Dua Çiçeğimde Sorun...
Merhaba...
Dua çiçeğimle ( Marantha ) ilgili bir sorunum var. Vakti zamanında, yeşil mi yeşil bir renkteydi. Lakin, yaklaşık 2 ay önce, yaklaşık 1416 km yolculuk yapmak durumunda kaldı. Yolculuğu 2 gün sürdü. Bu yolculuk sırasında, ( sanırım ) epey sarsıldı ve sıcağa maruz kaldı. Önce bir yaprağı sarardı, kurudu. Kuruyan yaprağı kestim. Sonra diğer yapraklarda yarıklar oluşmaya başladı ve yeni çıkmaya başlayan bir yaprak kurudu. Bu süre zarfında suyunu eksik etmedim. Her gün yapraklarına su sıktım. Yanılmıyorsam, iki kerede akvaryumdam aldığım su ile suladım. 15 gün önce, saksısını değiştirmeye karar verdim. Ve, çiçeğimi aşağıda görünen saksıya aldım. Saksının içine de sadece torf ( hazır toprak ) koydum. http://img456.imageshack.us/img456/3055/adszmg1.th.jpg Bu saksının yüksekliği: 28.5 cm. Çapı: 32 cm. http://img374.imageshack.us/img374/7...1342om0.th.jpg Saksının yanına kibrit kutusunu ve su şişesini bilerek koydum. Saksının ebatları az çok belli olsun istedim. Fotoğraf konusundaki cahilliğimi mazur görün. Aradan bir hafta geçti, çiçeğim boynunu iyice büktü. Sonra, tekrar eski saksısına diktim. Çiçek direk güneş ışığı almıyor. Hatta, hiç güneşi görmüyor. Pencereleri kuzey yönüne bakan ve perdeleri pek ( doğrusu hiç ) açılmayan odamda duruyor. Oda çok karanlık da değil, sadece biraz loş oluyor. Dua çiçeğim, güneşe bir dakika dahi tahammül edemiyor. Yeri değiştirilmiyor, cereyanda kalmıyor. Şuan ki durum: http://img452.imageshack.us/img452/7...1337qn5.th.jpg Fotoğraf konusunda bilgim çok zayıf olduğu için, yapraklar morumsu renkte çıkmış. Normalde beyazımsı renkteler. Gün ışığından yararlanmak için, fotoğrafları balkonda çektim; lakin, sonuç malum... :o Başka bir açıdan: http://img527.imageshack.us/img527/5...1339yc6.th.jpg Çiçeğimin şuanda ekili olduğu saksı. Saksının yüksekliği: 18 cm. Çapı: 18 cm. Saksının içinde çokça torf ve çok az miktarda kahverengi toprak var. http://img488.imageshack.us/img488/7...1338vc1.th.jpg Benim için çok değerli ve önemli olan bu çiçeğimin, tekrar mesut ve bahtiyar günlerine dönmesi için, ne yapabilirim? Buradaki çiçekçilerde ( sayıları, altı parmaklı bir elin, parmaklarını geçmeyecek kadar ) aradığım her şeyi bulamıyorum. Bundan dolayı, ‘’ Kendin yap ‘’ tavsiyeler çok daha işime yarayacak gibi. Dua çiçeğim ölmesin! :( Şimdiden gani gani teşekkür ederim. Saygılarımla... |
şu morumsu görünen yaprakların fotoğrafını daha güzel çekebilir misin. Belki besin noksanlığı olabilir.
|
Alıntı:
İlginiz için teşekkür ederim. Saygılarımla... |
Bende de "Maranta leuconeura erythroneuro" mevcut.
http://www.plantoftheweek.org/image/maranta1.jpg Alıntı: http://www.plantoftheweek.org/week205.shtml Bir ay öncesine kadar kötüleşen vaziyetini düzeltmek adına ve agaclar.net'i sığ da olsa gezmiş olmanın verdiği cahil cesaretiyle saksı yeniledim. Torfa bağdaş kurdurdum. Yapraklı bitkiler için karıştırılmış NPK ile tarife uygun suluyorum. % 75 keyiflenmiş gibi görünüyor. Bu arada sabah akşam yapraklarını pulverizatörle nemlendirmeye başladığımı da itiraf etmeliyim. Eğer yetkin ve etkin bir meraklının gözü değerse sormak isterim: Toprak değiştirip saksı yenilerken kökleri arasında 5-6 yumru gördüm. Yumrulara hiç dokunmadan aynı bütünlükte toprağa oturttum. Bu yumrulardan canlar sağlamak için yapılabilecek birşey var mıdır? Saygılar, |
Gecikme için özür dilerim. :o
Yeni fotoğraflar: http://img217.imageshack.us/img217/8...1385pa9.th.jpg http://img217.imageshack.us/img217/5...1386go5.th.jpg http://img134.imageshack.us/img134/3...1387oc9.th.jpg Saygılarımla... |
Sesimize kulak veren kimse yok.
Sesimiz, forumun duvarlarına çarpıp, geri geliyor. Kimse, yüzünü bizden yana dönmüyor. Gidelim, Oğuz Ağabey. Bu gereksiz ve imasız latifeden sonra: Dün, Dua çiçeğimi daha geniş bir saksıya aldım. İçerisine yine tort doldurdum. Şimdilik değişen bir şey yok. http://img409.imageshack.us/img409/5...1430zz1.th.jpg http://img409.imageshack.us/img409/8...1431kv3.th.jpg Saygılarımla... |
Konuyu anlayanlar bu aralar hep arazide olunca bazı konuların cevaplanması kaçınılmaz olarak zaman alabiliyor..
kullandığın suyla ilgili bir sorun olabilir mi? Ben çeşme suyu kullandığım için kireçlenmeden kaynaklanan buna benzer demir eksikliği sorunu yaşadım bazı çiçeklerimde.. sırf torf yerine karışım kullanması daha uygun olabilir mi acaba..torf toprak dere kumu gibi.. Mine hanım geldiğinde ona soralım |
büyük olan yaprağı kesip, küçük olanın beslenmesini kolaylaştırmak yararlı olabilir.
|
Sayın memet,
Öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Şebeke suyu oldukça kireçli. Çiçek / çiçeklere, akvaryum için ( ortalama bir hafta ) dinlendirmiş olduğum sudan kullanıyorum. Pek tabii olarak, suyu dinlendirsem de, sudaki kireçten kurtulamıyorum. Evdeki diğer çiçeklerde şebeke suyu ile sulamasına rağmen, herhangi bir sorun görünmüyor. Demir eksikliği olabileceği benim de aklımın ucundan geçti. En azından akvaryum bitkilerinden çağrışım yaptı. Demir eksikliği sorununu ( ki demir eksikliği varsa ) acaba nasıl önleyebilirim? Ayrıca, karışımı nasıl yapabilirim? Forumda toprak yapımı var. Acaba o formüle uygun olarak bir karışım hazırlasam / hazırlamaya çalışsam nasıl olur? Büyük olan iki yapraktan, durumu ( görünüş itibari ile ) daha kötü olanını kestim. Saygılarımla... |
Bitki sanki rüzgarda kalmış, **** ıslak yaprak ile güneşte kalmış gibi görünüyor. Tabi siz böyle olmadığını yazmışsınız, o zaman son iki olasılık kalıyor geriye, 1) Azot eksikliği, 2) Kök hastalıkları.
Bazı bitki hastalıkları fotoğrafa bakınca hemen anlaşılıyor ama bu konuda bişey söylemek çok zor. iki olasılıktan biri ise ne yapmak lazım? Azot noksanlığına karşı %46 Üre gübre kullanılabilir. Bir yerlerden bulmaya çalışın. **** içinde yüksek oranda azot bulunan herhangi bir toprak **** yaprak gübresi de kullanabilirsiniz. Ama Kök hastalıkları ise bitkiniz için yapacak birşey yok, allah rahmet eylesin. Bir aspirini biraz suda eritip verebilirsiniz. Salisilik asit bitkilerdeki kazandırılmış dayanıklılığı teşvik eder. Bundan başka yapacak birşey yok... |
Forumdaki toprak karışımlarını deneyin *******..
fmt79'un dediği gibi aspirinde faydalı oluyor. Mine pakkaner'e soralım bölümündeki gibi oksijenli su tarifine bakın. Köklere dikkat ettiniz mi toprak değiştirirken.fmt79'un uyardığı kök hastalığına ilişkin bir şey dikkatinizi çekti mi? |
Sayın fmt79,
Alıntı:
Lakin o süreden beri, ne doğrudan, ne de dolaylı olarak güneş ile karşılaştı. Alıntı:
Alıntı:
Ayrıca, azot eksikliği ve kök hastalıkları aniden ortaya çıkan şeyler mi? Bunu, şunun için soruyorum: O uzun ve sıcak / bulantıcı yolculuktan önce, alabildiğine sağlıklı bir bitkiydi. Lakin, yolculuk da ve yolculuk sonrasında yapraklarında yarılmalar oluştu. Sonrasında, yeni çıkmaya başlayan bir yaprak kurudu. Ve, nihayetindeki durum fotoğraflarda görüldüğü gibi... İlginiz için müteşekkirim. Saygılarımla... |
Alıntı:
Alıntı:
Bari karanlıkta keseyim. Yaprağı kestim. Aspirin 'li su hazırlayıp, saksıya boca ettim. Alıntı:
Alıntı:
'' Toprak değişimlerinde, bitkinin köklerinin gelişmediğini fark ettim. Lakin, kökler henüz çürümüş de değil. '' İlginiz için müteşekkirim. Saygılarımla... |
Kök Hastalıkları
Kök hastalıkları deyince akla hemen kök çürümesi gelmesin. Kök çürüklükleri de kök hastalıklarındandır ancak çürüklük meydana getirmeyen, özellikle iletim sisteminde (genellikle Ksilem) enfeksiyon yapan hastalıklar var. Bunları tek tek saymak istemiyorum, ilgilenmeyen insanlar için sıkıcı olabilir. Ama merak edenler için iletim sistemi hastalıklarının fizyolojisini yazdım ve web sayfamda yayınladım. Yani dışarıdan bakınca çürüklük göremeyeceğimiz ancak bitkimizi gündün güne ölüme götüren bu hastalıklar nasıl meydana geliyor kısaca üç beş paragraf yazdım. İlgi duyanlar bakabilirler.
HTML Kod:
http://www.tokfatih.kayyo.com/tylose.html |
Sayın fmt79,
Bu konularda pek fazla bilgim olmamasından dolayı, kök hastalıkları yazıldığınız zaman, aklıma doğrudan kökün çürüyeceği geldi. Verdiğiniz linkteki bilgileri okudum ve tüm direncim kırıldı: Alıntı:
Yardımlarınız için çok teşekkür ederim. Saygılarımla... |
Hemen direnciniz kırılmasın. Şimdi yapmanız gereken tek şey bir bitkinin isteyebileceği şeyleri düşünüp onları vermek. Eğer bitkinin direnci hastalığın saldırganlığından fazla ise bitkiniz kurtulabilir. Daha önce yazdığım gibi;
1) İçinde yüksek oranda azot ihtiva eden yaprak veya toprak gübresi uygulayın. Yaprak gübresi uygulayacaksanız mikro besin elementlerini de içersin (Özellikle Fe, Cu ve Zn). 2) Aspirini suda eritin ve sulama suyu şeklinde saksıya uygulayın. 3) Bazen süs bitkisi yetiştiricileri ellerinde bitki büyüme düzenleyici bulunduruyorlar. Çünkü bu preparatlar bitkilerde çiçek tutumunu arttırıyor. Tabi bunun yanısır bitkide büyüme ve gelişmeyi de teşvik ediyor. Elinizde varsa buna benzer bitki büyüme düzenleyici (bitkisel hormon) uygulayın. Bazen preparat üzerinde halk arasında itici geldiği için HORMON yazmazlar. NAD, IAA, IBA, Giberalik asit gibi ibareler varsa bunlar bitkisel hormonlardır. Veyahut büyük marketlerde Çiçek çoşturan veya buna benzer garip isimler altında satılan hormon terkipler maddeler var. İçinde yukarda saydıklarımdan bazıları varsa bunlar da kullanılabilir. Umarım yardımcı olabilmişimdir... |
Sayın fmt79,
Her ne kadar, azot içeren yaprak yahut toprak gübresi bulmakta zorlanacak olsam da, yine de araştıracağım. Aspirin 'li suyu dün akşam uyguladım. Büyüme düzenleyicisi yahut hormon sanırım bulamam ama, yine de yarın bir gezineyim. İlginiz ve yardımlarınız için müteşekkirim. Saygılarımla... |
Alıntı:
Ürünün ismini vermem, bilmiyorum doğru olur mu ama, Hobby Peyzaj firmasının Sıvı Bitki Besini. Muhteviyatı: % 6 Azot, % 6 Fosfor, % 6 Potasyum, % 0.8 Magnezyum Linkteki ürünün aynısı: http://www.hobbypeyzaj.com/turkish/index.htm Daha uygulamadım, uygulamak için sizin yorumunuzu bekliyorum. Saygılarımla... |
Ben sadece fotoğrafa bakarak teşhis koyduğum için kesin olarak bitkide ne olduğunu bilmiyorum. Belirtilere bakarak iki varsayım öne sürdüm;
1) Besin eksikliği 2) Kök hastalıkları Kök hastalıklarının zaten tedavisi yok. Piyasada satılan T-22 preparatlar var ama etkinliği tartışılır. Besin eksikliği ise bulduğunuz ürün birazcık olsun işinizi görebilir. En azından içinde azot var. Ama daha yüksek oranda azot bulabilirseniz daha iyi olur derim. Bulamadıysanız karar size ait. Eğer sorun Azot eksikliği ise biraz olsun toparlanır bitki. |
Azotlu gübreyi, azotlu toprağı yahut yaprak gübresini nereden bulabileceğim konusunda hiç bir bilgim olmadığı için, sadece amaçsızca dolanıyorum. Çiçekçilerde bu konuda yardımcı olamıyor. :o
Zirai ürünler satan yerlerde bulunur mu acaba? İlginiz ve yardımlarınız çok teşekkür ederim. Saygılarımla... |
bence çiçekçilerden çok zirai ürünler satan yerde olurda..
ev için bir miktar olur mu? Tarımsal üretim için büyük miktarlarda olabilir. |
Sayın memet,
Öncelikle yardımınız için teşekkür ederim. Zirai ürünler satan yer bulmaya şimdi gidiyorum. :) Metrekareye ne kadar dökülmesi gerektiğini sanırım biliyorlar. Ve yine yanlış bilmiyorsam, bir metrekareyi bir ton olarak hesaplıyorlar. Bunlar benim aklımın köşesinde kalmış, doğruluğuna emin olmadığım '' bilgiler. '' Zirai ürün satan yere sorup öğreneceğim. Metrekareye ne kadar atıldığını öğrenirsem, sonrası için sanırım birazcık matematik gerekiyor. :) Tekrar tekrar teşekkür ederim. Saygılarımla... |
****** Bitkisel Üretimde kullanılan gübreler Tarımsal İlaç ve Gübre Bayilerinde Ziraat Mühendisleri tarafından satılır. Bunu biliyorsunuz diye düşünmüştüm. Ancak büyük şehirlerde yaşayanlar bu bayilere ulaşamıyorlar. Çünkü büyük şehirlerde merkezde tarım yapılmadığı için ilaç bayileri de olmuyor. Ben de onun için bir markette belki besin maddesi bulabilirsiniz demiştim.
Gübre ve ilaç bayilerine ulaşabilirseniz, %46 Azot ihtiva eden (üre) gübreden isteyin. Normalde 50 Kg'lık torbalarda satılır. Açık satılması yasaktır. Ancak bir şansınızı deneyin. Bazı bayiler az miktarda isteyenler için açık poşet bulunduruyorlar (ama yasaktır haa). Normalde önerilen miktar bitkiye göre değişir ve dekara göre hesaplanır. Mesela Mısır bitkisinde dekara 10-12 kg azot verilir. Tabi bu hesapta anılan miktar saf azot miktarıdır. Bir sorun bakalım Bayii arkadaşlar ne diyecekler. Eğer çözüm bulamazsanız benim pratik bir yöntemim var. Yüksek Lisans çalışmamda yetiştirdiğim Maydanozlar için kullanmıştım. Hesaplar hep dekara **** hektara göre olunca biz de pratik bişeyler geliştirdik. Sulama suyuna ekliyorsunuz gübreyi. Süspansiyondaki saf azot miktarı %1 olacak şekilde hesaplayın. %46 azot ihtiva eden Üre gübreyi yuvarlayıp %50 olarak görelim. 500 ml sulama suyu hazırlayacaksanız 500 ml su içine 10 gr Üre gübre ekleyeceksiniz. Bu da yaklaşık 1 çorba kaşığı yapıyor. Gübreyi su içinde (çalkalayarak) iyice eritip sulama suyu şeklinde saksıya döküyorsunuz... |
Sayın fmt79,
Azot gübre burada, yem ve tohum satan yerlerde / bayilerde ( tabelalarında bayi yazıyordu ) satılıyor. Sizin de belirttiğiniz gibi, Azot gübre 50 kg 'lik çuvallarda satılmakta. Gübreye ulaştım, üzerindeki yazıları okudum ve almaya karar verdim. Lakin, satıcı çuvalı açamayacağını söyledi. Bir an, güneşinde etkisiyle, çuvalla almak içimden geçti. Neden sonra, kendime geldim ve vazgeçtim. :) 250 Gram bana ömür boyu yetecekken, 50 Kg 'lik çuval... Merak edenler için, bir çuval Azot gübrenin fiyatı: 22 YTL :) Konuştuğum diğer satıcılar ise; belki, yükleme sırasında yahut herhangi bir sebepten patlamış yahut açılmış bir çuval olursa, satıcıların verebileceklerini söyledi. Bu şekilde de bulamazsam, 15 gün sonra ekim zamanıymış. O zaman bir ihtimal bulabilirmişim. Neredeyse Ağrı 'daki tüm zirai ürün satan yerleri dolaştım. Günlerden pazar olması dolayısıyla bir çoğu kapalı. Yarın bir kez daha dolaşacağım. İlginiz için çok teşekkür ederim. Saygılarımla... Gezi hakkında not: Ağrı ne kadar küçükmüş yahu! :) |
Ağrı'da iseniz Tarım İlacı satan bayiler de vardır orada. Dolaşırken bir de içinde yüksek oranda azot ihtiva eden yaprak gübresi sorun bakalım fiyatı neymiş. Çünkü yaprak gübresi de kullanabilirsiniz...
|
Bitkiniz genel olarak haşlanmış gibi görünüyor. Sizin şimdilik sadece aspirinli su uygulamasıyla yetinmenizi fmt 79 gibi ben de öneririm. Gübreyi şimdilik vermeyin.
|
Alıntı:
İlginiz için teşekkür ederim. Saygılarımla... Alıntı:
Gübre konusunda tavsiyenize uyacağım. İlginiz için müteşekkirim. Saygılarımla... |
Sonunda Azot gübreye kavuştum. :)
Uzun uğraşlar ve gezintiler sonucunda, Ağrı 'nın en büyük Zirai ürünleri satan bayisine ulaştım ve yaklaşık bir kilogram Azot gübre sahibi oldum. Diğer yem bayilerinin belirttiği gibi, patlamış bir çuvaldan dökülmüş olan Azot gübreden nasiplendim. :) Bulduğum gübre %20 Azot ihtiva ediyor. Anca bunu bulabildim. Ayrıca satıcı, dönüm başına 10 - 15 kilo Azot gübre döküldüğünü söyledi. Bitkiye Azot gübre verip vermeme konusunda tavsiyelerinize uyacağım. Ve açıkçası da tavsiyelerinizi bekliyorum. :o Sayın fmt79, Bahsettiğiniz yaprak gübreyi bulamadım. Sorduğum her satıcı, yaprak gübreyi ilk defa duyuyormuş gibi tepki verdi. Son olarak, Azot gübrenin neden yasak olduğu yazıyı yazarken aklıma geldi. Bir çok dükkan ve bayi gezdim; lakin, hiçbiri şüphelenmedi. :) Sanırım yasak olduğunu bilmiyorlar. Saygılarımla... |
Sayın fmt79
Yazınızda bu patojenlerin bitkiye nasıl enfekte olacağını belirtmişiniz, enfeksiyon olduktan sonra kök hastalıklarının tedavisi yoktur bence bu çok önemli fakat bizler toprağımızı nasıl korumalıyız, ne gibi tedbirler almalıyız? Mesela bu patojenlere maruz kalmış bir bitkinin tohumlarından **** fidesinden bahçemize eksek bir bulaşma söz konusu olurmu? Bunlar toprakta devamlı varda, sadece bitki kök sisteminde bir yaralanma sonucumu ortaya çıkıyor? |
Alıntı:
Suyu azaltın, iki sulama arası hafif kurumaya izin verin ve bekleyin. Umarım iyileşir. |
Kök hastalıklarının önlenmesi
Alıntı:
Primer patojenler : Bitki kökünde hiçbir zararlanma mevcut değil iken, bitki köklerinin salgılarına doğru yönelen, daha sonra kendi salgıları ile kök yüzeyinindeki hücreleri eriterek ve bazı özel organlar (appressorium, penetrasyon çivisi vs) oluşturarak köke giriş yapan patojenlerdir. Siz bitkiye zarar verseniz de vermeseniz de kök bölgesinden salgılanan salgılar patojeni uyarır, patojen de kökte enfeksiyon yapar. Sekonder patojenler : Sağlıklı bir bitkide hastalık oluşturmayan, ancak bitki sağlığında bir bozulma olduğu zaman hastalık oluştururlar. Bazı sekonder patojenler yaralanmış bitkileri tercih ederken bazı sekonderler ise besin noksanlığın çeken, böcek zararı almış, diğer primer patojenlerin hastalandırdığı bitkileri, don zararına uğramış, sıcak çarpmış, su stresine girmiş vs vs vs. bitkileri tercih ederler. Kısacası, doğrudan enfeksiyon yapmazlar, ya yaralanmış bitkileri **** çeşitli sebeplerle zayıf düşen bitkileri hastalandırırlar. Primer patojenler ile mücadele oldukça zordur. Bu hastalıklar toprak kökenlidirler. Yani toprak ile yayılma gösterirler. Tohuma geçmezler. Taşınmaları; toprak, sulama suyu, tarım alet ve makinaları, böcekler ile olmaktadır. Ancak böceklerle taşınma diğerlerine göre daha az görülür. Nasıl Mücadele ederiz? 1) En önemli nokta sağlıklı toprak kullanmaktır. Başlangıçta toprağımızın temiz olmasına dikkat etmeliyiz. 2) Ekilen **** dikilen bitkilerin temiz olması. Bahçemize bir bitki dikerken mutlaka sağlıklı olması gerekmektedir. Bitkiyi dikeyim kendini toparlamazsa söker atarım mantığı ile dikilen bitkiler bahçe için tehlike arz ederler. 3) Sağlıksız bitkiler (özellikle solgunluk geçiren, **** kök bölgesi gözle görülür derecede çürümüş, gövde kesilince enine kesitinde siyah lekeler olan vs vs) hiç vakit kaybetmeden sökülmeli ve bahçeden uzaklaştırılmalıdır. 4) Saksıda bitkilerimiz varsa her yıl mutlaka toprakları değiştirilmelidir. Yetiştirilen bitkinin özel bir toprak isteği yoksa (bazı bitkiler ağır toprak isterken bazıları hafif toprak isteyebiliyor. Ancak birçok bitkinin özel bir toprak isteği bulunmuyor) toprak fazla ağır bünyeli olmamalıdır. Özellikle killi topraktan kaçınılmalıdır. Kök patojenleri fazla su tutan topraklarda daha aktif olmaktadır. 5) Bitkiye gereğinden çok su vermemeli. Toprak sürekli ıslak olmamalıdır. Fazla sulama hem bitkiyi zayıflatır hem de kök patojenlerinin daha aktif olmasına neden olur. Mümkünse bir sulama programı yapmalı yani haftanın belirli günleri (her hafta aynı gün) sulanmalı fazla su verilmemelidir. saksıların diplerinde mutlaka drenaj delikleri bulunmalıdır. Sera topraklarının steril edilmesinde kullanılan bazı yöntemler vardır. Yaz aylarında sera söküldükten sonra damlama sulama sistemi kurulup üzeri ince şeffaf naylonlar ile kapatılır. Sonra 2 ay boyunca arasıra sulayıp toprağın nemli kalması sağlanır. Güneş altında toprak sıcaklığı 60-70 dereceyi bulur. Bu şekilde yapılan sterilizasyon işlemine Solarizasyon denir. Bu işlem sera şartlarında etkili bir yöntemdir. Ancak bahçede uygulanabilirliği tartışılır. Bunun yanısıra, Basamid Granülat (Dazomet) isimle satılan ticari fumigantlar mevcuttur. Ancak bunlar pahalı olduğu için yalnızca sera topraklarının sterilizasyonunuda ekonomik olmaktadır. Küçük bir bahçe toprağında uygulanması da mümkündür. Özetle, kök patojenleri bitkiye girdikten sonra tedavi edilemezler. Ancak çeşitli yetiştiricilik önlemleri (sulama, besleme vs) ile hastalığın yoğunluğu azaltılabilir. Patojen enfeksiyon yapmadan önce toprak sterilizasyonu ile hastalık etmeni yok edilebilir. Ancak bu pahalı bir yöntemdir. Sekonder kök patojenlerinin mücadelesinde ise sadece bitkiyi iyi yetiştirmek yeterlidir. Bitkiye yara açmamak, mümkün olduğunca bitkinin yetiştiricilik isteklerine uymak gerekir. |
Alıntı:
Ağır ve tekdüze adımlarla '' yok olacağı '' yöne doğru yürüyor. Yardımlarınız ve ilginiz için teşekkür ederim. Saygılarımla... |
Sayın fmt79
Açıklamalarınız için çok teşekkür ederim. Toprak sağlığını ve bitkilerimizi bu patojenlerden korumak için oldukça faydalı bilgiler yazmışsınız. Bu bilgilerden sonra sanırım pekçok kişi toprağını, bahçesini,tarlasını.. çok daha koruyucu davranır. Kim isterki bahçesindeki toprakta tedavi edemeyeceği ve bitkilerini yok eden hastalıkları. Merak ettiğim bu patojenlerin Türkiye'de **** bulunduğunuz bölgelerde yoğunluğunun ne olduğu? Yeniden çok teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dilerim. |
Solgunluk hastalıklarıyla ilgili Türkiye çapında yapmakta olduğumuz bir TÜBİTAK projemiz var. Bu proje kapsamında Karadeniz hariç tüm bölgelerde örneklemeler yaptık. Gördüğüm kadarıyla solgunluk hastalıkları heryerde göze çarpıyor. Fakat daha çok kavun-karpuz ve pamuk alanlarında sorun olarak karşımıza çıkıyor. Diğer alanlarda olmakla birlikte yoğunluğu düşük. Yoğunluk yüksek alanlarda da sorun, üreticinin birkaç yıl üst üste aynı ürünü yetiştirmesinden kaynaklanıyor.
Öte yandan, bölgesel olarak bakacak olursak Güneydoğu Anadolu bölgesinde sorun biraz daha fazla. Bu yörede sulama suyunun kontrolsüz oluşu, gelişi güzel ve salma sulama yapılması, üreticinin bilinçsiz su kullanımı, tarlayı sıkça su basması gibi sorunlardan dolayı yoğunluk daha fazla. Diğer bölgelerde ise, tarladan tarlaya çok farklılıklar ortaya çıkıyor. Bir hastalığın konukçusu tarlada mevcut ise, ve her yıl aynı konukçu yetiştiriliyorsa o zaman yoğunluk fazla olmakta. Bunun yanısara, az önce bahsettiğim sulama suyunun aşırı kullanamı da sorunları artırıyor. Ege bölgesinde Zeytin bitkisinde Verticillium Solgunluk Hastalığı yaygın görülüyor. Pamuktan bahsetmeye zaten gerek yok, tüm ülkede Verticillium solgunluğu pamukta yaygın. Akdeniz bölgesinde daha çok Doğu Akdenizde yoğunluk artıyor. Bu da kavun-karpuz ve pamuk üretiminin burada yaygın oluşundan, Batıya kaydıkça ürünün çilek, limon, böğürtlen, yer fıstığına dönüşmesinden kaynaklanıyor. Bir de Maraş-Gaziantep bölgesinde Biber yetiştirme alanlarında Biber kök boğazı yanıklık hastalığı çok yaygın. İç Anadolunun iklimi daha soğuk olduğu için buralarda Verticillium **** Fusarium solgunluğu çok yoğun değil. Buralarda Rhizoctonia, Macrophomina vs vs. solgunlukları daha çok karşımıza çıkıyor. Marmara Bölgesinde de Zeytin yoğunlukta olduğu için burada da Verticillium solgunluğu daha yaygın. Hemen bir hatırlatma yapayım Verticillimu solgunluk hastalığını oluşturan patojen Verticillium dahliae'nin 120'nin üzerinde konukçusu var :) , Macrophomina diye bahsettiğim patojenin ise 500'ün üzerinde konukçusu var :) Bu bahsettiğim patojenlerin hepsi toprak kökenli (soil-borne) ve kök, kök boğazı, iletim dokularında hastalık oluşturuyorlar. O yüzden herhangi bir yerden toprak alırken dikkatle araştırmak lazım. Orada tarım yapılmış mı? Neler yetiştirilmiş? Mesela; Tahıl (buğday, arpa, mısır vs) tarımı yapılan bir yerden toprak alıp pekçok bitkiyi bu toprakta yetiştirebilirsiniz, toprak kökenli hastalıklar sorun çıkarmaz. Ancak pamuk, zeytin, kabakgiller (kavun, karpuz, hıyar, kabak vs), sebzeler, özellikle Solanacea familyası (domates, patates, biber, patlıcan, tütün), Fasülye, tarımı yapılan yerlerden toprak alırken dikkat edilmelidir. Hastalıklı bitkiler varsa toprak alınmamalıdır. |
Bahsettiğiniz bitki Marantha değil, Ctenanthe. Maranta nın yaprakları kısa saplı, toprağa yakın ve damarları kırmızı şeritlidir. Ctenathenin ise sapları 20-20 cm. uzunluktadır.
Bitkinin sağlığına kavuşmasında izleneek yol olarak Mine Pakkaner e katılıyorum. Bitkinin yaprak ve kök dengesi bozulduğu için yüklü besin takviyesi yarardan çok zarar verir. İletim borularını açması açısından asprin etkili olabilir ama az su vererek (haftada 1) ve perde arkasında tutatrak bitkiyi lüx ortamlara yöneltmeyin. |
Çiçeğim öleli aylar oldu. Lakin, bu kök hastalığından - sanırım - kurtulamadım; kurtulmak bir yana, diğer çiçeklerime ve ağaçlarıma da bulaştırdım.
Sayın fmt79 ‘un bu hastalıktan korunmak için yazdığı yazıyı da okumama rağmen, unutkanlık mı, ahmaklık mı, yoksa bir anlık gafletten mi bilinmez, dua çiçeğinde saksısında bulunan toprağı, yeni aldığım torf ile harmanladım. Bu harmanlama işlemini iki ayı geçkin bir süre önce yaptım. Torf ile beraber, bir miktar bahçe toprağı ve talaşı da bu karışımın içerisine kattım. Suda köklendirdiğim ( kök uzunlukları yarım metre olmuştu ve kılcal kökleri çıkmıştı ) üç dal salkım söğüdü, ayrı ayrı saksılara diktim. Yaklaşık bir buçuk ay sonra, söğütlerin yaprakları kurumaya ve dökülmeye başladı. Sonra dalları kurudu ve şuanda ölmek üzereler. Yine söğütler ile aynı zamanda diktiğim, menekşeler öleli çok oluyor. Uzun uğraşlar sonucu – suda - köklendirmeyi başardığım üç renkli kauçuk da, saksıya diktiğimden bir buçuk ay sonra yapraklarını döktü ve öldü. Dua çiçeğimde kullandığım toprakla harmanladığım torfu hangi saksılarda kullandığımı hatırlamıyorum. Bu kök hastalığını topraktan uzaklaştırma yahut yok etmek – sanırım – zor. Saksılardaki toprakları çiçeklerle beraber atsam ve saksıları da yıkasam ( olmadı atsam ) bu hastalıktan kurtulabilir miyim? ‘’ Belki de kök hastalığı değildir ve ben bir şeyi yanlış yapıyorumdur ‘’ diyorum ama, söğütlere bakınca, dua çiçeğinde yaşadığım sorunların aynısını görüyorum. Sorun, havaların kapalı, odamında – biraz - loş olması dolayısıyla, bitkiler yeterli ışık alamadığından mı kaynaklanıyor acaba? Fotoğraf çekme imkanım şimdilik yok, gerekli görülürse, ancak hafta sonu fotoğraf çekebilirim. Saygılarımla... --------------------------------- Sayın sukranayalp, Mesajınızı yeni gördüm. Afedersiniz. Geç de olsa, teşekkür ederim. Saygılarımla... |
Sayın Karga, bu maalesef ışık vs. gibi fizyolojik bir konu değil. Hastalık için de yapacağınız bir şey yok bu durumda. Bir daha bu şekildeki torfları lütfen harmana katmayın. Bir önlem olarak oksijenli suyla saksıları sulayın.
|
Alıntı:
Oksijenli su tavsiyenizi uygulayacağım. Eğer olumlu yönde bir gelişme görmezsem, hasta olan bitkileri topraklarıyla beraber atacağım. Sonunun böyle olacağını bilsem, hiç torfları harmanlar mıydım? :( Bir daha harman mı, asla! :( İlginiz ve yardımınız için teşekkür ederim. Saygılarımla... |
Alıntı:
|
Benim Yaklasik 2 Yildir Dua Cicegim Var Ve Buyume Konusunda Hic Yol Alamadik Hala Aldigim Gibi Ne Yaptiysam Olmadi Yeni Yaprak Verdigi Zaman Alttan 1 Yapragi Kuruyor Sorun Ne Olabilir Acaba Ve Yeni Yaprak Vermesi Uzun Zaman Sonra Oluyor.
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 21:31. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024