29-02-2008, 08:19 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Muğla-Hisarönü Koyları
Şubat ayında Fahri Kardeşimle 3 günde 2100 km.lik bir keşif gezisi yaptık.Ayvalık,Bergama,Kemalpaşa,Nazarköy,Şirince, Marmaris ve Datça'ya kadar uzandık.Zaman kısıtlı olduğu için ancak planladığımız güzergah üzerindeki yerlere gidebildik.Memleketimiz cennet,görülecek çooook yer var.Tek üzüntümüz havanın yağmurlu olması yüzünden fazla fotoğraf çekemememiz oldu. Marmaris –Datça arası Hisarönü mevkii koyları ve köyleriyle görülmeye değer cennet köşeleri. Hisarönü koylarında deniz durgun adeta çarşaf gibidir. Sabahları yüzerken kendi kulaçlarınızın suda çıkardığı sesleri dinlersiniz. Denizin rengi bazı yerlerde çam ağaçlarının yansımasıyla yeşile döner. Tepelere doğru yürüdüğünüzde dönüp körfeze bakınca göreceğiniz manzara yorgunluğunuza değer. Hele gün batımının ışıkları denizin üzerine vurduğundaki renk cümbüşü, büyüleyici güzellikte. Çevresindeki çam ormanının rengi suya vurmuş, deniz buraya özgü bir renge sahip olmuştur. Tüm Datça yarımadasının insanı bunaltmayan, rutubetsiz havası özellikle romatizma ve astım hastalarına çok iyi geliyor. Asırlar önce kadın hastalıklarının tedavi merkezi olduğu da söyleniyor. Hisarönü yakınlarında Bördübet, Amazon; Marmaris-Datça yolunda Değirmen yanı mevkiinden orman yoluyla yaklaşık 30 dakika ulaşılan yerler. Hisarönü körfezinde Bozburun yönünde yola devam ederken önce Hisarönü, Orhaniye, Selimiye köylerini geçerek Bozburun’, Serçe Limanı Söğüt köylerine ulaşılıyor. Hisarönü koyunda hangi köyde konaklarsanız konaklayın mutlaka bir tekne turuna katılmalısınız. Mavi lacivert turkuaz sularda yüzme molalarında sudan çıkmak istemiyeceksiniz. Dişlice,Kamelya ve Tavşan adası turun mola duraklarından. Denizin ortasında diş gibi duran Dişlice Adası sarı turuncu yosunlarla kaplı kaya yapısı ve küçük kanyonları ile ilgi çekiyor.Kayalar arasındaki labirentleri ile gizlenmeye çok uygun.Bu nedenle "Aşk Adası" deniliyor. Kamelya adasında taban mozaiğinde siyah, beyaz, gri deniz taşları kullanılan küçük bir kilise var. Gezi tekneleri burada mola veriyor ve gezginler kiliseyi ziyaret edip,dilek ağacına bez bağlıyorlar.Günübirlik turlarda , Balıkaşıran Bencik, İnbükü, Keçibükü, Orhaniye, Kızkumu’na da gidilebiliyor. |
29-02-2008, 08:25 | #2 |
Ağaç Dostu
|
HİSARÖNÜ Hisarönü Köyü pırıl pırıl bir denize sahip. Reşadiye Yarımadası ile Bozburun yolu arasında bulunuyor. Kıyı kesiminde pansiyon ve kamp alanlarında konaklanabilir. Körfezde bir çok balık türü yumurta bırakıp barıyor. Köy halkı balıkçılık, balcılık ve turizm ile uğraşıyor. Dalgalar atık getirmediğinden deniz her zaman temiz.. Hisarönü Koyu sörf yapmaya çok uygun. Hisarönü Körfezinde sahil 300 metreyi buluyor ve iri taneli, kırmızı renkli kumlardan oluşuyor.. Marmaris'ten Datça yönüne giderken 22 km.den sola sapılarak Hisarönü Körfezine ve köyüne ulaşabilirsiniz. |
29-02-2008, 08:37 | #3 |
Ağaç Dostu
|
ORHANİYE Orhaniye köyü; Keçibükü ve Merkez mahallelerinden oluşuyor .Keçibükü’ndeki Bay Marina yat limanı bölgedeki Orhaniyegirişinde tepeden bakılınca güzel bir manzara oluşturuyor . Çarşaf gibi denizi , rengarenk günbatımı,Antik kilise kalıntıları ,Rodos Şövalye kalesi, Korsan adası, Kızkumu ‘yla görülmeye değer. Kızkumu kırmızı ve iri taneli kumlardan oluşan ,bazen üzerinde yürünülebilen 650 m'lik bir set. Mitolojik öyküsü göre korsan saldırısından kaçan güzel bir kız eteğindeki kırmızı kumları dökerek denize doğru kaçar. Kumlar bitince denizin ortayerinde kalmış ve yok olmuş.. Olta balıkçılığı, su sporları, tırmanma, dalma, su altı avcılığına uygun. Orhaniye'ye 10 dakika uzaklıkta Turgut Köyünde köy kadınları halı dokuyor. Köyün dışında Şelale ve Mesire yeri görülebilir |
29-02-2008, 08:41 | #4 |
Ağaç Dostu
|
SELİMİYE Selimiye, cennet gibi bir balıkçı köyü. Her yanı badem,zeytin söğüt ağaçları ile kaplı. Köyde yaşayanlar en soğuk aylarda odun yakmışlar, kömür hiç kullanmıyorlar. Şubat ayı sonuna doğru tüm Datça yarımadası gibi bembeyaz çiçeklerle bezenmiş badem ağacları, yemyeşil çimenler kır çiçekleri ile donanıyor.... Selimiye tepelerinde, Sarıkaya Tepesi'nde ve Kızılköy Mahallesindeki Aşarkale olmak üzere üç kale kalıntısı bulunuyor. Hellenistik çağdan kalma sur kalıntıları, mezar anıtı, gözetleme burcu ve deniz feneri, manastır ve tiyatro kültür amaçlı gezi yerlerini oluşturuyor. Selimiye Köyü'nde sahil boyunca yürüyebilir, balık tutabilir, koyda botla dolaşabilirsiniz. Yatların, yansımalarını ve günbatımının essiz renklerini fotoğraflayabilirsiniz. Selimiye ‘ye iki km mesafedeki "sığ liman"da da denize girilebiliyor. Selimiye’ye Marmaris Datça yolunda Hisarönü kavşağından girip, Orhaniye’den devam ederek ya da Marmaris'e girip İçmeler üzerinden orman yoluyla da gidebilirsiniz. |
29-02-2008, 08:51 | #5 |
Ağaç Dostu
|
İNBÜKÜ Halk arasında Emel Sayın koyu olarak ta bilinen İnbükü, yeşil ile mavinin iç içe olduğu eşsiz koyların manzarası ile büyülüyor. Koyun tepeden görünüşü nefes kesici. Çadır ve karavan kamp yerlerinde çam ve günlük ağaçları arasında tertemiz bir havada, berrak denizinin kıyısında, ekonomik tatil yapılabilinecek bir yer. Reşadiye yarımadasında, İnbükü orman içi Dinlenme Yeri , İki komşu koydan oluşuyor. Çökeltme Koyu ve Mağara Koyu. Marmaris'ten Datça yönüne giderken 28 km de, soldan İnbükü tabelasından giriliyor |
29-02-2008, 16:39 | #8 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Ölüdenize Ovacıktan inerken tam ortada (Soldaki dinazor heykeline gelmeden) sağa bir yol ayrılır. O yolu arıcılar kullanır genellikle .O yoldan 1 km kadar ilerleyin ve aracınızı park edin.Solda yolun alt tarafında bir kaya ve yanında ağaçlar vardır. O kayanın üzerine çıkıp manzarayı izleyin.Kuşbakışı Ölüdeniz muhteşem. Faralyadan Gemileye kadar muhteşem bir panaroma. Akşam üzeri giderseniz Gemile üzerinden günbatımınıda izlemek mümkün. Ben Fethiyede akşamları otelimiz konuklarını günbatımı izlemeye götürmeyi planlıyorum bu yaz |
29-02-2008, 19:49 | #9 |
Ağaç Dostu
|
5-6 yıl önce Amazon yolu çok taşlı bir yoldu. Hatta arabamızın 2 lastiği birden patlamıştı. Ama harika yerler gerçekten. Golden Key diye küçük bir otel var. Derede kenarında bir tesis. Denize kadar kanolarla gidebiliyordunuz. Tam bir saklı cennet. Datça'ya gittiğimizde mutlaka tekne ile koyları dolaşırız. Kız kumu tam bir doğa harikası. Selimiye'deki kalamarlar dünyanın en lezzeti kalamarları. Sardunya Lokantasıydı galiba nefis deniz ürünleri yapıyor. Giderseniz yemeden gelmeyin lütfen. |
01-03-2008, 20:35 | #10 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Baharda tam bir cennet. Yazın, domatesleri bahçeden toplarsınız, sizin yanınızda ineği sağıp sıcacık sütü elinize tutuştururlar. Sonbaharda narları dallarından toplarsınız. Hele bir de o arada bir köy düğününe raslarsanız değmeyin keyfinize. Oralara kadar gitmişken Gökova Körfezini de muhakkak gezmek gerek. |
|
01-03-2008, 21:58 | #11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Eh birde Hisarönünde köy berberine rastlarsanız seyyar mutlaka traş olun. Açık havada bir tahta sandalye,ağaçta asılı kırık bir ayna, ve biraz ilerde yüksekten hortumla akan bir su.İnanın çok keyifli birşey ben yaşadım ve uyguladım. Her Hisarönünden geçerken berberi sorup mutlaka buluyorum ve saç traşı oluyorum. Deneyin keyif alacaksınız. Bu arada At binmeyi sevenler için Hisarönünde çok şık ve güzel bir at çiftliği var tavsiye ederim. |
03-03-2008, 00:20 | #12 | |
Ağaç Dostu
|
Datça'ya her yıl giderim ve bir gününü Gökova-Akyaka'da geçiririm.Hisarönü'nde ilk kez geçen yıl, Orhaniye'ye gitmiştim. Dediğim gibi Fahri'yle Şubat yağmuru altında çok hızlı bir gezi yaptık.Bu yazki Datça gidişimde buraya mutlaka daha çok vakit ayıracağım. Sevgili zenfree o eski mesajını hemen hatırlamıştım zaten.Mahmut Bey'cim o at çiftliğini bilseydik mutlaka uğrardık. Kısmette varsa başka gezilerde olur inşallah. Alıntı:
|
|
03-03-2008, 14:13 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Vildan hanım, Gezdiğiniz yerlerden buraya yerleşirim diye baktığınız yer oldu mu? Ben bu İstanbul'dan iyice bunaldım. Galiba satıp savıp kaçacağım (hanım bu satırları bir okursa yandım.. Yıllardır söyler durur). Oralarda bir yerlerde agaclar.net köyü filan yok mudur? Bu sene gezimi yerleşmelik yer bakarak harcıyayım diyorum. |
03-03-2008, 14:51 | #15 |
Çiçeksever
Giriş Tarihi: 13-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 140
|
Palamutbükü
Yazları Datça'nın güzel bir koyu olan Palamutbükü'ndeyim. Sahil deniz harika. Herkese tavsiye ederim. her giden mutlaka yerleşiyor. Darısı başıma inşallah. Ufak ufak temellerini atmaya başladım. Köylüler bademcilik ve zeytincilikla uğraşıyor. Gittiğiniz zaman halis sıkma zeytinyağı almayı unutmayın. |
04-03-2008, 12:28 | #17 |
Çiçeksever
Giriş Tarihi: 13-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 140
|
Palamutbükü köylülerinin gönülleri de bol. Sahilde şezlonglarda oturursunuz. Ne para isteyen olur, niye boş boş oturuyorsun diyen olur. Denize akan tatlı su kaynaklarından dolayı, çok berrak ve temizdir. Adeta balıklarla yüzüyorsunuz. Sahil boyunca ılgın ağaçları sebebiyle sürekli bir esintisi vardır. Asla insanı bunaltmaz. Ağaç gölgesinde denizin keyfini çıkarmak bir başka güzel. Düzenleyen cyucel : 05-03-2008 saat 10:35 |
04-03-2008, 15:50 | #18 |
Çiçeksever
Giriş Tarihi: 13-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 140
|
Evet bir sürü pansiyon ve motel var. Büyük tesisler yok. Knidos'tan dolayı sit alanı içinde olduğu için yapılaşma yasak. Zaten olmasın *******, o böyle salaş haliyle daha güzel. Disko ve bar yok. Sakin beyninizi dinlendirip, denizin keyfini çıkarabileceğiniz bir yer. Senelerce birçok yere gittim . Hep bu tarz küçük koylardı. Olimpos, Çıralı, Adrasan gibi. Ama burayı tek geçerim. Deniz muhteşem güzel. Giderseniz birkaç yer ismi önerebilirim. GÜLKES Pansiyon .... 0252-7255033 yukarıdaki sahilin tam karşısı denize 15-20 mt uzaklıkta. Ayrıca gitmeden bana mesaj atarsanız, eğer bende oradaysam mutlaka size yardımcı olurum. BÜK apart ve motel , Ada motel .. http://www.datcainfo.net/palamutbukukonaklama.htm |
04-03-2008, 20:52 | #19 | |
Ağaç Dostu
|
Bir Datça sever daha.Ne güzel. Başlığı Hisarönü diye açmıştık ama yol bizi Datça'ya getirdi işte. Kurucabük,Gebekum, Palamutbükü, Domuz Çukuru en güneyde Knıdos'a kadar harika koylar ve çok da bozulmamış köyler var.Bazen Datça yolunun biraz zorlu olması işe yarıyor diyorum. Yoksa Datça da Marmaris gibi betonlaşırdı. Alıntı:
|
|
05-03-2008, 08:29 | #20 |
Ağaç Dostu
|
Arkadaşım, Emekliyim,ama hala çalışıyorum. Ayrıca arabamız da yok. Ama yol eşimle beni hiç korkutmaz.Cuma akşamı iş çıkışı otobüse biner,Pazar akşamı döner,pazartesi işe gidebiliriz.**** pazar sabahı 05 de kalkar günübirlik gezilere katılırız.Tabi bunda çocuğumuzun artık büyümüş olması önemli bir etken.İleride küçük bir yere yerleşmek düşüncesi ise hangi şehirlinin aklına gelmez ki ? |
05-03-2008, 10:24 | #23 |
Çiçeksever
Giriş Tarihi: 13-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 140
|
Çok haklısınız Vildan hanım. Kime söylesem "Ama Datça'nın yolu çok bozuk" diyorlar. Ama artık çok güzel , tabii uçurumlar var. Yol kenarında manzarayı tepeden seyretmek çok güzel bence. Yazın arabayla gidiyorum. Kışın bazen 3-4 günlüğüne bile kaçıyorum. Bende sizin gibi emekli olmuş ama hala çalışmayı bırakamamışlardanım. İnşallah tamamen bıraktığım zaman ( Oğlum okulu bitirsin de )yerleşeceğim. İstanbul'dan yerleşmiş birçok kişi var. Özellikle öğretmenler, bankacılar. Bir anda kendi çevreniz bile olabiliyor. Tek kusur yönü halkının çok içki içiyor olması. ( Ben içki içmediğim için) Bütün kahvelerde rahatlıkla rakınızı yudumluyorsunuz.( İçki severlere duyurulur.) Yazın gelmek isteyen arkadaşlara yardımcı olurum. Pansiyon sahibi birçok komşum var. Tatili, Deniz- güneş olarak gören , dinlenmek isteyen herkese tavsiye ederim. |
13-08-2008, 15:45 | #24 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 08-08-2008
Şehir: Altınova,Yalova
Mesajlar: 58
|
Hazır tatil havasına girmişken çok güzel bir seçenek gibi geldi. 1. sıraya aldım, eylül 10 gibi büyük ihtimalle palamutbükündeyim... |
13-08-2008, 17:08 | #25 |
Ağaçsever
|
Sevgili Vildan hanım ve cyücel; İnanın Muğla'nın ilçelerini ve bu muhteşem köylerini bizlerden iyi tanıtıyorsunuz.İçinde olupta bunu yaşayamamak kadar kötüsü yok.Beni 5-6 yıl önce gittiğim yerlere tekrar götürdünüz. Tatile çıkacaklar öncelikle Muğla 'nın ilçelerini ve köylerini düşünsünler ,asla pişman olmazlar.Selimiye köyündeki Sardunya restorantını ben de tavsiye ederim.Yediklerinizin tadı damağınızda kalacak.Sadece yediklerinizin değil gördüklerinizin de tadı kalacak. Buralar gezmekle bitmez.Yeşile, denize, dinlenmeye hasret olanlara tavsiye edilir.Buraların suyundan içen buralardan ayrılamaz derler; o yüzden Muğla 'mıza herkesi bekleriz. Saygılarımla |
14-08-2008, 08:06 | #26 |
Ağaç Dostu
|
Oğlum bu yıl yaz okulunda 2 dersini verirse Muğla İktisat Fakültesinden mezun olacak.Ayrıca 1982 den beri her yaz Datçada'yız. Muğla aydın insanları ve bir çok cennet ilçesi ile küçük ama çok güzel bir ilimiz. Üniversitesi ve öğrencileri ile genç ve hayat dolu, yaşayan bir şehir. Açıkçası benim emekli olup yaşayabilirim dediğim yerlerden biri. i |
14-08-2008, 11:06 | #27 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
|
Merhabalar! Yukarıdaki yazılarda köylerimiz, koylarımız, öyle güzel anlatılmış ve resmedilmişki. Sanki bir düş gibi. Tatilini her yıl köyünde geçiren birisi olarak imrenmedim değil hani. Kimbilir belki bir gün Anadolumun bu güzel köşesine gider ve dolaşıp görme şansımız olur. Sanal bile olsa bizlerle paylaşan Vildan hanıma ve diğer arkadaşlara sonsuz teşekkürler. İyiki varsınız. |
14-08-2008, 11:35 | #28 |
Ağaç Dostu
|
Dört sene önce Hisarönünde bir koyda bir kaç gün kalmış biraz da etrafı gezmiştik. Gerçekten rüya gibi yerler, denizi, havası, rengi, bitki örtüsü çok güzel. Sabah çok erken saatlerde dinlenmiş olarak uyanabiliyorsunuz. Yalnız biz yaz sonu gitmiştik ve denize gelen arılar çoktu, bir çoğu da kumlarda ölmek üzereydi. Üzerine basıp sık sık kazaya uğradık ama kaldığımız yerde, anında amonyaklı pamuğu getiriyorlardı. Rengi güzel diyorum, belki o an elimdeki kitap olmasa bu kadar iyi göremeyecektim. Yaşar Kemal'in Bir Ada Hikayesi(1) romanına o tatilde başlamıştım. Ege adalarından birinde geçiyor herşey. Sabahın çok erken saatlerinde deniz nasıl süt liman olur, gerçekten süt gibi beyaz, kıpırtısız; adaların gölgesi nasıl suya vurur, gerçekten şeftali çiçekleri renginde bir deniz; deniz nasıl mora bürünür, pembe olur, kızıl olur... İnanın kitaptaki güzel anlatımları tam tamına gördüm ve hayran kaldım, deniz her saate farklı bir renge bürünüyor. Anlatmakla tarif edemem (en güzelini Yaşar Kemal anlatmış), gidin ve görün derim. |
31-08-2008, 02:23 | #29 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 03-10-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 53
|
Merhabalar Ben ve eşim Muğlayı çok seviyoruz nerdeyse evlendiğimizden beri her sene uğruyoruz. Galiba seneye oraya taşınacağız. Marmaris veya Datçada hem denize çok yakın konumlu hem de evcil hayvan kabul eden bir yer varmıdır bildiğiniz? Herkese hayırlı ramazanlar dilerim (şimdiden bayram tatilini düşünüyorum da |
01-09-2008, 08:22 | #30 | |
Ağaç Dostu
|
Evet Muğla küçük ama güzel ve tutucu olmayan bir il.Bir çok tatil yöresine ulaşımı kolay. Marmaris mi Datça mı derseniz,kesinlikle Datça.Marmaris artık beton yığınına dönmüş. Datça daha doğal. Hele baharına doyum olmaz. Alıntı:
|
|
|
|