agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Hastalık ve Zararlılar > Genel bitki koruma
(https)




Beğeni Düzeni2Beğeniler
  • 2 Gönderen powered

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 19-01-2007, 00:37   #1
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
Bitkilerde Fizyolojik Hastalıklar

BİTKİLERDE FİZYOLOJİK HASTALIKLAR

Bitkilerin gelişmeleri ve sağlıklı olabilmeleri için bazı besin elementlerine, uygun çevre koşullarına ihtiyaçları vardır. İnsanlar gibi çeşitli korunma olanaklarına sahip olmadıklarından, bazı çevresel faktörlerin direkt etkisi altında kalırlar.

Şartlar uygun olmadığında üründe kalite ve verim yönünden düşüşler kaydedilir. Tanınabilir ve ölçülebilir saptamalardan sonra bitki hasta kabul edilir.
Uluslararası Bilim Akademisi tarafından yapılan tanım da bu doğrultudadır.

Bazı etken ve etmenlerin var olup olmamasına bağlı, sürekli uyarıların bir sonucu olarak; düzenli ve ardışık fizyolojik olayların birinde veya birden fazlasında ortaya çıkan ve bitkinin enerji kullanımındaki eşgüdümün bozulması ile doruk noktasına ulaşan değişikliğe HASTALIK denir.

Bu tanımda ETKEN olarak belirtilen olaylar dizisi ise FİZYOLOJİK HASTALIKLARI oluşturur.
Bu olaylar dizisini;

• Genetik Bozukluklar
• Çevresel Etkiler ve
• Beslenme Bozuklukları olarak sıralayabiliriz.


Özellikle çok yıllık bitki populasyonlarında aniden görülen şekil bozukluklarıdır. Kimera adı verilen bu tip renk ve şekil bozukluklarına sıkça rastlanır.

Renklenmede bozukluk da tek bir yaprakta ya da meyvede normal renginin, çok farklı bir diğer renkten kesin çizgi ile ayrılması karakteristiktir.

İklim en önemli çevre faktörlerindendir. Bitki gelişimini ve coğrafik dağılımını en fazla etkileyen faktör sıcaklıktır. Bitkiler kendileri için optimum olan sıcaklık sınırları içinde güvenli olarak gelişirler, bunlar aşıldığında zarar görürler.

Sıcaklık optimumdan aşağı düştüğünde, tür ve çeşidin genetik özelliklerine bağlı olarak tek ve çok yıllık bitkiler üşürler veya donarlar. Üşüyen bir bitkide kök faaliyetleri durur, soğuktan solma söz konusu olur. Üşümenin devamı halinde bitki ölür.

Elma, ayva, armut, şeftali, badem donmaya karşı hassas meyveler arasındadır. Özellikle bu ağaçların çiçekleri, ilkbaharın geç donmalarına karşı hassastır.

Uyuyan bağlarda ise tomurcuklar ve floem soğuk zararına en hassas dokulardır. Alçak alanlara tesis edilmiş bağlarda veya bağın alt kısımlarında bu zarara çoğunlukla rastlanabilir. Soğuktan zarar görmüş sürgünlerin büyüme noktaları normal açık yeşil yerine, koyu kahverengiden siyaha dek değişen bir renklenme gösterir.

Tomurcukları zarar görmüş bağlardaki sürgün büyümesi düzensiz ve seyrektir. Birçok tomurcuk zayıf gelişir, yapraklar çoğu kez, küçük, şekilsiz, düzensizce pürüzlenmiş, parçalar halinde klorozlar gösteren bir hal alırlar.Dokular çözüldükten sonra floem zararı gözlenebilir.

Sıcaklıklar toprağa yakın kısımlarda düşük olduğundan bu zarar gövdenin kara değdiği kısımlarda veya yere yakın kısmında görülür.

Gözler kabarmaya başladıktan sonra meyve ağaçlarının ve asmanın dokuları, düşük sıcaklıklara çok az toleranslıdır. Genç sulu dokular en hassas organlardır. İlkbahardaki soğuk zararı dokularda bozulmaya neden olur.
Böyle meyve ağaçlarında ve bağlarda sürgün sayısı çok azdır, ürün yoktur veya çok azalmıştır. Zarar görmüş dokuların yeniden canlanması ile çalılaşmış görünümde sürgünler oluşur.

Düşük sıcaklıklar kadar yüksek sıcaklıklar da bitkiler için zararlıdır. Aşırı sıcaklıkların zararları olarak, bitkilerde sürgünlerin solması ve renk açılmaları gözlenir. Bazen öz kuruyabilir ve ayrılır. Sonra da sürgünler kahverengileşir ve kururlar. Sürgün uçları, genç yapraklar ve salkımlar sıcaklık zararına karşı çok hassastır. Havanın soğuktan sıcağa ani değişimi, henüz dokuların yüksek sıcaklıklara alışmaları gerçekleşmediğinden güneş yanıklıklarına neden olur.

Sıcaklık faktörünün en etkili görüldüğü konulardan biri de gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkıdır. Bu fark arttıkça ana gövdede, kalın dallarda hatta sürgünlerde kabuk çatlamalarına rastlamak mümkündür.

İklim faktörlerinden biri olan yağmur ise, aşırı, şiddetli ve sürekli olduğunda yeni çimlenen bitkileri, fideleri kırabilir; hububatta yatmalara, pamukta hasadın güçleşmesine ve üründe kalite düşmesine neden olur. Aşırı yağışlı mevsimlerde kökler fazla su ile karşılaştıklarından solunum yapmaları zor olur. Bunun yanında topraktaki su basıncı meyvelerde de çatlamalara neden olur. Böyle meyvelerin pazar değeri tamamen düşer.

Dolu, vejetasyonları doğrudan etkiler. Mevsim başlangıcında, sürgünleri, boğum aralarını kırar, zarar verir. Dolunun dokudaki zararı zamanla kapatılabilir, böcek emgisi veya ufak urlar gibi görünüm alabilir.
Dolu bitkileri yaralayabilir, yaprak, çiçek, meyve dökümüne yol açabilir. Özellikle bağ, meyve ağaçları ve sebzelerde mekanik zararlara neden olur. Dolu yaraları ayrıca, hastalık etmenleri için giriş kapısıdır.

Kar, genel olarak bitkiyi soğuktan korur. Ancak otsu bitkileri ağırlığı ile ezip, odunsu yapıları kırabilir.

Bir diğer çevre faktörü de bitkinin daima iç içe bulunduğu topraktır. Bu nedenle toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri bitkinin sağlığı açısından büyük önem taşır.

Toprağın fiziksel özellikleri denildiğinde yapısı, sıcaklığı, su ve hava kapasitesi gibi faktörler akla gelir.
Toprak bünyesinin, geçirgenliğinin, kumlu, killi, milli ve çakıllı oluşu birçok fizyolojik bozuklukla yakından ilgilidir.

Bazı bitki besin elementlerinin toprak tarafından tutulduğu ve bitkinin bu elementlerden yararlanamadığı belirlenmiştir.

Toprağın su tutma kapasitesinin azalışı veya artışı ile fizyolojik hastalıklar gözlenir. Meyve ağaçları, su istekleri uzun süreli veya sürekli olarak en az miktarda karşılandığında büyümelerini durdururlar. Sel veya kötü drenaj nedeniyle toprak nemi fazlalaştığında genel bir solgunluk göstererek canlılıklarını yitirirler. Kökleri, bulundukları ortamda oksijensizlikten dolayı ölür. Aşırı toprak nemi, bazı büyüme maddelerini zehirli hale getirir.

Toprakta bulunan zehirli metaller ve diğer zehirler de bitkinin köklerini olumsuz etkiler. Ayrıca meyve bahçelerinde yapılabilecek düzensiz sulamalar ağaçları strese sokar.

Toprağın hava kapasitesi ise, toprağın su ile tamamen doygun olduğunda toprak zerreleri arasında kalan hava miktarıdır.

Toprak zerreleri arasındaki boşlukların su ile dolu olmaları, havanın toprak içindeki hareketine engel olacağından, meyve ağaçlarında yaprak lekeleri, kloroz, zamk akıntıları ve sonuçta ölüm görülür.

Bitkinin topraktaki sudan, havadan ve besin maddelerinden yeterince yararlanabilmesi, toprağın birçok maddesine bağlı olmakla birlikte, bitkinin cinsi, kök yapısı gibi koşullar da önemlidir. Toprak yapısı aynı olsa bile, tahıllar gibi yüzeysel kök sistemli bitkiler kuraklıktan kolayca etkilenirler. Oysa bağ, derine inen kökleri ile daha dayanıklıdır.

Bitki gelişiminde toprağın kimyasal özellikleri de önemlidir. Bitkiler normal büyümeleri için çeşitli mineral maddelere gereksinim duyarlar.

Karbon, Hidrojen, Oksijen, Azot, Fosfor, Potasyum, Kükürt, Magnezyum, Kalsiyum, Demir gibi MAKRO bitki besin elementleri ile, Sodyum, Klor, Bor, Çinko, Bakır, Molibden, Kobalt, Manganez gibi MİKRO bitki besin elementleri, bitki yaşamında önemli rol oynar. Bu elementler çoğunlukla bir bütün olarak birbirlerinin görevlerini tamamladıkları için, her birinin görevini kesin çizgilerle belirlemek ve sınırlamak mümkün değildir. Bu maddelerin az ya da eksik olması halinde bitkide birtakım olumsuzluklar ortaya çıkar.

Örneğin, Azot noksanlığında, bitkide yeterince protein ve klorofil oluşamaz. Bitki cılız kalır, homojen bir şekilde yeşilimtrak sarı renk alır. Fazlalığında, olgunlaşma gecikir, koyu yeşil renk gözlenir.

Çinko noksanlığında ise, sürgünlerin boğum araları kısalır, yapraklarda kloroplastlar ortadan kalkar. Fazlalığında toksik etkiler görülür.

Bitkisel üretimin her aşamasında uygulanan tarımsal tekniklerdeki yanlışlıklar, üretimi olumsuz yönde etkiler. derin ekim, sık dikim, hatalı budama, aşı-kalem uyuşmazlığı, aşılama hataları, kimyasalların hatalı kullanılmaları, yüksek taban suyu, tarımsal aletlerin fazlaca kullanımları ile toprağın sıkışması gibi teknik yanlışlıklar önemli zararların kaynağını oluşturur.

Bitkilerde görülen fizyolojik bozuklukların birçoğu, herbisitlerin yoğun kullanımının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Herbisit kullanımında da uyulması gereken “doğru bitki, doğru zaman, doğru doz, doğru teknik” koşullarından biri göz ardı edildiğinde, kültür bitkilerinde çeşitli şekil bozuklukları, sararma, kahverengileşme, yaprakların kurumaları ve hatta ölüm görülür.

Bitkisel üretimlerde bitki gelişim düzenleyicilerini aşırı kullanmak, bitkilerde gelişim bozukluklarına neden olur. Bu gibi kullanımlarda bitkiler dengelerini yitirirler.

Bilindiği gibi, insanoğlunun tüm üretim ve tüketim işlemleri sonucu, hava, su ve toprak kaynaklı atıkların, doğal temizleme ve yenileme hızından daha yüksek bir hızla artması ve ekolojik dengenin olumsuz yönde etkilenmesi çevre kirliliğidir. Bitkileri içinde bulundukları çevrenin kirlenmesi de olumsuz yönde etkiler.

Fizyolojik hastalıkların çözümü uzun bir zamana ve detaylı karşılaştırma yöntemlerine dayandığından güçtür. Özenli ve dikkatli bir çalışma yanında, botanik, bitki fizyolojisi, fitopatoloji, toprak, bitki beslenme ve meteorolojik konularda bilgi ve deneyim sahibi olmayı gerektirir.

Kaynak

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2007, 20:58   #2
Otçu
 
Volkan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2007
Şehir: İzmir Bornova Evka-3
Mesajlar: 90
Galeri: 7
Bitkilerde besin maddesi eksiklik belirtilerinin tayin anahtarı.--------------------------------------------------------------------------
Belirtiler-----------------------------------------------------Eksik element
--------------------------------------------------------------------------
1- Bitkide en çok yaşlı, yani alt yapraklar etkilenmiş; etkiler yerel ve
geneldir.

----2- Etkiler tüm bitkide geneldir; alt yapraklar az-çok kurumuş veya
yanmış bir görünümde; bitki açık veya koyu yeşil renkte:

--------3- Bitki açık yeşil, yapraklar sarı renkte ve daha sonra kuruyarak
açık kahve renk alır; element eksikliği büyümenin ileri aşamasında
ortaya çıkarsa, gövdeler kısa ve cılız (zayıf) kalır. ………………… AZOT

--------3- Bitki koyu yeşil renkte; genelde kırmızı ve mor lekeler oluşur;
element eksikliği büyümenin ileri aşamalarında görülürse, gövde
kısa ve cılız kalır. ………………………………………………………........ FOSFOR


----2-Etkiler genellikle yerel; Alt yapraklar ölü dokulardan oluşan lekeleri
içeren veya içermeyen benekler yahut açık yeşil-beyaz lekeler görü-
lür;altyapraklarda kuruma hiç yok, ya da çok az:

--------3-Yapraklar benekli ve klorotik olup (pamuktaki gibi), tipik kızıllaş-
ma görülebilir; bazen ölü dokulardan oluşan lekeler vardır; yaprak
uçları ve kenarları yukarı kıvrılmış veya kupa şeklini almış; gövde-
ler cılız………………………………………………………................ MAGNEZYUM

--------3-Yapraklar benekli ya da klorotik olup, yapraklarda ölü dokular-
dan oluşan büyük veya küçük lekeler görülür:

------------4-Ölü dokulardan oluşan lekeler küçük ve genelde yaprak
uçlarında ve damarlar arasında görülür; bunlar yaprak kena-
rındadaha belirgin, gövdeler cılızdır……………..………. POTASYUM

------------4-Lekeler genel bir yayılım gösterir ve hızla genişlerler; ge-
nellikle damarlar arası bölgeleri kaplarlar ve en sonunda yan
ve ana damarları da içine alabilirler; yapraklar kalındır; göv-
de boğumları (nodyum) arası bölgeler kısalmıştır. …………… ÇİNKO

1-Yeni oluşan yapraklar veya tomurcuk yaprakları etkilenir; belirtileri
yereldir:

----2-Genç yaprakların uçlarında veya kaidelerinde şekil bozuklukları
görülür ve sonuçta tepe tomurcuğu kuruyarak ölür:

--------3-Tepe tomurcuklarının genç yaprakları, başlangıçta tipik ola-
rak kanca şeklinde ve sonunda tepe noktalarında ölüm görülür;
bu nedenle daha sonraki büyüme aşamasında, tipik olarak bu
kısımlar kesilip atılmış gibi bir görünüm alırlar; sonuçta tepe
tomurcuğundan başlayarak, gövde kurur ve ölür. …………… KALSİYUM

--------3-Tepe tomurcuğunun genç yaprak kaideleri açık yeşil görünüm
alır ve sonunda bu bölgede ölüm belirtileri görülür; büyümenin
daha ileri aşamalarında yapraklar kıvrık bir durum alırlar ve sonuç-
ta tepe tomurcuğu öldüğün-den, gövde kurur. ...…………. BOR

----2-Tepe tomurcuğu genelde canlı kalır; genç yapraklar veya tomur-
cuk yapraklarında solgunluk ya da açık yeşil-beyaz lekeler görülür ve
buralarda ölü dokulardan oluşan lekeler vardır veya yoktur; yaprak
damarları açık veya koyu yeşildir:

--------3-Genç yapraklar daima solgunluk gösterirler (uç solgunluğu etkisi);
leke veya belirgin bir açık yeşil-beyaz lekeler yoktur; eksikliğin böl-
gesel durumlarında ve büyümenin ileri aşamalarında, tepe ve mey-
ve bağlama noktasının hemen altında, gövde veya dallar genellikle
dik duramayarak eğilir. ............………………………………………… BAKIR

--------3-Genç yapraklar solgunluk göstermez; bitkide açık yeşil-beyaz
lekeler vardır ve yaprağın üzerinde dağılmış görünümde ölü doku-
lardan oluşan lekeler vardır yahut yoktur:

------------4-Ölü dokulardan oluşan lekeler, yaprak üzerinde yayılmış du-
rumda ve en küçük damarlar yeşil görünümlerini sürdürürler;
böylece damalı veya ağsı bir görünüm ortaya çıkar…. MANGANEZ

------------4-Az da olsa ölü lekeler var; açık yeşil-beyaz lekeler damarları
kapsar veya kapsamaz ve bu nedenle damarlar açık ya da koyu
yeşil renkte görünürler:

----------------5-Genç yapraklarda damarlar ve onlar arasındaki dokular
açık yeşil renkli görünürler………………..................... KÜKÜRT

----------------5-Genç yapraklarda açık yeşil-beyaz lekeler görülür, ana
damarlar tipik olarak yeşil; gövdeler kısa ve cılızdır…. DEMİR

Volkan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-07-2007, 14:17   #3
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
Volkan, çok güzel bir bilgilendirme olmuş, bu bilginin kaynağını da eklemeni rica ederim.

Bir de bu bir tablo sanırım, tabloyu doğrudan ekleme şansımız yok. Bu tabloyu bir ekran görüntüsü alıp resim dosyasına çevirmen ve buraya öyle yapıştırman mümkün olur mu? Çok teşekkürler.

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-06-2008, 12:18   #4
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 30-05-2008
Şehir: Eskişehir
Mesajlar: 10
Yaşadığımız dünyadaki canlıların farkına varmak, hassasiyetleri konusunda her gün yeni bilgiler edinmek ve sorumluluklarımızın bilincine varmaktaki yardımlarınız için başta yöneticiler olmak üzere bütün üyelere candan teşekkür ederim.

Erkehan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-06-2008, 01:18   #5
Ağaç Dostu
 
powered's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 229
Galeri: 2
1-AZOT NOKSANLIĞI: Zararlanma daha çok yaşlı yapraklarda yapraklar küçük ve yap rak rengi sarı-yeşil portakal sarısından kırmızıya kadar değişebilir. Yapraklar sanki sonbahardaki dökülmeye benzer renk alırlar. Ve aşağıdan yukarıya doğru bir yön takip edip dökülür. Yaşlı yapraklar esmerleşir ve kuruyup erken dökülür. Sürgünler kısa-inçe ka!ır. Çiçek teşekkülü iyi olmaz çiçek sayısı azalır. Çiçekler küçük ve renk leri bozuktur. Kökler sürgünlere oranla daha uzun yan kök teşekkülü azdır. Bitkilerde tohum ve meyvede azalmaktadır. AZOT FAZLALIĞINDA ise bitkiler bodur kalmaktadırlar. Yapraklarda şekil bozuklukları ve renk bozuklukları görülmektedir.

2-FOSFOR NOKSANLIĞI: Zararlanma daha çok yaşlı yapraklarda görülür. YAPRAK koyu yeşil renkli, kenarları kırmızımsı mor olmaktadır. Yaprak kenarlarında yarım ay şeklinde sarımsı kahverengi-siyah benekler oluşur. Erken yaprak görülür. Yapraklar donuktaşır öJür. Gelişme zayıf ve muntazam değildir. Sürgün zayıf, yan sürgün teıekkül azdır. Çiçek ve tomurcuk teşekkülü çok azdır. Çiçekler küçük ve renkleri bozuk, kök teşekkülü zayıf saçak kök azdır. Renk kırmızımsı kahverengidir, (enfeksiyon hastalıklarına karşı hassasiyet fazlalaşır). Fosfor fazlalığı demir ve diğer maddeleri tutar ve onların noksanlık arazlarını ortaya çıkarır.

3- POTASYUM NOKSANLIĞI : Yaşlı yaprak kenar ve uçları kahverengi bir renk almaktadır. Yapraklarda kuruma görülür ve daha sonra pas gibi lekeler görülür.
başlangıçta gelişme kuvvetli ve sürgün teşekkülü iyidir.Fakat çiçeklenme dönemi başlayınca gelişme aniden zayıflamakta ve bitki çabucak solmaktadır. Çiçek rengi beyaz ve çiçek küçüktür. Kökler uzundur fakat saçak kök azdır. Ayrıca kökte sarımsı ifrazat görülebilir. Bitki mantari hastalıklara çabuk yakalanır. Bazı bitkilerde gülde olduğu gibi potasyum noksanlığı etkisiyle demir noksanlığı da ortaya çımaktadır. Fazla potasyum Azot ve mağnezyumm alımlarını engeller.

4- KALSİYUM NOKSANLIĞI : Zararlanma daha çok genç yapraklarda görülür. Gelişme zayıftır. Sürgün ucundaki yapraklar çengel şeklindedir. Yapraklar uç ve kenarlarından itibaren kurumakta ve yırtılmaktadır. Uçtaki tomurcuklar ölür.

5-MAGNEZYUM NOKSANLIĞI : Zararlanma daha çok yaşlı yapraklarda meydana gelir.yaprak beyaz-yeşil bir renk alıp yaprak sapı incelmektedir. Yaprak ucu ve kenarı yukarıya doğru kıvrılır. Çiçek teşekkülü önemli derecede azalmaktadır,kökr kısa ve ifrazatlıdır. Araz potasyum gübrelemesi yapılmadan ,Azot (N) kaynağı ola rakta Amonyum kullanılmak suretiyle giderilebilmektedir. Magnezyum fazlalığında verim azalır.
6-- KÜKÜRT NOKSANLIĞI : zararlanma daha çok genç yapraklardadır.Genç yap raklar sarımsı renk almakta,Yaprak damarları iç kısımda daha açık renge dönüşmek tedir.. Gelişme zayıftır. kökte çok sayıda dallanma olur ve kök rengi beyazdır. Kü kürt fazlalığı halinde ise yapraklar beyazlaşır. Yaşlı yapraklarda kırmızı mor benek oluşur.

7- ÇİNKO NOKSANLIĞI :yaprak rengi beyaza kadar açılmakta ve yaşlı yapraklarda damarlar arasında benek şeklinde ölü kısımlar görülmektedir.Devamlı çinko noksan lığında bu arazlarlar tüm yapraklara sıçramaktadır. Yaprak yüzeyleri küçülmekte ve yapraklar dökülmektedir.kök gelişmesi fazla etkilenmemektedir.

8-DEMİR NOKSANLIĞI:Genç yapraklar sarımsı beyaz bir renk alırlar.yaprak damar ları başlangıçta yeşil olup sonradan sarı renge dönüşmekte ve yaprak kenarları ölmektedir..Gelişme zayıftır. Çiçekler küçük ve beyazdır. Kök kısa ve kahverengi olup çok sayıda yan kök teşekkül etmektedir. Demir fazlalığı mangan noksanlığına sebep olur. Fosfor nok-sanlığındaki arazlar ortaya çıkar.

9 - MANGAN NOKSANLIĞI : Zararlanma daha çok genç yapraklarda görülmektedir. Yaprak damarları arası benekli olmakta yaprak ölmektedir. En ince yaprak damarları yeşil renkli kalabilmektedir. Kökler zayıftır ve yan kökler çok gelişir. Mangan fazlalığı demir noksanlığına sebep olur.

10 - BAKIR NOKSANLIĞI : Zararlanma daha çok genç yapraklardadır. Yaprak kenar ları sarı ve bu yapraklar uçlarından itibaren kurumaktadır. Yan sürgünler çok zayıftır. Yaprak dökümü yukarıdan aşağıya doğrudur.Çiçek teşekkülü çok azdır. Çiçekler hareketsizdir. Zararlanma özellikle sıcak ve güneşli günlerde çok görülmektedir. Kök gelişmesi de önemli ölçüde engellenmiştir.

11- BOR NOKSANLIĞI : Zararlanma genç yapraklarda çoktur.Renk önce açık daha sonra kahverengiden siyaha kadar değişmektedir. Yaşlı yapraklar kalınlaşır ve çabuk kırılır. Sürgünler küçük kalıp ölürler. (Kısa sürgün oluşur) çiçek teşekkülü zayıflar.

BESİN MADESİ FAZLASI:
Fazla miktarda bitki besin maddesi kullanımı genelde ilk başta fazla etkili olmamaktadır çok ilerleyen dönemlerde yaprak kenarlarında arazlar meydana gelir. Kökte yanma olur. Ve bitki ölür.
Bazı besin madde fazlalıkları diğer bir kısım besin maddelerinin alımını engeller ve böylece o besin madesinin eksikliğinde ortaya çıkan arazlar kendini gösterir.

powered Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-06-2008, 17:03   #6
Ağaç Dostu
 
Süha Şendoğan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-06-2007
Şehir: Yalova
Mesajlar: 894
Galeri: 38
Başta Mine hanım olmak üzere bu konuda bilgileri esirgemeyen tüm arkadaşlara teşekkür ederiz. Çok yararlı bilgiler herkesin faydalanması lazım.

Süha Şendoğan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-04-2010, 14:48   #7
Ağaç Dostu
 
Avanos's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-01-2008
Şehir: avanos
Mesajlar: 477
Hastalık

Mine Hanım
Yeni kurduğum badem bahçesinde badem fidanlarının yapraklarında hafif büzülmeler ve yaprakların altında daha açık yeşil lekeler oluşmaya başladı. Bu nasıl bir hastalık veya eksik besinden kaynaklanmış olabilir.Resim çok net olmamakla birlikte ekte.


Düzenleyen Avanos : 23-04-2010 saat 23:16 Neden: Cevap alınamdığı için resim badem bölümüne aktarıldı
Avanos Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2010, 12:07   #8
Ağaç Dostu
 
idris şenol's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-05-2009
Şehir: EDİRNE
Mesajlar: 1,576
arkadaşlar sabah topraktv yi seyerederken .sayın .....kumlu ismi aklıma gelmedi
meb metal firması zıraatçı arkadaşımızın poroğramı vardı
çinko bor karışımı bir ürün piyasaya çıkarmışlar
bor eksikliğinde ve çinko eksiklği meyve tutumunda baş aktör
beni ilgilendiren kısmı AYÇİÇEK İÇ ÇAPNIN dolumu ,bu ürün bu eksikliği önemli ölçüde kapatıyor
birde zeytin ve meyvelerin dökümünü önemli ölçüde azaltıyor
ilgilenen arkadaşlar siteye bir göz atmalarını tavsiye ederim
http://www.mebmetal.com/tr/products....iew&product=18

idris şenol Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-05-2012, 20:35   #9
Yeni Üye
 
sinem kamalı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2012
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 20
Çok değerli bilgiler,çok teşekkürler.Azot,fosfor gibi ek besınlerı nereden temin edebiliriz?teşekkürler.

sinem kamalı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 16:06.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024