|
|
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
12-04-2007, 22:14 | #1 |
agaclar.net
|
Ankara’nin Florası ve Korunması Gereken Endemik Bir Türü: Yanardöner
Gul_asiklari haber grubu vasıtasıyla gelen değerli bir çalışma. ANKARA’NIN FLORASI VE KORUNMASI GEREKEN ENDEMİK BİR TÜRÜ: “YANARDÖNER” Prof. Dr. Mecit Vural[1] Buradaki bilgiler slayt gösterisi eşliğinde Ankara’nın doğal bitkilerinden bir kesit şeklinde sunulmuştur. Bu günkü kayıtlara göre, Ankara florası 99 familya, 495 cinse ait 1365 çiçekli bitki türüne sahiptir. Bunların da 271’i (% 19.85) endemiktir. Sadece Ankara’ya özgü olan tür sayısı ise 22’dir. Yıllık ortalama yağış tutarı 346-564 mm arasında, yıllık ortalama sıcaklıklar ise 10.2-13.2 arasındadır. Ankara sıcaklık salınımları karasal özellikte olan, “yarı kurak, çok soğuk Akdeniz” ikliminin etkisi altındadır. Yükseklikler 550-2000 metreler arasında değişmektedir. Büyük kesimi bozkırlarla kaplıdır. Ankara’da orman, bozkır, sulak alanlar ve tuzlu topraklar gibi tür zenginliğini destekleyen farklı yaşam ortamlarına (biyomlara) rastlanır. En yüksek ve yağışlı kesimler kuzeybatısında yer alan Kızılcahamam çevreleridir. Buralar, Batı Karadeniz bitki örtüsünün temsilcilerini barındırırken, Tuz Gölü Kuzeyinde, Şereflikoçhisar çevrelerinde kurakçıl ve tuzcul bitkilerle karşılaşılır. Ayaşbeli’nde killi-kireçli (marn) toprakların özel bitkileri yaşam sürerken, Nallıhan ve Polatlı yörelerinde jipsli topraklarda yetişen türlerle karşılaşılır. Kırıkkale, Bala ve Kalecik çevrelerinde serpantin kayaçlarda oluşan magnezyum, nikel, kadmiyum gibi ağır metallerce zengin kireçsiz topraklara özgü türlere de rastlanmaktadır. Batı Karadeniz geçit kuşağında yer alan Kızılcahamam çevresinde güzel ormanlara rastlanır. İklimi diğer yörelere göre daha serin ve yağışlıdır. Bu ormanlarda göknar (Abies nordmanniana subsp. bornmuelleriana), sarıçam ve karaçam (Pinus sylvestris. Pinus nigra) gibi kozalaklı bitkiler dikkati çeker Benzer özellikteki Karadeniz kalıntı ormanına Çubuk, Karagöl’de de rastlanır. Bala, Beynam’da etrafı bozkurla çevrili dar bir alanda kurakçıl özellikte Karaçam ormanına rastlanır. Benzeri ormanlar Ankara çevresindeki dağlık kesimlerde önceden daha yaygın iken, tahribatlar sonucu ya kalıntı bozuk meşe ormanlarına veya geven (çoğunlukla Astragalus microcephalus) bozkırlarına dönüşmüştür. Yine kurakçıl karakterli meşe ormanlarına Karkasekmez, Çubuk ve Kırıkkale civarlarında rastlanmaktadır. Buralarda tüylümeşe (Quercus pubescens) ve saçlımeşe (Quercus cerris)’ler baskın olarak bulunur. Bozkırlarda bazen ormandan arta kalan indikatör ağaççık ve çalılarada rastlanır. Bunlar buraların eskiden orman olduğuna işaret eden türlerdir. Alıç ve yemişen (Crataegus orientalis, Crataegus monogyna), ahlat (Pyrus elaeagnifolia), yaban gülü (Rosa canina), ardıç (Juniperus oxycedrus) ve karamuk (Berberis crataegina) bunlara örnektir. Türkiye‘de bitkilerin teşhis merkezleri de denebilecek olan herbaryumlar genellikle üniversitelerin botanik bilim dalarında yer alır. Ankara’da ilk herbaryum (ANK) 1933 yılında Almanya’dan gelen ilk öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kurt Krause tarafından Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü bünyesinde kurulmuştur. Bu herbaryum daha sonra 1948 yılında Fen Fakültesi Botanik Enstitüsü’ ne taşınmıştır. Burada Bulunan bitkilerin listesi 1952 yılında Hikmet Birand tarafından “Türkiye Bitkileri” adı altında yayınlanmıştır. Kurt Krause,Türkiye’den topladığı örnekleri (yaklaşık 5600 örnek) Berlin Üniversitesi Botanik Müzesi’ne (B) vermiştir. Türkiye florası için tarihi değer taşıyan bu koleksiyon, 1943 yılında Berlin’e yapılan bombardıman sonucunda yanarak kül olmuştur.Ankara’ya özgü 22 tür bilinmektedir. Bunlar: Achillea ketenoglui Aethionema dumanii Astragalus physodes subsp. acikirensis Astragalus beypazaricus Astragalus demirizii Astragalus densifolius subsp. ayashensis Astragalus kochakii Astragalus trichostigma Astragalus yildirimlii Campanula damboltiana Campanula ekimiana Centaurea halophila Centaurea tchihatcheffii Cytisus acutangulus Isatis glauca subsp. galatica Muscari adili Salsola grandis Salvia aytachii Sideritis galatica Silene cserei subsp. aeoniopsis Verbascum gypsisola Verbascum heterobarbatum Ankara’dan isim alan bitkiler: Crocus anycrensis Jurinea ancyrensis Paracaryum ancyritanum Dianthus ancyrensis Verbascum ancyritanum Dikmen Dağı’nın botanik izleri Dikmen Dağı’nın Ankara florasında özel bir yeri vardır. Hikmet Birand “Alıç ağacı ile sohbetler” kitabını bu dağda, Ahlatlıbel’de yetişen heybetli ve yaşlı bir alıç ağacı ile sohbet şeklinde kaleme alarak, bitkiler alemiyle ilgili önemli bilgiler vermiştir. 1964 yılında bu dağdan isim alan endemik bir alıç türü (Crataegus dikmensis, dikmen alıcı) bilim dünyasına tanıtılmıştır. 1931 yılında Bornmueller, hodangillerden (Boraginaceae) hibrit bir türü (Moltkia x kemalpaschii ) Mustafa Kemal Paşa’nın onuruna dikmen Dağı’ndan betimlemiştir. Burada bu türün mavi çiçekli (Moltkia coerulea) ve sarı çiçekli (Moltkia aurea) ataları bir arada bulunmaktadır. Moltkia x kemalpaschii türünün çiçekleri ise mavimsi sarı renklidir. Tehdit Altındaki türleri Dar yayılışlı ve tükenme tehdidiyle karşı karşıya kalan türler, yayılış alanlarının genişliği ve miktarlarına göre tehlike sınıflarına ayrılırlar. Buna göre Ankara’nın öncelikli korunması gereken türleri aşağıda verilmiştir. 1-Nesli Tükenmiş (Ex) Minuartia corymbulosa var. breviflora 2-Çok Tehlikede (CR) Campanula damboldtiana Centaurea tchihatcheffii Salsola grandis Isatis glauca subsp. Galatica Astragalus beypazaricus Astragalus demirizii Muscari adili Johrenia polyscias 3-Tehlikede (EN) Aristolochia rechingeriana Asyneuma linifolium subsp. nallihanicum Campanula ekimiana Centaurea halophila Puccinellia anisoclada subsp. melderisiana Paronychia kurdica var. fragilis Astragalus panduratus Astragalus physodes subsp. acikirensis Astragalus trichostigma Vicia parvula Ornithogalum demirizianum Verbascum gypsicola Prangos denticulata Kişilerden isim alan türleri Ankara’da bazı bilim adamlarının onurlarına son yıllarda adlandırılmış 10 kadar çoğu dar yayılışlı endemik olan önemli türler de vardır. Bunlar: Campanula ekimiana Aethionema dumanii Salvia aytachii Achillea ketenoglui Cynoglottis chetikiana Astragalus demirizii Astragalus kochakii Astragalus yildirimlii Muscari adili Korunması gereken örnek bir endemik : Centaurea tchihatcheffii Bunlar içinde bir tanesinin durumunu 20 yıldır yakından izlemekteyim. Son yıllarda yaşam mücadelesi veren yanardöner (Centaurea tchihatcheffii) türü Gölbaşı’nın kıyısında yer alan iki kilometre karelik dar bir alana sıkışıp kalmıştır. Ankara Valiliği Çevre Vakfı’nın (ANÇEVA) orman içi dinlenme alanı olarak düşündüğü bu sahada başlattığı faaliyetler uyarımız üzerine şu anda durdurulmuştur. Ankara valiliğinin doğayı korumada gösterdiği bu hassasiyete burada bir kez daha teşekkür ederim. Türün çimlenme biyolojisi ve populasyonuyla (nüfusuyla)) ilgili çalışmalarımız TÜBİTAK destekli projeyle de devam etmektedir. Ayrıca alanda ve yakın çevresinde çoğaltma çalışmaları da yapılmaktadır. Kırmızı renkli ve gösterişli çiçeklere sahip bu tür son yıllara kadar mayıs aylarında Ankara pazarlarında da görülmekteydi. Bu türün yetiştirilip satılması teşvik edilebilir, fakat bugüne kadar sürdürülen doğadan toplamaya dayalı pazarlamaya son verilmelidir. Dünyada yalnızca Ankara-Gölbaşı’na bağlı Hacı Hasan Köyü civarında yetişen (özellikle eski adıyla Süleyman Demirel Ağaçlandırma sahası ve buna bitişik Opera ve Bale okuluna tahsis edilmiş alanda yetişen Yanar Döner Çiçeği (Centaurea tchihatcheffii) türünün Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından koruma altına alınması için çalışmalara başlandı. Bu tür, IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) kriterlerine göre tehlike altında olan (CR) ayrıca Bern Sözleşmesine göre de kesin koruma gereken bitki türleri arasında yer alıyor. Son yıllardaki gözlemlerimizde devamlı azaldığı tespit edilen bu türün bu yılki populasyonu çok iyiydi. Ankara’ya özgü dar endemik özellik gösteren türün yerinde incelenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü koordinasyonluğunda, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Gölbaşı Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi yetkililerinin katılımıyla 20 Mayıs 2004 Perşembe günü söz konusu türün yayılış alanı olan Gölbaşına bir inceleme gezisi düzenlenmiştir. Türün bugünkü durumuyla ilgili bilgiler verilmiştir. Basından temsilcilerin bulunması konunun basında vurgulanmasını da sağlamıştır. Aynı zamanda türün korunmasına yönelik çalışmaların başlatıldığı Çevre ve Orman Bakanlığının web sayfasında da yer almıştı. Ankara’da Ulusal herbaryuma gereksinim Bitki örnekleri toplanarak gazete arasında sıkıştırılarak kurutulur ve herbaryum denilen botanik araştırma müzelerinde belli bir sistematik düzende muhafaza edilir. Kartonlara yapıştırılan bu örneklerinin alt kenarındaki bir etiket üzerine bitkinin adı, toplama yeri ve tarihi de belirtilir. Böylece oluşturulan herbaryumlar zamanla örneklerin birikmesiyle zenginleşir. Dünya üzerindeki bitkilerin dağılışları ve yaşam ortamlarıyla ilgili bilgilere buralardan ulaşılır. Ayrıca bitkilerin sınıflandırılması, isimlendirilmesi ve taksonomik sorunlara çözüm getirebilmek ancak böyle merkezlerde mümkündür. Buralar bitkileri teşhis etmeye yarayan araştırma merkezleridir. Gerek botanik bahçelerinde yetiştirilen canlı örneklerin incelenmesi ve gerekse bahçede yer alan herbaryum merkezlerinde birikmiş örneklerle karşılaştırmalı çalışmalar, bitkilerin isimlendirilmesinde ve sınıflandırılmasında en sağlıklı yoldur. Herbaryumlar ne kadar zenginse bitkilerin teşhisi de o denli sağlam olur. Türkiye’deki herbaryumlar üniversitelerimiz bünyesinde kısıtlı imkanlarla kurulmuştur ve çoğunda örnek sayısı yetmiş beş binin altındadır. Diğer ülkelerdeki ulusal herbaryumlarda bu sayılar milyonlarla ifade edilir. Türkiye’de de, şimdilik en azından bir tane, örnek olacak, ülkemize yaraşır bir ulusal herbaryuma acilen ihtiyaç vardır. Yirmi seneyi aşkın süredir TÜBİTAK desteğiyle bunun planlanmasından öteye geçilemedi. Bunda botanik bahçesi için uygun yerlerin ayrılamaması ve yetkili kadroların değişen hükümetlere bağlı olarak sık değişmesi yatmaktadır. Bugün Eşkişehir yolu kenarında Köy Hizmetleri Merkez Araştırma Enstitüsünün bahçesi bu iş için alt yapısı hazır en ideal yer olarak gözükmektedir. ODTÜ, Hacettepe ve Bilkent Üniversiteleri arasında kalan ve rant değeri yüksek olan bu alanın imara açılmasını engellemek Ankara’nın güzelliğini koruyacak ve asırlar öncesi ihmal edilen Botanik Araştırma Merkezine (Botanik Bahçesi) de kavuşmamızı sağlayabilir. Bu merkez bitkilerle ilgili veritabanlarına sahip, biyoçeşitlilik çalışmaları ve türlerin korunmasıyla ilgili ulusal projeleri oluşturma ve izleme merkezi halinde faaliyetlerini sürdürmenin yanı sıra uygulamalı dallarda tarımcılara, ormancılara, çiftçilere ışık tutabilecek; öğrencilere ve halka bitkileri tanıtarak sevdirebilecek eğitim ve rehabilitasyon merkezi olacaktır. Bu gün için Ankara’ da büyük şehir belediyesinin son yıllarda kurduğu dört önemli park da, botanik bahçesi olabilecek alt yapıda ve genişliktedir. Bunlar Altın Park, Göksu Parkı, Harikalar Diyarı ve Dikmen Vadisi’dir. Yeni bir idari düzenleme ile bunlardan seçilecek herhangi birine bir araştırma merkezi (herbaryum) binası ilave edilerek de ideal bir Botanik Bahçesi’ne sahip olabiliriz. [1]G.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi |
13-03-2009, 11:43 | #2 |
Ağaçsever
|
Özel bir kanalın ele aldığı bir belgeseldi Yanardöner çiçekleri. İlk orada görmüş ve ilk orada duymuştum. Gerçekten çok güzeller ve nesli tükenmek üzereler. Bilgime göre bizim bu kısımda yetişmiyor. Bölgesinde yetişen arkadaşlarda duyarlı olsunlar lütfen... |
13-03-2009, 13:49 | #3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
|
Ankara'da yoksa bile ; ülkemizin herhangi bir yerinde bu Ulusal hebaryum'dan varmı? Merak ettim. |
13-03-2009, 13:59 | #4 |
Ağaç Dostu
|
Bu çiçek, sadece Ankara Gölbaşı (yanlış bilgi vermek istemem ama) Hacıhasan Köyünde yetişiyor. Ülkemizin başka her hangi bir yerinde yok, ve giderek daha dar bir alanda çıkmaya başlamış. |
13-03-2009, 14:02 | #5 |
Ağaç Dostu
|
Ulusal herbaryumdan kasıt bir Tabiat Tarihi müzesi içinde en azından Türkiye'de doğal olarak yetişen tüm bitkileri içeren bir herbaryumun olması. Yoksa Türkiye'de en büyüğü Ankara'da Fen Fakültesi içinde yaklaşık 34 herbaryum var. Ancak hiçbirinde tüm Türkiye bitkileri bazı imkansızlıklar yüzünden bulunmuyor. Ancak şu an mevcut olanların bir kısmı tam olmasa da ulusal düzeyde. Özlenen yutdışındaki örnekleri gibi bir Tabiat Tarihi Müzesi ve içeriğinde ulusal botanik bahçesi ve ulusal herbaryum. Yukarıdaki yazıda anlatılmak istenen kısaca böyle. |
16-03-2009, 14:25 | #8 |
Ağaç Dostu
|
Bir adı da Sevgi çiçeği olan Centaurea tchihatchef'in (Yanardöner çiçeği) doğal yayılış ortamı Tübives kaynaklarında Ankara ve Afyon olarak gösteriliyor. Bildiğiniz gibi Ankara'da Gölbaşı'nda koruma altına alınmıştı. |
20-03-2009, 11:49 | #9 |
agaclar.net
|
Yazılar uygun forum bölümlerine taşınmıştır... Oralardan devam edebilirsiniz. Ücretsiz dağıtım yazıları: Sevgi çiçeği (Yanardöner çiçeği) Konu hakkında yazışmalar: Endemik bitkiler amatör olarak çoğaltılınca korunur mu? |
20-03-2009, 11:55 | #10 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 29-08-2008
Şehir: Antalya
Mesajlar: 3,436
|
Centaurea tchihatchef'in (Yanardöner çiçeği), benimde çocukluğumun çiçeği idi. 5-6 yaşındayken tarlalalarımızdaki ekili hububat ve bakliyat bitkilerinin arasında çok çıkardı. Parlak mavi/mor gibi renkiyle çocukken toplardım, çok arsız dikenimsi bir çiçekti. Sürülen her tarlada mutlaka çıkardı. Bizim köyde istenmeyen ot sınıfındandı, şimdilerde hala istenmeyen otmu bilmiyorum. Endemik bitki olarak bizim köy oldukça zengin, şifalı ve yenebilen değişik özellikte bir çok bitkiyi annem babam ve köydeki arkadaşlardan, yaşlı insan lardan öğrenmiştim. O zamandan kalma alışkanlık yolum ormana düşerse epey otlanırım Endemik bitkilere merakı olan arkadaşlar, araştırmak isterlerse Nallıhan ilçesine bağlı osmanköy'e gitsinler, hala bitkilerden anlayan yaşlı insanlar mevcuttur, onların rehberliğinde yeni yeni bir çok türle tanışmış olurlar. Saygılar. |
23-03-2009, 15:54 | #12 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
|
Alıntı:
|
|
02-04-2009, 00:26 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Kamil Koç firması aylık olarak Yolculuk adlı bir dergi yayınlar, her sayısında bir ilin endemik bitkilerinden bahseder. Bende hiç kaçırmadan takip ederim... Mart sayısında Afyon'un endemik bitkilerinden bahsetmiş, bu yazıda sevgi çiçeğininde adı geçiyor. Paragrafı aynen aktarıyorum; "Dünyada sadece Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde yetişen lokal endemik ve parlak kadifemsi kırmızı çiçeklere sahip yanardöner çiçeğinin, bir zamanlar Afyon dolayında da kayıtları bilinmekle birlikte, günümüzde bu endemik bitkiye Afyon'da rastlanmamaktadır. Yanardöner çiçeği Afyon'a tekrar geri getirilmeli ve tekrar canlandırılmalıdır. Afyon ile Ankara arasında eskiden var olan yanardöner kardeşliği, yeniden kurulmalıdır." Bu paragrafı sizlerle paylaşmak istedim, endemik bitkiler ile ilgilenen arkadaşlarımız Yolculuk dergisinin sayılarını mutlaka okumalılar. Sevgiler |
07-05-2009, 17:37 | #14 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Sebahattin'in bahsettiği dergihttp://www.yolculuk.com.tr/index.php?busayida adresinden interaktif e-dergi olarak okunabiliyor. |
08-05-2009, 08:59 | #15 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Orada görebilirsiniz, şu anda çiçekteler hatta... |
|
08-05-2009, 16:49 | #22 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Darısı diğer tükenmekte olan endemiklerin başına... |
|
07-06-2009, 12:41 | #24 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Tezin Adı : Centaurea tchihatcheffii’NİN IN VITRO ÇOĞALTIMI Tezi Hazırlayan : Çiğdem Alev ÖZEL Tez Danışmanı : Prof. Dr. Orhan ARSLAN, Yrd. Doç. Dr. Semra MİRİCİ Anahtar Kelimeler : Centaurea tchihatchiffii, in vitro, ex vitro, yüzey...... sterilizasyonu, tohum çimlenme, hızlı çoğaltım, embriyogenezis, köklenme. Anabilim Dalı : Biyoloji 2002 © Yüksek Lisans Tez Özeti Bu çalışmada soyu tükenmekte olan ve ticari öneme sahip endemik Centaurea tchihatchiffii bitkisinin in vitro çoğaltımı yapılmıştır. Centaurea tchihatchiffii bitkisinin tohum yüzey sterilizasyonunda bulaşıklık çok yüksek oranda olup çamaşır suyu dozu ve süreleri bakımından en iyi sonuç ve en yüksek değerler %50-10 dk; %60-10, 20 ve 30 dk doz ve uygulama sürelerinde elde edilmiştir. 13 gün +40C de bırakılan ve karanlık inkübatörde bekletilen tohumlardan yalnızca 250 tanesinden biri 150 gün sonra çimlenmiştir. Doğadan getirilen yeşil bitkilerin sterilizasyonunda çift sterilizasyon ile %30 çamaşır suyu dozu ve 5 dk uygulama süresinde %33,3 oranında başarı sağlanmıştır fakat bu sağlam esplantlarında 6-10 hafta sonra tekrar bitkinin iç kısmında kalan bakteri ve funguslar tarafından bulaştığı görülmüştür. Hızlı çoğaltıma alınanan sürgünlerden en iyi değerler 0,5 mg/l BAP - 0,01 mg/l CPA içeren ortamdan elde edilmiştir. Sürgünlerin az sayıda oluştuğu oluşan sürgünlerin boylarındaki artışın sınırlı olduğu gözlenmiştir. Embriyo kültürü çalışmasında ise %80 oranında bulaşıklık halledilmiş olup en iyi adventif sürgün oluşumu 1 mg/l KİN - 0,25 mg/l IBA içeren MS besin ortamından elde edilmiştir. Ex vitro’da, 10. günden itibaren 500 ppm IBA 10 dk uygulama süresinde en fazla kök oluşumu görülmüştür. In vitro’daki köklendirmede ise en iyi kök oluşumu 0,25 mg/l IBA içeren MS besin ortamında 12. günden itibaren elde edilmiştir. Köklenme için kullanılan 0,5 mg/l IBA içeren MS besin ortamı hızlı çoğaltımdaymış gibi sürgün rejenerasyonunu teşvik etmiştir. |
05-03-2010, 21:37 | #25 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-01-2010
Şehir: Akçakoca
Mesajlar: 270
|
Arkadaşlar bu yanar döner çiçeği çocukluğumda Nallıhan da buğday tarlalarından topladığımız yöresel adı ile başlık otu (Çocuklar çiçeklerinden tac yaptıklarından olacak) olarak bilinen türe çok benziyor. Yaprak ve çiçek yapısı olarak aynı sadece mor renklilerine rastlamıştım. Son 4-5 yıldır memlekette tarlalara gidemiyorum. Buğdaylar artık biçerdöğerle biçildiği için buğday tarlalarınında göremiyoruz. |
05-03-2010, 23:12 | #26 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 30-01-2010
Şehir: AMASYA
Mesajlar: 65
|
Evet arkadaşlar bu çiçekten bizim memlekette de çoktu(r).Amasya Gümüşhacıköy ilçesinde taç çiçeği derdi çocuklar mor olanlarından bolca toplayıp başlarına taç örerlerdi,hala da var ama eskisi kadar değil sebebi de ekinlerde yabani ot mücadele ilaçları olan herbisitler.Ama ilaçlanmayan tarlalarda hala var.Anneme babama bir sorayım başka adları da vardır belki öğrenince tekrar yazarım. |
03-07-2011, 14:37 | #27 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-08-2008
Şehir: Eskişehir
Mesajlar: 390
|
Alıntı:
|
|
|
|