)5 su bardağı şeker ](0 (sıfır) bardağa kadar indirebilirsiniz)

Eskiler bu malzemeyi (örneğin muşmula 10 kg falan yani) musluklu tahta fıçılara koyarmış. Nereden bulacağız şimdi bu fıçıları dimi ya? Ama, hani belki evinizde piknik için musluklu (büyük) termos vardır. Ya da Musluklu bir bidon. Yoksa mecburi kavanoz… Ne yapalım… Eskiyi sürdürmek kolay değil...

Malzemeleri güzelce yıkadıktan sonra ayvayı, elmayı, armudu çekirdek yataklarını temizleyip dilimliyoruz (Kabuklar soyulmuyor). Diğer meyvalarla (muşmula, üzüm, vişne) karıştırıp katlar arasına şekeri serpiştirerek kabına koyuyoruz. (Bazıları kabın üstüne tülbent içinde bir dilim ekmek içi veya bulgur koyar.) Üzerine suyu (musluk suyu olmayacak) doldurun ve ağzını kapatın. Arada bir sallamayı unutmayın. 20 gün sonra içeceğimiz hazırdır. Musluktan (üzerinden ne kadar aldıysanız o kadar şekerli su ekliyorsunuz. İşte tükenmez adı buradan geliyor. Peki ne zamana kadar içilecek bu? Tamam artık, tadı abdest suyuna döndü bunun diyene kadaaaar!..
Bu içecek insana yaramaz da ne yapar?
Afiyet olsun...

nuaymu beğendi.
hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2007, 08:38   #71
Ağaç Dostu
 
celalsungur's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-08-2007
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 1,632
Galeri: 93
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hassoman Mesajı Göster
Bu içecek insana yaramaz da ne yapar?
Afiyet olsun...
Harikasınız, okuması bile keyif veriyor.
Bir de Kayseri civarında tanınan, ''Girabolu'' var, o da çok serinleticidir. Kayseri'liler yaz sıcağında meyvesini yediklerinde veya sıkıp suyunu içtiklerinde ''yüreğim soğudu'' derler. Girabolu(Viburnum opulus (Gilaburu - Gilabolu) ) bölümünde detayları okuyabilirsiniz. Küplerin içine meyvesini koyup üstüne su ilave edip yanlış hatırlamıyorsam meyveler suyun üstüne çıkmasın diye bir de yassıca taş koyarlardı, bir süre sonra yerdik.. Böbreği temizlediği, taşları düşürdüğü söylenirdi.

Eklenen Resimler
 

Düzenleyen celalsungur : 27-11-2007 saat 09:31
celalsungur Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2007, 15:05   #72
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Sevgili celalsungur,
Önce beğeninizden dolayı teşekkürederim.
Girabolu anlaşıldığı kadarıyla şifası bol bir bitkiymiş. Öneriniz üzerine araştırdım, Sağolsun sevgili Selahattin Yılmaz ayrıntılı bilgiler vermiş (Bknz: Viburnum opulus (Gilaburu - Gilabolu))
Girabolunun kullanıma hazır hallerini büyük baharatçılarda oldukça hoş ambalajlar içinde ilaç niyetine satıldığını gördüm. Türk malı değildi sanırım. Market raflarında da alkolsuz içecekler reyonlarında rastlıyorum. Ama bu haliyle alıp denemedim... Yalnız Kayseriler yine Kayserililiklerini yapmışlar yine. Diğer içeceklerine göre pahalı yani... (Ama yararlarını düşününce sözümü geri alıyorum...)Şaka bir yana nicedir merak ettiğim ve en kısa zamanda tadına bakmama vesile olacağınız bir içecek...

Kültürümüze sahip çıkalım der dururuz ya, bundan murat hep dilimiz, edebiyatımız, müziğimiz, tutum ve davranışlarımız falan akla gelir... Oysa yeme, içme de bunun içinde... Hâttâ kültürel bir yaşam tarzının gereği. Bu tür içecekler bu nedenle aklıma düşüyor benim. Bakın örneğin şu müselles, haydariye, [B]sübyeler [/B](badem veya kavun çekirdeğinden yapılıyor), [/I]ve daha adını duymadığım, bihaber olduğum içeceklerimizin nasıl yapıldığını bilen bir avuç insan kaldı... İnanın unutulacak tatlar, kokular, renkler değil bunlar...

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2007, 16:11   #73
Ağaç Dostu
 
celalsungur's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-08-2007
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 1,632
Galeri: 93
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hassoman Mesajı Göster
[B]

İnanın unutulacak tatlar, kokular, renkler değil bunlar...
Globalleşme adı altında, Batı kadar üretmeden, batı gibi tüketme tutkumuz, bizi kendi güzelliklerimizden uzaklaştırıyor maalesef. Koşuşturma içinde bu forum olmasa, çocukluğumun bu nefis lezzeti Girabolu'yu aklımın bir yerinde yıllarca daha tatmadan taşıyacaktım. Ama ben de sizin gibi peşine düşeceğim, pahalı da olsa satın alacağım, fidesini dikmiştim bir yerlere, akibetini takip edeceğim, Kayseri'den eş'e dost'a meyvesini getirtip kendim hazırlayacağım ama mutlaka tadacağım, Coca Cola kültürüne alıştığımız kadar, eski alışkanlıklarımıza da sahip çıkmaya çalışacağım. Sizin tarifin koyduğunuz o nefis lezzetleri de mutlaka tadacağım. Saygı ve sevgilerimle. İyi ki varsınız sevgili dostlar.

celalsungur Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-05-2008, 15:37   #74
Ağaç Dostu
 
Tuba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 394
11 / 2007den sonra şerbet muhabbetine ara verilmiş. Belki şimdi yazacakalar olur:

Benden mesela. Şerbet deyince bir çağrışım yapmadı ama gelincik şerbetini görünce aklıma geldi. Dedemin bahçesi vardı bir zamanlar. (Sonra beton döküp garaj yaptılar ) Bahçede kırmızı kocaman güller açardı. Gül şeklini bozupda dökülmeye başlatınca toplanır, yapraklar ayırlır, temizce yıkanır ve şeffaf mümkünse cam bir kavanoza konur. İçine arzu edildiği kadar şeker ve limontuzu konulup dama bırakılır. Adıyamanın yaz günü damda 24 saati var ama teyzen peşinden terlik atınca mecburen 3 gün bekliyorsun. 3 gün sonunda evde varsa taze nane ve buzla süper olur. Sadece kırmızı gülden yapardı teyzem. Sarı-beyaz güller acı oluyormuş.

Ankara'ya gelince güneşi ben görmüyorum ki bırakın gül şerbeti yapalım. Ben de çocuk aklı işte kendimce pratik çözüm buldum: Gül yine ayıklanır temizlenir. Cezveye az suyla beraber konur, şekeri limon tuzu atılır ve kaynatılır. Karıştıra karıştıra.. Geniş bir kapta yapıyorsanız yaprağın kırmızısının yavaş yavaş ortasına toplanıp bir anda suya salındığını görebilirsiniz. Çok zevkliydi Altı kaparılır ve soğuk su konur. Bardağa alırken yine taze nane ve buz.

Kübra geldi aklıma hep onunla yapardık. Kural : Ocağı kullanırken ya annenden izin al **** annene gözükme

Tuba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2008, 23:28   #75
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Gül Şurubu

Bakın işte gül zehirlenmesi diye bir şey duydunuz mu? Tabi Müjgan hanım genetik bir sorun olarak eksik ya da yetersiz bir enzimden söz etmezse...

Efendim şimdi Gül reçeli, Gül şurubu ve Gül şerbeti zamanı...
Isparta güllerinin zamanı geçti geçiyor... Elinizi çabuk tutun...
Daha kokulu oldukları için sabah erkenden toplamak gerekiyormuş ama ben gece yarısı topladım... Kokuları gerçekten baskındı. Yedi sekiz olgunlaşmış güllerden topladım. Yaprakların dipteki beyaz kısımları kestim. (Bir gülün yapraklarını parmak uçlarınızla toptan alıp, dağıtmadan kesiverin. Yoksa tek tek aklı olan uğraşmaz yani... Bu beyaz kısımlar neden kesilir bilmiyorum. Keslimesi lazım dediler ben de kesiyorum)
Güzelce yıkadım...
Bir kavanoza, bir kat şeker, bir kat gül yaprağı olmak üzere güzelce döşedim. Üzerine bir limonun suyunu sıktım. Aslında beş on kırmızı gelincik çiçeği bulsaydım (siyah kısımları çıkarılacaktı) iyiydi ama uğraşamadım onunla...

Neyse, kavanozdaki şekerli güller iki gün bekleyecek. Sonra bunları kavanozdan çıkarıp üzerlerine ara ara şeker ekleyerek parmaklarımla bir güzel oğuşturarak macun haline getirmeye çalışacağım. Elbette ara ara içme suyu eklemek gerekecek... Sonra istediğiniz tada gelinceye kadar su ve varsa iki-üç kaşık hazır gül suyu ekleyip dolap da bir gün bekleyecek. Sonra süzüp güzelce içilecek...
Isparta gülünden reçel ve şurup yapacaksanız kolları sıvayın derim...

Sırada nane likörü var

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2008, 01:03   #76
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hassoman Mesajı Göster
Efendim şimdi Gül reçeli, Gül şurubu ve Gül şerbeti zamanı...
İşte gül şerbetimin görünümü. Yapımı kolay, içimi enfes...
Gülleri oğuştururken klorlu su kullanmadım elbette ve gül suyu koymaktan vazgeçtim...

Şimdi nane likörünü ve gül likörünü deneyeceğim.... Bakalım becerebilecek miyim?

Eklenen Resimler
 
hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2008, 20:36   #77
Ağaç Dostu
 
Ayşe Özdil's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 198
Galeri: 5669
Yaşadığımız çok sıcak ve bunaltıcı yaz günlerinde , ben de tamamen doğal ve ferahlatıcı bir içeceğin tarifini yapmak istiyorum. Bunu , evinin terasında 3 çeşit üzüm asması olan rahmetli anneannem çok güzel hazırlardı. Ondan gördüğümüz gibi , annem ve ben de sık sık hazırlayıp buzdolabında bulunduruyoruz.. Adı Koruk Sirkesi .
Koruk suyuyla yapılıyor. 3-4 salkım koruk , yıkandıktan sonra bir kapta dövülerek suyu çıkartılır.( Bu sırada koruk çekirdeklerini ezmemek gerekiyor.)Posası sıkılarak süzülür ve koruk suyu bir kenara ayrılır. Sonra aynı kapta ( Anneannemin sadece bunun için kullandığı ,ayrı orta boy bir bakır tenceresi vardı. ), birkaç diş sarmısak , elle birkaç parçaya ayrılmış köy biberi ( veya acı istenirse biberiye de eklenebilir ) , taze nane ( yoksa kuru nane de olur ) biraz tuz eklenerek aynı şekilde bir arada dövülür. Üzerine ince bir şekilde domates doğranır ve bunlar elle iyice harmanlanır. Daha önce hazırladığımız koruk suyu bu karışıma dökülür. Bu aşamada istenirse biraz üzüm sirkesi de eklenebilir. Ardından biraz soğuk su ve buz ilavesiyle , tuzu da ayarlandıktan sonra , birer porsiyonluk küçük kaselerde yemeğin yanında ikram edilir...

Ayşe Özdil Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2008, 20:40   #78
Ağaç Dostu
 
Ayşe Özdil's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 198
Galeri: 5669
Adana nın şalgam suyu gibi , mineral açısından çok zengin bu seriletici KORUK SİRKESİ nin fotoğrafını da ekliyorum..

Eklenen Resimler
 
Ayşe Özdil Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-08-2008, 19:52   #79
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 01-08-2008
Şehir: Antalya-Kütahya
Mesajlar: 177
limon otu

LİMON OTU:

Ilıman bölgelerde bahçede, soğuk olan yerlerde saksıda üretimi kolay, sıcak ve soğuk limonata için ideal.

çaydanlıkta suyu kaynatıp ocaktan indiriyorsunuz, içine limon otlarını bastırıyorsunuz 3-5 dakika içerisinde içime hazır altın sarısı limon çayınız oluyor,

bol miktarda yapıp buzdolabında soğutarak limonata olarakta içebilirsiniz.

tropikana Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-12-2008, 12:43   #80
Ağaç Dostu
 
susam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 481
Kavunlu limonata

Sıcak günler geçti. Soğuk içeceklerin zamanı da geçmiş oldu böylece. Ama yazmadan yapamayacağım. Sıcaklar bastırınca denersiniz. Harika bir hararet giderici ve yumuşacık bir tadı var.
Bir kavunun iç çekirdeklerini içinin lifli sulu bölümüyle birlikte alalım. Üzerine 3-4 tane limonun kabuğunu rendeleyip şekerle örtelim. İyice elimizle ovuşturup üzerine kapak örtüp ertesi gün yapmak üzere dolapta bekletelim. Ertesi gün üzerine rendelediğimiz limonları kesip iyice ovalım. Bir kaç yaprak nane de atıp tekrar bi karıştırıp tülbentten süzelim. Üzerine su ekleyip soğutarak içelim.
Kokusu burnuma kadar geldi. Yaz bir gelse de yeniden içmeye başlasak...

susam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-03-2009, 12:34   #81
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 17-03-2009
Şehir: Gümüşhane
Mesajlar: 39
Kızılcık Şerbeti

Köydeki evimde yaptığım kızılcık şerbetini sizinle paylaşmak istiyorum.

Kızılcıklar donmuş **** hazır toplanmışken normal bir tencereye koyulur.Üzerine yeteri kadar su ve 2 su bardağı şeker konulur.Kaynamasına kadar beklenir.Ardından sıcak olan şerbet tel süzgeçden geçirilir ve kızılcıklar ayrı bir kaba alınır.

Marmelatı

Kalan kızılcıklar çekirdeklerinden ayrılıp tokmakla ezilir.Marmelat kıvamında dövülür.Ve şekerli kaynamış su ile karıştırılır fazla kaynatmışsanız kavonoza doldrup.Bekletilir.1 gün buzdolabında beklesin ve istediğiniz gibi kahvaltılarınızda kullanın..

Bunu Bir arkadaşımdan öğrenmiştim..

doğa_29 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-03-2009, 11:05   #82
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 26-03-2009
Şehir: İZMİR Göztepe, ANTALYA Kemer
Mesajlar: 117
Sangria

Sangria İspanya''da hemen her lokantada bulunan çok hoş kokulu, hafif bir içecektir. Şarap, portakal suyu, portakal ve limonu büyük bir sürahinin içinde karıştırın. Şeker ilave edin, buzdolabında soğutun. Bardaklara birer ikişer buz koyup maden suyunu paylaştırın, sangriayı üzerine doldurun.

6 bardak sek kırmızı şarap
1 1/2 bardak portakal suyu
1 portakal, dilimlenmiş
1 limon, dilimlenmiş
toz şeker
buz
1/2 bardak maden suyu(S.pellecrino tercih sebebi)


Asıl olarak ispanyollara ait olan bu lezzet dansı, zamanla diğer ülkeler tarafından benimsenmiş ve kendi ağız tatlarına uygun karışımlar ile zenginleştirilmiştir.

Sangria asıl olarak seramik kaplarda, sürahilerde hazırlanmaktadır.

Alan Parsons Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-05-2009, 12:53   #83
Ağaç Dostu
 
berduray's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-04-2007
Şehir: bodrum
Mesajlar: 3,153
Galeri: 72
Hardaliye

Kırklareli'nin yemek kültüründe pek bilinmeyen bir içecek de var. Adı, hardaliye.

Hardaliye eski dönemlerde, geleneksel yöntemlerle üzüm şırasını koruyabilmek amacıyla geliştirilmiş, sezonluk üretilen, tadı ve kokusu çok hoş bir içecek.

Kırklareli'ne özgü bu içecek, üzüm suyu şaraba dönüşmeden korunabilsin diye içine hardal tohumu konulmasıyla yapılıyor.

Bu işlemin, üzümün içindeki şekerin alkole dönüşmesini engellemek için, dini sebeplerle yapıldığı da söyleniyor.


Hardaliyenin hammaddesi yaş üzüm. O nedenle üretimi, üzümlerin iyice olgunlaştığı bağbozumu zamanı, yani eylül, ekim ve kasım aylarında yapılıyor. Ve mayıs ayına kadar saklanabiliyor.

Saplarından ayrılan üzümler hafifçe yıkandıktan sonra fazla parçalanmadan, musluğu tabanından 10 cm kadar yükseklikte bulunan meşe bir fıçıya konuyor.

Bir kat üzüm, bir kat taze vişne yaprağı ve parçalanmış siyah hardal tohumu, fıçının ağzında bir karış boşluk kalacak şekilde döşeniyor.

Üzerine, üzümlerden süzülen üzüm suyu ile şıra tozu dökülüyor. Bir gün arayla iki kez fıçının altındaki musluktan şıra alınıp, yeniden fıçının üzerine dökülerek devir işlemi yapılıyor.

Hardaliye, 20-25 derece civarındaki ortamda 20 günlük bir dinlendirmeden sonra süzülüyor ve içilebilir duruma geliyor.


Hardaliyenin, kroner kalp hastalıkları ve kolesterole karşı yararlı bir koruyucu olduğu söyleniyor. Bağışıklık ve sindirim sistemlerinin güçlenmesinde yardımcı olduğu ve kansere karşı koruyucu özelliği olduğu da yaygın inanışlar arasında.


Kırklareli'ndeki üreticiler, eskiden yalnızca son üzüm olan Papazkarası ya da Pamit üzümlerinden hardaliye yapıldığını, şimdilerde ise daha çok Cardinal ve Alphonse cinsi üzümlerden yapıldığını söylüyor.

Son olarak da Cinsaut üzümünden yapılan denemeler, renk ve şıra açısından başarılı olmuş.

Üreticiler, 2008 yılında da, devletin teşvik için kendilerine dağıttığı Cabarnet ve Öküzgözü üzümlerinden de hardaliye denemesi yapmışlar ve bu çeşitler de beğeni toplamış.

Kırklareli'nde üretilen bu özel ve geleneksel içecek hâlâ bakkallarda, pet şişelerde satılıyor.

1 buçuk litresinin fiyatı ise 7-8 TL arasında değişiyor.


Ancak şu sıralar kentteki Üzüm Üreticileri Birliği, şişelenmiş ve etiketlenmiş hardaliye üretimini gerçekleştirme çalışmaları içinde ve yakın zamanda piyasaya sunulacak.


Kaynak;
Sabah gazetesi;
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2009, Pazar

berduray Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 11:16   #84
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Gül şerbeti


Bazı kimselere şerbet dolu kadehler sunarsın, bazıları için o kadehler taş kesilir.
Gül verirsin diken olur, şerbetin zeh're döner
.
Mevlânâ

Name:  Gül serbeti973.jpg
Views: 4916
Size:  61.8 KB


Diğer kültürlerdeki durumu bilmem, ama Anadolu'da şerbet apayrı bir kültürdü... Daha sonra içecek sanayi haline gelince şerbet kültürü terkedildi, yerine hazır meyvasuları, gazlı içecekler doldurdu...
Çocuklarımız o eskinin tatlarından hiç birini bilmiyor...
Biz de unuttuk zaten...

İşte o unuttuğumuz belki de hiç tatmadığımız tatlardan örnekler:
Gül şerbetinden başka çiçeklerden yapılan menekşe şerbeti, zambak şerbeti, gelincik şerbeti... Meyvalardan yapılan vişne, çilek, kayısı, turunç, portakal, ahududu, frenk üzümü, koruk, limon, Somata (Badem şurubu), sübye (kavun çekirdeği şerbeti), harup (keçiboynuzundan), demirhindi... Ayrıca bal ve sirkeden yapılan sirkencubun ve daha aklıma gelmeyen pek çok şerbet ve şurup...

Biraz daha genç olsaydım sırf şerbet ve şuruplarını sunacağım bir şerbetçi dükkanı açardım...

Tabelada yazardı : Şerbetçiniz hassoman
Dönem dönem gençler için şerbet yapım kursları bile düzenlerdim...

Ama olsun, günün birinde yeniden bu tatlara dönüleceğini biliyorum. Çünkü artık bu kutu meyvasularından, gazlı içeceklerden ikrah geldi desem yeridir... Yeni ürünlerde sözde o yeni tatlar benden uzak dursun...

Evet, Anadolu'da şerbet denilince ilk akla gelen gül şerbetidir. Hani gül ve Anadolu diye bir araştırma yapsak o türkülerde, şiirlerde, manilerde, masallarda, tasaffufda inanılmaz bir gül zenginliğiyle karşılaşırız...

Şimdi gelelim Gül şerbeti tarifi reçetelerine...

Şimdi gül zamanı, kokulu güllerin en verimli zamanındayız.
Dostlarınıza bir güzellik yapın gül şerbeti için kolları sıvayın...
Gül şerbeti yapımı en kolay olanlardandır.
Aslında şerbet yapımları genel olarak çok kolaydır. Fazla zaman almaz... Az zamanda enfes bir sonuç...

Name:  Gül suyu.jpg
Views: 3940
Size:  24.2 KB
İşte size iki değişik yöntem:

Güneşte Gül Şerbeti:
1/2 kavanoz gül yaprağı (sıkıştırmayın)
5-10 adet gelincik yaprağı -yoksa hiç sorun değil-
bir çay kaşığı limon tuzu...

Limon tuzu ile suyu kaynatın... Acı sıcağı geçince gül yapraklarının bulunduğu kavanozun içine dökün. Ağzını kapatın, gül yaprakları beyazlaşıp renklerini suya verinceye kadar güneşte bekletin. Bu üç-dört gün sürebilir... Suyunu süzün... İçeceğiniz kadarını yarı yarıya şekerli suyla sulandırın... Buzla servis...

Çabucak gül şerbeti
Derince bir kabın içine iki avuç gül yaprağını koyun. Üzerine iki avuç şeker ve bir tatlı kaşığı limon tuzu ekleyin ve ellerinizle macun hale gelinceye kadar oğuşturun. Sonra üzerine oğuşturmayı sürdürürken azar azar su ekleyerek çoğaltın. Arzu ettiğiniz tadı bulunca ( şekeri azaltıp ya da çoğaltabilirsiniz...) bol kırık buzla ikrama geçebilirsiniz... Buzdolabında 4-5 saat beklerse daha güzel olur...

NOT: Gül yapraklarının beyaz ksımlarını kesiyoruz, gelincik yapraklarının siyah kısımlarını kopartıyoruz...
Bir gülü elinize alın. Sağ elinizle gülü üstten tutam olarak kavrayın (solak değilseniz) Sol elinizle gül yapraklarını dağıtmadan sapını çıkarın. Sonra sağ elinizde bir tutam olarak kalan gül yapraklarının beyaz kısımlarını makasla kesin.

Ya da:
Gülü ekmek tahtasına yatırın. Bir elinizle gülü bastırın, sapını dağıtmadan yapraklardan ayırın, diğer elinizle keskin bir bıçakla beyaz kısımlarını kesin. Bu daha kolayıma geldi...


Düzenleyen hassoman : 02-06-2009 saat 11:01 Neden: Ekleme
hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 12:27   #85
Ağaç Dostu
 
hozat's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-03-2009
Şehir: İstanbulve Bodrum
Mesajlar: 2,148
Galeri: 45
Sayın Hassoman,Limon tuzlu kaynamış suyu sıcakken mi dökeceğiz kavanosa?
Tarifiniz için teşekkürler, ben soğuk suyla güneşte yapıyordum,şimdi sizinkini deniyeceğim.

her yıl gülle karışık gelincik şurbu yapıp yazın her gelene ikram ediyorum,çok değişik buluyorlar.

Uzunsözün kısası ben de şurptan yanayım.

hozat Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 15:11   #86
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Suyun sıcaklığı gülün yapraklarını haşlamayacak derecede olması gerekir...
Aslında suyu kaynatmaktaki amacımız öncelikle sağlık için... Ne de olsa bir süre güneşte duracak. Ayrıca bu sıcaklıkta gülün tadı ve kokusu suya kolayca geçmiş olur...

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 15:57   #87
Ağaç Dostu
 
talar_'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-03-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 142
Reçellik gül mü kullanmalıyız?

talar_ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 16:28   #88
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Kokulu her gül olur. renginden dolayı kırmızı gül elbette

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 18:05   #89
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,409
Galeri: 103
Sevgili hassoman, dile benden ne dilersen!
Ne güzel bir başlık açmışsın, tam bana göre.
Ayrıca beni masrafdan da kurtardın.
Her hafta, koli koli kola, soda ve meyve suyu alıyorduk. Bahçede açan yığınla gül de çöpe gidiyordu.

Şimdiiiii, dokunmayın bana dostlar.
Kolları sıvayıp, yüzlerce kokulu gülden şerbet yapacağım.
İlk mahsülümüm, ilk şişesi de sevgili hassoman'a

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 18:18   #90
Ağaç Dostu
 
karaselvi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-09-2007
Şehir: denizli
Mesajlar: 464
Galeri: 12
Ben çok küçükken ablam 2 gülden bana yapmıştı ben hatırlıyorum. Ama o yapmasını bile hatırlamıyor. Bende denicem bakalım olacakmı. Tarif için teşekkürler.

karaselvi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Etiketler
zencefil

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 03:44.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024