19-08-2006, 16:21 | #1 |
Ağaç Dostu
|
İç Anadolu bozkırında gezinti
Temmuz sonunda gittiğim köyümün kırlarında yaptığımız gezintilerden görüntüler aktarmak istiyorum sizlere. Benim köyüm (kasabam) İçanadolu bozkırlarının ortasında bir köy. Konya’nın Sarayönü ilçesine bağlı Çeşmelisebil kasabası. Tuz Gölü havzasına yakın ve orası kadar olmasa da oldukça kurak bir yer ve bitki örtüsü Türkiye’nin bir çok yerine göre çok zayıf. Yoğun tahıl tarımı ve hayvan otlatımı da buna eklenince ortaya oldukça çıplak, tekdüze bir arazi görüntüsü çıkıyor. Ama araziyi şöyle bir dolaştığınızda doğanın sürprizlerini ve bu tekdüzeliğin biraz aldatıcı olduğunu da görüyorsunuz. Kasabanın hemen yanıbaşında yer alan sanırım volkanik Kocatepe’ye çocukluğumuzda çok çıkardık. Hiçbir ağacın olmadığı kıraç, kayalık bir tepeydi o zamanlar ama yıllar sonraki bu bu gidişimde bir sürprizle karşılaştım. Fotoğrafa bakınca zirveye yakın, siyah bir leke görüyorsunuz. Bu bir kuşburnu çalısı. Latince ismi Rosa rogosa. Kim bilir nasıl geldi o kayalığa! Bir kaya yarığında tutunup kök salmış, dallanıp boy atmış. Yapayalnız yaşıyor bu kayalık bayırda. Ancak eğer izin verilirse artık yalnız kalmayacağa benziyor, çünkü etrafına saçtığı tohumlardan da yeşerip kök salmaya başlayanlar olmuş. Bir sonraki gezintimizde şişelerle götürdüğümüz suyla suladık bu sevimli kuşburnu çalısını. Düzenleyen hasan42 : 22-08-2006 saat 19:56 |
19-08-2006, 16:22 | #2 |
Ağaç Dostu
|
Bir başka sürpriz de tepenin öbür yüzünde bekliyordu bizi: Yine kayaların içinde, yine yapayalnız bir ağaç tepeden kıraç ovayı ve bölgenin en yüksek tepesi olan Kırkarşın Tepesi’ni seyrediyordu. Demek ki doğayı kendi haline bıraksak kendi dengesini bulup, kendisini iyileştirecek. Adını bilmediğim bu ağacın da buraya nasıl geldiğini bilmiyorum ama kuşların, belki de rüzgârın getirdiğini düşünüyorum. Ama sanırım bu ağacın bir problemi var. Yapraklarında kar gibi bir şeyler vardı. Bazı yaprakları da sararmıştı. Bu ağaca da su döktük, ama sonradan aslında bu kadar kurak bir yerde yaşamayı başardığına göre kendi başının çaresine bakabileceği kanaatine vardık. Ağacın yalnızlığı akşamın alaca karanlığında daha fazla hissediliyor. Düzenleyen hasan42 : 20-08-2006 saat 13:39 |
19-08-2006, 16:22 | #3 |
Ağaç Dostu
|
Kayaların içinde büyüyen bitkiler de etkileyiciydi. Oyuklara yerleşen tohumlar, o küçücük hayat alanlarını değerlendirip yaşamayı başarmışlar. Bunların en yaygınları kekiklerdi. (Latincesi thymus) O güzelim kokularını söylememe bile gerek yok sanırım. Kekiklerin çok yıllık olduğunu bilmezdim. Kaya oyuklarının içinde tam bonzai görüntüleri almışlar. Çok sevimli görünüyorlardı. Bonzai görüntülü bir başka bitki. Sığır kuyruğu (Verbascum sinuatum) Kayaları mekan tutmuş diğer bazı bitkiler de bunlardı. En son fotoğraftaki bitkinin de bizim oradaki adıyla bir sığır kuyruğu yani Verbascum sinuatum olduğunu öğrendim. Düzenleyen hasan42 : 06-10-2006 saat 12:11 |
19-08-2006, 16:23 | #4 |
Ağaç Dostu
|
Burada ilginç çiçeklerle de karşılaştık. Öyle gösterişli çiçekler değiller. Bakmayın siz fotoğrafta o kadar alımlı göründüklerine. Ufak tefek şeyler. Çoğunu ilk bakışta fark edemiyorsunuz bile. Yine de kurak bozkırın neşesi olmuşlar o küçücük halleriyle. Bir tür karanfil. (Dianthus Caryophylium) Sütleğen (Euphorbia helioscopia) Acı güneyik (Taraxacum officinale Weber) Düzenleyen hasan42 : 22-08-2006 saat 20:15 |
19-08-2006, 18:40 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Teşekkürler Tolkien. İlhamımı sizin sunumunuzdan aldım. Benim de hoşuma gitti bu kekikler. Bu kekiklerden birisini söküp saksıya dikmeli diyorum. Belki de yaşatabilir ve kekik bonzaisine sahip olan ilk kişi olabilirim. |
19-08-2006, 23:13 | #7 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-04-2005
Mesajlar: 517
|
Alıntı:
sökmek yerine tohum almayı deneyin. |
|
20-08-2006, 02:38 | #8 | |
Ağaç Dostu
|
Bu bir karanfil sanırım: Alıntı:
Saygılarımla... |
|
20-08-2006, 04:58 | #10 |
Ağaç Dostu
|
Evet Onur Bey. Karanfile benziyor. Karanfilin anavatanı Avrasyaymış. Dolayısıyla burada yetişmesi pekala mümkün. Bir türü olabilir. Ama çok cılızlar. Belki yeterli su ve bakım görseler bildiğimiz karanfile daha çok benzerler. İşte fotoğrafı: |
20-08-2006, 07:40 | #11 |
agaclar.net
|
Yeterli bilgileri toplayıp, Türkiye florası bölümüne ayrı başlıklar açarak bunları eklesek ne güzel olur Fotoğraf ekleme hakkında bir tiyo vereyim. Bir yazı alanına çok fotoğraf konabiliyor ama bu sayfanın açılışını yavaşlatıyor. yani #4 deki gibi değil, #10 daki gibi yapmak gerek. Peş peşe yeni yazı alanlarını kullanıp tek fotoğraf göndermek sorunu nispeten çözecektir. Çok güzel fotoğraflar... Sucu, oğlunuz mu? |
20-08-2006, 09:55 | #12 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-04-2005
Mesajlar: 517
|
fotoğraflara ben de bayıldım. |
20-08-2006, 10:10 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Sayfaların geç açılacağını düşünemedim maalesef Malina. Fotoğraf boyutlarını da daha küçük tutmalıymışım. Acemilik işte. Bundan sonra böyle yapmayacağım. Fotoğrafları beğenmenize sevindim. Buradaki bitkilerin isimlerini bilen arkadaşlarım eğer yazarlarsa memnun olacağım. Evet, sucu oğlum. Ona bu gezi uzay gezisi gibi geldi. Zavallının ayağı şehirde toprağa bile değmiyor. |
20-08-2006, 10:21 | #14 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
resimlere baktıkça kimi felsefi düşünceler aklımdan geçti.. bomboş bozkıra dikkatle bakınca ayrıntılardaki zenginlik birer birer kendini gösteriyor. bütün nesnelerin evrenle bağlantısı, gözle görülür hale geliyor. bozkırın ortasında bir küçük çiçek selamlaşmak için odamıza kadar geliyor. ben çok beğendim çalışmayı |
20-08-2006, 10:33 | #15 |
Ağaç Dostu
|
Teşekkür ederim Mehmet Hocam. Karadeniz kırsalında yürürken çevrenizdeki yeşilliğe belki bakmazsınız bile. O kadar çoktur ki bir süre sonra sıradanlaşırlar gözünüzde. Ama burada öyle olmuyor. Sıcağın kavurduğu, kurak ve çıplak arazi içinizi bir garip sıkıyor. Gördüğünüz bu bitkiler gözünüzde büyüyor, önemsiyorsunuz onları. Ayrıca dediğiniz gibi aslında bayağı da zengin bitki örtüsü. Böcekler de oldukça fazla. |
20-08-2006, 11:57 | #16 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Annemle babam bu gün Konya'ya gelecekler. Bitki isimlerini onlara sorup öğreneceğim. Flora kelimesi bana büyük ninemin (dedemin annesi) kullandığı bir sözcüğü hatırlattı. O bir yerde yetişen bitkilerin genel adı olarak "bitelge" kelimesini kullanırdı. Bir gün, "neden büyüklerimiz yerleşmek için bu kurak yeri seçmiş ki?" diye sorduğumda, "o zamanlar böylemiymiş a guzum, buranın bitelgesi çok iyiymiş. Deve içine yatınca görünmez olurmuş" diye cevaplamıştı. Çeşmelisebil'e yerleşim 1877-78'lerde başlamış. O günlerden bu günlere doğa çok şey kaybetmiş anlaşılan. |
|
20-08-2006, 13:31 | #17 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 08-08-2006
Şehir: Oftringen
Mesajlar: 93
|
Çok güzel bir başlık olmuş, tebrikler Hasan Bey. Memet Bey'in de değindiği gibi bozkıra geniş açıyla baktığınızda çorak bir arazi görüyorsunuz ama ayrıntıya indiğinizde muhteşem çiçekler, bitkiler, canlılar çıkıyor karşınıza. |
25-08-2006, 23:17 | #18 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 25-08-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 6
|
Paylaşım için teşekkürler. |
26-08-2006, 19:37 | #20 |
Ağaç Dostu
|
Altan Hocam da siteye geldiğine göre, salon bitkileri ile akvaryum sanatının kesişme noktası olan paludaryumlarla ilgili beyin yıkama operasyonlarında bir güç daha kazandık demektir. Hoşgeşdiniz Altan Hocam. Saygılarımla... |
02-10-2006, 18:30 | #21 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-09-2006
Şehir: Eskişehir
Mesajlar: 4
|
Sayın Hasan Bey,resimlerinizi inceledim.Çölleşmeye başlamış bir bölgede bitkilerin yaşam mücadelesini görmek açısından iyi bir örnek.Hasbelkader bitki genetik kaynakları projelerinde çırak olrak çalıştım.resmini çektiğiniz kekikler belki o bölgeye has olabilir.Origanum olarak yazdığınız kekik resmi Thymus olabilir.Genel olarak kekik dediğimiz ve kokusu hoş bu bitkinin ülkemizde iki familyasını biliyorum.Bunlar tyymus ve origanum.Origanumlar daha boylu,thymuslar daha kısa.başarılar dilerim.SAYGILARIMLA |
06-10-2006, 12:11 | #23 |
Ağaç Dostu
|
Kekik ismini değiştiriyorum, Hasan Bey. Teşekkürler Baymineral arkadaşım. Bozkır ortamı gerçekten içinde bir sürü güzellikleri de barındırıyor. Akşam üzeri gün batımı bir harika oluyor, örneğin. Ancak, sanırım Hasanbars arkadaşımızın dediğinde de maalesef doğruluk payı var. Okuyunca, burada yaşayan birisi olarak içim burkuldu. Küresel ısınma, iklim değişikliği vs bütün dünyayı etkiliyor ama yağışı zaten kıt olan bu bölgede kendini daha fazla ve çabuk hissettiriyor. Bu gün Ekim'in altısı ve yağış yok. Dışarıda yazdan kalma sıcak bir gün var. Oysa ekilen, ekilmekte olan buğdaylar yağmur bekliyor. Acaba bunun geriye dönüşü hâlâ mümkün mü? |
07-10-2006, 19:41 | #24 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 21-05-2006
Şehir: mersin
Mesajlar: 86
|
Hasan Bey o bölgede rastladığınız türlerin hayata nasıl sıkı tutunduğunu kendiniz bizzat gözlemlemişsiniz.Eğer bu tip gen kaynaklarının ötelere taşınmasını arzu ederseniz(çorbada tuzum olsun derseniz),bu objelerden tohummu olur,çelikmi olur muhakkak bunların seri üretiminin yapılacağı yerlerle bağlantı kurup oraya aktarın derim.İnanın bu tip anaçların normal yaşam ortamlarında yaşayan kardeşlerinden daha dayanıklı bireyler olduğunu düşünürsek ve bu bireyleri yaygınlaştırabilirsek küresel ısınma,v.s gibi istikbalde bizi bekleyen ama tam olarak neler olabileceğini kestiremediğimiz olaylara hazırlıklı olmamız açısındanda çok önemli bu gen kaynaklarının korunması ve çoğaltılması. |
07-10-2006, 20:07 | #25 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 21-05-2006
Şehir: mersin
Mesajlar: 86
|
Ve bu konuyla bağlantılı olduğunu düşündüğüm Yabanıl meyveler konusunada bu parallelikte değinmek istedim.Şöyle ki;Dünyada su sıkıntısı son yıllarda had safhada...Bu gelecek yıllarda neler olacağının bir işareti olsa gerek.Öyleyse bizim tamamen suyun varlığıyla bir anlamı olan kurmuş olduğumuz o koca koca meyve bahçeleri,v.s. ne anlam kazanıyor uzun vadede.Eeee o zaman devreye dağlık alanlarda,ormanlık alanlarda,kısıtlı imkanları olan doğal ortamlarda yetişen yabanıl meyveler giriyor.Bu meyve ağaçları şimdiki kelli felli, aşılı v.s'li su isteği fazlaca meyve ağaçlarının akrabası.Biz bu tip gelişimleri sağlarken acaba bu gen kaynaklarıyla ilgili ne gibi işlemler yapıyoruz.Koruyor,geliştiriyormuyuz.Hayır.Halbuki korusak ve çoğaltsak ilerde besin zincirimizin önemli bir halkasını tehdit edebilecek bahse konu olaylara karşı tedbirimizi yıllar öncesinden almış olmazmıyız.Tabiiki öyle.Bu ağaçlar ilerde bizim can simidimiz olmaz mı?Bu ağaçlara dikkat çekmek istedim.Yabani elma,yabani kiraz,yabani erik,üvez,alıç,kuşburnu,sandal,kocayemiş sahip çıkılmayı bekliyor.Birde şu durum var;yaban hayatı ne yiyecek Allah aşkına!Yabani meyveleri tıraşla, yerine monokültür ormanlar kur.Yaban hayatıda sekteye uğrar tabi.Bu konuda çok gayretli çalışan H.Cemal Gültekin ağabeyi de minnetle anıyorum.Kendisi Eğirdir Orman Fidanlık Mühendisi.Çok başarılı çalışmalara imza atıyor,yani faydalı adam.Bende hasbelkader tozundan faydalanmaya çalışıyorum.Hasan bey vesile olduğunuz için sağolun.Saygılarımla. Düzenleyen ceratonia : 07-10-2006 saat 21:56 |
07-10-2006, 21:53 | #26 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 21-05-2006
Şehir: mersin
Mesajlar: 86
|
Hasan Bey çekmiş olduğunuz fotoğrafların içinde,yaprakları üzerinde beyaz mantar oluşumu olduğunu tahmin ettiğim geniş yapraklı türün Sorbus(Üvez) olma ihtimali yüksek. |
08-10-2006, 10:05 | #27 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sanırım bir İskandinav ülkesiydi, orada tohum bankası kurmaya karar vermişler. Gen çeşitliliğini koruyabilmek için soğuk kutup bölgelerine tohum depolayıp saklayacaklarmış. İleride sizin bahsettiğiniz tehlikelere karşı hazırlıklı olmak için. Sizin öneriniz böyle bir çalışmayı gerektiriyor. Ama umutlu olmak için de sebeplerimiz var diye düşünüyorum. Örneğin sizler. Bu duyarlılık bir gün elbette meyvesini verip bir projeye dönüşecektir. En azından bunu diliyorum. |
|
07-12-2006, 11:39 | #29 |
Ağaçsever
|
özellikle çiçeklere ve ****** kekiklere bayıldım.ve acaba bir Trabzonlu olarak Ankara'da yaşamanın verdiği kasvetini, bozkıra çıkıp sizin yaptığınız gibi yanlız savaşçıları arayıp fotoğraflayarak üstümden atabileceğimi neden bugüne kadar düşünmemiş olduğumu sorgulattınız bana.teşekkür ederim. |
07-12-2006, 14:27 | #30 |
ada
Giriş Tarihi: 17-11-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 81
|
Sayın Hasan42, Fotoğraflar gerçekten çok güzel. Ama sanırım oradaki bitkilerin hemem hemen hepsi o tip alanlarda yetişebilen dayanıklı bitkiler. Örn. Verbascum. Dianthus türleri de zaten doğada bu kadar olur (tabi türüne göre değişir). Benim özel olarak soracağım sarı çiçekli umbellifer |
|
|