agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğa ve yaşama dair her şey > Geziler, Gezilecek Yerler, Türkiye'de önemli doğa alanları
(https)




Beğeni Düzeni46Beğeniler
  • 3 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 4 Gönderen kuru.umit
  • 3 Gönderen kuru.umit
  • 3 Gönderen kuru.umit
  • 1 Gönderen kuru.umit
  • 3 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 3 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 2 Gönderen kuru.umit
  • 3 Gönderen kuru.umit
  • 1 Gönderen kuru.umit

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 19-05-2008, 23:04   #1
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıklar Prensesi

14-17 Mayıs 2008 tarihleri arasında bir fırsat doğdu ve 3 gece 4 gün sürecek Saint Petersburg (St Petersburg) gezisi yaptım. St Petersburg ve Moskova gezi listemizde bulunan şehirler arasında olmasına rağmen bir türlü gidememiştik. Daha doğrusu hemen yanımızda görüp önce uzakları gezelim dediğimizden, hep ertelendi durdu bu şehirleri ziyaretler. Tek başına da olsa St Petersburg şehrini gezme fırsatı çıkınca kaçırmadım doğrusu.
St Petersburg şehri için neden “karanlıklar prensesi” tanımını kullandığıma gelince; bu tanım bana ait değil. Kısa St Petersburg yolculuğundan Türkiye dönerken uçakta yanımdaki koltuğa düşen ve St Petersburg’da çalışan mühendis eşi nedeni ile burada yaşayan çocuklu Türk annenin St Petersburg için yaptığı yakıştırmayı aynen benimsedim. St Petersburg’da bulunduğum ilk gün şehri kaplayan ve elimi uzatsam hemen değeceğim kara bulutlar yüzünden şehrin nasıl karanlık olduğunu görmüştüm. Bu bayan St Petersburg’da güneşi en son gördüğü eylül ayından sonra, bir daha en son nisan ayında gördüğünü söyledi ve bu şehri çok güzel bulduklarından ona “karanlıkların prensesi” adını taktıklarını söylemişti. Bu nedenle bende bu yazıma başlık olarak bunu seçtim ve sizlerle her gezi sonrası yaptığım gibi taze taze paylaşmaya giriştim.

Eklenen Resimler
   
Muda, incirli ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2008, 23:09   #2
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıklar Prensesi

St Petersburg’a Türkiye’den daha çok gece turizmi amacıyla gidilmesi ne acı.. Bu turizm şeklini ne St Petersburg şehri ve ne de St Petersburg insanları hak ediyor. Buraya Kışlık ve Yazlık Saraylarını gezmeye ve bahçelerinde güzel yürüyüşler yapmaya, Neva nehrinde, ve onun kanallarında tekne gezileri gerçekleştirmeye, Mariyinski tiyatrosunun o büyüleyici atmosferinde performans seyretmeye, Hermitaj’ın muhteşem koleksiyonlarına şahit olmaya, Yusupov Sarayında Rasputin’in dramını dinlemeye gitmek gerekir. St Petersburg’u görmediyseniz, herhalde biraz acele etmeli. Çünkü St Petersburg’a birkaç kezdir gelen aramızdan bir katılımcı, şehrin belirgin bir şekilde pahalılandığını söyledi.
Gitmek için en uygun zaman bence Mayıs sonu Haziran ortası gibi. Çünkü asıl dönem temmuz ve ağustos ayları; yani bu da demektir ki bu dönemde giderseniz daha fazla para ödemek zorunda kalacaksınız ve daha kalabalık şehir içinde olacaksınız. Onun için gözüme kestirdiğim zaman dilim Haziran. Hem bu dönemde yazlık sarayların fıskiyeleri de açılıyor. Ben gittiğimde, Mayısın 31’i törenle açılış yapılacağından, bahçelere gidemedik, ne yazık ama tekrar gitmek için bir neden!!
St Petersburg, Rusya’nın batısında, Neva ırmağı kenarında kurulu 5 milyon nüfuslu bir şehir. Finlandiya körfezine bakan ve Rusya’nın tarih boyunca batıya en yakın olmuş (düşünce, yaşam, bahçeler, saraylar bakımlarından) şehri. Rusya tarihinde çok önemli olayları yaşamış olan bu şehrin sadece 300 yıllık bir geçmişinin olması ne büyük bir tezat!
Kimilerinin Deli, kimilerinin Büyük sıfatını taktıkları Petro’nun şehridir, St Petersburg.. Rusya tarihinde iki büyük aile vardır; bunlardan ilki Rurik sülalesi. Hani Korkunç İvan’lar gibi İvan adlarının bol olduğu bir sülale. Bir diğeri de Romanov’lar. Petro bu Romanov sülalesinden. Söz konusu olan iktidar ve güç olunca her türlü entrikanın çevrilmesinin mubah olduğu kuralı, Rusya’da da geçerli imiş. Petro’nun babası Aleksey ölünce, Aleksey’in ilk eşi saraydan bazı asker tayfası ile anlaşıp (oranın yeniçerileri! ) Petro’nun ailesini öldürtür. Sonunda tahtı diğer ailenin sakat kardeşi ile paylaşmak zorunda kalır ama daha önemlisi o andan itibaren kafasında, kendini daha güvende hissedeceği yeni bir başkent kurma fikri belirir. Gücü tek başına ele geçirince de yeni başkentinin inşasına başlar; böyle doğar St Petesburg..
St Petersburg Neva nehrinin aktığı bataklık bir alandır aslında. Büyük Petro 1700’lü yıllarda ilk inşaat işlemlerini başlattığında kendine örnek aldığı şehir Amsterdam’dır. Sonunda hayali gerçekleşir ve 1713 yılında St Petersburg Rusya’nın yeni başkenti olur. Avrupa’nın Venedik, Amsterdam gibi şehirlerinden sonra bir başka kanallar şehri daha vardır artık: St Petersburg.

Eklenen Resimler
  
Muda ve Milla beğendi.

Düzenleyen kuru.umit : 20-05-2008 saat 06:27
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2008, 23:12   #3
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi

St. Petersburg’a THY ile 3.5 saatte varıyorsunuz. Pulkova havaalanı şehre yakın sayılır. Merkeze yaklaşık 20 km. Havaalanında pasaport işlemleri zahmetli. Dil sorunu var. İşin içine birde Kril alfabesi girince “yandım keten helva”. Havaalanında görevlilerin yüzü pek gülmüyor, şirinlik olsun diye merhaba demeyi öğreneyim dedim (zdarstvutye) . Defalarca tekrarladım ama kadının önüne gelince unuttum, pasaportu uzattım, olaylar olağan seyrinde devam etti. Yani bekledim. Yeşil pasaportlulara özel bazı işlemler yaptılar ama dertleri neydi anlamadık. Pasaport işlemleri sonrası otobüse bindik, kalacağımız otele doğru hareket ettik. Rusya da geçerli olan tek para Ruble, Ruble’nin küçüğü Kubik. Unutmadan Rusya ya gidiyorsanız yanınıza dolar almanız daha iyi olacaktır. Euro bozdururken daha düşük orana bozuyorlar. Bir dolar yaklaşık olarak 24 Ruble, 1 Euro ise 35 Ruble ediyor. Otellerde bozdurmak iyi değil. Şehirde az da olsa döviz büroları var, onları arayın. Tabii ki bir de ayaklı döviz büroları ama onlara biraz dikkat edin. Örneğin 1997 öncesi Rubleleri almamak gerekiyor.
Biz en son, dönüşte, havaalanına giderken gittik ama bu şehre saygının başlangıçta sağlanması için mutlaka şehre girerken gidilmesi gereken bir yer var: Savaş müzesi. Pulkova havaalanından sonra şehre giderken uğrayabileceğiniz bu müze insanı gerçekten sarsıyor. Girişte sizi Dmitri Shostakovich’in şehir halkının, şehrin kuşatılması sırasında gösterdiği kahramanlıkları yüceltmek adına bestelediği 7. Senfonisi karşılıyor. Yuvarlak bir alanda, kenarlarda yanan meşalelerin arasında kahramanlıkları anlatan kabartmalar ve tam ortada çok güzel bir heykel sizi derinden etkiliyor. İçeri girdiğinizde zengin sayılmayacak bir müze ile karşılaşıyorsunuz ama bir ekranda 20 dakika kadar süren siyah beyaz bir filmde, St Petersburg halkının kuşatma sırasında yaşadıklarını izleyince kanınız donuyor. Bir insan, diğer bir insana bunu nasıl yapabilir şaşıyorsunuz. 1941 yılından 1944 yılına kadar yaklaşık 900 gün boyunca karadan Almanlara, denizden de Finlandiya’lılara direnen bir halkın şehridir St Peteresburg. Onun için her türlü saygıyı hak ediyor.
Bu gecelik bu kadar..
Gezekalın.
Ümit Kuru

Eklenen Resimler
    
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2008, 11:14   #4
Ağaç Dostu
 
ahmeter's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 7,824
Sayın Kuru bu seyehat yazınızı zevkle okudum .başka gittiginiz yerler varsa yazmanızı arzu ederim Petersburg hatıra olarak veya enteresan ne alınabilr . belki yolumuz düşer selamlar

ahmeter Çevrimiçi   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2008, 11:39   #5
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Sevgili Ahmet Bey,
Bu sitede Peru, Küba , Devrek, Düzce ile ilgili yazılarım vardı. Arama bölümünden (geziler bölümü) bu başlıkları yazarsanız çıkacaktır. Küba ise dergi içinde vardı.
St Petersburg yazısının devamı gelecek.
St Petersburg dan sedef ve amber taşı ile kolye ve yüzükler, el işi tahta oyuncaklar (matruşkalar dahil) Kitap, CD ve tabii ki merak varsa votka alabilirsiniz. Smirnoff lar 100 Ruble (yaklaşık 5 USD ) civarında. Votkanın aromalısı var; kızılcıklı, kırmızı biberli en meşhurları. Pulkova havaalanının yanında büyük bir hipermarket var. Burada ne ararsanız var. Bahçe malzemelerinin fiyatlarını görünce yerim olmadığına üzüldüm. Bazı arkadşlar buradan DVD player ve video kamera aldılar. Fiyatlarının ucuz olduğunu söylediler. Pulkova havaalanının freeshop u bizimkinden kesinlikle ucuz. Buradan ihtiyac var koku ve diğer seyleri alabilirsiniz. Yalnız bilginiz olsun; havaalanı dışından aldığınız sıvı malzemeleri mutlaka bavula koymalısınız yoksa orada bırakırsınız. Yeme içme kültürlerni ayrıca yazacağım
Selamlar

kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2008, 19:47   #6
Ağaç Dostu
 
ahmeter's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 7,824
SAYIN KURU diğer seyehat yazılarınızı da okudum ifade şekliniz ayrıca Türkcenizin temizliği beni memnun etti.ilerde cıkacak yazılarınızı okuyacağım o yaylalarda değişik bitkilerin bilhassa salep orkidelerin resimlerini cekerseniz ilgi ile bakarız TEŞEKKÜRLER SELAMLAR

ahmeter Çevrimiçi   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2008, 23:29   #7
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi 2

Kalacağımız otelin yeri Vasilyevski adasının batısında. Vasilyevski adası, St Petertsburg’un en büyük adası. Bu ada, St Petersburg’un 70 km kadar doğusundan Ladoga Gölünden Neva nehrini ikiye ayırmakta; Malaya (küçük) Neva, Bolşaya (büyük)Neva. Irmaklar ve kanallar şehri St Petersburg’da 350 kadar irili ufaklı köprü var. Bu arada unutmadan söyleyelim ki, bu köprülerin bazıları birer sanat şaheseri; Aslanlı Köprü, Mısır Köprüsü, Aniçkov Köprüsü, Lomonosov Köprüsü ve Üçleme Köprüsü benim gördüklerim.
Vasilyevski adası 4 köprü ile ana karaya bağlı. Neva nehri, nisana ayına kadar donduğundan kanaldan gemiler denize açılamıyorlar. Ama nisan ayından itibaren buzlar eridiğinden kanallardan ve ırmaktan küçük gemiler geçmeye başlıyorlar. Bu nedenle de köprüler gece yarısından sonra belli saatler de açılıyor. Bu adadan ana karaya geçişler belli bir saatten sonra problem oluyor.
Gece yarısı dedim de bildiğiniz gibi St Petersburg’a Temmuz ayında “beyaz geceler” adıyla turlar düzenlenir. Aslında benim de fantezim bu zamanda orda olmaktı. Ancak Mayıs ayı ortasında da kısmi bir beyaz geceler yaşanıyor. Gece saat 12 olmuş hava hala karanlık olmuyor. Bu şehrin takımı olan Zenit (bizim Fatih Tekke’de burada oynuyor ve Türklere karşı Rusların tüm yargılarını değiştirdiğini söylüyorlar. Türk olduğumuz öğrenen tüm Rusların ortak lafı “Fatih Tekke, Zenit” şeklinde oluyordu. Kendisi ile dönüşte aynı uçaktaydık ve elini sıkıp tebrik ettim kardeşi) UEFA kupasını kazandığı gecenin ertesi gece kutlamalar yapıldı. Hava fişekler atılıyordu ama gündüz gözü ile bir şey belli olmuyordu. Neden gece atmadılar derken saate baktığımda saatler 22:30 u gösteriyordu. Bunun Temmuzu amma asap bozucu olur!!
Bu adaya dönüşlerde hep taksiye bindik. Ama metro imkanı var. Bu ayrı bir konu. Bunun dışında bizim minibüsleri ben Avrupa’da bir orada gördüm. St Petersburg’da damalı taksi bulmak bazen zor oluyor. Yoldan gecen her araba birer taksi olabiliyor. Yol kenarında el edin, hemen duruyorlar. Sonrası pazarlık gücünüze kalmış. Ama normal taksilerden daha ucuza geliyor.
Gelelim Vasilyevski adasına; Adanın batısı Finlandiya Körfezine bakıyor. Adetim olduğu üzere bu denize bir parmağımı (çoğunlukla ayaklarımı denize sokarım ama çok soğuktu!!) soktum. İlginçtir dallarda, yeşilliklerde gezen kuyruk sallayan denize gire çıka geziniyordu, hemen deklanjöre bastım tabii ki. Bu adanın gezilecek en önemli yerleri adanın doğusunda bulunuyor. İlk durak Rostral sütünlar. Eskiden bunlar Petersburg Limanının deniz fenerleriymişler. Otuz iki metre yükseliğinde olan bu fenerler artık bu amaca hizmet etmiyorlar. Sütunları süsleyen gemi pruvaları eski bir Roma adetiymiş. Kaide üzerinde bulunan figürler ise Rusya’nın 4 büyük nehrini temsil ediyorlar:Neva , Volga, Dinyeper ve Volhov. Bu sütunların önünde yeşillik bir alandan çok güzel St Petersburg panoraması var. Güzel fotolar yakalayabilirsiniz. Yakında bulunan su üstündeki büyükçe siyah kitle meğerse şu anda çalışmayan fıskiye sistemine aitmiş. Sütunların arkasında denizcilik müzesi var. Binayı fotoğrafladım ama gezmedim (hangisini gezeyim ki, topu topu üç gün var). Burada Petro’nun gemicilik becerilerini öğrenirken kullandığı ahşap gemi “Botik” varmış. Petro kim gemicilik kim dediğiniz duyar gibiyim.. Petro, Büyük Petro olmadan önce Avrupayı geziyor ve burada eğlenmekten çok öğreniyor. Ciddi ciddi gemicilik eğitimi alıyor. İyi bir marangoz. 2.04 Metre boyunda ama küçücük ayaklara sahip Petro (bu nedenle dengeyi sağlayabilmek için iç içe geçmiş çift ayakkabı giyermiş) mühendislik ve hatta doktorluk (kendisinin hastalarından çektiği dişler bile sergileniyor) ile kıyısından ucundan ilgileniyor.

Eklenen Resimler
   
Muda, incirli ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2008, 23:32   #8
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi 2

Bu yakada gidebilseydim Deniz Müzesi değil ama Zooloji müzesine gitmek isterdim. İçinde bulunan 1,5 milyon parça ile dünyanın en büyük doğa müzesi. Kunstkammer ise büyük Petro’nun ilginç biyoloji koleksiyonuna ev sahipliği yapıyormuş. Petro Avrupa da iken bir doktorun bu koleksiyonunu satın alıp burada sergiliyor. İlginç bir adam şu Petro; anomalili bebeklerin koleksiyonu ile senin ne işin olabilir? Bu da deli tarafımıdır ne? Bence öyle değil gerçi…
Bundan başka Oniki Kolej (Mendeleyev, İvan Pavlov burada hocalık yapmışlar) ve Menşikov (St Petersburg’un ilk valisi, Büyük Petro’nun yakın arkadaşı, Petro’nun karısı 1. Yekaterina’nın ilk sevgilisi !!) Sarayı bu yakada görülebilir. Sarayları gezme ücreti konusunda bir fikir vermek için, gezi ücretinin 400-700 Ruble arasında olduğunu söyleyelim. Çok pahalı sayılmaz, kendi halkına göre biraz pahalı ama Avrupa’nın diğer müzelerine göre ucuz geldi bana.
Evet bu gecelik bu kadar, yarın gece devam..
Gezekalın.

Eklenen Resimler
     
Muda, incirli ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2008, 23:47   #9
Ağaç Dostu
 
zenfree's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 5,657
Galeri: 341
Ümit Bey Petersburg'un " Karanlıklar Prensesi" diye nitelendirmesi gerçekten çok şaşırttı beni. Petersburg deyince insanın aklına "Beyaz Geceler" geliyor. Demek ki Dostoyevski'nin yalancısıymışız.

Alıntı:
Havaalanında görevlilerin yüzü pek gülmüyor, şirinlik olsun diye merhaba demeyi öğreneyim dedim (zdarstvutye) . Defalarca tekrarladım ama kadının önüne gelince unuttum,
Unutulmayacak gibi değil. Ne kadar zor bir sözcükmüş.

zenfree Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-05-2008, 00:19   #10
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Hep beyaz geceler olarak biliyoruz ama bu sadece 2 ay sürüyormuş, ya kışın? Bu da bir bakış açısı. Sürekli olarak orada oturmak, kasvetli bir hava herhalde bana göre de değil. Her dışarı çıkıp, içeri girdiğimde bu ülke kadar güzeli yok diyorum ya; ah bir de ileri görüşlü, bilimi yücelten, ülkesini seven, akraba çıkarı gözetmeyen insanların seçilip yönetildiği bir ülkede yaşayabilseydik....

Seabert74 beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2008, 23:31   #11
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-3 (Petrogradskaya)

St Petersburg’un turistik merkezi, her şehirde olduğu gibi, bölgelere ayrılmıştır.(resim-1) Petrogradskaya’da bu merkezlerden bir tanesi(resim-2). Burada Avrupa’da bulunan camiler içinde en büyüklerinden olan Tatar Camii, Petro-Pavel kalesi ve Aurora zırhlısı ziyaret edilecek başlıca yerler.
Büyük Petro, Petrogradskaya bölgesine bir kale yapımını istiyor ve daha sonradan gelen Çarlarında ilaveleri ile Petro-Pavel kalesi inşa ediliyor (foto 1). Bu kale çevresinde gelişen alanda şehir inşasında çalışan işçiler ve aileleri yerleşiyorlar. Troçki Most (üçleme köprüsü) sizi Saraylar bölgesine bağlıyor (foto 2). St. Petersburg’da 350 ye yakın köprü olduğunu söylemiştim. Bu köprü, St Petersburg’un en güzel köprülerinden bir tanesi. Gece bu köprünün hem kendisi çok güzel oluyor (foto 3) ve hem de bu köprüden şehir manzarası.
Eminim ki St Petersburg’a giden turların çoğu, Petro-Pavel kalesini dışarıdan şöyle bir gösterip, geçiyorlardır. Halbuki içerisi çok önemli bir kiliseye ev sahipliği yapıyor; Svitoy Pyotr ve Svitoy Pavel. Bu kilisenin önemi , içerisinde Rusya’nın Büyük Petro ve sonrasında gelmiş geçmiş tüm Çarlarının, Çariçelerinin ve ailelerinin mezarlarının bulunmasıdır. Siz burası için mutlaka, kendi başınıza da olsa vakit ayırın.

Eklenen Resimler
     
Muda, incirli ve Milla beğendi.

Düzenleyen kuru.umit : 23-05-2008 saat 00:13
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-05-2008, 23:59   #12
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-3 (Petro-Pavel Kalesi)

Kalenin orijinal hali olan ahşap yapı, Domenico Trezzeni adlı mimar tarafından, parça parça taşla değiştirilmiştir. Bu kalenin zindanlarında Büyük Petro’nun oğlu Aleksey, Lev Troçki dahil bir çok ünlü hapis yatmıştır. Petro-Pavel kalesine giriş ücretli. Bilet alma yeri solda bulunan ve eskiden kayıkhane olan küçük bina. Burada ziyaretlerinizi sadece kiliseye yapabilirsiniz, ya da kalenin tamamını gezmek için bilet alıp gezebilirsiniz. Biz vakitsizlikten (kendimiz tur dışı gittik) sadece kiliseye girdik (kiliseye ziyaret 300 Ruble). Kalenin diğer alanlarında Aziz Petrus kapısı, Trubeçkoy tabyası (meşhur hapishane), mühendisler konutu var. Ayrıca kalenin ön tarafında kumsalda olmak ve foto çekmek de iyi olabilir (bu alanda St Petersburglular yazın güneşlenirlermiş). Ama bu kalenin görülmese olmazı, kilisesi (foto 4).
Bu kiliseyi de mimar kardeş Domenico yapıyor. İçi gerçekten çok güzel. Geleneksel Rus kilise mimarisine (soğan kubbeli kiliseler) sırt çevirmek isteyen Petro (burada da arayış içinde) Barok tarzı bu muhteşem kiliseyi yapıyor. Kilisenin çan kulesi 122 mt yükseklik ile, 1960’larda yapılan televizyon vericisi inşasına kadar St Petersburg’un en yüksek yapısı olmuş (foto 5). Pembe yeşil renkli Korint sütunları da şatafatlı Barok üsluptaki ikonostasis de geleneksel kiliselerden farklı (foto 6 ve 7).
Büyük Petro 1725’de ölünce mezarı bu kiliseye konuyor. Büyük Petro’nun mezarı İkonostasisin sağında. Mezarın başında bir büstü var (foto 8).

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-05-2008, 00:32   #13
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-3 (Petro-Pavel Kilisesi, Aurora zırhlısı)

Bu kilise içinde Büyük Yekaterina’nın (bize hep Katerina olarak öğretmişlerdi, hani şu Baltacı’nın çadırından geçme öykülerini anlattıkları Katerina-bu arada yok öyle bir şey-) ve son olarak Rus Devriminin tüm aileyi ortadan kaldırdığı Çar Nikolay ve ailesinin mezarları da burada (foto 9). Bir fırsat yaratabilirseniz bu kalenin gece ışıkları yanınca çok güzel bir görüntüsü ortaya çıkıyor, Troçki (Üçleme) köprüsünden güzel fotolar alınabiliyor, tavsiye ederim (foto 10).
Petro-Pavel kalesinden sonra bu yakada gezilmesi gereken bir diğer yer Tatar cami ve Aurora zırhlısı. Tatar camii Avrupa da bulunan camiler arasında en büyüklerinden bir tanesi olmakla meşhur (foto 11). Bir de çok güzel çinileri var. Buraya gelmeden hemen önce Kşesinskaya Konağı var. Matilda Kşesinskaya meşhur Rus balerini ve Çar 2. Nikolay ile olan aşk ilişkisi ile sansasyonel bir isim. Bu konağın bir özelliği de Lenin’in Rusya ya dönüşünde halka hitaben yaptığı konuşmayı bu konağın balkonundan yapmış olması.
Gelelim Aurora zırhlısına. Hemen söyleyelim; Denizcilik okulunun karşısında olan bu kruvazöre ziyaret Cuma günleri hariç paralı ve saat beşte ziyaret bitiyor. Bu zırhlıdan Çarın sarayına doğru yapılan tek el kuru sıkı bir atışla Bolşevik isyanı başlıyor(foto 12-13). İkinci dünya savaşında bu gemi Almanların eline geçmesin diye batırılmış ve sonradan tekrar su yüzüne çıkarılıp müze yapılmış. Bizim hoşumuza gitti, tavsiye edip, görülmesi gerekli olanlar listesine dahil edebiliriz.
Bu gecelik bu kadar; yoruldum ve yarın iş var..
Gezekalın..

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2008, 21:47   #14
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
Ümit Bey, gezi yazılarınızı herseferinde zevkle ve gıpta ile okuyorum. Teşekkür ederim.

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2008, 22:15   #15
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-4 (Saraylar Bölgesi)

St. Petersburg’un Saray Yakası, Teğmen Smidt köprüsü ve Üçleme köprüsü arasında kalan alan olarak kabaca belirtilebilir. Burada Petro’nun meşhur heykeli Bronz Atlı (Bakır Atlı, Bakır Süvari diğer Türkçe çeviriler), Dekabristler Meydanı, Donanma binası, Aziz İsak meydanı, Saray Meydanı, Aleksandr Sütunu, Hermitaj, Mars Tarlası, Mermer Saray ve Yazlık bahçeler gibi gezilmesi gereken bir sürü yer var. Burası ile bağlantılı olan Rus Müzesi, Dökülen Kan kilisesi ve Mihaylovski Bahçesi de bu güzergahta bulunan yerler arasında..
Bir uçtan başlayalım; Petro’nun Bronz atlısı.
Bu heykelin heykeltıraşı Eten Moris Falcone’dir. I. Petro’nun tahta çıkışının yüzüncü yılı şerefine 7 Ağustos 1782 yılında açılmıştır. Kayanın tepesine tırmanmak üzere şahlanmış bu bakır at heykeli, dünyadaki atlı heykellerin en güzellerinden biridir. Bu heykelin en önemli özelliği atın iki ayağı üzerinde şahlanmış olarak durdurulması (foto 1). Bu ne hesap gerektiren bir olay olsa gerek! Bu heykeli Büyük Yekaterina yaptırıyor ve 1625 tonluk tek parça granit taş kaidesinde kısaca şu yazıyor: 2. Yekatarina’dan, 1. Petro’ya”. Yani “senin birinciliğini kabul ederim ama bende senden sonra gelenim”…
1833 yılında Rus şair Aleksandr Puşkin “Medniy Vsadnik” (Bronz (bazısı da Bakır diyor) Atlı) adlı bir şiir yazmıştır. Bu şiirde heykel “canlanır” ve kahramanın “peşine takılır”. O zamandan beri Petro anıtına “Bakır Atlı” adı verilmiştir. Bu anıt da tıpkı Hermitaj, İsak Katedrali ya da Donanma Binası’nın külahı gibi St. Petersburg’un bir simgesidir. Bu arada Puşkin dramını da bir kısmımız bilebilir ama bilmeyenlere; Zengin ev soylu bir anne babanın çocuğu olan Puşkin (Osmanlı-Rus savaşına katılmış ve 1829 yılında bu savaş nedeniyle Erzurum’a gelmiştir). Uzunca bir süre peşinden koştuğu büyük aşkı Natalya Gonçarova’yı sonunda razı edip 1831 yılında evlenmiş. Ancak bu gönülsüz evlilikten kokular gelip, 1936 yılında bütün Moskova’da bir Fransız yüzbaşısı d’Antes ile karısı hakkında dedikodu çıkınca, Puşkin d’Antes’i düello’ya davet etti. Bu düellodan bir diplomat olan Baron Von Heeckeren’in haberi oldu. Baron, yüzbaşı’yı ikna ederek onun Natalya’nın kızkardeşi ile evlenmesini sağladı. Ancak bu evlilik nedeniyle d’Antes, aile içine daha sık girip çıkma olanağı elde etti. D’Antes’in Natalya’ya olan ilgisi nedeniyle dedikodular artınca Puşkin tekrar d’Antes’i düello’ya davet etti. Sonunda büyük şair Puşkin aldığı ölümcül yara ile ölüyor. Sonrası mı; Natalya yüzbaşıya da yar olmuyor.
Donanma binası Petro’nun iyi bir donanma kurmak istemesi sonucu Petersburg’da 3. yaptırdığı binadır. 1704-1711 arasında inşa edilen bina, o zamanlar tersane olarak işlev görüyor. 1806 yılında Andrey Zaharov tarafından yeniden inşa ediliyor ve meşhur kulesi daha da yükseltilip altın yaldızla kaplanıyor. En ucuna da bir gemi maketi konuyor. Bugün mühendislik okuluna ev sahipliği yapıyor (foto 2).
Aziz İsak Katedrali Auguste de Monferrand adlı bir mimarın eseri(foto-3). Bu katedral müze ve giriş paralı. Biz şehrin panoramik fotosuna alalım diye sadece kulesine çıktık, (giriş 300 Ruble, yaklaşık 300 merdiven çıkacaksınız, hazırlıklı olun-foto 4). Binanın içinde İkonastasis ve Kubbe tavan resmi için mutlaka görün uyarısı var ama vakit dar bu nedenle bir tercih yaptık ve içine girmedik. Katedralin heykellerinin çoğu İvan Vitali elinden çıkma, özellikle Meşaleli Melekler en güzelleri (foto-5). Buraya çıkmak sizi yorsa da, St Petersburg'u tüm güzelliği ile ayaklarınızın altında görünce herşeyi unutacaksınız. Binanın dışı çok heybetli, dört bir yanını gezin, özellikle kapılarındaki (güney kapısı) İvan Vitali elinden çıkma rölyefler çok etkileyici..

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2008, 22:35   #16
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-4 (Aziz İsac Meydanı-Hermitaj-1)

Katedralin arkası Aziz İsak meydanı ve burada 1. Nikolay’ın at sırtında bir heykeli var. Heykelin kaidesinde Nikolayın adalet, sevgi gibi bazı yüksek duyguları sembolize eden kızları var (foto-1,2). Bu heykelin arkasında ise bugün belediye binası olarak kullanılan binayı 1. Nikolay 3 kızından en sevdiğine yaptırmış ama kızı babasının ve atın arkası bu binaya bakıyor diye burada oturmayı reddetmiş (foto-3) (ne babalar ve ne kızlar var!).
Hermitaj için herhalde birkaç gün ayırmak gerekir. Dünyanın en büyük müzelerinden birisi ve içinde 3 milyonun üstünde obje varmış. Bizim burayı gezmemiz sadece yarım günlük tur şeklinde olabildi. İçeride Raffaello, Michelangelo, El Greco, Velazquez, Leonardo da Vinci (Litta Madonna), Caravaggio (Lavta Çalan Genç Adam) , Rembrandt (İbrahim’in Adağı) gibi eskilerden, Picasso, Matisse, Gauguin gibi yüzyılımızın sanatçılarına kadar çok sayıda eser var(foto4,5).

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2008, 22:57   #17
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-4 (Hermitaj-2)

Kışlık saray, Rus İmparatorları’nın en başta gelen konağıdır. Devasa bina, 1754–1762 yıllarında, Petro zamanında, Çarlığın mimarı olan Mimar Françesko Bartolomeo Rastrelli’nin projesine göre barok üslubunda yapılmıştır. Petro’nun kızı Yelizaveta zamanında Barok usulde inşaatlar devam ediyor. Büyük Yekaterina, Avrupadan ve diğer yerlerden topladığı eserler için yer kalmayınca daha sade olan diğer saray bölümlerini inşa ettiriyor. Saray kornişinin uzunluğu 2 km. civarındadır; içinde 1000’den fazla salon, 2000 kadar pencere ve bir o kadar da kapı bulunmakta.
Sarayın kabartmalar, yaldızlar, oymalarla süslenmiş zengin iç mekânı, pek çok kez yeniden inşa edilmiş (özellikle de 1837 yılında çıkan yangından sonra). Devrimci askerlerin ve tayfaların vandalizmi yüzünden bina içindeki mobilyalar ve süslemeler büyük zarar görmüştür. Kışlık Saray, 1922 yılında Hermitaj Müzesi’ne devredilmiş.
Kışlık Saraydan diğer bölümlere geçtiğinizi anlamıyorsunuz. Giriş 700 ruble civarlarında (grup bileti alındığında bireysel fiyatı sorunca bu rakamı verdiler). Giriş yeri çok kalabalık oluyor. Temmuz aylarında burayı gezmek eziyetli olabiliyormuş. Girişten sonra karşınıza çıkan ana merdiven çok heybetli. Saraydan beni en çok ne etkiledi derseniz, size hemen sütunlar ve parkeler derim. Taht odası, Malahit odası, Mareşaller Salonu birer saat şaheseri odalar.
Bunun dışında diğer bölümlerde heykeller, resimler, objeler arasında nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz. Burası sadece Çarlık sanat eserlerini değil, devrim sonrası tüm soyluların kıymetli koleksiyonları da millileştirildiğinden çok sayıda esere ev sahipliği yapan bir yer.

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2008, 23:11   #18
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-4 (Hermitaj-3)

Hermitajdan fotolar...

Eklenen Resimler
    
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2008, 23:20   #19
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-4 (Saray Meydanı-Aleksandr Sütunu)

Mitinglerin ve merasim törenlerinin yapıldığı Saray Meydanı, St. Petersburg’un merkezi meydanıdır. Meydan’ın mimari ahengi, Genel Kurmay Binası, Gvardeyski Binası, Kışlık Saray ve Aleksandr Sütunu’yla uyum içinde. Saray Meydanı’nda bulunan Aleksandr Sütunu, 1812 yılındaki Vatan Savaşı’nda kazanılan zaferin anısına dikilen bir anıt. 1830–1834 yılarında Mimar Ogust Monferran’ın projesine göre koyu kırmızı granitten yapılmıştır. İmparator I. Aleksandr’ın anısına anıta bu ad verilmiştir. İyiliğin kötülüğü yendiğini sembolize eden bronz melek figürü, sütunu tamamlar. Bu 47,5 m. yüksekliğindeki sütun, dünyanın en uzun zafer sütunuymuş. Bu meydan da UEFA şampiyonu olan Zenit taraftarlarının şovlarını izlemekte kısmet oldu.
Aslında konuyu bitirdim ama yüklemek bayağı yorucu oldu, bir de dün gece nöbetciydim dostlar. Bu akşamlık bu kadar..
Gezekalın

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2008, 23:28   #20
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Sevgili Mine Hanım,
Her zaman olduğu gibi naziksiniz...
Teşekkür ederim..
Ümit Kuru

kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2008, 20:12   #21
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-5 (Hermitajdan Mars Tarlasına)

Hermitajın önünden sahil boyunca Üçleme köprüsüne doğru yürümenizi tavsiye ederim. Yol boyu gösterişli binaları sağda görürken, solda da Neva nehri size eşlik edecektir. Neva’nın karşı kıyısında Petro-Pavel Kalesi tüm heybeti ile iyi fotoğraflar veriyor.
Üçleme köprüsüne yaklaştığınızda sağda epey heybetli bir saray göreceksiniz; Mermer Saray. Bu saray Büyük Yekaterina’nın bilinen 10 kadar sevgilisinden birisi olan (başa geçmesine yardımı olmuştur) Grigori Orlov’dan kurtulmak için yaptırdığı bir saraydır. Bir diğer meşhur sevgili de Potemkin.
Üçleme köprüsünü görüp, sağa döndüğünüzde solda yine bir at sırtında ama bu sefer antik Yunan savaşçıları şeklinde gösterilmiş bir heykel daha göreceksiniz. Buradan devamla Mars Tarlasına geliyorsunuz. Eskiden geniş ve bataklık bir arazi olan bu alanda 1917 devrimi anısına sürekli yanan bir ateş var. Gece burası güzel ve mistik bir havaya bürünüyor. Bu havayı bozan tek figür, ellerinde bira kutuları Rus gençler...

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2008, 20:30   #22
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-5 (Yazlık Bahçeler)

Sağ tarafınızda ileride, bir diğer Petersburg simgesi olan Dökülen Kan Kilisesi’nin soğan şeklinde kubbeleri hemen dikkatinizi çekiyor. Buraya gitmeden önce mutlaka uğramanız gereken bir yer var; Yazlık Bahçeler. Yazlık bahçelere gidecekseniz, bilin ki saat 10 dan önce açmıyorlar. Bahçe eskiden beri sarayın yazlık bahçesi olarak dizayn edilmiş. Petro’nun Avrupa hayranlığı burada da gözükmüş ama orijinal bahçeyi sel suları götürmüş. Bahçede antik çağın kahramanlarının heykelleri var. Burada zaman zaman açık hava sergileri oluyor, bir tanesine denk geldik. Çok dinlendirici ve sakin bir yer. Mutlaka gidilmeli.

Eklenen Resimler
     
FatihBahce, Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2008, 21:20   #23
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-5 (Dökülen Kan Kilisesi)

İlk iki foto Yazlık Bahçelerin devamıdır..
Yazlık Bahçelerin çıkış kapısından sağa dönerseniz ve kanal boyu güzel bir yürüyüşle Dökülen Kan Kilisesine varırsınız. Bu kilise Çar 2. Aleksandr’ın 1 Mart 1881 tarihinde suikasta kurban gittiği yerde yapılmıştır. Altı kez suikasta uğrayan Çar, yedincisinde öldürülüyor ve burada 3. Aleksandr’ın açtığı proje yarışmasını kazanan eser yapılıyor. Biraz fazla şatafatlı ama renk cümbüşü sizi etkiliyor ve akşam güneş çekilmeye başladığında çok iyi fotolar alabiliyorsunuz.

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2008, 21:52   #24
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg: Karanlıkların Prensesi-5 (Kanal, Nevski prospekt ve son notlar)

Dökülen Kan Kilisesinin yanında bulunan kanaldan gezi tekneleri kalkıyor. Eğer kanallarda bir saatlik bir gezi almak isterseniz buradan teknelere binebilirsiniz. Dört yüz Ruble fiyatı. Koltuğun arkasına iki tane minik Rus çocuğu düştü, bir fotoğraf çekimi, bir video alayım derken gayretimle epey kafa buldular, ben de onların fotolarını çekip intikamımı aldım!! Gezide sürekli bilgi veriliyor ama Rusça. Anlamasam da adamın performansına hayran oldum. Öyle ya bir saat boyunca durmadan konuştu, nerede böyle adamlar! “Spasiba (teşekkür ederim) amca !” deyip indim tekneden (foto 1-4).
Bir diğer tavsiye edeceğim yer kilisenin hemen yanındaki Mihaylovski parkı. Burada kısa bir yürüyüş çok iyi gelecektir. Bu parkın arka tarafı ise Rus Müzesi var. Buraya sadece dıştan bakabildim. Rus sanatçıların eserleri için buraya, dünya sanatçıları için Hermitaj’a gideceksiniz.
Buradan kanal boyu yukarı doğru yürürseniz meşhur cadde Nevski Prospect karşınıza çıkar. Bu cadde özellikle geceleri hareketli, tüm gece kulüpleri, barlar arasında en meşhurları burada. Bu caddeyi çıktığınızda hemen sağ tarafınıza kafayı kaldırıp bakarsanız, çok güzel bir bina göreceksiniz; Kafası üstünde dünyayı taşıyan bir insan heykeli ile Singer binası fotoğraflanmayı hak ediyor.
Cadde karşısında ise Kazan Katedrali var. İlham kaynağı olan ise Roma’daki SanPietro Bazilikası. Mimarı Andrey Voronihin. Kilise Napolyon’la yapılan Rus Fransız savaşları ile de ilgili (Napolyon’u geri çekilmeye zorlayan General Kutuzov burada gömülü ve hemen katedral önünde bir heykeli var). Devrim zamanında Ateizm müzesine ev sahipliği yapan yer daha sonra tekrar katedral işlevine dönmüştür. Katedralin iç ve dış kolonları görülmeye değer. İçeride bir de ayine denk geldik. İçeri giriş ücretsiz.
Gostini Dvor eskiden han anlamına gelirmiş. Son halinde de içeride birçok alışveriş merkezinin bulunduğu bir yer olmuş.
Aziz Nikolas Katedrali, Yusupov Sarayı, Mariyinski Tiyatrosu, Menşikov Sarayı St Petersburg içinde göremediğime çok üzüldüğüm yerlerden. Ancak tur otobüsü ile görebildik.
Müzelerden Zooloji Müzesi, Kunstkammer dünyanın sayılı müzeleri arasında. Kameni ve Yelagin adaları, St Petersburg’un yazlık alanları. Buraya metro var ve ben kendimi iyice hazırlamıştım. Ancak başımızdaki Türkçe konuşan Rus rehber “şu anda oranın bir özelliği yok" deyince vazgeçtim. (Aslında vazgeçmemin önemli nedeni benimle gezmeye karar veren 3 doktor arkadaşın vaktini boşa harcayabileceğinden korkmam oldu.) Oraya kadar gittik de gezemeden geldik; ne yazık!!
Bir başka üzüldüğüm ise St Petersburg civarındaki yazlık saraylar;Bunlar Baltık kıyısındaki Peterhof Sarayı (favorimdi), Oranienbaum, Çarışkoye Selo (ikinci favorim), Pavlosk ve Repino Sarayları.
Peterhof’a gitmek istediğimden burayı iyice araştırmıştım. Peterhof’un fıskiyelerinin güzelliği, çeşitliliği ve sayısının Versailles’i büyük ölçüde geride bırakmasına rağmen Peterhof’a genellikle “Rus Versailles’i” diyorlar. Eşsiz mimarisiyle değişik tipte 64 fıskiyeden ve 250 kadar heykelden oluşan Büyük Çağlayan çok güzel gözüküyordu (fotoğraflarda tabii ki). Burası şehrin 80 km kadar dışında. Buraya St Petersburg içinde Baltık İstasyonundan bineceğiniz trenle gidiyorsunuz. Bizim rehberler uzak filan deyip pek oralı olmasalar da, kafaya koymuştum ve kafa dengi insanlarda bulmuştum. Minibüsle 3000 Ruble kiralıyorduk. Bir sorun vardı ki o vazgeçirdi bizi: Sarayın fıskiyeleri ve bahçeleri 31 Mayıs ta açılacakmış. Kendi gözlerimle açılış tarihini görünce gitmekten vazgeçtik. Bu tarihte sarayın fıskiyeleri büyük bir törenle ve şenliklerle açılırmış. Meraklısına duyurulur; 31 Mayısa daha vakit var… Benim burayı gezmem bir başka bahara kaldı. Kimbilir; belki yarın, belki yarından da yakın (**** gördüğüm göreceğim St Petersburg bu kadardı)…
Bu sefer fena uzattık galiba.
Gezekalın..

Eklenen Resimler
     
Muda ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2008, 21:56   #25
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
Saint Petersburg Son

Son fotolarım..

Eklenen Resimler
   
Muda, Seabert74 ve Milla beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-09-2014, 14:55   #26
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 17-09-2014
Şehir: kocaeli
Mesajlar: 1
Teşekkür

Ümit beyi
Petersburga mart 2014 de gitmiştim.Ancak sizin anlatımlarınızla tekrar o günleri ve yerleri yaşadım.İnanın rehber kadar aydınlatıcı bilgiler vermişsiniz,zevkle sonuna kadar okudum.Paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim.
Himmet

himmetk Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-09-2014, 10:01   #27
Ağaç Dostu
 
incirli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2013
Şehir: İzmir /Ankara
Mesajlar: 645
elinize sağlık ümit bey gene muhteşem fotoğraflar
gene nar gezi ile mi gittiniz?

incirli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-10-2014, 20:50   #28
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Galeri: 435
selam, bu geziyi yalnız yapmıştım. Bir kongre vardı ve öncesinde gezmiştim
GEZEKALIN | Önemli olan varmak değil, yollarda olmaktır… sayfamda biraz daha profesyonel oluyor yazılar, beklerim

incirli beğendi.
kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 23:59.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024